Kimlik alan
4672 "Üsame İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Müslüman kimse kafir kimseye varis olamaz; kafir de müslümana varis olamaz.”"
4673 "İbnu Amr İbni'l-As ve Hz. Cabir radıyallahu anhüm anlatıyorlar: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki farklı din mensupları birbirlerine varis olamazlar.”"
4674 "Hz. Üsame radıyallahu anh'ın anlattığına göre (haccı sırasında (Aleyhissalatu vesselam'a) denmiştir ki: “Ey Allah'ın Resûlü! Yarın nereye ineceksin. Mekke'deki evine mi?” “Akil bize ev-bark bıraktı mı ki?” buyurdular. Akil ile Talip, Ebu Talib'e varis olmuşlardı. Ne Ali ne de Cafer radıyallahu anhüma ona varis olamamışlardı. Çünkü bu ikisi müslüman idiler. Akil ve Talib ise kafirdiler.”"
4675 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Katil varis olamaz.”"
4676 "Said İbnu'l-Müseyyeb rahimehullah anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, Arap (memleketinde) doğmadıkça, Acem'den birini varis kılmaktan imtina etmiştir.” Rezin şu ilavede bulundu: “Hamile olarak gelip Arap (memleketinde) doğuran kadını da hariç kıldı. Bu durumda erkek, eğer ölürse kadına varis olur. Eğer erkek ölürse, kadın da ona varis olur. Erkeğin miras(taki pay nisbet)i Allah'ın kitabında vardır.”"
4677 "Ebu'l-Esved ed-Düeli anlatıyor: “Hz. Mu'az'a bir yahudinin miras meselesi getirildi. Onun müslüman oğluna da mirastan pay verdi ve dedi ki: “İslam (galebe çalar, ona galebe çalınmaz), artar eksilmez.”"
4678 "Amr İbnu Şu'ayb, an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hür veya cariye bir kadınla kim zina yaparsa, bundan hasıl olacak çocuk veled-i zinadır, ne o babasına, ne de babası ona varis olamaz.”"
4679 "İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre: Ehl-i Küfe, kendisine yazarak dede hakkında sormuşlardı. O da şu cevabı vermişti: “Hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Ben bu ümmet içerisinde birini kendime halil seçseydim, onu seçerdim” dediği kimse, yani Ebu Bekr, dedeyi (miras meselesinde) baba yerine koymuştu.”"
4680 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelerek, “Oğlumun oğlu vefat etti. Ondan miras hakkım nedir?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Sana altıda bir var!” buyurdu. Adam dönüp gidince geri çağırdı ve: “Sana diğer bir altıda bir daha var!” buyurdu. Adam dönüp gidince tekrar çağırdı ve: “Diğer altıda bir, (hak değil) fazladan bir ikramdır!” buyurdu.” Ebu Davud der ki: “Katade şunu söyledi: “(Sahabe, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bu kimseyi, başka) hangi varisler olduğu halde varis kıldığını bilmiyor.” Katade devamla der ki: “Dedenin tevarüs ettiği en az miktar, altıda birdir.”"
4681 "Hz. Muaviye radıyallahu anh'ın anlattığına göre: “Kendisine dedenin miras payından soran Zeyd İbnu Sabit'e şöyle yazmıştır: “Bana yazarak dededen soruyorsun. Doğruyu Allah bilir. Bu mesele, ancak ümeranın -yani halifelerin- hükmedeceği meselelerden biridir. Ben sizden önce iki halifeyi gördüm. Onlar ölenin tek bir kardeşi ile verasete iştirak eden dedeye malın yarısını veriyorlardı. İki ve daha fazla kardeş olması halinde üçte bir veriyorlardı. Erkek kardeşler çok da olsa dedenin payı üçte birden aşağı düşmezdi.”"
4682 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, büyükanneye, önünde, (ölenin) anne(si) olmadığı takdirde, altıda bir pay koydu.”"
4683 "Esved İbnu'l-Yezid anlatıyor: “Bize (Yemen'e), Muaz radıyallahu anh, muallim ve emir olarak geldi. Ona, bir kızla bir kızkardeş bırakarak ölen kimse(nin veraset durumu) hakkında sorduk. O, kız için yarım, kızkardeşi için de yarıma hükmetti. O sırada Aleyhissalatu vesselam sağdı.”"
4684 "Hüzeyl İbnu Şurahbil anlatıyor: “Ebu Musa radıyallahu anh'a “Ölenin bir kızıyla kızkardeşinin oğlu ve (ana-baba bir) kızkardeşinin miras payından soruldu. Dedi ki: “Kız için yarı, (anne-baba bir) kızkardeş için de yarı. (İbni Mes'ud'a gidin, ondan da sorun. O da benim söylediğime muvafakat edecektir!) (Ebu Musa, fetvasında oğlan kardeşin kızına mirastan pay vermemişti.) Bunun üzerine doğru İbnu Mes'ud'a sorulmaya gidildi ve Ebu Musa'nın söylediği de kendisine haber verildi. İbnu Mes'ud radıyallahu anh dedi ki: “(Eğer ben onun fetvasına uyarsam) dalalete düşmüş olurum ve hidayetten ayrılanlara katılırım!” Sonra ilave etti: “Onlar hakkında, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın verdiği hükümle hükmedeceğim: “Kız için yarı, oğulun kızı için, -üçte ikiyi tamamlamak üzere- altıda bir, geri kalan da kızkardeş içiindir!” Ebu Musa'ya İbnu Mes'ud'un sözü haber verildi. Bunun üzerine: “Bu derin alim aranızda olduğu müddetçe (mişkillerinizi) bana sormaya gelmeyin” dedi.”"
4685 "Hz. Ali radıyallahu anh buyurmuştur ki: “Sizler şu ayeti okuyorsunuz: “...Bu hisseler, onların borçları ödendikten ve vasiyetleri yerine getirildikten sonradır...” (Nisa 12). Bilesiniz ki Resûlullah aleyhissalatu vesselam vasiyyetin yerine getirilmesinden önce borçlarının ödenmesine hükmetti. Anne-baba bir kız ve erkek kardeşler, baba bir, anne ayrı kız ve erkek kardeşlerden önce birbirlerine varis olurlar. Erkek, anne-baba bir erkek kardeşine, baba bir erkek kardeşinden önce varis olur.”"
4686 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölü olarak düşürülen bir cenin için köle veya cariye bir gurreye hükmetti. Sonra lehine bir gurreye hükmedilen kadın ölmüştü. Aleyhissalatu vesselam, kadının mirasının oğullarına ve kocasına kalacağına, diyetinin de asabesine kalacağına hükmetti."
