Ah
Keşke Dünyaya Bir Kere Daha Dönebilsek De İnananlardan Olsak (Şuara-102)
Ahirete
Göre Dünya
Ahlâksız
Yayınlara Göz Yummayan Devlet Büyükleri Mesuliyet Altından kurtuldular
yıllardır mukaddes islâm dinimizi şehvet dini gibi gösteren adnan oktarın
çalışmaları durduruldu…
Eğer
Müslümanların Emiri Devlet Reisi Adil Birisi İse,O Aynı Zamanda Zamanının
Kutbudur(Abdül Kadir Geylâni Hz)
Eğer
Onlara Melekleri İndirseydik,Ölüler De Kendileri İle Konuşsaydı. Ve Her Şeyi
Toplayıp Karşılarına Getirseydik !
EĞER
ŞÜKREDER İMAN EDERSENİZ.ALLAH SİZİ NEDEN AZABA UĞRATSIN.! (Nisa-147)
Ehli
Küfür Hiç Bir Zaman Müslümanlara Olan Düşmanlıklarından Vazgeçmiyecektir.
Elektrik_Üreten_Baraj_Hakkindaki_Tartisma
Elektrikle
Çalışan Vücudumuz.
Emrolunduğun
Gibi Dosdoğru Ol.
En
Büyük Nasihat!
En
Büyük Tehlike!
Eserden_Müessire_Geçmek
Esselamu
Aleykum
EVLIYA
DÜŞMANLARI AHMET OKUYAN VE CANER TASLAMAN, HAZRETİ ALLAH SİZİ GİRDİĞİNİZ
BATAKTAN ÇIKARSIN İNŞAALLAH!
Ey
Allahım! Hayırlı liderleri başımıza getir. Hayırsız liderlerin önünü kes.
Ey
Allahın İmanlı Kulları. Devletimizin tuzaklardan korunmasi İçin Dua Edin.!
Ey
Allahını Arayan İnsan
Ey
Geleceğin Yaşlıları Olan Gençler
Ey
Görünen Ve Görünmeyen Allahımız.
EY
İMAN EDENLER !! ,MÜMİNLERİ BIRAKIP DA KÂFİRLERİ DOST EDİNMEYİN ALLAHIN
ALEYHİNİZE APAÇIK FERMAN VERMESİNİ Mİ İSTERSİNİZ.(Nisa 144 ) Ey milli
görüşçüler,
EY
İMAN EDENLER ,ALLAHA İTAAT EDİN PEYGAMBERE İTAAT EDİN,VE SİZDEN OLAN EMİR
SAHİPLERİNE İTAAT EDİN…
EY
İNSAN GÜZEL AMELLER İŞLE KALBİNİ İMAN NURUYLA SÜSLE !
EY
İNSANLAR ! EĞER ALLAH DİLERSE SİZİ GÖTÜRÜR BAŞKALARINI GETİRİR ALLAH HERŞEYE
KADİRDİR. (Nisa,133 )
EY
İSRAİL! YIL 1967 DEĞİL 2018,KUDÜSE PİRİNCE GİDERKEN İŞGAL ETTİĞİN BULGURDAN
OLMA !
Ey
Kâinatın Yaratıcısı Sen Bize Yetersin
Ey
Kendini Begenmis Nefsim.
Ey
Kürt Gençlerini Yıllardır Kandıran Şeytana Uymuş Kandilin Sözde İlâhları .
Ey
Nefs
Ey
Oğul!
EY
SONSUZ KUDRET YÜCE ALLAHIMIZ, KESECEĞİMİZ KURBANLARIN KANININ AKTIĞI GİBİ
DEVLETİMİZE MUSALLAT OLAN EKONOMİK SIKINTILAR DA AKSIN GİTSİN İNŞAALLAH.…
FAİZ
LOBİSİ VE ONLARA GAZ VERENLER BELÂNIZI BULACAKSINIZ İNŞAALLAH…
Fastaizbillâh,Allaha
Sığın ( Mümin-56 )
Fazla_Mesai_Yapmak_Lazım
Felâket
Tellâlları Ve Abdükadir Selvi.
Festaiz
Billah
Fitneden_Eser_Kalmayıncaya_Kadar_Onlarla_Savaşın.
Fitnelerden
Uzak Durmak Lâzımdır
Gaflet
Uykusu
Gaybı
Bilen Odur,Gizli Bilgisini Kimseye Göstermez,Ancak Razı Olduğu Elçiye
Gösterir.(Cin-26-27)
Gayemiz
Allah Olursa Her İşimiz Hayırlı Olur.
Gaypten
Haberler
Gecekondu
Gerçek
Kardeşlik.
Gerçek
Terhis
Gitmek
İstemesende Gideceksin İlâhi Takdir Böyle.!
Göklerdeki
İlâh Da, Yerdeki İlâh Da Odur O Hikmet Sahibidir Her Şeyi Bilendir
.(Zuhruf-84).
Gönlü
Dünya Baskısı Altında Olan Herkezin Mürşidi Kamilin Nasihatına Ve Duasına
İhtiyacı Vardır.
Gönül
Sohbetlerinden
Gönül
Telefonun Kime Açık
Görmedikleri
Halde Rablerinden Korkanlar Var Ya,İşte Onlar İçin Mağfiret Ve Büyük Mükâfat
Vardır (Mülk-12)
Gözlerimizi_Satabilir_miyiz
GÜLEN
CEMAATİNİN HAZRETİ ALLAHA İNANAN TEMİZ KALPLİ İHVANLARI, KENDİSİNE UYDUĞUNUZ
İMAMIN SİZİ ATEŞE ATTIĞINI NE ZAMAN GÖRECEKSİNİZ.UYANIN VE OYUNUZU DOGRU YERE
VERIN
Onlar
o kimselerdir ki,halk kendilerine düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu
toplamışlar onlardan korkun dediklerinde,bu söz onların imanlarını arttıtırır
ÖLECEĞİNİ
KESİN OLARAK BİLDİĞİ HALDE BANA DÖNMEYEN KULUMA ŞAŞARIM..
Ölü
Yeryüzünü Ölümünden Sonra O Canlandırır Ey İnsanlar İşte Siz De
Kabirlerinizden Böylece Çıkarılacaksınız.(Rum-19)
Ağlayarak doğmak, Ağlayarak
ölmek insanın kaderidir. Anne karnında dokuz ay on günü dolduran
çocuk, annesinin doğum sancılarının verdiği acıyla istemese de
ağlayarak dünyaya gelmeye mecbur kalıyor.
Dünya karnında ömrünü
tamamlayan ölüm vakti gelen insan da, istemese de ağlayarak ahirete
gitmeye mecbur kalıyor. Bir fark var, dünyaya
gelirken ruhu bedenle geliyor. Ahirete
giderken ise bedensiz gidiyor.
İnsanın aklına gayriihtiyari şu
sual geliyor. Acaba ahirete vücut bedenimizle
gitmeye mecbur olsaydık, ölüm biraz olsun kolaylaşmış olur
muydu?
Bu dünya hayatı çocukların oyun
oynayarak kendilerini yordukları gibi, insanların kendilerini yordukları bir oyuna
benzemektedir. Ömrün akşamı olunca,
çocukların oyunlarını bırakıp evlerine döndükleri gibi, her
şey yüzüstü bırakılıp ahiret alemine göç
edilmekte, elde edilen mal başkalarına
bırakılmaktadır. Resulü Ekrem (s.a.v)
Efendimiz Hadisi şeriflerinde buyururlar ki: "DÜNYA MALINI EHLİNE TERK EDİNİZ. ONDAN İHTİYACINDAN FAZLASINI ALAN KİMSE ŞUURSUZCA KENDİNİ
HELÂK ETMİŞ OLUR. "(Camius
Sağır) Bu dünya
hayatı, zaman öldürmekten başka bir işe yaramayan eğlence
gibidir. Bu dünya hayatı, ben filânın
oğluyum! Ben şundan üstünüm! gibi bir böbürlenme ve
kibirlenme yeridir. Dünya hayatı insanı ahireti için çalışmaktan alıkoyuyorsa,
bir aldanma sebebi olur. Ahireti kazanmak
için sermaye oluyorsa, kazanma sebebi olur. Daha doğrusu cennete girmeye vesile oluyorsa övülmüş bir yer,
cehenneme girmeye vesile olursa yerilmiş bir
yerdir. Bir Hadisi şerifte de şöyle
buyruluyor: "HABERİNİZ OLSUN Kİ DÜNYA
MELUNDUR. İÇİNDEKİLER DE
MELUNDUR. ANCAK HAZRETİ ALLAH’I ZİKRETMEK
ONUN RIZASINA UYGUN ŞEYLERLE BİLEN VE
ÖĞRETEN MÜSTESNADIR."(Tirmizi) Diğer insanlarda ekim yapıyor ama,
dünyanın melun kısmına dalmışlar. hayatlarını
hiçe müncer etmişlerdir. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi ahireti kazanan kullarından eylesin
inşaALLAH.
20.5 Ahlâksız Yayınlara Göz Yummayan Devlet Büyükleri Mesuliyet Altından kurtuldular yıllardır mukaddes islâm dinimizi şehvet dini gibi gösteren adnan oktarın çalışmaları durduruldu...
Ahlâksız Yayınlara Göz Yummayan Devlet Büyükleri Mesuliyet Altından kurtuldular yıllardır mukaddes islâm dinimizi şehvet dini gibi gösteren adnan oktarın çalışmaları durduruldu...
Ahlâksız Yayınlara
Göz Yuman Devlet Büyükleri Mesuliyet Altındadır İşlenen Günaha
Ortaktırlar.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde! "Müminler arasında hayasızlığın kötü sözlerin
yayılmasını arzu edenlere dünyada da ahirette de can yakıcı bir azap
vardır. ALLAH bilir siz bilmezsiniz. "(Nur -19)
Hazreti
ALLAH’ın yasak ettiği hayasızlığı yayınlayan kuruluşlara engel olmayan
idareciler, yapılan her şer yayınların sebep olduğu günahlara
ortaktırlar. Çünkü yönetme makamındadırlar bu görev onlarındır onlar
mesuldür yönetilen halkın ise onları uyarması vaciptir. Biz de uyarıyoruz
hazreti ALLAH duyursun inşaALLAH. Hazreti Allah duyurdu elhamdülillah
mukaddes dinimizi kendi nefsine göre duyuran adnan oktar beyin çalışmaları
durduruldu cezasını çekecek inşaAllah.
AH KEŞKE
DÜNYAYA BİR KERE DAHA DÖNEBİLSEK DE İNANANLARDAN OLSAK
(Şuara-102)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde ! "Ah keşke dünyaya bir kere daha
dönebilsek de inananlardan olsak."(Şuara-102)
Buyuruyor fakat bu ilâhi hitabı ciddiye alan
ahirete samimi olarak candan inanıp çalışanlar dünya nüfusuna
göre ne kadar az değil mi? Ahirete döndüğümüzde keşke dünyaya bir
daha dönebilsem dememek bütün yaşayanların kendilerinin
ellerindedir. Biz insanlar ahirette ah keşke demememizin reçetesi
olan kuranın emirlerine uymakla hazreti ALLAH’a
bağlanmakla orada keşke demeyiz ve dünyaya dönmek istemeyiz.
Ahiretin sonsuz nimetleri karşısında dünyanın
geçici bitici nimetlerinin hükmü nedir sıfırdır. Ticari hayata
başlayan birini düşünün elinde avucunda ne varsa sermayesini bir işe
yatırır çalışır didinir yıllarını harcar nasibi yoktur iflas eder
kahrolur yine umudunu yitirmez yaşıyor çünkü imkânlar
tükenmemiştir hazreti ALLAH Celle Celâlehü yeni fırsatlar önüne
çıkacaktır.
Ahirete gidenin böyle bir şansı yoktur ona
verilen sermaye bitmiştir hemde öyle bir bitiş ki telâfisi yok
kazandı veya kaybetti elinde onlar kalıyor. Hazreti ALLAH (c.c)
ilâhi emirlerinde çoğunlukla, onlar akıllarını kullanmıyorlar ebedi
hayat varken bitici yok olucu dünyaya bağlanıyorlar buyuruyor bu
emirlere kulak veren var mı?
Kimseye dünyayı bırak çalışma demiyoruz yaptığın
her işte hazreti ALLAH’ın rızasına uygun hareket et hem dünyanı
kazan hem de ebedi hayatına döndüğün zaman tüh deme diyoruz Adam
ticarete atılıyor haram helâl gözetmiyor faiz batağına giriyor
mafyaya bulaşıyor iş kötüye gidince de intihar ediyor dünyasını
kazanmak isterken ahiretini de kaybediyor. Böyleleri der mi ki
acaba keşke dünyaya geri dönsem.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi hazreti ALLAH’ın
rızasına göre yaşayan dünyasını ve ahiretini kazananlardan
eylesin keşke diyenlerden eylemesin. Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/eLcP2FugQ25hHyn_CVYxsn8sxsoJiIkt6l_9mYVFd6g"> İçimizde İki İrade Gücü Var
İçimizde iki irade gücü var;
Ruhi irade, nefsi irade.
İşin başı akılda, aklını
hayırlı düşüncelere veren Ruhi idaresini harekete geçirir. Aklını
nefsani şeylere veren kişi, şeytanı harekete
geçirir.
Daha
açık bir ifade gerekiyorsa, akıl ve düşünce nereye odaklanıyorsa,
Ruhi irade ve nefsi iradeler de kendilerini ilgilendiren şeylere
odaklanır. İşte bu odaklanmalardan sonra beş hisler harekete geçer.
Akıl manevi düşüncelere dalmışsa Ruhi irade harekete geçer ve kalp
Hazreti ALLAH’a yönelir. Akıl şehvani şeylere yönlenirse şeytan
harekete geçer ve şehveti azdırır.
İşte bu hareketlerden sonra
akıl ve düşünceler hangi iradeyi harekete geçirdiyse, beş hisler o
tarafı ister. Akıl Rahmani manevi düşüncelere dalmış ruhu harekete
geçirdiyse, o kişini gözü Hz. ALLAH ile ilgili eserler görmek, kulak
Hz. ALLAH hakkında deliller duymak, dil ise Hz. ALLAH’ı zikretmek,
el ve ayaklar da Hz. ALLAH yolunda çalışmak ister.
Akıl şehvani düşüncelere dalar
şeytanı harekete geçirir nefsi iradesini şeytana kaptırırsa, yine
beş hisler harekete geçer. Göz şehveti azdıran şeyi görmek ister
kulak sesi duymak, ağız lezzeti tatmak, el tutmak ayak gitmek ister.
Günümüzde aklını vett bürolarına kaptıran, esrar eroine kaptıran
şeytanın robotu olmuş kişilere Hz. ALLAH yardım etsin
İnşaALLAH.
Yani
bir kişi akıl ile ya Hazreti ALLAH’ın robotu ya da şeytanı robotu
olur. Akıl Hz. ALLAH’ın biz kullarına verdiği
en büyük nimetidir her hareketin anahtarıdır. Hayırlı yöne
kullanmamızı Hz. ALLAH cümlemize nasip
etsin.
https://lh3.googleusercontent.com/DLzDQQr43yOygEVo3Fj0k7NJ8iUzzOlT3Lh3cpcHUIU=w285-h214-p-no"> Aklını kullanabilen için her
gece kadir gecesidir
Kadir gecesini arayacağına yaşadığın her gecenin kadrini bil
kadir gecesini yakalamış olursun. Fakat işin
kolayına kaçanlar kadir gecesini ramazan ayının son on gününde
arıyorlar. Hakikat ehli yaşadığı her gecenin
kadrini ve kıymetini bilir ve kadir gecesinde yapılan bütün
ibadetleri yapar işi kökten halleder gerçek
huzuru bulur. Bu sanıldığı kadar zor bir şey
değildir Hz. ALLAH’a kul olan kişilerin yapacağı
ibadetlerdir. Bir insan ki sabaha çıkmağa
garantisi yok ve işini erteliyor yarına bırakıyor yap kulluğunu
rahat uyu kardeşim. Hemde ne huzurlu uyku
lezzetini tadan bilir. Adam kafasına taktığı
çeşitli şeytani düşüncelerle yatağında uyuyamıyor dönüp duruyor kalk
kardeşim abdest al teheccüd kıl bak gör ki
nasıl bir tatlı uyku gelecek mis gibi uyuyacaksın. Hz ALLAH’a yapılan her ibadette huzur ve saadet var yeter ki
ciddi ve itimat ederek yapılsın. Hz ALLAH’a
sonsuz şükürler olsun bu ramazan ayına ve kadir gecesine
kavuştuk. Hz ALLAH Celle ve Celalühü gelecek
yıllarda olan ramazanı şeriflere ve kadir gecelerine kavuşmamızı
cümlemize cümle ümmeti Muhammede savaşsız birlik beraberlikle nasip
etsin zulmeden kan döken israile de en yakın zamanda hak ettiği
cezayı versin. İnşaALLAH. Bütün islâm
aleminin kadir gecesi hayırlara vesile olsun
inşaALLAH. Selâmı Aleyküm.
Bir
tohum yer altında bulunarak kemal bulduğu yavaş yavaş büyüdüğü
bitki olduğu gibi: bir derviş de ayak
altında tekamül eder. Çünkü derviş demek kapı
eşiği demektir
Boynunu eğmiş başını top
etmiş, her iptilaya tahammül ediyor. Hiç
şüphe yok ki tekamüliyet pişmekle kaimdir. Bunu da pişirecek şey iptiladır.
Onun için sabır ile sükut ile ihlas adımlarını yavaş yavaş
atarak onu merdivenden
çıkarırlar.
ALLAH’u Teala lütfunu
iptilanın içine koyuyor. O iptilayı
hazmedersen, o lütfa mazhar olursun.
Askeri eğitim görüyorsun hata yaptın, komutan sana elindeki
sopayla vurdu. Sonra da sopayı sana hediye
etti. Bir baktın ki sana verdiği sopanın
etrafında altın sarılı, ne kadar sevinirsin. Acın sızın kalmaz.
İşte iptila da
da bunun gibidir. Allah’u Teala sana iptila verir nefsini
kırar Ruhunu kuvvetlendirir seni kendisine
kavuşturur.
Nefsine kalsaydın nefsinin
hevası peşinde koşarak ömrünü bitirir ahirete öylece göçerdin gel de
bunu nefsine tapan tasavvuf karsitlarina
anlat!!!
Hazreti. ALLAH Celle ve
Celalühü cümlemizi ahirete göçmeden zatına kavuşanlardan
eylesin. Amin velhamdulillahi Rabbil
alemin. Kalpteniman Yusuf
Kutan
İçimizdeki şeytan yaptığımız hayırlı amelleri boşa çıkartmak
için durmadan çalışıyor.
Size bu esrarı yaşadığım bir
hadiseyi örnek olarak göstermek istiyorum. Şöyle ki, Biz zikir için her cuma
akşamı toplanıyoruz. Yine bir akşam yatsı
arası toplanmıştık. Takriben yirmi kardeş
kadardık. Usulümüz icabı zakirlik görevi bize
aitti. Zikir halkası kuruldu biz zikri
cehriye başladık. Tevhit zikrini bitirdik
Lâfza-ı celâl zikrine geçtik. Sağ tarafımda
bana yakın oturan kardeşimiz zikrin verdiği nurdan cezbeye tutuldu
her ALLAH Lâfzında gözyaşıyla ağlamaya başladı.
Onun bu hali zikir halkasında
bulunan kardeşleri de etkiledi fakat yanımda zikir yapan kardeşimiz
beni daha çok etkiledi. Zikir öyle hararetli
şekilde sürerken içimden geçirdim ki İnşaALLAH Hazreti ALLAH Celle ve Celalühü bu geceki
zikrin nurunu yakalayan bu kardeşimiz hatırına zikrimizi kabul
eder.
Dersimizi
bitirdik dağıldık eve geldim diğer ibadetlerimi yaptım ve
yattım. Manada hararetle zikir yapan
kardeşimizi elleri havaya kalkık vaziyette dilenci halinde gördüm
yüzü gökyüzüne dönük elleri açık vaziyette ağlıyor ve
yalvarıyordu.
Açmış olduğu ellerine parlak bir cisimler
dökülüyordu. Ben onu izlerken yan tarafında
onun suretinde ikizi denecek kadar benzeyen birini gördüm sinsice
yaklaşıyor dua eden dilenen kardeşimizin avucuna Dökülen cisimleri alıyor gizleniyordu.
Kardeşimiz yalvarmaya devam
ediyor yine ellerine cisimler dökülüyor fakat kenarda gizlenen onun
benzeri, yine onun eline dökülenleri alıp kaçıyordu. Uyandım ve rüyayı şöyle tabir ettim.
Bizleri yaratan yüce ALLAH’ımız
bizi dünyaya çıkarınca korunmamız için bize Melek tayin etti görevli
Melek bizi sevap işlemeye teşvik ediyor sevap
kazandırıyor. Şeytan da bize kendisinden bir
şeytan musallat etti o ise bizi günaha sokuyor ve kazandığımız
sevapları bizden çalıyor.
