Metin5 | alan |
---|---|
08.Bakara | 8. İnsanların bir takımları vardır ki, inanmadıkları halde: “Allah’a ve ahiret gününe inandık.” derler. |
013.Bakara | 13. Onlara: “(Mümin) insanların inandığı gibi siz de inanın!” denilince de, “Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. İyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bunu bilmezler. |
021.Bakara | 21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki korunasınız. |
024.Bakara | 24. Eğer bunu yapamazsanız, ki aslâ yapamayacaksınız, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır. |
044.Bakara | 44. İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Oysa sizler Kitab’ı (Tevrat’ı) da okuyorsunuz. Aklınızı kullanmıyor musunuz? |
083.Bakara | 83. Bir zamanlar biz İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: “Yalnızca Allah’a kulluk edin, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik yapın. İnsanlarla güzel konuşun. Namazı kılın, zekâtı verin!” Sonra pek az kısmınız hariç döndünüz, hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. |
094.Bakara | 94. De ki: “Eğer ahiret yurdu, Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size âit ise ve bu iddiânızda samimi iseniz, haydi ölümü temenni ediniz.” |
096.Bakara | 96. Yemin olsun ki; sen yahudileri yaşamaya karşı diğer insanlardan, hatta müşriklerden de daha düşkün ve hırslı görürsün. Onlardan her biri ömrünün bin yıl olmasını ister. Oysa ki (bu şekilde uzun) yaşatılması, onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Allah onların yaptıklarını görmektedir. |
0102.Bakara | 102. Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurdukları sözlere uydular. Süleyman kâfir olmadı, fakat o şeytanlar kâfir olmuşlardı. Onlar insanlara sihri ve Bâbil’deki Hârut ve Mârut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek herkese: “Biz imtihan için gönderildik, sakın kâfir olmayın!” demedikçe hiç kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi. Onlar o iki melekten karı ile koca arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Allah’ın izni olmadıkça onlar kimseye zarar veremezlerdi. Büyücüler kendilerine zarar verip menfaat vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki onlar, sihri satın alan kimse için ahirette hiçbir nasip olmayacağını biliyorlardı. Ne fena bir şey karşılığında nefislerini sattılar! Keşke bilmiş olsalardı! |
0124.Bakara | 124. Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle (emirlerle) imtihan etmiş, o ise bunları tamamen yerine getirmişti. Allah: “Ben seni insanlara imam (önder) yapacağım.” buyurdu. İbrahim: “Zürriyetimden de!” deyince, “Zâlimler ahdime ermez.” buyurdu. |
0125.Bakara | 125. Biz Beyt’i (Kâbe’yi) insanlara sevap kazanılacak bir toplantı ve güven yeri yaptık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e: “Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Beyt’imi temizleyin.” diye emretmiştik. |
0142.Bakara | 142. İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah’ındır. O kimi dilerse onu doğru yola iletir. |
0143.Bakara | 143. İşte böylece sizi, bütün insanlara karşı şâhitler olmanız için tam ortada vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size şâhit olsun. Biz senin arzulayıp da üstünde durduğun Kâbe’yi; Peygamber’e uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye kıble yaptık. Doğrusu bu, Allah’ın hidayet edip yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı aslâ zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara şefkatlidir ve merhamet edendir. |
0150.Bakara | 150. Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i haram tarafına çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o tarafa çevirin. Tâ ki zâlim olanlardan başka, insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Benden korkun ki, ben de size verdiğim nimetlerimi tamamlayayım, böylece siz de doğru yolu bulmuş olasınız. |
0161.Bakara | 161. Kâfirlere ve kâfir oldukları halde ölenlere gelince; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerine olsun! |
0164.Bakara | 164. Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârların değişik yönlerden esmesinde ve yer ile gök arasında emre boyun eğmiş bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için pek çok deliller vardır. |
0165.Bakara | 165. İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah’tan gayrısını O’na emsal tutarlar ve onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a sevgileri ise çok daha kuvvetlidir. O zâlimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah’a âit olduğunu ve gerçekten Allah’ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi! |
0168.Bakara | 168. Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların helâl ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır. |
0185.Bakara | 185. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti açıklayan, hakkı ve bâtılı birbirinden ayırt eden Kur’an o ayda indirildi. Şu halde sizden her kim o aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Bu kolaylığı dilemesi, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz! |
0187.Bakara | 187. Oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde hanımlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah sizin nefislerinize hiyanet etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu gece oluncaya kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafta iken hanımlar(ınız)a yaklaşmayın. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırlara yaklaşmayın. Allah insanlara âyetlerini böyle açıklar ki, korunup sakınsınlar. |
0188.Bakara | 188. Aranızda birbirinizin mallarını haksız sebeplerle yemeyin; bildiğiniz halde insanların mallarından bir kısmını günah yollarla yemeniz için onu hâkimlere (rüşvet yollu) aktarmayın. |
0189.Bakara | 189. Resulüm! Sana hilâl halini alan ayları soruyorlar. De ki: “O, insanların faydasına ve bir de Hacc için birer vakit ölçüleridir.” İyilik, evlere arka taraflarından girmek değildir. Fakat iyilik, Allah’tan korkan kimsenin yaptığıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz. |
0199.Bakara | 199. Sonra insanların döndüğü yerden siz de dönün ve Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. |
0200.Bakara | 200. Nihayet Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı zikrediniz. İnsanlardan öyleleri var ki: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver.” derler. Böyle isteyenlerin ahiretten hiçbir nasibi yoktur. |
0204.Bakara | 204. İnsanlardan öyleleri de vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri söz senin hoşuna gider. Hatta böyleleri, söylediklerinin kalpten geldiğine (samimi olduğuna) Allah’ı şâhit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır. |
0207.Bakara | 207. İnsanlardan öyleleri var ki Allah’ın hoşnutluğunu dileyerek nefsini satar. Allah ise kullarına karşı çok merhametlidir. |
0213.Bakara | 213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber gerçekleri gösteren kitapları da indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle ayrılığa düştükleri şeyleri inananlara gösterdi. Şüphesiz ki Allah dilediğine doğru yolu gösterir. |
0217.Bakara | 217. Resulüm! Sana haram aydan ve onda savaşmanın doğru olup olmadığından soruyorlar. De ki: Haram ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük, daha ağır günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden her kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktirler ve orada ebedî kalacaklardır. |
0219.Bakara | 219. Resulüm! Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: “Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım (zahiri) faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür.” Sana (Allah yolunda) ne sarfedeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Böylece Allah size âyetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz. |
0221.Bakara | 221. İnanıncaya kadar, Allah’a eş koşan müşrik bir kadınla evlenmeyin. Müşrik kadın hoşunuza gitse dahi, imanlı câriye ondan daha hayırlıdır. İnanıncaya kadar müşrik erkekleri imanlı kadınlarla evlendirmeyin. İmanlı bir köle, hoşunuza gitse dahi bir müşrikten daha hayırlıdır. Müşrikler cehenneme çağırırlar, Allah ise izniyle cennete ve mağfirete çağırır. Allah düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara böyle açıklıyor. |
0224.Bakara | 224. Yeminlerinizde Allah’ı; iyilik etmenize, kendisinden korkmanıza, insanların arasını düzeltmenize engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir. |
0243.Bakara | 243. Binlerce oldukları halde ölüm korkusuyla yurtlarından çıkanları görmedin mi? Allah onlara: “Ölün!” dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı ikram sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler. |
0251.Bakara | 251. Sonunda Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Câlut’u öldürdü. Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi, ona dilediğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmı ile diğerlerini savmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah bütün âlemler üzerine lütuf ve kerem sahibidir. |
0255.Bakara | 255. Allah o Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyum’dur. (Ezelî ve ebedî hayat ile bâkidir. Zât ve kemâl sıfatları ile her şeye hâkim olup, bütün varlıklar O’nunla kâimdir). O’nu uyuklama da uyku da tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan, katında kim şefaat edebilir? O, kullarının işlediklerini ve işleyeceklerini bilir. O’nun dilediğinden başka, insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek kendisine ağır gelmez. O öyle yüce, öyle azametlidir. |
