Allah Vâlîdir .
Ayeti kerimede:
"Onlar için Allah'tan başka bir veli (yardımcı) da yoktur . " (Ra'd: 11) .
Mülkünü ve mülkünde olup biten her şeyi tek başına tedbir ve idare eden Allahtır .
Göklerin ve yerin mülkü Allahındır . Her zerre onundur . Onun emri ve hükmü altındadır . Hükmünün ve emrinin ulaşmadığı zerre yoktur . Emrinde galip olandır . Ol der olur . Tek yaratıcı Allahtır . Sadece yaratıp bırakmaz . Onları yaşatır , öldürür , diriltir . Dilediği hükmü , emri verir , dilediği gibi idarede eder . Allahtan izinsiz bir yaprak düşmez . Yani kula Allah dilemedikçe bir musibet dahi isabet etmez .
Ayeti kerimede:
Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez . Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder , gönlünü doğruya yöneltir . Allah her şeyi bilendir . (Teğabün:11) .
Kul müminse günahlarından dolayı dünyada musibetlere , belalara uğratılır ki ahirette hesabı kalmasın . Birde iptila vardır ki buda müminin sabrı ölçülür , sabrına göre ahirette dereceler elde eder , Rabbine karşı bağlılığı artar .
Ayeti kerimede:
Başınıza gelen her hangi bir musibet , kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir . O yine de çoğunu affeder . (Şura:30) .
Mümin kullar tevbe ve istiğfarı dillerinden düşürmemelidir .
Hadisi şerifte:
el-Eğarru'l-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki , bazen kalbime gaflet çöker . Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim) . " (Müslim , Zikr 41 , (2702);Kaynak kütübi sitte:1861) .
Doğumumuzdan ölümümüze kadar yaşayacağımız herşey , hatta cennete ve cehenneme gideceğimiz dahi Levh-i Mahfuz da yazılıdır .
Ayeti kerimede:
Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki , biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta yazılmış olmasın . Şüphesiz ki bu Allah'a göre kolaydır . (Hadid:22) .
Allahu Teâlâ gaybı bilir . Zaten bizim neler işleyeceğimizi biliyordu . Sadece bizde görelim ve inkar edemeyelim diye bizleri dünya sahnesine koydu . Allah dilediğini yapandır . Hükümleri bozulamaz . Bir insan yemek yemek , su içmek , uyumak , ihtiyacı gidermek gibi günlük şeyleri dahi çok fazla erteleyemez . Ecelden ise asla kaçamaz . İnsanın aciz kaldığı çok şey vardır . Bunlardada kul acizliğini bilmeli , Rabbine sığınmalı , emir ve yasaklarına gönülden teslim olmalıdır .
Allah-u Teâlâ öyle bir vâlî-i âzamdır ki; yarattığı bütün mahlukatın işlerine mütevelli olup , her şeyi ezelî takdir plânına göre yürütmektedir .
"Rabb'iniz o Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde yarattı . Sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu) . Buyruğunu icrâ eder (yarattıklarını yönetir) . O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez . İşte Rabb'iniz olan Allah budur , siz O'na ibadet ediniz . Düşünmüyor musunuz?" (Yunus: 3) .
"Her şeyin melekûtu (tasarrufu) elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah , noksan sıfatlardan münezzehtir . " (Yâsin: 83)
Hükümdarlar yaratan , vâliler yaratan O'dur .
Hükümdarların hükümdarı , her emir sahibinin üzerinde emir sahibi , kulları üzerinde kahredici güce sahip Melik , Vâlî , Hakim Allahtır . Eşi , benzeri , ortağı , yardımcısı bulunmayandır . Kullarını işlerinde vesileler kılar , yine işler Allaha döndürülür ve hükmü verende odur . Herkesin kaderini belirleyen bilen Allahtır . Kullarına peygamberler , kitaplar gönderen , mucizeler indiren , kurtuluşa , imana davet eden Allahtır . İmanda , hidayette Allahtandır .
Rahmeti ve merhameti tüm yarattıklarını kuşatmıştır . Öyleki dünyada inkarcıları , kafirleri , münafıkları , müşrikleri rızıklandırır . Cezalarını ahirete erteler . Dileseydi anında cezalarını verirdi , zaten ne yapacaklarınıda biliyordu . Allah kullarının tevbe ve istiğfar etmelerini bekler . Nankörlük edip inkarcılardan olanlar kendi nefslerine zulüm etmiştir , şükür edip inanlardan olanlar ise kendi nefslerini kurtarmıştır .
