Allah Sabûrdur .
Ayeti
kerimede:
"Eğer Allah zulümleri yüzünden
insanları cezalandırsaydı , yeryüzünde tek canlı bırakmazdı . Fakat onları takdir edilen bir süreye
kadar geciktirir . Süreleri dolunca
da , ne bir an geri kalabilirler ne
de ileri geçerler . " (Nahl: 61) .
Çok sabırlı olan ,
âsilerden intikam almada acele
etmeyen , cezalandırmayı belli bir
süre tehir eden Allahtır .
Onca günaha ,
hataya , kusura tekrar tekrar kullarının tevbe ve istiğfarlarını kabul eden ,
cezayı erteleyerek kulunu günahlardan dönmesini bekleyen , kendisinden af ve
bağışlanma dilenmesini bekleyen Allahtır . Kulunu kulu için sever . Yoksa
Allahın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur . Kulları yaratan Allahtır onların azap
görmesini istemez bu sebeple peygamberleriyle , kitaplarıyla , mucizeleriyle hep
dinine kurtuluşa tüm kullarını çağırmıştır . Bu daveti kabul etmeyen inkarcı
, günahkar , nankör ve zalimler ise
kendi nefsine zülüm etmiştir .
Bütün
sabredenlerin sabırları O'nun rahmet ve inâyeti ile husule gelir .
Rahmeti ,
merhameti , sabrı , tüm iyilikleri
, tüm hayırları yaratan Allahtır .
Kullarının kalplerinde bunları halkedendir . O sebeple Allahın eşi , benzeri ,
ortağı , yardımcısı yoktur . Yarattıklarına benzemez . Allahın rahmet ve
merhameti tüm alemleri yani kainatı kaplamıştır . Nerede kaldı kulun rahmeti .
Görmesi , işitmesi , bilmesi , ilmide asla kullarına benzemez . Herşeye
herşeyden yakın olup , tüm yaratıklarını çepeçevre kuşatmıştır . Herşeyden
haberdar olandır .
Kendisi sabırlı
olduğu gibi kullarınında sabırlı olmasını ister .
Hadisi
şerifte:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki: "İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha
sabırlı kimse yoktur . Çünkü O'na
şirk koşulur , evladlar nisbet
edilir . O , yine de onlara afiyet ve rızık vermeye
devam eder . "
( Buhari , Kaynak kütübi
sitte:3218) .
Kullarda
ibtilalara , belalara , musibetlere , sıkıntı ve üzüntülere sabır etmeli , dünya
imtihan olduğunu bilmelidir .
Ayet
kerimelerde:
Sabır göstermekle ve namaz kılmakla
Allah’tan yardım isteyin . Şüphesiz
ki bu (sabır ve namaz) , Allah’a
saygıdan kalbi ürperenlerden başkasına zor gelir . (Bakara:45) .
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile
Allah’tan yardım isteyin . Muhakkak
ki Allah sabredenlerle beraberdir . (Bakara:153) .
O; göklerin , yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir .
O’na ibadet et ve bu ibadetinde
sabırlı ol . Hiç sen Allah’ın
ismini taşıyan başka birini bilir misin? (Meryem:65) .
Görmez misin ki , gemiler denizde Allah’ın nimetiyle akıp
gider . Böylece size âyetlerini
(varlığının delillerini) gösterir . Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden
kimseler için âyetler (işaretler) vardır . (Lokman:31) .
Hazreti Allah
Celle ve Celalühü sad süresinde
nice sabırlı peygamberlerini anmıştır .
Hz . Süleyman aleyhisselam hakkında ayeti
kerimede:
Şüphesiz ki onun bizim katımızda
yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır . (Sad:40) .
takip eden ayeti
kerimelerde:
Resulüm! Kulumuz Eyyub'u da an! O Rabbine:
"Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi . " diye nidâ etmişti .
Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su!"Bizden bir rahmet ve
akl-ı selim sahipleri için de bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de
onlarla beraber bir mislini daha bağışladık . Eline bir demet sap al , onunla vur , yeminini böylece yerine getir . " Doğrusu
biz onu çok sabırlı bulmuştuk . O
ne iyi kul idi! Daima Allah'a yönelirdi . Resulüm! Güçlü ve basiretli kullarımız
İbrahim'i , İshak'ı ve Yakub'u da
an! Biz onları ahiret yurdunu düşünen , ihlâslı kimseler kıldık . . Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin ve
iyi kimselerdendir . Resulüm! İsmail'i , Elyesâ'yı , Zülkifl'i de an! Hepsi de iyilerdendir .
