Kimlik alan
2183 "İbnu Ömer ve Ka'b İbnu Malik (radiyallahu anhum) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden dönünce önce mescide uğrardı. Orada iki rekat namaz kılar, ondan sonra evine dönerdi.” Nafi: “İbnu Ömer de Öyle yapardı” demiştir.”"
2293 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işittim: “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?” “Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” Aleyhissalatu vesselam: “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.”"
2294 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “İki erkek kardeş vardı. Bunlardan biri öbür kardeşinden kırk gün kadar önce vefat etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)ın yanında bunlardan birincinin faziletleri zikredildi. Bunun üzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): “Diğeri müslüman değil miydi?” diye sordu. “Evet, müslümandı ve fena da değildi!” dediler. Aleyhissalatu vesselam: “Öldükten sonra, namazının ona ne kazandırdığını biliyor musunuz? Namazın misali, sizden birinin kapısının önünde akan ve her gün içine beş kere girip yıkandığı suyu bol ve tatlı bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun üzerinde kir bıraktığını göremezsiniz. Öyleyse, siz ona namazının neler ulaştırdığını bilemezsiniz.”"
2295 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!” dedi, Resûlullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam yine sükut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: “Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?” buyurdu. O: “Evet ey Allah'ın Resülü!” dedi. Efendimiz: “Sonra da bizimle namaz kıldın mı?” diye sordu. Adam: “Evet ey Allah'ın Resülü!” deyince, Efendimiz: “Öyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti” buyurdu.”"
2296 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanında idim. Bir adam huzuruna gelerek: “Ey Allah'ın Resülü, dedi, ben bir hadd (suçu) işledim, cezasını tatbik et!” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) adama (birşey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Resûlullah'la birlikte o da namaz kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazını tamamlayınca, adam yanına geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! dedi, ben hadd (çeşidine giren bir suç) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et!” Efendimiz: “Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi?” diye sordu. Adam: “Evet!” dedi. Efendimiz: “Öyleyse git. Zira Allah, senin günahını affetti” veya -hadd'ini affetti” dedi.”"
2297 "Asım İbnu Süfyan es-Sakafi (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, bunlar Selasil gazvesine gitmişler. Fakat fiilen gazveye iştirak edememişlerdi. Bunun üzerine kendilerini Allah yoluna verdiler. Sonra Hz. Muaviye (radıyallahu anh)'nin yanına döndüler. Hz. Muaviye'nin yanında Ebu Eyyüb el-Ensari ve Ukbe İbnu Amir vardı. Asım: “Ey Ebu Eyyüb! dedi. Bu sene gazveyi kaçırdık. Bize, (bunun telafisi için bir çare) haber verildi. Buna göre, kim dört mescitte namaz kılarsa, günahları affedilirmiş.” Ebu Eyyüb: “Ey kardeşimin oğlu! dedi. Ben sana bundan daha kolayını haber vereyim. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şu sözünü işittim: “kim emredildiği şekilde (mükemmel olarak) abdestini alır, emredildiği şekilde namazını kılarsa, önceden yapmış olduğu (kusurlu) ameli sebebiyle affolunur. “ Ey Ukbe! (Resûlullah'ın tebşiri) böyleydi değil mi?” Ukbe: “Evet!” dedi.”"
2298 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teala hazretleri şöyle der: “Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim.”"
2299 "İmam Malik (radıyallahu anh)'e ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zahiri ue batini temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder.”"
2300 "Hz. Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı.”"
2301 "Abdullah İbnu Selman, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından birisinden naklediyor: “Hayberin fethedildiğii gün bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: “Ey Allah'ın Resülü, bugün ben öyle bir kar ettim ki böyle bir karı şu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamıştır” dedi. Efendimiz: “Bak hele! Neler de kazandın?” diye sordu. Adam: “Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kar ettim dedi. Aleyhissalatu vesselam efendimiz: “Sana karların en hayırlısını haber vereyim mi?” diye sordu. Adam: “O nedir, ey Allah'ın Resülü?” dedi. Efendimiz açıkladı: “(Farz) namazdan sonra, kılacağın iki rekattir.”"
2302 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bana kadın ve güzel koku sevdirildi, gözümün nuru namazda kılındı.”"
2303 "Rebi'a İbnu Ka'b el-Eslemi anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana: “Dile benden (ne dilersen)!” buyurdu. Ben: “Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!” dedim. Bana: “Veya bundan başka birşey?” dedi. Ben: “Hayır, sadece bunu istiyorum!” dedim. “Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol!” buyurdu.”"
2304 "Ma'dan İbnu Ebi Talha el-Ya'meri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın azadlısı Sevban (radıyallahu anh)'a rastladım. Kendisine: “Bana bir amel söyle de onu yapayım. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun” dedim. -Veya şöyle demişti: “Dedim ki: “..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir.”- Sevban sükut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sükut etti. Ben üçüncü sefer sordum. Sonunda dedi ki: “Aynı şeyleri ben de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti: Çokça secde yapman gerekir. Zira sen secde ettikçe, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle günahını döker.” Ma'dan der ki: “Sonra Ebu'd-Derda'ya geldim. Aynı şeyi ona da sordum. O da Sevban'ın bana söylediğinin aynısını söyledi.”"
2305 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: “Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?” “AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. “ Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!” buyurdu.” Bu rivayeti, Müslim ve Tirmizi, Kitabu'I-İman'da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler."
2306 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Mi'rac'a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi: “Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir lüftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır.”"
2307 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dört, seferde iki, korku halinde de dört rek'at olarak farz kılmıştır.”"
2308 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu.”"
2309 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Kurban bayramında kılınan namaz iki rek'attir, Fıtır (Ramazan) bayramında kılınan namaz iki rek'attir, sefer namazı iki rek'attir, cum'a namazı da iki rek'attir. Bunlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın lisanı üzere, tamamdır, kısaltma yoktur.”"
2310 "Abdullah İbnu Fudale, babası (Fudale'den) naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana öğrettikleri arasında: “Beş vakit namaza devam edin!” emri de vardı. Ben: “Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana (bunların yerine geçecek) cami (kapsamlı) bir şey emret, öyle ki onu yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!” dedim. Bunun üzerine: “Öyleyse Asreyn'e devam et!” buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: “Asreyn nedir?” diye sordum. “Güneş doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz” buyurdu.”"
2311 "Sebretü' bnu Ma'bed (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün.” Tirmizi'nin rivayetinde “Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün” şeklindedir."
2312 "Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onları dövün, yataklarını da ayırın.”"
2313 "Onun bir diğer rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah'a bundan (namazın çocuğa ne zaman emredileceğinden) sorulmuştu: “Çocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin” buyurdu.”"
2314 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) beni Uhud savaşı sırasında teftiş etti. O zaman ondört yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi. Hendek savaşı sırasında da beni gördü, o zaman ben onbeş yaşında idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi.” Nafi' der ki: “Ben Ömer İbnu Abdilaziz'e uğradım, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayı anlattım. Bana: “Bu (onbeş yaş) çocukla büyüğü ayıran hududdur” buyurdu. Valilerine yazarak, onbeş yaşına basanları mükellef addetmelerini, daha küçükleri aile efradından saymalarını emretti.”"
2315 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.”"
2316 "Buhari ve Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: “Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zira Allah Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Beni anmak için namaz kıl!” (Ta-ha 14)."
2317 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah'la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları: “Ey Allah'ın Resülü! Bize mola verseniz!” diye talepte bulundular. Efendimiz: “Namaz vaktine uyuya kalmanızdan korkuyorum” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Bilal: “Ben sizi uyandırırım!” dedi. Böylece Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilal de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı. Güneşin doğmasıyla Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) uyandı ve: “Ey BiIaI! Sözün ne oldu?” diye seslendi ve Hz. Bilal: “Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi” diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam: “AIIah Teala Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gönderir. Ey BiIaI! Halka namaz için ezan oku” buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı.”"
2318 "Bu hadis Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Güneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir müddet yürüdüler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hz. Bilal (radıyallahu anh) ezan okudu. Sabahın iki rekatlik (sünnet) namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: “Namazımızda ihmalkarlık ettik” diye yakınıyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Uyurken (vaki olan namaz kaçması) ihmal sayılmaz, ihmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete düşer kaçırırsa, hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mütad vaktinde kılınır” buyurdu.”"
2319 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Namaz(ın kaçmış olmasın)dan korkarak kalktık, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Ağır olun, ağır olun, bunda bir taksiriniz yok!” buyurdu. Güneş yükselince de: “Sizden kim sabahın iki rekat sünnetini (mütad olarak) kılıyor idiyse yine kılsın” dedi. Bu emir üzerine kılan da, kılmayan da kalkıp sünnetini kıldı. Sonra Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaz için kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz kalktı ve bize namaz kıldırdı. Namaz bitince: “Haberiniz olsun, AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazımızdan, dünyevi işlerimizden herhangi biri alıkoymuş değildir. Ancak ruhlarımız AIlahu Teala'nın kabza-i tasarrufundadır, dilediği zaman onu salar. Sizden kim sabah namazına, sabahleyin mütad vaktinde kavuşursa, sabah namazıyla birlikte bir mislini de kaza etsin!” dedi.”"
2320 "Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Şunu bilin ki, uykuda ihmal sözkonusu değildir. İhmal lyani taksir), diğer bir namazın vakti girinceye kadar namazını kılmayan için mevzubahistir.”"
2321 "Müslim'in Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “...Güneş doğuncaya kadar uyanmadı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Herkes bineğinin başından tutsun (ve burayı terketsin). Zira burası bize şeytanın musallat olduğu bir yerdir!” dedi. Biz de emri yerine getirdik.”"
2322 "Ebu Davud'un Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Size gaflet gelen bu yeri değiştirin!” buyurdu."
2323 "İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) gecenin evvelinde yürüdü, sonuna doğru uyku molası verdi. Ancak güneş doğuncaya -veya bir kısmı ufuktan çıkıncaya- kadar uyanamadı. (Uyanınca) namazı hemen kılmadı. Güneş yükselince namazı kıldı. İşte bu orta namazdır (Salatu'l-Vusta).”"
2324 "İmam Malik, Zeyd İbnu Eslem'den naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “Muhakkak ki, Allah, ruhlarımızı kabzetmektedir. Dilerse onu, bize bundan başka bir vakitte iade eder.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle söyledikten sonra Hz. Ebu Bekri's-Sıddik (radıyallahu anh)'a yönelerek: “Şeytan (bu gece) namaz kılmakta iken Bilal'e geldi ve onu yatırdı. Uyuması için bir çocuk nasıl sallanarak avutulursa öylece onu da sallayarak uyuttu” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sonra Bilal'i çağırdı. Gelince Bilal, Resûlullah'a onun Hz. Ebu Bekr'e anlattığının tıpkısını haber verdi. Hz. Ebu Bekr bu işittikleri karşısında: “Şehadet ederim ki, sen Allah'ın Resülüsün!” demekten kendini alamadı.”"
2325 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Ömer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine küfretmeye başladı ve bu meyanda: “Ey Allah'ın Resülü dedi, güneş batmak üzereyken ikindi namazını (güç bela) kılabildim.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Vallahi ikindiyi ben kılamadım!” dedi. Beraberce kalkıp Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı.”"
2326 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Müşrikler Hendek günü Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı fazlaca meşgul ederek dört vakit namazı kazaya bıraktırdılar, geceden Allah'ın dilediği bir müddet geçinceye kadar onları kılamadı. Sonra Bilal (radıyallahu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kamet getirdi. Resûlullah öğleyi (kazaen) kıldı. (Bilal tekrar) ikamet getirdi, Resûlullah ikindiyi kıldı. Sonra (Bilal tekrar) ikamet getirdi. Resûlullah akşamı kıldı. Sonra (Bilal yatsı için) kamet getirdi ve Resûlullah yatsıyı kıldı.”"
2327 "Nafi' anlatıyor: “Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'e baygınlık gelmiş ve aklı gitmişti. (Bu esnada kılamadığı) namazı kaza etmedi.” İmam Malik der ki: “Doğruyu Allah bilir ya, bana göre bu şundan ileri gelir: “Vakit çıkmıştır. Ama vakit içinde ayılan, o vaktin namazını kılar..”"
2328 "Yine Nafi' anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) dedi ki: “Kim bir namazı unutur ve bunu imamın arkasında namaz kılarken hatırlarsa, imam selamı verince unutmuş olduğu namazı hemen kılsın, sonra da öbür namazı (kıldığını yeniden) kılsın.”"
2329 "Hz. Cabir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işitmiştir “Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır.” Tirmizinin metni şöyledir: “Küfürle iman arasında namazın terki vardır.”"
2330 "Tirmizi ve Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Kulla küfür arasında namazın terki vardır.”"
2331 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Benimle onlar (münafıklar) arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terkederse küfre düşer.”"
2332 "Abdullah İbnu Şakik merhum anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashab'ı ameller içerisinde sadece namazın terkinde küfür görürledi.”"
2333 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindi namazını kaçıran bir insanın (uğradığı zarar yönünden durumu), malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir.”"
2334 "Ebü'l-Melih (rahimehümullah) anlatıyor: “Biz bulutlu bir günde Büreyde (radıyallahu anh) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: “İkindi namazını erken kılın, zira Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gider” buyurdu.”"
2335 "Hz. Ebu Mûsa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hiçbir cevap vermedi.” (Sabah vaktinde) şafak sökünce, henüz kimse kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken Bilal'e emretti, sabah ezanını okudu. Sonra, güneş tam tepe noktasından batıya dönme (zeval) anında yine Bilal'e emretti, öğle ezanını okudu. Bu vakit için, -öbürlerinden daha iyi bilen- birisi: “Bu, gün ortası (nısfu'n-Nehar)” demişti. Sonra, güneş henüz yüksekte olduğu zaman emretti, Bilal akşam narnazı için ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca yatsı için emretti, Bila! yatsı ezanını okudu. Sonra ertesi gün, sabah namazını tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kişinin, “sabah vakti çıktı veya çıkmak üzere” demesi anında namazı tamamladı. Sonra öğleyi tehir etti, öyle ki, öğle namazını dün ikindiyi kıldığımız ana yakın bir vakitte kıldı. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, “Güneş (ikindi) kızıllığına büründü” diyebileceği bir vakitte namazdan çıktı. Sonra akşamı, nerdeyse ufuktan aydınlığın (şafak) kaybolduğu ana kadar tehir etti.”"
2336 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: “İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır” buyurdu."
2337 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Sabah namazını kişi arkadaşının yüzünü tanıyamayacak -veya kişi yanındakini tanımayacak- kadar (ortalığın karanlık olduğu) bir anda kıldı. Sonra ikindiyi öylesine tehir etti ki, namazdan çıktığı zaman güneş sararmıştı...” Rivayetin sonunda Ebu Davud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazısı şöyle dedi: “sonra yatsıyı gece yarısına kadar tehir ederek kıldı.”"
2338 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona: “Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl!”buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilal'e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kamet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kamet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kamet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kamet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kamet okudu. İkinci gün olunca, Bilal'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: “Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?” diye sordu. Soru sahibi: “Benim ey Allah'ın Resülü!” dedi. “Namazlarınızın vakti dedi, gördüğünüz (iki vakit) arasındadır.”"
2339 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cibril (aleyhisselam) bana, Beytullah'ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde herşeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı. Sonra Cibril (aleyhisselam) bana yönelip: “Ey Muhammedl Bunlar senden önceki peygamberlerin (aleyhimüssalatu vesselam) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!” dedi. “"
2340 "Nesai'nin Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: “Sonra O'na (Cibril), Fecr uzayıp sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. Dünkü yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: “Namaz vakti, işte gördüğünüz bu iki namaz arasıdır” dedi.”"
2341 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “...Öğleyi, güneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) gölge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, gölge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sökünce kıldı. Sonra ertesi günün öğlesini, gölge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin gölgesi iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı.”"
2342 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval anıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır.”"
2343 "Muvatta'da Abdullah İbnu Rafi' Mevla Ümmü Seleme'den kaydedilen bir rivayette şöyle denmiştir: “Abdullah İbnu Rafi', Ebu Hüreyre'ye namazların vaktini sormuştu. Ebu Hüreyre kendisine şu açıklamayı yaptı: “Ben sana haber vereyim: Gölgen kendi mislin kadarken öğleyi kıl. İkindiyi gölgen iki mislin olunca kıl. Akşamı güneş batınca kıl. Yatsıyı seninle arana gecenin üçte biri girince kıl. Sabahı da alaca karanılıkta kıl.”"
2344 "İmam Malik'in anlattığına göre, Hz. Ömer valilerine şöyle yazdı: “Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacib, sünnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dinini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha çok zayi eder.” Hz. Ömer yazısına şöyle devam etti: “Öğleyi gölge bir ziralıktan birinizin gölgesi misli oluncaya kadar kılınız. İkindiyi, güneş yüksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, güneş batmazdan önce iki veya üç fersahlık yol alacağı müddet içerisinde; akşamı güneş batınca; yatsıyı ufuktaki aydınlık battımı gecenin üçte birine kadar kılınız. -Kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin- Sabahı da yıldızlar parlak ve cıvıldarken kılınız.”"
2345 "Muvatta'nın diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Ömer (radıyallahu anh), Ebu Müsa el-Eş'ari hazretlerine yazdığı bir mektupta aynı şeyi hatırlattı ve (ilaveten) şunu yazdı: “Onda -yani sabah namazında- mufassal sürelerden iki uzun süre oku.”"
2346 "Yine benzer bir diğer rivayette şu ifade mevcuttur: Hz. Ömer, Ebu Müsa (radıyallahu anhüma)'ya şöyle yazdı: “. . .Yatsıyı seninle (akşam namazıyla) arana gecenin üçte biri girince kıl. Geciktirirsen gecenin yarısına kadar olsun. Sakın gafillerden olma.”"
2347 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Öğlenin (başlama) vakti, güneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin gölgesi kendi uzunluğunda olduğu müddetçe öğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikçe. İkindi vakti ise güneş sararmadıkça devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı müddetçe devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sökmesinden) başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Güneş doğdu mu namazdan vazgeç. Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar.”"
2348 "Ebü'l-Minhal Seyyar İbnu Selame (rahimehullah) anlatıyor: “Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi (radıyallahu anh)'nin yanına girdik. Babam ona: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) farz namazları nasıl kılardı?” diye sordu. Şu cevabı verdi: “Efendimiz sizin “el-Evvel” dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medine'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hala canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz ayet miktarınca Kur'an okurdu.”"
2349 "Muhammed ibnu Amr İbni'l-Hasen İbni Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Haccac, Medine'ye geldiğinde namazı mütad vaktinden tehir ediyordu. Bunun üzerine Cabir İbnu Abdillah (radıyallahu anh)'a (namazların vakti hakkında) sorduk. Bize şu açıklamayı yaptı: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğleyi hararetin şiddetli olduğu zamanda (hacire vaktinde) kılardı. İkindiyi de güneş parlakken kılardı. Akşamı, güneş batınca; yatsıyı bazan geciktirir, bazen de öne alırdı. Halkın toplandığını görünce tacil eder, onları ağır görünce de tehir ederdi. Sabahı da alaca karanlıkta kılardı."
2350 "Nesai'nin Enes (radıyallahu anh)'ten yaptığı rivayette şöyle denmiştir: “Sabahı, göz(ün görme ufku) genişleyinceye kadar kılardı.”"
2351 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazı kıldığı zaman (gölgenin) miktarı, yazda üç ayaktan beş ayağa kadar idi. Kışta da beş ayaktan yedi ayağa kadardı.”"
2352 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Mü'min kadınlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte sabah namazlarını, bürgülerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine dönerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı.”"
2353 "Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Ben öğle namazını, ne Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadar, ne de Ebu Bekr ve Ömer kadar tacil edip geciktirmeyen bir başka insan tanımıyorum.”"
2354 "Yine Tirmizi'de Ümmü Seleme (radıyallahu anha)'den kaydedilen bir hadiste denmiştir ki: “Öğleyi tacilde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sizden daha titizdi. Siz de ikindiyi tacilde ondan daha titizsiniz.”"
2355 "Habbab (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak'a: “Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?” diye sordu. Öbürü: “Evet!” dedi. Ben: “Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?” diye sordum. O yine: “Evet!” dedi.”"
2356 "Hz. Enes (radıyallahu anh): “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (yolculuk sırasında) bir yere inecek olsa, öğleyi kılmadan orayı terketmezdi” demişti. Bir adam sordu: “Yani gün ortasında olsa da mı?” “Evet, dedi, Enes, gün ortasında olsa da!”"
2357 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı.” Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: “... (güneş) odamdan yükselmezden önce...”"
2358 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş yüksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avali'ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hala güneş yüksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali'den bazıları Medine'ye dört mil uzaklıkta idi.”"
2359 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Es'ad İbnu Sehl İbnu Huneyf der ki: “Biz Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) ile öğleyi kıldık. Sonra çıkıp Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)'in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine:- “Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?” diye sordum. Bana: “Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia beraber kıldığımız namazdır” dedi."
2360 "Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan çıkınca Efendimizin yanına Beni Seleme'den birisi geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! dedi. Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz.” Efendimiz “Pekala!” deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henüz kesilmediğini gördük. Kestiler, parçaladırlar. Bir miktarını pişirdiler. Güneş batmadan o eti yedik.”"
2361 "Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneş batıp perdeye bürününce kılıyordu.” Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneşin battığı vakitte, güneş (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kılıyordu.”"
2362 "Rafi İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz akşamı, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte kılınca, cemaatten ayrılıp (ok atışı yapanımız olurdu da) attığı okun düştüğü yerleri rahat görebilirdi.”"
2363 "Nesai nin bu hususta Eslem kabilesine mensup ashabtan bir kimseden kaydettiği beyan şöyledir: “Onlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte akşamı kılarlar, sonra da Medine'nin (Mescid'e) en uzak yerinde olan ailelerine dönüp ok atışı yaparlar ve de oklarının düştüğü yerleri görürlerdi.”"
2364 "Mersed İbnu Abdillah el-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ebu Eyyüb, gazi (mücahid) olarak yanımıza geldi. Bu sırada Ukbe İbnu Amir de Mısır'da vali idi. Ukbe, akşam namazını tehir etti. Ebu Eyyüb ona yönelerek: “Ey Ukbe! dedi. Bu kıldırdığın namaz ne namazıdır?” Ukbe, hatasını anlayarak: “Meşguliyetimiz vardı” diye özür beyan etti. Ebu Eyyüb: “Sen Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şu sözünü işitmedin mi? Buyurmuştu ki: “Ümmetim, akşam namazını, yıldızlar cıvıldayana kadar geciktirmedikçe hayır üzere -veya fıtrat üzere demişti- olmaktan geri kalmaz. “"
2365 "Hz. Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana şu tembihte bulundu: “Ey Ali, üç şey vardır, sakın onları geciktirme: Vakti girince namaz, (hemen kıl!) Hazır olunca cenaze, (hemen defnet!) Kendisine denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir!)”"
2366 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim sabah namazından bir rek'ati güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati güneş batmadan önce kılabiIirse ikindi namazına yetişmiş demektir.”"
2367 "Buhari ve Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini güneş batmazdan önce kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini güneş doğmazdan önce kılabilen, namazını tamamlasın.” Ancak Nesai (bir rivayetinde de) şöyle der: “. . iIk rekatinde kılarsa. . . “"
2368 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır."
2369 "İmam Malik in bir rivayetinde (Resûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir): “Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun üzerine Rab Teala ona yılda iki kere teneffüs etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes. (İşte, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır).”"
2370 "Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz bir sefer sırasında Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Müezzinimiz öğle namazı için ezan okumak istedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Serinlemeyi bekle!” dedi. Bir müddet geçince müezzin ezan okumak istemişti, yine ikinci ve hatta üçüncü defa: “Serinlemeyi bekle!” dedi. (Bekledik), hatta tümseklerin (doğu cihetindeki) gölgelerini gördük. O zaman aleyhissalatu vesselam: “Şiddetli hararet cehennemin bir kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince kılın” dedi."
2371 "Kasım İbnu Muhammed anlatıyor: “Ben, Ashab'ı öğle namazını aşiyy'de kılar gördüm.”"
2372 "Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hava sıcaksa öğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu.”"
2373 "Ali İbnu Şeyban (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına geldik. İkindi namazını, güneş gökte beyaz ve (sarılıktan arı ve) parlak olduğu müddetçe tehir ediyordu.”"
2374 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe namazdan önce başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin.”"
2375 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Namaz başlar ve akşam yemeği de hazır olursa akşam yemeğiyle başlayın.”"
2376 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Birinizin akşam yemeği konur, (bu sırada) namaz da başlarsa, siz akşam yemeği ile başlayın. Ondan boşalıncaya kadar acele de etmeyin.” “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) için yemek konunca namazın başladığı olurdu. O, yemekten boşalmadıkça namaza gelmezdi. Ancak o, imamın kıraatını dinlerdi.”"
2377 "Ebu Dauud'un bir diğer rivayetinde AbduIlah İbnu Ubeyd İbni Umeyr şunu anlatır: “İbnu'z-Zübeyr zamanında, ben Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in yanında babamla birlikte bulunuyordum. Abbad İbnu Abdillah İbni'z-Zübeyr sordu: “Biz işittik ki, akşam yemeğine namazdan önce başlanırmış, (doğru mu?)” AbduIIah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şu cevabı verdi: “Bak hele! Onların akşam yemekleri nasıldı? Zanneder misin ki, bu, babanın akşam yemeği gibiydi?”"
2378 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yemek veya bir başka şey için namazınızı tehir etmeyin.”"
2379 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gün) yatsıyı tehir etmişti. Ömer (radıyallahu anh) çıkıp: “Ey Allah'ın Resülü, namazı kılalım. Kadınlar ve çocuklar yattılar” dedi. Aleyhissalatu vesselam başı su damlıyor olduğu halde çıkıp: “Ümmetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim!” buyurdu.”"
2380 "Hz. Enes (radıyallahu anh)'den rivayet edilir ki, kendisine: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yüzük kullandı mı?” diye sorulmuştur da şu cevabı vermiştir: “Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru'l-leyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi: “İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namaz kılma (sevabını almaktasınız."
2381 "Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Yatsı namazı için ikamet okunmuştu ki bir adam: “Benim bir işim var!” diyerek araya girdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (farzı kıldırmazdan önce) kalktı, adamla hususi şekilde konuşmaya başladı. İnsanlar -veya bir kısmı- uyuyuncaya kadar konuşma uzadı. Namazı sonra kıldılar.”"
2382 "Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Bir gece) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yatsı namazı için uzun müddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazıları (hane-i saadetinden) çıkmayacağı zannına düştü. İçimizden: “Namazını (evinde) kılmıştır” diyen bile oldu. İşte biz bu hal üzere iken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çıktı ve kendisine önceden tahminen söylediklerini tekrar ettiler. Bunun üzerine: “Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diğer ümmetlere üstün kılındınız. Bunu sizden önceki ümmetlerden hiçbiri kılmadı” buyurdu.”"
2383 "Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün yatsı namazını geciktirdi. Hatta gecenin çoğu gitti. Sonra çıktı ve cemaate namazlarını kıldırdı. Namazı bitirince Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) orada hazır bulunan cemaate: “(Buradan ayrılmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, üzerinizdeki AIIah'ın nimetlerinden biri de şudur: Şu saatte namaz kılan sizden başka hiç kimse yok -veya sizden başka kimse şu saatte namaz kılmamıştır.-” Bu iki sözden hangisini söylemişti bilemiyoruz.” Ebu Müsa ilaveten dedi ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'tan işittiklerimize sevinerek evlerimize döndük."
2384 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazdan bir rekate yetişen namazın tamamına yetişmiş sayılır.”"
2385 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazlardan herhangi bir namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Ancak, kaçırdığını kaza eder.”"
2386 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ölünceye kadar, hiçbir namazı son vaktinde iki kere kılmış değildir.”"
2387 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazın ilk vaktinde Allah'ın rızası vardır. Son vaktinde de affı vardır.”"
2388 "Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sabah namazını aydınlıkta kılın.”"
2389 "Yahya İbnu Said (radıyallahu anh) demiştir ki: “Musalli, (farz) namazı vakti çıkmış olan namazları da kılar. Onun vaktinde kılamayıp kaçırdığı, ehlinden de malından da daha mühim (bir kayıp)dır.”"
2390 "Ümmü Ferve (radıyallahu anha) -ki Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat edenlerden biri idi- anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a, “Hangi amel efdaldir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “İlk vaktinde kılınan namaz!”"
2391 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Üç vakit vardır ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bizi o vakitlerde namaz kılmaktan veya ölülerimizi mezara gömmekten nehyetti: - Güneş doğmaya başladığı andan yükselinceye kadar. - Öğleyin güneş tepe noktasına gelince, meyledinceye kadar. - Güneş batmaya meyledip batıncaya kadar.”"
2392 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hiç biriniz, güneşin doğması ve batması esnasında namaz kılmaya kalkmasın.”"
2393 "Abdullah es-Sunabihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Güneş, beraberinde şeytanın boynuzu olduğu halde doğar, yükselince ondan ayrılır. Bilahare istiva edince (tepe noktasına gelince) ona tekrar mukarenet (yakınlık) peydah eder. Zevalden sonra (tepe noktasından ayrılıp batıya meyletimi) ondan yine ayrılır. Batmaya yakın tekrar ona yakınlık peydah eder, batınca ondan ayrılır.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) işte bu vakitlerde namaz kılmaktan men etti.”"
2394 "Amr İbnu Abese es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resülü! dedim, Allah'a biri diğerinden daha yakın olan bir saat var mıdır -veya- Allah'ın zikri taleb edilen daha yakın bir saat var mıdır?” “Evet, dedi, vardır. Allah'ın kula en yakın olduğu zaman gecenin son kısmıdır. Eğer bu saatte Aziz ve Celil olan Allah zikredenlerden olabilirsen ol. Zira o saatte kılınan namaz, güneş doğuncaya kadar (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve bu doğma anı kafirlerin ibadet vakitleridir. O esnada, güneş bir mızrak boyunu buluncaya ve (sarı, zayıf) ışıkları kayboluncaya kadar namazı bırak. Bundan sonra namaz -güneş gün ortasında mızrağın tepesine gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneşin tepe noktasına gelme saati, cehennem kapılarının açıldığı ve cehennemin coşturulduğu bir saattir; namazı (eşyaların gölgesi) doğu tarafa sarkıncaya kadar terkedin. Bundan sonra namaz -güneş batıncaya kadar- meleklerin beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneş, batarken de bu beraberlik ve şehadet kalmaz, çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasında kaybolur. O sırada yapılacak ibadet kafirlerin ibadetidir.”"
2395 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sabah namazını kıldıktan sonra güneş yükselinceye kadar artık namaz yoktur. İkindiyi kıldıktan sonra da güneş batıncaya kadar namaz yoktur.”"
2396 "Kütüb-i Sittenin beş kitabı tarafından İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'dan kaydedilen bir rivayette şöyle buyurulmuştur: “Nazarımda pek değerli birçok kimse -ki bence onların en değerlisi Hz. Ömer'di- şu hususta şahidlik ettiler: “ResüIuIIah (aleyhissalatu vesselam), sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da batıncaya kadar namaz kılmayı yasakladı.”"
2397 "Nadr İbnu Abdirrahman, ceddi Muaz (radıyallahu anh)'dan anlattığına göre, der ki: “Muaz İbnu Afra ile birlikte tavafta bulundum (tavaftan sonra kılınan iki rekatlik tavaf namazını) kılmadı. Kendisine: “Namaz kılmıyor musun?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindi (namazı)ndan sonra güneş batıncaya kadar namaz yoktur. Sabah (namazın)dan sonra da güneş doğuncaya kadar namaz yoktur.”"
2398 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: “Ömer vehme düştü (yanıldı). Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Namaz kılmak için güneşin batma ve doğma zamanını taharri etmeyin (araştırıp seçmeyin). Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasında doğar” diye yasakladı.” Müslim, şu ziyadede bulundu: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikindiden sonraki iki rekati hiç bırakmadı.”"
2399 "Cündüb İbnu's-Seken el-Gıfari'nin -ki bu zat Ebu Zerr (radıyallahu anh)'dır- anlattığına göre, Kabe'nin basamağına çıkıp şöyle demiştir. “Beni bilen bilir, bilmeyen de bilsin ki, ben Cündüb'üm. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, şöyle söyler işittim: “Sabah (namazın)dan sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur. İkindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar; Mekke'de hariç, Mekke'de hariç, Mekke'de hariç.”"
2400 "Hz. Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi (namazı)ndan sonra, güneşin yüksekte olma halini istisna ederek, namaz kılmayı yasakladı.” Nesai nin rivayetinde (ibare, ifade bakımından biraz farkla) şöyle gelmiştir: “...güneşin beyaz ve parlak halde olmasını istisna ederek...”"
2401 "Ebu Basra el-Gıfari (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) el-Muhammas'ta ikindi namazı kıldırdı. Ve dedi ki: “Bu namaz, sizden öncekilere de arz olundu, ama onlar bunu zayi ettiler. Kim buna devam ederse ecri iki kere verilecek. Şahid doğuncaya kadar; ondan sonra namaz mevcut değildir.”"
2402 "es-Saib İbnu Yezid (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, “ikindiden sonra namaz kıldığı için el-Münkedir'i Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in dövdüğünü görmüştür.”"
2403 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma günü hariç, gün ortasında (nısfu'n-nehar) namaz kılmayı mekruh addederdi ve derdi ki: “Cehennem, cuma dışında (her gün o vakitte) coşturulur.”"
2404 "Ala İbnu Abdirrahman'ın anlattığına göre, öğle namazından çıkınca, Basra'daki evinde Enes İbnu Malik'e uğramıştı. Zaten evi de mescidin bitişiğindeydi. Der ki: “Huzuruna çıktığım zaman bana: “İkindiyi kıIdınız mı?” diye sordu. Ben: “Hayır, şu anda öğle namazından çıktık” dedim: “İkindiyi kılın!” dedi. Kalkıp kıldık. Namazdan çıkınca: “Ben, dedi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Bu, münafıkların namazıdır, oturur, oturur şeytanın iki boynuzu arasına girinceye kadar güneşi bekler, sonra kalkıp dört rek'at gagalar. Namazda Allah'ı pek az zikreder.”"
2405 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı vakti dışında sadece iki namazı kılarken gördüm: (Veda Haccı sırasında) Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirerek kıldı. O gün, sabah namazını da (mütad) vaktinden önce kıldı.”"
2406 "Buhari'nin Abdurrahman İbnu Yezid'den kaydettiği bir diğer rivayet şöyledir: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) haccetmişti. Yatsı ezanı sırasında veya buna yakın bir zamanda Müzdelife'ye geldik. Yanındaki bir adama söyledi, ezan ve arkasından ikamet okudu. Sonra akşam namazını kıldı. Arkasından iki rekat (sünnetini) kıldı. Sonra akşam yemeğini istedi ve yedi. Arkadan bir adama emretti, ezan ve ikamet okudu, iki rekat olarak yatsıyı kıldı. Şafak söktüğü zaman: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu saatte bugün ve bu yer dışında şu namazı hiç kimse kılmamıştır” dedi. Abdullah (radıyallahu anh) dedi ki: “İşte şu ikisi, vakti değiştirilmiş olan yegane iki namazdır. Biri akşam namazı- bu, halk Müzdelife'ye geldikten sonra kılınır; diğeri sabah namazı, bu da şafak söker sökmez kılınır.” İbnu Mes'ud sözlerine devamla: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bunu yaptığını, sonra ortalık ağarıncaya kadar kaldığını gördüm” dedi. Sonra sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer, Emirü'l Mü'minin -yani Hz. Osman (radıyallahu anh)- şu anda ifaza'da bulunsa (Mina'ya müteveccihen hareket etse) sünnete uygun hareket etmiş olur.” (Hadisin ravisi Abdurrahman İbnu Yezid der ki): “Bilemiyorum, İbnu Mes'ud'un bu sözü mü önce telaffuz edildi, Hz. Osman'ın (Mina'ya) hareket emri mi. . . Derhal telbiye çekmeye başladı ve bu hal, yevm-i nahirde Büyük Şeytan'a taş atılıncaya kadar devam etti.”"
2407 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İnsanlar, eğer ezan okumak ile namazın ilk safında yer almada ne (gibi bir hayır ve bereket) olduğunu bilseler, sonra da bunu elde etmek için kur'a çekmekten başka çare kalmasaydı, mutlaka kur'aya başvururlardı.”"
2408 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezan bitince geri gelir. İkamete başlanınca yine uzaklaşır, ikamet bitince geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve şunu hatırla, bunun düşün diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekat kıldığını bilemeyecek hale gelir.”"
2409 "Müslim'in diğer bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Şeytan namaz için okunan ezanı işitti mi kaçar. Müezzinin sesini işitmemek için sesli sesli yellenir. (Ezan bitip müezzin) susunca geri döner ve vesvese verir. İkameti işittiği zaman, müezzini duymamak için gider, susunca geri döner ve vesvese verir.”"
2410 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Şeytan namaz için okunan ezanı işitince Ravha nam yere kadar gider.”"
2411 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Bilal (radıyallahu anh) kalkıp ezan okudu. (Ezanı bitirip) susunca, Aleyhissalatu Vesselam: “Kim bunun mislini kesin bir inançla söylerse cennete girer” buyurdu.”"
2412 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-Amr As (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: “Ezanı işittiğiniz zaman müezzinin söylediğini aynen (kelime kelime) tekrar edin. Sonra bana salat-u selam okuyun. Zira kim bana salat-u selam okursa Allah da ona on misliyle rahmet eder. Sonra benim için el-vesile'yi taleb edin. Zira o, cennete bir makamdır ki, mutlaka AlIah'ın kullarından birinin olacaktır. Ona sahip olacak kimsenin ben olmamı ümid ediyorum. Kim benim için Allah'tan el-Vesile'yi taleb ederse, şefaat kendisine vacib olur.”"
2413 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ezanı işittiği zaman kim: “Allahümme Rabbe hazihi'd-da'veti't-tamme ve's-salati'I-kaime ati Muhammedeni'I-Vesilete ve'I-fadilete veb'ashu makamen mahmüdeni'Ilezi va'adtehu. (Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed'e‚ Vesile'yi ve fazileti ver. O'nu, va'adettiğin -bir rivayette va'adettiğin üzere- makam-ı Mahmüd üzere ba's et (dirilt)” derse, ona Kıyamet günü mutlaka şefaatim helal olur.”"
2414 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzin, “Allahu ekber Allahu ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse; sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah” derse; sonra müezzin: “Hayye aIa's-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “hayye aIa'I-felah” deyince, “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “AIIahu ekber Allahu ekber” deyince, “AIIahu ekber AIIahu ekber” derse; sonra müezzin: “Lailahe iIlaIIah” deyince “Lailahe iIlallah” derse cennete girer.”"
2415 "Sà'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzini işittiği zaman, kim: “Ben şehadet ederim ki, bir olan AIIah'tan başka ilah yoktur, 0'naşerik de yoktur, Muhammed O'nun kulu ve Resülüdür. Rabb olarak Allah'tan Resül olarak Muhammed'den -bir rivayette “...nebi = peygamber olarak Muhammed'den din olan İslàm'dan- razıyım” derse günahı affedilir.”"
2416 "Ebu Ümame Es'ad İbnu Sehl (radıyallahu anh) anlatıyor: “Mu'aviye İbnu Ebi Süfyan (radıyallahu anh)'ı minberde oturmuş (hutbe vermek üzere bekliyorken) dinliyordum. (Ezan başladı.) Müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, Mu'aviye de: “Allahu ekber Allahu ekber” dedi; Müezzin: “Eşhedu en Ia ilahe illallah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi; Müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Ezan okuma işi bitince dedi ki: “Ey insanlar! Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı minberde iken işittim, O da, müezzin ezan okurken tıpkı sizin benden işittiğinizi söylüyordu (bizzat işittim).”"
2417 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), müezzinin ezan okurken şehadet getirdiğini işitince: “Ben de! Ben de!” derdi.”"
2418 "Ebu Saidi'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediğinin mislini tekrar edin!”"
2419 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim, yedi yıl sevabına inanarak ezan okursa, Allah bunu, onun ateşten kurtulmasına bir senet yapar.”"
2420 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzin, sesinin gittiği yer boyunca mağfiret olunur. Yaş ve kuru herşey onun lehinde şehadet eder, namaza katılan kimseye yirmibeş kat namaz yazılır ve iki namaz arasındaki (günahları) affedilir.”"
2421 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah ve melekleri namazda birinci safa rahmet ederler. Müezzin sesinin ulaştığı yere kadar mağfiret görür. Yaş ve kuru her ne, sesini işitirse, onu tasdik eder. Ona, beraberinde namaz kılanların ecrinin bir misli verilir.”"
2422 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah'ın Resülü! Müezzinler (sevapca) bizden üstün oluyorlar. (Onlara yetişmemiz için ne tavsiye edersiniz?) diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Onların söylediklerini sen de tekrar et. Bitirip sona erince dilediğini iste, sana da (aynı sevap) verilecektir” cevabını verdi. “"
2423 "Abdullah İbnu Abdirrahman İbni Ebi Sa'sa'a anlatıyor: “Ebu Said (radıyallahu anh) bana dedi ki: “Seni, koyunları ve kır hayatını seviyor görüyorum. Koyunlarınla birlikte veya kırda olunca namaz ezanı okursan, ezan sırasında sesini yükselt. Zira, müezzinin sesini insan, cin ve sair her ne işitirse en uzağı” bile Kıyamet günü onun lehinde şehadet eder.” Ebu Said sözlerini şöyle tamamladı: “Ben bunu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan işittim”"
2424 "Hz. Muaviye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı: “Müezzinler Kıyamet günü, boyun itibariyle insanların en uzunu olacaklardır” derken işittim.”"
2425 "Asım İbnu Behdele der ki: “Zirri'bnu Hubeyş ezan okurken yanına bir adam uğradı ve: “Ey Ebu Meryem, ezan mı okuyorsun? Ben ezan yüzünden senden nefret ediyorum” dedi. Zirr ona şöyle cevap verdi: “Fazilet sebebiyle benden nefret mi ediyorsun? Vallahi seninle konuşmuyorum.” Rezin ilavesidir. (Kaynağı bulunamamıştır). EZANIN BAŞLANGICI"
2426 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Müslümanlar Medine'ye geldikleri vakit toplanıyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardı. Namaz için kimse nida etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları: “Hristiyanların çanı gibi bir çan edinin” dedi. Bazıları da: “Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu öttürün!)” dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh): ''Bir adam çıkarsanız da namazı ilan etse!” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Ey BiIaI! Kalk! namazı ilan et!” dedi.”"
2427 "Ebu Umeyr İbnu Enes, Ensar'dan olan bir amcasından naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) halkı namaza nasıl toplayacağı meselesine eğildi. Kendisine: “Namaz vakti olunca bir bayrak dik, onu görünce halk birbirine haber verir” dendi. Bu, Aleyhissalatu vesselam'ın hoşuna gitmedi. Bunun üzerine O'na, boynuz hatırlatıldı. Bu, yahudilerin borazanı idi. Onu bu da memnun etmedi ve hatta: “Bu yahudi işidir!” dedi. Bunun üzerine büyük çan hatırlatıldı. Efendimiz: “Bu hristiyanların işidir” dedi. Bu (konuşmalar)dan snnra Abdullah İbnu Zeyd el-Ensari, Resûlullah'ın üzüntüsüne üzülerek ayrıldı. Bunun üzerine rüyasında ezan öğretildi.”"
2428 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ensardan bir adam gelerek: “Ey Allah'ın Resülü! Ben sizin üzüntünüzü görüp ayrıldığım vakit (rüyamdan) bir adam gördüm. Üzerinde yeşil renkli iki giysi vardı. Kalkıp mescidin üzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar kalkıp aynı söylediklerini bir kere daha tekrarladı. Ancak bu sefer bir de kad kameti's-salat (namaz başlamıştır) cümlesini ilave etti. Eğer halkın (bana yalancı diyeceğinden korkum) olmasaydı ben “uykuda değildim, uyanıktım” diyecektim” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Allah sana hayır göstermiş. Bilal'e söyle (bu kelimeleri söyleyerek) ezan okusun!” dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh) de atılarak: “Onun gördüğünü aynen ben de gördüm, ancak o, anlatma işinde benden önce davranınca, ben utandım (anlatamadım)” dedi. “Adam anlattıkları arasında şunları da söyledi: “(Mescidin üzerine çıkan adam) kıbleye yöneldi ve dedi ki: “Allahu ekber Allahu akber Allahu ekber Allahu ekber, eşhedu en la ilahe illallah, eşhedu en la ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, hayye ala's-salat -iki defa-, hayye ala'l-felah -iki defa- Allahu ekber Allahu ekber, lailahe illallah.” Sonra bir miktar durduruldu. Sonra adam tekrar kalktı, aynı şeyleri yeniden söyledi. Ancak bu sefer Hayye ala'l-felah'tan sonra kad kameti's-salat kad kameti's-salat dedi. Ravi ilave etti: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Bunu Bilal'e öğret!” buyurdu. (Adam emri yerine getirdi) Bilal de onları söyleyerek ezan okudu.”"
2429 "Abdullah İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), halkı namaz için toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği zaman, ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde bir çan vardı. Ben: “Ey Allah'ın kulu, bu çanı bana satar mısın?” dedim. Adam: “Pekala, ama bunu ne yapacaksın?” dedi. Ben: “Bununla insanları namaza çağıracağım” dedim. Bana: “Sana bu iş için daha hayırlı bir söz göstereyim mi?” dedi. Ben de ona: “Elbette!” dedim. “Öyleyse şunu söyle!” diyerek bana öğretti: “Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah. Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah.” Abdullah İbnu Zeyd (radıyallahu anh) devamlı dedi ki: “(Rüyamdaki bu zat) benden biraz uzaklaştı sonra tekrar söze başlayıp: “Sonra namazı kılacağın zaman şunu söylersin” dedi ve öğretti: “Allahu ekber Allahu ekber-Eşhedu en la ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, Hayye ala's-salat, Hayye ala'l-felah, Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat, Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah.” Sabah olunca Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek (rüyamda) gördüklerimi haber verdim. Bana: “İnşallah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilal'e öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zira o, sesce senden daha gür!” buyurdu. Ben de Bilal'le birlikte kalktım. Ona teker teker arzediyordum. O da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya başladı. Bunu evinde olan Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) işitmişti. Hemen evden çıkıp ridasını çekerek geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! diyordu, seni hak ile gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm!” Bunu işiten Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu!” dedi.” Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Bilal ezanı okuyup sıra ikamete gelince) Abdullah: “Onu ben gördüm, ben okumak isterim!” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da: “Öyleyse sen de ikamet getir!” buyurdu.” Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “(Abdullah İbnu Zeyd ezanla ilgili kıssayı anlatırken elfazı ikişer ikişer zikretti, ikameti ise birer kere zikretti.” Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde denmiştir ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ezanı(nda elfaz) çift çift idi, ezanda da ikamette de.”"
2430 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “İnsanlar çoğalınca, herkesçe bilinecek olan bir şeyle namaz vaktinin duyurulmasının gerektiğini aralarında konuştular. (Bu meyanda bir ateş yakılması veya bir çan çalınması teklif edildi). Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal'e emrederek ikişer kere söyleyerek de ikamet okumasını emretti.”"
2431 "Ebu Mahzüra (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resülü, bana ezanın usülünü öğret” dedim. Bunun üzerine başımın ön kısmını meshederek: “Allahu ekber, Allahu -ekber, Allahu ekber, Allahu ekber dersin ve bunları derken sesini yükseltirsin. Sonra: “Eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedu enne Muhammeden Resûlullah dersin ve bunları söylerken sesini alçaltırsın, sonra sesini şehadette tekrar yükseltirsin: Eşhedü en la ilahe illallah eşhedü en la ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salati hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felahi hayye ala'l-felah. Eğer okuduğun ezan sabah ezanı ise şunu da söylersen: “es-Salatu hayrun mine'n-nevm, es-salatu hayrun mine'n nevm (Namaz uykudan hayırlıdır). Allahu ekber Allahu ekber, Lailahe illallah.”"
2432 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Ebu Mahzüra dedi ki): “Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikameti ikişer ikişer öğretti: “Allahu ekber, Allahu ekber, Eşhedu en la ilahe illallah, Eşhedu en la ilahe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah. Allahu ekber, Allahu ekber. Lailahe illallah. Ebu Davud der ki: “Abdurrezzak rivayetinde de iki: “(Resûlullah devamla): “İkamet getirince iki sefer de şunu söyle: Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat!” (Aleyhissalatu vesselam ayrıca sordu): “Duydun mu?” (Ebu Mahzüra): “Evet!” dedi. (Hadisi rivayet eden ravi Saib) der ki: “Ebu Mahzüra alnındaki saçı ne kestirir ne de ayırırdı. çünkü oraya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın elleri değmiş idi.”"
2433 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Ezan Resûlullah devrinde ikişer ikişer idi. İkamet de birer birer. Ancak (müezzin), ayrıca ikişer sefer olmak üzere kad kameti'-salat, kad kameti's-salat da derdi.” İbnu Ömer devam eder: “Biz, ikameti işittik mi abdest alır, namaza giderdik.”"
2434 "İmam Malik'e ulaştığına göre: “Müezzin, sabah namazını haber vermek için Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in yanına gider. Onu uyuyor bulunca: “Essalatu hayrun mine'n-nevm (namaz uykudan hayırlıdır)” der. Bunun üzerine Hz. Ömer, o ibareyi sabah ezanına ilave etmesini emreder.”"
2435 "Mücahid (rahimehullah) anlatıyor: “Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'le bir mescide girdim. Ezan çoktan okunmuştu. Biz namaz kılmak istiyorduk. Müezzin tesvibte bulundu (ikamet okudu). Abdullah mescidi terketti ve: “Haydi bizi bu bid'atçinin yanından çıkar!” dedi ve orada namaz kılmadı.” Tirmizi der ki: “İbnu Ömer'den rivayet edildiğine göre, sabah ezanında es-salatu hayrun mine'n nevm derdi.”"
2436 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Ben İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'le beraber idim, bir adam öğle veya ikindi namazında tesvibte bulundu. Bunun üzerine (İbnu Ömer): “Bizi (buradan) çıkar, zira şu (yapılan tesvib) bid'attir” dedi.”"
2437 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana: “Sabah hariç, sakın hiçbir namazda tesvibte bulunma!” tembihini yaptı.”"
2438 "Yine Hz. Bilal (radıyallahu anh) der ki: “Ezanın sonu şöyledir: “Allahu ekber, Allahu ekber, Lailahe illallah.”"
2439 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in bir müezzini geceleyin ezan okumuştu. Ezanı iade etmisini emretti.”"
2440 "Tirmizi'nin yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'dan kaydettiği bir diğer rivayet şöyledir: “Hz. Bilal güneş doğmazdan önce ezan okumuştu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Haberiniz olsun kul uyudu” diye nida etmesini emretti.”"
2441 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Sabah vakti iyice belirinceye kadar ezan okuma!” dedi ve ellerini yanlara doğru açarak: “Şöyle!” diye gösterdi.”"
2442 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir kimse, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a sabah namazının vaktini sormuştu. O da Hz. Bilal'e emretti. Şafak sökerken ezan okudu. Ertesi gün ortalık ağarıncaya kadar sabah ezanını tehir etti. Sonra ikamet okumasını emretti ve namazı kıldı. Sonra da adama: “İşte bu, (sabah) namazının vaktidir” dedi.”"
2443 "Ziyad İbnu'l-Haris es-Sudai (radıyallahu anh) anlatıyor: “Sabah ezanının ilk vakti girince, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana emretti, ben de ezan okudum ve: “İkamet de getireyim mi ey Allah'ın Resülü?” diye sordum. (Soruma hemen cevap vermeyip) doğu tarafına, fecre bakmaya başladı ve: “Hayır!” dedi. Ne zaman ki şafak söktü Hz. Peygamber (bineğinden) indi, abdest bozdu. Sonra bana doğru geldi. (Bu ara Ashabı da toplandı. Abdestini aldı. Bilal ikamet okumak istedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Suda'nın kardeşi ezan okudu, ezanı okuyan ikameti getirsin!” dedi. Ben de ikamet getirdim.”"
2444 "Simak İbnu Harb anlatıyor: “Bilal, güneş (öğlede, batı cihetine) kayınca ezan okurdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) odasından çıkıncaya kadar ikamet getirmezdi. Odasından çıkınca, O'nu görür görmez ikamet getirirdi.”"
2445 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın iki müezzini vardı: Biri Bilal diğeri İbnu Ummi Mektüm el-A'ma.”"
2446 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal (radıyallahu anh)'e: “Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku. İkamet getirdiğin zaman da peş peşe seri oku. Ezanla ikametin arasına, yemek yiyenin yemeğinden, içenini içmesinden, üzerine sıkışarak helaya girmiş olanın heladan fariğ olacağı bir zaman fasılası koy” diye talimat verdi. Şunu da ilave etti: “Beni görünceye kadar da (ikamet için) kalkmayın.”"
2447 "Beni Neccar'dan bir kadın demiştir ki: “Benim evim, Mescid-i Nebevi'nin etrafındaki en uzun ev idi. Bilal (radıyallahu anh), sabah ezanını evimin damında okurdu. Seher'den gelip, dama oturur vaktin girmesini gözetlerdi. Vaktin girdiğini görünce gerinir, sonra da: “Allah'ım sana hamdediyor, dinini (müslümanların) ikame etmeleri için, Kureyş'e karşı yardımını diliyorum” der, arkadan ezan okurdu.” Kadın devamla der ki: “Vallahi, onun bu duayı terkettiği tek gece bilmiyorum!”"
2448 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Namaz için ezanı ancak abdestli olan okusun.”"
2449 "Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: “Ezanı ancak abdestli olan okusun.” Tirmizi der ki: “Önceki rivayet daha sahihtir.”"
2450 "Osman İbnu Ebi'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana en son vasiyetlerinden biri de, ezanına mukabil ücret almayan bir müezzin tutmamdı.”"
2451 "Ebu Bekr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte sabah namazı için beraber çıktık. Uğradığı her adama namaz için sesleniyor veya ayağı ile dürtüyordu.”"
2452 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) veya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashabından bir diğeri tarafından rivayet edildiğine göre, (bir seferinde) Bilal (radıyallahu anh) ikamete başlamıştır. Kad kameti's-salat deyince Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Allah onu (namazı) ikame etsin ve daim kılsın!” buyurdu. İkametin geri kısmında, ezanın faziletleri bahsinden mezkür olan Hz. Ömer hadisinde olduğu gibi (müezzinin söylediklerini tekrar şeklinde) hareket ediyordu.”"
2453 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh) sefer sırasında ikamete sadece sabah namazından hem ezan, hem de ikamet her ikisini okurdu. Derdi ki: “(Seferde ezana hacet yok, çünkü) ezan, kendisine cemaat gelecek olan imama mahsustur.”"
2454 "Ebu Cuhayfe (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Hz. Bilal (radıyallahu anh)'i ezan okurken görmüştür. Der ki: “Ben, ezan okurken, onun ağzını şu tarafa, bu tarafa (sağa sola) dönerken takibe koyuldum.” Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “İki parmağı kulaklarını üzerinde olduğu halde..."
2455 "Ebu Davud'da şu ifadeye yer verilmiştir: “(Bilal), hayye ala's-salat, hayye ala'l-felah cümlesine gelince boynunu sağa ve sola çevirdi, bizzat kendi dönmedi.”"
2456 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Doğu iIe batı arasında tek bir kıble vardır.”"
2457 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) dedi ki: “Kişi Beytullah istikametine yöneldi mi doğu ile batı arasında tek bir kıble vardır.”"
2458 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktığı zaman, ellerini iki omuzunun hizasına kadar kaldırır sonra tekbir getirirdi. Rükü yapmak isteyince de (ellerini iki omuzu hizasına kaldırmak suretiyle) aynı şeyi yapardı. Rüküdan başını kaldırınca da aynı şeyi yapardı. Ancak bunu, secdeden başını kaldırırken yapmazdı.” Bir başka rivayette: “Bunu, secde ederken yapmazdı” denmiştir."
2459 "Bir diğer rivayette: “Başını rüküdan kaldırınca, ellerini aynı şekilde kaldırır ve: “Semi allahu li-men hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd. (Allah kendine hamdedeni işitir. Rabbimiz, hamd sanadır)” derdi” şeklinde gelmiştir. Bu ibarenin elfazı Sahiheyn'e aittir."
2460 "Buhari'nin diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) namaza girince tekbir getirir ve ellerini kaldırırdı.”"
2461 "Muvatta ve Ebu Davud'da gelen bir rivayette de şöyle denmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) namaz için iftitah tekbiri getirince (namaza başlayınca), ellerini iki omuzu hizasına kadar kaldırırdı, rüküdan kalkınca daha aşağı kaldırırdı.”"
2462 "Muvatta'nın bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “(İbnu Ömer) eğilip doğruldukça her seferinde tekbir getirirdi.” İbnu Cüreyc der ki: “Nafi'e (Yani İbnu Ömer ellerini) ilk kaldırmada öbürlerinden daha mı yukarı kaldırıyordu?” diye sordum. Bana: “Hayır! eşitti” dedi. Ben tekrar: “Öyleyse bana işaret et (göster)” talebinde bulundum. Göğsüne hatta daha aşağıya işaret etti.”"
2463 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktığı zaman ellerini iki omuzunun hizasına kadar kaldırırdı. Sonra eller o halde iken tekbir getirirdi, rüküa giderdi. Sonra belini doğrultmak isteyince ellerini tekrar iki omuz hizasına kadar kaldırır ve, “Semi'allahu li-men hamideh” derdi. Secdede ellerini kaldırmazdı. Rüküdan önce getirdiği her bir tekbirde ellerini kaldırırdı ve bu hal namazın bitimine kadar devam ederdi.” Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Rüküdan doğrulunca, secdeye eğilince (kaldırır), iki secde arasında kaldırmazdı” denmiştir."
