Kimlik alan
3286 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vessalam buyurdular ki: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müsiümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz."
3287 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: “Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek.” Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: “Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et.”"
3288 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu: vesselam buyurdular ki: “Açı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun.”"
3289 "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ey Ebu Zerr! Maruf'dan (iyilik) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadarda olsa) ver.''"
3290 "Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): “Sakın yollara oturmayın!” buyurmuştu. “Ya Resulullah dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz. “ “Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin!” buyurdu. Bunun üzerine: “Ey Allah'ın Resülü, onun hakkı nedir?” diye sordular. “Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!” dedi.” Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: “Yardım isteyen mazlüma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.''"
3291 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi kanuşmasınlar, bu, öbürünü üzer.” Bu manada bir rivayet İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan gelmiştir. Hadisi Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi kaydetmişlerdir."
3292 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ashab'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalatu vesselam'ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı.”"
3293 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Birgün Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi, elinde de bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık. “Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!'' buyurdu.''"
3294 "Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: “Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e: “Otur, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın” buyurduğunu işittim'' dedi.''"
3295 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.'' Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), oraya oturmazdı.”"
3296 "Vehb İbnu Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurduIar ki: “Bir kimse ihtiyacı için çıkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir.''"
3297 "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk.”"
3298 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz.” Tirmizi'nin rivayetinde: “İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz” şeklinde gelmiştir."
3299 "Ebu Sa'idi'l-Hurdi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır.”"
3300 "Ebu Miclez anlatıyor: “Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radıyallahu anh) dedi ki: “Halkanın ortasına oturan, Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın diliyle lanetlenmiştir.”"
3301 "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: “Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?'' buyurdu.''"
3302 "Amr İbnu 'ş-Şerid, babasından (radıyaIlahu anh) anlatıyor: “Ben oturduğum sırada, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: “Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun?'' dediler.''"
3303 "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece Ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı.”"
3304 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın.”"
3305 "Kays, babasından naklediyor: “(Bir seferinde mescide) gelmişti ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah aleyhissalatu vessalam, kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.''"
3306 "Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”"
3307 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis.”"
3308 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni, bir ihtiyacı için göndermişti. Bu yüzden anneme dönmekte geciktim. Eve gelince annem: “Niçin geciktin?” diye hesaba çekti. “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), dedim, beni bir iş için göndermişti.'' “Ne işiydi o?'' diye annem sordu. “O sırdır söyleyemem!'' deyince, annem: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın sırrını sakın kimseye açmayasın!” dedi.''"
3309 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Nefsim yed-i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!”"
3310 "Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.”"
3311 "Mikdam İbnu Madikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin.”"
3312 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki): “Ey Allah'ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum.” “Pekiyi kendisine haber verdin mi?” diye Aleyhissalatu vesselam sordu. “Hayır!” deyince, “Ona haber ver!” dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: “Seni Allah için seviyorum!” dedi. Adam da: “Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!” diye mukabelede bulundu.”"
3313 "Yezid İbnu Nu'ame ed-Dabi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur.”"
3314 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: “Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.”"
3315 "Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Aziz ve Celil olan Allah Teala hazretleri Kıyamet günü şöyle diyecek: “Benim celalim adına sevişenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim!”"
3316 "Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri buyuruyor ki: “Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile onlara gıbta ederler.”"
3317 "Ebu İdris el-Havlani, Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh'den naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: “Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim içiin birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur.”"
3318 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.”"
3319 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler.” Orada bulunanlar sordu: “Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!” “Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: “Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler” (Yunus 62)."
3320 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah bir kulu sevdi mi Hz. Cebrail aleyhisselam'a: “Allah falanı seviyor, onu sen de sev!” diye seslenir. Onu Cebrail de sever. Sonra o, sema ehline: “Allah falanı seviyor, onu siz de sevin!” diye nida eder, derken bütün sema ehli de onu sevmeye başlar. Sonra onun için arz (halkı arasına hüsn-ü kabul) konur.” Hadisin Müslim'deki rivayetinde şu ziyade var: “Allah Celle Celaluhu, bir kula da buğzetti mi Cebrail aleyhisselam'a: “Ben falancaya buğzettim sen de buğzet!” diye seslenir. Ona Cebrail de buğzetmeye başlar. Sonra Cibril sema ehline nida eder: “Allah Celle Celaluhu falan kimseye buğzetti, siz de buğzedin!” Sonra yeryüzüne onun için buğz vaz'edilir.”"
3321 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resulü! dedim. Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse, (sonu ne olacak)?” “Ey Ebu Zerr, buyurdu, sen sevdiğinle berabersin!”"
3322 "Tirmizi'nin bir rivayetinde: “Kişi sevdiğiyle beraberdir” denmiştir."
3323 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar.”"
3324 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter.” Rezin bir rivayette şunu ilave etti: “Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sırat'ta sabit kılar.”"
3325 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz.”"
3326 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: “Resûlullah buyurdular ki: “Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!” Yanındakiler sordu: “Kimin için ey Allah'ın Resulü?” “Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kerdeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onra bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin.”"
3327 "Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: “Hz. Enes radıyallahu anh'e: “Sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!” dediği ulaştı mı?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı.” Ebu Davud'un rivayetinde: “Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı” şeklindedir."