Allah zulüm etmez , zerre haksızlıkta yapmaz . Kim kendi eliyle ne işlediyse onu ahirette bulacaktır . Fakat rahmetiyle iyilikleri , hayırları , sevapları kat kat artırır . Kötülüğü ise misliyle aynıyla yazar .
Herşeyin sahibi Allahtır . İnsan şu bedenine dahi sahip olmadığını ölünce , cesedi çürüyünce anlar . Bizler bu vücuda konmuş ruhlarız . Fakat bedenimize nefsde koyulmuş , şeytanda musallat edilmiştir ki imtihan olsun . Ruh nefse uymayarak aslına döner . Nefsin peşinden gidenler ise ruhların karartır ve ruh aslını unutur . Buda insanın helakıdır . Günahlar kalbide karartır . Yani bir kul Allahın emir ve yasaklarını uymakla en başta imanını korur , ikincisi ruhunu kuvvetlendirir , üçüncüsü nefse ve şeytana uymadığından dereceler elde eder . Ruh ahirete , nefs dünyaya dönüktür . Ruh itaatkar , nefs isyankardır .
Çıplak olarak doğduk . Kabirede hiçbir şeysiz olarak gireceğiz . O zaman kul hiçbir şeye sahip olmadığını , asıl hükümdarın Allah olduğunu , malında fayda vermeyeceğini iyice anlar . O canından çok sevdiği malları artık ona fayda vermez . Yanındada götürememiştir . Ona yeryüzündekiler varis olur . Sonra ise Rabbi ile baş başa kalır .
Ayeti kerimede:
Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği , hiç kimseden şefaat kabul edilmeyeceği , hiç kimseden fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği azap gününden korkup sakının . (Bakara:48) .
İnkâra saplanmış ve kâfir olarak ölenler , dünya dolusu altını fidye vermiş olsa dahi aslâ hiçbirinden kabul edilmeyecektir . Elem verici azap onlaradır , onların hiçbir yardımcıları da yoktur . (Ali imran:91) .
Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları , dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Sen o (Kur’an’la) öğüt ver ki , kişi kazandığı amel sebebiyle helâke uğramasın . O kimse için Allah’tan başka ne bir dost , ne de şefaatçi vardır . O bütün varını fidye olarak verse , yine de ondan alınmaz . Onlar kendi kazandıkları yüzünden helâka sürüklenmiş kimselerdir . Onlar için kaynar sudan bir içki ve inkârlarından dolayı da acıklı bir azap vardır . (Enam:70) .
Bugün artık sizden de inkâr edenlerden de fidye kabul edilmez . Varacağınız yer ateştir . Odur sizin lâyığınız . O ne kötü bir dönüş yeridir!Hadid:15) .
Şefaat inkar edilemez . Allah dilediği kullarını şefaat ettirecektir .
Ayeti kerimelerde:
De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allah'ındır . Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur . Sonra O'na döndürüleceksiniz . "(Zümer :44) .
Gökyüzünde nice melekler var ki , şefaatleri hiçbir fayda sağlamaz . Meğer ki Allah dilediğine ve râzı olduğuna izin verdikten sonra olsun! (Necm:26) .
Burada dikkat edilmesi gereken Allahu Teala izin verilirse , şefaat hakkı verilenler o hakkı kullanabilir . Buda hüküm ve idare kendisinede bulunan , vali olan Allahın hükmüdür . O kullarını en iyi bilendir . Yaptıklarını gören , haberdar olandır . Kalplerin özünü bilendir . Kulun kimseye göstermediği sırlarını en iyi Rabbi bilir . O sebeblede dilediği kullarına ahirettede rahmet ve merhamet edicektir , bağışlayacaktır .
Hadisi şerifte:
"Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor:
"Hz . Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e "Ey Allah'ın Resûlu , kıyamet günü senin şefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?"
diye sormuştum . Bana:
"Hadis'e karşı sende olan aşkı görünce , bu hususta senden önce bana bir başkasının sualde bulunmayacağını tahmin etmiştim" açıklamasını yaptıktan sonra şu cevabı verdi: "Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse , samimi olarak ve içinden gelerek 'La ilahe illallah' diyen kimsedir" ( Buhari , Kaynak kütübi sitte:9) .
"İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar kıyamet günü cemaatler halinde olacaklar . Her ümmet kendi peygamberini takip edip: "Ey falan! bize şefaat et , ey falan bize şefaat et! diyecekler . Sonunda şefaat etme işi bana kalacak . İşte Makam-ı Mahmud budur . " (Buhari , Kaynak kütübi sitte:684) .
"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an-ı Kerim'de otuz ayetlik (şanı yüce) bir süre vardır . Bu süre (kendisini okuyan) kimseye (kıyamet günü) şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar . Bu süre Tebarekellezi bi-Yedihi'l-Mülk'dür . "Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadaşlığını kazanan kimseye sûre şefaat eder" denilmiştir . "( Ebu Davud , Kaynak kütübi sitte:839) .
Dünya imtihan olup , Allahu Teâlâ herşeye herşeyden yakındır . Kullarını başı boş bırakmamıştır .
Ayeti kerimede:
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyame:36) .
Kullarını yaratan , yaşatan , donatan , idare eden , her işini gören , rızıklar veren , dualarını kabul eden , yardım istendiğinde yardım eden , korunma istenilip sığınıldığında koruyan , tevbe ve istiğfarları kabul eden çok bağışlayan , sonsuz Vâlî Allahtır . Öyle bir Vâlîdir kendisinden başka kainatı idare eden yoktur . Ortağı yoktur . Allah herşeye varisdir . Ona ise kimse varis olamaz . Ezeli ve ebedi olan Allahtır . Mülkünün dilediği kadarını dilediğine verir .Göklerin ve yerin mülkü Allahındır. Sahibimiz Allahtır. İmtihan için bir hükümdarı alır , bir hükümdar koyar . . Bunların hükümleri geçici olup belli süre kullarını idare eder , imtihan eder . Allahı ise hükmünde , emirinde , idaresinde sonsuzdur . Zaten onun idare etmeside kullarınınkine asla benzemez . Dilediği zamana kadar hayat devam edicek , kıyamet günü ise yok edip diriltecek , hesap günü mükafat ve ceza vericek , sonra ise ahirette sonsuz yaşama cennet veya cehenneme gidilecektir . Bunları idare etmek , yönetmek , hüküm etmek . Allah için çok kolaydır , ona hiçbir şey zor değildir .
Ayeti kerimede:
"Onlar için Allah'tan başka bir veli (yardımcı) da yoktur . " (Ra'd: 11) .
Mülkünü ve mülkünde olup biten her şeyi tek başına tedbir ve idare eden Allahtır .
Göklerin ve yerin mülkü Allahındır . Her zerre onundur . Onun emri ve hükmü altındadır . Hükmünün ve emrinin ulaşmadığı zerre yoktur . Emrinde galip olandır . Ol der olur . Tek yaratıcı Allahtır . Sadece yaratıp bırakmaz . Onları yaşatır , öldürür , diriltir . Dilediği hükmü , emri verir , dilediği gibi idarede eder . Allahtan izinsiz bir yaprak düşmez . Yani kula Allah dilemedikçe bir musibet dahi isabet etmez .
Ayeti kerimede:
Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez . Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder , gönlünü doğruya yöneltir . Allah her şeyi bilendir . (Teğabün:11) .
Kul müminse günahlarından dolayı dünyada musibetlere , belalara uğratılır ki ahirette hesabı kalmasın . Birde iptila vardır ki buda müminin sabrı ölçülür , sabrına göre ahirette dereceler elde eder , Rabbine karşı bağlılığı artar .
Ayeti kerimede:
Başınıza gelen her hangi bir musibet , kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir . O yine de çoğunu affeder . (Şura:30) .
Mümin kullar tevbe ve istiğfarı dillerinden düşürmemelidir .
Hadisi şerifte:
el-Eğarru'l-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki , bazen kalbime gaflet çöker . Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim) . " (Müslim , Zikr 41 , (2702);Kaynak kütübi sitte:1861) .
Doğumumuzdan ölümümüze kadar yaşayacağımız herşey , hatta cennete ve cehenneme gideceğimiz dahi Levh-i Mahfuz da yazılıdır .
Ayeti kerimede:
Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki , biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta yazılmış olmasın . Şüphesiz ki bu Allah'a göre kolaydır . (Hadid:22) .
