Kimlik | alan |
---|---|
735 | Hz. Enes (radıyallahu anh), "Yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümid ile Rablerine dua ederler.." (Secde 16) mealindeki ayetin, Atame denen yatsı namazını bekleyenler hakkında indiğini söylemiştir." |
737 | Übey İbnu Ka'b (radıyallahu anh), "Biz, o en büyük azabtan önce de onlara mutlaka yakın azabtan tattıracağız, ta ki, ric'at etsinler" (Secde 21. ) mealindeki ayet hakkında şunu söylemiştir: (Yakın azab) dünya musibetleri, Rum ve Batşa veya Duhan'dır. -Hadisin ravisi, Batşa mı derdi duhan mı derdi tereddüt eden kimsenin Şu'be olduğunu belirtir. |
760 | Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte, mescidde idim, o sırada güneş batıyordu. Bana: " Ey Ebu Zerr, biliyor musun güneş nereye gidiyor?" diye sordu. "- Allah ve Resûlü, daha iyi bilir" dedim. "- Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: "Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ" denir. işte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilahi bir ayettir ki) müstekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Ya-Sin, 38). Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: " Bu (durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imanının fayda vermeyeceği, artık inançsız hale geldiği zamandır." |
794 | Hz. Enes (radıyallahu anh), "Onlar gecenin (ancak) az bir kısmında uyurlardı" (Zariyat, 17) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Onlar akşamla yatsı arasında namaz kılarlardı." Bir rivayette şu ziyade var: "Böylece yanları yataklarından uzaklaşır" (Secde,16). |
1734 | Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (Secdede) duayı çok yapın." |
2355 | Habbab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a (Secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak'a: "Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?" diye sordu. Öbürü: "Evet!" dedi. Ben: "Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?" diye sordum. O yine: "Evet!" dedi." |
2473 | Bir diğer rivayette der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte namaz kıldım. Tekbir getirdiği zaman ellerini kaldırıyor, sonra (elbisesine) gömülüyordu. Sonra sol elini sağ eliyle tutuyor, ellerini elbisesine sokuyordu, rükü yapmak istediği zaman ellerini çıkarıp sonra kaldırıyordu. Rüküdan başını kaldırmak isteyince de ellerini kaldırıyor, sonra secde ediyordu. (Secdede) yüzünü elleri arasına koyuyor idi. Keza başını secdeden kaldırınca da ellerini kaldırıyordu. Namaz bitinceye kadar (her rek'atte böyle yapıyordu)." |
2571 | Amir İbnu Sa'd babasından (Sa'd'dan) (radıyallahu anh) naklediyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (Secdede) ellerin yere konulmasını, ayakların da dikilmesini emretti." |
2585 | Bir diğer rivayette şöyle demiştir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın, -ve eliyle burnunu işaret etti- eller, diz kapakları, ayakların etrafları. Ne elbiseleri ne de saçı (Secde sırasında) toplamayız." |
3558 | Ebu Ümame el-Bahili radıyallahu anh anlatıyor: "Amr İbnu Abese radıyallahu anh'ı dinledim, diyordu ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "Abdest nasıl alınır?'' diye sordum. Şöyle açıkladı: "Abdest mi? Abdest alınca şöyle yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz yıkarsın. Sonra yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkarsın. Başını meshedersin, sonra da topuklarına kadar ayaklarını yıkarsın. (Bunları tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış olursun. Bir de yüzünü Aziz ve Celil olan Allah için (Secdeye) koyarsan, anandan doğduğun gün gibi, hatalarından çıkmış olursun.'' Ebu Ümame der ki: "Ey Amr İbnu Abese dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu? "Vallahi dedi, bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı, (Allah'tan ölümden çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Allah Resülü hakkında yalan söyleyeyim! Andolsun söylediklerim, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan kulaklarımın işitip, hafızamın da zabtettiklerinden başkası değildir." Bu hadis, Nesai'nin metninden alınmadır. Amr İbnu Abese radıyallahu anh'ın müslüman oluşunu anlatan uzunca bir hadisin son kısmıdır. |