2464 "Nesai'nin rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resülulah (aleyhissalatu vesselam) namaza girdiği zaman ellerini kaldırırdı. Rüküya gitmek istediği zaman, başını rüküdan kaldırdığı ve iki rek'at arasında kalktığı zaman aynı şekilde ellerini iki omuzunun hizasına kaldırırdı.”"
2465 "Alkame (rahimehullah) anlatıyor: “Size Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazıyla namaz kıldırayım mı?” dedi ve namaz kıldı. Bu namazda ellerini bir kere iftitah tekbiri sırasında kaldırdı, başka kaldırmadı.”"
2466 "Bir diğer rivayette şöyle demiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her eğilip doğrulmalarda, kıyam ve oturmalarda tekbir getirirdi. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) de aynı şekilde tekbir getirirlerdi.”"
2467 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı iftitah tekbiri alırken gördüm. Ellerini kulaklarına yakın kaldırmıştı. Sonra (namazdan çıkıncaya kadar) başka kaldırmadı.”"
2468 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den yapılan rivayete göre, halka namaz kıldırdığı zaman, her eğilip doğrulmada tekbir getirirdi. Kendisine: “Bu tekbirler de ne?” dendiği vakit: “Bu, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazıdır!” diye cevap verirdi.” Bu hadis, Sahiheyn'in rivayetine lafzen uygundur. Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde: “(Ebu Hüreyre) tekbir getirince parmaklarını açardı” denmiştir. Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde “O eğilirken tekbir getirirdi” denmiştir."
2469 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Şayet Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ön cihetinde olsaydım koltuk altlarını görürdüm (kollarını öylesine yüksek kaldırırdı).”"
2470 "Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Beni Züreyk Mescidi'ne geldi ve dedi ki: “Üç şey var ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onları yapıyordu, halk ise terketmiş durumda... Namazda ellerini uzatarak kaldırırdı, (Fatihayı okuyunca kıraate geçmezden önce) bir miktar süküt buyurdu, secdeye varınca (ve secdeden kalkınca) tekbir getirirdi.”"
2471 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh)'un anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, namaza girdiği sırada ellerini kaldırıp tekbir getirirken görmüştür. Ravilerden Hemmam Resûlullah'ın ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırdığını gösterdi.Sonra elbisesine gömüldü, sonra sağ elini sol elinin üstüne koydu. Rüküya gitmek isteyince, ellerini elbiseden çıkardı. Sonra onları kaldırdı, sonra tekbir getirdi ve rüküya gitti, semi'allahu li-men hamideh dediği zaman ellerini kaldırdı, secdeye gittiğinde ellerinin arasına secde etti.”"
2472 "Ebu Davud'da gelen bir diğer rivayette şöyle denir: “...Sonra Medine'ye geldim, gördüm ki (halk, namazı) üzerlerinde bürnuz ve kisalar olduğu halde kılıyor ve namaza başlarken ellerini göğüslerine kadar kaldırıyor.”"
2473 "Bir diğer rivayette der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte namaz kıldım. Tekbir getirdiği zaman ellerini kaldırıyor, sonra (elbisesine) gömülüyordu. Sonra sol elini sağ eliyle tutuyor, ellerini elbisesine sokuyordu, rükü yapmak istediği zaman ellerini çıkarıp sonra kaldırıyordu. Rüküdan başını kaldırmak isteyince de ellerini kaldırıyor, sonra secde ediyordu. (Secdede) yüzünü elleri arasına koyuyor idi. Keza başını secdeden kaldırınca da ellerini kaldırıyordu. Namaz bitinceye kadar (her rek'atte böyle yapıyordu).”"
2474 "Bir diğer rivayette şöyle der: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini, omuzları hizasına kadar kaldırdı. Baş parmaklarını da kulaklarıyla, hizaladı, sonra tekbir getirdi.”"
2475 "Bir diğer rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı iftitah tekbiriyle birlikte ellerini kaldırırken görmüştür.”"
2476 "Said İbnu Haris el-Mualla (rahimehullah) anlatıyor: “Ebu Saidi'l-Hudri (radıyallahu anh) bize namaz kıldırdı. Secdelerden başını kaldırırken, secdeye giderken, iki(nci) rek'atten kalkarken, tekbirlerini cehri (sesli) olarak getirdi ve sonunda: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı böyle yapar gördüm!” diye açıklamada bulundu.”"
2477 "Mutarrif İbnu Abdillah (rahimehullah) anlatıyor: “Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)'in arkasında ben ve İmran İbnu Husayn beraber namaz kıldık. Ali (radıyallahu anh) secde edince tekbir getiriyor, başını kaldırınca tekbir getiriyor, iki(nci) rek'atten kalkınca yine tekbir getiriyordu.” Nesai'nin rivayetinde şöyle denmiştir: “Her eğilme ve her kalkmada tekbir getirir, rüküyu tamamlardı.”"
2478 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) farz namaza kalkınca tekbir getirir, ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırırdı. Kıraatini tamamlayıp rüküya gitmek isteyince aynı şeyi yapardı. Rüküdan kalkınca da aynı şeyi yapardı. Oturur vaziyette iken ellerini hiçbir surette kaldırmazdı. İki(nci) secdeden de kalkınca ellerini aynı şekilde kaldırır ve tekbir getirirdi.”"
2479 "Ebu Kılabe anlatıyor: “İbnu Hüveyris (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın (namaza başlarken) tekbir getirdiği, rüküya gittiği, rüküdan başını kaldırdığı zaman, kulağının üst kısmına ulaşıncaya kadar ellerini kaldırdığını görmüştür.” Nesai, bir diğer rivayette şu ziyadeyi kaydeder: “...secde ettiği ve secdeden başını kaldırdığı (zaman da ellerini kaldırırdı).”"
2480 "Nadr İbnu Kesir es-Sa'di anlatıyor: “Abdullah İbnu Tavus, Mescidü'l-Hayf'da yanıbaşımda namaz kıldı. İlk secdeyi yapıp secdeden başını kaldırdığı zaman ellerini yüzünün hizasına kadar kaldırmıştı. Ben bunu hoş bulmadım ve Vüheyb İbnu Halid'e söyledim. Vüheyb ona: “Sen hiç kimsede görmediğin birşey mi yapıyorsun?” dedi. Ancak Tavus cevaben: “Babamın onu yaptığını gördüm. Üstelik babam şunu da söylemişti: “İbnu Abbas (radıyallahu anh) böyle yaptığını gördüm. Üstelik onun: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yapıyordu” demiş olmasından başka bir şey de bilmiyorum.”"
2481 "Meymün eI-Mekki, AbduIIah İbnu Zübeyr (radıyallahu anh)'i gördüğünü ve kendilerine namaz kıldırdığını anlatmıştır. Devamla der ki: “Abdullah namazda kıyam, rükü, secde ve secdeden kıyama kalkma esnalarında elleriyle işaret yapıyordu (ellerini kaldırıyordu). İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a gittim. Ve: “İbnu Zübeyr'i hiç kimsede görmediğim bir tarzda namaz kılıyor gördüm” deyip onun namazda yaptığı işareti anlattım. Bana: “Eğer Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazını görmekten hoşlanırsan, Abdullah İbnu Zübeyr'in namazına uy!” dedi.”"
2482 "İmran İbnu'l-Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bende basur vardı. Namazı nasıl kılacağım diye Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. “Ayakta kıl, muktedir olmazsan oturarak kıl, buna da muktedir olmazsan yan üzeri (yatarak) kıl” buyurdu.”"
2483 "Diğer bir rivayette geldiğine göre, İmran Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a kişinin oturarak kılacağı namaz hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Ayakta kılarsa bu efdaldir. Kim de oturarak kılarsa, ona ayakta kılanın ecrinin yarısı verilir. Kim de yatarak kılarsa ona da oturarak kılanın ecrinin yarısı verilir” buyurdu.”"
2484 "Abdullah İbnu Şakik anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ye: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılar mıydı?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi: “Evet! Halk -veya yaş demişti- O'nun dermanını kesince (yani insanların meseleleriyle ömrünü tüketince, dermandan kesilince demektir).”"
2485 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılar, oturduğu halde kıraat buyurur, kıraatinden takriben otuz-kırk ayet kalınca kalkar, kıraatına ayakta devam eder, sonra rüküya ve secdeye giderdi. İkinci rek'atte aynen bunun gibi yapardı. Namazı bitince, ben uyanıksam benimle konuşurdu, uyuyor isem yatardı.”"
2486 "Nesai'de gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam'ı (oturarak namaz kılarken) bağdaş kurma şeklinde oturmuş gördüm.” Nesai der ki: “Bu hadisin hatalı olduğu kanaatindeyim.”"
2487 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ölümüne yakın, farzlar dışındaki namazlarının çoğu oturarak idi. Ona göre, amellerin en güzeli, az da olsa devamlı olanı idi.”"
2488 "Hz. Hafsa (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın, nafıle namazlarını kılarken, ölümüne bir yıl kalıncaya kadar hiç oturduğunu görmedim. Bundan sonra hep oturarak kıldı. Namazda süreyi hep tertil üzere okurdu. Bundan dolayı o süre, aslında ondan daha uzun olan süreden daha uzun görünürdü.”"
2489 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “Kişinin oturarak kıldığı (nafile) namaz, normal şekilde kıldığı namazın (sevapca) yarısına denktir” buyurduğu söylenmişti. (Kendisinden sormak üzere) derhal yanına gittim. Varınca, Efendimizi oturarak namaz kılıyor buldum. Elimi başının üzerine koydum. Bana: “Ey Abdullah İbnu Amr! Meselen nedir?” dedi. Ben: “Ey Allah'ın Resülü, bana “Kişinin oturarak kıldığı namaz, normal namazın yarısına denktir” buyurduğunuz söylendi. Halbuki siz de oturarak kılıyorsunuz?” dedim. Aleyhissalatu vesselam: “Evet öyledir. Ancak ben sizlerden biri gibi değilim” cevabını verdi.”"
2490 "Muharib İbnu Disar (radıyallahu anh) anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh), namaz kılmakta olan ve bu sırada belini tam doğrultamayan bir adam görmüştü. Namazdan çıkınca: “Sırtında bir rahatsızlığın mı var?” diye adama sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Şayet, bu halin üzere ölecek olsan Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetine muhalefet üzere ölürsün” dedi.” Rezin ilavesidir. Derim ki: “Bu rivayet Buhari'de şu şekilde gelmiştir: “Huzeyfe, (namazda) rükü ve secdesini tamamlayan bir adam görmüştü. Namazını kılıp bitirince Huzeyfe (radıyallahu anh) ona: “Sen namaz kılmadın. Eğer ölecek olsan, Allah'ın Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'ı, yarattığı fıtrattan başka bir fıtrat üzere ölürsün” dedi. Gerçeği Allah, bilir.”"
2491 "Ebu Hazım (rahimehullah) anlatıyor: “Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anhüma) demişti ki: “İnsanlara, namazda sağ elini sol kolu üzerine koysun” diye emredilmişti. “ Ebu Hazım devamla der ki: “Ben onun (Sehl'in), bu, hadisi Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ettiğini biliyorum.”"
2492 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un anlattığına göre, namaz kılarken sol elini sağ eline koymuştur. Bunu gören Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bizzat elleriyle tutarak) sağ elini sol elinin üzerine koymuştur.”"
2493 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı namazda kıyamda iken, sağ eliyle sol elinin üstünden tutmuş gördüm.”"
2494 "İsmail İbnu Ümeyye anlatıyor: “Nafi merhuma namazda ellerinin parmaklarını kenetleyen kimse hakkında sormuştum. Bana: “Bu hususta Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh)'i işittim: “Bu, Allah'ın gadabına uğrayanların namazıdır” demişti diye cevap verdi.” Rezin'in ilave ettiği bir rivayette de şöyle denmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anh), namazda kuûd halinde (otururken) sol elini kabası üzerine dayanan bir adam görmüştü, hemen müdahale ederek: “Böyle oturma, zira azaba uğrayanlar bu şekilde otururlar!” dedi."
2495 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “(Namazın) sünnetlerinden biri namazda (sağ) avucu (sol) avuç üzerine koyup, her ikisini birlikte göbeğin altına yerleştirmektir.”"
2496 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ihtisarı (elleri böğre koymayı) yasakladı.”"
2497 "Buhari de Hz. Aişe'den yapılan bir diğer rivayette geldiğine göre: “Hz. Aişe (radıyallahu anha), kişinin ellerini (ihtisar yaparak) böğrüne koymasını mekruh addeder ve “Bunu yahudiler yapar” derdi.”"
2498 "Rezin'in rivayet ettiği diğer bir hadiste: “Resûlullah ihtisarı (eli böğre koymayı) namazda ve namaz dışında yasakladı” demiştir.”"
2499 "Ziyad İbnu Sübeyh eI-Hanefi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in yanı başında namaz kıldım. Ellerimi de böğürlerime koydum. Namazı bitirince: “Bu, namazda haç(a benzemek)dir, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yasaklamıştı” buyurdu.”"
2500 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan nakledildiğine göre, ayaklarının arasını bitiştirerek namaz kılan bir adam görmüştü. Şöyle söylendi: “(Bu adam) sünnete muhalefet etti. Ayaklarını sırayla dinlendirse daha iyidir.”"
2501 "Ümmü Kays Bintu Mihsan (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yaşlanıp biraz şişmanlayınca, namaz kıldığı yerde bir sütun bulundurdu namazda ona dayandı.”"
2502 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kıraatını bismillahirrahmanirrahim ile başlatıyordu.”"
2503 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile birlikte namaz kıldım. Onlardan hiçbirinin bismillahirrahmanirrahım'i okuduklarını işitmedim.”"
2504 "İbnu Abdillah İbnu Muğaffel (rahimehullah) anlatıyor: “Ben (namazda) bismillahirrahmanirrahim'i okumuştum. Babam işitti. Bana: “Oğulcuğum, (bu yaptığın) bir bid'attir. Bid'atten sakın!” dedi. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından her kimle karşılaştı isem, hepsinin de bid'atten nefret ettiği kadar bir başka şeyden nefret etmediğini gördüm. Babam sözlerine şöyle devam etmişti: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia, Hz. Ebu Bekr'le, Hz. Ömer'le, Hz. Osmanla (radıyallahu anhüm) namaz kıldım. Onlardan hiç birinin bunu (besmelenin okunacağını) okuduklarını işitmedim. Onu sen de okuma. Sadece “Elhamdülillahi rabbi'l-alemin” de.”"
2505 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikinci rek'atten kalktığı zaman kıraati Elhamdü lillahi Rabil alemin ile başlatıyor ve süküt etmiyordu.”"
2506 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim Fatiha-i şerife süresini okumadan namaz kılarsa bilsin ki bu namaz nakıstır -bu sözü üç kere tekrarladı- eksiktir.” Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'ye: “Biz imamın arkasında bulunuyorsak (ne yapalım)?” diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “Yine de içinden oku. Zira ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “AIIah Teala hazretleri (bir hadis-i kudside) buyurdu ki: “Ben kıraati kulumla kendi aramda iki kısma böldüm, yarısı bana ait, yarısı da ona. Kuluma istediği verilmiştir: Kul: “EI-hamdülillahi Rabbi'I-alemin. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)” deyince, Aziz ve Celil olan AIIah: “Kulum bana hamdetti!” der. “er-Rahmanirrahim” deyince, AIIah: “Kulum bana senada bulundu” der. “Maliki yevmiddin (ahiretin sahibi)” deyince, AIIah: “Kulum beni tebcil ve ta'ziz etti (büyükledi)” der. “İyyakena'budü ve iyyakenestain (yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz)” deyince, AIIah: “Bu benimle kulum arasında bir (taahhüddür). Kuluma istediğini verdim” der. “İhdina s-sırata'I-müstakim sıratallezine en amte aleyhim gayr'il-mağdübi aleyhim ve Ia'ddallin. (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalalete düşenlerin değil)” dediği zaman, Allah: “Bu da kulumundur, kuluma istediği verilmiştir” buyurur.”"
2507 "Ebu Davud'da gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “...Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Haydi git ve Medine'de ilan et ki: “Sadece Fatiha süresi de olsa, Kur'an'dan bir parça okumadıka kıldığınız namaz namaz değildir” dedi ve başka bir şey ilave etmedi.”"
2508 "Rezin'in zikrettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “...Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kıraatsiz namaz sahih değildir.” Bilesiniz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize her ne duyurdu ise biz de size duyurduk. Bize gizli tuttuğunu biz de size gizli tuttuk.” Bu açıklama üzerine bir zat ona: “Ey Ebu Hüreyre, Fatiha'ya herhangi bir ilavede bulunmazsam (yeterli midir) ne dersin?” diye sordu. Ebu Hüreyre dedi ki: “Bu sual Aleyhissalatu vesselam'a da sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Bununla iktifa edersen sana yeter, ilavede bulunursan senin için daha hayırlı ve efdal olıır.”"
2509 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Namazda) Fatiha süresi ile kolaya gelen bir miktar (Kur'an ayetin)i okumakla emrolunduk.”"
2510 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) demiştir ki: “Kim Fatiha'yı okumadan bir rek'at namaz kılarsa, imamın arkasında bulunmadığı takdirde, namaz kılmış sayılmaz.”"
2511 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın gayri'l-mağdübi aleyhim ve la'd-dallin'i okuyunca amin dediğini ve bunu söylerken sesini uzattığını işittim.” Bir başka rivayette şöyle gelmiştir. “. . .Bunu söylerken sesini yükselttiğini işittim.”"
2512 "Hz. Bilal (radıyallahu anh)'in söylediğine göre, Aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resülü! amin'de beni geride bırakma!” demiştir.”"
2513 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam amin deyince siz de amin deyin. Zira kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse geçmiş günahları affedilir.” İbnu Şihab der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) amin derdi.”"
2514 "Buhari'de diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Kari (okuyucu) amin deyince siz de amin deyin. Zira melekler “amin” der. Kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse geçmiş günahları affedilir."
2515 "Ebu Bürde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında altmış-yüz arasında ayet okurdu.”"
2516 "Amr İbnu Hureys (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazında İza'ş-şemsu küvviret süresini okuduğunu işittim.”"
2517 "Abdullah İbnu Saib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize Mekke'de sabah namazı kıldırdı. Mü'minün süresini kıraat buyurarak namaza başladı. Hz. Musa ve Harun'un zikrine gelince -veya Hz. İsa'nın zikrine, ravi burada tereddüt etti. Resüllullah (aleyhissalatu vesselam)'ı bir öksürük tuttu, hemen rüküya gitti.”"
2518 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında Kaf ve'l-Kurani'l-Mecid ve benzeri bir süre okurdu. Aleyhissalatu vesselam diğer namazları hafif kıldırırdı.”"
2519 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma günü, sabah namazında Elif-lam-mim Tenzil es-Secde, ve Hel eta ala'l-insani hinun mine'd-dehr sürelerini okurdu. Yine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma namazında Cuma ve Münafikün surelerini okurdu.”"
2520 "Urve (rahimehullah) anlatıyor: “Hz. Ebu Bekr es-Sıddik (radıyallahu anh) sabah namazını kıldırdı. Namazın her iki rek'atinde Bakara süresini okudu.”"
2521 "Fürafisa İbnu Umeyr el-Hanefi der ki: “Ben Yüsuf süresini Osman İbnu Affan (radıyallahu anh)'ın sabah namazlarındaki kıraatinden öğrendim. Çünkü o, bu süreyi çok sık okurdu.”"
2522 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan anlatıldığına göre, sabah namazının birinci rekatinde Enfal'den kırk ayet kadar, ikinci rek'atinde ise mufassal sürelerden birini okumuştur.”"
2523 "Amir İbnu Rebi (radıyallahu anh) demiş ki: “Hz. Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh)'ın arkasında sabahı kıldık. Namazda Yusuf ve Hacc surelerini ağır bir kıraatle okudu. Bunun üzerine Amir'e: “Öyleyse fecir doğarken namaza başlamış olmalıdır” dendi. O da: “Evet!” diye cevap verdi.”"
2524 "Muaz İbnu Abdillah el-Cüheni anlatıyor: “Cüheyne kabilesine mensup bir zat bana: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazının her iki rek'atinde de İza zülzilet süresini okuduğunu işittim, bilmiyorum unutarak mı böyle yaptı, bilerek mi okudu” dedi.”"
2525 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğlede ilk iki rek'atte Fatiha ile iki süre okurdu. Son iki rek'atte de Fatiha'yı okur, bazan da ayeti bize işittirirdi. Birinci rek'atte (kıraatı) uzun tutar ikinci de o kadar uzatmazdı. İkindi ve sabah namazlarında da böyle yapardı.” Ebu Davud, bir rivayette şu ziyadeye şamildir: “O'nun (aleyhissalatu vesselam), halk birinci rek'ata yetişebilsin diye böyle yaptığını zannederdik.”"
2526 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Resûlullah'ın öğle ve ikindi namazlarında kıraatte bulunup bulunmadığını bilmiyorum.”"
2527 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğlede velleyli iza yağşa süresini okur, ikindide dahi aynısını yapar, sabah namazında bundan daha uzun bir kıraatte bulunurdu.”"
2528 "el-Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın arkasında öğleyi kılmıştık. Kendisinden Lokman ve Zariyat sürelerinin ayetlerini peş peşe işitiyorduk.”"
2529 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir namazda secde edip sonra kıyama kalktı ve rükü yaptı. Cemaat onun, Elif Lam-Mim Tenzile's-Secdetü'yü okuduğunu gördü.”"
2530 "Mervan İbnu'l-Hakem anlatıyor: “Bana Zeyd İbnu Sabit (radıyallahu anh) dedi ki: “Sen niye akşam namazında (kısaru'l-mufassal denilen) kısa surelerden okuyorsun? Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Tûla't-Tûleyeyn'i okuduğunu işittim.” Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: “...Dedim ki: Tula't-Tüleyeyn nedir? Bana “el-A'raf”, öbürü de “el-En'am” diye cevap verdi.”"
2531 "Ümmü'l-Fadl (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın akşam namazında ve'l-mürselati urfen suresini okuduğunu işittim. Bundan sonra artık bize, ruhu kabzedilinceye kadar hiç namaz kıldırmadı.”"
2532 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, A'raf suresiyle akşamı kıldırdı. Sureyi ikiye bölerek her iki rek'atte bir parçasını okudu.”"
2533 "Cübeyr İbnu Mut'im radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı akşam namazında et-Tûr suresini okurken işittim.”"
2534 "Ebu Osman en-Nehdi anlatıyor: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'ın arkasında akşam namazı kılmıştım. Namazda Kulhüvallahü ahad'i okudu.”"
2535 "Abdullah İbnu Utbe İbni Mes'ud anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam akşam namazında Ha-mim-ed-Duhan suresini okudu.”"
2536 "Ebu Abdillah es-Sunabihi anlatıyor: “Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'ın hilafeti sırasında Medine'ye geldim, arkasında akşam namazını kıldım. İlk iki rek'atinde Fatiha ile (kısaru'l-mufassal denen) kısa surelerden birer sure okudu. Sonra üçüncü rek'ate kalktı. ben (ne okuyacağını işitmek için) hemen kendisine -elbisem elbisesine değecek kadar- yaklaştım. Fatiha ve beraberinde “Rabbena la tuziğ kulûbena ba'de iz hedeytena veheb lena min ledünke rahmeten inneke ente'l-Vehhab. (Rabbimiz, bize hidayet verdikten sonra kalplerimizi saptırma. Katından bize bir rahmet lutfet, sen çok lutfedenlerdensin)” ayetini okuduğunu işittim.”"
2537 "Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam yatsı namazında Veşşemsi ve duhaha ve benzeri sureleri okurdu.”"
2538 "eI-Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir yolculuk sırasında yatsıyı kılmıştı. İki rek'atin birinde Vettini ve'z-Zeytüni'yi okudu.” Sahiheyn'de şu ziyade yer alır: “Sesce ve kıraatçe O'ndan daha güze kimseye rastlamadım.”"
2539 "Nafi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) tek başına namaz kılınca dört rek'atin her birinde Fatiha'yı ve Kur'an'dan bir süreyi okurdu. Bazan da farz namazın bir rek'atinde iki ve üç süre birden okurdu. Akam namazının iki rek'atinde aynı ekilde Fatiha ve birer süre okurdu.”"
2540 "Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddih anlatıyor: “Mufassal sürelerden -uzunu olsun, kısası olsun- hiçbiri yoktur ki, ben onu Resûlullah'ın namaz kıldırırken okuduğunu işitmemiş olayım.”"
2541 "Hz. Aşe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam askeri bir birliğin başına bir adamı komutan yapmıştı, Bu zat arkadaşlarına namaz kıldırırken, her seferinde kıraatını kulhüvallahu ahad ile tamamlıyordu. Döndükleri zaman durumu Hz. Peygamber'e söylediler. Aleyhissalatu vesselam: “Sorun ona niçin öyle yapıyormuş?” buyurdu. Dediği gibi kendisine sorulmuştu. “Çünkü O, Rahman'ın sıfatıdır, ben onu okumayı seviyorum!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Ona bildirin, Allah onu seviyor!” müjdesini verdi.”"
2542 "Şakik İbnu Seleme (rahimehullah) anlatıyor: “Bir adam İbnu Mes'ud'a gelerek: “Ben bir rek'atte mufassal sürelerin tamamını okudum” dedi. İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) da: “Şiir mırıldar gibi mırıldar, meyve döküştürür gibi döküştürür müsün? Olmaz öyle şey! Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tek rek'atte birbirine denk iki süre okurdu. Bir rek'atte, İkterebet ve el-Hakka sürelerini, bir rek'atte Vettür ve Vezzariyat sürelerini; bir rek'atte Ve iza vaka'at ve Nün sürelerini; bir rek'atta Seele sailun ve ve'n-Nazi'at sürelerini; bir rek'atte Veylün li'l-Mutafifin ve Abese sürelerini, bir rek'atte el-Müddessir ve, el-Müzzemmil sürelerini; bir rek'atte Hel Eta ve La Uksimu biyevmi'l-Kıyame sürelerini, bir rek'atte Amme yetesaelün ve Ve'I-Mürselat sürelerini; bir rek'atte de ed-Duhan ve İza'ş-Şemsü Küvvirat sürelerini okurdu.” Bu rivayet, metin olarak Ebu Davud'un rivayetidir. Ebu Davud: “Bu İbnu Mes'ud'un telifidir” demiştir. Bunu Alkame ve Esved'den kaydeder. Diğerleri, süreleri zikretmezler."
2543 "Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam gece namazına kalktı ve sabah vakti girinceye kadar namaza devam etti. Namazda tek ayet okudu. O da şu (mealdeki) ayettir: “Onlara azab edersen, doğrusu onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak sensin” (Maide 118)."
2544 "Ebu Seleme anlatıyor: “Hz. Omer (radıyallahu anh), halka akşam namazı kıldırmıştı. Namazda kıraatte bulunmadı. Namazdan çıkınca kendisine: “Kur'an okumadın!” dendi. “Rükü ve secdeler nasıl oldu?” diye sordu. “İyi oldu!” dediler. “Öyleyse, tamamdır!” dedi.”"
2545 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) demiştir ki: (Kur'an) her bir namazda okunur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize hangilerini işittirmişse biz de size işittiriyoruz. Hangilerini de gizlemişse biz de size gizliyoruz.”"
2546 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir gece (evinden) çıkmıştı. Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e uğradı. Alçak sesle namaz kılıyordu. Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e uğradı, o da yüksek sesle namaz kılıyordu.” Ravi der ki: “Resûlullah'ın yanında toplanınca Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ey Ebu Bekr sana uğradım sen sessizce namaz kılıyordun.” Ebu Bekr: “Ben konuştuğum Zat-ı Zülcelal'e sesimi işittirdim ey Allah'ın Resülü!” cevabını verdi. Hz. Ömer'e de: “Sana da uğradım. Sen yüksek sesle namaz kılıyordun!” dedi. O da şu cevabı verdi: “Ey Allah'ın Resülü! Uyuklayanı uyandırıyor, şeytanı da uzaklaştırıyordum.” Hasan Basri rivayetinde der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ebu Bekr'e: “Ey Ebu Bekr sen sesini biraz yükselt!” dedi. Hz. Ömer'e de: “Sesini sen de biraz alçalt!” buyurdu.”"
2547 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den yapılan rivayette, bu kıssa aynen zikredilir, ancak Hz. Ebu Bekr'e: “Sesini biraz yükselt”, Hz. Ömer'e de: “Sesini biraz alçalt” dedi” cümleleri zikredilmez.” Fakat şu ziyadede bulunur: “Ey BiIaI seni, şu süreden ve şu süreden okurken işittim” dedi. (Bilal) cevaben: “(Kur'an) tatlı bir kelam, Allah onu kısım kısım yapıp bir araya getirdi” dedi. Sonunda Resûlullah aleyhissaIatu vesselam: “Hepiniz isabet ettiniz!” buyurdu.”"
2548 "el-Beyazi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselm) namaz kılmakta olan insanların yanına geldi. Kıraatte sesleri yüksekti. Hemen: “Namaz kılan kimse Rabbine münacaatta (hususi konuşmada) bulunuyor demektir. Öyleyse ne şekilde münacaatta bulunduğuna dikkat etsin. Kur'an'ı birbirinize cehren okumasın!” dedi.”"
2549 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın geceleyin kıraatı bazan yüksek sesle, bazan da alçak sesle olurdu.”"
2550 "Abdullah İbnu Şeddad anlatıyor: “Ben Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in: “Ben üzüntü ve hüznümü yalnız Allah'a açarım...” mealindeki ayeti (Yüsuf 86) okurken (boğuk boğuk çıkan) sesini en arka safta olduğum halde işittim...”"
2551 "Semüre İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Namazda iki sekte hatırımda kaldı. Biri, imam “Allahu ekber” dedikten kıraata başladığı ana kadar geçen sektedir. Diğeri de Fatiha ve zamm-ı süreyi okuyup bitirince rüküya gitme sırasındaki sektedir.” (Hadisi rivayet eden Hasan Basri) der ki: “Bunun üzerine İmran İbnu Husayn ona karşı çıktı (ve tek sekte olduğunu söyledi). Sonunda Medine'ye Ubeyy (İbnu Ka'b)'e yazıp sordular. (Übeyy verdiği cevapta) Semüre'yi tasdik etti.” Bir diğer rivayette, “..Kıraatten çıkınca bir sekte” denmiştir. Bir diğer rivayette: “...İftitah tekbiri alınca ve kıraatten çıkınca” denmiştir."
2552 "Ebu Mes'üd el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz.”"
2553 "Nu'man İbnu Mürre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “İçki içen, zina yapan ve hırsızlıkta bulunan kimse hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Bu sual, bunlar hakkında henüz hadd cezası gelmezden önce sorulmuştu. “Allah ve Resülü daha iyi bilir!” diye cevap verdiler. Aleyhissalatu vesselam: “Bu fiiller ağır suçtur, onlar hakkında ceza vardır. Hırsızlığın en kötüsü de namazını çalmaktır” buyurdu. Bunun üzerine: “Ya Resûlullah, kişi namazını nasıl çalar?” diye sordular. Şu cevabı verdi: “Rüküsunu ve secdelerini tamamlamaz.”"
2554 "Salim el-Berrad anlatıyor: “Ebu Mes'ud'a gelerek: “Bize Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazından anlat!” dedik. Hemen önümüzde kalktı, tekbir getirdi. Rüküya varınca ellerinin ayalarını dizlerinin üzerine koydu. Parmaklarını dizinin alt kısmına getirdi. Dirseklerini yan taraflarına uzattı. Bu halde her uzvu hareketsiz; sabıit durdu. Sonra semi'allahu li-men hamideh dedi ve her uzvu düz oluncaya kadar doğruldu.”"
2555 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Secdede ta'dile riayet edin, kimse kollarını köpeklerin yayışı gibi yaymasın.”"
2556 "Yine Hz. Enes anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Rükü ve secdeleri yerine getirin. AIIah'a yemin oIsun siz secde rükü ettikçe ben arkamda olanları da görüyorum.” -Belki “sırtımın gerisini” demişti-”"
2557 "Malik İbnu'I-Huveyris (radıyallahu anh)'ten rivayete göre, arkadaşlarına: “Size Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazını haber vereyim mi?” diye sormuştur. Ebu Kilabe der ki: “(Böyle söyledikten sonra), bize şeyhimiz Ebu Yezid'in namazı (gibi) namaz kıldırdı. Ebu Yezid, başını birinci ve üçüncü rek'atin ikinci secdesinden kaldırınca otururcasına doğrulur sonra kalkardı.”"
2558 "Said İbnu Cübeyr (rahimehullah) anlatıyor: “Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)'i dinledim şöyle diyordu: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan sonra, namazı Resûlullah 'ın namazına bu derece benzeyen, şu gençten yani Ömer İbnu Abdilaziz'den başka birinin ardında namaz kılmadım.” Enes (devamla) dedi ki: “Rüküsunda on tesbihat, secdelerinde de o kadar tesbihat tahmin ettik.”"
2559 "es-Sa'di babasından veya amcasından naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazını kılarken dikkatle baktım, rüku ve secdelerinde üçer kere subhanallahi ve bi-hamdihi diyecek kadar duruyordu.”"
2560 "Gunder'in bir rivayetinde denir ki: “İbnu'l-Eş'as zamanında Küfe'ye Mataru'bnu Naciye (adında biri) galebe çaldı. (İbnu Abbas'ın oğlu) Ebu Ubeyde İbnu Abdillah'a halk'ın önüne geçip namaz kıldırmasını emretti. Ebu Ubeyde, (namaz kıldırırken) başını rükudan kaldırdığı zaman ben: “Allahümme Rabbena ve leke'l-hamdü mil'e's-semavat ve mil'e'l-ardı ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'du. Ehle's-senai ve'l-mecdi, La mani'a li-ma a'tayte ve la mu'tiye li-ma mena'te. Ve la yenfe'u za'l-ceddi minke'l-ceddü” duasını okuyuncaya kadar kıyamda dururdu.” el-Hakem der ki: “Bunu ben Abdurrahman İbnu Ebi Leyla'ya zikrettim. Dedi ki: “Bera İbnul-Azib (radıyallahu anh)'i işittim: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın kıldığı namazın rükusu, secdesi, rüku ve secdeden başını kaldırdığı zamanki ve iki secde arasındaki (fasılaları) birbirine yakın uzunlukta idi” demişti.” Şu'be der ki: “Ben bunu Amr İbnu Mürre'ye söyledim. O da: “Ben, İbnu Ebi Leyla'yı gördüm, onun namazı böyle değildi” dedi.”"
2561 "Sahiheyn'in diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın rükü ve secdesi ve iki secde arasındaki (fasıla ile), rüküdan başını kaldırdığı zamanki (fasıla) -kıyam ve ku'üd (oturma) hariç- birbirine yakın miktardaydı.”"
2562 "Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh) bir adamın namaz kılarken hile yaptığını görmüştü. “Sen bu namazı ne zamandan beri kılıyorsun?” diye sordu. Adamcağız: “Kırk yıldan beri!” dedi. Huzeyfe? “Öyleyse kırk yıldan beri namaz kılmadın (bütün kıldıkların boşa gitmiş). Şayet bu şekilde namaz kılarak ölecek olursan Muhammed'in fıtratından başka bir fıtrat üzere öleceksin.!” dedi ve ilave etti: “Kişi namazı hafıf kılar (ama buna rağmen) tam kılar, güzel kılar!”"
2563 "Abdurrahman İbnu Şibl (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) karga gagalamasından, vahşi hayvanlar gibi kolları yaymaktan, kişinin mescidde deve gibi mekan tutmasından nehyetti”"
2564 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize namazı şöyle öğretti: “Önce tekbir getirdi iki elini kaldırdı. Rüküya gittiği zaman ellerini dizlerinin arasında kavuşturdu. Ravi der ki: “Sa'd'a bu haber ulaşınca: “Kardeşim doğru söyledi. Biz böyle yapardık, sonra şununla emredildik dedi ve bununla diz kapaklarını kavrayıp avuçlamayı kastetti.”"
2565 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) demiştir ki: “Diz kapağı(nı tutmak) sizin için sünnet kılınmıştır. Öyle ise rüküda diz kapaklarını kavrayın.”"
2566 "Ebu İshak anlatıyor: “Bera İbnu Azib (radıyallahu anh) bize secdeyi şöyle vasfeyledi: Ellerini (yere) koydu, dizleri üzerine dayandı, kalçasını (havaya) kaldırdı ve: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle secde yaparlardı” buyurdu.” Bir diğer rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılınca kollarını kanat gibi yanlarına açardı” denmiştir.”"
2567 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Secde ettiğin zaman ellerini yere koy, dirseklerini (havaya) kaldır.”"
2568 "Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Bera'ya: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam secde edince yüzünü nereye koyardı?” diye sordum. “Ellerinin arasına” diye cevap verdi.”"
2569 "Abdullah İbnu Malik İbni Buhayne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda secdeye gidince ellerinin arasını, koltuk altı beyazlıkları görününceye kadar açardı.”"
2570 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz secde edince kollarını, köpeğin yayması gibi yere yaymasın.”"
2571 "Amir İbnu Sa'd babasından (Sa'd'dan) (radıyallahu anh) naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (secdede) ellerin yere konulmasını, ayakların da dikilmesini emretti.”"
2572 "Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) rükü yapınca itidali muhafaza eder, başını (yukarı) dikmez, (aşağı da) eğmezdi. Ellerini dizkapaklarının üzerine koyardı. Secde için yere eğilince adalelerini koltuk kısmından yana açardı. Ayaklarının parmaklarını da aralardı.”"
2573 "Yine Ebu Humeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam secde ettiği zaman, burnunu ve alnını yere koyardı. Ellerini yanlarından aralardı, avuçlarını omuzları hizasına koyardı.”"
2574 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) secde edince, yere, dizkapaklarını ellerinden önce koyardı. Kalkınca da ellerini dizkapaklarından önce kaldırırdı.”"
2575 "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) secdeye gidince alnını ellerinin arasına koydu, kalkınca da dizkapaklarının üzerine kalktı ve dizlerine dayandı.”"
2576 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz secde edince, devenin çöküşü şeklinde yere çökmesin, yani ellerini dizlerinden önce yere koymasın.”"
2577 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana şunu söyledi: “Ey Ali! Ben, kendim için sevdiğimi senin için de seviyorum, kendim için hoşlanmadığımı senin için de hoşlanmıyorum, öyleyse iki secde arasında ik'ada bulunma.”"
2578 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazda) kişinin, elleriyle yere dayanarak oturmasını yasakladı.”"
2579 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ayaklarının sırtı üzerinde kalkardı.”"
2580 "Malik İbnu'l-Huveyris (radıyallahu anh)'in anlattığına göre Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı namaz kılarken görmüştür. Efendimiz, tek rekatte iken, tam bir oturuş vaziyeti almadan kalkmamıştır.”"
2581 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) secde ettiği zaman ellerini, yüzünü koyduğu şeyin üzerine ko;yardı. Ben O'nu çok soğuk bir günde gördüm, ellerini (giymekte olduğu) bürnusunun altında çıkarmış çakılların üzerine koymuştur.”"
2582 "Mecze‚ İbnu Zahir, Ashabu Şecere'den Uhban İbnu Evs'ten naklettiğine göre, Uhban “Diz kapaklarından rahatsızdı, secde ettiği zaman dizkapağının altına minder koyardı.”"
2583 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şöyle derdi: “Hasta kimse secde etmeye muktedir olamazsa başıyla ima eder, alnına herhangi bir şey kaldırmaz.”"
2584 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize yedi aza üzerine secde etmemizi, saçımızı ve elbisemizi toplamamamızı emretti. Bu azalar Şunlardır: “Alın, eller, diz kapakları, ayaklar.”"
2585 "Bir diğer rivayette şöyle demiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın, -ve eliyle burnunu işaret etti- eller, diz kapakları, ayakların etrafları. Ne elbiseleri ne de saçı (secde sırasında) toplamayız.”"
2586 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ederek buyurdu ki: “Eller de secde eder, tıpkı alnın secde etmesi gibi. Öyleyse, biriniz alnını secdeye koyunca ellerini de koysun. Alnı secdeden kaldırdımı onları da kaldırsın.”"
2587 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir ihtiyaç sebebiyle, kendilerine Kurra denilen yetmiş kişiyi yola çıkardı. Süleym aşiretinden Ri'I ve Zekvan adında iki kabile Bi'r-i Ma'üne (Ma'üne Kuyusu) denilen bir suyun yanında bunların önünü kesti. Hey'et bunlara: “Biz size gelmedik. Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bir ihtiyacı için gidiyoruz” dediler. Ancak öbürleri bunları dinlemeyip öldürdüler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (duruma muttali olduktan sonra) sabah namazlarından sonra bir ay boyu onlara beddua etti. Bu hadise namazda kunüt okumanın başlangıcı oldu. Biz kunut yapmıyorduk.” Abdülaziz İbnu Süheyb der ki: “Bir zat Enes (radıyallahu anh)'e Kunüt'dan sorarak: “Bu, rüküdan sonra mı yoksa kıraatın tamamlanmasından sonra mı?” dedi. Enes: “Hayır, kıraatin bitiminde” diye cevap verdi.” Bir başka rivayette (Enes) şöyle dedi: “(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ay boyu) rükudan sonra (kunut yaparak bazı Arap kabilelerine beddua etti.)”"
2588 "Bir başka rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazından sonra bir ay boyu kunüt yaptı” denmiştir.”"
2589 "Müslim'in bir rivayetinde: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir ay boyu sabah namazında rüküdan sonra kunüt yaparak Useyye (kabilesi)ne beddua etti” denir.” Buhari nin bir rivayetinde: “Kunüt, akşam ve sabah namazındaydı” denir.” Ebu Davud ve Nesai'nin bir rivayetinde: “Bir ay kunüt yaptı sonra terketti” denir.”"
2590 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tam bir ay boyu, hiç aralık vermeden her namazın peşinde, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında Kunüt yaptı. Şöyle ki: Son rek'at'te semi'allahu li-men hamideh deyince Süleym aşiretinden Ri'l, Zekvan, Useyye kabilelerine beddua ediyor, namazda kendine uyanlar da amin diyorlardı.”"
2591 "Hufaf İbnu İma el-Gıfari (radıyallahu anh)ş anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) rükü'ya gitti, sonra başını kaldırdı ve “Gıfar kabilesini Allah mağfiret etsin, Eslem kabilesine Allah selamet versin, Useyye Allah'a ve Resulüne isyan etmiştir. Allahım, Beni Lihyan'a lanet et. Ri'l ve Zekvan'a da lanet et” deyip secdeye gitti.”"
2592 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazının son rekatinin rükusundan başını kaldırınca semi'allahu limen-hamideh Rabbena ve leke'l-hamd dedikten sonra şöyle söylediğini işitmiştir: “Allahım falancaya falancaya lanet et.” Allah Teala Hazretleri bunun üzerine şu mealdeki ayeti indirdi: “(Kullarımın) işinden hiçbir şey sana ait değildir. (Allah) ya onların tevbesini kabul eder, yahud onları, kendileri zalim (kimse)ler oldukları için, azablandırır” (Al-i İmran 128)."
2593 "Hasan Basri (rahimehullah) anlatıyor: “Ömer İbnu'l Hattab (radıyallahu anh), halkı, Übeyy İbnu Ka'b üzerinde topladı. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz kıldırdı. Bu esnada (vitirlerde) sadece son yarıda kunüt yaptı, daha önce hiç kunüt yapmadı. Son on kalınca cemaate gelmedi, teravihi evinde kıldı. Halk: “Übeyy (cemaatten) kaçtı” dedi.”"
2594 "Hasan İbnu Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana vitirde okuduğum bir dua öğretti. Şöyle ki: “Allahım! Beni hidayet verdiklerinden kıl, afiyet verdiklerinden eyle, beni, işlerini üzerine aldıkların arasına koy. (Ömür, mal, ilim, v.s.'den) verdiklerini hakkımda mübarek kıl. Vuküuna hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen dilediğin hükmü verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin işini üzerine aldıysan o zelil olmaz. Rabbimiz! Sen münezzehsin, muallasın.”"
2595 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) vitrinin sonunda şunu okurdu: “Allahım! Senin gadabından rızana sığınırım, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (layık olduğun) senayı saymaya gücüm yetmez. Sen, kendini sena ettiğin gibisin.”"
2596 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) demiştir ki: “En efdal namaz, kunütu uzun olandır.”"
2597 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana, avucum avuçlarının içinde olduğu halde, Kur'an'dan süre öğretir gibi teşehhüd'ü öğretti.” “Tahiyyat, tayyibat ve salavat Allah içindir. Ey Nebi, selam, AIlah'ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın salih kulları üzerine de olsun. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed AIIah'ın Resüludür.” Bir rivayette “Allah'ın salih kulları” ibaresinden sonra şöyle denmişftir: “Siz bu teşehhüdü yaptınız mı sema ve arzdaki bütün salih kullara selam vermiş olursunuz.”"
2598 "Bir diğer rivayette: “(Teşehhüdden) sonra dilediği senayı yapmakta muhayyerdir” denmiştir."
2599 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir” (dersiniz). Sonra her biriniz hoşuna giden duayı seçip onunla dua etsin.”"
2600 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “...bize onları öğretirdi veya şu duaları bize teşehhüdü öğrettiği gibi öğretirdi: “Allah'ım! Kalplerimizi birleştir, aramızdaki geçimsizliği düzelt. Bizi selamet yollarına sevket, zulümattan nüra kavuştur. Bizi, çirkinliklerin açık ve gizli olanlarından uzak tut. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, zevcelerimizi ve çocuklarımızı hakkımızda mübarek ve hayırlı kıl. Tevbelerimizi kabul et, sen rahimsin, tevbeleri kabul edersin. Bizleri verdiğin nimetlere şakir, onlarla sena edici, onları kabul edici kıl, onları (ağirette de nasib ederek) hakkımızda tamamla.”"
2601 "Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir” cümlesinden sonra şöyle denir: “Bunu söyledin veya şehadeti ifa ettin mi, namazını ifa ettin demektir. Kalkmak istersen kalk, oturmak istersen otur.”"
2602 "Nesai nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la namaz kılınca: “Selam Allah'ın üzerine, selam Cibril ve Mikail üzerine olsun” derdik. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Selam Allah'ın üzerine olsun demeyin. Zira Allah selam'ın kendisidir. Ancak şöyle deyin: “Tahiyyat. . . Allah içindir. . . “"
2603 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize, Kur'an'dan süre öğrettiği gibi teşehhüdü öğretirdi. Şöyle derdi: “Tahiyyat, mübarekat, salavat, tayyibat AIIah içindir. Ey Nebi selam, AIIah'ın rahmet ve bereketi sana olsun. Selam bize, Allah'ın salih kullarına olsun. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed AIIah'ın Resülüdür.”"
2604 "Tirmizi'de şöyle gelmiştir: “...Selam sana olsun, selam bize olsun.” Yani her iki “selam” kelimesi de elif lamsızdır.”"
2605 "Ebu Müsa (radıyallahu anh)'dan Nesai'nin yaptığı bir rivayette şöyle gelmiştir: “..Şehadet ederim ki AIIah'tan başka ilah yoktur, tektir, şeriki yoktur. Muhammed'de O'nun kulu ve Resûlüdür.”"
2606 "Yine Nesai'de Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “Teşehhüdü, Kur'an'dan bir sureyi öğrendiğimiz gibi öğrendik. Şöyle ki: “Bismillah ve billah ettahiyyatu.. “ Bu rivayette, abduhu ve resülühü ibaresinden sonra şu ziyade mevcuttur: “Es-eIu'I-Iahe'I-cennete ve e'üzü bihi mine'n-nari. (AIIah'tan cenneti istiyor, ateşten O'na sığınıyorum.”"
2607 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan teşehhüd olarak şunu rivayet etmiştir: “et-Tahiyyatu IiIIahi vessalavatu ve't-tayyibatu. es-Selamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi.” İbnu Ömer der ki: “Ben buna şunu ilave ettim: “Ve berekatuhu es-Selamu aleyna ve aIa ibadillahis-SaIihin. Eşhedü en La-ilahe illallah...” İbnu Ömer der ki: “Ben buna şunu ilave ettim: “Vahdehu Ia-şerike Iehu ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resülühu.”"
2608 "Muvatta'da Şöyle gelmiştir: “(Nafi der ki:) “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şöyle teşehhüd okurdu: “BismiIlahi, et-tahiyyatu lil-lahi, ve'ssalavatu lillahi, ez-Zakiyatu lillahi, es-Selamu aIe'n-Nebiyyi ve Rahmetullahi ve berekatuhu, es-Selamu aleyna ve ala ibadillahi's-Salihin, Şehidtü en Ia-ilahe illallahu ve şehidtü enne Muhammeden ResüIullahi.” Bunu ilk iki rek'at(in ka'desin)de okur ve teşehhüdünü tamamlayınca dua ederdi. Namazın sonunda oturunca da yine böyle teşehhüdde bulunur ve teşehhüd'ü öne alırdı. Sonra dilediği duayı okuyarak dua ederdi. Teşehhüdünü tamamlayıp selamı vermek isteyince şöyle derdi: “Es-selamu ale'n, Nebiyyi ve rahmetullahi ve berekatuhu es-selamu aleyna ve aIa ibadillahi's-salihin.” Sonra sağına, es-selamu aleyküm derdi. Sonra mukabeleten imama selam verirdi. Solundan biri kendisine selam verirse mukabeleten ona da selam verirdi.” Rezin şunu ilave etti: “Ve dedi ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle yapmayı emretti.”"
2609 "İmam Malik'in, Kasım, İbnu Muhammed'den yaptığı diğer bir riyayette şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anha) teşehhüdde iken şunu okurdu: “Et-Tahiyyatu et-tayyibatu es-Salavatü, ez-zakiyatu lillahi, eşhedu en la ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu ve enne Muhammeden abduhü ve Resülühü. Esselamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuhu, esselamu aleyna ve ala ibadillahi's-salihin, esellamu aleyküm.”"
2610 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan yapılan rivayete göre şunu demiştir: “Teşehhüd'ün sessiz okunması sünnettir.”"
2611 "AIi İbnu Abdirrahman el-Mu'avi (rahimehullah) anlatıyor: “Ben namazda çakıl taşlarını kurcalarken İbnu Ömer (radıyallahu anh) beni gördü. Namazdan çıkınca beni bundan nehyetti ve: “Sen de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yaptığı gibi yap!” dedi. Ben: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ne yapmıştı?” diye sordum. Ben: “Namazda oturduğu zaman, efendimiz sağ avucunu sağ dizinin üzerine koyarak, bütün parmaklarını yumar, başparmağını takip eden parmağıyla da işarette bulunurdu. Sol avucunu da sol uyluğunun üstüne koyardı.”"
2612 "Nafi'nin İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'den yaptığı bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “...Sol eli de sol dizinin üstüne açmış olarak: koydu.”"
2613 "Yine İbnu Ömer'den bir başka rivayet şöyledir: “Sağ elini sağ; dizi üzerine koydu. Elliüç akdi yapıp şehadet parmağıyla işarette bulundu.”"
2614 "Nesai'nin Ali İbnu Abdirrahman'dan kaydettiği bir rivayette der ki: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'nın yanında namaz kıldım ve namazda çakılları alt üst ettim. Bana: “Çakılları alt üst etme. Zira çakılların çevrilmesi şeytan işidir. Sen de Resûlullah'ın yaptığı gibi yap. Ben O'nun ne yaptığını gördüm” dedi. Ben: “Resûlullah'ın ne yaptığını gördün?” diye sordum. “Şöyle' dedi ve sağ ayağını dikti, solunu yatırdı. Sağ elini sağ uyluğu üzerine, sol elini de sol uyluğu üzerine koydu. Şehadet parmağıyla da işaret etti.” Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Baş parmağı takip eden parmağı ile kıbleye işaret etti, nazarlarını da ona dikti.”"
2615 "İbnuz-Zübeyr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda oturunca, sol ayağını (sağ) uyluğunun ve bacağının altına koyar, sağ ayağını da yere döşerdi.”"
2616 "Yine İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazda oturur vaziyette iken), dua edince, hareket ettirmeksizin parmağıyla işaret yapar, bu vaziyette dua (teşehhüd) okurdu. Sol eliyle de sol uyluğunun üzerine dayanırdı.” Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Gözü de işaretinden ayrılmazdı.”"
2617 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sol ayağını yere yaydı, elini sol uyluğunun üzerine koydu, sağ ayağını da dikti.” Nesai'nin bir rivayetinde: “Kollarını, uyluklarının üzerine koydu. Şehadet parmağıyla işaret ederek dua ediyordu (teşehhüdü okuyordu).”"
2618 "Ebu Ya'für (radıyallahu anh) diyor ki: “Mus'ab İbnu Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın şöyle söylediğini işittim: “Babamın yanında namaz kılmış, namazda avuçlarımı iç içe kavuşturup uyluklarımın arasına koymuştum. Babam bu tarzdan beni men' etti ve: “Biz de bir ara böyle yapmıştık. Ondan nehyedildik ve ellerimizi dizlerimizin üzerine koymakla emrolunduk” dedi.”"
2619 "Asım İbnu Küleyb el-şermi an ebihi an ceddihi -ki ismi de Şihab İbnu'l-Mecnün'dur- der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesseIam)'ın huzuruna girdim, namaz kılıyordu. Sol elini sol uyluğunun üzerine koymuş, sağ elini de sağ uyluğunun üzerine koymuş idi. (Sağ elin) parmakları hep yumuk, sadece işaret parmağı açıktı. Şöyle dua ediyordu: “Ey kalbleri döndüren Allah'ım, kaIbimi dinin üzerine sabit kıl.”"
2620 "Ebu Humeyd es-Saidi'den yine Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) teşehhüd için oturdu, sol ayağını yayıp sağ göğsünü kıbleye çevirdi...”"
2621 "Nesai deki rivayette şu ziyade var: “Namazın sona erdiği rek'atte sol ayağını geride bırakmış ve uyluk kemiğine dayanarak oturmuş, sonra da selam vermişti.” Yine Nesai'nin bir diğer rivayetinde şu ziyade var: “Şehadet parmağını kaldırmış ve onu hafif eğmiş (vaziyette teşehhüdü okuyordu).”"
2622 "Abdullah İbnu Abdillah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “İbnu Ömer namazda oturunca bağdaş kurardı. Aynı şeyi ben de yaptım. O sırada yaşım gençti. Beni bundan nehyetti. Ve dedi ki: “Namazın sünneti sağ ayağını dikmen, solu da bükmendir.” Ben kendisine: “Ama sen bunu yapıyorsun!” dedim. Bunun üzerine: “Ayaklarım beni taşımıyor” diye açıklamada bulundu.”"
2623 "Nesai'nin rivayetinde şöyle denmiştir: “. . (Namazın sünneti) sağ ayağını dikmen, parmaklarını kıbleye yöneltmen ve sol (ayak) üzerine de oturmandır."
2624 "Tavus (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a (namaz'da) iki ayak üzerine ik'a hakkında sordum. “Bu sünnettir” dedi. Kendisine “Biz bunu erkeğe eziyet görüyoruz!” dedik. O tekrar: “Bilakis, o, Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'in sünnetidir!” dedi.” Ebu Davud'da, “iki ayak üzerine” tabirinden sonra “secdede” ziyadesi mevcuttur."
2625 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ilk iki rek'atte oturunca, (çabuk) kalkmak için sanki kızgın taş üzerine oturmuş gibiydi.”"
2626 "Amir İbnu Sa'd, babasından (radıyallahu anh) naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazını tamamlayınca) sağına ve soluna selam verirdi, öyle ki ben (geride olduğum halde) yanağının beyazlığını görürdüm.”"
2627 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazı bitince) sağına ve soluna selam verir, şöyle derdi: “Esselamu aleyküm ve rahmetullah, es-selamu aleyküm ve rahmetullah.” Ebu Davud'da “soluna” tabirinden sonra şu ziyade yer alır: “...Öyle ki yanağının beyazını gördük.” Nesai de ise şu ziyade vardır: “...Öyle ki, şu taraftan yanağının beyazlığını görürdük.”"
2628 "Ebu Davud'un Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh)'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sağına, “esselamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu” diyerek, soluna da “es-selamu aleyküm ve rahmetullah” diyerek selam verirdi.” Yine Ebu Davud'da Semüre İbnu Cündeb'ten gelen bir rivayette: “...sonra imamınıza ve kendinize selam verin” buyurulmuştur.”"
2629 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber namaz kılınca, ellerimizle (işaret ederek): “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi” demiştik -ve eliyle de iki tarafına işaret etti. -Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunun üzerine: “Ellerinizle neye işaret ediyorsunuz? Niye ellerinizi hırçın atların kuyruğu gibi (kıpırdak) görüyorum? Namazda sakin olun. Herbirinizin ellerini dizlerine koyup, sonra sağındaki ve solundaki kardeşine selam vermesi yeterlidir”"
2630 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) selam verince: “Allahümme ente's-selam ve minke's-selam. Tebarekte ya ze'l-celali ve'l-ikram” diyecek kadar otururdu.” Bu cümlenin manası: “Ey Allah'ım! Sen selamsın (her çeşit ayıp, kusur ve afetlerden uzaksın). İnsanların mazhar olduğu selamet sendendir. Ey Celal ve ikram sahibi Rabbimiz! Senin şanın yücedir” demektir.”"
2631 "Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) imamın selamına selamla mukabele etmemizi, birbirimizi sevmemizi, birbirimize selam vermemizi emretti.”"
