Allah Alimdir.
Her şeyi bilen Allah'tır.
Kendimizden yola çıkalım.
Biz kendimizi bilemeyiz ama Allah bizi bizden daha iyi bilir. Çünkü o yaratmıştır.
Doğum, çocukluk, gençlik, yaşlılık, ölüm .tüm yaşantımızda neler yapacağımızı ve neler yapmayacağımızı bilir.
Beşer aklımızla Allah'ın Alim ismini anlayamayız. Aslında tüm esmaül Hüsnalarda bu geçerlidir.
İnsanın bilmesi ile Rabbinin bilmesi ebette ki kıyaslanamaz .Çünkü Allaha denk hiçbir şey yoktur.
Allahı bilmeye çalışmak için ilk önce onun bize bildirdiğinden başka hiçbir şeyi bilip anlayamayacağımızı beşer aklımıza yazalım. Çünkü Allah Celle ve Celalühünün bilinmişliği sonsuzdur. Bilinmezliği de sonsuzdur.
Tüm alemler onun ilmi içindedir. Bu alemler onun ilminin yanında nokta dahi değildir.
Buda Allah'ın Alim isminin ne derece aklımızın Almayacağını gösterir.
Bir yaratılmış olan" insanı" ele alalım. Konuşması, görmesi, duyması ,tatması, düşünmesi öğrenmesi . . . Bunlar dahi Allah'ın ilminin sonsuzluğunu gösterir ki .Ne diyeceğimizi, ne göreceğimizi ,neler yiyeceğimizi, neler düşüneceğimizi bilir.
Hayatımız boyunca her anımızı, zahiri ve batini, görünen görülmeyen, bilinen bilinmeyen, tüm hallerini eksiksiz tastamam ilmiyle bilir.
İnsan aklına göre Bir tek insanın bile kontrol edilmesi mucize olacakken Allah dünyada yedi buçuk milyar insanı yaratıyor, yaşatıyor, öldürüyor. Her yarattığının rızkını da üzerine almış birini dahi unutmuyor. Bunlar Alim isminin büyüklünün anlaşılması için basit örneklerdir.
İnsan içine bakıldığında organlar ,kemikler, damarlar ne güzel döşenmiştir ki bunlar Allah'ın bilmesiyle yaratılmış ve yine onun emriyle işleyişlerini sürdürmektedir.
insanın dışına bakıldığında ellerimiz, ayaklarımız,gözlerimiz, kulaklarımız ne güzel yerli yerindedir ve hepsini bizim hizmetimize vermiştir. Alim ismi ile her şeyi bilerek ,hem yaratmış ,hem düzenlemiş hem de bu isleyişi sürekli devam ettirebilmektedir.
Bir insanı hangi uzvunu ister dışını, ister içini derinlemesine incelediğimizde Allah'ın eşsiz bir yaratma ile her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladığı, ölçtüğü, düzenlediği görülmekte. Öyle bir düzen ki zerre hatada bu insan dediğimiz varlığın işleyişi bozulur ve ölür veya hiç yaşayamazdı.
Ölçülü yaratması 2 yerine 3 el koysa idi .ayaklarımızın yerine kol, kollarımızın yerine ayak koysaydı halimiz ne olurdu?
Tefekkür edilmesi düşünülmesi için örnekler vermekteyiz.
Kısaca bir yaratılmış insan dahi bu kadar detaylı ve bilinemez iken. Biz Alemlerin Rabbi olan Allahı bilmeye mi çalışmaktayız. Oysa daha bir yarattığını bile beşer aklımızla anlayamıyor laikiyle bilemiyoruz.
Allah ise bir yarattığının, hem yaşamını, hem ölumünü en ince ayrıntısına kadar bilmekte ve düzenlemekte. Boyunu , ölçüsünü ,miktarını, her zerresini hem bilmekte hem hükmetmektedir.
Gökleri ve yeri ve bunun gibi her şeyi ölçülü yaratmıştır.
Gezegenleri düşününüz. Dünyanın uydusu ay biraz dahi yaklaşsa ve ya uzaklaşsa dünya yaşamını mahvetmektedir. Gezenler de birbirine ölçülü uzaklıkta olup her şeyi Alim ismi ile yaratmış düzene koymuştur. Bu düzen dilediği müddetçe asla bozulmayacaktır.
