BİR MEKTUBA CEVAP
Ahmet Taşcı
39 Rue General Leclerc 25600
SOCHAUX- FRANCE
Gönderdiğin zarfı aldım ve fakat, biz sizden hakkınızdaki hükm-ü ilâhî olan Âyet-i kerime’lerin cevabını istemiştik. Zira biz yalnız Hazret-i Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a iman ederiz. Sizin gibi bölücülere değil. Bölücülerin dinlerine kitaplarına rağbet etmeyiz.
Sizin dininizin kitabınızın ayrı olduğunu Âyet-i kerime’lerden öğrenebilirsiniz.
Bu Âyet-i kerime’leri biz sizin önünüze hep sermiştik, cevap vermekten âcizlik gösterdiniz.
Yüce dinimize ve vatanımıza nankörlük eden hâin bölücünün, cep cihadcısının fal oklarına benzeyen beyanlarını bize göndermişsiniz.
“Cemâlettin Kaplan’ın İçyüzü” kitabımızın 57. sayfasındaki şu beyanı okumadın mı?
Orada demiştik ki; “Önünüze sürülen Hazret-i Allah’ın bu Âyet-i kerime’lerine ya inanıp iman edeceksiniz, veyahut küfrünüzü ilân edeceksiniz. Üçüncü bir tevil yolu yok.”
Bunları göndermekle bütün bu Âyet-i kerime’leri inkâr ettiğinizi ve küfrünüzü ilân ettiğinizi gördüm. Üstelik onu kendi aranızda imam tayin ettiğinizi söylüyorsunuz. Dolayısıyla bölücülüğünüzü itiraf ediyorsunuz. Allah-u Teâlâ’nın hükmüne apaçık karşı gelmiş oluyorsunuz.
Karşınızda Allah-u Teâlâ’nın kelâmı okunuyor, bölücülerin beyânı değil.
Bölücüler hakkındaki emr-i İlâhî’yi hiçe saydığınız için, küfür ve dalâlet batağına düşmüş oluyorsunuz.
Zira Allah-u Teâlâ’nın kulluğuna, Resulullah Aleyhisselâm’ın da ümmetliğine kabul etmediğine dair açık açık fermân-ı ilâhî var iken siz bunların hepsine karşı geliyorsunuz ve kendi aranızda imam tayin ediyorsunuz.
O cahil, önünüze sürdüğümüz bu Âyet-i kerime’lere cevap yazamadı, put gibi kesildi.
Bari hepiniz bir araya gelin, himayesine sığındığınız küffârı da şeytanları da arkadaş olarak yanınıza alın da hakkınızda Allah-u Teâlâ’nın hükmüne cevap verin. Fakat siz âcizsiniz. Allah-u Teâlâ’nın hükmüne cevap vermeye gücünüz yetmez.
Önünüze serilen bunca Âyet-i kerime’leri inkâr edip birer bölücüye uyup sapmakla; bütün Âyet-i kerime’leri inkâr etmiş, Fermân-ı ilâhi’yi reddetmiş, küfrü kabul etmiş oluyorsunuz.
Müslüman olsaydınız şöyle derdiniz:
“Semi’nâ ve eta’nâ = İşittik ve itaat ettik” (Bakara: 285)
Ve fakat Allah-u Teâlâ’nın Âyet-i kerime’lerine iman etmeyi kibirlerinize yediremiyorsunuz, inanmıyorsunuz.
Âyet-i kerime’de buyuruluyor:
“Âyetlerimizi yalanlayan ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenlere göğün kapıları açılmaz, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe cennete de giremezler. Suçluları biz böyle cezalandırırız.” (A’raf: 40)
Her bölücü Din-i mübini parçalamak için birer imam tayin etmişler. Her imam da beytül-mâl ismi altında gerek kendi etraflarında gerek diğer müslümanları soyabilmek için cep cihadcılığına cihad ismini vermişler. Bu tuzaklara düşen soyulup gidiyor.
Bu imamların imanı olsaydı, bu Âyeti kerime’lere ters düşmezlerdi. Bunlar sûret-i Hakk’tan görünen birer deccaldir. Bunca Âyet-i kerime’leri hiçe sayan bu imamlarda iman ne gezer?
Görmüyor musunuz? Karşınızda açık açık Âyeti kerime’ler okunuyor. Ve bu Âyet-i kerime’ler karşınıza çıkınca put gibi kesilip kaldınız. Tayin ettikleri imamın imanı olsaydı, bu Âyet-i kerime’lere iman ederdi de, küfrün içinde kalmazdı. Deccallerin içyüzüne bak da her birinin birer cep cihadcısı, birer soyguncu olduğunu gör!
Âyet-i kerime’de:
“Sizden hiç bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Bu Âyet-i kerime’ye inanıp iman ediyor musunuz?
Bunun için hakkınızda yazılan kitabı tekrar tekrar oku! İç yüzünüzü gör!
Sizin gibilerin tayin ettiği imam bu kadar olur. Yalancının mumu yatsıya kadar durur.
Âyet-i kerime’de buyuruluyor:
“Kendisine Rabbinin Âyetleri hatırlatılarak öğüt verildikten sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zâlim kim olabilir?
