Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler (20)
Sen sen ol, Hakk ile kul arasına girme. Çünkü bilemezsin. "İyi!" de, "Allah rahmet eylesin!" de geç. İyiyse iyi, kötüyse kötü.
Bişri Hafi -kuddise sırruh- Hazretleri çok sarhoş bir haldeyken yerde bir kâğıt buluyor. Bakıyor ki üzerinde Allah yazılı. O kâğıdı alıyor, öpüyor, tozunu-toprağını siliyor ve duvara asıyor. Allah-u Teâlâ bu yüzden ona hidayet ediyor.
Onun içindir ki Allah-u Teâlâ'nın işine sakın karışma. Çünkü iyi demekle kaybetmezsin. Ama iyiyse kötü zannınla kaybedersin. Ne gerek sana! Gidiyoruz işte.
•
Kıymetli bir zâtın eseri, kıymetsiz bir elden çıkarsa, o eseri okumamak lâzım. Çünkü basit elden çıkarsa, o feyizsizlik esere de intikal eder. Bir de zehir akıttı ise, farkında olmadan insanı zehirler.
Bu sebeple müellife ve okunacak esere çok dikkat etmek lâzımdır. İtikadı bütün feyizli bir insanın kaleminden çıktığında, o zâtın işaret etmek istediği gizli manalar dürbünle bakar gibi hissedilir. Değerli söz, değerli kalemden çıkacak, değerli insanlar okuyacak.
Mesela bir insan Kur'an-ı kerim'e ne kadar hürmet ve riayet ederse, Hazret-i Allah ona o nispette feyz-i bereket ve anlama kabiliyeti ihsan buyurur. Ama alelâde bir kitap gibi okursa, hiçbir şey anlamaz, huzur da alamaz.
•
Kimi çalışır rızâ için. Rızâ için çalışanlar ücretini Hakk'dan alır, halkdan bir şey beklemez. Allah'ım onlardan etsin.
Maksatla çalışan dünyada iken ücretini almak ister. Onun artık Hazret-i Allah'ın yanındaki durumunu bilmiyorum. Onun için Allah'ım niyetimizi halis, amellerimizi makbul buyursun, rızâ yolunda çalıştırdığı kullardan etsin. Yoksa insan ücretini "Dünyada alacağım!" dediği zaman, ahiret de ne hakkı olur? Bu konuda çok dikkatli olmak lâzım. Çalışırken gaye Allah olacak, rızâ olacak, halktan bir şey beklenmeyecek ki, Hakk ona ihsan buyursun.
Cenâb-ı Hakk bu yola aldıktan sonra, kulundan sadakat bekler. Sadakat, teslimiyet, ihlâs üç nokta. Bu üç noktayı bir kardeş temin ettiği zaman Allah-u Teâlâ onu himayesine alır. Ve o Hakk'ın lütfuyla yürür. Onun yürümesi O'nun yürütmesi olduğu için çok güzel yürür. Neydi şartlar? Sadakat, ihlâs, teslimiyet. Bunu unutmayın.
•
Yapabilsek de herkese hürmet edebilsek. Hürmet et ki, hürmet bilmiyorsa öğrensin. Ama evvelâ sen yap ki karşındakinden hürmet bekle.
Güleryüz göster ki karşındakinden güleryüz bulasın.
Saygı göster ki saygı göresin, sevgi göster ki sevgi bulasın.
•
"Allah'ım! Şükrümü, zikrimi, rızkımı rızânda arttır."
Bu duâyı çok sık yapıyorum. Çünkü insanın zikrini çoğaltması Hakk ile olmasını, şükrünü çoğaltması, bereketin olmasını sağlar.
Şükür, fikir, zikir O'ndan gelirse güzel olur. Biz yaparsak dıştan olur, O'ndan gelirse içten olur. Makbul olan da budur. Bunu unutmayın.
Çünkü Allah-u Teâlâ sevdiği kulunun kalbinin kilidini açar ve ona içten hitap eder. O kula yakınlık makamı da oradan gelir.
Kabalık, terslik, sertlik bu yolda yakışmaz. Niçin? Hakk yolu olduğu için.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz; "Nezafet imandandır." buyurdu.
Ama her yönde, her alanda...