İşte bu bir zikirdir ve doğrusu
muttakilere güzel bir gelecek vardır . Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn
cennetleri vardır . (Sad:41'den 50'ye kadar) .
Tüm peygamberler
hem Allahu Teâlânın emir ve yasaklarına uyarak , hem halkı irşad ve hidayete
davet ederek , onların zülümlerine , kötülüklerine , hakaretlerine sabır
göstererek en büyük sabır örneklerin vermişlerdir .
Hadisi
şerifte:
"Mus'ab İbnu Sa'd
, babası radıyallahu anh'tan
naklediyor: "Der ki:
"Ey Allah'ın
Resûlü! dedim , insanlardan kimler
en çok belaya uğrar?"
"Peygamberler , sonra büyüklükte onlara ve bunlara yakın
olanlar . Kişi diyaneti nisbetinde
belaya maruz kalır . Kim dininde
şiddetli ve sağlam olursa onun belası da şiddetli olur . Şayet dininde zayıflık varsa , Allah onu da diyaneti nisbetinde imtihan
eder . Bela kulun peşini bırakmaz .
Ta o kul , hatasız olarak yeryüzünde yürüyünceye
kadar . " (Tirmizi , kaynak kütübi sitte:4665) .
Mümin kulları
günahları dünyada bela , müsibet , ibtila olarak döner ki buda Allahın
rahmetidir . Dünyada işlediklerinin cezasını verir , çoğunuda yüce affetmesiyle
affeder . Hesabı ahirete bırakılmasını istemez . Çünkü ahiret hesabı çok
korkunçtur . Kafirlerin rahatı , dünyalıkları , malı , mülkü onun iyiliği için değil ,
ahirette hesabı korkunç olması içindir . Ayrıca Allah dünyada zerre iyiliğini
bırakmaz ki böylece ahirette hüsran olanlardan olsun .
Tek , bir ilah
olan , hak olan Allaha inanmayanlar
, tevbe ve istiğfar etmeden ahirete
göçenler ancak kendilerine zülüm etmiştir .
"Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) efendimiz buyurdular ki: "dünyada zahidlik , helal olanı haram etmek veya malı ziyan
etmekle olmaz . Gerçek zahidlik ,
Allah'ın elinde olana , kendi elinde olandan daha çok güvenmen ve
bir musibete düştüğün zaman getireceği sevabı sebebiyle , onun devamına rağbet göstermendir . "
Rezin şunu ilave etti: "zira Allah Teâlâ Hazretleri şöyle buyurmuştur: "Bu ,
kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah
'ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir" ( Hadid 23 ) . "
Tirmizi , (Kaynak kütübi sitte:2043) .
"Ebu
Hureyre ve Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre , Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle
buyurmuştur:
"Mü'min
kişiye bir ağrı , bir yorgunluk ,
bir hastalık bir üzüntü hatta bir
ufak tasa isabet edecek olsa , Allah onun sebebiyle mü'minin günahından
bir kısmını mağfiret buyurur . " ( Buhari , Kaynak kütübi sitte:4658) .
Müminin
yaşadığı çoğu şey ibtila olup , Allaha ulaştıran , ruhu tekamül ettiren bir
araçtır . Varlığı atma , nefsi eğitme yoludur .
Allah
dertlerle , sıkıntılarla kullarını zatına çeker . Ona yöneleni , dua edenleri
sıkıntılarını giderir , dualarını kabul eder . Allahın takdirine razı olanlar
ahirette büyük ecirler alırlar .
Ayet
kerimede:
Eğer Allah sana bir zarar bir sıkıntı
verirse , onu senden kaldıracak
O’dur . Eğer sana bir hayır ve
iyilik dilerse , lütfuna kimse mâni
olamaz . O bunu kullarından
dilediğine eriştirir . O çok
bağışlayan , çok merhamet edendir .
(Yunus:107) .
Sana gelen zerre
hayır yoktur ki Allahu Teâlâdan olmasın . Elbette kullarını hayra , iyilik etmeye yönelten zaten Allahtır .