0259.Bakara | 259. Veya çatıları çöküp altı üstüne gelmiş ıssız bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mi? “Allah bunu bu ölümden sonra nasıl diriltecek?” dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene ölü bıraktı, sonra da diriltti. “Ne kadar kaldın?” dedi. O da: “Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldım.” dedi. Allah ona: “Hayır! Yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış! Hele eşeğine de bak! Seni insanlar için kudretimize bir işaret kılalım diye (yüz sene ölü olarak tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Kemiklere bak! Nasıl onları birbiri üstüne koyuyor, sonra onlara et giydiriyoruz.” dedi. Bu işler ona açıkça belli olunca: “Biliyorum, Allah her şeye kâdirdir.” dedi. |
0264.Bakara | 264. Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. O gösteriş yapanın durumu, üzerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer. Şiddetli bir sağanak isabet eder de onu sert bir kaya halinde bırakıverir (Toprağı gider, kaya kalır). Kazandıklarından hiçbir şey elde edemez. Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez. |
0272.Bakara | 272. İnsanları hidayete erdirmek senin üzerine borç değildir. Şu kadar var ki, Allah dilediği kimseye hidayet eder. Hayır olarak harcadığınız her şey kendiniz içindir. Zaten siz yalnız Allah rızâsını kazanmak için infak edersiniz. Verdiğiniz her hayır, tam olarak size noksansız ödenir ve siz aslâ haksızlığa uğratılmış olmazsınız. |
0273.Bakara | 273. Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmeyen) fakirlere verin ki; onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları simâlarından tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan ne infak ederseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir. |
04.Ali İmran | 4. Daha önce insanlara hidayet yolunu gösterici olarak Furkan’ı indirdi. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah Azîz’dir, intikam sahibidir. |
09.Ali İmran | 9. “Ey Rabbimiz! Gelmesinde aslâ şüphe olmayan bir günde sen insanları mutlaka toplayacaksın.” Şüphesiz ki Allah vaadinden dönmez. |
014.Ali İmran | 14. İnsanın gönlünü çeken kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşler, salma ve güzel atlar, sağmal hayvanlar ve ekinler sevgisi insanlara hoş gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici birer menfaatidir. Oysa gidilecek yerin güzel olanı Allah katındadır. |
021.Ali İmran | 21. Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele! |
041.Ali İmran | 41. “Ey Rabbim! Öyleyse bana bir işaret ver!” dedi. Allah: “Senin işaretin, insanlarla üç gün işaretten başka söz söyleyememendir. Rabbini çok zikret, sabah akşam O’nu tesbih et!” buyurdu. |
046.Ali İmran | 46. “İnsanlarla beşikte iken de yetişkin iken de konuşacak ve sâlihlerden olacak.” |
047.Ali İmran | 47. Dedi ki: “Ey Rabbim! Bana bir insan eli değmediği halde benim nasıl çocuğum olabilir?” Allah: “Öyle de olsa, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona ‘Ol!’ der, o da oluverir.” dedi. |
068.Ali İmran | 68. İnsanların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar ile, bu peygamber (Muhammed) ve müminlerdir. Allah müminlerin dostudur. |
079.Ali İmran | 79. Allah’ın kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdiği kimsenin, insanlara: “Allah’ı bırakıp da bana kul olun!” demesi mümkün değildir. Fakat o: “Kitabı okuduğunuza ve öğrettiğinize göre Rabbânîler olunuz.” der. |
087.Ali İmran | 87. İşte bunların cezası: Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir. |
096.Ali İmran | 96. Şüphesiz ki insanlar için ilk kurulan Beyt, Mekke’deki mubarek ve âlemlere hidayet kaynağı olan Kâbe’dir. |
097.Ali İmran | 97. Orada apaçık alâmetler ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse güvenlik içinde olur. Hacca gidip gelmeye gücü yeten herkesin Kâbe’yi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz ki Allah âlemlerden müstağnidir. |
0104.Ali İmran | 104. İçinizde insanları hayra çağıran, iyilikleri emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte onlar gerçek kurtuluşa erenlerdir. |
0112.Ali İmran | 112. Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, zillet altında kalmaya mahkûmdurlar. Meğer ki Allah’ın ahdine ve insanların ahdine sığınmış olsunlar. Onlar Allah’tan bir gazaba uğramışlardır ve üzerlerine miskinlik (damgası) vurulmuştur. Çünkü onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberlerini öldürüyorlardı. Bu, onların isyan etmelerinden ve haddi aşmalarındandır. |
0134.Ali İmran | 134. O takvâ sahipleri ki bollukta ve darlıkta Allah için infak ederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah da güzel davrananları sever. |
0138.Ali İmran | 138. Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür. |
0140.Ali İmran | 140. Eğer size (Uhud’da) bir yara dokundu ise o kâfirler topluluğuna da (Bedir’de) benzeri bir yara dokunmuştu. Biz o sevinçli ve kederli günleri insanlar arasında (bazen lehe bazen aleyhe) döndürür dururuz. Bu da Allah’ın, ihlâslı ve azimli müminleri ayırdetmesi, içinizden şehidler edinmesi içindir. Allah zâlimleri sevmez. |
0173.Ali İmran | 173. Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!” dediklerinde, bu söz onların imanını arttırdı ve üstelik: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. |
0185.Ali İmran | 185. Her insan ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı kıyamet gününde size eksiksiz verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse, artık kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı geçimlikten başka bir şey değildir. |
0187.Ali İmran | 187. Allah kendilerine kitap verilenlerden: “Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz.” diye söz almıştı. Onlar ise bunu arkalarına attılar ve az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kötü! |
01.Nisa | 1. Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini vâredip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisinin adını öne sürerek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Allah şüphesiz ki sizin üzerinizde murakabe edicidir (hepinizi görüp gözetmektedir). |
028.Nisa | 28. Allah ağır teklifleri sizden hafifletmek ister. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. |
037.Nisa | 37. Onlar cimrilik ederler, insanlara da cimriliği tavsiye ederler. Allah’ın kendilerine lütfundan verdiğini gizlerler. Biz kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. |
038.Nisa | 38. Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde, mallarını insanlara gösteriş için sarfederler. Şayet şeytan bir kimseye arkadaş olursa, o ne kötü bir arkadaştır! |
053.Nisa | 53. Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi. |
054.Nisa | 54. Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara haset mi ediyorlar? Oysa biz İbrâhim âilesine kitabı ve hikmeti verdik, onlara büyük bir mülk bağışladık. |
058.Nisa | 58. Allah size emanetleri ehil olanlara vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz ki Allah işitendir, görendir. |
077.Nisa | 77. Kendilerine: “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri görmedin mi? Üzerlerine savaş farz kılınınca içlerinden bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar. “Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın? Bizi yakın bir süreye kadar tehir etsen (savaş emrini bir süre geciktirsen) olmaz mıydı?” dediler. Onlara de ki: “Dünyanın geçimliği azdır, Allah’tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır. Size zerre kadar zulmedilmez.” |
079.Nisa | 79. Sana gelen her iyilik Allah’tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir. Seni insanlara peygamber olarak gönderdik. Şâhit olarak Allah yeter! |
0105.Nisa | 105. Doğrusu biz sana Kitab’ı hak olarak indirdik ki, insanların arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hüküm veresin. Hâinlerden taraf olma! |
0108.Nisa | 108. Bunlar (hâinliklerini) insanlardan gizler de Allah’tan gizlemezler. Oysa O, râzı olmayacağı sözü geceleyin uydurup düzdükleri zaman onlarla beraberdi. Onlar ne yapıyorlarsa, Allah hepsini kuşatıcıdır. |
0114.Nisa | 114. Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi, iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emredenlerin sözünde hayır vardır. Kim Allah’ın rızâsını kazanmak için bunları yaparsa biz ona çok büyük bir mükâfat vereceğiz. |
0133.Nisa | 133. Ey insanlar! Eğer Allah dilerse sizi götürür, başkalarını getirir. Allah buna kâdirdir. |
0142.Nisa | 142. Doğrusu münâfıklar Allah’ı aldatmaya kalkışıyorlar. Oysa Allah onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı pek az zikrederler. |
0161.Nisa | 161. Yasak edildiği halde fâiz almalarından ve haksız sebeplerle insanların mallarını yemelerinden ötürü. İçlerinde küfür üzere kalanlara elem verici bir azap hazırladık. |
0165.Nisa | 165. Biz peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Tâ ki, bu peygamberlerin gelişinden sonra insanların Allah’a karşı bahaneleri kalmasın. Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. |
0167.Nisa | 167. Şüphesiz ki inkâr edip insanları Allah yolundan çevirenler, Hakk’tan çok uzak bir sapıklıkla saptılar. |
0170.Nisa | 170. Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir. O halde kendi hayırınıza olarak hemen ona iman edin. Eğer kâfir olursanız, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz ki hepsi Allah’ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir. |
0174.Nisa | 174. Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik. |
