EVRAD-I KUDSİYE
Evradı Kudsiye Hakkında:
Bu dua ve evrad çok kudsi ve kerametli bir duadır. Bu duanın sahibi büyük mutasavvıf Hz. Şah-ı Nakşibendi'dir.Evrad-ı Kudsiye, Şah-ı Nakşibend'in (r.a.) alem-i manada Peygamber Efendimizden aldığı bir derstir. Bediüzaman Hazretleri; "Münafık düşmanlarımın maddi ve manevi zehirlerine karşı gerçi Cevşen ve Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibend beni ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardılar" (Emirdağ Lahikası, s. 129) demek suretiyle onların kudsiyetini güzel bir şekilde belirtir.
EVRAD-I KUDSİYE AÇIKLAMASI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
1. Allah’ım! Sen bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan Melik’sin; varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay’sın; varlığınla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm’sun; Kâinattaki bütün varlıkların dayandıkları tek gerçek Senin isim ve sıfatlarının tecellileridir ve Sen, zâtın gerçek olduğu gibi, şuûnat, sıfât, isim ve fiilleri de gerçek olan Hak’sın; peygamber ve kitaplar göndererek Kendini tanıttıran ve razı olacağın şeyleri insanlara, cinlere ve dilediğin varlıklara bildiren Mübîn’sin.
2. Öyle ki, Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Sen benim Rabbimsin, zira beni Sen yarattın. Ben ise Senin kulunum. Sana verdiğim söze ve vaadime gücüm yettiği kadar bağlıyım. Yaptığım kötülüklerin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nîmetin olan iyilik ve sevaplarımla huzuruna geliyor ve günahlarımla birlikte Sana dönüyorum. Günahlarımı affet, çünkü günahları bağışlayan başka kimse yok, ancak Sen varsın,
ey az çok, küçük büyük her türlü günahı her tevbede bağışlayan Gaffâr ve Gafûr!
3. Allah bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehtir. Bütün hamdler, övgü, minnet ve
teşekkürler Allah’a aittir. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür ve yüceler yücesidir. Varlık âlemine çıktığımız andan itibaren yaratılış gayemize ulaşıncaya kadar her türlü tehlikeden, olumsuz hal ve tavırlardan bizi kurtaracak kudret; bütün istek ve arzularımıza bizi kavuşturacak kuvvet, ancak yüceler yücesi büyük olan Allah’ın kudret ve kuvvetidir.
4. “O, kâinat yok iken var olan Evvel, bütün varlık yok olsa bile bâkî kalan Âhir, bütün varlıkları kuşatan Zâhir ve her varlığın içine hükmeden Bâtın’dır ve O her şeyi çok iyi bilendir.” (Hadid:3)
5. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O birdir; Onun hiçbir ortağı yoktur. Mülk tamamen Ona aittir. Hamd, teşekkür ve minnet Ona mahsustur. Hayatı veren de, ölümü veren de Odur. O kendisine asla ölüm ârız olmayan ezelî hayat sahibidir. Bütün hayırlar Onun elindedir. Her şeyin ve herkesin dönüşü de Onadır. Onun her şeye gücü yeter.
6. Sen bütün kusurdan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin ey zerreden Arşa kadar her şeyi büyüklüğüyle kuşatan ve yüceliği bütün varlıklar tarafından tasdik edilen Azîmü’l-Muazzam!
7. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey varlığıyla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tuttuğu halde Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan ve bütün varlıklar tarafından daima hürmet edilen Kayyûmu’l-Mükerrem
8. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kullarına peygamberler gönderen ve bütün ölüleri haşirde tek bir emirle diriltip huzurunda toplayan Bâis!
9. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kâinatta her şeyin bir sonu olduğu halde Kendisi bâkî olan ve bütün mülk ve servetin ezelî ve ebedî sahibi olan Vâris!
10. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden
ve ortaktan münezzehsin, ey gücü her şeye yeten ve hiçbir şey Kendisine ağır gelmeyen Kàdir!
11. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kâinattaki her şeyi sonsuz kudretine boyun eğdiren Muktedir!
12. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bütün sırları ve gizlilikleri bilen Âlim!
13. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey yer ve göktekileri dirilten Bâis!
14. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendisine bütün yaratıkların ibadet ettiği Ma’bud!
15. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey İlahî aşk ve cezbeyi takdir eden Mukaddir!
16. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendisine âfetler bulaşmayan!
17. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey zamanları ve vakitleri meydana getiren! Kadrin yücedir. Zâlim ve müşriklerin söyledikleri şeylerden son derece uzak, yüce ve büyüksün!
18. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey köle ve esirleri azât eden!
19. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey sebepleri yaratan, sebep ve sonuca birlikte hükmeden!
20. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendine asla ölüm ârız olmayan Hay ve Kayyûm! Zira Sen varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay’sın; ve varlığınla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan ve onlara bekà veren; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm’sun.
21. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey benim ve bütün insanların İlâhı!
22. Bizi bizzat Sen yarattın ve bizi, yarattığın varlıkların pek çoğundan üstün kıldın. Hamd ve nimet ancak Sana aittir!
23. Bolluk, genişlik, kudret ve yücelik ancak Sana mahsustur ve bütün nimetler de Sana aittir.
24. Sen sonsuz bereket ve hayırların sahibisin ey Rabbimiz, şanın pek yücedir! Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyoruz.
25. Allah’ım! Sen Evvel’sin; Senden önce hiçbir şey yoktu.
26. Sen Âhir’sin; Senden sonra hiçbir şey yoktur.
27. Sen Zâhir’sin, her varlığı dışından kuşatırsın; Sana hiçbir şey benzemez.
28. Sen Bâtın’sın, her varlığın içine hükmedersin; Seni gören hiçbir şey yoktur.
29. Sen çok değilsin, birsin ve teksin.
30. Sen yardımcıya ihtiyacı olmayan sonsuz kudret sahibisin.
31. Sen yol göstereni olmadan bütün varlıkların idâre ve tedbirini görensin.
32. “De ki: Ey mülkün hakikî sahibi olan, âlemlerde dilediği gibi tasarruf eden Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Sen dilediğini aziz eder, yükseltir, dilediğini de zelil kılar, alçaltırsın. Bütün hayır ve iyilik yalnız Senin kudretindedir. Sen her şeye kàdirsin.”
33. “Geceyi gündüze, gündüzü de geceye sokar değiştirirsin. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde rızıklandırırsın.” (Âl-i İmran: 26-27)
34. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bu dünyada bütün varlıklardan perdelenmiş olan!
35. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey vakar ve büyüklük perdesine bürünen!
36. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey her şeyin gerçek sahibi.
37. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey sonsuz kudret sahibi ve yüceler yücesi olduğundan pek büyük izzeti olan.
38. Ve ey göklerin yedi katında ve Cennette olanları bilen!
39. Ve ey kalplerden geçen tereddüt ve terennümleri ve içten geçenleri bilen!
40. Ve ey Mekke ve Medine’yi diğer şehir ve beldelerden üstün kılan!
41. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey yerin üstünde ve altında olanları bilen!
42. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bu dünya gözüyle görünmekten yüce ve lâtif olan!
43. Sen sonsuz bereket ve hayırların sahibisin ey Rabbimiz, şanın pek yücedir! Senden başka Rab ve Senin dışında hüküm ve kuvveti sonsuz bir hükmedici yoktur.
44. Allah’m! Sen nimetlerin asıl sahibi olan ve varlıklara çeşitli vesilelerle nimetler ihsan eden Mün’im; her bir varlığı
en güzel sûrette yaratıp ihsanlarınla onlara üstünlükler kazandıran Müfaddıl, ayağı sürçenlerin elinden tutup hatalarını bağışlayan Mukîl ve kullarının şükürlerine daha güzeliyle karşılık veren Şekûr’sun!
45. Şahitlik ederim ki, hiç şüphesiz Sen, bütün kemal sıfatların sahibi, noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah’sın. Ki, Senden başka ilâh yoktur. Sen hem benim, hem her şeyin Rabbisin. Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizliyi ve açık olanı bilensin. Yücesin, büyüksün ve üstünsün.
46. Tâ hâ, Tâ sîn mîm, Tâ sîn, Yâ sîn, Hâ mîm, Ayn sîn kàf. “O iki denizi salıverdi ki, o denizler birbirleriyle karşılaşırlar. Aralarında ise bir engel vardır; birbirine karışmazlar.” (Rahmân: 19-20)
47. “Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hay’dır; ezelî ve ebedî hayat sahibidir. O Kayyûm’dur; varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmadığı gibi, bütün eşyâ Onun yaratmasıyla, tedbir ve idaresiyle devam eder ve vücutta kalır, bekà bulur. Onu ne uyuklama tutar, ne de uyku, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona ârız olamaz. Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Onun katında, Onun izni olmaksızın kim şefaat edebilir? O bütün yaratıkların geçmiş ve gelecekteki bütün hallerini bilir. Onun yarattığı varlıklar ise, Onun dilediği kadarından başka, İlahî ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Onun hâkimiyet ve saltanatı gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri tasarrufu altında tutmak Onun kudretine ağır gelmez. En yüce ve en büyük olan da ancak Odur.” (Bakara: 255
48. Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm. İş bitti, İlâhî yardım geldi, dalâlet ehline böyle bir yardım ulaşmaz ve bize galip gelemezler.
49. “Hâ mîm. Bu Kitap, kudreti her şeye galip olan, ilmi her şeyi kuşatan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı şiddetli ve lütfu bol olan Allah tarafından indirilmiştir. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Dönüş ancak Onadır.” (Mü’min: 1-3).
50. Allah, kudretiyle dilediğini yapar, izzetiyle dilediği şeye hükmeder.
51. Küçük büyük bütün varlıkların kudretine boyun eğdiği mutlak hâkimiyeti karşısında, Onunla mücâdele edebilecek hiçbir varlık yoktur. Mülkünde Onun hiçbir ortağı da yoktur.
52. Allah’ı her türlü noksan ve çirkin sıfattan tenzih eder ve Ona hamd ederiz. Bütün istek ve arzularımıza kavuşturacak kuvvet, ancak Allah’ın sonsuz kudretidir. Allah’ın dilediği şey olur, dilemediği şey ise olmaz.
53. Biliyorum ki, muhakkak Allah her şeye kàdirdir.
54. Hiç şüphesiz Allah ilmiyle her şeyi mutlak sûrette kuşatmıştır; her şeyin sayısını ve ölçüsünü tek tek bilir.
55. Allah’ım, bizi gazabınla öldürme, ibret verici azâbınla helâk etme. Bundan önce bizi affet, ey merhametlilerin en merhametlisi.
56. Bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan; hiçbir şekilde hiçbir noksanı olmayan, kâinatta görünen bütün kusurlar asla kendinde bulunmayan, sapıtmışların söyledikleri batıl düşüncelerden sonsuz derece yüce olan, kâinatı dâima temiz tutarak güzelleştiren ve her bir varlık tesbihatıyla kudsî isimlerini her tarafta ilân eden Allah her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
57. Mülk ve melekûtün sahibi her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
58. İzzet, azamet, heybet, kudret, büyüklük, haşmet, güzellik, mükemmellik, sonsuzluk, saltanat ve hâkimiyet sahibi olan Allah her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
59. Bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan Melik; varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay, her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır. Ki O uyumaz, ölmez, ebedî, bâkî ve sonsuzdur. Ve O bütün varlıkların Kendisini tesbih ettiği Subbûh; hiçbir şekilde hiçbir noksanı olmayan, kâinatta görünen bütün kusurlar asla Kendinde bulunmayan, sapıtmışların yakıştırdıkları batıl düşüncelerden sonsuz derece yüce olan, kâinatı dâima temiz tutarak güzelleştiren ve her bir varlık tesbihleriyle kudsî isimlerini her tarafta ilân eden Kuddûs’dür. O benim Rabbim ve meleklerin ve ruh’un (Cebrâîl’in) Rabbidir.
60. Allah’ım ilminden bize ilim öğret, Seni hakkıyla tanıyacak anlayış ver, yardımını üzerimize zırh yap.
61. Allah’ım, bizi Sana şükreden, Seni zikreden, Sana sığınan, Sana itaat eden, Sana boyun eğen, Sana kusurunu itiraf edip yalvaran ve Sana tevbe eden kimseler eyle.
62. Allah’ım tevbemizi kabul eyle, ruhumuzu temizle, verdiğimiz sözleri ifa etmeyi nasip eyle, içimizdeki kinleri yok et ve kalplerimizden intikam, kin ve düşmanlığı gider.
63. Allah’ım, ansızın ortaya çıkan kıtlıktan ve bilinen yangınlardan… din düşmanlığından, gafletten, rahata düşkünlükten, hakkı kabul etmemekten ve helâk eden gizli felâketlerden Sana sığınırız.
64. Allah’ım, bize,
günahlardan bizi çekip çıkaracak korkunu, Cennetine koyacak ve oraya ulaştıracak itaat ve ibâdetini, dünya ve âhiret musibet-lerini hafifletecek güçlü îmânı nasip eyle.
65. Bizi en hayırlı kullarınla birlikte haşret. Kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizle maneviyatımızı güçlendirecek hayırlar kazanmayı nasip et. Bu kazancımızı da ebedî ve kalıcı kıl. Bize zulmedenlerden intikamımızı al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Hatalarımızı affet. Belâları başımızdan def et. Hastalarımıza şifâ ver. Gönüllerimizi nurlandır. İhtiyaçlarımızı gider. Ailemizden büyüklerimize ve küçüklerimize merhamet et. Allah’ım, bu geçici dünyayı en büyük kaygımız ve ilmimizin de son hedefi kılma. Bize dinî ve dünyevî musibetler verme. Günahlarımız sebebiyle, bize merhamet etmeyecekleri başımıza musallat etme. Bize rızık ver. Çünkü Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.
66. Allah’ım biz Senden, öyle bir rahmet diliyoruz ki, onunla korku ve şaşkınlığımızı hayra yönelt, dağınık hâlimizi ve işlerimizi düzene koy, hastalarımıza şifâ ver, işlerimizi ve vakitlerimizi ha-yırlı ve bereketli kıl ve mükemmelliğe giden yolu bize ilham et.
67. Allah’ım, kâinatı kaplayan Samedâniyetinle bütün varlıklar her hâliyle Sana muhtaç olmuşlar ve Sen ise hiçbir şeye muhtaç değilsin. Her şeyi kuşatan Vahdâniyetinle kâinat bir hane gibi idare ediliyor ve her şey Senin birliğine delâlet ediyor. Her yerde tecelli eden Ferdâniyetin bir ortağın bulunmasını reddediyor ve Senin tek bir ferd olduğunu gösteriyor. Apaçık izzetin ise isyan,
günah ve kusurları istemiyor. Geniş rahmetinle bütün varlıklar saadet içinde gelişip serpiliyorlar. Allah’ım Samedâniyetin, Vahdâniyetin, Ferdâniyetin, apaçık İzzetin ve geniş Rahmetin hürmetine kulaklarımıza nur, gözlerimize nur, kabirlerimize nur, kalplerimize nur, duygularımıza nur, ruhlarımıza nur ve önümüze nur vermeni diliyoruz.
68. Allah’ım, ilmimizi, nûrumuzu ve hilmimizi artır. Bize açık ve gizli nîmetler ver.
69. Dinimiz için Allah bize yeter.
70. Dünyamız için Allah bize yeter.
71. Kaygılandığımız şeylere karşı, bütün canlıları çeşitli duy-gularla donatıp sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini önlerine seren ve iyiliği bol Kerîm Allah bize yeter.
72. Bize zulmedenleri hemen cezalandırmayıp, cezalarını sonraya bırakan ve kuvveti bütün kâinatı kaplayan, bütün varlıkları zapt ederek hükmü altına alan Halîm ve Kavî Allah bize yeter.
73. Bize kötü tuzak kuranlara karşı azabı şiddetli olan Allah bize yeter.
74. Ölüm ânında, rahmeti her şeyi kuşatan ve imanlı kullarına çok özel ihsan ve şefkatte bulunan Rahîm Allah bize yeter.
75. Kabirdeki sorgu ânında, sonsuz şefkatini gösterip ihsanda bulunan Raûf Allah bize yeter.
76. Kıyâmetteki hesap ânında sonsuz cömertliğini sergileyip ikramda bulunan Kerîm Allah bize yeter.
77. Haşirde amellerin tartıldığı zaman kullarına sonsuz lütuflarda bulunan Lâtif Allah bize yeter.
78. Cennet ve Cehennemdeki, her şeyi hikmetle yaratan, nizam ve intizamla donatan Hakîm Allah bize yeter.
79. Sırat Köprüsünden geçerken, kullarına sonsuz kudretiyle yardım eden Kadîr Allah bize yeter.
80. “Kemal sıfatların sahibi ve noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah bana yeter. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Ona tevekkül edip güvendim. O Arş-ı Azamın sahibidir.” (Tevbe:129)
81. Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün! Merha-ba ey mutlu gün! Ve merhaba ey kâtip ve şahit melek! Şu söy-lediklerimizi bizim için yaz:
82. Ezelden ebede kadar varlıkların halleriyle ve dilleriyle yaptıkları sonsuz hamdler, şükürler ve övgüler yalnız Kendisine ait olan Hamîd; her şeyin üstünde sonsuz derece bir şeref sahibi ve sonsuz takdis ve övgülere lâyık olan Mecîd; dilediğini dilediği şekilde yükselten, yücelten ve herkese lâyık olduğu rütbeyi ve mertebeyi veren Refî’; yarattığı varlıkları çok seven ve onlara da Kendisini her vesileyle sevdiren Vedûd; bütün sıfat, isim ve fiilleriyle her şeyi kuşatan Muhît; mahlûkatı hakkında dilediğini yapan Fa’âl Allah’ın adıyla.
83. O kuluna şah damarından daha yakındır.
84. Allah’a îman etmiş, Ona kavuşmaya inanmış ve delillerini kabul etmiş, Allah’ın ulûhiyeti dışında başka ilâhları inkâr etmiş ve Allah’a tevekkül etmiş olarak sabahladık.
85. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini, Arşını taşıyan meleklerini şâhid tutuyoruz ki: O bütün mükemmel sıfatlara sahip ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. Kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur, O tektir. Onun ortağı yoktur. Ve yine şahadet ediyoruz ki: Muhammed (a.s.m.) Onun kulu ve Resulüdür. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kevser Havuzu haktır. Şefaat haktır. Kabirde sorguya çeken Münker ve Nekir melekleri haktır. Allah’ın verdiği söz haktır. Muhakkak Kıyamet Günü gelecektir ve bunda hiçbir şüphe yoktur. Allah, kabirde yatanları da diriltecektir. İşte biz bu inançla yaşıyor, bu inançla öleceğiz, bu inançla yarın diriltileceğiz ve azap da görmeyeceğiz, inşaallahu teâlâ.
86. Allah’ım, hiç şüphesiz biz nefsimize zulmettik. Sen bizim büyük, küçük bütün günahlarımızı bağışla. Çünkü onları Senden başkası bağışlayamaz. Bizi ahlâkın en güzeline ulaştır, çünkü Senden başka ahlâkın en güzeline ulaştıracak kimse yoktur.
87. Emret Allah’ım, seve seve emrini yerine getirmeye hazırız. Her türlü hayır Senin elindedir. Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyoruz. Îman ettik Allah’ım, gönderdiğin her peygambere… Îman ettik Allah’ım, indirdiğin her kitaba… Ve bunları tasdik ettik.
88. Allah’ım, katından gelecek hayâ ile yüzlerimizi, katından gelecek huzur ve saadetle kalplerimizi doldur.
89. Allah’ım, bizi cömert, eliaçık ve minnetsiz verenlerden eyle. Kendini geliştirmeyen, lâf taşıyan, kendini beğenen ve bozgunculuk yapan insanlardan eyleme.
90. Allah’ım, oburluktan, kıtlıktan, haddini aşmaktan, geçimsiz olmaktan, kötü zandan, sarhoş edici içkilerden, bolluk içinde gaflete düşmekten, kötülük yapmaktan, verilen habere zan ile yaklaşmaktan, karanlık fitneden ve geçim darlığından Sana sığınırız.