Bu hadiseyi zikirde aşka gelip
cezbeye kapılan kardeşe anlattım doldur boşalt yapıyorsun
dedim. Hazreti ALLAH(Celle ve Celalühü) senin
yalvarmanın karşılığını veriyor fakat sen Onun verdiği lütufları
şeytana kaptırıyorsun nedir senin kusurun kendin biliyorsun kendini
düzelt nefsine uyup şeytana kapılma deyince, Bir ah çekti ve şöyle dedi; hangi kusurdan
bahsediyorsun. Her yanım kusur bir hafta
günah işliyorum sizin yanınıza günah yükü ile
geliyorum. Zikirde tüy gibi hafifliyorum
buradan çıkınca şeytan musallat oluyor nefsime
uyuyorum. İğrenç günahlar işliyorum sana bu
halim malum olmuştur demişti.
Bu hadise bana şeytanın yaptığı
hilenin iç yüzünü göstermiş oldu. Bir şeytan
ki bizi adım adım takip ediyor açığımızı kolluyor bizim kılığımıza
giriyor ve biz ne yaptıysak biliyor hatta medyumlar ruh çağırdığı
zaman bizi takibe görevli şeytan bizi temsilen oraya gidiyor orada
ki cahilleri kandırıyor. Bu işin ehilleri bu
gerçeği çok iyi biliyorlar. Onun için
kesinlikle medyumlara inanmamak lâzım. Onlara
inanıp şeytana maskara olunmamalıdır. Maalesef saf insanlar medyumların maskarası oluyorlar kucak
kucak günahlara giriyorlar.
İçimizde bizimle hayat süren
nefsimizi azdıran bizim kimliğimizi çalan şeytanı tanıtmaya gayret
ettim.
Hazreti
ALLAH(Celle ve Celalühü) cümlemizi şeytanın hile ve tuzaklarından
muhafaza etsin İnşaALLAH.
Kalpteniman Yusuf
Kutan
YANLIZ HZ.ALLAH C.C
KORK Akl-ı
selim sahibi ol. Aklını
kullan.Yalancı olma,hakikatın hılafını
söyleme 'Ben
İzzet ve Celal sahibi Allahdan korkuyorum'diyorsun. Halbuki sen Onun
gayrinden korkuyosun.Cinden de,İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden
korkma. Dünya azabından da korkma,ahiret azabından da korkma.Sadece
ve yanlız,azab ile azab edecek olan (ALLAH) dan kork
..
style="FONT-SIZE: large">Alemi Şehadette Son
Peygamber
NUR
PEYGAMBER MUHAMMED MUSTAFA SALLALLAH’U ALEYHİ
VESELLEM.
ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve alâ ali Muhammed.
ALLAH’u Teâla Ayeti
kerimesinde:
"Gerçekten size ALLAH’tan
bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir." (Maide 15)
Nur Muhammed Aleyhisselamdır.
Zira ancak onun vasıtası ile hidayete erişilir. Kitap ise Kuranı kerimdir. O bir hidayet
rehberidir. Nurundan nuru yaratmasa idi,
Alemler nurunu nereden alırdı. Hakk ve
hakikati nasıl bulurdu?
"Ruhlar aleminde Elest bezminde ilk defa ahid ve misakı
alınan ve, Ben sizin Rabbiniz
değilmiyim?" (Araf
172) Hitabı izzetine ilk cevap
veren odur.
Peygamberliği her ne kadar diğer Peygamberlerden sonra ise de
hakikatte onlardan öncedir. Alem-i şehadette son peygamber, Alem-i misalde ilk
peygamberdir.
Hadisi şeriflerinde bu hakikati beyan
buyurmuşlardır. "Adem ruh ile ceset arasında
iken ben peygamberdim."
(Ahmed bin Hambel)
"Ben yaratılış bakımından
peygamberlerin ilki olduğum halde, onların
hepsinden sonra gönderildim." (
Hakim)
Nitekim Ayeti kerimede buyurduğu üzere, ALLAH’u Teâla onu
seçtiği diğer peygamberlerden öne almıştır.
"Hatırla o zaman ki, biz peygamberlerden kesin söz
almıştık. Resulüm! senden de, Nuhtan da,
İbrahim’den de, Musa’dan da, Meryem oğlu
İsadan da."( Ahzap-7)
Çünkü o, bütün peygamberlerden
önce anılıp en son gönderilen peygamberdir. Resulullah sallALLAH’ü aleyhi ve sellem Efendimiz diğer bir
hadisi şeriflerinde.
"Ben Adem yaratılmazdan
on dört bin sene önce Aziz ve celil olan Rabbimin yanında bir nur olarak mevcud idim."(Kutub-i Sitte Muhtasarı tercüme
ve Şerhi (
Cilt 12. sh 404 )
Ne mutlu müslümanım diyene. Ne mutlu
Hazreti ALLAH’a kul Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallALLAH’u
aleyhi veselleme ümmet olana ...
Kardeşlerimiz.
gecelerimiz gündüzlerimiz mübarek olsun Bu nurlu gecelerde yapılacak ibadetleri getirilecek salatı
selamları Hazreti ALLAH Celle ve Celalühü kabul etsin. hazreti
Allahin selami öncnce devletimizin asker ve polisimizin üzerine
olsun, Müslüman devletlerinin üzerine akan
ateşin sönmesine barış ve kardeşliğe vesile olmasını nasip etsin inşaALLAH.
ALLAH’ümme Salli Alâ seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ Âli Muhammed.
Alemlerden süzüle süzüle
gelen ve ulviyattan halkolunan Ruh
Hazreti ALLAH Celle ve Celalühü
tarafından hissiz ve hareketsiz olan vücuda
yerleştirildi. Vücutta bir de nefs var,
Nefsle Ruh vücutta ayrı ayrı yer tutmuşlardır. Nefs toprak su hava
ve ateşten müteşekkil bir Buhar-i zulmanidir
karın boşluğunda bulunur.
Kumandası secde mahallidir. Bütün vücuda
buradan kumanda etmek ister.
Nefs sufliyattan Ruh
ulviyattan halk olunmuştur. Nefs ahlakı zemime Ruh ise ahlakı hamide
ile mücehhezdir. Ruh çok ali makamlardan gelmiştir.
Ruh bu karanlık cesetle
birleşmeden önce terakki edemiyordu. Cesette nefs ile bir araya
gelince mücadele başladı. Ve yükselebilme kuvvetini elde etti.
İnsanların bazı meleklerden efdal oluşu buradan
doğuyor.
Onlarda nefs olmadığı ve nefse tabi olmadıkları için ne ki
emredilirse hemen yerine getirirler.
Ruh ulvi ve latif, nefs
ise sufli olup birbirinin zıddıdırlar. ALLAH’u Teâla ikisini de bir
arada barındırmak için Ruhu nefse aşık etmiştir.
Zira ulvi ile suflinin başka
türlü bağdaşması mümkün değildir. Yaratılışları birbirinin zıddı
olduğu halde ulvi ruh zamanla sufli olan nefsle alakasını çoğalttı
nefsi emmarenin akışına cazibesine tutuldu ve o nispette
değerini ve faziletini kaybetmeye başladı.
Çünkü Ruh nefse aldanıp
onun boyasına girerse asliyetini ulviyetini kaybeder, onun gibi
kararır ve onun esiri olur.
En ulvi makamdan geldiği halde,
kendisini unuttuğu için Yaratanını da unutur. Vücutta hakimiyeti nefs ele geçirir. Bütün icraatlarını rahat bir şekilde yapar.
Nefs emmarenin akışına
cazibesine tutulan değerini ve faziletini kaybeden Ruh,
ALLAH’ü-Teâlaya verdiği :"( Elestübi Rabbiküm
)Ben sizin Rabbiniz değilmiyim. (Kalu
bela Şahidina) Evet Rabbimizsin buna şahidiz."(Araf-172)
Fakat
nefsin boyasına girerek bu sözü unuttular. Nefsin boyasına girmeyen
Ruhlar ise tertemiz olarak Rablerine döndüler.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
ruhunu galip nefsini mağlup edenlerden eylesin Akıbetimizi hayırlı
etsin İnşaALLAH.
Allah İlkin Mahlukatını Yaratır,Ölümünden Sonra Onu Tekrar Diriltir.Sonunda Ona Döndürüleceksiniz.(Rum-11)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze27.gif"> "ALLAH İlkin
Mahlukatını Yaratır, Ölümünden Sonra Onu Tekrar Diriltir. Sonunda
Ona Döndürüleceksiniz."(Rum-11)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "ALLAH ilkin
mahlukatını yaratır, ölümünden sonra onu tekrar
diriltir. Sonunda ona
döndürüleceksiniz."(Rum-11)
Hayatımızın yaşam
biçimini sahibimiz hazreti ALLAH (c.c) böyle
açıklıyor, Ve bu hayat biçimini değiştirecek
kimse çıkabildi mi? Tekniğin zirvede olduğu
günümüzde ölmeye çare bulunabildi mi?
Adam bilim profesörlük ünvanlına sahip olmuş kendisini
yaratana karşı imana sahip değil ve ahireti
inkar ediyor bu tür profesörleri de aydın geçinen zümre
alkışlıyor. Hakiki bilim profesörü
nasıl yaratıldığını bilen ve Kâinatı ve içindekileri yaratan ölümden
sonra kendisine döndürecek olan hazreti
ALLAH’a iman edendir.
Hazreti ALLAH’a
sonsuz şükürler olsun ki son zamanlarda hazreti ALLAH’a iman eden
bilim profesörlerimiz arttı, imanlı
vekillerden kurulu devlet idarecilerimiz onlara sahip
çıkıyor gerekli yerlerde görev
alıyorlar.
Bilim nedir? bilim kendinin
nasıl yaratıldığını bilmektir. Kendinin nasıl
yaratıldığını bilen de, ölüme mahkum olan vücudunun ilk yaratan
tarafından tekrar yaratılacağını bilmesidir
kalpten iman etmesidir hakiki ilim budur. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize kalpten iman nasip etsin
inşaALLAH.
ALLAH Kime Nur Vermemişse. Onun Nuru Yoktur. (Nur- 40)
ALLAH Kime Nur Vermemişse.
Onun Nuru Yoktur. (Nur- 40)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "ALLAH kime nur
vermemişse, onun nuru yoktur. "buyuruyor.(Nur-40)
Hazreti ALLAH’ın yarattığı
kulları arasında nurlu olanlar, nursuz olanlar var demektir ki ilâhi emirleri duymak isteyenler ve duymak
istemeyenler var. Yatsı namazını kıldık
camiden çıktık tanıştığımız bir kaç arkadaşa gelin
çaylar bizden hem çay içelim hem sohbet
edelim dedik. Çaylar geldi sohbet başladı
arkadaşımızın biri arıcılık yapıyor bir konu açtı ki bir türlü bitmiyor derken diğer bir arkadaş inşaatçı o da
inşaat konularını bir türlü bitiremiyordu biz
de bir türlü dini sohbet açamıyorduk nihayet söze girdik hadisi
şerif okuduk ayeti kerime okuduk kalpler
nurlandı sohbet koyulaştı masamızdaki arkadaşlar pürdikkat bizi
dinlerken bazıları da bize yaklaşıyor biraz
dinliyor hemen uzaklaşıyor adeta sohbetten rahatsız oluyorlar
siyaset konuşanların masalarına gidiyorlardı. kendi kendime düşündüm bizim masada
hazreti ALLAH’ın ve resulünün muhabbeti var nur var. nurlu insanları çekiyor geliyorlar. Diğer masada dedikodu var gıybet var, nursuzları çekiyor öyle
değerlendirdik öyle gibi değil mi? Nur nuru
çekiyor, nar da narı çekiyor hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi nur
verdiği kullardan eylesin inşaALLAH.
ALLAH Şüphesiz Hepinizi Görüp Gözetmektedir.(Nisa-1)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Best%20Islamic%20Wallpapers%2030.jpg"> Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "ALLAH şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir."
(Nisa-1 ) buyuruyor ve bütün insanlığa duyuruyor. Bu ilâhi emri bütün insanlar duysa ve iman etse dünyada zulüm
diye bir kötülük kalmaz insanlar birbirine
iyilikten başka bir harekette bulunmazlar. Dünya hayatı cennet hayatına döner bütün insanlar huzurlu
hayat yaşarlar. Bir de şu var ki duymak başka
inanmak başka. Hazreti ALLAH’a iman etmek
inanana büyük bir lütuftur ahirete döndüğünde sahibinin
karşısına mahcup olmadan çıkacaktır
hastalığın ve ölümün olmadığı bir hayata adım atacaktır. Kendisinin
hazreti ALLAH tarafından takip edilip gözetildiğini bildiği için
kimseye zulmetmemiş halk tarafından sevilmiş Hakk da ondan razı
olmuş şerefli bir ömür geçirmiştir.
Kendisini hazreti ALLAH’ın gözetlediğine inanan bir insan çok
mutludur sıkıntılı anında sığınacağı sonsuz kudret sahibi ALLAH’ı vardır onun derdine derman olacaktır bu
duygu bile huzura kavuşmasına yeterlidir. İyisiyle kötüsüyle çarçabuk geçecek bir dünya hayatının
değeri ölümsüz ahiret hayatı karşısında sıfırdır elinde olana çok sevinmez elinden çıkana da çok üzülmez hepsi
geçici ve biticidir çünkü!
Çocukluğumuzun
geçtiği beldede ali ağa diye bir zengin yaşıyordu körüklü çizme
giyer at üstünde gezerdi. astığı astık
kestiği kestik biriydi . Yıllar geçmiş
köyümüze gitmiştim kahvede çay içiyorduk yaşlı biri sandalyesini
çekti yanımıza oturdu. Pejmürde bir hali
vardı sigara alacak parası yokmuş bizden sigara parası
istemişti. Kim olduğunu sorduğumda bir
zamanların eskiden köy ağası olan ali ağa olduğunu öğrendim işte acı
son. Yani neydim ne olacağım diyerek bizi
gözetleyen bir hazreti ALLAH olduğunu unutmamamız lâzımdır gerisi
boş.
Yapacağımız en önemli şey her
teşebbüsümüzde hazreti ALLAH’ın rızasını gözetmek O'nun bizi her an
görüp gözetlediğine kalpten iman
etmektir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/3407588_orig.jpg"> ALLAH Onları Sever, Onlar Da
ALLAH’ı Sever
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "ALLAH onları sever, onlar
da ALLAH’ı sever. "( Mâide:
54 )
Ayeti
kerimeye dikkat edersek, ALLAH onları sever sözünden
sonra onlar da ALLAH’ı sever sözü
geçiyor. Aklımıza şu geliyor bizim hazreti
ALLAH’ı sevebilmemiz için hazreti ALLAH’ın bizi sevmesi lâzım çünkü ALLAH onları sever sözü ilk önce
zikrediliyor.
Demek oluyor ki biz
yapacağımız ibadetlerle kendimizi sevdirirsek
hazreti ALLAH bizi sever o sevgi kalbimize
dolar biz de hazreti ALLAH’ı severiz. İnsan
korku içindedir kendine neyin ne zaman geleceğini bilmez
yangınlar, zelzeleler, trafik kazaları, çeşit
çeşit hastalıklar bizleri bu tehlikelerden koruyacak yegâne kudret hazreti ALLAHtır.
Bizler bu tehlikelerden hazreti ALLAH’a sığınmaya
başladığımızda O'nun bizi koruduğuna şahit
olduğumuzda hazreti ALLAH’a sevgi ve muhabbetimiz
çoğalır itimadımız artar zaman gelir kalpten
iman hasıl olur.
Başka bir deyimle
açıklamak gerekirse, hazreti ALLAH ile bağ kurmanın
yolu O'na sığınmaktan geçer O'na sığınan kişi
O'na inandığını ispatlamış olur hazreti ALLAH
da zatına iman edip sığınanları sever sığınan da bu vesile
ile Hazreti ALLAH’ın sevgisine kavuşur dünya
ve ahiret selâmetine nail olur. Hazreti ALLAH
(c.c) cümlemizi sevdiği kullarından olmamızı nasip etsin
inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/dunyadunya.jpg"> BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.. Varlığının başlangıcı ve sonu olmayan zatında ve sıfatlarında
eşi ve benzeri bulunmayan kainatın HALIKI alemlerin RABBİ dilek
makamının en yücesi merhametlilerin en merhametlisi olan ALLAH’Ü zül
celal vel kemal hazretlerine onun sevdiği ve beğendiği şekilde
bitmez tükenmez şekilde hamdü senalar olsun .
ALLAH’Ü Teâlanın yüce resulü ve
biricik habibi dünyada en büyük rehberimiz en güzel numunemiz
peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize, onun
diğer peygamber kardeşlerine hepsinin ali ashabı kiramına ihsan
duygusu ile kıyamete kadar onlara tabi olup izinden gidenlere sonsuz
hamdü senalar olsun. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA
MUHAMMEDİN VE ALİHİ VE SAHBİHİ ECMAİN.
Ey,
Yüceliğinin sonu olmayan, görünen ve görünmeyen nimetleri ile
kullarını doyuran, eşi ve benzeri bulunmayan, Ehad, Samed, zahir ve
batin olan ALLAH’IM nasihatlarıma zatı alinin mübarek ismi şerifin
ile başlıyorum.
Ey , sonsuz kudret
sahibi olan ALLAH’IM ayeti kerimende buyurduğun gibi biz aciz
kulların zatı alinizden hiç bir şeyi gizleyemeyiz çünkü siz
kalplerin özünü biliyorsunuz bizleri ve bütün mevcudatı var eden
sizsiniz yarattığınız kulların ne düşündüklerini ancak siz
bilirsiniz.
Ey
bizim yüce Rabbimiz bizim de niyetimizi biliyorsunuz bize duyurduğunuz hakikatleri kitaba dökmek,
evlatlarıma ve torunlarıma miras bırakmak istiyorum. Ayeti kerimenizde buyuruyorsunuz ki: "VETTEKULLAHE VEYEKÜMULLAH" . Takva sahibi olursanız öğretmeniniz ALLAH olur.
Bizde sizden bize yardımcı olmanızı istirham
ediyoruz . yazdıracağınızı ümit ettiğim bu hatırayı yüce katında
makbul kabul eyle ki, ahiret hayatımda faydasını
göreyim.
Kibir
ve gururdan zatı aline sığınıyorum bizi şeytan ve nefsin şerrinden
muhafaza et. Aklım ruhum bedenim zatı alinin
eserleri , kendime ait hiç bir şeye sahip değilim . Bizlere ikram ettiğiniz bütün nimetlere sonsuz hamdü senalar
olsun .
Vel hamdü lillahi
rabbilalemin.. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA MUHAMMED
.
Ey ebedi diri ve sonsuz kudret sahibi olan yüce ALLAH’IMIZ
bizi kendi akıl ve irademize değil, zatı celilinizin irade ve
idarenize bağlayın ve çözmeyin sizin yüce zatı şerifinizin
kontrolünde bulundurun sevdiklerinizi bize sevdirin sevmediklerinizi
ise sevdirmeyin ki, biz doğru yolunuzu rahatça
bulabilelim.
Eğer bizi kendi nefsimize bırakırsanız siz beğeniyorsunuz
zannederek sizin beğenmediğiniz bir yola gideriz de kaybedenlerden
oluruz ve ahirette eli boş kalırız.
Ya ilahi, bizi o duruma
düşmekten muhafaza edin bizi hıfzı himaye edin. Zatınıza
sığınıyoruz.
Yüce rabbimiz gözlerimiz gaflet perdesi ile kapalı gerçekleri
tam olarak göremez aklımız ise nefsimizin tesirinde kalmış
yanılabilir onun için kendimize güvenmiyoruz size sığınıyoruz tek
güvencemiz sizsiniz .
Ey yüce ALLAH’IMIZ bize öyle bir nur verin ki, o nur ile
önümüz aydınlansın görmeyen gözümüz görsün duymayan kulağımız duysun
aklımız ise en doğru olanı bilebilsin. Sevdiklerinin hürmetine dualarımızı kabul edin
amin..
Ey bu
nasihatleri okuyan , kesinlikle inan ki insan doğru yolu ancak
ALLAH’ın yardımı ile bulur eğer ALLAH’a sığınmaz kendine güvenirse
şeytanın kurduğu bir tuzağa düşmekten kurtulamaz hem dünya hayatını
hem ahiret hayatını perişan eder.
İnsan namuslu ve şerefli
yaşamak istiyor ise nefsinin idaresini kontrolü altına alması lazım
bu imkana ise ancak Hz. ALLAH’ın yardımı ile kavuşabilir.
Kalpteniman Yusuf
Kutan "> kalpteniman yusuf
kutan.
ALLAH Şöyle Buyurdu; Bu Sadıkların Sadâkatlarının Fayda Vereceği Gündür.
ALLAH Şöyle
Buyurdu; Bu Sadıkların Sadâkatlarının Fayda Vereceği
Gündür.
ESTAİZÜBİLLAH; ALLAH şöyle
buyurdu: "Bu sâdıkların
sadâkatlerinin fayda vereceği gündür. Onlar
için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır, orada ebedi kalacaklardır."(
Mâide-119
)
Buyurun kardeşler hazreti ALLAH’ın
rahmet sofrasına ebedi hayat nimetlerinin kaynağı olan cennete
bizi yaratan davet ediyor.
Dikkat edin bu
ne büyük lütuf ki yaratan yarattığı kullarını ne
kadar seviyor bizlere ne kadar önem veriyor
sadık kul olun buyuruyor sadakat gösterin bu
nimetlerime kavuşun buyuruyor.
Çok
zor mu, hiç de zor değil kâinatın sahibini bulmak O'na iman edip
bağlı kalmak imanımızda sadık kalmak O'nun
emrettiği gibi yaşamak yeterli.