•
Bir oda altının var, ruhunu almaya geldiler, o anda o altının kırk para kadar değeri var mı? Kıymeti var mı? Şu halde kıymetli olana değer ver, değersize değer verme!..
İtimat edin, Sahib'ime şöyle yalvarıyorum; "Allah'ım beni sevenleri sen sev! Beni de onları da kurtar, rızânda haşr-u cem eyle. Beni onlardan ayırma!.."
Bu samimi bir kardeşliktir, mânevi bir havadır, bir lütf-u ihsandır. O'nun bir ikramıdır.
"Allah'ım bizi ahirette de ayırmasın. Bizimle olanı Allah'ım bizden ayırmasın!.."
•
Hareket ve davranışlarımızda şu hususlara dikkat etmemiz gerekir:
1- Himmet-i veçhillâh: Yapacağımız bir işe bakacağız; Hazret-i Allah'ın rızası var mı? Varsa gir, yoksa girme.
2- Şevk-i billâh: Kalp daima yoklanacak ki benim muhabbetim nerede? Masiva da ise dünyada istiğfar edilecek, muhabbet de ise şükredilecek.
3- Firâr-ı illallâh: Hazret-i Allah'a doğru koşmak. Başına gelen her şeyde Hazret-i Allah'a sığınıp, kimseye istinad edilmeyecek.
Hazret-i Allah bu durumda olan kullarına bilmediklerini öğretir. Bütün gaye rıza-i Bari'ye nail olabilmektir.
•
Çok çalışın Allah'ım bizi ahirette emekli yapsın. Çok çalışalım. Nasıl çalışalım? Herkes uyurken siz uyanık, herkes gülerken siz ağlayın, ağlamazdan evvel ağlayın. Bu iki şeye çalışın.
•
Üç şeye şükretmemiz lâzımdır:
Birincisi; Allah-u Teâlâ nurundan nurunu yarattı, o nur ile mükevvenatı donattı. O olmasaydı ne sen vardın ne de kâinat vardı.
İkincisi; iman şerefi ile müşerref etti.
Üçüncüsü; Mürşid-i kâmil'i buldurdu.
Mürşid-i kâmil'i buldun, Hakk'ı buldun.
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler (20)
Sen sen ol, Hakk ile kul arasına girme. Çünkü bilemezsin. "İyi!" de, "Allah rahmet eylesin!" de geç. İyiyse iyi, kötüyse kötü.
Bişri Hafi -kuddise sırruh- Hazretleri çok sarhoş bir haldeyken yerde bir kâğıt buluyor. Bakıyor ki üzerinde Allah yazılı. O kâğıdı alıyor, öpüyor, tozunu-toprağını siliyor ve duvara asıyor. Allah-u Teâlâ bu yüzden ona hidayet ediyor.
Onun içindir ki Allah-u Teâlâ'nın işine sakın karışma. Çünkü iyi demekle kaybetmezsin. Ama iyiyse kötü zannınla kaybedersin. Ne gerek sana! Gidiyoruz işte.
•
Kıymetli bir zâtın eseri, kıymetsiz bir elden çıkarsa, o eseri okumamak lâzım. Çünkü basit elden çıkarsa, o feyizsizlik esere de intikal eder. Bir de zehir akıttı ise, farkında olmadan insanı zehirler.
Bu sebeple müellife ve okunacak esere çok dikkat etmek lâzımdır. İtikadı bütün feyizli bir insanın kaleminden çıktığında, o zâtın işaret etmek istediği gizli manalar dürbünle bakar gibi hissedilir. Değerli söz, değerli kalemden çıkacak, değerli insanlar okuyacak.
Mesela bir insan Kur'an-ı kerim'e ne kadar hürmet ve riayet ederse, Hazret-i Allah ona o nispette feyz-i bereket ve anlama kabiliyeti ihsan buyurur. Ama alelâde bir kitap gibi okursa, hiçbir şey anlamaz, huzur da alamaz.
•
Kimi çalışır rızâ için. Rızâ için çalışanlar ücretini Hakk'dan alır, halkdan bir şey beklemez. Allah'ım onlardan etsin.