032.Maide | 32. Bunun içindir ki biz İsrâiloğullarının üzerine yazdık ki: Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Bir insanı dirilten, bütün insanlığı diriltmiş gibidir. Şüphesiz ki elçilerimiz onlara kesin delillerle geldiler. Fakat onların çoğu bu gerçeklerden sonra da yeryüzünde aşırı gitmektedirler. |
044.Maide | 44. Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla hükmederlerdi. Rabbânîler (Rabbe kul olanlar) ve Ahbar (bilginler) de Allah’ın kitabını korumaları kendilerinden istendiği için onunla (hükmederlerdi). Hepsi de ona (Tevrat’a) şâhit idiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi değersiz olan şeylerle değiştirmeyin. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerdir. |
049.Maide | 49. Resulüm! Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmalarından sakın! Eğer yüz çevirirlerse, bil ki Allah onları bazı günahlarından dolayı musibete uğratmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fâsıktırlar. |
067.Maide | 67. Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez. |
082.Maide | 82. Andolsun ki insanların içerisinde, müminlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve Allah’a şirk koşanları bulursun. Onların, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanlarını da: “Biz hıristiyanız.” diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır, onlar büyüklük taslamazlar. |
097.Maide | 97. Allah Kâbe’yi, Beyt-i Haram’ı insanlar için bir nizam kıldı. Keza o haram ayı da, kurbanı da, boynu bağlı kurbanlıkları da (insanlar için bir nizam kıldı). Bu, Allah’ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah’ın gerçekten her şeyi bilici olduğunu bilmeniz içindir. |
0110.Maide | 110. Allah o zaman şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Seni kudsî ruh ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor ve ona üflüyordun, benim iznimle hemen kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık delillerle geldiğin zaman, onlardan inkâr edenler: ‘Bu apaçık bir büyüdür.’ demişlerdi de, ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim.” |
0116.Maide | 116. Allah: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve anamı Allah’tan başka iki ilâh edinin!’ dedin?” demişti. O şöyle dedi: “Haşâ! Seni tenzih ederim. Hak olmayan sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, şüphesiz sen onu bilirsin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gaybları bilen ancak sensin.” |
09.Enam | 9. Eğer peygamberi melekten gönderseydik, insan şeklinde gönderirdik de, onları içine düştükleri şüpheye yine düşürürdük. |
026.Enam | 26. Onlar hem insanları (Kur’an’dan) menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece ancak kendilerini helâke atarlar da farkına varmazlar. |
091.Enam | 91. Onlar Allah’ı lâyıkıyle bilip takdir edemediler. Çünkü: “Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi.” dediler. De ki: “Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği Tevrat’ı kim indirdi? Siz onu parça parça kağıtlar haline getirip, işinize geleni açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler (Kur’an’da) size öğretilmiştir.” Resul’üm! Sen “Allah!” de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynaya dursunlar. |
0112.Enam | 112. Biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak! |
0122.Enam | 122. Bir ölü iken kendisini dirilttiğimiz, ona insanlar arasında yürüyebileceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayan kimse gibi olur mu hiç? Kâfirlere yaptıkları böylece süslü gösterilmiştir. |
0128.Enam | 128. Onların hepsini bir araya topladığı gün Allah: “Ey cinler topluluğu! Siz insanlardan pek çok kimseyi yoldan çıkardınız.” buyurur. Onların insanlardan olan dostları ise: “Ey Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık ve bize verdiğin mühleti doldurup ecelimize erdik!” derler. O da şöyle der: “Sizin yeriniz ateştir! Allah’ın dilediği zamanlar hariç, orada ebedi kalacaksınız.” Şüphesiz ki Rabbin hükmünde hikmet sahibidir, bilendir. |
0130.Enam | 130. “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da: “Biz kendi aleyhimize şâhitlik ederiz.” dediler. İşte böylece dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kafir olduklarına yine kendileri şâhitlik ettiler. |
0144.Enam | 144. Deveden de iki, sığırdan da iki. De ki: “O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Yoksa Allah bunları size emrederken orada hazır mıydınız?” İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır? Şüphesiz ki Allah zâlimler topluluğunu hidayete erdirmez. |
02.Araf | 2. Resulüm! Bu, sana indirilen bir Kitap’tır. Bu hususta göğsünde bir sıkıntı olmasın. Onunla (insanları) uyarman ve inananlara öğüt vermen için (indirildi). |
014.Araf | 14. İblis: “Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!” dedi. |
018.Araf | 18. Allah: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki insanlardan sana kim uyarsa onları ve sizi, hepinizi cehenneme dolduracağım!” buyurdu. |
038.Araf | 38. Allah: “Sizden önce geçmiş cin ve insan ümmetleriyle beraber ateşe girin!” der. Her ümmet girdikçe kendini sapıtan yoldaşına lânet eder. Hepsi birbiri ardından cehennemde toplanınca, sonrakiler öncekiler için: “Rabbimiz! Bizi sapıtanlar işte bunlardır, onlara ateş azabını kat kat ver!” derler. Allah: “Hepsinin kat kattır, amma bilmezsiniz.” der. |
082.Araf | 82. Kavminin cevabı sadece şöyle demek oldu: “Onları (Lut âilesini) memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar güya temiz kalmaya uğraşan insanlarmış!” |
085.Araf | 85. Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Onlara dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir. Ölçüyü tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Islah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inanıyorsanız böylesi sizin için daha hayırlıdır.” |
0144.Araf | 144. Allah: “Ey Musa! Seni peygamber göndermem ve seninle konuşmamla, seni insanlar arasından seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol!” buyurdu. |
0158.Araf | 158. Resulüm! De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve O’nun ümmî Peygamber’ine, Allah’a ve O’nun kelimelerine inanan Peygamber’ine iman edin. Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız. |
0179.Araf | 179. Andolsun ki biz cinlerden ve insanlardan pek çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, fakat o kalplerle anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapık ve şaşkındırlar. Ve işte onlar gafillerdir. |
0187.Araf | 187. Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Resulüm! De ki: “Onu ancak Rabbim bilir. Onun vaktini O’ndan başka bilecek yoktur. Ağırlığını göklerin ve yerin kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir.” Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. Resulüm! De ki: “Onun bilgisi ancak Allah’ın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.” |
026.Enfal | 26. Hatırlayın ki, bir zamanlar sayınız az idi, yeryüzünde âciz tanınıyordunuz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Allah sizi barındırdı, yardımı ile destekledi ve temiz şeylerden rızıklandırdı. Tâ ki şükredesiniz. |
047.Enfal | 47. Yurtlarından böbürlenerek, insanlara gösteriş yaparak ve (insanları) Allah yolundan alıkoyarak çıkanlar gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. |
048.Enfal | 48. Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: “Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur. Ben de sizin yardımcınızım.” dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce gerisin geri dönerek: “Ben sizden uzağım, ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan korkarım, çünkü Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” dedi. |
03.Tevbe | 3. Ayrıca Hacc-ı ekber gününde Allah ve Resul’ünden insanlara bir ilândır. Allah ve Resul’ü müşriklerden uzaktır. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. O kâfirlere acıklı bir azabı müjdele! |
09.Tevbe | 9. Allah’ın âyetlerini az bir dünya menfaati karşılığında sattılar da insanları O’nun yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları gerçekten ne kötüdür! |
034.Tevbe | 34. Ey iman edenler! Şu bir gerçektir ki, hahamların ve rahiplerin çoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve onları Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda sarfedip harcamayanlara acıklı bir azabı müjdele! |
02.Yunus | 2. Kendi içlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve iman edenleri müjdele. Şüphesiz ki Rableri katında kendileri için bir Kadem-i sıdk (doğruluk makamı) vardır.” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu? Kâfirler “Muhakkak ki bu, apaçık bir büyücüdür.” dediler. |
011.Yunus | 11. Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakırız. |
012.Yunus | 12. İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken veya ayakta iken bize yalvarır yakarır. Fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki başına gelen sıkıntıdan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler hoş gösterilmiştir. |
019.Yunus | 19. İnsanlar ilk önce bir tek ümmet idiler, sonradan ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden ezelde bir takdir geçmemiş olsaydı, ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında hüküm çoktan verilmiş olurdu. |
021.Yunus | 21. Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet tattırsak, hemen âyetlerimiz hakkında bir tuzak düşünürler. De ki: “Allah’ın tuzağı daha çabuktur.” Şüphesiz ki kurduğunuz tuzakları elçilerimiz yazıyorlar. |
023.Yunus | 23. Fakat Allah onları kurtarınca, yeryüzünde haksız yere azgınlık etmeye başlarlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının zevkinden bir süre istifade edersiniz. Sonunda dönüşünüz bize olacaktır. Biz de o zaman size bütün yaptıklarınızı haber veririz. |