4687 "Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, doğan çocuk ağlar sonra ölürse, varis olur ve ona varis olunur. Ağlamazsa (ölü doğarsa), ne varis olur ne de ona varis olunur.”"
4688 "Mekhûl anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, müla'ane (ile ayrılan karı-kocanın) çocuğunun mirasını annesine kıldı, anneden sonra da annenin varislerine kıldı.”"
4689 "Vasile İbnu'l-Eska' radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kadın üç mirası toplar. Azadlısı(nın mirası), buluntusu(nun mirası), üzerine müla'anede bulunduğu çocuğu(nun mirası).”"
4690 "Muhammed İbnu Yahya İbni Hibban anlatıyor: “Dedem Hibban'ın iki hanımı vardı. Biri Haşimiye, diğeri Ensariye idi. Dedem, Ensariye'yi, çocuğu meme verir halde boşadı. Kadının üzerinden bir yıl geçti, sonra dedem öldü, kadın hala hayız olmadı. Bunun üzerine: “Ben kocama varis olurum, çünkü hayız olmadım!” dedi. Dava Hz. Osman radıyallahu anh'a intikal etti. Hz. Osman kadının mirasa iştirak etmesine hükmetti. Haşimiye kadın, bu kararı sebebiyle Hz. Osman'ı levmetti. Hz. Osman: “Bu, senin amcaoğlunun işidir. Böyle hükmetmemize o işaret etti!” dedi. “Amcaoğlun” sözüyle Hz. Ali radıyallahu anh'ı kasdetmişti."
4691 "Abdurrahman İbnu Hürmüz el-A'rac anlatıyor: “Osman İbnu Affan radıyallahu anh İbnu Mükemmil'in hanımlarını kendisine varis kıldı. İbnu Mükemmil hasta iken hanımlarını boşamıştı.”"
4692 "Rebi'a İbnu Ebi Abdirrahman anlatıyor: “Abdurrahman İbnu Avf'ın hanımı, ondan kendisini boşamasını talep etti. Abdurrahman: “Adetten temizlenince bana haber ver!” dedi. Kadın haber verdi. O da talak-ı bette ile (üç talakla) -veya baki kalan tek bir talakla- boşadı. Ne var ki Abdurrahman o gün hasta idi. Hz. Osman, kadının iddeti tamamlanınca kocasının malına onu da varis kıldı.”"
4693 "Zeyd İbnu Eslem radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a kelale(nin miras hissesin)den sormuştu. “Bu yaz nazil olan, Nisa suresinin sonundaki ayet, bu meselede sana yeterlidir” buyurdular. Hadisin ravisi der ki: “Ebu İshak'a sordum: “Kelale, ne çocuk ne de baba bırakmadan ölen kimse değil mi?” Bana: “Böyle zannettiler!” diye cevap verdi.” Yaz mevsiminde indiği için “Yaz ayeti” denen ayet şudur. (Mealen): “Senden fetva istiyorlar. De ki: “Varis olarak babası ve çocuğu bulunmayan kimsenin mirası hakkında Allah size hükmünü bildiriyor: Eğer bir kimse ölür ve kendisinin çocuğu olmayıp da bir kızkardeşi bulunursa, mirasın yarısı onundur. Eğer kadın ölür de çocuğu olmayıp geride sadece erkek kardeşi varis olarak bulunursa, mirasın tamamını alır. Varisler iki kızkardeş ise, mirasın üçte ikisi onlara aittir. Eğer varisler hem erkek, hem de kızkardeşler ise, erkeğe iki kız hissesi vardır.” Allah şaşırırsınız diye hükümlerini size böylece bildiriyor. Allah herşeyi hakkıyla bilir” (Nisa 176). kış mevsiminde indiği için kış ayeti denen ayet de, Nisa suresinin baş tarafındadır: “Allah, miras taksimini size şöyle emrediyor: Size varis olan çocuklarınızdan erkeğe iki kız hissesi vardır. Çocuklar, hepsi kız olmak üzere ikiden fazla iseler, o zaman mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kızdan ibaretse ona mirasın yarısı verilir. Eğer ölenin çocuğu varsa, ölenin anne ve babasından herbirine altıda bir hisse vardır. Ölenin çocuğu olmayıp da sadece anne ve babası onun mirasçısı ise, o zaman annenin hakkı üçte birdir. Bu hükümler ölünün borçları ödendikten ve usulü dairesinde vasiyeti yerine getirildikten sonra kalan mal içindir. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size menfaatçe daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz; bu yüzden de onlar arasındaki miras taksimini size bıraktığımız takdirde adaletsizlik edersiniz. Bu hisseler ise, Allah katından birer hak olarak size emrolunmuştur. Muhakkak ki Allah herşeyi hakkıyla bilir ve her işini hikmetle yerine getirir” (Nisa11)."
4694 "Muhammed İbnu Ebi Bekr İbni Hazm'ın anlattığına göre, babasının sıkça şöyle söylediğini işitmiştir: “Hz. Ömer radıyallahu anh pek çok defalar şöyle derdi: “Halanın haline hayret ediyorum! Kendisine varis olunur, fakat o varis olmaz.”"
4695 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendilerindendir.” Nesai'de şu ibare de gelmiştir: “Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendi nefislerindendir.”"
4696 "Said İbnu'l-Müseyyeb rahimehullah anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: “Diyet akile üzerinedir. Öyle ise akile(yi teşkil edenler) diyete varis olurlar; kadın (akileden olmadığı için) kocasının diyetine varis olamaz.” Dahhak İbnu Süfyan radıyallahu anh kendisine (itiraz ederek) dedi ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bana Eşyem ed-Dıbabi'nin hanımını kocasının diyetine varis kılmamı yazmıştı. Kadın bir başka cemaatten idi.” Bunun üzerine Hz. Ömer, önceki tatbikatından hemen vazgeçti.”"
4697 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Bir kadın Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: “Ben anneme bir cariye tasadduk etmiş idim. Şimdi annem, cariyeyi bırakarak vefat etti” (deyip, hükmünü sordu). Aleyhissalatu vesselam: “Sanna onun sevabı vacip olmuştur. Miras yoluyla da cariye sana geri gelmiştir!” buyurdular.”"
4698 "İmam Malik'e ulaştığına göre, “Ensardan bir zat, ebeveynine bir bağışta bulundu. Bilahare ebeveyni vefat etti. Oğulları tekrar bu mala veraset yoluyla sahip oldu. Bu bir hurmalıktı. Oğlan, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bu hususta sual etti. Aleyhissalatu vesselam ona: “Şurası muhakkak ki tasadduk sevabını aldın. Şimdi o malı (Allah) sana miras olarak geri gönderdi” buyurdu."