Zekat , sadaka verin , fakirleri
doyurun , iyilik edin , hayırlara koşun zaten Allahın emirlerindendir . Ayrıca
gökten tatlı suyu , yerden tohumları çatlatıp bitkiler yeşerten , meyveler ve
sebzeler çıkaran yine Odur . Herşeyin sahibi Allahtır . Güç ve kuvvet vermese ,
enerji vermese hareket edebilecek kimdir?
Tüm lütuflar ,
ikramlar , rızıklar Allahtandır . İzzet , şeref , şanda onundur . Dilediğine
dilediği kadar , dilediklerinden
ihsan eder . Cömertliğinin , kereminin sınırı ve sonu yoktur .
Ayeti
kerimede:
Kendisinden isteyebileceğiniz her
şeyi size vermiştir . Allah’ın
nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız , icmâlen bile sayamazsınız . Şüphesiz ki insan çok zâlim ve çok
nankördür . (İbrahim
:34) .
Sabır dahi Allahın
yardımıyladır . Sabrı yaratanda odur .
Ayeti
kerimede:
İman edip de sâlih ameller
işleyenlere gelince , -ki biz hiç
kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- işte onlar cennet ehlidirler , onlar orada ebedî kalacaklardır
. (Araf:42) .
Hadisi
şerifte:
Hz . Ebu Hureyre radıyallahu anh
anlatıyor: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Herşeyin bir zekatı ( temizlenme vasıtası ) vardır , cesedin zekatı oruçtur .
"
Muhrız rivayetinde şu ziyadede
bulundu: "Resulullah aleyhissalatu vesselam şunu ilave etti: "Oruç , sabrın yarısıdır . ("kaynak kütübi sitte:6501) .
Allahu Teâlâ
işlerini çok ince düzenler . Sabır edenler ise karşılığını dünya ve ahiret alır
.
Hazreti Musa
aleyhisselam ile Hızır aleyhisselamın buluşması hadisi şerifte şöyle
anlatılmıştır .
"Said İbnu Cübeyr
anlatıyor:
"İbnu
Abbas ( radıyallahu anhüma ) 'a
dedim ki: "Nevf el-Bekkali , İsrailoğullarının peygamberi olan Hz . Musa ( aleyhisselam ) , Hızır'ın arkadaşı olan Musa olmadığını
zannediyor . "
Bana
şu cevabı verdi: "Allah'ın düşmanı yalan söylüyor . Ben Übeyy İbnu Ka'b ( radıyallahu anh ) 'ı dinledim . Demişti ki: "Ben Resûlullah ( aleyhissalatu vesselam ) 'tan işittim
, şunu anlattı:
"Musa ( aleyhisselam ) Beni İsrail'e hutbe irad etmek üzere
ayağa kalktı . Kendisine , "insanların en bilgini kimdir?" diye
soruldu: I: "Benim" diye cevap verdi . Cenab-ı Hak , "Allahu a'lem ( yani en iyi bilen Allah'tır ) "
demediği için Musa'yı azarladı . Ve: "İki denizin birleştiği yerde bulunan
bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti .
Hz . Musa ( aleyhisselam ) :
-"Ey
Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? diye sordu . Kendisine:
-"Bir
zenbile bir balık koy , onu sırtına
al . Balığı nerede yitirirsen o zat
oradadır" dendi .
Dendiği
gibi yaparak yola çıktı . Kendisiyle beraber , hizmetçisi olan Yuşa İbnu Nûn da yola
çıktı . Beraberce yürüyerek bir
kayanın yanına geldiler . Hz
. Musa ve hizmetçisi
dinlenmek üzere orada yattılar . Balık kımıldayarak zenbilden çıkıp denize
kaydı . Allah ondan suyun
akıntısını tuttu . Öyle ki su kemer
gibi oldu . Balık için bir kanal
meydana gelmişti . Hz . Musa ( aleyhisselam ) ve hizmetçisi ( balık için olduğunu bilmeksizin ) bu manzaraya şaşırdılar . Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece
boyu da yürüdüler . Musa'nın
arkadaşı ona , balığın gitmesini
haber vermeyi unutmuştu . Sabah
olunca Hz . Musa ( aleyhisselam ) hizmetcisine: "Hele sabah kahvaltımızı
getir . Biz bu yolculukta yorulduk"
dedi . Ama emrolunduğu yere
gelinceye kadar yorulmamıştı . Hizmetçi:
-"Hani
bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya! Ben balığı orada unuttum . Onu hatırlatmayı , bana mutlaka şeytan unutturdu . Balık denize şaşılacak şekilde sıvışıp
gitmişti" dedi .
