Allah Müheymindir.
Ayeti kerimelerde:
“Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisâ: 1).
“Allah her şeyi görüp gözetendir.” (Ahzab: 52).
Allah Celle Celalühü bizi her an görmektedir. Tüm hareketlerimizi, tüm yaptıklarımızı, tüm kalbimizden geçenleri, tüm üzüntülü ve sevinçli halimizi her
an ve zamanda hem bilip hemde görmektedir. Bunu tüm hayatına uygulayan kullar. Günahlara dalmaz. Bu sözde değil, özde yaşanınca Allahın her an bizi gördüğü anlaşılır.
Kullarını sadece izlememektedir. Birde korumaktadır. İnsan hayatını incelediğinde bir iğne ayağına batsa feryat eder. Ocaktan eli yansa feryat
eder. Kılına zarar gelse feryat eder. Allah ise her an tehlikelerde olan bu kullarını aslında tüm tehlikelerden korumaktadır. Sadece bazılarında imtihan için bırakır. Kendisini hatırlatır. Her an Rabbimize sığınıp koruma ayetleri ve dualarınıda okumalıyız. Günlük yaşantımızda bir günde bile
insan aslında farkında olsa başına neler gelmekte. Rabbimiz ise bu tehlikelerden bizleri korumaktadır. Mutfakta ayakta bıçağı ayağı düşürecekten geri çekilmek, ocakta yanacakken yanmamak, üstümüze çay dökülecekken başka yöne devrilmesi, trafikte ise arabalar çarpacakken Rabbimizin
koruması ve buna benzer örneklerdir. Bunlar iyice tefekkür edildiğinde her an koruyup kollandığımız açıktır.
Allah Müheymin ismiyle sevkte eder. Hafaza meleklerini gönderir. Bunu şöyle anlamamız gerekir Allah bizim her anımızı görmekte
bilmektedir. Gaybıda bilir. Fakat kiramen katibi melekleri bizlerin sevaplarımızı ve günahlarımızı ,ağzımızdan çıkan her kelimeyi ,her an yazmaktadır. Oysa Allahın meleklere ihtiyacı yoktur. Fakat bu bizimde itiraz etmememiz içindir. Nasıl ki insanlar işlerini bazı insanlarla
görmektedir. Allahda işlerini kullarıyla görmektedir. Bir kul hasta olunca doktora gider ilacını alır fakat şifayı veren yine Allahtır. Koruyucu meleklerde insanı koruması için görevlendirirmiştir fakat yine aslında koruyan yüce Rabbimizdir. Korumasını dilemeyince hangi melek veya insan koruyabilir. Koruduğuna ise kim zarar verebilir. Allah tam bir koruma ile tüm yarattıklarını ömürleri boyunca korumaktadır.
Bizler bu gafillikden ancak Rabbimiz bizi görüyor diyerek, nefsimizle mücadele ederek yaşayabiliriz. Dilde kalırsa bu söz etki etmez. Kul günah işlemeye devam eder. Bu günahlar kalbi karartır. Tövbe istiğfarla kalp yıkanmalı. Nefs ve şeytandan Allaha sığınmalıdır.
Allah bizleri nice bela ve musibetlerden de korumaktadır.
Ayeti kerimede:
"Başınıza gelen her hangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. O yine de çoğunu affeder." Şura :30).
Eğer ellerimizle işlediklerimizden ötürü hep bela gelseydi. Bizler belasız bir anımız olmazdı. Çünkü bakınız bizler Allahtan gafiliz.Allah ise her daim bizi korumaktadır. Affetmektedir.
Bazıları bu musibetlerin nedenini kendinde aramaz. İsyan eder.
Ayeti kerimede:
". İnsanlardan kimi de, Allah’a bir yar kenarındaymış gibi kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur. Başına bir bela
gelirse yüzüstü döner. Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur. “Hac :11).
Müminler ise ayeti kerimede :
Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz.” derler.
Aslında kimin burada Allaha bağlı ,kimin nefsine bağlı olduğu ortaya çıkar. “Gülü seven, dikenine katlanır." derler. İnsanlar arasında eşlerin karı-
kocanın arasıda böyle değil midir. Hatalar, kusurlar bağışlanır .Böylece aynı hayatla ömür sürerler. Peki Rabbimiz ile kulu arası nasıldır.Bize iptila, musibet vererek
hem kendisini bildirmektedir. Hemde bu iptilalara sabreden müminleri sevaplarla ecrini vermektedir. İsyan eden ise bir eş-karı koca nasıl boşanır,Ayrılırsa Rabbiyle kulu arası öyle açılır. Çünkü Rabbinin verdiğine razı olmamıştır. Bunlar herkesin anlması için temsil ve örneklerdir.Oysa O ibtilayı kulu sevap kazansın diye vermiştir.