3328 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et.” “Mazlumsa yardım ederim, zalime nasıl yerdim ederim?” diye sorulmuştu. “Onu zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır” buyurdu.”"
3329 "Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, Kıyamet günü allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir.”"
3330 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve: “Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!” derdi.”"
3331 "Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şu hususlar da Allah'ı büyüklemenin birer şubesidir: -Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak. -İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak. -Adil olan iktidar sahibine ikram.”"
3332 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder.”"
3333 "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: “...Ma'rufu emretmeyen, münkerden nehyetmeyen (de bizden değildir).”"
3334 "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, “Kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir. Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun” buyurmuştu.”"
3335 "Rıb'i İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: “Girebilir miyim?” diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: “Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: “Esselamün aleyküm, girebilir miyim?” demesini söyle!” buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): “Esselamü aleyküm, girebilir miyim?” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da adama izin verdi, o da girdi.”"
3336 "Kays İbnu Sa'd İbni Ubade radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: “Esselamü aleyküm ve rahmetullah!” dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: “Resulullah'a izin vermiyor musun?” dedim. O: “Bırak, bize çokça selam okusun!” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: “Esselamün aleyküm ve rahmetullah!” dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: “Esselamün aleyküm ve rahmetullah!” dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve: “Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyordum” dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp: “Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!” diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana: “Ey Kays, Resulullah'a refakat et!” dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: “Benimle sen de bin!” dedi, ben imtina edince: “Ya binersin, ya dönersin!” buyurdular. Ben de geri döndüm.”"
3337 "Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: “Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: “Gir!” buyurdu. Ben: “Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?” dedim. “Tam olarak gir!” dedi. Ben de girdim.” (Ravi) der ki: “Tam olarak mı gireyim?” diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi.”"
3338 "Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: “Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!” derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı.”"
3339 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh bana anlatmıştı: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi.”"
3340 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Göz içeri girdi mi artık izin yok.” Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: “İzin istemek görme sebebiyledir.”"
3341 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur).”"
3342 "Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordu: “Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?” “Evet, iste.” “Ama ben evde onunla beraber kalıyorum.” “Annenin yanına girerken izin iste!” “Ama ben ona hizmet ediyorum.” “Annenden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?” “Hayır!” “Öyleyse ondan izin iste!”"
3343 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: “Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek.”"
3344 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Kapıyı çaldım. “Kim o?” buyurdular. “Benim!” dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: “Ben! Ben!” diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti.”"
3345 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim.”"
3346 "Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Bir bedevi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde biir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah “Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!” buyurdular.”"
3347 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)”"
3348 "Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: “Safvan İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi. İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana: “Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!” buyurdu. Ben de öyle yaptım.”"
3349 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: “Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!”"
3350 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah'a: “İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?” diye sorulmuştu. “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen” diye cevap verdi.”"
3351 "Hz. Enes radıyallahu anh'in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. “RResûlullah aleyhissalatu vesselam böyle yapardı!”"
3352 "Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi.” Tirmizi'nin bir rivayetinde: “Eliyle selamladı” denmiştir."
3353 "Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh'den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: “Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir.”"
3354 "Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır.”"
3355 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir.”"
3356 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam'ı kendi sureti üzere ve boyunu da altmış zira olarak yaratınca: “Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyyetinin selamı olacaktır” dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip): “Esselamü aleyküm!” diye selam verdi. Melekler: “Es-selamü aleyke verahmetullahi” dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir.”"
3357 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve: “Esselamu aleyküm!” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “On (sevap kazandı!)” dediler. Sonra birisi daha geldi. “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!” dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam: “Yirmi!” dediler. Sonra biri daha geldi ve: “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu” dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer: “Otuz!” buyurdular."
3358 "Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır: “Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu.” Resûlullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve: “Kırk (sevap)” deyip ilave etti: “Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar.”"
3359 "Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: “Aleyke's-selam ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'ın Resulü!)” dedim. Bana hemen müdahale etti: “Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, “Esselamu aleyke” de! Sana mukabele eden de, “Ve aleykesselam!” der.”"
3360 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Yahudiler size selam verince onlardan biri, “es-samu aleyküm” der, sen de ona, “Aleyke!” de.”"
3361 "Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu sözünü nakletmiştir: “Ehl-i Kitap size selam verince onlara “Ve aleyküm” diye cevap verin.”"
3362 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın.”"
3363 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalatu vesselam, selamına mukabelede bulunmadı.” Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: “Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: “Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım.”"
3364 "Katade rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes radıyallahu anh'a sordum: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı arasında müsafaha var mıydı?” Bana: “Evet!” diye cevap verdi.”"
3365 "Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir.”"
3366 "Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir diğer rivayette şöyle buyurulmuştur: “(Musafaha etmek üzere mü'min kardeşin) elinden tutulması selamlaşma cümlesindendir.”"
3367 "Ata el-Horasani anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Musafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.”"
3368 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani “yerhamukallah!” dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca: “Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi!” cevabını verdi.”"
