Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (42)
Ehli Olana Saadet,
Ehli Olmayana Felâket
Nisan 2014
Hakikat Aylık İslâm Dergisi
Ehli Olana Saadet, Ehli Olmayana Felâket:
"Manada gördüm ki; bir camide namaz kılıyorduk, mihrabında ateş yanıyordu!" diyen bir kardeşimize şöyle buyurdular:
Efendim mihrap; "Peygamber Makamı"dır. Ehli olana saadet, ehli olmayana felâket getirir.
Bugün yetişen imamlar hem genç hem de tecrübesiz. Bir Hocaefendi geçenlerde bir rüyâ anlattı. Cenâb-ı Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve selem- Efendimiz bir caminin kapısına gelmişler, içeriye girmeden dönmüşler. Bir iki caminin daha kapısına kadar gelip dönmüşler.
Akabinde; "Ben eve namaz kılmaya gidiyorum!" buyurmuşlar.
Nedir bunun manası?
"Şimdi artık imam kalmadı, hepsi memur oldu!" deniliyor.
Bunlar imamların kulaklarına küpe olmalı. Haftalık izin alıyor, camiye gelmiyor. Halbuki o namazın parasını da alıyor. Cemaat ise Allah için namaz kılıyor, izin de istemiyor.
Onun için siz mümkün olduğu kadar imamın takvâlısını arayın. Bulamazsanız yine de namazınızı cemaatle kılın. Cemaatte büyük menfaatler var.
Hadis-i şerif'lerde şöyle buyurulmaktadır:
"Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece efdaldir." (Buharî. Tecrid-i sarih: 378)
"Cennetin ortasında oturmasını arzu eden kimse cemaat namazından ayrılmasın." (Tirmizî)
"Cemaate devam etmeyenler pişmanlık duyup tevbe etmezlerse elbette evlerini yakarım." (İbn-i Mâce)
Yangın, cemaati terk edenlere dünyada ilâhî adaletin bir cezâsıdır. Bu Hadis-i şerif'in apaçık bir mucize olduğu herkesçe kabul edilmiş olsa gerektir. Zira zamanımızda camii ve cemaatı terkedenler çoğaldığından yangın vukuu da hemen o nispette çoğalıyor.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:
"Her imamın arkasında namaz kıl!" (C. Sağir)
•
– "Efendim, çok arzu etmeme rağmen derslere katılamıyorum!" diyen bir kardeşimize de şöyle buyurdular:
– Efendim! Bu nefsinizden doğan bir haldir, onun ıstırabını çekiyorsunuz. Bütün iyilikler Hazret-i Allah'tan, kötülükler ise kendi nefsimizdendir. Bunu böyle bilin.
•"Yeni bir ihvanın edebe mugayir birçok hareketleri olur da hoş görülür. Çünkü edep elbisesini giymemiş bilmeyerek yapıyor. Fakat eskilerin bilerek yaptıkları hatalar affolunmuyor, onlar kayıyor geçiyor.
Evet, manevi yolda çok merhamet, çok müsamaha vardır. Fakat o nispette de hali bir disiplin mevcuttur."
•
– "Öyle zamanlar oluyor ki, acaba münafıkmıyım diyorum!" diye soran bir kardeşe şöyle cevap verdiler:
– Yoldan uzaklaştırmak için şeytan size o hali verir. Beri taraftan da bu halin kişi üzerinde olması çok iyidir. Hiç olmazsa varlık gelmez.
Yalnız bu hâl sabit kalmayacak. Şeytan ümitsizliğe düşürür. Ümitsizliğe düşmek büyük tehlikedir.
•
"Kalbi dönmüş olanların haline hiç dikkat ettiniz mi?
Ahiretin felaketine doğru hızla gidiyorlar. O kadar hızla ki, adeta o ana kadar yapamadıklarını yapmaya, aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyorlar. Dikkatle bakarsanız bu hususu görürsünüz.
Herkes çalışacak ve kazanacak, ya saadetini ya felâketini."
•
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
"Nezafet imandandır." buyurdu.
Ama her yönde, her alanda...
Bizim yolumuz nezafet yoludur, bizim yolumuz edep yoludur, bizim yolumuz kardeşlik yoludur. Herkesi hoş kendinizi boş bilin.
Nezafet; İslâm'la, İslâm; farz ibadet ve amelle kâimdir.
İman nezafettir, nezakettir, saadettir, doğruluktur.
Müminin içi, işi, dışı temiz olacak.
İç temizliği; kalb-i selim, iş temizliği; helâl lokma, dış temizliği; her şeyi ile mükemmel olmak, numune olmak demektir. Ama her alanda. Otururken, kalkarken, yemek yerken, abdest alırken... Hiçbir şekilde mümin kardeşinin rahatsız olacağı şekilde hareket etmemek. İğrendirmemek, imrendirmek, her hâliyle güzel numune olabilmek.
Lâtif sözlerle, güzel hareketlerle; en güzel numune hâldir. Hiç konuşma senin hâlin konuşsun. O da ondan ibret alsın. O da hâl ile yola girer.
