Kimlik alan
2149 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sehavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil sehavet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever.”"
2150 "Yine Ebu Hüreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir hadis-i kudside, Allah Teala hazretlerinin şöyle söylediğini haber verdi: “Sen infak et, ben de sana infak edeyim.” Efendimiz devamla dedi ki: “Allah'ın eli (yedullah) doludur. Gece ve gündüz (boyu yapılan) arkası kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatın yaratılaşından beri Allah'ın infak ettiklerini düşünün! Bunlar, O'nun elindekinden hiçbir şey eksiltmemiştir. O'nun Arş'ı suyun üzerindeydi. Elinde mizan da var, alçaltır, yükseltir.”"
2151 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yarın için hiçbir şey biriktirmezdi.”"
2152 "Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn dönüşü yol alırken bedeviler ısrarla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardı. Öyle ki bir ara, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı bir semure ağacına doğru sıkıştırdılar ve ridasını kaptılar. Bunun üzerine durup şunu söyledi: “Ridamı verin, şu taşlar sayısınca koyun olsa, ben yine de onu aranızda taksim ederdim. Ve sonra görürdünüz ki, ben ne cimriyim, ne yalancıyım, ne de korkağım.”"
2153 "Ukbe İbnu'l-Haris (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindi namazı kıldırmış idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarıp evine girdi. Halk onun bu telaşesinde hayrete düşmüştü. Ancak geri dönmesi gecikmedi. Gelince, (halkın merakını yüzlerinden anlayan Hz. Peygamber şu açıklamayı yaptı): “Yanımda kalan birkısım altın vardı (namazda) onu hatırladım. Beni alıkoyacağından korktum ve hemen gidip dağıttım.”"
2154 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hiçbir şey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yıl mallarını, ürünlerinin yarısını onlara vermek, bunlar da çalışma ve bakım işlerini üzerlerine almak şartıyla anlaştılar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmalığı Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hayberlilerle savaşıp orayı fethettikten sonra muhacirler, bağlarını ensar'a iade ettiler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da zikri geçen hurmalığı Enes'in annesine iade etti.”"
2155 "Kab İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hep perşembe günleri yola çıkardı. Perşembe dışında yola çıktığı nadirdi.”"
2156 "Sahr İbnu Vedaa el-Gamidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dua ederdi: “Allah'ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl.” Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı.”"
2161 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Münbit yerde sefer yaptığınız zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Çorak yerde sefer yaptığınız zaman da orada yürümeyi hızlandırın, ilikleri kurumasın. Mola verdiğiniz zaman yoldan sakının çünkü orası geceleyin haşeratın sığınağıdır.” Ebu Davud'da “hissesini verin” dendikten sonra “mutad mola yerlerini (konaklamadan yürüyüp) geçmeyin” ibaresini ilave etmiştir."
2162 "Halid İbnu Ma'dan -merfu olarak (yani Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sözü olarak)- rivayet ediyor: “Resûlullah buyurdular ki: “Allah refikdir, (yumuşaklık, kolaylık, musamaha sahibi). Bu sebeple rıfkı sever, rıfk sebebiyle razı olur, rıfk (sahibin)'e mahsus bir yardımı vardır ki, şiddet sahipleri bu yardımı göremez. Öyleyse bu, dili olmayan hayvanlara bindiğiniz zaman bunlara konaklama yerlerinde mola verin. Eğer geçtiğiniz arazi çoraksa, oradan hayvanın iliğini kurutmadan çıkın. Gece yürüyüşünü tercih edin. Zira geceleyin arz, gündüzIeyin dürülmeyecek şekilde dürülür. Yol üzerine (geceleyin) konaklamaktan kaçının. Çünkü o, hayvanların yolu, yılanların sığınağıdır.”"
2163 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yolculuk sırasında geceleyin uyumak üzere konaklayınca sağı üzerine yatardı. Sabah vaktine yakın konaklamış ise, (yastık yerine) kolunu diker, başını avucunun içine koyardı.”"