Bu halde
yaşayan ve ahirete göçen kişi dünya hayatında huzur cenneti yaşadığı
gibi ahiret hayatında da ebedi cennet
nimetlerine kavuşur bunda şüphe yok O vadediyor
çünkü. Ne mutlu hazreti ALLAH’a inananlara ve
O'na sadık kalıp sadakat gösterenlere. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize Zatı Alisine sadakat
gösterenlerden olmamızı nasip etsin inşaALLAH. Amin velhamdülillâhi Rabbil Alemin.
ALLAH’a İtaat Edin, Resulüne İtaat Edin, Sizden Olan Emir
Sahiplerine De.! Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "ALLAH’a itaat edin, Resulüne itaat edin, Sizden
olan emir sahiplerine de." (Nisa-59)
Hazreti ALLAH (c.c) en başta
zatı Alisine. sonra Peygamberine, devamında da Hazreti kurana, hazreti Peygambere inanan emir sahiplerine
itaati emrediyor. Devlet idarecilerinin
seçiminde ne kadar dikkat etmemizin lüzumu meydana
çıkıyor.
Hazreti ALLAH (c.c) sizden olan
emir sahiplerine itaat edin buyurduğuna göre kalbinde ALLAH
sevgisi peygamber sevgisi olan idarecileri
seçmemiz gerekiyor onları da hazreti ALLAH (c.c) başımıza getirdi elhamdülillâh.
Geçmiş yıllarda ne din düşmanı idareciler gördük ne
mason bozuntusu yöneticiler
gördük. Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun
o sapık fikirli idarecilerin defterlerini dürdü arşivlere kaldırdı bundan sonra da o fikirde olanlar
devletimizin başına gelemeyecek inşaALLAH
halkımız uyandı artık onların oyunlarına gelmiyecekler çünkü hazreti
ALLAH (c.c) O'nun Dinine sahip çıkan devlet
idarecilerini başımıza getirdi onları
destekliyor.
Her ne kadar hıristiyan
alemiyle bir olan içerideki din düşmanları kösteklemeye çalışsalar
da hükmü yoktur Devletimizin önü açıktır
Avrupa birliğine de hiç ihtiyacımız yok hıristiyan topluluğuna
girmemizi hazreti ALLAH istemiyor fakat her nedense devlet
başkanlarımızın bu meselede zaafları var. Fakat hamd olsun uyanıyorlar. Hazreti
ALLAH (c.c) bundan sonraki yıllarımızda da her zaman Devletimizin
başına hayırlı kalbi imanlı idareciler getirsin inşaALLAH derken
yine secim arefesindeyiz.
Yine de dikkatli olmak lazim
insanlarin nankörleri de var onlari da hazreti Allah uyandirir
insaAllah. bize düsen cok calismak gaflete
düsmemek hak ve hakikati duyurmak gerisi hazreti Allaha kalmis
kalpler O`nun kudretinde O istedigi yöne döndürür hayirli olur
insaAllah. Baki selam...
ALLAH
Öleceklerin Ölümleri Anında, Ölmeyeceklerin De Uykuları Anında
Ruhlarını Alır...
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde! "ALLAH öleceklerin ölümleri anında,
ölmeyeceklerin de uykuları anında ruhlarını alır. Ölmelerine
hükmettikleri kimselerin ruhlarını yanında tutar, Diğerlerini
belli bir süreye kadar bedenlerine gönderir. Şüphesiz ki bunda
düşünen kimseler için ayetler (ibretler) vardır." (Zümer-46)
Kaderimiz hazreti ALLAH’ın takdirinde O nasıl isterse
öyle yapar bize düşen hazırlıklı olmak yatağımıza yatarken imanla
yatmak. uyanırken de imanla uyanmak gerisi O'na kalmış
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize imanla göçmemizi nasip etsin
inşaALLAH AMİN.
Hz. ALLAH Celle ve Celalühü üç şekilde
konuştuğunu haber veriyor.
Ayeti
kerimede: "ALLAH’ın bir insanla
konuşması mümkün değildir. Ancak, Vahiy
yoluyla. Veya perde
arkasından. Yahut bir elçi gönderip izniyle
dilediğini ona vahyeder. O yücedir hikmet
sahibidir." (Şura -51)
Vahiy malumdur, peygamberlere
verilen ilahi kelimelerdir. Muhtelif
şekilleri vardır. Perde arkasından ise,
ALLAH’u Teâla dilediği kulunun kalbine dilediği
zaman perde arkasından nurunu
akıtır. Bütün hakikatleri
bildirir. Dilediğine harfsiz hurufatsız ilham
eder. Çok ince bir sır, görünüşte o
konuşuyor. Fakat ALLAH’u Teâlanın onu
konuşturduğunu kimse bilmiyor. Bu sırları ise
hazreti Allah dilediği kullarına duyurur. Hazreti. Allah cümlemizin kalp kulağımızı açsın gizli sırları
duyursun inşaAllah.. Ömer Öngüt
Efendi.. Tasavvufun aslı,(sahife
104) ">
And Olsun Ki, Biz Kuranı Anlaşılıp Öğüt Alınması İçin Kolaylaştırdık Öğüt Alan Yok mudur ? (Kamer-32)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/cda0ab5b092f.jpg"> "And Olsun Ki, Biz Kuranı
Anlaşılıp Öğüt Alınması İçin Kolaylaştırdık Öğüt Alan Yok mudur ?"
(Kamer-32)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde
! "And olsun ki, Biz kuranı anlaşılıp
öğüt alınması için kolaylaştırdık öğüt alan
yok mudur?" (Kamer-32)
Öğüt alanlar dünyanın bir rüya alemi olduğunu bilen ahirete
hazırlık yapanlardır. Hazreti ALLAH’a kalpten iman eden O'nun emirlerine sımsıkı
bağlanan bir insana ne mutlu, o halde olan
gündüzünü gecesini rahat geçirir gönlüne huzur
dolar. başkası nefsine şeytana ibadet
yaparken, o kendisini yoktan var edene ibadet
yapmaktadır. Her aynaya baktığında kırışan
cildinden, dökülen saçlarından beyaza dönen sakalından ibret
alarak onu biraz daha sahibine
yaklaştırdığını bir gün gelecek O'na kavuşacağını
inanmamıştır. İşte bu kullar kurana iman
etmiş öğüt almış insanlardır.
Hazreti
ALLAH (c.c) diğer bir Ayeti kerimesinde! "Bırak onları kendilerine yad edilen günlerine kavuşuncaya
kadar oynayıp dursunlar "(Zuhruf-83)
Hazreti ALLAH (c.c) öğüt almayan
o gibi kulları kendi hallerine bırakmış tevbe ederlerse ne alâ aksi
halde cehenneme namzettirler. Hazreti ALLAH
(c.c) gönderdiği kuranı kerimi anlayıp öğüt alanlardan olmamızı
rızasına kavuşanlardan olmamızı hem bize hem de sevdiklerimize hem
de cümle mümin kardeşlerimize nasip etsin inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Aramızdaki beyinsizlerin
yaptığı kötülükler yüzünden bizi helâk edermisin ALLAH’ım."(Araf-155)
Yukarıda geçen ayeti
kerime hazreti Musa Aleyhisselâmın tur dağına çıktığı
zaman Harun Aleyhisselâma emanet ettiği
kavminin Samiriye uyup altın buzağıya tapmaları yüzünden Hazreti Musa Aleyhisselâmın hazreti ALLAH’a sığınma
niyazıdır.
O zaman altından buzağının
etrafında dönüp ona ilâh gibi tapanlar hazreti Musa
aleyhisselâmı çileden çıkarmışlar o öfkeyle
Harun aleyhisselâmı hırpalamasına sebep olmuşlardır.
Bu zaman da himmet geceleri
tertipleyerek halktan topladığı paraları bankalar açarak
çoğaltan güzel dinimizi ve hazreti ALLAH’ı
alet ederek kendini altın buzağıya döndüren fetonun
yüzünden bizi helâk eder misin ALLAH’ım diye
dua etmemiz gerek mi diye düşünüyoruz.
Ona inanan ona güvenenler onu altın buzağı gibi görenler
hepsi helâk oldular görerek yaşıyoruz. Fakat
biz yine de onlara dokunan ateşin bizlere ve onu tanımadan ona biat
edenlere dokunmaması için hazreti ALLAH’a
gece gündüz yalvarmalıyız.
Bu adam şeriat
düzeni getireceğim diye mi halkı etrafına topladı
kandırdı. Çünkü hazreti ALLAH’a inanan birçok
ferdin kalbinde ALLAH ve resulünün ilâhi düzeni yatar bu zamana ters
gelse de o düzenin iyi olduğunu hayal eder. Acaba feto da kendine bağladığı saf müminleri bu zaaflarından
mı vurdu.
İşid son örneklerden biridir
islâm devleti kurmak için ortaya çıktılar dünyada yaşayan
müslümanlara ve dinimize büyük zarar verdiler. İslâm dinimizi barbar olarak dünyaya tanıttılar şimdi ise
hazreti ALLAH (c.c) onlara tanıdığı süreyi
kesti cezalarını kesmeye başladı. Anlatmaya
çalıştığımız konular tahmini düşüncelerdir doğrusunu hazreti ALLAH
bilir.
Yalnız altın buzağı kılığına giren
fetonun peşinde olanlara şeriat hayaline kapılıp kendini helâk
edenlere sormak istiyoruz, Devletimiz
kalkınırken, yeni camiler açılırken. ezanlar okunurken, altın buzağı
fetonun uzun adam dediği sayın reisi
cumhurumuz mecliste Ayet ve hadis okurken hangi akla hizmet ettiniz
de darbe yapmaya yeltendiniz hiç mi hazreti
ALLAH’tan korkmadınız işte bu beyinsizlikleriniz
yüzünden helâk oldunuz.
Ey yüceler yücesi ALLAH’ımız! Devletimizi milletimizi başta
fetonun,deaşın. PKK’nın , ve bildiğimiz
bilmediğimiz bütün iç ve dış düşmanlardan ve önümüzdeki secimlere
türlü entrikalarla hazirlanan siyahsetcilerin tehlikesinden
Devletimizi ve cümlemizi muhafaza et Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/bAg-O6bnVC7WeDVB47oZEACbA1XYBGI4e7415vH9R9YUEE8udxE2" width=450 height=250> Ateist oldum diyene cevap
Evlât; Aslında sen ateist olmamışsın Hz. ALLAH’a
inanıyorsun bu yazdığın mesajdan belli
oluyor. HZ. ALLAH’tan işaret beklemekle Ona
itimat etmediğini göstermiş oluyorsun.
Birde şöyle demiş oluyorsun, bana işaret göster ki sana
inanayım sana ibadet yapayım. Sanki Hz. ALLAH senin inanmana Ona ibadet yapmana haşa
muhtaçtır.
Bu
halinle Ondan işaret beklemekle belki de Hz. ALLAH’ı
kendinden nefret ettiriyorsun çünkü bilmeden
Hz. ALLAH’ı haşa kendine muhtaç addetmiş
oluyorsun. O yüceler yücesi ki, Onun hiçbir
şeye ihtiyacı yoktur biz yaratılmış kulların
Ona ihtiyaçları vardır.
İşarete
gelince: Temiz bir kalp, halis niyet, her
emrine riayet hem Hz. ALLAH’ın emirlerine hem
Resulullah (s.a.v) Efendimizin emirlerine sıdkı sadakatle teslim
olmanla beklediğin işareti
alırsın. Kaç yaşındasın bilmiyorum, ben on
yaşımda namaza başladım kuran kuran kursunu
bitirmiş beş vakit namazı kılıyordum çocuk
aklımla bazen, kılıp duruyoruz ALLAH var diyorlar fakat
nerede hiçbir işaret yok. Bu ALLAH var diyenler kendileri gerçekten Hz. ALLAH’ın
varlığına inanıyorlar mı diye şüpheye
giriyordum böyle düşünmeme rağmen ibadetimi
bırakmıyordum. Dini sohbetleri kaçırmıyordum
böyle bir sohbette içkinin yasak konusu anlatılıyordu sohbet bitti dağılırken elime küçük bir kitap
verdiler. Kitaba göz gezdirirken içkinin
yasak oluşunu açıklayan bir yazı okudum. Şöyle yazıyordu; Vücudu sarhoş eden
içkiler küllühun haramdır , ben o zaman on altı veya on
yedi yaşındaydım ve kesin karar verdim
hayatım boyunca ağzıma içkinin hiç çeşidini koymayacağım.
İşte tam o zamanda düğüne davet edildik düğünde içki serbest
olmamasına rağmen düğün evinin maseninde içki
sofrası kurulmuş benim haberim yoktu rahmetli babam da düğün sahibinin baskısı ile o meclise katılmış benim onu
bulmam lazımdı bana orayı gösterdiler bende
kapıya vurdum içeriye girdim.
Tam babama bir şey soracaktım
ki beni yakaladılar içki masasına oturttular, hadi bakalım koca delikanlı oldun iç bakalım dediler elime
rakı bardağını verdiler ben hayır deyip
masaya koydum onlar yine alıp elime verdiler. Baktılar olmuyor babama söylesene içsin deyince rahmetli ben
karışmam deyince yakamı
bıraktılar.
O
gece köyde kaldık sabah şehre döndük eve geldim kardeşim
hayatımın müjdesini verdi. Anlatırken heyecandan zor konuşuyordu abi akşam rüyamda bizim
eve padişah
kılığında birisi geldi ben benden su istedi bardaklı elimi
iki elinin arasına alarak suyu içti, içtikten
sonra da ben kimim biliyor musun dedi ve, siz "LâilaheillALLAH Muhammederresulullah" diyorsunuz
ya Ben O Muhammedim abine selâmımı söyle
ayrıca siz erkek çocuk
bekliyorsunuz fakat Hz. ALLAH size kız evlâd verecek
diyerek gitmiş.
Kız evlâd konusuna gelince,
Annem hamileydi benden sonra dört kız kardeş
doğurmuştu bu hamileliğinde biz hepimiz erkek
kardeş bekliyorduk. Ve kısa zaman sonra
rahmetli annem bize bir kız kardeş daha doğurdu.
1958 yıllarından bahsediyorum o
zamanlarda doğacak bebeğin cinsiyetinin ne olacağı bilinmiyordu. Nur Peygamberimiz
Muhammed Mustafa (s.a.v) Doğacak bebeğin cinsiyetini
söylemekle rüyanın sahih olduğunu bildirmiş
oldu. İşte 1959 yıllarında ki, askere gitmeme
iki yıl vardı bana gelen Nurun selamı imanıma iman kattı.
Yani ilâhi emirlere sadakat ile sabır ile yaşarsan kalp
misafir haneni şeytandan boşalttığın zaman
"YERE GÖĞE SIĞMADIM MÜMİN KULUMUN
KALBİNE SIĞDIM", kudsi hadisin
sırrına erersin işaretler gelmeye
başlar. Sen sabırla ibadetlerine devam et
fakat işaret bekleme sen Ona teslim ol gözlerini
haramdan dilini yalandan boğazını haram
lokmalardan temiz tut çokça tevbe istiğfar ve zikir yap en
yakın zamanda Nur Peygamberimizden
(s.a.v) Den işaret gelir çünkü Onun bedeni toprakta Ruhu
ise sağlığında olduğu gibi aynen hayattadır
irşadına devam etmektedir. Hz. ALLAH’ın
izniyle ümmetine yardım etmektedir. Selâtı
selamla çok çok meşgul olmanı tavsiye ediyorum. ALLAH’ümme Salli Alâ
Seyyidina Venebiyyina Muhammedin Ve Alâ Ali
Muhammed.
BİR
GÜNLÜK ATEİST FORUM MACERASI Sevgili
arkadaşlar, Bir gün Google' da termodinamikle
ilgili bir konu ararken karşıma bir ateist forum çıktı. Okumaya
başladım yazı oldukça bilimsel bir üslupla
yazılmış kâinatın yaradılışını anlatıyordu. Kendi kendime şu siteye girip şu yazıya bir cevap yazayım
sonra kaydımı silin derim dedim ve siteye
girdim. Sitedeki bilimsel hayali
bilgileri Hz. ALLAH’ı inkâr çareleri şöyle. DOĞAL SEÇİLİM Mevcut
yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin
karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır. Ne kadar
karmaşık olurlarsa olsunlar biyolojik sistemler de aynı fizik
kanunlarına tabidirler. Bilinen doğal
yasaların dışında ve onlarla açıklanamayan, yalnız canlılara özgün
davranış biçimleri ve kanunlar yoktur. Çünkü yalnız cansız dediğimiz
maddeden oluşan canlılar, cansız maddenin uyduğu ve aralarında
termodinamik kanunların da olduğu bütün fizik yasalarına uymak
zorundadırlar. Canlılıkla ilgili her türlü
özellikler bilinen ve kabul edilen olağan fizik ve kimya kanunları
ile açıklanabilirler. Onların arasında madde enerji ilişkilerini
yakından inceleyen termodinamik kanunlar da vardır. Canlılığın temel
olarak kimyasal bir süreç olduğunu biliyoruz. Evrim de temel olarak kimyasal bir süreçtir. Atom ve
moleküller birleşerek giderek karmaşıklaşan bir yapı oluşturuyorlar.
Big Bang sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve ilk atomlar olan
hidrojen, helyum ve az miktarda lityum ve berilyum atomları sentez
edilmişlerdir. Bunlardan yalnız hidrojen
atomu basınç ve ısı altında başka elementlere dönüşebilir. Evrende
mevcut her türlü maddenin varlık nedeni hidrojendir. Hidrojen
olmasaydı, hiçbiri olmazdı. Hücre de diğer
bütün canlıların ortaya çıktığı ilk düzendir. 4 milyar yıl önce ilk
hücre ortaya çıkmıştır. O hücre zamanla evrilerek değişmiş olsa da,
devam edip durmaktadır. Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası
olması gibi, ilk ilkel hücre de bizim atamızdır… Yazı bu şekilde devam ediyordu. -------------------------------------------------------------------------- Benim bu yazıya verdiğim cevap: Kardeş, Bu yazı tabii ki sitenizin Ateizm düşüncesinin temel
öğelerini işlemektedir. Yazının temel fikri gereğince nasıl olmuşsa
olmuş BİNG-BANG ,büyük patlama vuku bulmuş ( Kesin ispatlanmış bir
durum değildir. !) ve evrene yayılan atomlar, gazlar ve enerji
maddeleşerek yıldızları, galaksileri ,yıldız sistem ve kümelerini
oluşturmuşlar.. Diyorsunuz öylemi?
ARKADAŞ…??? Evrende büyük patlama BİNG-BANG
olmuş diye başlar tüm teorileriniz… Tamam büyük patlama olmuş
olmasına da… Peki patlayan ne…?? Ne patladı..? Anlattıklarınıza göre evrende iki şey vardı, MADDE VE ENERJİ…
EĞER PATLAYAN MADDE İSE: Bu nasıl bir maddedir ki , bir patlamayla evrende milyarlarca
yıldızlar, galaksiler, güneşler oluşuyor. Bu
milyarlarca yıldız ve galaksiler TEK BİR MADDE HALİNDE Mİ İDİ…????
YOK EĞER PATLAYAN ENERJİ İSE: Yani evrende
bir yerlerde bir enerji vardı… Bu enerji tek
başına bağdaş kurmuş oturuyordu.. Yapacak hiç bir iş yok da..
CANI SIKILDI DA. SIKINTIDAN MI PATLADI..???? Neyse OLMUŞTUR DİYELİM…. Bu arada
bizim güneşimizde etrafına 9 gezegenini ve o, 9 gezegenin 70 den
fazla uydularını da alarak oluşmuş…OLUŞMUŞTUR
DİYELİM… Sonra önceleri güneş gibi ,bir ateş
topu olan dünyamız soğumaya başlamış ve etrafında bir kabuk, yeryüzü
oluşmuş. OLUŞTU DİYELİM… Şimdi gelelim yer
yüzü kabuğunun, canlıların yaşayabilmesi için geliştirdiği TESADÜFİ
oluşumlara… Soğuyarak dağların tepelerin
oluştuğu yeryüzüne nereden gelmişse gelmiş, hava dediğimiz atmosfer
oluşmuş, ve %65 azot %17 si oksijen olan gazlar kaplamış
TESADÜFEN..(Yaşam için bu gazlar ve bu oran gerekli).
Sonra bu atmosferin üzeri bir ozon tabakası
ile kaplanmış. Nasıl olmuşsa..! Güneşten gelen ultraviyole ışıkların
engellenmesi ve yeryüzünde yaşamın oluşabilmesi için….!