4699 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “(Cahiliye devrinde ölen babanın) malı oğluna kalırdı. Vasiyet de valideyn için yapılırdı. Allah Teala hazretleri bundan dilediği kısmı neshedip erkeğin hissesini kadının hissesinin iki misli kıldı, ebeveynden herbiri için (eğer çocuk varsa) altıda bir, üçte bir kıldı. Kadına (çocuk varsa) dörtte bir kıldı. Zevc'e, (çocuk yoksa) yarı, (çocuk varsa) dörtte bir miras payı kıldı.”"
4700 "Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh anlatıyor: “Oğulların çocukları, kendileriyle ölü arasında başka bir erkek çocuk olmadığı takdirde, ölenin çocuğu menzilesindedir: Oğlanların erkek çocukları, ölenin erkek çocukları gibidir. Oğulların kız çocukları da ölenin kız çocuğu gibidirler. Oğulların çocukları, oğullar gibi miras alırlar. Oğullar kendilerinden aşağıdakilerin mirasına mani oldukları gibi, oğulların oğulları da kendilerinden aşağıdakilerin miras almasına mani olurlar. Oğulun çocuğu, oğulla birlikte miras alamaz. Ölen kimse, bir kızla, bir oğulun oğlunu bıraksa, kız yarı alır, geri kalanı da oğulun oğlu alır. Zira Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: “Miras paylarını (Kur'an'da zikredilen) hak sahiplerine verin. Geri kalan, (baba tarafından) en yakın erkeğe aittir.”"
4701 "Hz. Ali radıyallahu anh'tan biri anne bir erkek kardeş, diğeri koca olan iki amca çocuğu hakkında sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “Koca için yarı anne bir erkek kardeş için altıda bir, geri kalan da aralarında ikiye bölünür.”"
4702 "Zeynep radıyallahu anha anlatıyor: “Muhacir kadınlardan bir kısmı Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a evlerinin darlığından ve kendilerinin evlerden çıkarıldıklarından şikayet ettiler. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kadınların muhacir evlerine varis kılınmalarını emretti.”"
4703 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mala kim varis olursa vela'ya da varis olur.”"
4704 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Vela, erkeklerden en büyüğe aittir. Kadınlar, velaya (iki durum dışında) varis olamazlar. Bu iki durum şudur: Bizzat azad ettikleri veya azad ettiklerinin azad ettikleri.”"
4705 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Aişe radıyallahu anha, azad etmek niyetiyle bir cariye satın almak arzu etti. Ancak, kölenin sahibi velanın kendilerine ait olmasını şart koydu. Hz. Aişe durumu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söyledi. Efendimiz: “Bu şart sana mani olmasın, (zira batıldır); vela, köleyi kim azad etmişse ona aittir!” buyurdu.”"
4706 "Ebu Bekr İbnu Abdirrahman İbni'l-Haris İbni Hişam anlatıyor: “As İbnu Hişam ölmüş, geride üç oğlan bırakmıştı. Bunlardan ikisi bir anadan, biri de bir başka anadandı. Aynı anadan olan iki oğlandan biri daha öldü. Bu da mal ve azadlılar bıraktı. Aynı anadan olan kardeşi mala ve azadlıların velasına varis oldu. Sonra da mal ve velaya varis olan kardeş de öldü, geriye bir oğlanla, baba bir kardeşini bıraktı. Oğlu: “Ben babamın sahip olduğu şeylere sahibim!” dedi. Kardeşi de: “Durum böyle değil. Sen sadece mala sahip olursun, azadlıların velasına sahip olamazsın! Bilmez misin, kardeşim bugün ölseydi, ben ona varis olmayacak mıydım?” dedi ve Hz. Osman radıyallahu anh nezdinde dava açtılar. O, velanın ölen kerdeşe; malın da ölenin oğluna ait olduğuna hükmetti.”"
4707 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ben mü'minlere, kendi nefislerinden evlayım. Öyleyse kim üzerinde borcu olduğu halde ölür, bunu ödeyecek mal bırakmazsa, onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakarak ölürse bu mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal bırakmışsa, buna, kim olursa olsun asabesi varis olur.”"
4708 "Mikdam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim külfet bırakırsa yükü banadır. Kim de mal bırakırsa bu varislerinedir. Ben varisi olmayanın varisiyim. Onun yerine diyet öderim, ona varis de olurum. Dayı da varisi olmayanın varisidir, ona bedel diyet de öder. Esirini de ona (fidye ödeyerek) kurtarıverir, ona varis de olur.”"
4709 "Tirmizi'de Hz. Aişe radıyallahu anha'dan merfu olarak şu rivayet gelmiştir: “Dayı sadece varisi olmayan varis olur.”"
4710 "Tirmizi'de Hz. Aişe radıyallahu anha'dan merfu olarak, şu rivayet edilmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir azadlısı vefat etti ve mal bıraktı. Geride ne evladı ne de bir yakını yoktu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Mirasını köyünden bir adama verin!” emretti.”"
4711 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve: “Bende Ezd'den birisinin mirası var. Ben onu verecek bir Ezdli bulamıyorum (ne yapayım?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Git bir yıl bir Ezdli ara!” emretti. Adam bir yıl sonra tekrar geldi ve “Mirası verecek bir Ezdli bulamadım!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Git bak; karşılaşacağın ilk Huza'i'ye malı ver!” buyurdu. Adam geri dönünce: “Adamı bana çağırın” emretti. Adam çağırıldı. Gelince: “Huza'a'nın en yaşlısına bak, malı ona ver!” buyurdu.”"
4712 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Bir kişi ölmüş, geride azad ettiği bir köleden başka (varis) bırakmamıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bu adamın geride bırraktığı bir adamı var mı?” diye sordu. “Hayır yok! Sadece azad etmiş olduğu bir kölesi var!” dediler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mirasını azadlısına verdi.”"
4713 "Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Lakit (buluntu) hürdür. (Ölünce) malı da beytülmale aittir. Saibe de böyledir (hürdür)” buyurdu.”"
4714 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Hz. Fatıma radıyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'tan, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bıraktığı maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona şu cevabı verdi. “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır” buyurmuştu.” Hz. Fatıma bu cevaba öfkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e küstü, ölünceye kadar da konuşmadı. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra altı ay kadar hayatta kalmış (ve rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu.) Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh bunu yaptı: Medine'deki sadakasını Hz. Ali ve Abbas radıyallahu anhüma'ya verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasını) kendi elinde tuttu ve: “Bu iki arazi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın karşısına çıkan hakları ve hadiseleri içindi. (Şimdi) bu iki arazinin işi, Resûlullah'tan sonra devlet işini eline alan halifenin tasarrufuna kalmıştır” dedi.” Ravi devam eder: “Bu iki yer, bugüne kadar aynı minval üzere devam etmiştir.”"
