Metin5 | alan |
---|---|
06.Fatiha | 6. Bize Doğru yolu göster. |
016.Bakara | 16. İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır. Bu alış-verişleri kendilerine kâr sağlamamıştır, Doğru yolu da bulamamışlardır. |
023.Bakara | 23. Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur’an’dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin. Eğer iddiânızda Doğru iseniz, Allah’tan başka şâhitlerinizi de çağırın. |
041.Bakara | 41. Sizin yanınızda bulunanı (Tevrat’ın aslını) Doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin ve sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Sakın âyetlerimi az bir pahaya satmayın. Ve sadece benden sakınıp korkun! |
053.Bakara | 53. Doğru yolu bulup hidayete erişesiniz diye Musa’ya Kitap ve furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran ölçü) vermiştik. |
091.Bakara | 91. Bir de onlara: “Allah’ın indirdiğine iman edin!” denilince: “Biz sadece bize indirilene inanırız.” derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Halbuki o Kur’an, kendi ellerinde bulunan Tevrat’ı Doğrulayıcı olarak gelen hak Kitap’tır. Resulüm! De ki: “Şayet siz gerçekten inanmış kimseler idiyseniz, daha önce Allah’ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz?” |
0101.Bakara | 101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı Doğrulayan bir peygamber gelince, ehl-i kitaptan bir grup Allah’ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar. |
0111.Bakara | 111. Onlar: “Yahudi veya hıristiyan olanlardan başkası cennete giremeyecek.” dediler. Bu onların kuruntusudur. De ki: “Eğer Doğru sözlü iseniz, delilinizi getirin.” |
0119.Bakara | 119. Doğrusu biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu değilsin. |
0135.Bakara | 135. (Yahudi ve hıristiyanlar müslümanlara): “Yahudi veya hıristiyan olun ki Doğru yolu bulasınız!’ dediler. De ki: “Hayır! Biz hanif olan İbrahim’in dinine uyarız. O müşriklerden değildi.” |
0137.Bakara | 137. Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, Doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse şüphesiz ki onlar ayrılık içindedirler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir, bilendir. |
0142.Bakara | 142. İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah’ındır. O kimi dilerse onu Doğru yola iletir. |
0143.Bakara | 143. İşte böylece sizi, bütün insanlara karşı şâhitler olmanız için tam ortada vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size şâhit olsun. Biz senin arzulayıp da üstünde durduğun Kâbe’yi; Peygamber’e uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye kıble yaptık. Doğrusu bu, Allah’ın hidayet edip yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı aslâ zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara şefkatlidir ve merhamet edendir. |
0144.Bakara | 144. Resulüm! Biz senin, yüzünü çok kere göğe Doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye elbette çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescid-i haram tarafına çevir. Siz de (ey müminler!) nerede olursanız olun (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
0149.Bakara | 149. Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i haram’a Doğru çevir. Şüphesiz ki bu, Rabbinizden gelen bir gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
0150.Bakara | 150. Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i haram tarafına çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o tarafa çevirin. Tâ ki zâlim olanlardan başka, insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Benden korkun ki, ben de size verdiğim nimetlerimi tamamlayayım, böylece siz de Doğru yolu bulmuş olasınız. |
0157.Bakara | 157. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır, yalnızca onlar Doğru yolu bulmuşlardır. |
0170.Bakara | 170. Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiği zaman: “Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.” derler. Peki, ya ataları bir şey anlamamış, Doğruyu bulamamış kimseler olsa da mı? |
0185.Bakara | 185. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara Doğru yolu gösteren, hidayeti açıklayan, hakkı ve bâtılı birbirinden ayırt eden Kur’an o ayda indirildi. Şu halde sizden her kim o aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Bu kolaylığı dilemesi, sayıyı tamamlamanız ve size Doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz! |
0186.Bakara | 186. Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler ki Doğru yolu bulsunlar. |
0213.Bakara | 213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber gerçekleri gösteren kitapları da indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle ayrılığa düştükleri şeyleri inananlara gösterdi. Şüphesiz ki Allah dilediğine Doğru yolu gösterir. |
0217.Bakara | 217. Resulüm! Sana haram aydan ve onda savaşmanın Doğru olup olmadığından soruyorlar. De ki: Haram ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük, daha ağır günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden her kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktirler ve orada ebedî kalacaklardır. |
03.Ali İmran | 3. Sana Kitab’ı hak ile ve kendinden önceki kitapları Doğrulayıcı olarak indirdi, Tevrat ve İncil’i de indirmişti. |
08.Ali İmran | 8. (Onlar şöyle yalvarırlar): “Ey Rabbimiz! Bizi Doğru yola hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırıp döndürme. Bize kendi nezdinden bir rahmet ver. Şüphesiz ki bağışı en bol olan sensin.” |
020.Ali İmran | 20. Eğer seninle tartışmaya girişirlerse de ki: “Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve kitapsız ümmilere de, de ki: “Siz de İslâm oldunuz mu?” Eğer İslâm olurlarsa Doğru yolu bulurlar. Yok eğer yüz çevirirlerse sana düşen yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını görendir. |
038.Ali İmran | 38. Orada Zekeriyâ Rabbine duâ etti. “Ey Rabbim! Tarafından bana hayırlı bir nesil bağışla. Doğrusu sen duâyı işitensin.” dedi. |
051.Ali İmran | 51. “Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin. İşte bu Doğru yoldur.” |
062.Ali İmran | 62. İşte bu, elbette en Doğru haberdir. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hiç şüphesiz ki Allah Azîz’dir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir. |
067.Ali İmran | 67. İbrahim ne yahudi ne de hıristiyandı. Fakat o Allah’ı bir tanıyan dosDoğru bir müslümandı. Müşriklerden de değildi. |
081.Ali İmran | 81. Allah vaktiyle peygamberlerden kesin söz almıştı: “Celâlim hakkı için, size kitap ve hikmet verdim. Sizde olan o kitap ve hikmeti tasdik edip Doğrulayan bir peygamber gelecek. Ona mutlaka iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik.” demişlerdi. Allah da: “O halde şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım.” buyurmuştu. |
093.Ali İmran | 93. Tevrat indirilmeden önce İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram ettiğinden başka bütün yiyecekler İsrailoğullarına helal idi. De ki: “Eğer Doğru sözlü iseniz Tevrat’ı getirip okuyun.” |
095.Ali İmran | 95. De ki: “Allah Doğruyu söylemiştir. Öyleyse Hakk’a yönelmiş olan İbrahim’in dinine uyunuz. O müşriklerden değildi.” |
0101.Ali İmran | 101. Size Allah’ın âyetleri okunurken ve aranızda O’nun Resul’ü bulunurken nasıl küfre dönersiniz? Kim Allah’a sımsıkı sarılırsa, muhakkak ki o Doğru bir yola iletilmiştir. |
0103.Ali İmran | 103. Hepiniz topluca sımsıkı Allah’ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz. Allah gönüllerinizi birleştirmiş ve O’nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken, oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah, Doğru yolu bulasınız diye size âyetlerini böyle açıklıyor. |
0168.Ali İmran | 168. Onlar (evlerinde) oturup da kardeşleri için: “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi.” dediler. Resulüm! De ki: “Eğer Doğru sözlü iseniz ölümü kendinizden savın.” |
0183.Ali İmran | 183. O kimseler: “Doğrusu Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe herhangi bir peygambere iman etmememiz hususunda ahid verdi.” dediler. De ki: “Benden önce de nice peygamberler apaçık delillerle ve dediğiniz şeyle geldiler. Eğer Doğru sözlü iseniz, niçin onları öldürdünüz?” |
0193.Ali İmran | 193. “Ey Rabbimiz! Doğrusu biz: ‘Rabbinize inanın!’ diye imana çağıran bir dâvetçiyi işittik, hemen iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bize bağışla! Kötülüklerimizi ört! Canımızı iyilerle beraber al.” |
09.Nisa | 9. Arkalarında küçük ve âciz çocuklar bırakıp da, onlara bir kötülük gelmesinden korkanlar (başkaları için de öylece) korksunlar. Allah’tan korksunlar ve Doğru söz söylesinler. |
046.Nisa | 46. Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden değiştirirler. “İşittik ve isyan ettik”, “Dinle, dinlemez olası” derler. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak: “Râinâ” derler. Eğer onlar: “İşittik, itaat ettik, dinle, bizi gözet” deselerdi, kendileri için daha hayırlı ve daha Doğru olurdu. Fakat inkârları yüzünden Allah onlara lânet etmiştir. Artık pek az inanırlar. |
047.Nisa | 47. Ey ehl-i kitap! Biz bir takım yüzleri silip dümdüz ederek enselerine çevirmezden veya onları Ashab-ı sebt’i (Cumartesi gününe saygı göstermeyen yahudileri) lânetlediğimiz gibi lânetlemezden önce, gelin o elinizdekini Doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Allah’ın emri mutlaka yerine gelir. |
051.Nisa | 51. Kendilerine kitap verilmiş olanları görmedin mi? Bâtıl ilâhlara ve Tâğut’a inanıyorlar. Sonra da kâfirler için: “Bunlar inananlardan daha Doğru yoldadır.” diyorlar. |
068.Nisa | 68. Ve onları dosDoğru bir yola iletirdik. |
087.Nisa | 87. O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. Geleceğinde şüphe olmayan kıyamet günü, sizi mutlaka toplayacaktır. Bunda aslâ şüphe yoktur. Allah’tan başka Doğru sözlü kim olabilir? |
088.Nisa | 88. Size ne oluyor ki, münafıklar hakkında (küfür üzere olduklarına ittifak etmeyip) iki fırkaya ayrılıyorsunuz? Halbuki Allah onları kendi ettiklerinden dolayı başaşağı etmiştir. Allah’ın saptırdığını Doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığı kimseye sen aslâ yol bulamazsın! |