Ayeti kerimede: “şer gördüğünüz hayır, hayır gördüğünüz şer olabilir. “Buyrulmaktadır.
Aslında insan nefsiyle kibirlendiği için en çok musibet ve belaya uğrayanlarda bunlardır. Bunlara ceza olarak verilir. Aslında buda rahmettir ki
nefsi kırılsın ,kibiri kırılsın.
Müminin hali ,musibete sabreder sevabını alır. Diğerlerinin hali isyan eder. İmtihanını kaybeder. Daha çok günah kazanır.
Heran tövbe, istiğfar şarttır ki böyle, musibetler kalsın. Mümin feraha ersin. Sabrettikcede derecesi artsın, Rabbine yaklaşsın.
Ayeti kerimede:
"Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir. Tegabun: 11).
Allahın Müheymin ismiyle tecelli ettiği kullar. Maddi ve manevi tüm zararlardan korunur. Rabbi ne verse razı olacağından gönlüde huzur doludur.
Bizler imtihan için yaratıldık Ayeti kerimede:
Onlar her yıl bir veya iki defa çeşitli belalara uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine de tövbe etmiyorlar, ibret almıyorlar. Tevbe: 126).
En şiddetli iptilalara uğrayanlar Allahın en sevdikleridir. Çünkü onlar dünyalık değil ahretliktir. İptilalar onları Allaha yaklaştırır, dereceleri kat ve kat
fazladır. Sıraysa peygamberlere, sonra evliyalara, sonrada imanına göre müminlere iptila gelir. Allahın en sevdikleri Heran iptiladadır.
Hadisi şeriflerde:
Ashâb-ı kiram'dan Ebu Saîd-i Hudrî -radiyallahu anh- der ki:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- humma hastalığından yatakta iken yanına girdim. Elimi onun üzerine koyunca, hararetini örtünün
üstünde ellerimle hissettim ve:
'Yâ Resulellah! Ateşinin hararetine hayret ederim.' deyince:
'Biz (peygamberler) böyleyiz. Bizim için ibtilâ kat kat fazla olur ve sevabı da bizim için (bu derecede) kat kat fazla olur.' buyurdu.
'Yâ Resulellah! Hangi insanlar en şiddetli ibtilâya uğrarlar?' diye sordum.
'Peygamberler.' buyurdu.
'Onlardan sonra kimlerdir?' diye sordum.
'Sonra sâlih insanlardır. Onlardan herhangi biri fakirliğe cidden öyle mübtelâ olur ki, büründüğü abadan başka hiçbir şey bulamaz ve biriniz
mutlulukla sevindiği gibi onlardan herhangi birisi ibtilâya uğramakla cidden sevinir.' buyurdu." (İbn-i Mâce: 4024)
Allah dilemedikçe kula zerre zarar gelmez. Allahın takdiri dışında bir olay yaşayamaz.
Ayeti kerimede:
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta yazılmış olmasın. Şüphesiz
ki bu Allah'a göre kolaydır."Hadid :22).
Kullar sabrına göre imtihan geçe geçe Rabbine yaklaşır. Ahiretteki dereceleri ve cennette kazandıkları yerler hayal edilemez. Rableri bu
kullara değer verdiği için iptilaya uğratmıştır. Zaten onlarda bunu bilir. Dünya geçici, ahiret geçici der. İmtihanları kolaylıkla Allahın yardımıyla
geçer. Ona teslim olmuştur.
İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları
açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için
faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. "(KAYNAK kÜTÜBİ sİTTE:1723 )
Çok sığınılmalı çok dua edilmelidir ki .Allah Müheymin ismi şerifiyle kulunu korusun.
Allah öyle müheymindir ki kendisinin korunmaya ihtiyacı yoktur fakat o yarattıklarını korur. Muhtaç olanları yardımsız bırakmaz. Kulunu her
halinde murakaba eder. Haline göre ecrini ve derecelerini ihsan eder. Duaları kabul edip musibetleri kaldırır. Sabredenlere mükafatlarını bol bol
verir .Öğleki zatına yaklaştırır sabrı ve azmi gayretince.