4715 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Fatıma radıyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'ın yanına gelip: “Sana kim varis olacak?” diye sordu. “Ehlim ve çocuğum!” cevabını alınca: “Öyleyse ben niye babamın bıraktığına varis olamıyorum?” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Bize varis olunamaz!” dediğini işittim. Ancak ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın geçimini sağladıklarının geçimlerini sağlarım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın nafaka verdiklerine ben de nafakalarını veririm!” dedi.”"
4716 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımları, Resûlullah vefat ettiği zaman Hz. Osman'ı, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anhüma'ya gönderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır!” demedi mi (nasıl miras talep edebilirsiniz?)” dedim (ve onları bu niyetten vazgeçirdim.)”"
4717 "Amr İbnu'l-Haris el-Huzai radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (öldüğü vakit geride) ne diner, ne dirhem, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silahı ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti.”"
4718 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (öldüğü vakit) ne dinar, ne dirhem, ne koyun ve ne de deve bıraktı. Hiçbir vasiyette de bulunmadı.”"
4719 "Yunus İbnu Ubeyd Mevla Muhammed İbnu'l-Kasım anlatıyor: “Muhammed İbnu'l-Kasım, beni, Bera İbnu Azib radıyallahu anh'a gönderip, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın sancağının neden yapılmış olduğunu sormamı emretti. (Ben de gidip sordum.) Şu cevabı verdi: “Sancağı siyahtı, Kaplan alacası şeklinde olacak bezden dört köşeli idi.”"
4720 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Mekke'ye girdiği gün bayrağı beyaz renkliydi.”"
4721 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bayrağı siyah, sancağı beyazdı.”"
4722 "Simak İbnu Harb, -kavminden bir adamdan, bu da onlardan bir başkasından naklen- anlattığına göre, adam: “Resûlullah'ın bayrağını sarı gördüm!” demiştir.”"
4723 "Asım el-Ahvel anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın su bardağını Enes İbnu Malik radıyallahu anh'ın yanında gördüm; bardak çatlamıştı. Enes onu gümüş (halkalar) ile bağlayıp tutturmuştu.” Asım ilaveten dedi ki: “O nudar ağacından yapılmış geniş, (güzel) bir bardaktı.” Ma'mer der ki: “Nudar, Necid'de yetişen bir ağaç çeşididir.” Enes der ki: “Ben bu bardakla, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sayamayacağım kadar çok su verdim!” Muhammed İbnu Sirin rahimehullah der ki: “Ben bu bardağı gördüm. Onun demirden bir halkası vardı. Enes onun yerine gümüşten veya altından bir halka koymak istemişti. Ebu Talha kendisine: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yapmış olduğu bir şeyi değiştirme!” dedi. O da bundan vazgeçti. Enes radıyallahu anh der ki: “Ben bu kadehimle Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a her çeşit meşrubat içirdim: Bal, nebiz, su ve süt!”"
6799 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ey Ebu Hureyre, feraiz ilmini öğrenin ve öğretin. Çünkü o, ilmin yarısıdır. O unutulan bir ilimdir ve o ümmetimden çekip alınacak ilk ilimdir.”"
6800 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir ceddeyi südüse (altıda bir'e) varis kıldı.”"
6801 "Ömer İbnu't-Hattab radıyallahu anh demiştir ki: “Üç mesele vardır ki, şayet Resûlullah aleyhissalatu vesselam onları açıklamış olsaydı bu benim yanımda, dünya ve dünyanın içindeki şeylerden daha hayırlı olacaktı: Kelale,faiz ve hilafet.”"
6802 "Abdullah İbnu Amr anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Mekke'nin fethedildiği gün kalkıp şu beyanda bulundu: “Kadın kocasının diyetine ve malına varis olur. Erkek de karısının diyetine ve malına varis olur, yeter ki bunlar birbirlerini öldürmüş olmasınlar. Bunlardan biri diğerini taammüden öldürürse ne malına, ne de diyetine hiçbir surette varis olamaz. Bunlardan biri arkadaşını hataen öldürürse malına varis olur, diyetine varis olamaz.”"
6803 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Mulaane ayeti nazil olduğu zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kendilerinden olmayan bir kimseyi (yalan beyanla) bir kavme dahil eden kadının, Allah'tan bekleyeceği hiçbir şeyi yoktur. Allah onu asla cennetine koymayacaktır. Kendinden olduğunu bile bile çocuğunu inkar eden erkeğe karşı Allah, (rahmetini) perdeleyecek ve onu, şahidler huzurunda rezil-rüsvay edecektir.”"
6804 "Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimsenin, bilmediği bir nesebi iddia etmesi veya iç yüzü meçhul olsa bile bir nesebi reddetmesi bir nankörlüktür.”"
6805 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Nisbet edildiği babasının ölümünden sonra ilhak edilmesi istenen çocuk, (adamın sağlığında inkar etmemiş olması şartıyla) babası olduğu söylenen adamın ölümünden sonra mirasçılarının ilhak iddiasında bulundukları kimsedir.” Ravi der ki: “Aleyhissalatu vesselam onun hakkında şu hükmü koydu: “Cinsi temasta bulunduğu sırada mülkiyetinde bulunan cariyeden doğan çocuk, bu çocuğun, o adamın çocuğu olduğunu iddia eden mirasçılara katılmış olur. Fakat mirasçıların yaptığı bu ilhak iddiasından önce (ölen adamın) mirasçılar arasında taksim edilmiş olan malından o ilhak edilen kimseye artık pay yoktur. (Şayet varsa) henüz taksim edilmemiş mirastan yetiştiği miktardan kendine hissesi vardır. Nisbet edildiği babası (hayatta iken) onu inkar etmiş (yani onun kendi çocuğu olmadığını söylemiş) olma halinde, artık (mirasçılar, ilhak iddiasında bulunsalar bile) o kimse mirasçılara katılmaz (ve adamın çocuğu sayılmaz). Eğer çocuk, adamın, cinsi temasta bulunduğu sırada) malik olmadığı bir cariyeden veya zina ettiği hür bir kadından olsa, (adamın mirasçıları ilhak iddiasında bulunsa bile) çocuk, adamın evladından sayılmaz ve çocuğa mirasçı olamaz; bu durumda kendisine nisbet edilen adam, çocuğun kendisinden olduğunu te'yid etse bile hüküm böyledir. Çünkü o, zina mahsulü bir çocuktur. Hür veya cariye olan annesinin mirasçılarına katılır.”"
6806 "Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cahiliye devrinde taksim edilmiş bir miras malı, o zamanki taksim üzere muteberdir. İslam dönemine intikal eden bir miras, artık İslam'a göre taksim edilecektir.”"
