Metin5 | alan |
---|---|
061.Bakara | 61. Hani siz: “Ey Musa! Biz bir çeşit yemeğe mümkün değil katlanamayacağız. Bizim için Rabbine duâ et de; yerin bitirdiği sebze, acur, sarmısak, mercimek ve soğandan çıkarsın.” demiştiniz. Musa da onlara: “Siz hayırlı olanı, daha aşağı olan şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Öyle ise bir şehre inin, orada istediğiniz şeyler var.” demişti. Üzerlerine zillet ve meskenet, horluk ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah’ın gazabına uğradılar. Öyle oldu; çünkü onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar, haksız yere Peygamberlerini öldürüyorlardı. İsyana daldıkları, haddi aşıp aşırı gittikleri için bunu hak ettiler. |
087.Bakara | 87. Andolsun ki biz Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca Peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsâ’ya da mucizeler verdik ve biz onu kudsî ruhla destekledik. Size bir Peygamber canınızın istemediği, nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, ona karşı büyüklük tasladınız. Size gelen Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz. |
091.Bakara | 91. Bir de onlara: “Allah’ın indirdiğine iman edin!” denilince: “Biz sadece bize indirilene inanırız.” derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Halbuki o Kur’an, kendi ellerinde bulunan Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gelen hak Kitap’tır. Resulüm! De ki: “Şayet siz gerçekten inanmış kimseler idiyseniz, daha önce Allah’ın Peygamberlerini neden öldürüyordunuz?” |
098.Bakara | 98. Kim Allah’a, meleklerine, Peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olursa, iyi bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır. |
0101.Bakara | 101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayan bir Peygamber gelince, ehl-i kitaptan bir grup Allah’ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar. |
0104.Bakara | 104. Ey iman edenler! (Peygamber’e hitâp ederken): “Râinâ=Bizi de dinle!” demeyin, “Unzurnâ=Bizi gözet!” deyin. Söylenenleri dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azap vardır. |
0108.Bakara | 108. Yoksa siz de Peygamber’inizden, daha önce Musa’dan istendiği gibi bir takım isteklerde mi bulunmak istiyorsunuz? Kim imanı küfürle değişirse, şüphesiz ki dümdüz yoldan sapmış olur. |
0129.Bakara | 129. “Ey Rabbimiz! Onlara kendi içlerinden senin âyetlerini okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları tezkiye edecek temizleyecek bir Peygamber gönder. Şüphesiz ki Aziz ve Hakîm olan ancak sensin.” |
0136.Bakara | 136. Deyiniz ki: “Biz Allah’a iman ettik. Bize indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilenlere; Musa’ya, İsâ’ya ve Peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırt etmeyiz. Biz ancak O’na teslim olanlarız.” |
0143.Bakara | 143. İşte böylece sizi, bütün insanlara karşı şâhitler olmanız için tam ortada vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size şâhit olsun. Biz senin arzulayıp da üstünde durduğun Kâbe’yi; Peygamber’e uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye kıble yaptık. Doğrusu bu, Allah’ın hidayet edip yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı aslâ zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara şefkatlidir ve merhamet edendir. |
0151.Bakara | 151. Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyacak, sizi tezkiye edecek temizleyecek, size kitap ve hikmeti öğretecek, bilmediklerinizi size öğretecek bir Peygamber gönderdik. |
0177.Bakara | 177. Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik o kimsenin iyiliğidir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitab’a, Peygamberlere inanır. O’nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esirlere maldan verir, namaz kılar, zekât verir. Andlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte sâdık olanlar bunlardır. İşte muttakîler de bunlardır. |
0213.Bakara | 213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah müjdeleyici ve uyarıcı olarak Peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber gerçekleri gösteren kitapları da indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle ayrılığa düştükleri şeyleri inananlara gösterdi. Şüphesiz ki Allah dilediğine doğru yolu gösterir. |
0214.Bakara | 214. Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Başlarına öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi, öyle sarsıldılar ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” demişlerdi. Biliniz ki Allah’ın yardımı çok yakındır. |
0246.Bakara | 246. Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani onlar Peygamberlerine: “Bize bir hükümdar gönder de (onun maiyyetinde) Allah yolunda savaşalım!” demişlerdi. “Üzerinize savaş farz kılınır da ya savaşmazsanız?” dedi. Onlar da: “Biz Allah yolunda neden savaşmayalım? Hem yurtlarımızdan çıkarıldık, hem de oğullarımızın arasından uzaklaştırıldık.” dediler. Fakat onların üzerine savaş farz kılınınca (verdikleri söze rağmen) içlerinden pek azı hariç, hepsi yüz çevirdiler. Allah zâlimleri bilendir. |
0247.Bakara | 247. Peygamberleri onlara: “İşte Allah Tâlut’u size hükümdar olarak gönderdi.” dedi. Bunun üzerine: “O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız. Hem ona servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmiş de değil.” dediler. Peygamberleri: “Allah onu sizin üzerinize beğenip seçmiştir. Ona bilgice ve vücutça da bir üstünlük vermiştir. Şüphesiz ki Allah mülkünü dilediğine verir. Allah’ın lütfu geniştir, her şeyi bilendir.” dedi. |
0248.Bakara | 248. Peygamberleri onlara: “Onun hükümdarlığının alâmeti, Tâbut’un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir Sekine ve Musa âilesinin, Harun âilesinin geriye bıraktıklarından kalanlar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanıyorsanız, şüphesiz ki bunda sizin için kesin bir alâmet vardır.” dedi. |
0252.Bakara | 252. İşte bunlar Allah’ın âyetleridir. Biz onları sana hak olarak okuyoruz. Resulüm! Şüphesiz ki sen de gönderilmiş Peygamberlerdensin. |
0253.Bakara | 253. Biz o Peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar. |
0279.Bakara | 279. Yok eğer fâizi terketmezseniz, bunun Allah’a ve Peygamber’ine açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer fâiz almaktan tevbe ederseniz, ana paranız yine sizindir. Böylece ne kimseye haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. |
0285.Bakara | 285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve Peygamberlerine iman ettiler. “O’nun Peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız. İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz! Dönüş sanadır.” derler. |
021.Ali İmran | 21. Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere Peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele! |
032.Ali İmran | 32. Resulüm! De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah kâfirleri sevmez. |
039.Ali İmran | 39. Zekeriyâ mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona seslendiler: “Haberin olsun, Allah sana Yahya adlı bir çocuk müjdeliyor. O, Allah’tan gelen bir Kelime’yi (İsâ’yı) tasdik edici, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir Peygamber olacak.” |
049.Ali İmran | 49. Onu İsrailoğullarına bir Peygamber yapacak. (Onlara şöyle diyecek): “Ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) ile geldim. Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah’ın izni ile o hemen kuş oluverir. Yine Allah’ın izni ile anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanmışsanız, bunda sizin için bir âyet (ibret) vardır.” |
053.Ali İmran | 53. “Ey Rabbimiz! Senin indirdiğine inandık, Peygamber’e uyduk. Bizi şâhit olanlarla beraber yaz!” |
068.Ali İmran | 68. İnsanların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar ile, bu Peygamber (Muhammed) ve müminlerdir. Allah müminlerin dostudur. |
079.Ali İmran | 79. Allah’ın kendisine kitap, hüküm ve Peygamberlik verdiği kimsenin, insanlara: “Allah’ı bırakıp da bana kul olun!” demesi mümkün değildir. Fakat o: “Kitabı okuduğunuza ve öğrettiğinize göre Rabbânîler olunuz.” der. |
080.Ali İmran | 80. Size melekleri ve Peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Hiç müslüman olduktan sonra size küfrü emreder mi? |
081.Ali İmran | 81. Allah vaktiyle Peygamberlerden kesin söz almıştı: “Celâlim hakkı için, size kitap ve hikmet verdim. Sizde olan o kitap ve hikmeti tasdik edip doğrulayan bir Peygamber gelecek. Ona mutlaka iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik.” demişlerdi. Allah da: “O halde şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım.” buyurmuştu. |
084.Ali İmran | 84. De ki: “Biz Allah’a iman ettik. Bize indirilene de; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlara indirilenlere de; Musa’ya, İsâ’ya ve Peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Ve biz ancak O’na teslim olanlarız.” |
086.Ali İmran | 86. İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine apaçık deliller geldikten sonra inkâr eden bir topluluğu Allah nasıl hidayete eriştirir? Allah zâlimler topluluğunu hidayete eriştirmez. |