Bir mümin eğer ki Rabbini bilmiyorsa: "Bu belalar niye beni buluyor." der. Hiç nefsini hesaba çekmez. "Neydi günahım." der. isyanda eder. Bu sefer
musibetler ve belalar ceza olarak yağar. Hem dünyası ,hem ahireti cehennem olur. Kul kafirse rahat yaşar. Ahiretteki hesabı korkunçtur. Müminse
aklı başına gelene kadar belaya uğrar. Hala isyandaysa imanını dahi kaybedebilir. Oysa nefsini hesaba çekmeliydi. Rabbine yönelip günahlardan
samimi tövbe etmeliydi. Bunu yapana kadar bu böyle devam eder. Kullarını en iyi bilen odur.
Yani kul Rabbine sığınacak ondan başkasına sığınmayacak. Unutmayınız ki bir kulda musibetleri ancak o kaldırır. Ebetteki hastaysa şifasını
arasın, duasını etsin, imtihan olduğunu bilsin. Şifayı verende bulduranda yine odur. Dertleri, sıkıntıları yalnız o kaldırır.
Kulların kalbini, tüm hallerini bilir ki hiçbir şey ona gizli kalmaz.
İptilalarla nefsinin başı ezile ezile, pişe pişe ,kibri ve benliği yok olana kadar iptilaya uğrar. Bunlara sabreden hem ecrini alır. Allahım ."seviyorum
seni ."demişti. Sözünde sadık olduğu anlaşılır. Allaha sevgi böyle olur. Allah sevdiği kullarına iptila verir. Onun sevgiside budur. Çünkü bu pislik
nefisimiz nasıl Rabbine yönelirdi ibtilasız?
Rahat içinde yüzen .Bir süre sonra şükrü dahi unutabilir. Normalleşir. Oysa sağlıklı iken hasta olduğunda sağlığın kıymetini nasıl anlar. Bu kulların
Halide böyledir ki iptilayı nimet görür. Çünkü rabbine böyle yaklaşılır.
Allahı seviyorum iddiasında bulunan her kul imtihanlara tutulur. Denenir .O yüzden bu yola çıkmayı başaran milyonlar yolda dökülür ,kayar.
Yine kurtuldukları kurtulacaktır. Bir erkek bir kadına dahi sevdiğini ispatlamaya çalışır ki onunla evlenebilsin. Bunlar temsili örneklerdir. Rabbi ile
kul arası ise bambaşka boyuttadır. Hayatımız boyunca Rabbimize kendimizi sevdireceğiz ki kurtulalım. Seviyorum bitti. Haliyle böyle olmaz. Dilde
kalır.
Ben Müslümanım deyip ibadetlere hiç yönelmemek gibidir. Bunlar hep nefsin oyunlarıdır. Nefsiyle yaşayan ne elde edecektir. Nefs ise hep
isyankardır. iptilalara dayanamaz .o kadar isyankardır ki Rabbini tanımaz ,ona kızar. Oysa dua edip ,Allaha sığınmalıdır. Nefs bu kadar kötü ve
korkunçtur. Mücadele ise şarttır.
islamı yaşamaya çalışmalıyız ki bir şeyler elde edelim. Rabbim yardımcımız olsun. Rabbin kaçanlarla mı ilgilenir yoksa Rabbine koşanlarla
mı?
İnsanlar dahi kendi aralarında ilgi göstermeyene bir süre sonra ondan ilgiyi çeker uzaklaşır .
Bakınız fakat Allah öyle yüceler yücesidir ki Heran kullarının tövbe edip kendisine yönelmesini bekler .O çok bağışlayan ve lutüfkar olandır.
Ayeti kerimede:
O; günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O'ndan başka ilâh yoktur. Dönüş yalnız O'nadır."Mümin: 3).
Rabbiniz sizin kalbinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız şunu iyi bilin ki Allah, tövbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır." İsra: 25).
"Resulüm! Onlara söyle: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece
bağışlayıcı ve merhamet edicidir.”)Ali İmran 31).
Kuran ve sünnet ayrılamaz. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme ne kadar sünnetine uyarsak, ona benzemeye çalışırsak o kadar
islamı yaşamış oluruz. Allah da bizi sever. Zatına yaklaştırır.