0105.Nisa | 105. Doğrusu biz sana Kitab’ı hak olarak indirdik ki, insanların arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hüküm veresin. Hâinlerden taraf olma! |
0122.Nisa | 122. İman edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî kalacaklardır. Bu, Allah’ın gerçek vaadidir. Allah’tan daha Doğru sözlü kim olabilir? |
0125.Nisa | 125. İşlerinde Doğru muhsin (iyilik yapıcı) olarak kendini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in Allah’ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden, din bakımından daha güzel kim vardır? Allah İbrahim’i dost edinmişti. |
0137.Nisa | 137. İman edip inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını artıranları Allah ne bağışlayacak ne de Doğru yola iletecektir. |
0142.Nisa | 142. Doğrusu münâfıklar Allah’ı aldatmaya kalkışıyorlar. Oysa Allah onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı pek az zikrederler. |
0168.Nisa | 168. İnkâr edenleri ve zulmedenleri Allah bağışlamaz. Onları (Doğru) bir yola da iletmez. |
0175.Nisa | 175. Allah kendisine inanıp da O’na sımsıkı sarılanları kendi katından bir rahmete ve lütufa kavuşturacak, onları kendisine götüren Doğru bir yola eriştirecektir. |
0176.Nisa | 176. Resulüm! Senden fetvâ isterler. De ki: “Allah, size babası ve çocuğu olmayan kişinin mirâsı hakkındaki hükmünü şöyle açıklar: Şayet çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kız kardeşine kalır. Eğer ölen bir kadının geride çocuğu kalmaz da erkek kardeşi bulunursa, erkek kardeş mirasının tamamını alır. Eğer ölenin iki ve daha çok kız kardeşi varsa, o zaman mirasın üçte ikisi bunlarındır. Şayet ölenin kardeşleri erkek ve kadın iseler, erkeğe iki kadının hissesi kadar pay verilir. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size dininizin hükümlerini açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyle bilendir.” |
012.Maide | 12. Andolsun ki Allah, İsrâiloğullarından söz almıştı. Biz onlardan oniki tane nakib (temsilci) tayin ettik. Allah şöyle dedi: “Şüphesiz ki ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı kılar, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onlara kuvvetle yardım ederseniz ve Allah’a güzel bir borç takdiminde bulunursanız; andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve andolsun ki sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Artık bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa, gerçekten o dosDoğru yoldan sapmış olur.” |
016.Maide | 16. Allah, rızasını arayanları onunla kurtuluş yollarına eriştirir ve onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosDoğru bir yola iletir. |
044.Maide | 44. Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla hükmederlerdi. Rabbânîler (Rabbe kul olanlar) ve Ahbar (bilginler) de Allah’ın kitabını korumaları kendilerinden istendiği için onunla (hükmederlerdi). Hepsi de ona (Tevrat’a) şâhit idiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi değersiz olan şeylerle değiştirmeyin. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerdir. |
046.Maide | 46. Onların izleri üzerine arkalarından Meryem oğlu İsâ’yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat’ı Doğrulayıcı olarak gönderdik. Ve ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önündeki Tevrat’ı tasdik eden İncil’i takvâ sahiplerine öğüt ve yol gösterici olarak verdik. |
048.Maide | 48. Resulüm! Sana da, kendinden önceki kitapları tasdik edip Doğrulayıcı ve üzerlerine şâhit olarak bu Kitab’ı hak ile indirdik. Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen hakkı bırakıp da onların hevâ ve heveslerine uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Fakat Allah size verdiği şeyde sizi denemek istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun! Hepinizin dönüşü Allah’adır. Üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri O size haber verecektir. |
060.Maide | 60. De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezanın bulunduğunu size haber vereyim mi? Onlar Allah’ın lânetlediği, gazap ettiği, içlerinden maymunlar ve domuzlar yaptığı kimselerle Tağut’a tapanlardır. İşte onlar mevki bakımından daha kötü olanlar ve Doğru yoldan daha çok sapmış bulunanlardır.” |
067.Maide | 67. Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez. |
068.Maide | 68. De ki: “Ey ehl-i kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) dosDoğru tatbik etmedikçe, siz hiçbir şey (yol) üzerinde değilsiniz.” Andolsun ki Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. Öyleyse o kâfirler gürûhu için üzülme! |
075.Maide | 75. Meryem oğlu Mesih ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Annesi de sıddîka (çok Doğru) bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak! Onlara delilleri nasıl açıklıyoruz? Sonra da bak ki, nasıl yüz çeviriyorlar? |
077.Maide | 77. De ki: “Ey ehl-i kitap! Dininizde haksız yere taşkınlık yapıp sınırı aşmayın. Daha önce hem kendileri sapmış, hem de birçoklarını saptırarak Doğru yoldan ayrılmış bir topluluğun hevâ ve heveslerine uymayın.” |
0104.Maide | 104. Onlara: “Allah’ın indirdiği Kitab’a ve Peygamber’e gelin!” denildiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter.” derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve Doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? |
0105.Maide | 105. Ey iman edenler! Siz kendi nefislerinizi ıslah etmeye bakın. Siz Doğru yolda bulundukça yoldan sapanların size zararı olmaz. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman yaptıklarınızı size haber verecektir. |
0107.Maide | 107. Eğer bu iki şâhidin gerçekten günahı gerektiren bir şey yaptıkları ortaya çıkarsa, onların aleyhine hak iddiâ ettikleri iki kişi bunların yerine geçer ve: “Bizim şâhitliğimiz onların şâhitliğinden daha Doğrudur. Biz şâhitlikte haddi aşmadık. Şüphesiz ki biz o takdirde zâlimlerden oluruz.” diye Allah’a yemin ederler. |
0113.Maide | 113. Onlar: “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kâlplerimiz mutmain olsun, senin bize hakikaten Doğru söylediğini bilelim ve onu bizzat görmüş şâhitler olalım.” demişlerdi. |
039.Enam | 39. Âyetlerimizi yalanlayanlar, cehalet ve küfür karanlığında kalmış bir takım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi de Doğru yol üzerinde bulundurur. |
040.Enam | 40. De ki: “Söyleyin bana! Allah’ın azabı size gelse veya kıyamet gelip çatıverse, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer Doğru sözlü iseniz?” |
041.Enam | 41. Doğrusu siz yalnız O’na duâ edersiniz. O da dilerse (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belâyı kaldırır. Siz o zaman O’na koştuğunuz ortakları unutursunuz. |
071.Enam | 71. De ki: “Allah’ı bırakıp da bize bir fayda ve zarar veremeyen şeylere mi tapalım? Allah bize hidayet ettikten sonra topuklarımızın üzerinde geriye mi döndürülelim? O kimse gibi ki, şeytanlar saptırarak şaşkın bir halde onu çölde bırakmışlar, arkadaşları ise: “Bize gel!” diyerek Doğru yola çağırıyorlar. De ki: “Şüphesiz ki asıl hidayet ancak Allah’ın hidayetidir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” |
074.Enam | 74. İbrahim, babası Âzer’e demişti ki: “Sen bir takım putları kendine ilâhlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.” |
077.Enam | 77. Ay’ı doğarken görünce: “İşte benim Rabbim budur!” dedi. O da batınca: “Rabbim bana Doğru yolu göstermezse, elbette dalâlete düşenler gürûhundan olurum.” dedi. |
080.Enam | 80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: “Beni Doğru yola eriştirmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam, ancak Rabbim bir şeyi dilemiş ise, o başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almıyor musunuz?” |
082.Enam | 82. İman edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır ve Doğru yolda olanlar da onlardır. |
084.Enam | 84. Biz ona İshak’ı ve Yakub’u bağışladık, her birini Doğru yola eriştirdik. Daha önce de Nuh’u ve onun neslinden Davut’u ve Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete kavuşturmuştuk. İşte biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. |
087.Enam | 87. Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da. Onları seçkin kıldık ve Doğru yola ilettik. |
090.Enam | 90. O peygamberler Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. O halde sen de onların gittiği Doğru yolu tutup onlara uy, o yoldan yürü. De ki: “Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum.” Bu, âlemler için ancak bir öğüttür. |
092.Enam | 92. Bu, kendinden önceki kitapları Doğrulayan, Ümmül-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahirete iman edenler buna da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler. |
0115.Enam | 115. Rabbinin sözü Doğruluk bakımından da adalet bakımından da tamamlanmıştır, tam kemalindedir. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O işitendir, bilendir. |
0119.Enam | 119. Size ne oluyor ki, üzerine Allah’ın adı anılıp kesilenlerden yemiyorsunuz?Halbuki Allah, çaresiz yemek zorunda kaldıklarınız dışında haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Muhakkak ki Rabbin hududu aşanları çok iyi bilendir. |
0121.Enam | 121. Kesilirken Allah’ın adı anılmayan hayvanlardan yemeyin. Çünkü onu yemek muhakkak ki bir fısktır, Allah’ın yolundan çıkmaktır. Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar. Eğer onlara uyarsanız siz de müşrik olursunuz. |
0126.Enam | 126. Rabbinin dosDoğru yolu işte budur. Biz öğüt alacak bir topluluk için âyetleri uzun uzadıya açıkladık. |
0135.Enam | 135. De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın, Doğrusu ben de yapacağım. Bu yurdun sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz.” Şüphesiz ki zâlimler iflâh olmazlar. |
0140.Enam | 140. Cehaletleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah’a iftira ederek, O’nun kendilerine verdiği rızkı haram kılanlar, muhakkak ki hüsrana uğramışlardır. Onlar Doğru yoldan sapmışlardır. Hidayete erecek de değillerdir. |
0143.Enam | 143. Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: “O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Eğer Doğru sözlü iseniz bana ilimle haber veriniz.” |