Sonra dünya güney-kuzey eksenini güneşe
doğru 7 derece eğik duruma getirmiş. Mevsimlerin oluşabilmesi için…
Sonra nereden gelmişse, yığınla hidrojen
atomları gelmiş ve bunların her biri ile yine nereden geldiği meçhul
yığınla gelen oksijen atomlarının ikisi birleşerek Su meydana
getirmiş ve yeryüzünü denizler,okyanuslar,göller,ırmaklar kaplamış…
Evet…Canlıların yaşaması için gerekli bütün
bu oluşumlar TESADÜFEN (!)tamamlandıktan sonra. Sıra geldi ilk
yaşamın ortaya çıkmasına…. Ne diyordunuz
sevgili arkadaşım : Mevcut yapıların en
karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı
tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır. Demek ki günlerden bir gün mesela Akdeniz’in ortasında BİR
ENERJİ (Ne enerjisi ise, bir yıldırım olabilir mi acaba ?) İLE ,BİR
MADDE (Deniz suyudur herhalde ..) karşılıklı TEPKİLEŞMİŞLER (
Tekmeleşmiş de olabilirler mi acaba.?) ve ilk CANLI BİTKİSEL HÜCRE
meydana gelmiş…. Çoğalmışlar,
evrimselleşmişler, yosunlar oluşmuş, sonra bazı yosunlar denizde
sıkılmış, karaya çıkmışlar ve tüm yeryüzünü ormanlar olarak
kaplamışlar…. Sonra yine günlerden bir gün,
denizlerin birinde ENERJİ İLE MADDE tekmeleşmişler. Pardon
tepkileşmişler, ve bir CANLI HAYVAN HÜCRESİ meydana
gelmiş….. Sonra bu hücreler çoğalmış,
evrimleşmiş deniz yıldızı, deniz kestanesi, deniz atı derken. Bir
gün deniz atı ben çok hızlı yüzemiyorum. Hızlı gitmek lazım demiş.
Balık oluvermiş. Hamsi, Palamut derken ,yunus , sonra da balinalar
oluvermiş… Derken yine günlerden bir gün balıklardan birinin canı
sıkılmış ,bıktım bu denizden ben karaya çıkacam.” demiş, Ama karada
ayak lazım. Ne yapsın o balık ta kendine gövdesinden 4 ayak çıkarıp
başlamış karada sürünmeye… Sürüne sürüne,
tek tırnaklılar, çift tırnaklılar. Etoburlar, otoburlar derken ,
atanız maymunlar meydana gelmiş değil mi? Ancak sevgili kardeşim, Hidrojenin
diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre bizim
atamızdır. Demiştiniz….!! Galiba utandınız
atanızın maymun olduğunu söylemeye… ! Yukarıda tüm anlatılanları matematiksel ihtimal veya
olabilirlik hesabı ile sorarsak …Olabildiği var mıdır
?... Mutlaka vardır , ancak olabilirlik
oranını hesaplamaya kalkarsak herhalde
matematikteki rakamlar yetersiz kalır.!! Sorun burada değil.. Esas sorun benim
anlayabilmekte zorlandığım konu: Şu yaratılış
efsanesi…… Kök hücre meselesi… Bir kadının
(Herhangi bir hayvan da olabilir.) Rahminde döllenme oldu. Döllenme
sonrası insan bebeğini yapacak olan KÖK HÜCRELER ki ben onları AMELE
hücreler olarak düşünüyorum .. Ne yapıyor bu
amele hücreler… Önce aralarında gruplara
ayrılıyorlar… Sonra bu gruplara emirler geliyor (Nereden
geliyorsa..?) 1. Grup kendinizi kök hücre
olmaktan çıkarın kemik hücresine dönüşün ve bebeğin iskeletini
yapmaya başlayın.. 2. Grup kendinizi et
hücresine dönüştürün ve kemiklerin etrafını kaplamaya başlayın
3. Grup kendinizi sinir hücresine dönüştürün
ve gövdeyi kaplamaya başlayın.. 4.5.6.7…
Gruplar kendinizi, akciğer,karaciğer,kalp,böbrek.pankreas,mide, göz,
beyin hücrelerine dönüştürün ve bu organları yapmaya başlayın….
Buradaki soru şu: Bu amele kök hücrelerin
bir ZEKASI var mı..?? Yok mu.?? Eğer tek
Hücrenin zekası olamaz dersek… O zaman bu kök hücreler mesela bir
bebeğin gözünü ,götürüp poposuna koyabilirlerdi… Bir kök hücrede
beyin yoktur, Beyin olmayınca ZEKA olması da mümkün değil…???
Peki beyni ve zekası olmayan o kök hücreler,
nasıl yapıyorlar o MUHTEŞEM BEBEK VÜCUDUNU ? CEVAP VEREBİLİR MİSİNİZ.? VEREMEZSİNİZ: Çünkü Kâinatın
yaratıcısını bulamamış aklınızı şeytana
teslim etmişsiniz. Hz. ALLAH (c.c) ise
verdiği mesajında: "EY
İnsanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten
şüphede iseniz gerçek şu ki. Biz sizi
topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten
yarattık. Kİ, size Kudret ve hikmetimizi
açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir
süreye kadar rahimlerde durdururuz. Sonra
sizi bir bebek olarak çıkarırız. Daha sonra
da güçlü kuvvetli bir çağa eriştiririz. Sizden kimine ölüm gelir çatar, kiminiz ömrünün en kötü
çağına yaşlılık devresine ulaştırılır bilirken bir şey bilmez
olur. Yeryüzünü kurumuş ölmüş görürsünüz,
Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz
zaman harekete geçer kabarır ve her çeşit bitkiden çift çift
yetişir. Bu böyledir muhakkak ki ALLAH tek
gerçektir. Ölüleri O diriltiyor Onun gücü her
şeye yeter.(Hacc-5,6) SadakALLAH’ül Azim.
Ey
ateist; Kendinin neslini maymun Kabul
edeceğine, ömrünün sonunda yokluğu seçeceğine, hiç bir şey yok iken
kendisinin var olduğunu, yarattığı mucize
eserleri ile varlığını ispatlayan, devamlı
öldüren dirilten Hz. ALLAH’ü Zülcelâl iman etsen inansan senin için
daha hayırlı olmaz mı?
Herkesin kusurlarını araştıran, kendinden başka kimseyi beğenmeyen, Herkesi cahil kendini akıllı bilen, biriyle muhabbet ediyordum.
Çok huzursuzdu. Huyunu bildiğim için onunla hiç bir meseleyi
tartışmıyordum. Yaşı altmışın
üstündeydi. Hiç bir konuda tenkide açık
değildi. Her konuda hep o
haklıydı.
Onun
gıcığına gidecek hiç bir konu açmıyordum. Çünkü tansiyonu yüksek bir tanıdıktı.
Bir gün dayanamadım ona sıhhati
açısından faydam olur düşüncesi ile, seni
sinirlendirecek ortamlardan uzak dur tansiyonun yüksek kan basıncı artar gözlerin kararır düşer
başını sert bir yere vurursun hastahanelik
olursun deyince tansiyonu yükseldi ve bana,
ne yani beni cahil mi zannettin o kadar aklımız yok mu
dedi. Fazla uzatmadan yanından
ayrıldım.
Kısa
zaman sonra nasıl olduğunu kendisi de bilmiyor birileri ile
tartışmış tartıştığı kişi de onu haksız
çıkarınca öfkelenmiş gözleri kararınca aniden yere düşüyor bileği kırılıyor.
Geçmiş olsuna gittim bileği
alçıda yatıyordu. Bana şöyle dedi, ah biraz
sabırlı olabilsen fakat elimde değil.
Kendi kendime düşündüm ALLAH
korumuş ya başının üstüne düşseydi?
Hz. ALLAH (c.c) öfkeyi
yaratmış, sabrı da yaratmış. Nefreti
yaratmış, sevgiyi de yaratmış. Bazı
insanların nefsi vücudunda hakim olduğu için kendinden başkasını beğenmezler. Bu
benlik onları bir zaman sonra tansiyon hastası
yapıyor.
Hâlbuki alçak gönüllü olsa herkesi hoş görse kimseye tepeden
bakmasa. Herkesi hoş görünce şeytana fırsat
çıkmaz nefsi azmaz kimseyi kıskanmaz her anı
huzurlu geçer.
Kardeşlerim evlatlarım, sabah oldu yataktan kalktınız
gözleriniz görüyor, başınız dönmüyor,
kulaklarınız duyuyor, ayaklarınız yürüyor, ağzınız
konuşuyor, elleriniz tutuyorsa, secdeye
kapanın Rabbinize nimetlerinden dolayı canı gönülden
şükredin.
Çünkü
O' şükrederseniz nimetlerimi arttırırım buyuruyor...
Bu üzgün dedeniz yetmişi
doldurduk Hz. ALLAH’ın izniyle. yakın zamanda
vücudumuzun durumunu öğrenmek için doktor
kontrolünden geçtim iç organlarımızın hepsi
sağlıklı çıktı. Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler
olsun. Sebebi Hz. ALLAH’ın yarattığı
kullarını sevdim kendimi kimseden üstün görmedim. Herkesin iyiliğine koştum. Daha genç
yaşımda yanlışta gördüğüm kişileri doğru yola Hz. ALLAH’ın ve
peygamberinin yoluna davet ettim fakat
kırmadan incitmeden Hz. ALLAH ömür verirse devam edecek inşaALLAH.
Ayeti Kerimede: Biz Lokmana ALLAH’a Şükretmesi İçin Hikmet Verdik.(Lokman-12)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam13.gif"> "Ayeti Kerimede: Biz Lokmana
ALLAH’a Şükretmesi İçin Hikmet Verdik."(Lokman-12)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Andolsun ki, (yemin
olsun ki) Biz lokmana ALLAH’a şükretmesi için hikmet verdik. "(Lokman-12) Buyurduğuna göre dilinde şükür olan
hikmet sahibidir. Daha açıkçası her nimetin
hazreti ALLAH’tan geldiğine imanı vardır ki şükrediyordur.
Hikmet saygı dolu bir ALLAH korkusudur. Çünkü ALLAH korkusu hikmetin başıdır. Kısacası hikmet hakkı bilmektir. Her
şeyi bilip de ALLAH’ı bilmeyen hikmet sahibi olamaz. Çünkü o kişi en yüce ve en üstün olan ALLAH’ü Tealâyı
tanımamıştır.
Yegâne hikmet sahibi tek bir olan hazreti
ALLAHtır. Hikmetinin yüceliği yarattığı her
varlığının üzerinde yıldız gibi parlamaktadır. Hazreti ALLAH’ın her emir ve yasağı biz kullarına
hikmetidir. Hiç bir emir ve yasağı hikmetsiz
ve faydasız değildir. Diğer bir Ayeti
kerimesinde: "ELİF LÂM RA Bunlar
hikmet dolu Kitabın Ayetleridir."(Yunus-1) Kim ki Hz. ALLAH’a iman eder kurana
sarılır o kişi hikmet sahibidir. Hazreti
ALLAH (c.c) cümlemizi hikmet sahibi olan kullarından eylesin
Amin.
AKLINI KULLANAMAYAN TASAVVUF KARŞITLARI VE RAMAZAN KOYUNCU !!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/gul2.bmp" width=450 height=336> RAMAZAN KOYUNCU VE KONUŞTURDUĞU TASAVVUF
KARŞITLARI ! Her zaman olduğu gibi Tasavvuf
yolunun nefsi kırık ahirete dünyadan daha çok değer vermiş
yolcularının gıybetini yapan guruplar
olagelmiştir. Son yıllarda ise bu çalışmalar
yapılmakta Hazreti ALLAH'ın veli kulları alaya alınmakta kendilerini
akıllı, dervişleri akılsız gören hazreti ALLAH'a savaş açan bir
gurup türemiştir. Geçen gün bu gurubun başını
çektiği kanala rastladım ve dinledim,. Yayın tarihi (28 mart 2018 ) Bunlar akıllarını kullanarak tasavvuf ehlini şirkten
kurtarmak istiyorlar fakat kendilerinin şirkte
olduklarının farkına varamamışlar. Neden
derseniz? Hazreti ALLAH'ın iki olduğunu peygamberin de iki
olduğunu söylüyorlar. Ayrıca islam dinin de
iki olduğunu şirk dini islam dini diye isimlendirmişler her
sohbetlerinde ahirete göçmüş hayatları boyunca Hazreti ALLAH'ın
aşkıyla yaşamış kullarının gıybetini yaparak onların etlerini
yiyorlar.
Oysaki Hazreti ALLAH (c.c)
Ayeti kerimesinde: "KİMİNİZ DE
KİMİNİZİN ARKASINDAN ÇEKİŞTİRİP GIYBETİNİ ETMESİN SİZDEN HERHANGİ BİRİNİZ ÖLÜ KARDEŞİNİZİN ETİNİ YEMEKTEN
HOŞLANIR MI ? TİKSİNDİNİZ DEĞİL
Mİ? O HALDE ALLAHTAN KORKUN."
(Hucurat
12)
Be hey
ramazan koyunlu bey. yanına çağırdığın tasavvuf karşıtı
kişileri konuşturarak ahirette bulunan tasavvuf büyüklerinin eserlerinde kafa karıştıracak konuları
cımbızla çeker gibi çıkararak şiracı ile bozacı misali biriniz
soruyor biriniz tasdik ediyorsunuz şeytanca gülerek o mübarek
velilerle gavs gavs deyip dalga geçiyorsunuz siz ve sizin gibi
olanlar bu hakaretlerin gıybetlerin hesabını mutlaka
vereceksiniz.
Dilinize dolamışsınız
tasavvufçular akıllarını kullanmıyorlar diyorsunuz bunu nasıl
anlıyorsunuz . Akıllı ona derim ki her
hayırlı işe hayır diyen nefsi terbiye eder ve Hazreti ALLAH ile
muhabbet kurar. Akılsız ona deriz ki nefsin
terbiyesini yapmaz ruhunu hapseder nefsinin her dediğini
yapar. Ne yapar şeytanın düşman olduğu hakk
dostlarına savaş açar şeytanın değirmenine su taşır nefs
budur.
Dervişler akıllarını bazı yerde
kullanamazlar. 1- Hazreti ALLAH'ın
zikriyle mest olduğu zaman. 2-Kalbine nurlar
dolduğu zaman. İşte o manevi sarhoşluk anında
dervişlerin aklı durur fakat bu hali yaşamayana neyi
anlatabilirsin kör pazarında ayna satmaya
benzer.
Ey ramazan koyuncu
bey, Bu yaptığınız çamur atma karalama gıybet
çalışmalarının cezasını mutlaka çekeceksiniz. çok yakın zamanda velileri şeyhleri devamlı gündem yapan
onlara hakaret eden birisi vardı acılar içinde kıvrana kıvrana öldü
şimdi ise ahirette hesabını veriyor sizin de akıbetiniz böyle
olmasın. Dikkat edin ölümün ne zaman vaki olacağı belli
değil.
Nerede bir tasavvuf düşmanı varsa
onu davet ediyor şiracı ile bozacı gibi biriniz soruyor
diğeriniz tasdik ediyorsunuz her nedense
tasavvuf alimlerini davet etmiyor konuşturmuyorsunuz
. Neden tasavvuf alimlerinin hikmetli
sözlerinden bahsetmiyorsunuz.? Sizin gibi
nefsi azgın şan şöhret peşinde koşanlar da sizi pohpohluyor nefsiniz
dörtköşe oluyor.
Olsun bakalım ahirete
gittiğiniz zaman tarikattan kopardığınız kişiler yakanıza yapışıp
size sen bize tarikatçıların ALLAH'ı
başka peygamberi başka demiştin dininiz başka demiştin baksana
bizim tehvid çektiğimiz tek bir
ALLAH’mış peygamberimiz salatı selam getirdiğimiz aynı peygambermiş
siz ise selatı selama da karşıydınız ALLAH senin cezanı versin deyip
hazreti ALLAH'a şikayet edecekler, ALLAHualem
sonunu böyle görünüyoruz. Yalnız tevbe kapısı
açık derhal tevbe edin kurtulun içimizden geldi ki siz bu yazıyı
okurken şeytanca gülüyorsunuz inşaALLAH yanılıyorumdur bizden bu
kadar....
20.30 ALLAH RIZASINI ARAYAN KULLARINI KURTULUŞ YOLLARINA ERİŞTİRİR,VE ONLARI İZNİ İLE KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARIR DOSDOĞRU BİR YOLA İLETİR. Maide-16.
ALLAH RIZASINI ARAYAN KULLARINI KURTULUŞ YOLLARINA ERİŞTİRİR,VE ONLARI İZNİ İLE KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARIR DOSDOĞRU BİR YOLA İLETİR. Maide-16.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Light-the-night-sky.jpg" width=400 height=300> 15 8 2018 Biz halk olarak bütün benliğimizle Hazreti ALLAH'ın rızasında
olursak birlik ve beraberlik içinde yaşarsak
o bizi her zaman karanlıklardan aydınlık
günlere ulaştırır yeter ki biz bölücülük yapmayalım. Biz fitnelere kapılmaz devletimize sahip çıkarsak Hazreti
ALLAH bizimledir bölücülük yapanların zararı
bize dokunmaz ancak kendileri zarar görürler. Zafer yakındır fitne çıkaranlar mağlup olacaklardır
inşaALLAH..
ALLAH SİZİ ANALARINIZIN KARNINDAN KENDİNİZ HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORKEN ÇIKARDI ŞÜKREDESİNİZ DİYE DE KULAKLAR GÖZLER GÖNÜLLER VERDİ. (Nahl 78)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/bebek-gelisimi-300x227.jpg"> Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde!
ALLAH
sizi analarınızın karnından kendiniz hiç bir şey bilmiyorken
çıkardı.
Şükredersiniz diye de kulaklar gözler gönüller
verdi. (Nahl:
78)
O bize bizim ilk
yaratılışımızı hatırlatıyor ve hakikatleri duyuruyor.
Duymak için
kulaklar vermiş fakat bir kulağından girip diğer kulağından
çıkması için
değil, kulağın ile aklını birleştirmen için vermiş aklına sabitle
ki
beyninde izi
çıksın unutmayasın.
Hele ibret
nazarı ile bakabilsen sudan kan pıhtısı. kan pıhtısından et
parçası.
Et parçasının
kemiklere örülmesi bebek teşekkül ettikten sonra onu yedi kat
ince zarla koruma
altına alması kuranda Hazreti ALLAH o zarlar için yedi karanlık
ibaresini
kullanıyor !!
O zarların
dışarıdan gelebilecek tehlikeleri önlemek için ALLAH tarafından yedi
katlıkundak olarak hazırlamış olduğunu
tıbbi ilim adamları fikir birliği ile kabul etmişlerdir. yedi kat zar ışık
geçirmiyor ısı geçirmiyor dokuz ay on gün bebeği koruyor.
İşte bu
mucizeleri görmek için göz verdim buyuruyor fakat kör bakmayın görerek
bakıneserlerimi görün ve şükredin
buyuruyor. Gören ve şükreden var mı var
tabi .Çocuğumuz olunca onu kucaklıyoruz
eşimize sarılıyoruz ne güzel çocuğumuz oldu deriz daha ileri giderek biz çocuk yaptık deriz Hazreti
ALLAHın eserine sahip çıkarız.
En azından
bebeğimizin dünyaya gelişini ana karnında çekilen filmlere bakarak
kendi
yaratılışımızın
mucizesini görsek de Rabbimizin sonsuz azamet sahibi mükemmel
yaratıcılığını
kafa gözü ile
olduğu kadar kalp gözümüzle de görüp canı gönülden şükretsek.
Bizi sonsuz sanat
eseri olarak yaratan sahibimize sonsuz hamdü senalar olsun sonsuz şükürler
And olsun ki icinde zikriniz (serefiniz) bulunan bir kitap indirdik. halä akil erdiremiyormusunuz. ( Enbiya 10 )
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> Hazreti
ALLAH Celle ve Celalühü Ayeti kerimesinde; And olsun ki içinde zikriniz (şerefiniz) bulunan bir kitap
indirdik halâ akıl erdiremiyor musunuz?
(Enbiya: 10)
Yukarıda gecen sözlerinde Hazreti ALLAH (c.c) bize şereften
bahsediyor yani kuranı kerimin biz kullara kişilik kazandırdığından
bahsediyor. Gerçekten kuranı kerim okuyan ve anlatan kişi gözümüzde ne
kadar değerli görünür değil mi? O değer kişiye kurandan geçiyor.
Bu
değeri kazanır ahirete böyle göçer Hazreti ALLAH'ın huzuruna böyle çıkarsak
ahirette de değerli kullardan oluruz cenneti kazanırız inşaALLAH.
Hadisi
şerifte: Resulullah (s.a.v) Efendimiz: "Kuran
Allahın kulları ile konuştuğu dilidir." buyurmuştur.
Bir insan düşünün devlet başkanı ile konuşmak için bir çok zahmete
katlanır konusunca da ne kadar sevinir şeref duymuştur.
Ya Hazreti
ALLAH ile konuşmanın ne kadar şeref kazanmak olduğunu varın siz kıyas edin
bir tarafta devlet başkanı, bir tarafta kâinatın başkanı. Ayeti kerimede
gecen zikriniz şerefiniz sözleri bizlere bu hususları anlatıyor. Biz de
diyoruz ki kuran Hazreti ALLAH'ı zikirdir Onunla konuşmaktır. Allahın mübarek
ismini zikreden insan da Hazreti ALLAH tarafından
şereflendirilmiştir. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi, Onu zikreden,Ona şükreden
kullarından olmamızı nasip etsin insaAllah. Amin.
Hazreti ALLAH Celle ve Celalühü Ayeti kerimesinde
: "Ailene namaz kılmalarını emret kendin de onda
sebat ile devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz. Sana
rızık veren biziz. Güzel akıbet takva sahiplerinindir." ( Taha-132 )
Bu ayeti kerimede Hazreti
ALLAH’ın namaza ne kadar önem verdiğine şahid oluyoruz.
GÜNDE BEŞ DEFA
RANDEVUMUZ VAR !!