024.Yunus | 24. Dünya hayatı tıpkı gökten indirdiğimiz yağmura benzer. O yağmurla insan ve hayvanların yiyerek beslendikleri bitkiler bol bol yetişir; yeryüzü renk renk, çeşit çeşit mahsullerle süslenir. Yerin sahipleri bütün bunlara malik olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün birden emrimiz geliverir de, orayı hiçbir şey bitirmemişe çeviririz. İşte biz âyetlerimizi, düşünen insanlar için böylece apaçık beyan ederiz. |
044.Yunus | 44. Allah insanlara zerrece zulmetmez. Fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler. |
057.Yunus | 57. Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, hastalanmış gönüllere bir şifâ ve müminler için hidayet rehberi ve rahmet gelmiştir. |
060.Yunus | 60. Allah’a karşı yalan uyduranların kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz ki Allah insanlara karşı lütuf sahibidir. Fakat onların çokları şükretmezler. |
088.Yunus | 88. Musa dedi ki: “Ey Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun ve erkânına bu dünya hayatında debdebeler, servetler verdin. Rabbimiz! Senin yolundan insanları saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et. Kalplerini sık. Çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler.” |
092.Yunus | 92. Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için, bugün senin cesedini kurtaracağız (sahilde bir tepeye atacağız). Doğrusu insanların çoğu âyetlerimizden habersizdirler. |
099.Yunus | 99. Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Öyle iken iman etmeleri için insanları sen mi zorlayacaksın? |
0104.Yunus | 104. De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphede iseniz, ben Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza ibadet etmem. Ancak sizi öldürecek olan Allah’a ibadet ederim. Bana müminlerden olmam emrolundu.” |
0108.Yunus | 108. De ki: “Ey insanlar! Size Rabbinizden hak gelmiştir. Artık kim hidayeti kabul ederse, o ancak kendi iyiliği için hidayete ermiş olur. Kim de saparsa, o da ancak kendi zararına sapmış olur. Ben sizin üzerinize vekil değilim.” |
09.Hud | 9. Andolsun ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da ondan çekip alsak, o hemen ümitsizliğe düşer ve nankör olur. |
017.Hud | 17. Rabbinden gelen apaçık bir delile dayanan ve O’nun katından bir şâhidi olan, ayrıca kendisinden önce de önder ve rahmet olarak Musa’nın kitabı (elinde) bulunan kimse, inkârcılar gibi midir? İşte bunlar Kur’an’a inanırlar. Bu hiziplerden (gruplardan) kim onu inkâr ederse, cehennem ateşi onun varacağı yerdir. Bundan hiç şüphe etme! Doğrusu o, Rabbin tarafından indirilmiş haktır. Fakat insanların çoğu inanmazlar. |
019.Hud | 19. O zâlimler ki, insanları Allah yolundan alıkorlar ve o yolu eğriltmeye çalışırlar. Onlar ahireti de inkâr ederler. |
027.Hud | 27. Kavminden ileri gelen kâfirler dedi ki: “Biz seni bizim gibi bir insan görüyoruz ve sana bizim basit görüşlü ayak takımımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis biz sizi yalancı sanıyoruz.” |
085.Hud | 85. “Ey Kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam dengeli yapın. İnsanlara eşyalarını eksik vermeyin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” |
0103.Hud | 103. Hiç şüphesiz ki bunda ahiret azabından korkanlar için bir âyet (ibret) vardır. O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün görülecek bir gündür. |
0118.Hud | 118. Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı, fakat onlar hâlâ ayrılıktadırlar. |
0119.Hud | 119. Ancak Rabbinin rahmetine nâil olanlar müstesnâdır. (Onlar bu ihtilâfın dışında kalmışlardır). Esasen onları bunun için (rahmet etmek için) yaratmıştır. Rabbinin: “Andolsun ki ben cehennemi cinlerle ve insanlarla dolduracağım!” sözü tamamen yerine gelmiştir. |
05.Yusuf | 5. (Babası) dedi ki: “Yavrucuğum! Bu rüyânı sakın kardeşlerine anlatma! Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” |
021.Yusuf | 21. Mısır’da onu satın alan kimse karısına dedi ki: “Ona güzel bak! Umulur ki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz.” İşte böylece biz Yusuf’u o yere yerleştirdik. Ona rüyâların yorumunu öğrettik. Allah emrini yerine getirmeye kâdirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. |
031.Yusuf | 31. Kadın, kendisini yermelerini işitince onlara dâvetçiler gönderdi. Dayalı döşeli yer (sofra) hazırladı. Geldiklerinde her birine birer bıçak verdi. “Çık karşılarına!” dedi. Kadınlar onu görünce büyüklüğünü anladılar ve şaşkınlıklarından ellerini kestiler. “Allah için hâşâ! Bu insan değildir, ancak yüce bir melektir.” dediler. |
038.Yusuf | 38. “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir ortak koşmak bize yaraşmaz. Bu Allah’ın bize ve bütün insanlara bir lütfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.” |
040.Yusuf | 40. “Sizin Allah’ı bırakıp da taptığınız, kendinizin ve babalarınızın adlandırdığı uydurma birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onların doğruluğuna dâir hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, yalnız kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. Bu dimdik ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” |
046.Yusuf | 46. (Yusuf’un yanına giderek dedi ki): “Ey Yusuf! Ey doğru sözlü kişi! Rüyâda görülen yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, yedi yeşil başak ve bir o kadar kuru başak nedir? Bize yorumla, ben de insanlara ulaştırayım da bilsinler.” |
049.Yusuf | 49. “Sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, o yılda insanlara bol yağmur verilecek, o zaman da sıkıp sağacaklar.” |
068.Yusuf | 68. Babalarının kendilerine emrettiği yerden (ayrı ayrı şehre) girdiler. Gerçi bu (tedbir), Allah’ın takdirinden hiçbir şeyi onlardan savamazdı. Ancak Yakub içindeki arzuyu ortaya koymuş oldu. Şüphesiz ki o ilim sahibiydi, ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
0103.Yusuf | 103. Sen ne kadar yürekten istesen de insanların çoğu inanmazlar. |
01.Rad | 1. Elif. Lâm. Mîm. Râ. Bunlar Kitab’ın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen haktır, fakat insanların çoğu inanmazlar. |
06.Rad | 6. Onlar senden iyilikten önce kötülüğü acele istiyorlar. Oysa onlardan önce (nice cezaların) benzerleri gelip geçti. Doğrusu insanların zulmetmelerine rağmen, Rabbin mağfiret sahibidir. Şüphesiz ki Rabbinin azabı da şiddetlidir. |
017.Rad | 17. Allah gökten su indirir de dereler kendi miktarınca dolup taşar. Sel üste çıkan köpüğü alıp götürür. Bir ziynet veya eşya yapmak için ateşte erittikleri madenlerde de buna benzer bir köpük vardır. İşte Allah hak ile bâtılı böyle misal verir. Köpük atılıp gider, insanlara fayda veren şey ise yerde kalır. İşte Allah bunun gibi daha nice misaller verir. |
031.Rad | 31. Eğer Kur’an ile dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulmuş olsaydı (kâfirler yine de inanmazlardı). Hayır! Bütün işler Allah’a âittir. İman edenler hâlâ bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi. Allah’ın vaadi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecektir. Şüphesiz ki Allah vaadinden aslâ dönmez. |
01.İbrahim | 1. Elif. Lâm. Râ. Bu Kur’an öyle bir kitaptır ki; Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yegâne galip ve övülmeye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik. |
03.İbrahim | 3. Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler, insanları Allah’ın yolundan alıkoyarlar, Allah’ın yolunu eğriltmeye çalışırlar. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler. |
011.İbrahim | 11. Peygamberleri onlara dediler ki: “Biz de sizin gibi birer insanız. Fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Allah’ın izni olmadıkça bizim size delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” |
025.İbrahim | 25. O güzel ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Allah böylece insanlara misaller getirir ki, düşünüp öğüt alsınlar. |
034.İbrahim | 34. Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah’ın nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız, icmâlen bile sayamazsınız. Şüphesiz ki insan çok zâlim ve çok nankördür. |
036.İbrahim | 36. “Ey Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan bir çoğunu saptırdılar. Bana uyan bendendir. Bana karşı gelen kimseyi sana havale ederim, şüphesiz ki sen çok bağışlayan çok merhamet edensin.” |
037.İbrahim | 37. “Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin Beyt-i haram’ının yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, çeşitli meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler.” |
044.İbrahim | 44. Resulüm! İnsanları, kendilerine azabın geleceği (kıyamet) gününden korkut! O gün zâlimler: “Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin dâvetine uyalım, peygamberlere tâbi olalım.” derler. “Siz daha önce sonunuzun gelmeyeceğine (sürekli yaşayacağınıza) yemin etmemiş miydiniz?” |
048.İbrahim | 48. O gün yer başka bir yerle, gökler de başka göklerle değiştirilir. Bütün insanlar tek ve Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkarlar. |
052.İbrahim | 52. Bu (Kur’an) insanlara açık bir tebliğdir. Bununla hem korkutulsunlar, hem Allah’ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler, hem de akl-ı selim sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar. |
026.Hicr | 26. Andolsun ki biz insanı pişmemiş çamurdan, işlenebilen kara balçıktan yarattık. |
028.Hicr | 28. Rabbin meleklere demişti ki: “Ben balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım.” |
033.Hicr | 33. İblis: “Ben pişmemiş çamurdan, işlenebilen kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim!” dedi. |
