Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (51)
Ocak 2015
Hakikat Aylık İslâm Dergisi
Hazret-i Allah Dilediğini Atar, Dilediğini Tutar:
"Atılana karışmayın, alınana karışmayın.
"Ben bilmem, sorumluluğum da yok!" deyin.
Biz ahirete gidince de onlarla ünsiyet etmeyin. Atılana merhamet nefsânidir. Çünkü hiç kimse Hazret-i Allah'tan merhametli değildir.
Mevlâ köle olarak bulundurursa ben bir köleyim. Atmaya da tutmaya da salâhiyetim yok...
Cenâb-ı Hakk bir salâhiyet ihsan buyurmuştur, o salâhiyet dairesinde döneriz. O salâhiyetimizi kullanırız veya kullanmayız başka.
Hazret-i Allah dilediğini atar, dilediğini tutar, o noktada sahib-i salâhiyet değiliz.
Çünkü kişinin ebedî hayatına taalluk ediyor."
O Nûr İş Görür:
"Mürşid-i kâmil dediğin bir resimden ibarettir. Hakikaten de böyledir, başka hiçbir varlığa sahip değildir.
Hazret-i Allah onu öne sürmüştür, herkes resme bakar, hayran kalır, resmin arkasındakini kimse görmez.
İşi gören nurdur, şahıs değildir. Nûr-î Muhammedî kimin üstünde ise, o nûr iş görür.
Birçok yetişmiş Ashâb vardı, hiçbiri Resulullah olabilir mi? Çok yetişmiş mürşid var, emanet sahibi mürşid gibi olabilir mi? Yüzlerce mürşidi bir kenara bırakacaksınız, Mürşid-i kâmil'i arayacaksınız.
Mürşid-i kâmil tasarruf-u İlâhî ile yürütür. Diğeri yol tarif eder. "Yürü de git!" der. Mürşid-i kâmil demek, Hazret-i Allah'ın eli demektir."
"Ağaç da O'nun, Meyvesi de O'nun"
"Bazı ağaçlar güzel meyve verir, bazıları daha güzel, bazıları ise çok daha güzel meyve verir. Herkesin gözü ağaçtadır.
Halbuki o ağaç bir tepsi vazifesi görmektedir. Meyveyi veren, ağaca tepsilik vazifesi yaptıran Hazret-i Allah'tır.
Hep bir su ile sular, fakat birbirinden ayrıdır. Hepsi birdir, birbirinden farklıdır.
İnsan da böyledir, insan bir ağaç kovuğuna benzer. Çok mükemmel dediğin bir insan, ağaç kovuğundan farksızdır. İtimat edin bu böyledir. İnsan der ki: 'Bu zât ne büyük, ne güzel sözleri var!' Halbuki tepsi olduğunu kimse bilmez, kimse görmez. Hazret-i Allah kimde ne kadar tecelli ettiyse o, o kadar güzeldir, o kadar büyüktür. Ağaç da O'nun, meyvesi de O'nun."
•
– "Mânâda Zât-ı âlinizi ziyarete gelmiştik. Birisi: "Ben yapamam!" dedi ve çıkıp gitti.
– Bizim yolumuzda gaye-maksat-menfaat, yeme-içme yoktur. Bunlar için gelenler gelmesinler. Gelseler bile barınamazlar, çünkü aradıkları yok. Bu yoldaki gaye, rızâ-i İlâhî'yi tahsildir. Onu hedef alan hakikata ulaşır."
•
"Biz gençlere çok değer veriyoruz, onlara hizmet ve hürmet etmekten zevk duyuyoruz. Cenâb-ı Hakk onlara lütfetmiş, ben niye hizmet etmeyeyim?"
•
"Dünyaya geldim koymadım başıma taç,
Ne eğriyi tok gördüm ne doğruyu aç,
Kabristandan geçerken avucunu aç,
Yarın olacaksın bu duâya muhtaç.
Bu levhayı kabir taşına koyarsan bir ölü levhası, önüne koyarsan bir diri levhası, içeriye koyarsan hakikat ehlinin levhası."
•
Fıtratı icabı beğenmediği hususların çok olduğunu, herkesi tenkit ettiğini, bu sebeple de herkesin kendisine cephe aldığını söyleyen bir kardeşe sözleri:
"Ben hayatta kendimden küçüğünü bilmiyorum ki küçümseyeyim. Kendimden daha ayıbını görmüyorum ki ayıplayayım."
•
"Allah'ımıza sonsuz şükürler olsun ki, böyle bir mektepte bulunduruyor. Öyle bir tahsil ki, tahsillerin en sonu."