91. Allah’ım, bugünümüzün başını iyilik, ortasını kurtuluş, sonunu ise başarı eyle! Onu bizim için saâdet, şehâdet, tevbe, bağışlanma ve îman ile sona erdir.
92. Allah’ım, bugünümüzün başlangıcını rahmet, ortasını
fânî şeylerden uzaklık, sonunu da maddî ve manevî ziyafet eyle.
93. Allah’ım, bize hayatın en genişini, ömrün en mutlusunu, rızkın da en bolunu ihsan et!
94. Allah’ım, affınla bizi bağışla, bize fazl u kereminle muâmele et, günahlarımızdan dolayı bizi hemen cezalandırma. Sana hamd ediyor ve Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ediyorum. Ben Seni lâyıkıyla övmekten acizim; Sen, Zâtını medih ve senâ ettiğin gibisin. Şânın yücedir, Kendini övmen ne muhteşemdir. Senin askerin asla mağlûp edilemez. Sana verilen sözden dönülemez ve Senden başka hiçbir ilâh yoktur.
95. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Sana lâyıkıyla ibâdet edemedik, ey bütün varlıkların Kendisine itaat ve ibadet ettiği Mâbud!
96. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Seni hakkıyla tanıyamadık, ey peygamberlerle, semâvî kitaplarla ve kâinat kitabıyla Kendini tanıtan Mâruf!
97. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Seni gereği gibi zikredemedik, ey bütün mahlûkatın Kendisini her an zikrettiği Mezkûr!
98. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Sana lâyık şükrü yapamadık, ey bütün mahlûkatın Kendisine şükrettiği Meşkûr!
99. Allah’ım, bize verdiğin nimetlerin şükrünü eda etmeyi nasip eyle! Şüphesiz Sen öyle Allah’sın ki, kudretinin sıfatları, yarattığın varlıkların sıfatlarından yücedir. Sen insanı yaratırken, buna şâhit olan başka bir ilâh yoktu. Ruhları yaratırken, Seni engelleyecek hiçbir ortağın yoktu.
100. Allah’ım ağlamayan gözden, korkmayan kalpten, huşû duymayan gönülden, kabul edilmeyen duâdan, fayda vermeyen ilimden, dinlenilmeyen sözden, doymayan nefisten, küçük de olsa yardım etmeyi sevmemekten Sana sığınırım.
101. Allah’ım, bize Kur’ân’ın sırlarını anlamayı nasip eyle. Bizi nurlandır. Bizi lütuf deryâsına daldır. Üzerimize en güzel mârifetleri yağdır.
102. Ey Nurların Nûru! Ey varlıkları, nazik ve lâtif güzelliklerle yaratıp onlara lütufta bulunan ve ilmi bütün varlıkların inceliklerine nüfuz eden Lâtîf! Ey ayıp ve kusurları örten ve çirkinlikleri perdeler altında saklayan Settâr! Peygamberlerin kandili, evliyâların yıldızı, hâlis ve seçkin kullarının ay ve güneşi, cin ve insanların aydınlatıcısı, doğu ve batının ışığı olan Efendimiz Muhammed’e salât ve rahmet eylemeni; vücudumuzu irfan semâsına yükseltmeni, amellerimizi ve imanımızı ihsan makamında sâbit tutmanı (daima Seni görür gibi Sana ibadet etmemizi) niyaz ediyoruz.
103. Ey sonsuz mükemmel sıfatların sahibi ve noksan sıfat-lardan münezzeh olan Allah! Ey sonsuz nuruyla bütün kâinatı nurlandıran ve isimlerinin tecellisiyle her şeyi aydınlatan Nûr! Ey ezelden ebede kadar bütün varlıkları rahmetiyle, kudretiyle, ilmiyle, iradesiyle ve hülâsa bütün sıfât ve isimleriyle sonsuz tecellileri içine alan Vâsi’! Ey bütün günahları bağışlayan Gafûr! Ey gökleri Kendi kudretiyle bina eden! Ey kupkuru yeri kudretiyle döşeyen! Ey yüksek dağları Kendi hikmetiyle sağlam bir şekilde diken! Ey Ay ve Güneşe Kendi ihsanıyla ışık verdiren Allah’ım!
104. Ay ve güneşe ışık saçt›ran ve gökleri şimşeklerle parlatan ismin hürmetine Senden koruyucu bir kalkan ve ışığı gözleri kapıp alıverecek bir nur istiyorum.
105. “Allah geceyi ve gündüzü birbirine çevirir, Şüphesiz ki bunda gören gözler için bir ibret vard›r.”
106. Tâ sîn mîm. Çalgı âletlerinden, yalandan, haramdan, hilekârlıktan, cehaletten, kötülerin tuzaklarından, gece ve gündüzün kötü olaylarından, cin ve insanların şerrinden yüce ve büyük olan Allah’a sığınırım.
107. Ey bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip koruyan ve varlıkların asıllarını ve nesillerini tohumlarda ve çekirdeklerde muhafaza eden ve insanların ve cinlerin bütün amellerini dikkatle kaydedip koruyan ve bütün varlıkları her türlü kötülük ve tehlikelere karşı muhafaza eden Hafîz, bizi muhafaza eyle!
Ey bütün varlıkların ihtiyaçlarını karşılayan ve Kendisine imanla bağlananların tek dostu ve koruyucusu olan Velî! Ey en büyük hâkim olan Vâli! Ey her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce olan Alî! Ey bütün varlıklardan sonsuz derecede üstün ve yüce olan Âlî!
Ey Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan ve Kendisinin nasıl bir varlık olduğunu Kendinden başka hiç kimse bilemeyen! Ey bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah! Ey varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay! Bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm!
Ey varlığında hiçbir şüphe bulunmayan ve varlıkların dayandıkları hakikat, Zâtının sıfât, isim ve fiillerinin tecellisi olan Hak! Ey bütün kâinat bütün halleriyle yüce zâtının bir olduğuna işaret ve şehadet eden Vâhid! Ey her bir şeye hususî olarak sıfatlarıyla ve birçok isimleriyle tecelli eden ve birliğinin delilleri her bir varlıkta açıkça görünen Ehad! Ey kâinattaki her şey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye asla muhtaç olmayan Samed! Ey her varlığa tükenmez rahmet hediyelerinden lâyık olduğu ihsanı veren Vehhâb!
Ey bütün canlıları çekirdek ve damlalardan çeşitli şekil ve suretlerde açıp geliştiren ve gayb âlemlerini ve fetih kapılarını açan Fettâh! Ey cansız varlıklara can veren, ölüleri dirilten ve bütün canlılara doğrudan doğruya kudretiyle hayat veren Muhyî! Ey ölümü yaratan Mümît!
Ey en küçük varlıktan en büyüğüne kadar her şeyi tam bir itaatle emrine boyun eğdiren ve Kendine itaat etmeyen insanlara ve cinlere belâ, âfet ve çeşitli azaplar vererek izzetini ve adaletini gösteren Kahhâr! Ey inançsızların Kendisi hakkında söyledikleri her türlü kötü ve çirkin şeylerden ve her türlü noksan ve kusurlar-dan pak ve temiz olan ve kullarının gönlüne güven veren Selâm!
108. “Cennette kullarına çok özel ihsanlarda bulunan o Rahîm olan Rablerinden onlara selâm vardır.” (Yasin: 58)
109. “Onlara karşı Allah sana yeter, O her şeyi hakkıyla
işiten ve her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara: 127)
110. “O Allah ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Görünmeyen ve görünen âlemleri O hakkıyla bilir. O Rahmân’dır, rahmeti bütün varlıkları kuşatır ve bu dünyada iyi kötü, dost düşman ayırt etmeden yaratıklarına rızıklarını yetiştirir. Rahîm’dir, rahmeti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunur.” (Haşir: 22)
111. O Allah ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O Meliktir: Bütün kâinatın mülkü Onundur, kâinatta görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibidir.
O Kuddüs’tür: Hiçbir şekilde hiçbir noksanı yoktur ve kâinatta görünen bütün kusurlar asla Kendisinde bulunmaz, sapıtmışların söyledikleri batıl düşüncelerden sonsuz derece yücedir. Her şeyi kirlerden arındırır. Her bir varlık tesbihatlarıyla kudsî isimlerini her tarafta ilân ederler.
O Selâm’dır: İnançsızların Kendisi hakkında söyledikleri her türlü kötü ve çirkin şeylerden ve her türlü noksan ve kusurlardan pak ve temizdir ve her türlü kötülüklerden selâmet ve korunma Ondan gelir.
O Mü’min’dir: Her türlü korkudan emniyet Ondandır. O Müheymin’dir: Bütün varlıkları bütün hal ve hareketleriyle kuşatır ve onları gözetip korur. O Azîz’dir: Aciz olmaktan ve kusurdan münezzehtir ve kâinatta hiç kimseyi haddinden tecavüz ettirmeden emrine boyun eğdirir.
O Cebbâr’dır: Küçük büyük hiçbir varlık kudretinin dışına çıkamaz. Sonsuz yüce kudretiyle ezelden ebede kadar bütün varlıkları bütün boyutlarıyla içten ve dıştan kuşatmıştır.
O Mütekebbir’dir: Varlıkların bütün sıfatlarından sonsuz derece yücedir ve koca kâinatı muhteşem bir saray gibi yaratıp bin bir isminin ince nakışlarıyla süsleyerek Kendisinin sonsuz büyüklüğünü gösterir.
O Hâlık’tır: Her şeyi en mükemmel şekilde yaratır ve ih-tiyaçlarını da yaratıp onlara yetiştirir. O Bârî’dir: Her şeyi yok-tan var eder.
O Musavvir’dir: Her varlığa münasip şekil ve suretler giydirir. O Gaffâr’dır: Kullarının günahlarını çokça bağışlar.
O Mübdi’dir: Her şeyi hiçten yaratır ve hikmeti gerektirirse gizli şeyleri açığa çıkarır. O Muîd’dir: Varlıkları ölümünden sonra yeniden diriltip inşa eder. O Berr’dir: İkram ve ihsanı her türlü tarifin sonsuz derece üstündedir.
O Muhsî’dir: Her şeyin ölçü ve sayısını bilir. O Rezzak’tır: Bütün varlıkların ayrı ayrı rızıklarını vakti vaktine verir ve onları rızıksız bırakmaz. O Kàbıd’dır: Bütün varlıkları bütün halleriyle emir ve idaresi altında tutar ve bütün darlık, sıkıntı, tutukluk gibi haller hikmet ve iradesinin eseridir.
O Bâsıt’tır: Varlıklarda her türlü genişlik, artma ve çoğalma ve bütün ferahlamalar yalnız Onun rahmet ve iradesiyle meydana gelir. O Hâfid’dir: Haddini bilmeyen insana haddini bildirir ve dilediğini alçaltır. O Râfi’dir: Her şey Kendisinin yüceltmesiyle
yücelir ve dilediklerinin mertebelerini yükseltir. O Muizz’dir: İzzet ve üstünlük yalnız Kendi kudret elinde bulunur ve dilediğini izzetle şereflendirir.
O Müzill’dir: Dilediğini zelil kılıp alçaltır. O Mukît’tir: Bütün varlıkları görüp gözetir ve rızıklandırır, onları besler ve amellerini de muhafaza eder. O Sâdık’tır: Kâinatta cereyan eden bütün işler, olaylar ve bütün varlıklar Onun doğru ve sâdık olduğuna birer delil ve şahittir ve Onun her işi ve her sözü doğru; yalandan ve hileden sonsuz derece uzaktır.O Bâkî’dir: Bütün isimleri, sıfatları ve zâtı ebedîdir ve asla yok olması mümkün değildir. O Raûf’tur: Her bir canlıya hususî şefkat ve ihsanda bulunur ve onlar üzerinde iltifatının inceliklerini gösterir.
O Nâfî’dir: Her faydalı ve hayırlı şeyi bizzat Kendi irade ve kudretiyle yaratır ve onu dilediğine nasip eder. O Dârr’dır: Her türlü zarar bizzat elindedir ve onu dilediğine dokundurur.
O Mühlik’tir: İsyana sapmış zâlimleri çeşitli belâ ve âfetlerle helâk eder ve onları dünya ve ahirette cezalandırır. O Mukad-dim’dir: Dilediğini mevki ve makam, yer ve zaman gibi çeşitli yönlerden öne geçirir. O Muahhir’dir: Dilediğini geri bırakır.
O Afüv’dür: Günahları silmeyi ve affetmeyi çok sever. O Ganî’dir: Hiçbir varlığa ve hiçbir şeye muhtaç değildir; servet ve zenginliğinin sınırı yoktur. O Muğnî’dir: Dilediği varlığı maddî ve manevî zenginliklere mazhar kılar.
O Müntakîm’dir: Düşmanlarından intikam alır, mazlumun hakkını zâlimde bırakmaz. O Tevvâb’tır: Kullarının tevbesini çokça kabul eder. O Semî’dir: Her şeyi, gizli açık bütün sesleri ve yapılan bütün duaları işitir.
O Alîm’dir: Gizli açık, küçük büyük her şeyi hakkıyla bilir ve ilmi, ezelden ebede her şeyi kuşatır. O Basîr’dir: Gizli ve açık her şeyi bütün incelikleriyle görür ve varlıklara da görme duyusunu ve basîreti ihsan eder.
112. “Allah bize yeter, O ne güzel Vekîl’dir.” (Âl-i İmran:173) “Ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. (Enfal: 40) “Bizi bağış-lamanı diliyoruz, ey Rabbimiz, dönüş yalnız Sanadır.” (Bakara:285)
113. Ey fenâsı, son bulması mümkün olmayan, kâinat yokken var olan ve kâinat yok olsa da dâima var olacak olan ve her bir varlığın, varlığını devam ettirmesi Kendisine bağlı olan Dâim! Ey zeval bulması, yok olması imkânsız olan, bütün varlıkları ayak-ta tutan, Kendi varlığı ise hiçbir varlığa bağlı olmayan Kàim! Ey asla yardımcısı olmadan bütün varlıkları gayet intizam ve nizam içinde idare eden ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için her varlığın her türlü tedbirini yapan Müdebbir! Bizim, anne ve baba-mızın, bütün Nur talebelerinin, erkek ve kadın bütün mü’minlerin,
hepimizin üzerindeki her türlü zorluğu kolaylaştır.
114. Allah’ım, Senin verdiğini engelleyecek, vermediğini vere-cek, yaptığını iptal edecek, hükmettiğini değiştirecek bir kimse yoktur. Senin rızan dairesinde olmayan gayret ve bahtiyarlık hiç kimseye fayda vermez.
115. Her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce olan Alî; zerreden Arşa kadar her şeyi büyüklüğüyle kuşatan Azîm; varlıkların bütün amellerini kaydedip muhasebelerini bir anda gören ve onların her türlü ihtiyaçlarını görüp gözeten Hasîp; hüküm ve kaza sahibi olan ve haklıyı haksızdan ayıran Ha-kem; kâinatı ince hesaplarla yaratan, her varlığı yaşadığı şartlara uygun olarak donatıp bütün ihtiyaçlarını adaletle veren ve başka-larının hukukuna tecavüz eden varlıkları cezalandırıp iyilik yapanları da mükâfatlandıran Adl; kullarını her an gözetip kontrol eden Rakîb; son derecede yüce olan Bâzih; azamet ve heybet sahibi olan Şâmih; bütün dua ve isteklere cevap veren Mucîb; hiçbir varlı-ğa ve hiçbir şeye muhtaç olmayan, servet ve zenginliğinin sınırı bulunmayan Ganî; varlıkları ezelî takdirine göre hikmetle gayelerine sevk eden ve onların idare ve tedbirlerini en mükemmel şekilde gören Reşîd; günahkârlara ve âsilere cezâ vermekte acele etmeyen ve sabır gücünü de kullarına ihsan eden Sabûr; haşmetine lâyık sıfatları olan ve bütün varlıklarda ve türlerde bir ve yüce olduğunu gösterdiği halde Kendi zâtı his ve duyularla idrak olunamayan Celîl; kâinatı ve içindeki her bir varlığı hiçten ve benzersiz bir şekil-de yaratıp bin bir isminin tecellileriyle süsleyen Bedî’; bütün nurlar Kendi nurunun zayıf bir gölgesi olan, her bir nur ve nurlu varlıklar Kendisinden feyiz alan, nurlara ve nurlu varlıklara maddî ve manevî şekiller veren, nurları yaratan, miktarlarını takdir eden, nurları ve nurlu varlıkları sevk ve idare eden ve kontrol altında tutan, her nurdan önce var olan, her nurdan sonra bâkî kalacak olan, nuru bütün nurlardan üstün olan ve nuruyla bütün kâinata hükmeden, hiçbir nur Kendi nurunun misli, misali ve benzeri olmayan Nûr; adâletle iş gören Muksıt; en büyük varlıktaki hikmet ve sanat numunelerini en küçük varlıkta topladığı gibi haşir meydanında da bütün insanları ve cinleri bir anda toplayacak her nevi mükem-melliğin sahibi olan Câmi’; kâinatı rahmetinin hediyeleriyle dolduran ve istediğine istediği şeyi veren Mu’tî; dilediğine de maddî ve mane-vî ihsanlarda bulunmayan ve varlıkları, hadlerini aşıp diğer varlıklara zarar vermekten alıkoyan Mâni’ Rabbim, bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehtir.
116. Kendisine tevekkül edenlere işlerinde başarı ihsan eden, isteklerine cevap veren ve bütün dertlerini gideren Vekîl; ezelden ebede kadar bütün varlıkları görüp gözeten ve varlığına, birliğine, elçilerinin ve kitaplarının doğruluğuna bizzat Kendisi şehadet eden Şehîd Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Kuvvetine hiçbir engel bulunmayan ve bütün varlıkları emrine tam bir itaatle boyun eğdiren Metîn, her şeyden yüce, şeref ve hâkimiyeti her şeyden sonsuz derece üstün Mecîd Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Bütün kâinat bütün halleriyle yüce zâtının bir olduğuna işaret ve şehadet eden Vâhid; en büyük hâkim olan Vâlî Allah’tan başka ilâh yoktur. Şan ve şerefin sonsuz mertebesinde bulunan Mâcid; her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce Müteâlî Allah’tan başka ilâh yoktur.
117. Âhiret hazırlığımız ve oradaki azığımız şu sözlerdir: Her türlü kötü hal ve tehlike için “Lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur), her türlü bolluk ve bereket için “Elhamdülillâh” (hamd, Allah’a mahsustur), her türlü genişlik için “Eşşükrü lillâh” (şükür, Allah’a mahsustur), her türlü hayret verici şey için “Sübhânellah” (Allah, kusur, eksik ve aczden münezzehtir), her türlü darlık için “Hasbiyallah” (Allah, bana yeter), her günah için “Estağfirullah” (Allah’ım affını isterim), her üzüntü için “Mâşaallah”, (Allah böyle diledi), her İlâhî takdir için “Tevvekkeltü alellah” (Allah’a tevekkül ettim), her musibet için “innâ lillâh”(Biz Allah’ın kuluyuz), her ibâdet ve günah için “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (ibadetleri yapmak ve günahlardan kaçınmak ancak Allah’ın kudretiyle yardım etmesiyle mümkündür) ve her türlü keder için de “isteantü billâh” (Allah’tan yardım isterim).
118. Allah’ım, Seni, meleklerini, Arşını taşıyan meleklerini, peygamberlerini ve bütün yarattığın varlıkları şahit tutarak sabahladık ki: Sen bütün kemâl sıfatların sahibi ve her türlü noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh ve uzak olan Allah’sın, Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Teksin, ortağın yoktur. Muhammed (a.s.m.) Senin ku-lun ve resûlündür. Varlık âlemine çıktığımız andan itibaren yaratılış gayemize ulaşıncaya kadar her türlü olumsuz hal, tavır ve tehlike-lerden bizi kurtaracak ve koruyacak kudret; ve bütün istek ve arzularımıza kavuşturacak kuvvet, ancak yüceler yücesi büyük olan Allah’ın kudret ve kuvvetidir.
119. Ey dünyada mü’min-kâfir ayırt etmeden çeşitli ihsanlarda bulunarak rahmetinin herkesi ve her varlığı kuşattığını gösteren Rahmân; ahirette ise mü’min kullarına çok özel şefkat ve ihsanları olan Rahîm, günahlarımızı affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.