Ayeti kerimelerde:
“Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisâ: 1).
“Allah her şeyi görüp gözetendir.” (Ahzab: 52).
Allah Celle Celalühü bizi her an görmektedir. Tüm hareketlerimizi, tüm yaptıklarımızı, tüm kalbimizden geçenleri, tüm üzüntülü ve sevinçli halimizi her
an ve zamanda hem bilip hemde görmektedir. Bunu tüm hayatına uygulayan kullar. Günahlara dalmaz. Bu sözde değil, özde yaşanınca Allahın her an bizi gördüğü anlaşılır.
Kullarını sadece izlememektedir. Birde korumaktadır. İnsan hayatını incelediğinde bir iğne ayağına batsa feryat eder. Ocaktan eli yansa feryat
eder. Kılına zarar gelse feryat eder. Allah ise her an tehlikelerde olan bu kullarını aslında tüm tehlikelerden korumaktadır. Sadece bazılarında imtihan için bırakır. Kendisini hatırlatır. Her an Rabbimize sığınıp koruma ayetleri ve dualarınıda okumalıyız. Günlük yaşantımızda bir günde bile
insan aslında farkında olsa başına neler gelmekte. Rabbimiz ise bu tehlikelerden bizleri korumaktadır. Mutfakta ayakta bıçağı ayağı düşürecekten geri çekilmek, ocakta yanacakken yanmamak, üstümüze çay dökülecekken başka yöne devrilmesi, trafikte ise arabalar çarpacakken Rabbimizin
koruması ve buna benzer örneklerdir. Bunlar iyice tefekkür edildiğinde her an koruyup kollandığımız açıktır.
Allah Müheymin ismiyle sevkte eder. Hafaza meleklerini gönderir. Bunu şöyle anlamamız gerekir Allah bizim her anımızı görmekte
bilmektedir. Gaybıda bilir. Fakat kiramen katibi melekleri bizlerin sevaplarımızı ve günahlarımızı ,ağzımızdan çıkan her kelimeyi ,her an yazmaktadır. Oysa Allahın meleklere ihtiyacı yoktur. Fakat bu bizimde itiraz etmememiz içindir. Nasıl ki insanlar işlerini bazı insanlarla
görmektedir. Allahda işlerini kullarıyla görmektedir. Bir kul hasta olunca doktora gider ilacını alır fakat şifayı veren yine Allahtır. Koruyucu meleklerde insanı koruması için görevlendirirmiştir fakat yine aslında koruyan yüce Rabbimizdir. Korumasını dilemeyince hangi melek veya insan koruyabilir. Koruduğuna ise kim zarar verebilir. Allah tam bir koruma ile tüm yarattıklarını ömürleri boyunca korumaktadır.
Bizler bu gafillikden ancak Rabbimiz bizi görüyor diyerek, nefsimizle mücadele ederek yaşayabiliriz. Dilde kalırsa bu söz etki etmez. Kul günah işlemeye devam eder. Bu günahlar kalbi karartır. Tövbe istiğfarla kalp yıkanmalı. Nefs ve şeytandan Allaha sığınmalıdır.
Allah bizleri nice bela ve musibetlerden de korumaktadır.
Ayeti kerimede:
"Başınıza gelen her hangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. O yine de çoğunu affeder." Şura :30).
Eğer ellerimizle işlediklerimizden ötürü hep bela gelseydi. Bizler belasız bir anımız olmazdı. Çünkü bakınız bizler Allahtan gafiliz.Allah ise her daim bizi korumaktadır. Affetmektedir.
Bazıları bu musibetlerin nedenini kendinde aramaz. İsyan eder.
Ayeti kerimede:
". İnsanlardan kimi de, Allah’a bir yar kenarındaymış gibi kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur. Başına bir bela
gelirse yüzüstü döner. Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur. “Hac :11).
Müminler ise ayeti kerimede :
Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz.” derler.
Aslında kimin burada Allaha bağlı ,kimin nefsine bağlı olduğu ortaya çıkar. “Gülü seven, dikenine katlanır." derler. İnsanlar arasında eşlerin karı-
kocanın arasıda böyle değil midir. Hatalar, kusurlar bağışlanır .Böylece aynı hayatla ömür sürerler. Peki Rabbimiz ile kulu arası nasıldır.Bize iptila, musibet vererek
hem kendisini bildirmektedir. Hemde bu iptilalara sabreden müminleri sevaplarla ecrini vermektedir. İsyan eden ise bir eş-karı koca nasıl boşanır,Ayrılırsa Rabbiyle kulu arası öyle açılır. Çünkü Rabbinin verdiğine razı olmamıştır. Bunlar herkesin anlması için temsil ve örneklerdir.Oysa O ibtilayı kulu sevap kazansın diye vermiştir.