2632 "Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Kendisi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashabından on kişilik bir grupla oturuyor idi. Resûlullah'ın namazını zikrettiler. Bunun üzerine: “Ben içinizde Aleyhissalatu vesselam'ın namazını en iyi bilen kimseyim!” “Nasıl olur. Allah'a yemin olsun, sen O'na bizden daha çok tabi olmuş bizden önce onun sohbetine katılmış değilsin!” dediler. O: “Herşeye rağmen!” deyip (ısrar edince): “Peki (Efendimizin nasıl namaz kıldığını) arzet görelim” dediler. 0 da anlattı: “Aleyhissalatu vesselam, namaza kalkınca kollarını omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Bütün kemikleri mütedil şekilde yerlerinde istikrarını bulunca tekbir getirir, sonra kıraatte bulunur, sonra tekrar tekbir getirir, ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır, sonra rüküya gider ve el ayalarını dizlerinin üzerine koyar, sonra o durumda mütedil bir vaziyet alır, başını ne aşağı kırar ne de yukarı kaldırır, sonra başını kaldırıp: “Semi'allahu li-men hamideh (Allah kendisine hamdedeni işitir)!” der, sonra ellerini tekrar omuzlarının hizasına kadar mutedil şekilde kaldırır, sonra: “Allahu ekber!” deyip yere eğilir, ellerini yanlarına açar, sonra başını kaldırır, sol ayağını büker, üzerine oturur, secde edince ayaklarının parmaklarını açar, sonra secde eder, sonra: “Allahu ekber!” der, başını kaldırır, sol ayağını büker, her kemik yerine gelinceye kadar sol ayağının üzerine oturur. Sonra aynı şeyleri diğer (rek'at)de yapardı. Sonra iki rek'ati (tamamlayıp) kalkınca, iftitah tekbirinde olduğu gibi tekbir getirir, ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırır. Sonra aynı şeyleri namazın geri kalan kısmında da yapardı. Selam vereceği son rek'atin secdesi olunca sol ayağını (mak'adının altından sağ tarafına) çıkarır ve sol tarafı üzerine yere çökerek otururdu.” (Onun bu açıklamasını dinleyince yanındakiler:) “Doğru söyledin,) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle namaz kılardı!” dediler.”"
2633 "Rifaa İbnu Rafi' (radıyallahu anh) anlatıyor:”Biz mescidde iken bedevi kılıklı bir adam çıkageldi. Namaza durup, hafif bir şekilde (yani rükunleri, tesbihleri kısa tutarak) namaz kıldı. Sonra namazı tamamlayıp Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a selam verdi: Efendimiz: “Üzerine olsun. Ancak git namaz kıl, sen namaz kılmadın!” buyurdu. Adam döndü (tekrar) namaz kılıp geldi, Resûlullah'a selam verdi. Aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti ve: “Dön namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!” dedi. Adam bu şekilde iki veya üç sefer aynı şeyi yaptı, her seferinde Aleyhissalatu vesselam: “Dön namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!” dedi. Halk korktu ve namazı hafif kılan kimsenin namaz kılmamış sayılması herkese pek ağır geldi. Adam sonuncu sefer: “Ben bir insanım isabet de ederim, hata da yaparım. Bana (hatamı) göster, doğruyu öğret!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Tamam. Namaza kalkınca önce AIIah'ın sana emrettiği şekilde abdest aI. Sonra (ezan okuyarak) şehadet getir. İkamet getir (namaza dur). Ezberinde Kur'an varsa oku, yoksa AIIah'a hamdet, tekbir getir, tehlil getir, sonra rükuya git. Rükü halinde itmi'nana er (azaların rüküda mütedil halde bir müddet dursun). Sonra kalk ve kıyam halinde itidale er, sonra secdeye git ve secde halinde itidale er, sonra otur ve bir müddet oturuş vaziyetinde dur, sonra kalk. İşte bu söylenenleri yaparsan namazını mükemmel (kılmış olursun). (Bundan bir şey) eksik bırakırsan namazını eksilttin demektir.” Ravi der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bu sonuncu sözü Ashab'a önceki: (Dön, namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!) sözünden daha kolay (ve rahatlatıcı) oldu. Zira (bu söze göre), sayılanlardan bir eksiklik yapan kimsenin namazında eksiklik oluyor ve fakat tamamı heba olmuyordu.”"
2634 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazın anahtarı temizliktir. (Namaz dışı şeylerle meşguliyeti) haram kılan şey iftitah tekbiridir, (namaz dışı meşguliyeti) helal kılan şey (de sondaki) selamdır.”"
2635 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın öğle ve ikindi namazındaki kıyamlarını(n uzunluğunu tahmin ve) takdir ederdik. Öğledeki ilk iki rek'atin uzunluğunu Elif lam-mim Tenzilü's-Secde süresi(ni okuyacak) kadar tahmin ettik. Sonra iki rek'atin uzunluğunu da bunun yarısı kadar takdir ettik. İkindinin ilk iki rek'atinin kıyamının uzunluğunu, öğlenin son iki rek'atinin uzunluğu kadar takdir ettik. İkindinin son iki rek'atinin uzunluğunu da bunun yarısı kadar.”"
2636 "Yine Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Öğle namazı başlardı, bu anda bir kimse Baki'ye gider, ihtiyacını görür, sonra abdest alır, gelir ve uzunluğu sebebiyle Resulullah'ın birinci rek'atine yetişirdi.”"
2637 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gece Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kıldım. Öylesine namazı uzattı ki, içimden çirkin bir şey yapmak geçti. “Ne yapmak istemiştin?” diye sordular. Dedi ki: “Oturup O (aleyhissalatu vesselam)'nu terketmeyi düşündüm.”"
2638 "Fadl İbnu'l-Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz ikişer ikişer kılınır. Her iki rek'atte bir teşehhüd vardır. Namazda huşü duyulur (tazarrüda bulunulur), temeskün (tezellül) izhar edilir. Ellerini kaldırırsın.” Şöyle de dedi: “Ellerini, içleri kendi yüzüne dönük olarak Rabbine kaldırır; isteklerini (ısrarla tekrarla söyleyerek) istersin: “Ya Rabbi! ya Rabbi! ya Rabbi!..” Kim bunu yapmazsa namazı eksiktir.”"
2639 "Ammar İbnu Yasir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişi vardır, namazını kılar bitirir de, kendisine namazın sevabının onda biri yazılır. Kişi vardır, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri yarısı yazılır.”"
2640 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “AIIah temizlik olmayan namazı kabul etmez, hıyanetle kazanılan paradan verilen sadakayı da kabul etmez.”"
2641 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “AIIah, sizlerin namazını hades vaki olunca yeniden abdest almadıkça kabul etmez.”"
2642 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti yoktur.”"
2643 "Hz. Enes (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın her namaz için abdest aldığını söylemişti, kendisine: “Siz nasıl yapıyordunuz?” diye soruldu. Şu cevabı verdi: “Aldığımız abdest bozuluncaya kadar bize yetiyordu.”"
2644 "Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü bütün namazları tek abdestle kıldı. Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) kendisine: “Ey Allah'ın Resülü, bugün Şimdiye kadar hiç yapmadığın şeyi yapmış olmalısın?” demişti, şu cevapta bulundu: “Ey Ömer, bunu bilerek yaptım.”"
2645 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Namaz kılarken kimin abdesti kozulacak olursa hemen namazdan çıksın. Eğer cemaatle kılınan bir namazda ise burnunu tutarak ayrılsın.” Burnunu tutmasını emretmesi, cemaate burnu kanamış zannını vermek içindir. Bu davranış, avretin örtülmesi ve kabihin gizlenmesi hususunda bir nevi edebe riayettir."
2646 "İmam Malik merhuma ulaştığına göre, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) namazda iken burnu kanardı, o da çıkar burnunun kanını yıkar, geri döner ve önceki kıldığı namazını (kaldığı yerden) tamamlardı.” Yine Muvafta'nın İbnu'l-Müseyyeb'den kaydettiği bunun aynısı olan bir başka rivayet daha vardır.”"
2647 "İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir kimse son rek'atte oturmuşken daha selam vermeden hades vaki olsa namazı caizdir.”"
2648 "Hz. Mu'aviye (radıyallahu anh)'nin dediğine göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevce-i pakleri Ümmü Habibe'ye -ki kızkardeşidir- sormuştur: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), içerisinde kendisiyle temasta bulunduğu elbise sırtında olduğu halde namaz kılar mıydı?” Ümmü Habibe (radıyallahu anha) şu cevabı vermiştir: “Evet, yeter ki elbisede bir eza (meni bulaşığı) görmemiş olsun!”"
2649 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bizim (kadınların) çamaşırları içerisinde namaz kılmazdı.”"
2650 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığına göre, cünübken içinde terlediği elbise sırtında olduğu halde namaz kılardı.”"
2651 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ashabiyle namaz kılarken aniden nalınlarını çıkarıp sol tarafına koydu. Bunu gören cemaat de derhal nalınlarını attılar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazı tamamlayınca: “NaIınIarınızı niye attınız?” diye sordu. “Seni nalınlarını atarken gördük, biz de kendi nalınlarımızı attık!” cevabını verdiler. “Cebrail (aleyhisselam) bana gelip pislik olduğunu haber verdi (onun için attım). Öyleyse sizler mescide gelirken dikkat edin, nalınlarınızda bir pislik (kazurat) -veya eza demişti- görürseniz onu silin; o, ayağınızda olduğu halde namazınızı kılın.”"
2652 "Behz İbnu Hakim (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Bir gün Hz. Peygamber'e sorarak) dedim ki: “Ey Allah'ın Resülü! Hangi avretimizi açıp, hangi avretimizi örtelim?” “Zevcen ve sağ elinin sahip oldukIarı dışında herkese karşı avretini koru!” cevabını verdi. Ben tekrar: “Ey Allah'ın Resülü, erkekle olursa?” dedim, “Gücün yeterse avretini kimseye gösterme!” dedi. “Kişi tek başına olursa?” dedim. “Kendisine karşı haya edilmeye Allah daha layıktır” dedi.”"
2653 "Ebu Said el'Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir erkek başka bir erkeğin avretine bakmasın, kadın da kadının avretine. Bir erkek aynı örtünün içinde bir başka erkeğe sokulmasın. Kadın da aynı örtünün içinde bir başka kadına sokulmasın.”"
2654 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Çıplaklıktan sakının! Zira sizin yanınızda sadece helaya girdiğiniz zaman ve erkek hanımına sokulunca ayrılan melekler var. Onlardan utanın ve onlara karşı saygılı olun.”"
2655 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri cariyesini veya kölesini veya ücretlisini evlendirdi mi, artık onun avretine bakmasın.”"
2656 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissulatu vesselam) bana: “Ey Ali, dizini çıkarma, ne canlı, ne ölü, başkasının dizine de bakma” buyurdu.”"
2657 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) uyluğu avret addetti.”"
2658 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Omuzunuzu da örtmeyen -veya şöyle demişti bir parçası iki omuzunuzu da örtmeyen- tek parçadan müteşekkil kumaş içerisinde kimse namaz kılmasın.”"
2659 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim tek parçalı kumaş içerisinde namaz kılarsa onu iki omuzu arasında çaprazlasın.” Ebu Davud'un metninde: “(Kumaşın) iki ucuyla omuzunda çapraz yapsın” denmiştir."
2660 "Yine Ebu Hüreyre'nin rivayeti de şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a tek bir kumaş içinde kılınacak namazdan sorulmuştu şu cevabı verdi: “Hepinizin iki parçası var mı?”"
2661 "Ömer İbnu Ebi Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek parça kumaşa sarınmış olarak namaz kıldı. İki ucu omuzlardan çaprazlama geçmişti.”"
2662 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah hayız görenin (kadının) namazını başörtüsüz kabul etmez.”"
2663 "Ubeydullah İbnu'I-Esved el-Havlani -ki Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevce-i pakleri Meymüne (radıyallahu anha)'nin terbiyesinde idi anlatıyor: “Meymüne (radıyallahu anha) üzerinde izar olmaksızın tek entari (dır') ile başörtüsü giyinmiş olduğu halde namaz kılardı.”"
2664 "Muhammed İbnu Zeyd, İbnu Kunfuz'un annesinden yaptığı nakle göre, annesi Ümmü Seleme (radıyallahu anha)'ye “Kadın, hangi giysiler içerisinde namaz kılmalı?” diye sormuştur. 0 da; “Başörtüsü ve ayağın üzerini örtecek kadar uzun entari içerisinde!” diye Cevap vermiştir.”"
2665 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), üzerinde çizgiler olan hamisa kumaşı üzerinde namaz kılmıştı. (Namazdan sonra) çizgilere bir göz attı ve: “Bu hamisa'yı Ebu Cehm İbnu Huzeyfe'ye götürün, onun enbicaniye'sini getirin. Zira bu beni az önce namazda meşgul etti” buyurdu.”"
2666 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a ipekten mamul bir kaftan hediye edildi. Kaftanı giyip içinde namaz kıldı. Sonra namazdan ayrılıp hemen kaftanı şiddetle çıkarıp attı, sanki kaftandan gayr-ı memnundu: “Bu, muttakilere muvafık düşmüyor!” dedi.”"
2667 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) demiştir ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir ucu beni örtmekte olan bir kumaşın diğer ucuyla örtünerek, içinde namaz kıldı.”"
2668 "Hz. Enes (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, büyükannesi Müleyke (radıyallahu anha) hazırladığı bir yemeğe Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı davet etti. (Efendimiz şeref vererek) yemekten yediler. Sonra: “Kalkın size namaz kıldırayım!” buyurdular. Enes (radıyallahu anh) der ki: “Ben uzun müddettir kullanılmaktan kararmış olan hasırımızı getirdim, üzerine su çiledim. Aleyhissalatu vesselam üzerinde namaza durdu. Ben ve yetim, arkasında saf yaptık, yaşlı (annem) de bizim arkamızda durdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize iki rek'at (nafile namaz) kıdırıp, sonra ayrıldı.”"
2669 "Hz. Meymüne (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ben hayızlı halde tam hizasında dururken, namaz kılardı. Secde ettiği vakit bazan elbisesi bana değerdi. Humra üzerinde namaz kılardı.”"
2670 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz çok sıcak günlerde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte namaz kılardık. Biriniz alnını sıcak sebebiyle yere koyamayacak olsa, giysisini serer onun üzerine secde ederdi."
2671 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Koyun ağıllarında namaz kılın. Zira koyunlar mübarek (hayvanlar)dır. Deve damlarında namaz kılmayın, zira onlar şeytanlardandır.”"
2672 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yedi yerde namaz kılmayı yasakladı: “Mezbele (çöplük), meczere (hayvan kesilen yer), makbere (mezarlık), yol geçeği, hammam, deve damı, Beytullahi'l-Haram'ın damının üstü.”"
2673 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dediler: “Allah yahudilere ve hıristiyanlara lanet etsin. Peygamberlerinin kabirlerini mescide çevirdiler.” Ebu Davud'un dışındaki bir rivayette Hz. Aişe'den şu ziyadeye yer verilmiştir: “Eğer bu (endişe) olmasaydı, (Resûlullah'ın) kabri açıkta bulundurulacaktı. Ancak mescid ittihaz edilmesinden korkuldu.”"
2674 "Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dua buyurdular: “Allahım, kabrimi ibadet edilen bir put kılma” (ve devamla dedi ki): “Nebilerinin kabirlerini mescidler haline getiren bir kavme Allah'ın öfkesi artmıştır.”"
2675 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), beni mezarlıkta namaz kılmaktan menetti. Beni Babil toprağında da namaz kılmaktan menetti (ve şöyle dedi:) “Zira orası mel'undur.” Hattabi der ki: “Bu hadisin senedinde zayıflık olduğu söylenmiştir. Ben alimlerden kimseyi bilmem ki Babil toprağında namaz kılmayı yasaklamış olsun. Hadis(in Resûlullah'a nisbeti) sahih ise, bu yasak sadece, Hz. Ali'nin şahsıyla ilgilidir; böylece, onu Küfe'de maruz kaldığı mihnete (sıkıntılı hadislere) karşı uyarmak istemiştir. (Malum olduğu üzere) Küfe, Babil diyarındadır.”"
2676 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resüllullah (aleyhissalatu vesselam) bineğinin üzerinde iken yönü hangi istikamette olursa olsun tesbih ediyor, (nafile namaz kılıyor, rükü ve secde içinde) başıyla imada bulunuyordu. İbnu Ömer de böyle yapıyordu.”"
2677 "Ebu Davud bir diğer rivayette şu ziyadeyi kaydeder: “Aleyhissalatu vesselam nafile namaz kılmak isteyince, devesini kıbleye çevirir, sonra iftitah tekbiri getir(erek) namaza başlar, sonra bineği nereye yöneltirse yöneltsin, namazını kılardı.”"
2678 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Küre-i arz bana bir mescid ve temiz kılındı. Ümmetimden her kim bir namaz vaktine ulaştımı nerede olursa namazını kılstn.”"
2679 "İbrahim İbnu Yezid et-Teymi (rahimehullah) anlatıyor: “Babamdan mescidin avlusunun kenarında Kur'an öğreniyordum. Bu sırada secde ayeti okumuşsam babam hemen secdeye kapanıyordu. Kendisine: “Babacığım yolda niye secde ediyorsun?” diye sordum... Dedi ki: “Ben Ebu Zerr (radıyallahu anh)'in şöyle söylediğini işittim: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a yeryüzünde inşa edilen ilk mescidin hangisi olduğunu sordum: “Mescid-i Haram” olduğunu söyledi. Ben: “Sonra hangisi?” dedim, “Mescid-i Aksa!” diye cevap verdi. Ben: “İkisi arasında kaç yıl fark var?” dedim. “Kırk yıl!” dedi ve ilave etti: “Arz sana (baştan ayağa) bir mesciddir, öyleyse nerede namaz vaktine ulaşırsan namazını (orada) kıl, çünkü fazilet ondadır (namaz vaktinin girdiği ilk andadır)”"
2680 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Namazlarınızdan bir kısmını evlerinizde kılın, sakın onları kabirlere çevirmeyin!”"
2681 "Müslim'in Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir rivayette Aleyhissalatu vesselam şöyle emretmiştir: “Sizden kim namazını mescidde kılarsa namazından bir pay da evi için ayırsın. Zira Allah, evinde kılacağı namaz için dahi bir hayır takdir etmiştir."
2682 "Mu'az İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bağ ve bahçelerde namaz kılmayı da müstehab (sevimli ve hoş) addederdi.”"
2683 "Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, namaz kılarken konuşurduk. Öyle ki herkes kendi yanındakine birşeyler söyleyebilirdi. Derken şu ayet nazil oldu: “Allah'ın divanına tam huşü ve taatle durun” (Bakara 238). Böylece süküt etmekle emrolunduk ve konuşmaktan menedildik.”"
2684 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a selam verirdik, O da bize mukabele ederdi. Necaşi'nin yanından döndüğümüz zaman O'na yine (namazda) selam vermiştik, bize mukabeleten selam vermedi. “Ey Alah'ın Resülü, dedik, biz sana vaktiyle namazda selam verirdik, sen de selamımızı alırdın (şimdi niye almıyorsun)?” dedik. Bizi şöyle cevapladı: “Namazda meşguliyet var!”"
2685 "Mu'aviyeİbnu'l-Hakem es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissaltu vesselam) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir Şahıs hapşırdı. Ben: “ Yerhamükallah '' dedim. Cemaattekiler bana bed bed baktılar. Bunu üzerine (kızıp) : “ Vay başıma gelen, niye bana böyle bakıyorsunuz? '' dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazı bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O'na feda olsun, ben O 'ndan, ne önce ne de sonra, ondan daha iyi öğreten bir muallim görmedim. Allah'a yemin olsun O beni ne azarladı ne dövdü, ne de betimi yıktı; sadece: “Namazda insan kelamından (dünyevi) bir söz münasib degildir, ona uygun olan söz, tesbih, tekbir ve Kur'an kiraatıdır!” dedi. Ben: “Ey Allah 'ın Resulû, dedim, ben cahiliyeden daha yeni çıkmış birisiyim. Allah bize İslam'ı lütfetti ama bizde öyleleri var ki, hala kahinlere geliyorlar, (bu hususta ne tavsiye edersiniz?) '' dedim. “ Sen onlara gitme!'' buyurdu. Ben tekrar: “Bizde (kuşun uçuşuna vs 'ye bakarak) uğursuzluk çıkaranlar da var?'' dedim. Cevaben : “Bu (uğursuzluk zannı) kalplerinde mevcut olan bir (kuruntu)dur. Sakın onları (gayelerine gitmekten) alıkoymasın!'' dedi. Ben: “Bizde, kuma hatlar cizerek fala bakanlar da var? '' dedim. Şu açıklamayı yaptı: “Peygamberlerden biri de (kuma) çizgi çizerdi. Kim çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse isabet eder!'' buyurdu. Ben: “Benim bir cariyem vardı, Uhud ve Cevaniyye taraflarında koyun otlatırdı. Bir gün öğrendim ki bir kurt peyda olmuş ve sürüden bir koyun götürmüş. Ben bir insanoğluyum, herkes gibi ben de öfkelenirim. (Bu hadise yüzünden kızıp) cariyeye bir tokat askettim. (Ravi der ki: Bu sözümü işitince) Resûlullah tokadımı fazla buldu, (yakıştıramadı). “O halde onu azad etmiyeyim mi?” dedim. “Bana bir getir hele!'' dedi. Ben de cariyeyi ona getirdim. Ona : “Allah nerde?” diye sordu. Cariye: “Semada!” diy cevap verdi. Bu sefer: “Ben kimim?” diye sordu. O da: “Sen Resûlullah'sın!'' diye cevap verdi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam: “Onu azad et, çünkü mü'mine'dir” buyurdu.”"
2686 "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktı. Şunu okuduğunu işttik: “Senden Allah'a sığınırım. '' Sonra da üç kere: ''Seni Allah'ın lanetiyle lanetliyorum'' dedi ve sanki bir şey yakalıyormuşcasına elini uzattı. Namazı bitirince: “Ey Allah 'ın Resûlü! dedik, senden bugün daha önce hiç söylemediğin bir şey işittik. Ayrıca ellerini de açtığını gördük? şu cevabı verdi: “Allah'ın düşmanı olan iblis, yüzüme koymak için ateşten bir alev getirdi. Ben de ona, üç kere : “ Eûzu billahi '' dedim. Sonra da: “ Seni Allah'ın eksiksiz lanetiyle lanetliyorum'' dedim, geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu yakalamak istedim. Vallahi kardeşim Süleyman'ın duası olmasa idi, bağlı olarak sabaha erecek ve Medine'nin çocukları onunla oynayacaklardı.''"
2687 "Mu'aykib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) 'a, musalli 'nin secde edeceği yerdeki toprağın düzlenmesinden sual edildi... “"
2688 "Tirmiz i'nin bir rivayetinde hadis şöyledir : “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazda çakıllara dokunup (düzlemekten) sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Mutlaka yapmak zorunda isen bari bir kere yap!”"
2689 "Ebu 'Zerr (radıyallahu anh) 'den Dört İmam'ìn kaydettiği bir rivayette şöyle‚ buyrulmuştur: “Sizden kim namaza durursa, sakın çakıllara değmesin. Zira rahmet, ona karşıdan gelir.”"
2690 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah, kula namazda sağa sola iltifat etmedikçe rahmetiyle yaklaşmaya devam eder. İltifat etti mi ondan yüz çevirir. “"
2691 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah'a namazda sağa sola bakmak (iltifat) hususundan sordum. Şu cevabı verdi: ''Bu bir kapıp kaçırmadır. Şeytan kulun namazından kapar kaçırır.''"
2692 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “İnsanlara ne oluyor da namaz kılarken gözlerini semaya kaldırıyorlar? '' dedi ve bu hususta sert sözler söyledi. Sonra konuşmasını şöyle tamamladı: “Ya bundan vazgeçerler ya da gözleri çıkarılır.”"
2693 "Yine Hz. Enes anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu. vesselam) bana şöyle nasihat etti: “Ey oğulcuğum, namazda sağa sola bakmaktan sakın. Zira o helak olmaktır. Eğer mutlaka yapacaksan bari nafilelerde olsun, farzlarda değil.''"
2694 "Sehl İbnu 'l-Hanzaliyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Sabah namazı için ikamet okundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza başladı. Namazda Şib istikametine bakıyordu. Geceden, Şib'a koruması için bir atlı göndermişti.”"
2695 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mescid-i Kuba 'ya namaz kılmaya gitti. Ensar (radıyallahu anhüm) gelip, namaz kılarken kendisine selam.verdiler. Ben Bilal'e sordum: “Namaz kılarken onların selamına nasıl mukabele ettiğini gördün?'' Bana bizzat göstererek: “Şöyle!'' dedi ve avucunu açıp iç kısmını aşağıya, sırtını yukarıya getirdi.''"
2696 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Tesbih erkeklere, el çırpma kadınlara mahsustur.”"
2697 "Abdullah İbnu' ş-Şhhir (radıyallalu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kıldım. Namazda onun öksürerek boğazını temizleyip (yere attığını ve) sol ayağıyla sürttüğünü gördüm. “"
2698 "Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: “... Sol ayağının altına tükürdü, ayakkabısıyla sürttü.''"
2699 "Ebu Davud'un Ebu Nadra 'dan kaydettiği bir rivayette : “Elbisesine tükürdü, kıvrımları arasında ovaladı” denmiştir."
2700 "Hz. Aişe, (radıyallahu anha) anlatıyor: “Bir gün dışardan geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) odada namaz kılıyordu, kapı da üzerine kapalı'idi. Açmasını istedim, ilerleyip bana açtı. Sonra gerisin geriye namazgahına döndü.'' Hz. Aişe kapının kıble cihetinde olduğunu belirtti.”"
2701 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullalh (aleyhissalatu vesselam): “Namazda iki siyahı yani yılan ve akrebi öldürün'' buyududu.”"
2702 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizim Eflah adındaki kölemizi, secde sırasında (ağzıyla) üfürdüğünü görmştü”Ey Eflah, yüzünü toprakla!” dedi.”"
2703 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda sedl 'i, (sarınmayı) ve erkeğin ağzını örtmesini yasakladı.”"
2704 "Hz. Aişe, (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (alehissalatu vesselam), geceleyin ben önünde, kıbleyle arasında bir cenaze gibi uzanmış yatarken, namaz kılardı. Vitir kılacağı zaman bana da haber verirdi, ben de vitir kılardım.''"
2705 "Sahiheyn'in diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nın yanında namazı bozan şeylerden söz açılmıştı. Bu meyanda köpek, eşek ve kadının da zikri geçti. Aişe (radıyallahu anha): “Bizi yine eşeklere ve köpeklere benzettiniz. Vallahi, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı kıblesiyle arasında yatakta yatar olduğum halde namaz kılarken gördüm. Benim için ihtiyaç hasıl olunca oturup onu rahatsız etmek istemezdim (yatağın) ayak tarafından sıyrılıp çıkardım.''"
2706 "Ebu Davud'da İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) 'dan gelen diğer bir rivayette şöyle denmiştir : “Ben ve Abdulmuttaliboğullarından biroğlan (veya köle) bir eşeğin üzerinde beraber geldik. Resulullah (aleyhissalatu ve vsselam) bu sırada namaz kılıyordu. Oğlan eşekten indi, ben de indim. Eşeği safın ön kısmında bıraktık. Eşeğe aldırma(yıp namaza devam et)ti. Derken yine Abdulmuttaliboğullarıdan iki kız çocuğu gelip safın arasına dahil oldu, buna da aldırmadı. ''"
2707 "Diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz sütresiz olarak namaz kılarsa (önünden geçtiği takdirde) şunlar namazı bozar: Eşek, domuz, yahudi, mecûsi, kadın... Namazın bozulmaması için onun önünden, bunların bir taş atımlık uzaktan geçmesi kifayet eder.” “Bir diğer rivayette şöyle denmişti: “Namazı, (önden geçen) hayızlı kadın ve köpek bozar. “"
2708 "el-Fadl İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi köyümüzde ziyaret etti. O sırada bizim iki küçük köpekle bir dişi eşeğimiz vardı. Bu ikisi önünde bulundukları halde ikndi namazı kıldı. Hayvanları ne azarladı ne de geriye kovaladı.”"
2709 "Kesir İbnu Kesir İbn-i Ebi Veda'a, an bazı ehlihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatmıştır ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı Beni Sehm kapısını takip eden yerde, önünden halk gelip geçerken namaz kılar görmüştür. Bu sırada Resulullah 'la Ka'be arasında bir sütre de mevcut değildir.''"
2710 "Ebu Sa 'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazı hiç bir (harici) şey bozamaz. İmkanınız nisbetinde defetmeye çalışın. Çünkü (bozmak isteyen) şeytandır.''"
2711 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Kim, kıblesi ile kendi arasına bir bşkasının girmemesine muktedir olursa, bunu sağlasın.”"
2712 "Buhari ' nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir : “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri, halka karşı sütre olacak bir şeyin gerisinde namaz kılarken, biri önünden geçmeye kalkarsa ona mani olsun, (beriki haddini bilmeyip) ısrar ederse onunla mücadele etsin. Zira o, (bu haliyle) şeytandır.”"
2713 "Bişr İbnu Sa'id(radıyallahu anh)'in anlattığına göre, kendisini Zeyd İbnu Halid Ebu Cüheym' in yanına göderip: “Musallinin önünden geçen hakkında Resulullah (aeyhissalatu vesselam) 'dan ne işittiğini sordurmuştur. Ebu Cüheym (radıyallhu anh) demiştir ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Eğer musallinin önünden geçen kimse, bu geçişi sebebiyle kendisine gelen günahı bilseydi orada kırk. . . kalması onun için, musallinin önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu.” Ebu 'n-Nadr der ki: “Bilemiyorum ! Efendimiz “kırk gün mü'' dedi, kırk ay mı dedi, kırk sene mi dedi?”"
2714 "Yezid İbnu Nimran (rahimehullah) anlatıyor: “Tebük'de yatalak bir adam gördüm. Dedi ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılarken, ben eşeğin üzerinde olduğum halde önünden geçtim. Bana: “Allah'ım, izini kes!” diye bedduada bulundu. Artık ondan sonra eşek üzerinde (bile) yol alamadım.” Bir rivayette şöyle gelmiştir: “(Resulullah aleyhissalatu vessalam şöyle dedi:) “0 bizim namazımızı kesti, Allah da onun izini kessin.”"
2715 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Uyuyanın gerisinde namaz kılmayın,konuşanın gerisinde de!, buyurdular.''"
2716 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biriniz namaz kılınca,yüzünün karşısına bir şey koysun. Bulamazsa bir değnek koysun. Beraberinde bir değnek de yoksa bir çizgi çizsin. Böyle yaparsa önünden geçen kendisine zarar vermez.” Ebu Davud der ki: “Alimlerden bazısı, çizginin uzunlamasına olacağını, bazısı da hilal gibi enlemesine olacağını söylemiştir.''"
2717 "Tallha İbnu Ubeydillah (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namaz kılarken, önüne semerin arka kaşı boyunda bir şey koydu mu, namazını rahat kılsın, bunun gerisinden geçene aldırmasın.''"
2718 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişi, önüne semer kaşı kadar bir şey bırakmadan namaz kılarsa; (önünden geçtiği takdirde) siyah köpek, kadın, eşek namazını bozar. . . '' Ebu Zerr 'e dendi ki : “Siyahın kırmızıdan, beyazdan farkı nedir? '' Şu cevabı verdi: “Ey kardeşimin oğlu! Sen bana, benim Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorduğum şeyi sordun. Efendimiz: “ Siyah köpek şeytandır'' buyurmuştu. ''"
2719 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bayram günü (namaz) için çıkınca bir harbe alınmasını emrederdi. Harbe, (namaz sırasında) aleyhissalatu vesselam 'ın önüne konur, O da halk arkasında olduğu halde harbeye doğru namaz kılardı. Efendimiz sefer sırasında da böyle yapardı. Bu sünnete ittibaen ümera da harbe kullanır oldu.”"
2720 "Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (bazan) bineğini (sütre olarak) öne koyar, ona doğru namaz kılardı.” Bir diğer rivayette: “Aleyhissalatu vesselam devesine doğru namaz kılardı'' denmiştir."
2721 "Mikdad İbnu'l-Esved (radıyallahu anh) diyor ki : “Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ı çubuğa, direğe ve ağaca karşı namaz kılar vaziyette ne zaman görmüşsem, her seferind‚ onları sağ kaşının veya sol kaşının karşısına almış görmüşümdür. Hiç bir zaman sütresin tam karşısına almadı. “"
2722 "Sehl İbnu Ebi Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Biriniz sütreye karşı namaz kılınca, ona yakın olsun, ta ki şeytan namazını bozmasın.”"
2723 "Ebû Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kızı Zeyneb 'in kerimesi olan torunu Ümame 'yi omuzunda taşıdığı halde halka namaz kıldırırdı. Secdeye varınca çocuğu (yana) bırakır, kıyam için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.''"
2724 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri namaz kılarken uyuklayacak olursa, uykusu gidinceye kadar hemen yatsın. Zira, uyuklayarak namaz kılanınız, istiğfar ederken kendi nefsine sebbetmeye kalkar da farkında olmaz.”"
2725 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın anlattığına göre, Abdullah İbnu'l-Haris'i, -saçını arkadan topuz yapmış olduğu halde- namaz kılarken görmüş, arkasında durup, topuzu çözmeye başlamış, öbürü de kımıldamayıp, ona imkan tanımıştır. İbnu'l-Haris namazını bitirince, İbnu Abbas 'a gelip: “Benim saçımla niye ilgilendin?” diye sormuş, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) şu cevabı vermiştir: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'dan işittim, demişti ki: “Böylesinin misali, kolları arkasından bağlı olduğu halde namazını kılan kimsenin misalidir. ''"
2726 "Ebu Sa'id el-Makberi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın azadlısı Ebu Rafi', Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma) 'ye uğradı. Hasan, örgülerini ensesinde topuz yapmış olduğu halde kalkmış namaz kılıyordu. Ebu Rafi ' topuzunu çözdü. Hasan (radıyallahu anh) öfkeyle ona baktı.Ebu Rafi ' (radıyallahu anh): “Ökelenme, namazına devam et, çünkü ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “Bu, şeytan'ın minderi, yani oturma yeridir'' dediğini işitmiştim (de onun için çözdüm) '' dedi. ''"
2727 "Abdullah İbnu Muhammed İbni Ebi Bekr (rahimehullah) anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)' nin yanında idik. Yemeği getirildi. Derken Kasım İbnu Muhammed namaza kalktı, Hz. Aişe: “Resulullah (alehissalatu vesselam) 'ın şöyle söylediğini işittim '' dedi: “Yemeğin yanında namaz kılınmaz, iki habisin (yani büyük ve küçük abdestin) sıkışmasında da kılınmaz. ''"
2728 "Abdullah İbnu'l-Erkan (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre: “... Halka imamlık yapıyordu. (Bir seferinde) ikamet getirilmişti. Bir adamın elinden tutup öne sürdü ve: “Resulullah (aeyhissalatu vesselam) 'ın: “Namaz başlarken birinizin hela ihtiyacı gelirse, önce helaya gitsin! ''dediğini işittim dedi,''"
2729 "Abdullah İbnu Malik İbnu Büheyne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazının ilk iki rekatini tamamlamıştı (oturması gerektiği halde oturmadan) kalktı. Namazı bitirince iki (ziyade) secde daha yaptı, ondan sonra selam verdi. ''"
2730 "İbnu Mes'üd (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz kılarken üç mü kıldım dört mü kıldım diye şüpheye düşersen,eğer zann-ı galibin dört ise hemen teşehhüd yap, sonra sen daha otururken ve selam vermemişken iki secde daha yap; sonra aynı şekilde teşehhüd oku, sonra selam ver.” Ebu Davud der ki: “Bu, İbnu Mes'ud'dan rivayet edilmiştir. Alimlerden kimse bunu Resulullah 'a nisbet etmedi. ''"
2731 "Ebu Sa'idi 'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namazında, iki mi kıldım, üç'mü kıldım diye şekke düşerse, şekki atsın, yakin kesbettiği hususu esas alsın,sonra da selam vermezden önce iki secdede bulunsun. Eğer (bu kıldığı ile) beş rekat kılmışsa namazını onunla (sehiv secdesiyle) çift yapmış olur. Dördü tam kılmış idiyse, o iki secdesi, şeytanın burnunu sürtme olur.”"
2732 "Abdurrahman İbnu Avf (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namazıda yanılır da bir mi iki mi kıldığını bilemezse, namazını bir üzerine bina etsin; iki mi üç mü kıldığını bilmezse iki üzerine bina etsin; üç mü dört mü kıldığını bilmezse üç üzerine bina etsin, sonra da selam vermezden önce iki (ziyade) secde yapsın..''"
2733 "Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazın ikinci rekatında selam verip bitirdi. Zülyedeyn (radıyallahu anh) kendisine: “Ey Allah'ın Resûlü, namaz kısaldımı yoksa unuttunuz mu? '' diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Zülyedeyn doğru mu söylüyor? '' diye sordu. Herkes: “Evet!'' diye cevap verdi. Resul-i Ekrem (aleyhissaltu vesselam) de iki rek 'at daha kıldı, sonra selam verdi, sonra tekbir getrip iki secde daha yaptı Bu iki secde diğer secdelerinin uzunluğunda idi veya biraz daha uzundu. Sonra namazdan kalkatı. “"
2734 "Bir rivayette şöyle gelmiştir: “(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle ve ikindi namazlarından birini iki rek'at kılmıştı. -Muhammed İbnu Sirin der ki: “Zann-ı galibime göre bu, ikindi namazı idi. Sonra selam verdi.Sonra mescidin ön kısmındaki kütüğe gitti. Elini üzerine koydu, (yüzünde öfke okunuyordu). Cemaatte Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer de vardı. Bunlar, (namazda yapılan eksiklikten) Efendimize söz etmekten (hicab edip) korktular. Cemaatin çabuk çıkanları: “(Ey Allah'ın Resûlü!) namaz kısaldımı?'' diye sordular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın Zülyedeyn dediği bir zat da: “Ey Allah 'ın Resûlü! Namazmı kısaldı, siz mi unuttunuz? '' dedi. “Ne ben unuttum, ne de namaz kısaldı” cevabını verdi. Ama Zülyedeyn tekrar: “Hayır (farkında değilsiniz), unuttunuz!'' (dedi). Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam kalktı iki rek'at daha kıldı, sonra selam verdi. Sonra tekbir getirdi, tıpkı diğer secdeleri gibi -veya biraz daha uzun olmak üzere- (sehiv için) secde yaptı, sonra başını kaldırdı tekbir getirdi, sonra başını koydu tekbir getirdi, peşinden önceki secdesi gibi veya daha uzun- (sehiv için ikinci defa) secde etti, sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi, (oturup teşehhüd okudu ve selam vererek namazı tamamladı). ''"
2735 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılmıştı. Namazda (unutarak) ziyade veya noksanda bulundu. Kendisine: “ Ey Allah 'ın Resûlü! Namazda (yeni bir durum mu) hasıl oldu) ? '' diye soruldu. “Bunu niye sordunuz? '' diye O da merak etti. “Şöyle şöyle kıldınız '' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hemen dizlerni bükerek kıbleye yöneldi ve iki adet sehiv secdesinde bulundu, sonra selam verdi ve yüzünü bize çevirerek: “Şayet namazda yeni bir şey hasıl olsaydı ben size haber verirdim. Ancak ben bir beşerim, sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum. Öyleyse bir şey unutursam bana haber verin. Biriniz namazında şekke düşecek olursa doğruyu araştırsın ve onun üzerine, kalanı bina etsin, sonra da iki (sehiv) secdesi yapsın '' dedi. ''"
2736 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “İmam, (yanılarak ikinci rek'atte oturacağı yerde müteakip) rek'ate kalkmaya teşebbüs eder ve tam doğrulmadan hatırlarsa, hemen otursun. Tam kalkıp doğrulmuşsa artık (geri dönüp) oturmasın, namazın sonunda sehiv secdesi yapsın:”"
2737 "İmam Malik (rahimehullah)'a ulaştığına göre, Resulullalh (aleyhissalatu vesselam): “Ben de unuturum veya sünnet koymak için unutturulurum” buyurmuştur. ''"
2738 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), içerisinde secde ayeti olan sureyi okur, (ayetler geldikçe) secde ederdi, biz de secde ederdik. Öyle ki (izdiham sebebiyle) namaz dışı vakitlerde alnımızı koyacak secde yeri bulamadığımız olurdu.”"
2739 "Rebi'a İbnu Abdillah (rahimehullah) 'ın anlattığına göre: “Hz. Ömer (radıyallahu anh) cuma günü, minber üzerinde (hutbe verirken) Nahl suresini okumuş, secde ayetine gelince, minberden inip secde yapmış, halk da onunla birlikte secdeye kapanmıştır. Müteakip cum'ada da (aynı şekilde) aynı sureyi okumuş, secde ayetine gelince: “Ey insanlar, biz secde ayetlerine uymuyoruz. (Bunlar okununca) kim secde ederse isabet eder, kim de secde etmezse üzerine günah yoktur'' der ve Hz.Ömer (radıyallahu anh) secde etmez. “ Buhari 'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Allah, secdeyi dilemezsek farz etmemiştir. ''"
2740 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ademoğlu secde ayeti okur ve secde ederse şeytan ağlayarak ayrılır ve: “Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi ve secde etti, mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emrolundum ama ben itiraz ettim, benim için de ateş var '' der. ''"
2741 "Ebu Temimeti 'l-Hüceymi anlatıyor: “Ben sabah namazından sonra vaa 'z u nasihat ediyordum, bu esnada secde (ayeti okuyor ve secde) ediyordum. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) beni yasakladı. Ama ben O'nu dinlemedim. O çü sefer yasaklamayı tekrarladı. Sonra dönüp: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın arkasında namaz kıldım. Hz.Ebu Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile de namaz kıldım. Onların hiçbiri güneş doğuncaya kadar secde yapmazlardı '' dedi. ''"
2742 "Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana Kur'an dan onbeş secde ayeti okuttu. Bunlardan üçü Mufassal surelerdedir. Hacc sûresinde de iki secde ayeti var.”"
2743 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Sad sûresi azaimi sücûd'dan değildir. Nitekim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ı o sûrede secde edip: “Davud (aleyhisselam) bu secdeyi tevbe secdesi olarak yaptı, biz ise şükür olarak yapıyoruz!” dediğini işittim.”"
2744 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Vennecmi suresini okudu ve secde-i tilavette bulundu, beraberindekiler de secde ettiler. Ancak, aralarında bulunan Kureyşli bir ihtiyar yerden bir avuç toprak alarak alnına götürdü ve:”Bu bana yeter'' dedi. İbnu Mes 'ud der ki: “Ben sonra bu herifin kafir olarak öldürüldüğünü gördüm. Bu Ümeyye İbnu Halef'di. ''"
2745 "Zeyd İbnu Sabit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'a Vennecmi suresini okudum, bunda secde etmedi. ''"
2746 "Ebu Seleme, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'den naklettiğine göre, Ebu Hüreyre İza 's-Semaun-şakkat suresini okudu ve secde etti. Ben kendisine: “Ey Ebu Hüreyre seni secde eder görmüyor muyum! '' dedim. Bana: “Resulullah 'ı secde eder görmemiş olsaydım ben de secde etmezdim ! '' cevabını verdi. “"
2747 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalatu veam) 'la İza's-Semaun-şakkat suresinde ve İkra ' bismi Rabbikellezi halaka suresinde secde ettik.''"
2748 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine 'ye (hicretle) geldiği günden beri mufassal surelerden hiç birinde secde etmemiştir” dedi."
2749 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissaltu vesselam), geceleyin yaptığı tilavet secdelerinde şöyle derdi: “Yüzüm, kendisini yaratan (maddi ve manevi çeşitli cihazlarla teçhiz, tezyin ve) tasvir eden, ilahi güç ve kudretiyle onda işitme ve görme duyguları açan Zat'a secde etti.”"
2750 "Tirmizi'nin.İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) 'dan yaptığı bir rivayette şu ziyade gelmiştir: İbnu Abbas der ki: “Bir adam gelerek dedi ki, “Ey Allah 'ın Resûlü! gece uyurken rüyamda kendimi gördüm. Sanki ben bir ağacın arkasında secde yapıyorum. Ben secde yaptım, secdem üzerine ağaç da secde yaptı. Onun şöyle söylediğini işittim: “ Allah 'ım, secdem sebebiyle bana sevab yaz, onun hürmetine günahımı dök, onu senin nezdinde bana azık yap. Kulun Davud'dan kabul ettiğin gibi, onu benden kabul et. “ İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) der ki: “Bundan sonra, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın secde ayeti okuduğunu, (tilavet secdesi sırasında) o adamın kendisine, ağacın sözü olarak haber verdiği duanın aynısyla dua ettiğini işittim.”"
2751 "Hz. Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sürûlu bir hadiseyle veya sürûr veren bir hadiseyle karşılaşınca Allah'a şükretmek üzere secde ederdi.”"
2752 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Mekke 'den çıktık, Medine 'ye gitmeyi arzu ediyorduk. Yolun bir yerine (Azvera 'ya) ulaşınca, aleyhissalatu vesselam ellerini kaldırıp Allah 'a dua etti ve secdeye kapandı. Uzun müddet öyle kaldı. Sonra kalkıp yeniden ellerini kaldırdı, bir müddet (öyle kaldı). Sonra tekrar secdeye kapandı. Bu şekilde üç kere secde yaptı. Sonra dedi ki: “ Ben Rabbimden talepte bulundum ve ümmetime şafaat ettim.Rabbim, ümmetimin üçte birini bana verdi. Ben de Rabbim için şükür secdesine kapandım. Sonra başımı yerden kaldırıp, ümmetim lehinde tekrar (mağrifet için) talepte bulundum, bana ümmetimin üçte birini daha verdi, ben de Rabbime şükür secdesinde bulundum. Sonra başımı kaldırdım ümmetim için tekrar talepte bulundum, bana ümmetimin son üçte birini de verdi, ben de Rabbime şükür secdesine kapandım.”"
2753 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı evinde ve çarşıda (iş yerinde) kıldığı namazından yirmibeş kat fazladır. Şöyle ki, abdest alınca güzel bir abdest alır, sonra mescide gider, evinden çıkarken sadece mescid gayesiyle çıkmıştır. Bu sırada attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir günahı affedilir. Namazı kıldı mı, namazgahında olduğu müddetçe melekler ona rahmet okumaya devam ederler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz buna rahmet et, merhamet buyur.” “Sizden herkes, namaz beklediği müddetçe namaz kılıyor gibidir.”"
2754 "Sahiheyn 'in İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cemaatle kılınan namaz, ayrı kılınan namazdan yirmiyedi derece üstündür.”"
2755 "Ebû Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: “ Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazda en çok sevap alan kimse, en uzak olanlarıdır, yürüme yönüyle en uzaktan gelenler, imamla kılıncaya kadar namazı bekleyen kimse, hemen kılıp sonra da uyuyandan daha çok sevaba mazhardır.”"
2756 "Hz. Osman (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan işittim şöyle diyordu: “Kim yatsıyı bir cemaat içinde kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur, kim de sabah namazını bir cemaat içinde kılarsa sanki gecenin tamamını namazla geçirmiş gibi olur.”"
2757 "Ubey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam vardı. Mescide ondan daha uzakta oturan birini bilmiyordum. Namazları da hiç kaçırmıyordu. Kendisine: “Bir eşek alsan da karanlık veya sıcak zamanlar'da binsen! '' denilmişti, şu cevapta bulundu: “Evimin mescide yakın olması beni memnun etmez. Ben mescide kadar yürümelerimin, sonra da aileme dönüşlerimin sevab olarak yazılmasını diliyoum. '' Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (adamın bu sözünü işitince): “Allah Teala hazretleri bu isteklerinin hepsini yerine getirdi '' buyurdu.''"
2758 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ama bir zat gelerek: “Ey Allah 'ın Resulü! Beni mescide kadar getirecek bir rehberim yok!'' diyerek Aleyhissalatu vesselam 'dan namazı evinde kılmak için) ruhsat istedi. (O da izin verdi.) Adam geri dönünce, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu çağırtarak: “Ezanı işitiyor musun?'' diye sordu. Adam: “Evet! '' deyince: “Öyleyse icabet et'' dedi (ve evde kılmaya izin vermedi). ''"
2759 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim, müezzini işitir ve kendini engelleyen bir özrü olmadığı halde cemaate katılmazsa, kıldığı namaz (kamil bir sevapla) kabul edilmez.” “(Ey Allah 'ın Resulü!) denildi, meşru özür nedir? “ “ Korku veya hastalıktır! '' buyurdu. . ''"
2760 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Münafıklara en ağır gelen namaz yatsı namazıyla sabah namazıdır. Eğer bu iki namazdaki hayrın ne olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa onları kılmaya gelirlerdi. Nefsimi kudret eliyle tutan Zat'a kasem olsun! Ezan okutup namaza başlamayı, sonra halkın namazaını kıldıması için yerime birini bırakmayı, sonra da beraberlerinde odun desteleri olan bir grup erkekle namaza gelmeyenlere gitmeyi ve evlerini üzerlerine yıkmayı düşündüm.”"
2761 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben (cemaatimizi tedkik edince) gördüm ki, namaz(ı beraber kılmak)tan, sadece herkesçe malum münafıklarla hastalar geri kalmaktaydı. Öyle ki iki kişinin arasında yürüyebilecek durumda olan hastalar bile namaz için (mescide) geliyordu. '' İbnu Mes 'ud devamla dedi ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize süneni Hüda'yı göstermişti. Sünen-i Hüda 'dan biri de içerisinde ezan okunan mescidde namaz kılmaktı.''"
2762 "Ebu Dvud 'daki rivayette şu ziyade var: “...Sizden her birinizin evinde mutlaka bir mescid var. Eğer namazı evlerinizde kılıp mescidlerinizi terkederseniz Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkedince de küfran-ı nimete. düşmüş olursunuz.”"
2763 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'dan gündüz oruç tutan, gece de namaz kılan ve fakat cemaate ve cumaya gelmeyen bir kimse hakkında sorulmuştu : “Bu ateş ehlindendir!” diye cevap verdi.”"
2764 "Ümmü 'd-Derda (radıyallahu anha) anlatıyor: “Ebu 'd-Derda (radıyallahu anhüma) ökeli halde yanıma geldi. Kendisine: “Niye öfkelendin?'' diye sordum. Şu cevabı verdi : “Vallahi, Muhammed (aleyhissalatu vesselam) 'in işinden bir şey anlamıyoum. Bildiğim tek şey cemaat halinde namaz kılmalarıdır. ''"
2765 "Itban İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah 'ın Resûlü dedim, seller benimle kabilemin mescidi arasına engel çıkarıyor. İstiyorum ki evime kadar şeref verip bir yerde namaz. kılsanız da orayı mescit yapsam!'' “(İnşaallah bir ara) geleyim!'' buyurdular. Beraberinde Hz. Ebu Bekr olduğu halde huzuruyla evimizi şereflendirip (izin isteyerek içeri girdiği) zaman ilk iş olarak, “Nerede namaz kılmamı istersin? '' diye sordu. Evin bir köşesini işaret ederek (yer gösterdim. Orada) namaza durdu. Biz de arkasından safyaptık. Bize iki rek'at (nafile) namaz kıldırdı.”"
2766 "İbnu Ömer (radıyallalhu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sırasında, soğuk veya yağmurlu gecelerde müezzine (ezan sırasında) şöyle söylemesini de emrederdi: “Dikkat! namazlarınızı yerlerinizde kılacaksınız!”"
2767 "Itban İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cemaate, Kitabullah'ı en iyi okuyan kimse imam olur. Eğer kıraatte (okumada) herkes eşitse, sünneti en iyi bilen; sünneti bilmede eşitseler, hicret etmede evvel olan; hicrette de eşitseler, yaşca büyük olan imam otur. Kişi misafir olduğu evin sahibine veya (emri altında çalıştığı) sultanı na imamlık yapmasın, ev sahibinin baş köşesine izni olmadan da oturmasın.”"
2768 "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ (Namaz kılacaklar) üç kişi iseler içlerinden biri imam olsun. İmamlığa ehak olan akra' (Kur'an-ı Kerim'i daha iyi okur) olandır. . ''"
2769 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizin için hayırlınız ezan okusun, kurra olanınız da imam olsun. ''"
2770 "Amr İbnu Selime (radıyallahu anh) anlatıyor “Ben altı veya yedi yaşımda iken kendi kavmime imamlık yaptım. O zaman ben, aralarında Kur 'an 'ı en çok bilen kimseydim. “"
2771 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “İlk muhacirler geldlği zaman, Resulullah (aleyhlssalatu vesselam) gelmezden önce, Kuba 'da (Usbe adında) bir menzile indiler. Onlara Ebu Huzeyfe 'nin azadlısı Salim imamlık yapıyor idi. O, Kur'an'ı ezbere bilmede herkesten ileriydi.”"
2772 "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nin anlattığına göre: “Kendisine kölesi Zekvan, Mushaf'ın yüzünden okuyarak imamlık yapıyordu. ''"
2773 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), İbnu Ümmi Mektum 'u ama olduğu halde, halka imamlık etmesi için (sefere çıkarken) yerine halef tayin etti.”"
2774 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Muaz (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile yatsıyı kılar, sonra kavmine döner, bu namazı onlara kıldırırdı. “"
2775 "İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Üç kişi vardır, Allah onların namazını kabul etmez: 1) Kendisini sevmeyen kimselere imam olan; 2) Namaza arkadan gelen, yani vakti çıktıktan sonra gelen; 3) Köleyi azad ettikten sonra tekrar köle kılan.”"
2776 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Üç kişi vardır ki, onların namazları kulaklarını öte geçmez: 1) Dönünceye kadar, kaçan köle. 2) Geceyi, kocası kendisine dargın olarak geçiren kadın. 3) Kavminin nefret ettiği imam. ''"
2777 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte namaz kılar, sonra gelir, kavmine imamlık yapardı. Bir gece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte yatsıyı kıldı. Sonra kavmine geldi ve onlara imamlık yaptı ve Bakara suresiyle kıraate başladı. Bir adam cemaatten ayrılarak selam verdi. Namazını tek başına kılarak çekip gitti. Adama: “Ey falan, nifak mı çıkarıyorsun? '' dediler. Adam: “Vallahi hayır, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'a gidip (Mu 'az 'ın yaptığını) haber vereceğim '' dedi. Yanına varıp: “Ey Allah 'ın Resûlü, biz sulama devesi besleyen insanlarız. Gündüz çalışırız. Muaz sizinle yatsıyı kıldı. Sonra bize gelip Bakara sûresi ile namaz kıldırmaya başladı '' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mu'az'a yönelerek: “Ey Mu'az, sen fitneci misin? Veşşemsi ve duhaha'yı, Vedduha'yı, Velleyli iza yağşa'yı, Sebbeha's-me Rabbeke'l-a'la'yı oku” buyurdu. “"
2778 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kim halka namaz kıldırırsa namazı(kısa) tutsun. Zira cemaatte zayıf, sakat, hasta ve ihtiyaç sahibi vardır. Müstakil kılınca dilediği kadar uzatsın.”"
2779 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ben, uzun tutmak arzusuyla namaza başlarım. (Namazı kıldırırken) bir çocuk ağlaması kulağıma gelir, çocuğun ağlamasından annesinin duyacağı elemi bildiğim için namazı uzatmaktan vazgeçerim.”"
2780 "İbnu Ebi Evfa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğlenin birinci rek'atinin kıyamını, kulağına ayak sesi gelmeyinceye kadar uzatırdı.”"
2781 "Yine Ebu Davud 'un Salim İbnu Ebi 'n-Nadr'dan bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Mescidde namaz için ikamet okununca, (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemaati az görürse oturur, (bekler)di. Kalabalık görürse kıldırırdı.”"
2782 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam, farz-kıldığı yeri değiştirmeden aynı yerde nafile namaz kılmamalıdır.''"
2783 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selam verince yerinde bir miktar kalırdı. Allah bilir ya, bizim görüşümüze göre O nun kalışı, kadınların erkeklerden önce çıkmalarını sağlamak içindi. “"
2784 "Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Üç şey vardır, onları yapmak kimseye helal olmaz: “Kişi bir kavme imamlık yapar, sonra da sadece kendisi için dua eder, cemaatini dua dışı bırakır; bunu yapan onlara ihanet eder. Kişi, izin almazdan önce bir evin içine bakamaz, bunu yapan ev halkına ihanet eder. Kişi küçük abdestine sıkışmış iken hafifleyinceye kadar namaz kılamaz.”"
2785 "Ebu Mes 'ûd el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda omuzlarımıza eliyle dokunur ve: “Düzgün olun, karışık durmayın, sonra kalblerinize de karışıklık ve ihtilaf girer. Hemen arkama, sizden akıl ve dirayet sahibi olanlar dursun. Sonra tedricen bunları takibedenler, sonra da onları takibedenler dursun” derdi. '' Ebu Mes 'ud ilave eder: “Bugün sizler ihtilafta çok ilerisiniz.''"
2786 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Benim hemen arkama sizden akıl ve dirayet sahipleri dursun. Sonra onları takip edenler, sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenler dursun. Çarşıların karışıklığından sakının. ''"
2787 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleylhissalatu vesselam) ile birlikte (birgece) namaz kıldım. Soluna duruvermiştim, perçemimden tutarak sağına koydu.”"
2788 "Alkame ve el-Esved dediler ki: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) 'un yanına girmek için kendisinden müsaade istedik. Bize izin verdi. Sonra kalkıp ikimizin arasında namaz kıldı. Sonra da: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın böyle yaptığını gördüm '' dedi. ''"
2789 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Erkeklerin teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En kötüsü de en son saftır. Kadınların teşkil ettikleri safların en hayırlısı en son saftır, en kötüsü de en öndekidir.”"
2790 "Nu 'man İbnu Beşir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah kalplerinize muhalefet atar -veya yüzlerinize. . .” -demişi.''"
2791 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Saflarınızı düzgün kılın, zira safların düzeltilmesi namazın kemalini(i sağlayan şartlar)dandır.''"