120. Maddî ve manevî hastalıklara şifa veren Allah’ın adıyla, O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. İsimlerinin tecellileri varlıkların her türlü ihtiyaçlarına yeten Kâfi Allah’ın adıyla. O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. Maddî ve manevî dertleri giderip afiyet ve sağlık veren Allah’ın adıyla. O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. İsmiyle hareket eden kimseye ne yerde, ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla. O her şeyi hakkıyla işiten ve bilendir.
121. Ey cansız varlıklara can veren, ölüleri dirilten ve bütün canlılara doğrudan doğruya kudretiyle hayat veren Muhyî! Bize dünya ve âhiret diyarında sıhhat ve âfiyet içinde geçen güzel bir hayat ver. Hiç şüphesiz Senin her şeye gücün yeter.
122. “Bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip en iyi muhafaza eden ve onları her türlü kötülüğe ve tehlikeye karşı en iyi koruyan Allah’tır. Rahmeti bütün kâinatı kaplayan ve varlıkların birbirine karşı gösterdikleri bütün merhametler, şefkatler Kendisinin sonsuz rahmetinden gelen, merhametlilerin en merhametlisi Odur.” (Yusuf: 64)
123. “Allah, onları (kâfirleri) arkalarından kuşatır. Yalanladıkları Kitap ise, şerefli, pek yüce bir Kur’ân’dır. O Levh-i Mahfuzda ko-runmuştur.” (Büruc: 20-22)
124. “Namazlara ve bilhassa orta namaz olan ikindi namazına devam edin. Ve Allah için namaza durup kıyamda bulunun.” (Bakara:238)
125. “Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici olmasın.” (Tarık: 4) Ne güzel koruyucudur Allah! Ey bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip muhafaza eden ve onları her türlü kötülüğe ve tehlikeye karşı koruyan Hâfız, bizleri her türlü şer ve zarardan koru.
126. Sonra Allah, bu kederin ardından size bir emniyet, bir uyku verdi de, içinizden ihlâs ile îman etmiş olanları o uyku sarıverdi. Münâfık topluluk ise kendi canlarının kaygısına düşmüş, Allah hakkında câhiliyet kafasıyla birtakım zanlarda bulu-nuyorlar, Allah’ın, Resulüne yardım etmeyeceğini sanıyorlardı. Onlar, “Emir ve idârede bizim de hissemiz olacak mı?” diyorlar. Sen de ki: “Emir bütünüyle Allah’ındır; her türlü tedbir ve idâre Ona aittir.” Onlar sana açıkça söyleyemediklerini gönüllerinde gizliyorlar. Aralarında diyorlar ki: “Eğer emirde bizim de payımız olsaydı, buralara gelip öldürülmezdik.” Sen de ki: “Siz harbe çıkmayıp da evlerinizde otursaydınız, üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine evlerinden çıkacak ve düşüp öldükleri yere varacak-lardı. Allah gönüllerinizdekini imtihan etmek ve kalbinizdeki îman ve ihlâsı şüphe ve günahlardan temizlemek için size bu musîbeti verdi. Allah gönüllerde saklı olanı hakkıyla bilir.” (Âl-i İmran: 154)
127. “O takva sahipleri, ‘Ey Rabbimiz! Biz hiç şüphesiz iman ettik. Sen de bizim günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinin azabından koru’ diye niyaz ederler.”
128. “Onlar sabredenlerdir, îmanlarında sâdık olan ve her hallerinde doğruluğu muhâfaza edenlerdir, her türlü şart altında Allah’ın emrine uyanlardır, mallarından Allah rızâsı için bağışta bulunanlardır, seher vaktinde istiğfar edip Allah’tan af ve mağfiret dileyenlerdir.”
129. “Bütün kâinatı adâletle tedbir ve idâre etmekte olan Allah, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh bulunmadığını apaçık delillerle bildirdi. Buna melekler ve ilim sahipleri de şâhitlik ettiler. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur; Onun kudreti her şeye galiptir ve Onun her işi hikmet iledir.”
130. “Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslâm dinidir.” (Âl-i İmran: 16-19)
131. “Akşama erdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih edin.”
132. “Göklerde ve yerde olanların hamd ve senâsı Ona mahsustur. Gündüzün sonuna doğru ve öğle vaktine erişince de Allah’ı tesbih edip namaz kılın.”
133. “Ölüden diriyi, diriden ölüyü o çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarı-lacaksınız.” (Rum: 17-19)
134. “Benim de, sizin de Rabbimiz olan Allah’a tevekkül ettim. Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onun alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. Şüphesiz ki benim Rabbim hak ve adâlet üzeredir.” (Hûd: 56)
135. “O bize yollarımızı dosdoğru gösterdiği halde, bize ne oluyor ki, Ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız ezâlara karşı sabredeceğiz. Tevekkül etmek isteyenler Allah’a güvensinler.” (İbrahim: 12)
136. “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası başımıza gelmez. Bizim dostumuz ve gözeticimiz Odur. Öyleyse mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” (Tevbe: 51)
137. “Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, Ondan başka onu kaldırabilecek yoktur. Allah senin için bir hayır murat edecek olsa, Onun lûtfunu geri çevirecek kimse de yoktur. O, lûtfunu kullarından dilediğine nasip eder. Çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olan da ancak Odur.” (Hûd: 107)
138. “Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a âit olmasın. Allah onların rahimlerdeki yerini de bilir, yaşayıp öleceği yeri de. Bunların hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.” (Hûd: 6)
139. “Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ankebut: 60)
140. “Allah insanlara rahmetinden bir şey nasip etse, Ona mâni olabilecek hiçbir kuvvet yoktur. Allah’ın vermediğini de Ondan başka verebilecek yoktur. O Azîzdir, kudreti her şeye gâliptir ve Hakîmdir, her işi hikmet iledir.” (Fâtır: 2)
141. Onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, elbette “Allah” diyecekler. De ki: Söyleyin bana, eğer Allah bana bir zarar vermeyi istese, sizin Allah’ı bırakıp da taptıklarınız o zararı giderebilir mi? Yahut Allah, benim hakkımda bir rahmet dilese, onlar Allah’ın rahmetine mâni olabilir mi? De ki: Allah bana yeter. Tevekkül edenler, yalnız Ona güvenirler. (Zümer: 38)
142. “Allah size bu yardımı, ancak sizin için bir müjde olsun ve kalbiniz tatmin olup rahat etsin diye yapmıştır. Nusret ve zafer ise ancak izzet ve hikmet sahibi olan Allah katındadır.” (Âl-i İmran: 126)
143. Kâf hâ yâ ayn sâd. Hâ mîm ayn sîn kâf. Bizi koru, bize merhamet et. O, bütün kemal sıfatların sahibi, noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah; dilediği her şeyi yapmaya gücü yeten ve hiçbir şey Kendisine ağır gelmeyen Kàdir; kuvveti her şeye mutlak hâkim olan ve hiçbir gücün, Onun gücüne karşı çıkamadığı Kàhir; her şeyin dış yüzlerini çeşitli cihazlarla ve ince nakışlarla süsleyerek fevkalâde mükemmel ve güzel yaratan ve bütün varlıklarda ilim, irade, kudret, rahmet gibi sıfatlarının ve varlık ve birliğinin işaretleri açıkça görünen Zâhir; bütün varlıkların iç yüzlerini ve bilhassa canlıların içlerini mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işleten ve bununla da isim ve sıfatlarının her türlü noksandan uzak olduğunu ve her şeyin iç yüzünü bildiğini gösteren Bâtın; varlıkları yoktan var ederek, onları yaratılış gayelerine uygun cihazlarla ve kabiliyetlerle donatan Fâtır; varlıkları, nazik ve lâtif güzelliklerle yaratan ve ilmi her şeyin inceliklerine nüfuz eden Lâtîf; bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdâr olan Habîr’dir.
144. “Onun sözü haktır. Sur’a üflendiği gün de hâkimiyet Onundur.
O görünmeyeni de bilir, görüneni de. O Hakîm’dir, her şeyi hikmetle yapar. Habîr’dir, bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdârdır.” (En’âm: 73)
145. Ey eserlerinde sonsuz rahmetin en lâtif cilvelerini gösteren sınırsız şefkat sahibi Hannân! Ey bitmez tükenmez ikramlarıyla ve nimetleriyle, varlıkları terbiye edip besleyen Mennân! Ey gökleri ve yeri hiçten ve benzersiz bir şekilde yaratıp bin bir isminin tecellileriyle süsleyen Bedî’! Ey varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay! Ey varlığıyla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan, fakat kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm! Ey celâl ve ikram sahibi!
146. Senden ulûhiyetinin büyüklüğü hürmetine, tabiatımızı beşerî olan tabiattan çıkararak, ruhlarımızı yüce meleklerinin seviyesine yükseltmeni istiyoruz.
147. Ey bütün hâl ve durumları değiştirerek halden hâle çeviren Muhavvil, hâlimizi en güzel hâle çevir.
148. Sana hamd ederek ey Allah’ım, seni her türlü noksan ve çirkin sıfatlardan tenzih ediyorum; Senden başka hiçbir ilâh olmadığına şehâdet ediyorum; Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyorum.
149. Allah’ım, nuru varlıklardan önce var olan ve dünyaya teşrifleri âlemlere rahmet olan Efendimiz Muhammed’e, geçmiş ve gelecek varlıklar adedince ve bu varlıklardan Cenneti kazanmış ve Cehennemi hak etmiş olanları sayısınca salât eyle! Öyle bir salât ki, bütün sayıları içine alan ve bütün sınırları kaplayan, sınırsız, sonsuz, uçsuz bucaksız ve kesintisiz bir salât olsun.
Senin salâtınla beraber bu salâtın aynısı, yine onun ve onun neslinin, ashâbının ve âile efradının üzerine olsun, ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
150. “Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat ettikleri ve yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (Saffât: 180-182)
151. Ey Allah’ım, Ey Rabbimiz, dua ve ibadetlerimizi kabul eyle! Şüphesiz Sen Semî’sin, her şeyi hakkıyla işitirsin; Alîm’sin, her şeyi hakkıyla bilirsin. Allah’ım, bize her türlü hayrı ver, her türlü şerden de koru.
152. Ey Allah’ım, kalplerin tabibi ve ilâcı, bedenlerin âfiyeti ve şifâsı, gözlerin nûru ve ziyası olan Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashâbına, salât ve selâm eyle! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed’e (a.s.m.) ve onun bütün âl ve Ashâbına olsun!
153. Allah’ım! Kur’ân-ı Kerîmin ve Resul-ü Ekremin hürme-tine, bütün enbiya ve resullerin hürmetine, Evrâd-ı Kudsiye ve içindeki bütün hakikatler hürmetine, ey ihtiyaçları karşılayan ve ey belâ ve musîbetleri yok eden, belâ ve musîbetlerimizi yok et. Bizi, Üstadımızı, anne ve babamızı ve Nur Talebelerini hüsn-ü hâtimeyle rızıklandır (Hepimize dünyadan imânla ve Kur’ân’la ayrılmayı nasip eyle). Âmin, âmin, âmin.
154. Allah, Efendimiz Muhammed’e, onun nesline ve Ashâ-bına, pek çok salât ve selâm eylesin!
EVRAD-I KUDSİYE OKUNUŞU
Bismillâh-ir-Rahmân-ir-Rahiym
Allâhümme ent-el melik-ül hayyül-kayyûmül -hakkül mübiyn. *Ellezî lâ ilahe illâ ente*ente Rabbî halakteni ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mestetâ’tü* e’ûzü bike min şerri mâ sanâ’tü ebû’ü leke bini’metike aleyye * ve ebû’ü bi-zenbî * fağfir-lî zünûbî * fe-innehû lâ yağfir-üz-zünûbe illâ ente.. 1 Yâ ğaffâr * Yâ ğafûr 2
Sübhanallahi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilahe illâllahü vallahü ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh-il aliy-yil-aziym.. 3
Hüvel-evvelü vel-âhirü vez-zâhirü vel-bâtınü ve hüve bi-külli şey’in aliym.4.Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke lehü-Lehül mülkü ve lehül hamdü-yuhyî ve yümîtü ve hüvel-hayyüllezî lâ yemûtü bi-yedih-il hayrü ve hüve alâ külli şey’in kadir.. 5
Sübhaneke yâ aziym-ül-mu’azzamü* 6 sübhaneke yâ kayyûm-ül mükerremü * 7 sübhaneke yâ bâ’isü 8 sübhaneke yâ varisü 9 sübhaneke yâ kâdîrü 10Sübhâneke yâ muktedirü 11 sübhaneke yâ âlim-es-sırrı vel-hafiyyat 12 *sübhaneke yâ bâ’ise men fil-cedâleti vel müsmekâti 13 sübhaneke yâ ma'bûde cemî-ıl halâ’ikı 14 sübhaneke yâ mukaddir-el vecdi ves-savâfıkı 15 sübhaneke yâ men lâ tedra’ü aleyh-il âfâtü 16
Sübhaneke yâ mü-kevvin-el ezmineti vel-evkâti alâ kadrüke ve te’âleyta ammâ yekûl-üz-zâlimûne ulüvven kebiyrâ.. 17 Sübhaneke yâ mû’tik-er-rıkâbe 18 sübhaneke yâ müsebbib-el esbâbi 19 sübhaneke yâ hayyü yâ kayyûmüllezî lâ yemûtü 20 sübhâneke yâ ilâhi ve ilâh-en-nâsûti 21 halaktenâ Rabbenâ bi-yedike ve feddaltenâ alâ kesiyrin min halkıke felek-el hamdü ven-na’ma’ü 22 * ve le-ket-tavlü vel-alâ’ü*23 tebârekte Rabbenâ ve te’âleyte nes-tağfiruke ve netûbü ileyke. 24 Allâhümme entel evvelü felâ şey’e kableke 25 ve ent-el-âhirü felâ şey’e bâ’deke 26 ve ent-ez-zâhirü felâ şey’e yüşbihüke 27 ve ent-el bâtınü felâ şey’e yerâke.28 Ve entel vâhidü bilâ kesiyrin 29 ve ent-el kâdirü bilâ veziyrin*30 ve entel müdebbirü bilâ müşiyrin..31
Kulillâhümme mâlik-el-mülki tü’til-mülke men teşâ’ü ve tenzi’ul-mülke mimmen teşâ’ü ve tu’izzü men teşâ’ü ve tüzillü men teşâ’ü bi-yedik-el hayrü inneke alâ külli şey’in kadir..32
Tûlic-ül leyle fin-nehâri ve tûlic-ün-nehâre fil-leyli ve tuhric-ül hayye min-el-meyyiti ve tuhric-ül meyyite min-el hayyi ve terzukü men teşâ’ü bi-gayri hisâb..33
Sübhaneke yâ menıhte-cebe fil-ulâ an cemi-il verâ..34 Sübhâneke yâ men teraddê bil-vekâri vel-kibriyâi.. 35 Sübhâneke yâ mâlike cemi-il eşya..36 Sübhâneke yâ men te’azzeze bil-kudreti vel-ûlâ..37 Sübhâneke yâ men yâ’lemü mâ fid-davahis-seb’i vel-husnâ 38 ve yâ men yâ’lemü mâ yeteleclecü fis-sudûri vel-ahşâi 39.. Sübhâneke yâ men şerrafel-aruda alel-müdeni vel-kurâ 40.. Sübhâneke yâ men yâ’lemü mâ taht-el cebûbi ves-serâ. 41 Sübhâneke yâ men teâlâ ve latüfe an en yürâ. 42 Tebârekte Rabbenâ ve te’âleyte lâ Rabbe ğayrüke ve lâ kahira si-vâke. 43 Allâhümme entel mün’ım-ül mufdıl-ül mukiyl-üş-şekûr. 44 Ve eşhedü enneke entallâhüllezî lâ ilâhe illâ ente * ente Rabbî ve Rabbü külli şey’in fâtır-üs-semâvati vel-ardi âlim-ül gaybi veş-şehâdet-il-aliyyül kebir-ul müte’âli. 45
Tâ-hê... Tâ’sîn-mîm..Tâ-sin..Yâ-sîn..Hâ-mîm...Âyn-sîn-kâf....
