Kimlik alan
3949 "Ebu'd Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç vermiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın.”"
3950 "Ebu Hüreyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmaktadır: “Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir.” Ebu Davud ve Tirmizi'de şu ziyade var: “Tek bir hastalığın ilacı yoktur” dedi. Kendisine: “O hangi hastalıktır?” diye soruldu da: “İhtiyarlık!” cevabını verdi.”"
3951 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Her hastalığın bir devası vardır. Hastalığın ilacına rastlanırsa Allah Teala'nın izniyle hastalıktan şifa bulur.”"
3952 "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir içirir.”"
3953 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hastalığı sırasında ağzından ilaç içirdik. Bize içirmememizi işaret etti. Ancak biz (itirazını) hastalarda ilaca karşı görülen nefret (diye) değerlendirmiş (ve içirmiştik). Kendine gelince: “Bana ilaç vermeyin demedim mi?” diye bizi payladı. Biz, davranışınızın sebebini: “(Herhalde) hastaların ilaca gösterdikleri nefret olarak değerlendirdik” diye açıkladık. (Resûlullah, buna rağmen öfke izhar edip, herkesi cezalandırmak üzere): “İlaçtan içmedik kimse kalmayacak!” emretti ve: “Abbas hariç hepinizi göreceğim, zira o (bana zorla ilaç içirirken) yanınızda değildi” buyurdu.”"
3954 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Benim tiryak içmem, temime (muska) katınmam, içimden gelen şiiri okumam aldırmazlık olur.”"
3955 "Muğire İbnu Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim vücudunu dağlatır veya rukye yaptırırsa tevekkülü terketmiş olur.”"
3956 "Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: “Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Ona bal (şerbeti) içir!” ferman buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: “Ben bal (şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye yaramadı” dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti. Sonunda Aleyhissalatu vesselam: “Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan söyledi (hata etti)” buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer kardeşi iyileşti.”"
3957 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.”"
3958 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim her sabah acve hurmasından yedi tane yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir.”"
3959 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde şifa vardır. O sabahın ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir.”"
3960 "Said İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mantar kudret helvası cinsindendir. Suyu göze şifalıdır.”"
3961 "Tirmizi'de Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan gelen bir rivayete göre, Halk: “Mantar toprağın çiçek hastalığıdır” demiştir. Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle söylediler: “Mantar (Allah'ın Beni İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz için şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı şifadır.” Ebu Hüreyre ilave eder: “Ben üç veya beş veya yedi mantar aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta olan bir cariyeme tatbik ettim. İyileşti.”"
3962 "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden birine hizmet eden Selma adında bir kadın anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun üzerine kına koyardım.”"
3963 "Esma Bintu Ümeys radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: “Ne ile (barsaklarını) yumuşatıyorsun?” diye sordu. Ben: “Şübrüm ile!” dedim. “Hararet de hararet!” buyurdu. Bunun üzerine ben, sonra sena otunu müshil olarak kullandım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bunu öğrenince): “Eğer ölüme karşı şifa taşıyan bir şey olsaydı bu, mutlaka sena'da olurdu” buyurdu”"
3964 "Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: “Ben küçük bir oğlumla birlikte Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzuruna girdim. (O sırada boğazındaki hastalığı sebebiyle çocuğa (i'lak denen) tedavi uygulamıştım. “Çocuklarınızın boğaz hastalığını niye i'lak usulüyle (elle sıkarak) tedavi ediyorsunuz? Size şu ûd-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye ederim. Zira onda yedi türlü şifa vardır. Zatü'l-cenb'in ilacı ondadır. Boğaz hastalığına karşı burna damlatılır. Zatü'l-cenb'e karşı ağızdan verilir.” Zühri merhum der ki: “(Resulullah) bize (ilacın fayda vereceği) iki şeyi açıkladı, ama beşini açıklamadı.”"
3965 "İbun Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İsmid'i kullanmaya devam edin. Zira o, sürmelerinizin en hayırlısıdır. Görmeyi parlatır, saçı bitirir.” Resûlullah aleyhissalatu vesselam sürme çekince önce üç kere sağ gözüne çekerdi, onunla başlar, onunla bitirirdi. Sol gözüne de iki kere çekerdi.”"
3966 "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir sürmedanı vardı. Her gece şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çekerdi.”"
3967 "Rafi İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz.”"