02.Nahl | 2. Kullarından dilediğine kendi emrinden ruh ile melekleri indirir ve şunu bildirir: “İnsanları uyarın ki, benden başka ilâh yoktur, benden korkun.” |
04.Nahl | 4. İnsanı nutfeden (bir damla kerih sudan) yaratmıştır. Böyle iken o nasıl oluyor da apaçık bir hasım kesiliyor? |
038.Nahl | 38. Onlar bütün güçleriyle: “Allah ölen kimseyi tekrar diriltmez.” diye Allah’a yemin ettiler. Hayır, öyle değil! Bu, O’nun hak olarak verdiği bir sözdür. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
044.Nahl | 44. O peygamberleri açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Resulüm! Biz sana bu Zikr’i (Kur’an’ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünürler! |
061.Nahl | 61. Eğer Allah zulümleri yüzünden insanları cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir süreye kadar geciktirir. Süreleri dolunca da, ne bir an geri kalabilirler ne de ileri geçerler. |
069.Nahl | 69. “Sonra her çeşit ürünlerden ye. Sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan kolaylıkla yürü!” Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bir şerbet (bal) çıkar. İyice düşünen bir topluluk için bunda ibret vardır. |
088.Nahl | 88. İnkâr edip de insanları Allah’ın yolundan alıkoyanlara, fesat çıkarmaları yüzünden, azap üstüne azap vereceğiz. |
0103.Nahl | 103. Andolsun ki biz onların: “Ona bir insan öğretiyor!” dediklerini biliyoruz. O kastettikleri kişinin dili yabancıdır, bu Kur’an ise apaçık Arapça bir dildir. |
09.İsrâ | 9. Gerçekten bu Kur’an insanları en doğru yola götürür ve sâlih amellerde bulunan müminlere de kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. |
011.İsrâ | 11. İnsan hayır istiyormuşcasına şer ister ve insan çok acelecidir. |
013.İsrâ | 13. Biz herkesin dünyadaki amelini kendi boynuna doladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. |
021.İsrâ | 21. Bak! Biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır. Elbette ki ahiret, dereceler ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür. |
053.İsrâ | 53. (İnanan) kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler. Sonra şeytan onların aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. |
060.İsrâ | 60. Hani sana demiştik ki: “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır.” Sana gösterdiğimiz o rüyâyı ve Kur’an’da lânetlenen ağacı sadece insanlar için bir imtihan kıldık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu korkutmamız onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmıyor. |
064.İsrâ | 64. “Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat, şaşırt! Atlılarınla, yayalarınla onları yaygaraya boğ! Mallarında ve evlatlarında onlara ortak ol! Kendilerine vaadlerde bulun!” Şeytan insanlara aldatmadan başka bir şey vâdetmez. |
067.İsrâ | 67. Denizde başınıza bir musibet (boğulma tehlikesi) geldiği zaman, Allah’tan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur gider. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca, yine yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan çok nankördür. |
071.İsrâ | 71. İnsan sınıflarından her birini biz o gün imamlarıyla (önderleriyle) beraber çağıracağız. Kimlerin amel defterleri sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okurlar ve en küçük bir haksızlığa uğratılmazlar. |
083.İsrâ | 83. İnsana bir nimet verdiğimiz zaman yüz çevirerek yan çizer. Ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa, iyice karamsarlığa düşer. |
088.İsrâ | 88. Resulüm! De ki: “Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini meydana getirmek için bir araya gelseler, birbirine yardım da etseler, imkânı yok onun benzerini getiremezler.” |
089.İsrâ | 89. Andolsun ki biz Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde açıklamışızdır. Yine de insanların çoğu inkârda direndiler. |
094.İsrâ | 94. Kendilerine hidayet rehberi geldiği zaman, insanları iman etmekten alıkoyan şey, sadece: “Allah peygamber olarak bir insanı mı gönderdi?” demeleri oldu. |
0100.İsrâ | 100. De ki: “Rabbimin rahmet hazinelerine eğer siz sahip olsaydınız, harcamakla tükenir korkusuyla muhakkak cimrilik ederdiniz. Gerçekten insan pek cimridir. |
0106.İsra | 106. Sana Kur’an’ı verdik ve onu insanlara yavaş yavaş okuman için kısım kısım indirdik. |
07.Kehf | 7. İnsanlardan hangisinin daha güzel amel işlediğini imtihan etmek için yeryüzünde olan şeylere bir ziynet verdik. |
034.Kehf | 34. Bu adamın başka geliri de vardı. Bu yüzden arkadaşıyla konuşurken: “Ben malca senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da senden daha güçlü ve itibarlıyım.” dedi. |
037.Kehf | 37. Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: “Seni topraktan, sonra nutfeden yaratıp, sonunda da seni bir insan şekline getiren Rabbini inkâr mı ediyorsun?” |
054.Kehf | 54. Andolsun ki biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanlar ne de çok cidalcı (tartışmacı) oluyor! |
055.Kehf | 55. Kendilerine hidayet geldiğinde, insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret dilemekten alıkoyan şey; daha öncekilerin sünnetini (onların başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini), yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir. |
080.Kehf | 80. “Çocuğa gelince, onun ana ve babası mümin insanlardı. Çocuğun onları azdırmasından ve inkâra sürüklemesinden korkmuştuk.” |
06.Meryem | 6. “O bana ve Yakuboğullarına mirasçı olsun. Ey Rabbim! Onu beğendiğin bir insan yap, rızânı kazanmasını sağla.” |
010.Meryem | 10. Zekeriyâ: “Ey Rabbim! Öyleyse bana bir işaret ver!” dedi. Allah: “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde birbiri ardısıra üç gece insanlarla konuşmamandır.” buyurdu. |
017.Meryem | 17. Sonra onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken biz ona ruhumuzu (Cebrail’i) göndermiştik de, kendisine düzgün bir insan şeklinde görünmüştü. |
020.Meryem | 20. Meryem: “Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. |
021.Meryem | 21. Cebrail: “Bu böyledir.” dedi. Rabbin buyurdu ki: “Bu bana kolaydır. Biz onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız. Bu, önceden kararlaştırılmış bir iştir.” |
026.Meryem | 26. “Ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görecek olursan de ki: Ben çok esirgeyici Allah’a oruç adadım, artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.” |
045.Fâtır | 45. Eğer Allah, insanları kazandıkları sebebiyle hemen hesaba çekseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir zamana kadar geciktirir. Süreleri gelince, artık şüphesiz ki Allah kullarını görmektedir. |
015.Yâsin | 15. Onlar dediler ki: "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Rahman herhangi bir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz!" |
051.Meryem | 51. Resulüm! Kitap’ta Musa’ya dair anlattıklarımızı da an! O seçkin kılınmış hâlis bir insan ve tarafımızdan gönderilmiş (resul) bir peygamberdi. |
066.Meryem | 66. İnsan der ki: “Öldüğüm zaman (kabirden) diri olarak çıkarılacak mıyım?” |
067.Meryem | 67. İnsan daha önce hiçbir şey değilken, kendisini nasıl yarattığımızı düşünmüyor mu? |
059.Tâ-Hâ | 59. Musa: “Buluşma zamanınız, bayram günü ve insanların toplandığı kuşluk vaktidir.” dedi. |
0108.Tâ-Hâ | 108. O gün insanlar hiçbir tarafa sapmaksızın, (mahşere) çağıranın (İsrafil’in) dâvetine uyarlar. Rahman’ın korkusundan bütün sesler kısılmıştır. Bu yüzden, fısıltıdan başka bir şey işitemezsin. |
01.Enbiyâ | 1. İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hâlâ gaflet içindedirler. |
035.Enbiyâ | 35. Her insan ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Sonra bize döndürüleceksiniz. |
037.Enbiyâ | 37. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim, bunu benden acele istemeyin. |
061.Enbiyâ | 61. Dediler ki: “O halde onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler.” |
072.Enbiyâ | 72. Ona İshak’ı hediye ettik, fazladan bir bağış olmak üzere Yâkub’u lütfettik. Her birini sâlih insanlar yaptık. |
093.Enbiyâ | 93. Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler. Halbuki hepsi bize dönecekler. |
01.Hac | 1. Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi, şüphesiz ki çok büyük bir şeydir. |
02.Hac | 2. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün! Halbuki onlar sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azabı pek şiddetlidir. |
03.Hac | 3. İnsanlardan kimi de var ki Allah hakkında, bir bilgisi olmadığı halde tartışır da her azgın şeytanın ardına düşer. |
05.Hac | 5. Ey insanlar! Eğer öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz, gerçek şu ki; biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Ki, size kudret ve hikmetimizi açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durdururuz. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Daha sonra da güçlü kuvvetli bir çağa eriştiririz. Sizden kimine ölüm gelip çatar. Kiminiz ömrünün en kötü çağına, yaşlılık devresine ulaştırılır, bilirken bir şey bilmez olur. Yeryüzünü kurumuş ölmüş görürsünüz. Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkilerden çift çift yetişir. |
08.Hac | 8. İnsanlar içinde öylesi var ki; ne bir bilgisi, ne doğruya götüren bir rehberi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır durur. |
011.Hac | 11. İnsanlardan kimi de, Allah’a bir yar kenarındaymış gibi kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur. Başına bir belâ gelirse yüzüstü döner. Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur. |