Musa ( aleyhisselam ) : "Bizim aradığımız
orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler .
İzlerini
takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler . Musa ( aleyhisselam ) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü
ve ona selam verdi . Hızır
aleyhisselam ona:
-"Senin
bu yerinde selam ne gezer!"
-"Ben
Musa'yım . "
-"Benû
İsrail'in Musa'sı mı?"
-"Evet
. "
-"Sen
, Allah'ın sana öğrettiği bir ilmi
bilmektesin ki ben onu bilmem . Ben
de Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki , onu da sen bilemezsin . "
-"Allah'ın
sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder
misin?"
-"Sen
benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin . Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye
nasıl sabredeceksin ki?"
-"İnşallah
sen beni çok sabırlı bulacaksın . Hem ben senin hiç bir emrine karşı
gelmeyeceğim . "
-"Öyleyse
gel . Ancak , madem bana tabi olacaksın , ben sana haber vermedikçe bana hiç bir
şey sormayacaksın!" dedi . Hz
. Musa ( aleyhisselam ) :
-"Tamam!"
dedi .
Hz . Musa ve Hz . Hızır ( aleyhisselam ) beraberce gittiler . Deniz kıyısında yürüyorlardı . Bir gemiye rastladılar . Kendilerin gemiye almalarını söylediler .
Gemi sahipleri Hızır ( aleyhisselam ) 'ı tanıdılar . Ve ücret istemeksizin onları gemiye
aldılar .
Hızır ( aleyhisselam ) , gidip , geminin tahtalarından birini deldi .
Hz . Musa ( aleyhisselam ) ona:
-"Bak
, bunlar bizi bedava gemilerine
aldılar , sen gidip gemilerini
deldin , adamları boğacaksın .
Hiç de yakışık almayan bir iş
yaptın!" dedi .
Hızır:
-"Ben
sana , "benimle bulunmaya
sabredemezsin" demedim mi?" dedi .
Hz . Musa:
-"Unuttuğum
şey sebebiyle beni sigaya çekme . Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!"
ricasında bulundu .
Sonra
bunlar gemiden indiler . Sahil boyu
yürürken , çocuklarla oynayan bir
yavrucak gördüler . Hızır ( aleyhisselam ) yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını
kopararak çocuğu öldürdü . Musa ( aleyhisselam ) :
-"Masum
bir çocuğu kısas hakkın olmaksızın niye öldürdün . Bu çok yadırganacak bir iş!" dedi .
-"Ben
sana demedim mi , sen benim
beraberliğime sabredemezsin!" diye Hızır
( aleyhisselam ) , Musa'ya çıkıştı . Hz . Musa:
-"Ama
bu birinciden de şiddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir şey
sorarsam , beni arkadaş etme ,
nazarımda bu hususta haklı
sayılacaksın" dedi .
Yola
devam ettiler . Bir köye geldiler .
Halktan yiyecek birşeyler istediler
. Ama kimse onları ağırlamadı .
Köyde yıkılmak üzere olan bir
duvara rastladılar . Hızır ( aleyhisselam ) eliyle şöyle göstererek: "Eğilmiş"
diyordu . Onu doğrulttu . Hz . Musa ( aleyhisselam ) ona:
-"Bir
cemaat ki , kendilerine geliyoruz ,
bize ilgi gösterip , ağırlamıyorlar , yiyecek vermiyorlar . Sen onlara bedava iş yapıyorsun , dilesen ücret alabilirdin!" dedi .
Hızır ( aleyhisselam ) , Hz . Musa'ya:
-"Artık
birbirimizden ayrılma zamanı geldi . Şimdi sana sabredemediğin şeylerin
te'vilini haber vereceğim" dedi .
Resûlullah ( aleyhissalatu vesselam ) bu ara ilave etti:
-"Allah
Musa'ya rahmet buyursun . Keşke ,
Hz . Hızır'la beraberliğe sabretseydi de
maceralarını bize nakletseydi , bunu ne kadar isterdim!"