2164 "Ebu Salebe el-Huşeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sırasında konaklayınca yanında bulunan halk vadilere ve dağ geçitlerine dağılırdı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Vadilere ve geçit1ere dağılmanız şeytan işidir” diye ikaz etti. Bundan sonra herhangi bir yere inilince birbirlerine yakın şekilde yerleşirlerdi. Öyle ki, “Üzerlerine bir yaygı atılsa hepsini örter” denirdi.”"
2165 "Sehl İbnu Muaz el-Cüheni, babası (Sehl)'den naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sırasında bir yerde konaklamıştı. Askerler konakladıkları yerleri birbirine pek yakın tutarak darlığa sebep oldular ve yolu da kestiler. Bunun üzerine bir dellal çıkararak halka şunu ilan ettirdi: “Konak yerini daraltıp yolu kesenin cihadı yoktur.”"
2171 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “MeIekIer, içinde köpek ve çan bulunan kafileye arkadaşlık etmezler.” Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Çan şeytanın mizmarları (çalgıları)dır.” Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “MeIekIer, içerisinde kaplan derisi bulunan kafileye refakat etmez” buyurmuştur."
2172 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yolculuk azabtan bir parçadır, herbirinizin yiyeceğine, içeceğine, uykusuna mani olur. Öyleyse işini bitiren ailesirıe dönmede acele etsin."
2173 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir.”"
2174 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah onları (yolculuktan dönenleri), kadınları ihanet zannı altında tutmuş ve açıklarını aramış olmaları için, evlerinin kapılarını geceleyin çalmaktan nehyetti.”"
2175 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Resûlullah:) “Kocası gurbette olan (yabancı) kadınların yanına girmeyin. Zira şeytan, herbirinizin içinde, vücudunuzda kanın dolaştığı gibi, (kendisini hissettirmeden) dolaşır” buyurdu. Biz atılıp sorduk: “Sende de dolaşır mı?” “Bende de (dolaşır), ancak Allah bana yardım etti de (şeytanım) müslüman oldu.”"
2176 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir gazveden -veya bir seferden- döndüğü vakit Medine'ye gece ulaşacak olsa girmez, sabahı beklerdi. Sabahtan önce ulaşacak olsa yine girmez, sabah vaktini beklerdi. Derdi ki: “Biraz mühlet tanıyın da kokusunu sürünmemiş olan taransın, kocası gurbette olan usturasını kullansın.”"
2177 "Hz. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onları kadınların yanına geceleyin gelmeyi yasakladığı zaman, iki kişi (bu yasağı dinlemeyip), geceleyin evlerine geldi. Her ikisi de evinde hanımının yanında bir yabancı erkek buldu.”"
2178 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hacc veya umre veya Allah yolunda cihad maksadları dışında gemiye binme. Zira denizin altında ateş, ateşin altında da deniz vardır.”"
2179 "Mutarrıf der ki: “Denizde ticaret yapmada bir beis yok. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak ancak hakkı zikreder” sonra da şu ayeti okudu; “Allah'ın lütfuyla rızık aramanız için gemilerin onu yararak gittiğini görürsün...” (Fatır 12)."
2180 "Saib İbnu Yezid (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Tebük Gazvesi dönüşünde, biz çocuklarla birlikte, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı karşılamak üzere Seniyyetü'l Veda'ya gittik.”"
2181 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) odamda iken Zeyd İbnu Harise geldi ve kapıyı vurdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) üryan vaziyette üzerindeki örtüsünü sürüyerek kalktı. Allah'a yemin olsun, O'nu, daha önce üryan olarak hiç görmemiştim, sonra da görmedim. Zeyd'i kucakladı ve öptü.”"
2182 "Şa'bi merhum anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Cafer İbnu Ebi Talib'i karşıladı, kucakladı ve gözlerinin arasından öptü.”"