0112.Ali İmran | 112. Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, zillet altında kalmaya mahkûmdurlar. Meğer ki Allah’ın ahdine ve insanların ahdine sığınmış olsunlar. Onlar Allah’tan bir gazaba uğramışlardır ve üzerlerine miskinlik (damgası) vurulmuştur. Çünkü onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere Peygamberlerini öldürüyorlardı. Bu, onların isyan etmelerinden ve haddi aşmalarındandır. |
0132.Ali İmran | 132. Allah’a ve Peygamber’e itaat edin ki, size de merhamet edilsin. |
0144.Ali İmran | 144. Muhammed ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de nice Peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde geri mi döneceksiniz? Kim geri dönerse Allah’a hiçbir şeyle zarar yapmış olamaz. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır. |
0146.Ali İmran | 146. Nice Peygamberler vardı ki, beraberinde Rabbe kul olanlardan çok kimse savaştılar ve Allah yolunda başlarına gelenden dolayı gevşemediler, yılmadılar, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. |
0153.Ali İmran | 153. Hani siz kimseye bakmadan kaçışıyordunuz. Peygamber de arkanızdan çağırıp duruyordu. Allah sizi keder üstüne kedere uğrattı ki, bundan dolayı kaybettiğinize ve başınıza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. |
0161.Ali İmran | 161. Bir Peygamber için ganimet malına ihanet etmek olur şey değildir. Kim bu hıyanetliği yaparsa, kıyamet gününde hıyanet ettiği şeyle gelir. Sonra herkese kazandığı tastamam verilir ve onlara aslâ zulmedilmez. |
0164.Ali İmran | 164. Andolsun ki, Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Çünkü onlara Allah’ın âyetlerini okuyan, kendilerini tertemiz yapıp arıtan, kitap ve hikmeti öğreten kendi içlerinden bir Peygamber göndermiştir. Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. |
0172.Ali İmran | 172. Yara aldıktan sonra da Allah’ın ve Peygamber’in dâvetine uydular. Hele onlardan iyilik edenlere ve gereğince Allah’tan korkanlara büyük bir mükâfat vardır. |
0179.Ali İmran | 179. Allah müminleri, içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Nihayet murdarı temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybden haberdar edecek değildir. Fakat Allah Peygamberlerinden dilediğini seçer. Allah’a ve Peygamberlerine inanın. Eğer inanır ve takvâ sahibi olursanız size çok büyük bir mükâfat vardır. |
0181.Ali İmran | 181. “Gerçekten Allah fakirdir, biz ise zenginiz.” diyenlerin lâfını andolsun ki Allah işitmiştir. Onların söylediklerini ve haksız yere Peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve: “Tadın o yangın azabını!” diyeceğiz. |
0183.Ali İmran | 183. O kimseler: “Doğrusu Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe herhangi bir Peygambere iman etmememiz hususunda ahid verdi.” dediler. De ki: “Benden önce de nice Peygamberler apaçık delillerle ve dediğiniz şeyle geldiler. Eğer doğru sözlü iseniz, niçin onları öldürdünüz?” |
0184.Ali İmran | 184. Eğer seni yalanladılarsa, senden önce apaçık deliller, sahifeler ve nur saçan kitap getiren Peygamberler de yalanlanmıştı. |
0194.Ali İmran | 194. “Ey Rabbimiz! Bize Peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil etme, rüsvay etme! Şüphesiz ki sen vaadinden caymazsın.” |
013.Nisa | 13. İşte bunlar Allah’ın vârisler hakkında koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Allah kendisine ve Peygamber’ine itâat edenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Onlar orada ebedî kalacaklardır. En büyük kurtuluş ve saadet işte budur. |
014.Nisa | 14. Kim de Allah’a ve Peygamber’ine isyân eder, O’nun koyduğu sınırları çiğneyip aşarsa, onu da içinde ebedî kalacağı ateşe koyar. Onun için hor ve hakir edici bir azap vardır. |
042.Nisa | 42. İnkâr edenler ve Peygamber’e baş kaldırmış olanlar, kıyamet günü hak ile yeksan olup yerin dibine geçirilmeyi ne kadar isterler ve Allah’tan hiçbir söz gizleyemezler. |
059.Nisa | 59. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Herhangi bir şey hakkında anlaşmazlığa düşerseniz, onu hemen Allah’a ve Peygamber’e arzedin, eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Bu sizin için daha hayırlı ve netice itibariyle daha güzeldir. |
061.Nisa | 61. Onlara: “Allah’ın indirdiği Kur’an’a ve Peygamber’e gelin!” denildiği zaman, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. |
064.Nisa | 64. Biz hiçbir Peygamberi, Allah’ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip de Allah’tan tevbekâr olarak günahlarının bağışlanmasını isteselerdi ve Peygamber de kendileri için af isteyiverseydi, elbette Allah’ı affedici ve merhametli bulurlardı. |
069.Nisa | 69. Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer arkadaştırlar! |
079.Nisa | 79. Sana gelen her iyilik Allah’tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir. Seni insanlara Peygamber olarak gönderdik. Şâhit olarak Allah yeter! |
080.Nisa | 80. Peygamber’e itaat eden, muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. |
083.Nisa | 83. Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelse, hemen onu yayarlar. Halbuki onu Peygamber’e veya kendilerinden olan emir sahiplerine arzetselerdi, onlardan hüküm çıkarmaya gücü yetenler elbette onu bilirlerdi. Allah’ın üzerinizdeki lütfu ve nimeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyar giderdiniz. |
0115.Nisa | 115. Hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhalefet edip inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü yolda bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası! |
0136.Nisa | 136. Ey iman edenler! Allah’a, Peygamber’ine, Peygamber’ine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği Kitab’a iman ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, Peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, şüphesiz ki o, uzak bir sapıklığa düşmüştür. |
0150.Nisa | 150. Allah’ı ve Peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile Peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. “Kimine inanırız kimine inanmayız.” derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler. |
0152.Nisa | 152. Allah’a ve Peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince; işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhametlidir. |
0155.Nisa | 155. Sözlerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere Peygamberleri öldürmeleri ve: “Kalplerimiz perdelidir.” demeleri sebebiyle (lânete uğramışlardır). Hayır! Tam aksine, küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur. Pek azı hariç, artık onlar iman etmezler. |
0163.Nisa | 163. Biz Nuh’a ve ondan sonraki Peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsâ’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a, Süleyman’a da vahyettik. Davut’a da Zebur’u verdik. |
0164.Nisa | 164. Bir kısım Peygamberlerin kıssalarını sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Allah Musa ile de konuşmuştu. |
0165.Nisa | 165. Biz Peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Tâ ki, bu Peygamberlerin gelişinden sonra insanların Allah’a karşı bahaneleri kalmasın. Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. |
0170.Nisa | 170. Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir. O halde kendi hayırınıza olarak hemen ona iman edin. Eğer kâfir olursanız, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz ki hepsi Allah’ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir. |
0171.Nisa | 171. Ey ehl-i kitap! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsâ Mesih, Allah’ın Peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve Peygamberlerine inanın, üçtür demeyin. Sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter! |
012.Maide | 12. Andolsun ki Allah, İsrâiloğullarından söz almıştı. Biz onlardan oniki tane nakib (temsilci) tayin ettik. Allah şöyle dedi: “Şüphesiz ki ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı kılar, zekâtı verir, Peygamberlerime iman eder, onlara kuvvetle yardım ederseniz ve Allah’a güzel bir borç takdiminde bulunursanız; andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve andolsun ki sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Artık bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa, gerçekten o dosdoğru yoldan sapmış olur.” |
019.Maide | 19. Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin ardı arkası kesildiği, bir boşluk meydana geldiği sırada size Peygamber’imiz gelmiştir. Gerçekleri size açıklıyor ki, “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah’ın her şeye gücü yeter. |
020.Maide | 20. Hani bir zamanlar Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. İçinizden Peygamberler çıkarmış ve sizi hükümdarlar yapmıştı, dünyalarda hiç kimseye vermediğini size vermişti.” |
041.Maide | 41. Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızları ile: “İnandık.” diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler. Sana gelmeyen bir başka topluluk lehine kulak verip casusluk yaparlar. Kelimeleri yerlerinden tahrif ederek değiştirirler. “Bu (değişik şekliyle) size verilirse alın, verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimsenin fitneye düşmesini isterse, senin Allah’a karşı yapacak hiçbir şeyin yoktur. İşte onlar Allah’ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır. |