Merac-el bahreyni yeltekkıyyâni beynehümâ berzahun lâ yebğıyân.. 46
Allâhu lâ ilahe illâ hüvel-hayyül kayyûmü lâ te’hu-zühü sinetün ve lâ nevm.. Lehû mâ fis-semâvati ve mâ fil-ardi men-zellezî yeşfe’u indehû illâ bi-iznihi yâ’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm ve lâ yuhitûne bi-şey’in min ılmihî illâ bi-mâ şâ’e vesia kürsiyyühüs-
semâvati vel-arda ve lâ ye’ûduhû hıfzuhumâ ve huvel-aliyyul-aziym. 47
Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm. Ha¬mîm Hâ-mîm
Hummel-emrü ve câ’en-nasru fe-aleynâ lâ yunsarûn.. 48 Hâ-mîm * Tenzîl-ul-kitâbi minAllâh-il-aziz-il-aliym* Ğâfir-iz-zenbi ve kâbil-it-tevbi şedîd-il-i kâbi zit-tavli lâ ilâhe illâ huve ileyh-il-masiyr.. 49 Yef al’ullâhu mâ yeşâ’u bi-kudretihi *ve yahkûmu mâ yurîdu bi-ızzetihi 50 ve lâ munâzia lehû fî ceberûtihi *ve lâ şerîke lehû fi mülkihi.. 51 Subhanallahi ve bi-hamdihi Lâ kuvvete illâ billahi* mâşâ’allâhu kâne vemâ lem yeşe' lem yekun 52
â’lemu ennallâhe alâ külli şey’in kadîrun 53 ve ennallâhe kad ehâta bi-külli şeyin ılmen..*
ve ehsâ külle şey'in adedê 54 Allâhümme lâ laktulnâ bi-gadabike * ve lâ tühliknâ bi-mesulâtike *ve âfina kable zâlike*Yâ erhamer-râhimîn. 55 Sübhânellâhil-melik-il kuddûsi 56 Sübhâne zil-mulki vel-melekûti 57 Sübhâne zil-ız-zeti vel-azameti vel-heybeti vel-kudrati vel-kibriyâi vel celâli vel cemâli vel kemâli vel bekâi ves-sultâni vel-ceberûti 58 Sübhânel melik-il hayyillezî lâ yenâmu ve lâ yemûtu ebeden bâkıyen dâimen.. *Subbûhun kuddûsun Rabbunâ ve Rabbul melâ’iketi verrûh 59 Allâhümme allimnâ min ılmike * ve fehhimnâ anke *ve kallidnâ bi-samsâmi nasrike 60 Allâhümmec’alnâ leke şâkiran * ve leke zâ-kiran * ve leke râhiben *ve leke mitvêan ve leke muh biten ve ileyke evvâhen müniybâ.. 61 Allâhümme tekabbel tevbetenâ* vağsil havbetenâ * ve seddid makâvilenâ * veslül sehîmete sudûrinâ * ve ezhib-iz-zahle ver-râne vel-ıhnete min kulûbinâ.. 62
Allâhümme innâ ne’ûzü bike min cüdâ’il-füc’eti ve min hark-il me’nûseti *ve min-el-ilhâdi vel-ğırrati ve min-el-cem-mi vel’aneti ve min-el-umûril mutammirâti.. 63 Allâhümmaksim lenâ min haşyetike mâ tehûlü bihî beynenâ ve beyne me’âsîke ve min tâ’atike mâ tüdhılünâ ve tübelliğunâ bih'i ilâ hazî-rat-il kudsi ve min-el-yakîni mâ tühevvinü bihî aleynâ musîbât-id-dünya vel-âhirati 64 vahşürnâ me’a hayr-il-eşâvizi ve mettı'nâ bi-esmê’ina ve ebsârinâ ve kuvvetinâ mâ ahyeytenâ vec’alhül-vârise minnâ vec’al se'ranê alâ men zalemenâ vensurnâ alâ men âdenâ vağfir hatâyânâ vek-şif razêyênâ Veşfi merdanâ ve nevvir cu’şûşenâ vak-dı evtârenâ verham nâcileynâ ve lâ tec’al-il âcilete ekbera hemminâ ve lâ mebleğa ılminâ ve lâ tec’al musîybetenâ fî dîninâ ve dünyênê ve lâ tusallit aleynâ bi-zünubinâ men lâ yerhamünâ ver-zuknâ ve ente erham-ür-râhimîyn.. 65 Allâhümme innâ nes’elüke rahmeten min ındike tehdî bihê rûanê ve tellümü bihê şâ’şenâ ve tecmeu bihê şemlenê ve teşfiî bihê merîdanê ve tüzekkî bihê ea’mâlenâ ve tülhimünâ bihê rüşdenê. 66
Allâhümme innâ nes’elüke bi-samedâniyyetike ve bi-vahdâniyyetike ve bi-ferdâniyyetike ve bi-ızzetik-el-bâhirati ve bi-rahmetik-el-vâsi’ati en tec’ale lenâ nûren fî mesâmi’ınâ ve nûren fi ea’yuninâ ve nûren fi ecdâsinâ ve nûran fî kulûbinâ ve nûren fi havâssinâ ve nûren fi neseminâ ve nûren min, beyni eydiynâ.. 67
Allâhümme zidnâ ilmen ve nûren ve hılmen ve êtinâ , nı’meten zâhiraten ve nı’meten bâtineten.. 68 Hasbünallâhü li-dîninâ.. 69 Hasbünallâhü li-dünyânâ.. 70 Hasbünallâh-ül-kerîmü limâ ehemmenâ.. 71 Hasbünallâh-ül-halîm-ül-kaviyyü limen beğâ aleynâ.. 72 Hasbünallâh-üş-şedîdü limen kêdenâ bi-sû’in.. 73 Hasbünallâh-ür-rahîmü ınd-es-sâme. 74 Hasbü-nallâh-ür-râ’ûfü ınd-el mes’eleti fil-cedesi.. 75 Hasbünallâh-ül-kerimü ind-el-hisâbi 76 Hasbünallâh-ül-latîfü ind-el-mîzani.. 77 Hasbünallâh-ül hakîmü ındel cenneti ven-nâr 78 Hasbünallâh-ül-kadîru ind-es-sı-rati.. 79 .. Hasbiyallâhü lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arş-il-aziym..80
Merhaben merhaben bis-sabâhi vebil-yevm-il-cedîdi * ve bil-ibbâni vebil feynet-is-saîd ve bis-sâfiri veş-şehîdi * üktüb lenâ mâ nekûlü 81 Bismillah-il hamîd-il mecîd-ir Rafî-il vedûd-il muhît-il fa’al-i fî halkıhî limâ yürîd.. 82 Ve hüve ekrabü ileyhi min habl-il-verîd.. 83 Esbahnâ billâhi mü’minen * ve bi-likâ’ihi musaddi-kan* ve bi-hüccetihî mû’terifen *
ve lisivallâhi fil-ülûhiyyeti câhiden * ve alellâhi mütevek- kilen 84 nüşhidüllâhe ve nüşhidü melâ’iketehü ve kütübehü ve enbiyâ’e-hü ve hamelete arşihi * Bi ennehü hüvallâhüllezî lâ-ilâhe illâ hüve vahdehü lâ şerîke leh * Ve neşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh * ve ennel cennete hakkun * vennâra hakkun *ve ennel havza hakkun * ve enneş-şefâ’ate hakkun* ve enne münkeran ve nekiyran hakkun * ve vâ’deke hakkun * ve ennessâate âtiyetün lâ raybe fihâ * ve ennallâhe yeb’asü men filkubûri * alâ zâlike nahyâ ve aleyhi nemûtü ve aleyhi nüb'asü ğaden ve lâ nerâ azâben inşâ’allâhu teâlâ.. 85
Allahümme innenâ zalemnâ enfüsenâ fağfir-lenâ evzârenel-kebâ’ira vel-lememe fe-innehû lâ yagfirühümâ illâ ente *vehdinâ li-ahsen-il-ahlâki fe-innehû lâ yehdî li ahsenihâ illâ ente 86
lebbeyke ve seâ’deyke vel-hayru küllü hû bi-yedeyke nestağfiruke ve netûbü ileyke * êmennê Allâhümme bimâ erselte min rasûlin * ve êmennê Allâhümme bimâ enzelte min kitâbin fe saddaknâ 87 Allâhümmemle' ev cühenâ minke hayê-en ve kulûbenâ minke hubûrâ. 88
Allâ hümmec’alnâ luhûmen ve zalifen ve lâ tec’alnâ danînen ve amînen ve nemîmen ve neffâcen ve dâhisen.. 89 Allâhümme innâ ne’ûzü bike min-el-hebremeti vel-ce’veti ve minel-utuvvi vel-hatrabeti vel-haylûleti velfeyheci ver-rat'ı vel-atli ver-ramê’i vel-fitnetid-dehmâ’i vel-maîşet-id-dankâ’i 90 Al-i lahümmec’al evvele yevminâ hêzê salâhen * ve evsatahu felâhen * ve âhirahü necâhen..vahtim lenê bis-saâdeti veş-şehêdeti vet-tevbeti vel-mağfirati vel-îmân. 91
*Allâhümmec’al evvelehû rahmeten ve evsatahû zehêdeten ve âhirehu tekrimeten.. 92 Allâhümmerzuknâ min-el-ayşi erğadehu * ve min-el-umri es’adehu* ve min-er-rızki evsa’ahu.. 93 Allâhümmâ’fu annâ bi-afvike * vahlüm aleynâ bi-fadlike * sübhânekâllahümme ve bi-hamdike lâ uhsî senâ’en aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike azze cârüke *ve celle senâ’üke * ve lâ yühzemü cündüke * ve lâ yuhlefü vâ’düke * ve lâ ilahe ğayrüke.. 94
Sübhaneke mâ abednâke hakka ıbâdetike yâ mâ’bud..95 Sübhâneke mâ arafnêke hakka mâ’rifetike yâ mâ’rûf. 96 Sübhâneke mâ zekernâke hakka zikrike yâ mezkûr.. 97 Sübhâneke mâ şekernâke hakka şükrike yâ meşkûr. 98
Allâhümme ev-zı'nâ şükra mâ en’amte bihi aleynâ * fe-inneke entallâhüllezir-tefe’at an sıfetil-cibilli sıfâtü kudretike ve lâ zıdde şehideke hıyne fetart-el-mêrûşe ve lâ nidde hacezeke hıyne berâtel-havêbêt 99
Allâhüm-me innâ ne’ûzü bike min cahmetin lâ tedme’u * ve min cenânin lâ yefze’u *ve min kalbin lâ yahşa’u *ve min duâil lâ yûkbelü * ve min ılmin lâ yenfeu 100 ve min kavlin lâ yüsme'u * ve min nefsin lâ teşbe'u * ve min avêz-il-mâ’un.*. Allâhümme fehhimnâ esrâra kurânike * ve elbisnâ melâbise envârike vağmisnâ fi râmuz-il letâifi * ve efid aleynâ min avêrif-il-meârifi 101
Yâ nûr-el-envâri yâ latîfü yâ settârü * nes’elüke en tusalliye alâ seyyidinâ Muhammedin nebrâs-il-enbiyâ’i ve ney-yir-il-evliyâ’i ve zibrikân-il-asfiyâ’i ve yûhis-sakaleyni ve ziyâ-il-hâfikayni * ve en terfe’a vücûdenâ ilâ felek-il-irfâni ve en tüsebbite şühûdenâ fi makam-il-ihsâni 102 yâ Allâhu yâ nûru yâ vâsi’u yâ ğafuru * yâ men-is-semâ’ü bi-emrihî mebni-yetün * vel-ğabrâ’ü bi-kudretihi medhiyyetün * veş-şevâhiku bi-hikmetihî mersiyyetün * vel-kamerâni bi-fadlihi mudîetün 103 nes’elüke bismikelleziî terakrakat minh-ül-hunnesü vel-ezherâni ve tecelcelet minh-ül-anênü hırzen mâni’an ve nûran sâtı’an yekâdü senâ berkıhî yezhebü bil-ebsâri 104
yukallib-ül-leyle ven-nehêra inne fî zâlike le-ıbraten li-ülil-ebsâri 105
Tâ-sîn-mîm.. Ve ne’ûzü billâhil -aliyyil-azîmi min-el-maâzifi vel-ızati vel-mahzûrî * vel-mümâhaleti vel-ğımari ve min keydil-füccêri ve min havâdis-il-asrâni ve min şerril-ecerrâni 106
Yâ hafîzu ihfeznâ..* yâ veliyyü yâ vâlî* yâ aliy-yü yâ âli * yâ men lâ ilâhe illâ hüve * lâ yâ’lemü ehadün keyfe hüve illâ hûve* yâ Allahü.. * Yâ hayyü * yâ kayyûmü..*yâ hakku * yâ vâhidü * yâ ehadü * yâ samedü * yâ vehhêbü *yâ fettâhü * yâ muhyî * yâ mümîtü * yâ kahhârü *Yâ selâ-mü.. 107 Selâmün kavlen min Rabbir- Rahiym.. 108 Fese-yekfîkehümüllâhu ve hüves-semî’ul-alîm.. 109 hüvallâ-lıüllezî lâ ilâhe illâ hüve* Âlimül ğaybi veş-şehêdeti hüver-Rahmân-ür-Rahîm..110
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hüve * el-melik-ül kuddûs-üs selâm-ül mü’min-ül müheymin-ül azîz-ül cebbâr-ül mütekebbir-ul -hâlık-ul bâri-ül musavvir-ül gaffâr * el mübdi-ül muîd-ül berr-ül muhsır-rezzâk-ül kâbid-ul bâsit-ul hâfıd-ur râfi-ul mu’izz-ül müzill-ül mukît-üs-sâdık-ül bâkir-ra’ûf-ün nâfi-ud-dârr-ül mühlik-ül mukaddim-ül mu’ahhir-ül afüvv-ül-ğaniyy-ül muğnil müntekım-üt tevvâb-üs semî-ul alîm-ül-basîr..111
Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîlü * ni'mel-Mevlâ ve ni’men-nasîr..* Ğufrâneke Rabbenâ ve ileyk-el masîr. 112 Yâ dâ’imen bilâ fenâ’in * ve yâkâ’imen bilâ zevalin * ve yâ müdebbiran bilâ vezîrin * Sehhil aleynâ ve alâ ebeveynâ ve alâ cemîı talebetin-nûril mü'minîne vel mü'minâti kâffeten külle asîr 113
Allâhümme lâ mâni’a limâ â’tayte * ve lâ mû’tıye limâ mena' te * ve lâ râdde limâ kadayte * ve lâ mübeddile limâ hakemte * ve lâ yenfa’u ‘ zel-ceddi mink-el-ceddü 114
(Sübhâne Rabbiy-el aliyyil azîm*el hasîb-il hakem-il adl-ir rakîb-il bâzih-iş şâmih-il mücîb-il ğaniyyir raşîd-is sabûr-il celîl-il bedî-in nûr-il muksit-il câmi-ıl mû’t-ıl-mâni..115
Lâ ilâhe illâllah-ül vekîl-üş-şehîd..* Lâ ilahe illâllâh-ül metîn-ül mecîdü.. Lâ ilâhe illâllah-ül vâhidül vêlî * Lâ ilâhe illâllâh-ül mâcid-ül müte’âli..116 Â’dednâ likülli hevlin lâ ilâhe illallâhü * ve likülli rağsin elhamdü lillâhi *veli külli rahâ’in eş-şükrü lillâhi * ve likülli u’cûbetin sübhânallâhi *ve likülli lezenin hasbiyallâhü * ve likülli ismin estağfirullâh *ve likülli şecvin mâşâ’allâhü * ve likülli kadâ’in ve kaderin tevekkeltü alâllâhi * ve likülli musiybetin innâlillâhi * ve likülli tâ’atin ve mâ’siyyetin lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi * ve likülli şecebin isteantü billâhi.. 117
Allâhümme innâ asbahnâ nüşhidüke ve nüşhidü melâ’iketeke ve hamelete arşike ve enbiyâ’eke ve cemi’a halkıke * bi-enneke entallâhüllezî lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke *ve enne seyyidenâ Muhammeden abdüke ve resûlüke..*
*Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah-il aliyyil-aziym 118
Yâ Rahman-ed-dünyâ ve yâ Rahîm-el âhireti fâ’fü annâ vağfir lenâ verhamnâ ente Mevlâna ve ente hayrur-Râhimîn..119
Bismillâh-iş şâfi hüvallâhü..*
Bismillâh-il-kâfi hüvallâhü..*
Bismillâh-il-mu’âfî hüvallâhü..*
«Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil-ardi ve lâ fis-semâ’i ve hüves-semî-ul-aliym…120
Allâhümme yâ muhyî ehyinâ hayêten tayyibeten bis-sıhhati vel âfiyeti fî dârid-dünyâ vel-âhireti inneke alâ külli şey'in kadîr. 121
Fallahu hayrün hafızan ve hüve erham-ür-Rahimiyn. 122
Vallâhü min verâ’ihim muhîtun * bel hüve Kur’ânün mecidün * fî levhımmahfûz.. 123
Hâfizû ales-salâvâti ves-salât-il vustâ ve kûmû lillâhi kânitîne 124 in küllü nefsin lemmâ aleyhâ hâfizün* Ni’mel hâfizu Allâh * yâ hâfizu * ıhfeznâ min külli şerrin ve darrin 125
Sümme enzele aleyküm min bâ’dil ğammi emeneten nu’âsen yağşâ tâ’ifeten minküm
ve tâ’ifetün kad ehemmethüm enfüsühüm yezunnûne billâhi ğayral-hakkı zannel-câhiliyyeti yekûlûne hel lenâ min-el-emri min şey’in kul innel-emre küllehû lillâhi *yuhfûne fî enfüsihim mâ lâ yubdûne leke * yekûlûne lev kâne lenâ min-el-emri şey’ün mâ kutilnâ hâhünâ kul lev küntüm fi büyûtiküm leberazellezîne kütibe aleyhim-ül katlü ilâ medacı’ıhim ve liyebteliyallâhu mâ fî sudûriküm ve li-yumahhısa mâ fî kulûbiküm vallâhü alîmün bi-zât-is-sudûr. 126 Ellezîne yekûlûne Rabbenâ innenâ âmennâ fağfir lenâ zünûbenâ ve kınâ azâb-en-nâr..127 Es-sâbirîne ves-sâ-dıkıyne vel-kânitıyne vel-münfikîne vel-müstağfirîne bil-eshâr..128 Şehidallâhü ennehû lâ ilâhe illâ hüve vel-melâ-iketü ve ulûl-ilmi kâ-imen bil-kıstı lâ ilâhe illâ hüvel-azîz-ül hakîm..129 înned-dî ne indallâh-il-islâm..130
Fesübhânallâhi hıyne tümsûne ve hıyne tusbihûn..131 Ve lehül-hamdü fis-semâvati vel-ardi ve aşıyyen ve hıyne tuzhirûn.. 132
Yuhric-ül hayye min-el-meyyiti ve yuhric-ül meyyite min-el-hayyi ve yuhyil-erda bâ’de mevtihâ ve kezâlike tuhracûn.. 133 İnnî tevekkeltü alellâhi Rabbî ve Rabbüküm mâ min dâbbetin illâ hüve êhızün bi-nâsiyetihâ inne Rabbî alâ sırâtin müstakîm.. 134 Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alellâhi ve kad hedâna sübülenâ ve lenasbiranne alâ mâ êzeytümûnâ ve alellâhi fel-yetevekkelil mütevekkilün. 135
Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhü lenâ hüve Mevlânâ ve alellâhi fel-yetevekkel-il mü’minûn.. 136 ve in yemseskallâhü bi durrin felâ kâşife lehû illâ hüve ve in yüridke bi hayrin felâ râdde li fadlihi yüsıybü bihî men yeşâü min ıbâdihî ve hüvel ğafûrur-Rahîm. 137 Ve mâ min dâbbetin fil-ardi illâ alellâhi rızkuhâ ve yâ’lemü müstekarrehâ ve müstevde’ahâ küllün fi kitabin mübiyn.. 138 Ve ke-eyyin min dâbbetin lâ tahmilü rızkahâ Allâhü yerzükuhê ve iyyâküm ve hüves-semî-ul-alîm.. 139 Mâ yeftahıllâhu linnâsi min rahmetin felâ mümsike lehâ ve mâ yümsik felâ mürsile lehû min bâ’dihi ve hüvel azîz-ülhakîm.. 140
Ve lein se’eltehüm men halâk-as-semâvati vel-arda le-yekulünnallâhü kul efera-eytüm mâ Ted’une min dûnillâhi in erâdeniyallâhü bi-durrin hel hünne kâşifâtü durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hünne mümsikâtü rahmetihi kul hasbiyallâhü aleyhi yetevekkel-ül-mütevekkilûn.. 141 Ve mâ ce’alehullâhü illâ büşrâ leküm ve li-tatma’inne kulûbüküm bihi ve men-nasru illâ min indillah-il azîz-il-hakîm.. 142
(Kêf-Hê-yê-ayn-sâd.*. Hâ-mîm.. Ayn-sîn-kâf..
İkfinâ verhmnâ hüvallâh-ül-kâdir-ül kâhir-üz zâhir-ul bâtın-ül fâtir-ül lâtîf-ül habîr. 143 Kavlühül-hakku ve lehülmülkü yevme yünfehu fis-sûri âlim-ül gaybi veş-şehêdeti ve hüvel-hakîm-ül-habîr.. 144 Yâ hannânü Yâ mennânü Yâ bedî’as-semâvâti vel-ardi..* Yâ hayyü yâ kayyûmü Yâ zel-celâli vel-ikrâm.. 145 Nes’elüke bi-ızam-il-lâhutiyyeti en tenkule tıbê’anê min tıbêıl-beşeriyyeti ve en terfe’a mühecenâ me’a melâ’iketik-el ulviyyeti. 146
Yâ muhavvil-el havli vel-ahvâli havvil hâlenâ ilâ ahsen-il hâl..147 Sübhânekâllâhümme ve bi-hamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfirüke ve etûbü ileyke.. 148 Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin-is-sâbikı ilel-enâmi nûrühû rahmetün lil-âlemîne zuhûruhû adede men medâ min-el-beriyyeti ve men bekıye ve men saide minhüm ve men şakıye salâten testağrik-ul adde ve tuhıytu bil-haddi salâten lâ ğâyete lehê ve len tihê-e ve lâ emede lehê ve len kıdâ’e salâtek-el-letî salleyte bihâ aleyhi ve alâ âlihî ve sahbihî ve itratihî misle zâlike..*
Bi rahmetike yâ Erhamer-Râhimîn. 149
* Sübhâne rabbike rabbil ızzeti ammâ yesıfûn .* Ve selâmün alel mürselîn.* Vel hamdülillâhi rabbil âlemîn. 150
Allâhümme rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes-semî’ul alîmu.* Allâhümme e’tınâ külle hayrin ve eıznâ min külli şerr 151 Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin tıbbil kulûbi ve devâihê ve âfiyetil ebdêni ve şifâihê ve nûr-il ebsâri ve dıyâihâ ve alâ êlihî ve sahbihî ve sellim.*Elhamdülillâhi rabbil âlemîn.* Ves-salâtü ves-selâmü alâ rasûlinâ Muhammedin Ve êlihî ve sahbihî ecmeîn. 152
Allâhümme bi hakkı kelâmikel kadîmi ve Rasûlikel kerîm.* Ve bi hakkı cemîıl enbiyâi vel mürselîn.* Ve bi hurmetil evrâd-ı kudsiyyeti ve mâ fîhê min hakâik.*Yâ kâdıyel hâcât.* Ve yâ dêfial beliyyât.* İdfe’ annâ belâyâ.* Verzuknâ ve üstâzenâ ve vâlideynâ ve tullebeten-nûri bi husnil hâtimeti Âmîn…Âmîn….Âmîn…153
Ve sallalâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellim teslîmen kesîrâ. 154
Kaynak: http://www.kunfeyekun.org/forum/kf/evrad-i-kudsiye-dinle-aciklamasini-oku.14496/
Evradı Kudsiye Hakkında:
Bu dua ve evrad çok kudsi ve kerametli bir duadır. Bu duanın sahibi büyük mutasavvıf Hz. Şah-ı Nakşibendi'dir.Evrad-ı Kudsiye, Şah-ı Nakşibend'in (r.a.) alem-i manada Peygamber Efendimizden aldığı bir derstir. Bediüzaman Hazretleri; "Münafık düşmanlarımın maddi ve manevi zehirlerine karşı gerçi Cevşen ve Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibend beni ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardılar" (Emirdağ Lahikası, s. 129) demek suretiyle onların kudsiyetini güzel bir şekilde belirtir.