4672 "Üsame İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Müslüman kimse kafir kimseye varis olamaz; kafir de müslümana varis olamaz.”"
4673 "İbnu Amr İbni'l-As ve Hz. Cabir radıyallahu anhüm anlatıyorlar: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki farklı din mensupları birbirlerine varis olamazlar.”"
4674 "Hz. Üsame radıyallahu anh'ın anlattığına göre (haccı sırasında (Aleyhissalatu vesselam'a) denmiştir ki: “Ey Allah'ın Resûlü! Yarın nereye ineceksin. Mekke'deki evine mi?” “Akil bize ev-bark bıraktı mı ki?” buyurdular. Akil ile Talip, Ebu Talib'e varis olmuşlardı. Ne Ali ne de Cafer radıyallahu anhüma ona varis olamamışlardı. Çünkü bu ikisi müslüman idiler. Akil ve Talib ise kafirdiler.”"
4675 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Katil varis olamaz.”"
4676 "Said İbnu'l-Müseyyeb rahimehullah anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, Arap (memleketinde) doğmadıkça, Acem'den birini varis kılmaktan imtina etmiştir.” Rezin şu ilavede bulundu: “Hamile olarak gelip Arap (memleketinde) doğuran kadını da hariç kıldı. Bu durumda erkek, eğer ölürse kadına varis olur. Eğer erkek ölürse, kadın da ona varis olur. Erkeğin miras(taki pay nisbet)i Allah'ın kitabında vardır.”"
4677 "Ebu'l-Esved ed-Düeli anlatıyor: “Hz. Mu'az'a bir yahudinin miras meselesi getirildi. Onun müslüman oğluna da mirastan pay verdi ve dedi ki: “İslam (galebe çalar, ona galebe çalınmaz), artar eksilmez.”"
4678 "Amr İbnu Şu'ayb, an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hür veya cariye bir kadınla kim zina yaparsa, bundan hasıl olacak çocuk veled-i zinadır, ne o babasına, ne de babası ona varis olamaz.”"
4679 "İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre: Ehl-i Küfe, kendisine yazarak dede hakkında sormuşlardı. O da şu cevabı vermişti: “Hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Ben bu ümmet içerisinde birini kendime halil seçseydim, onu seçerdim” dediği kimse, yani Ebu Bekr, dedeyi (miras meselesinde) baba yerine koymuştu.”"
4680 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelerek, “Oğlumun oğlu vefat etti. Ondan miras hakkım nedir?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Sana altıda bir var!” buyurdu. Adam dönüp gidince geri çağırdı ve: “Sana diğer bir altıda bir daha var!” buyurdu. Adam dönüp gidince tekrar çağırdı ve: “Diğer altıda bir, (hak değil) fazladan bir ikramdır!” buyurdu.” Ebu Davud der ki: “Katade şunu söyledi: “(Sahabe, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bu kimseyi, başka) hangi varisler olduğu halde varis kıldığını bilmiyor.” Katade devamla der ki: “Dedenin tevarüs ettiği en az miktar, altıda birdir.”"
4681 "Hz. Muaviye radıyallahu anh'ın anlattığına göre: “Kendisine dedenin miras payından soran Zeyd İbnu Sabit'e şöyle yazmıştır: “Bana yazarak dededen soruyorsun. Doğruyu Allah bilir. Bu mesele, ancak ümeranın -yani halifelerin- hükmedeceği meselelerden biridir. Ben sizden önce iki halifeyi gördüm. Onlar ölenin tek bir kardeşi ile verasete iştirak eden dedeye malın yarısını veriyorlardı. İki ve daha fazla kardeş olması halinde üçte bir veriyorlardı. Erkek kardeşler çok da olsa dedenin payı üçte birden aşağı düşmezdi.”"
4682 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, büyükanneye, önünde, (ölenin) anne(si) olmadığı takdirde, altıda bir pay koydu.”"
4683 "Esved İbnu'l-Yezid anlatıyor: “Bize (Yemen'e), Muaz radıyallahu anh, muallim ve emir olarak geldi. Ona, bir kızla bir kızkardeş bırakarak ölen kimse(nin veraset durumu) hakkında sorduk. O, kız için yarım, kızkardeşi için de yarıma hükmetti. O sırada Aleyhissalatu vesselam sağdı.”"
4684 "Hüzeyl İbnu Şurahbil anlatıyor: “Ebu Musa radıyallahu anh'a “Ölenin bir kızıyla kızkardeşinin oğlu ve (ana-baba bir) kızkardeşinin miras payından soruldu. Dedi ki: “Kız için yarı, (anne-baba bir) kızkardeş için de yarı. (İbni Mes'ud'a gidin, ondan da sorun. O da benim söylediğime muvafakat edecektir!) (Ebu Musa, fetvasında oğlan kardeşin kızına mirastan pay vermemişti.) Bunun üzerine doğru İbnu Mes'ud'a sorulmaya gidildi ve Ebu Musa'nın söylediği de kendisine haber verildi. İbnu Mes'ud radıyallahu anh dedi ki: “(Eğer ben onun fetvasına uyarsam) dalalete düşmüş olurum ve hidayetten ayrılanlara katılırım!” Sonra ilave etti: “Onlar hakkında, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın verdiği hükümle hükmedeceğim: “Kız için yarı, oğulun kızı için, -üçte ikiyi tamamlamak üzere- altıda bir, geri kalan da kızkardeş içiindir!” Ebu Musa'ya İbnu Mes'ud'un sözü haber verildi. Bunun üzerine: “Bu derin alim aranızda olduğu müddetçe (mişkillerinizi) bana sormaya gelmeyin” dedi.”"
4685 "Hz. Ali radıyallahu anh buyurmuştur ki: “Sizler şu ayeti okuyorsunuz: “...Bu hisseler, onların borçları ödendikten ve vasiyetleri yerine getirildikten sonradır...” (Nisa 12). Bilesiniz ki Resûlullah aleyhissalatu vesselam vasiyyetin yerine getirilmesinden önce borçlarının ödenmesine hükmetti. Anne-baba bir kız ve erkek kardeşler, baba bir, anne ayrı kız ve erkek kardeşlerden önce birbirlerine varis olurlar. Erkek, anne-baba bir erkek kardeşine, baba bir erkek kardeşinden önce varis olur.”"
4686 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölü olarak düşürülen bir cenin için köle veya cariye bir gurreye hükmetti. Sonra lehine bir gurreye hükmedilen kadın ölmüştü. Aleyhissalatu vesselam, kadının mirasının oğullarına ve kocasına kalacağına, diyetinin de asabesine kalacağına hükmetti."