Ayeti kerimede: “şer gördüğünüz hayır, hayır gördüğünüz şer olabilir. “Buyrulmaktadır.
Aslında insan nefsiyle kibirlendiği için en çok musibet ve belaya uğrayanlarda bunlardır. Bunlara ceza olarak verilir. Aslında buda rahmettir ki
nefsi kırılsın ,kibiri kırılsın.
Müminin hali ,musibete sabreder sevabını alır. Diğerlerinin hali isyan eder. İmtihanını kaybeder. Daha çok günah kazanır.
Heran tövbe, istiğfar şarttır ki böyle, musibetler kalsın. Mümin feraha ersin. Sabrettikcede derecesi artsın, Rabbine yaklaşsın.
Ayeti kerimede:
"Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir. Tegabun: 11).
Allahın Müheymin ismiyle tecelli ettiği kullar. Maddi ve manevi tüm zararlardan korunur. Rabbi ne verse razı olacağından gönlüde huzur doludur.
Bizler imtihan için yaratıldık Ayeti kerimede:
Onlar her yıl bir veya iki defa çeşitli belalara uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine de tövbe etmiyorlar, ibret almıyorlar. Tevbe: 126).
En şiddetli iptilalara uğrayanlar Allahın en sevdikleridir. Çünkü onlar dünyalık değil ahretliktir. İptilalar onları Allaha yaklaştırır, dereceleri kat ve kat
fazladır. Sıraysa peygamberlere, sonra evliyalara, sonrada imanına göre müminlere iptila gelir. Allahın en sevdikleri Heran iptiladadır.
Hadisi şeriflerde:
Ashâb-ı kiram'dan Ebu Saîd-i Hudrî -radiyallahu anh- der ki:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- humma hastalığından yatakta iken yanına girdim. Elimi onun üzerine koyunca, hararetini örtünün
üstünde ellerimle hissettim ve:
'Yâ Resulellah! Ateşinin hararetine hayret ederim.' deyince:
'Biz (peygamberler) böyleyiz. Bizim için ibtilâ kat kat fazla olur ve sevabı da bizim için (bu derecede) kat kat fazla olur.' buyurdu.
'Yâ Resulellah! Hangi insanlar en şiddetli ibtilâya uğrarlar?' diye sordum.
'Peygamberler.' buyurdu.
'Onlardan sonra kimlerdir?' diye sordum.
'Sonra sâlih insanlardır. Onlardan herhangi biri fakirliğe cidden öyle mübtelâ olur ki, büründüğü abadan başka hiçbir şey bulamaz ve biriniz
mutlulukla sevindiği gibi onlardan herhangi birisi ibtilâya uğramakla cidden sevinir.' buyurdu." (İbn-i Mâce: 4024)
Allah dilemedikçe kula zerre zarar gelmez. Allahın takdiri dışında bir olay yaşayamaz.
Ayeti kerimede:
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta yazılmış olmasın. Şüphesiz
ki bu Allah'a göre kolaydır."Hadid :22).
Kullar sabrına göre imtihan geçe geçe Rabbine yaklaşır. Ahiretteki dereceleri ve cennette kazandıkları yerler hayal edilemez. Rableri bu
kullara değer verdiği için iptilaya uğratmıştır. Zaten onlarda bunu bilir. Dünya geçici, ahiret geçici der. İmtihanları kolaylıkla Allahın yardımıyla
geçer. Ona teslim olmuştur.
İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları
açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için
faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. "(KAYNAK kÜTÜBİ sİTTE:1723 )
Çok sığınılmalı çok dua edilmelidir ki .Allah Müheymin ismi şerifiyle kulunu korusun.
Allah öyle müheymindir ki kendisinin korunmaya ihtiyacı yoktur fakat o yarattıklarını korur. Muhtaç olanları yardımsız bırakmaz. Kulunu her
halinde murakaba eder. Haline göre ecrini ve derecelerini ihsan eder. Duaları kabul edip musibetleri kaldırır. Sabredenlere mükafatlarını bol bol
verir .Öğleki zatına yaklaştırır sabrı ve azmi gayretince.