3369 "Müslim'in Ebû Musa'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: “Biriniz hapşırır ve hamdederse, ona teşmitte bulunun, Allah'a hamdetmezse teşmitte bulunmayın.”"
3370 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur.”"
3371 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir.”"
3372 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı.”"
3373 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Yahudiler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukallah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: “Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin” derdi.”"
3374 "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır.”"
3375 "Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır.”"
3376 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır.”"
3377 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: “Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın.”"
3378 "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti.”"
3379 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor. “Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)ti.”"
3380 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder v yanında şu duayı yedi kere okursa, Allah ona bu hastalığından mutlaka şifa verir: Es'elullahe'l-azime Rabbe'l-Arşi'l-azimi en yeşfike. (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan senin için şifa taleb ediyorum.)”"
3381 "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder.”"
3382 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Yahudilerden bir çocuk Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hizmet ediyordu. bir gün hastalandı. Resulullah onun ziyaretine geldi. Baş ucunda oturdu ve: “Müslüman ol!” buyurdu. Çocuk yanında durmakta olan babasına baktı. Babası da: “Ebu'l-Kasım'a itaat et!” emretti. Çocuk derhal müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam oradan ayrıldığı vakit şöyle diyordu: “Onu benim vesilemle ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun.”"
3383 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir.”"
3384 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye geldiği zaman kendisini, Abdulmuttaliboğullarının çocukları karşıladılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam birini önüne, diğerini de arkasına bindirdi.”"
3385 "Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anhüma, İbnu'z-Zübeyr'in, kendisine şunları söylediğini anlatmıştır: “Hatırlar mısın, hani biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı karşılamıştık: Ben, sen ve İbnu Abbas!” Abdullah: “Evet hatırlıyorum,” demiş ve ilave etmiştir: “Bizi bineğine almış, seni terketmişti.”"
3386 "Hz. Muaz radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ufeyr denen merkebinin terkkisinde idim.”"
3387 "Ebu'l-Müleyh, bir adamdan naklen demiştir ki: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı. Ben, “Kör şeytan!” demiş bulundum. Bana: “Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve “kendi gücümle onu yere attım!” der. Fakat sen: “Bismillah!2 de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur.”"
3388 "Abdullah İbnu Büreyde, babasından (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Beraberinde bir merkeb olan bir zat Hz. Peygamber'e gelerek: “Ey Allah'ın Resulü! Bin!” dedi ve adam (kayarak, hayvanın) terkisine geçti. Aleyhissalatu vesselam: “Hayır, hayvanın önüne binmeye sen benden daha çok hak sahibisin, hakkını bana bağışlarsan o başka!” buyurdu. Adam da: “Önü sana bağışladım!” dedi. Bunun üzerine hayvana bindi.”"
3389 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hz. Cebrail aleyhisselam bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim.”"
3390 "Amr İbni Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “İbnu Ömer radıyallahu anhüma için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: “Ondan yahudi komşunuza hediye ettiniz mi?” diye sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Bundan ona da gönderin. Zira ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim” dediğini işittim” buyurdu.”"
3391 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez.”"
3392 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:; “kim allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin.”"
3393 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “(Bir gün), ey Allah'ın Resulü! dedim, iki komşum var, hangisine (öncelikle) hediyede bulunayım?” “Sana kapı itibarıyla hangisi yakınsa ona!” cevabını verdi.”"
3394 "Buhari ve Müslim'in Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan yaptığı bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Komşu kadın, komşu kadından gelen koyun paçasını bile küçük görmesin.”"
3395 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizden kimse, duvarına, komşusunun kiriş saplamasına mani olmasın.” Ebu Hüreyre'den hadisi rivayet eden zat der ki: “Ebu Hüreyre radıyallahu anh, sonra şunu ilave etti: “Görüyorum ki, bunu hoş karşılamadınız. Allah'a yemin olsun, onu omuzlarınız arasına uzatırım.”"
3396 "Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: “Ensar'dan bir zatın bahçesinde benim bodur bir hurma ağacım vardı. O zat ailesiyle beraberdi. Semüre, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sahibi rahatsız oluyordu. Kendisine o ağacı (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi taleb etti. Ama Semüre kabul etmedi. Bunun üzerine Ensari radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip durumu anlattı. Resûlullah Semüre'ye o ağacı satmasını taleb etti; fakat o kabül etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi teklif etti, o bunu da kabul etmedi. Resûlullah: “Ağacı ona bağışla!” dedi ve buna rağbet etmesi için “şöyle şöyle ecir var!'' buyurdu. Semüre yine, kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Sen muzır birisin!” dedi. Sonra Ensari zata dönüp: “Git, onun hurmasını sök!” buyurdu.”"
3397 "Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizaya, husümete girerse Allah da onunla husumete girer.''"
3398 "Hz. Ebu Eyyüb radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki : Bir müslümana, kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam verendir.”"
3399 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Bir mü'minin diğer bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, ona kavuşup selam versin. Eğer o selama mukabele ederse ecirde her ikisi de ortaktır. Mukabele etmezse günah onda kalmıştır.'' Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehenneme girer.''"
3400 "Ebu Hıraş es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir.''"