044.Maide | 44. Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş Peygamberler, yahudi olanlara onunla hükmederlerdi. Rabbânîler (Rabbe kul olanlar) ve Ahbar (bilginler) de Allah’ın kitabını korumaları kendilerinden istendiği için onunla (hükmederlerdi). Hepsi de ona (Tevrat’a) şâhit idiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi değersiz olan şeylerle değiştirmeyin. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerdir. |
055.Maide | 55. Sizin dostunuz ancak Allah’tır, onun Peygamber’idir ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazlarını kılan, zekâtlarını veren müminlerdir. |
056.Maide | 56. Kim Allah’ı, onun Peygamber’ini ve müminleri dost edinirse, bilsin ki galip gelecek olanlar Allah’tan yana olanlardır. |
070.Maide | 70. Andolsun ki biz İsrâiloğullarından sağlam söz aldık ve onlara Peygamberler gönderdik. Her ne zaman onlara hoşlarına gitmeyen hükümlerle bir Peygamber gelmişse; bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. |
075.Maide | 75. Meryem oğlu Mesih ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de nice Peygamberler gelip geçmiştir. Annesi de sıddîka (çok doğru) bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak! Onlara delilleri nasıl açıklıyoruz? Sonra da bak ki, nasıl yüz çeviriyorlar? |
081.Maide | 81. Eğer onlar Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış fâsıklardır. |
083.Maide | 83. Peygamber’e indirileni dinledikleri zaman; hakkı tanıdıklarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi de şâhit olanlarla beraber yaz!” |
092.Maide | 92. Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin, karşı gelmekten çekinin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Peygamber’imizin vazifesi sadece açıkça duyurmak ve bildirmektir. |
0104.Maide | 104. Onlara: “Allah’ın indirdiği Kitab’a ve Peygamber’e gelin!” denildiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter.” derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? |
0109.Maide | 109. Allah’ın, Peygamberleri toplayıp da: “Size ne cevap verildi?” dediği gün onlar: “Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz ki gizlilikleri hakkıyla bilen ancak sensin!” diyeceklerdir. |
0111.Maide | 111. Havârîlere: “Bana ve Peygamber’ime iman edin!” diye vahyetmiştim (ilham etmiştim). Onlar da: “İman ettik, bizim müslümanlar olduğumuza şâhit ol!” demişlerdi. |
09.Enam | 9. Eğer Peygamberi melekten gönderseydik, insan şeklinde gönderirdik de, onları içine düştükleri şüpheye yine düşürürdük. |
010.Enam | 10. Andolsun ki senden önceki Peygamberler ile de alay edilmişti. Fakat alay ettikleri şey, onlarla alay edenleri çepeçevre kuşatıverdi. |
020.Enam | 20. Kendilerine kitap verdiklerimiz (Peygamber’i), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlara gelince, onlar iman etmezler. |
034.Enam | 34. Resulüm! Senden önceki Peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler. Nihayet yardımımız onlara yetişti. Allah’ın kelimelerini (sözlerini) değiştirebilecek hiç kimse yoktur. Nitekim Peygamberlerin haberi sana da geldi. |
042.Enam | 42. Resulüm! Senden önceki ümmetlere de Peygamberler göndermiştik. (İnkârlarından dönüp boyun eğsinler), yalvarsınlar diye, onları yakalayıp darlık ve sıkıntılarla (çeşitli hastalıklarla) cezalandırmıştık. |
048.Enam | 48. Biz Peygamberleri ancak müjdeciler ve korkutucular olarak göndeririz. Kim inanır nefsini ıslah ederse, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. |
089.Enam | 89. İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm ve Peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer o kâfirler bu verdiklerimizi inkâr ederlerse, şüphesiz ki inkârcı olmayan bir kavmi buna vekil kılarız (yerlerine bunları inkâr etmeyecek bir kavim getiririz). |
090.Enam | 90. O Peygamberler Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. O halde sen de onların gittiği doğru yolu tutup onlara uy, o yoldan yürü. De ki: “Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum.” Bu, âlemler için ancak bir öğüttür. |
0112.Enam | 112. Biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak! |
0124.Enam | 124. Onlara bir âyet geldiği zaman: “Allah’ın Peygamberlerine verilenin aynısı bize de verilmedikçe aslâ iman etmeyiz!” derler. Allah Peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, Allah katından horluk ve yaptıkları hilelerinden dolayı şiddetli bir azap erişecektir. |
0130.Enam | 130. “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran Peygamberler gelmedi mi?” Onlar da: “Biz kendi aleyhimize şâhitlik ederiz.” dediler. İşte böylece dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kafir olduklarına yine kendileri şâhitlik ettiler. |
06.Araf | 6. Andolsun ki kendilerine Peygamber gönderilenlere soracağız. Peygamberlere de soracağız. |
035.Araf | 35. Ey Âdemoğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatmak üzere Peygamberler gelir de, kim Allah’tan korkar ve hâlini düzeltirse onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. |
053.Araf | 53. Onlar onun te’vilinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onun te’vili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıkacağı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: “Gerçekten Rabbimizin Peygamberleri bize hakkı getirmişler. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler veya geriye döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduklarımız amellerden başkasını yapalım?” Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler de kendilerini bırakıp gitti. |
061.Araf | 61. Nuh onlara dedi ki: “Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur, ancak ben âlemlerin Rabbinin Peygamberiyim.” |
067.Araf | 67. O da dedi ki: “Ey kavmim! Bende hiçbir beyinsizlik yoktur. Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Peygamberim.” |
077.Araf | 77. Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: “Ey Salih! Eğer sen gerçekten Peygamberlerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı getir!” dediler. |
094.Araf | 94. Biz hangi memlekete bir Peygamber gönderdikse oranın halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır. |
0101.Araf | 101. İşte o memleketler!.. Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, Peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarından ötürü inanmadılar. İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler. |
0104.Araf | 104. Musa dedi ki: “Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Peygamberim.” |
0144.Araf | 144. Allah: “Ey Musa! Seni Peygamber göndermem ve seninle konuşmamla, seni insanlar arasından seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol!” buyurdu. |
0157.Araf | 157. Onlar ki yanlarında bulunan Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o Elçi’ye, o ümmî Peygamber’e uyarlar. O Peygamber kendilerine iyiliği emreder, kötülükten men eder. Onlara temiz şeyleri helâl, çirkin şeyleri de haram kılar. Onların ağır yüklerini, sırtlarındaki zinciri kaldırıp atar. İşte o Peygamber’e inanan, saygı gösterip aziz tutan, ona yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar yok mu? İşte onlar kurtuluşa ve saâdete erenlerdir. |
0158.Araf | 158. Resulüm! De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Peygamberiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve O’nun ümmî Peygamber’ine, Allah’a ve O’nun kelimelerine inanan Peygamber’ine iman edin. Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız. |
013.Enfal | 13. Çünkü onlar Allah’a ve Peygamber’ine karşı koydular. Kim ki Allah’a ve Peygamber’ine karşı koyarsa, bilsin ki Allah’ın azabı şiddetlidir. |
024.Enfal | 24. Ey iman edenler! Allah ve Peygamber’i sizi, size hayat verip canlandıracak şeylere çağırdığı zaman icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile onun kalbi arasına girer. Siz O’nun huzurunda mutlaka toplanacaksınız. |
027.Enfal | 27. Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hâinlik etmeyin. Kendiniz bilip dururken emânetlerinize de hâinlik etmeyin. |
064.Enfal | 64. Ey Peygamber! Allah sana da sana tâbi olan müminlere de yeter. |
065.Enfal | 65. Ey Peygamber! Müminleri savaş için coştur. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, onlardan ikiyüz kâfire galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlayışsız bir gürûhtur. |
067.Enfal | 67. Hiçbir Peygambere yeryüzünde ağır basıp düşmanı yere sermeden esir almak yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti kazanmanızı istiyor. Allah Azîz’dir, yegâne hikmet sahibidir. |
070.Enfal | 70. Ey Peygamber! Elinizde bulunan esirlere de ki: “Eğer Allah kalplerinizde bir iyilik bulursa, sizden alınan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” |
013.Tevbe | 13. Yeminlerini bozan, Peygamber’i sürgüne göndermeye kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer siz inanıyorsanız, bilin ki asıl korkmanız gereken Allah’tır. |
016.Tevbe | 16. Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri ve Allah’tan, Peygamber’inden ve müminlerden başkasını kendisine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır. |