2792 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Safları düz kılın, omuzları bir hizaya getirin, aradaki boşlukları kapatın, kardeşlerinizin (sizi düzeltmeye çalışan) ellerine karşı nezaketli olun. Arada şeytan gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah ona kavuşur. Kim de saftan koparsa Allah da ondan kopar.''"
2793 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizin en hayırlınız, namazda omuzları en yumşak olandır. ''"
2794 "Vabisa İbnu Ma 'bed (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adam gördü, safın gerisinde tek başına namaz kılıyordu. Ona namazını yeniden kılmayı emretti.”"
2795 "Ebu Sa 'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ashabında bir gerileme görmüştü: “İlerleyin bana uyun. Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir kavim gerilemeye devam eder eder de Allah da onları geriletiverir '' buyurdu. ''"
2796 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ Meleklerin Rabbleri indinde saf tutmaları gibi siz de saf tutmaz mısınız?” Biz: “Melekler nasıl saf tutarlar? '' dedik. “Onlar dedi, ön safları tamamlarlar ve safda muntazam dururlar.”"
2797 "Ebu Hüreyre (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Eğer birinci safta ne olduğunu bilseydiniz, mutlaka kur'a çekilirdi.”"
2798 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “İmam, kendisine uyulmak için meşru kılınmıştır. Öyleyse o tekbir getirdi mi siz de tekbir getirin. Rükûya gidince siz de rükûya gidin. “Semi'allahu li-men hamideh” (Allah kendisine hamdedeni işitir) deyince “Allahümme Rabbena leke'l-hamd'' (Ey rabbimiz hamdler sanadır) deyin. O ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılın, oturarak kılarsa siz de hepiniz oturarak namaz kılın.''"
2799 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri, rüku ve secdede başını imamdan önce kaldırdığı zaman Cenab-ı Hakk'ın, (Kıyamet günü) başını eşek başına veya sûretini eşek sûretine çevire(rek dirilte)ceğinden korkmaz mı? ''"
2800 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) şunu söylemiştir: “Başını imamdan önce kaldırıp indiren kimsenin alnı şeytanın elindedir. ''"
2801 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kılarken, o “semi'allahu li-men hamideh” deyince, bizden kimse, Resulullh (aleyhissalatu vesselam) alnını yere koyuncaya kadar, sırtını eğmezdi. “"
2802 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir kimse, namazdan tek rek'ati imamla kılabilmişse, namazın tamamını beraber kılmış gibi olur. ''"
2803 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Siz namaza gelince biz secdede isek hemen secdeye katılın, fakat onu (rek'at veya başka) bir şey saymayın, tek rek'ate kavuşan namaza kavuşmuş sayılır. ''"
2804 "Muvatta'nın rivayetinde şöyledir: “Rek'ate kavuşan secdeye kavuşur. Kim Fatiha'ya yetişemezse, pek çok hayrı kaçırmış demektir."
2805 "Hz. Ali ve Hz. Mu'az (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Siz mescide geldiğinizde (cemaatle namaza başlanmış ise), imam (kıyam, rükû, secde, kuûd) hangi hal üzere olursa olsun hemen uyun ve yapmakta olduğunu yapın.''"
2806 "Hemmam İbnu'l-Haris anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh) Medain şehrinde yüksekçe bir yerde durarak cemaate imam olmuştu. Ebu Mes 'ud kamisinden tutarak onu çekti. Namazdan çıkınca, Ebu Mes'ud: “İnsanların bundan men edildiklerini bilmiyor musun?” dedi. Öbürü: “Evet, ancak siz beni (gömleğimden tutup) çekince hatırladım!'' dedi.''"
2807 "Ebu Hazım İbnu Dinar (rahimehullah) anlatıyor: “Sehl İbnu Sa'd'a bir grup insan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) 'in minberinin hangi ağaçtan yapıldığı hususunda münakaşa etmek üzere geldiler. Sehl: “Ben onun hangi ağaçtan yapıldığını, kimin yaptığını, Efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın hangi gün üzerine oturduğunu biliyorum!'' dedi ve açıkladı: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ensardan falanca kadına bir adam gönderdi: “Marangoz kölene söyle, bana ahşaptan münasib bir şey yapsın da üzerine çıkıp halka hitabette bulunayım'' dedi. Köle de O'na şu üç basamaklı şeyi imal ediverdi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun şu yere konmasını emretti. Mezkur minber, el-Gabe'nin ılgın ağacından yapılmıştı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minberin üzerine çıkıp namaza durdu ve tekbir getirdi, cemaat de O 'nunla birlikte arkasından tekbir getirdi. Sonra nükûya gitti, sonra geri geri gelerek minberden indi ve minberin dibinde secde yaptı, sonra namazdan çıktı, sonra halka yöneldi ve: “Ben bunu, bana uymanız ve namazımı bilmeniz için yaptım” buyurdu."
2808 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geceleyin duvarları alçak olan hücresinde namaz kılardı. Halk bu sebeple aleyhissalatu vesselam'ın karaltısını (sülüetini) görürdü. Böylece onlar da kalkıp geceleyin, O 'na uyarak O'nunki gibi namaz kıldılar. Sabah olunca bu durumu konuştular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikinci gece de kalktı, halk da aynı şekilde yaptı. Üçüncügece de aynı şey tekerrür etti. Bundan sonra Resulullah oturdu ve çıkmadı. Sabah olunca durumu medar-ı bahs ettiler, sebebini sordular. Efendimiz şu cevabı verdi: “Gece namazının sizlere farz olmasından korktum.''"
2809 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkametin okunduğunu duydunuz mu namaza yürüyün. Sakin ve vakûr olmayı unutmayın. Sakın koşuşmayın. Yetiştiğiniz yerden kılın, kaçırdığınız kısmı tamamlayın.”"
2810 "Esma Bintu Ebi Bekr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, kadınlara diyordu ki: “Sizden kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, erkekler başlarını kaldırıncaya kadar başını yerden kaldırmasın, böylece erkeklerin avretlerini görmekten korunmuş olur.''"
2811 "Ubadetu 'bnu 's-Samit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, içinde Kur'an ın cehren okunduğu bir namaz kıldırdı. Namazda kıraatta bir iltibasta bulundu. Namazdan çıkınca yüzünü bize çevirdi ve: “ Kıraatı cehren okuduğum zaman siz de okuyor musunuz? '' diye sordu. Bazılarımız: “Evet bunu yapıyoruz !'' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Sakın ha! Ben kendi kendime: “Kim, ben okurken okuyarak benden okumayı kapmaya çalışıyor?” diyordum. Kur'an'ı cehren okuduğum zaman, Kur'an'dan Fatiha hariç hiçbir şeyi okumayın!” buyurdular. “"
2812 "İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazına durdu. Bir adam da arkasında Sebbihisme Rabbike'l A'la sûresini okumaya başladı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca: “Kimdi okuyan?” diye sordu. Adam: “Bendim! '' dedi. Bunun üzerine: “Hakikaten anladım ki biriniz bunu benden cezbedip aldı.''"
2813 "Müsevver İbnu Yezid el-Maliki (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda (cehri olarak) kıraatte bulunuyordu. Birkısmı okumayı terketti. (Namazdan sonra, cemaatten) bir adam: “ Allah 'ın Resûlü, şu şu ayetleri okumayı terkettiniz!'' dedi. Resulullah: “ Niye bana hatırlatmadın? '' buyurdular.'' Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: “(Adam). . . ben onların neshedildiğini zannetmiştim. ''"
2814 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ey Ali, namazda (takılırsa) imamı açma!”"
2815 "Bişr İbnu Mahcan babasından anlattığına göre, babası (Mahcan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın meclisinde idi. O sırada namaz için ezan okundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalktı, namaz kıldı ve döndü. Mahcan hala yerindeydi. “Herkesle beraber namaz kılmana mani olan şey nedir, sen müslüman değil misin?” diye sordu. Mahcan: “Elbette müslümanım, ancak ben ailemle namazımı kılmıştım! '' dedi. Efendimiz: “Mescide geldiğin zaman namaza kalkılırsa kılımış bile olsan cemaatle birlikte sen de kıl!” buyurdu.”"
2816 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığın göre, bir adam kendisine sordu: “Ben evde namazımı kılıp sonra da imamla namaza yetişiyorum; onunula da namaz kılayım mı?,'' “Evet! '' deyince adam tekrar. sordu: “Peki, bunlardan hangisini (farz olan) namazım yapayım ? '' “Bu senin elinde mi? dedi, bu Allah'a kalmışıtır, dilediğini (asıl farz olan) namazın yerine sayar!”"
2817 "Süleyman Mevla Meymûne 'nin İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) 'den naklettiğine göre, İbnu Ömer şunu anlatmıştır: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir günde aynı namazı iki sefer kılmayın.”"
2818 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) diyordu ki: “Kim akşamla sabahı kılar sonra da bu namazlarda imama yetişirse, onlara dönmesin. ''"
2819 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Namaz için ikamet okununca farzdan başka namaz yoktur (kılınmaz). ''"
2820 "Rebi'a İbnu Ebi Abdirrahman (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), mescide geldiği vakit, cemaat namazı kılmış ise hemen farza başlardı, ondan önce başka namaz kılmazdı.”"
2821 "Abdullah İbnu Amr İbni 'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam namazı kılıp teşehhüdü tamamladıktan sonra, selam vermezden önce hades vaki olsa (yani abdesti bozulsa), namazı tamamlanmıştır, namazını tamamlayan cemaatteki diğer kimselerin namazı da tamamlanmıştır.''"
2822 "Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “(İmamlar) sizin için kılarlar. Doğru kılarlarsa (sevabı) sizedir. Hatalı kılarlarsa (sizin namazınızın sevabı) sizedir, hata onların aleyhlerinedir.”"
2823 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim cum'a günü cenabet guslü ile gusül yapar, sonra cum'aya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur.Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim beşinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nail) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur, zikri dinlerler.”"
2824 "Bir rivayette şöyle denmiştir: “Cuma günü olunca, mescidin her bir kapısında melekler vardır. İlk gelenleri sırayla yazarlar. İmam (minbere) oturunca defterleri kapatıp, zikri dinlemeye giderler.”"
2825 "Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, malayani söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır.'' Ebu Davud der ki: “Mekhûl'e “gassele” ve “igtesele” den sorulmuştu şu cevabı verdi: “Bundan maksad başını ve bedenini yıkamaktır.'' Sa'id İbnu Abdilaziz de aynı şeyi söyledi. “Hanımıyla cinsi münasebette bulunarak onu da yıkanmaya muhtaç kıldı demektir. Böyle yapmak, namaza çıkınca, gözlerin korunmasında en elverişli vasıtadır.” “İgtisele” ise cimadan sonraki yıkanmadır. “Bekkere” ilk vaktinde namaza gitmektir. “İbtekere” hutbenin başına yetişmektir."
2826 "Abdullah İbnu Amr İbni'l As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a namazına üç (grup) insan katılır: 1) Kişi var, namaza katılır, boş konuşma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır. 2) Kişi var namaza gelir dua eder. Bu kimse Allah'a duada bulunmuştur, Allah dilerse onun istediğini hemen verir, dilerse vermez. 3) Kişi vardır, namaza gelir sadece dinler ve sükût eder, mü'minlerin arasından yararak geçmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cum'a'ya ve fazladan da üç güne kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenab-ı Hakk'ın şu sözüne binaendir: “Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul edilir” (En'am 160)."
2827 "Hz. Ali (radıyallalhu anh) Kûfe 'de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir: “Cum 'a günü olunca şeytan çarşı ve pazara erkenden bayraklarıyla gider, insanlara binbir engel çıkararak mani olmaya, onları cuma'dan (hiç olmasa) geciktirmeye çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hal imam (hutbeye) çıkıncaya kadar devam eder. Kişi mescidde, imamı görüp, dinleyebileceği biryere oturup, can kulağıyla dinledi ve konuşmadı mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta kalır ve imamı dinleyemiyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir hisse sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur fakat boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazılır. Eğer, dinleme ve görme imkan nı olmayan bir yere oturur ve boş konuşur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır. Kim de yanındaki arkadaşına cum'a günü “sus!'' derse “boş konuşmuş'' olur. Kim de boş konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır. '' (Hz. Ali) konuşmasının sonunda şunu söyledi:”Ben bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'dan işittim.''"
2828 "Tarık İbnu Şihab (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a namazı, dört kişi hariç geri kalan her müslüman üzerine cemaat içinde yapması gereken vacib bir hakk'dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi şunlardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta.”"
2829 "Abdullah İbnu Amr İbni 'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Ezanı her işitene cuma farzdır.”"
2830 "Hz. Hafsa (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Her ihtilam olan erkeğe cum ' aya gitmek vacibtir. Cum'aya her gidene de gusül vacibtir.”"
2831 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a, geceleyin ailesine dönebilen herkese farzdır.”"
2832 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uyurdularki: “Cum'a namazından veya başkasından bir rek'ate yetişenin namazı tamam olmuştur.”"
2833 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:”Cum'a namazından bir rek'ate yetişen, cuma namazına yetişmiştir. ''"
2834 Kuba ahalisinden bir adam-Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la sohbet etme şerefine ermiş bulunan babasından naklen demiştir ki: ''Resulullah bize Kuba 'dan (gelerek Medine 'de) cum'a namazına katılmamızı emretti.''
2835 "Ebu'l-Ca'd ed-Damri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki :” Kim önemsemiyerek üç cumayı terkedecek olursa, Allah onun kalbini mühürler.”"
2836 "Semüre İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a namazını özürsüz olarak kim terkedecek olursa bir dinar para tasadduk etsin, (bu kadar) bulamazsa, yarım dinar tasadduk etsin. ''"
2837 Ebu'l-Melih, ismi Umayr İbnu Amir el-Hüzeli (radıyallahu anh) olan babasından naklen anlattığına göre, babası Hudeybiye seferi sırasında bir cuma günü, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bulunmuştur. O gün, ayakkabılarının altını ıslatmayacak kadar yağmur yağmış, bunun üzerine.Efendimiz, herkesin yerlerinde namaz kılmalarını emir buyurmuştur.''
2838 Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'ayı (öğleyin) güneş meyl edince kılardı. ''
2839 "Buhari nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir : “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soğuk şiddetlenince namazı erken (ilk vaktinde) kılardı. Sıcak şiddetlenince namazı yani cum'a'yı (öğleyin biraz) serinleyince kılardı.''"
2840 "Sehl İbnu Sa 'd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la cum 'ayı kılar, sonra da kaylûle (öğle uykusu) yapardık.'' Diğer bir rivayette : “Biz, ancak cum 'a namazından sonra kaylûle yapıyor yemek yiyorduk '' denmiştir. Tirmizi ve Muvatta dışındaki diğer kitaplarda Seleme İbnu 'l-Ekva 'dan gelen bir rivayette: “Sonra cuma 'dan çıktığımızda duvarların diplerinde, gölgelenebileceğimiz bir gölge olmazdı'' denmiştir."
2841 "es-Saib İbnu Yezid (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullalh (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz: Ömer (radıyallahu anhüma) devirleride cuma namazının ilk ezanı, imam minbere oturunca okunurdu. Ancak Hz. Osman zamanı olup cemaat artınca, emri üzerine (Medine çarşısında) Zevra nam yerde üçüncü bir ezan daha okundu. (Cum'a ezanı işi) bu şekilde sabitleşti.''"
2842 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vessalam) iki hutbe okurdu. Minbere çıkınca otururdu. (Bu esnada müezzin ezan okurdu). Müezzin ezanı bitirince kalkar ve hutbeyi okur, sonra tekrar oturur ve (bu sırada) konuşmazdı. Sonra kalkar (ikinci defa) hutbe okurdu.”"
2843 "Nesai'nin rivayetinde: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta iki hutbe verir, bunların arasını (kısa) bir oturuşla ayırırdı” denmiştir."
2844 "Müslim ve Nesai 'nin Ka 'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) 'ı yaptıkları bir rivayete göre Ka'b, Mescide girince Abdurrahman İbnu Ümmi'l Hakem 'i oturarak hutbe verir görmüş ve derhal müdahale etmiştir: “Şu habise bakın hele! Oturarak hutbe veriyor. Halbuki Cenab-ı Hakk Kitab-ı Mübin'inde (mealen): “Onlar bir ticaret, yahud bir oyun bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar” (Cum'a 11) buyurmuştur.”"
2845 "Umare İbnu Rüveybe (radıyallahu anh) 'nin anlattığına göre, Bişr İbnu Mervan'ı, minberde ellerini kaldırarak hutbe verirken görmüş ve derhal müdahale etmiştir: “Allah şu iki kısa elin belasını versin. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı (hutbe verirken) gördüm, eliyle şundan fazla kaldırmazdı '' dedi ve şehadet parmağıyla işaret etti.''"
2846 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya “Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!'' diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalade ciddi bir eda ile): “Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zaman da peygamber gönderildim '' der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: “Emma bad! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid'at dalalettir.” Ayrıca şunları da söyledi: “Ben her mü'mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim üzerimedir.”"
2847 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) teşehhüd okuyunca şu mealde zikirde, duada bulunurdu: “Hamd Allah'adır, O'na sığınır, O'ndan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden de O'na sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu kimse sapıtamaz, kimi de sapıtırsa onu kimse hidayete götüremez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür. O'nu hak ile, Kıyametten önce müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdi. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah'a hiç bir zarar verermez.” Bir rivayette hadise şu ziyadeyi yaptıktan sonra gerisini aynen rivayet etmiştir: “....Cum'a günü teşehhüd'den sonra.....''"
2848 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazı vasattı, hutbesi de vasattı.''"
2849 "Ebu Vail (radayallahu anh) anlatıyor:Ammar bize hitabetmişti. (Konuşmasını) veciz ve beliğ yaptı. Minberden inince: “Ey Ebu'l- Yakzan beliğ ve veciz konuştun! Keşke biraz daha nefesleseydiniz (uzatsaydını)!'' dedik. Bize şu cevabı verdi: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim, şöyle buyurmuştu: “ Kişinin namazının uzunluğu ve hutbesinin kısalığı onun fıkhının (ilminin) alametidir. Öyle ise, hutbeyi kısa tutun, namazı uzun (zira, beyanda sihir var).”"
2850 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İçerisinde teşehhüd bulunmayan her hutbe kesik bir el gibidir. ''"
2851 "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: “Allah'a hamd ile başlamayan her kelam kesiktir” denmiştir."
2852 "Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Zikr (yani hutbe) sırasında hazır bulunun, imama yakın olun. Zira kişi, uzaklaşmaya devam ede ede, girse bile cennette de geri kalır.''"
2853 "Ebu Rifa 'a el-Adevi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldim. Hutbe veriyordu. Ben : “Ey Allah'ın Resûlü! Yabancı ve dinini bilmeyen bir kimseyim, sizden dinimin ne olduğunu soruyorum! '' dedim. Bunun üzerine bana yöneldi, hutbesini bırakarak yanıma kadar geldi. Kendisine bir sandalye getirildi. Zannedersem ayakları demirdendi. Üzerine oturdu. Hemen Allah 'ın kendisine öğrettiklerinden bana öğretmeğe başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek, sonunu tamamladı.”"
2854 "Hz. Osman (radıyallahu anh) hutbelerine çoğu kere şu husûsu hatırlatarak başlardı: “İşitin, kulak verin. Zira işiterek, kulak verenle işitmeden kulak verenin sevaptan hissesi birdir.''"
2855 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a günü, imam hutbe okurken, sen (yanıbaşında konuşan) arkadaşına: “Sus!” desen boş laf etmiş olursun.”"
2856 "Ubeydullah İbnu Ebi Rafi (rahimehullah) anlatıyor: “(Emevi halifelerinden) Mervan, Ebu Hüreyre, (radıyallahu anh) 'yi Medine 'ye halef tayin etti. Ebu Hüreyre, cum 'ayı kıldırdı ve birinci rek'atte, el-Hamd süresini okuduktan sonra Cum 'a suresini okudu. İkinci rek'atte ve iza caeke'l-Münafikun'u okudu. Dedi ki: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın bunları okuduğunu işittim.''"
2857 "Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cum 'a 'da Sebbihismi Rabbike'l-A 'la ve Hel etake hadisu'l-Gaşiye sûrelerini okurdu.''"
2858 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cum'a günü sabah namazında Elif lam-mim Tenzil 'i birinci rek 'atte; Hel Eta 'yı da ikinci rek'atte okurdu. Cum 'a namazında da Cum 'a ve Münafikûn sûrelerini okurdu.”"
2859 "Ümmü Hişam Bintu Harise İbnu 'n-Nu 'man (radıyallalhu anha) anlatıyor: “Kaf ve'l Kur'ani'l-Mecid sûresini, cuma günü minber üzerinden her cum 'ada okurken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kendi dillerinden aldım.”"
2860 "Ya'la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minberde: (Zuhruf 77) diye okurken işitim.”"
2861 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Birinizin Harre'nin sırtında namaz kılması, onun için cum'a günü oturup oturup imam hutbeye başlayınca gelip cemaatin omuzlarını yararak cemaate katılmasından hayırlıdır.''"
2862 "Tirmizi'de Mu'az İbnu Enes 'ten merfu olarak şu rivayet kaydedilmiştir: “Cum'a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehenneme bir köprü ittihaz olunur. ''"
2863 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kimse, cum'a günü kardeşini kaldırıp sonra da yerine oturmasın. Lakin: “Açılın” desin.”"
2864 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor:”İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'i işittim, diyordu ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kişinin bir başkasını kaldırarak yerine oturmasını yasakladı.'' Nafi 'ye: “Bu yasak cum'a'ya mı mahsus?'' diye soruldu. “Cum'a ve diğer günlerde!'' diye cevap verdi.''"
2865 "Mu 'az İbnu Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'a günü imam hutbe verirken hubve tarzında oturmayı yasakladı.”"
2866 "Şeddad İbnu Evs (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Muaviye (radıyallahu anh) ile Beytu'l-Makdis 'te hazır oldum. Bize cum 'a kıldırdı. Baktım ki, mescidde bulunanların çoğu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın ashabı idi ve imam hutbe verirken ihtiba ederek oturmşlardı.''"
2867 "Amr İbnu Şu 'ayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum 'a günü namazdan önce cemaat teşkilini yasakladı. “"
2868 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'a günü minbere çıkınca: “Oturunuz!” dedi. Bunu İbnu Mes'ud (radıyallhu anh) işitince olduğuyere oturdu, tam mescidin giriş kapısını üstüydü. Resulullah (aleyhisalatu vesselam) onu bu halde gördü ve: “Gel! Ey Abdullah İbnu Mes'ûd!” buyurdu.”"
2869 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a günü biriniz (mescitte) uyuklayacak olursa oturduğu yeri değiştirsin. ''"
2870 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın mescidinde kılınan cum 'adan sonra ilk kılınan cum 'a namazı, Bahreyn köylerinden olan Cuvasa'daki Abdü'l-Kays mescidinde kılınan namazdı.”"
2871 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Medine 'de öğle namazını Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile dört rek 'at kıldık. Mekke 'ye gitmek üzere yola çıkıp Zülhuleyfe 'ye gelince ikindiyi iki rek'at kıldı.''"
2872 "Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) 'in anlattığına göre kendisinden kasru's-salat yani namazın kısaltılması hakkında sorulmuştu. Şöyle cevap verdi: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) üç millik mesafeyi veya Şu'be'nin şekkine göre üç fersah mesafeyi dışarı çıktı mı iki rek'at kılar.''"
2873 "İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) Mekke- Taif arasındaki kadar, Mekke- Usfan arasındaki kadar ve keza Mekke -Cidde arasındaki kadar mesafede namazı kasrediyordu.'' Malik der ki: “Bu mesafeler dört berid' dir.”"
2874 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medin'den Mekke 'ye gitmek üzere yola çıktı. Rabbülalemin'den başka hiç bir şeyden korkmuyordu. Yolda namazı ikişer ikişer (yani kasrederek) kıldı. ''"
2875 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Mekke 'ye gitmek üzere Medine 'den çıktık. Efendimiz yolda namazları ikişer ikişer kılıyordu. Medine 'ye dönünceye kadar hep böyle yaptı. '' Enes 'e: “Mekke 'de ne kadar kaldınız? '' diye sorulmuştu: “Orada on gün kıldık'' dedi. ''"
2876 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (Mekke 'de) ondokuz gün ikamet etti ve namazları kasretti. Biz de (bundan böyle) sefer yapıp ondokuz gün ikamet ettik mi namazları hep kasrederdik, ondokuzdan fazla kaldık mı artık dörde tamamlardık.” Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde “....Onyedi gün '' denmiştir. Nesai 'nin bir diğer rivayetinde: “Fetih senesinde Mekke 'de onbeş gün ikamet etti ve namazları bu esnada kasretti. “"
2877 "İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Fetih günü, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte Mekke 'de hazır bulundum. Mekke 'de onsekiz gece kaldı, bu esnada namazları hep iki kıldı. Şöyle hitabediyordu: “Ey bölge halkı! Siz bize bakmayın, dört kılın. Biz hep yolcuyuz (bu sebeple ksrederek iki kılıyoruz). ''"
2878 "Hz. Cabir (radıyallahu anh). anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Tebük'de yirmi gün ikamet etti ve namazları hep kasretti. “"
2879 "Harise İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina'da bize, sayıca en çok olduğumuz ve en ziyade güven içinde olduğumuz bir zamanda namazı iki rek'at kıldırdı.”"
2880 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina'da bize iki rek 'at kıldırdı, arkasından Ebu Bekr de öyle kıldırdı, Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer ve hilafetinin başında Hz. Osman (radıyallahu anhüma) da iki kıldırdılar. Sonra Hz. Osman dört rek'atli olarak kıldırdı. İbnu Ömer imamla kılarsa dört kılardı, yalnız kılınca da iki kılardı.”"
2881 Hz. Osman (radıyallahu anh) 'dan anlatıldığana göre, Taif'de emval edinip orada ikamet etmeyi arzu ettiği zaman.Mina 'da dört rek'at kıldı. Sonra imamlar bununla amel ettiler. ''
2882 "Bir rivayette de şöyle denmiştir: “Hz. Osman (sonradan) bedeviler sebebiyle dört kılmıştır. Çünkü o sene pek çok bedevi hacc 'a gelmişti. Namazın dört rek'at olduğunu öğretmek için halka dört rek'at kıldırdı.'' Bir rivayette de şöyle denmiştir: “ (Hz. Osman Mina 'da dört kıldı.) Çünkü o, Hacc 'tan sonra ikamete azmetmişti.''"
2883 "Yine Ebu Davud 'un kaydına göre İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) (Mina' da) namazı dört kılmştı. Kendisine: “Sen, (daha önce dört kıldığı için) Osman 'ı ayıplamıştın, şimdi ise dört kılıyorsun! denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi: “Muhalefet zararlıdır. ''"
2884 "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'den anlatıldığına göre, Mekke'de namazı halka iki rek'at kıldırdı. Selamı verince: “Ey Mekkeliler!”dedi, namazlarınızı dörde tamamlayın.Biz yolcuyuz(bu sebeple iki kıldık)!.”"
2885 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), güneş batıya meyletmeden yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine te'hir eder, ikindi olunca mola verir, ikisini cemederdi (beraber kılardı). Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyletti (öğle vakti girdi) ise, hareketten önce her ikisini de (öğle ve ikindi) kılar sonra yola çıkardı.''"
2886 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: “...Acele yürümek gerekirse öğleyi ikindiye te 'hir eder, ikisini birleştirirdi, keza ufuktaki aydınlık kaybolunca da akşamla yatsıyı birleştirirdi. “"
2887 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yol halinde iken öğle ile ikindiyi birleştirirdi, akşam ile yatsıyı da birleştirirdi. “"
2888 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) akşam ve yatsıyı Müzdelife 'de beraberce kıldı. Bunlardan her biri için ayrı bir ikamet okudu. İki namaz arasında nafile kılmadı, bunlardan birinden sonra da nafile kılmadı.”"
2889 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı şu ikisi hariç, vakti dışıda tek bir namazı kıldığını görmedim: Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirdi. O gün sabahı da vaktinden önce kıldı. “"
2890 "Ca'fer İbnu Muhammed İbni Mesleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle ve ikindi namazlarını; Arafat'ta tek bir ezan ve iki ayrı ikametle kıldı. İki namaz arasında nafile kılmadı. Müzdelife 'de de akşamla yatsıyı bir ezan ve iki ikametle kıldı ve aralarında nafile kılmadı.”"
2891 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Kim iki namazı özürsüz olarak cem ederse büyük günah kapılarından bir kapıya gelmiş olur.”"
2892 "Yine İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Resulullah (aleyhissalatu vessalam) Medine 'de yedi ve sekiz (rek 'at) öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını (cemederek) kıldı. Eyyub (es-ahtiyani) der ki :”Belki de bu, yağmurlu bir gecedeydi. “Öbürü (Ebu 'ş-Şa'sa): “Belki!'' dedi. '' Sahiheyn'in bir rivayetinde şu ziyade var: “Hadisi İbnu Abbas'tan rivayet eden raviye dendi ki: “Zannederim, öğleyi te'hir, ikindiyi ta'cil, keza akşamı te'hir yatsıyı da ta'cil etmiş olmalı?'' Cevaben: “Bunu ben de böyle zannediyorum!'' dedi."
2893 "Müslim'de gelen bir başka rivayette şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) korku ve sefer hali olmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı.” İmam Malik: “Ben bunun, yağmurlu günde yapılmış olacağını zannediyorum '' demiştir.''"
2894 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (onsekiz defa) refakat ettim. Ancak, sefer sırasında nafile kıldığını hiç görmedim. Allah Teala hazretleri şöyle buyurmuştur: “Resulullah'ta sizin için güzel örnek vardır” (Ahzab 21 ). İbnu Ömer devamla der ki: “Eğer nafileyi kılsaydım namazı da tamkılardım.”"
2895 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben, Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a onsekiz seferde iştirak ettim. Onun,güneş meyledince öğleden önce kıldığı iki rek'ati terketiyini görmedim.”"
2896 "Nafi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh), oğlu Ubeydullah'ı seferde nafile kılarken görürdü de bundan dolayı onu kınamazdı.”"
2897 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte umre yapmak üzere Medine 'den Mekke 'ye doğru yola çıktık. Mekke 'ye gelince: “Ey Allah 'ın Resûlü, annem babam sana feda olsun. Sen kısa kıldın, ben tam kıldım, sen yedin ben oruç tuttum, (ne dersiniz?) '' dedim. Şu cevabı verdi: “Ey Aişe güzel yaptın ! '' buyurdu ve bu işimde beni kınamadı '' dedi. ''"
2898 "Sehl İbnu Ebi Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabına korku namazı kıldırdı.Bu maksadla ashabı arkasında iki saf yapatı. Hemen arkasında bulunan safa birinci rek'ati kıldırdı. Sonra ayağa kalktı ve arkasındakilere bir rek'at namaz kıldırıncaya kadar kıyamda kaldı. Sonra gerideki safta bulunanlar ilerledi, ön safdakiler de geriledi. Bu şekilde ilerleyenlere de bir rek 'at namaz kıldırdı. Sonra gerileyenler bir rek 'at namaz kılıncaya kadar yerinde oturdu. Sonra da selam verdi.''"
2899 "Muvatta'nın bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Korku namazı şöyledir: “İmam, beraberinde arkadaşlarından bir grup olduğu halde namaza durur, bir grup. da düşmana karşı yerini alır. İmam bir rek 'ati beraberindekilerle rükû ve secde ile kılar, ve ayağa (ikinci rek'ate) kalkar. Tam doğrulunca öyle kalır. Cemaat geri kalan rek'ati kendi başlarına tamamlayıp selam verirler ve oradan ayrılırlar. İmam yerinde ayakta durmaya devam eder. Namazını kılanlar düşmanın karşısında yerlerini alırlar. Namaz kılmamış olan diğerleri gelip imamın arkasında dururlar, tekbir getirerek uyarlar. İmam onlara da bir rek'at namaz kıldırır, secdeden sonra oturur ve selam verir. İmama uyan bu ikinci gurup imam selam verince kalkıp, geri kalan rek 'ati kılıp selam verirler.”"
2900 "Hz Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Zaturrika 'da,Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik Koyu gölgeli bir ağacın yanına gelmiştik. Bu ağacı, altında dinlenmesi için Aleyhissalatu vesselam'a bıraktık. (Resulullah kılıcını ağaca asıp istiratte çekilmişti ki, O 'nu gizlice takip eden) müşrüklerden biri gelip (asılı olan kılıcı kapıp) kınından sıyırp (Resulullah'a): “Benden korkuyor musun?” dedi. Aleyhissalltu vessalam : “Hayır!” deyince” “Peki seni benden kim kurtaracak?” “Allah!” diye cevap verdi.(Duruma muttali olan) ashab adamı tehdid etti. (o da kılıncı kınına koydu ve ağaca astı) Sonra namaz kılındı. Resulullah (aleyhisalatu vessalam) bir guruba iki rek 'at kıldırdı.Bunlar geri çekildiler. Sonra ikinci gurup geldi, onlarada iki rek'at namaz kıldırdı. Resulullah'ın namazı dörde tamamlanmıştı, cemaatin namazı ise iki rek'atti.”"
2901 "Ebu Ayyaş ez-Züraki (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Usfan 'da Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Müşriklerin başında (henüz müslüman olmayan) Halid İbnu'l-Velid vardı. Öğleyi kılmıştık. Mişrikler (kendi kendilerine aralarında şöyle) konuştular: “İyi bir fırsat elimize geçmişti, onlar namazda iken saldırsaydık ya!'' Bunun üzerine hemen kasr (namazı kısaltma) ile ilgili ayet öğle ile ikindi arasında nazil oldu. İkindi vakti olunca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalkıp kıbleye karşı durdu. Müşrikler de önlerindeydi. Arka tarafına da bir safyaptı. Bu safın arkasına da bir safkoydu. Resulullah rükûya varınca hep birlikte rükû yaptılar. Resulullah secde yaptı, hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptı. Diğerleri (rükûdan) doğrulup onları korumak üzere kıyamda kaldılar. Bunlar iki secdeyi tamamlayıp kalkınca arkalarında bulunanlar secdeye gittiler. Sonra Resulullah 'ın arkasındaki saftakiler diğerlerinin yerlerine gittiler, arkadaki saftakiler de öndekilerin yerine ilerlediler. Sonra Resulullah rükûya gitti, hepsi O'nunla birlikte rükû yaptı. Sonra Resulullah secde yaptı ve hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptılar. Bu sırada arkadakiler bunları korumak üzere kıyamda kaldılar. Aleyhissalatu vesselam ve arkasındakiler oturunca, en arkadakiler secdeye gittiler. Sonra hep beraber oturup hep beraber selam verdiler.”"
2902 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) korku namazını iki gruptan birine tek rek 'at olarak kıldırırken, diğer grup düşmana karşı durmuştur. Kılanlar kalkıp, düşmana dönük vaziyette, (bekleyen) arkadaşlarının yerine geçtiler, onlar da gelip (Resulullah 'ın arkasına geçtiler), O da bunlara bir rek 'at namaz kıldırdı, sonra da bu iki guruptan her biribirer rek 'at namazlarını kaza ettiler.''"
2903 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyar: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dacnan ile Usfan arasına, müşriklerle sarılmış biryere indi. Müşrikler (aralarında): “Bu müslümanların bir namazları var (topluca kılarlar), bu onlara evlatlarından da, bakirelerinden de kıymetlidir, işte bu, ikindi namazlarıdır. Hazırlığınızı yapın, üzerlerine toptan bir kerede çullanın!'' dediler. Cebrail aleyhisselam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek ashabını iki kısma ayırmasını, onlardan bir grurupla namaz kılarken diğer grubun geri tarafta ayakta beklemesini, tedbirli olmalarını ve silahlarını beraberlerinde almalarını, birinci gruba bir rek'at kıldırmasını, bu kısmın birinci rekatten sonra geri çekilmesini, arkadaki grubun öne ilerlemesini, bu yeni gruba da bir rek 'at kıldırmasını, böylece her bir grubun Resulullah'la birlikte birer rek 'atlerinin olmasını, Resulullah'ın da böylece iki rek'at kılmış olmasını emretti.”"
2904 "Abdullah İbnu Üneys (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), beni, Halid İbnu Sufyan el-Huzli'yi öldürmem için bulunduğu yere gönderdi. O, Urane ve Arafat taraflarında idi: “ Git onu öldür! '' dedi Ben onu gördüğümde ikindi namazının vakti girmişti. Kendi kendime:”(Bu herifi öldürme işi) onunla benim arama girip namazımı geciktirmesinden korkarım” dedim. (Ara vermeden) ilerledim. Hem yürüyor hem de ima ile namazımı kılıyordum. Herife tam yaklaşmıştım ki: “Sen kimsin?”dedi. “Araplardan biriyim. Duydum ki; şu, adam için asker topluyormuşsun, onun için sana katılmaya geldim!” “Evet ben bu işin içindeyim” dedi. Onunla bir müdet yürüdüm, öldürmeme imkan sağlayacak bir fırsat doğunca kılıçla tepesine bindim ve geberttim.”"
2905 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte iki rek 'at öğleden evvel, iki rek 'at sonra, keza iki rek 'at cum 'adan sonra, rek'at akşamdan sonra, iki rek 'at yatsıdan sonra namaz kıldım. Akşam ve yatsı(dan sonrakiler) evinde idi.''"
2906 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Sünnette gelen oniki rek 'ate kim devam ederse Allah ona cennette bir ev bina eder: Bu oniki rek'atin: - Dördü öğleden önce,. - İkisi öğleden sonra, - İkisi akşamdan sonra, - İkisi yatsıdan sonra, - İkisi de sabahtan önce.''"
2907 "Yine Hz. Aişe (radıyallhu anha) anlatıyor: “İki namaz var ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunları ne gizli ne de aleni olarak seferde ve hazerde hiç terketmedi: Sabahtan önce iki rek'at, ikindiden sonra iki rek'at.''"
2908 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah ve ikindi hariç her namazın arkasından iki rek'at (nafile) kılardı.”"
2909 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nafilelerden hiç birine, sabah namazını iki rek 'atlik nafilesi kadar aşırı ilgi göstermemiştir.”"
2910 "Ebu Davud'un, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'den kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “Sizi, atlılar tardedecek (kovalayacak) bile olsa o iki rek'ati terketmeyin. ''"
2911 "Nesai'nin bir rivayetinde :”Sabah namazından önce kılınacak iki rek'at nafile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır'' denmiştir."
2912 "Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında ezanla ikamet arasında hafif iki rek 'at namaz kılardı.''"
2913 "Diğer bir rivayette şu ibare var: “O iki rek 'atı öyle hafif tutardı ki, ben, “bunlrda Fatiha'yı okudu mu?'' derdim.''"
2914 "Nesai 'nin bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir: “Müezzin sabah ezanının birincisini bitirip sükut ettimi kalkar, sabah namazından önce ve ufukta fecrin açılmasından sonra iki rek'at hafif namaz kılar, sonra da sağ yanının üzerine uyurdu.''"
2915 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: Birinci rek'atta (mealen): “(Ey müminler) deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirlene; Kur'an'a, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kûb'a ve torunlarına (esbata) indirilenlere, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve ayetlere) iman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmak, kimini inkar etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız'' (Bakara 136). İkinci rek'atte de, Al-i İmran sûresindeki şu ayet (mealen): “Deki: “Ey Ehl-i Kitap (Yahudiler, Hıristiyanlar) hepiniz bizimle sizin aranızda müsavi (ve adil) bir kelimeye gelin. (Şöyle) diyerek: “Allah'tan başkasına tapmayı, Ona hiç bir şeyi eştutmayalım. Allahı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabler (diye) tanımayalım (Buna rağmen) eğer yine yüz çevirirlerse (o halde) deyin ki: “Şahid olun, biz muhakkak müslümanlarız” (64. ayet)."
2916 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: “(Ey müminler) deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmail'e. İshak'a, Ya'kub a ve torunlarına (esbat) indirilere, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve ayetlere) iman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmk kimini inkar etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız''. (Bakara 136). İkinci rek 'atte de: “Ey Rabbimiz, senin indirdiğin (oKitab'a) inandık, o peygambere de tabi olduk. Artık bizi (birliğini ve peygamberlerini tanıyan) şahidlerle beraber yaz”. (Al-i İmran 53) ayetini okurdu.''"
2917 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek 'atinde şunları okurdu: “Kul ya eyyuhe 'l- Kafirun '' ve “Kul hüvallahu ahad.''"
2918 "Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “Ben bir ay kadar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı göz ucuyla takib ettim, sabahın farzdan önce kılınan iki rek 'atinde şu sureleri okuyordu: “Kul ya eyyühe'l-Kafirun'' ve “Kulhüvallahu ahad.”"
2919 "Bu rivayet Nesai 'de biraz farkla şöyle gelmiştir: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yirmi kere göz ucuyla takib ettim, akşamın farzından sonra kılınan iki rek'atle, sabahın farzından önce kılınan iki rek 'atte Kafirûn ve İhlas surelerini okuyordu.''"
2920 "Hz, Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'at nafilesini kıldı mı; uyanıksam benimle konuşur du, değilsem, müezzin namaz için (ikamet okuyuncaya kadar yatardı). ''"
2921 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz, sabahın farzından önce iki rek'atlik sünneti kılınca sağı üzerine yatsın.”"
2922 "Muhammed İbnu İbrahim, ceddi Kays İbnu Amr 'dan anlattığına göre: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geldi ve namaza duruldu. Onunla birlikrte sabah namazını kıldım. Sonra namaz bitince beni namaz kılar buldu. “Ağır ol ey Kays! dedi. Bir namaz daha mı kılıyorsun? '' “Ben sabahın sünnetini kılmamıştım (onu kılıyorum) '' deyince: “Öyleyse hayır; (bunda bir beis yok) '' buyurdu. ''"
2923 "Abdullah İbnu Malik İbnu Buhayne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikamet başladıktan sonra namaz kılmakta olan bir adam gördü. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca halk adamın etrafını sardı ve (Resulullah ona): “Sabahı dört mü (kılıyorsun)? Sabahı dört mü (kılıyorsun)?” dedi.”"
2924 "Abdullah İbnu Sercis (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazını kılarken bir adam mescide girdi. Mescidin yan tarafında sünneti kıldı. Sonra Rsulullah 'a dahil olup O 'nunla da farzı kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazı bitirince: “Ey falan, şu iki namazdan hangisini sayıyorsun? Tek başına kıldığını mı, bizimle kıldığını mı! '' buyurdular.''"
2925 "Ebu Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ashabtan bir cemaat ikameti işitmişti, hemen (sünnet) namaza kalktılar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: “İki namazı beraber mı kılıyorsun. namazı beraber mi kılıyorsunuz? '' diye çıkıştı. Bu (hadise) sabah namazı sırasında cereyan etmişti. ''"
2926 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim sabahın iki rek'atini vaktinde kılamazsa güneş doğduktan sonra kılsın.''"
2927 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) 'den anlatıldığına göre, sabah namazının sünnetini kaçırdığı olmuştur: Ancak güneş doğdu sonra onu kaza etmiştir.”"
2928 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğleden önce dört, öğleden sonra da iki rek'at kılardı.''"
2929 "Yine Tirmizi 'nin bir diğer rivayetinde Hz. Aişe şöyle der: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğlenin farzdan önceki dört rek'atli sünneti, namazdan önce kılamazsa sonra kılardı.''"
2930 "Ümmü Habibe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Kim öğleden önce dört, öğleden sonra da dört (rek'at nafile) kılarsa, Allah onu ateşe haram eder. ''"
2931 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: “Kim öğleden evvel dört, öğleden sonra da dört (rek'at nafile) kılmaya devam ederse Allah onu ateşe haram eder.”"
2932 "Hz. Ebu Eyyub(radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Öğlenin farzından önce tek bir selamla kılınan dört rek'at nafile var ya bunların önünde sema kapıları açılır.''"
2933 "Abdlullah İbnu's-Saib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) güneşin zevalinden sonra ve öğleden önce dört rek 'at namaz kılardı ve derdi ki: “Şimdi sema kapılarının açıldığı bir vakittir. Bu anda salih bir amelimin oray yükselrnesini isterim''"
2934 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:”Öğleden önce zevalden sonra dört rek'at vardır ki bunlar seherde emsalleri değerindedirler. Her ne varsa, bu saatte mutlaka Allah'ı tesbih eder. '' Resulullah sonra şu ayeti okudular: “Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?''(Nahl 48)."
2935 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindiden önce iki rek'at kılardı.''"
2936 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindiden önce dört rek'at naf'ile kılan kimseye Allah rahmetini bol kılsın.''"
2937 "Hz. Ali (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi namazından önce dört rek'at nafile kılardı. Bunların arasını (ikinci rek'atin teşehhüdünde) makarreb meleklerle müslüman ve mü 'minlerden onlara tabi olanlara selam ile ayırırdı.''"
2938 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana, günümde ikindi namazından sonra iki rek' at nafile kılarak gelirdi.''"
2939 "Hz. Aişe bir başka rivayette şöyle demiştir: “İkindi namazından sonra kıldığı iki rek'ati, yanımda hiç terketmedi.”"
2940 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi namazından sonra iki rek'at nafile kılmıştır, çünkü kendisine gelen bir malın taksimini yapmış, bu meşguliyet O 'nun öğle namazından sonra kılmakta olduğu iki rek'ati kılmasına mani olmuştu. Bunun üzerine onları ikindiden sonra kıldı. Sonra bir daha bu iki rek'ati kılmadı.''"
2941 "Muhtar İbnu Fulful anlatıyor : “Hz. Enes 'ten ikindiden sonra kılınacak nafile namaz hakkında sordum '' dedi ki: “Hz. Ömer ikindiden sonra nafile kılanların ellerine (sopayla) vururdu. Biz iki rek'ati, Resulullah devrinde güneş battıktan sonra akşam namazından önce kılardık. Bizi bunu kılarken efendimiz görürdü de ne emrederdi ne de nehyederdi.”"
2942 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Müezzin akşam ezanını okuduğu zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın ashabından bir grup kalkıp mescidin sütunlarına doğru koşup Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (evinden) çıkıncaya kadar akşamdan önce ikişer rek'at nafile kılıyordu.'' Müslim'in rivayetinde şu ziyade var: “Bazan biryabancı gelip mescide girecek olsa, namaz kılanların çokluğunu görünce, akşamın farzını kılınmış zannederdi. ''"
2943 "Abdullah İbnu Mugaffel el-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dediler ki: “Akşamdan önce iki rek'at namaz kılın! '' (Efendimiz) sonra, insanların bunu bir sünnet yapmasından korkarak “ Dileyen kılsın'' dediler. ''"
2944 "Sahiheyn'in kaydettiği bir başka rivayette şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Akşam namazından önce namaz kılın” dediler ve (bunu üç kere tekrar ettiler), üçüncüde ise, halk bunu bir sünnet edinir korkusuyla, “Dileyen” buyurdular. ''"
2945 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte, akşam namazından sonra hane-i saadetlerinde iki rek'at (nafileyi) kıldım.”"
2946 "Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Beni Abdi'l-Eşhel mescidinde akşam namazını kılmıştı. Cemaat, farzı bitirince nafileyi kılmaya başladı. Bunu gören Resulullah: “Bu, evlerin namazıdır'' buyurdular. '' Nesai'de şu ifade vardır: “ Size, bu namazı evlerde kılmanız gerekir.''"
2947 "Mekhûl merfu olarak rivayet etmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Kim akşam namazından sonra hiç konuşmadan iki rek'at -bir rivayette dört- kılarsa namazı illiyyûna yükseltilir.''"
2948 "Huzefye (radıyallahu anh) de benzer bir rivayette bulunmuş ve şu ziyadeyi yapmıştır: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derdi ki: “Akşamın farzından sonraki iki rek'ati kılmada acele edin, çünkü onlar farz namazıyla birlikte yükselirler.”"
2949 "Şureyh İbnu Hani anlatıyor : “Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'ye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazından sordum. Dedi ki: “Yatsıyı her kılışında yanıma gelince mutlaka dört veya altı rek 'at nafile kılardı. Bir gece yağmura yakalandık. Aleyhissalatu veseslam 'a bir post yaydık, postta suyun akmakta olduğu bir deliğe hala bakar gibiyim. Efendimizin, elbisesini hiçbir surette yerden sakındığını görmedim."
2950 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe verirken bir adam girdi. Resulullah adama: “Namaz kıldın mı?'' dedi. Adam: “Hayır!'' dedi. Efendimiz: “Öyleyse iki rek'atini kıl!” diye emretti.'' Bir rivayette şöyle gelmiştir: “. . . Kalk, iki rek 'at kıl.''"
2951 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri cumayı kıldı mı, ondan sonra da dört rek'at kılsın.”"
2952 "Bir rivayette şöyle buyrulmuştur: “ Senin acele etmen gereken bir şeyin olursa mescidde hemen iki rek'atı kıl, iki rek'at de dönünce kıl.''"
2953 "Nafi merhum anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), cuma günü bir adamın cumayı kılarken durduğu yerden hiç kımıldamaksızın iki rek'at daha kılmaya devam ettiğini görmüştü, adamı bundan men etti ve: “Cum'a'yı dört mü kılıyorsun?'' dedi. İbnu Ömer, cum'a günü evinde iki rekat kılar ve etrafındakilere: “Resulullah böyle kılardı!'' derdi.''"
2954 "Ata anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Mekke 'de cumayı kıldı mı ilerler iki rek'at daha kılardı; sonra biraz daha ilerler ve dört rek 'at daha kılardı. Medine 'de olunca da cum'ayı kılar sonra evine döner, iki rek'at daha kılardı, bunu mescidde kılmazdı. Bu durumun sebebi nedir? diye kendisinden sorulmuştu: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) böyle yapardı'' dedi. ''"
2955 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitr namazı haktır. Kim bunu kılmazsa bizden değil dir.” Bunu Efendimiz üç kere tekrar etti.''"
2956 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Vitir narnazı farz namaz gibi kesin değildir. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Allahu Teala hazretleri tektir, tek'i sever, öyleyse ey ehl-i Kur'an vitri kılın!” buyurmuştur.''"
2957 "İbnu Muhayriz anlatıyor: “Beni Kinane 'den el-Muhdici denen bir adam, Şam'da Ebu Muhammed diye künyesi olan bir adamın: “Vitir namazı vacibtir''dediğini işitti. Kinani dedi ki: “Ben bunu Ubade İbnu 's-Samit (radıyallahu anh) 'e sordum da: “Ebu Muhammed hata etmiş. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ı dinledim şöyle demişti: “Allah'ı kulları üzerine yazıp farz kıldığı beş namaz mevcuttur. Kim onları eda eder, istihfafla her hangi bir eksikliğe meydan vermeden tam yaparsa Allah indinde ona verilmiş bir söz vardır: Onu cennete koyacaktır. Onları kılmayana ise Allah'ın bir vaadi yoktur. Dilerse azab eder dilerse cennete koyar” der.”"
2958 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) antatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Gece namazınızın sonu tek olsun. “"
2959 "İmam Malik, İbnu Mes 'ûd'dan naklediyor: “İbnu Mes 'ud demiştir ki: “Geceleyin kılacağınız namazın sonunu tek kılın.''"
2960 "Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir her müslüman üzerine bir haktır (vazifedir). Kim beş ile vitir kılmayı severse yapsın. Kim de üç ile vitir kılmak isterse yapsın. Kim tek rek'atla vitr kılmayı dilerse kılsın.”"
2961 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onüç rek'at kılarak vitir yapardı. İhtiyarlayıp zayıflayınca yedi rek'atte vitir yaptı.''"
2962 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir gecenin sonunda kılınır. ''"
2963 "Buhari'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Gece namazı ikişer ikişerdir. Gece namazından ayrılacağın zaman, tek rek'at daha kıl, bu sana kıldığın namazların tek olmasını sağlar.”"
2964 "Abdülaziz İbnu Cüreye anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'ya Resulullah ne ile vitir namazı kılardı? diye sorduk. Dedi ki: “Birinci rek 'atte Sebbih isme Rabbeke'l-a'layı ikinci rek'atte Kulya eyyüha'l-kafirun suresini, üçüncü rek'atte, de Kulhüvallahü ahad ve Muavvizateyn'i okurdu.''"
2965 "Harice İbnu Huzafe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ Allah size (öyle) bir namazla imdad etti ki, O sizin için kızıl deve sürülerinden daha hayırlıdır. İşte bu namaz vitirdir. Allah onu, sizin için yatsı namazı ile şafağın sökmesi arasına koydu.''"
2966 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her gece vitir kılardı. Gecenin evvelinde de kıldı, ortasında da kıldı; sonunda da kıldı (ölümü sırasında) gecenin sonunda kıldı.”"
2967 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Kim gecenin sonunda kalkamamaktan korkarsa vitrini gecenin başında kılsın. Kim gecenin sonunda kalkmayı umuyorsa gecenin sonunda vitrini kılsın. Çünkü gecenin sonunda kılınan namaz (gece ve gündüz meleklerinin huzurlarında ve şehadetleri altında kılındığı) meşhûd ve mahzûrdur. Bu yüzden (gecenin başında kılanana nazaran) daha faziletlidir.”"
2968 "Ebu,Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e: “Vitri ne zaman kılıyorsun?'' diye sordu. Hz. Ebu Bekr: “Gecenin başında kılıyorum!'' dedi. Aynı şekilde: “ Vitri ne zaman kılıyorsun?” diye Hz. Ömer'e de soruldu: “Gecenin sonunda kılıyorum!'' dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam, Hz. Ebu Bekr'e: “Sen ihtiyatla amel ediyorsun!'' dedi. Hz. Ömer'e de: “Sen de kuvet(li olan, takvaya uygun olan) ile amel ediyorsun!'' buyurdu.”"
2969 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Gece ve gündüz namazları ikişer ikişerdir.”"
2970 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir namazını kılmadan kim uyur veya unutursa hatırladı veya uyandı hemen kılsın.”"
2971 "Ebu Cemre anlatıyor: Ashab-ıŞecere (radıyallahu anhüm) 'den olan Aiz İbnu Amr'a sordum: “Vitir namazı nakzedilir mi?'' “Eğer, evvelinde vitir kıldıysan ahirinde vitir kılma'' dedi. '' Rezin merhum şunu ilave eder: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Bir gecede iki vitir kılınmaz.”"
2972 "Nafi anlatıyor: “Ben, İbnu Ömer (radıyallahu anh)'le Mekke deydim. Hava bulutlu olduğu için sabah namazını kaçırmaktan korkuyordu. Tek rek'at kılarak vitir yaptı. Sonra bulutlar açıldı. Gördü ki daha üzerinde gece var. Bir rek'at daha kılarak (önceki tek 'i) çiftledi, sonra iki rek 'at (bir miktar) namaz kıldı. Sabahın geçmesinden korkunca bir rek'at daha kılarak vitiryaptı.”"
2973 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrin ilk iki rek'atinde selam vermezdi.''"
2974 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrin ilk iki rek'atinde selam verirdi, öyle ki (o sırada) bazı ihtiyaçları için emirde bulunurdu.''"
2975 "Muvatta'nın bir rivayetind‚ şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Akşam namazı gündüzün vitridir.”"
2976 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrni kılarken şu duayı okurdu: “Allah'ım gadabından rızana sığınırım. Cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (yapılması gereken) senayı sayamam. Sen, kendi nefsine yaptığın övgüdeki gibisin.”"
2977 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyudular ki: “Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan salihlerin adetidir; Rabbinize yakınlık (vesilesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastalığı kovucudur.”"
2978 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallalhu anhüma) anlatıyor: “Reulullah (alyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim geceyi on ayet, okuyarak ihya ederse gafiller arasına yazılmaz. Kim de yüz ayetle gecesini ihya ederse “kanitin” zümresine yazılır.Kimde bin ayet okuyarak geceyi ihya ederse mukantırin arasına yazılır.”"
2979 "Yine Ebu Davud'da Abdullah İbnu Habeşi anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: “Hangi amel efdaldir? '' diye sorulmuştu: Şu cevabı verdi: “ Kıyamı uzun olan.''"
2980 "Ubadetu'b'nu's-Samit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Geceleyin kim uyanırsa şunu söylesin: “Allah'tan başka ilah yoktur, O birdir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'na aittir, O herşeye kadirdir. Hamd Allah'a aittir, Allah münezzehtir, Allah büyüktür, bütün amel ve ibadetler için gereken güç ve kuvvet Allah'tandır. Sonra aleyhissalatu vesselam buyurdular: “Rabbim beni affet!'' desin veya dua ederse duasına cevap verilir. Eğer abdest alır ve namaz kılarsa namazı kabûl edilir.''"
2981 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakları kabarıncaya kadar geceleri kalkıp namaz kılardı. Kendisine: “Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti (niye kendini bu kadar hırpalıyorsun?)'' denildi. . “Şükredici bir kul olmayayım mı?” cevabını verdi.”"
2982 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gece namazını hiç terketmezdi. Öyle ki hastalanacak veya ağırlık hissedecek olsa oturarak kılardı.”"
2983 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği taktirde yüzüne su döken kula rahmetini bol kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın.''"
2984 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düyüm yerine eliyle vurarak üzerine uzun bir g
2183 "İbnu Ömer ve Ka'b İbnu Malik (radiyallahu anhum) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferden dönünce önce mescide uğrardı. Orada iki rekat namaz kılar, ondan sonra evine dönerdi.” Nafi: “İbnu Ömer de Öyle yapardı” demiştir.”"
2293 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işittim: “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?” “Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” Aleyhissalatu vesselam: “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.”"
2294 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “İki erkek kardeş vardı. Bunlardan biri öbür kardeşinden kırk gün kadar önce vefat etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)ın yanında bunlardan birincinin faziletleri zikredildi. Bunun üzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): “Diğeri müslüman değil miydi?” diye sordu. “Evet, müslümandı ve fena da değildi!” dediler. Aleyhissalatu vesselam: “Öldükten sonra, namazının ona ne kazandırdığını biliyor musunuz? Namazın misali, sizden birinin kapısının önünde akan ve her gün içine beş kere girip yıkandığı suyu bol ve tatlı bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun üzerinde kir bıraktığını göremezsiniz. Öyleyse, siz ona namazının neler ulaştırdığını bilemezsiniz.”"