0146.Enam | 146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kılmıştık. Onlara bir de sığır ve koyunun sırtlarında bağırsakları üzerinde ve kemiğe karışan yağlar dışında iç yağlarını yasaklamıştık. Azgınlıkları yüzünden onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphe yok ki biz Doğru sözlüyüzdür. |
0152.Enam | 152. Yetim malına, erginlik çağına erişinceye kadar, sadece en güzel niyetin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı tam ve Doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, yakınlarınız dahi olsa adaleti gözetin. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. Allah size bunları öğüt alasınız diye vasiyet etmiştir. |
0153.Enam | 153. Şüphesiz bu benim dosDoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah’ın yolundan ayırmasın. Allah size bunları sakınasınız diye vasiyet etmiştir. |
0157.Enam | 157. Veya: “Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha Doğru yolda olurduk.” dememeniz için. İşte size Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet gelmiştir. Allah’ın âyetlerini yalanlayan ve onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirdiklerinden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. |
0161.Enam | 161. De ki: Şüphesiz ki Rabbim beni Doğru yola, dosDoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine iletti. O müşriklerden değildi. |
016.Araf | 16. İblis: “Öyle ise beni azdırdığın için andolsun ki, ben de onları saptırmak için, senin Doğru yolun üzerinde tuzak kuracağım.” |
029.Araf | 29. De ki: “Rabbim bana adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi O’na Doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O’na duâ edin. İlk önce sizi yarattığı gibi, yine O’na döneceksiniz.” |
030.Araf | 30. O, bir topluluğu hidayete erdirdi, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler. Böyle iken onlar kendilerinin Doğru yolda bulunduklarını, hidayete erdirilmiş olduklarını zannederler. |
043.Araf | 43. Biz onların gönüllerindeki kinleri çıkarır atarız. Altlarından ırmaklar akmaktadır. Ve onlar derler ki: “Lütfedip hidayeti ile bizi buna kavuşturan Allah’a hamdolsun. Allah bizi Doğru yola iletmeseydi, biz kendiliğimizden Doğru yolu bulamazdık. Andolsun ki Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.” Onlara: “İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık olarak o size miras verildi.” diye seslenilir. |
047.Araf | 47. Gözleri cehennem halkı tarafına Doğru çevrildiği zaman: “Ey Rabbimiz! Bizi zâlimler topluluğu ile beraber bulundurma!” derler. |
050.Araf | 50. Cehennemlikler cennetliklere: “Suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği nimetlerden biraz da bize verin!” diye seslenirler. Onlar da derler ki: “Doğrusu Allah bunları kâfirlere haram etti.” |
059.Araf | 59. Andolsun ki Nuh’u kavmine gönderdik. “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilâhınız yoktur. Doğrusu ben üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.” dedi. |
066.Araf | 66. Kavminden ileri gelen kâfirler: “Doğrusu biz seni bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve seni yalancılardan sanıyoruz.” dediler. |
070.Araf | 70. Dediler ki: “Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın taptıklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten Doğru sözlülerden isen hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir.” |
081.Araf | 81. “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere gidiyorsunuz. Doğrusu siz aşırı giden bir kavimsiniz.” |
0106.Araf | 106. Firavun dedi ki: “Eğer bir âyet (mucize) getirdiysen ve gerçekten Doğru söylüyorsan, onu göster!” |
0123.Araf | 123. Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden O’na iman mı ettiniz? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmanız için kurduğunuz bir tuzaktır. Fakat siz göreceksiniz!” |
0146.Araf | 146. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimi idrâkten çevireceğim, anlamaktan mahrum edeceğim. Onlar bütün âyetleri (mucizeleri) görseler yine de iman etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol olarak benimsemezler. Azgınlık yolunu görseler hemen onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar âyetlerimizi yalanlamışlar ve onları umursamaz olmuşlardır. |
0150.Araf | 150. Musa, kavmine öfkeli ve üzgün bir halde dönünce: “Ben sizi geride bırakıp gidince ne kötü olmuşsunuz. Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Elindeki Tevrat levhalarını bırakıverdi ve kardeşinin başından tutup kendine Doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): “Anamın oğlu! Bunlar beni zayıf görüp hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma. Beni bu zâlimler gürûhu ile bir tutma!” dedi. |
0155.Araf | 155. Musa, tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş kişiyi seçti. Onları bir sarsıntı tutunca, dedi ki: “Rabbim! Dileseydin bunları da beni de daha önce helâk ederdin. Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk eder misin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen bu imtihanınla dilediğini dalâlete düşürür saptırırsın, dilediğini de hidayete götürür Doğru yola iletirsin. Bizim dostumuz sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” |
0158.Araf | 158. Resulüm! De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve O’nun ümmî Peygamber’ine, Allah’a ve O’nun kelimelerine inanan Peygamber’ine iman edin. Ona uyun ki, Doğru yolu bulasınız. |
0170.Araf | 170. Kitab’a sımsıkı sarılıp namazı dosDoğru kılanlar var ya, işte biz ıslah edenlerin mükâfatlarını zâyi etmeyiz. |
0178.Araf | 178. Allah’ın hidayet edip Doğru yola sevk ettiği kimse Doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, işte onlar mahvolanlardır. |
0193.Araf | 193. Onları Doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar. Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir. |
0194.Araf | 194. Doğrusu Allah’ı bırakıp da taptığınız şeyler sizin gibi kullardır. Eğer Doğru sözlü iseniz, onları çağırın da size cevap versinler! |
0206.Araf | 206. Doğrusu Rabbinin katında olanlar, O’na kulluk etmekten büyüklenmezler. O’nu tesbih ederler ve yalnız O’na secde ederler. |
03.Enfal | 3. Onlar namazlarını dosDoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden bağışta bulunurlar. |
05.Tevbe | 5. Haram aylar çıkınca artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosDoğru kılar, zekâtı da verirlerse onları serbest bırakın. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. |
018.Tevbe | 18. Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosDoğru kılan, zekât veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar imar eder. İşte hidayet üzere bulunanlardan olmaları umulanlar bunlardır. |
024.Tevbe | 24. Resulüm! De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişler, hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allah’tan ve O’nun Peygamber’inden, Allah yolunda cihaddan daha sevgili iseler, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar gürûhunu hidayete erdirip Doğru yola iletmez.” |
036.Tevbe | 36. Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah’ın katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu en Doğru bir hesaptır. Öyle ise o aylar içinde kendinize zulmetmeyin. Müşrikler nasıl ki sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlara karşı topyekün savaşın. Bilin ki, Allah takvâ sahipleriyle beraberdir. |
040.Tevbe | 40. Eğer siz ona yardım etmezseniz, Doğrusu Allah ona yardım etmişti. Hani kâfirler onu çıkarmışlardı da, o ikinin ikincisiydi. Hani onlar mağarada idiler ve o arkadaşına: “Üzülme! Allah bizimledir.” diyordu. Allah da onun üzerine sekinetini (emniyetini) indirmişti ve onu sizin görmediğiniz askerlerle desteklemişti. Kâfirlerin sözünü alçalttıkça alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yüce olandır. Allah Azîz’dir, hikmet sahibidir. |
043.Tevbe | 43. Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana besbelli olup, yalancıları bilmeden önce, neden onlara izin verdin? |
057.Tevbe | 57. Eğer onlar sığınılacak bir yer, yahut mağaralar, ya da bir delik bulsalardı, hemen oraya Doğru yönelip koşarlardı. |
071.Tevbe | 71. Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri (dostları ve yardımcıları)dırlar. Onlar iyiliği emreder, kötülükten menederler. Namazı dosDoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz ki Allah Azîz’dir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
0122.Tevbe | 122. Müminlerin hepsinin de toptan savaşa çıkmaları Doğru değildir. İçlerinde her sınıftan bir tâife, dini iyice öğrenmeleri ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz edip uyarmaları gerekmez mi? Umulur ki sakınırlar. |
02.Yunus | 2. Kendi içlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve iman edenleri müjdele. Şüphesiz ki Rableri katında kendileri için bir Kadem-i sıdk (Doğruluk makamı) vardır.” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu? Kâfirler “Muhakkak ki bu, apaçık bir büyücüdür.” dediler. |
020.Yunus | 20. Derler ki: “Ona Rabbinden bir âyet (mucize) indirilmeli değil miydi?” De ki: “Gayb ancak Allah’ındır. Bekleyin! Doğrusu ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” |
025.Yunus | 25. Allah esenlik yurdu olan cennete çağırır, dilediğini Doğru yola eriştirir. |
035.Yunus | 35. De ki: “Sizin ortak koştuklarınızdan Hakk’a iletecek olan var mıdır?” De ki: “Allah’tır Hakk’a ileten. O halde Hakk’a ileten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine Doğruyu bulamayan mı daha lâyıktır? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?” |
038.Yunus | 38. Yoksa onlar: “Onu kendisi uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer sizler Doğru iseniz, Allah’tan başka gücünüzün yettiklerini çağırın da, onun benzeri bir sûre getirin.” |
043.Yunus | 43. İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere sen mi Doğru yolu göstereceksin? Üstelik de hiç görmüyorlarsa! |
045.Yunus | 45. Onları diriltip bir araya getirerek toplayacağı gün, sanki dünyada gündüz bir saat kalmış gibi olurlar. Kendi aralarında birbirlerini tanırlar. Allah’ın karşısına çıkmayı yalanlayanlar en büyük ziyana uğramışlardır. Zaten onlar Doğru yolu bulamamışlardı. |