024.Tevbe | 24. Resulüm! De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişler, hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allah’tan ve O’nun Peygamber’inden, Allah yolunda cihaddan daha sevgili iseler, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar gürûhunu hidayete erdirip doğru yola iletmez.” |
026.Tevbe | 26. Bozgundan sonra Allah, Peygamber’ine ve müminlere sekinetini (huzur ve güvenini) indirdi. Sizin görmediğiniz ordular gönderdi ve kâfirleri azaba uğrattı. İşte kâfirlerin cezası budur. |
033.Tevbe | 33. Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar. |
039.Tevbe | 39. Eğer (çağrıldığınız bu gazâya) elbirlik çıkmazsanız, Allah sizi pek acıklı bir azaba uğratır. Yerinize de başka (itaatli) bir kavmi getirir. Siz o Peygamber’i hiçbir şeyle zarara uğratamazsınız. Allah her şeye hakkıyla kâdirdir. |
059.Tevbe | 59. Keşke onlar Allah’ın ve Peygamber’inin kendilerine verdiğine râzı olsalardı da: “Allah bize yeter. Yakında Allah bize lütfundan verir, Resul’ü de. Biz sadece Allah’a rağbet edip gönül bağlayanlardanız.” demiş olsalardı! |
061.Tevbe | 61. Onların içinde öyleleri vardır ki, Peygamber’i incitirler. “O her söyleneni dinleyen bir kulaktır.” derler. Resulüm! De ki: “O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah’a inanır, müminlere inanır ve içinizden iman edenler için bir rahmettir.” Allah’ın Peygamber’ini incitip üzenlere acıklı bir azap vardır. |
062.Tevbe | 62. Münafıklar, sizi memnun etmek için Allah’a yemin ederler. Eğer iman etmiş iseler, Allah’ı ve Peygamber’i memnun etmeleri daha uygundur. |
065.Tevbe | 65. Eğer onlara soracak olursan: “Biz sadece lâfa dalmış şakalaşıyorduk.” derler. De ki: “Allah ile, O’nun âyetleriyle ve O’nun Peygamber’i ile mi alay ediyorsunuz?” |
070.Tevbe | 70. Onlara kendilerinden öncekilerin, Nuh, Âd, Semud kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olmuş şehirlerin haberi gelmedi mi? Peygamberleri onlara apaçık deliller (mucizeler) getirmişlerdi. Allah onlara zulmetmemiş, onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. |
071.Tevbe | 71. Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri (dostları ve yardımcıları)dırlar. Onlar iyiliği emreder, kötülükten menederler. Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz ki Allah Azîz’dir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
073.Tevbe | 73. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! |
080.Tevbe | 80. Resulüm! Onlar için ister mağfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmiş defa af dilesen de Allah onları aslâ bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah’ı ve Peygamber’ini inkâr etmelerinden ötürüdür. Çünkü Allah, fâsıklar gürûhunu hidayete erdirmez. |
084.Tevbe | 84. Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah’ı ve Peygamber’ini inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler. |
088.Tevbe | 88. Fakat o Peygamber ve onun maiyyetinde bulunan müminler, mallarıyla canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Saâdete erişenler de onlardır. |
094.Tevbe | 94. Seferden geri dönüp onların yanına geldiğiniz zaman size özür beyan ederler. De ki: “Hiç özür beyan etmeyin, size aslâ inanmayız. Çünkü Allah bize sizin haberlerinizi bildirmiştir. Yaptığınızı Allah da görecek Peygamber’i de. Sonunda görüleni ve görülmeyeni bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir.” |
097.Tevbe | 97. Bedevîler küfür ve nifak bakımından daha beterdir ve Allah’ın Peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamak ancak onlara yakışan bir tutumdur. Allah bilendir ve hikmet sahibidir. |
099.Tevbe | 99. Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır, harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber’in duâlarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o harcadıkları şeyler, onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetinin içine koyacaktır. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir. |
0113.Tevbe | 113. Cehennem ehli oldukları onlara apaçık belli olduktan sonra, akraba bile olsalar, müşrikler için af dilemek Peygamber’e ve müminlere yaraşmaz. |
0117.Tevbe | 117. Andolsun ki Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken Peygamber’i ve güçlük zamanında ona uyan Muhacirler’i ve Ensar’ı affetti, sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir. |
0120.Tevbe | 120. Medine halkına da onların çevresinde bulunan bedevilere de Allah’ın Peygamber’inden geri kalmak, onun canından önce kendi canlarını düşünmek yakışmaz. Çünkü Allah yolunda susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmak ve düşmana karşı bir başarı kazanmak karşılığında mutlaka bir sâlih amel yazılır. Çünkü Allah muhsinlerin mükâfatını zâyi etmez. |
0128.Tevbe | 128. Andolsun, içinizden size öyle aziz bir Peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ve güç gelir. Üstünüze çok düşkündür. Müminlere çok şefkatli, çok merhametlidir. |
013.Yunus | 13. Andolsun ki, sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helâk ettik. Peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldiği halde, onlar iman etmemişlerdi. İşte biz günahkârlar topluluğunu böyle cezalandırırız. |
047.Yunus | 47. Her ümmetin bir Peygamberi vardır. Peygamberleri onlara gelince, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara aslâ zulmedilmez. |
074.Yunus | 74. Sonra onun ardından kendi kavimlerine Peygamberler gönderdik. Onlara apaçık deliller getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına iman edecek değillerdi. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz. |
0103.Yunus | 103. Sonra biz Peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Böylece iman edenleri kurtarmak bizim üzerimize haktır. |
059.Hud | 59. İşte Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini bile bile inkâr ettiler, O’nun Peygamberlerine isyan ettiler ve her bir inatçı zorbanın emrine uydular. |
074.Hud | 74. İbrahim’den korku gidip de kendisine müjde gelince, Lut kavmi hakkında bizimle mücadele etmeye başladı. (Lut Peygamber orada olduğu için azabın kaldırılmasını veya hafifletilmesini istiyordu). |
0120.Hud | 120. Peygamberlerin haberlerinden sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar. Bunda da sana hak ve müminlere de bir öğüt ve uyarı gelmiştir. |
0109.Yusuf | 109. Resulüm! Biz senden önce de, şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını Peygamber göndermedik. Yeryüzünde hiç dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Allah’tan korkup sakınan muttakiler için âhiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? |
0110.Yusuf | 110. Nihayet o Peygamberler ümitsizliğe düşüp de kendilerinin kesinlikle yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada, onlara yardımımız gelmiştir. Böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirilir. Baskınımız suçlular gürûhundan aslâ geri çevrilmez. |
0111.Yusuf | 111. Andolsun ki Peygamberlerin kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır. Bu (Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Ancak kendinden önce gelen kitapları tasdik eden, inanan bir kavme her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir hidayet ve bir rahmettir. |
032.Rad | 32. Andolsun ki senden önce gelen Peygamberlerle de alay edilmişti. Ben de o kâfirlere önce mühlet verdim, sonra da onları yakaladım. Azabım nasıl oldu? |
038.Rad | 38. Andolsun ki senden önce nice Peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir Peygamber bir âyet (mucize) getiremez. Her müddetin (yazıldığı) bir kitabı vardır. |
04.İbrahim | 4. Biz her Peygamberi mutlaka kendi kavminin dili ile gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. |
09.İbrahim | 9. Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Onları Allah’tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara apaçık deliller (mucizeler) getirmişlerdi de, ellerini ağızlarına koydular. “Biz sizinle gönderilene inanmıyoruz. Bizi dâvet ettiğiniz şeyden de kuşkulu bir şüphe içindeyiz.” dediler. |
010.İbrahim | 10. Peygamberleri onlara dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve sizi belirli bir vakte kadar bırakıyor.” Onlar da: “Siz de bizim gibi birer beşersiniz. Siz bizi atalarımızın tapındığı şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin.” dediler. |
011.İbrahim | 11. Peygamberleri onlara dediler ki: “Biz de sizin gibi birer insanız. Fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Allah’ın izni olmadıkça bizim size delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” |
013.İbrahim | 13. Kâfirler Peygamberlerine: “Elbette ki biz sizi ya memleketimizden çıkarırız ya da mutlaka bizim dinimize dönersiniz.” dediler. Rableri de onlara: “Biz zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz.” diye vahyetti. |
044.İbrahim | 44. Resulüm! İnsanları, kendilerine azabın geleceği (kıyamet) gününden korkut! O gün zâlimler: “Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin dâvetine uyalım, Peygamberlere tâbi olalım.” derler. “Siz daha önce sonunuzun gelmeyeceğine (sürekli yaşayacağınıza) yemin etmemiş miydiniz?” |