EVRAD-I KUDSİYE AÇIKLAMASI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
1. Allah’ım! Sen bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan Melik’sin; varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay’sın; varlığınla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm’sun; Kâinattaki bütün varlıkların dayandıkları tek gerçek Senin isim ve sıfatlarının tecellileridir ve Sen, zâtın gerçek olduğu gibi, şuûnat, sıfât, isim ve fiilleri de gerçek olan Hak’sın; peygamber ve kitaplar göndererek Kendini tanıttıran ve razı olacağın şeyleri insanlara, cinlere ve dilediğin varlıklara bildiren Mübîn’sin.
2. Öyle ki, Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Sen benim Rabbimsin, zira beni Sen yarattın. Ben ise Senin kulunum. Sana verdiğim söze ve vaadime gücüm yettiği kadar bağlıyım. Yaptığım kötülüklerin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nîmetin olan iyilik ve sevaplarımla huzuruna geliyor ve günahlarımla birlikte Sana dönüyorum. Günahlarımı affet, çünkü günahları bağışlayan başka kimse yok, ancak Sen varsın,
ey az çok, küçük büyük her türlü günahı her tevbede bağışlayan Gaffâr ve Gafûr!
3. Allah bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehtir. Bütün hamdler, övgü, minnet ve
teşekkürler Allah’a aittir. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür ve yüceler yücesidir. Varlık âlemine çıktığımız andan itibaren yaratılış gayemize ulaşıncaya kadar her türlü tehlikeden, olumsuz hal ve tavırlardan bizi kurtaracak kudret; bütün istek ve arzularımıza bizi kavuşturacak kuvvet, ancak yüceler yücesi büyük olan Allah’ın kudret ve kuvvetidir.
4. “O, kâinat yok iken var olan Evvel, bütün varlık yok olsa bile bâkî kalan Âhir, bütün varlıkları kuşatan Zâhir ve her varlığın içine hükmeden Bâtın’dır ve O her şeyi çok iyi bilendir.” (Hadid:3)
5. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O birdir; Onun hiçbir ortağı yoktur. Mülk tamamen Ona aittir. Hamd, teşekkür ve minnet Ona mahsustur. Hayatı veren de, ölümü veren de Odur. O kendisine asla ölüm ârız olmayan ezelî hayat sahibidir. Bütün hayırlar Onun elindedir. Her şeyin ve herkesin dönüşü de Onadır. Onun her şeye gücü yeter.
6. Sen bütün kusurdan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin ey zerreden Arşa kadar her şeyi büyüklüğüyle kuşatan ve yüceliği bütün varlıklar tarafından tasdik edilen Azîmü’l-Muazzam!
7. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey varlığıyla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tuttuğu halde Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan ve bütün varlıklar tarafından daima hürmet edilen Kayyûmu’l-Mükerrem
8. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kullarına peygamberler gönderen ve bütün ölüleri haşirde tek bir emirle diriltip huzurunda toplayan Bâis!
9. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kâinatta her şeyin bir sonu olduğu halde Kendisi bâkî olan ve bütün mülk ve servetin ezelî ve ebedî sahibi olan Vâris!
10. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden
ve ortaktan münezzehsin, ey gücü her şeye yeten ve hiçbir şey Kendisine ağır gelmeyen Kàdir!
11. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey kâinattaki her şeyi sonsuz kudretine boyun eğdiren Muktedir!
12. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bütün sırları ve gizlilikleri bilen Âlim!
13. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey yer ve göktekileri dirilten Bâis!
14. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendisine bütün yaratıkların ibadet ettiği Ma’bud!
15. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey İlahî aşk ve cezbeyi takdir eden Mukaddir!
16. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendisine âfetler bulaşmayan!
17. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey zamanları ve vakitleri meydana getiren! Kadrin yücedir. Zâlim ve müşriklerin söyledikleri şeylerden son derece uzak, yüce ve büyüksün!
18. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey köle ve esirleri azât eden!
19. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey sebepleri yaratan, sebep ve sonuca birlikte hükmeden!
20. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey Kendine asla ölüm ârız olmayan Hay ve Kayyûm! Zira Sen varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay’sın; ve varlığınla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan ve onlara bekà veren; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm’sun.
21. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey benim ve bütün insanların İlâhı!
22. Bizi bizzat Sen yarattın ve bizi, yarattığın varlıkların pek çoğundan üstün kıldın. Hamd ve nimet ancak Sana aittir!
23. Bolluk, genişlik, kudret ve yücelik ancak Sana mahsustur ve bütün nimetler de Sana aittir.
24. Sen sonsuz bereket ve hayırların sahibisin ey Rabbimiz, şanın pek yücedir! Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyoruz.
25. Allah’ım! Sen Evvel’sin; Senden önce hiçbir şey yoktu.
26. Sen Âhir’sin; Senden sonra hiçbir şey yoktur.
27. Sen Zâhir’sin, her varlığı dışından kuşatırsın; Sana hiçbir şey benzemez.
28. Sen Bâtın’sın, her varlığın içine hükmedersin; Seni gören hiçbir şey yoktur.
29. Sen çok değilsin, birsin ve teksin.
30. Sen yardımcıya ihtiyacı olmayan sonsuz kudret sahibisin.
31. Sen yol göstereni olmadan bütün varlıkların idâre ve tedbirini görensin.
32. “De ki: Ey mülkün hakikî sahibi olan, âlemlerde dilediği gibi tasarruf eden Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Sen dilediğini aziz eder, yükseltir, dilediğini de zelil kılar, alçaltırsın. Bütün hayır ve iyilik yalnız Senin kudretindedir. Sen her şeye kàdirsin.”
33. “Geceyi gündüze, gündüzü de geceye sokar değiştirirsin. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde rızıklandırırsın.” (Âl-i İmran: 26-27)
34. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bu dünyada bütün varlıklardan perdelenmiş olan!
35. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey vakar ve büyüklük perdesine bürünen!
36. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey her şeyin gerçek sahibi.
37. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey sonsuz kudret sahibi ve yüceler yücesi olduğundan pek büyük izzeti olan.
38. Ve ey göklerin yedi katında ve Cennette olanları bilen!
39. Ve ey kalplerden geçen tereddüt ve terennümleri ve içten geçenleri bilen!
40. Ve ey Mekke ve Medine’yi diğer şehir ve beldelerden üstün kılan!
41. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey yerin üstünde ve altında olanları bilen!
42. Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehsin, ey bu dünya gözüyle görünmekten yüce ve lâtif olan!
43. Sen sonsuz bereket ve hayırların sahibisin ey Rabbimiz, şanın pek yücedir! Senden başka Rab ve Senin dışında hüküm ve kuvveti sonsuz bir hükmedici yoktur.
44. Allah’m! Sen nimetlerin asıl sahibi olan ve varlıklara çeşitli vesilelerle nimetler ihsan eden Mün’im; her bir varlığı
en güzel sûrette yaratıp ihsanlarınla onlara üstünlükler kazandıran Müfaddıl, ayağı sürçenlerin elinden tutup hatalarını bağışlayan Mukîl ve kullarının şükürlerine daha güzeliyle karşılık veren Şekûr’sun!
45. Şahitlik ederim ki, hiç şüphesiz Sen, bütün kemal sıfatların sahibi, noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah’sın. Ki, Senden başka ilâh yoktur. Sen hem benim, hem her şeyin Rabbisin. Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizliyi ve açık olanı bilensin. Yücesin, büyüksün ve üstünsün.
46. Tâ hâ, Tâ sîn mîm, Tâ sîn, Yâ sîn, Hâ mîm, Ayn sîn kàf. “O iki denizi salıverdi ki, o denizler birbirleriyle karşılaşırlar. Aralarında ise bir engel vardır; birbirine karışmazlar.” (Rahmân: 19-20)
47. “Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hay’dır; ezelî ve ebedî hayat sahibidir. O Kayyûm’dur; varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmadığı gibi, bütün eşyâ Onun yaratmasıyla, tedbir ve idaresiyle devam eder ve vücutta kalır, bekà bulur. Onu ne uyuklama tutar, ne de uyku, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona ârız olamaz. Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Onun katında, Onun izni olmaksızın kim şefaat edebilir? O bütün yaratıkların geçmiş ve gelecekteki bütün hallerini bilir. Onun yarattığı varlıklar ise, Onun dilediği kadarından başka, İlahî ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Onun hâkimiyet ve saltanatı gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri tasarrufu altında tutmak Onun kudretine ağır gelmez. En yüce ve en büyük olan da ancak Odur.” (Bakara: 255
48. Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm, Hâ mîm. İş bitti, İlâhî yardım geldi, dalâlet ehline böyle bir yardım ulaşmaz ve bize galip gelemezler.
49. “Hâ mîm. Bu Kitap, kudreti her şeye galip olan, ilmi her şeyi kuşatan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı şiddetli ve lütfu bol olan Allah tarafından indirilmiştir. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Dönüş ancak Onadır.” (Mü’min: 1-3).
50. Allah, kudretiyle dilediğini yapar, izzetiyle dilediği şeye hükmeder.
51. Küçük büyük bütün varlıkların kudretine boyun eğdiği mutlak hâkimiyeti karşısında, Onunla mücâdele edebilecek hiçbir varlık yoktur. Mülkünde Onun hiçbir ortağı da yoktur.
52. Allah’ı her türlü noksan ve çirkin sıfattan tenzih eder ve Ona hamd ederiz. Bütün istek ve arzularımıza kavuşturacak kuvvet, ancak Allah’ın sonsuz kudretidir. Allah’ın dilediği şey olur, dilemediği şey ise olmaz.
53. Biliyorum ki, muhakkak Allah her şeye kàdirdir.
54. Hiç şüphesiz Allah ilmiyle her şeyi mutlak sûrette kuşatmıştır; her şeyin sayısını ve ölçüsünü tek tek bilir.
55. Allah’ım, bizi gazabınla öldürme, ibret verici azâbınla helâk etme. Bundan önce bizi affet, ey merhametlilerin en merhametlisi.
56. Bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan; hiçbir şekilde hiçbir noksanı olmayan, kâinatta görünen bütün kusurlar asla kendinde bulunmayan, sapıtmışların söyledikleri batıl düşüncelerden sonsuz derece yüce olan, kâinatı dâima temiz tutarak güzelleştiren ve her bir varlık tesbihatıyla kudsî isimlerini her tarafta ilân eden Allah her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
57. Mülk ve melekûtün sahibi her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
58. İzzet, azamet, heybet, kudret, büyüklük, haşmet, güzellik, mükemmellik, sonsuzluk, saltanat ve hâkimiyet sahibi olan Allah her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır.
59. Bütün varlıkların gerçek maliki ve onlarda görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibi olan Melik; varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay, her türlü noksan ve çirkinlikten münezzeh ve uzaktır. Ki O uyumaz, ölmez, ebedî, bâkî ve sonsuzdur. Ve O bütün varlıkların Kendisini tesbih ettiği Subbûh; hiçbir şekilde hiçbir noksanı olmayan, kâinatta görünen bütün kusurlar asla Kendinde bulunmayan, sapıtmışların yakıştırdıkları batıl düşüncelerden sonsuz derece yüce olan, kâinatı dâima temiz tutarak güzelleştiren ve her bir varlık tesbihleriyle kudsî isimlerini her tarafta ilân eden Kuddûs’dür. O benim Rabbim ve meleklerin ve ruh’un (Cebrâîl’in) Rabbidir.
60. Allah’ım ilminden bize ilim öğret, Seni hakkıyla tanıyacak anlayış ver, yardımını üzerimize zırh yap.
61. Allah’ım, bizi Sana şükreden, Seni zikreden, Sana sığınan, Sana itaat eden, Sana boyun eğen, Sana kusurunu itiraf edip yalvaran ve Sana tevbe eden kimseler eyle.
62. Allah’ım tevbemizi kabul eyle, ruhumuzu temizle, verdiğimiz sözleri ifa etmeyi nasip eyle, içimizdeki kinleri yok et ve kalplerimizden intikam, kin ve düşmanlığı gider.
63. Allah’ım, ansızın ortaya çıkan kıtlıktan ve bilinen yangınlardan… din düşmanlığından, gafletten, rahata düşkünlükten, hakkı kabul etmemekten ve helâk eden gizli felâketlerden Sana sığınırız.
64. Allah’ım, bize,
günahlardan bizi çekip çıkaracak korkunu, Cennetine koyacak ve oraya ulaştıracak itaat ve ibâdetini, dünya ve âhiret musibet-lerini hafifletecek güçlü îmânı nasip eyle.
65. Bizi en hayırlı kullarınla birlikte haşret. Kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizle maneviyatımızı güçlendirecek hayırlar kazanmayı nasip et. Bu kazancımızı da ebedî ve kalıcı kıl. Bize zulmedenlerden intikamımızı al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Hatalarımızı affet. Belâları başımızdan def et. Hastalarımıza şifâ ver. Gönüllerimizi nurlandır. İhtiyaçlarımızı gider. Ailemizden büyüklerimize ve küçüklerimize merhamet et. Allah’ım, bu geçici dünyayı en büyük kaygımız ve ilmimizin de son hedefi kılma. Bize dinî ve dünyevî musibetler verme. Günahlarımız sebebiyle, bize merhamet etmeyecekleri başımıza musallat etme. Bize rızık ver. Çünkü Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.
66. Allah’ım biz Senden, öyle bir rahmet diliyoruz ki, onunla korku ve şaşkınlığımızı hayra yönelt, dağınık hâlimizi ve işlerimizi düzene koy, hastalarımıza şifâ ver, işlerimizi ve vakitlerimizi ha-yırlı ve bereketli kıl ve mükemmelliğe giden yolu bize ilham et.
67. Allah’ım, kâinatı kaplayan Samedâniyetinle bütün varlıklar her hâliyle Sana muhtaç olmuşlar ve Sen ise hiçbir şeye muhtaç değilsin. Her şeyi kuşatan Vahdâniyetinle kâinat bir hane gibi idare ediliyor ve her şey Senin birliğine delâlet ediyor. Her yerde tecelli eden Ferdâniyetin bir ortağın bulunmasını reddediyor ve Senin tek bir ferd olduğunu gösteriyor. Apaçık izzetin ise isyan,
günah ve kusurları istemiyor. Geniş rahmetinle bütün varlıklar saadet içinde gelişip serpiliyorlar. Allah’ım Samedâniyetin, Vahdâniyetin, Ferdâniyetin, apaçık İzzetin ve geniş Rahmetin hürmetine kulaklarımıza nur, gözlerimize nur, kabirlerimize nur, kalplerimize nur, duygularımıza nur, ruhlarımıza nur ve önümüze nur vermeni diliyoruz.
68. Allah’ım, ilmimizi, nûrumuzu ve hilmimizi artır. Bize açık ve gizli nîmetler ver.
69. Dinimiz için Allah bize yeter.
70. Dünyamız için Allah bize yeter.
71. Kaygılandığımız şeylere karşı, bütün canlıları çeşitli duy-gularla donatıp sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini önlerine seren ve iyiliği bol Kerîm Allah bize yeter.
72. Bize zulmedenleri hemen cezalandırmayıp, cezalarını sonraya bırakan ve kuvveti bütün kâinatı kaplayan, bütün varlıkları zapt ederek hükmü altına alan Halîm ve Kavî Allah bize yeter.
73. Bize kötü tuzak kuranlara karşı azabı şiddetli olan Allah bize yeter.
74. Ölüm ânında, rahmeti her şeyi kuşatan ve imanlı kullarına çok özel ihsan ve şefkatte bulunan Rahîm Allah bize yeter.
75. Kabirdeki sorgu ânında, sonsuz şefkatini gösterip ihsanda bulunan Raûf Allah bize yeter.
76. Kıyâmetteki hesap ânında sonsuz cömertliğini sergileyip ikramda bulunan Kerîm Allah bize yeter.
77. Haşirde amellerin tartıldığı zaman kullarına sonsuz lütuflarda bulunan Lâtif Allah bize yeter.
78. Cennet ve Cehennemdeki, her şeyi hikmetle yaratan, nizam ve intizamla donatan Hakîm Allah bize yeter.
79. Sırat Köprüsünden geçerken, kullarına sonsuz kudretiyle yardım eden Kadîr Allah bize yeter.
80. “Kemal sıfatların sahibi ve noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah bana yeter. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Ona tevekkül edip güvendim. O Arş-ı Azamın sahibidir.” (Tevbe:129)
81. Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün! Merha-ba ey mutlu gün! Ve merhaba ey kâtip ve şahit melek! Şu söy-lediklerimizi bizim için yaz:
82. Ezelden ebede kadar varlıkların halleriyle ve dilleriyle yaptıkları sonsuz hamdler, şükürler ve övgüler yalnız Kendisine ait olan Hamîd; her şeyin üstünde sonsuz derece bir şeref sahibi ve sonsuz takdis ve övgülere lâyık olan Mecîd; dilediğini dilediği şekilde yükselten, yücelten ve herkese lâyık olduğu rütbeyi ve mertebeyi veren Refî’; yarattığı varlıkları çok seven ve onlara da Kendisini her vesileyle sevdiren Vedûd; bütün sıfat, isim ve fiilleriyle her şeyi kuşatan Muhît; mahlûkatı hakkında dilediğini yapan Fa’âl Allah’ın adıyla.
83. O kuluna şah damarından daha yakındır.
84. Allah’a îman etmiş, Ona kavuşmaya inanmış ve delillerini kabul etmiş, Allah’ın ulûhiyeti dışında başka ilâhları inkâr etmiş ve Allah’a tevekkül etmiş olarak sabahladık.
85. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini, Arşını taşıyan meleklerini şâhid tutuyoruz ki: O bütün mükemmel sıfatlara sahip ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. Kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur, O tektir. Onun ortağı yoktur. Ve yine şahadet ediyoruz ki: Muhammed (a.s.m.) Onun kulu ve Resulüdür. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kevser Havuzu haktır. Şefaat haktır. Kabirde sorguya çeken Münker ve Nekir melekleri haktır. Allah’ın verdiği söz haktır. Muhakkak Kıyamet Günü gelecektir ve bunda hiçbir şüphe yoktur. Allah, kabirde yatanları da diriltecektir. İşte biz bu inançla yaşıyor, bu inançla öleceğiz, bu inançla yarın diriltileceğiz ve azap da görmeyeceğiz, inşaallahu teâlâ.
86. Allah’ım, hiç şüphesiz biz nefsimize zulmettik. Sen bizim büyük, küçük bütün günahlarımızı bağışla. Çünkü onları Senden başkası bağışlayamaz. Bizi ahlâkın en güzeline ulaştır, çünkü Senden başka ahlâkın en güzeline ulaştıracak kimse yoktur.
87. Emret Allah’ım, seve seve emrini yerine getirmeye hazırız. Her türlü hayır Senin elindedir. Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyoruz. Îman ettik Allah’ım, gönderdiğin her peygambere… Îman ettik Allah’ım, indirdiğin her kitaba… Ve bunları tasdik ettik.
88. Allah’ım, katından gelecek hayâ ile yüzlerimizi, katından gelecek huzur ve saadetle kalplerimizi doldur.
89. Allah’ım, bizi cömert, eliaçık ve minnetsiz verenlerden eyle. Kendini geliştirmeyen, lâf taşıyan, kendini beğenen ve bozgunculuk yapan insanlardan eyleme.
90. Allah’ım, oburluktan, kıtlıktan, haddini aşmaktan, geçimsiz olmaktan, kötü zandan, sarhoş edici içkilerden, bolluk içinde gaflete düşmekten, kötülük yapmaktan, verilen habere zan ile yaklaşmaktan, karanlık fitneden ve geçim darlığından Sana sığınırız.
91. Allah’ım, bugünümüzün başını iyilik, ortasını kurtuluş, sonunu ise başarı eyle! Onu bizim için saâdet, şehâdet, tevbe, bağışlanma ve îman ile sona erdir.