3968 "Tirmizi'nin Sevban radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayet şöyledir: “(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Size humma isabet ederse, humma ateşten bir parça olduğu için, derhal su ile söndürsün. (Şöyle ki:) Akmakta olan bir nehrin içine girsin Akıntıyı karşısına alıp dursun ve sabah namazından sonra ve güneşin doğuşundan önce şu duayı yapsın: “Allah'ın adıyla! Ey Allah'ım, kuluna şifa ver ve Resûlün Hz. Muhammed'in sözünü doğrula!” Nehre üç gün, üç kere bansın. Üçte şifa bulamazsa, beş, yedi, dokuz (gün)e kadar çıksın. Zira humma Allah'ın izniyle dokuz (gün)ü tecavüz etmez (şifa hasıl olur).”"
3969 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cibril aleyhisselam bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki: “Ben bu ilacı Levh-i Mahvuz'dan istinsah edip yazdım.” (İlacı şöyle tarif etti:) “Dam üzerinden akmayan yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha suresini yetmiş kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsi'yi, bir o kadar kul eûzü bi-Rabbi'n-Nas'ı, La-ilahe İllallahu vahdehu la şerike leh. Lehül mülkü ve Lehül hamdü yuhyi ve yümit ve hüve hayyun la yemutu bi-yedikel hayr ve hüve ala külli şey'in kadır'i okur. Sonra yedi gün oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar.” Rezin ilavesidir. Kaynağı bulunamamıştır. Cami'u'l-Usûl muhakkakki Abdulkadir el-Arnavud: “Zayıflık veya mevzuluk alameti gözükmektedir” der."
3970 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Telbine (denen sütlü çorba) hastanın kalbini dinlendirir, hüznün bir kısmını götürür.”"
3971 "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, aile halkından birine humma (rahatsızlığı) gelince hamurdan çorba yapılmasını emrederdi ve çorba yapılırdı. Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan ağır ağır içerlerdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam der di ki: “Çorba hüzünlü kimsenin kalbini takviye eder, hastanın kalbinden elemi çıkarır, tıpkı birinizin, su ile yüzünden kiri çıkarması gibi.”"
3972 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, hastalandılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da onları sadaka develerinin bulunduğu yere gönderdi ve: “Sütlerinden ve bevillerinden için!” emir buyurdu. Onlar da içtiler ve iyileştiler.”"
3973 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şifa üç şeydedir: - Bal şerbeti. - Kan aldırma. - Ateşle dağlama. Ancak ümmetimi dağlamaktan menediyorum.” Bir rivayette: “Balda, hacamat olmada şifa vardır.” denmiştir.”"
3974 "Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kendisiyle tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı sa'ut (burun damlası), hacamat (kan aldırma), ledûd (ağızdan damlatma) ve meşiyy (müshil içmedir.)”"
3975 "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, zatülcenb hastalığının tedavisinde zeytinyağı ve vers'i methederdi.” Katade derdi ki: “Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafından içirilirdi.” Bir rivayette: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zatülcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyağı ile tedavi olmamızı emrederdi” denmiştir."
3976 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki şeyde ne çok şifa vardır: Sabır ve süfa.”"
3977 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamatı yapan doktora ücretini ödedi ve ayrıca burun damlası da kullandı.”"
3978 "Ümmü'l-Münzir Bintu Kays radıyallahu anha anlatıyor: “Beraberinde Ali radıyallahu anh olduğu halde Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanıma girdi. Ali bu sırada (geçirdiği bir hastalığın) nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma çağlası) salkımları asılı idi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye başladı. Ali de yemek üzere kalktı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yönelerek: “Ağır ol, ağır ol! Sen daha nekahet dönemindesin!” dedi ve Ali bırakıncaya kadar tekrarladı.” Ümmü'l-Münzir, anlatmaya devam ederek: “Ben arpa ve çöğender otundan yemek pişirip getirdim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana daha faydalı!”"
3979 "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Uhud savaşı sırasında yaralanınca, Hz. Fatıma radıyallahu anha, mübarek yüzlerinden kanı yıkamaya başladılar. Ali de Fatıma radıyallahu anhüma'ya su döküyordu. Fatıma radıyallahu anha suyun kanı gittikçe artırdığını görünce bir parça hasır aldı. Onu yakıp iyice kül haline gelince yaraya bastı. Böylece kan da durdu.”"