Hazreti ALLAH ile buluşmak için randevularımızı
kaçırmamalıyız aksi takdirde maneviyatımızdan çok şey kaybederiz. Çünkü
namaza ara verdiğimiz takdirde nefsimize fırsat doğar şeytanın
randevularına gitmeye kalkışır biz de engel olamayabiliriz.
Nefsimizi
namaza bağlamalıyız ki Hazreti ALLAH’ın rızasına kavuşabilelim. Hazreti ALLAH
(c.c) cümlemizi zatına olan randevularına koşanlardan eylesin
Amin..
Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde, Bir babanın oğlu için duası,
bir peygamberin ümmeti hakkındaki duası gibi
makbuldür. (İbni Mace)
Dua
eden bir baba ihlaslı ise duası ALLAH katında daha da makbul
olacağı kesindir. Babalar bazı evlâtlara rahmet deposu , bazı evlâtlara da
felâket deposudur ayarı evlâdın elindedir
kalbi kırılmazsa selâmet,kalbi kırılırsa felâket
gelir. Gaz tüpü misali aklımıza geldi, gaz
tüpü sıkışınca gaz kaçırır yanına ateşle yaklaşırsak ateş alır patlar, onun yanına sakin yaklaşır
gazını kesersek patlamayı durdururuz. Bu arada gaz depomuz da
heba olmaz bize zararı dokunmaz. Biz de ondan istifade
etmeye devam ederiz. Babalarımız da öyle, onlar öfkelendikleri zaman onlara öfke
ateşi ile yaklaşmamalıyız onların öfkelerini
arttıracak sözlerden kaçınmalıyız bize lânet okumalarının önüne
geçmeliyiz. Anne bedduasını sütü engel olur
tutmaz derler ki şüphelidir akıllı o kimsedir ki, anne ve babasına öf bile demez onları hoş tutar sabreder
hayır dualarını alır dünya ve ahiret selâmetine kavuşur. Onlara ne yazı ki,
anne ve babalarını kimsesizler yurduna yatırır o rahmet
depolarından istifade edemez bu yıllarda adet
haline geldi en azından orada yalnız bırakılmasalar sık
sık ziyaret edilseler de duaları alınsalar
yine de kârdır. Ne mutlu anne ve babalarını
hoş tutanlara kendi hanelerinde yedirip içirip kimsesizler
yurtlarına vermeyenlere onların hayır
dualarını alanlara...
https://lh3.googleusercontent.com/igUNNVDQXdRUW_tCMxPRSSiBiYb6p2u8U5YYTJUfnwA" width=450 height=250> Baklavayı İneğine İkram Eden Anne
YALNIZLIK. Yakın bir arkadaşım anlatmıştı. İşim
sebebi ile gurbette çalışıyordum önümüzde bayram
vardı. Anneme bayramı beraber geçireceğimizi
telefonla söylemiştim.
Rahmetli annem birkaç tepsi baklava yapmış bize özel de
ayrıca pişirmiş. Biz ise bazı sebeplerden
dolayı bayrama yetişemedik.
Netice bayramdan bir kaç gün
sonra biz annemin ziyaretine gidebildik. Bayramlaştık elini öptük hoşbeşten sonra başladı
siteme. Size özel cevizli tereyağlı baklava
yapmıştım gözüm yolda beş gün bekledim. Bir
türlü gelemediniz ama siz de çocuklarınızdan aynısın görün diye
söyleniyordu.
Bende özür dileriz anne isteyerek olmadı olayların verdiği
sebeplerden gelemedik dedim.. Tamam özür
diledik be anne getir şu tereyağlı baklavayı deyince, onu ineğin
önüne döktüm ona yedirdim çünkü o benim en
sadık arkadaşım sıkıldığımda onunla konuşur sıkıntımı
ona dökerim dedi. işte bir gün sonra yine
gideceksiniz ben onunla kalacağım demişti.
Dediği gibi bizde bir gün sonra
gurbet yolunu tuttuk o evlat yalnızlığına devam biz de anne
yalnızlığı hayatına
devam. Bu kıssa beni derin düşünceler
sevketti kardeşlerim.
Herkes şefkate muhtaç değil mi. Yalnızlığı ayrılık ateşine girenlere sor.
Ana kucağını bırakıp asker
ocağına gidene sor.
Ailesini bırakıp gurbete gidenlere sor.
Ameliyata girerken hüviyetini
paralarını yakınlarına bırakanlara sor.
Annesini babasını kardeşini
evlâdını mezara koyanlara sor.
Elden ayaktan düşen bakım
yurtlarına terkedilen anne ve babalara sor.
Hz ALLAH (c.c) hayvanatı yaratırken
numune olarak arıları yaratmış Bu kuranda da
geçer. Ayeti kerimede: "KARINLARINDAN İNSANLARA
ŞİFA OLAN ÇEŞİTLİ RENKLERDE BAL
ÇIKAR. İYİ DÜŞÜNEN BİR MİLLET İÇİN BUNDA
İBRET VARDIR." (Nahl 69). Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler olsun bizlere böyle nimetleri
bağışladığı için. Bal arıları Hz. ALLAH’ın
emirlerine uyarak çok çalışırlar kovanlarını bal doldururlar. Bir de eşek arıları
topluluğu var. Bunlar da çalışır fakat bal
yapamaz çünkü o kabiliyette yaratılmamışlar. Kendi zayıf bilgileri
yüzünden petek yapar fakat peteğe pisliğini yapar sıksan bir damla bal akmaz çok yaklaşanı da zehirli iğnesi
ile sokar canını yakar fakat görünüşte arı
kılıklıdır dışarıdan görenler arıya benzetirler. Dünya kurulalı beri yaratılmış insanların da bal arısına ve
eşek arısına benzeyenleri yaşamış ve
yaşamaktadır. Bal arısı gibi çalışan,
gelenlerin gönüllerine Hz. ALLAH’ın nurunu, zikir kovanına aldığı nasiplilere beş vakit namazı az
görürler onları nafile ibadetlere ve
zikrullaha alıştırarak çok çalıştırırlar iman
balı ile gönül peteğini doldururlar. Etrafa
Hz. ALLAH’ın sevgi ve muhabbetini yayarlar. Eşek arısı kılıklı müslümanlara gelince, Hele bu ahir zamanda ortalığı eşek arısı suretinde müslüman
geçinenler insanlar sardı. Bunları Devlet idaresini ele geçirmek için seçimlere
katılan partilerin bir çoğunda gördük görüyoruz iktidara gelirler dogru dürüst bir icraat yapamadan
gelip giderler yapana da mani olurlar. Onların dilleri eşek arısının iğnesi gibidir merhametleri
yoktur iftira yalan dolanla hayat sürerler. Hazreti Allah cümlemizi bal arısı gibi çalışan hayırlı
ameller yapan kullarından eylesin o
kullarini basimiza reis yapsin inşaAllah.
Amin...
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim "HER KİM RABBİNİN
MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI YERDİR."(Nazirat Süresi 40-41)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/bulut.jpg"> Başkasını hoş kendimizi boş
görelim.
Herkesi hoş kendimizi boş görmek nefsimizin işine gelmiyor
değil mi?
Kendi
kusur ve hatalarımızla meşgul olmaya , başkalarının ayıplarını
örtmeye çalışmalıyız. Böylece nefsimizi haksız çıkarmış oluruz. Çünkü en büyük haksızlığı yapan nefsimizdir. Hesaba çıktığımız zaman falanca şu günahı niçin işledi diye
sormayacaklar. Sen bu günahla niçin geldin
diye soracaklar.
Hiç kimseye gülünmez, hiç kimse ayıplanmaz. Kimi ki ayıplarsak bir de dönüp baktığımızda bütün ayıpların
kendimizde olduğunu ibretle görürüz.
Kimisi bir yerden. kimisi başka
yerden kaymış fakat bizim kaydığımız nokta belki onlardan
büyüktür. Onun için hiç kimseyi ayıplamaya
gelmez açıkmış saçıkmış sarhoşmuş hayır, hayır. Herkes icraatını yapacak ve kendi ameli ile kabrine
gömülecek. Biz nefsimizle mücadele etmeye
devam edeceğiz böyle şeylerle meşgul olmayacağız. Bizim ayıbımız bize yeter başkasının ayıbını görmeye bile
vaktimiz olmamalı. Onun ayıbı onun olsun
gıybet yapıp bir ayıp da biz işlemeyelim günaha
girmeyelim.
Biz
herkesi hoş kendimizi boş görelim. Omuzumuza
bir heybe asalım iki (ağızlı torba) iyiliklerimizi arka gözüne,
kötülüklerimizi de ön gözüne koyalım. Böylece
yaptığımız günahları gördüğümüz zaman başkalarını
ayıplayamayız. Her zaman başkalarının
faziletleriyle meşgul olalım. Kendi
günahlarımızı göz önünde bulundurmakla da ömrümüz boyunca tevbe
ve istiğfarı elden bırakmamış hiç kimseyi de
hor ve hakir görmemiş oluruz. HZ. ALLAH (c.c)
cümlemizi kibirli kullardan eylemesin. Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/LXyjpabZigajMLGrW7sGCkJpHI0HWjdvY9NIhWkKSRQ"> Kurban Bayramı Sohbeti
Muhterem Kardeşlerimiz Hoş
Geldiniz
Hz. ALLAH (c.c) hoş
gelenlerden ahirete hoş göçenlerden eylesin yarın keseceğimiz
kurbanlarımızıda kabul ve makbul eylesin. Kardeşler, Hz. ALLAH'a sonsuz şükürler olsun ki, bizleri bu
yıl da kurban bayramına da kavuşturdu.bu vesileyle mübarek kurban
bayramımızı tebrik eder gelecek bayramlarada Hz.Allah sağlık,sıhhat
ve afiyetle cümlemizi sevdiklerimizle beraber kavuşmamızı nasip
etsin.
Muhterem kardeşlerimiz Hz.
ALLAH (c.c) ayeti kevser süresinde; Fesalli
li Rabbike ven har, Rabbin için namaz kıl kurban kes"
buyuruyor.Bizlerde Hz.ALLAH'ın emrini yerinegetirmek için kurban
kesiyoruz.Bu emri şerifi yerine getirirken çok dikkatli
olmalıyız.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz
hadisi şeriflerinde:
"Sizler yer yüzündeki
canlılara şefkatli davranırsanız gökyüzündeki meleklerde hesap
gününde size şefkatli davranmasi için Hz.Allaha niyazda
bulunurlar.
Siz de gökyüzünde
meleklerin size dua etmelerini, şefkatli davranmalarını arzu
ederseniz yeryüzündekİ canlılara şevkatli davranınız."
buyurmuştur.
Bu sebepledir ki kurbanlık
hayvanın ayağını bağlayıp yere yatırdıkdan sonra bıçağını bilemeye
başlayan adamı gören Allah resulü Efendimiz buyurmuştur
ki:
"Ey Allahın kulu bu hayvanı
sen iki defa mı öldürmek istiyorsun.Nedir bu merhametsizlik? "
Devamında buyurmuştur ki: "hayvan kesecek kimse bıçağını önceden
bilesin,unutmasın ki en uygun kesim hayvana en az acı veren
kesimdir.
Siz yeryüzündeki canlılara
merhametli olun ki gökyüzündeki meleklerde size merhametli
davranmasıiçin Hz. ALLAH'a niyazda bulunsunlar." Bu hadisi şerifde
tarif edilen hususa riayet
edilmelidir.
Bu acıma şefkat gösterme
olayı o kadar mühimdir ki kurbanın kesim anında kısa olarak
Bismillah Allahu Ekber demekle yetinilir.Besmelinin devamında Allahu
Tealının rahman ve rahim sıfatları vardır.Kurban kesimi sırasındaki
durum ise bu iki sıfata zıt gibi göründüğünden o sıfatları
zikretmedenBismillah Allahu Ekber diyerek kesimi bitirir.Merhamet ve
şefkate zıt gibi görünen o anı uzatmamaya dikkat eder.Şayet aceleden
veya heyecandan dolayı unuttuysa kestikden sonra Bismillah Allahu
Ekber deyip hatasını telafe eder.
Fakat kurbanı kesen münafık
biriyse inkardan dolayı kasten besmele çekmediyse bu et kurban olmaz
eti de yenmez.Kurban dinin bir emri olarak kesildiğinden eti ve
derisi dine karşı olan yerlere verilmez.Yani din kendi aleyhine
kulanılır duruma getirilmez.hep dine saygılı yerler tercih
edilir.
Ancak komşu hakkı unutulmaz
komşu dini hayat yaşamasada hatta başka dinden olsada komşuya et
ikramında bulunulur.Gönlü kazanılmaya gayret edilir.Kurbanı iyi
kesen kim ise kesime layık olan da odur.Bu itibarla sahibi
kesemiyorsa ehil olan birine kesdirmek
gerekir.
Maksat hayvana eziyet
etmemektir.
Ortak olunan kurbanın etini
taksim ederken zorluk yoksa eti götürü usulü değilde tartı ile
taksim etmek uygun olur.
Ortaklardan hiç birinin
kalbine kendi hakkı olanı tam alamadığı ama öteki fazlasıyla aldı
gibi bir vesvese gelmemelidir. Bununla
beraber hissesine düşen et miktarı ve kalitesi üzerinden fazlaca
titizde olunmamalı Rabbimiz kabul buyursun diyerek gönülden
helallaşmalıdır. Hazreti Allah c.c.
keseceğimiz kurbanlarımızı kabul buyursun . Bu gün arefe kurban bayramına mahsus olan tekbirler bu sabah
namazından bayramın dördüncü günü ikindi
namazına kadar devam edecektir her farz namazımızın sonunda.ALLAHÜ
EKBER ALLAHÜ EKBER LAİLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER ALLAHÜ EKBER
VELİLLAHİL HAMD diyeceğiz. Yüceler
yücesi Allah'ımız kabul buyursun inşaAllah
Amin. Kalpteniman
Yusuf
Kutan.
Ben Abdülmuttalibin Oğlu Abdullahın Oğlu Muhammedim.
https://lh3.googleusercontent.com/xG_CgD-OCeu8V2_HNBro17cgq-WVytv6ePaRGGtX5aM"> Ben
Abdülmuttalipin Oğlu Abdullah’ın Oğlu Muhammedim.
"ALLAH’u Teâla
insanları yarattı ve beni onların en hayırlıları arasında
kıldı.
Sonra
onları iki fırkaya ayırdı ve beni en hayırlısında
bulundurdu. Bu en hayırlı fırkayı kabilelere
ayırdı ve beni içlerinde en hayırlısında bulundurdu. Bu kabileyi de ev ev ayırdı ve beni aile olarak en hayırlı
aileden dünyaya getirdi. En hayırlı ailedenim
ve şahıs olarak da insanların en hayırlısıyım."(Tirmizi) "Dikkat ediniz! Ben ALLAH’ın
habibiyim, bunu övünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde Liva-i Hamd benim elimde olacaktır bunu
övünmek için söylemiyorum.
O gün ilk şefaat eden şefaati
ilk kabul edilen ben olacağım bunu övünmek için
söylemiyorum. Cennet kapılarının halkalarını
ilk defa çalan ben olacağım.
ALLAH’u Teâla bana cenneti
açacak ve beraberimde müminlerin fakirleri olduğu halde beni cennete
sokacaktır. Övünmek için söylemiyorum.
Geçmişlerin ve geleceklerin en
değerlisiyim bunu övünmek için söylemiyorum."(Tirmizi)
"Toprağı yarılarak
kabirden ilk kalkan ben olacağım. Üzerime
cennet elbiselerinden bir elbise giydirilecek ve sonra arşın sağında
duracağım. İnsanlardan o makamda duran benden
başka kimse bulunmayacaktır."(Tirmizi)
ALLAH’ümme salli âlâ seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve âlâ ali Muhammed.
https://lh3.googleusercontent.com/dtfrQACx9P6zwq5j77v7Re9TWkHJeYrcV76EIG9mxfs"> Ben inanmam diyor cehennemi boyluyor.
Her nefes
O'ndandır. Nefes verirse hayat
var. Nefes vermezse vefat
var.
Onun için
yaratan, yaşatan, nimetleri ile rızıklandıran, bize iman şerefi bahşeden Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler
olsun.
Ey iman
etmeyen nankör kafirler! Ben inanmam
diyorsunuz Onun verdiği nefesi teneffüs ediyorsunuz. Sizi insan yaratmış şükür etmiyor şeytana arkadaş
oluyorsunuz. İnanmamakla dünya hayatına
kanıyor ahiret hayatını kaybediyorsunuz. Kendi ellerinizle kendi aklınızla kendinizi ateşe
atıyorsunuz.
Halbuki inansan, ben kendi kendime olmadım desen iman etsen
ne kaybedersin. Aynaya bak, Hz. ALLAH seni ne
mükemmel yaratmış kafa gözüyle ve kalp gözüyle gör. Ellerine bak, derinin altındaki kan damarlarını incele,
kemiklere ne mükemmel sarılmışlar. Gözlerinle
gözlerine bak nasıl da sağa sola oynatıyor her tarafı
görüyorsun. Bütün vücudunu incele her organ,
her uzvun yerli yerine ne mükemmel takılmış değil
mi?
Bu mükemmel
sanat eserini şuursuz doğa yapabilir mi? Senin aklına göre kendi kendine olabilir mi
?
Fakat senin
gibi inanmayan bu mükemmelin üzerinde yaratılan eserleri
göremiyenler kördürler gözleri bakar, fakat
kör bakar, çünkü tabiat karalığı şeytanın perdesi onları kör
etmiştir. Hem kafa gözleriniz, hem kalp
gözleriniz kördür, kalpleriniz ise mühürlüdür.
Sizin gibi imansızlara Hz.
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor sizin gibi sağırlara
duyuruyor.
Ayeti kerime; "O inanmayanların, kafa gözleri kör olmakla
kalmaz, sinelerdeki kalpler de
körleşir."(Hacc 46)
O iman etmeyenler hidayet yerine delaleti, mağfiret yerine
azabı satın almışlardır.(Bakara 175)
Ey Peygamber Rabbinden sana
indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan
Onun Peygamberliğini yapmamış olursun.(Maide 67)
HZ.
ALLAH (c.c) Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizi
göndererek evvelki dinlerin hükmünü kaldırmış
yeni dinini ilan etmiştir. İnanan inanır,
inanmayan cehennemi boylar. Ne mutlu inanan
insanlara. ALLAH’ümme salli ala seyyidina
Muhammedin ve ala, ali Muhammed.
Benim dediğin hiç bir varlığa sahip değilsin yaratılan her varlığın sahibi hazreti ALLAH'tır.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/efe44_2_2.gif"> BENİM DEDİĞİN HİÇ BİR VARLIĞA SAHİP DEĞİLSİN HER YARATILAN VARLIĞIN SAHİBİ HAZRETİ
ALLAHTIR.
Bütün
kainatı ve içindekileri O kuşatmıştır. Görünen ve görünmeyen
varlıkları O var edip gösteriyor. Gözlere
görme gücünü veren odur.
Yaratılanlar
yaratılmasa idi olmayan bir şeyi en keskin göze sahip olsak bile
göremezdik. Yaratıp var ederek her çeşit
renkleri ayır edebilecek kabiliyette göz veren yine sonsuz güç ve Azamet sahibi Hz. ALLAH’tır. Bütün kainatta görünenler Hz. ALLAH tarafından yaratılıp
görünen oldu.
İnsan kendini müstakil
varlık sandı. Hâlbuki gerçek müstakil varlığın Hz. ALLAH (c.c)
olduğunu bilemedi. İnsanlar ve bütün
yaratılanlar Adem (a.s)zamanından beri zincir baklaları gibi
birbirlerine bağlanmış şekilde doğup ölmekte görünüp
kaybolmaktadırlar.
İşte biz bu görünüp
kaybolan varlıklara sahip olmak için ne kadar çok azim ve gayret
gösteriyoruz. İnsan kendinin görünen bir
varlık olduğunu bir gün gelecek görünmeyen ve yalnız hatırlanan
varlık olacağını bildiği halde halâ zamanı gelince görünmeyecek ve
yok olacakların peşinde koşup duruyor. Bu
yok olmaya mahkum olan varlıkların onun çok değerli vakitlerini alıp
götürdüğünün de farkına varamıyor. Ve bu yok
olmaya mahkum varlıkların onu yaratan sonsuz kudret sahibi ile
arasına perde olduğunu da anlayamıyor. Ve bu
perdeler arasında Hz. ALLAH’ı arıyor.
Kendisine kendisinden yakın olan sahibini bulamıyor o var
gibi görünen varlık perdeleri önünü kapatıyor.
O, görünüp kaybolan varlıkları gözeten kontrolünde idaresinde
tutan Sahibini kendi içinde arasa kestirmeden yolunu bulabilir.
Ayeti kerimede: "İçinizde; Görmüyor musunuz."(Zariyat-21) Diyebilirsiniz ki, o kişinin içinde
şeytan hakimiyet kurmuş ise o zaman ne olacak.
Hayır, sözümüz onlara değil öyle kimselerin Hz. ALLAH ile
işleri olmaz ki, bizim sözlerimiz Hz. ALLAH’ı arayan kimseleredir.
Zaten o kişiler bilsinler ki, onlara
davet vardır onları sahipleri olan Hz. ALLAH (c.c) den kalplerine
çağrı gelmiştir. Bu kesinlikle bilinmelidir
ki yaratılmış bütün görünen ve görünmeyen varlıklar Hz. ALLAH (c.c)
nün vücud nurundan akseden zerreciklerdir.