92. Allah’ım, bugünümüzün başlangıcını rahmet, ortasını
fânî şeylerden uzaklık, sonunu da maddî ve manevî ziyafet eyle.
93. Allah’ım, bize hayatın en genişini, ömrün en mutlusunu, rızkın da en bolunu ihsan et!
94. Allah’ım, affınla bizi bağışla, bize fazl u kereminle muâmele et, günahlarımızdan dolayı bizi hemen cezalandırma. Sana hamd ediyor ve Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ediyorum. Ben Seni lâyıkıyla övmekten acizim; Sen, Zâtını medih ve senâ ettiğin gibisin. Şânın yücedir, Kendini övmen ne muhteşemdir. Senin askerin asla mağlûp edilemez. Sana verilen sözden dönülemez ve Senden başka hiçbir ilâh yoktur.
95. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Sana lâyıkıyla ibâdet edemedik, ey bütün varlıkların Kendisine itaat ve ibadet ettiği Mâbud!
96. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Seni hakkıyla tanıyamadık, ey peygamberlerle, semâvî kitaplarla ve kâinat kitabıyla Kendini tanıtan Mâruf!
97. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Seni gereği gibi zikredemedik, ey bütün mahlûkatın Kendisini her an zikrettiği Mezkûr!
98. Sen bütün noksan ve çirkin sıfatlardan münezzehsin! Sana lâyık şükrü yapamadık, ey bütün mahlûkatın Kendisine şükrettiği Meşkûr!
99. Allah’ım, bize verdiğin nimetlerin şükrünü eda etmeyi nasip eyle! Şüphesiz Sen öyle Allah’sın ki, kudretinin sıfatları, yarattığın varlıkların sıfatlarından yücedir. Sen insanı yaratırken, buna şâhit olan başka bir ilâh yoktu. Ruhları yaratırken, Seni engelleyecek hiçbir ortağın yoktu.
100. Allah’ım ağlamayan gözden, korkmayan kalpten, huşû duymayan gönülden, kabul edilmeyen duâdan, fayda vermeyen ilimden, dinlenilmeyen sözden, doymayan nefisten, küçük de olsa yardım etmeyi sevmemekten Sana sığınırım.
101. Allah’ım, bize Kur’ân’ın sırlarını anlamayı nasip eyle. Bizi nurlandır. Bizi lütuf deryâsına daldır. Üzerimize en güzel mârifetleri yağdır.
102. Ey Nurların Nûru! Ey varlıkları, nazik ve lâtif güzelliklerle yaratıp onlara lütufta bulunan ve ilmi bütün varlıkların inceliklerine nüfuz eden Lâtîf! Ey ayıp ve kusurları örten ve çirkinlikleri perdeler altında saklayan Settâr! Peygamberlerin kandili, evliyâların yıldızı, hâlis ve seçkin kullarının ay ve güneşi, cin ve insanların aydınlatıcısı, doğu ve batının ışığı olan Efendimiz Muhammed’e salât ve rahmet eylemeni; vücudumuzu irfan semâsına yükseltmeni, amellerimizi ve imanımızı ihsan makamında sâbit tutmanı (daima Seni görür gibi Sana ibadet etmemizi) niyaz ediyoruz.
103. Ey sonsuz mükemmel sıfatların sahibi ve noksan sıfat-lardan münezzeh olan Allah! Ey sonsuz nuruyla bütün kâinatı nurlandıran ve isimlerinin tecellisiyle her şeyi aydınlatan Nûr! Ey ezelden ebede kadar bütün varlıkları rahmetiyle, kudretiyle, ilmiyle, iradesiyle ve hülâsa bütün sıfât ve isimleriyle sonsuz tecellileri içine alan Vâsi’! Ey bütün günahları bağışlayan Gafûr! Ey gökleri Kendi kudretiyle bina eden! Ey kupkuru yeri kudretiyle döşeyen! Ey yüksek dağları Kendi hikmetiyle sağlam bir şekilde diken! Ey Ay ve Güneşe Kendi ihsanıyla ışık verdiren Allah’ım!
104. Ay ve güneşe ışık saçt›ran ve gökleri şimşeklerle parlatan ismin hürmetine Senden koruyucu bir kalkan ve ışığı gözleri kapıp alıverecek bir nur istiyorum.
105. “Allah geceyi ve gündüzü birbirine çevirir, Şüphesiz ki bunda gören gözler için bir ibret vard›r.”
106. Tâ sîn mîm. Çalgı âletlerinden, yalandan, haramdan, hilekârlıktan, cehaletten, kötülerin tuzaklarından, gece ve gündüzün kötü olaylarından, cin ve insanların şerrinden yüce ve büyük olan Allah’a sığınırım.
107. Ey bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip koruyan ve varlıkların asıllarını ve nesillerini tohumlarda ve çekirdeklerde muhafaza eden ve insanların ve cinlerin bütün amellerini dikkatle kaydedip koruyan ve bütün varlıkları her türlü kötülük ve tehlikelere karşı muhafaza eden Hafîz, bizi muhafaza eyle!
Ey bütün varlıkların ihtiyaçlarını karşılayan ve Kendisine imanla bağlananların tek dostu ve koruyucusu olan Velî! Ey en büyük hâkim olan Vâli! Ey her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce olan Alî! Ey bütün varlıklardan sonsuz derecede üstün ve yüce olan Âlî!
Ey Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan ve Kendisinin nasıl bir varlık olduğunu Kendinden başka hiç kimse bilemeyen! Ey bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah! Ey varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay! Bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm!
Ey varlığında hiçbir şüphe bulunmayan ve varlıkların dayandıkları hakikat, Zâtının sıfât, isim ve fiillerinin tecellisi olan Hak! Ey bütün kâinat bütün halleriyle yüce zâtının bir olduğuna işaret ve şehadet eden Vâhid! Ey her bir şeye hususî olarak sıfatlarıyla ve birçok isimleriyle tecelli eden ve birliğinin delilleri her bir varlıkta açıkça görünen Ehad! Ey kâinattaki her şey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye asla muhtaç olmayan Samed! Ey her varlığa tükenmez rahmet hediyelerinden lâyık olduğu ihsanı veren Vehhâb!
Ey bütün canlıları çekirdek ve damlalardan çeşitli şekil ve suretlerde açıp geliştiren ve gayb âlemlerini ve fetih kapılarını açan Fettâh! Ey cansız varlıklara can veren, ölüleri dirilten ve bütün canlılara doğrudan doğruya kudretiyle hayat veren Muhyî! Ey ölümü yaratan Mümît!
Ey en küçük varlıktan en büyüğüne kadar her şeyi tam bir itaatle emrine boyun eğdiren ve Kendine itaat etmeyen insanlara ve cinlere belâ, âfet ve çeşitli azaplar vererek izzetini ve adaletini gösteren Kahhâr! Ey inançsızların Kendisi hakkında söyledikleri her türlü kötü ve çirkin şeylerden ve her türlü noksan ve kusurlar-dan pak ve temiz olan ve kullarının gönlüne güven veren Selâm!
108. “Cennette kullarına çok özel ihsanlarda bulunan o Rahîm olan Rablerinden onlara selâm vardır.” (Yasin: 58)
109. “Onlara karşı Allah sana yeter, O her şeyi hakkıyla
işiten ve her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara: 127)
110. “O Allah ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Görünmeyen ve görünen âlemleri O hakkıyla bilir. O Rahmân’dır, rahmeti bütün varlıkları kuşatır ve bu dünyada iyi kötü, dost düşman ayırt etmeden yaratıklarına rızıklarını yetiştirir. Rahîm’dir, rahmeti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunur.” (Haşir: 22)
111. O Allah ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O Meliktir: Bütün kâinatın mülkü Onundur, kâinatta görünen her türlü fiil, hal, şe’n ve tasarrufun sahibidir.
O Kuddüs’tür: Hiçbir şekilde hiçbir noksanı yoktur ve kâinatta görünen bütün kusurlar asla Kendisinde bulunmaz, sapıtmışların söyledikleri batıl düşüncelerden sonsuz derece yücedir. Her şeyi kirlerden arındırır. Her bir varlık tesbihatlarıyla kudsî isimlerini her tarafta ilân ederler.
O Selâm’dır: İnançsızların Kendisi hakkında söyledikleri her türlü kötü ve çirkin şeylerden ve her türlü noksan ve kusurlardan pak ve temizdir ve her türlü kötülüklerden selâmet ve korunma Ondan gelir.
O Mü’min’dir: Her türlü korkudan emniyet Ondandır. O Müheymin’dir: Bütün varlıkları bütün hal ve hareketleriyle kuşatır ve onları gözetip korur. O Azîz’dir: Aciz olmaktan ve kusurdan münezzehtir ve kâinatta hiç kimseyi haddinden tecavüz ettirmeden emrine boyun eğdirir.
O Cebbâr’dır: Küçük büyük hiçbir varlık kudretinin dışına çıkamaz. Sonsuz yüce kudretiyle ezelden ebede kadar bütün varlıkları bütün boyutlarıyla içten ve dıştan kuşatmıştır.
O Mütekebbir’dir: Varlıkların bütün sıfatlarından sonsuz derece yücedir ve koca kâinatı muhteşem bir saray gibi yaratıp bin bir isminin ince nakışlarıyla süsleyerek Kendisinin sonsuz büyüklüğünü gösterir.
O Hâlık’tır: Her şeyi en mükemmel şekilde yaratır ve ih-tiyaçlarını da yaratıp onlara yetiştirir. O Bârî’dir: Her şeyi yok-tan var eder.
O Musavvir’dir: Her varlığa münasip şekil ve suretler giydirir. O Gaffâr’dır: Kullarının günahlarını çokça bağışlar.
O Mübdi’dir: Her şeyi hiçten yaratır ve hikmeti gerektirirse gizli şeyleri açığa çıkarır. O Muîd’dir: Varlıkları ölümünden sonra yeniden diriltip inşa eder. O Berr’dir: İkram ve ihsanı her türlü tarifin sonsuz derece üstündedir.
O Muhsî’dir: Her şeyin ölçü ve sayısını bilir. O Rezzak’tır: Bütün varlıkların ayrı ayrı rızıklarını vakti vaktine verir ve onları rızıksız bırakmaz. O Kàbıd’dır: Bütün varlıkları bütün halleriyle emir ve idaresi altında tutar ve bütün darlık, sıkıntı, tutukluk gibi haller hikmet ve iradesinin eseridir.
O Bâsıt’tır: Varlıklarda her türlü genişlik, artma ve çoğalma ve bütün ferahlamalar yalnız Onun rahmet ve iradesiyle meydana gelir. O Hâfid’dir: Haddini bilmeyen insana haddini bildirir ve dilediğini alçaltır. O Râfi’dir: Her şey Kendisinin yüceltmesiyle
yücelir ve dilediklerinin mertebelerini yükseltir. O Muizz’dir: İzzet ve üstünlük yalnız Kendi kudret elinde bulunur ve dilediğini izzetle şereflendirir.
O Müzill’dir: Dilediğini zelil kılıp alçaltır. O Mukît’tir: Bütün varlıkları görüp gözetir ve rızıklandırır, onları besler ve amellerini de muhafaza eder. O Sâdık’tır: Kâinatta cereyan eden bütün işler, olaylar ve bütün varlıklar Onun doğru ve sâdık olduğuna birer delil ve şahittir ve Onun her işi ve her sözü doğru; yalandan ve hileden sonsuz derece uzaktır.O Bâkî’dir: Bütün isimleri, sıfatları ve zâtı ebedîdir ve asla yok olması mümkün değildir. O Raûf’tur: Her bir canlıya hususî şefkat ve ihsanda bulunur ve onlar üzerinde iltifatının inceliklerini gösterir.
O Nâfî’dir: Her faydalı ve hayırlı şeyi bizzat Kendi irade ve kudretiyle yaratır ve onu dilediğine nasip eder. O Dârr’dır: Her türlü zarar bizzat elindedir ve onu dilediğine dokundurur.
O Mühlik’tir: İsyana sapmış zâlimleri çeşitli belâ ve âfetlerle helâk eder ve onları dünya ve ahirette cezalandırır. O Mukad-dim’dir: Dilediğini mevki ve makam, yer ve zaman gibi çeşitli yönlerden öne geçirir. O Muahhir’dir: Dilediğini geri bırakır.
O Afüv’dür: Günahları silmeyi ve affetmeyi çok sever. O Ganî’dir: Hiçbir varlığa ve hiçbir şeye muhtaç değildir; servet ve zenginliğinin sınırı yoktur. O Muğnî’dir: Dilediği varlığı maddî ve manevî zenginliklere mazhar kılar.
O Müntakîm’dir: Düşmanlarından intikam alır, mazlumun hakkını zâlimde bırakmaz. O Tevvâb’tır: Kullarının tevbesini çokça kabul eder. O Semî’dir: Her şeyi, gizli açık bütün sesleri ve yapılan bütün duaları işitir.
O Alîm’dir: Gizli açık, küçük büyük her şeyi hakkıyla bilir ve ilmi, ezelden ebede her şeyi kuşatır. O Basîr’dir: Gizli ve açık her şeyi bütün incelikleriyle görür ve varlıklara da görme duyusunu ve basîreti ihsan eder.
112. “Allah bize yeter, O ne güzel Vekîl’dir.” (Âl-i İmran:173) “Ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. (Enfal: 40) “Bizi bağış-lamanı diliyoruz, ey Rabbimiz, dönüş yalnız Sanadır.” (Bakara:285)
113. Ey fenâsı, son bulması mümkün olmayan, kâinat yokken var olan ve kâinat yok olsa da dâima var olacak olan ve her bir varlığın, varlığını devam ettirmesi Kendisine bağlı olan Dâim! Ey zeval bulması, yok olması imkânsız olan, bütün varlıkları ayak-ta tutan, Kendi varlığı ise hiçbir varlığa bağlı olmayan Kàim! Ey asla yardımcısı olmadan bütün varlıkları gayet intizam ve nizam içinde idare eden ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için her varlığın her türlü tedbirini yapan Müdebbir! Bizim, anne ve baba-mızın, bütün Nur talebelerinin, erkek ve kadın bütün mü’minlerin,
hepimizin üzerindeki her türlü zorluğu kolaylaştır.
114. Allah’ım, Senin verdiğini engelleyecek, vermediğini vere-cek, yaptığını iptal edecek, hükmettiğini değiştirecek bir kimse yoktur. Senin rızan dairesinde olmayan gayret ve bahtiyarlık hiç kimseye fayda vermez.
115. Her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce olan Alî; zerreden Arşa kadar her şeyi büyüklüğüyle kuşatan Azîm; varlıkların bütün amellerini kaydedip muhasebelerini bir anda gören ve onların her türlü ihtiyaçlarını görüp gözeten Hasîp; hüküm ve kaza sahibi olan ve haklıyı haksızdan ayıran Ha-kem; kâinatı ince hesaplarla yaratan, her varlığı yaşadığı şartlara uygun olarak donatıp bütün ihtiyaçlarını adaletle veren ve başka-larının hukukuna tecavüz eden varlıkları cezalandırıp iyilik yapanları da mükâfatlandıran Adl; kullarını her an gözetip kontrol eden Rakîb; son derecede yüce olan Bâzih; azamet ve heybet sahibi olan Şâmih; bütün dua ve isteklere cevap veren Mucîb; hiçbir varlı-ğa ve hiçbir şeye muhtaç olmayan, servet ve zenginliğinin sınırı bulunmayan Ganî; varlıkları ezelî takdirine göre hikmetle gayelerine sevk eden ve onların idare ve tedbirlerini en mükemmel şekilde gören Reşîd; günahkârlara ve âsilere cezâ vermekte acele etmeyen ve sabır gücünü de kullarına ihsan eden Sabûr; haşmetine lâyık sıfatları olan ve bütün varlıklarda ve türlerde bir ve yüce olduğunu gösterdiği halde Kendi zâtı his ve duyularla idrak olunamayan Celîl; kâinatı ve içindeki her bir varlığı hiçten ve benzersiz bir şekil-de yaratıp bin bir isminin tecellileriyle süsleyen Bedî’; bütün nurlar Kendi nurunun zayıf bir gölgesi olan, her bir nur ve nurlu varlıklar Kendisinden feyiz alan, nurlara ve nurlu varlıklara maddî ve manevî şekiller veren, nurları yaratan, miktarlarını takdir eden, nurları ve nurlu varlıkları sevk ve idare eden ve kontrol altında tutan, her nurdan önce var olan, her nurdan sonra bâkî kalacak olan, nuru bütün nurlardan üstün olan ve nuruyla bütün kâinata hükmeden, hiçbir nur Kendi nurunun misli, misali ve benzeri olmayan Nûr; adâletle iş gören Muksıt; en büyük varlıktaki hikmet ve sanat numunelerini en küçük varlıkta topladığı gibi haşir meydanında da bütün insanları ve cinleri bir anda toplayacak her nevi mükem-melliğin sahibi olan Câmi’; kâinatı rahmetinin hediyeleriyle dolduran ve istediğine istediği şeyi veren Mu’tî; dilediğine de maddî ve mane-vî ihsanlarda bulunmayan ve varlıkları, hadlerini aşıp diğer varlıklara zarar vermekten alıkoyan Mâni’ Rabbim, bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve ortaktan münezzehtir.
116. Kendisine tevekkül edenlere işlerinde başarı ihsan eden, isteklerine cevap veren ve bütün dertlerini gideren Vekîl; ezelden ebede kadar bütün varlıkları görüp gözeten ve varlığına, birliğine, elçilerinin ve kitaplarının doğruluğuna bizzat Kendisi şehadet eden Şehîd Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Kuvvetine hiçbir engel bulunmayan ve bütün varlıkları emrine tam bir itaatle boyun eğdiren Metîn, her şeyden yüce, şeref ve hâkimiyeti her şeyden sonsuz derece üstün Mecîd Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Bütün kâinat bütün halleriyle yüce zâtının bir olduğuna işaret ve şehadet eden Vâhid; en büyük hâkim olan Vâlî Allah’tan başka ilâh yoktur. Şan ve şerefin sonsuz mertebesinde bulunan Mâcid; her şeyden ve insanın düşünebildiği bütün mertebelerden daha yüce Müteâlî Allah’tan başka ilâh yoktur.
117. Âhiret hazırlığımız ve oradaki azığımız şu sözlerdir: Her türlü kötü hal ve tehlike için “Lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur), her türlü bolluk ve bereket için “Elhamdülillâh” (hamd, Allah’a mahsustur), her türlü genişlik için “Eşşükrü lillâh” (şükür, Allah’a mahsustur), her türlü hayret verici şey için “Sübhânellah” (Allah, kusur, eksik ve aczden münezzehtir), her türlü darlık için “Hasbiyallah” (Allah, bana yeter), her günah için “Estağfirullah” (Allah’ım affını isterim), her üzüntü için “Mâşaallah”, (Allah böyle diledi), her İlâhî takdir için “Tevvekkeltü alellah” (Allah’a tevekkül ettim), her musibet için “innâ lillâh”(Biz Allah’ın kuluyuz), her ibâdet ve günah için “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (ibadetleri yapmak ve günahlardan kaçınmak ancak Allah’ın kudretiyle yardım etmesiyle mümkündür) ve her türlü keder için de “isteantü billâh” (Allah’tan yardım isterim).
118. Allah’ım, Seni, meleklerini, Arşını taşıyan meleklerini, peygamberlerini ve bütün yarattığın varlıkları şahit tutarak sabahladık ki: Sen bütün kemâl sıfatların sahibi ve her türlü noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh ve uzak olan Allah’sın, Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Teksin, ortağın yoktur. Muhammed (a.s.m.) Senin ku-lun ve resûlündür. Varlık âlemine çıktığımız andan itibaren yaratılış gayemize ulaşıncaya kadar her türlü olumsuz hal, tavır ve tehlike-lerden bizi kurtaracak ve koruyacak kudret; ve bütün istek ve arzularımıza kavuşturacak kuvvet, ancak yüceler yücesi büyük olan Allah’ın kudret ve kuvvetidir.
119. Ey dünyada mü’min-kâfir ayırt etmeden çeşitli ihsanlarda bulunarak rahmetinin herkesi ve her varlığı kuşattığını gösteren Rahmân; ahirette ise mü’min kullarına çok özel şefkat ve ihsanları olan Rahîm, günahlarımızı affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.