048.Yunus | 48. Onlar: “Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?” derler. |
066.Yunus | 66. İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar, gerçekte şirk koştuklarına uymazlar. Doğrusu onlar yalnızca zanna uyarlar ve onlar sadece yalan söylerler. |
076.Yunus | 76. Katımızdan kendilerine hak geldiği zaman: “Doğrusu bu apaçık bir sihirdir.” dediler. |
088.Yunus | 88. Musa dedi ki: “Ey Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun ve erkânına bu dünya hayatında debdebeler, servetler verdin. Rabbimiz! Senin yolundan insanları saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et. Kalplerini sık. Çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler.” |
089.Yunus | 89. Allah: “Duânız kabul olundu. İkiniz de Doğru yolda devam edin ve bilmezlerin yoluna aslâ uymayın.” dedi. |
092.Yunus | 92. Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için, bugün senin cesedini kurtaracağız (sahilde bir tepeye atacağız). Doğrusu insanların çoğu âyetlerimizden habersizdirler. |
096.Yunus | 96. Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler iman etmezler. |
017.Hud | 17. Rabbinden gelen apaçık bir delile dayanan ve O’nun katından bir şâhidi olan, ayrıca kendisinden önce de önder ve rahmet olarak Musa’nın kitabı (elinde) bulunan kimse, inkârcılar gibi midir? İşte bunlar Kur’an’a inanırlar. Bu hiziplerden (gruplardan) kim onu inkâr ederse, cehennem ateşi onun varacağı yerdir. Bundan hiç şüphe etme! Doğrusu o, Rabbin tarafından indirilmiş haktır. Fakat insanların çoğu inanmazlar. |
026.Hud | 26. “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Doğrusu ben hakkınızda acıklı bir günün azabından korkuyorum.” |
032.Hud | 32. Dediler ki: “Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın, hem de çok tartıştın. Eğer Doğru sözlülerden isen, tehdit ettiğin azabı başımıza getir!” |
056.Hud | 56. “Doğrusu ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hiçbir canlı yoktur ki Allah onun perçeminden tutmuş olmasın. Rabbim elbette Doğru yoldadır.” |
061.Hud | 61. Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. O sizi topraktan yarattı ve sizi orada yaşattı. O halde O’ndan mağfiret dileyin, sonra da O’na tevbe edin. Doğrusu Rabbim size çok yakındır ve duâları kabul edendir.” |
062.Hud | 62. Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda, kendisinden iyilik beklenir bir kimse idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Doğrusu biz, senin bizi dâvet ettiğin şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz.” |
066.Hud | 66. Nihayet emrimiz gelince, Sâlih’i ve beraberindeki inananları, katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetlidir ve Azîz’dir. |
084.Hud | 84. Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Onlara: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Doğrusu ben sizi bolluk içinde görüyorum ve ben sizin hakkınızda kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum.” |
087.Hud | 87. Dediler ki: “Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı veya mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yumuşak huylusun, çok akıllısın.” |
090.Hud | 90. “Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra da O’na tevbe edin. Doğrusu Rabbim çok merhametlidir ve çok sever.” |
093.Hud | 93. “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın, Doğrusu ben de yapacağım. Yakında kime azabın gelip kendisini rezil edeceğini ve yalancının kim olduğunu bileceksiniz. Gözleyin! Doğrusu ben de sizinle beraber gözetmekteyim.” |
097.Hud | 97. Firavun’a ve ileri gelenlerine. Onlar Firavun’un emrine uydular. Oysa Firavun’un emri hiç de Doğru değildi. |
0110.Hud | 110. Andolsun ki Musa’ya Kitab’ı verdik, onda da ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilmiş bitmişti bile. Doğrusu onlar (senin kavminin kâfirleri de), bu Kur’an’dan yana şiddetli bir tereddüt ve şüphe içindedirler. |
0112.Hud | 112. Emrolunduğun gibi dosDoğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir. |
08.Yusuf | 8. Hani onlar şöyle demişlerdi: “Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz birbirimize bağlı bir cemaatiz. Doğrusu babamız açıkça bir yanlışlık içindedir.” |
017.Yusuf | 17. Dediler ki: “Ey babamız! Biz yarış yapmak için gitmiştik, Yusuf’u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Ne yazık ki onu kurt yemiş! Şimdi biz ne kadar Doğru söylesek de sen bize inanmazsın.” |
025.Yusuf | 25. İkisi de kapıya Doğru koştular. Kadın Yusuf’un gömleğini arkadan boylu boyuna yırttı. Kapının önünde kocasına rastladılar. Kadın: “Senin âilene kötülük yapmak isteyenin cezâsı, zindana atılmaktan ya da acıklı bir şekilde işkence edilmekten başka bir şey midir?” dedi. |
026.Yusuf | 26. Dedi ki: “Hayır! Beni kendine o çağırdı, benden murad almak istedi.” Kadının akrabasından bir şâhit şöyle şahitlik etti: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın Doğru söylemiştir, o yalancılardandır.” |
027.Yusuf | 27. “Şayet gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir, erkek ise Doğrulardandır.” |
028.Yusuf | 28. Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce kadına dönerek: “Doğrusu bu sizin hilenizdir, sizin hileniz gerçekten büyüktür.” dedi. |
037.Yusuf | 37. (Yusuf) dedi ki: “Rabbimin bana öğrettiği ilim ile, daha yiyeceğiniz yemek gelmezden evvel onu size haber veririm. Doğrusu ben, Allah’a inanmayan ve âhireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim.” |
040.Yusuf | 40. “Sizin Allah’ı bırakıp da taptığınız, kendinizin ve babalarınızın adlandırdığı uydurma birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onların Doğruluğuna dâir hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, yalnız kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. Bu dimdik ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” |
046.Yusuf | 46. (Yusuf’un yanına giderek dedi ki): “Ey Yusuf! Ey Doğru sözlü kişi! Rüyâda görülen yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, yedi yeşil başak ve bir o kadar kuru başak nedir? Bize yorumla, ben de insanlara ulaştırayım da bilsinler.” |
051.Yusuf | 51. (Kral kadınlara) dedi ki: “Yusuf’un nefsinden murad almak istediğiniz zaman durumunuz neydi?” Onlar da: “Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik.” dediler. Aziz’in karısı da dedi ki: “İşte şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murad almak istemiştim. Doğrusu o sâdıklardandır.” |
082.Yusuf | 82. “Bulunduğumuz şehrin halkına ve beraber geldiğimiz kervana da sorabilirsin. Biz gerçekten Doğru söylüyoruz.” |
090.Yusuf | 90. “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. O da dedi ki: “Evet ben Yusuf’um, bu da kardeşim! Allah bize lütfetti. Doğrusu kim Allah’tan korkar, ibtilâlara sabrederse, bilsin ki Allah muhsinlerin (iyi harekette bulunanların) mükâfatını katiyyen zâyi etmez.” |
091.Yusuf | 91. “Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik.” dediler. |
0111.Yusuf | 111. Andolsun ki peygamberlerin kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır. Bu (Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Ancak kendinden önce gelen kitapları tasdik eden, inanan bir kavme her şeyi açıklayan, Doğru yolu gösteren bir hidayet ve bir rahmettir. |
06.Rad | 6. Onlar senden iyilikten önce kötülüğü acele istiyorlar. Oysa onlardan önce (nice cezaların) benzerleri gelip geçti. Doğrusu insanların zulmetmelerine rağmen, Rabbin mağfiret sahibidir. Şüphesiz ki Rabbinin azabı da şiddetlidir. |
033.Rad | 33. Herkesin yaptığını görüp gözeten Allah, (başkası ile) bir olur mu? Onlar Allah’a ortaklar koştular. De ki: “Onlara isim veriniz. Yoksa siz O’na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz veya kuru bir lâf mı ediyorsunuz?” Hayır! Kâfirlere kurdukları tuzaklar güzel gösterildi ve onlar Doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptırırsa, artık ona Doğru yolu gösteren bulunmaz. |
021.İbrahim | 21. Hepsi Allah’ın huzuruna çıkıp toplanırlar. Güçsüz kimseler büyüklük taslayanlara: “Biz size uymuştuk, sizin bağlılarınızdık, şimdi siz Allah’ın azabından zerrece bir şey olsun savıp bizi koruyabilecek misiniz?” derler. Onlar da: “Eğer Allah bizi Doğru yola eriştirseydi, biz de size Doğru yolu gösterirdik. Şimdi artık sızlansak da sabretsek de birdir. Kaçıp sığınacak bir yerimiz yoktur.” derler. |
022.İbrahim | 22. İş olup bitince, ilâhî hüküm yerine gelince şeytan ateşte olanlara der ki: “Gerçekten Allah size sözün Doğrusunu söylemiş, gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size söz vermiştim amma, sonra sözümden caydım. Esasen sizi zorlayacak bir nüfuzum da yoktu. Sadece sizi dâvet ettim, siz de bana hemen uydunuz. O halde beni değil kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni! Daha önce beni Allah’a ortak koşmanıza da inanmamıştım zaten.” Doğrusu zâlimlere can yakıcı azap vardır. |
038.İbrahim | 38. “Ey Rabbimiz! Doğrusu sen bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz.” |
051.İbrahim | 51. Bu, Allah’ın herkese kendi kazandığının karşılığını vermesi içindir. Doğrusu Allah hesabı çabuk görendir. |
07.Hicr | 7. “Eğer Doğru söyleyenlerden isen, bize melekleri getirmeli değil misin?” |
023.Hicr | 23. Doğrusu biz hem diriltir hem de öldürürüz. Ve ancak biziz hepsine vâris olanlar. |
041.Hicr | 41. Allah buyurdu ki: “İşte bana varan dosDoğru yol budur.” |
062.Hicr | 62. Lut onlara: “Doğrusu siz tanınmamış kimselersiniz.” dedi. |
064.Hicr | 64. “Sana gerçekle geldik. Biz şüphesiz ki Doğru söyleyenleriz.” |
065.Hicr | 65. “Gecenin bir bölümünde âile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz sakın dönüp de ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere Doğru gidin.” |
09.Nahl | 9. Yolun Doğrusunu göstermek Allah’a âittir. Yolun eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi. |
076.Nahl | 76. Allah iki kişiyi misal olarak verir. Birisi dilsizdir, hiçbir şey beceremez, efendisinin üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır getirmez. Şimdi bu adamla, Doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse bir olabilir mi? |