3980 "Vail İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: “Tarık İbnu Süveyd el-Cu'fi radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve: “Hayır! O, deva değil, derttir!” buyurdu.”"
3981 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam zehir ve benzeri her çeşit habis ilaçtan yasakladı.”"
3982 "Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi radıyallahu anh anlatıyor: “Bir tabib gelerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ilaç yapımında kurbağayı kullanmaktan sordu. Resûlullah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti.”"
3983 "Ebu Keşbe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.”"
3984 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasındaki damardan hacamat olurdu.”"
3985 "Tirmizi şu ziyadede bulunur: “(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) ayın onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu.”"
3986 "Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle denir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat olur, kimseye ücretinde zulmetmezdi.”"
3987 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kanı giderir, beli hafifletir, gözü parlatır.” İbnu Abbas der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Miraç gecesinde, meleklerden mürekkeb bir cemaate her uğrayışında: “Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!” derlerdi.”"
3988 "Ebu Bekre radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bu muhterem sahabi, ailesini salı günü hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz.”"
3989 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Sa'd İbnu Mu'az radıyallahu anh kolundaki (can) damarından isabet aldığı zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu elindeki uzunca bir demir çubukla bizzat dağladı. Ancak yarası tekrar şişti. Resûlullah da ikinci sefer dağladı.”"
3990 "Tirmizi'nin Hz. Enes'ten yaptığı bir rivayette, Enes radıyallahu anh der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Sa'd İbnu Zürare'yi sivilce sebebiyle dağladı.”"
3991 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi dağlama yapmaktan nehyetti. Ancak biz, (ona başvurmaya zorlayan) durumlarla karşılaştık. Birçok defalar dağlama yaptık. (Sünnete muhalefetimiz sebebiyle) rahatsızlığımızdan kurtuluş bulamadık.”"
6979 "Üsame İbnu Şerik radıyallahu anh anlatıyor: “Bedevileri gördüm. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bize şu işi yapmada bir günah var mı, şöyle davranmada günah var mı?” diye soruyorlardı. Onlara şöyle cevap vermişti: “Allah'ın kulları! Allah, (sizlerin sorduğu şeyleri işleyen kimseden) günahı kaldırmıştır. Ancak din kardeşinin ırzından (şeref ve haysiyetinden) bir şeyler kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur.” Bedeviler bu defa: “Ey Allah'ın Resülü! Hastalandığımız zaman tedavi yollarını aramasak, bu günah mıdır?” diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: “Tedavi arayın ey Allah'ın kulları! Zira, Allah Teala hazretleri koyduğu her hastalığa şifa da koymuştur, bundan sadece ihtiyarlık hariçtir, (onun tedavisi yok)” buyurdıılar. Bedeviler yine sordular: “Ey Allah 'ın Resülu! Kula verilen (hasletler)in en hayırlısı hangisidir?” Aleyhissalatu vesselam: “Güzel huy!” buyurdular.”"
6980 "Ebu Hizame radıyallahu anh anlatıyor: “(Bir gün) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Tedavi için kullandığınız ilaçlar şifa isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız koruyucu şeyler hakkında ne dersiniz, bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirip değiştirir mi ?” diye sormuşlardı. “Bu saydıklarınız da Allah'ın kaderindendir” diye cevap verdi.”"
6981 "Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah hiçbir hastalık indirmedi ki şifasını da indirmemiş olsun.”"
6982 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam “geçmiş olsun” ziyareti için uğradığı bir hastaya: “Bir şey yemek arzu ediyor musun?” diye sordu. Adam: “Kek!” dedi. Resûlullah: “Hay hay!” dedi ve hastaya kek aradılar.”"
6985 "İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size şu çörek otunu tavsiye ederim. Zira onda, ölümden başka her derde şifa vardır.”"
6986 "Hz.Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Her ay üç sabah bal yalayan kimseye büyük bir bela (hastalık) gelmez.”"
6987 "Hz.Cabir radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bal hediye edilmişti. Aramızda lokma lokma taksim etti. Ben kendi payımı aldım, sonra ben: “Ey Allah 'ın Resulu, bir lokma daha isterim!” dedim. “Pekiyi!” buyurdu.”"
6988 "Abdullah (İbnu Mes'ud) radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size şu iki şifayı tavsiye ederim: “Bal ve Kur'an.”"