3401 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celil olan Allah o gün, Allah'a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: “Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin.”"
3402 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Safiyye Bintu Huyeyy 'in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş'ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona: “Safiyye'ye bir deve ver!” buyurdu. Zeyneb: “Ben bu yahudi kızına deve mi verecek mişim?'' diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü.''"
3403 "Hz. Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “(Birgün) Resûlullah aleyhissalatu vesselam minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nida etti: “Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.'' İbnu Ömer bir gün Ka'be'ye nazar etti ve: “Şanın ne yüce, hürmetin ne yüce! Ancak mü'minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!'' dedi.''"
3404 "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir ayıp görür ve onu örterse, diri diri gömülmüş bir kızı ihya etmiş gibi olur.''"
3405 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah Kıyamet günü onu mutlaka örter.''"
3406 "Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: “İbnu Mes'ud radıyallahu anh'a (bir adam) getirilip: “Şu herif falancadır, sakalından şarap damlıyor'' denildi. Abdullah radıyallahu anh: “Ben tecessüsten men edildim. Lakin bize bir şey zahir olursa onu ele alırız!” cevabını verdi.”"
3407 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın.”"
3408 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Aklında bir şeyler olan bir kadın vardı. Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını göreyim” dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, kadın da ihtiyacını arzetti.”"
3409 "Hz. Cerir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ani bakıştan sordum. Bana: “Nazarını hemen çevir!'' buyurdu.''"
3410 "Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ali radıyallahu anh'a buyurdular ki: “Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir.”"
3411 "Hz. Enes radıyaIlahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Fatıma radıyallahu anha'ya, bir köle getirdi. Bunu ona hibe etmişti. Hz. Fatıma'nın üzerinde (çok uzun olmayan bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu. Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce: “Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir'' buyurdu.''"
3412 "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımda idi. Evde de bir muhannes vardı. Bu muhannes, Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah İnu Ebi Ümeyye'ye: “Ey Abdullah, şayet yarın Allah Taif'in fethini müyesser kılarsa, ben sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. Çünkü o, gelirken dört, giderken sekizdir” der. Bu söz üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Böyleleri bir daha yanınıza girmesin” buyurdu. Bu sözüyle muhannesleri kasdetmişti. Bundan sonra onu, (evlerine girmekten) men ettiler.''"
3413 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenleri lanet etti ve: “Onları evlerinizden çıkarın!” şeklinde ferman buyurdu.”"
3414 "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında idim. Yanında Meymune Bintu'I-Haris radıyallahu anha da vardı. (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu. -Bu vak'a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize: “Ona karşı örtünün!'' emretti. Biz: “Ey Allah'ın resulü! O, ama ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?'' dedik. Bunun üzerine: “Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu.”"
3415 "Ebu Üseyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mescidden çıkıyordu. Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara: “Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!” ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar nerdeyse duvara değecek şekilde yürürdü. Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisesinin duvara takıldığı olurdu.”"
3416 "İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin iki kadın arasında yürümesini yasakladı.''"
3417 "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan ona muttali olur.”"
3418 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadınlarından biriyle beraber idi. Yanından bir adam geçti. Aleyhissalatu vesselam adamı çağırarak: “Bu benim zevcemdir!” dedi. Adam: “Ey Allah'ın Resulü! Ben herkesten şüphe etsem de sizden şüphe etmem!'' deyince, Aleyhissalatu vesselam: “Şeytan insana kanın nüfuz ettiği gibi nüfuz eder!” buyurdular."
3419 "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: “Ey Ebu Zerr!” dedi. Ben: “Ey Allah'ın Resulü, buyurun! Emrinizdeyim, canım sana feda olsun!” diye cevap verdim.”"
3420 "Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sadece mü'minle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin.”"
3421 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”"
3422 "Ebu'd-derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?” “Evet (Ey Allah'ın Resulü, söyleyin!)” dediler. “İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır.” Tirmizi'de şu ziyade gelmiştir: “Ben saçı kazır demiyorum, velakin dini kazır (diyorum).”"
3423 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, el-Cabiye'de bize hitaben: “Ey insanlar, dedi. Ben, (şu hutbeyi okumak üzere) aranızda kalkıyorum, tıpkı, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın da bizim aramızda kalktığı gibi. (O kalkıp) şöyle demişti: “Size Ashabımı, sonra da onların peşinden gelecekleri (sonra da bunların peşinden gelecekleri) tavsiye ediyorum. Daha sonra (gelenler arasında) yalan, öylesine yayılacak ki, kişi, kendisinden yemin taleb edilmediği halde yemin edecek, şahidliği istenmediği halde şehadette bulunacak. Haberiniz olsun, bir erkek bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıkdan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir.”"
3424 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizden biri bir meclis veya bir çarşıdan geçerken elinde ok bulunduğu takdirde, okun demir kısmını tutsun, onunla bir müslümanı yaralamasın.” Ebu Musa radıyallahu anh derdi ki: “Biz vallahi, onları ölmezden önce birbirimize yönelttik.”"
3425 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıplak olarak kılınç teati edilmesini yasakladı.”"
3286 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vessalam buyurdular ki: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müsiümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz."