4398 | Abdullah İbnu Şeddad, babası radıyallahu anh'tan naklediyor: Der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam iki akşam namazının (yani akşam ve yatsının) birinde yanımıza geldi. Hasan veya Hüseyin'den birini taşıyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam öne geçip çocuğu yere bıraktı. Sonra tekbir getirip namaza durdu. Sonra namaz sırasında uzunca bir secde yaptı." Babam devamla dedi ki: "(Secde çok uzadığı için) başımı kaldırıp baktım. Bir de ne göreyim! Secdede olan Resûlullah'ın sırtına çocuk binmiş duruyor. Ben hemen secdeme döndüm. Namaz bitince, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a cemaatten: "Ey Allah'ın Resûlü! Namaz sırasında öyle uzun bir secde yaptınız ki, bir hadise meydana geldi zannettik veya sana vahiy indi zannettik!" diye soranlar oldu. "Hayır!" dedi, "bunlardan hiçbiri olmadı. Velakin, oğlum sırtıma bindi. Ben, acele edip hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun bulmadım (kendisi ininceye kadar bekledim)." |
4627 | Muaz İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Bir seferde Resûlullah'la beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük. "Ey Allah'ın Resûlü, dedim. Beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!" "Mühim bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekat verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla: "Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler. "Evet ey Allah'ın Resûlü" dedim. "Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yoketmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır" buyurdular ve şu ayeti okudular. (Mealen): "Onlar ibadet etmek için gece vakti yataklarından kalkar, Rablerinin azabından korkarak ve rahmetini ümid ederek O'na dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden de bağışta bulunurlar" (Secde 16) Sonra sordu: "Bu (din) işinin başını, direğini ve zirvesini sana haber vereyim mi?" "Evet, ey Allah'ın Resûlü!" dedim. "Dinle öyleyse" buyurdu ve açıkladı: "Bu dinin başı İslam'dır, direği namazdır, zirvesi cihaddır!" Sonra şöyle devam buyurdu: "Sana bütün bunları (tamamlayan) baş amili haber vereyim mi?" "Evet ey Allah'ın Resûlü!" dedim. "Şuna sahip ol!" dedi ve eliyle diline işaret etti. Ben tekrar sordum: "Ey Allah'ın Resûlü! Biz konuştuklarımızdan sorumlu mu olacağız?" "Anasız kalasıca Muaz! İnsanları yüzlerinin üstüne -veya burunlarının üstüne dedi- ateşe atan, dilleriyle kazandıklarından başka bir şey midir?" buyurdular." |
5057 | Yezid İbnu Süheyb el-Fakir anlatıyor: "Haricilerin görüşlerinden biri içime işlemişti, Haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuyla, kalabalık bir grup içerisinde yola çıktık. Medine'ye uğradık. Orada Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh, insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben: "Ey Resûlullah'ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki Allah Teala Hazretleri: "(Ey Rabbim!) Ateşe kimi atarsan mutlaka onu rezil-rüsvay edersin" (Al-i İmran 192); "Ateşten her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadır" dedim. Hz. Cabir: "Sen Kur'an'ı okuyor musun?" dedi. Ben de: "Evet!" dedim. "Öyleyse onun evvelini oku! Çünkü o, küffar hakkındadır!" dedi ve sonra ilave etti: "Sen, Allah'ın Muhammed aleyhissalatu vesselam'ı dirilteceği Makam-ı Mahmud'u işittin mi?" "Evet!" dedim. Dedi ki: "O, Muhammed aleyhissalatu vesselam'a mahsus mahmûd makamdır. Allah Teala Hazretleri o makamın hatırına, cehennemden çıkaracaklarını çıkarır!" (Hz. Cabir) sonra, Sırat köprüsünün konuluşunu ve üzerinden insanların geçişini tavsif etti. Biz: "Bu ihtiyarın, Aleyhissalatu vesselam hakkında yalan söyleyeceğini mi zannedersiniz?" dedik ve Haricilikten rücû ettik. Hayır! Vallahi bizden bir kişiden başka, Haricilikte kalan olmadı." |
5061 | Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten dedi ki: "Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun. (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükafaatların saklandığını kimse bilemez" (Secde 17). |
6261 | Sabit İbnu Samit radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bir elbiseye bürünmüş olarak Beni Abdileşhel kabilesinde namaz kıldı. (Secdede) çakılların soğukluğundan korunmak maksadıyla ellerini elbisesinin üzerine koymuştu." |
7285 | Ebu Bürde babasından anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kıyamet günü, Aziz ve celil olan Allah, mahlükatı topladı mı Ümmet-i Muhammed'e secde etmeleri için izin verilir. Onlar Allah'a uzun bir secde yaparlar. Sonra: "Başlarınızı (Secdeden) kaldırın. Biz sayınız kadar (kafirleri) ateşten, kurtuluş için fidyeleriniz yaptık" buyurulacaktır." |