2149 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sehavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil sehavet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever.”"
2150 "Yine Ebu Hüreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir hadis-i kudside, Allah Teala hazretlerinin şöyle söylediğini haber verdi: “Sen infak et, ben de sana infak edeyim.” Efendimiz devamla dedi ki: “Allah'ın eli (yedullah) doludur. Gece ve gündüz (boyu yapılan) arkası kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatın yaratılaşından beri Allah'ın infak ettiklerini düşünün! Bunlar, O'nun elindekinden hiçbir şey eksiltmemiştir. O'nun Arş'ı suyun üzerindeydi. Elinde mizan da var, alçaltır, yükseltir.”"
2151 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yarın için hiçbir şey biriktirmezdi.”"
2152 "Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn dönüşü yol alırken bedeviler ısrarla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardı. Öyle ki bir ara, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı bir semure ağacına doğru sıkıştırdılar ve ridasını kaptılar. Bunun üzerine durup şunu söyledi: “Ridamı verin, şu taşlar sayısınca koyun olsa, ben yine de onu aranızda taksim ederdim. Ve sonra görürdünüz ki, ben ne cimriyim, ne yalancıyım, ne de korkağım.”"
2153 "Ukbe İbnu'l-Haris (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindi namazı kıldırmış idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarıp evine girdi. Halk onun bu telaşesinde hayrete düşmüştü. Ancak geri dönmesi gecikmedi. Gelince, (halkın merakını yüzlerinden anlayan Hz. Peygamber şu açıklamayı yaptı): “Yanımda kalan birkısım altın vardı (namazda) onu hatırladım. Beni alıkoyacağından korktum ve hemen gidip dağıttım.”"
2154 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hiçbir şey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yıl mallarını, ürünlerinin yarısını onlara vermek, bunlar da çalışma ve bakım işlerini üzerlerine almak şartıyla anlaştılar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmalığı Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hayberlilerle savaşıp orayı fethettikten sonra muhacirler, bağlarını ensar'a iade ettiler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da zikri geçen hurmalığı Enes'in annesine iade etti.”"
2155 "Kab İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hep perşembe günleri yola çıkardı. Perşembe dışında yola çıktığı nadirdi.”"
2156 "Sahr İbnu Vedaa el-Gamidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dua ederdi: “Allah'ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl.” Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı.”"
2161 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Münbit yerde sefer yaptığınız zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Çorak yerde sefer yaptığınız zaman da orada yürümeyi hızlandırın, ilikleri kurumasın. Mola verdiğiniz zaman yoldan sakının çünkü orası geceleyin haşeratın sığınağıdır.” Ebu Davud'da “hissesini verin” dendikten sonra “mutad mola yerlerini (konaklamadan yürüyüp) geçmeyin” ibaresini ilave etmiştir."
2162 "Halid İbnu Ma'dan -merfu olarak (yani Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sözü olarak)- rivayet ediyor: “Resûlullah buyurdular ki: “Allah refikdir, (yumuşaklık, kolaylık, musamaha sahibi). Bu sebeple rıfkı sever, rıfk sebebiyle razı olur, rıfk (sahibin)'e mahsus bir yardımı vardır ki, şiddet sahipleri bu yardımı göremez. Öyleyse bu, dili olmayan hayvanlara bindiğiniz zaman bunlara konaklama yerlerinde mola verin. Eğer geçtiğiniz arazi çoraksa, oradan hayvanın iliğini kurutmadan çıkın. Gece yürüyüşünü tercih edin. Zira geceleyin arz, gündüzIeyin dürülmeyecek şekilde dürülür. Yol üzerine (geceleyin) konaklamaktan kaçının. Çünkü o, hayvanların yolu, yılanların sığınağıdır.”"
2163 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yolculuk sırasında geceleyin uyumak üzere konaklayınca sağı üzerine yatardı. Sabah vaktine yakın konaklamış ise, (yastık yerine) kolunu diker, başını avucunun içine koyardı.”"