Ravi
devam ediyor: Resûlullah (
aleyhissalatu vesselam ) buyurdular
ki: "Birinci ( soru ) su Musa'nın
bir unutması idi . Bir serçe
gelerek geminin kenarına kondu . Sonra denizden gagasıyla su aldı . Hz . Hızır bunu göstererek Hz . Musa'ya , "Bak , dedi . Benim ve senin ilmin ve diğer mahlukatın
ilmi , Allah'ın ilminden , şu kuşun denizden eksilttiği kadar
eksiltir . "
(Buhari , Kaynak kütübi
sitte:693) .
Mümin
kullar sabırlı olmalıdır .
Ayeti
kerimede:
Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz
Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz . ” derler . (Bakara:156) .
Hadisi şerifte
ise:
Hz . Enes ( radıyallahu anh ) anlatıyor: "Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) , ( ölen ) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına
rastlamıştı:"Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın ( ızdırabından kendisine hitab edenin
kim olduğuna bile bakmadan ) :"Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi . Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) uzaklaşınca , kadına: “Bu Resulullah idi!'' dendi .
Bunun üzerine , kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği
sözden dolayı ( utanıp ) üzüldü . ( Özür dilemek için ) doğru aleyhissalatu vesselamın kapısına
koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi , doğrudan huzuruna çıktı
ve:
"Ey Allah'ın
Resulü , ( o yakışıksız sözü
) sizi tanımadan sarfettim ( bağışlayın! ) " dedi . Aleyhissalatu vesselam:"Makbul sabır ,
musibetle karşılaştığın ilk
andakidir" buyurdu . "
( Buhari;Kaynak
kütübi sitte:3207) .
Üsame
İbnu Zeyd ( radıyallahu anhüma
) anlatıyor: "Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) 'ın kızı ( Zeyneb ) , babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek
üzere , son nefesini verirken
yanında hazır ol'' diye rica etti . Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) ; adamı geri
çevirirken:
"Selamımı
söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır , veren de Allah'tır . Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli
vardır . Sabretsin ve Allah'ın ( sabredenlere vereceği ) mükafaatı düşünsün!''"(
Buhari , Kaynak kütübi sitte:3215) .
"Ebu Malik
el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki:
"Abdest imanın yarısıdır . Elhamdülilllah mizanı doldurur;
sübhanallah velhamdulillah arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka
bürhandır; sabır ziyadır; Kur'an ise lehine veya aleyhine bir hüccettir . Herkes sabahleyin kalkar , nefsini satar; kimisi kurtarır , kimisi de helak eder . " (Müslim ,
Kaynak kütübi sitte:4638) .
Duaları ettiğimiz
gibi kabülünüde beklemeliyiz . Duada ısrar etmeliyiz . Duada hayırlısıyla ver ya
Rabbi demeliyiz .
Hayır görünün şer
, şer görünen ise hayır olabilir .
Allah kullarını
bilir .
İmam Gazali kudsi
hadisler eserinde 13 . Kudsi hadiste
;
Yüce Allah (c . c)
şöyle buyurmaktadır: "Ey âdemoğlu!
Nice (ilim ve ibadetle kalpte parlayan) ışıklar
vardır ki , onu kötü arzuların
rüzgârı söndürmüştür . Nice ibadet
edenler vardır ki , kendini . beğenme duygusu onları felâkete
götürmüştür .
Nice zenginler vardır ki , zenginlik onları ifsat etmiştir .
Nice fakirler vardır ki , fakirlik onları bozmuştur .
Nice
sıhhatli kişiler vardır ki , afiyette olmak onları yoldan çıkarmıştır
.
Nice âlimler vardır ki , ilim
onları saptırmıştır .
Nice cahiller de vardır ki , cehaletleri onları helake sürüklemiştir .
Eğer aranızda çokça rükû eden yaşlılar , takvaya sarılmış gençler , süt emen çocuklar ve otlayan hayvanlar
olmasaydı (yaptığınız isyanlar yüzünden) üzerinizdeki göğü demir , yeri kuru bir çöl ve toprağı da safi kül
yapardım . Böylece gökten bir damla
olsun yağmur yağdırmaz , yerden bir
tek yeşillik çıkartmaz ve üzerinize azabı daimî kılardım .