011.Hicr | 11. Onlara herhangi bir Peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ederlerdi. |
080.Hicr | 80. Andolsun ki Hicr halkı da Peygamberleri yalanlamıştı. |
035.Nahl | 35. Şirk koşanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi biz de, atalarımız da O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nsuz hiçbir şeyi de haram etmezdik.” Onlardan öncekiler de aynı şeyi yapmışlardı. Peygamberlere düşen apaçık tebliğ değil midir? |
036.Nahl | 36. Andolsun ki biz her ümmete: “Allah’a ibadet edin, Tâğut’tan sakının!” diye bir Peygamber gönderdik. İçlerinden kimine Allah hidayet etti, kimine de sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezin de, yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün! |
043.Nahl | 43. Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını Peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız dini müşkillerinizi ehl-i zikirden sual edersiniz. |
044.Nahl | 44. O Peygamberleri açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Resulüm! Biz sana bu Zikr’i (Kur’an’ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünürler! |
063.Nahl | 63. Resulüm! Allah’a andolsun ki senden önceki ümmetlere de Peygamberler göndermişizdir. Fakat şeytan onlara yaptıkları işlerini hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur ve onlar için elem verici bir azap vardır. |
0113.Nahl | 113. Andolsun ki onlara kendi içlerinden bir Peygamber gelmişti de onu yalanladılar. Onlar zulümlerine devam ederlerken kendilerini azap yakalayıverdi. |
015.İsrâ | 15. Kim yola gelirse kendi iyiliği için yola gelmiş olur. Kim de doğruluktan saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz. |
055.İsrâ | 55. Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir. Andolsun ki biz Peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davut’a da Zebur’u verdik. |
077.İsrâ | 77. Senden önce gönderdiğimiz Peygamberlerimiz hakkındaki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın. |
093.İsrâ | 93. “Yahut da altından bir evin olmalı veya göğe çıkmalısın. Oradan bize okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece, senin yükselmene de aslâ inanmayız.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim! Ben sadece beşer olan bir Peygamber değil miyim?” |
094.İsrâ | 94. Kendilerine hidayet rehberi geldiği zaman, insanları iman etmekten alıkoyan şey, sadece: “Allah Peygamber olarak bir insanı mı gönderdi?” demeleri oldu. |
095.İsrâ | 95. De ki: “Eğer yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı, elbette onlara Peygamber olarak gökten bir melek indirirdik.” |
056.Kehf | 56. Biz Peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise; hakkı, bâtıla dayanarak ortadan kaldırmak için mücadele verirler. Onlar âyetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri alaya alırlar. |
0106.Kehf | 106. İşte onların cezası cehennemdir. Çünkü kâfir olmuşlar, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alaya almışlardır. |
030.Meryem | 30. Çocuk şöyle dedi: “Ben Allah’ın kuluyum. O bana Kitap verdi ve beni Peygamber yaptı.” |
042.Fâtır | 42. Kendilerine uyarıcı bir Peygamber gelirse, herhangi bir ümmetten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, uzaklaşmalarından başka bir şeylerini artırmadı. |
03.Yâsin | 3. Muhakkak ki sen gönderilmiş Peygamberlerdensin. |
030.Yâsin | 30. Ne yazık şu kullara! Kendilerine hangi Peygamber gelse, onu hemen alaya alırlardı. |
052.Yâsin | 52. Derler ki: "Eyvah bize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Rahman olan Allah'ın vâdettiği işte budur. Demek Peygamberler doğru söylemiş!" |
05.Mü’min | 5. Onlardan önce Nuh kavmi ve onlardan sonraki topluluklar da (Peygamberlerini) yalanlamış, her ümmet kendi Peygamberini yakalamaya azmetmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine ben de onları yakaladım. Cezalandırmam nasılmış gör! |
022.Mü’min | 22. Bunun sebebi, Peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da onları tutup yakalayıverdi. Muhakkak ki O kuvvetlidir, cezalandırması pek şiddetlidir. |
030.Mü’min | 30. İman eden adam dedi ki: "Ey kavmim! Doğrusu sizin için, (Peygamberleri yalanlayan) toplulukların uğradıkları bir günün benzerinden korkuyorum." |
034.Mü’min | 34. Andolsun ki daha önce Yusuf da size apaçık deliller (mucizeler) getirmişti. Onun size getirdiği şeyler hakkında da kuşkulanıp durmuştunuz. Hatta o vefat edince: "Bundan sonra Allah aslâ bir Peygamber göndermez." dediniz. İşte Allah, haddi aşan şüpheci kimseleri böyle şaşırtır. |
050.Mü’min | 50. Bekçiler: "Size Peygamberleriniz açık açık delillerle (mucizelerle) gelmemiş miydi?" derler. Onlar da: "Evet gelmişti." derler. Bekçiler: "O halde kendiniz yalvarın." derler. İnkârcıların yalvarışı şüphesiz boşunadır. |
051.Mü’min | 51. Şüphesiz ki biz Peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem de şâhitlerin dikildiği günde yardım ederiz. |
041.Meryem | 41. Resulüm! Kitap’ta İbrahim’i de an, zira o sıdkı bütün bir Peygamber idi. |
049.Meryem | 49. Nihayet İbrahim onlardan ve Allah’tan başka taptıkları şeylerden ayrılınca biz ona İshak’ı ve Yakub’u bağışladık ve her birini Peygamber yaptık. |
051.Meryem | 51. Resulüm! Kitap’ta Musa’ya dair anlattıklarımızı da an! O seçkin kılınmış hâlis bir insan ve tarafımızdan gönderilmiş (resul) bir Peygamberdi. |
053.Meryem | 53. Rahmetimizden, kardeşi Harun’u bir Peygamber olarak ona bağışladık. |
054.Meryem | 54. Resulüm! Kitap’ta İsmail’i de an! Çünkü o sâdık idi ve tarafımızdan gönderilmiş (resul) bir Peygamberdi. |
056.Meryem | 56. Kitap’ta İdris’i de an! Çünkü o sâdık bir Peygamberdi. |
058.Meryem | 58. İşte bunlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden, Âdem’in zürriyyetinden ve Nuh’la beraber gemide taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrâil’in (Yakub’un) soyundan, hidâyete erdirip seçkin kıldığımız kimselerdir. Rahman’ın âyetleri onlara okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı. |
048.Tâ-Hâ | 48. “Doğrusu bize vahyolundu ki, (Peygamberleri) yalanlayıp inkâr edenlere ve (imandan) yüz çevirenlere azap vardır.” |
0134.Tâ-Hâ | 134. Eğer biz onları, ondan önce bir azap ile helâk etseydik, muhakkak: “Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de, böyle zelil ve rezil olmadan evvel âyetlerine uysaydık!” derlerdi. |
05.Enbiyâ | 5. Dediler ki: “Hayır! Bunlar karmakarışık rüyâlardır. Hayır! Onu kendisi uydurmuştur. Hayır! O şâirdir. Eğer öyle değilse bize hemen önceki Peygamberler gibi bir âyet (mucize) getirsin.” |
07.Enbiyâ | 7. Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını Peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız dini müşküllerinizi ehl-i zikirden sual ediniz. |
025.Enbiyâ | 25. Resulüm! Senden evvel gönderdiğimiz her Peygambere: “Benden başka ilâh yoktur, bana kulluk edin!” diye vahyetmişizdir. |
041.Enbiyâ | 41. Andolsun ki, senden önceki birçok Peygamberle de alay edilmişti. Onları alaya alanları, o alay ettikleri şey kuşatıverdi. |
090.Enbiyâ | 90. Biz de onun duâsını kabul ederek, kendisine Yahyâ’yı bağışladık. Eşini de doğum yapacak hâle getirdik. Bütün bu Peygamberler hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize duâ ederlerdi. Onlar bize karşı çok itaatkârlardı, bizim için derin saygı gösterenlerdi. |
015.Hac | 15. Her kim Allah’ın ona (Peygamber’e) dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğini sanıyorsa, o kimse tavana bağladığı bir ipe kendini assın. Sonra kessin de bir baksın, acaba bu hilesi içindeki öfkeyi giderecek mi? |
078.Hac | 78. Allah yolunda nasıl cihad etmek gerekiyorsa öylece hakkıyla cihad edin. O sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için hiçbir zorluk yüklememiştir. Bundan önceki kitaplarda ve bu Kur’an’da size müslüman adını veren O’dur. Tâ ki Peygamber size şâhit olsun, siz de insanların şâhitleri olasınız. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a sarılın. O sizin Mevlâ’nızdır. O ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır! |
032.Mü’minûn | 32. Onlara da kendi aralarından: “Allah’a kulluk edin, çünkü sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur, hâlâ Allah’tan korkmaz mısınız?” diyen bir Peygamber gönderdik. |
044.Mü’minûn | 44. Sonra biz birbiri ardı sıra Peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete Peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yok ettik ve hepsini efsane yaptık. Uzak olsun iman etmeyen kavim! |
051.Mü’minûn | 51. Ey Peygamberler! Helâl ve temiz rızıklardan yiyiniz ve sâlih ameller işleyiniz. Doğrusu ben, ne yaparsanız hepsini bilirim. |
069.Mü’minûn | 69. Yoksa Peygamberlerini henüz tanıyamadılar da, onun için mi onu inkâr ediyorlar? |
047.Nûr | 47. “Allah’a ve Peygamber’e inandık ve itaat ettik.” derler. Sonra da içlerinden bir kısmı yüz çevirirler. İşte bunlar inanmış değillerdir. |
048.Nûr | 48. Onlar aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Peygamber’e çağırıldıkları zaman, bakarsın ki içlerinden bir kısmı hemen yüz çevirirler. |
051.Nûr | 51. Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygamber’e çağırıldıkları zaman, müminlerin sözü sadece: “İşittik ve itaat ettik!” demekten ibarettir. İşte saâdete erenler onlardır. |