018.Hac | 18. Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğunun Allah’a secde ettiklerini görmüyor musun? Bir çoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık ona ikramda bulunacak bir kimse yoktur. Şüphesiz ki Allah dilediğini yapar. |
025.Hac | 25. İnkâr edenler, Allah’ın yolundan alıkoyanlarla, ister yerli ister yabancı olsun bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i haram’dan çevirenler var ya! Kim orada zulüm ile haktan sapmak isterse, ona yakıcı bir azap tattırırız. |
027.Hac | 27. “İnsanları Hacc’a çağır, yürüyerek ve uzak yollardan gelen bineklere binerek sana gelsinler.” |
040.Hac | 40. Onlar ki, başka değil, sırf: “Rabbimiz Allah’tır.” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmışlardır. Şüphesiz ki Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile bertaraf edip savmasaydı; manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah’ın ismi çok çok anılan mescidler yıkılır giderdi. Allah kendisine yardım edenlere elbette yardım eder, şüphesiz ki Allah pek kuvvetlidir, aziz olandır. |
049.Hac | 49. De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.” |
065.Hac | 65. Görmedin mi? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir. Göğü de, kendi izni olmadıkça yerin üzerine düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatli çok merhametlidir. |
066.Hac | 66. O Allah ki, sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve sonra yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür. |
073.Hac | 73. Ey insanlar! Size bir misal verilmektedir, şimdi onu dinleyin! Şüphesiz ki sizin Allah’ı bırakıp da taptıklarınız bu iş için bir araya gelseler dahi bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, onu da geri alamazlar. İsteyen de âciz, istenen de. |
075.Hac | 75. Allah hem meleklerden elçiler seçer, hem de insanlardan. Şüphesiz ki Allah işitendir, görendir. |
078.Hac | 78. Allah yolunda nasıl cihad etmek gerekiyorsa öylece hakkıyla cihad edin. O sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için hiçbir zorluk yüklememiştir. Bundan önceki kitaplarda ve bu Kur’an’da size müslüman adını veren O’dur. Tâ ki Peygamber size şâhit olsun, siz de insanların şâhitleri olasınız. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a sarılın. O sizin Mevlâ’nızdır. O ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır! |
012.Mü’minûn | 12. Andolsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık. |
024.Mü’minûn | 24. Bunun üzerine, kavminin içinden ileri gelen kâfirleri dediler ki: “Bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size üstün gelmek istiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı, melekler indirirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.” |
030.Mü’minûn | 30. Şüphesiz ki bunda âyetler (ibretler) vardır. Çünkü biz, insanları imtihan etmekteyiz. |
033.Mü’minûn | 33. Onun kavminden, kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz halde küfrederek ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler dediler ki: “Bu da ancak sizin gibi bir insandır, sizin yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.” |
034.Mü’minûn | 34. “Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek olursanız, ziyana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur.” |
047.Mü’minûn | 47. Dediler ki: “Biz, bizler gibi olan iki insana mı iman edeceğiz? Halbuki kavimleri (İsrâiloğulları) bize kölelik edip durmaktadır. |
053.Mü’minûn | 53. Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir. |
035.Nûr | 35. Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun misali, içinde lâmba bulunan bir kandil gibidir. O kandil billur bir cam içindedir. O billur cam ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ki, ne batıda ne de doğuda bitmeyen mübarek bir zeytin ağacından (onun yağından) yakılır. Ateş dokunmasa bile onun yağı ışık verir. Nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna kavuşturur. Allah insanlara böyle misaller verir. Ve Allah her şeyi hakkıyla bilir. |
040.Nûr | 40. Veya engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir. Onu üstüste dalgalar ve dalgaların üstünde de bulutlar örter. Karanlıklar üstünde karanlıklar... İnsan elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Allah kime nur vermemişse onun nuru yoktur. |
029.Furkan | 29. “Andolsun ki beni zikirden, bana Kur’an gelmişken o saptırdı. Şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakıyor.” |
037.Furkan | 37. Nuh kavmini de, peygamberleri yalanladıkları zaman suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir âyet (ibret) kıldık. Biz zâlimler için acıklı bir azap hazırladık. |
049.Furkan | 49. Ki o su ile ölü toprağa can verelim, yarattığımız hayvanları ve birçok insanları onunla sulayalım. |
050.Furkan | 50. Andolsun ki biz bunu, insanların ibret almaları için aralarında çeşit çeşit şekillerde anlatmışızdır. Fakat insanların çoğu nankörlük edip diretmektedir. |
054.Furkan | 54. İnsanı sudan yaratarak, onların aralarına soy ve hısımlık meydana getiren O’dur. Rabbin her şeye kâdirdir. |
074.Furkan | 74. Onlar ki şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün aydınlığı olacak insanlar lütfeyle ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” |
087.Şuarâ | 87. “İnsanların diriltileceği gün beni utandırma!” |
0165.Şuarâ | 165. Âlemlerin (insanların) içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? |
0183.Şuarâ | 183. “İnsanların hakkını kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın.” |
016.Neml | 16. Süleyman Davut’a vâris oldu ve dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.” |
017.Neml | 17. Süleyman’ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan teşekkül etmiş orduları toplandı. Hepsi bir arada düzenli olarak sevkediliyordu. |
056.Neml | 56. Kavminin cevabı sadece şöyle demek oldu: “Lut âilesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar güyâ temiz kalmaya uğraşan insanlarmış!” |
073.Neml | 73. Şüphesiz ki, Rabbin insanlara karşı lütuf sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler. |
082.Neml | 82. (Kıyametin kopacağına dair) o sözün tahakkuk zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe çıkarırız da insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını söyler. |
023.Kasas | 23. Medyen suyuna varınca, orada davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de sürülerini kollayan iki kadın gördü. Onlara: “Derdiniz nedir? Niçin hayvanlarınızı sulamıyorsunuz?” dedi. Onlar da: “Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, (onun için bu işi biz yapıyoruz).” dediler. |
043.Kasas | 43. Andolsun ki biz Musa’ya önceki nesilleri helâk ettikten sonra, iyice düşünüp öğüt alsınlar diye; insanları basiret (kalp gözü) sahibi yapan ve onlar için bir hidayet ve rahmet olan o Kitab’ı verdik. |
02.Ankebut | 2. İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıvereceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar? |
08.Ankebut | 8. Biz insana anne babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyi sana ortak koşman için seni zorlarsa, o zaman onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır, yaptıklarınızı size bir bir haber veririm. |
010.Ankebut | 10. İnsanlardan kimi vardır ki: “Allah’a inandık.” derler. Fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratıldığı zaman, insanların ezâsını Allah’ın azâbı gibi tutarlar. Rabbinizden bir yardım gelecek olursa, andolsun ki: “Biz de sizinle beraberdik!” derler. Allah herkesin kalbinde olanları daha iyi bilen değil midir? |
043.Ankebut | 43. İşte misaller... Biz onları insanlar için getiriyoruz. Âlim olanlardan başkası onları anlamaz. |
045.Ankebut | 45. Resulüm! Kitap’tan sana vahyedileni oku ve namaz kıl! Şüphesiz ki namaz insanı her türlü hayâsızlıktan ve fenalıktan alıkoyar. Zikrullah elbette en büyük (ibadet)tir. Allah yaptıklarınızı bilir. |
049.Ankebut | 49. Kur’an kendilerine ilim verilen insanların kalplerinde parıldayan apaşikâr âyetlerdir. Zâlimlerden başkası âyetlerimizi inkâr etmez. |
057.Ankebut | 57. Her insan ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. |
067.Ankebut | 67. Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken, bizim Mekke’yi güven verici bir harem yaptığımızı görmediler mi? Onlar hâlâ bâtıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? |
06.Rûm | 6. Bu Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden aslâ caymaz. Amma insanların çoğu bilmezler. |
08.Rûm | 8. Onlar kendi içlerinde hiç düşünmediler mi? Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak ile ve belirli bir süre için yaratmıştır. Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. |
019.Rûm | 19. O, ölüden diri çıkarır, diriden de ölü çıkarır. Yeryüzünü ölümünden sonra O canlandırır. (Ey insanlar!) İşte siz de kabirlerinizden böylece çıkarılacaksınız. |
020.Rûm | 20. O’nun âyetlerinden (varlığının delillerinden) biri de sizi topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra hemen birer insan olarak yeryüzüne yayılırsınız. |
030.Rûm | 30. Hakk’a yönelerek kendini Allah’ın insanlara yaratılıştan verdiği dine ver. Zira Allah’ın yaratışında değişme yoktur. Bu, dimdik ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
033.Rûm | 33. İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek O’na yalvarırlar. Sonra onlara katından bir rahmet tattırınca da, içlerinden bir grup hemen Rablerine şirk koşarlar. |
036.Rûm | 36. İnsanlara bir rahmet tattırırsak buna sevinirler. Şayet yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük gelirse, hemen ümitsizliğe kapılırlar. |