3287 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: “Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek.” Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: “Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et.”"
3288 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu: vesselam buyurdular ki: “Açı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun.”"
3289 "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ey Ebu Zerr! Maruf'dan (iyilik) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadarda olsa) ver.''"
3290 "Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): “Sakın yollara oturmayın!” buyurmuştu. “Ya Resulullah dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz. “ “Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin!” buyurdu. Bunun üzerine: “Ey Allah'ın Resülü, onun hakkı nedir?” diye sordular. “Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!” dedi.” Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: “Yardım isteyen mazlüma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.''"
3291 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi kanuşmasınlar, bu, öbürünü üzer.” Bu manada bir rivayet İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan gelmiştir. Hadisi Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi kaydetmişlerdir."
3292 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ashab'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalatu vesselam'ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı.”"
3293 "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Birgün Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi, elinde de bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık. “Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!'' buyurdu.''"
3294 "Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: “Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e: “Otur, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: “İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın” buyurduğunu işittim'' dedi.''"
3295 "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.'' Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), oraya oturmazdı.”"
3296 "Vehb İbnu Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurduIar ki: “Bir kimse ihtiyacı için çıkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir.''"
3297 "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk.”"
3298 "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz.” Tirmizi'nin rivayetinde: “İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz” şeklinde gelmiştir."
3299 "Ebu Sa'idi'l-Hurdi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır.”"
3300 "Ebu Miclez anlatıyor: “Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radıyallahu anh) dedi ki: “Halkanın ortasına oturan, Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın diliyle lanetlenmiştir.”"
3301 "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: “Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?'' buyurdu.''"
3302 "Amr İbnu 'ş-Şerid, babasından (radıyaIlahu anh) anlatıyor: “Ben oturduğum sırada, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: “Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun?'' dediler.''"
3303 "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece Ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı.”"
3304 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: “Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın.”"
3305 "Kays, babasından naklediyor: “(Bir seferinde mescide) gelmişti ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah aleyhissalatu vessalam, kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.''"
3306 "Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”"
3307 "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis.”"
3308 "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni, bir ihtiyacı için göndermişti. Bu yüzden anneme dönmekte geciktim. Eve gelince annem: “Niçin geciktin?” diye hesaba çekti. “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), dedim, beni bir iş için göndermişti.'' “Ne işiydi o?'' diye annem sordu. “O sırdır söyleyemem!'' deyince, annem: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın sırrını sakın kimseye açmayasın!” dedi.''"
3309 "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Nefsim yed-i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!”"
3310 "Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.”"
3311 "Mikdam İbnu Madikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin.”"
3312 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki): “Ey Allah'ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum.” “Pekiyi kendisine haber verdin mi?” diye Aleyhissalatu vesselam sordu. “Hayır!” deyince, “Ona haber ver!” dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: “Seni Allah için seviyorum!” dedi. Adam da: “Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!” diye mukabelede bulundu.”"
3313 "Yezid İbnu Nu'ame ed-Dabi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur.”"
3314 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: “Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.”"
3315 "Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Aziz ve Celil olan Allah Teala hazretleri Kıyamet günü şöyle diyecek: “Benim celalim adına sevişenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim!”"
3316 "Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri buyuruyor ki: “Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile onlara gıbta ederler.”"
3317 "Ebu İdris el-Havlani, Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh'den naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: “Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim içiin birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur.”"
3318 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.”"
3319 "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler.” Orada bulunanlar sordu: “Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!” “Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: “Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler” (Yunus 62)."
3320 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah bir kulu sevdi mi Hz. Cebrail aleyhisselam'a: “Allah falanı seviyor, onu sen de sev!” diye seslenir. Onu Cebrail de sever. Sonra o, sema ehline: “Allah falanı seviyor, onu siz de sevin!” diye nida eder, derken bütün sema ehli de onu sevmeye başlar. Sonra onun için arz (halkı arasına hüsn-ü kabul) konur.” Hadisin Müslim'deki rivayetinde şu ziyade var: “Allah Celle Celaluhu, bir kula da buğzetti mi Cebrail aleyhisselam'a: “Ben falancaya buğzettim sen de buğzet!” diye seslenir. Ona Cebrail de buğzetmeye başlar. Sonra Cibril sema ehline nida eder: “Allah Celle Celaluhu falan kimseye buğzetti, siz de buğzedin!” Sonra yeryüzüne onun için buğz vaz'edilir.”"
3321 "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resulü! dedim. Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse, (sonu ne olacak)?” “Ey Ebu Zerr, buyurdu, sen sevdiğinle berabersin!”"
3322 "Tirmizi'nin bir rivayetinde: “Kişi sevdiğiyle beraberdir” denmiştir."
3323 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar.”"
3324 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter.” Rezin bir rivayette şunu ilave etti: “Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sırat'ta sabit kılar.”"
3325 "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz.”"
3326 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: “Resûlullah buyurdular ki: “Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!” Yanındakiler sordu: “Kimin için ey Allah'ın Resulü?” “Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kerdeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onra bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin.”"
3327 "Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: “Hz. Enes radıyallahu anh'e: “Sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!” dediği ulaştı mı?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı.” Ebu Davud'un rivayetinde: “Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı” şeklindedir."