6989 "Ebu Sa'id ve Cabir radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mantar kudret helvası (nevi)'ndendir. Suyu göze şifadır. Acve hurması cennettendir ve cinnete karşı şifadır.”"
6990 "Rafi' İbnu Amr el-Muzeni radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Acve (ismindeki Medine hurması) ve Sahra (adındaki Mescidi Aksa'da yer alan taş) cennettendir.” Ravi Abdurrahman derki: “Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından dinledim.”"
6991 "Ebu Ubey İbnu Ummi Haram radiyallahu anhuma arılatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sinameki ve sennut (yani tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemenizi tavsiye ederim. Çünkü bu iki şeyde sam'dan başka her hastalığa karşı şifa vardır.” “Ey Allah'ın Resulu sam nedir?” diye sorulmuştu. “ölüm!” buyurdular.” Ravi Amr dedi ki: “İbnu Ebi Able'nin söylediğine göre, sennut dereotudur, bazı başka alimler de “Bilakis, yağ tulumuna konan baldır, şairin şu beytinde sennut bu manadadır” demiştir. “Onlar tereyağı tulumundaki bal ile tereyağı gibidirler, aralarında hiyanet yoktur. Onlar komşularına hile yapılmasına da mani olurlar.”"
6993 "Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Irku'n-nesanın (oturak hizasından topuğa kadar uzanan bir sinirin) ilacı, arabi bir koyunun kuyruğudur. Bu kuyruk eritilip üç kısma ayrılır, sonra her sabah aç karnına bir parça içilir.”"
6994 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında hummadan bahsedilmişti. Aleyhissalatu vesselam: “Onun hakkında fena söz sarfetmeyin. Çünkü o, günahları temizler, tıpkı ateşin demirdeki pası, curufu temizlemesi gibi” buyurdular.”"
6995 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Humma (ateşli hastalık), cehennemin körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırın.”"
6996 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mirac sırasında yanlarından geçtiğim her cemaat bana mutlaka “Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret!” demiştir.”"
6997 "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “(Bir gün) Cebrail Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a, Ahdaayn (boynun iki tarafındaki damar) hizasından ve kahilden (iki omuzun arası) hacamat olma emrini getirdi.”"
6998 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir keresinde) atından bir hurma kütüğü üzerine düşmüş ve ayağı çıkmıştı.” Ravi Veki' der ki: “Yani Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir incinmeden dolayı ayağının üstünden hacamat ettirmiştir.”"
6999 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim hacamat olmak isterse, ayın 17 veya 19 veya 2l'ini arasın. Sakın, kan fazlalaşmak suretiyle birinize galebe çalıp onu öldürmesin.”"
7000 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma (azadlısına): “Ey Nafi bana kan galebe çaldı, benim için bir haccam getir, getireceğin haccam genç olsun, yaşlı veya çocuk olmasın” dedi. Devamla İbnu Ömer dedi ki: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Aç karnına hacamat olma idealdir, (onda şifa ve bereket vardır) aklı artırır. Hafızayı güçlendirir. Hafız olmak isteyenlerin hıfzetme kabiliyetini artırır. Hacamat olmak isteyen Allah'ın adıyla perşembe günü hacamat olsun. Cuma, cumartesi, pazar günlerinde hacamat olmaktan kaçının. Pazartesi ve Salı günü de hacamat olunuz. Çarşamba günü hacamat olmaktan kaçının: Çünkü o, Eyyub aleyhisselam'ın belaya düştüğü gündür. Cüzzam ve alaca hastalığı da sadece çarşamba günü veya çarşamba gecesi zuhür eder” dediğini işittim.”"
7079 "Ümmü Seleme radiyallahu anha anlatıyor “Resulullah aleyhissalatu vesselam (vücudundaki kılları gidermek için) hamam otu sürmek istediği zaman avret mahallinden başlayarak oraya hamam otunu kendisi sürerdi. Bedeninin diğer yerlerine ailesi sürerdi.”"
7080 Ümmü Seleme radiyallahu anha anlatıyor Resulullah aleyhissalatu vesselam, (tüylerini almak için) hamamotu süründü kasıklarına kendi eliyle sürdü.
7081 "Amr İbnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Halka ya emir, ya emirin memuru yahut da murai kimse kıssa anlatır.”"