Ayeti kerimede : "ALLAH göklerin
ve yerlerin nurudur."(Nur-35.)
Bütün yaratılmışlar hepimiz
Hz. ALLAH’ın ikram ettiği Nuri enerjilerle hareket halindeyiz.
Nuri enerji olan ruhunu çektiği zaman
vefattayız. İşte içimizde görmediğimiz ruhumuz ile irtibat halinde
olmamız lazım.
Onun ile irtibat ise,
kalbi temizlemekle olur kalpten çirkin düşünceler atıldığı zaman,
İbadetlere karşı istekler başladığı zaman. İbadetlere başlayınca da irtibat kurulmuş ruh ise rahatlamış
olur. Bu rahatlık da sana yetsin fazla
derinlere dalmadan ibadet ve taatlar ile ömrünü yaşamaya gayret et.
Böyle devam edersen ileride duası makbul
gören, Hz. ALLAH’ın Razı olduğu kullar listesine girersin.
Hz. ALLAH Göklerin ve yerlerin Nurudur ayeti
kerimesini de nur kabul edip o nur ile düşündüğümüz zaman, bütün
kainatta bulunan görünen ve görünmeyen varlıkların hepsi bir olan
Hz. ALLAH’ın sonsuz kudretinden oluşmuş vücutlardır.
Ve başta insanlar olmak üzere,
kendisinin yaratıcısı tarafından yaratılanı sahiplenip benim demeye
hakları var mı,
O vücudun bir tüyünü
yaratmaya gücü yetmeyen insanın, bedenini sahiplenip beğenmesi, Hz.
ALLAH’ın insana verdiği akıl ile imar edilen bir binaya benzer ki,
Her şeyi ile tamamlanmış bir bina dile gelip
konuşup ben, benim, benimim, demesi ne kadar abes olur.
O bina kendi kendini imar edemezdi ki,
taş ve çimento ve sudan ibaretti. Bir gün
gelecek yıkılacak geldiği yer olan taş ve toprağa karışıp yok
olacaktı.
İşte insan da, taşıdığı
vücudunu benim demeye hakkı var mı, o vücudu kendisi yapmadı ki,
Zaten benim dediği vücudu toprak olup görünmez olacak.
Geldiği kaynağa döneceğini bildiği halde
tedbir almayı düşünmüyordu. yaratılan bedenini sahiplendi yaratanını
aramadı.
Yaratılmış vücudunda
sahibinin sonsuz kudretinden kuvvetler olduğunu bilse ve bulsa her
şeyin yaratıcısına ait olduğunu, kendisinin hükümsüz ve değersiz
olduğunu anlar. Bütün yaratılmışlar
hükümsüz, Hüküm sahibi ise onları yoktan var eden Hz. ALLAH’tır.
Hz. ALLAH (c.c) nün dünyayı gece karartıp
gündüz aydınlattığı gibi, insanları ve diğer mahlukatı da gösteriyor
ve alıyor yenisini yaratıyor aydınlatıyor yine alıyor karartıyor.
Her zaman yeni bir yaratış yok ediş ile zamanı sürdürüyor.
Demek ki, Müstakil tek sonsuz yüce varlık O
oluyor. Bütün yaratılmış varlıklar Tek ve
müstakil Azameti ilahi olan Hz. ALLAH’ın (c.c) den akseden nura
bağlı zerreciklerdir. ALLAH celle celalehü
yaratıp öldürürken, gösterip yok ederken, seni de gösterip yok
edeceğini bil. O'na ait olduğunu tasdik et. Nefsine de bu gerçeği
kabul ettir. En akıllıca hareket kaybolup
geri gelmeyen varlıklara verdiğimiz değerden daha fazla, Hiç
ölmeyen, Her zaman yeni işte olan Hz. ALLAH’a değer vermek oluyor.
Dünya rızkın için helal peşinde koş evin
olsun araban da olsun fakat kalbine girmesin onların da Hz. ALLAH’a
ait olduğunu kabul edersen, Bil ki, sen Hz. ALLAH’ın sevgili
kulusun. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi Kendisine
dönenlerden sevdiği, kullarından olmamızı nasip etsin Amin.
Velhamdü lillahi rabbil Alemin.
ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve alâ ali
Muhammed.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/dunyadunya.jpg"> Dünyanın cazibesi
gözlerimizi perdeledi. Her ne kadar
döneceğimiz ahiretten haberler gelse de biz
insanlar dünyanın kalın perdesinin varlığı sebebi
ile gerçekleri göremiyor haberleri
duyamıyoruz.
Kalın perde dediğimiz
dünyanın geçimi, namerde muhtaç olma
korkusudur bu yüzden dünya ahirete perde oluyor. Ancak yakınlarımızdan biri vefat edince ahiret
perdesi aralanır biz de perde arasından bazı
gerçekleri görebiliyoruz.
Birde şeytanın
vesveseleri herkesten üstün olma gayretleri, çekememezlik kin tutmak araya girdiği zaman ne din
kalıyor ne de iman. Futbol politika haberleri bizim kulaklarımızı öyle dolduruyor
ki, Ahiretin haber kaynağı olan kuranı
kerimin habercilerinin verdiği haberler
bir kulağımızdan giriyor öbür kulağımızdan çıkıyor akılda kalmıyor öyle olmuyormu samimi şekilde
düşünün.
Hayatı cidddiye almayan biri
vardı ona her rasladığımızda yaşınız ilerledi
namazımızı kılmamız gerekiyor ölüm ne zaman gelir Allah
bilir en azından cuma namazlarını kılın diye
uyarıyorduk o ise geçmiş yaşına rağmen boş
verin ben ölünce beni ayak üzeri gömün gelen geçen beni
tekmelesin diyerek espri
yapıyordu.
İşte ahireti ciddiye almayan
bu kişi vefat etti biz onu islâmi usullere göre
defnettik Şimdi kabir hayatı yaşıyor
akibetini hazreti Allah ile kendisi bilir. Oysaki hazreti Allah c.c. Ayeti
kerimesinde:
"İNSAN GERÇEKTEN PEK HIRSLI YARATILMIŞTIR. BAŞINA BİR FELÂKET GELİNCE SIZLANIR FERYAD EDER ANCAK NAMAZ
KILANLAR HARİÇ,ONLAR Kİ NAMAZLARINA DEVAM EDERLER İŞTE ONLAR
CENNETLERDE İKRAM OLUNACAKLARDIR."(
Mearic- 19-22- 35)
Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi razı olduğu kullarından eylesin
inşaAllah.
Benim Dediğin Hiç Birşeye Sahip Değilsin Onlar Sana Hazreti Allah Tarafından Kredi Olarak Verildi Değerini Bil!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam.gif"> BENİM DEDİĞİN HİÇ BİR VARLIĞA SAHİP DEĞİLSİN HER YARATILAN VARLIĞIN SAHİBİ HAZRETİ
ALLAHTIR.
Bütün
kainatı ve içindekileri O kuşatmıştır. Görünen ve görünmeyen
varlıkları O var edip gösteriyor. Gözlere
görme gücünü veren odur.
Yaratılanlar
yaratılmasa idi olmayan bir şeyi en keskin göze sahip olsak bile
göremezdik. Yaratıp var ederek her çeşit
renkleri ayır edebilecek kabiliyette göz veren yine sonsuz güç ve Azamet sahibi Hz. ALLAH’tır. Bütün kainatta görünenler Hz. ALLAH tarafından yaratılıp
görünen oldu.
İnsan kendini müstakil
varlık sandı. Hâlbuki gerçek müstakil varlığın Hz. ALLAH (c.c)
olduğunu bilemedi. İnsanlar ve bütün
yaratılanlar Adem (a.s) zamanından beri zincir baklaları gibi
birbirlerine bağlanmış şekilde doğup ölmekte görünüp
kaybolmaktadırlar.
İşte biz bu görünüp
kaybolan varlıklara sahip olmak için ne kadar çok azim ve gayret
gösteriyoruz. İnsan kendinin görünen bir
varlık olduğunu bir gün gelecek görünmeyen ve yalnız hatırlanan
varlık olacağını bildiği halde halâ zamanı gelince görünmeyecek ve
yok olacakların peşinde koşup duruyor. Bu
yok olmaya mahkum olan varlıkların onun çok değerli vakitlerini alıp
götürdüğünün de farkına varamıyor. Ve bu yok
olmaya mahkum varlıkların onu yaratan sonsuz kudret sahibi ile
arasına perde olduğunu da anlayamıyor. Ve bu
perdeler arasında Hz. ALLAH’ı arıyor.
Kendisine kendisinden yakın olan sahibini bulamıyor o var
gibi görünen varlık perdeleri önünü kapatıyor.
O, görünüp kaybolan varlıkları gözeten kontrolünde idaresinde
tutan Sahibini kendi içinde arasa kestirmeden yolunu bulabilir.
Ayeti kerimede: "İçinizde; Görmüyor musunuz."(Zariyat-21) Diyebilirsiniz ki, o kişinin içinde
şeytan hakimiyet kurmuş ise o zaman ne olacak.
Hayır, sözümüz onlara değil öyle kimselerin Hz. ALLAH ile
işleri olmaz ki, bizim sözlerimiz Hz. ALLAH’ı arayan kimseleredir.
Zaten o kişiler bilsinler ki, onlara
davet vardır onları sahipleri olan Hz. ALLAH (c.c) den kalplerine
çağrı gelmiştir. Bu kesinlikle bilinmelidir
ki yaratılmış bütün görünen ve görünmeyen varlıklar Hz. ALLAH (c.c)
nün vücud nurundan akseden zerreciklerdir.
Ayeti kerimede : "ALLAH göklerin
ve yerlerin nurudur."
(Nur-35)
Bütün yaratılmışlar hepimiz Hz. ALLAH’ın
ikram ettiği Nuri enerjilerle hareket halindeyiz. Nuri enerji olan ruhunu çektiği zaman vefattayız. İşte
içimizde görmediğimiz ruhumuz ile irtibat halinde olmamız lazım.
Onun ile irtibat ise, kalbi temizlemekle
olur kalpten çirkin düşünceler atıldığı zaman, İbadetlere karşı
istekler başladığı zaman. İbadetlere
başlayınca da irtibat kurulmuş ruh ise rahatlamış olur.
Bu rahatlık da sana yetsin fazla derinlere
dalmadan ibadet ve taatlar ile ömrünü yaşamaya gayret et.
Böyle devam edersen ileride duası makbul
gören, Hz. ALLAH’ın Razı olduğu kullar listesine girersin.
Hz. ALLAH Göklerin ve yerlerin Nurudur ayeti
kerimesini de nur kabul edip o nur ile düşündüğümüz zaman, bütün
kainatta bulunan görünen ve görünmeyen varlıkların hepsi bir olan
Hz. ALLAH’ın sonsuz kudretinden oluşmuş vücutlardır.
Ve başta insanlar olmak üzere,
kendisinin yaratıcısı tarafından yaratılanı sahiplenip benim demeye
hakları var mı,
O vücudun bir tüyünü
yaratmaya gücü yetmeyen insanın, bedenini sahiplenip beğenmesi, Hz.
ALLAH’ın insana verdiği akıl ile imar edilen bir binaya benzer ki,
Her şeyi ile tamamlanmış bir bina dile gelip
konuşup ben, benim, benimim, demesi ne kadar abes olur.
O bina kendi kendini imar edemezdi ki,
taş ve çimento ve sudan ibaretti. Bir gün
gelecek yıkılacak geldiği yer olan taş ve toprağa karışıp yok
olacaktı.
İşte insan da, taşıdığı
vücudunu benim demeye hakkı var mı, o vücudu kendisi yapmadı ki,
Zaten benim dediği vücudu toprak olup görünmez olacak.
Geldiği kaynağa döneceğini bildiği halde
tedbir almayı düşünmüyordu. yaratılan bedenini sahiplendi yaratanını
aramadı.
Yaratılmış vücudunda
sahibinin sonsuz kudretinden kuvvetler olduğunu bilse ve bulsa her
şeyin yaratıcısına ait olduğunu, kendisinin hükümsüz ve değersiz
olduğunu anlar. Bütün yaratılmışlar
hükümsüz, Hüküm sahibi ise onları yoktan var eden Hz. ALLAH’tır.
Hz. ALLAH (c.c) nün dünyayı gece karartıp
gündüz aydınlattığı gibi, insanları ve diğer mahlukatı da gösteriyor
ve alıyor yenisini yaratıyor aydınlatıyor yine alıyor karartıyor.
Her zaman yeni bir yaratış yok ediş ile zamanı sürdürüyor.
Demek ki, Müstakil tek sonsuz yüce varlık O
oluyor. Bütün yaratılmış varlıklar Tek ve
müstakil Azameti ilahi olan Hz. ALLAH’ın (c.c) den akseden nura
bağlı zerreciklerdir. ALLAH celle celalehü
yaratıp öldürürken, gösterip yok ederken, seni de gösterip yok
edeceğini bil. O'na ait olduğunu tasdik et. Nefsine de bu gerçeği
kabul ettir. En akıllıca hareket kaybolup
geri gelmeyen varlıklara verdiğimiz değerden daha fazla, Hiç
ölmeyen, Her zaman yeni işte olan Hz. ALLAH’a değer vermek oluyor.
Dünya rızkın için helal peşinde koş evin
olsun araban da olsun fakat kalbine girmesin onların da Hz. ALLAH’a
ait olduğunu kabul edersen, Bil ki, sen Hz. ALLAH’ın sevgili
kulusun. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi Kendisine
dönenlerden sevdiği, kullarından olmamızı nasip etsin Amin.
Velhamdü
lillahi rabbil Alemin. ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina
Muhammedin ve alâ ali Muhammed.
Şeyh Esat efendi kuddise sirruh Hazretlerimizin büyük oğlu
Şeyh Ali efendi kuddise sirruh Hazretleri anlatıyor: Bir gün Kâbe-i muazzamada bulunuyorduk. Namaz vaktinin girmesini bekliyorduk. İçimden bir anda burada veli var mı acaba diye bir soru
geçti. Yanımdaki bir zat kulağıma eğilerek yavaş bir sesle, seninle
birlikte yedi kişidir dedi.
Her taraf dolu olmasına rağmen
birinci safta boş bir yer vardı. oraya kimse
oturmuyordu. Nazarı dikkatimi celp
etti. Namaz vaktini beklerken bir ara baktım
ki, Esmerce uzun boylu bir zat geliyor. Herkes ona yol açtı, oda o boş yere oturdu. Tam o anda bir hacı telaşla kalktı belli ki abdesti bozulmuş
abdest tazelemesi gerekiyordu dışarı çıkacak fakat hem çok izdiham
var hemde namaz vakti çok yaklaşmıştı.
Tam o şaşkınlık ile etrafa
bakarken, ön tarafta kendisine yer ayrılan zat ona kendisine
gelmesini işaret etti ve cübbesinin kolunu açtı. Baktım ki içeride abdest ihtiyacını görecek her şey
var. Adam gitti içeriye girdi abdestini aldı
çıktı. O kerameti görenler hepimiz
şaşkınlıktan dona kaldık. Namazdan sonra dağıldık. Ben her namaza gittiğimde o zatın oturduğu yere baktım fakat
o zatı hiç göremedim. Bir gün çarşıda
dolaşırken seninle birlikte yedidir diyen şahsa
rastladım. Ona? o gün o harikulade keramet
gösteren zat bir daha görünmedi merak ettim hasta mı oldu acaba
deyince, Evet hasta oldu ve öldü ve imansız
olarak gitti dedi.
Sebebi ise o gün keramet gösterirken kendinin çok üstün
olduğunu düşündü kerameti kendine maletti. Orada bulunanlara tepeden inme şöyle bir baktı kalbinden
geçirdi ki, benden büyüğü var mı? Hz. ALLAH
da onun bu halinden hoşlanmadı hem canını hem imanını
aldı. İnsan her şeyden evvel Hz. ALLAH’a
sığınacak ancak onun tutması ile muhafazada olduğuna
inanacak.
Hz.
ALLAH tutmadıkça bilgi de kafi değil. Efendim
Ben bilirim ben yaparım ben kurtulurum. hayır, hayır, Ben girdimi
sen zaten o anda helak oldun. Yapacak başka
bir şeyin kalmadı. O enenin altında o felaket
gizli zaten. Rabbimiz bizi bize bırakmasın.
Amin.
Yeryüzünde yaşam süren varlıkların pek azı hariç çoğu
bilmeden şeytanın huyunu benimsemiş hayat sürmektedirler. bunu
anlamak için evvela kendi içimize kulak verelim. İç güdümüzden gelen
ses bizim herkesten üstün olduğumuzu fısıldıyor ise, bilelim ki,
bizde benlik var ve bizde şeytanın huyundan hisse almışızdır.
Bu halimiz ile Hz. ALLAH’ın sevmediği insanlar gurubunda olmuş
oluyoruz eğer biz böyle yaşar ömrümüzü bu şekilde bitirir isek
bilelim ki yeni dirilişte bizi iyi bir hayat beklemiyecektir
.
Şeytan benlik
yaptı kendini beğendi cennetten kovuldu. kuranı kerimde çoğumuzun
bildiği kıssa var hani şeytanı lâne kendini üstün görerek Adem
(a.s)babamıza secde etmedi ve Hz.. ALLAH (c.c) Onu huzurundan kovdu
.oda bana kıyamete kadar mühlet ver dedi Hz.. ALLAH (c.c) de, git
mühlet verilenlerdesin demişti şeytan ise, ben de beni azdırdığın
gibi insanları azdıracağım onların içlerine gireceğim onları
kibirlendireceğim demişti.
Hz. ALLAH (c.c) ise buyurdu ki,
yemin olsun ki, sana uyanları senin ile berber cehenneme
dolduracağım. ve ne acı gerçektir ki, geçmiş yıllardan günümüze
kadar yaşanan olayları incelediğimizde görüyoruz ki, ne krallıklar
ne padişahlıklar ne partiler gelip geçmiş mevkilerinin verdiği güç
ve içlerini saran benlikle kendilerini herkesten üstün görmüşlerdir
nihayet onlara tanınan ömürleri sona erince ,şeytanın verdiği kibir
ile yaşayanlar cehennemi ,Hz. ALLAH’ın verdiği tevazu ile yaşayanlar
ise cenneti boylamışlardır. kibir belasına yakalanan bilmeli ki,
şirke düşmüştür .ben her şeyi biliyorum , ben her kesden üstünüm
diyen kişi Hz.. ALLAH ile yarışa kalkışmıştır ve bu zihniyette ki
insanlar bu dünyada huzurlu hayat süremiyorlar. ve ahiret
hayatlarında ise en büyük zarara uğrayacaklardır. şeytanın huyunu benimsedikleri için onun ile beraber
cehenneme gireceklerdir. Hz.. ALLAH (c.c) cümle ümmeti Muhammedî
böyle feci akıbetten muhafaza etsin. şeytanın kibir huyunda olmayan
tevazu sahibi insanlar ise hem dünyalarını huzurlu olarak
geçiriyorlar , hemde ahiret hayatının mutlu namzedi oluyorlar .
dünyada rahat yaşamanın sebebi, kimseyi hakir ve aşağı görmedikleri
ayrıca onlara değer verdikleri için saygı görmüşler düşman
kazanmamışlar insanların hoşnutluklarını kazanmışlardır. Bu sebeple
de Hz.. ALLAH’IN hoşnutluğunu kazanmışlardır. böyle olunca da hem
dünya hayatları huzur cenneti olarak geçmiş hem ahiretteki cennet
hayatını kazanmışlardır. Hz. ALLAH (c.c) cümlemize böyle bir akıbet
nasip etsin amin. Hz.. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde buyuruyor
ki,
"RESULÜM GÖRDÜN MÜ O
NEFSİNİN İSTEK VE ARZULARINI PUT EDİNENLERİ ." (Furkan- 43.)
ayeti kerimede bize verilen
mesajda ifade edilen mana , kim nefsine uyar benlik ile hareket
ediyorsa nefsini ilah edinmiş ,ve ona tapıyor
demektir.
demek
oluyor ki, şeytan o anda kişinin içine girmiş ona kendi fikirlerini
beğendirip kibire boğarak ona kendisinin en üstün olduğunu
fısıldıyor .insan bir işe kalkıştığı zaman, kendi fikirlerinin doğru
olduğuna inandığı kadar, muhatabı olduğu kişinin fikirlerine de önem
vermesi gerekir belki de kendi yanılgıdadır. çünkü her kez yanılır,
yanılmayan yalnız Hz.. ALLAHTIR .
herkesin aklı ise derece,
derecedir onun için kişileri küçük görmez isek ,hiç ummadığımız
insanın bilgisinden istifade edebiliriz .değer veren değer bulur
değer vermeyen ise değersiz kalır. bu gün dünyada yaşanan çatışmalar
herkesin kendinden başkasını haksız görmesi yüzünden
oluyor.
eğer
insanlar birbirine değer verse onun şikayetini dinlese ona değer
verip derdine ortak olsa , bunu yaparken de menfaat ve çıkar
gözetmese ,insanlar barış içinde yaşarlar .fakat maalesef gerek
devletler arası gerek partiler arası gerek ise fertler arasında
,benim dediğim olacak ben en doğruyum saplantısı, birde araya
menfaat girince devletleri birbirine düşürüyor harpler oluyor, çıkar
peşinde koşan partiler de birbirlerini karalıyor ülkede anarşi
oluyor, İşte filistinin durumu, HAMAS benim dedi EL FETİH benim dedi
benliğe kapıldılar şeytanın oyununa geldiler Halkı böldüler gazaba
uğradılar yüzlerce belkide binlerce kardeşlerimizin kanına girdiler.