3328 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et.” “Mazlumsa yardım ederim, zalime nasıl yerdim ederim?” diye sorulmuştu. “Onu zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır” buyurdu.”"
3329 "Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, Kıyamet günü allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir.”"
3330 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve: “Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!” derdi.”"
3331 "Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şu hususlar da Allah'ı büyüklemenin birer şubesidir: -Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak. -İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak. -Adil olan iktidar sahibine ikram.”"
3332 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder.”"
3333 "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: “...Ma'rufu emretmeyen, münkerden nehyetmeyen (de bizden değildir).”"
3334 "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, “Kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir. Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun” buyurmuştu.”"
3335 "Rıb'i İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: “Girebilir miyim?” diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: “Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: “Esselamün aleyküm, girebilir miyim?” demesini söyle!” buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): “Esselamü aleyküm, girebilir miyim?” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da adama izin verdi, o da girdi.”"
3336 "Kays İbnu Sa'd İbni Ubade radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: “Esselamü aleyküm ve rahmetullah!” dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: “Resulullah'a izin vermiyor musun?” dedim. O: “Bırak, bize çokça selam okusun!” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: “Esselamün aleyküm ve rahmetullah!” dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar: “Esselamün aleyküm ve rahmetullah!” dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve: “Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyordum” dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp: “Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!” diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana: “Ey Kays, Resulullah'a refakat et!” dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: “Benimle sen de bin!” dedi, ben imtina edince: “Ya binersin, ya dönersin!” buyurdular. Ben de geri döndüm.”"
3337 "Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: “Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: “Gir!” buyurdu. Ben: “Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?” dedim. “Tam olarak gir!” dedi. Ben de girdim.” (Ravi) der ki: “Tam olarak mı gireyim?” diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi.”"
3338 "Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: “Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!” derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı.”"
3339 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh bana anlatmıştı: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi.”"
3340 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Göz içeri girdi mi artık izin yok.” Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: “İzin istemek görme sebebiyledir.”"
3341 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur).”"
3342 "Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordu: “Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?” “Evet, iste.” “Ama ben evde onunla beraber kalıyorum.” “Annenin yanına girerken izin iste!” “Ama ben ona hizmet ediyorum.” “Annenden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?” “Hayır!” “Öyleyse ondan izin iste!”"
3343 "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: “Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek.”"
3344 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Kapıyı çaldım. “Kim o?” buyurdular. “Benim!” dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: “Ben! Ben!” diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti.”"
3345 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim.”"
3346 "Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Bir bedevi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde biir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah “Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!” buyurdular.”"
3347 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)”"
3348 "Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: “Safvan İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi. İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana: “Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!” buyurdu. Ben de öyle yaptım.”"
3349 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: “Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!”"
3350 "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah'a: “İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?” diye sorulmuştu. “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen” diye cevap verdi.”"
3351 "Hz. Enes radıyallahu anh'in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. “RResûlullah aleyhissalatu vesselam böyle yapardı!”"
3352 "Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi.” Tirmizi'nin bir rivayetinde: “Eliyle selamladı” denmiştir."
3353 "Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh'den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: “Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir.”"
3354 "Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır.”"
3355 "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir.”"
3356 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam'ı kendi sureti üzere ve boyunu da altmış zira olarak yaratınca: “Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyyetinin selamı olacaktır” dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip): “Esselamü aleyküm!” diye selam verdi. Melekler: “Es-selamü aleyke verahmetullahi” dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir.”"
3357 "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve: “Esselamu aleyküm!” dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “On (sevap kazandı!)” dediler. Sonra birisi daha geldi. “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!” dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam: “Yirmi!” dediler. Sonra biri daha geldi ve: “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu” dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer: “Otuz!” buyurdular."
3358 "Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır: “Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu.” Resûlullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve: “Kırk (sevap)” deyip ilave etti: “Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar.”"
3359 "Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: “Aleyke's-selam ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'ın Resulü!)” dedim. Bana hemen müdahale etti: “Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, “Esselamu aleyke” de! Sana mukabele eden de, “Ve aleykesselam!” der.”"
3360 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Yahudiler size selam verince onlardan biri, “es-samu aleyküm” der, sen de ona, “Aleyke!” de.”"
3361 "Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu sözünü nakletmiştir: “Ehl-i Kitap size selam verince onlara “Ve aleyküm” diye cevap verin.”"
3362 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın.”"
3363 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalatu vesselam, selamına mukabelede bulunmadı.” Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: “Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: “Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım.”"
3364 "Katade rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes radıyallahu anh'a sordum: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı arasında müsafaha var mıydı?” Bana: “Evet!” diye cevap verdi.”"
3365 "Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir.”"
3366 "Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir diğer rivayette şöyle buyurulmuştur: “(Musafaha etmek üzere mü'min kardeşin) elinden tutulması selamlaşma cümlesindendir.”"
3367 "Ata el-Horasani anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Musafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.”"
3368 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani “yerhamukallah!” dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca: “Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi!” cevabını verdi.”"