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (51)
Ocak 2015
Hakikat Aylık İslâm Dergisi
Hazret-i Allah Dilediğini Atar, Dilediğini Tutar:
"Atılana karışmayın, alınana karışmayın.
"Ben bilmem, sorumluluğum da yok!" deyin.
Biz ahirete gidince de onlarla ünsiyet etmeyin. Atılana merhamet nefsânidir. Çünkü hiç kimse Hazret-i Allah'tan merhametli değildir.
Mevlâ köle olarak bulundurursa ben bir köleyim. Atmaya da tutmaya da salâhiyetim yok...
Cenâb-ı Hakk bir salâhiyet ihsan buyurmuştur, o salâhiyet dairesinde döneriz. O salâhiyetimizi kullanırız veya kullanmayız başka.
Hazret-i Allah dilediğini atar, dilediğini tutar, o noktada sahib-i salâhiyet değiliz.
Çünkü kişinin ebedî hayatına taalluk ediyor."
O Nûr İş Görür:
"Mürşid-i kâmil dediğin bir resimden ibarettir. Hakikaten de böyledir, başka hiçbir varlığa sahip değildir.
Hazret-i Allah onu öne sürmüştür, herkes resme bakar, hayran kalır, resmin arkasındakini kimse görmez.
İşi gören nurdur, şahıs değildir. Nûr-î Muhammedî kimin üstünde ise, o nûr iş görür.
Birçok yetişmiş Ashâb vardı, hiçbiri Resulullah olabilir mi? Çok yetişmiş mürşid var, emanet sahibi mürşid gibi olabilir mi? Yüzlerce mürşidi bir kenara bırakacaksınız, Mürşid-i kâmil'i arayacaksınız.
Mürşid-i kâmil tasarruf-u İlâhî ile yürütür. Diğeri yol tarif eder. "Yürü de git!" der. Mürşid-i kâmil demek, Hazret-i Allah'ın eli demektir."
"Ağaç da O'nun, Meyvesi de O'nun"
"Bazı ağaçlar güzel meyve verir, bazıları daha güzel, bazıları ise çok daha güzel meyve verir. Herkesin gözü ağaçtadır.
Halbuki o ağaç bir tepsi vazifesi görmektedir. Meyveyi veren, ağaca tepsilik vazifesi yaptıran Hazret-i Allah'tır.
Hep bir su ile sular, fakat birbirinden ayrıdır. Hepsi birdir, birbirinden farklıdır.
İnsan da böyledir, insan bir ağaç kovuğuna benzer. Çok mükemmel dediğin bir insan, ağaç kovuğundan farksızdır. İtimat edin bu böyledir. İnsan der ki: 'Bu zât ne büyük, ne güzel sözleri var!' Halbuki tepsi olduğunu kimse bilmez, kimse görmez. Hazret-i Allah kimde ne kadar tecelli ettiyse o, o kadar güzeldir, o kadar büyüktür. Ağaç da O'nun, meyvesi de O'nun."
•
– "Mânâda Zât-ı âlinizi ziyarete gelmiştik. Birisi: "Ben yapamam!" dedi ve çıkıp gitti.
– Bizim yolumuzda gaye-maksat-menfaat, yeme-içme yoktur. Bunlar için gelenler gelmesinler. Gelseler bile barınamazlar, çünkü aradıkları yok. Bu yoldaki gaye, rızâ-i İlâhî'yi tahsildir. Onu hedef alan hakikata ulaşır."
•
"Biz gençlere çok değer veriyoruz, onlara hizmet ve hürmet etmekten zevk duyuyoruz. Cenâb-ı Hakk onlara lütfetmiş, ben niye hizmet etmeyeyim?"
•
"Dünyaya geldim koymadım başıma taç,
Ne eğriyi tok gördüm ne doğruyu aç,
Kabristandan geçerken avucunu aç,
Yarın olacaksın bu duâya muhtaç.
Bu levhayı kabir taşına koyarsan bir ölü levhası, önüne koyarsan bir diri levhası, içeriye koyarsan hakikat ehlinin levhası."
•
Fıtratı icabı beğenmediği hususların çok olduğunu, herkesi tenkit ettiğini, bu sebeple de herkesin kendisine cephe aldığını söyleyen bir kardeşe sözleri:
"Ben hayatta kendimden küçüğünü bilmiyorum ki küçümseyeyim. Kendimden daha ayıbını görmüyorum ki ayıplayayım."
•
"Allah'ımıza sonsuz şükürler olsun ki, böyle bir mektepte bulunduruyor. Öyle bir tahsil ki, tahsillerin en sonu."