120. Maddî ve manevî hastalıklara şifa veren Allah’ın adıyla, O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. İsimlerinin tecellileri varlıkların her türlü ihtiyaçlarına yeten Kâfi Allah’ın adıyla. O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. Maddî ve manevî dertleri giderip afiyet ve sağlık veren Allah’ın adıyla. O bütün kemal sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tır. İsmiyle hareket eden kimseye ne yerde, ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla. O her şeyi hakkıyla işiten ve bilendir.
121. Ey cansız varlıklara can veren, ölüleri dirilten ve bütün canlılara doğrudan doğruya kudretiyle hayat veren Muhyî! Bize dünya ve âhiret diyarında sıhhat ve âfiyet içinde geçen güzel bir hayat ver. Hiç şüphesiz Senin her şeye gücün yeter.
122. “Bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip en iyi muhafaza eden ve onları her türlü kötülüğe ve tehlikeye karşı en iyi koruyan Allah’tır. Rahmeti bütün kâinatı kaplayan ve varlıkların birbirine karşı gösterdikleri bütün merhametler, şefkatler Kendisinin sonsuz rahmetinden gelen, merhametlilerin en merhametlisi Odur.” (Yusuf: 64)
123. “Allah, onları (kâfirleri) arkalarından kuşatır. Yalanladıkları Kitap ise, şerefli, pek yüce bir Kur’ân’dır. O Levh-i Mahfuzda ko-runmuştur.” (Büruc: 20-22)
124. “Namazlara ve bilhassa orta namaz olan ikindi namazına devam edin. Ve Allah için namaza durup kıyamda bulunun.” (Bakara:238)
125. “Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici olmasın.” (Tarık: 4) Ne güzel koruyucudur Allah! Ey bütün varlıkların hallerinden hareketlerine kadar her şeyini kaydedip muhafaza eden ve onları her türlü kötülüğe ve tehlikeye karşı koruyan Hâfız, bizleri her türlü şer ve zarardan koru.
126. Sonra Allah, bu kederin ardından size bir emniyet, bir uyku verdi de, içinizden ihlâs ile îman etmiş olanları o uyku sarıverdi. Münâfık topluluk ise kendi canlarının kaygısına düşmüş, Allah hakkında câhiliyet kafasıyla birtakım zanlarda bulu-nuyorlar, Allah’ın, Resulüne yardım etmeyeceğini sanıyorlardı. Onlar, “Emir ve idârede bizim de hissemiz olacak mı?” diyorlar. Sen de ki: “Emir bütünüyle Allah’ındır; her türlü tedbir ve idâre Ona aittir.” Onlar sana açıkça söyleyemediklerini gönüllerinde gizliyorlar. Aralarında diyorlar ki: “Eğer emirde bizim de payımız olsaydı, buralara gelip öldürülmezdik.” Sen de ki: “Siz harbe çıkmayıp da evlerinizde otursaydınız, üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine evlerinden çıkacak ve düşüp öldükleri yere varacak-lardı. Allah gönüllerinizdekini imtihan etmek ve kalbinizdeki îman ve ihlâsı şüphe ve günahlardan temizlemek için size bu musîbeti verdi. Allah gönüllerde saklı olanı hakkıyla bilir.” (Âl-i İmran: 154)
127. “O takva sahipleri, ‘Ey Rabbimiz! Biz hiç şüphesiz iman ettik. Sen de bizim günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinin azabından koru’ diye niyaz ederler.”
128. “Onlar sabredenlerdir, îmanlarında sâdık olan ve her hallerinde doğruluğu muhâfaza edenlerdir, her türlü şart altında Allah’ın emrine uyanlardır, mallarından Allah rızâsı için bağışta bulunanlardır, seher vaktinde istiğfar edip Allah’tan af ve mağfiret dileyenlerdir.”
129. “Bütün kâinatı adâletle tedbir ve idâre etmekte olan Allah, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh bulunmadığını apaçık delillerle bildirdi. Buna melekler ve ilim sahipleri de şâhitlik ettiler. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur; Onun kudreti her şeye galiptir ve Onun her işi hikmet iledir.”
130. “Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslâm dinidir.” (Âl-i İmran: 16-19)
131. “Akşama erdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih edin.”
132. “Göklerde ve yerde olanların hamd ve senâsı Ona mahsustur. Gündüzün sonuna doğru ve öğle vaktine erişince de Allah’ı tesbih edip namaz kılın.”
133. “Ölüden diriyi, diriden ölüyü o çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarı-lacaksınız.” (Rum: 17-19)
134. “Benim de, sizin de Rabbimiz olan Allah’a tevekkül ettim. Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onun alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. Şüphesiz ki benim Rabbim hak ve adâlet üzeredir.” (Hûd: 56)
135. “O bize yollarımızı dosdoğru gösterdiği halde, bize ne oluyor ki, Ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız ezâlara karşı sabredeceğiz. Tevekkül etmek isteyenler Allah’a güvensinler.” (İbrahim: 12)
136. “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası başımıza gelmez. Bizim dostumuz ve gözeticimiz Odur. Öyleyse mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” (Tevbe: 51)
137. “Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, Ondan başka onu kaldırabilecek yoktur. Allah senin için bir hayır murat edecek olsa, Onun lûtfunu geri çevirecek kimse de yoktur. O, lûtfunu kullarından dilediğine nasip eder. Çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olan da ancak Odur.” (Hûd: 107)
138. “Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a âit olmasın. Allah onların rahimlerdeki yerini de bilir, yaşayıp öleceği yeri de. Bunların hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.” (Hûd: 6)
139. “Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ankebut: 60)
140. “Allah insanlara rahmetinden bir şey nasip etse, Ona mâni olabilecek hiçbir kuvvet yoktur. Allah’ın vermediğini de Ondan başka verebilecek yoktur. O Azîzdir, kudreti her şeye gâliptir ve Hakîmdir, her işi hikmet iledir.” (Fâtır: 2)
141. Onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, elbette “Allah” diyecekler. De ki: Söyleyin bana, eğer Allah bana bir zarar vermeyi istese, sizin Allah’ı bırakıp da taptıklarınız o zararı giderebilir mi? Yahut Allah, benim hakkımda bir rahmet dilese, onlar Allah’ın rahmetine mâni olabilir mi? De ki: Allah bana yeter. Tevekkül edenler, yalnız Ona güvenirler. (Zümer: 38)
142. “Allah size bu yardımı, ancak sizin için bir müjde olsun ve kalbiniz tatmin olup rahat etsin diye yapmıştır. Nusret ve zafer ise ancak izzet ve hikmet sahibi olan Allah katındadır.” (Âl-i İmran: 126)
143. Kâf hâ yâ ayn sâd. Hâ mîm ayn sîn kâf. Bizi koru, bize merhamet et. O, bütün kemal sıfatların sahibi, noksan ve çirkin sıfatlardan münezzeh olan Allah; dilediği her şeyi yapmaya gücü yeten ve hiçbir şey Kendisine ağır gelmeyen Kàdir; kuvveti her şeye mutlak hâkim olan ve hiçbir gücün, Onun gücüne karşı çıkamadığı Kàhir; her şeyin dış yüzlerini çeşitli cihazlarla ve ince nakışlarla süsleyerek fevkalâde mükemmel ve güzel yaratan ve bütün varlıklarda ilim, irade, kudret, rahmet gibi sıfatlarının ve varlık ve birliğinin işaretleri açıkça görünen Zâhir; bütün varlıkların iç yüzlerini ve bilhassa canlıların içlerini mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işleten ve bununla da isim ve sıfatlarının her türlü noksandan uzak olduğunu ve her şeyin iç yüzünü bildiğini gösteren Bâtın; varlıkları yoktan var ederek, onları yaratılış gayelerine uygun cihazlarla ve kabiliyetlerle donatan Fâtır; varlıkları, nazik ve lâtif güzelliklerle yaratan ve ilmi her şeyin inceliklerine nüfuz eden Lâtîf; bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdâr olan Habîr’dir.
144. “Onun sözü haktır. Sur’a üflendiği gün de hâkimiyet Onundur.
O görünmeyeni de bilir, görüneni de. O Hakîm’dir, her şeyi hikmetle yapar. Habîr’dir, bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdârdır.” (En’âm: 73)
145. Ey eserlerinde sonsuz rahmetin en lâtif cilvelerini gösteren sınırsız şefkat sahibi Hannân! Ey bitmez tükenmez ikramlarıyla ve nimetleriyle, varlıkları terbiye edip besleyen Mennân! Ey gökleri ve yeri hiçten ve benzersiz bir şekilde yaratıp bin bir isminin tecellileriyle süsleyen Bedî’! Ey varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hay! Ey varlığıyla bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan, fakat kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm! Ey celâl ve ikram sahibi!
146. Senden ulûhiyetinin büyüklüğü hürmetine, tabiatımızı beşerî olan tabiattan çıkararak, ruhlarımızı yüce meleklerinin seviyesine yükseltmeni istiyoruz.
147. Ey bütün hâl ve durumları değiştirerek halden hâle çeviren Muhavvil, hâlimizi en güzel hâle çevir.
148. Sana hamd ederek ey Allah’ım, seni her türlü noksan ve çirkin sıfatlardan tenzih ediyorum; Senden başka hiçbir ilâh olmadığına şehâdet ediyorum; Senden af diliyor ve Sana tevbe ediyorum.
149. Allah’ım, nuru varlıklardan önce var olan ve dünyaya teşrifleri âlemlere rahmet olan Efendimiz Muhammed’e, geçmiş ve gelecek varlıklar adedince ve bu varlıklardan Cenneti kazanmış ve Cehennemi hak etmiş olanları sayısınca salât eyle! Öyle bir salât ki, bütün sayıları içine alan ve bütün sınırları kaplayan, sınırsız, sonsuz, uçsuz bucaksız ve kesintisiz bir salât olsun.
Senin salâtınla beraber bu salâtın aynısı, yine onun ve onun neslinin, ashâbının ve âile efradının üzerine olsun, ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
150. “Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat ettikleri ve yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (Saffât: 180-182)
151. Ey Allah’ım, Ey Rabbimiz, dua ve ibadetlerimizi kabul eyle! Şüphesiz Sen Semî’sin, her şeyi hakkıyla işitirsin; Alîm’sin, her şeyi hakkıyla bilirsin. Allah’ım, bize her türlü hayrı ver, her türlü şerden de koru.
152. Ey Allah’ım, kalplerin tabibi ve ilâcı, bedenlerin âfiyeti ve şifâsı, gözlerin nûru ve ziyası olan Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashâbına, salât ve selâm eyle! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed’e (a.s.m.) ve onun bütün âl ve Ashâbına olsun!
153. Allah’ım! Kur’ân-ı Kerîmin ve Resul-ü Ekremin hürme-tine, bütün enbiya ve resullerin hürmetine, Evrâd-ı Kudsiye ve içindeki bütün hakikatler hürmetine, ey ihtiyaçları karşılayan ve ey belâ ve musîbetleri yok eden, belâ ve musîbetlerimizi yok et. Bizi, Üstadımızı, anne ve babamızı ve Nur Talebelerini hüsn-ü hâtimeyle rızıklandır (Hepimize dünyadan imânla ve Kur’ân’la ayrılmayı nasip eyle). Âmin, âmin, âmin.
154. Allah, Efendimiz Muhammed’e, onun nesline ve Ashâ-bına, pek çok salât ve selâm eylesin!
EVRAD-I KUDSİYE OKUNUŞU
Bismillâh-ir-Rahmân-ir-Rahiym
Allâhümme ent-el melik-ül hayyül-kayyûmül -hakkül mübiyn. *Ellezî lâ ilahe illâ ente*ente Rabbî halakteni ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mestetâ’tü* e’ûzü bike min şerri mâ sanâ’tü ebû’ü leke bini’metike aleyye * ve ebû’ü bi-zenbî * fağfir-lî zünûbî * fe-innehû lâ yağfir-üz-zünûbe illâ ente.. 1 Yâ ğaffâr * Yâ ğafûr 2
Sübhanallahi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilahe illâllahü vallahü ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh-il aliy-yil-aziym.. 3
Hüvel-evvelü vel-âhirü vez-zâhirü vel-bâtınü ve hüve bi-külli şey’in aliym.4.Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke lehü-Lehül mülkü ve lehül hamdü-yuhyî ve yümîtü ve hüvel-hayyüllezî lâ yemûtü bi-yedih-il hayrü ve hüve alâ külli şey’in kadir.. 5
Sübhaneke yâ aziym-ül-mu’azzamü* 6 sübhaneke yâ kayyûm-ül mükerremü * 7 sübhaneke yâ bâ’isü 8 sübhaneke yâ varisü 9 sübhaneke yâ kâdîrü 10Sübhâneke yâ muktedirü 11 sübhaneke yâ âlim-es-sırrı vel-hafiyyat 12 *sübhaneke yâ bâ’ise men fil-cedâleti vel müsmekâti 13 sübhaneke yâ ma'bûde cemî-ıl halâ’ikı 14 sübhaneke yâ mukaddir-el vecdi ves-savâfıkı 15 sübhaneke yâ men lâ tedra’ü aleyh-il âfâtü 16
Sübhaneke yâ mü-kevvin-el ezmineti vel-evkâti alâ kadrüke ve te’âleyta ammâ yekûl-üz-zâlimûne ulüvven kebiyrâ.. 17 Sübhaneke yâ mû’tik-er-rıkâbe 18 sübhaneke yâ müsebbib-el esbâbi 19 sübhaneke yâ hayyü yâ kayyûmüllezî lâ yemûtü 20 sübhâneke yâ ilâhi ve ilâh-en-nâsûti 21 halaktenâ Rabbenâ bi-yedike ve feddaltenâ alâ kesiyrin min halkıke felek-el hamdü ven-na’ma’ü 22 * ve le-ket-tavlü vel-alâ’ü*23 tebârekte Rabbenâ ve te’âleyte nes-tağfiruke ve netûbü ileyke. 24 Allâhümme entel evvelü felâ şey’e kableke 25 ve ent-el-âhirü felâ şey’e bâ’deke 26 ve ent-ez-zâhirü felâ şey’e yüşbihüke 27 ve ent-el bâtınü felâ şey’e yerâke.28 Ve entel vâhidü bilâ kesiyrin 29 ve ent-el kâdirü bilâ veziyrin*30 ve entel müdebbirü bilâ müşiyrin..31
Kulillâhümme mâlik-el-mülki tü’til-mülke men teşâ’ü ve tenzi’ul-mülke mimmen teşâ’ü ve tu’izzü men teşâ’ü ve tüzillü men teşâ’ü bi-yedik-el hayrü inneke alâ külli şey’in kadir..32
Tûlic-ül leyle fin-nehâri ve tûlic-ün-nehâre fil-leyli ve tuhric-ül hayye min-el-meyyiti ve tuhric-ül meyyite min-el hayyi ve terzukü men teşâ’ü bi-gayri hisâb..33
Sübhaneke yâ menıhte-cebe fil-ulâ an cemi-il verâ..34 Sübhâneke yâ men teraddê bil-vekâri vel-kibriyâi.. 35 Sübhâneke yâ mâlike cemi-il eşya..36 Sübhâneke yâ men te’azzeze bil-kudreti vel-ûlâ..37 Sübhâneke yâ men yâ’lemü mâ fid-davahis-seb’i vel-husnâ 38 ve yâ men yâ’lemü mâ yeteleclecü fis-sudûri vel-ahşâi 39.. Sübhâneke yâ men şerrafel-aruda alel-müdeni vel-kurâ 40.. Sübhâneke yâ men yâ’lemü mâ taht-el cebûbi ves-serâ. 41 Sübhâneke yâ men teâlâ ve latüfe an en yürâ. 42 Tebârekte Rabbenâ ve te’âleyte lâ Rabbe ğayrüke ve lâ kahira si-vâke. 43 Allâhümme entel mün’ım-ül mufdıl-ül mukiyl-üş-şekûr. 44 Ve eşhedü enneke entallâhüllezî lâ ilâhe illâ ente * ente Rabbî ve Rabbü külli şey’in fâtır-üs-semâvati vel-ardi âlim-ül gaybi veş-şehâdet-il-aliyyül kebir-ul müte’âli. 45
Tâ-hê... Tâ’sîn-mîm..Tâ-sin..Yâ-sîn..Hâ-mîm...Âyn-sîn-kâf....