3369 "Müslim'in Ebû Musa'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: “Biriniz hapşırır ve hamdederse, ona teşmitte bulunun, Allah'a hamdetmezse teşmitte bulunmayın.”"
3370 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur.”"
3371 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir.”"
3372 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı.”"
3373 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Yahudiler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukallah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: “Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin” derdi.”"
3374 "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır.”"
3375 "Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır.”"
3376 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır.”"
3377 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: “Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın.”"
3378 "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti.”"
3379 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor. “Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)ti.”"
3380 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder v yanında şu duayı yedi kere okursa, Allah ona bu hastalığından mutlaka şifa verir: Es'elullahe'l-azime Rabbe'l-Arşi'l-azimi en yeşfike. (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan senin için şifa taleb ediyorum.)”"
3381 "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder.”"
3382 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Yahudilerden bir çocuk Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hizmet ediyordu. bir gün hastalandı. Resulullah onun ziyaretine geldi. Baş ucunda oturdu ve: “Müslüman ol!” buyurdu. Çocuk yanında durmakta olan babasına baktı. Babası da: “Ebu'l-Kasım'a itaat et!” emretti. Çocuk derhal müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam oradan ayrıldığı vakit şöyle diyordu: “Onu benim vesilemle ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun.”"
3383 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir.”"
3384 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye geldiği zaman kendisini, Abdulmuttaliboğullarının çocukları karşıladılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam birini önüne, diğerini de arkasına bindirdi.”"
3385 "Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anhüma, İbnu'z-Zübeyr'in, kendisine şunları söylediğini anlatmıştır: “Hatırlar mısın, hani biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı karşılamıştık: Ben, sen ve İbnu Abbas!” Abdullah: “Evet hatırlıyorum,” demiş ve ilave etmiştir: “Bizi bineğine almış, seni terketmişti.”"
3386 "Hz. Muaz radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ufeyr denen merkebinin terkkisinde idim.”"
3387 "Ebu'l-Müleyh, bir adamdan naklen demiştir ki: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı. Ben, “Kör şeytan!” demiş bulundum. Bana: “Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve “kendi gücümle onu yere attım!” der. Fakat sen: “Bismillah!2 de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur.”"
3388 "Abdullah İbnu Büreyde, babasından (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Beraberinde bir merkeb olan bir zat Hz. Peygamber'e gelerek: “Ey Allah'ın Resulü! Bin!” dedi ve adam (kayarak, hayvanın) terkisine geçti. Aleyhissalatu vesselam: “Hayır, hayvanın önüne binmeye sen benden daha çok hak sahibisin, hakkını bana bağışlarsan o başka!” buyurdu. Adam da: “Önü sana bağışladım!” dedi. Bunun üzerine hayvana bindi.”"
3389 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Hz. Cebrail aleyhisselam bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim.”"
3390 "Amr İbni Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “İbnu Ömer radıyallahu anhüma için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: “Ondan yahudi komşunuza hediye ettiniz mi?” diye sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Bundan ona da gönderin. Zira ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim” dediğini işittim” buyurdu.”"
3391 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez.”"
3392 "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:; “kim allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin.”"
3393 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “(Bir gün), ey Allah'ın Resulü! dedim, iki komşum var, hangisine (öncelikle) hediyede bulunayım?” “Sana kapı itibarıyla hangisi yakınsa ona!” cevabını verdi.”"
3394 "Buhari ve Müslim'in Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan yaptığı bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Komşu kadın, komşu kadından gelen koyun paçasını bile küçük görmesin.”"
3395 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizden kimse, duvarına, komşusunun kiriş saplamasına mani olmasın.” Ebu Hüreyre'den hadisi rivayet eden zat der ki: “Ebu Hüreyre radıyallahu anh, sonra şunu ilave etti: “Görüyorum ki, bunu hoş karşılamadınız. Allah'a yemin olsun, onu omuzlarınız arasına uzatırım.”"
3396 "Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: “Ensar'dan bir zatın bahçesinde benim bodur bir hurma ağacım vardı. O zat ailesiyle beraberdi. Semüre, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sahibi rahatsız oluyordu. Kendisine o ağacı (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi taleb etti. Ama Semüre kabul etmedi. Bunun üzerine Ensari radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip durumu anlattı. Resûlullah Semüre'ye o ağacı satmasını taleb etti; fakat o kabül etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi teklif etti, o bunu da kabul etmedi. Resûlullah: “Ağacı ona bağışla!” dedi ve buna rağbet etmesi için “şöyle şöyle ecir var!'' buyurdu. Semüre yine, kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: “Sen muzır birisin!” dedi. Sonra Ensari zata dönüp: “Git, onun hurmasını sök!” buyurdu.”"
3397 "Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizaya, husümete girerse Allah da onunla husumete girer.''"
3398 "Hz. Ebu Eyyüb radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki : Bir müslümana, kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam verendir.”"
3399 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Bir mü'minin diğer bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, ona kavuşup selam versin. Eğer o selama mukabele ederse ecirde her ikisi de ortaktır. Mukabele etmezse günah onda kalmıştır.'' Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehenneme girer.''"
3400 "Ebu Hıraş es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir.''"