2295 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!” dedi, Resûlullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam yine sükut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: “Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?” buyurdu. O: “Evet ey Allah'ın Resülü!” dedi. Efendimiz: “Sonra da bizimle namaz kıldın mı?” diye sordu. Adam: “Evet ey Allah'ın Resülü!” deyince, Efendimiz: “Öyleyse Allah Teala hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti” buyurdu.”"
2296 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanında idim. Bir adam huzuruna gelerek: “Ey Allah'ın Resülü, dedi, ben bir hadd (suçu) işledim, cezasını tatbik et!” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) adama (birşey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Resûlullah'la birlikte o da namaz kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazını tamamlayınca, adam yanına geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! dedi, ben hadd (çeşidine giren bir suç) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et!” Efendimiz: “Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi?” diye sordu. Adam: “Evet!” dedi. Efendimiz: “Öyleyse git. Zira Allah, senin günahını affetti” veya -hadd'ini affetti” dedi.”"
2297 "Asım İbnu Süfyan es-Sakafi (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, bunlar Selasil gazvesine gitmişler. Fakat fiilen gazveye iştirak edememişlerdi. Bunun üzerine kendilerini Allah yoluna verdiler. Sonra Hz. Muaviye (radıyallahu anh)'nin yanına döndüler. Hz. Muaviye'nin yanında Ebu Eyyüb el-Ensari ve Ukbe İbnu Amir vardı. Asım: “Ey Ebu Eyyüb! dedi. Bu sene gazveyi kaçırdık. Bize, (bunun telafisi için bir çare) haber verildi. Buna göre, kim dört mescitte namaz kılarsa, günahları affedilirmiş.” Ebu Eyyüb: “Ey kardeşimin oğlu! dedi. Ben sana bundan daha kolayını haber vereyim. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şu sözünü işittim: “kim emredildiği şekilde (mükemmel olarak) abdestini alır, emredildiği şekilde namazını kılarsa, önceden yapmış olduğu (kusurlu) ameli sebebiyle affolunur. “ Ey Ukbe! (Resûlullah'ın tebşiri) böyleydi değil mi?” Ukbe: “Evet!” dedi.”"
2298 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teala hazretleri şöyle der: “Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim.”"
2299 "İmam Malik (radıyallahu anh)'e ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zahiri ue batini temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder.”"
2300 "Hz. Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı.”"
2301 "Abdullah İbnu Selman, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından birisinden naklediyor: “Hayberin fethedildiğii gün bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: “Ey Allah'ın Resülü, bugün ben öyle bir kar ettim ki böyle bir karı şu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamıştır” dedi. Efendimiz: “Bak hele! Neler de kazandın?” diye sordu. Adam: “Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kar ettim dedi. Aleyhissalatu vesselam efendimiz: “Sana karların en hayırlısını haber vereyim mi?” diye sordu. Adam: “O nedir, ey Allah'ın Resülü?” dedi. Efendimiz açıkladı: “(Farz) namazdan sonra, kılacağın iki rekattir.”"
2302 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bana kadın ve güzel koku sevdirildi, gözümün nuru namazda kılındı.”"
2303 "Rebi'a İbnu Ka'b el-Eslemi anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana: “Dile benden (ne dilersen)!” buyurdu. Ben: “Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!” dedim. Bana: “Veya bundan başka birşey?” dedi. Ben: “Hayır, sadece bunu istiyorum!” dedim. “Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol!” buyurdu.”"
2304 "Ma'dan İbnu Ebi Talha el-Ya'meri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın azadlısı Sevban (radıyallahu anh)'a rastladım. Kendisine: “Bana bir amel söyle de onu yapayım. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun” dedim. -Veya şöyle demişti: “Dedim ki: “..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir.”- Sevban sükut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sükut etti. Ben üçüncü sefer sordum. Sonunda dedi ki: “Aynı şeyleri ben de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti: Çokça secde yapman gerekir. Zira sen secde ettikçe, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle günahını döker.” Ma'dan der ki: “Sonra Ebu'd-Derda'ya geldim. Aynı şeyi ona da sordum. O da Sevban'ın bana söylediğinin aynısını söyledi.”"
2305 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a: “Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?” “AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. “ Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!” buyurdu.” Bu rivayeti, Müslim ve Tirmizi, Kitabu'I-İman'da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler."
2306 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a Mi'rac'a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi: “Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir lüftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır.”"
2307 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dört, seferde iki, korku halinde de dört rek'at olarak farz kılmıştır.”"
2308 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu.”"
2309 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Kurban bayramında kılınan namaz iki rek'attir, Fıtır (Ramazan) bayramında kılınan namaz iki rek'attir, sefer namazı iki rek'attir, cum'a namazı da iki rek'attir. Bunlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın lisanı üzere, tamamdır, kısaltma yoktur.”"
2310 "Abdullah İbnu Fudale, babası (Fudale'den) naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana öğrettikleri arasında: “Beş vakit namaza devam edin!” emri de vardı. Ben: “Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana (bunların yerine geçecek) cami (kapsamlı) bir şey emret, öyle ki onu yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!” dedim. Bunun üzerine: “Öyleyse Asreyn'e devam et!” buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: “Asreyn nedir?” diye sordum. “Güneş doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz” buyurdu.”"
2311 "Sebretü' bnu Ma'bed (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün.” Tirmizi'nin rivayetinde “Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün” şeklindedir."
2312 "Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onları dövün, yataklarını da ayırın.”"
2313 "Onun bir diğer rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah'a bundan (namazın çocuğa ne zaman emredileceğinden) sorulmuştu: “Çocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin” buyurdu.”"
2314 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) beni Uhud savaşı sırasında teftiş etti. O zaman ondört yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi. Hendek savaşı sırasında da beni gördü, o zaman ben onbeş yaşında idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi.” Nafi' der ki: “Ben Ömer İbnu Abdilaziz'e uğradım, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayı anlattım. Bana: “Bu (onbeş yaş) çocukla büyüğü ayıran hududdur” buyurdu. Valilerine yazarak, onbeş yaşına basanları mükellef addetmelerini, daha küçükleri aile efradından saymalarını emretti.”"
2315 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.”"
2316 "Buhari ve Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: “Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zira Allah Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Beni anmak için namaz kıl!” (Ta-ha 14)."
2317 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah'la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları: “Ey Allah'ın Resülü! Bize mola verseniz!” diye talepte bulundular. Efendimiz: “Namaz vaktine uyuya kalmanızdan korkuyorum” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Bilal: “Ben sizi uyandırırım!” dedi. Böylece Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilal de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı. Güneşin doğmasıyla Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) uyandı ve: “Ey BiIaI! Sözün ne oldu?” diye seslendi ve Hz. Bilal: “Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi” diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam: “AIIah Teala Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gönderir. Ey BiIaI! Halka namaz için ezan oku” buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı.”"
2318 "Bu hadis Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Güneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir müddet yürüdüler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hz. Bilal (radıyallahu anh) ezan okudu. Sabahın iki rekatlik (sünnet) namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: “Namazımızda ihmalkarlık ettik” diye yakınıyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Uyurken (vaki olan namaz kaçması) ihmal sayılmaz, ihmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete düşer kaçırırsa, hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mütad vaktinde kılınır” buyurdu.”"
2319 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Namaz(ın kaçmış olmasın)dan korkarak kalktık, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Ağır olun, ağır olun, bunda bir taksiriniz yok!” buyurdu. Güneş yükselince de: “Sizden kim sabahın iki rekat sünnetini (mütad olarak) kılıyor idiyse yine kılsın” dedi. Bu emir üzerine kılan da, kılmayan da kalkıp sünnetini kıldı. Sonra Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaz için kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz kalktı ve bize namaz kıldırdı. Namaz bitince: “Haberiniz olsun, AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazımızdan, dünyevi işlerimizden herhangi biri alıkoymuş değildir. Ancak ruhlarımız AIlahu Teala'nın kabza-i tasarrufundadır, dilediği zaman onu salar. Sizden kim sabah namazına, sabahleyin mütad vaktinde kavuşursa, sabah namazıyla birlikte bir mislini de kaza etsin!” dedi.”"
2320 "Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Şunu bilin ki, uykuda ihmal sözkonusu değildir. İhmal lyani taksir), diğer bir namazın vakti girinceye kadar namazını kılmayan için mevzubahistir.”"
2321 "Müslim'in Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “...Güneş doğuncaya kadar uyanmadı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Herkes bineğinin başından tutsun (ve burayı terketsin). Zira burası bize şeytanın musallat olduğu bir yerdir!” dedi. Biz de emri yerine getirdik.”"
2322 "Ebu Davud'un Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Size gaflet gelen bu yeri değiştirin!” buyurdu."
2323 "İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) gecenin evvelinde yürüdü, sonuna doğru uyku molası verdi. Ancak güneş doğuncaya -veya bir kısmı ufuktan çıkıncaya- kadar uyanamadı. (Uyanınca) namazı hemen kılmadı. Güneş yükselince namazı kıldı. İşte bu orta namazdır (Salatu'l-Vusta).”"
2324 "İmam Malik, Zeyd İbnu Eslem'den naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “Muhakkak ki, Allah, ruhlarımızı kabzetmektedir. Dilerse onu, bize bundan başka bir vakitte iade eder.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle söyledikten sonra Hz. Ebu Bekri's-Sıddik (radıyallahu anh)'a yönelerek: “Şeytan (bu gece) namaz kılmakta iken Bilal'e geldi ve onu yatırdı. Uyuması için bir çocuk nasıl sallanarak avutulursa öylece onu da sallayarak uyuttu” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sonra Bilal'i çağırdı. Gelince Bilal, Resûlullah'a onun Hz. Ebu Bekr'e anlattığının tıpkısını haber verdi. Hz. Ebu Bekr bu işittikleri karşısında: “Şehadet ederim ki, sen Allah'ın Resülüsün!” demekten kendini alamadı.”"
2325 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Ömer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine küfretmeye başladı ve bu meyanda: “Ey Allah'ın Resülü dedi, güneş batmak üzereyken ikindi namazını (güç bela) kılabildim.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Vallahi ikindiyi ben kılamadım!” dedi. Beraberce kalkıp Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı.”"
2326 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Müşrikler Hendek günü Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı fazlaca meşgul ederek dört vakit namazı kazaya bıraktırdılar, geceden Allah'ın dilediği bir müddet geçinceye kadar onları kılamadı. Sonra Bilal (radıyallahu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kamet getirdi. Resûlullah öğleyi (kazaen) kıldı. (Bilal tekrar) ikamet getirdi, Resûlullah ikindiyi kıldı. Sonra (Bilal tekrar) ikamet getirdi. Resûlullah akşamı kıldı. Sonra (Bilal yatsı için) kamet getirdi ve Resûlullah yatsıyı kıldı.”"
2327 "Nafi' anlatıyor: “Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'e baygınlık gelmiş ve aklı gitmişti. (Bu esnada kılamadığı) namazı kaza etmedi.” İmam Malik der ki: “Doğruyu Allah bilir ya, bana göre bu şundan ileri gelir: “Vakit çıkmıştır. Ama vakit içinde ayılan, o vaktin namazını kılar..”"
2328 "Yine Nafi' anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) dedi ki: “Kim bir namazı unutur ve bunu imamın arkasında namaz kılarken hatırlarsa, imam selamı verince unutmuş olduğu namazı hemen kılsın, sonra da öbür namazı (kıldığını yeniden) kılsın.”"
2329 "Hz. Cabir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'in şöyle söylediğini işitmiştir “Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır.” Tirmizinin metni şöyledir: “Küfürle iman arasında namazın terki vardır.”"
2330 "Tirmizi ve Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Kulla küfür arasında namazın terki vardır.”"
2331 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Benimle onlar (münafıklar) arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terkederse küfre düşer.”"
2332 "Abdullah İbnu Şakik merhum anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashab'ı ameller içerisinde sadece namazın terkinde küfür görürledi.”"
2333 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindi namazını kaçıran bir insanın (uğradığı zarar yönünden durumu), malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir.”"
2334 "Ebü'l-Melih (rahimehümullah) anlatıyor: “Biz bulutlu bir günde Büreyde (radıyallahu anh) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: “İkindi namazını erken kılın, zira Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gider” buyurdu.”"
2335 "Hz. Ebu Mûsa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hiçbir cevap vermedi.” (Sabah vaktinde) şafak sökünce, henüz kimse kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken Bilal'e emretti, sabah ezanını okudu. Sonra, güneş tam tepe noktasından batıya dönme (zeval) anında yine Bilal'e emretti, öğle ezanını okudu. Bu vakit için, -öbürlerinden daha iyi bilen- birisi: “Bu, gün ortası (nısfu'n-Nehar)” demişti. Sonra, güneş henüz yüksekte olduğu zaman emretti, Bilal akşam narnazı için ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca yatsı için emretti, Bila! yatsı ezanını okudu. Sonra ertesi gün, sabah namazını tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kişinin, “sabah vakti çıktı veya çıkmak üzere” demesi anında namazı tamamladı. Sonra öğleyi tehir etti, öyle ki, öğle namazını dün ikindiyi kıldığımız ana yakın bir vakitte kıldı. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, “Güneş (ikindi) kızıllığına büründü” diyebileceği bir vakitte namazdan çıktı. Sonra akşamı, nerdeyse ufuktan aydınlığın (şafak) kaybolduğu ana kadar tehir etti.”"
2336 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: “İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır” buyurdu."
2337 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Sabah namazını kişi arkadaşının yüzünü tanıyamayacak -veya kişi yanındakini tanımayacak- kadar (ortalığın karanlık olduğu) bir anda kıldı. Sonra ikindiyi öylesine tehir etti ki, namazdan çıktığı zaman güneş sararmıştı...” Rivayetin sonunda Ebu Davud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazısı şöyle dedi: “sonra yatsıyı gece yarısına kadar tehir ederek kıldı.”"
2338 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona: “Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl!”buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilal'e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kamet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kamet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kamet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kamet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kamet okudu. İkinci gün olunca, Bilal'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: “Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?” diye sordu. Soru sahibi: “Benim ey Allah'ın Resülü!” dedi. “Namazlarınızın vakti dedi, gördüğünüz (iki vakit) arasındadır.”"
2339 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cibril (aleyhisselam) bana, Beytullah'ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde herşeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı. Sonra Cibril (aleyhisselam) bana yönelip: “Ey Muhammedl Bunlar senden önceki peygamberlerin (aleyhimüssalatu vesselam) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!” dedi. “"
2340 "Nesai'nin Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: “Sonra O'na (Cibril), Fecr uzayıp sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. Dünkü yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: “Namaz vakti, işte gördüğünüz bu iki namaz arasıdır” dedi.”"
2341 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “...Öğleyi, güneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) gölge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, gölge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sökünce kıldı. Sonra ertesi günün öğlesini, gölge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin gölgesi iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı.”"
2342 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval anıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır.”"
2343 "Muvatta'da Abdullah İbnu Rafi' Mevla Ümmü Seleme'den kaydedilen bir rivayette şöyle denmiştir: “Abdullah İbnu Rafi', Ebu Hüreyre'ye namazların vaktini sormuştu. Ebu Hüreyre kendisine şu açıklamayı yaptı: “Ben sana haber vereyim: Gölgen kendi mislin kadarken öğleyi kıl. İkindiyi gölgen iki mislin olunca kıl. Akşamı güneş batınca kıl. Yatsıyı seninle arana gecenin üçte biri girince kıl. Sabahı da alaca karanılıkta kıl.”"
2344 "İmam Malik'in anlattığına göre, Hz. Ömer valilerine şöyle yazdı: “Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacib, sünnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dinini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha çok zayi eder.” Hz. Ömer yazısına şöyle devam etti: “Öğleyi gölge bir ziralıktan birinizin gölgesi misli oluncaya kadar kılınız. İkindiyi, güneş yüksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, güneş batmazdan önce iki veya üç fersahlık yol alacağı müddet içerisinde; akşamı güneş batınca; yatsıyı ufuktaki aydınlık battımı gecenin üçte birine kadar kılınız. -Kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin- Sabahı da yıldızlar parlak ve cıvıldarken kılınız.”"
2345 "Muvatta'nın diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Ömer (radıyallahu anh), Ebu Müsa el-Eş'ari hazretlerine yazdığı bir mektupta aynı şeyi hatırlattı ve (ilaveten) şunu yazdı: “Onda -yani sabah namazında- mufassal sürelerden iki uzun süre oku.”"
2346 "Yine benzer bir diğer rivayette şu ifade mevcuttur: Hz. Ömer, Ebu Müsa (radıyallahu anhüma)'ya şöyle yazdı: “. . .Yatsıyı seninle (akşam namazıyla) arana gecenin üçte biri girince kıl. Geciktirirsen gecenin yarısına kadar olsun. Sakın gafillerden olma.”"
2347 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Öğlenin (başlama) vakti, güneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin gölgesi kendi uzunluğunda olduğu müddetçe öğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikçe. İkindi vakti ise güneş sararmadıkça devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı müddetçe devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sökmesinden) başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Güneş doğdu mu namazdan vazgeç. Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar.”"
2348 "Ebü'l-Minhal Seyyar İbnu Selame (rahimehullah) anlatıyor: “Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi (radıyallahu anh)'nin yanına girdik. Babam ona: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) farz namazları nasıl kılardı?” diye sordu. Şu cevabı verdi: “Efendimiz sizin “el-Evvel” dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medine'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hala canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz ayet miktarınca Kur'an okurdu.”"
2349 "Muhammed ibnu Amr İbni'l-Hasen İbni Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Haccac, Medine'ye geldiğinde namazı mütad vaktinden tehir ediyordu. Bunun üzerine Cabir İbnu Abdillah (radıyallahu anh)'a (namazların vakti hakkında) sorduk. Bize şu açıklamayı yaptı: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğleyi hararetin şiddetli olduğu zamanda (hacire vaktinde) kılardı. İkindiyi de güneş parlakken kılardı. Akşamı, güneş batınca; yatsıyı bazan geciktirir, bazen de öne alırdı. Halkın toplandığını görünce tacil eder, onları ağır görünce de tehir ederdi. Sabahı da alaca karanlıkta kılardı."
2350 "Nesai'nin Enes (radıyallahu anh)'ten yaptığı rivayette şöyle denmiştir: “Sabahı, göz(ün görme ufku) genişleyinceye kadar kılardı.”"
2351 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazı kıldığı zaman (gölgenin) miktarı, yazda üç ayaktan beş ayağa kadar idi. Kışta da beş ayaktan yedi ayağa kadardı.”"
2352 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Mü'min kadınlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte sabah namazlarını, bürgülerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine dönerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı.”"
2353 "Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Ben öğle namazını, ne Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kadar, ne de Ebu Bekr ve Ömer kadar tacil edip geciktirmeyen bir başka insan tanımıyorum.”"
2354 "Yine Tirmizi'de Ümmü Seleme (radıyallahu anha)'den kaydedilen bir hadiste denmiştir ki: “Öğleyi tacilde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sizden daha titizdi. Siz de ikindiyi tacilde ondan daha titizsiniz.”"
2355 "Habbab (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak'a: “Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?” diye sordu. Öbürü: “Evet!” dedi. Ben: “Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?” diye sordum. O yine: “Evet!” dedi.”"
2356 "Hz. Enes (radıyallahu anh): “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (yolculuk sırasında) bir yere inecek olsa, öğleyi kılmadan orayı terketmezdi” demişti. Bir adam sordu: “Yani gün ortasında olsa da mı?” “Evet, dedi, Enes, gün ortasında olsa da!”"
2357 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı.” Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: “... (güneş) odamdan yükselmezden önce...”"
2358 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) güneş yüksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avali'ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hala güneş yüksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali'den bazıları Medine'ye dört mil uzaklıkta idi.”"
2359 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Es'ad İbnu Sehl İbnu Huneyf der ki: “Biz Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) ile öğleyi kıldık. Sonra çıkıp Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)'in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine:- “Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?” diye sordum. Bana: “Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia beraber kıldığımız namazdır” dedi."
2360 "Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan çıkınca Efendimizin yanına Beni Seleme'den birisi geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! dedi. Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz.” Efendimiz “Pekala!” deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henüz kesilmediğini gördük. Kestiler, parçaladırlar. Bir miktarını pişirdiler. Güneş batmadan o eti yedik.”"
2361 "Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneş batıp perdeye bürününce kılıyordu.” Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) akşamı, güneşin battığı vakitte, güneş (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kılıyordu.”"
2362 "Rafi İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz akşamı, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte kılınca, cemaatten ayrılıp (ok atışı yapanımız olurdu da) attığı okun düştüğü yerleri rahat görebilirdi.”"
2363 "Nesai nin bu hususta Eslem kabilesine mensup ashabtan bir kimseden kaydettiği beyan şöyledir: “Onlar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte akşamı kılarlar, sonra da Medine'nin (Mescid'e) en uzak yerinde olan ailelerine dönüp ok atışı yaparlar ve de oklarının düştüğü yerleri görürlerdi.”"
2364 "Mersed İbnu Abdillah el-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ebu Eyyüb, gazi (mücahid) olarak yanımıza geldi. Bu sırada Ukbe İbnu Amir de Mısır'da vali idi. Ukbe, akşam namazını tehir etti. Ebu Eyyüb ona yönelerek: “Ey Ukbe! dedi. Bu kıldırdığın namaz ne namazıdır?” Ukbe, hatasını anlayarak: “Meşguliyetimiz vardı” diye özür beyan etti. Ebu Eyyüb: “Sen Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şu sözünü işitmedin mi? Buyurmuştu ki: “Ümmetim, akşam namazını, yıldızlar cıvıldayana kadar geciktirmedikçe hayır üzere -veya fıtrat üzere demişti- olmaktan geri kalmaz. “"
2365 "Hz. Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana şu tembihte bulundu: “Ey Ali, üç şey vardır, sakın onları geciktirme: Vakti girince namaz, (hemen kıl!) Hazır olunca cenaze, (hemen defnet!) Kendisine denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir!)”"
2366 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim sabah namazından bir rek'ati güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati güneş batmadan önce kılabiIirse ikindi namazına yetişmiş demektir.”"
2367 "Buhari ve Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini güneş batmazdan önce kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini güneş doğmazdan önce kılabilen, namazını tamamlasın.” Ancak Nesai (bir rivayetinde de) şöyle der: “. . iIk rekatinde kılarsa. . . “"
2368 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır."
2369 "İmam Malik in bir rivayetinde (Resûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir): “Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun üzerine Rab Teala ona yılda iki kere teneffüs etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes. (İşte, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır).”"
2370 "Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz bir sefer sırasında Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Müezzinimiz öğle namazı için ezan okumak istedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Serinlemeyi bekle!” dedi. Bir müddet geçince müezzin ezan okumak istemişti, yine ikinci ve hatta üçüncü defa: “Serinlemeyi bekle!” dedi. (Bekledik), hatta tümseklerin (doğu cihetindeki) gölgelerini gördük. O zaman aleyhissalatu vesselam: “Şiddetli hararet cehennemin bir kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince kılın” dedi."
2371 "Kasım İbnu Muhammed anlatıyor: “Ben, Ashab'ı öğle namazını aşiyy'de kılar gördüm.”"
2372 "Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hava sıcaksa öğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu.”"
2373 "Ali İbnu Şeyban (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına geldik. İkindi namazını, güneş gökte beyaz ve (sarılıktan arı ve) parlak olduğu müddetçe tehir ediyordu.”"
2374 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe namazdan önce başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin.”"
2375 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Namaz başlar ve akşam yemeği de hazır olursa akşam yemeğiyle başlayın.”"
2376 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Birinizin akşam yemeği konur, (bu sırada) namaz da başlarsa, siz akşam yemeği ile başlayın. Ondan boşalıncaya kadar acele de etmeyin.” “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) için yemek konunca namazın başladığı olurdu. O, yemekten boşalmadıkça namaza gelmezdi. Ancak o, imamın kıraatını dinlerdi.”"
2377 "Ebu Dauud'un bir diğer rivayetinde AbduIlah İbnu Ubeyd İbni Umeyr şunu anlatır: “İbnu'z-Zübeyr zamanında, ben Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in yanında babamla birlikte bulunuyordum. Abbad İbnu Abdillah İbni'z-Zübeyr sordu: “Biz işittik ki, akşam yemeğine namazdan önce başlanırmış, (doğru mu?)” AbduIIah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şu cevabı verdi: “Bak hele! Onların akşam yemekleri nasıldı? Zanneder misin ki, bu, babanın akşam yemeği gibiydi?”"
2378 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Yemek veya bir başka şey için namazınızı tehir etmeyin.”"
2379 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gün) yatsıyı tehir etmişti. Ömer (radıyallahu anh) çıkıp: “Ey Allah'ın Resülü, namazı kılalım. Kadınlar ve çocuklar yattılar” dedi. Aleyhissalatu vesselam başı su damlıyor olduğu halde çıkıp: “Ümmetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim!” buyurdu.”"
2380 "Hz. Enes (radıyallahu anh)'den rivayet edilir ki, kendisine: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yüzük kullandı mı?” diye sorulmuştur da şu cevabı vermiştir: “Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru'l-leyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi: “İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namaz kılma (sevabını almaktasınız."
2381 "Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Yatsı namazı için ikamet okunmuştu ki bir adam: “Benim bir işim var!” diyerek araya girdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (farzı kıldırmazdan önce) kalktı, adamla hususi şekilde konuşmaya başladı. İnsanlar -veya bir kısmı- uyuyuncaya kadar konuşma uzadı. Namazı sonra kıldılar.”"
2382 "Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Bir gece) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yatsı namazı için uzun müddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazıları (hane-i saadetinden) çıkmayacağı zannına düştü. İçimizden: “Namazını (evinde) kılmıştır” diyen bile oldu. İşte biz bu hal üzere iken Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çıktı ve kendisine önceden tahminen söylediklerini tekrar ettiler. Bunun üzerine: “Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diğer ümmetlere üstün kılındınız. Bunu sizden önceki ümmetlerden hiçbiri kılmadı” buyurdu.”"
2383 "Ebu Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün yatsı namazını geciktirdi. Hatta gecenin çoğu gitti. Sonra çıktı ve cemaate namazlarını kıldırdı. Namazı bitirince Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) orada hazır bulunan cemaate: “(Buradan ayrılmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, üzerinizdeki AIIah'ın nimetlerinden biri de şudur: Şu saatte namaz kılan sizden başka hiç kimse yok -veya sizden başka kimse şu saatte namaz kılmamıştır.-” Bu iki sözden hangisini söylemişti bilemiyoruz.” Ebu Müsa ilaveten dedi ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'tan işittiklerimize sevinerek evlerimize döndük."
2384 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazdan bir rekate yetişen namazın tamamına yetişmiş sayılır.”"
2385 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazlardan herhangi bir namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Ancak, kaçırdığını kaza eder.”"
2386 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ölünceye kadar, hiçbir namazı son vaktinde iki kere kılmış değildir.”"
2387 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazın ilk vaktinde Allah'ın rızası vardır. Son vaktinde de affı vardır.”"
2388 "Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sabah namazını aydınlıkta kılın.”"
2389 "Yahya İbnu Said (radıyallahu anh) demiştir ki: “Musalli, (farz) namazı vakti çıkmış olan namazları da kılar. Onun vaktinde kılamayıp kaçırdığı, ehlinden de malından da daha mühim (bir kayıp)dır.”"
2390 "Ümmü Ferve (radıyallahu anha) -ki Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat edenlerden biri idi- anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a, “Hangi amel efdaldir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “İlk vaktinde kılınan namaz!”"
2391 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Üç vakit vardır ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bizi o vakitlerde namaz kılmaktan veya ölülerimizi mezara gömmekten nehyetti: - Güneş doğmaya başladığı andan yükselinceye kadar. - Öğleyin güneş tepe noktasına gelince, meyledinceye kadar. - Güneş batmaya meyledip batıncaya kadar.”"
2392 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Hiç biriniz, güneşin doğması ve batması esnasında namaz kılmaya kalkmasın.”"
2393 "Abdullah es-Sunabihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Güneş, beraberinde şeytanın boynuzu olduğu halde doğar, yükselince ondan ayrılır. Bilahare istiva edince (tepe noktasına gelince) ona tekrar mukarenet (yakınlık) peydah eder. Zevalden sonra (tepe noktasından ayrılıp batıya meyletimi) ondan yine ayrılır. Batmaya yakın tekrar ona yakınlık peydah eder, batınca ondan ayrılır.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) işte bu vakitlerde namaz kılmaktan men etti.”"
2394 "Amr İbnu Abese es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resülü! dedim, Allah'a biri diğerinden daha yakın olan bir saat var mıdır -veya- Allah'ın zikri taleb edilen daha yakın bir saat var mıdır?” “Evet, dedi, vardır. Allah'ın kula en yakın olduğu zaman gecenin son kısmıdır. Eğer bu saatte Aziz ve Celil olan Allah zikredenlerden olabilirsen ol. Zira o saatte kılınan namaz, güneş doğuncaya kadar (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve bu doğma anı kafirlerin ibadet vakitleridir. O esnada, güneş bir mızrak boyunu buluncaya ve (sarı, zayıf) ışıkları kayboluncaya kadar namazı bırak. Bundan sonra namaz -güneş gün ortasında mızrağın tepesine gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneşin tepe noktasına gelme saati, cehennem kapılarının açıldığı ve cehennemin coşturulduğu bir saattir; namazı (eşyaların gölgesi) doğu tarafa sarkıncaya kadar terkedin. Bundan sonra namaz -güneş batıncaya kadar- meleklerin beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneş, batarken de bu beraberlik ve şehadet kalmaz, çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasında kaybolur. O sırada yapılacak ibadet kafirlerin ibadetidir.”"
2395 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sabah namazını kıldıktan sonra güneş yükselinceye kadar artık namaz yoktur. İkindiyi kıldıktan sonra da güneş batıncaya kadar namaz yoktur.”"
2396 "Kütüb-i Sittenin beş kitabı tarafından İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'dan kaydedilen bir rivayette şöyle buyurulmuştur: “Nazarımda pek değerli birçok kimse -ki bence onların en değerlisi Hz. Ömer'di- şu hususta şahidlik ettiler: “ResüIuIIah (aleyhissalatu vesselam), sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da batıncaya kadar namaz kılmayı yasakladı.”"
2397 "Nadr İbnu Abdirrahman, ceddi Muaz (radıyallahu anh)'dan anlattığına göre, der ki: “Muaz İbnu Afra ile birlikte tavafta bulundum (tavaftan sonra kılınan iki rekatlik tavaf namazını) kılmadı. Kendisine: “Namaz kılmıyor musun?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindi (namazı)ndan sonra güneş batıncaya kadar namaz yoktur. Sabah (namazın)dan sonra da güneş doğuncaya kadar namaz yoktur.”"
2398 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: “Ömer vehme düştü (yanıldı). Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Namaz kılmak için güneşin batma ve doğma zamanını taharri etmeyin (araştırıp seçmeyin). Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasında doğar” diye yasakladı.” Müslim, şu ziyadede bulundu: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikindiden sonraki iki rekati hiç bırakmadı.”"
2399 "Cündüb İbnu's-Seken el-Gıfari'nin -ki bu zat Ebu Zerr (radıyallahu anh)'dır- anlattığına göre, Kabe'nin basamağına çıkıp şöyle demiştir. “Beni bilen bilir, bilmeyen de bilsin ki, ben Cündüb'üm. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, şöyle söyler işittim: “Sabah (namazın)dan sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur. İkindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar; Mekke'de hariç, Mekke'de hariç, Mekke'de hariç.”"
2400 "Hz. Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi (namazı)ndan sonra, güneşin yüksekte olma halini istisna ederek, namaz kılmayı yasakladı.” Nesai nin rivayetinde (ibare, ifade bakımından biraz farkla) şöyle gelmiştir: “...güneşin beyaz ve parlak halde olmasını istisna ederek...”"
2401 "Ebu Basra el-Gıfari (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) el-Muhammas'ta ikindi namazı kıldırdı. Ve dedi ki: “Bu namaz, sizden öncekilere de arz olundu, ama onlar bunu zayi ettiler. Kim buna devam ederse ecri iki kere verilecek. Şahid doğuncaya kadar; ondan sonra namaz mevcut değildir.”"
2402 "es-Saib İbnu Yezid (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, “ikindiden sonra namaz kıldığı için el-Münkedir'i Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in dövdüğünü görmüştür.”"
2403 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma günü hariç, gün ortasında (nısfu'n-nehar) namaz kılmayı mekruh addederdi ve derdi ki: “Cehennem, cuma dışında (her gün o vakitte) coşturulur.”"
2404 "Ala İbnu Abdirrahman'ın anlattığına göre, öğle namazından çıkınca, Basra'daki evinde Enes İbnu Malik'e uğramıştı. Zaten evi de mescidin bitişiğindeydi. Der ki: “Huzuruna çıktığım zaman bana: “İkindiyi kıIdınız mı?” diye sordu. Ben: “Hayır, şu anda öğle namazından çıktık” dedim: “İkindiyi kılın!” dedi. Kalkıp kıldık. Namazdan çıkınca: “Ben, dedi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Bu, münafıkların namazıdır, oturur, oturur şeytanın iki boynuzu arasına girinceye kadar güneşi bekler, sonra kalkıp dört rek'at gagalar. Namazda Allah'ı pek az zikreder.”"
2405 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı vakti dışında sadece iki namazı kılarken gördüm: (Veda Haccı sırasında) Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirerek kıldı. O gün, sabah namazını da (mütad) vaktinden önce kıldı.”"
2406 "Buhari'nin Abdurrahman İbnu Yezid'den kaydettiği bir diğer rivayet şöyledir: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) haccetmişti. Yatsı ezanı sırasında veya buna yakın bir zamanda Müzdelife'ye geldik. Yanındaki bir adama söyledi, ezan ve arkasından ikamet okudu. Sonra akşam namazını kıldı. Arkasından iki rekat (sünnetini) kıldı. Sonra akşam yemeğini istedi ve yedi. Arkadan bir adama emretti, ezan ve ikamet okudu, iki rekat olarak yatsıyı kıldı. Şafak söktüğü zaman: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şu saatte bugün ve bu yer dışında şu namazı hiç kimse kılmamıştır” dedi. Abdullah (radıyallahu anh) dedi ki: “İşte şu ikisi, vakti değiştirilmiş olan yegane iki namazdır. Biri akşam namazı- bu, halk Müzdelife'ye geldikten sonra kılınır; diğeri sabah namazı, bu da şafak söker sökmez kılınır.” İbnu Mes'ud sözlerine devamla: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bunu yaptığını, sonra ortalık ağarıncaya kadar kaldığını gördüm” dedi. Sonra sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer, Emirü'l Mü'minin -yani Hz. Osman (radıyallahu anh)- şu anda ifaza'da bulunsa (Mina'ya müteveccihen hareket etse) sünnete uygun hareket etmiş olur.” (Hadisin ravisi Abdurrahman İbnu Yezid der ki): “Bilemiyorum, İbnu Mes'ud'un bu sözü mü önce telaffuz edildi, Hz. Osman'ın (Mina'ya) hareket emri mi. . . Derhal telbiye çekmeye başladı ve bu hal, yevm-i nahirde Büyük Şeytan'a taş atılıncaya kadar devam etti.”"
2407 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İnsanlar, eğer ezan okumak ile namazın ilk safında yer almada ne (gibi bir hayır ve bereket) olduğunu bilseler, sonra da bunu elde etmek için kur'a çekmekten başka çare kalmasaydı, mutlaka kur'aya başvururlardı.”"
2408 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezan bitince geri gelir. İkamete başlanınca yine uzaklaşır, ikamet bitince geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve şunu hatırla, bunun düşün diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekat kıldığını bilemeyecek hale gelir.”"
2409 "Müslim'in diğer bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Şeytan namaz için okunan ezanı işitti mi kaçar. Müezzinin sesini işitmemek için sesli sesli yellenir. (Ezan bitip müezzin) susunca geri döner ve vesvese verir. İkameti işittiği zaman, müezzini duymamak için gider, susunca geri döner ve vesvese verir.”"
2410 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “Şeytan namaz için okunan ezanı işitince Ravha nam yere kadar gider.”"
2411 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Bilal (radıyallahu anh) kalkıp ezan okudu. (Ezanı bitirip) susunca, Aleyhissalatu Vesselam: “Kim bunun mislini kesin bir inançla söylerse cennete girer” buyurdu.”"
2412 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-Amr As (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: “Ezanı işittiğiniz zaman müezzinin söylediğini aynen (kelime kelime) tekrar edin. Sonra bana salat-u selam okuyun. Zira kim bana salat-u selam okursa Allah da ona on misliyle rahmet eder. Sonra benim için el-vesile'yi taleb edin. Zira o, cennete bir makamdır ki, mutlaka AlIah'ın kullarından birinin olacaktır. Ona sahip olacak kimsenin ben olmamı ümid ediyorum. Kim benim için Allah'tan el-Vesile'yi taleb ederse, şefaat kendisine vacib olur.”"
2413 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ezanı işittiği zaman kim: “Allahümme Rabbe hazihi'd-da'veti't-tamme ve's-salati'I-kaime ati Muhammedeni'I-Vesilete ve'I-fadilete veb'ashu makamen mahmüdeni'Ilezi va'adtehu. (Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed'e‚ Vesile'yi ve fazileti ver. O'nu, va'adettiğin -bir rivayette va'adettiğin üzere- makam-ı Mahmüd üzere ba's et (dirilt)” derse, ona Kıyamet günü mutlaka şefaatim helal olur.”"
2414 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzin, “Allahu ekber Allahu ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse; sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah” derse; sonra müezzin: “Hayye aIa's-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “hayye aIa'I-felah” deyince, “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “AIIahu ekber Allahu ekber” deyince, “AIIahu ekber AIIahu ekber” derse; sonra müezzin: “Lailahe iIlaIIah” deyince “Lailahe iIlallah” derse cennete girer.”"
2415 "Sà'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzini işittiği zaman, kim: “Ben şehadet ederim ki, bir olan AIIah'tan başka ilah yoktur, 0'naşerik de yoktur, Muhammed O'nun kulu ve Resülüdür. Rabb olarak Allah'tan Resül olarak Muhammed'den -bir rivayette “...nebi = peygamber olarak Muhammed'den din olan İslàm'dan- razıyım” derse günahı affedilir.”"
2416 "Ebu Ümame Es'ad İbnu Sehl (radıyallahu anh) anlatıyor: “Mu'aviye İbnu Ebi Süfyan (radıyallahu anh)'ı minberde oturmuş (hutbe vermek üzere bekliyorken) dinliyordum. (Ezan başladı.) Müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, Mu'aviye de: “Allahu ekber Allahu ekber” dedi; Müezzin: “Eşhedu en Ia ilahe illallah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi; Müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!” dedi. Mu'aviye: “Ben de!” dedi. Ezan okuma işi bitince dedi ki: “Ey insanlar! Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı minberde iken işittim, O da, müezzin ezan okurken tıpkı sizin benden işittiğinizi söylüyordu (bizzat işittim).”"
2417 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), müezzinin ezan okurken şehadet getirdiğini işitince: “Ben de! Ben de!” derdi.”"
2418 "Ebu Saidi'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediğinin mislini tekrar edin!”"
2419 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim, yedi yıl sevabına inanarak ezan okursa, Allah bunu, onun ateşten kurtulmasına bir senet yapar.”"
2420 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müezzin, sesinin gittiği yer boyunca mağfiret olunur. Yaş ve kuru herşey onun lehinde şehadet eder, namaza katılan kimseye yirmibeş kat namaz yazılır ve iki namaz arasındaki (günahları) affedilir.”"
2421 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah ve melekleri namazda birinci safa rahmet ederler. Müezzin sesinin ulaştığı yere kadar mağfiret görür. Yaş ve kuru her ne, sesini işitirse, onu tasdik eder. Ona, beraberinde namaz kılanların ecrinin bir misli verilir.”"
2422 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah'ın Resülü! Müezzinler (sevapca) bizden üstün oluyorlar. (Onlara yetişmemiz için ne tavsiye edersiniz?) diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Onların söylediklerini sen de tekrar et. Bitirip sona erince dilediğini iste, sana da (aynı sevap) verilecektir” cevabını verdi. “"
2423 "Abdullah İbnu Abdirrahman İbni Ebi Sa'sa'a anlatıyor: “Ebu Said (radıyallahu anh) bana dedi ki: “Seni, koyunları ve kır hayatını seviyor görüyorum. Koyunlarınla birlikte veya kırda olunca namaz ezanı okursan, ezan sırasında sesini yükselt. Zira, müezzinin sesini insan, cin ve sair her ne işitirse en uzağı” bile Kıyamet günü onun lehinde şehadet eder.” Ebu Said sözlerini şöyle tamamladı: “Ben bunu Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan işittim”"
2424 "Hz. Muaviye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı: “Müezzinler Kıyamet günü, boyun itibariyle insanların en uzunu olacaklardır” derken işittim.”"
2425 "Asım İbnu Behdele der ki: “Zirri'bnu Hubeyş ezan okurken yanına bir adam uğradı ve: “Ey Ebu Meryem, ezan mı okuyorsun? Ben ezan yüzünden senden nefret ediyorum” dedi. Zirr ona şöyle cevap verdi: “Fazilet sebebiyle benden nefret mi ediyorsun? Vallahi seninle konuşmuyorum.” Rezin ilavesidir. (Kaynağı bulunamamıştır). EZANIN BAŞLANGICI"
2426 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Müslümanlar Medine'ye geldikleri vakit toplanıyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardı. Namaz için kimse nida etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları: “Hristiyanların çanı gibi bir çan edinin” dedi. Bazıları da: “Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu öttürün!)” dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh): ''Bir adam çıkarsanız da namazı ilan etse!” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Ey BiIaI! Kalk! namazı ilan et!” dedi.”"
2427 "Ebu Umeyr İbnu Enes, Ensar'dan olan bir amcasından naklen anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) halkı namaza nasıl toplayacağı meselesine eğildi. Kendisine: “Namaz vakti olunca bir bayrak dik, onu görünce halk birbirine haber verir” dendi. Bu, Aleyhissalatu vesselam'ın hoşuna gitmedi. Bunun üzerine O'na, boynuz hatırlatıldı. Bu, yahudilerin borazanı idi. Onu bu da memnun etmedi ve hatta: “Bu yahudi işidir!” dedi. Bunun üzerine büyük çan hatırlatıldı. Efendimiz: “Bu hristiyanların işidir” dedi. Bu (konuşmalar)dan snnra Abdullah İbnu Zeyd el-Ensari, Resûlullah'ın üzüntüsüne üzülerek ayrıldı. Bunun üzerine rüyasında ezan öğretildi.”"
2428 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ensardan bir adam gelerek: “Ey Allah'ın Resülü! Ben sizin üzüntünüzü görüp ayrıldığım vakit (rüyamdan) bir adam gördüm. Üzerinde yeşil renkli iki giysi vardı. Kalkıp mescidin üzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar kalkıp aynı söylediklerini bir kere daha tekrarladı. Ancak bu sefer bir de kad kameti's-salat (namaz başlamıştır) cümlesini ilave etti. Eğer halkın (bana yalancı diyeceğinden korkum) olmasaydı ben “uykuda değildim, uyanıktım” diyecektim” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Allah sana hayır göstermiş. Bilal'e söyle (bu kelimeleri söyleyerek) ezan okusun!” dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh) de atılarak: “Onun gördüğünü aynen ben de gördüm, ancak o, anlatma işinde benden önce davranınca, ben utandım (anlatamadım)” dedi. “Adam anlattıkları arasında şunları da söyledi: “(Mescidin üzerine çıkan adam) kıbleye yöneldi ve dedi ki: “Allahu ekber Allahu akber Allahu ekber Allahu ekber, eşhedu en la ilahe illallah, eşhedu en la ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, hayye ala's-salat -iki defa-, hayye ala'l-felah -iki defa- Allahu ekber Allahu ekber, lailahe illallah.” Sonra bir miktar durduruldu. Sonra adam tekrar kalktı, aynı şeyleri yeniden söyledi. Ancak bu sefer Hayye ala'l-felah'tan sonra kad kameti's-salat kad kameti's-salat dedi. Ravi ilave etti: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Bunu Bilal'e öğret!” buyurdu. (Adam emri yerine getirdi) Bilal de onları söyleyerek ezan okudu.”"
2429 "Abdullah İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), halkı namaz için toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği zaman, ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde bir çan vardı. Ben: “Ey Allah'ın kulu, bu çanı bana satar mısın?” dedim. Adam: “Pekala, ama bunu ne yapacaksın?” dedi. Ben: “Bununla insanları namaza çağıracağım” dedim. Bana: “Sana bu iş için daha hayırlı bir söz göstereyim mi?” dedi. Ben de ona: “Elbette!” dedim. “Öyleyse şunu söyle!” diyerek bana öğretti: “Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah. Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah.” Abdullah İbnu Zeyd (radıyallahu anh) devamlı dedi ki: “(Rüyamdaki bu zat) benden biraz uzaklaştı sonra tekrar söze başlayıp: “Sonra namazı kılacağın zaman şunu söylersin” dedi ve öğretti: “Allahu ekber Allahu ekber-Eşhedu en la ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, Hayye ala's-salat, Hayye ala'l-felah, Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat, Allahu ekber Allahu ekber Lailahe illallah.” Sabah olunca Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek (rüyamda) gördüklerimi haber verdim. Bana: “İnşallah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilal'e öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zira o, sesce senden daha gür!” buyurdu. Ben de Bilal'le birlikte kalktım. Ona teker teker arzediyordum. O da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya başladı. Bunu evinde olan Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) işitmişti. Hemen evden çıkıp ridasını çekerek geldi ve: “Ey Allah'ın Resülü! diyordu, seni hak ile gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm!” Bunu işiten Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu!” dedi.” Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Bilal ezanı okuyup sıra ikamete gelince) Abdullah: “Onu ben gördüm, ben okumak isterim!” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da: “Öyleyse sen de ikamet getir!” buyurdu.” Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “(Abdullah İbnu Zeyd ezanla ilgili kıssayı anlatırken elfazı ikişer ikişer zikretti, ikameti ise birer kere zikretti.” Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde denmiştir ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ezanı(nda elfaz) çift çift idi, ezanda da ikamette de.”"
2430 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “İnsanlar çoğalınca, herkesçe bilinecek olan bir şeyle namaz vaktinin duyurulmasının gerektiğini aralarında konuştular. (Bu meyanda bir ateş yakılması veya bir çan çalınması teklif edildi). Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal'e emrederek ikişer kere söyleyerek de ikamet okumasını emretti.”"
2431 "Ebu Mahzüra (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resülü, bana ezanın usülünü öğret” dedim. Bunun üzerine başımın ön kısmını meshederek: “Allahu ekber, Allahu -ekber, Allahu ekber, Allahu ekber dersin ve bunları derken sesini yükseltirsin. Sonra: “Eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedu enne Muhammeden Resûlullah dersin ve bunları söylerken sesini alçaltırsın, sonra sesini şehadette tekrar yükseltirsin: Eşhedü en la ilahe illallah eşhedü en la ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salati hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felahi hayye ala'l-felah. Eğer okuduğun ezan sabah ezanı ise şunu da söylersen: “es-Salatu hayrun mine'n-nevm, es-salatu hayrun mine'n nevm (Namaz uykudan hayırlıdır). Allahu ekber Allahu ekber, Lailahe illallah.”"
2432 "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Ebu Mahzüra dedi ki): “Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikameti ikişer ikişer öğretti: “Allahu ekber, Allahu ekber, Eşhedu en la ilahe illallah, Eşhedu en la ilahe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah. Hayye ala's-salat, Hayye ala's-salat. Hayye ala'l-felah, Hayye ala'l-felah. Allahu ekber, Allahu ekber. Lailahe illallah. Ebu Davud der ki: “Abdurrezzak rivayetinde de iki: “(Resûlullah devamla): “İkamet getirince iki sefer de şunu söyle: Kad kameti's-salat, kad kameti's-salat!” (Aleyhissalatu vesselam ayrıca sordu): “Duydun mu?” (Ebu Mahzüra): “Evet!” dedi. (Hadisi rivayet eden ravi Saib) der ki: “Ebu Mahzüra alnındaki saçı ne kestirir ne de ayırırdı. çünkü oraya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın elleri değmiş idi.”"
2433 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Ezan Resûlullah devrinde ikişer ikişer idi. İkamet de birer birer. Ancak (müezzin), ayrıca ikişer sefer olmak üzere kad kameti'-salat, kad kameti's-salat da derdi.” İbnu Ömer devam eder: “Biz, ikameti işittik mi abdest alır, namaza giderdik.”"
2434 "İmam Malik'e ulaştığına göre: “Müezzin, sabah namazını haber vermek için Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in yanına gider. Onu uyuyor bulunca: “Essalatu hayrun mine'n-nevm (namaz uykudan hayırlıdır)” der. Bunun üzerine Hz. Ömer, o ibareyi sabah ezanına ilave etmesini emreder.”"
2435 "Mücahid (rahimehullah) anlatıyor: “Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'le bir mescide girdim. Ezan çoktan okunmuştu. Biz namaz kılmak istiyorduk. Müezzin tesvibte bulundu (ikamet okudu). Abdullah mescidi terketti ve: “Haydi bizi bu bid'atçinin yanından çıkar!” dedi ve orada namaz kılmadı.” Tirmizi der ki: “İbnu Ömer'den rivayet edildiğine göre, sabah ezanında es-salatu hayrun mine'n nevm derdi.”"
2436 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Ben İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'le beraber idim, bir adam öğle veya ikindi namazında tesvibte bulundu. Bunun üzerine (İbnu Ömer): “Bizi (buradan) çıkar, zira şu (yapılan tesvib) bid'attir” dedi.”"
2437 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana: “Sabah hariç, sakın hiçbir namazda tesvibte bulunma!” tembihini yaptı.”"
2438 "Yine Hz. Bilal (radıyallahu anh) der ki: “Ezanın sonu şöyledir: “Allahu ekber, Allahu ekber, Lailahe illallah.”"
2439 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in bir müezzini geceleyin ezan okumuştu. Ezanı iade etmisini emretti.”"
2440 "Tirmizi'nin yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'dan kaydettiği bir diğer rivayet şöyledir: “Hz. Bilal güneş doğmazdan önce ezan okumuştu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Haberiniz olsun kul uyudu” diye nida etmesini emretti.”"
2441 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Sabah vakti iyice belirinceye kadar ezan okuma!” dedi ve ellerini yanlara doğru açarak: “Şöyle!” diye gösterdi.”"
2442 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir kimse, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a sabah namazının vaktini sormuştu. O da Hz. Bilal'e emretti. Şafak sökerken ezan okudu. Ertesi gün ortalık ağarıncaya kadar sabah ezanını tehir etti. Sonra ikamet okumasını emretti ve namazı kıldı. Sonra da adama: “İşte bu, (sabah) namazının vaktidir” dedi.”"
2443 "Ziyad İbnu'l-Haris es-Sudai (radıyallahu anh) anlatıyor: “Sabah ezanının ilk vakti girince, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana emretti, ben de ezan okudum ve: “İkamet de getireyim mi ey Allah'ın Resülü?” diye sordum. (Soruma hemen cevap vermeyip) doğu tarafına, fecre bakmaya başladı ve: “Hayır!” dedi. Ne zaman ki şafak söktü Hz. Peygamber (bineğinden) indi, abdest bozdu. Sonra bana doğru geldi. (Bu ara Ashabı da toplandı. Abdestini aldı. Bilal ikamet okumak istedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Suda'nın kardeşi ezan okudu, ezanı okuyan ikameti getirsin!” dedi. Ben de ikamet getirdim.”"
2444 "Simak İbnu Harb anlatıyor: “Bilal, güneş (öğlede, batı cihetine) kayınca ezan okurdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) odasından çıkıncaya kadar ikamet getirmezdi. Odasından çıkınca, O'nu görür görmez ikamet getirirdi.”"
2445 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın iki müezzini vardı: Biri Bilal diğeri İbnu Ummi Mektüm el-A'ma.”"
2446 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Bilal (radıyallahu anh)'e: “Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku. İkamet getirdiğin zaman da peş peşe seri oku. Ezanla ikametin arasına, yemek yiyenin yemeğinden, içenini içmesinden, üzerine sıkışarak helaya girmiş olanın heladan fariğ olacağı bir zaman fasılası koy” diye talimat verdi. Şunu da ilave etti: “Beni görünceye kadar da (ikamet için) kalkmayın.”"
2447 "Beni Neccar'dan bir kadın demiştir ki: “Benim evim, Mescid-i Nebevi'nin etrafındaki en uzun ev idi. Bilal (radıyallahu anh), sabah ezanını evimin damında okurdu. Seher'den gelip, dama oturur vaktin girmesini gözetlerdi. Vaktin girdiğini görünce gerinir, sonra da: “Allah'ım sana hamdediyor, dinini (müslümanların) ikame etmeleri için, Kureyş'e karşı yardımını diliyorum” der, arkadan ezan okurdu.” Kadın devamla der ki: “Vallahi, onun bu duayı terkettiği tek gece bilmiyorum!”"
2448 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Namaz için ezanı ancak abdestli olan okusun.”"
2449 "Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: “Ezanı ancak abdestli olan okusun.” Tirmizi der ki: “Önceki rivayet daha sahihtir.”"
2450 "Osman İbnu Ebi'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana en son vasiyetlerinden biri de, ezanına mukabil ücret almayan bir müezzin tutmamdı.”"
2451 "Ebu Bekr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte sabah namazı için beraber çıktık. Uğradığı her adama namaz için sesleniyor veya ayağı ile dürtüyordu.”"
2452 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) veya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashabından bir diğeri tarafından rivayet edildiğine göre, (bir seferinde) Bilal (radıyallahu anh) ikamete başlamıştır. Kad kameti's-salat deyince Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Allah onu (namazı) ikame etsin ve daim kılsın!” buyurdu. İkametin geri kısmında, ezanın faziletleri bahsinden mezkür olan Hz. Ömer hadisinde olduğu gibi (müezzinin söylediklerini tekrar şeklinde) hareket ediyordu.”"
2453 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh) sefer sırasında ikamete sadece sabah namazından hem ezan, hem de ikamet her ikisini okurdu. Derdi ki: “(Seferde ezana hacet yok, çünkü) ezan, kendisine cemaat gelecek olan imama mahsustur.”"
2454 "Ebu Cuhayfe (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Hz. Bilal (radıyallahu anh)'i ezan okurken görmüştür. Der ki: “Ben, ezan okurken, onun ağzını şu tarafa, bu tarafa (sağa sola) dönerken takibe koyuldum.” Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “İki parmağı kulaklarını üzerinde olduğu halde..."
2455 "Ebu Davud'da şu ifadeye yer verilmiştir: “(Bilal), hayye ala's-salat, hayye ala'l-felah cümlesine gelince boynunu sağa ve sola çevirdi, bizzat kendi dönmedi.”"
2456 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Doğu iIe batı arasında tek bir kıble vardır.”"
2457 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) dedi ki: “Kişi Beytullah istikametine yöneldi mi doğu ile batı arasında tek bir kıble vardır.”"
2458 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktığı zaman, ellerini iki omuzunun hizasına kadar kaldırır sonra tekbir getirirdi. Rükü yapmak isteyince de (ellerini iki omuzu hizasına kaldırmak suretiyle) aynı şeyi yapardı. Rüküdan başını kaldırınca da aynı şeyi yapardı. Ancak bunu, secdeden başını kaldırırken yapmazdı.” Bir başka rivayette: “Bunu, secde ederken yapmazdı” denmiştir."
2459 "Bir diğer rivayette: “Başını rüküdan kaldırınca, ellerini aynı şekilde kaldırır ve: “Semi allahu li-men hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd. (Allah kendine hamdedeni işitir. Rabbimiz, hamd sanadır)” derdi” şeklinde gelmiştir. Bu ibarenin elfazı Sahiheyn'e aittir."
2460 "Buhari'nin diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) namaza girince tekbir getirir ve ellerini kaldırırdı.”"
2461 "Muvatta ve Ebu Davud'da gelen bir rivayette de şöyle denmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) namaz için iftitah tekbiri getirince (namaza başlayınca), ellerini iki omuzu hizasına kadar kaldırırdı, rüküdan kalkınca daha aşağı kaldırırdı.”"
2462 "Muvatta'nın bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “(İbnu Ömer) eğilip doğruldukça her seferinde tekbir getirirdi.” İbnu Cüreyc der ki: “Nafi'e (Yani İbnu Ömer ellerini) ilk kaldırmada öbürlerinden daha mı yukarı kaldırıyordu?” diye sordum. Bana: “Hayır! eşitti” dedi. Ben tekrar: “Öyleyse bana işaret et (göster)” talebinde bulundum. Göğsüne hatta daha aşağıya işaret etti.”"
2463 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktığı zaman ellerini iki omuzunun hizasına kadar kaldırırdı. Sonra eller o halde iken tekbir getirirdi, rüküa giderdi. Sonra belini doğrultmak isteyince ellerini tekrar iki omuz hizasına kadar kaldırır ve, “Semi'allahu li-men hamideh” derdi. Secdede ellerini kaldırmazdı. Rüküdan önce getirdiği her bir tekbirde ellerini kaldırırdı ve bu hal namazın bitimine kadar devam ederdi.” Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Rüküdan doğrulunca, secdeye eğilince (kaldırır), iki secde arasında kaldırmazdı” denmiştir."
2464 "Nesai'nin rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resülulah (aleyhissalatu vesselam) namaza girdiği zaman ellerini kaldırırdı. Rüküya gitmek istediği zaman, başını rüküdan kaldırdığı ve iki rek'at arasında kalktığı zaman aynı şekilde ellerini iki omuzunun hizasına kaldırırdı.”"