086.Nahl | 86. Şirk koşanlar, şirk koştukları şeyleri gördükleri zaman derler ki: “Rabbimiz! İşte bunlar seni bırakıp da tapmış olduğumuz ortaklarımızdır.” Onlar da bunlara: “Doğrusu siz yalancılarsınız!” diye lâf atarlar. |
0121.Nahl | 121. Rabbinin nimetlerine şükredici idi. Rabbi onu seçti ve Doğru yola eriştirdi. |
0122.Nahl | 122. Dünyada ona iyilik verdik, Doğrusu o ahirette de sâlihlerdendir. |
0123.Nahl | 123. Resulüm! Sonra da sana: “Doğruya yönelen İbrahim’in dinine uy! O müşriklerden değildi.” diye vahyettik. |
03.İsrâ | 3. Ey Nuh ile beraber gemide taşıyıp selâmete çıkardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu Nuh, çok şükreden bir kuldu. |
09.İsrâ | 9. Gerçekten bu Kur’an insanları en Doğru yola götürür ve sâlih amellerde bulunan müminlere de kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. |
015.İsrâ | 15. Kim yola gelirse kendi iyiliği için yola gelmiş olur. Kim de Doğruluktan saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz. |
035.İsrâ | 35. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun, Doğru terazi ile tartın. Bu daha iyidir, sonu da daha güzeldir. |
084.İsrâ | 84. De ki: “Herkes kendi yaratılışına (mizaç ve karakterine) göre hareket eder. Rabbiniz kimin en Doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.” |
02.Kehf | 2. O dosDoğru bir kitaptır. Kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve sâlih ameller yapan müminlere, onlar için güzel bir mükâfat olduğunu (cennete gireceklerini) müjdelemek için. |
010.Kehf | 10. Hani o gençler mağaraya sığınmışlar ve: “Ey Rabbimiz! Bize kendi katından rahmet ver ve işimizde Doğruyu göster, bizi başarılı kıl.” demişlerdi. |
017.Kehf | 17. Güneşi görürsün ki, doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder, batınca da onların sol tarafını kesip geçer. Onlar mağaranın genişçe bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, o kimse hak yoldadır. Kimi de sapıklığında bırakırsa, artık ona Doğru yolu gösterecek bir dost bir mürşid bulamazsın. |
024.Kehf | 24. Allah’ın dilemesine bağlamadıkça (inşaallah demedikçe). Bunu unuttuğun zaman Rabbini an ve: “Umarım ki Rabbim beni Doğruya, bundan daha yakına eriştirir.” de. |
061.Kehf | 61. Her ikisi böylece iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık ise denizde bir deliğe Doğru yol tutup gitmişti. |
066.Kehf | 66. Musa ona: “Sana Doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da tâlim etmen için sana tâbi olayım mı?” dedi. |
067.Kehf | 67. O da dedi ki: “Doğrusu sen benimle beraber bulunmaya sabredemezsin!” |
071.Kehf | 71. Bunun üzerine kalkıp yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiler. (Hızır) gemiyi deliverdi. Musa dedi ki: “İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!” |
074.Kehf | 74. Yine yürüyüp gittiler. Nihayet bir erkek çocuğuna rastladılar. (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa: “Mâsum bir canı, bir cana karşılık olmaksızın mı öldürdün? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!” dedi. |
077.Kehf | 77. Yine yürüyüp gittiler ve nihayet bir memleket halkına varıp, onlardan yiyecek istediler. Halk kendilerini misafir etmekten kaçındılar. Derken, orada yıkılmak üzere olan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) onu Doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: “İsteseydin, elbette buna karşılık bir ücret alırdın.” dedi. |
094.Kehf | 94. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Doğrusu Ye’cüc ve Me’cüc bu memlekette bozgunculuk yapıp duruyorlar. Bizimle onların arasında bir sed yapman için sana biz bir vergi verelim mi?” |
05.Meryem | 5. “Doğrusu ben, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. (Ne olur) tarafından bana bir veli (yerime geçecek bir oğul) bağışla!” |
025.Meryem | 25. “Hurma ağacını kendine Doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.” |
036.Meryem | 36. “Şüphesiz ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin. İşte Doğru yol budur.” |
042.Fâtır | 42. Kendilerine uyarıcı bir peygamber gelirse, herhangi bir ümmetten daha çok Doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, uzaklaşmalarından başka bir şeylerini artırmadı. |
04.Yâsin | 4. Doğru bir yol üzerindesin. |
018.Yâsin | 18. Onlar dediler ki: "Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azap dokunur." |
021.Yâsin | 21. "Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyunuz, onlar Doğru yoldadırlar." |
048.Yâsin | 48. Onlar: "Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?" derler. |
051.Yâsin | 51. Sur'a üflenince, kabirlerinden kalkıp Rablerine Doğru akın ederler. |
052.Yâsin | 52. Derler ki: "Eyvah bize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Rahman olan Allah'ın vâdettiği işte budur. Demek peygamberler Doğru söylemiş!" |
028.Mü’min | 28. Firavun'un âilesinden olup imanını gizleyen mümin bir adam dedi ki: "Rabbim Allah'tır, diyen bir adamı mı öldüreceksiniz? Halbuki o Rabbinizden size apaçık mucizelerle gelmiştir. Eğer yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer Doğru sözlü ise, sizi tehdit ettiklerinin bir kısmı başınıza gelebilir. Doğrusu Allah, haddi aşan, yalancı olan kimseyi Doğru yola iletmez." |
029.Mü’min | 29. "Ey kavmim! Bugün memlekette hükümranlık sizindir, başta olanlar sizsiniz. Amma Allah'ın hışmı bize gelip çatarsa, kim bizi Allah'ın hışmından kurtarır?" Firavun dedi ki: "Ben size yalnızca kendi görüşümü söylüyorum ve size ancak Doğru yolu gösteriyorum." |
030.Mü’min | 30. İman eden adam dedi ki: "Ey kavmim! Doğrusu sizin için, (peygamberleri yalanlayan) toplulukların uğradıkları bir günün benzerinden korkuyorum." |
033.Mü’min | 33. "Arkanıza dönüp kaçacağınız gün, Allah'a karşı sizi himaye eden bulunmaz. Allah'ın saptırdığını Doğru yola getirecek yoktur." |
037.Mü’min | 37. "Göklerin yollarına erişirim de Musa'nın ilâhını görürüm. Doğrusu ben onu yalancı sanıyorum." Böylece Firavun'a yaptığı kötü iş güzel gösterildi ve Doğru yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı tamamen boşa çıktı. |
038.Mü’min | 38. İman eden adam dedi ki: "Ey kavmim! Siz bana uyun ki size Doğru yolu göstereyim." |
048.Mü’min | 48. O büyüklük taslayanlar: "Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz. Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi." derler. |
054.Mü’min | 54. Sağlam akıl sahipleri için bir Doğruluk rehberi ve bir öğüt olmak üzere. |
043.Meryem | 43. “Babacığım! Sana gelmeyen bir ilim gerçekten bana gelmiştir. O halde bana uy da, seni dosDoğru bir yola ileteyim.” |
045.Meryem | 45. “Babacığım! Doğrusu korkuyorum ki, çok esirgeyici olan Allah’tan sana bir azap gelip çatar da şeytana arkadaş olmuş olursun.” |
024.Tâ-Hâ | 24. “Firavun’a git, Doğrusu o azmıştır.” |
043.Tâ-Hâ | 43. “Firavun’a gidin, Doğrusu o azmıştır.” |
048.Tâ-Hâ | 48. “Doğrusu bize vahyolundu ki, (peygamberleri) yalanlayıp inkâr edenlere ve (imandan) yüz çevirenlere azap vardır.” |
050.Tâ-Hâ | 50. Dedi ki: “Bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren, sonra da Doğru yolu gösterendir.” |
071.Tâ-Hâ | 71. Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi? Doğrusu o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Andolsun ki ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve muhakkak ki hepinizi hurma kütüklerine asacağım. O zaman hangimizin azabının daha çetin ve daha devamlı olduğunu iyice bileceksiniz.” |
073.Tâ-Hâ | 73. “Doğrusu biz hatalarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah daha hayırlı ve O’nun vereceği mükâfat ve ceza daha devamlıdır.” |
079.Tâ-Hâ | 79. Firavun kavmini saptırdı ve onlara Doğru yolu gösteremedi. |
097.Tâ-Hâ | 97. Musa dedi ki: “Defol, git! Doğrusu artık hayat boyunca: ‘Bana dokunmayın!’ demenden başka yapacağın bir şey yoktur. Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir ceza günü var. Sarılıp durduğun, üstüne düşüp tapındığın ilâhına bak! Biz onu yakacağız, sonra da denize atacağız.” |
0118.Tâ-Hâ | 118. “Doğrusu cennette senin için ne acıkmak ne de çıplak kalmak vardır.” |
0122.Tâ-Hâ | 122. Rabbi yine de onu seçip tevbesini kabul etti, ona Doğru yolu gösterdi. |
0135.Tâ-Hâ | 135. De ki: “Herkes beklemektedir, siz de bekleyin. Doğrusu düz yolun sahipleri kimdir, Doğru yolda olan kimdir, yakında bileceksiniz!” |
09.Enbiyâ | 9. Sonra onlara verdiğimiz sözü dosDoğru yerine getirdik. Hem kendilerini hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları da yok ettik. |
024.Enbiyâ | 24. Yoksa O’ndan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Delilinizi getirin. İşte bu, benimle birlikte olanların da zikridir, benden öncekilerin de zikridir.” Doğrusu onların çoğu hakkı bilmezler, bunun için de yüz çevirirler. |
031.Enbiyâ | 31. Yer onları sarsmasın diye, onun üstünde sâbit dağlar yarattık ve Doğru gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık. |
038.Enbiyâ | 38. Onlar: “Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?” derler. |
040.Enbiyâ | 40. Doğrusu o, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine mühlet verilir. |
051.Enbiyâ | 51. Andolsun ki biz daha önce İbrahim’e de rüşd (Doğru yolu bulma kabiliyeti) vermiştik. Zaten biz onu biliyorduk. |
054.Enbiyâ | 54. “Doğrusu siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.” dedi. |
073.Enbiyâ | 73. Onları emrimizle Doğru yolu gösteren rehberler kıldık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize hep kulluk eden kimselerdi. |
074.Enbiyâ | 74. Lut’a da hüküm ve ilim verdik. Onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Doğrusu onlar yoldan çıkmış kötü bir kavim idi. |
081.Enbiyâ | 81. Süleyman’a da şiddetli esen rüzgârı musahhar kıldık. Rüzgâr onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere Doğru eserdi. Biz her şeyi bilenleriz. |
08.Hac | 8. İnsanlar içinde öylesi var ki; ne bir bilgisi, ne Doğruya götüren bir rehberi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır durur. |
024.Hac | 24. Onlar sözün en güzeline hidayet edilmişler, kendisine çok hamdedilen Allah’ın Doğru yoluna eriştirilmişlerdir. |
047.Hac | 47. Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah sözünden aslâ caymaz. Doğrusu Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. |
