Allah Ehaddır .
Bir büyük evliya
bu ismi şerifi tefsir etmiştir .
Allah Bir
Tektir:
"De ki: O
Allah bir tektir . " (İhlâs:
1) .
"Bir
tek" mânâsına
gelen "Ehad" lâfzı , Zât-ı ilâhî'ye âit has bir sıfat olup ,
başka hiç kimse hakkında
kullanılmaz . Çünkü Allah-u Teâlâ
zâtında birdir ve her cihetten tektir . Hiçbir varlığa benzemez , hiçbir varlık da kendisine benzemez .
Zâtında , sıfatlarında , işlerinde , isimlerinde , asla misli ve benzeri yoktur . Birliğinin , tekliğinin delilleri yarattığı
varlıklarda apaçık görülür .
Sıfatlarında
birdir , hiçbir sıfatının benzeri
başkasında yoktur . Mahlûkatta ,
bilhassa insanlarda O'nun
sıfatlarının benzeri değil nişâneleri vardır . O nişânelerden Allah-u Teâlâ'nın ilâhî
sıfatları sezilir ve iman edilir .
Varlığının
başlangıcı yoktur , nihayete ermez
.
Fiillerinde
birdir; yaratmakta , yarattıklarını
idâre etmekte yardımcıya ihtiyacı yoktur .
İsimlerinde
birdir; Esmâ-i hüsnâ'sında hiçbir isimde hakiki mânâsıyla benzeri yoktur . Yegâne ve benzersizdir . Bu ise Tevhid'in kati ifâdesidir .
Allah-u
Teâlâ eksiksiz olan "Seyyid"dir , şerefi en üstün
olan "Şerif"tir , azameti en yüce
olan "Azîm"dir , hilmi
en mükemmel olan "Halîm"dir , ilmi geçmişi ve geleceği içine
alan "Âlim"dir , hikmeti en yüce
olan "Hakîm"dir . Her
türlü şeref ve yücelikte mükemmelin kendisidir . O'ndan başkası için bu sıfatlar
kullanılmaz .
Ulûhiyet
ve ubûdiyet yalnız O'na mahsustur . Varlığına şâhit yine kendi varlığıdır .
Her varlık O'nun kudretinin
eseridir . Var olan ne ki varsa
O'nunla var olmuştur .
Allah-u
Teâlâ "Vâhid" sıfatı ile de muttasıftır . İlâhlıkta tektir , O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur .
Nitekim
bir Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"Sizin
ilâhınız bir tek ilâhtır . " (Bakara:
163)
Fakat
insanların kendi uydurdukları bâtıl ilâh çoktur . Bunun içindir ki bir mümin "Lâ
ilâhe illâllah" dediği zaman; onların hak olmadıklarını , ancak hak mâbud olarak Allah'ın var
olduğunu ispat ve tasdik etmiş olmaktadır .
Müminin
ilk görevi , O'nun kendisinden
başka hiçbir ilâh olmayan , tek ve
ortaksız Allah olduğunu bilmesi; O'nun Zât-ı akdes'ini zihinlerde tasavvur
edilen , vehimlerde hayal edilen
her şeyden tecrîd etmesi , uzak
tutmasıdır .
Gerek
yahudiler ve gerekse hıristiyanlar aslında "Tevhid
ehli" oldukları halde , Allah-u Teâlâ'yı şânına lâyık olmayan
noksan sıfatlardan , eksikliklerden
uzak tutmadıkları için "Tenzih ehli" olamamışlardır . Kur'an-ı kerim Allah-u Teâlâ'yı bir
bilmenin bu bakımdan yeterli olmadığını göstermek için O'nun eşi ve benzeri
olmadığını , birliğinin her yönüyle
Zât-ı akdes'ine mahsus bir birlik olduğunu ortaya koymuş , Allah-u Teâlâ'nın birliği inancına ,
O'nun eşsiz yüceliği demek
olan "Tenzih" vasfını eklemiştir .
Resulullah
Aleyhisselâm'ın İslâm'a dâvet ettiği Arap müşrikleri de Allah'ın varlığına
inanıyorlardı , fakat putları O'na
ortak koşarak inanıyorlardı . Bu
ise makbul bir iman değildir . Tapılacak , ibadet yapılacak , kulluk edilecek , mabud tanınacak başka hiçbir mâbud yoktur
, yalnız ilâhlık kendisinin hakkı
olan Allah vardır .
Nitekim
diğer bir Âyet-i kerime'sinde de şöyle buyurur: "Yoksa onların Allah'tan
başka bir ilâhı mı var? Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır .
" (Tûr: 43)
Allah-u
Teâlâ müşriklerin söylediklerinden , iftiralarından ve şirk koşmalarından
kerîm zâtını tenzih etmektedir .
Buyurmuştur .
Allah her bakımdan
, her durumdan , her koşuldan , her zaman ve mekandna , geçmişten geleceğe ,
ezelen ve ebeden , sonsuza kadar tek ve birdir . Kendisine varis olunamayandır .
O ise herşeye varis ve vekildir . Hiçbir eksiği , kusuru , hatası , yanılması olamayan
pak , temiz olan Allah Alemlerden müstağni ve ganidir . Onu tüm noksanlıklardan
tenzih ederiz . Tüm hamd ve övgüler zatınadır .