Maksatla çalışan dünyada iken ücretini almak ister. Onun artık Hazret-i Allah'ın yanındaki durumunu bilmiyorum. Onun için Allah'ım niyetimizi halis, amellerimizi makbul buyursun, rızâ yolunda çalıştırdığı kullardan etsin. Yoksa insan ücretini "Dünyada alacağım!" dediği zaman, ahiret de ne hakkı olur? Bu konuda çok dikkatli olmak lâzım. Çalışırken gaye Allah olacak, rızâ olacak, halktan bir şey beklenmeyecek ki, Hakk ona ihsan buyursun.
Cenâb-ı Hakk bu yola aldıktan sonra, kulundan sadakat bekler. Sadakat, teslimiyet, ihlâs üç nokta. Bu üç noktayı bir kardeş temin ettiği zaman Allah-u Teâlâ onu himayesine alır. Ve o Hakk'ın lütfuyla yürür. Onun yürümesi O'nun yürütmesi olduğu için çok güzel yürür. Neydi şartlar? Sadakat, ihlâs, teslimiyet. Bunu unutmayın.
•
Yapabilsek de herkese hürmet edebilsek. Hürmet et ki, hürmet bilmiyorsa öğrensin. Ama evvelâ sen yap ki karşındakinden hürmet bekle.
Güleryüz göster ki karşındakinden güleryüz bulasın.
Saygı göster ki saygı göresin, sevgi göster ki sevgi bulasın.
•
"Allah'ım! Şükrümü, zikrimi, rızkımı rızânda arttır."
Bu duâyı çok sık yapıyorum. Çünkü insanın zikrini çoğaltması Hakk ile olmasını, şükrünü çoğaltması, bereketin olmasını sağlar.
Şükür, fikir, zikir O'ndan gelirse güzel olur. Biz yaparsak dıştan olur, O'ndan gelirse içten olur. Makbul olan da budur. Bunu unutmayın.
Çünkü Allah-u Teâlâ sevdiği kulunun kalbinin kilidini açar ve ona içten hitap eder. O kula yakınlık makamı da oradan gelir.
Kabalık, terslik, sertlik bu yolda yakışmaz. Niçin? Hakk yolu olduğu için.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz; "Nezafet imandandır." buyurdu.
Ama her yönde, her alanda...
•
Bir oda altının var, ruhunu almaya geldiler, o anda o altının kırk para kadar değeri var mı? Kıymeti var mı? Şu halde kıymetli olana değer ver, değersize değer verme!..
İtimat edin, Sahib'ime şöyle yalvarıyorum; "Allah'ım beni sevenleri sen sev! Beni de onları da kurtar, rızânda haşr-u cem eyle. Beni onlardan ayırma!.."
Bu samimi bir kardeşliktir, mânevi bir havadır, bir lütf-u ihsandır. O'nun bir ikramıdır.
"Allah'ım bizi ahirette de ayırmasın. Bizimle olanı Allah'ım bizden ayırmasın!.."
•
Hareket ve davranışlarımızda şu hususlara dikkat etmemiz gerekir:
1- Himmet-i veçhillâh: Yapacağımız bir işe bakacağız; Hazret-i Allah'ın rızası var mı? Varsa gir, yoksa girme.
2- Şevk-i billâh: Kalp daima yoklanacak ki benim muhabbetim nerede? Masiva da ise dünyada istiğfar edilecek, muhabbet de ise şükredilecek.
3- Firâr-ı illallâh: Hazret-i Allah'a doğru koşmak. Başına gelen her şeyde Hazret-i Allah'a sığınıp, kimseye istinad edilmeyecek.
Hazret-i Allah bu durumda olan kullarına bilmediklerini öğretir. Bütün gaye rıza-i Bari'ye nail olabilmektir.
•
Çok çalışın Allah'ım bizi ahirette emekli yapsın. Çok çalışalım. Nasıl çalışalım? Herkes uyurken siz uyanık, herkes gülerken siz ağlayın, ağlamazdan evvel ağlayın. Bu iki şeye çalışın.
•
Üç şeye şükretmemiz lâzımdır:
Birincisi; Allah-u Teâlâ nurundan nurunu yarattı, o nur ile mükevvenatı donattı. O olmasaydı ne sen vardın ne de kâinat vardı.
İkincisi; iman şerefi ile müşerref etti.
Üçüncüsü; Mürşid-i kâmil'i buldurdu.
Mürşid-i kâmil'i buldun, Hakk'ı buldun.