Aslında ateistler ,imansızlar Allah'ın bir yarattığını dahi derinlemesine inceleseler .Bunların eşsiz kudret sahibi Allah tarafından yaratıldığını anlar ve secdeye kapanırlardı. Çünkü insan az ilimle kibirlenir her şeyi bildiğini sanır.
Oysa insan Allah'ın Alim ismini ve diğer isimlerinizde aslında tam anlamıyla bilemez .Bu bilgininde sonu gelmez çünkü Allah sonsuz yüceliktedir.
Geçmişten bugüne ve kıyamete kadar Allah kendisini bildirmektedir. Allah'ın ilminde bunlar çok kolaydır.
Allahı yaratılmışlar bilemez. O kendi kendisini bilir. Allah sevdiği kullarına kendisini Bildirdiği kadarını bilebilirler. Bu sevdiği kullarda ümmete duyurdukları kadarı bilinir ki buda Allah'ın lütfudur. Bunun nedeni Allah her işini kul ile yapar ,yaptırır. Elbette sevdiklerinin kalplerine nurunu akıtır ve kendisini bildirir .Buda Allah'ın lütfu olup tüm ümmet nasiplenir.
Ayetlerde Allah kendisini bildirmiştir.
Âyet-i kerimelerde:
Alimen Habira:"Şüphesiz ki Allah her şeyi bilen her şeyden haberdar olandır."(Nisa 35)
Alimün Kadir:"Şüphesiz ki Allah bilendir, her şeye gücü yeter."(Şûrâ: 50)
Ahzab:"Allah hakkıyla bilendir, hilim sahibidir."(Ahzab :51)
Alimül hakim:" Şüphesiz ki Rabbim dileyeceği şeyleri çok ince düzenler. O her şeyi hakkıyla bilendir, hükmünde hikmet sahibidir.”(Yusuf :100)
En Güzel İsimler Allah'ındır.O Halde Allah'a O Güzel İsimlerle Duâ Edin.
O'nun İsimleri Hususunda Eğriliğe Sapanları Bırakın.Onlar Yakında Yaptıklarının Cezalarını Göreceklerdir."(A'râf: 180)
Allahı en iyi bilen kul, ebette ki peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemdir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadislerini incelediğimizde yine Allahı bildirmektedir.
"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri hıfzederse cennete girer. Allah tektir, teki sever." (Buhârî-Müslim)
Sonra sevdiği kullarının hayatlarına bakıp eserler incelendiğinde onlarda da Allahı tanıtma bildirme gayreti içinde oldukları görülür.
Bir toplulukta “Filan hoca ilmini filan zâttan almış... Falan âlim bilgisini şu medresede geliştirmiş...” şeklinde konuşmalar geçiyordu.
Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri onları dikkatle dinledi ve şöyle buyurdu:
“Bahsettiğiniz zâtlar ilmi ölüden almışlar, biz ise ilmimizi hiç ölmeyenden aldık.”
Bu sözleri ile “Faydalı olan” mârifet ilminin kalbinde kaynadığını ve dilinden döküldüğünü anlatmaya çalışmışlardır.
Bir beyanları da şöyle:
“Unuttuğunda cahil olacağı için, kitaplardan bazı şeyler ezberleyen kimselere âlim denmez. Hakiki âlim, öğrenmeden ve ezberlemeden, dilediği anda Hakk’tan ilim alabilen kimsedir.”
Bir gün bir camide fıkıh dersi okutan bir âlimin ders halkasına oturmuştu. O arada birisi bir feraiz meselesi sordu. “Birisi öldü, geride şu kadar malı ve şu şu yakınları kaldı, bunun mirası nasıl taksim edilir?” dedi. Fakih cevap vermeye çalışırken Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri kendisini alamadı ve “Ey üstad! Öldüğünde Allah’tan başka kimsesi kalmayan kimse hakkında ne buyurursun?” dedi.