052.Nûr | 52. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse, Allah’tan korkar ve O’ndan sakınırsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. |
054.Nûr | 54. De ki: “Allah’a itaat edin ve Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o Peygamber kendisine yükletilenden, siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Ona itaat ederseniz, hidayete erer doğru yolu bulursunuz. Peygamber’e düşen sadece apaçık tebliğdir.” |
056.Nûr | 56. Namazı kılın, zekâtı verin, Peygamber’e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz. |
062.Nûr | 62. Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Resul’üne iman etmişlerdir. Onlar o Peygamber’le birlikte bir işe karar vermek için toplandıklarında, ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. Resulüm! Şu senden izin isteyenler, gerçekten Allah’a ve Resul’üne iman eden kimselerdir. Bu bakımdan bazı işleri için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine izin ver. Onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet edicidir. |
063.Nûr | 63. Peygamber’i kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birbirinin arkasına gizlenerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah biliyor. Allah’ın emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belânın gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar. |
07.Furkan | 7. Ve dediler ki: “Bu ne biçim Peygamber! Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Kendisine bir melek indirilip, onunla birlikte o da uyarıcı olmalıydı!” |
020.Furkan | 20. Resulüm! Senden önce gönderdiğimiz bütün Peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler ve çarşılarda dolaşırlardı. Sabredecek misiniz diye bazınızı bazınıza fitne kıldık. Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir. |
027.Furkan | 27. O gün zâlimlerden her biri ellerini ısırarak: “Ne olurdu, ben de Peygamber’in maiyyetinde bir yol edineydim!” der. |
030.Furkan | 30. Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terkettiler.” |
031.Furkan | 31. Biz böylece her Peygambere suçlulardan bir düşman verdik. Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter! |
037.Furkan | 37. Nuh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları zaman suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir âyet (ibret) kıldık. Biz zâlimler için acıklı bir azap hazırladık. |
021.Şuarâ | 21. “Sizden korktuğum için de kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet verip, beni Peygamber yaptı.” |
027.Şuarâ | 27. Firavun: “Size gönderilen Peygamberiniz şüphesiz ki delidir.” dedi. |
0105.Şuarâ | 105. Nuh kavmi de Peygamberleri yalanladılar. |
0107.Şuarâ | 107. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.” |
0123.Şuarâ | 123. Âd kavmi de gönderilen Peygamberleri yalanladı. |
0125.Şuarâ | 125. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.” |
0141.Şuarâ | 141. Semud kavmi de Peygamberleri yalanladılar. |
0143.Şuarâ | 143. ”Ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.” |
0160.Şuarâ | 160. Lut kavmi de gönderilen Peygamberleri yalanladı. |
0162.Şuarâ | 162. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.” |
0176.Şuarâ | 176. Eyke halkı da gönderilen Peygamberleri yalanladı. |
0178.Şuarâ | 178. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.” |
010.Neml | 10. “Asanı at!” Musa onun bir yılan gibi deprendiğini görünce dönüp kaçtı. “Yâ Musa! Korkma! Çünkü benim huzurumda Peygamberler korkmazlar.” |
07.Kasas | 7. Musa’nın annesine şöyle vahyettik: “Çocuğunu emzir. Başına bir şey gelmesinden korkuyorsan onu suya bırak. Korkma, üzülme! Biz onu sana tekrar geri vereceğiz ve onu Peygamber yapacağız.” |
047.Kasas | 47. Bizzat kendi yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: “Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı?” derler. |
059.Kasas | 59. Rabbin ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyacak bir Peygamber göndermedikçe o memleketleri helâk edici değildir. Biz halkı zâlim olan memleketlerden başkalarını helâk edecek değiliz. |
065.Kasas | 65. O gün Allah onlara seslenerek: “Peygamberlere ne cevap verdiniz?” diyecektir. |
018.Ankebut | 18. Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygamber’e düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir. |
027.Ankebut | 27. İbrahim’e İshak’ı ve Yakub’u da bağışladık. Peygamberliği ve kitapları onun soyundan gelenlere verdik. Dünyada onu mükâfatlandırdık, şüphesiz ki o ahirette de sâlihlerdendir. |
09.Rûm | 9. Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin âkibetlerinin nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Yeryüzünü kazıp alt-üst etmişler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. |
047.Rûm | 47. Andolsun ki biz senden önce nice Peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Onlara apaçık delillerle geldiler. Biz de günahkârlardan intikam aldık. Müminlere yardım etmek üzerimize hak olmuştur. |
03.Secde | 3. Yoksa: “Onu Peygamber kendisi uydurdu.” mu diyorlar? Hayır! O, senden önce Peygamber gönderilmemiş bir kavmi uyarman için sana Rabbinden gelen bir gerçektir. Umulur ki doğru yolu bulurlar. |
01.Ahzab | 1. Ey Peygamber! Allah’tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Şüphesiz ki Allah çok iyi bilendir, hükmünde hikmet sahibidir. |
06.Ahzab | 6. O Peygamber müminlere öz nefislerinden evlâdır, canlarından da ileridir. Zevceleri ise müminlerin anneleridir. Akraba olanlar, Allah’ın kitabında (miras hususunda) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız hariçtir. Bunlar Kitap’ta yazılıdır. |
07.Ahzab | 7. Hatırla o zamanı ki, biz Peygamberlerden kesin söz almıştık. Resulüm! Senden de, Nuh’dan da, İbrahim’den de, Musa’dan da, Meryem oğlu İsa’dan da pek sağlam bir söz aldık. |
013.Ahzab | 13. İçlerinden bir takımı: “Ey Yesribliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün” demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamber’den: “Evlerimiz emniyette değil” diyerek izin istiyorlardı. Oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı. |
028.Ahzab | 28. Ey Peygamber! Hanımlarına söyle: “Eğer dünya hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerini vereyim de sizi güzellikle salıvereyim.” |
029.Ahzab | 29. Eğer Allah’ı, Peygamber’ini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden güzel davranan hanımlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır. |
030.Ahzab | 30. Ey Peygamber hanımları! Sizden her kim açık bir hayâsızlıkla gelecek olursa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah’a göre kolaydır. |
032.Ahzab | 32. Ey Peygamber hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer takvâ sahibi olmak istiyorsanız, edâlı konuşmayın. Kalbinde hastalık bulunan kimse kötü şeyler ümit eder. Daima ciddi ve ağırbaşlı söz söyleyin. |
033.Ahzab | 33. Vakar ile evlerinizde oturun. İlk cahiliye çağı kadınlarının açılıp saçılması gibi açılıp saçılarak yürümeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Peygamber’e itaat edin. Ey Ehl-i beyt! Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. |
038.Ahzab | 38. Allah’ın kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber’e bir güçlük (herhangi bir vebâl) yoktur. Ondan önce gelip geçen (Peygamberler) arasında da Allah’ın sünneti (âdeti) böyle idi. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek yazılmış bir kaderdir. |
040.Ahzab | 40. Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, fakat o Allah’ın Resul’ü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir. |
045.Ahzab | 45. Ey Peygamber! Biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. |
050.Ahzab | 50. Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan câriyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini Peygamber’e hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Biz hanımları ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Ki, sana herhangi bir zorluk olmasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. |
053.Ahzab | 53. Ey müminler! Bundan sonra Peygamberinizin evlerine yemeğe dâvet olunmadıkça vakitli-vakitsiz girmeyin. Dâvet edildiğiniz zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın, söze sohbete dalıp kalmayın. Çünkü bu hâliniz Peygamber’i üzüyor, o da size bir şey söylemekten utanıyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Peygamber’in zevcelerine herhangi bir şey soracağınız vakit perde arkasından sorun. Böyle yapmakla hem sizin gönülleriniz hem de onların gönülleri daha temiz kalır. Sizin Allah’ın Resul’ünü üzmeniz ve ondan sonra onun hanımlarını nikâhlamanız aslâ caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında çok büyük bir günahtır. |
055.Ahzab | 55. Onlara (Peygamber’in hanımlarına) babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hususunda bir vebal yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Allah’tan korkun! Şüphesiz ki Allah her şeye şâhittir. |
056.Ahzab | 56. Şüphesiz ki Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât ve selâm getirin ve gönülden teslim olun. |