4687 "Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, doğan çocuk ağlar sonra ölürse, varis olur ve ona varis olunur. Ağlamazsa (ölü doğarsa), ne varis olur ne de ona varis olunur.”"
4688 "Mekhûl anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, müla'ane (ile ayrılan karı-kocanın) çocuğunun mirasını annesine kıldı, anneden sonra da annenin varislerine kıldı.”"
4689 "Vasile İbnu'l-Eska' radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kadın üç mirası toplar. Azadlısı(nın mirası), buluntusu(nun mirası), üzerine müla'anede bulunduğu çocuğu(nun mirası).”"
4690 "Muhammed İbnu Yahya İbni Hibban anlatıyor: “Dedem Hibban'ın iki hanımı vardı. Biri Haşimiye, diğeri Ensariye idi. Dedem, Ensariye'yi, çocuğu meme verir halde boşadı. Kadının üzerinden bir yıl geçti, sonra dedem öldü, kadın hala hayız olmadı. Bunun üzerine: “Ben kocama varis olurum, çünkü hayız olmadım!” dedi. Dava Hz. Osman radıyallahu anh'a intikal etti. Hz. Osman kadının mirasa iştirak etmesine hükmetti. Haşimiye kadın, bu kararı sebebiyle Hz. Osman'ı levmetti. Hz. Osman: “Bu, senin amcaoğlunun işidir. Böyle hükmetmemize o işaret etti!” dedi. “Amcaoğlun” sözüyle Hz. Ali radıyallahu anh'ı kasdetmişti."
4691 "Abdurrahman İbnu Hürmüz el-A'rac anlatıyor: “Osman İbnu Affan radıyallahu anh İbnu Mükemmil'in hanımlarını kendisine varis kıldı. İbnu Mükemmil hasta iken hanımlarını boşamıştı.”"
4692 "Rebi'a İbnu Ebi Abdirrahman anlatıyor: “Abdurrahman İbnu Avf'ın hanımı, ondan kendisini boşamasını talep etti. Abdurrahman: “Adetten temizlenince bana haber ver!” dedi. Kadın haber verdi. O da talak-ı bette ile (üç talakla) -veya baki kalan tek bir talakla- boşadı. Ne var ki Abdurrahman o gün hasta idi. Hz. Osman, kadının iddeti tamamlanınca kocasının malına onu da varis kıldı.”"
4693 "Zeyd İbnu Eslem radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a kelale(nin miras hissesin)den sormuştu. “Bu yaz nazil olan, Nisa suresinin sonundaki ayet, bu meselede sana yeterlidir” buyurdular. Hadisin ravisi der ki: “Ebu İshak'a sordum: “Kelale, ne çocuk ne de baba bırakmadan ölen kimse değil mi?” Bana: “Böyle zannettiler!” diye cevap verdi.” Yaz mevsiminde indiği için “Yaz ayeti” denen ayet şudur. (Mealen): “Senden fetva istiyorlar. De ki: “Varis olarak babası ve çocuğu bulunmayan kimsenin mirası hakkında Allah size hükmünü bildiriyor: Eğer bir kimse ölür ve kendisinin çocuğu olmayıp da bir kızkardeşi bulunursa, mirasın yarısı onundur. Eğer kadın ölür de çocuğu olmayıp geride sadece erkek kardeşi varis olarak bulunursa, mirasın tamamını alır. Varisler iki kızkardeş ise, mirasın üçte ikisi onlara aittir. Eğer varisler hem erkek, hem de kızkardeşler ise, erkeğe iki kız hissesi vardır.” Allah şaşırırsınız diye hükümlerini size böylece bildiriyor. Allah herşeyi hakkıyla bilir” (Nisa 176). kış mevsiminde indiği için kış ayeti denen ayet de, Nisa suresinin baş tarafındadır: “Allah, miras taksimini size şöyle emrediyor: Size varis olan çocuklarınızdan erkeğe iki kız hissesi vardır. Çocuklar, hepsi kız olmak üzere ikiden fazla iseler, o zaman mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kızdan ibaretse ona mirasın yarısı verilir. Eğer ölenin çocuğu varsa, ölenin anne ve babasından herbirine altıda bir hisse vardır. Ölenin çocuğu olmayıp da sadece anne ve babası onun mirasçısı ise, o zaman annenin hakkı üçte birdir. Bu hükümler ölünün borçları ödendikten ve usulü dairesinde vasiyeti yerine getirildikten sonra kalan mal içindir. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size menfaatçe daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz; bu yüzden de onlar arasındaki miras taksimini size bıraktığımız takdirde adaletsizlik edersiniz. Bu hisseler ise, Allah katından birer hak olarak size emrolunmuştur. Muhakkak ki Allah herşeyi hakkıyla bilir ve her işini hikmetle yerine getirir” (Nisa11)."
4694 "Muhammed İbnu Ebi Bekr İbni Hazm'ın anlattığına göre, babasının sıkça şöyle söylediğini işitmiştir: “Hz. Ömer radıyallahu anh pek çok defalar şöyle derdi: “Halanın haline hayret ediyorum! Kendisine varis olunur, fakat o varis olmaz.”"
4695 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendilerindendir.” Nesai'de şu ibare de gelmiştir: “Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendi nefislerindendir.”"
4696 "Said İbnu'l-Müseyyeb rahimehullah anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: “Diyet akile üzerinedir. Öyle ise akile(yi teşkil edenler) diyete varis olurlar; kadın (akileden olmadığı için) kocasının diyetine varis olamaz.” Dahhak İbnu Süfyan radıyallahu anh kendisine (itiraz ederek) dedi ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bana Eşyem ed-Dıbabi'nin hanımını kocasının diyetine varis kılmamı yazmıştı. Kadın bir başka cemaatten idi.” Bunun üzerine Hz. Ömer, önceki tatbikatından hemen vazgeçti.”"
4697 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Bir kadın Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: “Ben anneme bir cariye tasadduk etmiş idim. Şimdi annem, cariyeyi bırakarak vefat etti” (deyip, hükmünü sordu). Aleyhissalatu vesselam: “Sanna onun sevabı vacip olmuştur. Miras yoluyla da cariye sana geri gelmiştir!” buyurdular.”"
4698 "İmam Malik'e ulaştığına göre, “Ensardan bir zat, ebeveynine bir bağışta bulundu. Bilahare ebeveyni vefat etti. Oğulları tekrar bu mala veraset yoluyla sahip oldu. Bu bir hurmalıktı. Oğlan, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bu hususta sual etti. Aleyhissalatu vesselam ona: “Şurası muhakkak ki tasadduk sevabını aldın. Şimdi o malı (Allah) sana miras olarak geri gönderdi” buyurdu."