HZ.. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor ki Acaba kim duyuyor,
Hz.. ALLAH duymamızı nasip etsin,
KENDİLERİNE APAÇIK DELİLLER GELDİKTEN SONRA PARÇALANIP
AYRILIĞA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN ONLAR İÇİN KIYAMET GÜNÜ BÜYÜK BİR
AZAP VARDIR. (Ali imran-105.) Bir diğer ayeti
kerimede ise, HER BİRİNİZ SIMSIKI ALLAH’I İPİNE
SARILIN PARÇALAYIP AYRILMAYIN. (Ali imran
.103.)
Hz.. ALLAH böyle buyururken
onlar ne yaptılar makam mevki sevdasına kapıldılar bu felaketi
hazırladılar. Şimdi ne olacak, topluca dua yapmaktan başka çaremiz
yok İNŞALLAH HZ.. ALLAH (c.c) Af eder de, müslüman devletlerinin
üzerinden benlik kalkar yardımlaşma neticesinde Yahudiler oradan def
olur gider.
Örnek olarak Uhut savaşını hatırlasak ki, Nur peygamberimiz
(s.a.v) başlarında olmalarına rağmen Ganimet peşine koşan
birkaç sahabinin yüzünden kazanılmış savaş kaybedildi
.
şimdi ise
hangi lider ganimet peşinde koşmuyor işte insanların içindeki bu
iblis şeytan verdiği benlik ve kibir ile, insanları birbirine düşman
yapıyor.
şeytanın verdiği benlik ve kibire kapılan insanlar hem dünya
hayatlarını sıkıntılar içinde geçiriyorlar hemde ayeti kerimede
geçen inatlarını put ettikleri için şirke düşerek ahiret hayatlarını
da tehlikeye düşürüyorlar.
Hz. ALLAH (c.c) Şeytanın hükmü
altına girmiş yabancı devlet idarecilerinin şerrinden, kendi
yurdumuz içinde bulunan şeytanın kumandasına girmiş iç düşmanlardan
milli beraberliğimizi bozmak istiysen bölücülerin şerrinden
Devletimizi ve milletimizi muhafaza etsin .
devletimiz içinde yaşayan bütün
halkımızı şeytanın fitnesinden muhafaza ederek barış içinde hayat
sürmemizi nasip etsin.
Filistin’de Gazze’de devam eden savaşın müslüman
kardeşlerimizin lehine dönmesini Yahudilerin de mağlup olarak geriye
dönmelerini nasip etsin AMİN .
VEL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL
ALEMİN. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE
NEBİYYİNA MUHAMMED.
https://lh3.googleusercontent.com/EFr-jRDivZMtDdvlCJSt6a7Qgy6RPbVhIMFkY1NZnoE" width=450 height=242> Biat Etmek Boyun Eğmek Teslim Olmak.
HZ. ALLAH(c.c)
Âdem babamızı yarattığı zaman Meleklere Âdeme secde edin emrini
vermişti iblis hariç hepsi etmişlerdi. Kibrine yenilen iblis ise,
Hz. ALLAH’ın rahmetinden kovulmuştu. Bu
başlangıçta HZ. ALLAH’ın kibre kapılanlara düşman olduğunu öğrenmiş
olduk. Bu hadiseden biz müminler ders almalıyız. Çok hadiseler var
da biz Resulullah (s.a.v) Efendimizin Mekke’ye girmek için onlara
verdiği tavizleri hatırlayalım. Ayıya dayı demedi işini Hz. ALLAH’a
havale etti. Ashabı kiramın itirazına rağmen
müşriklerin dediklerini kabul etti bu sabrın neticesinde ashabı
kiram mescidi harama girdi tavafların yaptılar. Bir zaman sonrada Hz. ALLAH(c.c) Müslümanları destekledi
onlara zafer nasip etti. Hz. ALLAH(c.c)
kibirden nefret ediyor sabrı ise çok seviyor, ayeti kerimelerde
sabredenleri müjdele buyurması da bu gerçeği
yansıtıyor. Başkaldırmak isyan etmek felaketi
davet etmek demektir. Yangınlar ölümler bu başkaldırmalardan meydana
gelmiyor mu? Hatırlayın Irağı, Libya’yı şimdi ise mısırı Suriye’yi
kaynağı isyan değil mi? Dün gece Hz. Hüseyin
Efendimizin kerbela hadisesini okudum tabii ki
gözyaşlarımla!
Hz. Hüseyin Efendimiz sert kararlı mizaca
sahipti. Onu fikrinden caydıramadılar.
Kerbelaya gitmemesi için çok yalvardılar fakat kararından dönmedi.
Ben Muaviye’ye biat etmem dedi. Biat etseydi ne olurdu kan
dökülmezdi. Gezi olayları altında yatan
gerçek te hep aynı isyan hep iktidar olma hırsı.
Bu hırsları Hz. ALLAH(c.c)
sevmiyor, isyan edenleri kendi hallerine bırakıyor. Çünkü o iktidarı o halkın başına veren Hz. ALLAH olduğuna
göre isyan eden Halk Hz. ALLAH’a başkaldırmış gibi
oluyor.
Bir işe
kibir karıştığı zaman o işte şeytanın parmağı var
demektir. Ulul emre itaat Hz. ALLAH’ın
emridir kim başkaldırmış ise cezaya uğramıştır.
Hz. ALLAH(c.c)
bütün Müslüman devletlerinden fitneyi def etsin birlik beraberlik
kardeşlik nasip etsin İnşaALLAH.
Bir Kayyum Gitti Diğerleri Gitmesin,Katliam Yapanlar Ve Destekleyenler İyi Gün Görmesin
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/906goktepeliler_arkafonla.jpg" width=450 height=307> Bir Kayyum Gitti
Diğerleri Gitmesin, Katliam Yapanlar Ve Destekleyenler İyi Gün
Görmesin
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde, "Bütün tedbirlerinizi
alın." buyuruyor tedbirler alınmış mı
ihmal var mı araştırılsın. Süleyman soylu kardeşimiz bu görev
sizindir!
Adı güzel muhammed kardeşimizin
görev yaptığı makam odasına kadar giriliyor
kimse farkında olmuyor bu ne gaflet orada çalışan korumalar uykuda
m? İstihbarat zafiyeti yine gündemde demektir
yazıklar olsun.
Yeni kayyumlar ve
yardımcıları olağan üstü korunması gerekiyor veya değiştirilen
başkanın yardımcıları ve elemanları göz
hapsine alınmalı bir kayyum gitti diğerleri
gitmesin. Yazık oldu vatan sevdalısı
kardeşimize, katledenler de katledilecektir bu Hazreti
ALLAH’ın değişmez sünnetidir HASBÜNALLAH’Ü ve niğmel
vekil.
https://lh3.googleusercontent.com/rLqhHenQy0HHQTJmqeBAk3Ss9nJQuTn1NgsHmgXeYyE"> Bitki Tohumu
Bitki tohumunun ne işler yapacağını onu var eden içine
kopyalıyarak yaratmıştır.
Onun nasıl bir bitki olacağını,
hububat ise nereye ekileceğini, kimler tarafından biçileceğini, insanlara mı, hayvanlara mı yem
olacağını bilmeden dünyaya
gelir. Hz. ALLAH’a teslim olmuştur itiraz
etmek için aklı da yoktur.
Hayvanlar ise yemeyi içmeyi
cinsi münasebet yapmayı bilecek kadar akıl
sahibidirler. Ancak kimlerin emrine
girmişlerse onların yetiştirmeleri ile onlara hizmet ederler.
Dünya da sahibi tarafından programlı, geceyi gündüzü,
mevsimleri, meydana getirmesi için İlâhi
emrini almış ona verilen süre kadar bir robot
misali dönmeye devam edecektir. Neticede onu
ısıtan ikinci robot olan güneşin de görevi sona
erecektir.
Fakat biz insanlar robot değiliz, bizim aklımız var fikrimiz
var bizi yaratan bizden kulluk vazifesi
bekliyor.
Bizi
imtihan etmek için içimize şeytanın girmesine müsaade ettiği
gibi alternatif olarak da melekleri bizim
içimize sokmuştur. Yani meydanı şeytana
büsbütün bırakmamıştır.
Biz hayvanlar gibi değiliz biz
iyiyi kötüyü ayır edecek kabiliyette yaratıldık. Hayvanlar hesaba çekilmeyecek toprak olun İlâhi emir ile
toprak olacaklardır. Fakat biz kaçacak delik
bulamıyacağız tıpkı dünyada bitkilerin, hayvanların, insanlara itiraz edemediği gibi, biz de hiç bir emre itiraz
edemeyeceğiz.
Daha açık bir ifadeyle, bizler dünya hayatımızda istediğimizi
yapabiliyoruz ister inanır Hz. ALLAH’a robot
oluruz, istersek inanmayız bırakın şu işleri, kim ölmüş te geri gelmiş hepsi eskilerin uydurduğu masal
dersek ikinci yaratılışımızda hayvanlar
misali ahirette hiç bir söz hakkımız olmıyacaktır sahibimiz biz nereyi hak ettik ise oraya
koyacaktır.
Öyle akıllı insanlar var ki, insan yaratıldığı halde
icraatları hep hayvan, yesin içsin cinsi
münasebet yapsın aklı hep o yöne çalışıyor, İçindeki şeytanının yönetimine girmiş şeytanın robotu
olunca melekler de ondan ilgiyi kesmiş o
halde ölmüş o haliyle dirilmiş şimdi varın
düşünün bu halde ikinci bedene girenleri.
Hani bu insandı aklı vardı
fakat aklını şeytana kaptırdı hayvandan daha beter duruma düştü. Hayvan toprak
olunuz ilâhi emri gelince toprak oldu kurtuldu fakat insanın böyle bir şansı olmadığı için cehennemi
boyluyacaktır.
Ey insan aklını kullan seni yaratan seni insan yarattı hayvan
yaratmadı. İsteseydi seni hayvan yaratırdı,
yaratsaydı itiraz edebilir miydin sen biraz insafla düşünsen seni insan yarattığı için ALLAH’ına gece
gündüz secde ederdin.
Çünkü sana şeref verdi insan suretinde yarattı bunun şükrünü
yaptın mı? Fakat şunu kafana sok sen onun
elinde kuklasın sana mühlet verdi vaktin bitince senden verdiği emanetini alacak, ikinci yaratılışta, dünyada
domuz gibi yaşadı isen domuz suretinde, insan
gibi yaşadı isen insan suretinde
yaratılacaksın. Onun için aklını kullan da
verilen nimetlerin şükrünü yap.
Ya diğer verdiği nimetleri yeme
içme eş evlat ve zahir batin nimetleri saymakla bitmez üstelik seni her hususta bilgi sahibi yaptı cahil
bırakmadı seni bilgi sahibi yapacak ilâhi
kitaplar gönderdi. Hele son dine inanmışsan
Alemlere Rahmet Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize ümmet isen ne mutlu sana.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize bu
değerlerin kıymetini bilmemizi şükrümüzü yapmamızı nasip etsin İnşaALLAH. Vel hamdü
Lillâhi Rabbil Alemin.
ALLAH’ümme salli Alâ Seyyidina ve Nebiyyina Muhammedin Ve
Alâ Ali Muhammed.
https://lh3.googleusercontent.com/D_2eKU1lB1PQLp5myei178Czpr-WeGRPYXa13FfoUXc"> Biz şeytana karşı çok dikkatli
olmalıyız.
Biz
ALLAH’ın kulları çok dikkatli olmalıyız
Biz kulların önünde bize tuzak
kurmakla programlı içimizde her an açığımızı
kollayan şeytan var, o öyle bilgili öyle
kurnaz ki her kılığa girebiliyor. Hz. Kuranda
Hz. ALLAH (c.c) bize onun çok tehlikeli düşman olduğunu haber verdi ve Yasini şerifte buyurdu
ki:" Ey adem oğulları ben size
şeytana ibadet etmeyin o sizin apaçık bir
düşmanınızdır demedim mi? "(Yasin 60) İşte bu iblis bizlere her yönümüzden
vurarak nefsine hakim olamayanları kendine
bağlıyor kendine ibadet yaptırıyor.
Ayeti kerimede ona ibadet
etmeyin uyarı lafzı ifadesi şeytanın isteğini yapan ona ibadet ediyor demektir anlamına
geliyor. Bu yazıya başlamadan evvel siteye
asmak için şeytanın vesvesesinin nasıl ayırt
edilebileceğine dair yazı hazırlıyordum, ben
şimdi o yazıdan bir pasaj buraya alıyorum.
Şöyle ki, herhangi bir işe
kalkıştığımızda içimizden gelen cüzi irademizin arzu ettiği iş Hz. ALLAH’ın rızasına uygun ise, o
Melekidir, aksisi ise yani, şehvani ve
nefsani bir arzu ise şeytanın arzusudur. Burada aklı nuraniye gerek duyulur, akıl nurlanmışa ise
şeytaniyle melekiyi ayırt etmek çok kolaydır,
şeytanın hilelerini bildiği için rahatlıkla şeytanın oyununa gelmez.
Burada dikkat edeceğimiz husus içimizden gelen arzu, Hz.
ALLAH’ın yapın emrine muhalif ise kesinlikle
şeytandandır. Fakat içimizden gelen arzu Hz.
ALLAH’ın emrine uygun ise bu Hz. ALLAH’tandır. Fakat Hz. ALLAH’ın emrine uygun bir arzu herkese nasip
olmaz ancak nefsini terbiye edenlere nasip
olur.
Bu
terbiyeyi yapmış kişiler ise bu sitede çoğunlukta, inşaALLAH, aksi olsaydı islami site yerine şeytani sitede
yazarlardı. Hz. ALLAH (c.c) cümle
kardeşlerimizi cümlemizi aklı nuranilerden eylesin inşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/HRTGUwjc58hkJBK7u8yzkfhNAAY_Y8-unaaZB9oEzg7XNlvtF6NA" width=450 height=299> Biz Yaratılmış Kullar,
Ölümsüz Bedenlere Sahibiz.
EVET, BİZ YARATILMIŞ KULLARIN
ESKİMEYEN YAŞLANMAYAN RUHİ BEDENLERİMİZ VAR.
Hazreti
ALLAH Celle Celâlehü biz kullarını yaratmayı kâinat düzenini kurmayı
murad ettiği zaman hepimizin bildiği üzre Hazreti Adem peygamberi
yarattı. Adem Aleyhisselâmın bedeni yapısı tamamlanınca, Hazreti
ALLAH Celle Celâlehü onun harekete geçmesi için
"...Ona ruhundan
üfürdü."(Sad 72 )
Üfürülen ruh ölümsüz olan bir olan hazreti ALLAH’ı temsil
ediyordu çünkü O'ndan gelmiş ölü durumunda ceset olan hazreti Adem aleyhisselâmı
canlandırmıştı. Hazreti ALLAH’ın şeytanı
hazreti Ademe secdeye zorlaması, cesede değil hazreti Ademe üfürülen
ölümsüz ruha idi. Fakat şeytan çok bilgili
olmasına rağmen bu gerçeği anlayamadı aklı çamura takıldı hazreti
ALLAH’a isyan etti kovulmuşlardan
oldu. Esasen her şey hazreti ALLAH’ın ezeli
plânı dahilinde onun takdiri ile gerçekleşti.
Kardeşler: cesetler yaşlanır
ruhlar yaşlanmaz derken kastetmek istediğimiz hepimizin içimizde
hazreti Ademe üfürülen ruh olduğudur. Hazreti
Adem anasız özel yaratıldı biz kullar ise anne karnında inşa edildik
bedenimizin inşası bitince ezelden bizim için
yaratılan ruhumuz bize tıpkı Adem aleyhisselâma üfürüldüğü gibi bize
üfürüldü. İçimizde hiç yaşlanmayan eskimeyen
ruhumuz her an eskimeye mahkum olan nefsani sufli bedenimizle
beraber belirli bir zamana kadar yaşamaya
devam etmektedir. Ruhlar her an yeni
yaratılmış gibidir ölmezler ölen sufli nefsani
bedenimizdir. Esasen ruhlar dünyaya asker
olarak gelirler elbiseleri onlara giydirilen sufli beş hisleri olan
vücuttur. Hazreti ALLAH Celle Celâlehü asker
elbisesi giydirdiği dünyaya çıkardığı biz kullarına komutanlar tayin
etti Adem aleyhisselâm ile başlayan tayinler
son peygamber Muhammed Mustafa Sallellahü
Aleyhi vesellemle sona erdi. Hazreti ALLAH (c.c) Ete kemiğe bürünen kullarına gönderdiği
elçileri ile kullarından beklediği emirlerini
duyurdu. Hazreti ALLAH’ın emirlerine uyan
hazreti ALLAH’ın rızasına kavuşuyor. Nefsine uyan ise felakete
kavuşuyor. Ve bu işler dünya askerliği
bitmeden elbiseyi kabre bırakmadan gerçekleşiyor. Netice dünyaya beden elbisesi ile gelen askerliğe başlayan
ruh ona tanınan askerlik müddeti bitince elbisesini dünyada bırakarak terhis olur meleklerin tuttuğu raporlar ile
ruh olarak ahirete göçer. Dünyada yaptığı
mücadelede nereyi hangi bölgeyi kazandı ise görevli melekler onu
oraya götürürler.
Hazreti ALLAH (c.c) Cümlemize hazreti Zatıalisinin rızasını
kazanmayı bize vadettiği cennetine girmeyi nasip etsin
inşaALLAH. Kardeşlerimiz bize düşen ruhumuzun
ihtiyacı olan ibadet ve hayırlı işlerle meşgul olarak
yaşamaktır. Nefsani sufli bedenimizi
helâl gıdalarla besleyeceğiz onu ruhumuza hizmet ettireceğiz onu
ibadetlere alıştıracağız. Dünya denizinde
boğulmadan hayatımızı devam ettirmeye gayret
edeceğiz. Eğer dünya denizinde yüzerken
nefsimizin esareti altına girersek bizi denizin dibine batırır. Nefs
esasen Hazreti ALLAH’a ibadet yaptırmaz içki,
kumar, zina, madde bağımlısı yapar çünkü o hayırlı işlere değil
zararlı işlere meyillidir biz onu aklımızı
kullanarak hazreti ALLAH’a sığınarak doğru yola
çekeceğiz. Hazreti ALLAH (c.c) Cümlemizi
şeytanın ve ona uymak için pusuda bekleyen nefsimizin şerrinden
korusun Amin…
Ya o kahveyi yaratanın bize
içmeyi nasip edenin hatırı kaç yıl olmalı varın siz
düşünün.
"Asıl dost ALLAH’tır."
(Şura -9) "ALLAH’ın nimetlerini birer
birer saymaya kalkışsanız icmâlen bile
sayamazsınız. "(Nahl-18)
O'nu tanıyan kullar bütün
iyiliklerin bütün güzelliklerin O'nun ve O'ndan olduğunu bilir ve
O'nun hatırını saymak için gece gündüz ibadet eder.
Nankörler ise nefsine tapar
rahatına bakar her bir kötülüğü yapar. Gün
gelir ömür biter gözlerini kapar.
Ahirette gözlerini açar
hakikati görünce feryadı basar fakat hiç çare
yoktur. Nankörlüğünün karşılığını bulmuş
cezaya müstahak olmuştur. Hz. ALLAH(c.c)
cümlemizi nankörlerden eylemesin İnşaALLAH.
Biz insan olarak yaptığımız bir
iyilik karşısında takdir görmezsek ne kadar üzülürüz bir kahvenin
kırk yıl hatırı var deriz. Ya Hz. ALLAH(c.c)
bizlere ikram ettiği nimetlerine nankörlük edip ibadet etmeyen
şükretmeyen kullarına ne kadar celâlleniyordur.
İnsan şekline sokup dünyaya
çıkardığı kuluna anne baba gibi müşfik hizmetçi vermiş, onu büyütmüş
çeşitli gıdalar ile beslemiş eş vermiş evlat vermiş, nefes vermiş
bir an kesse hayatı gidecek fakat belirli bir zamana kadar
kesmiyor.
Kulundan istediği ise verdiği nimetlere karşı hatırının
sayılması ve şükür yapılması.
Ey yüceler yücesi ALLAH’ımız;
Bize ikram ettiğiniz nimetlerinize sonsuz şükürler
olsun. Ya Rabbi bizi nankörlerden eyleme.
Zatına şükreden, Zatını zikreden kullardan olmamızı cümlemize nasip
eyle. Amin. Vel Hamdü
Lillahi Rabbil Âlemin Amin.
