Kimlik alan
108 "Enes (radıyallahu anh) 'in anlattığına göre, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i bir at yere atmıştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın (sağ) tarafı veya (sağ) omuzu ezildi. Bu O'na ayakta duramayacak kadar ızdırab verdi. O sıralarda hanımlarını da bir ay müddetle terketti. Bu esnada, hurma kütüğünden yapılmış bir merdivenle çıkılan tenezzüh odasına (meşrübe) çekildi. Ashab (radıyallahu anhum ecmain) kendisine “geçmiş olsun” ziyaretine geliyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılardı, onlar ise ayakta durarak namaza uymuşlardı. Selamı verince şöyle dedi: “İmam, kendisine uyulmak için vardır. Öyle ise ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, şayet oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, imam rükuya varmadan rükuya gitmeyin, o başını kaldırmadan siz de kaldırmayın.” Ravi der ki: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ayın 29'unda meşrübeden indi. Ashab: “Ey Allah'ın Resûlü, sen bir aylık bir müddet için ila'ya (ayrı kalmaya) karar vermiştin” dediler. Onlara: “Bu ay yirmi dokuz gündür” cevabını verdi.” Buhari ve Müslim'de Ümmü Seleme'den gelen bir rivayette: “Bu ay yirmi dokuz çekiyor” buyurmuştur. Müslim'de Cabir (radıyallahu anh)'dan kaydedilen bir rivayette: “Sonra iki elini üç sefer uzattı, ikisinde her iki elinin bütün parmaklarıyla, sonuncu kerede sadece dokuz parmağıyla işaret etmişti” diye (yirmi dokuzu gösterdiği açıklanır) (Sıyam 24)."
109 "İbnu Ömer (radıyallahu anh), “Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde kefaret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden gafur ve rahimdir...” (Bakara 226) ayetinin açıklaması ile alakalı olarak) şöyle demiştir: “Ayette zikredilen) dört ay geçtikten sonra ya rücu etmek veya boşamak üzere zevc tevkif olunur. Îla yapan fiilen boşamayınca (bu müddetin dolmasıyla) boşanma husule gelmez.” Bu görüş, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ebu'd-Derda ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm ecmain)'den ve Ashab'tan on iki kişiden de rivayet edilmiştir. Buhari'nin bir başka rivayetinde İbnu Ömer demiştir ki: “Cenab-ı Hakk'ın ayette zikrettiği ila, dört aylık müddet dışında hiç kimseye helal olmaz. Bu müdded dolunca ya tatlılıkla hanımını tutar veya, Allah'ın emrettiği şekilde boşamaya karar verir. (Îla müddetini uzatarak kocasının ayrıca birde boşanmasını beklemek gibi üçüncü bir yola sülûk edilemez.)”
110 "Hz. Ali (kerremallahu vechehu) buyurmuştur ki: “Bir kimse hanımına yaklaşmamaya yemin ederse (ila'ya karar verirse), bundan boşanma hasıl olmaz. Dört aylık müddet geçince, ila yapan koca tevkif olunur, ya boşar ya da kefaret ödeyerek rücu eder.” İmam Malik der ki: “Bir kimse, çocuğu sütten kesilinceye kadar hanımına yaklaşmamaya yemin edecek olsa, bu ila yemini sayılmaz. Bana Hz. Ali'den ulaşan bir rivayete göre, bu durumdan kendisine sorulduğu vakit bunun ila olmadığını belirtmiştir.”
111 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hanımlarına yaklaşmamaya yemin etti (ila kararı verdi) ve (bal yemeyi de kendi kendine) haram etti. Böylece helal olan bir şeyi kendisine haram kılmıştı. Sonra kefaret karşılığında yeminini bozdu”
108 "Enes (radıyallahu anh) 'in anlattığına göre, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i bir at yere atmıştı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın (sağ) tarafı veya (sağ) omuzu ezildi. Bu O'na ayakta duramayacak kadar ızdırab verdi. O sıralarda hanımlarını da bir ay müddetle terketti. Bu esnada, hurma kütüğünden yapılmış bir merdivenle çıkılan tenezzüh odasına (meşrübe) çekildi. Ashab (radıyallahu anhum ecmain) kendisine “geçmiş olsun” ziyaretine geliyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılardı, onlar ise ayakta durarak namaza uymuşlardı. Selamı verince şöyle dedi: “İmam, kendisine uyulmak için vardır. Öyle ise ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, şayet oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, imam rükuya varmadan rükuya gitmeyin, o başını kaldırmadan siz de kaldırmayın.” Ravi der ki: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ayın 29'unda meşrübeden indi. Ashab: “Ey Allah'ın Resûlü, sen bir aylık bir müddet için ila'ya (ayrı kalmaya) karar vermiştin” dediler. Onlara: “Bu ay yirmi dokuz gündür” cevabını verdi.” Buhari ve Müslim'de Ümmü Seleme'den gelen bir rivayette: “Bu ay yirmi dokuz çekiyor” buyurmuştur. Müslim'de Cabir (radıyallahu anh)'dan kaydedilen bir rivayette: “Sonra iki elini üç sefer uzattı, ikisinde her iki elinin bütün parmaklarıyla, sonuncu kerede sadece dokuz parmağıyla işaret etmişti” diye (yirmi dokuzu gösterdiği açıklanır) (Sıyam 24)."
109 "İbnu Ömer (radıyallahu anh), “Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde kefaret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden gafur ve rahimdir...” (Bakara 226) ayetinin açıklaması ile alakalı olarak) şöyle demiştir: “Ayette zikredilen) dört ay geçtikten sonra ya rücu etmek veya boşamak üzere zevc tevkif olunur. Îla yapan fiilen boşamayınca (bu müddetin dolmasıyla) boşanma husule gelmez.” Bu görüş, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ebu'd-Derda ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm ecmain)'den ve Ashab'tan on iki kişiden de rivayet edilmiştir. Buhari'nin bir başka rivayetinde İbnu Ömer demiştir ki: “Cenab-ı Hakk'ın ayette zikrettiği ila, dört aylık müddet dışında hiç kimseye helal olmaz. Bu müdded dolunca ya tatlılıkla hanımını tutar veya, Allah'ın emrettiği şekilde boşamaya karar verir. (Îla müddetini uzatarak kocasının ayrıca birde boşanmasını beklemek gibi üçüncü bir yola sülûk edilemez.)”
110 "Hz. Ali (kerremallahu vechehu) buyurmuştur ki: “Bir kimse hanımına yaklaşmamaya yemin ederse (ila'ya karar verirse), bundan boşanma hasıl olmaz. Dört aylık müddet geçince, ila yapan koca tevkif olunur, ya boşar ya da kefaret ödeyerek rücu eder.” İmam Malik der ki: “Bir kimse, çocuğu sütten kesilinceye kadar hanımına yaklaşmamaya yemin edecek olsa, bu ila yemini sayılmaz. Bana Hz. Ali'den ulaşan bir rivayete göre, bu durumdan kendisine sorulduğu vakit bunun ila olmadığını belirtmiştir.”
111 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hanımlarına yaklaşmamaya yemin etti (ila kararı verdi) ve (bal yemeyi de kendi kendine) haram etti. Böylece helal olan bir şeyi kendisine haram kılmıştı. Sonra kefaret karşılığında yeminini bozdu”