"
Buyrulmuştur .
Herşeyin hayırlısı
demelidir . Allahu Teâlânını takdirlerine razı olunmalıdır .
Hadisi
şerifte:
"Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Ensar radıyallahu anhüm'den bazı kimseler
, Resûlullah aleyhissalatu
vesselam'dan bir şeyler talep ettiler . Aleyhissalatu vesselam da istediklerini
verdi . Sonra tekrar istediler ,
o yine istediklerini verdi . Sonra yine istediler , o istediklerini yine verdi . Yanında mevcut olan şey bitmişti; şöyle
buyurdular:
"Yanımda
bir mal olsa , bunu sizden ayrı
olarak ( kendim için ) biriktirecek değilim . Kim iffetli davranır ( istemezse ) , Allah onu iffetli kılar . Kim istiğna gösterirse Allah da onu gani
kılar . Kim sabırlı davranırsa
Allah ona sabır verir . Hiç kimseye
sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır . "
Rezin
rahimehullah şu ziyadede bulunmuştur: "İslam'a girip , yeterli miktarla rızıklandırılan ve
verdiği bu miktara Allah'ın kanaat etmeyi nasip ettiği kimse kurtuluşa ermiştir
. " (Buhari
, Kaynak kütübi sitte:4823) .
"İbnu Abbas radıyallahu anhüma
anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalatu
vesselam'ın terkisinde idim . Bana
şu nasihatta bulundu:
"Yavrum! Allah'a karşı ( emir ve yasaklarına uyarak edebini
) koru , Allah da seni ( dünya ve ahirette ) korusun! Allah'ı ( n üzerindeki hukukunu
) koru ki O'nu karşında ( dünya ve ahiretin fenalıklarına karşı
hami ) bulasın -veya önünde
demişti: Bollukta Allah'ı tanı ki , darlıkta da O , seni tanısın . ( Dünya ve ahiretle ilgili ) bir şey isteyince Allah'tan iste . Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım
dile . Zira kullar , Allah'ın yazmadığı bir hususta sana
faydalı olmak için biraraya gelseler , bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar .
Allah'ın yazmadığı bir zararı sana
vermek için biraraya gelseler , buna da muktedir olamazlar . Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar
dürüldü . Sen , yakini bir imanla , tam bir rıza ile Allah için çalışmaya
muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan , hoşuna gitmeyen şeyde , sabırda çok hayır var . Şunu da bil ki Nusret ( i ilahi ) sabırla birlikte gelir , kurtuluş da sıkıntıyla gelir , zorlukta da kolaylık vardır , bir zorluk iki kolaylığa asla galebe
çalamayacaktır . "
Rezin bu elfazla tahric etmiştir . Tirmizi'de muhtasar olarak kaydedilmiştir
.
(Kaynak kütübi sitte:5800) .
Allahu Teâlâ
kulların imtihan ediceğini ayetlerinde duyurmuştur . Sabır etmemiz gerektiğinide
bildirmiştir . Sabır edenler kurtuluşa erer .
Ayeti
kerimede:
Andolsun ki mallarınıza
ve canlarınıza ibtilâlar verilerek imtihan olacaksınız . Sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz . Eğer sabreder ve takvâ gösterirseniz ,
bilmiş olun ki bu , üzerinde sebat edilecek işlerdendir
.
(Ali imran:186) .
Ey iman edenler! Sabredin , sebat gösterin , hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan
korkun ki , felâha erebilesiniz
.
(Ali imran:200) .
Bununla beraber şüphe
yok ki ben , tevbe eden , iman edip sâlih amel işleyen , sonra da hak yolunda (ölünceye kadar)
sebat eden kimseyi elbette çok bağışlayıcıyım . (Tâ-Hâ:82) .
Allah iman edenlere hem
dünyada hem de ahirette o sâbit söz üzerinde daima sebat ihsan eder . Zâlimleri de saptırır . Allah dilediğini yapar . (İbrahim:27) .
Hayatın kaynağı hayy , iyiliklerin ve hayırların kaynağı vedüd ,
vehhab , kerim olan , rızıkların kaynağı Rezzak olan , yardım edenlerin en hayırlısı , rahmet
ve merhamet kaynağı , göklerin ve yerin nuru Alemlerin Rabbine sonsuz hamd ve
senalar olsun .