054.Hac | 54. Bir de bu, kendilerine ilim verilenlerin onun Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilip ona inanmaları ve bu sayede kalplerinin huzur ve itminana kavuşması içindir. Şüphesiz ki Allah iman edenleri mutlaka dosDoğru bir yola iletir. |
065.Hac | 65. Görmedin mi? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir. Göğü de, kendi izni olmadıkça yerin üzerine düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatli çok merhametlidir. |
067.Hac | 67. Biz her ümmete bir ibadet yolu tayin ettik, onlar ona göre ibadet etmektedirler. Öyleyse bu hususta seninle çekişmesinler. Sen Rabbine dâvet et, şüphesiz ki sen dosDoğru bir hidayet üzerindesin. |
06.Mü’minûn | 6. Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar. |
051.Mü’minûn | 51. Ey peygamberler! Helâl ve temiz rızıklardan yiyiniz ve sâlih ameller işleyiniz. Doğrusu ben, ne yaparsanız hepsini bilirim. |
073.Mü’minûn | 73. Sen onları Doğru bir yola çağırıyorsun. |
0107.Mü’minûn | 107. “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar! Eğer bir daha günaha dönersek, Doğrusu zulmetmiş oluruz. |
06.Nûr | 6. Karılarına zina isnad eden ve kendilerinden başka şâhitleri bulunmayanların şâhitliği, kendisinin Doğru sözlülerden olduğunu Allah’ı dört defa şâhit tutmasıyla olur. |
09.Nûr | 9. Beşincisinde, eğer kocası Doğrulardan ise Allah’ın gadabının kendi üzerine olmasını diler. |
046.Nûr | 46. Andolsun ki biz açıklayıcı âyetler indirdik. Allah dilediği kimseyi dosDoğru yola iletir. |
054.Nûr | 54. De ki: “Allah’a itaat edin ve Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o peygamber kendisine yükletilenden, siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Ona itaat ederseniz, hidayete erer Doğru yolu bulursunuz. Peygamber’e düşen sadece apaçık tebliğdir.” |
030.Furkan | 30. Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terkettiler.” |
033.Furkan | 33. Onların sana getirdiği her misale karşı, mutlaka biz sana daha Doğrusunu ve daha açığını getirdik. |
057.Furkan | 57. Resulüm! Onlara de ki: “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Sadece Rabbine Doğru bir yol tutmak dileyen kimseler olmanızı istiyorum.” |
065.Furkan | 65. Onlar ki şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu onun azabı devamlıdır.” |
031.Şuarâ | 31. Firavun: “Eğer Doğru söylüyorsan haydi getir onu!” dedi. |
034.Şuarâ | 34. Firavun çevresindeki ileri gelenlere dedi ki: “Doğrusu bu bilgin bir sihirbaz!” |
054.Şuarâ | 54. “Doğrusu bunlar döküntü azınlıklardır.” |
0117.Şuarâ | 117. Dedi ki: “Ey Rabbim! Doğrusu kavmim beni yalanladı.” |
0135.Şuarâ | 135. “Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.” |
0154.Şuarâ | 154. “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer Doğru sözlü isen bize bir âyet (mucize) getir!” |
0166.Şuarâ | 166. Ve Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır! Doğrusu siz sınırı aşmış bir kavimsiniz. |
0168.Şuarâ | 168. Dedi ki: “Doğrusu ben sizin bu yaptığınıza buğzedenlerdenim.” |
0182.Şuarâ | 182. “Doğru terazi ile tartın.” |
0187.Şuarâ | 187. “Şayet Doğru sözlülerden isen, o halde üzerimize gökten parçalar düşür.” |
0190.Şuarâ | 190. Doğrusu bunda öğüt ve ibret vardır, amma onların çoğu iman etmediler. |
012.Neml | 12. “Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çıksın. Bu, Firavun’a ve kavmine (göstereceğin) dokuz âyet (mucize) içindedir. Doğrusu onlar fâsıklar gürûhudur.” |
016.Neml | 16. Süleyman Davut’a vâris oldu ve dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.” |
024.Neml | 24. “Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları Doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için Doğru yola gelip hidayete giremiyorlar.” |
027.Neml | 27. Süleyman dedi ki: “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız!” |
034.Neml | 34. (Belkıs) dedi ki: “Doğrusu hükümdarlar bir memlekete girdikleri zaman orayı perişan ederler, halkının şerefli kimselerini zelil kılarlar. İşte bunlar da böyle yaparlar.” |
047.Neml | 47. Dediler ki: “Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık.” Sâlih dedi ki: “Uğursuzluğunuz Allah katındadır. Doğrusu siz imtihana çekilen bir kavimsiniz.” |
049.Neml | 49. Allah’a and içerek birbirlerine şöyle dediler: “Gece ona ve âilesine baskın yapalım. (Hepsini öldürelim). Sonra da velisine (geride kalan akrabasına), o âilenin öldürülüşü sırasında orada bulunmadığımızı, bizim Doğru olduğumuzu söyleyelim.” |
055.Neml | 55. “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşacaksınız? Doğrusu siz câhil bir kavimsiniz.” |
064.Neml | 64. Yoksa önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka ilâh mı var? De ki: “Eğer Doğru sözlü iseniz, kesin delilinizi getirin!” |
071.Neml | 71. Onlar: “Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?” derler. |
074.Neml | 74. Doğrusu Rabbin onların sinelerinin gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. |
076.Neml | 76. Doğrusu bu Kur’an, İsrailoğullarına ihtilaf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır. |
081.Neml | 81. Sen körleri sapıklıklarından çevirip Doğru yola getiremezsin, sen ancak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin. Onlar teslim olanlardır. |
020.Kasas | 20. Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi ve: “Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Buradan çık git, Doğrusu ben sana öğüt veriyorum.” dedi. |
022.Kasas | 22. Medyen’e Doğru yöneldiğinde: “Umarım ki Rabbim beni Doğru yola iletir.” dedi. |
024.Kasas | 24. Bunun üzerine koyunlarını sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: “Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım.” dedi. |
032.Kasas | 32. “Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çıksın. Elini kendine çek, korkun kalmasın. Bu iki mucize, Firavun ve erkânına karşı Rabbinin iki delilidir. Doğrusu onlar fâsıklar gürûhudur.” |
038.Kasas | 38. Firavun dedi ki: “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için çamur üzerine ateş yak da, bana yüksek bir kule yap. Belki Musa’nın ilâhını görürüm. Doğrusu ben onu yalancılardan sanıyorum.” |
049.Kasas | 49. De ki: “Eğer Doğru sözlüler iseniz, Allah katından bu ikisinden daha Doğru bir kitap getirin de ona uyayım.” |
053.Kasas | 53. Kur’an onlara okunduğu zaman: “Ona iman ettik, Doğrusu o Rabbimizden gelen hakikattır. Esasen biz bundan önce de müslümanlığı kabul etmiş kimselerdik.” dediler. |
057.Kasas | 57. “Seninle beraber Doğru yolda gidersek yerimizden oluruz.” dediler. Biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplanıp getirildiği emniyetli ve hürmetli (dokunulmaz) bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler. |
077.Kasas | 77. “Allah’ın sana verdiği mal ile ahiret yurdunu gözet. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk isteme. Doğrusu Allah bozguncuları sevmez.’” |
079.Kasas | 79. Debdebe ve ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler dediler ki: “Keşke Karun’a verildiği gibi bizim de olsaydı. Doğrusu o büyük nasip sahibidir.” |
03.Ankebut | 3. Andolsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah Doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. |
026.Ankebut | 26. Bunun üzerine Lut ona iman etti. (İbrahim): “Doğrusu ben Rabbime hicret ediyorum. Çünkü O Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir.” dedi. |
028.Ankebut | 28. Lut’u da gönderdik. O kavmine şöyle demişti: “Doğrusu siz, daha önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz.” |
029.Ankebut | 29. “Erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapmıyor musunuz?” Kavminin cevabı: “Doğru sözlü isen, bize Allah’ın azabını getir.” demek oldu. |
038.Ankebut | 38. Âd ve Semud’u da helâk ettik. Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip, onları Doğru yoldan çıkardı. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler, (bakıp ibret alabilirlerdi). |
08.Rûm | 8. Onlar kendi içlerinde hiç düşünmediler mi? Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak ile ve belirli bir süre için yaratmıştır. Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. |
029.Rûm | 29. Hayır! O zulmedenler körü körüne heveslerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseleri kim Doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur. |
043.Rûm | 43. Allah’ın katından dönüşü olmayan bir gün gelmezden önce yönünü dosDoğru dine çevir. O gün bölük bölük ayrılacaklardır. |
053.Rûm | 53. Körleri sapıklıklarından vazgeçirip Doğru yola döndüremezsin. Sen âyetlerimizi ancak inananlara duyurabilirsin. İşte onlar müslümanlardır. |
013.Lokman | 13. Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Oğulcuğum! Allah’a şirk koşma, Doğrusu şirk koşmak çok büyük bir zulümdür.” |
030.Lokman | 30. Çünkü Allah hakkın tâ kendisidir. O’ndan başka taptıkları ise hiç şüphesiz bâtıldır. Doğrusu Allah çok yücedir, büyüktür. |
03.Secde | 3. Yoksa: “Onu peygamber kendisi uydurdu.” mu diyorlar? Hayır! O, senden önce peygamber gönderilmemiş bir kavmi uyarman için sana Rabbinden gelen bir gerçektir. Umulur ki Doğru yolu bulurlar. |
010.Secde | 10. Dediler ki: “Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman mı, biz mi yeniden yaratılacağız?” Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. |
014.Secde | 14. Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızın cezasını tadın! Doğrusu biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan dolayı tadın ebedî azabı! |
024.Secde | 24. İçlerinden sabrettikleri zaman emrimizle Doğru yola ileten önderler tayin ettik. O önderler âyetlerimize kesinlikle inanırlardı. |
026.Secde | 26. Kendilerinden önce nice nesilleri yok etmiş olmamız, onları Doğru yola sevketmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşıyorlar. Hiç şüphesiz ki bunlarda âyetler (ibretler) vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı? |
028.Secde | 28. “Eğer Doğru sözlü iseniz bu fetih ne zaman?” derler. |
04.Ahzab | 4. Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır. Zihar yaptığınız eşlerinizi de analarınız kılmamıştır. Evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi saymanızı meşru kılmamıştır. Bunlar sizin dillerinize doladığınız sözlerden ibarettir. Allah gerçeği söylemektedir. Doğru yola O eriştirir. |