3949 "Ebu'd Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç vermiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın.”"
3950 "Ebu Hüreyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmaktadır: “Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir.” Ebu Davud ve Tirmizi'de şu ziyade var: “Tek bir hastalığın ilacı yoktur” dedi. Kendisine: “O hangi hastalıktır?” diye soruldu da: “İhtiyarlık!” cevabını verdi.”"
3951 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Her hastalığın bir devası vardır. Hastalığın ilacına rastlanırsa Allah Teala'nın izniyle hastalıktan şifa bulur.”"
3952 "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir içirir.”"
3953 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hastalığı sırasında ağzından ilaç içirdik. Bize içirmememizi işaret etti. Ancak biz (itirazını) hastalarda ilaca karşı görülen nefret (diye) değerlendirmiş (ve içirmiştik). Kendine gelince: “Bana ilaç vermeyin demedim mi?” diye bizi payladı. Biz, davranışınızın sebebini: “(Herhalde) hastaların ilaca gösterdikleri nefret olarak değerlendirdik” diye açıkladık. (Resûlullah, buna rağmen öfke izhar edip, herkesi cezalandırmak üzere): “İlaçtan içmedik kimse kalmayacak!” emretti ve: “Abbas hariç hepinizi göreceğim, zira o (bana zorla ilaç içirirken) yanınızda değildi” buyurdu.”"
3954 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Benim tiryak içmem, temime (muska) katınmam, içimden gelen şiiri okumam aldırmazlık olur.”"
3955 "Muğire İbnu Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim vücudunu dağlatır veya rukye yaptırırsa tevekkülü terketmiş olur.”"
3956 "Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: “Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Ona bal (şerbeti) içir!” ferman buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: “Ben bal (şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye yaramadı” dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti. Sonunda Aleyhissalatu vesselam: “Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan söyledi (hata etti)” buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer kardeşi iyileşti.”"
3957 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.”"
3958 "Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim her sabah acve hurmasından yedi tane yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir.”"
3959 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde şifa vardır. O sabahın ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir.”"
3960 "Said İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mantar kudret helvası cinsindendir. Suyu göze şifalıdır.”"
3961 "Tirmizi'de Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan gelen bir rivayete göre, Halk: “Mantar toprağın çiçek hastalığıdır” demiştir. Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle söylediler: “Mantar (Allah'ın Beni İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz için şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı şifadır.” Ebu Hüreyre ilave eder: “Ben üç veya beş veya yedi mantar aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta olan bir cariyeme tatbik ettim. İyileşti.”"
3962 "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden birine hizmet eden Selma adında bir kadın anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun üzerine kına koyardım.”"
3963 "Esma Bintu Ümeys radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: “Ne ile (barsaklarını) yumuşatıyorsun?” diye sordu. Ben: “Şübrüm ile!” dedim. “Hararet de hararet!” buyurdu. Bunun üzerine ben, sonra sena otunu müshil olarak kullandım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bunu öğrenince): “Eğer ölüme karşı şifa taşıyan bir şey olsaydı bu, mutlaka sena'da olurdu” buyurdu”"
3964 "Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: “Ben küçük bir oğlumla birlikte Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzuruna girdim. (O sırada boğazındaki hastalığı sebebiyle çocuğa (i'lak denen) tedavi uygulamıştım. “Çocuklarınızın boğaz hastalığını niye i'lak usulüyle (elle sıkarak) tedavi ediyorsunuz? Size şu ûd-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye ederim. Zira onda yedi türlü şifa vardır. Zatü'l-cenb'in ilacı ondadır. Boğaz hastalığına karşı burna damlatılır. Zatü'l-cenb'e karşı ağızdan verilir.” Zühri merhum der ki: “(Resulullah) bize (ilacın fayda vereceği) iki şeyi açıkladı, ama beşini açıklamadı.”"
3965 "İbun Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İsmid'i kullanmaya devam edin. Zira o, sürmelerinizin en hayırlısıdır. Görmeyi parlatır, saçı bitirir.” Resûlullah aleyhissalatu vesselam sürme çekince önce üç kere sağ gözüne çekerdi, onunla başlar, onunla bitirirdi. Sol gözüne de iki kere çekerdi.”"
3966 "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir sürmedanı vardı. Her gece şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çekerdi.”"
3967 "Rafi İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz.”"