Allahu Teâlâ gaybı bilir . Zaten bizim neler işleyeceğimizi biliyordu . Sadece bizde görelim ve inkar edemeyelim diye bizleri dünya sahnesine koydu . Allah dilediğini yapandır . Hükümleri bozulamaz . Bir insan yemek yemek , su içmek , uyumak , ihtiyacı gidermek gibi günlük şeyleri dahi çok fazla erteleyemez . Ecelden ise asla kaçamaz . İnsanın aciz kaldığı çok şey vardır . Bunlardada kul acizliğini bilmeli , Rabbine sığınmalı , emir ve yasaklarına gönülden teslim olmalıdır .
Allah-u Teâlâ öyle bir vâlî-i âzamdır ki; yarattığı bütün mahlukatın işlerine mütevelli olup , her şeyi ezelî takdir plânına göre yürütmektedir .
"Rabb'iniz o Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde yarattı . Sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu) . Buyruğunu icrâ eder (yarattıklarını yönetir) . O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez . İşte Rabb'iniz olan Allah budur , siz O'na ibadet ediniz . Düşünmüyor musunuz?" (Yunus: 3) .
"Her şeyin melekûtu (tasarrufu) elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah , noksan sıfatlardan münezzehtir . " (Yâsin: 83)
Hükümdarlar yaratan , vâliler yaratan O'dur .
Hükümdarların hükümdarı , her emir sahibinin üzerinde emir sahibi , kulları üzerinde kahredici güce sahip Melik , Vâlî , Hakim Allahtır . Eşi , benzeri , ortağı , yardımcısı bulunmayandır . Kullarını işlerinde vesileler kılar , yine işler Allaha döndürülür ve hükmü verende odur . Herkesin kaderini belirleyen bilen Allahtır . Kullarına peygamberler , kitaplar gönderen , mucizeler indiren , kurtuluşa , imana davet eden Allahtır . İmanda , hidayette Allahtandır .
Rahmeti ve merhameti tüm yarattıklarını kuşatmıştır . Öyleki dünyada inkarcıları , kafirleri , münafıkları , müşrikleri rızıklandırır . Cezalarını ahirete erteler . Dileseydi anında cezalarını verirdi , zaten ne yapacaklarınıda biliyordu . Allah kullarının tevbe ve istiğfar etmelerini bekler . Nankörlük edip inkarcılardan olanlar kendi nefslerine zulüm etmiştir , şükür edip inanlardan olanlar ise kendi nefslerini kurtarmıştır .
Allah zulüm etmez , zerre haksızlıkta yapmaz . Kim kendi eliyle ne işlediyse onu ahirette bulacaktır . Fakat rahmetiyle iyilikleri , hayırları , sevapları kat kat artırır . Kötülüğü ise misliyle aynıyla yazar .
Herşeyin sahibi Allahtır . İnsan şu bedenine dahi sahip olmadığını ölünce , cesedi çürüyünce anlar . Bizler bu vücuda konmuş ruhlarız . Fakat bedenimize nefsde koyulmuş , şeytanda musallat edilmiştir ki imtihan olsun . Ruh nefse uymayarak aslına döner . Nefsin peşinden gidenler ise ruhların karartır ve ruh aslını unutur . Buda insanın helakıdır . Günahlar kalbide karartır . Yani bir kul Allahın emir ve yasaklarını uymakla en başta imanını korur , ikincisi ruhunu kuvvetlendirir , üçüncüsü nefse ve şeytana uymadığından dereceler elde eder . Ruh ahirete , nefs dünyaya dönüktür . Ruh itaatkar , nefs isyankardır .
Çıplak olarak doğduk . Kabirede hiçbir şeysiz olarak gireceğiz . O zaman kul hiçbir şeye sahip olmadığını , asıl hükümdarın Allah olduğunu , malında fayda vermeyeceğini iyice anlar . O canından çok sevdiği malları artık ona fayda vermez . Yanındada götürememiştir . Ona yeryüzündekiler varis olur . Sonra ise Rabbi ile baş başa kalır .
Ayeti kerimede:
Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği , hiç kimseden şefaat kabul edilmeyeceği , hiç kimseden fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği azap gününden korkup sakının . (Bakara:48) .
İnkâra saplanmış ve kâfir olarak ölenler , dünya dolusu altını fidye vermiş olsa dahi aslâ hiçbirinden kabul edilmeyecektir . Elem verici azap onlaradır , onların hiçbir yardımcıları da yoktur . (Ali imran:91) .
Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları , dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Sen o (Kur’an’la) öğüt ver ki , kişi kazandığı amel sebebiyle helâke uğramasın . O kimse için Allah’tan başka ne bir dost , ne de şefaatçi vardır . O bütün varını fidye olarak verse , yine de ondan alınmaz . Onlar kendi kazandıkları yüzünden helâka sürüklenmiş kimselerdir . Onlar için kaynar sudan bir içki ve inkârlarından dolayı da acıklı bir azap vardır . (Enam:70) .
Bugün artık sizden de inkâr edenlerden de fidye kabul edilmez . Varacağınız yer ateştir . Odur sizin lâyığınız . O ne kötü bir dönüş yeridir!Hadid:15) .
Şefaat inkar edilemez . Allah dilediği kullarını şefaat ettirecektir .
Ayeti kerimelerde:
De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allah'ındır . Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur . Sonra O'na döndürüleceksiniz . "(Zümer :44) .
Gökyüzünde nice melekler var ki , şefaatleri hiçbir fayda sağlamaz . Meğer ki Allah dilediğine ve râzı olduğuna izin verdikten sonra olsun! (Necm:26) .
Burada dikkat edilmesi gereken Allahu Teala izin verilirse , şefaat hakkı verilenler o hakkı kullanabilir . Buda hüküm ve idare kendisinede bulunan , vali olan Allahın hükmüdür . O kullarını en iyi bilendir . Yaptıklarını gören , haberdar olandır . Kalplerin özünü bilendir . Kulun kimseye göstermediği sırlarını en iyi Rabbi bilir . O sebeblede dilediği kullarına ahirettede rahmet ve merhamet edicektir , bağışlayacaktır .
Hadisi şerifte:
"Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor:
"Hz . Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e "Ey Allah'ın Resûlu , kıyamet günü senin şefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?"
diye sormuştum . Bana:
"Hadis'e karşı sende olan aşkı görünce , bu hususta senden önce bana bir başkasının sualde bulunmayacağını tahmin etmiştim" açıklamasını yaptıktan sonra şu cevabı verdi: "Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse , samimi olarak ve içinden gelerek 'La ilahe illallah' diyen kimsedir" ( Buhari , Kaynak kütübi sitte:9) .
"İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar kıyamet günü cemaatler halinde olacaklar . Her ümmet kendi peygamberini takip edip: "Ey falan! bize şefaat et , ey falan bize şefaat et! diyecekler . Sonunda şefaat etme işi bana kalacak . İşte Makam-ı Mahmud budur . " (Buhari , Kaynak kütübi sitte:684) .
"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an-ı Kerim'de otuz ayetlik (şanı yüce) bir süre vardır . Bu süre (kendisini okuyan) kimseye (kıyamet günü) şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar . Bu süre Tebarekellezi bi-Yedihi'l-Mülk'dür . "Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadaşlığını kazanan kimseye sûre şefaat eder" denilmiştir . "( Ebu Davud , Kaynak kütübi sitte:839) .
Dünya imtihan olup , Allahu Teâlâ herşeye herşeyden yakındır . Kullarını başı boş bırakmamıştır .
Ayeti kerimede:
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyame:36) .
Kullarını yaratan , yaşatan , donatan , idare eden , her işini gören , rızıklar veren , dualarını kabul eden , yardım istendiğinde yardım eden , korunma istenilip sığınıldığında koruyan , tevbe ve istiğfarları kabul eden çok bağışlayan , sonsuz Vâlî Allahtır . Öyle bir Vâlîdir kendisinden başka kainatı idare eden yoktur . Ortağı yoktur . Allah herşeye varisdir . Ona ise kimse varis olamaz . Ezeli ve ebedi olan Allahtır . Mülkünün dilediği kadarını dilediğine verir .Göklerin ve yerin mülkü Allahındır. Sahibimiz Allahtır. İmtihan için bir hükümdarı alır , bir hükümdar koyar . . Bunların hükümleri geçici olup belli süre kullarını idare eder , imtihan eder . Allahı ise hükmünde , emirinde , idaresinde sonsuzdur . Zaten onun idare etmeside kullarınınkine asla benzemez . Dilediği zamana kadar hayat devam edicek , kıyamet günü ise yok edip diriltecek , hesap günü mükafat ve ceza vericek , sonra ise ahirette sonsuz yaşama cennet veya cehenneme gidilecektir . Bunları idare etmek , yönetmek , hüküm etmek . Allah için çok kolaydır , ona hiçbir şey zor değildir .