Boş sözlere, konuşmuş olmak için konuşmaya gerek yok. Çünkü boş sözlerle cennete girilmez.
Câbir -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdular:
"Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.
Bana en menfur (nefret edilen, iğrenilen, tiksindirici) olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır."
Cemaatte bulunan bazıları;
"Ey Allah'ın Resul'ü! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular.
"Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi. (Tirmizî)
•
Tertibi çok seviyoruz. İslâmiyet temizlik ve tertib dinidir. Müslümanın her bakımdan beşeriyete numune olması lâzım. Nezih olan İslâm dinini senin pis göstermeye hakkın yok. Her halimizle numune olmamız şart.
•
Ben noksanını itiraf edenden korkmuyorum, "Biliyorum!" diyenden korkuyorum. Noksanını bilen Hazret-i Allah'a sığınır, "Biliyorum!" diyen o ihtiyacı hissetmez. O ihtiyacı nefsi hissettirmez, nefsine uyar ve kaybedenlerden olur.
•
"Tanıdık birisi gelmişti. Mevzu arasında şöyle anlattı:
Hacc'dan geliyoruz. Hududa geldik. Mal geçirmek için rüşvet isteniyor. Müftüler var, hocalar var, herkes vermeye râzı, fakat kafileden iki kişi vermiyor. Onlar vermeyince kafilede vermiyor. Gittik rica ettik; "Biz rüşvet vermeyiz!" dediler, "Çünkü biz rüşvet verecek mal almadık!"
Bavullarını açtılar, baktık hakikaten bir şey almamışlar. Daha sonra öğrendik ki sizin yakınlarınızdanmış.
İşte bizim kardeşlerimiz buradan tanınırlar. Mevlâ'ya sonsuz şükürler olsun, numune kılmış kardeşleri.
Hacc'a giden ihvana daima tembih ediyoruz;
Aman oradan bir şey almayın, burada her şey var. Siz oraya Allah için gidiyorsunuz. Hakk ile alış-verişi bırakıp halk ile alış-verişe dalmayın, zihninizi dağıtmayın.
Allah râzı olsun, onlar da itaat etmişler. Ne diye para versinler."
•
"Yâ Rabb'i ne olur fakiri bu yolun hizmetçilerinden, temizleyicilerinden eyle." diye niyaz ediyoruz.
Fakat bir de bakıyoruz ki, asıl temizlenmesi lâzım gelen kendi nefsimiz olduğunu gözümüzle görüyoruz.
Allah'ımız kendi lütfundan ikramından temizlesin bizi...
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (42)
Ehli Olana Saadet,
Ehli Olmayana Felâket
Nisan 2014
Hakikat Aylık İslâm Dergisi
Ehli Olana Saadet, Ehli Olmayana Felâket:
"Manada gördüm ki; bir camide namaz kılıyorduk, mihrabında ateş yanıyordu!" diyen bir kardeşimize şöyle buyurdular:
Efendim mihrap; "Peygamber Makamı"dır. Ehli olana saadet, ehli olmayana felâket getirir.
Bugün yetişen imamlar hem genç hem de tecrübesiz. Bir Hocaefendi geçenlerde bir rüyâ anlattı. Cenâb-ı Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve selem- Efendimiz bir caminin kapısına gelmişler, içeriye girmeden dönmüşler. Bir iki caminin daha kapısına kadar gelip dönmüşler.
Akabinde; "Ben eve namaz kılmaya gidiyorum!" buyurmuşlar.
Nedir bunun manası?
"Şimdi artık imam kalmadı, hepsi memur oldu!" deniliyor.
Bunlar imamların kulaklarına küpe olmalı. Haftalık izin alıyor, camiye gelmiyor. Halbuki o namazın parasını da alıyor. Cemaat ise Allah için namaz kılıyor, izin de istemiyor.
Onun için siz mümkün olduğu kadar imamın takvâlısını arayın. Bulamazsanız yine de namazınızı cemaatle kılın. Cemaatte büyük menfaatler var.
Hadis-i şerif'lerde şöyle buyurulmaktadır:
"Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece efdaldir." (Buharî. Tecrid-i sarih: 378)
"Cennetin ortasında oturmasını arzu eden kimse cemaat namazından ayrılmasın." (Tirmizî)
"Cemaate devam etmeyenler pişmanlık duyup tevbe etmezlerse elbette evlerini yakarım." (İbn-i Mâce)
Yangın, cemaati terk edenlere dünyada ilâhî adaletin bir cezâsıdır. Bu Hadis-i şerif'in apaçık bir mucize olduğu herkesçe kabul edilmiş olsa gerektir. Zira zamanımızda camii ve cemaatı terkedenler çoğaldığından yangın vukuu da hemen o nispette çoğalıyor.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:
"Her imamın arkasında namaz kıl!" (C. Sağir)
•
– "Efendim, çok arzu etmeme rağmen derslere katılamıyorum!" diyen bir kardeşimize de şöyle buyurdular:
– Efendim! Bu nefsinizden doğan bir haldir, onun ıstırabını çekiyorsunuz. Bütün iyilikler Hazret-i Allah'tan, kötülükler ise kendi nefsimizdendir. Bunu böyle bilin.