Bir mümin eğer ki Rabbini bilmiyorsa: "Bu belalar niye beni buluyor." der. Hiç nefsini hesaba çekmez. "Neydi günahım." der. isyanda eder. Bu sefer
musibetler ve belalar ceza olarak yağar. Hem dünyası ,hem ahireti cehennem olur. Kul kafirse rahat yaşar. Ahiretteki hesabı korkunçtur. Müminse
aklı başına gelene kadar belaya uğrar. Hala isyandaysa imanını dahi kaybedebilir. Oysa nefsini hesaba çekmeliydi. Rabbine yönelip günahlardan
samimi tövbe etmeliydi. Bunu yapana kadar bu böyle devam eder. Kullarını en iyi bilen odur.
Yani kul Rabbine sığınacak ondan başkasına sığınmayacak. Unutmayınız ki bir kulda musibetleri ancak o kaldırır. Ebetteki hastaysa şifasını
arasın, duasını etsin, imtihan olduğunu bilsin. Şifayı verende bulduranda yine odur. Dertleri, sıkıntıları yalnız o kaldırır.
Kulların kalbini, tüm hallerini bilir ki hiçbir şey ona gizli kalmaz.
İptilalarla nefsinin başı ezile ezile, pişe pişe ,kibri ve benliği yok olana kadar iptilaya uğrar. Bunlara sabreden hem ecrini alır. Allahım ."seviyorum
seni ."demişti. Sözünde sadık olduğu anlaşılır. Allaha sevgi böyle olur. Allah sevdiği kullarına iptila verir. Onun sevgiside budur. Çünkü bu pislik
nefisimiz nasıl Rabbine yönelirdi ibtilasız?
Rahat içinde yüzen .Bir süre sonra şükrü dahi unutabilir. Normalleşir. Oysa sağlıklı iken hasta olduğunda sağlığın kıymetini nasıl anlar. Bu kulların
Halide böyledir ki iptilayı nimet görür. Çünkü rabbine böyle yaklaşılır.
Allahı seviyorum iddiasında bulunan her kul imtihanlara tutulur. Denenir .O yüzden bu yola çıkmayı başaran milyonlar yolda dökülür ,kayar.
Yine kurtuldukları kurtulacaktır. Bir erkek bir kadına dahi sevdiğini ispatlamaya çalışır ki onunla evlenebilsin. Bunlar temsili örneklerdir. Rabbi ile
kul arası ise bambaşka boyuttadır. Hayatımız boyunca Rabbimize kendimizi sevdireceğiz ki kurtulalım. Seviyorum bitti. Haliyle böyle olmaz. Dilde
kalır.
Ben Müslümanım deyip ibadetlere hiç yönelmemek gibidir. Bunlar hep nefsin oyunlarıdır. Nefsiyle yaşayan ne elde edecektir. Nefs ise hep
isyankardır. iptilalara dayanamaz .o kadar isyankardır ki Rabbini tanımaz ,ona kızar. Oysa dua edip ,Allaha sığınmalıdır. Nefs bu kadar kötü ve
korkunçtur. Mücadele ise şarttır.
islamı yaşamaya çalışmalıyız ki bir şeyler elde edelim. Rabbim yardımcımız olsun. Rabbin kaçanlarla mı ilgilenir yoksa Rabbine koşanlarla
mı?
İnsanlar dahi kendi aralarında ilgi göstermeyene bir süre sonra ondan ilgiyi çeker uzaklaşır .
Bakınız fakat Allah öyle yüceler yücesidir ki Heran kullarının tövbe edip kendisine yönelmesini bekler .O çok bağışlayan ve lutüfkar olandır.
Ayeti kerimede:
O; günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O'ndan başka ilâh yoktur. Dönüş yalnız O'nadır."Mümin: 3).
Rabbiniz sizin kalbinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız şunu iyi bilin ki Allah, tövbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır." İsra: 25).
"Resulüm! Onlara söyle: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece
bağışlayıcı ve merhamet edicidir.”)Ali İmran 31).
Kuran ve sünnet ayrılamaz. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme ne kadar sünnetine uyarsak, ona benzemeye çalışırsak o kadar
islamı yaşamış oluruz. Allah da bizi sever. Zatına yaklaştırır.