4699 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “(Cahiliye devrinde ölen babanın) malı oğluna kalırdı. Vasiyet de valideyn için yapılırdı. Allah Teala hazretleri bundan dilediği kısmı neshedip erkeğin hissesini kadının hissesinin iki misli kıldı, ebeveynden herbiri için (eğer çocuk varsa) altıda bir, üçte bir kıldı. Kadına (çocuk varsa) dörtte bir kıldı. Zevc'e, (çocuk yoksa) yarı, (çocuk varsa) dörtte bir miras payı kıldı.”"
4700 "Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh anlatıyor: “Oğulların çocukları, kendileriyle ölü arasında başka bir erkek çocuk olmadığı takdirde, ölenin çocuğu menzilesindedir: Oğlanların erkek çocukları, ölenin erkek çocukları gibidir. Oğulların kız çocukları da ölenin kız çocuğu gibidirler. Oğulların çocukları, oğullar gibi miras alırlar. Oğullar kendilerinden aşağıdakilerin mirasına mani oldukları gibi, oğulların oğulları da kendilerinden aşağıdakilerin miras almasına mani olurlar. Oğulun çocuğu, oğulla birlikte miras alamaz. Ölen kimse, bir kızla, bir oğulun oğlunu bıraksa, kız yarı alır, geri kalanı da oğulun oğlu alır. Zira Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: “Miras paylarını (Kur'an'da zikredilen) hak sahiplerine verin. Geri kalan, (baba tarafından) en yakın erkeğe aittir.”"
4701 "Hz. Ali radıyallahu anh'tan biri anne bir erkek kardeş, diğeri koca olan iki amca çocuğu hakkında sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “Koca için yarı anne bir erkek kardeş için altıda bir, geri kalan da aralarında ikiye bölünür.”"
4702 "Zeynep radıyallahu anha anlatıyor: “Muhacir kadınlardan bir kısmı Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a evlerinin darlığından ve kendilerinin evlerden çıkarıldıklarından şikayet ettiler. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kadınların muhacir evlerine varis kılınmalarını emretti.”"
4703 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mala kim varis olursa vela'ya da varis olur.”"
4704 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Vela, erkeklerden en büyüğe aittir. Kadınlar, velaya (iki durum dışında) varis olamazlar. Bu iki durum şudur: Bizzat azad ettikleri veya azad ettiklerinin azad ettikleri.”"
4705 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Aişe radıyallahu anha, azad etmek niyetiyle bir cariye satın almak arzu etti. Ancak, kölenin sahibi velanın kendilerine ait olmasını şart koydu. Hz. Aişe durumu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söyledi. Efendimiz: “Bu şart sana mani olmasın, (zira batıldır); vela, köleyi kim azad etmişse ona aittir!” buyurdu.”"
4706 "Ebu Bekr İbnu Abdirrahman İbni'l-Haris İbni Hişam anlatıyor: “As İbnu Hişam ölmüş, geride üç oğlan bırakmıştı. Bunlardan ikisi bir anadan, biri de bir başka anadandı. Aynı anadan olan iki oğlandan biri daha öldü. Bu da mal ve azadlılar bıraktı. Aynı anadan olan kardeşi mala ve azadlıların velasına varis oldu. Sonra da mal ve velaya varis olan kardeş de öldü, geriye bir oğlanla, baba bir kardeşini bıraktı. Oğlu: “Ben babamın sahip olduğu şeylere sahibim!” dedi. Kardeşi de: “Durum böyle değil. Sen sadece mala sahip olursun, azadlıların velasına sahip olamazsın! Bilmez misin, kardeşim bugün ölseydi, ben ona varis olmayacak mıydım?” dedi ve Hz. Osman radıyallahu anh nezdinde dava açtılar. O, velanın ölen kerdeşe; malın da ölenin oğluna ait olduğuna hükmetti.”"
4707 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ben mü'minlere, kendi nefislerinden evlayım. Öyleyse kim üzerinde borcu olduğu halde ölür, bunu ödeyecek mal bırakmazsa, onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakarak ölürse bu mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal bırakmışsa, buna, kim olursa olsun asabesi varis olur.”"
4708 "Mikdam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim külfet bırakırsa yükü banadır. Kim de mal bırakırsa bu varislerinedir. Ben varisi olmayanın varisiyim. Onun yerine diyet öderim, ona varis de olurum. Dayı da varisi olmayanın varisidir, ona bedel diyet de öder. Esirini de ona (fidye ödeyerek) kurtarıverir, ona varis de olur.”"
4709 "Tirmizi'de Hz. Aişe radıyallahu anha'dan merfu olarak şu rivayet gelmiştir: “Dayı sadece varisi olmayan varis olur.”"
4710 "Tirmizi'de Hz. Aişe radıyallahu anha'dan merfu olarak, şu rivayet edilmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir azadlısı vefat etti ve mal bıraktı. Geride ne evladı ne de bir yakını yoktu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Mirasını köyünden bir adama verin!” emretti.”"
4711 "Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve: “Bende Ezd'den birisinin mirası var. Ben onu verecek bir Ezdli bulamıyorum (ne yapayım?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Git bir yıl bir Ezdli ara!” emretti. Adam bir yıl sonra tekrar geldi ve “Mirası verecek bir Ezdli bulamadım!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Git bak; karşılaşacağın ilk Huza'i'ye malı ver!” buyurdu. Adam geri dönünce: “Adamı bana çağırın” emretti. Adam çağırıldı. Gelince: “Huza'a'nın en yaşlısına bak, malı ona ver!” buyurdu.”"
4712 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Bir kişi ölmüş, geride azad ettiği bir köleden başka (varis) bırakmamıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bu adamın geride bırraktığı bir adamı var mı?” diye sordu. “Hayır yok! Sadece azad etmiş olduğu bir kölesi var!” dediler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mirasını azadlısına verdi.”"
4713 "Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Lakit (buluntu) hürdür. (Ölünce) malı da beytülmale aittir. Saibe de böyledir (hürdür)” buyurdu.”"
4714 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Hz. Fatıma radıyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'tan, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bıraktığı maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona şu cevabı verdi. “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır” buyurmuştu.” Hz. Fatıma bu cevaba öfkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e küstü, ölünceye kadar da konuşmadı. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra altı ay kadar hayatta kalmış (ve rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu.) Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh bunu yaptı: Medine'deki sadakasını Hz. Ali ve Abbas radıyallahu anhüma'ya verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasını) kendi elinde tuttu ve: “Bu iki arazi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın karşısına çıkan hakları ve hadiseleri içindi. (Şimdi) bu iki arazinin işi, Resûlullah'tan sonra devlet işini eline alan halifenin tasarrufuna kalmıştır” dedi.” Ravi devam eder: “Bu iki yer, bugüne kadar aynı minval üzere devam etmiştir.”"