057.Ahzab | 57. Allah’ı ve Peygamber’ini incitenlere, Allah dünyada da âhirette de lânet etmiştir. Onlara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. |
066.Ahzab | 66. Yüzleri ateşte çevrildiği gün: “Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygamber’e itaat etseydik!” derler. |
071.Ahzab | 71. Ki, Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse o gerçekten büyük kurtuluşa ermiştir. |
044.Sebe | 44. Halbuki biz onlara ders alacakları kitapları vermemiş ve senden önce onlara uyarıcı bir Peygamber de göndermemiştik. |
045.Sebe | 45. Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine ulaşamadılar. Böyleyken Peygamberlerini yalanlamışlardı. Beni inkâr nasıl olurmuş! |
04.Fâtır | 4. Resulüm! Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önce de nice Peygamberler yalanlanmıştı. Bütün işler ancak Allah'a döndürülür. |
024.Fâtır | 24. Biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Geçmiş her ümmet içinde mutlaka bir uyarıcı Peygamber gelip geçmiştir. |
025.Fâtır | 25. Şayet seni yalanlarlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri onlara açık delillerle, sayfalarla ve nurlu bir kitap ile gelmişlerdi. |
069.Yâsin | 69. Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi de. Bu ancak bir zikirdir ve apaçık bir Kur'an'dır. |
037.Sâffât | 37. Hayır! Doğrusu o, gerçeği getirmiş ve Peygamberleri de doğrulamıştı. |
0112.Sâffât | 112. Biz ona sâlihlerden bir Peygamber olacak İshak'ı müjdeledik. |
0123.Sâffât | 123. İlyas da şüphe yok ki gönderilmiş Peygamberlerdendi. |
0133.Sâffât | 133. Lut da şüphe yok ki gönderilmiş Peygamberlerdendi. |
0139.Sâffât | 139. Şüphesiz ki Yunus da gönderilen Peygamberlerdendi. |
0147.Sâffât | 147. Onu yüzbin veya daha fazla bir topluluğa Peygamber olarak gönderdik. |
0171.Sâffât | 171. Gönderilen Peygamber kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti: |
0181.Sâffât | 181. Ve Peygamberlere selâm olsun! |
014.Sad | 14. Hepsi de Peygamberleri yalanladılar ve azabımı hakettiler. |
025.Zümer | 25. Onlardan öncekiler de (Peygamberlerini) yalanladılar da, hiç ummadıkları bir yerden onlara azap geldi. |
069.Zümer | 69. Mahşer yeri Rabbinin nuru ile aydınlanır. Kitap konulur. Peygamberler ve şâhitler getirilir. Sonra aralarında hak ve adaletle hükmolunur ve onlar aslâ haksızlığa uğratılmazlar. |
070.Mü’min | 70. Onlar Kitab'ı (Kur'an'ı) ve Peygamberlerimizle gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Pek yakında bilecekler! |
078.Mü’min | 78. Andolsun ki senden önce de Peygamberler gönderdik. Sana onların kimini anlattık, kimini de anlatmadık. Hiçbir Peygamber Allah'ın izni olmadan herhangi bir âyeti (mucizeyi) kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak ile hükmolunur ve bâtılı seçenler o zaman hüsrana uğrarlar. |
083.Mü’min | 83. Peygamberleri onlara apaçık delilleri getirince, kendilerinde olan ilim ile gururlandılar. Alaya aldıkları şey onları kuşatıverdi. |
014.Fussilet | 14. Onlara: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin." diye önlerinden ve arkalarından Peygamberler gelmişti. "Şayet Rabbimiz dileseydi melekler indirirdi. Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz." demişlerdi. |
043.Fussilet | 43. Resulüm! Sana söylenen şeyler, senden önceki Peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibi, hem de acı verecek bir azap sahibidir. |
044.Fussilet | 44. Biz onu yabancı bir dil ile okunan bir kitap yapsaydık, onlar mutlaka: "Âyetleri tafsilatlı bir şekilde genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir Peygambere yabancı dil öyle mi?" derlerdi. De ki: "Bu, iman edenlere bir hidayet ve bir şifâdır." İman etmeyenlerin ise kulaklarında ağırlık vardır ve Kur'an onlara göre körlüktür. Sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor da duymuyorlar. |
06.Zuhruf | 6. Daha öncekilere de nice Peygamberler göndermiştik. |
07.Zuhruf | 7. Kendilerine ne zaman bir Peygamber gelse, mutlaka onu alaya alırlardı. |
029.Zuhruf | 29. Doğrusu ben bunları da atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayan bir Peygamber gelinceye kadar geçindirdim. |
045.Zuhruf | 45. Senden önce gönderdiğimiz Peygamberlerimize sor! Biz Rahman'dan başka tapılacak ilâhlar kılmış mıyız? |
05.Duhan | 5. Katımızdan bir emir olmak üzere. Muhakkak ki biz Peygamberler göndeririz. |
013.Duhan | 13. Nerede onlarda düşünüp öğüt almak? Oysa onlara apaçık bir Peygamber gelmişti. |
017.Duhan | 17. Andolsun ki onlardan önce Firavun kavmini de imtihan ettik ve onlara kerim bir Peygamber gelmişti. |
018.Duhan | 18. (Onlara dedi ki): "Allah'ın kullarını bana bırakın! Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim." |
016.Câsiye | 16. Andolsun ki biz İsrâiloğullarına kitap, hüküm ve Peygamberlik verdik. Onları temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları âlemlere üstün kıldık. |
09.Ahkaf | 9. De ki: "Ben Peygamberlerin ilki değilim. Bana da size de ne yapılacağını bilmem. Ben ancak bana vahyedilene uyarım ve ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." |
035.Ahkaf | 35. Resulüm! Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret! Onlar için acele etme! Onlar vâdedildikleri azabı gördükleri zaman sanki dünyada gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Yoldan çıkmış fâsıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi? |
032.Muhammed | 32. Şüphesiz ki inkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını hep boşa çıkaracaktır. |
033.Muhammed | 33. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın. |
09.Fetih | 9. (Ey insanlar)! Allah'a ve Peygamber'ine inanasınız, ona yardım edesiniz, onu büyük tanıyıp saygı gösteresiniz ve sabah-akşam O'nu tesbih edesiniz. |
012.Fetih | 12. Aslında siz Peygamber'in ve müminlerin âilelerine bir daha aslâ dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de siz kötü zanda bulundunuz ve helâka mahkûm bir kavim oldunuz. |
026.Fetih | 26. O kâfirler kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirdikleri zaman Allah, Peygamber'ine ve müminlerin üzerine huzur ve sükûnu indirdi, onları takvâ kelimesi üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna daha lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir. |
028.Fetih | 28. Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber'ini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şâhit olarak Allah yeter. |
029.Fetih | 29. Muhammed Allah'ın Peygamber'idir. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı çok çetin ve sert, birbirlerine karşı çok merhametlidirler. Onları rükuya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve hoşnutluk isterler. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardır: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış ve gövdesinin üzerine dikilmiş bir ekine benzerler. Ki bu, ekicilerin hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah iman edip sâlih ameller işleyenlere, hem mağfiret hem de büyük bir mükâfat vâdetmiştir. |
01.Hucurât | 1. Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamber'inin huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir. |
02.Hucurât | 2. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın. Yoksa farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. |
014.Hucurât | 14. Bedevîler: "İman ettik!" derler. De ki: "Siz iman etmediniz, bâri ‘Müslüman olduk!' deyin. İman henüz kâlplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederseniz, Allah amellerinizden hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir." |
014.Kaf | 14. Eyke halkı ve Tubba' kavmi de. Bütün bunlar Peygamberlerini yalanladılar, tehdidim (azabım) da onlara hak oldu. |
052.Zâriyât | 52. İşte böyle. Onlardan öncekilere herhangi bir Peygamber geldiğinde hemen: "Bir sihirbaz veya bir delidir." dediler. |
08.Necm | 8. Sonra (Peygamber'e) yaklaştı, derken sarktı. |
017.Necm | 17. (Peygamber'in) gözü kaymadı ve aldanmadı. |
023.Kamer | 23. Semud kavmi uyaran Peygamberleri yalanladı. |
033.Kamer | 33. Lut kavmi de uyarıcı Peygamberlerini yalanladı. |
041.Kamer | 41. Andolsun ki Firavun hanedânına da uyarıcı Peygamberler gelmişti. |
07.Hadid | 7. Allah'a ve Peygamber'ine iman edin, sizden önce geçenlerin ardından Allah'ın size infak için yetki verdiği şeylerden sarfedin. İçinizden iman edip de infak eden kimselere büyük mükâfat vardır. |
08.Hadid | 8. Peygamber sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde ne diye Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almıştı. Eğer mümin iseniz! |
019.Hadid | 19. Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler, işte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. Kâfir olup da âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar da cehennem halkıdırlar. |
021.Hadid | 21. (Ey insanlar)! Rabbiniz tarafından bağışlanmaya; Allah'a ve Peygamber'ine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle gök arası kadar olan cennete koşun! Bu Allah'ın fazl-u ikramıdır, kime dilerse ona verir. Allah büyük lütuf sahibidir. |
025.Hadid | 25. Andolsun ki biz Peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Demiri de indirdik. Onda çetin bir sertlik ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve Peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Şüphesiz ki Allah kuvvetlidir, yegâne galiptir. |
