Nefsim Nefsim…
Konu bahis sensin. Bu gece seni yazacağım. Bu gece seni düşüneceğim. Düşünmemi dahi yasakladın çoğu zaman. Ama bu gece benimsin.
Soru:
Kimsin? Neyin nesisin? Ve kimlerdensin?
Cevap:
İçimde ki ikinci bir bensin. İstekleri bitmeyen, dünyaya tamah etmiş; gözü ondan başkasını görmeyen bedbah birşeysin. Özgürlük düşmanımsın. Özgürlüğü yanlış yerlerde aratansın. Ruhu çoraklaştıransın. Maddeye haddinden fazla tapansın.
Sahip olduklarımızı gözümüzde yetersiz kılansın. Zalime zulmü sevdirensin. Kendini mükemmel, diğerlerini hor görensin.
Sevenlerin yollarına dikenler dökensin. Verdiğimiz sözü unutturansın.
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Hitabına "Evet şahit olduk(ki Rabbimiz´sin“) (Araf,7/12).
Unutturdun ey nefsim! Dünya alemine gelince unuttuverdik. Unutunca da hastalandık.
İçimiz noksan, işlerimiz nakıs kaldı. Sürekli kötülüğü telkin ettin bize. Aklın önüne geçtin. Azgınlığın artık kalplere tesir eder oldu. Tedbir alınmadı, kalbin hastalığı gözümüze, kulağımıza, ağzımıza ve aklımıza vurdu. Sağır olduk duyamadık. Kör olduk göremedik. Hele hele aklımıza öyle bir vurdun ki, yanlışı-doğruyu ayırt edemez olduk.
İnsan üşüdüğün de pencereyi açar mı? Kış ortasında üşüdüğü halde uluorta dolaşır mı?
Peki, Cenneti ve Rabbini arzulayan insan, nefsinin yanlışlarına "doğru“ diyebilir mi?
O halde aklımızı çok iyi kullanmalıyız. Akl-ı Selim ile hareket etmeliyiz.
Akl-ı Selim; Şeriata göre hidayetten ayrılmayan akıl demektir. Akl-ı Selim´in rehberi, Kuran ve Sünnettir.
Nefs im, sen hak olana tabi olmak istemezsin. Senin istediğin arzular heveslerdir. Ben de Müslümanım. Müslüman nefsine teslim olmaz. O iman ettiği Rabbine boyun eğer.
Ey nefsim! O halde bundan sonra düş yakamdan. Sen kötülügün kaynağısın. Kötülerle benim işim olmaz.
"Artık küçük cihaddan büyük cihada döndünüz“ buyuran Peygamber (a.s.m)´ın ne demek istediğini şimdi daha iyi anladım.
Ashab-ı Kiram sordu: " Büyük cihad nedir ey Allah´ın Rasulü?" O (a.s.m), “Asıl mücahid, Allah yolunda nefsiyle cihad edendir” buyurdular.
Anladım ki, nefsimle mücadele etmek muharebenden üstün tutulmuş.
Anladım ki, küfrün sütkardeşiymişsin sen.
Anladım ki, nefsime uydukca ahirettimi ziyan ediyorum.
Ve ben anladım ki, ölümü bana unutturanın nefsim olduğunu.
Ve yine anladım ki, ölümü unutunca insanın gaflete düştüğünü.
Büyüklerden Ali b. Abdullah Hz.leri Allah (c.c.) şöyle niyazda bulunmuş:
"Ya Rabbi benim bütün meşguliyetim Sen ol. Nefsimin meşguliyetinden beni azat eyle!”
Amin.
Alıntıdır.
Konu bahis sensin. Bu gece seni yazacağım. Bu gece seni düşüneceğim. Düşünmemi dahi yasakladın çoğu zaman. Ama bu gece benimsin.
Soru:
Kimsin? Neyin nesisin? Ve kimlerdensin?
Cevap:
İçimde ki ikinci bir bensin. İstekleri bitmeyen, dünyaya tamah etmiş; gözü ondan başkasını görmeyen bedbah birşeysin. Özgürlük düşmanımsın. Özgürlüğü yanlış yerlerde aratansın. Ruhu çoraklaştıransın. Maddeye haddinden fazla tapansın.
Sahip olduklarımızı gözümüzde yetersiz kılansın. Zalime zulmü sevdirensin. Kendini mükemmel, diğerlerini hor görensin.
Sevenlerin yollarına dikenler dökensin. Verdiğimiz sözü unutturansın.
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Hitabına "Evet şahit olduk(ki Rabbimiz´sin“) (Araf,7/12).
Unutturdun ey nefsim! Dünya alemine gelince unuttuverdik. Unutunca da hastalandık.
İçimiz noksan, işlerimiz nakıs kaldı. Sürekli kötülüğü telkin ettin bize. Aklın önüne geçtin. Azgınlığın artık kalplere tesir eder oldu. Tedbir alınmadı, kalbin hastalığı gözümüze, kulağımıza, ağzımıza ve aklımıza vurdu. Sağır olduk duyamadık. Kör olduk göremedik. Hele hele aklımıza öyle bir vurdun ki, yanlışı-doğruyu ayırt edemez olduk.
İnsan üşüdüğün de pencereyi açar mı? Kış ortasında üşüdüğü halde uluorta dolaşır mı?
Peki, Cenneti ve Rabbini arzulayan insan, nefsinin yanlışlarına "doğru“ diyebilir mi?
O halde aklımızı çok iyi kullanmalıyız. Akl-ı Selim ile hareket etmeliyiz.
Akl-ı Selim; Şeriata göre hidayetten ayrılmayan akıl demektir. Akl-ı Selim´in rehberi, Kuran ve Sünnettir.
Nefs im, sen hak olana tabi olmak istemezsin. Senin istediğin arzular heveslerdir. Ben de Müslümanım. Müslüman nefsine teslim olmaz. O iman ettiği Rabbine boyun eğer.
Ey nefsim! O halde bundan sonra düş yakamdan. Sen kötülügün kaynağısın. Kötülerle benim işim olmaz.
"Artık küçük cihaddan büyük cihada döndünüz“ buyuran Peygamber (a.s.m)´ın ne demek istediğini şimdi daha iyi anladım.
Ashab-ı Kiram sordu: " Büyük cihad nedir ey Allah´ın Rasulü?" O (a.s.m), “Asıl mücahid, Allah yolunda nefsiyle cihad edendir” buyurdular.
Anladım ki, nefsimle mücadele etmek muharebenden üstün tutulmuş.
Anladım ki, küfrün sütkardeşiymişsin sen.
Anladım ki, nefsime uydukca ahirettimi ziyan ediyorum.
Ve ben anladım ki, ölümü bana unutturanın nefsim olduğunu.
Ve yine anladım ki, ölümü unutunca insanın gaflete düştüğünü.
Büyüklerden Ali b. Abdullah Hz.leri Allah (c.c.) şöyle niyazda bulunmuş:
"Ya Rabbi benim bütün meşguliyetim Sen ol. Nefsimin meşguliyetinden beni azat eyle!”
Amin.
Alıntıdır.