2465 "Alkame (rahimehullah) anlatıyor: “Size Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazıyla namaz kıldırayım mı?” dedi ve namaz kıldı. Bu namazda ellerini bir kere iftitah tekbiri sırasında kaldırdı, başka kaldırmadı.”"
2466 "Bir diğer rivayette şöyle demiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her eğilip doğrulmalarda, kıyam ve oturmalarda tekbir getirirdi. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) de aynı şekilde tekbir getirirlerdi.”"
2467 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı iftitah tekbiri alırken gördüm. Ellerini kulaklarına yakın kaldırmıştı. Sonra (namazdan çıkıncaya kadar) başka kaldırmadı.”"
2468 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den yapılan rivayete göre, halka namaz kıldırdığı zaman, her eğilip doğrulmada tekbir getirirdi. Kendisine: “Bu tekbirler de ne?” dendiği vakit: “Bu, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazıdır!” diye cevap verirdi.” Bu hadis, Sahiheyn'in rivayetine lafzen uygundur. Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde: “(Ebu Hüreyre) tekbir getirince parmaklarını açardı” denmiştir. Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde “O eğilirken tekbir getirirdi” denmiştir."
2469 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Şayet Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ön cihetinde olsaydım koltuk altlarını görürdüm (kollarını öylesine yüksek kaldırırdı).”"
2470 "Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Beni Züreyk Mescidi'ne geldi ve dedi ki: “Üç şey var ki, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onları yapıyordu, halk ise terketmiş durumda... Namazda ellerini uzatarak kaldırırdı, (Fatihayı okuyunca kıraate geçmezden önce) bir miktar süküt buyurdu, secdeye varınca (ve secdeden kalkınca) tekbir getirirdi.”"
2471 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh)'un anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, namaza girdiği sırada ellerini kaldırıp tekbir getirirken görmüştür. Ravilerden Hemmam Resûlullah'ın ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırdığını gösterdi.Sonra elbisesine gömüldü, sonra sağ elini sol elinin üstüne koydu. Rüküya gitmek isteyince, ellerini elbiseden çıkardı. Sonra onları kaldırdı, sonra tekbir getirdi ve rüküya gitti, semi'allahu li-men hamideh dediği zaman ellerini kaldırdı, secdeye gittiğinde ellerinin arasına secde etti.”"
2472 "Ebu Davud'da gelen bir diğer rivayette şöyle denir: “...Sonra Medine'ye geldim, gördüm ki (halk, namazı) üzerlerinde bürnuz ve kisalar olduğu halde kılıyor ve namaza başlarken ellerini göğüslerine kadar kaldırıyor.”"
2473 "Bir diğer rivayette der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte namaz kıldım. Tekbir getirdiği zaman ellerini kaldırıyor, sonra (elbisesine) gömülüyordu. Sonra sol elini sağ eliyle tutuyor, ellerini elbisesine sokuyordu, rükü yapmak istediği zaman ellerini çıkarıp sonra kaldırıyordu. Rüküdan başını kaldırmak isteyince de ellerini kaldırıyor, sonra secde ediyordu. (Secdede) yüzünü elleri arasına koyuyor idi. Keza başını secdeden kaldırınca da ellerini kaldırıyordu. Namaz bitinceye kadar (her rek'atte böyle yapıyordu).”"
2474 "Bir diğer rivayette şöyle der: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini, omuzları hizasına kadar kaldırdı. Baş parmaklarını da kulaklarıyla, hizaladı, sonra tekbir getirdi.”"
2475 "Bir diğer rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı iftitah tekbiriyle birlikte ellerini kaldırırken görmüştür.”"
2476 "Said İbnu Haris el-Mualla (rahimehullah) anlatıyor: “Ebu Saidi'l-Hudri (radıyallahu anh) bize namaz kıldırdı. Secdelerden başını kaldırırken, secdeye giderken, iki(nci) rek'atten kalkarken, tekbirlerini cehri (sesli) olarak getirdi ve sonunda: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı böyle yapar gördüm!” diye açıklamada bulundu.”"
2477 "Mutarrif İbnu Abdillah (rahimehullah) anlatıyor: “Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)'in arkasında ben ve İmran İbnu Husayn beraber namaz kıldık. Ali (radıyallahu anh) secde edince tekbir getiriyor, başını kaldırınca tekbir getiriyor, iki(nci) rek'atten kalkınca yine tekbir getiriyordu.” Nesai'nin rivayetinde şöyle denmiştir: “Her eğilme ve her kalkmada tekbir getirir, rüküyu tamamlardı.”"
2478 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) farz namaza kalkınca tekbir getirir, ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırırdı. Kıraatini tamamlayıp rüküya gitmek isteyince aynı şeyi yapardı. Rüküdan kalkınca da aynı şeyi yapardı. Oturur vaziyette iken ellerini hiçbir surette kaldırmazdı. İki(nci) secdeden de kalkınca ellerini aynı şekilde kaldırır ve tekbir getirirdi.”"
2479 "Ebu Kılabe anlatıyor: “İbnu Hüveyris (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın (namaza başlarken) tekbir getirdiği, rüküya gittiği, rüküdan başını kaldırdığı zaman, kulağının üst kısmına ulaşıncaya kadar ellerini kaldırdığını görmüştür.” Nesai, bir diğer rivayette şu ziyadeyi kaydeder: “...secde ettiği ve secdeden başını kaldırdığı (zaman da ellerini kaldırırdı).”"
2480 "Nadr İbnu Kesir es-Sa'di anlatıyor: “Abdullah İbnu Tavus, Mescidü'l-Hayf'da yanıbaşımda namaz kıldı. İlk secdeyi yapıp secdeden başını kaldırdığı zaman ellerini yüzünün hizasına kadar kaldırmıştı. Ben bunu hoş bulmadım ve Vüheyb İbnu Halid'e söyledim. Vüheyb ona: “Sen hiç kimsede görmediğin birşey mi yapıyorsun?” dedi. Ancak Tavus cevaben: “Babamın onu yaptığını gördüm. Üstelik babam şunu da söylemişti: “İbnu Abbas (radıyallahu anh) böyle yaptığını gördüm. Üstelik onun: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yapıyordu” demiş olmasından başka bir şey de bilmiyorum.”"
2481 "Meymün eI-Mekki, AbduIIah İbnu Zübeyr (radıyallahu anh)'i gördüğünü ve kendilerine namaz kıldırdığını anlatmıştır. Devamla der ki: “Abdullah namazda kıyam, rükü, secde ve secdeden kıyama kalkma esnalarında elleriyle işaret yapıyordu (ellerini kaldırıyordu). İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a gittim. Ve: “İbnu Zübeyr'i hiç kimsede görmediğim bir tarzda namaz kılıyor gördüm” deyip onun namazda yaptığı işareti anlattım. Bana: “Eğer Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazını görmekten hoşlanırsan, Abdullah İbnu Zübeyr'in namazına uy!” dedi.”"
2482 "İmran İbnu'l-Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bende basur vardı. Namazı nasıl kılacağım diye Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. “Ayakta kıl, muktedir olmazsan oturarak kıl, buna da muktedir olmazsan yan üzeri (yatarak) kıl” buyurdu.”"
2483 "Diğer bir rivayette geldiğine göre, İmran Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a kişinin oturarak kılacağı namaz hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Ayakta kılarsa bu efdaldir. Kim de oturarak kılarsa, ona ayakta kılanın ecrinin yarısı verilir. Kim de yatarak kılarsa ona da oturarak kılanın ecrinin yarısı verilir” buyurdu.”"
2484 "Abdullah İbnu Şakik anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ye: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılar mıydı?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi: “Evet! Halk -veya yaş demişti- O'nun dermanını kesince (yani insanların meseleleriyle ömrünü tüketince, dermandan kesilince demektir).”"
2485 "Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak namaz kılar, oturduğu halde kıraat buyurur, kıraatinden takriben otuz-kırk ayet kalınca kalkar, kıraatına ayakta devam eder, sonra rüküya ve secdeye giderdi. İkinci rek'atte aynen bunun gibi yapardı. Namazı bitince, ben uyanıksam benimle konuşurdu, uyuyor isem yatardı.”"
2486 "Nesai'de gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam'ı (oturarak namaz kılarken) bağdaş kurma şeklinde oturmuş gördüm.” Nesai der ki: “Bu hadisin hatalı olduğu kanaatindeyim.”"
2487 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ölümüne yakın, farzlar dışındaki namazlarının çoğu oturarak idi. Ona göre, amellerin en güzeli, az da olsa devamlı olanı idi.”"
2488 "Hz. Hafsa (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın, nafıle namazlarını kılarken, ölümüne bir yıl kalıncaya kadar hiç oturduğunu görmedim. Bundan sonra hep oturarak kıldı. Namazda süreyi hep tertil üzere okurdu. Bundan dolayı o süre, aslında ondan daha uzun olan süreden daha uzun görünürdü.”"
2489 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “Kişinin oturarak kıldığı (nafile) namaz, normal şekilde kıldığı namazın (sevapca) yarısına denktir” buyurduğu söylenmişti. (Kendisinden sormak üzere) derhal yanına gittim. Varınca, Efendimizi oturarak namaz kılıyor buldum. Elimi başının üzerine koydum. Bana: “Ey Abdullah İbnu Amr! Meselen nedir?” dedi. Ben: “Ey Allah'ın Resülü, bana “Kişinin oturarak kıldığı namaz, normal namazın yarısına denktir” buyurduğunuz söylendi. Halbuki siz de oturarak kılıyorsunuz?” dedim. Aleyhissalatu vesselam: “Evet öyledir. Ancak ben sizlerden biri gibi değilim” cevabını verdi.”"
2490 "Muharib İbnu Disar (radıyallahu anh) anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh), namaz kılmakta olan ve bu sırada belini tam doğrultamayan bir adam görmüştü. Namazdan çıkınca: “Sırtında bir rahatsızlığın mı var?” diye adama sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Şayet, bu halin üzere ölecek olsan Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetine muhalefet üzere ölürsün” dedi.” Rezin ilavesidir. Derim ki: “Bu rivayet Buhari'de şu şekilde gelmiştir: “Huzeyfe, (namazda) rükü ve secdesini tamamlayan bir adam görmüştü. Namazını kılıp bitirince Huzeyfe (radıyallahu anh) ona: “Sen namaz kılmadın. Eğer ölecek olsan, Allah'ın Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'ı, yarattığı fıtrattan başka bir fıtrat üzere ölürsün” dedi. Gerçeği Allah, bilir.”"
2491 "Ebu Hazım (rahimehullah) anlatıyor: “Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anhüma) demişti ki: “İnsanlara, namazda sağ elini sol kolu üzerine koysun” diye emredilmişti. “ Ebu Hazım devamla der ki: “Ben onun (Sehl'in), bu, hadisi Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ettiğini biliyorum.”"
2492 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un anlattığına göre, namaz kılarken sol elini sağ eline koymuştur. Bunu gören Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bizzat elleriyle tutarak) sağ elini sol elinin üzerine koymuştur.”"
2493 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı namazda kıyamda iken, sağ eliyle sol elinin üstünden tutmuş gördüm.”"
2494 "İsmail İbnu Ümeyye anlatıyor: “Nafi merhuma namazda ellerinin parmaklarını kenetleyen kimse hakkında sormuştum. Bana: “Bu hususta Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh)'i işittim: “Bu, Allah'ın gadabına uğrayanların namazıdır” demişti diye cevap verdi.” Rezin'in ilave ettiği bir rivayette de şöyle denmiştir: “İbnu Ömer (radıyallahu anh), namazda kuûd halinde (otururken) sol elini kabası üzerine dayanan bir adam görmüştü, hemen müdahale ederek: “Böyle oturma, zira azaba uğrayanlar bu şekilde otururlar!” dedi."
2495 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “(Namazın) sünnetlerinden biri namazda (sağ) avucu (sol) avuç üzerine koyup, her ikisini birlikte göbeğin altına yerleştirmektir.”"
2496 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ihtisarı (elleri böğre koymayı) yasakladı.”"
2497 "Buhari de Hz. Aişe'den yapılan bir diğer rivayette geldiğine göre: “Hz. Aişe (radıyallahu anha), kişinin ellerini (ihtisar yaparak) böğrüne koymasını mekruh addeder ve “Bunu yahudiler yapar” derdi.”"
2498 "Rezin'in rivayet ettiği diğer bir hadiste: “Resûlullah ihtisarı (eli böğre koymayı) namazda ve namaz dışında yasakladı” demiştir.”"
2499 "Ziyad İbnu Sübeyh eI-Hanefi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in yanı başında namaz kıldım. Ellerimi de böğürlerime koydum. Namazı bitirince: “Bu, namazda haç(a benzemek)dir, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yasaklamıştı” buyurdu.”"
2500 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan nakledildiğine göre, ayaklarının arasını bitiştirerek namaz kılan bir adam görmüştü. Şöyle söylendi: “(Bu adam) sünnete muhalefet etti. Ayaklarını sırayla dinlendirse daha iyidir.”"
2501 "Ümmü Kays Bintu Mihsan (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yaşlanıp biraz şişmanlayınca, namaz kıldığı yerde bir sütun bulundurdu namazda ona dayandı.”"
2502 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kıraatını bismillahirrahmanirrahim ile başlatıyordu.”"
2503 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile birlikte namaz kıldım. Onlardan hiçbirinin bismillahirrahmanirrahım'i okuduklarını işitmedim.”"
2504 "İbnu Abdillah İbnu Muğaffel (rahimehullah) anlatıyor: “Ben (namazda) bismillahirrahmanirrahim'i okumuştum. Babam işitti. Bana: “Oğulcuğum, (bu yaptığın) bir bid'attir. Bid'atten sakın!” dedi. Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından her kimle karşılaştı isem, hepsinin de bid'atten nefret ettiği kadar bir başka şeyden nefret etmediğini gördüm. Babam sözlerine şöyle devam etmişti: “Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia, Hz. Ebu Bekr'le, Hz. Ömer'le, Hz. Osmanla (radıyallahu anhüm) namaz kıldım. Onlardan hiç birinin bunu (besmelenin okunacağını) okuduklarını işitmedim. Onu sen de okuma. Sadece “Elhamdülillahi rabbi'l-alemin” de.”"
2505 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ikinci rek'atten kalktığı zaman kıraati Elhamdü lillahi Rabil alemin ile başlatıyor ve süküt etmiyordu.”"
2506 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim Fatiha-i şerife süresini okumadan namaz kılarsa bilsin ki bu namaz nakıstır -bu sözü üç kere tekrarladı- eksiktir.” Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'ye: “Biz imamın arkasında bulunuyorsak (ne yapalım)?” diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “Yine de içinden oku. Zira ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: “AIIah Teala hazretleri (bir hadis-i kudside) buyurdu ki: “Ben kıraati kulumla kendi aramda iki kısma böldüm, yarısı bana ait, yarısı da ona. Kuluma istediği verilmiştir: Kul: “EI-hamdülillahi Rabbi'I-alemin. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)” deyince, Aziz ve Celil olan AIIah: “Kulum bana hamdetti!” der. “er-Rahmanirrahim” deyince, AIIah: “Kulum bana senada bulundu” der. “Maliki yevmiddin (ahiretin sahibi)” deyince, AIIah: “Kulum beni tebcil ve ta'ziz etti (büyükledi)” der. “İyyakena'budü ve iyyakenestain (yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz)” deyince, AIIah: “Bu benimle kulum arasında bir (taahhüddür). Kuluma istediğini verdim” der. “İhdina s-sırata'I-müstakim sıratallezine en amte aleyhim gayr'il-mağdübi aleyhim ve Ia'ddallin. (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalalete düşenlerin değil)” dediği zaman, Allah: “Bu da kulumundur, kuluma istediği verilmiştir” buyurur.”"
2507 "Ebu Davud'da gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “...Bana Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Haydi git ve Medine'de ilan et ki: “Sadece Fatiha süresi de olsa, Kur'an'dan bir parça okumadıka kıldığınız namaz namaz değildir” dedi ve başka bir şey ilave etmedi.”"
2508 "Rezin'in zikrettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “...Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kıraatsiz namaz sahih değildir.” Bilesiniz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize her ne duyurdu ise biz de size duyurduk. Bize gizli tuttuğunu biz de size gizli tuttuk.” Bu açıklama üzerine bir zat ona: “Ey Ebu Hüreyre, Fatiha'ya herhangi bir ilavede bulunmazsam (yeterli midir) ne dersin?” diye sordu. Ebu Hüreyre dedi ki: “Bu sual Aleyhissalatu vesselam'a da sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Bununla iktifa edersen sana yeter, ilavede bulunursan senin için daha hayırlı ve efdal olıır.”"
2509 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Namazda) Fatiha süresi ile kolaya gelen bir miktar (Kur'an ayetin)i okumakla emrolunduk.”"
2510 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) demiştir ki: “Kim Fatiha'yı okumadan bir rek'at namaz kılarsa, imamın arkasında bulunmadığı takdirde, namaz kılmış sayılmaz.”"
2511 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın gayri'l-mağdübi aleyhim ve la'd-dallin'i okuyunca amin dediğini ve bunu söylerken sesini uzattığını işittim.” Bir başka rivayette şöyle gelmiştir. “. . .Bunu söylerken sesini yükselttiğini işittim.”"
2512 "Hz. Bilal (radıyallahu anh)'in söylediğine göre, Aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resülü! amin'de beni geride bırakma!” demiştir.”"
2513 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam amin deyince siz de amin deyin. Zira kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse geçmiş günahları affedilir.” İbnu Şihab der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) amin derdi.”"
2514 "Buhari'de diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Kari (okuyucu) amin deyince siz de amin deyin. Zira melekler “amin” der. Kimin amin'i meleklerin amin'ine tevafuk ederse geçmiş günahları affedilir."
2515 "Ebu Bürde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında altmış-yüz arasında ayet okurdu.”"
2516 "Amr İbnu Hureys (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazında İza'ş-şemsu küvviret süresini okuduğunu işittim.”"
2517 "Abdullah İbnu Saib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize Mekke'de sabah namazı kıldırdı. Mü'minün süresini kıraat buyurarak namaza başladı. Hz. Musa ve Harun'un zikrine gelince -veya Hz. İsa'nın zikrine, ravi burada tereddüt etti. Resüllullah (aleyhissalatu vesselam)'ı bir öksürük tuttu, hemen rüküya gitti.”"
2518 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında Kaf ve'l-Kurani'l-Mecid ve benzeri bir süre okurdu. Aleyhissalatu vesselam diğer namazları hafif kıldırırdı.”"
2519 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma günü, sabah namazında Elif-lam-mim Tenzil es-Secde, ve Hel eta ala'l-insani hinun mine'd-dehr sürelerini okurdu. Yine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) cuma namazında Cuma ve Münafikün surelerini okurdu.”"
2520 "Urve (rahimehullah) anlatıyor: “Hz. Ebu Bekr es-Sıddik (radıyallahu anh) sabah namazını kıldırdı. Namazın her iki rek'atinde Bakara süresini okudu.”"
2521 "Fürafisa İbnu Umeyr el-Hanefi der ki: “Ben Yüsuf süresini Osman İbnu Affan (radıyallahu anh)'ın sabah namazlarındaki kıraatinden öğrendim. Çünkü o, bu süreyi çok sık okurdu.”"
2522 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan anlatıldığına göre, sabah namazının birinci rekatinde Enfal'den kırk ayet kadar, ikinci rek'atinde ise mufassal sürelerden birini okumuştur.”"
2523 "Amir İbnu Rebi (radıyallahu anh) demiş ki: “Hz. Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh)'ın arkasında sabahı kıldık. Namazda Yusuf ve Hacc surelerini ağır bir kıraatle okudu. Bunun üzerine Amir'e: “Öyleyse fecir doğarken namaza başlamış olmalıdır” dendi. O da: “Evet!” diye cevap verdi.”"
2524 "Muaz İbnu Abdillah el-Cüheni anlatıyor: “Cüheyne kabilesine mensup bir zat bana: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazının her iki rek'atinde de İza zülzilet süresini okuduğunu işittim, bilmiyorum unutarak mı böyle yaptı, bilerek mi okudu” dedi.”"
2525 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğlede ilk iki rek'atte Fatiha ile iki süre okurdu. Son iki rek'atte de Fatiha'yı okur, bazan da ayeti bize işittirirdi. Birinci rek'atte (kıraatı) uzun tutar ikinci de o kadar uzatmazdı. İkindi ve sabah namazlarında da böyle yapardı.” Ebu Davud, bir rivayette şu ziyadeye şamildir: “O'nun (aleyhissalatu vesselam), halk birinci rek'ata yetişebilsin diye böyle yaptığını zannederdik.”"
2526 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Resûlullah'ın öğle ve ikindi namazlarında kıraatte bulunup bulunmadığını bilmiyorum.”"
2527 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) öğlede velleyli iza yağşa süresini okur, ikindide dahi aynısını yapar, sabah namazında bundan daha uzun bir kıraatte bulunurdu.”"
2528 "el-Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın arkasında öğleyi kılmıştık. Kendisinden Lokman ve Zariyat sürelerinin ayetlerini peş peşe işitiyorduk.”"
2529 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir namazda secde edip sonra kıyama kalktı ve rükü yaptı. Cemaat onun, Elif Lam-Mim Tenzile's-Secdetü'yü okuduğunu gördü.”"
2530 "Mervan İbnu'l-Hakem anlatıyor: “Bana Zeyd İbnu Sabit (radıyallahu anh) dedi ki: “Sen niye akşam namazında (kısaru'l-mufassal denilen) kısa surelerden okuyorsun? Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Tûla't-Tûleyeyn'i okuduğunu işittim.” Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: “...Dedim ki: Tula't-Tüleyeyn nedir? Bana “el-A'raf”, öbürü de “el-En'am” diye cevap verdi.”"
2531 "Ümmü'l-Fadl (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın akşam namazında ve'l-mürselati urfen suresini okuduğunu işittim. Bundan sonra artık bize, ruhu kabzedilinceye kadar hiç namaz kıldırmadı.”"
2532 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, A'raf suresiyle akşamı kıldırdı. Sureyi ikiye bölerek her iki rek'atte bir parçasını okudu.”"
2533 "Cübeyr İbnu Mut'im radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı akşam namazında et-Tûr suresini okurken işittim.”"
2534 "Ebu Osman en-Nehdi anlatıyor: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'ın arkasında akşam namazı kılmıştım. Namazda Kulhüvallahü ahad'i okudu.”"
2535 "Abdullah İbnu Utbe İbni Mes'ud anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam akşam namazında Ha-mim-ed-Duhan suresini okudu.”"
2536 "Ebu Abdillah es-Sunabihi anlatıyor: “Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'ın hilafeti sırasında Medine'ye geldim, arkasında akşam namazını kıldım. İlk iki rek'atinde Fatiha ile (kısaru'l-mufassal denen) kısa surelerden birer sure okudu. Sonra üçüncü rek'ate kalktı. ben (ne okuyacağını işitmek için) hemen kendisine -elbisem elbisesine değecek kadar- yaklaştım. Fatiha ve beraberinde “Rabbena la tuziğ kulûbena ba'de iz hedeytena veheb lena min ledünke rahmeten inneke ente'l-Vehhab. (Rabbimiz, bize hidayet verdikten sonra kalplerimizi saptırma. Katından bize bir rahmet lutfet, sen çok lutfedenlerdensin)” ayetini okuduğunu işittim.”"
2537 "Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam yatsı namazında Veşşemsi ve duhaha ve benzeri sureleri okurdu.”"
2538 "eI-Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir yolculuk sırasında yatsıyı kılmıştı. İki rek'atin birinde Vettini ve'z-Zeytüni'yi okudu.” Sahiheyn'de şu ziyade yer alır: “Sesce ve kıraatçe O'ndan daha güze kimseye rastlamadım.”"
2539 "Nafi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) tek başına namaz kılınca dört rek'atin her birinde Fatiha'yı ve Kur'an'dan bir süreyi okurdu. Bazan da farz namazın bir rek'atinde iki ve üç süre birden okurdu. Akam namazının iki rek'atinde aynı ekilde Fatiha ve birer süre okurdu.”"
2540 "Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddih anlatıyor: “Mufassal sürelerden -uzunu olsun, kısası olsun- hiçbiri yoktur ki, ben onu Resûlullah'ın namaz kıldırırken okuduğunu işitmemiş olayım.”"
2541 "Hz. Aşe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam askeri bir birliğin başına bir adamı komutan yapmıştı, Bu zat arkadaşlarına namaz kıldırırken, her seferinde kıraatını kulhüvallahu ahad ile tamamlıyordu. Döndükleri zaman durumu Hz. Peygamber'e söylediler. Aleyhissalatu vesselam: “Sorun ona niçin öyle yapıyormuş?” buyurdu. Dediği gibi kendisine sorulmuştu. “Çünkü O, Rahman'ın sıfatıdır, ben onu okumayı seviyorum!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Ona bildirin, Allah onu seviyor!” müjdesini verdi.”"
2542 "Şakik İbnu Seleme (rahimehullah) anlatıyor: “Bir adam İbnu Mes'ud'a gelerek: “Ben bir rek'atte mufassal sürelerin tamamını okudum” dedi. İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) da: “Şiir mırıldar gibi mırıldar, meyve döküştürür gibi döküştürür müsün? Olmaz öyle şey! Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tek rek'atte birbirine denk iki süre okurdu. Bir rek'atte, İkterebet ve el-Hakka sürelerini, bir rek'atte Vettür ve Vezzariyat sürelerini; bir rek'atte Ve iza vaka'at ve Nün sürelerini; bir rek'atta Seele sailun ve ve'n-Nazi'at sürelerini; bir rek'atte Veylün li'l-Mutafifin ve Abese sürelerini, bir rek'atte el-Müddessir ve, el-Müzzemmil sürelerini; bir rek'atte Hel Eta ve La Uksimu biyevmi'l-Kıyame sürelerini, bir rek'atte Amme yetesaelün ve Ve'I-Mürselat sürelerini; bir rek'atte de ed-Duhan ve İza'ş-Şemsü Küvvirat sürelerini okurdu.” Bu rivayet, metin olarak Ebu Davud'un rivayetidir. Ebu Davud: “Bu İbnu Mes'ud'un telifidir” demiştir. Bunu Alkame ve Esved'den kaydeder. Diğerleri, süreleri zikretmezler."
2543 "Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam gece namazına kalktı ve sabah vakti girinceye kadar namaza devam etti. Namazda tek ayet okudu. O da şu (mealdeki) ayettir: “Onlara azab edersen, doğrusu onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak sensin” (Maide 118)."
2544 "Ebu Seleme anlatıyor: “Hz. Omer (radıyallahu anh), halka akşam namazı kıldırmıştı. Namazda kıraatte bulunmadı. Namazdan çıkınca kendisine: “Kur'an okumadın!” dendi. “Rükü ve secdeler nasıl oldu?” diye sordu. “İyi oldu!” dediler. “Öyleyse, tamamdır!” dedi.”"
2545 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) demiştir ki: (Kur'an) her bir namazda okunur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize hangilerini işittirmişse biz de size işittiriyoruz. Hangilerini de gizlemişse biz de size gizliyoruz.”"
2546 "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir gece (evinden) çıkmıştı. Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e uğradı. Alçak sesle namaz kılıyordu. Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e uğradı, o da yüksek sesle namaz kılıyordu.” Ravi der ki: “Resûlullah'ın yanında toplanınca Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ey Ebu Bekr sana uğradım sen sessizce namaz kılıyordun.” Ebu Bekr: “Ben konuştuğum Zat-ı Zülcelal'e sesimi işittirdim ey Allah'ın Resülü!” cevabını verdi. Hz. Ömer'e de: “Sana da uğradım. Sen yüksek sesle namaz kılıyordun!” dedi. O da şu cevabı verdi: “Ey Allah'ın Resülü! Uyuklayanı uyandırıyor, şeytanı da uzaklaştırıyordum.” Hasan Basri rivayetinde der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ebu Bekr'e: “Ey Ebu Bekr sen sesini biraz yükselt!” dedi. Hz. Ömer'e de: “Sesini sen de biraz alçalt!” buyurdu.”"
2547 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den yapılan rivayette, bu kıssa aynen zikredilir, ancak Hz. Ebu Bekr'e: “Sesini biraz yükselt”, Hz. Ömer'e de: “Sesini biraz alçalt” dedi” cümleleri zikredilmez.” Fakat şu ziyadede bulunur: “Ey BiIaI seni, şu süreden ve şu süreden okurken işittim” dedi. (Bilal) cevaben: “(Kur'an) tatlı bir kelam, Allah onu kısım kısım yapıp bir araya getirdi” dedi. Sonunda Resûlullah aleyhissaIatu vesselam: “Hepiniz isabet ettiniz!” buyurdu.”"
2548 "el-Beyazi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselm) namaz kılmakta olan insanların yanına geldi. Kıraatte sesleri yüksekti. Hemen: “Namaz kılan kimse Rabbine münacaatta (hususi konuşmada) bulunuyor demektir. Öyleyse ne şekilde münacaatta bulunduğuna dikkat etsin. Kur'an'ı birbirinize cehren okumasın!” dedi.”"
2549 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın geceleyin kıraatı bazan yüksek sesle, bazan da alçak sesle olurdu.”"
2550 "Abdullah İbnu Şeddad anlatıyor: “Ben Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in: “Ben üzüntü ve hüznümü yalnız Allah'a açarım...” mealindeki ayeti (Yüsuf 86) okurken (boğuk boğuk çıkan) sesini en arka safta olduğum halde işittim...”"
2551 "Semüre İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Namazda iki sekte hatırımda kaldı. Biri, imam “Allahu ekber” dedikten kıraata başladığı ana kadar geçen sektedir. Diğeri de Fatiha ve zamm-ı süreyi okuyup bitirince rüküya gitme sırasındaki sektedir.” (Hadisi rivayet eden Hasan Basri) der ki: “Bunun üzerine İmran İbnu Husayn ona karşı çıktı (ve tek sekte olduğunu söyledi). Sonunda Medine'ye Ubeyy (İbnu Ka'b)'e yazıp sordular. (Übeyy verdiği cevapta) Semüre'yi tasdik etti.” Bir diğer rivayette, “..Kıraatten çıkınca bir sekte” denmiştir. Bir diğer rivayette: “...İftitah tekbiri alınca ve kıraatten çıkınca” denmiştir."
2552 "Ebu Mes'üd el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz.”"
2553 "Nu'man İbnu Mürre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “İçki içen, zina yapan ve hırsızlıkta bulunan kimse hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Bu sual, bunlar hakkında henüz hadd cezası gelmezden önce sorulmuştu. “Allah ve Resülü daha iyi bilir!” diye cevap verdiler. Aleyhissalatu vesselam: “Bu fiiller ağır suçtur, onlar hakkında ceza vardır. Hırsızlığın en kötüsü de namazını çalmaktır” buyurdu. Bunun üzerine: “Ya Resûlullah, kişi namazını nasıl çalar?” diye sordular. Şu cevabı verdi: “Rüküsunu ve secdelerini tamamlamaz.”"
2554 "Salim el-Berrad anlatıyor: “Ebu Mes'ud'a gelerek: “Bize Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazından anlat!” dedik. Hemen önümüzde kalktı, tekbir getirdi. Rüküya varınca ellerinin ayalarını dizlerinin üzerine koydu. Parmaklarını dizinin alt kısmına getirdi. Dirseklerini yan taraflarına uzattı. Bu halde her uzvu hareketsiz; sabıit durdu. Sonra semi'allahu li-men hamideh dedi ve her uzvu düz oluncaya kadar doğruldu.”"
2555 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Secdede ta'dile riayet edin, kimse kollarını köpeklerin yayışı gibi yaymasın.”"
2556 "Yine Hz. Enes anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Rükü ve secdeleri yerine getirin. AIIah'a yemin oIsun siz secde rükü ettikçe ben arkamda olanları da görüyorum.” -Belki “sırtımın gerisini” demişti-”"
2557 "Malik İbnu'I-Huveyris (radıyallahu anh)'ten rivayete göre, arkadaşlarına: “Size Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazını haber vereyim mi?” diye sormuştur. Ebu Kilabe der ki: “(Böyle söyledikten sonra), bize şeyhimiz Ebu Yezid'in namazı (gibi) namaz kıldırdı. Ebu Yezid, başını birinci ve üçüncü rek'atin ikinci secdesinden kaldırınca otururcasına doğrulur sonra kalkardı.”"
2558 "Said İbnu Cübeyr (rahimehullah) anlatıyor: “Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)'i dinledim şöyle diyordu: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan sonra, namazı Resûlullah 'ın namazına bu derece benzeyen, şu gençten yani Ömer İbnu Abdilaziz'den başka birinin ardında namaz kılmadım.” Enes (devamla) dedi ki: “Rüküsunda on tesbihat, secdelerinde de o kadar tesbihat tahmin ettik.”"
2559 "es-Sa'di babasından veya amcasından naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazını kılarken dikkatle baktım, rüku ve secdelerinde üçer kere subhanallahi ve bi-hamdihi diyecek kadar duruyordu.”"
2560 "Gunder'in bir rivayetinde denir ki: “İbnu'l-Eş'as zamanında Küfe'ye Mataru'bnu Naciye (adında biri) galebe çaldı. (İbnu Abbas'ın oğlu) Ebu Ubeyde İbnu Abdillah'a halk'ın önüne geçip namaz kıldırmasını emretti. Ebu Ubeyde, (namaz kıldırırken) başını rükudan kaldırdığı zaman ben: “Allahümme Rabbena ve leke'l-hamdü mil'e's-semavat ve mil'e'l-ardı ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'du. Ehle's-senai ve'l-mecdi, La mani'a li-ma a'tayte ve la mu'tiye li-ma mena'te. Ve la yenfe'u za'l-ceddi minke'l-ceddü” duasını okuyuncaya kadar kıyamda dururdu.” el-Hakem der ki: “Bunu ben Abdurrahman İbnu Ebi Leyla'ya zikrettim. Dedi ki: “Bera İbnul-Azib (radıyallahu anh)'i işittim: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın kıldığı namazın rükusu, secdesi, rüku ve secdeden başını kaldırdığı zamanki ve iki secde arasındaki (fasılaları) birbirine yakın uzunlukta idi” demişti.” Şu'be der ki: “Ben bunu Amr İbnu Mürre'ye söyledim. O da: “Ben, İbnu Ebi Leyla'yı gördüm, onun namazı böyle değildi” dedi.”"
2561 "Sahiheyn'in diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın rükü ve secdesi ve iki secde arasındaki (fasıla ile), rüküdan başını kaldırdığı zamanki (fasıla) -kıyam ve ku'üd (oturma) hariç- birbirine yakın miktardaydı.”"
2562 "Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh) bir adamın namaz kılarken hile yaptığını görmüştü. “Sen bu namazı ne zamandan beri kılıyorsun?” diye sordu. Adamcağız: “Kırk yıldan beri!” dedi. Huzeyfe? “Öyleyse kırk yıldan beri namaz kılmadın (bütün kıldıkların boşa gitmiş). Şayet bu şekilde namaz kılarak ölecek olursan Muhammed'in fıtratından başka bir fıtrat üzere öleceksin.!” dedi ve ilave etti: “Kişi namazı hafıf kılar (ama buna rağmen) tam kılar, güzel kılar!”"
2563 "Abdurrahman İbnu Şibl (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) karga gagalamasından, vahşi hayvanlar gibi kolları yaymaktan, kişinin mescidde deve gibi mekan tutmasından nehyetti”"
2564 "İbnu Mes'üd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize namazı şöyle öğretti: “Önce tekbir getirdi iki elini kaldırdı. Rüküya gittiği zaman ellerini dizlerinin arasında kavuşturdu. Ravi der ki: “Sa'd'a bu haber ulaşınca: “Kardeşim doğru söyledi. Biz böyle yapardık, sonra şununla emredildik dedi ve bununla diz kapaklarını kavrayıp avuçlamayı kastetti.”"
2565 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) demiştir ki: “Diz kapağı(nı tutmak) sizin için sünnet kılınmıştır. Öyle ise rüküda diz kapaklarını kavrayın.”"
2566 "Ebu İshak anlatıyor: “Bera İbnu Azib (radıyallahu anh) bize secdeyi şöyle vasfeyledi: Ellerini (yere) koydu, dizleri üzerine dayandı, kalçasını (havaya) kaldırdı ve: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle secde yaparlardı” buyurdu.” Bir diğer rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılınca kollarını kanat gibi yanlarına açardı” denmiştir.”"
2567 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Secde ettiğin zaman ellerini yere koy, dirseklerini (havaya) kaldır.”"
2568 "Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Bera'ya: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam secde edince yüzünü nereye koyardı?” diye sordum. “Ellerinin arasına” diye cevap verdi.”"
2569 "Abdullah İbnu Malik İbni Buhayne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda secdeye gidince ellerinin arasını, koltuk altı beyazlıkları görününceye kadar açardı.”"
2570 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz secde edince kollarını, köpeğin yayması gibi yere yaymasın.”"
2571 "Amir İbnu Sa'd babasından (Sa'd'dan) (radıyallahu anh) naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (secdede) ellerin yere konulmasını, ayakların da dikilmesini emretti.”"
2572 "Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) rükü yapınca itidali muhafaza eder, başını (yukarı) dikmez, (aşağı da) eğmezdi. Ellerini dizkapaklarının üzerine koyardı. Secde için yere eğilince adalelerini koltuk kısmından yana açardı. Ayaklarının parmaklarını da aralardı.”"
2573 "Yine Ebu Humeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam secde ettiği zaman, burnunu ve alnını yere koyardı. Ellerini yanlarından aralardı, avuçlarını omuzları hizasına koyardı.”"
2574 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) secde edince, yere, dizkapaklarını ellerinden önce koyardı. Kalkınca da ellerini dizkapaklarından önce kaldırırdı.”"
2575 "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) secdeye gidince alnını ellerinin arasına koydu, kalkınca da dizkapaklarının üzerine kalktı ve dizlerine dayandı.”"
2576 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz secde edince, devenin çöküşü şeklinde yere çökmesin, yani ellerini dizlerinden önce yere koymasın.”"
2577 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana şunu söyledi: “Ey Ali! Ben, kendim için sevdiğimi senin için de seviyorum, kendim için hoşlanmadığımı senin için de hoşlanmıyorum, öyleyse iki secde arasında ik'ada bulunma.”"
2578 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazda) kişinin, elleriyle yere dayanarak oturmasını yasakladı.”"
2579 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ayaklarının sırtı üzerinde kalkardı.”"
2580 "Malik İbnu'l-Huveyris (radıyallahu anh)'in anlattığına göre Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı namaz kılarken görmüştür. Efendimiz, tek rekatte iken, tam bir oturuş vaziyeti almadan kalkmamıştır.”"
2581 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) secde ettiği zaman ellerini, yüzünü koyduğu şeyin üzerine ko;yardı. Ben O'nu çok soğuk bir günde gördüm, ellerini (giymekte olduğu) bürnusunun altında çıkarmış çakılların üzerine koymuştur.”"
2582 "Mecze‚ İbnu Zahir, Ashabu Şecere'den Uhban İbnu Evs'ten naklettiğine göre, Uhban “Diz kapaklarından rahatsızdı, secde ettiği zaman dizkapağının altına minder koyardı.”"
2583 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şöyle derdi: “Hasta kimse secde etmeye muktedir olamazsa başıyla ima eder, alnına herhangi bir şey kaldırmaz.”"
2584 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize yedi aza üzerine secde etmemizi, saçımızı ve elbisemizi toplamamamızı emretti. Bu azalar Şunlardır: “Alın, eller, diz kapakları, ayaklar.”"
2585 "Bir diğer rivayette şöyle demiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın, -ve eliyle burnunu işaret etti- eller, diz kapakları, ayakların etrafları. Ne elbiseleri ne de saçı (secde sırasında) toplamayız.”"
2586 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ederek buyurdu ki: “Eller de secde eder, tıpkı alnın secde etmesi gibi. Öyleyse, biriniz alnını secdeye koyunca ellerini de koysun. Alnı secdeden kaldırdımı onları da kaldırsın.”"
2587 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir ihtiyaç sebebiyle, kendilerine Kurra denilen yetmiş kişiyi yola çıkardı. Süleym aşiretinden Ri'I ve Zekvan adında iki kabile Bi'r-i Ma'üne (Ma'üne Kuyusu) denilen bir suyun yanında bunların önünü kesti. Hey'et bunlara: “Biz size gelmedik. Biz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bir ihtiyacı için gidiyoruz” dediler. Ancak öbürleri bunları dinlemeyip öldürdüler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (duruma muttali olduktan sonra) sabah namazlarından sonra bir ay boyu onlara beddua etti. Bu hadise namazda kunüt okumanın başlangıcı oldu. Biz kunut yapmıyorduk.” Abdülaziz İbnu Süheyb der ki: “Bir zat Enes (radıyallahu anh)'e Kunüt'dan sorarak: “Bu, rüküdan sonra mı yoksa kıraatın tamamlanmasından sonra mı?” dedi. Enes: “Hayır, kıraatin bitiminde” diye cevap verdi.” Bir başka rivayette (Enes) şöyle dedi: “(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ay boyu) rükudan sonra (kunut yaparak bazı Arap kabilelerine beddua etti.)”"
2588 "Bir başka rivayette: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazından sonra bir ay boyu kunüt yaptı” denmiştir.”"
2589 "Müslim'in bir rivayetinde: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir ay boyu sabah namazında rüküdan sonra kunüt yaparak Useyye (kabilesi)ne beddua etti” denir.” Buhari nin bir rivayetinde: “Kunüt, akşam ve sabah namazındaydı” denir.” Ebu Davud ve Nesai'nin bir rivayetinde: “Bir ay kunüt yaptı sonra terketti” denir.”"
2590 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tam bir ay boyu, hiç aralık vermeden her namazın peşinde, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında Kunüt yaptı. Şöyle ki: Son rek'at'te semi'allahu li-men hamideh deyince Süleym aşiretinden Ri'l, Zekvan, Useyye kabilelerine beddua ediyor, namazda kendine uyanlar da amin diyorlardı.”"
2591 "Hufaf İbnu İma el-Gıfari (radıyallahu anh)ş anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) rükü'ya gitti, sonra başını kaldırdı ve “Gıfar kabilesini Allah mağfiret etsin, Eslem kabilesine Allah selamet versin, Useyye Allah'a ve Resulüne isyan etmiştir. Allahım, Beni Lihyan'a lanet et. Ri'l ve Zekvan'a da lanet et” deyip secdeye gitti.”"
2592 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sabah namazının son rekatinin rükusundan başını kaldırınca semi'allahu limen-hamideh Rabbena ve leke'l-hamd dedikten sonra şöyle söylediğini işitmiştir: “Allahım falancaya falancaya lanet et.” Allah Teala Hazretleri bunun üzerine şu mealdeki ayeti indirdi: “(Kullarımın) işinden hiçbir şey sana ait değildir. (Allah) ya onların tevbesini kabul eder, yahud onları, kendileri zalim (kimse)ler oldukları için, azablandırır” (Al-i İmran 128)."
2593 "Hasan Basri (rahimehullah) anlatıyor: “Ömer İbnu'l Hattab (radıyallahu anh), halkı, Übeyy İbnu Ka'b üzerinde topladı. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz kıldırdı. Bu esnada (vitirlerde) sadece son yarıda kunüt yaptı, daha önce hiç kunüt yapmadı. Son on kalınca cemaate gelmedi, teravihi evinde kıldı. Halk: “Übeyy (cemaatten) kaçtı” dedi.”"
2594 "Hasan İbnu Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana vitirde okuduğum bir dua öğretti. Şöyle ki: “Allahım! Beni hidayet verdiklerinden kıl, afiyet verdiklerinden eyle, beni, işlerini üzerine aldıkların arasına koy. (Ömür, mal, ilim, v.s.'den) verdiklerini hakkımda mübarek kıl. Vuküuna hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen dilediğin hükmü verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin işini üzerine aldıysan o zelil olmaz. Rabbimiz! Sen münezzehsin, muallasın.”"
2595 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) vitrinin sonunda şunu okurdu: “Allahım! Senin gadabından rızana sığınırım, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (layık olduğun) senayı saymaya gücüm yetmez. Sen, kendini sena ettiğin gibisin.”"
2596 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) demiştir ki: “En efdal namaz, kunütu uzun olandır.”"
2597 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana, avucum avuçlarının içinde olduğu halde, Kur'an'dan süre öğretir gibi teşehhüd'ü öğretti.” “Tahiyyat, tayyibat ve salavat Allah içindir. Ey Nebi, selam, AIlah'ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın salih kulları üzerine de olsun. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed AIIah'ın Resüludür.” Bir rivayette “Allah'ın salih kulları” ibaresinden sonra şöyle denmişftir: “Siz bu teşehhüdü yaptınız mı sema ve arzdaki bütün salih kullara selam vermiş olursunuz.”"
2598 "Bir diğer rivayette: “(Teşehhüdden) sonra dilediği senayı yapmakta muhayyerdir” denmiştir."
2599 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir” (dersiniz). Sonra her biriniz hoşuna giden duayı seçip onunla dua etsin.”"
2600 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “...bize onları öğretirdi veya şu duaları bize teşehhüdü öğrettiği gibi öğretirdi: “Allah'ım! Kalplerimizi birleştir, aramızdaki geçimsizliği düzelt. Bizi selamet yollarına sevket, zulümattan nüra kavuştur. Bizi, çirkinliklerin açık ve gizli olanlarından uzak tut. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, zevcelerimizi ve çocuklarımızı hakkımızda mübarek ve hayırlı kıl. Tevbelerimizi kabul et, sen rahimsin, tevbeleri kabul edersin. Bizleri verdiğin nimetlere şakir, onlarla sena edici, onları kabul edici kıl, onları (ağirette de nasib ederek) hakkımızda tamamla.”"
2601 "Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: “Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir” cümlesinden sonra şöyle denir: “Bunu söyledin veya şehadeti ifa ettin mi, namazını ifa ettin demektir. Kalkmak istersen kalk, oturmak istersen otur.”"
2602 "Nesai nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la namaz kılınca: “Selam Allah'ın üzerine, selam Cibril ve Mikail üzerine olsun” derdik. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Selam Allah'ın üzerine olsun demeyin. Zira Allah selam'ın kendisidir. Ancak şöyle deyin: “Tahiyyat. . . Allah içindir. . . “"
2603 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize, Kur'an'dan süre öğrettiği gibi teşehhüdü öğretirdi. Şöyle derdi: “Tahiyyat, mübarekat, salavat, tayyibat AIIah içindir. Ey Nebi selam, AIIah'ın rahmet ve bereketi sana olsun. Selam bize, Allah'ın salih kullarına olsun. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed AIIah'ın Resülüdür.”"
2604 "Tirmizi'de şöyle gelmiştir: “...Selam sana olsun, selam bize olsun.” Yani her iki “selam” kelimesi de elif lamsızdır.”"
2605 "Ebu Müsa (radıyallahu anh)'dan Nesai'nin yaptığı bir rivayette şöyle gelmiştir: “..Şehadet ederim ki AIIah'tan başka ilah yoktur, tektir, şeriki yoktur. Muhammed'de O'nun kulu ve Resûlüdür.”"
2606 "Yine Nesai'de Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den gelen bir rivayette şöyle denmiştir: “Teşehhüdü, Kur'an'dan bir sureyi öğrendiğimiz gibi öğrendik. Şöyle ki: “Bismillah ve billah ettahiyyatu.. “ Bu rivayette, abduhu ve resülühü ibaresinden sonra şu ziyade mevcuttur: “Es-eIu'I-Iahe'I-cennete ve e'üzü bihi mine'n-nari. (AIIah'tan cenneti istiyor, ateşten O'na sığınıyorum.”"
2607 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'dan teşehhüd olarak şunu rivayet etmiştir: “et-Tahiyyatu IiIIahi vessalavatu ve't-tayyibatu. es-Selamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi.” İbnu Ömer der ki: “Ben buna şunu ilave ettim: “Ve berekatuhu es-Selamu aleyna ve aIa ibadillahis-SaIihin. Eşhedü en La-ilahe illallah...” İbnu Ömer der ki: “Ben buna şunu ilave ettim: “Vahdehu Ia-şerike Iehu ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resülühu.”"
2608 "Muvatta'da Şöyle gelmiştir: “(Nafi der ki:) “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şöyle teşehhüd okurdu: “BismiIlahi, et-tahiyyatu lil-lahi, ve'ssalavatu lillahi, ez-Zakiyatu lillahi, es-Selamu aIe'n-Nebiyyi ve Rahmetullahi ve berekatuhu, es-Selamu aleyna ve ala ibadillahi's-Salihin, Şehidtü en Ia-ilahe illallahu ve şehidtü enne Muhammeden ResüIullahi.” Bunu ilk iki rek'at(in ka'desin)de okur ve teşehhüdünü tamamlayınca dua ederdi. Namazın sonunda oturunca da yine böyle teşehhüdde bulunur ve teşehhüd'ü öne alırdı. Sonra dilediği duayı okuyarak dua ederdi. Teşehhüdünü tamamlayıp selamı vermek isteyince şöyle derdi: “Es-selamu ale'n, Nebiyyi ve rahmetullahi ve berekatuhu es-selamu aleyna ve aIa ibadillahi's-salihin.” Sonra sağına, es-selamu aleyküm derdi. Sonra mukabeleten imama selam verirdi. Solundan biri kendisine selam verirse mukabeleten ona da selam verirdi.” Rezin şunu ilave etti: “Ve dedi ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle yapmayı emretti.”"
2609 "İmam Malik'in, Kasım, İbnu Muhammed'den yaptığı diğer bir riyayette şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anha) teşehhüdde iken şunu okurdu: “Et-Tahiyyatu et-tayyibatu es-Salavatü, ez-zakiyatu lillahi, eşhedu en la ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu ve enne Muhammeden abduhü ve Resülühü. Esselamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuhu, esselamu aleyna ve ala ibadillahi's-salihin, esellamu aleyküm.”"
2610 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan yapılan rivayete göre şunu demiştir: “Teşehhüd'ün sessiz okunması sünnettir.”"
2611 "AIi İbnu Abdirrahman el-Mu'avi (rahimehullah) anlatıyor: “Ben namazda çakıl taşlarını kurcalarken İbnu Ömer (radıyallahu anh) beni gördü. Namazdan çıkınca beni bundan nehyetti ve: “Sen de Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yaptığı gibi yap!” dedi. Ben: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ne yapmıştı?” diye sordum. Ben: “Namazda oturduğu zaman, efendimiz sağ avucunu sağ dizinin üzerine koyarak, bütün parmaklarını yumar, başparmağını takip eden parmağıyla da işarette bulunurdu. Sol avucunu da sol uyluğunun üstüne koyardı.”"
2612 "Nafi'nin İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'den yaptığı bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “...Sol eli de sol dizinin üstüne açmış olarak: koydu.”"
2613 "Yine İbnu Ömer'den bir başka rivayet şöyledir: “Sağ elini sağ; dizi üzerine koydu. Elliüç akdi yapıp şehadet parmağıyla işarette bulundu.”"
2614 "Nesai'nin Ali İbnu Abdirrahman'dan kaydettiği bir rivayette der ki: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'nın yanında namaz kıldım ve namazda çakılları alt üst ettim. Bana: “Çakılları alt üst etme. Zira çakılların çevrilmesi şeytan işidir. Sen de Resûlullah'ın yaptığı gibi yap. Ben O'nun ne yaptığını gördüm” dedi. Ben: “Resûlullah'ın ne yaptığını gördün?” diye sordum. “Şöyle' dedi ve sağ ayağını dikti, solunu yatırdı. Sağ elini sağ uyluğu üzerine, sol elini de sol uyluğu üzerine koydu. Şehadet parmağıyla da işaret etti.” Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Baş parmağı takip eden parmağı ile kıbleye işaret etti, nazarlarını da ona dikti.”"
2615 "İbnuz-Zübeyr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazda oturunca, sol ayağını (sağ) uyluğunun ve bacağının altına koyar, sağ ayağını da yere döşerdi.”"
2616 "Yine İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazda oturur vaziyette iken), dua edince, hareket ettirmeksizin parmağıyla işaret yapar, bu vaziyette dua (teşehhüd) okurdu. Sol eliyle de sol uyluğunun üzerine dayanırdı.” Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Gözü de işaretinden ayrılmazdı.”"
2617 "Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sol ayağını yere yaydı, elini sol uyluğunun üzerine koydu, sağ ayağını da dikti.” Nesai'nin bir rivayetinde: “Kollarını, uyluklarının üzerine koydu. Şehadet parmağıyla işaret ederek dua ediyordu (teşehhüdü okuyordu).”"
2618 "Ebu Ya'für (radıyallahu anh) diyor ki: “Mus'ab İbnu Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın şöyle söylediğini işittim: “Babamın yanında namaz kılmış, namazda avuçlarımı iç içe kavuşturup uyluklarımın arasına koymuştum. Babam bu tarzdan beni men' etti ve: “Biz de bir ara böyle yapmıştık. Ondan nehyedildik ve ellerimizi dizlerimizin üzerine koymakla emrolunduk” dedi.”"
2619 "Asım İbnu Küleyb el-şermi an ebihi an ceddihi -ki ismi de Şihab İbnu'l-Mecnün'dur- der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesseIam)'ın huzuruna girdim, namaz kılıyordu. Sol elini sol uyluğunun üzerine koymuş, sağ elini de sağ uyluğunun üzerine koymuş idi. (Sağ elin) parmakları hep yumuk, sadece işaret parmağı açıktı. Şöyle dua ediyordu: “Ey kalbleri döndüren Allah'ım, kaIbimi dinin üzerine sabit kıl.”"
2620 "Ebu Humeyd es-Saidi'den yine Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) teşehhüd için oturdu, sol ayağını yayıp sağ göğsünü kıbleye çevirdi...”"
2621 "Nesai deki rivayette şu ziyade var: “Namazın sona erdiği rek'atte sol ayağını geride bırakmış ve uyluk kemiğine dayanarak oturmuş, sonra da selam vermişti.” Yine Nesai'nin bir diğer rivayetinde şu ziyade var: “Şehadet parmağını kaldırmış ve onu hafif eğmiş (vaziyette teşehhüdü okuyordu).”"
2622 "Abdullah İbnu Abdillah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “İbnu Ömer namazda oturunca bağdaş kurardı. Aynı şeyi ben de yaptım. O sırada yaşım gençti. Beni bundan nehyetti. Ve dedi ki: “Namazın sünneti sağ ayağını dikmen, solu da bükmendir.” Ben kendisine: “Ama sen bunu yapıyorsun!” dedim. Bunun üzerine: “Ayaklarım beni taşımıyor” diye açıklamada bulundu.”"
2623 "Nesai'nin rivayetinde şöyle denmiştir: “. . (Namazın sünneti) sağ ayağını dikmen, parmaklarını kıbleye yöneltmen ve sol (ayak) üzerine de oturmandır."
2624 "Tavus (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a (namaz'da) iki ayak üzerine ik'a hakkında sordum. “Bu sünnettir” dedi. Kendisine “Biz bunu erkeğe eziyet görüyoruz!” dedik. O tekrar: “Bilakis, o, Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'in sünnetidir!” dedi.” Ebu Davud'da, “iki ayak üzerine” tabirinden sonra “secdede” ziyadesi mevcuttur."
2625 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ilk iki rek'atte oturunca, (çabuk) kalkmak için sanki kızgın taş üzerine oturmuş gibiydi.”"
2626 "Amir İbnu Sa'd, babasından (radıyallahu anh) naklediyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazını tamamlayınca) sağına ve soluna selam verirdi, öyle ki ben (geride olduğum halde) yanağının beyazlığını görürdüm.”"
2627 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (namazı bitince) sağına ve soluna selam verir, şöyle derdi: “Esselamu aleyküm ve rahmetullah, es-selamu aleyküm ve rahmetullah.” Ebu Davud'da “soluna” tabirinden sonra şu ziyade yer alır: “...Öyle ki yanağının beyazını gördük.” Nesai de ise şu ziyade vardır: “...Öyle ki, şu taraftan yanağının beyazlığını görürdük.”"
2628 "Ebu Davud'un Vail İbnu Hucr (radıyallahu anh)'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) sağına, “esselamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu” diyerek, soluna da “es-selamu aleyküm ve rahmetullah” diyerek selam verirdi.” Yine Ebu Davud'da Semüre İbnu Cündeb'ten gelen bir rivayette: “...sonra imamınıza ve kendinize selam verin” buyurulmuştur.”"
2629 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber namaz kılınca, ellerimizle (işaret ederek): “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi” demiştik -ve eliyle de iki tarafına işaret etti. -Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bunun üzerine: “Ellerinizle neye işaret ediyorsunuz? Niye ellerinizi hırçın atların kuyruğu gibi (kıpırdak) görüyorum? Namazda sakin olun. Herbirinizin ellerini dizlerine koyup, sonra sağındaki ve solundaki kardeşine selam vermesi yeterlidir”"
2630 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) selam verince: “Allahümme ente's-selam ve minke's-selam. Tebarekte ya ze'l-celali ve'l-ikram” diyecek kadar otururdu.” Bu cümlenin manası: “Ey Allah'ım! Sen selamsın (her çeşit ayıp, kusur ve afetlerden uzaksın). İnsanların mazhar olduğu selamet sendendir. Ey Celal ve ikram sahibi Rabbimiz! Senin şanın yücedir” demektir.”"
2631 "Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) imamın selamına selamla mukabele etmemizi, birbirimizi sevmemizi, birbirimize selam vermemizi emretti.”"