Merac-el bahreyni yeltekkıyyâni beynehümâ berzahun lâ yebğıyân.. 46
Allâhu lâ ilahe illâ hüvel-hayyül kayyûmü lâ te’hu-zühü sinetün ve lâ nevm.. Lehû mâ fis-semâvati ve mâ fil-ardi men-zellezî yeşfe’u indehû illâ bi-iznihi yâ’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm ve lâ yuhitûne bi-şey’in min ılmihî illâ bi-mâ şâ’e vesia kürsiyyühüs-
semâvati vel-arda ve lâ ye’ûduhû hıfzuhumâ ve huvel-aliyyul-aziym. 47
Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm Hâ-mîm. Ha¬mîm Hâ-mîm
Hummel-emrü ve câ’en-nasru fe-aleynâ lâ yunsarûn.. 48 Hâ-mîm * Tenzîl-ul-kitâbi minAllâh-il-aziz-il-aliym* Ğâfir-iz-zenbi ve kâbil-it-tevbi şedîd-il-i kâbi zit-tavli lâ ilâhe illâ huve ileyh-il-masiyr.. 49 Yef al’ullâhu mâ yeşâ’u bi-kudretihi *ve yahkûmu mâ yurîdu bi-ızzetihi 50 ve lâ munâzia lehû fî ceberûtihi *ve lâ şerîke lehû fi mülkihi.. 51 Subhanallahi ve bi-hamdihi Lâ kuvvete illâ billahi* mâşâ’allâhu kâne vemâ lem yeşe' lem yekun 52
â’lemu ennallâhe alâ külli şey’in kadîrun 53 ve ennallâhe kad ehâta bi-külli şeyin ılmen..*
ve ehsâ külle şey'in adedê 54 Allâhümme lâ laktulnâ bi-gadabike * ve lâ tühliknâ bi-mesulâtike *ve âfina kable zâlike*Yâ erhamer-râhimîn. 55 Sübhânellâhil-melik-il kuddûsi 56 Sübhâne zil-mulki vel-melekûti 57 Sübhâne zil-ız-zeti vel-azameti vel-heybeti vel-kudrati vel-kibriyâi vel celâli vel cemâli vel kemâli vel bekâi ves-sultâni vel-ceberûti 58 Sübhânel melik-il hayyillezî lâ yenâmu ve lâ yemûtu ebeden bâkıyen dâimen.. *Subbûhun kuddûsun Rabbunâ ve Rabbul melâ’iketi verrûh 59 Allâhümme allimnâ min ılmike * ve fehhimnâ anke *ve kallidnâ bi-samsâmi nasrike 60 Allâhümmec’alnâ leke şâkiran * ve leke zâ-kiran * ve leke râhiben *ve leke mitvêan ve leke muh biten ve ileyke evvâhen müniybâ.. 61 Allâhümme tekabbel tevbetenâ* vağsil havbetenâ * ve seddid makâvilenâ * veslül sehîmete sudûrinâ * ve ezhib-iz-zahle ver-râne vel-ıhnete min kulûbinâ.. 62
Allâhümme innâ ne’ûzü bike min cüdâ’il-füc’eti ve min hark-il me’nûseti *ve min-el-ilhâdi vel-ğırrati ve min-el-cem-mi vel’aneti ve min-el-umûril mutammirâti.. 63 Allâhümmaksim lenâ min haşyetike mâ tehûlü bihî beynenâ ve beyne me’âsîke ve min tâ’atike mâ tüdhılünâ ve tübelliğunâ bih'i ilâ hazî-rat-il kudsi ve min-el-yakîni mâ tühevvinü bihî aleynâ musîbât-id-dünya vel-âhirati 64 vahşürnâ me’a hayr-il-eşâvizi ve mettı'nâ bi-esmê’ina ve ebsârinâ ve kuvvetinâ mâ ahyeytenâ vec’alhül-vârise minnâ vec’al se'ranê alâ men zalemenâ vensurnâ alâ men âdenâ vağfir hatâyânâ vek-şif razêyênâ Veşfi merdanâ ve nevvir cu’şûşenâ vak-dı evtârenâ verham nâcileynâ ve lâ tec’al-il âcilete ekbera hemminâ ve lâ mebleğa ılminâ ve lâ tec’al musîybetenâ fî dîninâ ve dünyênê ve lâ tusallit aleynâ bi-zünubinâ men lâ yerhamünâ ver-zuknâ ve ente erham-ür-râhimîyn.. 65 Allâhümme innâ nes’elüke rahmeten min ındike tehdî bihê rûanê ve tellümü bihê şâ’şenâ ve tecmeu bihê şemlenê ve teşfiî bihê merîdanê ve tüzekkî bihê ea’mâlenâ ve tülhimünâ bihê rüşdenê. 66
Allâhümme innâ nes’elüke bi-samedâniyyetike ve bi-vahdâniyyetike ve bi-ferdâniyyetike ve bi-ızzetik-el-bâhirati ve bi-rahmetik-el-vâsi’ati en tec’ale lenâ nûren fî mesâmi’ınâ ve nûren fi ea’yuninâ ve nûren fi ecdâsinâ ve nûran fî kulûbinâ ve nûren fi havâssinâ ve nûren fi neseminâ ve nûren min, beyni eydiynâ.. 67
Allâhümme zidnâ ilmen ve nûren ve hılmen ve êtinâ , nı’meten zâhiraten ve nı’meten bâtineten.. 68 Hasbünallâhü li-dîninâ.. 69 Hasbünallâhü li-dünyânâ.. 70 Hasbünallâh-ül-kerîmü limâ ehemmenâ.. 71 Hasbünallâh-ül-halîm-ül-kaviyyü limen beğâ aleynâ.. 72 Hasbünallâh-üş-şedîdü limen kêdenâ bi-sû’in.. 73 Hasbünallâh-ür-rahîmü ınd-es-sâme. 74 Hasbü-nallâh-ür-râ’ûfü ınd-el mes’eleti fil-cedesi.. 75 Hasbünallâh-ül-kerimü ind-el-hisâbi 76 Hasbünallâh-ül-latîfü ind-el-mîzani.. 77 Hasbünallâh-ül hakîmü ındel cenneti ven-nâr 78 Hasbünallâh-ül-kadîru ind-es-sı-rati.. 79 .. Hasbiyallâhü lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arş-il-aziym..80
Merhaben merhaben bis-sabâhi vebil-yevm-il-cedîdi * ve bil-ibbâni vebil feynet-is-saîd ve bis-sâfiri veş-şehîdi * üktüb lenâ mâ nekûlü 81 Bismillah-il hamîd-il mecîd-ir Rafî-il vedûd-il muhît-il fa’al-i fî halkıhî limâ yürîd.. 82 Ve hüve ekrabü ileyhi min habl-il-verîd.. 83 Esbahnâ billâhi mü’minen * ve bi-likâ’ihi musaddi-kan* ve bi-hüccetihî mû’terifen *
ve lisivallâhi fil-ülûhiyyeti câhiden * ve alellâhi mütevek- kilen 84 nüşhidüllâhe ve nüşhidü melâ’iketehü ve kütübehü ve enbiyâ’e-hü ve hamelete arşihi * Bi ennehü hüvallâhüllezî lâ-ilâhe illâ hüve vahdehü lâ şerîke leh * Ve neşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh * ve ennel cennete hakkun * vennâra hakkun *ve ennel havza hakkun * ve enneş-şefâ’ate hakkun* ve enne münkeran ve nekiyran hakkun * ve vâ’deke hakkun * ve ennessâate âtiyetün lâ raybe fihâ * ve ennallâhe yeb’asü men filkubûri * alâ zâlike nahyâ ve aleyhi nemûtü ve aleyhi nüb'asü ğaden ve lâ nerâ azâben inşâ’allâhu teâlâ.. 85
Allahümme innenâ zalemnâ enfüsenâ fağfir-lenâ evzârenel-kebâ’ira vel-lememe fe-innehû lâ yagfirühümâ illâ ente *vehdinâ li-ahsen-il-ahlâki fe-innehû lâ yehdî li ahsenihâ illâ ente 86
lebbeyke ve seâ’deyke vel-hayru küllü hû bi-yedeyke nestağfiruke ve netûbü ileyke * êmennê Allâhümme bimâ erselte min rasûlin * ve êmennê Allâhümme bimâ enzelte min kitâbin fe saddaknâ 87 Allâhümmemle' ev cühenâ minke hayê-en ve kulûbenâ minke hubûrâ. 88
Allâ hümmec’alnâ luhûmen ve zalifen ve lâ tec’alnâ danînen ve amînen ve nemîmen ve neffâcen ve dâhisen.. 89 Allâhümme innâ ne’ûzü bike min-el-hebremeti vel-ce’veti ve minel-utuvvi vel-hatrabeti vel-haylûleti velfeyheci ver-rat'ı vel-atli ver-ramê’i vel-fitnetid-dehmâ’i vel-maîşet-id-dankâ’i 90 Al-i lahümmec’al evvele yevminâ hêzê salâhen * ve evsatahu felâhen * ve âhirahü necâhen..vahtim lenê bis-saâdeti veş-şehêdeti vet-tevbeti vel-mağfirati vel-îmân. 91
*Allâhümmec’al evvelehû rahmeten ve evsatahû zehêdeten ve âhirehu tekrimeten.. 92 Allâhümmerzuknâ min-el-ayşi erğadehu * ve min-el-umri es’adehu* ve min-er-rızki evsa’ahu.. 93 Allâhümmâ’fu annâ bi-afvike * vahlüm aleynâ bi-fadlike * sübhânekâllahümme ve bi-hamdike lâ uhsî senâ’en aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike azze cârüke *ve celle senâ’üke * ve lâ yühzemü cündüke * ve lâ yuhlefü vâ’düke * ve lâ ilahe ğayrüke.. 94
Sübhaneke mâ abednâke hakka ıbâdetike yâ mâ’bud..95 Sübhâneke mâ arafnêke hakka mâ’rifetike yâ mâ’rûf. 96 Sübhâneke mâ zekernâke hakka zikrike yâ mezkûr.. 97 Sübhâneke mâ şekernâke hakka şükrike yâ meşkûr. 98
Allâhümme ev-zı'nâ şükra mâ en’amte bihi aleynâ * fe-inneke entallâhüllezir-tefe’at an sıfetil-cibilli sıfâtü kudretike ve lâ zıdde şehideke hıyne fetart-el-mêrûşe ve lâ nidde hacezeke hıyne berâtel-havêbêt 99
Allâhüm-me innâ ne’ûzü bike min cahmetin lâ tedme’u * ve min cenânin lâ yefze’u *ve min kalbin lâ yahşa’u *ve min duâil lâ yûkbelü * ve min ılmin lâ yenfeu 100 ve min kavlin lâ yüsme'u * ve min nefsin lâ teşbe'u * ve min avêz-il-mâ’un.*. Allâhümme fehhimnâ esrâra kurânike * ve elbisnâ melâbise envârike vağmisnâ fi râmuz-il letâifi * ve efid aleynâ min avêrif-il-meârifi 101
Yâ nûr-el-envâri yâ latîfü yâ settârü * nes’elüke en tusalliye alâ seyyidinâ Muhammedin nebrâs-il-enbiyâ’i ve ney-yir-il-evliyâ’i ve zibrikân-il-asfiyâ’i ve yûhis-sakaleyni ve ziyâ-il-hâfikayni * ve en terfe’a vücûdenâ ilâ felek-il-irfâni ve en tüsebbite şühûdenâ fi makam-il-ihsâni 102 yâ Allâhu yâ nûru yâ vâsi’u yâ ğafuru * yâ men-is-semâ’ü bi-emrihî mebni-yetün * vel-ğabrâ’ü bi-kudretihi medhiyyetün * veş-şevâhiku bi-hikmetihî mersiyyetün * vel-kamerâni bi-fadlihi mudîetün 103 nes’elüke bismikelleziî terakrakat minh-ül-hunnesü vel-ezherâni ve tecelcelet minh-ül-anênü hırzen mâni’an ve nûran sâtı’an yekâdü senâ berkıhî yezhebü bil-ebsâri 104
yukallib-ül-leyle ven-nehêra inne fî zâlike le-ıbraten li-ülil-ebsâri 105
Tâ-sîn-mîm.. Ve ne’ûzü billâhil -aliyyil-azîmi min-el-maâzifi vel-ızati vel-mahzûrî * vel-mümâhaleti vel-ğımari ve min keydil-füccêri ve min havâdis-il-asrâni ve min şerril-ecerrâni 106
Yâ hafîzu ihfeznâ..* yâ veliyyü yâ vâlî* yâ aliy-yü yâ âli * yâ men lâ ilâhe illâ hüve * lâ yâ’lemü ehadün keyfe hüve illâ hûve* yâ Allahü.. * Yâ hayyü * yâ kayyûmü..*yâ hakku * yâ vâhidü * yâ ehadü * yâ samedü * yâ vehhêbü *yâ fettâhü * yâ muhyî * yâ mümîtü * yâ kahhârü *Yâ selâ-mü.. 107 Selâmün kavlen min Rabbir- Rahiym.. 108 Fese-yekfîkehümüllâhu ve hüves-semî’ul-alîm.. 109 hüvallâ-lıüllezî lâ ilâhe illâ hüve* Âlimül ğaybi veş-şehêdeti hüver-Rahmân-ür-Rahîm..110
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hüve * el-melik-ül kuddûs-üs selâm-ül mü’min-ül müheymin-ül azîz-ül cebbâr-ül mütekebbir-ul -hâlık-ul bâri-ül musavvir-ül gaffâr * el mübdi-ül muîd-ül berr-ül muhsır-rezzâk-ül kâbid-ul bâsit-ul hâfıd-ur râfi-ul mu’izz-ül müzill-ül mukît-üs-sâdık-ül bâkir-ra’ûf-ün nâfi-ud-dârr-ül mühlik-ül mukaddim-ül mu’ahhir-ül afüvv-ül-ğaniyy-ül muğnil müntekım-üt tevvâb-üs semî-ul alîm-ül-basîr..111
Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîlü * ni'mel-Mevlâ ve ni’men-nasîr..* Ğufrâneke Rabbenâ ve ileyk-el masîr. 112 Yâ dâ’imen bilâ fenâ’in * ve yâkâ’imen bilâ zevalin * ve yâ müdebbiran bilâ vezîrin * Sehhil aleynâ ve alâ ebeveynâ ve alâ cemîı talebetin-nûril mü'minîne vel mü'minâti kâffeten külle asîr 113
Allâhümme lâ mâni’a limâ â’tayte * ve lâ mû’tıye limâ mena' te * ve lâ râdde limâ kadayte * ve lâ mübeddile limâ hakemte * ve lâ yenfa’u ‘ zel-ceddi mink-el-ceddü 114
(Sübhâne Rabbiy-el aliyyil azîm*el hasîb-il hakem-il adl-ir rakîb-il bâzih-iş şâmih-il mücîb-il ğaniyyir raşîd-is sabûr-il celîl-il bedî-in nûr-il muksit-il câmi-ıl mû’t-ıl-mâni..115
Lâ ilâhe illâllah-ül vekîl-üş-şehîd..* Lâ ilahe illâllâh-ül metîn-ül mecîdü.. Lâ ilâhe illâllah-ül vâhidül vêlî * Lâ ilâhe illâllâh-ül mâcid-ül müte’âli..116 Â’dednâ likülli hevlin lâ ilâhe illallâhü * ve likülli rağsin elhamdü lillâhi *veli külli rahâ’in eş-şükrü lillâhi * ve likülli u’cûbetin sübhânallâhi *ve likülli lezenin hasbiyallâhü * ve likülli ismin estağfirullâh *ve likülli şecvin mâşâ’allâhü * ve likülli kadâ’in ve kaderin tevekkeltü alâllâhi * ve likülli musiybetin innâlillâhi * ve likülli tâ’atin ve mâ’siyyetin lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi * ve likülli şecebin isteantü billâhi.. 117
Allâhümme innâ asbahnâ nüşhidüke ve nüşhidü melâ’iketeke ve hamelete arşike ve enbiyâ’eke ve cemi’a halkıke * bi-enneke entallâhüllezî lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke *ve enne seyyidenâ Muhammeden abdüke ve resûlüke..*
*Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah-il aliyyil-aziym 118
Yâ Rahman-ed-dünyâ ve yâ Rahîm-el âhireti fâ’fü annâ vağfir lenâ verhamnâ ente Mevlâna ve ente hayrur-Râhimîn..119
Bismillâh-iş şâfi hüvallâhü..*
Bismillâh-il-kâfi hüvallâhü..*
Bismillâh-il-mu’âfî hüvallâhü..*
«Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil-ardi ve lâ fis-semâ’i ve hüves-semî-ul-aliym…120
Allâhümme yâ muhyî ehyinâ hayêten tayyibeten bis-sıhhati vel âfiyeti fî dârid-dünyâ vel-âhireti inneke alâ külli şey'in kadîr. 121
Fallahu hayrün hafızan ve hüve erham-ür-Rahimiyn. 122
Vallâhü min verâ’ihim muhîtun * bel hüve Kur’ânün mecidün * fî levhımmahfûz.. 123
Hâfizû ales-salâvâti ves-salât-il vustâ ve kûmû lillâhi kânitîne 124 in küllü nefsin lemmâ aleyhâ hâfizün* Ni’mel hâfizu Allâh * yâ hâfizu * ıhfeznâ min külli şerrin ve darrin 125
Sümme enzele aleyküm min bâ’dil ğammi emeneten nu’âsen yağşâ tâ’ifeten minküm
ve tâ’ifetün kad ehemmethüm enfüsühüm yezunnûne billâhi ğayral-hakkı zannel-câhiliyyeti yekûlûne hel lenâ min-el-emri min şey’in kul innel-emre küllehû lillâhi *yuhfûne fî enfüsihim mâ lâ yubdûne leke * yekûlûne lev kâne lenâ min-el-emri şey’ün mâ kutilnâ hâhünâ kul lev küntüm fi büyûtiküm leberazellezîne kütibe aleyhim-ül katlü ilâ medacı’ıhim ve liyebteliyallâhu mâ fî sudûriküm ve li-yumahhısa mâ fî kulûbiküm vallâhü alîmün bi-zât-is-sudûr. 126 Ellezîne yekûlûne Rabbenâ innenâ âmennâ fağfir lenâ zünûbenâ ve kınâ azâb-en-nâr..127 Es-sâbirîne ves-sâ-dıkıyne vel-kânitıyne vel-münfikîne vel-müstağfirîne bil-eshâr..128 Şehidallâhü ennehû lâ ilâhe illâ hüve vel-melâ-iketü ve ulûl-ilmi kâ-imen bil-kıstı lâ ilâhe illâ hüvel-azîz-ül hakîm..129 înned-dî ne indallâh-il-islâm..130
Fesübhânallâhi hıyne tümsûne ve hıyne tusbihûn..131 Ve lehül-hamdü fis-semâvati vel-ardi ve aşıyyen ve hıyne tuzhirûn.. 132
Yuhric-ül hayye min-el-meyyiti ve yuhric-ül meyyite min-el-hayyi ve yuhyil-erda bâ’de mevtihâ ve kezâlike tuhracûn.. 133 İnnî tevekkeltü alellâhi Rabbî ve Rabbüküm mâ min dâbbetin illâ hüve êhızün bi-nâsiyetihâ inne Rabbî alâ sırâtin müstakîm.. 134 Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alellâhi ve kad hedâna sübülenâ ve lenasbiranne alâ mâ êzeytümûnâ ve alellâhi fel-yetevekkelil mütevekkilün. 135
Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhü lenâ hüve Mevlânâ ve alellâhi fel-yetevekkel-il mü’minûn.. 136 ve in yemseskallâhü bi durrin felâ kâşife lehû illâ hüve ve in yüridke bi hayrin felâ râdde li fadlihi yüsıybü bihî men yeşâü min ıbâdihî ve hüvel ğafûrur-Rahîm. 137 Ve mâ min dâbbetin fil-ardi illâ alellâhi rızkuhâ ve yâ’lemü müstekarrehâ ve müstevde’ahâ küllün fi kitabin mübiyn.. 138 Ve ke-eyyin min dâbbetin lâ tahmilü rızkahâ Allâhü yerzükuhê ve iyyâküm ve hüves-semî-ul-alîm.. 139 Mâ yeftahıllâhu linnâsi min rahmetin felâ mümsike lehâ ve mâ yümsik felâ mürsile lehû min bâ’dihi ve hüvel azîz-ülhakîm.. 140
Ve lein se’eltehüm men halâk-as-semâvati vel-arda le-yekulünnallâhü kul efera-eytüm mâ Ted’une min dûnillâhi in erâdeniyallâhü bi-durrin hel hünne kâşifâtü durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hünne mümsikâtü rahmetihi kul hasbiyallâhü aleyhi yetevekkel-ül-mütevekkilûn.. 141 Ve mâ ce’alehullâhü illâ büşrâ leküm ve li-tatma’inne kulûbüküm bihi ve men-nasru illâ min indillah-il azîz-il-hakîm.. 142
(Kêf-Hê-yê-ayn-sâd.*. Hâ-mîm.. Ayn-sîn-kâf..
İkfinâ verhmnâ hüvallâh-ül-kâdir-ül kâhir-üz zâhir-ul bâtın-ül fâtir-ül lâtîf-ül habîr. 143 Kavlühül-hakku ve lehülmülkü yevme yünfehu fis-sûri âlim-ül gaybi veş-şehêdeti ve hüvel-hakîm-ül-habîr.. 144 Yâ hannânü Yâ mennânü Yâ bedî’as-semâvâti vel-ardi..* Yâ hayyü yâ kayyûmü Yâ zel-celâli vel-ikrâm.. 145 Nes’elüke bi-ızam-il-lâhutiyyeti en tenkule tıbê’anê min tıbêıl-beşeriyyeti ve en terfe’a mühecenâ me’a melâ’iketik-el ulviyyeti. 146
Yâ muhavvil-el havli vel-ahvâli havvil hâlenâ ilâ ahsen-il hâl..147 Sübhânekâllâhümme ve bi-hamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfirüke ve etûbü ileyke.. 148 Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin-is-sâbikı ilel-enâmi nûrühû rahmetün lil-âlemîne zuhûruhû adede men medâ min-el-beriyyeti ve men bekıye ve men saide minhüm ve men şakıye salâten testağrik-ul adde ve tuhıytu bil-haddi salâten lâ ğâyete lehê ve len tihê-e ve lâ emede lehê ve len kıdâ’e salâtek-el-letî salleyte bihâ aleyhi ve alâ âlihî ve sahbihî ve itratihî misle zâlike..*
Bi rahmetike yâ Erhamer-Râhimîn. 149
* Sübhâne rabbike rabbil ızzeti ammâ yesıfûn .* Ve selâmün alel mürselîn.* Vel hamdülillâhi rabbil âlemîn. 150
Allâhümme rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes-semî’ul alîmu.* Allâhümme e’tınâ külle hayrin ve eıznâ min külli şerr 151 Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin tıbbil kulûbi ve devâihê ve âfiyetil ebdêni ve şifâihê ve nûr-il ebsâri ve dıyâihâ ve alâ êlihî ve sahbihî ve sellim.*Elhamdülillâhi rabbil âlemîn.* Ves-salâtü ves-selâmü alâ rasûlinâ Muhammedin Ve êlihî ve sahbihî ecmeîn. 152
Allâhümme bi hakkı kelâmikel kadîmi ve Rasûlikel kerîm.* Ve bi hakkı cemîıl enbiyâi vel mürselîn.* Ve bi hurmetil evrâd-ı kudsiyyeti ve mâ fîhê min hakâik.*Yâ kâdıyel hâcât.* Ve yâ dêfial beliyyât.* İdfe’ annâ belâyâ.* Verzuknâ ve üstâzenâ ve vâlideynâ ve tullebeten-nûri bi husnil hâtimeti Âmîn…Âmîn….Âmîn…153
Ve sallalâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellim teslîmen kesîrâ. 154
Kaynak: http://www.kunfeyekun.org/forum/kf/evrad-i-kudsiye-dinle-aciklamasini-oku.14496/