026.Hadid | 26. Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i biz gönderdik. Peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, içlerinden bir çoğu da yoldan çıkmışlardır. |
027.Hadid | 27. Sonra onların izleri üzerinden ardarda Peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik ve ona İncil'i verdik. Ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Türettikleri ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Ancak Allah'ın rızâsını kazanmak için kendileri türettiler, amma buna da gereği gibi riâyet etmediler. Biz de onlardan iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmış fâsıktırlar. |
028.Hadid | 28. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve Peygamber'e inanın ki; size rahmetini iki kat versin, ışığında yürüyeceğiniz bir nur ihsan etsin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. |
05.Mücadele | 5. Allah'a ve Peygamber'ine muhalefette bulunanlar, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Halbuki biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır. |
08.Mücadele | 8. Gizli fısıldaşmaları yasak edildikten sonra kendilerine yasaklanan şeye dönenleri ve aralarında günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e isyanı gizlice fısıldaşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selâmlamadığı bir şekilde selâmlarlar. İçlerinden de: "Bu söylediğimiz şeyler yüzünden Allah'ın bize gazap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter! Oraya gireceklerdir. Orası ne kötü dönüş yeridir! |
09.Mücadele | 9. Ey iman edenler! Aranızda gizli fısıldaştığınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e isyanı fısıldaşmayın. İyiliği ve takvâyı fısıldaşın. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan korkun. |
012.Mücadele | 12. Ey iman edenler! Peygamber'e hususi bir şey arzedip konuşmak istediğiniz zaman bu konuşmanızdan önce fakirlere sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet sadaka verecek bir şey bulamazsanız üzülmeyiniz. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. |
013.Mücadele | 13. Hususi konuşmanızdan önce sadakalar vermekten korktunuz da mı bunu yerine getirmediniz? Fakat Allah sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. |
020.Mücadele | 20. Allah'a ve Peygamber'ine muhalefet edenler, işte onlar en aşağılık kimseler arasındadırlar. |
021.Mücadele | 21. Allah: "Ben ve Peygamberlerim elbette galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Şüphesiz ki Allah kuvvetlidir, yegâne galiptir. |
022.Mücadele | 22. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah'a ve Peygamber'ine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile takviye edip desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. |
06.Haşr | 6. Allah'ın onların mallarından Peygamber'ine Fey' olarak verdiği şeyler için siz ne bir at, ne de bir deve sürdünüz. Fakat Allah, Peygamber'ini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah her şeye kâdirdir. |
07.Haşr | 7. Allah'ın fethedilen memleketler halkının mallarından Peygamber'ine Fey' olarak verdikleri; Allah'ın, Peygamber'in, (Peygamber'e) akrabalığı olanların, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalanlarındır. Tâ ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alınız, neyi yasak ettiyse ondan sakınınız. Ve Allah'tan korkun! Çünkü Allah'ın cezalandırması çetindir. |
08.Haşr | 8. (Allah'ın verdiği bu ganimet malları) bilhassa; yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'ın lütfunu ve rızâsını dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamber'ine yardım eden muhacir fakirlerindir. Onlar sâdıkların tâ kendileridir. |
01.Mümtehine | 1. Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler benim yolumda savaşmak ve hoşnutluğumu kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur. |
012.Mümtehine | 12. Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip; Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zinâ etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri (başkalarının doğurduğu veya başka erkekten gayri meşru kazandıkları bir çocuğu kocalarına nisbet etmemeleri), iyi bir işte sana karşı gelmemeleri hususunda sana biat ederlerse onların biatlarını al ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. |
05.Saf | 5. Bir zamanlar Musa kavmine: "Ey kavmim! Beni niçin incitiyorsunuz? Halbuki benim, Allah'ın size gönderdiği bir Peygamberi olduğumu biliyorsunuz!" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalplerini saptırmıştı. Allah fâsıklar gürûhunu doğru yola iletip hidayete erdirmez. |
06.Saf | 6. Bir zamanlar Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş Tevrat'ı tasdik edip doğrulayan, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olacak bir Peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderilmiş bir Peygamberiyim." demişti. Müjdelenen Peygamber onlara delillerle (mucizelerle) gelince "Bu apaçık bir sihirdir." dediler. |
09.Saf | 9. Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber'ini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. İsterse müşrikler hoş görmesinler. |
02Cuma | 2. O Allah ki okuma yazma bilmeyen ümmî bir kavmin içinden, onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermiştir. Halbuki onlar daha önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler. |
03Cuma | 3. Allah o Peygamber'i ümmî Araplar'dan başka, henüz kendilerine erişip ulaşmamış bulunan diğer bütün insanlara da göndermiştir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. |
07Münafikun | 7. Onlar: "Allah'ın Peygamber'inin yanında bulunanlara hiçbir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!" diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat münafıklar bunu anlamazlar. |
08Münafikun | 8. Derler ki: "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek en üstün olan en zelil olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." İzzet Allah'ındır, Allah'ın Peygamber'inindir ve bütün müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler. |
06Tegabun | 6. O azabın sebebi şudur: Onlara Peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Onlar ise: "Bizi bir beşer mi doğru yola götürecekmiş?" dediler ve inkâr edip yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır. |
08Tegabun | 8. Allah'a, Peygamber'ine ve indirdiğimiz o nura (Kur'an'a) inanın. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. |
012Tegabun | 12. Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Eğer yüz çevirecek olursanız biliniz ki, Resul'ümüze düşen apaçık bir tebliğdir. |
01Talak | 1. Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz olan Allah'tan korkun. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları hali müstesnâ, onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Bu hükümler Allah'ın hudududur. Kim Allah'ın hududunu aşarsa, kendisine yazık etmiş olur. Sen bilmezsin, belki de Allah bunun ardından bir durum peyda ediverir. |
08Talak | 8. Nice memleketler vardır ki, Rablerinin ve Peygamberlerinin emrinden uzaklaşıp azmıştır. Biz de onları çetin bir hesaba çekmiş ve onları şiddetli bir azaba uğratmışızdır. |
011Talak | 11. İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a iman eder ve sâlih amel işlerse, Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Orada ebedî kalırlar. Allah ona gerçekten güzel bir rızık vermiştir. |
01Tahrim | 1. Ey Peygamber! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, merhamet edendir. |
03Tahrim | 3. Hani Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü başkasına haber verdi. Allah da bunu Peygamber'e açıkladı. Bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim haber verdi?" dedi. "Her şeyi bilen ve haberdar olan Allah haber verdi." dedi. |
08Tahrim | 8. Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin." |
09Tahrim | 9. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! |
010.Hakka | 10. Böylece Rablerinin Peygamberine isyan ettiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakalayıverdi. |
040.Hakka | 40. Kur'an elbette şerefli bir Peygamberin sözüdür. |
044.Hakka | 44. Eğer o (Peygamber), bize karşı bazı sözleri kendiliğinden uydurmuş olsaydı, |
023.Cin | 23. Benim yaptığım sadece Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah'a ve Peygamber'ine isyan ederse, ona içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır. |
015.Müzzemmil | 15. Doğrusu biz Firavun'a bir Peygamber gönderdiğimiz gibi, size de hakkınızda şâhitlik edecek bir Peygamber gönderdik. |
016.Müzzemmil | 16. Firavun o Peygambere karşı gelmişti de, onu çok ağır bir yakalayışla yakalayıp cezalandırmıştık. |
011.Mürselat | 11. Peygamberlerin belirli vakti geldiği zaman. |
01.Abese | 1. (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi. |
024.Tekvir | 24. O (Peygamber), gayb haberlerini vermede aslâ cimri değildir. |
013Alak | 13. Gördün mü? O (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa? |
02Beyyine | 2. (O apaçık delil) Allah tarafından gönderilmiş, tertemiz sayfaları okuyan bir Peygamberdir. |