039.Rûm | 39. İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir fâiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah’ın rızâsını dileyerek verdiğiniz zekâta gelince, o böyle değildir. O zekâtı veren kimseler (sevaplarını ve mallarını) kat kat artıranlardır. |
041.Rûm | 41. İnsanların elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve denizde fesat başgösterdi. Allah işlediklerinden bir kısmını onlara tattırıyor ki, belki dönerler. |
058.Rûm | 58. Andolsun ki biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali getirdik. Şayet sen onlara bir âyet (mucize) getirsen, kâfir olanlar: “Siz ancak bâtıl şeyler ortaya atmaktasınız.” derler. |
06.Lokman | 6. İnsanlar arasında öyleleri var ki, bir bilgisi olmadığı halde Allah yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için boş lâfı satın alır. İşte onlara alçaltıcı bir azap vardır. |
014.Lokman | 14. Biz insana anne ve babasına (iyi davranmasını) tavsiye etmişizdir. Çünkü annesi onu güçsüzlük üstüne güçsüzlüğe düşerek (nice sıkıntılarla) taşımıştı. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. Öyleyse bana ve anne-babana şükret. Dönüş ancak banadır! |
018.Lokman | 18. “İnsanları küçümseyip yüz çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah kendini beğenip öğünen ve böbürlenen kimseleri aslâ sevmez.” |
020.Lokman | 20. Görmediniz mi? Göklerde ve yerdeki her şeyi Allah size musahhar kılmıştır. Zâhir ve bâtın (açık ve gizli) her türlü nimetlerini bol bol vermiştir. İnsanlar içinde ne bilgisi, ne rehberi ne de aydınlatıcı bir kitabı yokken Allah hakkında tartışan kimseler vardır. |
033.Lokman | 33. Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğluna, oğulun babaya hiçbir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Allah’ın vaadi şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, aldatıcı şeytan Allah’ın affına güvendirerek sizi yoldan çıkarmasın. |
07.Secde | 7. O Allah ki, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayandır. |
013.Secde | 13. Dileseydik herkese hidayet verirdik. Fakat: “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla tamamen dolduracağım!” diye benden kesin söz çıkmıştır. |
037.Ahzab | 37. Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye; “Eşini yanında tut, Allah’tan kork!” diyordun da, Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyor, insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl korkulmaya lâyık olan Allah idi. Nihayet Zeyd’in o kadınla bir bağı kalmayınca biz onu sana nikâhladık. Böylece evlatlıkların eşleriyle bir bağı kalmayınca, onlarla evlenmek hususunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin. Allah’ın emri yerine getirilmiştir. |
063.Ahzab | 63. Resulüm! İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi Allah’ın katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.” |
072.Ahzab | 72. Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korkup endişeye düştüler. Onu insan yüklendi. Çünkü insan çok zâlim ve çok câhildir. |
073.Ahzab | 73. (Allah bu emaneti insana vermek suretiyle) münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklerle, müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. |
028.Sebe | 28. Resulüm! Biz seni ancak bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Ne var ki insanların çoğu bilmezler. |
036.Sebe | 36. De ki: "Şüphesiz ki Rabbim rızkı dilediğine genişletir, dilediğine kısar. Fakat insanların çoğu bilmezler." |
02.Fâtır | 2. Allah'ın insanlar için açacağı herhangi bir rahmeti tutacak yoktur. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur. O Azîz'dir, hikmet sahibidir. |
03.Fâtır | 3. Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki bunca nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mıdır? O'ndan başka ilâh yoktur. O halde nasıl oluyor da aldatılıp döndürülüyorsunuz? |
05.Fâtır | 5. Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah'ın hesap günü hakkındaki vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah'ın affına güvendirerek sizi aldatmasın. |
015.Fâtır | 15. Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her şeyden müstağnidir, her hamde lâyıktır. |
028.Fâtır | 28. İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkli olanlar vardır. Kulları içinde Allah'tan en çok korkanlar âlimlerdir. Şüphesiz ki Allah Azîz'dir, çok bağışlayıcıdır. |
077.Yâsin | 77. İnsan, bizim kendisini nutfeden (kerih bir sudan) yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir. |
011.Sâffât | 11. Şimdi sor onlara! Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa bizim (diğer) yaratmış olduklarımızı yaratmak mı? Biz insanı özlü ve yapışkan bir çamurdan yarattık. |
026.Sad | 26. "Ey Davut! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet! Hevâ ve hevese uyma! Yoksa seni Allah yolundan saptırır. Şüphesiz ki Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azap vardır." |
071.Sad | 71. Rabbin meleklere: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım." demişti. |
079.Sad | 79. İblis: "Ey Rabbim! Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!" dedi. |
08.Zümer | 8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendi katından ona bir nimet verince, önceden O'na yalvarmış olduğunu unutuverir. O'nun yolundan saptırmak için, Allah'a eşler koşar. De ki: "Küfrünle biraz oyalanadur. Çünkü sen muhakkak ki cehennem halkındansın." |
027.Zümer | 27. Gerçekten bu Kur'an'da öğüt alsınlar diye insanlar için her türlü temsili anlatmışızdır. |
041.Zümer | 41. Resulüm! Şüphesiz ki biz bu Kur'an'ı insanlar için sana hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi yararınadır. Kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin. |
049.Zümer | 49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman, (başına bir sıkıntı gelince) bize yalvarır. Sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimizde: "Bu bana bilgimden dolayı verilmiştir." der. Hayır! O bir imtihandır, fakat çokları bilmezler. |
057.Mü’min | 57. Göklerin ve yerin yaratılması, elbette ki insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
059.Mü’min | 59. Kıyamet saati mutlaka gelecektir, bunda aslâ şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmıyor. |
061.Mü’min | 61. Rabbiniz Allah O'dur ki, geceyi dinlenesiniz diye, gündüzü de görmeniz için yaratmıştır. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı lütufkârdır. Fakat insanların çoğu şükretmezler. |
025.Fussilet | 25. Biz onlara bir takım arkadaşlar musallat ettik. Onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan ümmetleri arasında onlara da o azap sözü hak olmuştu. Çünkü onlar hüsranda idiler. |
029.Fussilet | 29. İnkâr edenler: "Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan, bizi yoldan çıkarıp saptıranları göster. Onları ayaklarımızın altına alalım da en altta kalanlardan olsunlar." derler. |
033.Fussilet | 33. İnsanları Allah'a çağıran, kendisi de sâlih amel işleyen ve "Doğrusu ben müslümanlardanım!" diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? |
049.Fussilet | 49. İnsan hayır istemekten usanmaz. (Dâima nimetinin ve servetinin artmasını diler). İstediği eline geçmeyip kendisine bir kötülük dokunduğu zaman da ümitsizliğe düşer, ye'se kapılır. |
051.Fussilet | 51. İnsana bir nimet verdiğimiz zaman yüz çevirip yan çizer. Fakat bir kötülük dokunduğu zaman da yalvarıp durur. |
016.Şûrâ | 16. (İnsanlar) kabul edip girdikten sonra Allah'ın dini hakkında tartışmaya girişenlerin iddiâ ve delilleri Rableri katında hükümsüzdür. Onlara bir gazap vardır ve çok çetin bir azap da onlar içindir. |
028.Şûrâ | 28. O ki, (insanlar) ümitlerini kestikten sonra yağmuru indirir, rahmetini her tarafa yayar. O hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır. |
042.Şûrâ | 42. Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere zorbalık yapanlara ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır. |
048.Şûrâ | 48. Eğer yüz çevirirlerse, biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen yalnız tebliğ etmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırırsak, o buna sevinir. Eğer ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, o zaman da insan pek nankördür! |
051.Şûrâ | 51. Allah'ın bir insanla konuşması mümkün değildir. Ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. O, yücedir, hikmet sahibidir. |
015.Zuhruf | 15. Kullarından bir kısmını O'nun bir cüz'ü kıldılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür. |
033.Zuhruf | 33. Eğer bütün insanlar (küfre meyledip) tek bir ümmet olma durumuna düşmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını, çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık. |
037.Zuhruf | 37. Hiç şüphesiz ki şeytanlar o insanları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda bulunduklarını, hidayete erdirilmiş olduklarını zannederler. |
011.Duhan | 11. Bütün insanları bürüyecektir. Bu acıklı bir azaptır. |
020.Câsiye | 20. Bu (Kur'an) insanların kalp gözlerini açacak bir nur, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. |
026.Câsiye | 26. De ki: "Allah sizi yaşatıyor, sonra sizi öldürür, sonra da kıyamet gününde bir araya toplar. Bunda aslâ şüphe yoktur, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." |
06.Ahkaf | 6. İnsanlar Allah'ın huzurunda bir araya toplandıkları zaman, taptıkları şeyler onlara düşman kesilirler ve onların kendilerine tapınmalarını inkâr ederler. |
015.Ahkaf | 15. Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Zira annesi onu karnında zahmetle taşımış ve güçlükle onu doğurmuştur. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet o güçlü çağına erip, kırk yaşına varınca der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ilham et ve beni hoşnut olacağın yararlı işler yapmaya sevk eyle! Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir! Ben sana yöneldim ve ben kendimi sana verenlerdenim." |