Orada bulunanlar hayretle birbirine bakıyorlardı. Sözlerine devam etti:
“Aslında insanın sahip olduğu hiç bir şeyi yoktur. Öldüğünde tıpkı önceden olduğu gibi, sadece Mevlâ’sı kalır. Çünkü insan dünyaya gönderilmeden önce de yalnızdı, bu âlemde de yalnızdır. Amma çoğu zaman yalnızlığının farkında değildir, ancak kabre konulduğu zaman anlar.”
Fakih onun bu hikmetli sözleri karşısında “Sen bu ilmi kimden aldın?” dediğinde “Ben bu ilmi Hakk’tan aldım.” buyurdu.
Kısaca peygamberler evliyalar Allah'ın sevdikleri yine Allah'ın bildirdiği kadar Allahı bilebilmiş yine Allah'ın istediği kadar insanlara duyurmuşlardır. Bunlarda hep Alim ismiyle bildirmesiyle bilinir.
Allahı bilen bir kişi elbette onu yoksun sıfat ve isimlerden tenzih edecektir. O yüceler yücesidir.
Fakat Allahı bilmeyenler, bilmeye çalışmayanlar ise ağızlarından her türlü yakışmayacak hatalı kusurlu sözler çıkacaktır. Sosyal medya buna örnektir.
Haşa dinden çıkaracak cümleler Allah için söylenmektedir .Bunlar cahilliktir. Bilmeden söylenilen sözlerden kaynaklanmaktadır. Her kulun Allah'ın isimlerini,sıfatlarını bilmeye çalışması ve Allahı bilerek ibadet etmeye çalışması gerekir.
Allahı en çok bilen en çok korkar. Çünkü onun yüceliğini bilir .Ona göre söz ve davranışlarda bulunur. Allah beni görüyo,r biliyor duyuyor der.
Kulları unuttuğunda hatırlatan,zahiri ve batini tüm ilimleri insanın faydalanması için yaratan yine herşeyi bilen Alim olan Allahımızın eseridir.
Yerlerin ve göklerin arasındaki mesafelerde birbiri ardınca eşsiz bir düzen ,ölçü ve mükemmellik ile yaratılmıştır.Allah tek bir ismi ile yedi yeryüzünü ve yedi gökyüzünü tutmaktadır.
İnsanın kullandığı bu aklı yaratan Alim olan Allah elbette ki Yücelerin Yücesidir.
Allahın tek bir isminin anlatılması dahi ne ömür yeter ,ne ciltler, kitaplar yeter.En azından Allahın bildirdiği kadarı kuranı kerimde ve hadisi şeriflerde geçen esmaül hüsnalar ve anlamları her müminin okuması,dinlemesi ,öğrenmeye çalışması lazımdır.Çünkü her sözümüz kaydedilmekte ,bizde Allaha karşı ona yakışmayacak söz ve davranışlardan kaçınmalı tüm hayatımızı ona göre düzenlemeliyiz.Bilinmeyerek hatalar bağışlanır ama hiç öğrenmeye çalışmamak ve sürekli bu hataları tekrarlamak sanıyoruz ki Rabbimizin hoşuna gitmez.Bir insana dahi ona yakışmayacak söz söylense ona kızar,bozulur.Söylediği söz eksik ve değersizde kıymet vermez.
Biz Alemlerin Rabbi olan herşeyin sahibi ve Alim olan Allaha nasıl saygılı olmalı ve nasıl bunlardan kaçınmlayız.Bu okuyup ,öğrenerek ve ibadetlerde ihlasıda yakalayarakta elde edilir.Her daim Allaha sığıntı halinde olmalı.Az ilimle kibirlenmeliyiz.
İnsanoğlu bilmelidir ki bilenin üstünde bilen vardır.Onunda üzerinde herşeyi bilen Allah vardır.Allahın ilmi karşışında mahlukunda hükmü yoktur değersizdir.O zaman Allahımızın Alim ismi ile bizlere öğrettiği bildirdiği ilimlere şükredip onlarla amel edersek Allah Celle ve Celalühü bize bilmediğimizide öğretir.
Âyet-i kerime'de
"Allah'tan korkar takvâ sahibi olursanız, mualliminiz Allah olur." (Bakara: 282)
Her şeyi bilen Allah'tır.