2632 "Ebu Humeyd es-Saidi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Kendisi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Ashabından on kişilik bir grupla oturuyor idi. Resûlullah'ın namazını zikrettiler. Bunun üzerine: “Ben içinizde Aleyhissalatu vesselam'ın namazını en iyi bilen kimseyim!” “Nasıl olur. Allah'a yemin olsun, sen O'na bizden daha çok tabi olmuş bizden önce onun sohbetine katılmış değilsin!” dediler. O: “Herşeye rağmen!” deyip (ısrar edince): “Peki (Efendimizin nasıl namaz kıldığını) arzet görelim” dediler. 0 da anlattı: “Aleyhissalatu vesselam, namaza kalkınca kollarını omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Bütün kemikleri mütedil şekilde yerlerinde istikrarını bulunca tekbir getirir, sonra kıraatte bulunur, sonra tekrar tekbir getirir, ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır, sonra rüküya gider ve el ayalarını dizlerinin üzerine koyar, sonra o durumda mütedil bir vaziyet alır, başını ne aşağı kırar ne de yukarı kaldırır, sonra başını kaldırıp: “Semi'allahu li-men hamideh (Allah kendisine hamdedeni işitir)!” der, sonra ellerini tekrar omuzlarının hizasına kadar mutedil şekilde kaldırır, sonra: “Allahu ekber!” deyip yere eğilir, ellerini yanlarına açar, sonra başını kaldırır, sol ayağını büker, üzerine oturur, secde edince ayaklarının parmaklarını açar, sonra secde eder, sonra: “Allahu ekber!” der, başını kaldırır, sol ayağını büker, her kemik yerine gelinceye kadar sol ayağının üzerine oturur. Sonra aynı şeyleri diğer (rek'at)de yapardı. Sonra iki rek'ati (tamamlayıp) kalkınca, iftitah tekbirinde olduğu gibi tekbir getirir, ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırır. Sonra aynı şeyleri namazın geri kalan kısmında da yapardı. Selam vereceği son rek'atin secdesi olunca sol ayağını (mak'adının altından sağ tarafına) çıkarır ve sol tarafı üzerine yere çökerek otururdu.” (Onun bu açıklamasını dinleyince yanındakiler:) “Doğru söyledin,) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) böyle namaz kılardı!” dediler.”"
2633 "Rifaa İbnu Rafi' (radıyallahu anh) anlatıyor:”Biz mescidde iken bedevi kılıklı bir adam çıkageldi. Namaza durup, hafif bir şekilde (yani rükunleri, tesbihleri kısa tutarak) namaz kıldı. Sonra namazı tamamlayıp Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a selam verdi: Efendimiz: “Üzerine olsun. Ancak git namaz kıl, sen namaz kılmadın!” buyurdu. Adam döndü (tekrar) namaz kılıp geldi, Resûlullah'a selam verdi. Aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti ve: “Dön namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!” dedi. Adam bu şekilde iki veya üç sefer aynı şeyi yaptı, her seferinde Aleyhissalatu vesselam: “Dön namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!” dedi. Halk korktu ve namazı hafif kılan kimsenin namaz kılmamış sayılması herkese pek ağır geldi. Adam sonuncu sefer: “Ben bir insanım isabet de ederim, hata da yaparım. Bana (hatamı) göster, doğruyu öğret!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Tamam. Namaza kalkınca önce AIIah'ın sana emrettiği şekilde abdest aI. Sonra (ezan okuyarak) şehadet getir. İkamet getir (namaza dur). Ezberinde Kur'an varsa oku, yoksa AIIah'a hamdet, tekbir getir, tehlil getir, sonra rükuya git. Rükü halinde itmi'nana er (azaların rüküda mütedil halde bir müddet dursun). Sonra kalk ve kıyam halinde itidale er, sonra secdeye git ve secde halinde itidale er, sonra otur ve bir müddet oturuş vaziyetinde dur, sonra kalk. İşte bu söylenenleri yaparsan namazını mükemmel (kılmış olursun). (Bundan bir şey) eksik bırakırsan namazını eksilttin demektir.” Ravi der ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bu sonuncu sözü Ashab'a önceki: (Dön, namaz kıl, zira sen namaz kılmadın!) sözünden daha kolay (ve rahatlatıcı) oldu. Zira (bu söze göre), sayılanlardan bir eksiklik yapan kimsenin namazında eksiklik oluyor ve fakat tamamı heba olmuyordu.”"
2634 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazın anahtarı temizliktir. (Namaz dışı şeylerle meşguliyeti) haram kılan şey iftitah tekbiridir, (namaz dışı meşguliyeti) helal kılan şey (de sondaki) selamdır.”"
2635 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın öğle ve ikindi namazındaki kıyamlarını(n uzunluğunu tahmin ve) takdir ederdik. Öğledeki ilk iki rek'atin uzunluğunu Elif lam-mim Tenzilü's-Secde süresi(ni okuyacak) kadar tahmin ettik. Sonra iki rek'atin uzunluğunu da bunun yarısı kadar takdir ettik. İkindinin ilk iki rek'atinin kıyamının uzunluğunu, öğlenin son iki rek'atinin uzunluğu kadar takdir ettik. İkindinin son iki rek'atinin uzunluğunu da bunun yarısı kadar.”"
2636 "Yine Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Öğle namazı başlardı, bu anda bir kimse Baki'ye gider, ihtiyacını görür, sonra abdest alır, gelir ve uzunluğu sebebiyle Resulullah'ın birinci rek'atine yetişirdi.”"
2637 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gece Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kıldım. Öylesine namazı uzattı ki, içimden çirkin bir şey yapmak geçti. “Ne yapmak istemiştin?” diye sordular. Dedi ki: “Oturup O (aleyhissalatu vesselam)'nu terketmeyi düşündüm.”"
2638 "Fadl İbnu'l-Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz ikişer ikişer kılınır. Her iki rek'atte bir teşehhüd vardır. Namazda huşü duyulur (tazarrüda bulunulur), temeskün (tezellül) izhar edilir. Ellerini kaldırırsın.” Şöyle de dedi: “Ellerini, içleri kendi yüzüne dönük olarak Rabbine kaldırır; isteklerini (ısrarla tekrarla söyleyerek) istersin: “Ya Rabbi! ya Rabbi! ya Rabbi!..” Kim bunu yapmazsa namazı eksiktir.”"
2639 "Ammar İbnu Yasir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişi vardır, namazını kılar bitirir de, kendisine namazın sevabının onda biri yazılır. Kişi vardır, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri yarısı yazılır.”"
2640 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “AIIah temizlik olmayan namazı kabul etmez, hıyanetle kazanılan paradan verilen sadakayı da kabul etmez.”"
2641 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “AIIah, sizlerin namazını hades vaki olunca yeniden abdest almadıkça kabul etmez.”"
2642 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti yoktur.”"
2643 "Hz. Enes (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın her namaz için abdest aldığını söylemişti, kendisine: “Siz nasıl yapıyordunuz?” diye soruldu. Şu cevabı verdi: “Aldığımız abdest bozuluncaya kadar bize yetiyordu.”"
2644 "Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü bütün namazları tek abdestle kıldı. Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) kendisine: “Ey Allah'ın Resülü, bugün Şimdiye kadar hiç yapmadığın şeyi yapmış olmalısın?” demişti, şu cevapta bulundu: “Ey Ömer, bunu bilerek yaptım.”"
2645 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Namaz kılarken kimin abdesti kozulacak olursa hemen namazdan çıksın. Eğer cemaatle kılınan bir namazda ise burnunu tutarak ayrılsın.” Burnunu tutmasını emretmesi, cemaate burnu kanamış zannını vermek içindir. Bu davranış, avretin örtülmesi ve kabihin gizlenmesi hususunda bir nevi edebe riayettir."
2646 "İmam Malik merhuma ulaştığına göre, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) namazda iken burnu kanardı, o da çıkar burnunun kanını yıkar, geri döner ve önceki kıldığı namazını (kaldığı yerden) tamamlardı.” Yine Muvafta'nın İbnu'l-Müseyyeb'den kaydettiği bunun aynısı olan bir başka rivayet daha vardır.”"
2647 "İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir kimse son rek'atte oturmuşken daha selam vermeden hades vaki olsa namazı caizdir.”"
2648 "Hz. Mu'aviye (radıyallahu anh)'nin dediğine göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevce-i pakleri Ümmü Habibe'ye -ki kızkardeşidir- sormuştur: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), içerisinde kendisiyle temasta bulunduğu elbise sırtında olduğu halde namaz kılar mıydı?” Ümmü Habibe (radıyallahu anha) şu cevabı vermiştir: “Evet, yeter ki elbisede bir eza (meni bulaşığı) görmemiş olsun!”"
2649 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bizim (kadınların) çamaşırları içerisinde namaz kılmazdı.”"
2650 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığına göre, cünübken içinde terlediği elbise sırtında olduğu halde namaz kılardı.”"
2651 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ashabiyle namaz kılarken aniden nalınlarını çıkarıp sol tarafına koydu. Bunu gören cemaat de derhal nalınlarını attılar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazı tamamlayınca: “NaIınIarınızı niye attınız?” diye sordu. “Seni nalınlarını atarken gördük, biz de kendi nalınlarımızı attık!” cevabını verdiler. “Cebrail (aleyhisselam) bana gelip pislik olduğunu haber verdi (onun için attım). Öyleyse sizler mescide gelirken dikkat edin, nalınlarınızda bir pislik (kazurat) -veya eza demişti- görürseniz onu silin; o, ayağınızda olduğu halde namazınızı kılın.”"
2652 "Behz İbnu Hakim (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Bir gün Hz. Peygamber'e sorarak) dedim ki: “Ey Allah'ın Resülü! Hangi avretimizi açıp, hangi avretimizi örtelim?” “Zevcen ve sağ elinin sahip oldukIarı dışında herkese karşı avretini koru!” cevabını verdi. Ben tekrar: “Ey Allah'ın Resülü, erkekle olursa?” dedim, “Gücün yeterse avretini kimseye gösterme!” dedi. “Kişi tek başına olursa?” dedim. “Kendisine karşı haya edilmeye Allah daha layıktır” dedi.”"
2653 "Ebu Said el'Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir erkek başka bir erkeğin avretine bakmasın, kadın da kadının avretine. Bir erkek aynı örtünün içinde bir başka erkeğe sokulmasın. Kadın da aynı örtünün içinde bir başka kadına sokulmasın.”"
2654 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Çıplaklıktan sakının! Zira sizin yanınızda sadece helaya girdiğiniz zaman ve erkek hanımına sokulunca ayrılan melekler var. Onlardan utanın ve onlara karşı saygılı olun.”"
2655 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri cariyesini veya kölesini veya ücretlisini evlendirdi mi, artık onun avretine bakmasın.”"
2656 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissulatu vesselam) bana: “Ey Ali, dizini çıkarma, ne canlı, ne ölü, başkasının dizine de bakma” buyurdu.”"
2657 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) uyluğu avret addetti.”"
2658 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Omuzunuzu da örtmeyen -veya şöyle demişti bir parçası iki omuzunuzu da örtmeyen- tek parçadan müteşekkil kumaş içerisinde kimse namaz kılmasın.”"
2659 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim tek parçalı kumaş içerisinde namaz kılarsa onu iki omuzu arasında çaprazlasın.” Ebu Davud'un metninde: “(Kumaşın) iki ucuyla omuzunda çapraz yapsın” denmiştir."
2660 "Yine Ebu Hüreyre'nin rivayeti de şöyle gelmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a tek bir kumaş içinde kılınacak namazdan sorulmuştu şu cevabı verdi: “Hepinizin iki parçası var mı?”"
2661 "Ömer İbnu Ebi Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek parça kumaşa sarınmış olarak namaz kıldı. İki ucu omuzlardan çaprazlama geçmişti.”"
2662 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah hayız görenin (kadının) namazını başörtüsüz kabul etmez.”"
2663 "Ubeydullah İbnu'I-Esved el-Havlani -ki Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevce-i pakleri Meymüne (radıyallahu anha)'nin terbiyesinde idi anlatıyor: “Meymüne (radıyallahu anha) üzerinde izar olmaksızın tek entari (dır') ile başörtüsü giyinmiş olduğu halde namaz kılardı.”"
2664 "Muhammed İbnu Zeyd, İbnu Kunfuz'un annesinden yaptığı nakle göre, annesi Ümmü Seleme (radıyallahu anha)'ye “Kadın, hangi giysiler içerisinde namaz kılmalı?” diye sormuştur. 0 da; “Başörtüsü ve ayağın üzerini örtecek kadar uzun entari içerisinde!” diye Cevap vermiştir.”"
2665 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), üzerinde çizgiler olan hamisa kumaşı üzerinde namaz kılmıştı. (Namazdan sonra) çizgilere bir göz attı ve: “Bu hamisa'yı Ebu Cehm İbnu Huzeyfe'ye götürün, onun enbicaniye'sini getirin. Zira bu beni az önce namazda meşgul etti” buyurdu.”"
2666 "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a ipekten mamul bir kaftan hediye edildi. Kaftanı giyip içinde namaz kıldı. Sonra namazdan ayrılıp hemen kaftanı şiddetle çıkarıp attı, sanki kaftandan gayr-ı memnundu: “Bu, muttakilere muvafık düşmüyor!” dedi.”"
2667 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) demiştir ki: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir ucu beni örtmekte olan bir kumaşın diğer ucuyla örtünerek, içinde namaz kıldı.”"
2668 "Hz. Enes (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, büyükannesi Müleyke (radıyallahu anha) hazırladığı bir yemeğe Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ı davet etti. (Efendimiz şeref vererek) yemekten yediler. Sonra: “Kalkın size namaz kıldırayım!” buyurdular. Enes (radıyallahu anh) der ki: “Ben uzun müddettir kullanılmaktan kararmış olan hasırımızı getirdim, üzerine su çiledim. Aleyhissalatu vesselam üzerinde namaza durdu. Ben ve yetim, arkasında saf yaptık, yaşlı (annem) de bizim arkamızda durdu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bize iki rek'at (nafile namaz) kıdırıp, sonra ayrıldı.”"
2669 "Hz. Meymüne (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ben hayızlı halde tam hizasında dururken, namaz kılardı. Secde ettiği vakit bazan elbisesi bana değerdi. Humra üzerinde namaz kılardı.”"
2670 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz çok sıcak günlerde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte namaz kılardık. Biriniz alnını sıcak sebebiyle yere koyamayacak olsa, giysisini serer onun üzerine secde ederdi."
2671 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Koyun ağıllarında namaz kılın. Zira koyunlar mübarek (hayvanlar)dır. Deve damlarında namaz kılmayın, zira onlar şeytanlardandır.”"
2672 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yedi yerde namaz kılmayı yasakladı: “Mezbele (çöplük), meczere (hayvan kesilen yer), makbere (mezarlık), yol geçeği, hammam, deve damı, Beytullahi'l-Haram'ın damının üstü.”"
2673 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dediler: “Allah yahudilere ve hıristiyanlara lanet etsin. Peygamberlerinin kabirlerini mescide çevirdiler.” Ebu Davud'un dışındaki bir rivayette Hz. Aişe'den şu ziyadeye yer verilmiştir: “Eğer bu (endişe) olmasaydı, (Resûlullah'ın) kabri açıkta bulundurulacaktı. Ancak mescid ittihaz edilmesinden korkuldu.”"
2674 "Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle dua buyurdular: “Allahım, kabrimi ibadet edilen bir put kılma” (ve devamla dedi ki): “Nebilerinin kabirlerini mescidler haline getiren bir kavme Allah'ın öfkesi artmıştır.”"
2675 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), beni mezarlıkta namaz kılmaktan menetti. Beni Babil toprağında da namaz kılmaktan menetti (ve şöyle dedi:) “Zira orası mel'undur.” Hattabi der ki: “Bu hadisin senedinde zayıflık olduğu söylenmiştir. Ben alimlerden kimseyi bilmem ki Babil toprağında namaz kılmayı yasaklamış olsun. Hadis(in Resûlullah'a nisbeti) sahih ise, bu yasak sadece, Hz. Ali'nin şahsıyla ilgilidir; böylece, onu Küfe'de maruz kaldığı mihnete (sıkıntılı hadislere) karşı uyarmak istemiştir. (Malum olduğu üzere) Küfe, Babil diyarındadır.”"
2676 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resüllullah (aleyhissalatu vesselam) bineğinin üzerinde iken yönü hangi istikamette olursa olsun tesbih ediyor, (nafile namaz kılıyor, rükü ve secde içinde) başıyla imada bulunuyordu. İbnu Ömer de böyle yapıyordu.”"
2677 "Ebu Davud bir diğer rivayette şu ziyadeyi kaydeder: “Aleyhissalatu vesselam nafile namaz kılmak isteyince, devesini kıbleye çevirir, sonra iftitah tekbiri getir(erek) namaza başlar, sonra bineği nereye yöneltirse yöneltsin, namazını kılardı.”"
2678 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Küre-i arz bana bir mescid ve temiz kılındı. Ümmetimden her kim bir namaz vaktine ulaştımı nerede olursa namazını kılstn.”"
2679 "İbrahim İbnu Yezid et-Teymi (rahimehullah) anlatıyor: “Babamdan mescidin avlusunun kenarında Kur'an öğreniyordum. Bu sırada secde ayeti okumuşsam babam hemen secdeye kapanıyordu. Kendisine: “Babacığım yolda niye secde ediyorsun?” diye sordum... Dedi ki: “Ben Ebu Zerr (radıyallahu anh)'in şöyle söylediğini işittim: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a yeryüzünde inşa edilen ilk mescidin hangisi olduğunu sordum: “Mescid-i Haram” olduğunu söyledi. Ben: “Sonra hangisi?” dedim, “Mescid-i Aksa!” diye cevap verdi. Ben: “İkisi arasında kaç yıl fark var?” dedim. “Kırk yıl!” dedi ve ilave etti: “Arz sana (baştan ayağa) bir mesciddir, öyleyse nerede namaz vaktine ulaşırsan namazını (orada) kıl, çünkü fazilet ondadır (namaz vaktinin girdiği ilk andadır)”"
2680 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Namazlarınızdan bir kısmını evlerinizde kılın, sakın onları kabirlere çevirmeyin!”"
2681 "Müslim'in Hz. Cabir (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir rivayette Aleyhissalatu vesselam şöyle emretmiştir: “Sizden kim namazını mescidde kılarsa namazından bir pay da evi için ayırsın. Zira Allah, evinde kılacağı namaz için dahi bir hayır takdir etmiştir."
2682 "Mu'az İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bağ ve bahçelerde namaz kılmayı da müstehab (sevimli ve hoş) addederdi.”"
2683 "Zeyd İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, namaz kılarken konuşurduk. Öyle ki herkes kendi yanındakine birşeyler söyleyebilirdi. Derken şu ayet nazil oldu: “Allah'ın divanına tam huşü ve taatle durun” (Bakara 238). Böylece süküt etmekle emrolunduk ve konuşmaktan menedildik.”"
2684 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a selam verirdik, O da bize mukabele ederdi. Necaşi'nin yanından döndüğümüz zaman O'na yine (namazda) selam vermiştik, bize mukabeleten selam vermedi. “Ey Alah'ın Resülü, dedik, biz sana vaktiyle namazda selam verirdik, sen de selamımızı alırdın (şimdi niye almıyorsun)?” dedik. Bizi şöyle cevapladı: “Namazda meşguliyet var!”"
2685 "Mu'aviyeİbnu'l-Hakem es-Sülemi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissaltu vesselam) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir Şahıs hapşırdı. Ben: “ Yerhamükallah '' dedim. Cemaattekiler bana bed bed baktılar. Bunu üzerine (kızıp) : “ Vay başıma gelen, niye bana böyle bakıyorsunuz? '' dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namazı bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O'na feda olsun, ben O 'ndan, ne önce ne de sonra, ondan daha iyi öğreten bir muallim görmedim. Allah'a yemin olsun O beni ne azarladı ne dövdü, ne de betimi yıktı; sadece: “Namazda insan kelamından (dünyevi) bir söz münasib degildir, ona uygun olan söz, tesbih, tekbir ve Kur'an kiraatıdır!” dedi. Ben: “Ey Allah 'ın Resulû, dedim, ben cahiliyeden daha yeni çıkmış birisiyim. Allah bize İslam'ı lütfetti ama bizde öyleleri var ki, hala kahinlere geliyorlar, (bu hususta ne tavsiye edersiniz?) '' dedim. “ Sen onlara gitme!'' buyurdu. Ben tekrar: “Bizde (kuşun uçuşuna vs 'ye bakarak) uğursuzluk çıkaranlar da var?'' dedim. Cevaben : “Bu (uğursuzluk zannı) kalplerinde mevcut olan bir (kuruntu)dur. Sakın onları (gayelerine gitmekten) alıkoymasın!'' dedi. Ben: “Bizde, kuma hatlar cizerek fala bakanlar da var? '' dedim. Şu açıklamayı yaptı: “Peygamberlerden biri de (kuma) çizgi çizerdi. Kim çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse isabet eder!'' buyurdu. Ben: “Benim bir cariyem vardı, Uhud ve Cevaniyye taraflarında koyun otlatırdı. Bir gün öğrendim ki bir kurt peyda olmuş ve sürüden bir koyun götürmüş. Ben bir insanoğluyum, herkes gibi ben de öfkelenirim. (Bu hadise yüzünden kızıp) cariyeye bir tokat askettim. (Ravi der ki: Bu sözümü işitince) Resûlullah tokadımı fazla buldu, (yakıştıramadı). “O halde onu azad etmiyeyim mi?” dedim. “Bana bir getir hele!'' dedi. Ben de cariyeyi ona getirdim. Ona : “Allah nerde?” diye sordu. Cariye: “Semada!” diy cevap verdi. Bu sefer: “Ben kimim?” diye sordu. O da: “Sen Resûlullah'sın!'' diye cevap verdi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam: “Onu azad et, çünkü mü'mine'dir” buyurdu.”"
2686 "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) namaza kalktı. Şunu okuduğunu işttik: “Senden Allah'a sığınırım. '' Sonra da üç kere: ''Seni Allah'ın lanetiyle lanetliyorum'' dedi ve sanki bir şey yakalıyormuşcasına elini uzattı. Namazı bitirince: “Ey Allah 'ın Resûlü! dedik, senden bugün daha önce hiç söylemediğin bir şey işittik. Ayrıca ellerini de açtığını gördük? şu cevabı verdi: “Allah'ın düşmanı olan iblis, yüzüme koymak için ateşten bir alev getirdi. Ben de ona, üç kere : “ Eûzu billahi '' dedim. Sonra da: “ Seni Allah'ın eksiksiz lanetiyle lanetliyorum'' dedim, geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu yakalamak istedim. Vallahi kardeşim Süleyman'ın duası olmasa idi, bağlı olarak sabaha erecek ve Medine'nin çocukları onunla oynayacaklardı.''"
2687 "Mu'aykib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) 'a, musalli 'nin secde edeceği yerdeki toprağın düzlenmesinden sual edildi... “"
2688 "Tirmiz i'nin bir rivayetinde hadis şöyledir : “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazda çakıllara dokunup (düzlemekten) sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Mutlaka yapmak zorunda isen bari bir kere yap!”"
2689 "Ebu 'Zerr (radıyallahu anh) 'den Dört İmam'ìn kaydettiği bir rivayette şöyle‚ buyrulmuştur: “Sizden kim namaza durursa, sakın çakıllara değmesin. Zira rahmet, ona karşıdan gelir.”"
2690 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah, kula namazda sağa sola iltifat etmedikçe rahmetiyle yaklaşmaya devam eder. İltifat etti mi ondan yüz çevirir. “"
2691 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah'a namazda sağa sola bakmak (iltifat) hususundan sordum. Şu cevabı verdi: ''Bu bir kapıp kaçırmadır. Şeytan kulun namazından kapar kaçırır.''"
2692 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “İnsanlara ne oluyor da namaz kılarken gözlerini semaya kaldırıyorlar? '' dedi ve bu hususta sert sözler söyledi. Sonra konuşmasını şöyle tamamladı: “Ya bundan vazgeçerler ya da gözleri çıkarılır.”"
2693 "Yine Hz. Enes anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu. vesselam) bana şöyle nasihat etti: “Ey oğulcuğum, namazda sağa sola bakmaktan sakın. Zira o helak olmaktır. Eğer mutlaka yapacaksan bari nafilelerde olsun, farzlarda değil.''"
2694 "Sehl İbnu 'l-Hanzaliyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Sabah namazı için ikamet okundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza başladı. Namazda Şib istikametine bakıyordu. Geceden, Şib'a koruması için bir atlı göndermişti.”"
2695 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mescid-i Kuba 'ya namaz kılmaya gitti. Ensar (radıyallahu anhüm) gelip, namaz kılarken kendisine selam.verdiler. Ben Bilal'e sordum: “Namaz kılarken onların selamına nasıl mukabele ettiğini gördün?'' Bana bizzat göstererek: “Şöyle!'' dedi ve avucunu açıp iç kısmını aşağıya, sırtını yukarıya getirdi.''"
2696 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Tesbih erkeklere, el çırpma kadınlara mahsustur.”"
2697 "Abdullah İbnu' ş-Şhhir (radıyallalu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kıldım. Namazda onun öksürerek boğazını temizleyip (yere attığını ve) sol ayağıyla sürttüğünü gördüm. “"
2698 "Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: “... Sol ayağının altına tükürdü, ayakkabısıyla sürttü.''"
2699 "Ebu Davud'un Ebu Nadra 'dan kaydettiği bir rivayette : “Elbisesine tükürdü, kıvrımları arasında ovaladı” denmiştir."
2700 "Hz. Aişe, (radıyallahu anha) anlatıyor: “Bir gün dışardan geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) odada namaz kılıyordu, kapı da üzerine kapalı'idi. Açmasını istedim, ilerleyip bana açtı. Sonra gerisin geriye namazgahına döndü.'' Hz. Aişe kapının kıble cihetinde olduğunu belirtti.”"
2701 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullalh (aleyhissalatu vesselam): “Namazda iki siyahı yani yılan ve akrebi öldürün'' buyududu.”"
2702 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizim Eflah adındaki kölemizi, secde sırasında (ağzıyla) üfürdüğünü görmştü”Ey Eflah, yüzünü toprakla!” dedi.”"
2703 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda sedl 'i, (sarınmayı) ve erkeğin ağzını örtmesini yasakladı.”"
2704 "Hz. Aişe, (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (alehissalatu vesselam), geceleyin ben önünde, kıbleyle arasında bir cenaze gibi uzanmış yatarken, namaz kılardı. Vitir kılacağı zaman bana da haber verirdi, ben de vitir kılardım.''"
2705 "Sahiheyn'in diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nın yanında namazı bozan şeylerden söz açılmıştı. Bu meyanda köpek, eşek ve kadının da zikri geçti. Aişe (radıyallahu anha): “Bizi yine eşeklere ve köpeklere benzettiniz. Vallahi, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı kıblesiyle arasında yatakta yatar olduğum halde namaz kılarken gördüm. Benim için ihtiyaç hasıl olunca oturup onu rahatsız etmek istemezdim (yatağın) ayak tarafından sıyrılıp çıkardım.''"
2706 "Ebu Davud'da İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) 'dan gelen diğer bir rivayette şöyle denmiştir : “Ben ve Abdulmuttaliboğullarından biroğlan (veya köle) bir eşeğin üzerinde beraber geldik. Resulullah (aleyhissalatu ve vsselam) bu sırada namaz kılıyordu. Oğlan eşekten indi, ben de indim. Eşeği safın ön kısmında bıraktık. Eşeğe aldırma(yıp namaza devam et)ti. Derken yine Abdulmuttaliboğullarıdan iki kız çocuğu gelip safın arasına dahil oldu, buna da aldırmadı. ''"
2707 "Diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz sütresiz olarak namaz kılarsa (önünden geçtiği takdirde) şunlar namazı bozar: Eşek, domuz, yahudi, mecûsi, kadın... Namazın bozulmaması için onun önünden, bunların bir taş atımlık uzaktan geçmesi kifayet eder.” “Bir diğer rivayette şöyle denmişti: “Namazı, (önden geçen) hayızlı kadın ve köpek bozar. “"
2708 "el-Fadl İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi köyümüzde ziyaret etti. O sırada bizim iki küçük köpekle bir dişi eşeğimiz vardı. Bu ikisi önünde bulundukları halde ikndi namazı kıldı. Hayvanları ne azarladı ne de geriye kovaladı.”"
2709 "Kesir İbnu Kesir İbn-i Ebi Veda'a, an bazı ehlihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatmıştır ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı Beni Sehm kapısını takip eden yerde, önünden halk gelip geçerken namaz kılar görmüştür. Bu sırada Resulullah 'la Ka'be arasında bir sütre de mevcut değildir.''"
2710 "Ebu Sa 'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazı hiç bir (harici) şey bozamaz. İmkanınız nisbetinde defetmeye çalışın. Çünkü (bozmak isteyen) şeytandır.''"
2711 "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Kim, kıblesi ile kendi arasına bir bşkasının girmemesine muktedir olursa, bunu sağlasın.”"
2712 "Buhari ' nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir : “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden biri, halka karşı sütre olacak bir şeyin gerisinde namaz kılarken, biri önünden geçmeye kalkarsa ona mani olsun, (beriki haddini bilmeyip) ısrar ederse onunla mücadele etsin. Zira o, (bu haliyle) şeytandır.”"
2713 "Bişr İbnu Sa'id(radıyallahu anh)'in anlattığına göre, kendisini Zeyd İbnu Halid Ebu Cüheym' in yanına göderip: “Musallinin önünden geçen hakkında Resulullah (aeyhissalatu vesselam) 'dan ne işittiğini sordurmuştur. Ebu Cüheym (radıyallhu anh) demiştir ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Eğer musallinin önünden geçen kimse, bu geçişi sebebiyle kendisine gelen günahı bilseydi orada kırk. . . kalması onun için, musallinin önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu.” Ebu 'n-Nadr der ki: “Bilemiyorum ! Efendimiz “kırk gün mü'' dedi, kırk ay mı dedi, kırk sene mi dedi?”"
2714 "Yezid İbnu Nimran (rahimehullah) anlatıyor: “Tebük'de yatalak bir adam gördüm. Dedi ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılarken, ben eşeğin üzerinde olduğum halde önünden geçtim. Bana: “Allah'ım, izini kes!” diye bedduada bulundu. Artık ondan sonra eşek üzerinde (bile) yol alamadım.” Bir rivayette şöyle gelmiştir: “(Resulullah aleyhissalatu vessalam şöyle dedi:) “0 bizim namazımızı kesti, Allah da onun izini kessin.”"
2715 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Uyuyanın gerisinde namaz kılmayın,konuşanın gerisinde de!, buyurdular.''"
2716 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biriniz namaz kılınca,yüzünün karşısına bir şey koysun. Bulamazsa bir değnek koysun. Beraberinde bir değnek de yoksa bir çizgi çizsin. Böyle yaparsa önünden geçen kendisine zarar vermez.” Ebu Davud der ki: “Alimlerden bazısı, çizginin uzunlamasına olacağını, bazısı da hilal gibi enlemesine olacağını söylemiştir.''"
2717 "Tallha İbnu Ubeydillah (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namaz kılarken, önüne semerin arka kaşı boyunda bir şey koydu mu, namazını rahat kılsın, bunun gerisinden geçene aldırmasın.''"
2718 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişi, önüne semer kaşı kadar bir şey bırakmadan namaz kılarsa; (önünden geçtiği takdirde) siyah köpek, kadın, eşek namazını bozar. . . '' Ebu Zerr 'e dendi ki : “Siyahın kırmızıdan, beyazdan farkı nedir? '' Şu cevabı verdi: “Ey kardeşimin oğlu! Sen bana, benim Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorduğum şeyi sordun. Efendimiz: “ Siyah köpek şeytandır'' buyurmuştu. ''"
2719 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bayram günü (namaz) için çıkınca bir harbe alınmasını emrederdi. Harbe, (namaz sırasında) aleyhissalatu vesselam 'ın önüne konur, O da halk arkasında olduğu halde harbeye doğru namaz kılardı. Efendimiz sefer sırasında da böyle yapardı. Bu sünnete ittibaen ümera da harbe kullanır oldu.”"
2720 "Yine İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (bazan) bineğini (sütre olarak) öne koyar, ona doğru namaz kılardı.” Bir diğer rivayette: “Aleyhissalatu vesselam devesine doğru namaz kılardı'' denmiştir."
2721 "Mikdad İbnu'l-Esved (radıyallahu anh) diyor ki : “Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ı çubuğa, direğe ve ağaca karşı namaz kılar vaziyette ne zaman görmüşsem, her seferind‚ onları sağ kaşının veya sol kaşının karşısına almış görmüşümdür. Hiç bir zaman sütresin tam karşısına almadı. “"
2722 "Sehl İbnu Ebi Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Biriniz sütreye karşı namaz kılınca, ona yakın olsun, ta ki şeytan namazını bozmasın.”"
2723 "Ebû Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kızı Zeyneb 'in kerimesi olan torunu Ümame 'yi omuzunda taşıdığı halde halka namaz kıldırırdı. Secdeye varınca çocuğu (yana) bırakır, kıyam için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.''"
2724 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri namaz kılarken uyuklayacak olursa, uykusu gidinceye kadar hemen yatsın. Zira, uyuklayarak namaz kılanınız, istiğfar ederken kendi nefsine sebbetmeye kalkar da farkında olmaz.”"
2725 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın anlattığına göre, Abdullah İbnu'l-Haris'i, -saçını arkadan topuz yapmış olduğu halde- namaz kılarken görmüş, arkasında durup, topuzu çözmeye başlamış, öbürü de kımıldamayıp, ona imkan tanımıştır. İbnu'l-Haris namazını bitirince, İbnu Abbas 'a gelip: “Benim saçımla niye ilgilendin?” diye sormuş, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) şu cevabı vermiştir: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'dan işittim, demişti ki: “Böylesinin misali, kolları arkasından bağlı olduğu halde namazını kılan kimsenin misalidir. ''"
2726 "Ebu Sa'id el-Makberi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın azadlısı Ebu Rafi', Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma) 'ye uğradı. Hasan, örgülerini ensesinde topuz yapmış olduğu halde kalkmış namaz kılıyordu. Ebu Rafi ' topuzunu çözdü. Hasan (radıyallahu anh) öfkeyle ona baktı.Ebu Rafi ' (radıyallahu anh): “Ökelenme, namazına devam et, çünkü ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “Bu, şeytan'ın minderi, yani oturma yeridir'' dediğini işitmiştim (de onun için çözdüm) '' dedi. ''"
2727 "Abdullah İbnu Muhammed İbni Ebi Bekr (rahimehullah) anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha)' nin yanında idik. Yemeği getirildi. Derken Kasım İbnu Muhammed namaza kalktı, Hz. Aişe: “Resulullah (alehissalatu vesselam) 'ın şöyle söylediğini işittim '' dedi: “Yemeğin yanında namaz kılınmaz, iki habisin (yani büyük ve küçük abdestin) sıkışmasında da kılınmaz. ''"
2728 "Abdullah İbnu'l-Erkan (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre: “... Halka imamlık yapıyordu. (Bir seferinde) ikamet getirilmişti. Bir adamın elinden tutup öne sürdü ve: “Resulullah (aeyhissalatu vesselam) 'ın: “Namaz başlarken birinizin hela ihtiyacı gelirse, önce helaya gitsin! ''dediğini işittim dedi,''"
2729 "Abdullah İbnu Malik İbnu Büheyne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazının ilk iki rekatini tamamlamıştı (oturması gerektiği halde oturmadan) kalktı. Namazı bitirince iki (ziyade) secde daha yaptı, ondan sonra selam verdi. ''"
2730 "İbnu Mes'üd (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namaz kılarken üç mü kıldım dört mü kıldım diye şüpheye düşersen,eğer zann-ı galibin dört ise hemen teşehhüd yap, sonra sen daha otururken ve selam vermemişken iki secde daha yap; sonra aynı şekilde teşehhüd oku, sonra selam ver.” Ebu Davud der ki: “Bu, İbnu Mes'ud'dan rivayet edilmiştir. Alimlerden kimse bunu Resulullah 'a nisbet etmedi. ''"
2731 "Ebu Sa'idi 'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namazında, iki mi kıldım, üç'mü kıldım diye şekke düşerse, şekki atsın, yakin kesbettiği hususu esas alsın,sonra da selam vermezden önce iki secdede bulunsun. Eğer (bu kıldığı ile) beş rekat kılmışsa namazını onunla (sehiv secdesiyle) çift yapmış olur. Dördü tam kılmış idiyse, o iki secdesi, şeytanın burnunu sürtme olur.”"
2732 "Abdurrahman İbnu Avf (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz namazıda yanılır da bir mi iki mi kıldığını bilemezse, namazını bir üzerine bina etsin; iki mi üç mü kıldığını bilmezse iki üzerine bina etsin; üç mü dört mü kıldığını bilmezse üç üzerine bina etsin, sonra da selam vermezden önce iki (ziyade) secde yapsın..''"
2733 "Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazın ikinci rekatında selam verip bitirdi. Zülyedeyn (radıyallahu anh) kendisine: “Ey Allah'ın Resûlü, namaz kısaldımı yoksa unuttunuz mu? '' diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Zülyedeyn doğru mu söylüyor? '' diye sordu. Herkes: “Evet!'' diye cevap verdi. Resul-i Ekrem (aleyhissaltu vesselam) de iki rek 'at daha kıldı, sonra selam verdi, sonra tekbir getrip iki secde daha yaptı Bu iki secde diğer secdelerinin uzunluğunda idi veya biraz daha uzundu. Sonra namazdan kalkatı. “"
2734 "Bir rivayette şöyle gelmiştir: “(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle ve ikindi namazlarından birini iki rek'at kılmıştı. -Muhammed İbnu Sirin der ki: “Zann-ı galibime göre bu, ikindi namazı idi. Sonra selam verdi.Sonra mescidin ön kısmındaki kütüğe gitti. Elini üzerine koydu, (yüzünde öfke okunuyordu). Cemaatte Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer de vardı. Bunlar, (namazda yapılan eksiklikten) Efendimize söz etmekten (hicab edip) korktular. Cemaatin çabuk çıkanları: “(Ey Allah'ın Resûlü!) namaz kısaldımı?'' diye sordular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın Zülyedeyn dediği bir zat da: “Ey Allah 'ın Resûlü! Namazmı kısaldı, siz mi unuttunuz? '' dedi. “Ne ben unuttum, ne de namaz kısaldı” cevabını verdi. Ama Zülyedeyn tekrar: “Hayır (farkında değilsiniz), unuttunuz!'' (dedi). Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam kalktı iki rek'at daha kıldı, sonra selam verdi. Sonra tekbir getirdi, tıpkı diğer secdeleri gibi -veya biraz daha uzun olmak üzere- (sehiv için) secde yaptı, sonra başını kaldırdı tekbir getirdi, sonra başını koydu tekbir getirdi, peşinden önceki secdesi gibi veya daha uzun- (sehiv için ikinci defa) secde etti, sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi, (oturup teşehhüd okudu ve selam vererek namazı tamamladı). ''"
2735 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılmıştı. Namazda (unutarak) ziyade veya noksanda bulundu. Kendisine: “ Ey Allah 'ın Resûlü! Namazda (yeni bir durum mu) hasıl oldu) ? '' diye soruldu. “Bunu niye sordunuz? '' diye O da merak etti. “Şöyle şöyle kıldınız '' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hemen dizlerni bükerek kıbleye yöneldi ve iki adet sehiv secdesinde bulundu, sonra selam verdi ve yüzünü bize çevirerek: “Şayet namazda yeni bir şey hasıl olsaydı ben size haber verirdim. Ancak ben bir beşerim, sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum. Öyleyse bir şey unutursam bana haber verin. Biriniz namazında şekke düşecek olursa doğruyu araştırsın ve onun üzerine, kalanı bina etsin, sonra da iki (sehiv) secdesi yapsın '' dedi. ''"
2736 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “İmam, (yanılarak ikinci rek'atte oturacağı yerde müteakip) rek'ate kalkmaya teşebbüs eder ve tam doğrulmadan hatırlarsa, hemen otursun. Tam kalkıp doğrulmuşsa artık (geri dönüp) oturmasın, namazın sonunda sehiv secdesi yapsın:”"
2737 "İmam Malik (rahimehullah)'a ulaştığına göre, Resulullalh (aleyhissalatu vesselam): “Ben de unuturum veya sünnet koymak için unutturulurum” buyurmuştur. ''"
2738 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), içerisinde secde ayeti olan sureyi okur, (ayetler geldikçe) secde ederdi, biz de secde ederdik. Öyle ki (izdiham sebebiyle) namaz dışı vakitlerde alnımızı koyacak secde yeri bulamadığımız olurdu.”"
2739 "Rebi'a İbnu Abdillah (rahimehullah) 'ın anlattığına göre: “Hz. Ömer (radıyallahu anh) cuma günü, minber üzerinde (hutbe verirken) Nahl suresini okumuş, secde ayetine gelince, minberden inip secde yapmış, halk da onunla birlikte secdeye kapanmıştır. Müteakip cum'ada da (aynı şekilde) aynı sureyi okumuş, secde ayetine gelince: “Ey insanlar, biz secde ayetlerine uymuyoruz. (Bunlar okununca) kim secde ederse isabet eder, kim de secde etmezse üzerine günah yoktur'' der ve Hz.Ömer (radıyallahu anh) secde etmez. “ Buhari 'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Allah, secdeyi dilemezsek farz etmemiştir. ''"
2740 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ademoğlu secde ayeti okur ve secde ederse şeytan ağlayarak ayrılır ve: “Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi ve secde etti, mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emrolundum ama ben itiraz ettim, benim için de ateş var '' der. ''"
2741 "Ebu Temimeti 'l-Hüceymi anlatıyor: “Ben sabah namazından sonra vaa 'z u nasihat ediyordum, bu esnada secde (ayeti okuyor ve secde) ediyordum. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) beni yasakladı. Ama ben O'nu dinlemedim. O çü sefer yasaklamayı tekrarladı. Sonra dönüp: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın arkasında namaz kıldım. Hz.Ebu Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile de namaz kıldım. Onların hiçbiri güneş doğuncaya kadar secde yapmazlardı '' dedi. ''"
2742 "Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana Kur'an dan onbeş secde ayeti okuttu. Bunlardan üçü Mufassal surelerdedir. Hacc sûresinde de iki secde ayeti var.”"
2743 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Sad sûresi azaimi sücûd'dan değildir. Nitekim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ı o sûrede secde edip: “Davud (aleyhisselam) bu secdeyi tevbe secdesi olarak yaptı, biz ise şükür olarak yapıyoruz!” dediğini işittim.”"
2744 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Vennecmi suresini okudu ve secde-i tilavette bulundu, beraberindekiler de secde ettiler. Ancak, aralarında bulunan Kureyşli bir ihtiyar yerden bir avuç toprak alarak alnına götürdü ve:”Bu bana yeter'' dedi. İbnu Mes 'ud der ki: “Ben sonra bu herifin kafir olarak öldürüldüğünü gördüm. Bu Ümeyye İbnu Halef'di. ''"
2745 "Zeyd İbnu Sabit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'a Vennecmi suresini okudum, bunda secde etmedi. ''"
2746 "Ebu Seleme, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'den naklettiğine göre, Ebu Hüreyre İza 's-Semaun-şakkat suresini okudu ve secde etti. Ben kendisine: “Ey Ebu Hüreyre seni secde eder görmüyor muyum! '' dedim. Bana: “Resulullah 'ı secde eder görmemiş olsaydım ben de secde etmezdim ! '' cevabını verdi. “"
2747 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalatu veam) 'la İza's-Semaun-şakkat suresinde ve İkra ' bismi Rabbikellezi halaka suresinde secde ettik.''"
2748 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine 'ye (hicretle) geldiği günden beri mufassal surelerden hiç birinde secde etmemiştir” dedi."
2749 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissaltu vesselam), geceleyin yaptığı tilavet secdelerinde şöyle derdi: “Yüzüm, kendisini yaratan (maddi ve manevi çeşitli cihazlarla teçhiz, tezyin ve) tasvir eden, ilahi güç ve kudretiyle onda işitme ve görme duyguları açan Zat'a secde etti.”"
2750 "Tirmizi'nin.İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) 'dan yaptığı bir rivayette şu ziyade gelmiştir: İbnu Abbas der ki: “Bir adam gelerek dedi ki, “Ey Allah 'ın Resûlü! gece uyurken rüyamda kendimi gördüm. Sanki ben bir ağacın arkasında secde yapıyorum. Ben secde yaptım, secdem üzerine ağaç da secde yaptı. Onun şöyle söylediğini işittim: “ Allah 'ım, secdem sebebiyle bana sevab yaz, onun hürmetine günahımı dök, onu senin nezdinde bana azık yap. Kulun Davud'dan kabul ettiğin gibi, onu benden kabul et. “ İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) der ki: “Bundan sonra, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın secde ayeti okuduğunu, (tilavet secdesi sırasında) o adamın kendisine, ağacın sözü olarak haber verdiği duanın aynısyla dua ettiğini işittim.”"
2751 "Hz. Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sürûlu bir hadiseyle veya sürûr veren bir hadiseyle karşılaşınca Allah'a şükretmek üzere secde ederdi.”"
2752 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Mekke 'den çıktık, Medine 'ye gitmeyi arzu ediyorduk. Yolun bir yerine (Azvera 'ya) ulaşınca, aleyhissalatu vesselam ellerini kaldırıp Allah 'a dua etti ve secdeye kapandı. Uzun müddet öyle kaldı. Sonra kalkıp yeniden ellerini kaldırdı, bir müddet (öyle kaldı). Sonra tekrar secdeye kapandı. Bu şekilde üç kere secde yaptı. Sonra dedi ki: “ Ben Rabbimden talepte bulundum ve ümmetime şafaat ettim.Rabbim, ümmetimin üçte birini bana verdi. Ben de Rabbim için şükür secdesine kapandım. Sonra başımı yerden kaldırıp, ümmetim lehinde tekrar (mağrifet için) talepte bulundum, bana ümmetimin üçte birini daha verdi, ben de Rabbime şükür secdesinde bulundum. Sonra başımı kaldırdım ümmetim için tekrar talepte bulundum, bana ümmetimin son üçte birini de verdi, ben de Rabbime şükür secdesine kapandım.”"
2753 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı evinde ve çarşıda (iş yerinde) kıldığı namazından yirmibeş kat fazladır. Şöyle ki, abdest alınca güzel bir abdest alır, sonra mescide gider, evinden çıkarken sadece mescid gayesiyle çıkmıştır. Bu sırada attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir günahı affedilir. Namazı kıldı mı, namazgahında olduğu müddetçe melekler ona rahmet okumaya devam ederler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz buna rahmet et, merhamet buyur.” “Sizden herkes, namaz beklediği müddetçe namaz kılıyor gibidir.”"
2754 "Sahiheyn 'in İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cemaatle kılınan namaz, ayrı kılınan namazdan yirmiyedi derece üstündür.”"
2755 "Ebû Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: “ Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Namazda en çok sevap alan kimse, en uzak olanlarıdır, yürüme yönüyle en uzaktan gelenler, imamla kılıncaya kadar namazı bekleyen kimse, hemen kılıp sonra da uyuyandan daha çok sevaba mazhardır.”"
2756 "Hz. Osman (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan işittim şöyle diyordu: “Kim yatsıyı bir cemaat içinde kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur, kim de sabah namazını bir cemaat içinde kılarsa sanki gecenin tamamını namazla geçirmiş gibi olur.”"
2757 "Ubey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam vardı. Mescide ondan daha uzakta oturan birini bilmiyordum. Namazları da hiç kaçırmıyordu. Kendisine: “Bir eşek alsan da karanlık veya sıcak zamanlar'da binsen! '' denilmişti, şu cevapta bulundu: “Evimin mescide yakın olması beni memnun etmez. Ben mescide kadar yürümelerimin, sonra da aileme dönüşlerimin sevab olarak yazılmasını diliyoum. '' Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (adamın bu sözünü işitince): “Allah Teala hazretleri bu isteklerinin hepsini yerine getirdi '' buyurdu.''"
2758 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ama bir zat gelerek: “Ey Allah 'ın Resulü! Beni mescide kadar getirecek bir rehberim yok!'' diyerek Aleyhissalatu vesselam 'dan namazı evinde kılmak için) ruhsat istedi. (O da izin verdi.) Adam geri dönünce, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu çağırtarak: “Ezanı işitiyor musun?'' diye sordu. Adam: “Evet! '' deyince: “Öyleyse icabet et'' dedi (ve evde kılmaya izin vermedi). ''"
2759 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim, müezzini işitir ve kendini engelleyen bir özrü olmadığı halde cemaate katılmazsa, kıldığı namaz (kamil bir sevapla) kabul edilmez.” “(Ey Allah 'ın Resulü!) denildi, meşru özür nedir? “ “ Korku veya hastalıktır! '' buyurdu. . ''"
2760 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Münafıklara en ağır gelen namaz yatsı namazıyla sabah namazıdır. Eğer bu iki namazdaki hayrın ne olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa onları kılmaya gelirlerdi. Nefsimi kudret eliyle tutan Zat'a kasem olsun! Ezan okutup namaza başlamayı, sonra halkın namazaını kıldıması için yerime birini bırakmayı, sonra da beraberlerinde odun desteleri olan bir grup erkekle namaza gelmeyenlere gitmeyi ve evlerini üzerlerine yıkmayı düşündüm.”"
2761 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben (cemaatimizi tedkik edince) gördüm ki, namaz(ı beraber kılmak)tan, sadece herkesçe malum münafıklarla hastalar geri kalmaktaydı. Öyle ki iki kişinin arasında yürüyebilecek durumda olan hastalar bile namaz için (mescide) geliyordu. '' İbnu Mes 'ud devamla dedi ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize süneni Hüda'yı göstermişti. Sünen-i Hüda 'dan biri de içerisinde ezan okunan mescidde namaz kılmaktı.''"
2762 "Ebu Dvud 'daki rivayette şu ziyade var: “...Sizden her birinizin evinde mutlaka bir mescid var. Eğer namazı evlerinizde kılıp mescidlerinizi terkederseniz Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkedince de küfran-ı nimete. düşmüş olursunuz.”"
2763 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'dan gündüz oruç tutan, gece de namaz kılan ve fakat cemaate ve cumaya gelmeyen bir kimse hakkında sorulmuştu : “Bu ateş ehlindendir!” diye cevap verdi.”"
2764 "Ümmü 'd-Derda (radıyallahu anha) anlatıyor: “Ebu 'd-Derda (radıyallahu anhüma) ökeli halde yanıma geldi. Kendisine: “Niye öfkelendin?'' diye sordum. Şu cevabı verdi : “Vallahi, Muhammed (aleyhissalatu vesselam) 'in işinden bir şey anlamıyoum. Bildiğim tek şey cemaat halinde namaz kılmalarıdır. ''"
2765 "Itban İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah 'ın Resûlü dedim, seller benimle kabilemin mescidi arasına engel çıkarıyor. İstiyorum ki evime kadar şeref verip bir yerde namaz. kılsanız da orayı mescit yapsam!'' “(İnşaallah bir ara) geleyim!'' buyurdular. Beraberinde Hz. Ebu Bekr olduğu halde huzuruyla evimizi şereflendirip (izin isteyerek içeri girdiği) zaman ilk iş olarak, “Nerede namaz kılmamı istersin? '' diye sordu. Evin bir köşesini işaret ederek (yer gösterdim. Orada) namaza durdu. Biz de arkasından safyaptık. Bize iki rek'at (nafile) namaz kıldırdı.”"
2766 "İbnu Ömer (radıyallalhu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sefer sırasında, soğuk veya yağmurlu gecelerde müezzine (ezan sırasında) şöyle söylemesini de emrederdi: “Dikkat! namazlarınızı yerlerinizde kılacaksınız!”"
2767 "Itban İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cemaate, Kitabullah'ı en iyi okuyan kimse imam olur. Eğer kıraatte (okumada) herkes eşitse, sünneti en iyi bilen; sünneti bilmede eşitseler, hicret etmede evvel olan; hicrette de eşitseler, yaşca büyük olan imam otur. Kişi misafir olduğu evin sahibine veya (emri altında çalıştığı) sultanı na imamlık yapmasın, ev sahibinin baş köşesine izni olmadan da oturmasın.”"
2768 "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ (Namaz kılacaklar) üç kişi iseler içlerinden biri imam olsun. İmamlığa ehak olan akra' (Kur'an-ı Kerim'i daha iyi okur) olandır. . ''"
2769 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizin için hayırlınız ezan okusun, kurra olanınız da imam olsun. ''"
2770 "Amr İbnu Selime (radıyallahu anh) anlatıyor “Ben altı veya yedi yaşımda iken kendi kavmime imamlık yaptım. O zaman ben, aralarında Kur 'an 'ı en çok bilen kimseydim. “"
2771 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “İlk muhacirler geldlği zaman, Resulullah (aleyhlssalatu vesselam) gelmezden önce, Kuba 'da (Usbe adında) bir menzile indiler. Onlara Ebu Huzeyfe 'nin azadlısı Salim imamlık yapıyor idi. O, Kur'an'ı ezbere bilmede herkesten ileriydi.”"
2772 "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nin anlattığına göre: “Kendisine kölesi Zekvan, Mushaf'ın yüzünden okuyarak imamlık yapıyordu. ''"
2773 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), İbnu Ümmi Mektum 'u ama olduğu halde, halka imamlık etmesi için (sefere çıkarken) yerine halef tayin etti.”"
2774 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Muaz (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile yatsıyı kılar, sonra kavmine döner, bu namazı onlara kıldırırdı. “"
2775 "İbnu Amr İbnu'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Üç kişi vardır, Allah onların namazını kabul etmez: 1) Kendisini sevmeyen kimselere imam olan; 2) Namaza arkadan gelen, yani vakti çıktıktan sonra gelen; 3) Köleyi azad ettikten sonra tekrar köle kılan.”"
2776 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Üç kişi vardır ki, onların namazları kulaklarını öte geçmez: 1) Dönünceye kadar, kaçan köle. 2) Geceyi, kocası kendisine dargın olarak geçiren kadın. 3) Kavminin nefret ettiği imam. ''"
2777 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte namaz kılar, sonra gelir, kavmine imamlık yapardı. Bir gece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte yatsıyı kıldı. Sonra kavmine geldi ve onlara imamlık yaptı ve Bakara suresiyle kıraate başladı. Bir adam cemaatten ayrılarak selam verdi. Namazını tek başına kılarak çekip gitti. Adama: “Ey falan, nifak mı çıkarıyorsun? '' dediler. Adam: “Vallahi hayır, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'a gidip (Mu 'az 'ın yaptığını) haber vereceğim '' dedi. Yanına varıp: “Ey Allah 'ın Resûlü, biz sulama devesi besleyen insanlarız. Gündüz çalışırız. Muaz sizinle yatsıyı kıldı. Sonra bize gelip Bakara sûresi ile namaz kıldırmaya başladı '' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mu'az'a yönelerek: “Ey Mu'az, sen fitneci misin? Veşşemsi ve duhaha'yı, Vedduha'yı, Velleyli iza yağşa'yı, Sebbeha's-me Rabbeke'l-a'la'yı oku” buyurdu. “"
2778 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kim halka namaz kıldırırsa namazı(kısa) tutsun. Zira cemaatte zayıf, sakat, hasta ve ihtiyaç sahibi vardır. Müstakil kılınca dilediği kadar uzatsın.”"
2779 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ben, uzun tutmak arzusuyla namaza başlarım. (Namazı kıldırırken) bir çocuk ağlaması kulağıma gelir, çocuğun ağlamasından annesinin duyacağı elemi bildiğim için namazı uzatmaktan vazgeçerim.”"
2780 "İbnu Ebi Evfa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğlenin birinci rek'atinin kıyamını, kulağına ayak sesi gelmeyinceye kadar uzatırdı.”"
2781 "Yine Ebu Davud 'un Salim İbnu Ebi 'n-Nadr'dan bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Mescidde namaz için ikamet okununca, (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemaati az görürse oturur, (bekler)di. Kalabalık görürse kıldırırdı.”"
2782 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam, farz-kıldığı yeri değiştirmeden aynı yerde nafile namaz kılmamalıdır.''"
2783 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selam verince yerinde bir miktar kalırdı. Allah bilir ya, bizim görüşümüze göre O nun kalışı, kadınların erkeklerden önce çıkmalarını sağlamak içindi. “"
2784 "Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Üç şey vardır, onları yapmak kimseye helal olmaz: “Kişi bir kavme imamlık yapar, sonra da sadece kendisi için dua eder, cemaatini dua dışı bırakır; bunu yapan onlara ihanet eder. Kişi, izin almazdan önce bir evin içine bakamaz, bunu yapan ev halkına ihanet eder. Kişi küçük abdestine sıkışmış iken hafifleyinceye kadar namaz kılamaz.”"
2785 "Ebu Mes 'ûd el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda omuzlarımıza eliyle dokunur ve: “Düzgün olun, karışık durmayın, sonra kalblerinize de karışıklık ve ihtilaf girer. Hemen arkama, sizden akıl ve dirayet sahibi olanlar dursun. Sonra tedricen bunları takibedenler, sonra da onları takibedenler dursun” derdi. '' Ebu Mes 'ud ilave eder: “Bugün sizler ihtilafta çok ilerisiniz.''"
2786 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Benim hemen arkama sizden akıl ve dirayet sahipleri dursun. Sonra onları takip edenler, sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenler dursun. Çarşıların karışıklığından sakının. ''"
2787 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleylhissalatu vesselam) ile birlikte (birgece) namaz kıldım. Soluna duruvermiştim, perçemimden tutarak sağına koydu.”"
2788 "Alkame ve el-Esved dediler ki: “İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) 'un yanına girmek için kendisinden müsaade istedik. Bize izin verdi. Sonra kalkıp ikimizin arasında namaz kıldı. Sonra da: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın böyle yaptığını gördüm '' dedi. ''"
2789 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Erkeklerin teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En kötüsü de en son saftır. Kadınların teşkil ettikleri safların en hayırlısı en son saftır, en kötüsü de en öndekidir.”"