Muhakkak ki biz suçlulardan öç alacağız.” (Secde: 22)
Ahmet Taşcı
39 Rue General Leclerc 25600
SOCHAUX- FRANCE
Gönderdiğin zarfı aldım ve fakat, biz sizden hakkınızdaki hükm-ü ilâhî olan Âyet-i kerime’lerin cevabını istemiştik. Zira biz yalnız Hazret-i Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a iman ederiz. Sizin gibi bölücülere değil. Bölücülerin dinlerine kitaplarına rağbet etmeyiz.
Sizin dininizin kitabınızın ayrı olduğunu Âyet-i kerime’lerden öğrenebilirsiniz.
Bu Âyet-i kerime’leri biz sizin önünüze hep sermiştik, cevap vermekten âcizlik gösterdiniz.
Yüce dinimize ve vatanımıza nankörlük eden hâin bölücünün, cep cihadcısının fal oklarına benzeyen beyanlarını bize göndermişsiniz.
“Cemâlettin Kaplan’ın İçyüzü” kitabımızın 57. sayfasındaki şu beyanı okumadın mı?
Orada demiştik ki; “Önünüze sürülen Hazret-i Allah’ın bu Âyet-i kerime’lerine ya inanıp iman edeceksiniz, veyahut küfrünüzü ilân edeceksiniz. Üçüncü bir tevil yolu yok.”
Bunları göndermekle bütün bu Âyet-i kerime’leri inkâr ettiğinizi ve küfrünüzü ilân ettiğinizi gördüm. Üstelik onu kendi aranızda imam tayin ettiğinizi söylüyorsunuz. Dolayısıyla bölücülüğünüzü itiraf ediyorsunuz. Allah-u Teâlâ’nın hükmüne apaçık karşı gelmiş oluyorsunuz.
Karşınızda Allah-u Teâlâ’nın kelâmı okunuyor, bölücülerin beyânı değil.
Bölücüler hakkındaki emr-i İlâhî’yi hiçe saydığınız için, küfür ve dalâlet batağına düşmüş oluyorsunuz.
Zira Allah-u Teâlâ’nın kulluğuna, Resulullah Aleyhisselâm’ın da ümmetliğine kabul etmediğine dair açık açık fermân-ı ilâhî var iken siz bunların hepsine karşı geliyorsunuz ve kendi aranızda imam tayin ediyorsunuz.
O cahil, önünüze sürdüğümüz bu Âyet-i kerime’lere cevap yazamadı, put gibi kesildi.
Bari hepiniz bir araya gelin, himayesine sığındığınız küffârı da şeytanları da arkadaş olarak yanınıza alın da hakkınızda Allah-u Teâlâ’nın hükmüne cevap verin. Fakat siz âcizsiniz. Allah-u Teâlâ’nın hükmüne cevap vermeye gücünüz yetmez.
Önünüze serilen bunca Âyet-i kerime’leri inkâr edip birer bölücüye uyup sapmakla; bütün Âyet-i kerime’leri inkâr etmiş, Fermân-ı ilâhi’yi reddetmiş, küfrü kabul etmiş oluyorsunuz.
Müslüman olsaydınız şöyle derdiniz:
“Semi’nâ ve eta’nâ = İşittik ve itaat ettik” (Bakara: 285)
Ve fakat Allah-u Teâlâ’nın Âyet-i kerime’lerine iman etmeyi kibirlerinize yediremiyorsunuz, inanmıyorsunuz.
Âyet-i kerime’de buyuruluyor:
“Âyetlerimizi yalanlayan ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenlere göğün kapıları açılmaz, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe cennete de giremezler. Suçluları biz böyle cezalandırırız.” (A’raf: 40)
Her bölücü Din-i mübini parçalamak için birer imam tayin etmişler. Her imam da beytül-mâl ismi altında gerek kendi etraflarında gerek diğer müslümanları soyabilmek için cep cihadcılığına cihad ismini vermişler. Bu tuzaklara düşen soyulup gidiyor.
Bu imamların imanı olsaydı, bu Âyeti kerime’lere ters düşmezlerdi. Bunlar sûret-i Hakk’tan görünen birer deccaldir. Bunca Âyet-i kerime’leri hiçe sayan bu imamlarda iman ne gezer?
Görmüyor musunuz? Karşınızda açık açık Âyeti kerime’ler okunuyor. Ve bu Âyet-i kerime’ler karşınıza çıkınca put gibi kesilip kaldınız. Tayin ettikleri imamın imanı olsaydı, bu Âyet-i kerime’lere iman ederdi de, küfrün içinde kalmazdı. Deccallerin içyüzüne bak da her birinin birer cep cihadcısı, birer soyguncu olduğunu gör!
Âyet-i kerime’de:
“Sizden hiç bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Bu Âyet-i kerime’ye inanıp iman ediyor musunuz?
Bunun için hakkınızda yazılan kitabı tekrar tekrar oku! İç yüzünüzü gör!
Sizin gibilerin tayin ettiği imam bu kadar olur. Yalancının mumu yatsıya kadar durur.
Âyet-i kerime’de buyuruluyor:
“Kendisine Rabbinin Âyetleri hatırlatılarak öğüt verildikten sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zâlim kim olabilir?
Muhakkak ki biz suçlulardan öç alacağız.” (Secde: 22)