Kendimizden yola çıkalım.
Biz kendimizi bilemeyiz ama Allah bizi bizden daha iyi bilir. Çünkü o yaratmıştır.
Doğum, çocukluk, gençlik, yaşlılık, ölüm .tüm yaşantımızda neler yapacağımızı ve neler yapmayacağımızı bilir.
Beşer aklımızla Allah'ın Alim ismini anlayamayız. Aslında tüm esmaül Hüsnalarda bu geçerlidir.
İnsanın bilmesi ile Rabbinin bilmesi ebette ki kıyaslanamaz .Çünkü Allaha denk hiçbir şey yoktur.
Allahı bilmeye çalışmak için ilk önce onun bize bildirdiğinden başka hiçbir şeyi bilip anlayamayacağımızı beşer aklımıza yazalım. Çünkü Allah Celle ve Celalühünün bilinmişliği sonsuzdur. Bilinmezliği de sonsuzdur.
Tüm alemler onun ilmi içindedir. Bu alemler onun ilminin yanında nokta dahi değildir.
Buda Allah'ın Alim isminin ne derece aklımızın Almayacağını gösterir.
Bir yaratılmış olan" insanı" ele alalım. Konuşması, görmesi, duyması ,tatması, düşünmesi öğrenmesi . . . Bunlar dahi Allah'ın ilminin sonsuzluğunu gösterir ki .Ne diyeceğimizi, ne göreceğimizi ,neler yiyeceğimizi, neler düşüneceğimizi bilir.
Hayatımız boyunca her anımızı, zahiri ve batini, görünen görülmeyen, bilinen bilinmeyen, tüm hallerini eksiksiz tastamam ilmiyle bilir.
İnsan aklına göre Bir tek insanın bile kontrol edilmesi mucize olacakken Allah dünyada yedi buçuk milyar insanı yaratıyor, yaşatıyor, öldürüyor. Her yarattığının rızkını da üzerine almış birini dahi unutmuyor. Bunlar Alim isminin büyüklünün anlaşılması için basit örneklerdir.
İnsan içine bakıldığında organlar ,kemikler, damarlar ne güzel döşenmiştir ki bunlar Allah'ın bilmesiyle yaratılmış ve yine onun emriyle işleyişlerini sürdürmektedir.
insanın dışına bakıldığında ellerimiz, ayaklarımız,gözlerimiz, kulaklarımız ne güzel yerli yerindedir ve hepsini bizim hizmetimize vermiştir. Alim ismi ile her şeyi bilerek ,hem yaratmış ,hem düzenlemiş hem de bu isleyişi sürekli devam ettirebilmektedir.
Bir insanı hangi uzvunu ister dışını, ister içini derinlemesine incelediğimizde Allah'ın eşsiz bir yaratma ile her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladığı, ölçtüğü, düzenlediği görülmekte. Öyle bir düzen ki zerre hatada bu insan dediğimiz varlığın işleyişi bozulur ve ölür veya hiç yaşayamazdı.
Ölçülü yaratması 2 yerine 3 el koysa idi .ayaklarımızın yerine kol, kollarımızın yerine ayak koysaydı halimiz ne olurdu?
Tefekkür edilmesi düşünülmesi için örnekler vermekteyiz.
Kısaca bir yaratılmış insan dahi bu kadar detaylı ve bilinemez iken. Biz Alemlerin Rabbi olan Allahı bilmeye mi çalışmaktayız. Oysa daha bir yarattığını bile beşer aklımızla anlayamıyor laikiyle bilemiyoruz.
Allah ise bir yarattığının, hem yaşamını, hem ölumünü en ince ayrıntısına kadar bilmekte ve düzenlemekte. Boyunu , ölçüsünü ,miktarını, her zerresini hem bilmekte hem hükmetmektedir.
Gökleri ve yeri ve bunun gibi her şeyi ölçülü yaratmıştır.
Gezegenleri düşününüz. Dünyanın uydusu ay biraz dahi yaklaşsa ve ya uzaklaşsa dünya yaşamını mahvetmektedir. Gezenler de birbirine ölçülü uzaklıkta olup her şeyi Alim ismi ile yaratmış düzene koymuştur. Bu düzen dilediği müddetçe asla bozulmayacaktır.