3968 "Tirmizi'nin Sevban radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayet şöyledir: “(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Size humma isabet ederse, humma ateşten bir parça olduğu için, derhal su ile söndürsün. (Şöyle ki:) Akmakta olan bir nehrin içine girsin Akıntıyı karşısına alıp dursun ve sabah namazından sonra ve güneşin doğuşundan önce şu duayı yapsın: “Allah'ın adıyla! Ey Allah'ım, kuluna şifa ver ve Resûlün Hz. Muhammed'in sözünü doğrula!” Nehre üç gün, üç kere bansın. Üçte şifa bulamazsa, beş, yedi, dokuz (gün)e kadar çıksın. Zira humma Allah'ın izniyle dokuz (gün)ü tecavüz etmez (şifa hasıl olur).”"
3969 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cibril aleyhisselam bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki: “Ben bu ilacı Levh-i Mahvuz'dan istinsah edip yazdım.” (İlacı şöyle tarif etti:) “Dam üzerinden akmayan yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha suresini yetmiş kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsi'yi, bir o kadar kul eûzü bi-Rabbi'n-Nas'ı, La-ilahe İllallahu vahdehu la şerike leh. Lehül mülkü ve Lehül hamdü yuhyi ve yümit ve hüve hayyun la yemutu bi-yedikel hayr ve hüve ala külli şey'in kadır'i okur. Sonra yedi gün oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar.” Rezin ilavesidir. Kaynağı bulunamamıştır. Cami'u'l-Usûl muhakkakki Abdulkadir el-Arnavud: “Zayıflık veya mevzuluk alameti gözükmektedir” der."
3970 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Telbine (denen sütlü çorba) hastanın kalbini dinlendirir, hüznün bir kısmını götürür.”"
3971 "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, aile halkından birine humma (rahatsızlığı) gelince hamurdan çorba yapılmasını emrederdi ve çorba yapılırdı. Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan ağır ağır içerlerdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam der di ki: “Çorba hüzünlü kimsenin kalbini takviye eder, hastanın kalbinden elemi çıkarır, tıpkı birinizin, su ile yüzünden kiri çıkarması gibi.”"
3972 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, hastalandılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da onları sadaka develerinin bulunduğu yere gönderdi ve: “Sütlerinden ve bevillerinden için!” emir buyurdu. Onlar da içtiler ve iyileştiler.”"
3973 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şifa üç şeydedir: - Bal şerbeti. - Kan aldırma. - Ateşle dağlama. Ancak ümmetimi dağlamaktan menediyorum.” Bir rivayette: “Balda, hacamat olmada şifa vardır.” denmiştir.”"
3974 "Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kendisiyle tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı sa'ut (burun damlası), hacamat (kan aldırma), ledûd (ağızdan damlatma) ve meşiyy (müshil içmedir.)”"
3975 "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, zatülcenb hastalığının tedavisinde zeytinyağı ve vers'i methederdi.” Katade derdi ki: “Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafından içirilirdi.” Bir rivayette: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zatülcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyağı ile tedavi olmamızı emrederdi” denmiştir."
3976 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki şeyde ne çok şifa vardır: Sabır ve süfa.”"
3977 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamatı yapan doktora ücretini ödedi ve ayrıca burun damlası da kullandı.”"
3978 "Ümmü'l-Münzir Bintu Kays radıyallahu anha anlatıyor: “Beraberinde Ali radıyallahu anh olduğu halde Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanıma girdi. Ali bu sırada (geçirdiği bir hastalığın) nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma çağlası) salkımları asılı idi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye başladı. Ali de yemek üzere kalktı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yönelerek: “Ağır ol, ağır ol! Sen daha nekahet dönemindesin!” dedi ve Ali bırakıncaya kadar tekrarladı.” Ümmü'l-Münzir, anlatmaya devam ederek: “Ben arpa ve çöğender otundan yemek pişirip getirdim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana daha faydalı!”"
3979 "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Uhud savaşı sırasında yaralanınca, Hz. Fatıma radıyallahu anha, mübarek yüzlerinden kanı yıkamaya başladılar. Ali de Fatıma radıyallahu anhüma'ya su döküyordu. Fatıma radıyallahu anha suyun kanı gittikçe artırdığını görünce bir parça hasır aldı. Onu yakıp iyice kül haline gelince yaraya bastı. Böylece kan da durdu.”"