2164 "Ebu Salebe el-Huşeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sırasında konaklayınca yanında bulunan halk vadilere ve dağ geçitlerine dağılırdı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Vadilere ve geçit1ere dağılmanız şeytan işidir” diye ikaz etti. Bundan sonra herhangi bir yere inilince birbirlerine yakın şekilde yerleşirlerdi. Öyle ki, “Üzerlerine bir yaygı atılsa hepsini örter” denirdi.”"
2165 "Sehl İbnu Muaz el-Cüheni, babası (Sehl)'den naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sırasında bir yerde konaklamıştı. Askerler konakladıkları yerleri birbirine pek yakın tutarak darlığa sebep oldular ve yolu da kestiler. Bunun üzerine bir dellal çıkararak halka şunu ilan ettirdi: “Konak yerini daraltıp yolu kesenin cihadı yoktur.”"
2171 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “MeIekIer, içinde köpek ve çan bulunan kafileye arkadaşlık etmezler.” Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Çan şeytanın mizmarları (çalgıları)dır.” Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “MeIekIer, içerisinde kaplan derisi bulunan kafileye refakat etmez” buyurmuştur."
2172 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yolculuk azabtan bir parçadır, herbirinizin yiyeceğine, içeceğine, uykusuna mani olur. Öyleyse işini bitiren ailesirıe dönmede acele etsin."
2173 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir.”"
2174 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah onları (yolculuktan dönenleri), kadınları ihanet zannı altında tutmuş ve açıklarını aramış olmaları için, evlerinin kapılarını geceleyin çalmaktan nehyetti.”"
2175 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Resûlullah:) “Kocası gurbette olan (yabancı) kadınların yanına girmeyin. Zira şeytan, herbirinizin içinde, vücudunuzda kanın dolaştığı gibi, (kendisini hissettirmeden) dolaşır” buyurdu. Biz atılıp sorduk: “Sende de dolaşır mı?” “Bende de (dolaşır), ancak Allah bana yardım etti de (şeytanım) müslüman oldu.”"
2176 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir gazveden -veya bir seferden- döndüğü vakit Medine'ye gece ulaşacak olsa girmez, sabahı beklerdi. Sabahtan önce ulaşacak olsa yine girmez, sabah vaktini beklerdi. Derdi ki: “Biraz mühlet tanıyın da kokusunu sürünmemiş olan taransın, kocası gurbette olan usturasını kullansın.”"
2177 "Hz. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onları kadınların yanına geceleyin gelmeyi yasakladığı zaman, iki kişi (bu yasağı dinlemeyip), geceleyin evlerine geldi. Her ikisi de evinde hanımının yanında bir yabancı erkek buldu.”"
2178 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hacc veya umre veya Allah yolunda cihad maksadları dışında gemiye binme. Zira denizin altında ateş, ateşin altında da deniz vardır.”"
2179 "Mutarrıf der ki: “Denizde ticaret yapmada bir beis yok. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak ancak hakkı zikreder” sonra da şu ayeti okudu; “Allah'ın lütfuyla rızık aramanız için gemilerin onu yararak gittiğini görürsün...” (Fatır 12)."
2180 "Saib İbnu Yezid (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Tebük Gazvesi dönüşünde, biz çocuklarla birlikte, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı karşılamak üzere Seniyyetü'l Veda'ya gittik.”"
2181 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) odamda iken Zeyd İbnu Harise geldi ve kapıyı vurdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) üryan vaziyette üzerindeki örtüsünü sürüyerek kalktı. Allah'a yemin olsun, O'nu, daha önce üryan olarak hiç görmemiştim, sonra da görmedim. Zeyd'i kucakladı ve öptü.”"
2182 "Şa'bi merhum anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Cafer İbnu Ebi Talib'i karşıladı, kucakladı ve gözlerinin arasından öptü.”"