Aslında ateistler ,imansızlar Allah'ın bir yarattığını dahi derinlemesine inceleseler .Bunların eşsiz kudret sahibi Allah tarafından yaratıldığını anlar ve secdeye kapanırlardı. Çünkü insan az ilimle kibirlenir her şeyi bildiğini sanır.
Oysa insan Allah'ın Alim ismini ve diğer isimlerinizde aslında tam anlamıyla bilemez .Bu bilgininde sonu gelmez çünkü Allah sonsuz yüceliktedir.
Geçmişten bugüne ve kıyamete kadar Allah kendisini bildirmektedir. Allah'ın ilminde bunlar çok kolaydır.
Allahı yaratılmışlar bilemez. O kendi kendisini bilir. Allah sevdiği kullarına kendisini Bildirdiği kadarını bilebilirler. Bu sevdiği kullarda ümmete duyurdukları kadarı bilinir ki buda Allah'ın lütfudur. Bunun nedeni Allah her işini kul ile yapar ,yaptırır. Elbette sevdiklerinin kalplerine nurunu akıtır ve kendisini bildirir .Buda Allah'ın lütfu olup tüm ümmet nasiplenir.
Ayetlerde Allah kendisini bildirmiştir.
Âyet-i kerimelerde:
Alimen Habira:"Şüphesiz ki Allah her şeyi bilen her şeyden haberdar olandır."(Nisa 35)
Alimün Kadir:"Şüphesiz ki Allah bilendir, her şeye gücü yeter."(Şûrâ: 50)
Ahzab:"Allah hakkıyla bilendir, hilim sahibidir."(Ahzab :51)
Alimül hakim:" Şüphesiz ki Rabbim dileyeceği şeyleri çok ince düzenler. O her şeyi hakkıyla bilendir, hükmünde hikmet sahibidir.”(Yusuf :100)
En Güzel İsimler Allah'ındır.O Halde Allah'a O Güzel İsimlerle Duâ Edin.
O'nun İsimleri Hususunda Eğriliğe Sapanları Bırakın.Onlar Yakında Yaptıklarının Cezalarını Göreceklerdir."(A'râf: 180)
Allahı en iyi bilen kul, ebette ki peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemdir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadislerini incelediğimizde yine Allahı bildirmektedir.
"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri hıfzederse cennete girer. Allah tektir, teki sever." (Buhârî-Müslim)
Sonra sevdiği kullarının hayatlarına bakıp eserler incelendiğinde onlarda da Allahı tanıtma bildirme gayreti içinde oldukları görülür.
Bir toplulukta “Filan hoca ilmini filan zâttan almış... Falan âlim bilgisini şu medresede geliştirmiş...” şeklinde konuşmalar geçiyordu.
Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri onları dikkatle dinledi ve şöyle buyurdu:
“Bahsettiğiniz zâtlar ilmi ölüden almışlar, biz ise ilmimizi hiç ölmeyenden aldık.”
Bu sözleri ile “Faydalı olan” mârifet ilminin kalbinde kaynadığını ve dilinden döküldüğünü anlatmaya çalışmışlardır.
Bir beyanları da şöyle:
“Unuttuğunda cahil olacağı için, kitaplardan bazı şeyler ezberleyen kimselere âlim denmez. Hakiki âlim, öğrenmeden ve ezberlemeden, dilediği anda Hakk’tan ilim alabilen kimsedir.”
Bir gün bir camide fıkıh dersi okutan bir âlimin ders halkasına oturmuştu. O arada birisi bir feraiz meselesi sordu. “Birisi öldü, geride şu kadar malı ve şu şu yakınları kaldı, bunun mirası nasıl taksim edilir?” dedi. Fakih cevap vermeye çalışırken Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri kendisini alamadı ve “Ey üstad! Öldüğünde Allah’tan başka kimsesi kalmayan kimse hakkında ne buyurursun?” dedi.