3980 "Vail İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: “Tarık İbnu Süveyd el-Cu'fi radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve: “Hayır! O, deva değil, derttir!” buyurdu.”"
3981 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam zehir ve benzeri her çeşit habis ilaçtan yasakladı.”"
3982 "Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi radıyallahu anh anlatıyor: “Bir tabib gelerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ilaç yapımında kurbağayı kullanmaktan sordu. Resûlullah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti.”"
3983 "Ebu Keşbe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.”"
3984 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasındaki damardan hacamat olurdu.”"
3985 "Tirmizi şu ziyadede bulunur: “(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) ayın onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu.”"
3986 "Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle denir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat olur, kimseye ücretinde zulmetmezdi.”"
3987 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kanı giderir, beli hafifletir, gözü parlatır.” İbnu Abbas der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Miraç gecesinde, meleklerden mürekkeb bir cemaate her uğrayışında: “Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!” derlerdi.”"
3988 "Ebu Bekre radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bu muhterem sahabi, ailesini salı günü hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz.”"
3989 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Sa'd İbnu Mu'az radıyallahu anh kolundaki (can) damarından isabet aldığı zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu elindeki uzunca bir demir çubukla bizzat dağladı. Ancak yarası tekrar şişti. Resûlullah da ikinci sefer dağladı.”"
3990 "Tirmizi'nin Hz. Enes'ten yaptığı bir rivayette, Enes radıyallahu anh der ki: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Sa'd İbnu Zürare'yi sivilce sebebiyle dağladı.”"
3991 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi dağlama yapmaktan nehyetti. Ancak biz, (ona başvurmaya zorlayan) durumlarla karşılaştık. Birçok defalar dağlama yaptık. (Sünnete muhalefetimiz sebebiyle) rahatsızlığımızdan kurtuluş bulamadık.”"
6979 "Üsame İbnu Şerik radıyallahu anh anlatıyor: “Bedevileri gördüm. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bize şu işi yapmada bir günah var mı, şöyle davranmada günah var mı?” diye soruyorlardı. Onlara şöyle cevap vermişti: “Allah'ın kulları! Allah, (sizlerin sorduğu şeyleri işleyen kimseden) günahı kaldırmıştır. Ancak din kardeşinin ırzından (şeref ve haysiyetinden) bir şeyler kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur.” Bedeviler bu defa: “Ey Allah'ın Resülü! Hastalandığımız zaman tedavi yollarını aramasak, bu günah mıdır?” diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: “Tedavi arayın ey Allah'ın kulları! Zira, Allah Teala hazretleri koyduğu her hastalığa şifa da koymuştur, bundan sadece ihtiyarlık hariçtir, (onun tedavisi yok)” buyurdıılar. Bedeviler yine sordular: “Ey Allah 'ın Resülu! Kula verilen (hasletler)in en hayırlısı hangisidir?” Aleyhissalatu vesselam: “Güzel huy!” buyurdular.”"
6980 "Ebu Hizame radıyallahu anh anlatıyor: “(Bir gün) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Tedavi için kullandığınız ilaçlar şifa isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız koruyucu şeyler hakkında ne dersiniz, bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirip değiştirir mi ?” diye sormuşlardı. “Bu saydıklarınız da Allah'ın kaderindendir” diye cevap verdi.”"
6981 "Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah hiçbir hastalık indirmedi ki şifasını da indirmemiş olsun.”"
6982 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam “geçmiş olsun” ziyareti için uğradığı bir hastaya: “Bir şey yemek arzu ediyor musun?” diye sordu. Adam: “Kek!” dedi. Resûlullah: “Hay hay!” dedi ve hastaya kek aradılar.”"
6985 "İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size şu çörek otunu tavsiye ederim. Zira onda, ölümden başka her derde şifa vardır.”"
6986 "Hz.Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Her ay üç sabah bal yalayan kimseye büyük bir bela (hastalık) gelmez.”"
6987 "Hz.Cabir radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bal hediye edilmişti. Aramızda lokma lokma taksim etti. Ben kendi payımı aldım, sonra ben: “Ey Allah 'ın Resulu, bir lokma daha isterim!” dedim. “Pekiyi!” buyurdu.”"
6988 "Abdullah (İbnu Mes'ud) radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size şu iki şifayı tavsiye ederim: “Bal ve Kur'an.”"