4715 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Fatıma radıyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'ın yanına gelip: “Sana kim varis olacak?” diye sordu. “Ehlim ve çocuğum!” cevabını alınca: “Öyleyse ben niye babamın bıraktığına varis olamıyorum?” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Bize varis olunamaz!” dediğini işittim. Ancak ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın geçimini sağladıklarının geçimlerini sağlarım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın nafaka verdiklerine ben de nafakalarını veririm!” dedi.”"
4716 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımları, Resûlullah vefat ettiği zaman Hz. Osman'ı, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anhüma'ya gönderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır!” demedi mi (nasıl miras talep edebilirsiniz?)” dedim (ve onları bu niyetten vazgeçirdim.)”"
4717 "Amr İbnu'l-Haris el-Huzai radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (öldüğü vakit geride) ne diner, ne dirhem, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silahı ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti.”"
4718 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (öldüğü vakit) ne dinar, ne dirhem, ne koyun ve ne de deve bıraktı. Hiçbir vasiyette de bulunmadı.”"
4719 "Yunus İbnu Ubeyd Mevla Muhammed İbnu'l-Kasım anlatıyor: “Muhammed İbnu'l-Kasım, beni, Bera İbnu Azib radıyallahu anh'a gönderip, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın sancağının neden yapılmış olduğunu sormamı emretti. (Ben de gidip sordum.) Şu cevabı verdi: “Sancağı siyahtı, Kaplan alacası şeklinde olacak bezden dört köşeli idi.”"
4720 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Mekke'ye girdiği gün bayrağı beyaz renkliydi.”"
4721 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bayrağı siyah, sancağı beyazdı.”"
4722 "Simak İbnu Harb, -kavminden bir adamdan, bu da onlardan bir başkasından naklen- anlattığına göre, adam: “Resûlullah'ın bayrağını sarı gördüm!” demiştir.”"
4723 "Asım el-Ahvel anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın su bardağını Enes İbnu Malik radıyallahu anh'ın yanında gördüm; bardak çatlamıştı. Enes onu gümüş (halkalar) ile bağlayıp tutturmuştu.” Asım ilaveten dedi ki: “O nudar ağacından yapılmış geniş, (güzel) bir bardaktı.” Ma'mer der ki: “Nudar, Necid'de yetişen bir ağaç çeşididir.” Enes der ki: “Ben bu bardakla, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sayamayacağım kadar çok su verdim!” Muhammed İbnu Sirin rahimehullah der ki: “Ben bu bardağı gördüm. Onun demirden bir halkası vardı. Enes onun yerine gümüşten veya altından bir halka koymak istemişti. Ebu Talha kendisine: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yapmış olduğu bir şeyi değiştirme!” dedi. O da bundan vazgeçti. Enes radıyallahu anh der ki: “Ben bu kadehimle Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a her çeşit meşrubat içirdim: Bal, nebiz, su ve süt!”"
6799 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ey Ebu Hureyre, feraiz ilmini öğrenin ve öğretin. Çünkü o, ilmin yarısıdır. O unutulan bir ilimdir ve o ümmetimden çekip alınacak ilk ilimdir.”"
6800 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir ceddeyi südüse (altıda bir'e) varis kıldı.”"
6801 "Ömer İbnu't-Hattab radıyallahu anh demiştir ki: “Üç mesele vardır ki, şayet Resûlullah aleyhissalatu vesselam onları açıklamış olsaydı bu benim yanımda, dünya ve dünyanın içindeki şeylerden daha hayırlı olacaktı: Kelale,faiz ve hilafet.”"
6802 "Abdullah İbnu Amr anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Mekke'nin fethedildiği gün kalkıp şu beyanda bulundu: “Kadın kocasının diyetine ve malına varis olur. Erkek de karısının diyetine ve malına varis olur, yeter ki bunlar birbirlerini öldürmüş olmasınlar. Bunlardan biri diğerini taammüden öldürürse ne malına, ne de diyetine hiçbir surette varis olamaz. Bunlardan biri arkadaşını hataen öldürürse malına varis olur, diyetine varis olamaz.”"
6803 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Mulaane ayeti nazil olduğu zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kendilerinden olmayan bir kimseyi (yalan beyanla) bir kavme dahil eden kadının, Allah'tan bekleyeceği hiçbir şeyi yoktur. Allah onu asla cennetine koymayacaktır. Kendinden olduğunu bile bile çocuğunu inkar eden erkeğe karşı Allah, (rahmetini) perdeleyecek ve onu, şahidler huzurunda rezil-rüsvay edecektir.”"
6804 "Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimsenin, bilmediği bir nesebi iddia etmesi veya iç yüzü meçhul olsa bile bir nesebi reddetmesi bir nankörlüktür.”"
6805 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Nisbet edildiği babasının ölümünden sonra ilhak edilmesi istenen çocuk, (adamın sağlığında inkar etmemiş olması şartıyla) babası olduğu söylenen adamın ölümünden sonra mirasçılarının ilhak iddiasında bulundukları kimsedir.” Ravi der ki: “Aleyhissalatu vesselam onun hakkında şu hükmü koydu: “Cinsi temasta bulunduğu sırada mülkiyetinde bulunan cariyeden doğan çocuk, bu çocuğun, o adamın çocuğu olduğunu iddia eden mirasçılara katılmış olur. Fakat mirasçıların yaptığı bu ilhak iddiasından önce (ölen adamın) mirasçılar arasında taksim edilmiş olan malından o ilhak edilen kimseye artık pay yoktur. (Şayet varsa) henüz taksim edilmemiş mirastan yetiştiği miktardan kendine hissesi vardır. Nisbet edildiği babası (hayatta iken) onu inkar etmiş (yani onun kendi çocuğu olmadığını söylemiş) olma halinde, artık (mirasçılar, ilhak iddiasında bulunsalar bile) o kimse mirasçılara katılmaz (ve adamın çocuğu sayılmaz). Eğer çocuk, adamın, cinsi temasta bulunduğu sırada) malik olmadığı bir cariyeden veya zina ettiği hür bir kadından olsa, (adamın mirasçıları ilhak iddiasında bulunsa bile) çocuk, adamın evladından sayılmaz ve çocuğa mirasçı olamaz; bu durumda kendisine nisbet edilen adam, çocuğun kendisinden olduğunu te'yid etse bile hüküm böyledir. Çünkü o, zina mahsulü bir çocuktur. Hür veya cariye olan annesinin mirasçılarına katılır.”"
6806 "Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cahiliye devrinde taksim edilmiş bir miras malı, o zamanki taksim üzere muteberdir. İslam dönemine intikal eden bir miras, artık İslam'a göre taksim edilecektir.”"