2790 "Nu 'man İbnu Beşir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah kalplerinize muhalefet atar -veya yüzlerinize. . .” -demişi.''"
2791 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Saflarınızı düzgün kılın, zira safların düzeltilmesi namazın kemalini(i sağlayan şartlar)dandır.''"
2792 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Safları düz kılın, omuzları bir hizaya getirin, aradaki boşlukları kapatın, kardeşlerinizin (sizi düzeltmeye çalışan) ellerine karşı nezaketli olun. Arada şeytan gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah ona kavuşur. Kim de saftan koparsa Allah da ondan kopar.''"
2793 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizin en hayırlınız, namazda omuzları en yumşak olandır. ''"
2794 "Vabisa İbnu Ma 'bed (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adam gördü, safın gerisinde tek başına namaz kılıyordu. Ona namazını yeniden kılmayı emretti.”"
2795 "Ebu Sa 'id (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ashabında bir gerileme görmüştü: “İlerleyin bana uyun. Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir kavim gerilemeye devam eder eder de Allah da onları geriletiverir '' buyurdu. ''"
2796 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ Meleklerin Rabbleri indinde saf tutmaları gibi siz de saf tutmaz mısınız?” Biz: “Melekler nasıl saf tutarlar? '' dedik. “Onlar dedi, ön safları tamamlarlar ve safda muntazam dururlar.”"
2797 "Ebu Hüreyre (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Eğer birinci safta ne olduğunu bilseydiniz, mutlaka kur'a çekilirdi.”"
2798 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “İmam, kendisine uyulmak için meşru kılınmıştır. Öyleyse o tekbir getirdi mi siz de tekbir getirin. Rükûya gidince siz de rükûya gidin. “Semi'allahu li-men hamideh” (Allah kendisine hamdedeni işitir) deyince “Allahümme Rabbena leke'l-hamd'' (Ey rabbimiz hamdler sanadır) deyin. O ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılın, oturarak kılarsa siz de hepiniz oturarak namaz kılın.''"
2799 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri, rüku ve secdede başını imamdan önce kaldırdığı zaman Cenab-ı Hakk'ın, (Kıyamet günü) başını eşek başına veya sûretini eşek sûretine çevire(rek dirilte)ceğinden korkmaz mı? ''"
2800 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) şunu söylemiştir: “Başını imamdan önce kaldırıp indiren kimsenin alnı şeytanın elindedir. ''"
2801 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kılarken, o “semi'allahu li-men hamideh” deyince, bizden kimse, Resulullh (aleyhissalatu vesselam) alnını yere koyuncaya kadar, sırtını eğmezdi. “"
2802 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir kimse, namazdan tek rek'ati imamla kılabilmişse, namazın tamamını beraber kılmış gibi olur. ''"
2803 "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Siz namaza gelince biz secdede isek hemen secdeye katılın, fakat onu (rek'at veya başka) bir şey saymayın, tek rek'ate kavuşan namaza kavuşmuş sayılır. ''"
2804 "Muvatta'nın rivayetinde şöyledir: “Rek'ate kavuşan secdeye kavuşur. Kim Fatiha'ya yetişemezse, pek çok hayrı kaçırmış demektir."
2805 "Hz. Ali ve Hz. Mu'az (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Siz mescide geldiğinizde (cemaatle namaza başlanmış ise), imam (kıyam, rükû, secde, kuûd) hangi hal üzere olursa olsun hemen uyun ve yapmakta olduğunu yapın.''"
2806 "Hemmam İbnu'l-Haris anlatıyor: “Huzeyfe (radıyallahu anh) Medain şehrinde yüksekçe bir yerde durarak cemaate imam olmuştu. Ebu Mes 'ud kamisinden tutarak onu çekti. Namazdan çıkınca, Ebu Mes'ud: “İnsanların bundan men edildiklerini bilmiyor musun?” dedi. Öbürü: “Evet, ancak siz beni (gömleğimden tutup) çekince hatırladım!'' dedi.''"
2807 "Ebu Hazım İbnu Dinar (rahimehullah) anlatıyor: “Sehl İbnu Sa'd'a bir grup insan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) 'in minberinin hangi ağaçtan yapıldığı hususunda münakaşa etmek üzere geldiler. Sehl: “Ben onun hangi ağaçtan yapıldığını, kimin yaptığını, Efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın hangi gün üzerine oturduğunu biliyorum!'' dedi ve açıkladı: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ensardan falanca kadına bir adam gönderdi: “Marangoz kölene söyle, bana ahşaptan münasib bir şey yapsın da üzerine çıkıp halka hitabette bulunayım'' dedi. Köle de O'na şu üç basamaklı şeyi imal ediverdi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun şu yere konmasını emretti. Mezkur minber, el-Gabe'nin ılgın ağacından yapılmıştı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minberin üzerine çıkıp namaza durdu ve tekbir getirdi, cemaat de O 'nunla birlikte arkasından tekbir getirdi. Sonra nükûya gitti, sonra geri geri gelerek minberden indi ve minberin dibinde secde yaptı, sonra namazdan çıktı, sonra halka yöneldi ve: “Ben bunu, bana uymanız ve namazımı bilmeniz için yaptım” buyurdu."
2808 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geceleyin duvarları alçak olan hücresinde namaz kılardı. Halk bu sebeple aleyhissalatu vesselam'ın karaltısını (sülüetini) görürdü. Böylece onlar da kalkıp geceleyin, O 'na uyarak O'nunki gibi namaz kıldılar. Sabah olunca bu durumu konuştular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikinci gece de kalktı, halk da aynı şekilde yaptı. Üçüncügece de aynı şey tekerrür etti. Bundan sonra Resulullah oturdu ve çıkmadı. Sabah olunca durumu medar-ı bahs ettiler, sebebini sordular. Efendimiz şu cevabı verdi: “Gece namazının sizlere farz olmasından korktum.''"
2809 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkametin okunduğunu duydunuz mu namaza yürüyün. Sakin ve vakûr olmayı unutmayın. Sakın koşuşmayın. Yetiştiğiniz yerden kılın, kaçırdığınız kısmı tamamlayın.”"
2810 "Esma Bintu Ebi Bekr (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, kadınlara diyordu ki: “Sizden kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, erkekler başlarını kaldırıncaya kadar başını yerden kaldırmasın, böylece erkeklerin avretlerini görmekten korunmuş olur.''"
2811 "Ubadetu 'bnu 's-Samit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, içinde Kur'an ın cehren okunduğu bir namaz kıldırdı. Namazda kıraatta bir iltibasta bulundu. Namazdan çıkınca yüzünü bize çevirdi ve: “ Kıraatı cehren okuduğum zaman siz de okuyor musunuz? '' diye sordu. Bazılarımız: “Evet bunu yapıyoruz !'' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Sakın ha! Ben kendi kendime: “Kim, ben okurken okuyarak benden okumayı kapmaya çalışıyor?” diyordum. Kur'an'ı cehren okuduğum zaman, Kur'an'dan Fatiha hariç hiçbir şeyi okumayın!” buyurdular. “"
2812 "İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle namazına durdu. Bir adam da arkasında Sebbihisme Rabbike'l A'la sûresini okumaya başladı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca: “Kimdi okuyan?” diye sordu. Adam: “Bendim! '' dedi. Bunun üzerine: “Hakikaten anladım ki biriniz bunu benden cezbedip aldı.''"
2813 "Müsevver İbnu Yezid el-Maliki (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda (cehri olarak) kıraatte bulunuyordu. Birkısmı okumayı terketti. (Namazdan sonra, cemaatten) bir adam: “ Allah 'ın Resûlü, şu şu ayetleri okumayı terkettiniz!'' dedi. Resulullah: “ Niye bana hatırlatmadın? '' buyurdular.'' Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: “(Adam). . . ben onların neshedildiğini zannetmiştim. ''"
2814 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ey Ali, namazda (takılırsa) imamı açma!”"
2815 "Bişr İbnu Mahcan babasından anlattığına göre, babası (Mahcan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın meclisinde idi. O sırada namaz için ezan okundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalktı, namaz kıldı ve döndü. Mahcan hala yerindeydi. “Herkesle beraber namaz kılmana mani olan şey nedir, sen müslüman değil misin?” diye sordu. Mahcan: “Elbette müslümanım, ancak ben ailemle namazımı kılmıştım! '' dedi. Efendimiz: “Mescide geldiğin zaman namaza kalkılırsa kılımış bile olsan cemaatle birlikte sen de kıl!” buyurdu.”"
2816 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığın göre, bir adam kendisine sordu: “Ben evde namazımı kılıp sonra da imamla namaza yetişiyorum; onunula da namaz kılayım mı?,'' “Evet! '' deyince adam tekrar. sordu: “Peki, bunlardan hangisini (farz olan) namazım yapayım ? '' “Bu senin elinde mi? dedi, bu Allah'a kalmışıtır, dilediğini (asıl farz olan) namazın yerine sayar!”"
2817 "Süleyman Mevla Meymûne 'nin İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) 'den naklettiğine göre, İbnu Ömer şunu anlatmıştır: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Bir günde aynı namazı iki sefer kılmayın.”"
2818 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) diyordu ki: “Kim akşamla sabahı kılar sonra da bu namazlarda imama yetişirse, onlara dönmesin. ''"
2819 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Namaz için ikamet okununca farzdan başka namaz yoktur (kılınmaz). ''"
2820 "Rebi'a İbnu Ebi Abdirrahman (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), mescide geldiği vakit, cemaat namazı kılmış ise hemen farza başlardı, ondan önce başka namaz kılmazdı.”"
2821 "Abdullah İbnu Amr İbni 'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İmam namazı kılıp teşehhüdü tamamladıktan sonra, selam vermezden önce hades vaki olsa (yani abdesti bozulsa), namazı tamamlanmıştır, namazını tamamlayan cemaatteki diğer kimselerin namazı da tamamlanmıştır.''"
2822 "Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “(İmamlar) sizin için kılarlar. Doğru kılarlarsa (sevabı) sizedir. Hatalı kılarlarsa (sizin namazınızın sevabı) sizedir, hata onların aleyhlerinedir.”"
2823 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim cum'a günü cenabet guslü ile gusül yapar, sonra cum'aya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur.Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. Kim beşinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nail) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur, zikri dinlerler.”"
2824 "Bir rivayette şöyle denmiştir: “Cuma günü olunca, mescidin her bir kapısında melekler vardır. İlk gelenleri sırayla yazarlar. İmam (minbere) oturunca defterleri kapatıp, zikri dinlemeye giderler.”"
2825 "Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, malayani söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır.'' Ebu Davud der ki: “Mekhûl'e “gassele” ve “igtesele” den sorulmuştu şu cevabı verdi: “Bundan maksad başını ve bedenini yıkamaktır.'' Sa'id İbnu Abdilaziz de aynı şeyi söyledi. “Hanımıyla cinsi münasebette bulunarak onu da yıkanmaya muhtaç kıldı demektir. Böyle yapmak, namaza çıkınca, gözlerin korunmasında en elverişli vasıtadır.” “İgtisele” ise cimadan sonraki yıkanmadır. “Bekkere” ilk vaktinde namaza gitmektir. “İbtekere” hutbenin başına yetişmektir."
2826 "Abdullah İbnu Amr İbni'l As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a namazına üç (grup) insan katılır: 1) Kişi var, namaza katılır, boş konuşma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır. 2) Kişi var namaza gelir dua eder. Bu kimse Allah'a duada bulunmuştur, Allah dilerse onun istediğini hemen verir, dilerse vermez. 3) Kişi vardır, namaza gelir sadece dinler ve sükût eder, mü'minlerin arasından yararak geçmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cum'a'ya ve fazladan da üç güne kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenab-ı Hakk'ın şu sözüne binaendir: “Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul edilir” (En'am 160)."
2827 "Hz. Ali (radıyallalhu anh) Kûfe 'de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir: “Cum 'a günü olunca şeytan çarşı ve pazara erkenden bayraklarıyla gider, insanlara binbir engel çıkararak mani olmaya, onları cuma'dan (hiç olmasa) geciktirmeye çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hal imam (hutbeye) çıkıncaya kadar devam eder. Kişi mescidde, imamı görüp, dinleyebileceği biryere oturup, can kulağıyla dinledi ve konuşmadı mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta kalır ve imamı dinleyemiyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir hisse sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur fakat boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazılır. Eğer, dinleme ve görme imkan nı olmayan bir yere oturur ve boş konuşur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır. Kim de yanındaki arkadaşına cum'a günü “sus!'' derse “boş konuşmuş'' olur. Kim de boş konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır. '' (Hz. Ali) konuşmasının sonunda şunu söyledi:”Ben bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'dan işittim.''"
2828 "Tarık İbnu Şihab (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a namazı, dört kişi hariç geri kalan her müslüman üzerine cemaat içinde yapması gereken vacib bir hakk'dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi şunlardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta.”"
2829 "Abdullah İbnu Amr İbni 'l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Ezanı her işitene cuma farzdır.”"
2830 "Hz. Hafsa (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Her ihtilam olan erkeğe cum ' aya gitmek vacibtir. Cum'aya her gidene de gusül vacibtir.”"
2831 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a, geceleyin ailesine dönebilen herkese farzdır.”"
2832 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uyurdularki: “Cum'a namazından veya başkasından bir rek'ate yetişenin namazı tamam olmuştur.”"
2833 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:”Cum'a namazından bir rek'ate yetişen, cuma namazına yetişmiştir. ''"
2834 Kuba ahalisinden bir adam-Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la sohbet etme şerefine ermiş bulunan babasından naklen demiştir ki: ''Resulullah bize Kuba 'dan (gelerek Medine 'de) cum'a namazına katılmamızı emretti.''
2835 "Ebu'l-Ca'd ed-Damri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki :” Kim önemsemiyerek üç cumayı terkedecek olursa, Allah onun kalbini mühürler.”"
2836 "Semüre İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a namazını özürsüz olarak kim terkedecek olursa bir dinar para tasadduk etsin, (bu kadar) bulamazsa, yarım dinar tasadduk etsin. ''"
2837 Ebu'l-Melih, ismi Umayr İbnu Amir el-Hüzeli (radıyallahu anh) olan babasından naklen anlattığına göre, babası Hudeybiye seferi sırasında bir cuma günü, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bulunmuştur. O gün, ayakkabılarının altını ıslatmayacak kadar yağmur yağmış, bunun üzerine.Efendimiz, herkesin yerlerinde namaz kılmalarını emir buyurmuştur.''
2838 Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'ayı (öğleyin) güneş meyl edince kılardı. ''
2839 "Buhari nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir : “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soğuk şiddetlenince namazı erken (ilk vaktinde) kılardı. Sıcak şiddetlenince namazı yani cum'a'yı (öğleyin biraz) serinleyince kılardı.''"
2840 "Sehl İbnu Sa 'd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la cum 'ayı kılar, sonra da kaylûle (öğle uykusu) yapardık.'' Diğer bir rivayette : “Biz, ancak cum 'a namazından sonra kaylûle yapıyor yemek yiyorduk '' denmiştir. Tirmizi ve Muvatta dışındaki diğer kitaplarda Seleme İbnu 'l-Ekva 'dan gelen bir rivayette: “Sonra cuma 'dan çıktığımızda duvarların diplerinde, gölgelenebileceğimiz bir gölge olmazdı'' denmiştir."
2841 "es-Saib İbnu Yezid (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullalh (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz: Ömer (radıyallahu anhüma) devirleride cuma namazının ilk ezanı, imam minbere oturunca okunurdu. Ancak Hz. Osman zamanı olup cemaat artınca, emri üzerine (Medine çarşısında) Zevra nam yerde üçüncü bir ezan daha okundu. (Cum'a ezanı işi) bu şekilde sabitleşti.''"
2842 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vessalam) iki hutbe okurdu. Minbere çıkınca otururdu. (Bu esnada müezzin ezan okurdu). Müezzin ezanı bitirince kalkar ve hutbeyi okur, sonra tekrar oturur ve (bu sırada) konuşmazdı. Sonra kalkar (ikinci defa) hutbe okurdu.”"
2843 "Nesai'nin rivayetinde: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta iki hutbe verir, bunların arasını (kısa) bir oturuşla ayırırdı” denmiştir."
2844 "Müslim ve Nesai 'nin Ka 'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) 'ı yaptıkları bir rivayete göre Ka'b, Mescide girince Abdurrahman İbnu Ümmi'l Hakem 'i oturarak hutbe verir görmüş ve derhal müdahale etmiştir: “Şu habise bakın hele! Oturarak hutbe veriyor. Halbuki Cenab-ı Hakk Kitab-ı Mübin'inde (mealen): “Onlar bir ticaret, yahud bir oyun bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar” (Cum'a 11) buyurmuştur.”"
2845 "Umare İbnu Rüveybe (radıyallahu anh) 'nin anlattığına göre, Bişr İbnu Mervan'ı, minberde ellerini kaldırarak hutbe verirken görmüş ve derhal müdahale etmiştir: “Allah şu iki kısa elin belasını versin. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı (hutbe verirken) gördüm, eliyle şundan fazla kaldırmazdı '' dedi ve şehadet parmağıyla işaret etti.''"
2846 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya “Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!'' diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalade ciddi bir eda ile): “Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zaman da peygamber gönderildim '' der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: “Emma bad! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid'at dalalettir.” Ayrıca şunları da söyledi: “Ben her mü'mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim üzerimedir.”"
2847 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) teşehhüd okuyunca şu mealde zikirde, duada bulunurdu: “Hamd Allah'adır, O'na sığınır, O'ndan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden de O'na sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu kimse sapıtamaz, kimi de sapıtırsa onu kimse hidayete götüremez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür. O'nu hak ile, Kıyametten önce müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdi. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah'a hiç bir zarar verermez.” Bir rivayette hadise şu ziyadeyi yaptıktan sonra gerisini aynen rivayet etmiştir: “....Cum'a günü teşehhüd'den sonra.....''"
2848 "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazı vasattı, hutbesi de vasattı.''"
2849 "Ebu Vail (radayallahu anh) anlatıyor:Ammar bize hitabetmişti. (Konuşmasını) veciz ve beliğ yaptı. Minberden inince: “Ey Ebu'l- Yakzan beliğ ve veciz konuştun! Keşke biraz daha nefesleseydiniz (uzatsaydını)!'' dedik. Bize şu cevabı verdi: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı dinledim, şöyle buyurmuştu: “ Kişinin namazının uzunluğu ve hutbesinin kısalığı onun fıkhının (ilminin) alametidir. Öyle ise, hutbeyi kısa tutun, namazı uzun (zira, beyanda sihir var).”"
2850 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İçerisinde teşehhüd bulunmayan her hutbe kesik bir el gibidir. ''"
2851 "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: “Allah'a hamd ile başlamayan her kelam kesiktir” denmiştir."
2852 "Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Zikr (yani hutbe) sırasında hazır bulunun, imama yakın olun. Zira kişi, uzaklaşmaya devam ede ede, girse bile cennette de geri kalır.''"
2853 "Ebu Rifa 'a el-Adevi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldim. Hutbe veriyordu. Ben : “Ey Allah'ın Resûlü! Yabancı ve dinini bilmeyen bir kimseyim, sizden dinimin ne olduğunu soruyorum! '' dedim. Bunun üzerine bana yöneldi, hutbesini bırakarak yanıma kadar geldi. Kendisine bir sandalye getirildi. Zannedersem ayakları demirdendi. Üzerine oturdu. Hemen Allah 'ın kendisine öğrettiklerinden bana öğretmeğe başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek, sonunu tamamladı.”"
2854 "Hz. Osman (radıyallahu anh) hutbelerine çoğu kere şu husûsu hatırlatarak başlardı: “İşitin, kulak verin. Zira işiterek, kulak verenle işitmeden kulak verenin sevaptan hissesi birdir.''"
2855 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cum'a günü, imam hutbe okurken, sen (yanıbaşında konuşan) arkadaşına: “Sus!” desen boş laf etmiş olursun.”"
2856 "Ubeydullah İbnu Ebi Rafi (rahimehullah) anlatıyor: “(Emevi halifelerinden) Mervan, Ebu Hüreyre, (radıyallahu anh) 'yi Medine 'ye halef tayin etti. Ebu Hüreyre, cum 'ayı kıldırdı ve birinci rek'atte, el-Hamd süresini okuduktan sonra Cum 'a suresini okudu. İkinci rek'atte ve iza caeke'l-Münafikun'u okudu. Dedi ki: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın bunları okuduğunu işittim.''"
2857 "Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cum 'a 'da Sebbihismi Rabbike'l-A 'la ve Hel etake hadisu'l-Gaşiye sûrelerini okurdu.''"
2858 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cum'a günü sabah namazında Elif lam-mim Tenzil 'i birinci rek 'atte; Hel Eta 'yı da ikinci rek'atte okurdu. Cum 'a namazında da Cum 'a ve Münafikûn sûrelerini okurdu.”"
2859 "Ümmü Hişam Bintu Harise İbnu 'n-Nu 'man (radıyallalhu anha) anlatıyor: “Kaf ve'l Kur'ani'l-Mecid sûresini, cuma günü minber üzerinden her cum 'ada okurken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kendi dillerinden aldım.”"
2860 "Ya'la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minberde: (Zuhruf 77) diye okurken işitim.”"
2861 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Birinizin Harre'nin sırtında namaz kılması, onun için cum'a günü oturup oturup imam hutbeye başlayınca gelip cemaatin omuzlarını yararak cemaate katılmasından hayırlıdır.''"
2862 "Tirmizi'de Mu'az İbnu Enes 'ten merfu olarak şu rivayet kaydedilmiştir: “Cum'a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehenneme bir köprü ittihaz olunur. ''"
2863 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kimse, cum'a günü kardeşini kaldırıp sonra da yerine oturmasın. Lakin: “Açılın” desin.”"
2864 "Nafi (rahimehullah) anlatıyor:”İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'i işittim, diyordu ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kişinin bir başkasını kaldırarak yerine oturmasını yasakladı.'' Nafi 'ye: “Bu yasak cum'a'ya mı mahsus?'' diye soruldu. “Cum'a ve diğer günlerde!'' diye cevap verdi.''"
2865 "Mu 'az İbnu Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'a günü imam hutbe verirken hubve tarzında oturmayı yasakladı.”"
2866 "Şeddad İbnu Evs (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Muaviye (radıyallahu anh) ile Beytu'l-Makdis 'te hazır oldum. Bize cum 'a kıldırdı. Baktım ki, mescidde bulunanların çoğu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın ashabı idi ve imam hutbe verirken ihtiba ederek oturmşlardı.''"
2867 "Amr İbnu Şu 'ayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum 'a günü namazdan önce cemaat teşkilini yasakladı. “"
2868 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cum'a günü minbere çıkınca: “Oturunuz!” dedi. Bunu İbnu Mes'ud (radıyallhu anh) işitince olduğuyere oturdu, tam mescidin giriş kapısını üstüydü. Resulullah (aleyhisalatu vesselam) onu bu halde gördü ve: “Gel! Ey Abdullah İbnu Mes'ûd!” buyurdu.”"
2869 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Cum'a günü biriniz (mescitte) uyuklayacak olursa oturduğu yeri değiştirsin. ''"
2870 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın mescidinde kılınan cum 'adan sonra ilk kılınan cum 'a namazı, Bahreyn köylerinden olan Cuvasa'daki Abdü'l-Kays mescidinde kılınan namazdı.”"
2871 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Medine 'de öğle namazını Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile dört rek 'at kıldık. Mekke 'ye gitmek üzere yola çıkıp Zülhuleyfe 'ye gelince ikindiyi iki rek'at kıldı.''"
2872 "Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) 'in anlattığına göre kendisinden kasru's-salat yani namazın kısaltılması hakkında sorulmuştu. Şöyle cevap verdi: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) üç millik mesafeyi veya Şu'be'nin şekkine göre üç fersah mesafeyi dışarı çıktı mı iki rek'at kılar.''"
2873 "İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) Mekke- Taif arasındaki kadar, Mekke- Usfan arasındaki kadar ve keza Mekke -Cidde arasındaki kadar mesafede namazı kasrediyordu.'' Malik der ki: “Bu mesafeler dört berid' dir.”"
2874 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medin'den Mekke 'ye gitmek üzere yola çıktı. Rabbülalemin'den başka hiç bir şeyden korkmuyordu. Yolda namazı ikişer ikişer (yani kasrederek) kıldı. ''"
2875 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Mekke 'ye gitmek üzere Medine 'den çıktık. Efendimiz yolda namazları ikişer ikişer kılıyordu. Medine 'ye dönünceye kadar hep böyle yaptı. '' Enes 'e: “Mekke 'de ne kadar kaldınız? '' diye sorulmuştu: “Orada on gün kıldık'' dedi. ''"
2876 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (Mekke 'de) ondokuz gün ikamet etti ve namazları kasretti. Biz de (bundan böyle) sefer yapıp ondokuz gün ikamet ettik mi namazları hep kasrederdik, ondokuzdan fazla kaldık mı artık dörde tamamlardık.” Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde “....Onyedi gün '' denmiştir. Nesai 'nin bir diğer rivayetinde: “Fetih senesinde Mekke 'de onbeş gün ikamet etti ve namazları bu esnada kasretti. “"
2877 "İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Fetih günü, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte Mekke 'de hazır bulundum. Mekke 'de onsekiz gece kaldı, bu esnada namazları hep iki kıldı. Şöyle hitabediyordu: “Ey bölge halkı! Siz bize bakmayın, dört kılın. Biz hep yolcuyuz (bu sebeple ksrederek iki kılıyoruz). ''"
2878 "Hz. Cabir (radıyallahu anh). anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Tebük'de yirmi gün ikamet etti ve namazları hep kasretti. “"
2879 "Harise İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina'da bize, sayıca en çok olduğumuz ve en ziyade güven içinde olduğumuz bir zamanda namazı iki rek'at kıldırdı.”"
2880 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina'da bize iki rek 'at kıldırdı, arkasından Ebu Bekr de öyle kıldırdı, Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer ve hilafetinin başında Hz. Osman (radıyallahu anhüma) da iki kıldırdılar. Sonra Hz. Osman dört rek'atli olarak kıldırdı. İbnu Ömer imamla kılarsa dört kılardı, yalnız kılınca da iki kılardı.”"
2881 Hz. Osman (radıyallahu anh) 'dan anlatıldığana göre, Taif'de emval edinip orada ikamet etmeyi arzu ettiği zaman.Mina 'da dört rek'at kıldı. Sonra imamlar bununla amel ettiler. ''
2882 "Bir rivayette de şöyle denmiştir: “Hz. Osman (sonradan) bedeviler sebebiyle dört kılmıştır. Çünkü o sene pek çok bedevi hacc 'a gelmişti. Namazın dört rek'at olduğunu öğretmek için halka dört rek'at kıldırdı.'' Bir rivayette de şöyle denmiştir: “ (Hz. Osman Mina 'da dört kıldı.) Çünkü o, Hacc 'tan sonra ikamete azmetmişti.''"
2883 "Yine Ebu Davud 'un kaydına göre İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) (Mina' da) namazı dört kılmştı. Kendisine: “Sen, (daha önce dört kıldığı için) Osman 'ı ayıplamıştın, şimdi ise dört kılıyorsun! denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi: “Muhalefet zararlıdır. ''"
2884 "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'den anlatıldığına göre, Mekke'de namazı halka iki rek'at kıldırdı. Selamı verince: “Ey Mekkeliler!”dedi, namazlarınızı dörde tamamlayın.Biz yolcuyuz(bu sebeple iki kıldık)!.”"
2885 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), güneş batıya meyletmeden yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine te'hir eder, ikindi olunca mola verir, ikisini cemederdi (beraber kılardı). Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyletti (öğle vakti girdi) ise, hareketten önce her ikisini de (öğle ve ikindi) kılar sonra yola çıkardı.''"
2886 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: “...Acele yürümek gerekirse öğleyi ikindiye te 'hir eder, ikisini birleştirirdi, keza ufuktaki aydınlık kaybolunca da akşamla yatsıyı birleştirirdi. “"
2887 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yol halinde iken öğle ile ikindiyi birleştirirdi, akşam ile yatsıyı da birleştirirdi. “"
2888 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) akşam ve yatsıyı Müzdelife 'de beraberce kıldı. Bunlardan her biri için ayrı bir ikamet okudu. İki namaz arasında nafile kılmadı, bunlardan birinden sonra da nafile kılmadı.”"
2889 "İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı şu ikisi hariç, vakti dışıda tek bir namazı kıldığını görmedim: Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirdi. O gün sabahı da vaktinden önce kıldı. “"
2890 "Ca'fer İbnu Muhammed İbni Mesleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğle ve ikindi namazlarını; Arafat'ta tek bir ezan ve iki ayrı ikametle kıldı. İki namaz arasında nafile kılmadı. Müzdelife 'de de akşamla yatsıyı bir ezan ve iki ikametle kıldı ve aralarında nafile kılmadı.”"
2891 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Kim iki namazı özürsüz olarak cem ederse büyük günah kapılarından bir kapıya gelmiş olur.”"
2892 "Yine İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) demiştir ki: “Resulullah (aleyhissalatu vessalam) Medine 'de yedi ve sekiz (rek 'at) öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını (cemederek) kıldı. Eyyub (es-ahtiyani) der ki :”Belki de bu, yağmurlu bir gecedeydi. “Öbürü (Ebu 'ş-Şa'sa): “Belki!'' dedi. '' Sahiheyn'in bir rivayetinde şu ziyade var: “Hadisi İbnu Abbas'tan rivayet eden raviye dendi ki: “Zannederim, öğleyi te'hir, ikindiyi ta'cil, keza akşamı te'hir yatsıyı da ta'cil etmiş olmalı?'' Cevaben: “Bunu ben de böyle zannediyorum!'' dedi."
2893 "Müslim'de gelen bir başka rivayette şöyle denmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) korku ve sefer hali olmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı.” İmam Malik: “Ben bunun, yağmurlu günde yapılmış olacağını zannediyorum '' demiştir.''"
2894 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (onsekiz defa) refakat ettim. Ancak, sefer sırasında nafile kıldığını hiç görmedim. Allah Teala hazretleri şöyle buyurmuştur: “Resulullah'ta sizin için güzel örnek vardır” (Ahzab 21 ). İbnu Ömer devamla der ki: “Eğer nafileyi kılsaydım namazı da tamkılardım.”"
2895 "Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben, Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a onsekiz seferde iştirak ettim. Onun,güneş meyledince öğleden önce kıldığı iki rek'ati terketiyini görmedim.”"
2896 "Nafi anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh), oğlu Ubeydullah'ı seferde nafile kılarken görürdü de bundan dolayı onu kınamazdı.”"
2897 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte umre yapmak üzere Medine 'den Mekke 'ye doğru yola çıktık. Mekke 'ye gelince: “Ey Allah 'ın Resûlü, annem babam sana feda olsun. Sen kısa kıldın, ben tam kıldım, sen yedin ben oruç tuttum, (ne dersiniz?) '' dedim. Şu cevabı verdi: “Ey Aişe güzel yaptın ! '' buyurdu ve bu işimde beni kınamadı '' dedi. ''"
2898 "Sehl İbnu Ebi Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabına korku namazı kıldırdı.Bu maksadla ashabı arkasında iki saf yapatı. Hemen arkasında bulunan safa birinci rek'ati kıldırdı. Sonra ayağa kalktı ve arkasındakilere bir rek'at namaz kıldırıncaya kadar kıyamda kaldı. Sonra gerideki safta bulunanlar ilerledi, ön safdakiler de geriledi. Bu şekilde ilerleyenlere de bir rek 'at namaz kıldırdı. Sonra gerileyenler bir rek 'at namaz kılıncaya kadar yerinde oturdu. Sonra da selam verdi.''"
2899 "Muvatta'nın bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Korku namazı şöyledir: “İmam, beraberinde arkadaşlarından bir grup olduğu halde namaza durur, bir grup. da düşmana karşı yerini alır. İmam bir rek 'ati beraberindekilerle rükû ve secde ile kılar, ve ayağa (ikinci rek'ate) kalkar. Tam doğrulunca öyle kalır. Cemaat geri kalan rek'ati kendi başlarına tamamlayıp selam verirler ve oradan ayrılırlar. İmam yerinde ayakta durmaya devam eder. Namazını kılanlar düşmanın karşısında yerlerini alırlar. Namaz kılmamış olan diğerleri gelip imamın arkasında dururlar, tekbir getirerek uyarlar. İmam onlara da bir rek'at namaz kıldırır, secdeden sonra oturur ve selam verir. İmama uyan bu ikinci gurup imam selam verince kalkıp, geri kalan rek 'ati kılıp selam verirler.”"
2900 "Hz Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Zaturrika 'da,Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik Koyu gölgeli bir ağacın yanına gelmiştik. Bu ağacı, altında dinlenmesi için Aleyhissalatu vesselam'a bıraktık. (Resulullah kılıcını ağaca asıp istiratte çekilmişti ki, O 'nu gizlice takip eden) müşrüklerden biri gelip (asılı olan kılıcı kapıp) kınından sıyırp (Resulullah'a): “Benden korkuyor musun?” dedi. Aleyhissalltu vessalam : “Hayır!” deyince” “Peki seni benden kim kurtaracak?” “Allah!” diye cevap verdi.(Duruma muttali olan) ashab adamı tehdid etti. (o da kılıncı kınına koydu ve ağaca astı) Sonra namaz kılındı. Resulullah (aleyhisalatu vessalam) bir guruba iki rek 'at kıldırdı.Bunlar geri çekildiler. Sonra ikinci gurup geldi, onlarada iki rek'at namaz kıldırdı. Resulullah'ın namazı dörde tamamlanmıştı, cemaatin namazı ise iki rek'atti.”"
2901 "Ebu Ayyaş ez-Züraki (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Usfan 'da Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Müşriklerin başında (henüz müslüman olmayan) Halid İbnu'l-Velid vardı. Öğleyi kılmıştık. Mişrikler (kendi kendilerine aralarında şöyle) konuştular: “İyi bir fırsat elimize geçmişti, onlar namazda iken saldırsaydık ya!'' Bunun üzerine hemen kasr (namazı kısaltma) ile ilgili ayet öğle ile ikindi arasında nazil oldu. İkindi vakti olunca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalkıp kıbleye karşı durdu. Müşrikler de önlerindeydi. Arka tarafına da bir safyaptı. Bu safın arkasına da bir safkoydu. Resulullah rükûya varınca hep birlikte rükû yaptılar. Resulullah secde yaptı, hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptı. Diğerleri (rükûdan) doğrulup onları korumak üzere kıyamda kaldılar. Bunlar iki secdeyi tamamlayıp kalkınca arkalarında bulunanlar secdeye gittiler. Sonra Resulullah 'ın arkasındaki saftakiler diğerlerinin yerlerine gittiler, arkadaki saftakiler de öndekilerin yerine ilerlediler. Sonra Resulullah rükûya gitti, hepsi O'nunla birlikte rükû yaptı. Sonra Resulullah secde yaptı ve hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptılar. Bu sırada arkadakiler bunları korumak üzere kıyamda kaldılar. Aleyhissalatu vesselam ve arkasındakiler oturunca, en arkadakiler secdeye gittiler. Sonra hep beraber oturup hep beraber selam verdiler.”"
2902 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) korku namazını iki gruptan birine tek rek 'at olarak kıldırırken, diğer grup düşmana karşı durmuştur. Kılanlar kalkıp, düşmana dönük vaziyette, (bekleyen) arkadaşlarının yerine geçtiler, onlar da gelip (Resulullah 'ın arkasına geçtiler), O da bunlara bir rek 'at namaz kıldırdı, sonra da bu iki guruptan her biribirer rek 'at namazlarını kaza ettiler.''"
2903 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyar: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dacnan ile Usfan arasına, müşriklerle sarılmış biryere indi. Müşrikler (aralarında): “Bu müslümanların bir namazları var (topluca kılarlar), bu onlara evlatlarından da, bakirelerinden de kıymetlidir, işte bu, ikindi namazlarıdır. Hazırlığınızı yapın, üzerlerine toptan bir kerede çullanın!'' dediler. Cebrail aleyhisselam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek ashabını iki kısma ayırmasını, onlardan bir grurupla namaz kılarken diğer grubun geri tarafta ayakta beklemesini, tedbirli olmalarını ve silahlarını beraberlerinde almalarını, birinci gruba bir rek'at kıldırmasını, bu kısmın birinci rekatten sonra geri çekilmesini, arkadaki grubun öne ilerlemesini, bu yeni gruba da bir rek 'at kıldırmasını, böylece her bir grubun Resulullah'la birlikte birer rek 'atlerinin olmasını, Resulullah'ın da böylece iki rek'at kılmış olmasını emretti.”"
2904 "Abdullah İbnu Üneys (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), beni, Halid İbnu Sufyan el-Huzli'yi öldürmem için bulunduğu yere gönderdi. O, Urane ve Arafat taraflarında idi: “ Git onu öldür! '' dedi Ben onu gördüğümde ikindi namazının vakti girmişti. Kendi kendime:”(Bu herifi öldürme işi) onunla benim arama girip namazımı geciktirmesinden korkarım” dedim. (Ara vermeden) ilerledim. Hem yürüyor hem de ima ile namazımı kılıyordum. Herife tam yaklaşmıştım ki: “Sen kimsin?”dedi. “Araplardan biriyim. Duydum ki; şu, adam için asker topluyormuşsun, onun için sana katılmaya geldim!” “Evet ben bu işin içindeyim” dedi. Onunla bir müdet yürüdüm, öldürmeme imkan sağlayacak bir fırsat doğunca kılıçla tepesine bindim ve geberttim.”"
2905 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte iki rek 'at öğleden evvel, iki rek 'at sonra, keza iki rek 'at cum 'adan sonra, rek'at akşamdan sonra, iki rek 'at yatsıdan sonra namaz kıldım. Akşam ve yatsı(dan sonrakiler) evinde idi.''"
2906 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Sünnette gelen oniki rek 'ate kim devam ederse Allah ona cennette bir ev bina eder: Bu oniki rek'atin: - Dördü öğleden önce,. - İkisi öğleden sonra, - İkisi akşamdan sonra, - İkisi yatsıdan sonra, - İkisi de sabahtan önce.''"
2907 "Yine Hz. Aişe (radıyallhu anha) anlatıyor: “İki namaz var ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunları ne gizli ne de aleni olarak seferde ve hazerde hiç terketmedi: Sabahtan önce iki rek'at, ikindiden sonra iki rek'at.''"
2908 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah ve ikindi hariç her namazın arkasından iki rek'at (nafile) kılardı.”"
2909 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nafilelerden hiç birine, sabah namazını iki rek 'atlik nafilesi kadar aşırı ilgi göstermemiştir.”"
2910 "Ebu Davud'un, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'den kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “Sizi, atlılar tardedecek (kovalayacak) bile olsa o iki rek'ati terketmeyin. ''"
2911 "Nesai'nin bir rivayetinde :”Sabah namazından önce kılınacak iki rek'at nafile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır'' denmiştir."
2912 "Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazında ezanla ikamet arasında hafif iki rek 'at namaz kılardı.''"
2913 "Diğer bir rivayette şu ibare var: “O iki rek 'atı öyle hafif tutardı ki, ben, “bunlrda Fatiha'yı okudu mu?'' derdim.''"
2914 "Nesai 'nin bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir: “Müezzin sabah ezanının birincisini bitirip sükut ettimi kalkar, sabah namazından önce ve ufukta fecrin açılmasından sonra iki rek'at hafif namaz kılar, sonra da sağ yanının üzerine uyurdu.''"
2915 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: Birinci rek'atta (mealen): “(Ey müminler) deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirlene; Kur'an'a, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kûb'a ve torunlarına (esbata) indirilenlere, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve ayetlere) iman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmak, kimini inkar etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız'' (Bakara 136). İkinci rek'atte de, Al-i İmran sûresindeki şu ayet (mealen): “Deki: “Ey Ehl-i Kitap (Yahudiler, Hıristiyanlar) hepiniz bizimle sizin aranızda müsavi (ve adil) bir kelimeye gelin. (Şöyle) diyerek: “Allah'tan başkasına tapmayı, Ona hiç bir şeyi eştutmayalım. Allahı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabler (diye) tanımayalım (Buna rağmen) eğer yine yüz çevirirlerse (o halde) deyin ki: “Şahid olun, biz muhakkak müslümanlarız” (64. ayet)."
2916 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: “(Ey müminler) deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmail'e. İshak'a, Ya'kub a ve torunlarına (esbat) indirilere, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve ayetlere) iman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmk kimini inkar etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız''. (Bakara 136). İkinci rek 'atte de: “Ey Rabbimiz, senin indirdiğin (oKitab'a) inandık, o peygambere de tabi olduk. Artık bizi (birliğini ve peygamberlerini tanıyan) şahidlerle beraber yaz”. (Al-i İmran 53) ayetini okurdu.''"
2917 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek 'atinde şunları okurdu: “Kul ya eyyuhe 'l- Kafirun '' ve “Kul hüvallahu ahad.''"
2918 "Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: “Ben bir ay kadar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı göz ucuyla takib ettim, sabahın farzdan önce kılınan iki rek 'atinde şu sureleri okuyordu: “Kul ya eyyühe'l-Kafirun'' ve “Kulhüvallahu ahad.”"
2919 "Bu rivayet Nesai 'de biraz farkla şöyle gelmiştir: “Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı yirmi kere göz ucuyla takib ettim, akşamın farzından sonra kılınan iki rek'atle, sabahın farzından önce kılınan iki rek 'atte Kafirûn ve İhlas surelerini okuyordu.''"
2920 "Hz, Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabahın iki rek'at nafilesini kıldı mı; uyanıksam benimle konuşur du, değilsem, müezzin namaz için (ikamet okuyuncaya kadar yatardı). ''"
2921 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz, sabahın farzından önce iki rek'atlik sünneti kılınca sağı üzerine yatsın.”"
2922 "Muhammed İbnu İbrahim, ceddi Kays İbnu Amr 'dan anlattığına göre: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geldi ve namaza duruldu. Onunla birlikrte sabah namazını kıldım. Sonra namaz bitince beni namaz kılar buldu. “Ağır ol ey Kays! dedi. Bir namaz daha mı kılıyorsun? '' “Ben sabahın sünnetini kılmamıştım (onu kılıyorum) '' deyince: “Öyleyse hayır; (bunda bir beis yok) '' buyurdu. ''"
2923 "Abdullah İbnu Malik İbnu Buhayne (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikamet başladıktan sonra namaz kılmakta olan bir adam gördü. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan çıkınca halk adamın etrafını sardı ve (Resulullah ona): “Sabahı dört mü (kılıyorsun)? Sabahı dört mü (kılıyorsun)?” dedi.”"
2924 "Abdullah İbnu Sercis (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazını kılarken bir adam mescide girdi. Mescidin yan tarafında sünneti kıldı. Sonra Rsulullah 'a dahil olup O 'nunla da farzı kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazı bitirince: “Ey falan, şu iki namazdan hangisini sayıyorsun? Tek başına kıldığını mı, bizimle kıldığını mı! '' buyurdular.''"
2925 "Ebu Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ashabtan bir cemaat ikameti işitmişti, hemen (sünnet) namaza kalktılar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: “İki namazı beraber mı kılıyorsun. namazı beraber mi kılıyorsunuz? '' diye çıkıştı. Bu (hadise) sabah namazı sırasında cereyan etmişti. ''"
2926 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim sabahın iki rek'atini vaktinde kılamazsa güneş doğduktan sonra kılsın.''"
2927 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) 'den anlatıldığına göre, sabah namazının sünnetini kaçırdığı olmuştur: Ancak güneş doğdu sonra onu kaza etmiştir.”"
2928 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğleden önce dört, öğleden sonra da iki rek'at kılardı.''"
2929 "Yine Tirmizi 'nin bir diğer rivayetinde Hz. Aişe şöyle der: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öğlenin farzdan önceki dört rek'atli sünneti, namazdan önce kılamazsa sonra kılardı.''"
2930 "Ümmü Habibe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Kim öğleden önce dört, öğleden sonra da dört (rek'at nafile) kılarsa, Allah onu ateşe haram eder. ''"
2931 "Bir rivayette de şöyle gelmiştir: “Kim öğleden evvel dört, öğleden sonra da dört (rek'at nafile) kılmaya devam ederse Allah onu ateşe haram eder.”"
2932 "Hz. Ebu Eyyub(radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Öğlenin farzından önce tek bir selamla kılınan dört rek'at nafile var ya bunların önünde sema kapıları açılır.''"
2933 "Abdlullah İbnu's-Saib (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) güneşin zevalinden sonra ve öğleden önce dört rek 'at namaz kılardı ve derdi ki: “Şimdi sema kapılarının açıldığı bir vakittir. Bu anda salih bir amelimin oray yükselrnesini isterim''"
2934 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:”Öğleden önce zevalden sonra dört rek'at vardır ki bunlar seherde emsalleri değerindedirler. Her ne varsa, bu saatte mutlaka Allah'ı tesbih eder. '' Resulullah sonra şu ayeti okudular: “Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?''(Nahl 48)."
2935 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindiden önce iki rek'at kılardı.''"
2936 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İkindiden önce dört rek'at naf'ile kılan kimseye Allah rahmetini bol kılsın.''"
2937 "Hz. Ali (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi namazından önce dört rek'at nafile kılardı. Bunların arasını (ikinci rek'atin teşehhüdünde) makarreb meleklerle müslüman ve mü 'minlerden onlara tabi olanlara selam ile ayırırdı.''"
2938 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana, günümde ikindi namazından sonra iki rek' at nafile kılarak gelirdi.''"
2939 "Hz. Aişe bir başka rivayette şöyle demiştir: “İkindi namazından sonra kıldığı iki rek'ati, yanımda hiç terketmedi.”"
2940 "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ikindi namazından sonra iki rek'at nafile kılmıştır, çünkü kendisine gelen bir malın taksimini yapmış, bu meşguliyet O 'nun öğle namazından sonra kılmakta olduğu iki rek'ati kılmasına mani olmuştu. Bunun üzerine onları ikindiden sonra kıldı. Sonra bir daha bu iki rek'ati kılmadı.''"
2941 "Muhtar İbnu Fulful anlatıyor : “Hz. Enes 'ten ikindiden sonra kılınacak nafile namaz hakkında sordum '' dedi ki: “Hz. Ömer ikindiden sonra nafile kılanların ellerine (sopayla) vururdu. Biz iki rek'ati, Resulullah devrinde güneş battıktan sonra akşam namazından önce kılardık. Bizi bunu kılarken efendimiz görürdü de ne emrederdi ne de nehyederdi.”"
2942 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Müezzin akşam ezanını okuduğu zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın ashabından bir grup kalkıp mescidin sütunlarına doğru koşup Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (evinden) çıkıncaya kadar akşamdan önce ikişer rek'at nafile kılıyordu.'' Müslim'in rivayetinde şu ziyade var: “Bazan biryabancı gelip mescide girecek olsa, namaz kılanların çokluğunu görünce, akşamın farzını kılınmış zannederdi. ''"
2943 "Abdullah İbnu Mugaffel el-Müzeni (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dediler ki: “Akşamdan önce iki rek'at namaz kılın! '' (Efendimiz) sonra, insanların bunu bir sünnet yapmasından korkarak “ Dileyen kılsın'' dediler. ''"
2944 "Sahiheyn'in kaydettiği bir başka rivayette şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Akşam namazından önce namaz kılın” dediler ve (bunu üç kere tekrar ettiler), üçüncüde ise, halk bunu bir sünnet edinir korkusuyla, “Dileyen” buyurdular. ''"
2945 "İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte, akşam namazından sonra hane-i saadetlerinde iki rek'at (nafileyi) kıldım.”"
2946 "Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Beni Abdi'l-Eşhel mescidinde akşam namazını kılmıştı. Cemaat, farzı bitirince nafileyi kılmaya başladı. Bunu gören Resulullah: “Bu, evlerin namazıdır'' buyurdular. '' Nesai'de şu ifade vardır: “ Size, bu namazı evlerde kılmanız gerekir.''"
2947 "Mekhûl merfu olarak rivayet etmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Kim akşam namazından sonra hiç konuşmadan iki rek'at -bir rivayette dört- kılarsa namazı illiyyûna yükseltilir.''"
2948 "Huzefye (radıyallahu anh) de benzer bir rivayette bulunmuş ve şu ziyadeyi yapmıştır: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derdi ki: “Akşamın farzından sonraki iki rek'ati kılmada acele edin, çünkü onlar farz namazıyla birlikte yükselirler.”"
2949 "Şureyh İbnu Hani anlatıyor : “Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'ye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın namazından sordum. Dedi ki: “Yatsıyı her kılışında yanıma gelince mutlaka dört veya altı rek 'at nafile kılardı. Bir gece yağmura yakalandık. Aleyhissalatu veseslam 'a bir post yaydık, postta suyun akmakta olduğu bir deliğe hala bakar gibiyim. Efendimizin, elbisesini hiçbir surette yerden sakındığını görmedim."
2950 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe verirken bir adam girdi. Resulullah adama: “Namaz kıldın mı?'' dedi. Adam: “Hayır!'' dedi. Efendimiz: “Öyleyse iki rek'atini kıl!” diye emretti.'' Bir rivayette şöyle gelmiştir: “. . . Kalk, iki rek 'at kıl.''"
2951 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Sizden biri cumayı kıldı mı, ondan sonra da dört rek'at kılsın.”"
2952 "Bir rivayette şöyle buyrulmuştur: “ Senin acele etmen gereken bir şeyin olursa mescidde hemen iki rek'atı kıl, iki rek'at de dönünce kıl.''"
2953 "Nafi merhum anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), cuma günü bir adamın cumayı kılarken durduğu yerden hiç kımıldamaksızın iki rek'at daha kılmaya devam ettiğini görmüştü, adamı bundan men etti ve: “Cum'a'yı dört mü kılıyorsun?'' dedi. İbnu Ömer, cum'a günü evinde iki rekat kılar ve etrafındakilere: “Resulullah böyle kılardı!'' derdi.''"
2954 "Ata anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Mekke 'de cumayı kıldı mı ilerler iki rek'at daha kılardı; sonra biraz daha ilerler ve dört rek 'at daha kılardı. Medine 'de olunca da cum'ayı kılar sonra evine döner, iki rek'at daha kılardı, bunu mescidde kılmazdı. Bu durumun sebebi nedir? diye kendisinden sorulmuştu: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) böyle yapardı'' dedi. ''"
2955 "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitr namazı haktır. Kim bunu kılmazsa bizden değil dir.” Bunu Efendimiz üç kere tekrar etti.''"
2956 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Vitir narnazı farz namaz gibi kesin değildir. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “Allahu Teala hazretleri tektir, tek'i sever, öyleyse ey ehl-i Kur'an vitri kılın!” buyurmuştur.''"
2957 "İbnu Muhayriz anlatıyor: “Beni Kinane 'den el-Muhdici denen bir adam, Şam'da Ebu Muhammed diye künyesi olan bir adamın: “Vitir namazı vacibtir''dediğini işitti. Kinani dedi ki: “Ben bunu Ubade İbnu 's-Samit (radıyallahu anh) 'e sordum da: “Ebu Muhammed hata etmiş. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ı dinledim şöyle demişti: “Allah'ı kulları üzerine yazıp farz kıldığı beş namaz mevcuttur. Kim onları eda eder, istihfafla her hangi bir eksikliğe meydan vermeden tam yaparsa Allah indinde ona verilmiş bir söz vardır: Onu cennete koyacaktır. Onları kılmayana ise Allah'ın bir vaadi yoktur. Dilerse azab eder dilerse cennete koyar” der.”"
2958 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) antatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Gece namazınızın sonu tek olsun. “"
2959 "İmam Malik, İbnu Mes 'ûd'dan naklediyor: “İbnu Mes 'ud demiştir ki: “Geceleyin kılacağınız namazın sonunu tek kılın.''"
2960 "Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir her müslüman üzerine bir haktır (vazifedir). Kim beş ile vitir kılmayı severse yapsın. Kim de üç ile vitir kılmak isterse yapsın. Kim tek rek'atla vitr kılmayı dilerse kılsın.”"
2961 "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onüç rek'at kılarak vitir yapardı. İhtiyarlayıp zayıflayınca yedi rek'atte vitir yaptı.''"
2962 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir gecenin sonunda kılınır. ''"
2963 "Buhari'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Gece namazı ikişer ikişerdir. Gece namazından ayrılacağın zaman, tek rek'at daha kıl, bu sana kıldığın namazların tek olmasını sağlar.”"
2964 "Abdülaziz İbnu Cüreye anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'ya Resulullah ne ile vitir namazı kılardı? diye sorduk. Dedi ki: “Birinci rek 'atte Sebbih isme Rabbeke'l-a'layı ikinci rek'atte Kulya eyyüha'l-kafirun suresini, üçüncü rek'atte, de Kulhüvallahü ahad ve Muavvizateyn'i okurdu.''"
2965 "Harice İbnu Huzafe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “ Allah size (öyle) bir namazla imdad etti ki, O sizin için kızıl deve sürülerinden daha hayırlıdır. İşte bu namaz vitirdir. Allah onu, sizin için yatsı namazı ile şafağın sökmesi arasına koydu.''"
2966 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her gece vitir kılardı. Gecenin evvelinde de kıldı, ortasında da kıldı; sonunda da kıldı (ölümü sırasında) gecenin sonunda kıldı.”"
2967 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : “Kim gecenin sonunda kalkamamaktan korkarsa vitrini gecenin başında kılsın. Kim gecenin sonunda kalkmayı umuyorsa gecenin sonunda vitrini kılsın. Çünkü gecenin sonunda kılınan namaz (gece ve gündüz meleklerinin huzurlarında ve şehadetleri altında kılındığı) meşhûd ve mahzûrdur. Bu yüzden (gecenin başında kılanana nazaran) daha faziletlidir.”"
2968 "Ebu,Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e: “Vitri ne zaman kılıyorsun?'' diye sordu. Hz. Ebu Bekr: “Gecenin başında kılıyorum!'' dedi. Aynı şekilde: “ Vitri ne zaman kılıyorsun?” diye Hz. Ömer'e de soruldu: “Gecenin sonunda kılıyorum!'' dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam, Hz. Ebu Bekr'e: “Sen ihtiyatla amel ediyorsun!'' dedi. Hz. Ömer'e de: “Sen de kuvet(li olan, takvaya uygun olan) ile amel ediyorsun!'' buyurdu.”"
2969 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Gece ve gündüz namazları ikişer ikişerdir.”"
2970 "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Vitir namazını kılmadan kim uyur veya unutursa hatırladı veya uyandı hemen kılsın.”"
2971 "Ebu Cemre anlatıyor: Ashab-ıŞecere (radıyallahu anhüm) 'den olan Aiz İbnu Amr'a sordum: “Vitir namazı nakzedilir mi?'' “Eğer, evvelinde vitir kıldıysan ahirinde vitir kılma'' dedi. '' Rezin merhum şunu ilave eder: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Bir gecede iki vitir kılınmaz.”"
2972 "Nafi anlatıyor: “Ben, İbnu Ömer (radıyallahu anh)'le Mekke deydim. Hava bulutlu olduğu için sabah namazını kaçırmaktan korkuyordu. Tek rek'at kılarak vitir yaptı. Sonra bulutlar açıldı. Gördü ki daha üzerinde gece var. Bir rek'at daha kılarak (önceki tek 'i) çiftledi, sonra iki rek 'at (bir miktar) namaz kıldı. Sabahın geçmesinden korkunca bir rek'at daha kılarak vitiryaptı.”"
2973 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrin ilk iki rek'atinde selam vermezdi.''"
2974 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrin ilk iki rek'atinde selam verirdi, öyle ki (o sırada) bazı ihtiyaçları için emirde bulunurdu.''"
2975 "Muvatta'nın bir rivayetind‚ şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Akşam namazı gündüzün vitridir.”"
2976 "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrni kılarken şu duayı okurdu: “Allah'ım gadabından rızana sığınırım. Cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (yapılması gereken) senayı sayamam. Sen, kendi nefsine yaptığın övgüdeki gibisin.”"
2977 "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyudular ki: “Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan salihlerin adetidir; Rabbinize yakınlık (vesilesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastalığı kovucudur.”"
2978 "İbnu Amr İbni'l-As (radıyallalhu anhüma) anlatıyor: “Reulullah (alyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim geceyi on ayet, okuyarak ihya ederse gafiller arasına yazılmaz. Kim de yüz ayetle gecesini ihya ederse “kanitin” zümresine yazılır.Kimde bin ayet okuyarak geceyi ihya ederse mukantırin arasına yazılır.”"
2979 "Yine Ebu Davud'da Abdullah İbnu Habeşi anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: “Hangi amel efdaldir? '' diye sorulmuştu: Şu cevabı verdi: “ Kıyamı uzun olan.''"
2980 "Ubadetu'b'nu's-Samit (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Geceleyin kim uyanırsa şunu söylesin: “Allah'tan başka ilah yoktur, O birdir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'na aittir, O herşeye kadirdir. Hamd Allah'a aittir, Allah münezzehtir, Allah büyüktür, bütün amel ve ibadetler için gereken güç ve kuvvet Allah'tandır. Sonra aleyhissalatu vesselam buyurdular: “Rabbim beni affet!'' desin veya dua ederse duasına cevap verilir. Eğer abdest alır ve namaz kılarsa namazı kabûl edilir.''"
2981 "Muğire İbnu Şu 'be (radıyallhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakları kabarıncaya kadar geceleri kalkıp namaz kılardı. Kendisine: “Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti (niye kendini bu kadar hırpalıyorsun?)'' denildi. . “Şükredici bir kul olmayayım mı?” cevabını verdi.”"
2982 "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gece namazını hiç terketmezdi. Öyle ki hastalanacak veya ağırlık hissedecek olsa oturarak kılardı.”"
2983 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallalhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği taktirde yüzüne su döken kula rahmetini bol kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın.''"
2984 "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düyüm yerine eliyle vurarak üzerine uzun bir g