05.Ahzab | 5. Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Allah katında en Doğrusu budur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ederek söylediklerinizde size bir vebal yoktur, fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. |
018.Ahzab | 18. Doğrusu Allah içinizden sizi alıkoyanları ve kardeşlerine: “Bize gelin!” diyenleri kesinlikle bilir. Onlardan pek azı (o da gösteriş olarak) savaşa gelir. (Çoğunluğu ise savaşa gelmezler). |
022.Ahzab | 22. Müminler ahzabı (düşman birliklerini) gördüklerinde: “İşte Allah ve Resul’ünün bize vâdettiği! Allah ve Resul’ü Doğru söylemiştir.” dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı. |
070.Ahzab | 70. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve Doğru söz söyleyin. |
024.Sebe | 24. De ki: "Size göklerden ve yerden rızık veren kimdir?" De ki: "Allah'tır! O halde Doğru yol üzerinde veya apaçık sapıklıkta olan ya biziz ya da sizsiniz." |
029.Sebe | 29. Onlar: "Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?" derler. |
061.Yâsin | 61. "Ve bana kulluk edin, bu dosDoğru bir yoldur!" diye. |
037.Sâffât | 37. Hayır! Doğrusu o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri de Doğrulamıştı. |
069.Sâffât | 69. Doğrusu onlar atalarını sapıklıkta buldular. |
081.Sâffât | 81. Doğrusu o bizim inanmış kullarımızdandı. |
099.Sâffât | 99. Dedi ki: "Ben Rabbime gideceğim, O beni Doğru yola iletecek." |
0111.Sâffât | 111. Doğrusu o bizim mümin kullarımızdandı. |
0118.Sâffât | 118. Her ikisini de Doğru yola eriştirmiştik. |
0121.Sâffât | 121. Doğrusu biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. |
0131.Sâffât | 131. Doğrusu biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. |
0132.Sâffât | 132. Doğrusu o bizim mümin kullarımızdandı. |
0157.Sâffât | 157. Eğer Doğru sözlü iseniz kitabınızı getirin! |
05.Sad | 5. "İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Doğrusu bu cidden tuhaf bir şeydir!" |
08.Sad | 8. "Aramızda zikir ona mı indirilmiştir?" (dediler). Hayır! Doğrusu onlar benim zikrimden şüphe içindedirler. Hayır! Onlar azabımı henüz tatmadılar. |
017.Sad | 17. Resulüm! Onların söylediklerine sabret. Bizim güçlü kulumuz Davut'u an! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi. |
022.Sad | 22. Davut'un yanına girmişlerdi de o onlardan ürkmüştü. "Korkma! Biz birbirine hasım iki dâvâcıyız. Birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Aramızda adaletle hükmet! Hak olan sınırı aşma, bize Doğru yolu göster!" |
024.Sad | 24. Davut: "Andolsun ki senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Ancak iman edip de sâlih amellerde bulunanlar müstesnâdır. Onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret diledi. Eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi. |
041.Sad | 41. Resulüm! Kulumuz Eyyub'u da an! O Rabbine: "Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi." diye nidâ etmişti. |
044.Sad | 44. "Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini böylece yerine getir." Doğrusu biz onu çok sabırlı bulmuştuk. O ne iyi kul idi! Daima Allah'a yönelirdi. |
047.Sad | 47. Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin ve iyi kimselerdendir. |
049.Sad | 49. İşte bu bir zikirdir ve Doğrusu muttakilere güzel bir gelecek vardır. |
084.Sad | 84. Allah dedi ki: "İşte Doğrusu, ki ben hep Doğruyu söylerim." |
088.Sad | 88. Onun verdiği haberin Doğruluğunu bir müddet sonra muhakkak bileceksiniz. |
03.Zümer | 3. İyi bil ki hâlis din ancak Allah'ındır. Allah'tan başkasını kendilerine veliler edinenler: "Bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye onlara kulluk ediyoruz." derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah yalancı ve kızıl kâfiri Doğru yola iletmez. |
013.Zümer | 13. De ki: "Rabbime karşı gelirsem, Doğrusu büyük günün azabından korkarım." |
023.Zümer | 23. Allah sözün en güzeli olan Kur'an'ı; âyetleri birbirine benzer, uyumlu, ahenkli ve yer yer tekrar eden bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların (bu Kitab'ın etkisinden) derileri ürperir. Sonra hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikrine (yönelerek) yumuşar. Bu kitap, Allah'ın hidayet rehberidir. Dilediğini onunla Doğru yola iletir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren bulunmaz. |
032.Zümer | 32. Allah'a karşı yalan uydurandan ve kendisine gelmiş olan Doğruyu yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Cehennemde kâfirler için bir yer yok mudur? |
033.Zümer | 33. Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler, işte onlar takvâ sahipleridir. |
039.Zümer | 39. De ki: "Ey kavmim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın. Doğrusu ben de yapıyorum. Yakında bileceksiniz!" |
041.Zümer | 41. Resulüm! Şüphesiz ki biz bu Kur'an'ı insanlar için sana hak olarak indirdik. Artık kim Doğru yolu seçerse kendi yararınadır. Kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin. |
014.Fussilet | 14. Onlara: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin." diye önlerinden ve arkalarından peygamberler gelmişti. "Şayet Rabbimiz dileseydi melekler indirirdi. Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz." demişlerdi. |
017.Fussilet | 17. Semud kavmine gelince, onlara Doğru yolu göstermiştik, amma onlar körlüğü Doğru yolda gitmeye tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları fenalıkların karşılığı olarak alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı. |
030.Fussilet | 30. "Rabbimiz Allah'tır." deyip, sonra da Doğru yolda sebat edenlerin üzerine melekler iner ve derler ki: "(Ölümden) korkmayın, (dünyada bıraktıklarınızdan dolayı da) tasalanmayın, vaad olunduğunuz cennetle sevinin!" |
033.Fussilet | 33. İnsanları Allah'a çağıran, kendisi de sâlih amel işleyen ve "Doğrusu ben müslümanlardanım!" diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? |
040.Fussilet | 40. Âyetlerimiz hakkında Doğruluktan ayrılıp sapıklığa düşenler bizden gizli kalmazlar. O halde ateşin içine atılan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet gününde emin olarak gelen mi daha hayırlıdır? Dilediğinizi yapın! Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir. |
015.Şûrâ | 15. İşte bundan ötürü sen onları (tevhide, birliğe) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosDoğru ol. Onların heveslerine uyma. Ve de ki: "Allah'ın indirdiği kitaba inandım, aranızda adalet yapmakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize sizin işledikleriniz size âittir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar. Dönüş de ancak O'nadır." |
040.Şûrâ | 40. Kötülüğün cezası yine onun gibi kötülüktür. Amma kim affeder, barışırsa, onun mükâfatı Allah'a âittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez. |
052.Şûrâ | 52. İşte böylece sana da emrimizden bir ruh (Kur'an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin. Fakat biz onu (Kur'an'ı) bir nur yaptık. Kullarımızdan dilediğimizi onunla Doğru yola iletiriz. Şüphesiz ki sen Doğru yolu göstermektesin. |
022.Zuhruf | 22. Hayır! Onlar derler ki: "Doğrusu biz atalarımızı bu din üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinde gitmekteyiz." |
023.Zuhruf | 23. İşte böyle. Senden önce de, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz atalarımızı bu din üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinde gitmekteyiz." |
024.Zuhruf | 24. "Şayet ben size atalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha Doğrusunu getirmiş olsam da mı?" deyince, dediler ki: "Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz." |
027.Zuhruf | 27. "Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O beni Doğru yola iletecektir." |
028.Zuhruf | 28. Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki Doğru yola dönerler. |
029.Zuhruf | 29. Doğrusu ben bunları da atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim. |
030.Zuhruf | 30. Hak kendilerine gelince: "Bu bir sihirdir, Doğrusu biz onu tanımıyoruz." dediler. |
037.Zuhruf | 37. Hiç şüphesiz ki şeytanlar o insanları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin Doğru yolda bulunduklarını, hidayete erdirilmiş olduklarını zannederler. |
043.Zuhruf | 43. Resulüm! Sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen dosDoğru bir yol üzerindesin. |
044.Zuhruf | 44. Doğrusu Kur'an sana ve kavmine bir öğüttür. Yakında ondan sorguya çekileceksiniz. |
049.Zuhruf | 49. Dediler ki: "Ey sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için duâ et! Artık biz Doğru yola geleceğiz." |
058.Zuhruf | 58. "Bizim ilâhlarımız mı iyidir, yoksa o mu?" dediler. Sırf seninle tartışmak için bu misâli getirdiler. Hayır! Doğrusu onlar kavgacı bir topluluktur. |
061.Zuhruf | 61. O (İsa) kıyametin kopacağını gösterir bir ilimdir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana tâbi olun. Doğru yol budur. |
064.Zuhruf | 64. "Şüphesiz ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin, Doğru yol budur." |
079.Zuhruf | 79. Yoksa onlar bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız! |
012.Duhan | 12. "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, Doğrusu biz artık iman ediyoruz." (derler). |
018.Duhan | 18. (Onlara dedi ki): "Allah'ın kullarını bana bırakın! Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." |
031.Duhan | 31. Firavun'dan. Doğrusu o, azgın bir zorba idi. |
036.Duhan | 36. "Eğer Doğru sözlü iseniz bize atalarımızı getirsenize!" |
023.Câsiye | 23. Nefsinin hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın da dalâleti hak ettiğini bilerek saptırdığı; kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim Doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız? |
025.Câsiye | 25. Âyetlerimiz onlara açık açık okunduğu zaman: "Doğru sözlü iseniz atalarımızı geri getirin." demelerinden başka delilleri yoktur. |
04.Ahkaf | 4. De ki: "Allah'tan başka taptığınız şeyleri gördünüz mü? Yeryüzünde ne yaratmışlar göstersenize! Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer Doğru sözlü iseniz, bundan önce indirilmiş bir kitap veya bir ilim kalıntısı varsa onu bana getirin." |