6989 "Ebu Sa'id ve Cabir radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mantar kudret helvası (nevi)'ndendir. Suyu göze şifadır. Acve hurması cennettendir ve cinnete karşı şifadır.”"
6990 "Rafi' İbnu Amr el-Muzeni radiyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Acve (ismindeki Medine hurması) ve Sahra (adındaki Mescidi Aksa'da yer alan taş) cennettendir.” Ravi Abdurrahman derki: “Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından dinledim.”"
6991 "Ebu Ubey İbnu Ummi Haram radiyallahu anhuma arılatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sinameki ve sennut (yani tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemenizi tavsiye ederim. Çünkü bu iki şeyde sam'dan başka her hastalığa karşı şifa vardır.” “Ey Allah'ın Resulu sam nedir?” diye sorulmuştu. “ölüm!” buyurdular.” Ravi Amr dedi ki: “İbnu Ebi Able'nin söylediğine göre, sennut dereotudur, bazı başka alimler de “Bilakis, yağ tulumuna konan baldır, şairin şu beytinde sennut bu manadadır” demiştir. “Onlar tereyağı tulumundaki bal ile tereyağı gibidirler, aralarında hiyanet yoktur. Onlar komşularına hile yapılmasına da mani olurlar.”"
6993 "Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Irku'n-nesanın (oturak hizasından topuğa kadar uzanan bir sinirin) ilacı, arabi bir koyunun kuyruğudur. Bu kuyruk eritilip üç kısma ayrılır, sonra her sabah aç karnına bir parça içilir.”"
6994 "Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında hummadan bahsedilmişti. Aleyhissalatu vesselam: “Onun hakkında fena söz sarfetmeyin. Çünkü o, günahları temizler, tıpkı ateşin demirdeki pası, curufu temizlemesi gibi” buyurdular.”"
6995 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Humma (ateşli hastalık), cehennemin körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırın.”"
6996 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mirac sırasında yanlarından geçtiğim her cemaat bana mutlaka “Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret!” demiştir.”"
6997 "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “(Bir gün) Cebrail Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a, Ahdaayn (boynun iki tarafındaki damar) hizasından ve kahilden (iki omuzun arası) hacamat olma emrini getirdi.”"
6998 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir keresinde) atından bir hurma kütüğü üzerine düşmüş ve ayağı çıkmıştı.” Ravi Veki' der ki: “Yani Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir incinmeden dolayı ayağının üstünden hacamat ettirmiştir.”"
6999 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim hacamat olmak isterse, ayın 17 veya 19 veya 2l'ini arasın. Sakın, kan fazlalaşmak suretiyle birinize galebe çalıp onu öldürmesin.”"
7000 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma (azadlısına): “Ey Nafi bana kan galebe çaldı, benim için bir haccam getir, getireceğin haccam genç olsun, yaşlı veya çocuk olmasın” dedi. Devamla İbnu Ömer dedi ki: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Aç karnına hacamat olma idealdir, (onda şifa ve bereket vardır) aklı artırır. Hafızayı güçlendirir. Hafız olmak isteyenlerin hıfzetme kabiliyetini artırır. Hacamat olmak isteyen Allah'ın adıyla perşembe günü hacamat olsun. Cuma, cumartesi, pazar günlerinde hacamat olmaktan kaçının. Pazartesi ve Salı günü de hacamat olunuz. Çarşamba günü hacamat olmaktan kaçının: Çünkü o, Eyyub aleyhisselam'ın belaya düştüğü gündür. Cüzzam ve alaca hastalığı da sadece çarşamba günü veya çarşamba gecesi zuhür eder” dediğini işittim.”"
7079 "Ümmü Seleme radiyallahu anha anlatıyor “Resulullah aleyhissalatu vesselam (vücudundaki kılları gidermek için) hamam otu sürmek istediği zaman avret mahallinden başlayarak oraya hamam otunu kendisi sürerdi. Bedeninin diğer yerlerine ailesi sürerdi.”"
7080 Ümmü Seleme radiyallahu anha anlatıyor Resulullah aleyhissalatu vesselam, (tüylerini almak için) hamamotu süründü kasıklarına kendi eliyle sürdü.
7081 "Amr İbnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Halka ya emir, ya emirin memuru yahut da murai kimse kıssa anlatır.”"