Orada bulunanlar hayretle birbirine bakıyorlardı. Sözlerine devam etti:
“Aslında insanın sahip olduğu hiç bir şeyi yoktur. Öldüğünde tıpkı önceden olduğu gibi, sadece Mevlâ’sı kalır. Çünkü insan dünyaya gönderilmeden önce de yalnızdı, bu âlemde de yalnızdır. Amma çoğu zaman yalnızlığının farkında değildir, ancak kabre konulduğu zaman anlar.”
Fakih onun bu hikmetli sözleri karşısında “Sen bu ilmi kimden aldın?” dediğinde “Ben bu ilmi Hakk’tan aldım.” buyurdu.
Kısaca peygamberler evliyalar Allah'ın sevdikleri yine Allah'ın bildirdiği kadar Allahı bilebilmiş yine Allah'ın istediği kadar insanlara duyurmuşlardır. Bunlarda hep Alim ismiyle bildirmesiyle bilinir.
Allahı bilen bir kişi elbette onu yoksun sıfat ve isimlerden tenzih edecektir. O yüceler yücesidir.
Fakat Allahı bilmeyenler, bilmeye çalışmayanlar ise ağızlarından her türlü yakışmayacak hatalı kusurlu sözler çıkacaktır. Sosyal medya buna örnektir.
Haşa dinden çıkaracak cümleler Allah için söylenmektedir .Bunlar cahilliktir. Bilmeden söylenilen sözlerden kaynaklanmaktadır. Her kulun Allah'ın isimlerini,sıfatlarını bilmeye çalışması ve Allahı bilerek ibadet etmeye çalışması gerekir.
Allahı en çok bilen en çok korkar. Çünkü onun yüceliğini bilir .Ona göre söz ve davranışlarda bulunur. Allah beni görüyo,r biliyor duyuyor der.
Kulları unuttuğunda hatırlatan,zahiri ve batini tüm ilimleri insanın faydalanması için yaratan yine herşeyi bilen Alim olan Allahımızın eseridir.
Yerlerin ve göklerin arasındaki mesafelerde birbiri ardınca eşsiz bir düzen ,ölçü ve mükemmellik ile yaratılmıştır.Allah tek bir ismi ile yedi yeryüzünü ve yedi gökyüzünü tutmaktadır.
İnsanın kullandığı bu aklı yaratan Alim olan Allah elbette ki Yücelerin Yücesidir.
Allahın tek bir isminin anlatılması dahi ne ömür yeter ,ne ciltler, kitaplar yeter.En azından Allahın bildirdiği kadarı kuranı kerimde ve hadisi şeriflerde geçen esmaül hüsnalar ve anlamları her müminin okuması,dinlemesi ,öğrenmeye çalışması lazımdır.Çünkü her sözümüz kaydedilmekte ,bizde Allaha karşı ona yakışmayacak söz ve davranışlardan kaçınmalı tüm hayatımızı ona göre düzenlemeliyiz.Bilinmeyerek hatalar bağışlanır ama hiç öğrenmeye çalışmamak ve sürekli bu hataları tekrarlamak sanıyoruz ki Rabbimizin hoşuna gitmez.Bir insana dahi ona yakışmayacak söz söylense ona kızar,bozulur.Söylediği söz eksik ve değersizde kıymet vermez.
Biz Alemlerin Rabbi olan herşeyin sahibi ve Alim olan Allaha nasıl saygılı olmalı ve nasıl bunlardan kaçınmlayız.Bu okuyup ,öğrenerek ve ibadetlerde ihlasıda yakalayarakta elde edilir.Her daim Allaha sığıntı halinde olmalı.Az ilimle kibirlenmeliyiz.
İnsanoğlu bilmelidir ki bilenin üstünde bilen vardır.Onunda üzerinde herşeyi bilen Allah vardır.Allahın ilmi karşışında mahlukunda hükmü yoktur değersizdir.O zaman Allahımızın Alim ismi ile bizlere öğrettiği bildirdiği ilimlere şükredip onlarla amel edersek Allah Celle ve Celalühü bize bilmediğimizide öğretir.
Âyet-i kerime'de
"Allah'tan korkar takvâ sahibi olursanız, mualliminiz Allah olur." (Bakara: 282)