010.Ahkaf | 10. De ki: Hiç düşündünüz mü? Eğer bu (Kur'an) Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz; İsrâiloğullarından bir şâhit de bunun benzerini (Tevrat'ta) görüp iman ettiği halde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (zâlim olmaz mısınız)? Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhuna hidayet edip, Doğru yola iletmez. |
012.Ahkaf | 12. Daha önce de rehber ve rahmet olarak Musa'nın kitabı vardı. Bu ise, zâlimleri korkutmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanı ile indirilmiş Doğrulayıcı bir kitaptır. |
013.Ahkaf | 13. Şüphesiz ki: "Rabbimiz Allah'tır!" deyip, sonra da dosDoğru olanlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. |
016.Ahkaf | 16. İşlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz kimseler, cennet halkı arasındadırlar. Bu onlara vaad olunan dosDoğru bir vaaddir. |
018.Ahkaf | 18. İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler içinde, aleyhlerinde söz hak olmuş (azap gerçekleşmiş) kimselerdir. Doğrusu onlar hüsrana uğrayanlardır. |
022.Ahkaf | 22. Dediler ki: "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir." |
023.Ahkaf | 23. (Hud) dedi ki: "Doğrusu buna âit bilgi Allah'ın katındadır. Ben sadece benimle gönderilen şeyi size tebliğ ediyorum. Ne var ki sizi câhillik edip duran bir kavim olarak görüyorum." |
024.Ahkaf | 24. Nihayet o azabın, geniş bir bulut halinde vâdilerine Doğru yayılarak geldiğini görünce: "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur." dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem verici azabı taşıyan bir rüzgardır. |
030.Ahkaf | 30. Dediler ki: "Ey kavmimiz! Biz Musa'dan sonra indirilen ve kendinden öncekileri Doğrulayan, hakka ve Doğru yola hidayet eden bir kitap dinledik." |
02.Fetih | 2. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve seni dosDoğru bir yola eriştirir. |
020.Fetih | 20. Allah size elde edeceğiniz birçok ganimetler vâdetmiştir. Bunu (Hayber ganimetini) size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Tâ ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi Doğru yola iletsin. |
07.Hucurât | 7. Biliniz ki Resulullah aranızdadır. Şayet o birçok işlerde size uysaydı, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi. Küfrü, fıskı ve isyanı da çirkin gösterdi. İşte Doğru yolda olanlar bunlardır. |
017.Hucurât | 17. Onlar İslâm'a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki: "Müslüman olmanızı benim başıma kakmayın. Eğer Doğru kimseler iseniz, aksine sizi imana erdirdiği için Allah size minnet eder." |
037.Kaf | 37. Doğrusu bunda kalbi olan, yahut kendisi huzur içinde olduğu halde kulak veren kimse için bir öğüt vardır. |
05.Zâriyât | 5. Size vâdedilen şey kesinlikle Doğrudur. |
031.Tur | 31. De ki: Gözleyin! Doğrusu ben de sizinle beraber gözleyenlerdenim. |
034.Tur | 34. Eğer onlar Doğru sözlü iseler, onun benzeri bir söz getirsinler! |
06.Necm | 6. O (melek) akıl sahibidir. (Aslî sureti ile) Doğruldu. |
045.Necm | 45. Doğrusu O yarattı iki çifti; erkeği ve dişiyi. |
08.Kamer | 8. Kendilerini çağırana Doğru koşarlar. Kâfirler ise: "Bu çetin bir gündür!" derler. |
09.Rahman | 9. Tartıyı Doğru yapın, terazide eksiklik yapmayın. |
052.Vâkıa | 52. Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz. |
066.Vâkıa | 66. (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık." |
087.Vâkıa | 87. Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda Doğru sözlü iseniz. |
09.Hadid | 9. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Doğrusu Allah size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. |
026.Hadid | 26. Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i biz gönderdik. Peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Soylarından gelenlerin kimi Doğru yoldadır, içlerinden bir çoğu da yoldan çıkmışlardır. |
01.Mümtehine | 1. Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler benim yolumda savaşmak ve hoşnutluğumu kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden kim bunu yaparsa Doğru yoldan sapmış olur. |
05.Saf | 5. Bir zamanlar Musa kavmine: "Ey kavmim! Beni niçin incitiyorsunuz? Halbuki benim, Allah'ın size gönderdiği bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz!" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalplerini saptırmıştı. Allah fâsıklar gürûhunu Doğru yola iletip hidayete erdirmez. |
06.Saf | 6. Bir zamanlar Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş Tevrat'ı tasdik edip Doğrulayan, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim." demişti. Müjdelenen peygamber onlara delillerle (mucizelerle) gelince "Bu apaçık bir sihirdir." dediler. |
06Münafikun | 6. Onlara (Allah'tan) mağfiret dilesen de dilemesen de onlar için birdir. Allah onları aslâ bağışlamayacaktır. Çünkü Allah fâsıklar topluluğunu Doğru yola iletmez. |
06Tegabun | 6. O azabın sebebi şudur: Onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Onlar ise: "Bizi bir beşer mi Doğru yola götürecekmiş?" dediler ve inkâr edip yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır. |
011Tegabun | 11. Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlünü Doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir. |
022.Mülk | 22. Yüzüstü tökezleyerek yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa dosDoğru yolda düzgün yürüyen mi? |
025.Mülk | 25. Onlar: "Eğer Doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?" derler. |
07.Kalem | 7. Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapanları çok iyi bilir. Hidayete erip Doğru yolda olanları da O çok iyi bilir. |
027.Kalem | 27. "Yok yok! Doğrusu biz mahrum bırakılmışız." |
029.Kalem | 29. "Rabbimizi tesbih ederiz. Doğrusu biz zâlimlermişiz." dediler. |
041.Kalem | 41. Yoksa onların ortakları mı var? Sözlerinde Doğru iseler, hadi ortaklarını da getirsinler! |
048.Hakka | 48. Doğrusu o (Kur'an) takvâ sahipleri için bir öğüttür. |
06.Mearic | 6. Doğrusu onlar o azabı uzak görüyorlar. |
030.Mearic | 30. Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar. |
036.Mearic | 36. Resulüm! O kâfirlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak sana Doğru koşuyorlar. |
039.Mearic | 39. Hayır! Doğrusu biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden yarattık. |
043.Mearic | 43. O gün onlar sanki dikili taşlara Doğru koşuyorlarmış gibi kabirlerinden çabuk çabuk çıkarlar. |
05.Nuh | 5. Nuh dedi ki: "Ey Rabbim! Doğrusu ben kavmimi gece gündüz dâvet ettim." |
07.Nuh | 7. "Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için ne kadar dâvet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler." |
021.Nuh | 21. Nuh dedi ki: "Ey Rabbim! Doğrusu onlar bana karşı geldiler. Malı ve çocuğu kendisine zarardan başka bir şey artırmayan kimseye uydular." |
02.Cin | 2. "O, hakka ve Doğru yola götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Biz Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız." |
03.Cin | 3. "Doğrusu Rabbimizin şânı çok yücedir. O ne eş, ne de bir çocuk edinmemiştir." |
016.Cin | 16. Resulüm! Eğer onlar yolda dosDoğru gitselerdi, onlara bol bol su verirdik. |
022.Cin | 22. De ki: "Doğrusu hiç kimse beni Allah'tan kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınak da bulamam." |
05.Müzzemmil | 5. Doğrusu biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz. |
015.Müzzemmil | 15. Doğrusu biz Firavun'a bir peygamber gönderdiğimiz gibi, size de hakkınızda şâhitlik edecek bir peygamber gönderdik. |
031.Müddessir | 31. Biz cehennemin bekçilerini hep meleklerden yaptık. Onların sayılarını da inkârcılar için sadece bir fitne kıldık. Ki, ehl-i kitap kesin bilgi edinsin. İman edenlerin de imanı artsın. Hem kendilerine kitap verilenler, hem de müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler: "Bu misalle Allah neyi kastetmiştir?" desinler. İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini Doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. |
05.Kıyame | 5. Fakat insan, ileriye Doğru devamlı suç işlemek (ömrünü günahla geçirmek) ister. |
04.İnsan | 4. Doğrusu biz kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık. |
027.İnsan | 27. Doğrusu onlar çabuk geçeni (dünyayı) seviyorlar da önlerindeki o çetin günü (ahireti) bırakıyorlar. |
04.Mürselat | 4. (Hak ile bâtılın, hakikat ile dalâletin, Doğru ile eğrinin) arasını ayırdıkça ayıranlara andolsun ki! |
029.Mürselat | 29. Haydi, yalanlamış olduğunuz azaba Doğru gidin! |
038.Nebe | 38. O gün Ruh (Cebrâil) ve melekler saf saf olup dizilirler. Rahman'ın izin verdiklerinden başka hiç kimse konuşamaz. Konuşan da ancak Doğruyu söyler. |
013.Naziat | 13. Doğrusu o, ancak bir tek haykırıştır. |
017.Naziat | 17. "Firavun'a git, Doğrusu o azmıştır." |
023.Abese | 23. Hayır! Doğrusu insan, henüz Allah'ın emrettiğini yapmadı. |
025.Abese | 25. Doğrusu biz suyu bol bol indirdik. |
028.Tekvir | 28. İçinizden dosDoğru bir yola gitmek isteyenler için. |
09.İnfitar | 9. Hayır, hayır! Doğrusu siz dini yalanlıyorsunuz. |
06.İnşikak | 6. Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine Doğru çaba göstermektesin ve sonunda O'na varacaksın. |
03.Ala | 3. Her şeyi takdir edip (plânlayıp) Doğru yolu göstermiştir. |
018.Ala | 18. Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde vardır. |
025.Gaşiye | 25. Doğrusu onların dönüşü bizedir. |
017.Fecr | 17. Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmezsiniz. |
010.Beled | 10. Biz ona (Doğru ve eğri olmak üzere) iki de yol göstermedik mi? |
04.Leyl | 4. Ey insanlar! Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşit çeşittir. |
012.Leyl | 12. Doğru yola iletmek sadece bizim işimizdir. |
07Duha | 7. Sen bilmezken Doğru yola eriştirmedi mi? |
011Alak | 11. Gördün mü? Ya o kul Doğru yolda ise? |
013Alak | 13. Gördün mü? O (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve Doğru yoldan yüz çeviriyorsa? |
03Beyyine | 3. O sayfalarda en Doğru hükümler vardır. |
08Adiyat | 8. Doğrusu o, mal sevgisine aşırı derecede düşkündür. |
03Kevser | 3. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan dil uzatan kimsedir. |