018.Ahkaf | 18. İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler içinde, aleyhlerinde söz hak olmuş (azap gerçekleşmiş) kimselerdir. Doğrusu onlar hüsrana uğrayanlardır. |
03.Muhammed | 3. İşte böyle. İnkâra sapanlar bâtıla uydular, iman edenler ise Rablerinden gelen hakka uydular. Allah insanlara misallerini işte böyle anlatır. |
09.Fetih | 9. (Ey insanlar)! Allah'a ve Peygamber'ine inanasınız, ona yardım edesiniz, onu büyük tanıyıp saygı gösteresiniz ve sabah-akşam O'nu tesbih edesiniz. |
020.Fetih | 20. Allah size elde edeceğiniz birçok ganimetler vâdetmiştir. Bunu (Hayber ganimetini) size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Tâ ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi doğru yola iletsin. |
013.Hucurât | 13. Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve sizi tanışasınız diye milletlere, kabilelere ayırdık. Çünkü Allah katında en üstün olanınız, Allah'tan en çok korkanınızdır. Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. |
011.Kaf | 11. Kullarına rızık olmak üzere ve biz o su ile ölü bir toprağa can verdik. İşte insanların çıkışı (dirilmesi) de böyledir. |
016.Kaf | 16. Andolsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini de biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız. |
042.Kaf | 42. O gün insanlar o çağrıyı gerçek olarak işitirler. İşte bu, kabirlerden çıkış günüdür. |
044.Kaf | 44. O gün yer üzerlerinden yarılır, (insanlar kabirlerinden) süratle çıkarlar. Onları böylece toplamak bizim için pek kolaydır. |
056.Zâriyât | 56. Ben cinleri ve insanları ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım. |
024.Necm | 24. Yoksa insan, her umduğu şeye sahip mi olacak? |
039.Necm | 39. Şüphesiz insan için kendi çalışmasından başkası yoktur. |
020.Kamer | 20. O rüzgâr insanları, sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imişler gibi koparıp yere seriyordu. |
024.Kamer | 24. Dediler ki: "İçimizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz." |
052.Kamer | 52. İnsanların yaptıkları amel defterlerinde mevcuttur. |
03.Rahman | 3. İnsanı yarattı. |
014.Rahman | 14. İnsanı ateşte pişmiş gibi kuru bir balçıktan yarattı. |
031.Rahman | 31. Sizin de hesabınızı ele alacağız, ey insan ve cin! |
033.Rahman | 33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin sınırlarını aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa hemen geçin. Amma geçemezsiniz, ancak bir sultan (Allah'ın verdiği bir güç) ile çıkabilirsiniz. |
039.Rahman | 39. İşte o gün ne insana ne de cine günahı sorulmaz. |
056.Rahman | 56. O cennetlerde bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş eşler vardır. Bu kocalarından önce, kendilerine ne insan ne cin dokunmamıştır. |
074.Rahman | 74. Bunlara onlardan önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır. |
042.Vâkıa | 42. İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler. |
059.Vâkıa | 59. Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz? |
020.Hadid | 20. İyi bilin ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süstür. Aranızda öğünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olmak isteğinden ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği şeyler ekicilerin hoşuna gider. Sonra o bitki kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çer çöp olur. İşte hayatı bu şekilde olan kimse için ahirette şiddetli azap, müminler için ise, Allah'ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayatı insanı oyalayan aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. |
021.Hadid | 21. (Ey insanlar)! Rabbiniz tarafından bağışlanmaya; Allah'a ve Peygamber'ine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle gök arası kadar olan cennete koşun! Bu Allah'ın fazl-u ikramıdır, kime dilerse ona verir. Allah büyük lütuf sahibidir. |
024.Hadid | 24. Onlar cimrilik ederler, insanlara da cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse, şüphesiz ki Allah zengindir, hamde lâyıktır. |
025.Hadid | 25. Andolsun ki biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Demiri de indirdik. Onda çetin bir sertlik ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Şüphesiz ki Allah kuvvetlidir, yegâne galiptir. |
016.Haşr | 16. (Münafıkların durumu) şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana: "İnkâr et!" der. İnkâr edince de: "Ben senden uzağım, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." der. |
021.Haşr | 21. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, muhakkak ki onun Allah'ın korkusundan baş eğdiğini ve parça parça olduğunu görürdün. Biz bu temsilleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz. |
03Cuma | 3. Allah o Peygamber'i ümmî Araplar'dan başka, henüz kendilerine erişip ulaşmamış bulunan diğer bütün insanlara da göndermiştir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. |
06Cuma | 6. De ki: "Ey yahudiler! Bütün insanları bir yana bırakarak, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddiâ ediyorsanız ve bu iddiânızda samimi iseniz, ölümü temenni ediniz." |
06Tahrim | 6. Ey iman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında pek haşin, pek şiddetli, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, emredildikleri şeyi yapan melekler vardır. |
019.Mearic | 19. İnsan gerçekten pek hırslı yaratılmıştır. |
05.Cin | 5. "Biz, insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık." |
06.Cin | 6. "Gerçekten bir takım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da, o cinlerin kibir ve azgınlıklarını artırırlardı. |
02.Müddessir | 2. Kalk da (insanları) uyar. |
025.Müddessir | 25. "Bu, insan sözünden başka bir şey değildir." |
028.Müddessir | 28. O Sakar (insan vücudundan geriye bir şey) ne bırakır, ne de (eski haline getirip tekrar azap etmekten) vazgeçer. |
031.Müddessir | 31. Biz cehennemin bekçilerini hep meleklerden yaptık. Onların sayılarını da inkârcılar için sadece bir fitne kıldık. Ki, ehl-i kitap kesin bilgi edinsin. İman edenlerin de imanı artsın. Hem kendilerine kitap verilenler, hem de müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler: "Bu misalle Allah neyi kastetmiştir?" desinler. İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. |
036.Müddessir | 36. İnsanlık için bir uyarıcıdır. |
03.Kıyame | 3. İnsan, kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanıyor? |
05.Kıyame | 5. Fakat insan, ileriye doğru devamlı suç işlemek (ömrünü günahla geçirmek) ister. |
010.Kıyame | 10. İşte o gün insan: "Kaçacak yer neresi?" der. |
013.Kıyame | 13. O gün insana, yaptığı ve yapmayıp geri bıraktığı her şey haber verilir. |
014.Kıyame | 14. İnsan artık kendi kendisinin şâhididir. |
036.Kıyame | 36. İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? |
038.Kıyame | 38. Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu insan biçimine koyup şekil vermiştir. |
01.İnsan | 1. İnsan anılmaya değer bir şey olana kadar, üzerinden uzun bir zaman geçmemiş midir? |
02.İnsan | 2. Biz insanı imtihan etmek için, erkek ve dişi suları ile karışık bir nutfeden yarattık. Onu işitici ve görücü kıldık. |
035.Naziat | 35. O gün insan neyin peşinden koşmuş olduğunu, ne uğurda çalıştığını anlar. |
017.Abese | 17. Kahrolası insan! Ne kadar da nankör! |
023.Abese | 23. Hayır! Doğrusu insan, henüz Allah'ın emrettiğini yapmadı. |
024.Abese | 24. İnsan yediğine bir baksın! |
06.İnfitar | 6. Ey insan! Engin kerem sahibi olan Rabbine karşı seni aldatan (ve isyana sürükleyen) nedir? |
02.Mutaffifın | 2. Onlar ki insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar. |
06.Mutaffifın | 6. O gün insanlar âlemlerin Rabbinin huzurunda divan dururlar. |
032.Mutaffifın | 32. İnananları gördüklerinde: "Bunlar sapık insanlar!" derlerdi. |
06.İnşikak | 6. Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine doğru çaba göstermektesin ve sonunda O'na varacaksın. |
05.Tarık | 5. İnsan neden yaratıldığına bir baksın! |
010.Tarık | 10. İnsanın o gün gücü kuvveti de, yardımcısı da yoktur. |
015.Fecr | 15. İnsana gelince; Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunur, ona bol nimet verirse: "Rabbim bana ikram etti." der. |
023.Fecr | 23. O gün cehennem de getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar, fakat artık hatırlamanın kendisine ne faydası var? |
024.Fecr | 24. (İşte o zaman insan): "Ah ne olurdu, keşke bu hayatım için önceden bir şeyler yapıp gönderseydim!" der. |
04.Beled | 4. Biz insanı zorluklar içinde yarattık. |
04.Leyl | 4. Ey insanlar! Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşit çeşittir. |
04Tin | 4. Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. |
02Alak | 2. O, insanı kan pıhtısından yarattı. |
05Alak | 5. İnsana bilmediğini O öğretti. |
06Alak | 6. Gerçek şu ki, insan azgınlık eder. |
03Zilzal | 3. İnsanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman! |
06Zilzal | 6. O gün insanlar, yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için gruplar halinde (ilâhi divana) çıkarlar. |
06Adiyat | 6. Gerçekten insan Rabbine karşı çok nankördür. |
04Karia | 4. O gün insanlar ateşe çarpıp dökülen pervaneler gibi olur. |
02Asr | 2. İnsan gerçekten hüsran içindedir. |
02Nasr | 2. Ve insanların akın akın dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde, |
01Nas | 1. De ki: Sığınırım insanların Rabbine. |
02Nas | 2. İnsanların Melik'ine. |
03Nas | 3. İnsanların İlâh'ına. |
05Nas | 5. Ki o, insanların göğüslerine hep vesvese verir. |
06Nas | 6. Gerek cinlerden olsun, gerek insanlardan. |