3401 "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celil olan Allah o gün, Allah'a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: “Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin.”"
3402 "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Safiyye Bintu Huyeyy 'in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş'ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona: “Safiyye'ye bir deve ver!” buyurdu. Zeyneb: “Ben bu yahudi kızına deve mi verecek mişim?'' diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü.''"
3403 "Hz. Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “(Birgün) Resûlullah aleyhissalatu vesselam minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nida etti: “Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.'' İbnu Ömer bir gün Ka'be'ye nazar etti ve: “Şanın ne yüce, hürmetin ne yüce! Ancak mü'minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!'' dedi.''"
3404 "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir ayıp görür ve onu örterse, diri diri gömülmüş bir kızı ihya etmiş gibi olur.''"
3405 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah Kıyamet günü onu mutlaka örter.''"
3406 "Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: “İbnu Mes'ud radıyallahu anh'a (bir adam) getirilip: “Şu herif falancadır, sakalından şarap damlıyor'' denildi. Abdullah radıyallahu anh: “Ben tecessüsten men edildim. Lakin bize bir şey zahir olursa onu ele alırız!” cevabını verdi.”"
3407 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın.”"
3408 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Aklında bir şeyler olan bir kadın vardı. Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: “Ey Allah'ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam: Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını göreyim” dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, kadın da ihtiyacını arzetti.”"
3409 "Hz. Cerir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ani bakıştan sordum. Bana: “Nazarını hemen çevir!'' buyurdu.''"
3410 "Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ali radıyallahu anh'a buyurdular ki: “Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir.”"
3411 "Hz. Enes radıyaIlahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam Fatıma radıyallahu anha'ya, bir köle getirdi. Bunu ona hibe etmişti. Hz. Fatıma'nın üzerinde (çok uzun olmayan bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu. Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce: “Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir'' buyurdu.''"
3412 "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımda idi. Evde de bir muhannes vardı. Bu muhannes, Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah İnu Ebi Ümeyye'ye: “Ey Abdullah, şayet yarın Allah Taif'in fethini müyesser kılarsa, ben sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. Çünkü o, gelirken dört, giderken sekizdir” der. Bu söz üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Böyleleri bir daha yanınıza girmesin” buyurdu. Bu sözüyle muhannesleri kasdetmişti. Bundan sonra onu, (evlerine girmekten) men ettiler.''"
3413 "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenleri lanet etti ve: “Onları evlerinizden çıkarın!” şeklinde ferman buyurdu.”"
3414 "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında idim. Yanında Meymune Bintu'I-Haris radıyallahu anha da vardı. (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu. -Bu vak'a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize: “Ona karşı örtünün!'' emretti. Biz: “Ey Allah'ın resulü! O, ama ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?'' dedik. Bunun üzerine: “Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu.”"
3415 "Ebu Üseyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mescidden çıkıyordu. Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara: “Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!” ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar nerdeyse duvara değecek şekilde yürürdü. Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisesinin duvara takıldığı olurdu.”"
3416 "İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin iki kadın arasında yürümesini yasakladı.''"
3417 "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan ona muttali olur.”"
3418 "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadınlarından biriyle beraber idi. Yanından bir adam geçti. Aleyhissalatu vesselam adamı çağırarak: “Bu benim zevcemdir!” dedi. Adam: “Ey Allah'ın Resulü! Ben herkesten şüphe etsem de sizden şüphe etmem!'' deyince, Aleyhissalatu vesselam: “Şeytan insana kanın nüfuz ettiği gibi nüfuz eder!” buyurdular."
3419 "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: “Ey Ebu Zerr!” dedi. Ben: “Ey Allah'ın Resulü, buyurun! Emrinizdeyim, canım sana feda olsun!” diye cevap verdim.”"
3420 "Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sadece mü'minle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin.”"
3421 "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”"
3422 "Ebu'd-derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?” “Evet (Ey Allah'ın Resulü, söyleyin!)” dediler. “İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır.” Tirmizi'de şu ziyade gelmiştir: “Ben saçı kazır demiyorum, velakin dini kazır (diyorum).”"
3423 "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh, el-Cabiye'de bize hitaben: “Ey insanlar, dedi. Ben, (şu hutbeyi okumak üzere) aranızda kalkıyorum, tıpkı, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın da bizim aramızda kalktığı gibi. (O kalkıp) şöyle demişti: “Size Ashabımı, sonra da onların peşinden gelecekleri (sonra da bunların peşinden gelecekleri) tavsiye ediyorum. Daha sonra (gelenler arasında) yalan, öylesine yayılacak ki, kişi, kendisinden yemin taleb edilmediği halde yemin edecek, şahidliği istenmediği halde şehadette bulunacak. Haberiniz olsun, bir erkek bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıkdan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir.”"
3424 "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizden biri bir meclis veya bir çarşıdan geçerken elinde ok bulunduğu takdirde, okun demir kısmını tutsun, onunla bir müslümanı yaralamasın.” Ebu Musa radıyallahu anh derdi ki: “Biz vallahi, onları ölmezden önce birbirimize yönelttik.”"
3425 "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıplak olarak kılınç teati edilmesini yasakladı.”"