•"Yeni bir ihvanın edebe mugayir birçok hareketleri olur da hoş görülür. Çünkü edep elbisesini giymemiş bilmeyerek yapıyor. Fakat eskilerin bilerek yaptıkları hatalar affolunmuyor, onlar kayıyor geçiyor.
Evet, manevi yolda çok merhamet, çok müsamaha vardır. Fakat o nispette de hali bir disiplin mevcuttur."
•
– "Öyle zamanlar oluyor ki, acaba münafıkmıyım diyorum!" diye soran bir kardeşe şöyle cevap verdiler:
– Yoldan uzaklaştırmak için şeytan size o hali verir. Beri taraftan da bu halin kişi üzerinde olması çok iyidir. Hiç olmazsa varlık gelmez.
Yalnız bu hâl sabit kalmayacak. Şeytan ümitsizliğe düşürür. Ümitsizliğe düşmek büyük tehlikedir.
•
"Kalbi dönmüş olanların haline hiç dikkat ettiniz mi?
Ahiretin felaketine doğru hızla gidiyorlar. O kadar hızla ki, adeta o ana kadar yapamadıklarını yapmaya, aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyorlar. Dikkatle bakarsanız bu hususu görürsünüz.
Herkes çalışacak ve kazanacak, ya saadetini ya felâketini."
•
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
"Nezafet imandandır." buyurdu.
Ama her yönde, her alanda...
Bizim yolumuz nezafet yoludur, bizim yolumuz edep yoludur, bizim yolumuz kardeşlik yoludur. Herkesi hoş kendinizi boş bilin.
Nezafet; İslâm'la, İslâm; farz ibadet ve amelle kâimdir.
İman nezafettir, nezakettir, saadettir, doğruluktur.
Müminin içi, işi, dışı temiz olacak.
İç temizliği; kalb-i selim, iş temizliği; helâl lokma, dış temizliği; her şeyi ile mükemmel olmak, numune olmak demektir. Ama her alanda. Otururken, kalkarken, yemek yerken, abdest alırken... Hiçbir şekilde mümin kardeşinin rahatsız olacağı şekilde hareket etmemek. İğrendirmemek, imrendirmek, her hâliyle güzel numune olabilmek.
Lâtif sözlerle, güzel hareketlerle; en güzel numune hâldir. Hiç konuşma senin hâlin konuşsun. O da ondan ibret alsın. O da hâl ile yola girer.
Boş sözlere, konuşmuş olmak için konuşmaya gerek yok. Çünkü boş sözlerle cennete girilmez.
Câbir -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdular:
"Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.
Bana en menfur (nefret edilen, iğrenilen, tiksindirici) olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır."
Cemaatte bulunan bazıları;
"Ey Allah'ın Resul'ü! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular.
"Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi. (Tirmizî)
•
Tertibi çok seviyoruz. İslâmiyet temizlik ve tertib dinidir. Müslümanın her bakımdan beşeriyete numune olması lâzım. Nezih olan İslâm dinini senin pis göstermeye hakkın yok. Her halimizle numune olmamız şart.
•
Ben noksanını itiraf edenden korkmuyorum, "Biliyorum!" diyenden korkuyorum. Noksanını bilen Hazret-i Allah'a sığınır, "Biliyorum!" diyen o ihtiyacı hissetmez. O ihtiyacı nefsi hissettirmez, nefsine uyar ve kaybedenlerden olur.
•
"Tanıdık birisi gelmişti. Mevzu arasında şöyle anlattı:
Hacc'dan geliyoruz. Hududa geldik. Mal geçirmek için rüşvet isteniyor. Müftüler var, hocalar var, herkes vermeye râzı, fakat kafileden iki kişi vermiyor. Onlar vermeyince kafilede vermiyor. Gittik rica ettik; "Biz rüşvet vermeyiz!" dediler, "Çünkü biz rüşvet verecek mal almadık!"
Bavullarını açtılar, baktık hakikaten bir şey almamışlar. Daha sonra öğrendik ki sizin yakınlarınızdanmış.
İşte bizim kardeşlerimiz buradan tanınırlar. Mevlâ'ya sonsuz şükürler olsun, numune kılmış kardeşleri.
Hacc'a giden ihvana daima tembih ediyoruz;
Aman oradan bir şey almayın, burada her şey var. Siz oraya Allah için gidiyorsunuz. Hakk ile alış-verişi bırakıp halk ile alış-verişe dalmayın, zihninizi dağıtmayın.
Allah râzı olsun, onlar da itaat etmişler. Ne diye para versinler."
•
"Yâ Rabb'i ne olur fakiri bu yolun hizmetçilerinden, temizleyicilerinden eyle." diye niyaz ediyoruz.
Fakat bir de bakıyoruz ki, asıl temizlenmesi lâzım gelen kendi nefsimiz olduğunu gözümüzle görüyoruz.
Allah'ımız kendi lütfundan ikramından temizlesin bizi...