Biz İnsanların Neler Demekte Olduklarını Çok İyi Biliyoruz
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/17186669.gif"> Biz İnsanların Neler
Demekte Olduklarını Çok İyi Biliyoruz Sen Sadece Benim Tehdidimden
Korkanlara Öğüt Ver. (Kaf-16)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde ! Biz insanların neler
demekte olduklarını çok iyi biliyoruz. Sen
onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin . Onun için sen sadece benim tehdidimden korkacak
olanlara kuran ile öğüt
ver. (Kaf-45)
Peygamber (s.a.v) Efendimize
gelen bu ilâhi emir Onun nurlu izini takip eden bütün ümmetti muhteremine de
geçerlidir.. Hazreti ALLAH’ın tehdidinden
korkmayan kulları eskiden vardı günümüzde de var zorlama yapmadan tatlı dille duyuracağız nasihat edeceğiz
hazreti ALLAH’a havale edeceğiz. O kulun
nasibi varsa doğru yola gelmesine vesile oluruz nasibi yoksa bir
mümin olarak hazreti ALLAH’ın rızasını
kazanırız. Hazreti Allah bizi görüp takip
ettiğine göre yanlış yolda olanları kurtarmak için azami
gayretle çalışmalıyız ki O'nun huzuruna
çıktığımız zaman hasabımızı kolay verelim inşaAllah. Bir de şu var ki imanlı şehitler gibi ruhumuzu teslim eder
etmez cennete vasıl olmak.
Gayemiz hesap
kitap görmeden cennete vasıl olmak olsun çünkü insan ahirete
gitmeden evvel amel defterini günahlardan
arındırmış ise melekler onu muhakeme etmeden cennet ehlinin arasına katacaklardır. Hazreti ALLAH (c.c) adalet sahibidir kullarına
zulmetmez. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi daha
dünyada iken kendini hesaba çekenlerden ahirete günahsız gidenlerden eylesin. Amin.
Ayeti kerimede
buyuruyor ki: "Gerçekten Rabbim
ALLAH’tır deyipte sebat gösterenler hayırlı işler yapanlar var ya
onlar ölürken melekler tarafından müjdeleneceklerdir.Onlara melekler
korkmayın dünyada bıraktıklarınıza üzülmeyin ALLAH’ın size vadettiği
cennetle sevinin neşelenin diyecek ve melekler şöyle diyecekler.Biz
hem dünyada hem Ahirette sizin dostlarınız. Size burada canınızın çektiği her ne isterseniz var.Gafur ve
Rahim olan ALLAH’ın misafiri olarak sizlere ALLAH’ın ikramı
var." (
Fussilet- 30,31,32) Kardeşler biz de şöyle düşünmeliyiz Ahirette bizi misafir
olarak yaşatacak olan Hz. ALLAH(c.c) Dünyada
da bizi misafir ediyor. Yalnız şu var ki, bu
dünyada geçici misafir ahirette ise ebedi misafir
olacağız. Bu Dünyada misafirliğimizde ise
haddimizi bilelim ev sahibinin hakkını gözetelim. Hz. ALLAH’ın Hakkını gözeten insan da ona verilen nimetlere
şükür eder nankörlük etmez. Hz. ALLAH(c.c)
cümlemizi nankör kullardan eylemesin şükür eden kullarından
eylesin. Şükür de nasıl
olmalı? Kâinatı hazreti Allahın bizlere
sunduğu misafir hanesi olarak düşünelim öyle bir misafirhane
ki, Toprak bize hizmet ediyor hava bize
hizmet ediyor su bize hizmet ediyor ateş bize hizmet
ediyor. Bu nimetler ilk akla gelenler yoksa
Allahın nimetlerini saymak mümkün değildir. Bize bu kadar nimetler hazırlayan mülkünde misafir eden
hazreti Allaha yeterince şükredebiliyormuyuz canı gönülden düşünelim
kendimizi muhasebeye çekelim.! Ey sonsuz
hudret Allahımız! çıktığımız dünya
seyahatimizde bizleri misafir ediyorsun çeşitli gıdalar
yedirip içiriyorsun. İnşaAllah dünya
misafirliğimiz bittiğinde bizi ahirete aldığında da bize güzel
nimetler hazırla bize şefkatli davran yarabbi
...
Amin Velhamdü Lillahi Rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedim Ve Ala Ali
Muhammed.
Biz İnsanlar kalbimizi hangi yöne çevirirsek Allah bize o tarafın kapısını açar
https://lh3.googleusercontent.com/t6qiAAc7KYyiq7RZhx19htKDiEpPpmx-gY8_Kz0NJoQ=w280-h209-p-no"> Biz İnsanlar
Biz insanlar kalbimizi ne tarafa çevirir isek Hz. ALLAH(c.c)
bize o tarafın kapısını açar. Çünkü bizi
bizim yapacağımız amellerimiz ile imtihan
etmektedir.
Ayeti kerimesinde; "O hanginizin
daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı
yaratandır buyuruyor. "(Mülk-2)
İmtihan edilen kişiye dışarıdan karışmaya müsaade edilmediği
gibi Hz. ALLAH(c.c) İmtihan ettiği kuluna müdahale yapmıyor onu
iradesine ve nefsine bırakıyor. Neden, dersek
insan aklı ve nefsi ile imtihana çekilmektedir.
Şimdi karşımıza ne çıkıyor
biliyor musunuz? Biz kullar çok dikkatli olmalıyız. Yaptığımız her hareket, söylediğimiz her söz kayda alınıyor
ve biz bu yaptığımız amellerin hesabını gün geldiğinde
vereceğiz.
Ne
yapmalıyız da imtihanları kolayca geçelim. En
önemli dilimiz, bu uzvumuza sahip çıkabilirsek birçok imtihanı
geçeriz. Haksızlığa uğradığımız zaman
hakkımızı ararken sabırlı olmalıyız nefsimize uyup öfke ve gadaba
kapılmamalıyız. Bir kişiyi tenkid ederken
edebe riayet etmeliyiz küfürlü cevaplar yazmamalıyız sabırlı
olmalıyız. Her kes hepimiz sevdiğimiz
benimsediğimiz yolu en doğru yol olarak görüyoruz. Muhakkak ki, en
doğrusunu Hz. ALLAH bil
Biz kulları kıyamete kadar
kandırmaya yeminli olan iblis şeytan her an nefsimizi takip etmekte
onu azdırıp bizi günaha sokmak için fırsat Kollamaktadır. Şunu kesinlikle
bilmeliyiz ki, her an hata yapabiliriz günaha girebiliriz. Kimse
kendine güvenmesin her şeyden haberdar olan
sonsuz kudret sahibi hazreti Allaha güvensin.
vesselâm. İlk yaratılış maddem pis bir su
(meni) üstüme bulaşsa abdestimi bozar son halim ise, bir kürek
gübre, ben neyimi beğeneyim de ve hazreti Allahın sana verdiği
kalbini ve akıl nimetini hazreti Allahın rızası yönünde kullan
vesselâm...
Biz Onun Üzerindeki Her Şeyi Elbette Kupkuru Bir Toprak Haline Getireceğiz.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/deadpxl.jpg" width=450 height=338> Biz Onun Üzerindeki Her Şeyi
Elbette Kupkuru Bir Toprak Haline Getireceğiz.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "İnsanlardan hangisinin daha güzel amel işleyeceğini imtihan
etmek için yer yüzünde olan şeylere bir
ziynet verdik. Biz onun üzerindeki her şeyi elbette kupkuru bir
toprak haline getireceğiz.
"(Kehf
7-8)
Böyle
buyuruyor sonsuz kudret sahibi Hz. ALLAH’ımız. Var oluş ve yok oluşun sırları bu Ayeti kerimelerde
gizli.
Aslında anlayana her şey aşikârdır
bize sunulan zahir ve batin bütün dünya
nimetleri bize imtihan için sunulmuş hangimiz bu nimetlerin hazreti ALLAH’tan geldiğini bilip şükredip iman
edecek, hangimiz bu nimetlerin kendi
çalışmasından bilip hazreti ALLAH’ı inkar
edecek .
Her gün sınava tabi olan ve
ölüme mahkum olan biz kullar, görünen hayal
alemi olan, bir gün gelecek hazreti ALLAH’ın buyurduğu gibi sonuçta
kupkuru bir toprak olacak olan geçici bitici
bir hayal dünyasında yaşıyoruz bize sunulan
nimetlerin gerçek sahibinin hazreti ALLAH (c.c) olduğunu
unutuyoruz. Nefsimizin derdine düşen kullarız
ve görünüşte uyumuyoruz aslında gaflet
uykusundayız.
Nur Peygamberimiz Muhammed
Mustafa (s.a.v) Efendimiz, insanlar uykudadır ölünce uyanırlar buyurması dünya hayatının hayal alemi
olduğunun kanıtıdır. Ne mutlu ölmeden evvel
uyanana hazreti ALLAH’ı bulana O'na kalpten iman
edene!
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize
kalpten imana kavuşmayı nasip etsin inşaALLAH...
Biz Rahmetimizi Kime Dilersek Ona İsabet Ettiririz.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/5808288_orig.gif"> Biz Rahmetimizi Kime Dilersek Ona İsabet
Ettiririz.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Biz rahmetimizi kime dilersek
ona isabet ettiririz.
"(Yusuf-56)
buyuruyor.
Hazreti ALLAH (c.c) rahmetini
isabet ettirecek fakat O'nun dilediği hedef olabilsek de bize isabet ettirse
inşaALLAH.
Ne hale bürünsek de hazreti
ALLAH’ın rahmetinin isabet edeceği hedefi
olabilsek? Bizce hazreti ALLAH’ın bizi her an
izlediğine kalpten iman etmemiz ve her
halimizde Onunla olmamız kalbimiz O'nun zikriyle
gözlerimiz Kâbe muazzamının hayaliyle
hallenerek yaşamalıyız.
Dizi filmlerinin
sahte uydurma konuları ile kalbimizi meşgul
etmemeliyiz bu halde bize hazreti ALLAH’ın
rahmeti isabet etmez. Hele gözlerini açık
müstehcen zina görüntülerine kaptırırsan manevi sistem kökten çöker çok dikkatli olmak
lâzım.
Bu hale düşenin manevi sistemini
canlandırması yeniden kurması çok zorlaşır
çünkü rahmet hedefi değil ceza hedefi olmuştur. Bunun da çaresi, çok tevbe edecek aynı hatayı bir daha
kesinlikle yapmamaya azim ve gayret
göstermektir ola ki hazreti ALLAH (c.c) sonsuz merhametiyle af
eder.
Ramazanı şerifi ihya ettik
gözlerimizi harama, dilimizi yalana kapadık. sağlığı yerinde olanlar hazreti ALLAH’ın rızası için oruç
tuttuk teravihnamazları kıldık. İnşaALLAH
hazreti ALLAH’ın rızasını kazanmış O'nun Rahmetinin isabet edeceği
hedefi oluruz devletimizi idare eden imanli idarecilerimiz görevde
kalirlar. Amin. Vel
hamdü lillâhi Rabbil Alemin. ALLAH’ümme salli
alâ seyyidina Muhammed.
Söz vardır insanın cennete
girmesine vesile olur. Söz vardır insanın
cehenneme girmesine vesile olur.
Şüphe yok ki biz insanlarda
boşluk noktaları husule geliyor. Bir insan
tekâmül ederse, ki ALLAH’ımız bize bunu bahşetsin, tekâmül nisbetinde sabırlı olur.
Sabırlı insan ez hata
yapar. Bu sabırsızlığımız nefsimize Hakim
olamayışımızdan aniden parlayışığımızdan
husule geliyor. Ve maddi manevi zarara
girmemize sebep oluyor. Biraz sonra
sakinleşip düşündüğümüz Zaman cidden nedamet
ederiz keşke bu sözleri söylemeseydik deriz.
İnsan ehemmiyetsiz sandığı öyle
sözler söyler ki, bu sözler onu Hz. ALLAH’ın
rahmetinden uzaklaştırır. Ebedi hayatını
kaybetmesine vesile olur. Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde buyuruyor
ki; "Bir kimse Hz. ALLAH’ın sevdiği
bir söz söyler de o söz ile Hz. ALLAH’ın
rızasına ulaşacağını zannetmez. Halbuki Hz.
ALLAH (c.c) o hayırlı söz sebebiyle kıyamete Kadar o kimseden razı olur. Diğer bir kimse de ALLAH’ın gazabına
mucip bir söz söyler, o sözün kendisini
ALLAH’ın gazabına ulaştırabileceğini zannetmez, Halbuki Hz. ALLAH (c.c) o kimseye o kötü söz
sebebiyle kıyamete Kadar
buğzeder."( Tirmizi )
Bunun için insan söyliyeceği
söze, atacağı adıma, yiyeceği lokmaya çok
dikkat etmelidir. Dilimizi oynatmadan
konuşmadan evvel aklımızı hareket ettirip düşünelim sonra dilimizi harekete geçirelim. Bu
söz beni helâk mı eder ihya mı eder?
Bu kontrolü yapan
kurtulur. Her duyduğunu söyleyen çok konuşan
her mevzuya atılan kontrolü yapamayan zaten
kontrolden çıkmıştır. HZ. ALLAH (c.c)
cümlemizi bu duruma düşmekten muhafaza etsin
inşaALLAH.
Kalp boş ise ağızdan çıkan söz de boştur. Kalp Hz. ALLAH’ın sevgisi ile dolu ise o ağızdan çıkan
sözler hoştur.
Kalp Hz. ALLAH’ın sevgisi ile nurlu ise o ağzın sözü ile
cennete girilir. Kalp nursuz ise ağız ne
Kadar yalvarsa sözler boştur cennete giremez.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz buyuruyorlar ki: Bana en sevgili
olanınız, kıyamet günü de mevkice en yakın bulunacak olanınız ahlakça en güzel olanlarınızdır.
Bana en menfur olanınız,
kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız gevezeler, boşboğazlar, yüksekten
atanlardır.
Ashaptan bazıları, Ey ALLAH’ın Resulü ! yüksekten atanlar
kimlerdir? Onlar mütekebbir (büyüklük
taslayan) kimselerdir cevabını Verdi.(Tirmizi)
Diğer bir hadisi şerifinde ise;
"Kim ALLAH’a ve ahirete inanıyorsa, ya
hayır söylesin ya da sükut
etsin."(Buhari)
İman olmayınca adı Ahmet Mehmet
olmuş fark etmez insanları kandırabilir fakat
Hz. ALLAH’ı asla. Çünkü O her şeyin özünü
bilendir mühim olan imandır. Zavallı insan
bir hayalethane olan dünya için boş sözlerle edebiyatını
kaybediyor.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizin kalbini nuru ile doldursun
söylediğimiz sözlerle cenneti kazanmamızı
nasip etsin inşaALLAH.
Tarikatı aliyyede bir çok haller ahvaller zuhur
eder. İhlaslı kimsenin kalp gözü
açılabilir. Bunlar kalbin
hususiyetlerindendir. Bu gibi hallere hiç
iltifat etmemek hiç meşgul olmamak
lazımdır. Bizim iltifatımız mahviyet ve
istikamettir. Bunlar tarikat
oyunlarıdır.
Yusuf meydani kuddise sirruh Hazretlerimiz, Bunlarla tarikat çocuklarını yetiştirirler.
buyurmuşlardır.
Bilen gören ve yapan kimin yaptığını gördüğü
için katiyen o yola tevessül
etmez. Görmemiş bilmemiş yapmamış gibi
görünür. ALLAH’u-Teâla ne indirirse o
olur. O'nun indirmediğini hiç kimse kendisine
çekemez. O'nun indirdiğine lütuf buyurduğuna
hiç kimse mani olamaz. Şu halde telaşa
teşvişe de lüzum yok. ALLAH’u-Teâlanın
tuttuğu kimseler kerametten kaçınmışlardır. Gaye ALLAH demişlerdir. Bir insan
değersiz bir mahluk olduğunu herşeyi Hakkın olduğunu bilirse Hakka dayanır. ALLAH’u
Teâlanın tutmadığı kimseler kendisinde bir şey olduğunu
zanneder. ALLAH’u Teâlanın emanet olarak
ihsan buyurduğunu kendisine maleder. ALLAH’u
Teâlanın varlığını kendisinin mis gibi ortaya
koyarsa ALLAH’u Teâla dilerse onu o anda
helak eder. Her şey O'nun ve
O'ndandır. Oldu oldum diye bir şey
yoktur. Aslında ALLAH’u Teâla nasıl
yarattıysa ne lütfettiyse o var o görülür. Halk yaratanı ihsan edeni görmüyor ve
bilmiyor. Bilmediği için kendi nefsine
bağlıyor. Veya kişide arıyor ona
bağlıyor. Oysa yaratan O, yaşatan O, öldüren
O, dirilten O. Amma sen O'nu görmüyorsun da
nefsin putuna dayandın. Veyahut karşıdakini
putlaştırdın.
Ayeti kerimede: "Dirilten de O'dur. Öldüren de O'dur."( Müminun 80) Hazreti ALLAH hükmünü koyuyor
oluyorsun sen ben. Hükmünü çekince ölüyorsun
oluyorsun bir hiç. Şu kabirlerde yatanlar ben
biliyorum ben yapıyorum derlerdi. Ama Yaradan
hükmünü çekince hepsini yerlere serdi. Hz.
ALLAH celalehü cümlemizi nefsine uyup helak olanlardan
eylemesin. Velhamdü lillahi Rabbil
Alemin.
Ömer Öngüt Efendi Hz.
Tasavvufun Aslı ( Sahife-137)
Biz bulutları ölü bir yere sürüp onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de böyledir.(Fatır-9)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/beautiful-islamic-wallpapers%20(13).jpg"> Hazreti Allah celle ve celâlehü Ayeti
kerimesinde: "Biz bulutları ölü bir
yere sürüp onunla toprağı ölümünden sonra
diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de
böyledir."(Fatır-9)
Böyle
buyuruyor sonsuz kudret sahibi hazreti Allahımız. Bir diğer Ayeti kerimede: "Biz
insanları bitki bitirir gibi yaratmışızdır." buyuruyor. Biz kullarının anlıyacağı
dili kullanıyor. şöyle bir düşünelim,
yetiştirdiğimiz bitkilerin başına gelenler biz insanların başına
gelmiyor mu? Gök yüzünden yağan yağmurun
toprağı nemlendirmesi neticesi atılan tohumlar patlayıp yeşermiyor
mu? sonrasında kuruyup ölmüyorlar mı. Tarla
vazifesi gören ana rahmi de içine dökülen tohum ile insan bedeni
bitki gibi büyümüyor mu? Bitkinin büyüyüp
görevi bitince kuruyup öldüğü gibi, anne karnından çıkan bebek de
büyüyüp yaşlanıp ölmüyor mu? Siz diyeceksiniz
ki biz bunları biliyoruz biz size başka bir gerçeği duyurmak
istiyoruz. O ise toprağın suya ihtiyacı
olduğu gibi, gönülleri imansızlıktan kuruyan hazreti Allahın rahmet
bulutlarına ihtiyacı olan sayısı bilinmeyen insanlar
var. İlk insan yaratılır yaratılmaz rahmet
bulutu hazreti Adem aleyhisselâm ile başladı. Ve bu rahmet bulutları son peygamber Muhammed Mustafa
sallallahü aleyhi vesellem Efendimize kadar sürdü. Bundan sonra rahmet bulutları bitti mi? hayır rahmet
bulutlarının görevini vekilleri devraldı. Bu
görev taksimi de kıyamete kadar devam edccek
inşaAllah. Yeter ki biz bu rahmet
bulutlarından istifade etmesini bilelim "Din nasihattir." buyuruyor nur
peygamber. Biz gönlümüzü taş olmaktan
kurtarır toprak haline getirebilirsek ki çok zor
değil. İşte o zaman rahmet bulutu olan
nasihatler kalbimize nüfuz eder gönlümüzde iman filizleri yeşerir
kalpten imana kavuşur hazreti Allahın seçkin kulları arasına
katılırız inşaALLAH. Fakat taş olarak
kalırsak rahmet bulutları üzerimize ne kadar yağarsa yağsın
üzerimizden akar gider. Hazreti Allah celle
celâlehü cümlemizi taş kalpli olanlardan eylemesin
Amin.
Evet bir nusubet bin nasihatten evlâdır demiş
büyüklerimiz. Ekonomimizin kara belâsı
olan döviz kurları dolara bağımlılıktan kendi
paramıza dönmekle kurtuluruz inşaALLAH. Haydi
osmanlı torunu başkanımız iş senin vereceğin kararlara
bağlı ALLAH'a dayan ve hayırlı karar ver
inşaALLAH. Özümüze dönmemiz sizin alacağınız
kararlara bağlı. Hazreti ALLAH (c.c)
ülkemizi amerikanın esaretinden kurtaracak kararlar almanızı nasip etsin inşaALLAH.. Dik
dur eğilme bu millet seninle. durmak yok yola
devam... Hazreti ALLAH yar ve yardımcın olsun
inşaALLAH...
Kardeşim Caferi bir kalp
kırmak dünyayı yıkmak gibidir demiş büyüklerimiz bende sizin
kalbinizi kırmama vesile olan Şii ismini oradan kaldırdım ve sizden
özür diliyorum af edin. Fakat sizde biliyorsunuz ki, Şii ismini
kullanan ve ashabı kirama hakaret eden guruplar var. Hatta daha
ileri giderek Cebrail Aleyhisselamın vahiy getirirken yanlışlık
yaptığını esasen peygamberlik Hz. Ali
keremellahü veche efendimizin hakkı idi diyenler var. benim yaşım
almış yedi çok yer gezdim birçok cemaatlere katıldım işim icabı
İranlı vatandaşlarla yıllarca beraber oldum. insanın tüylerini diken
diken eden konuşmalara şahit oldum anlatmaya kalksam böyle şey olur
mu dersin. ve o insanlara ne anlattımsa bir şey duyuramadım . sana
bir şey daha anlatayım. biz ailecek Hz. Ali keremellahü veche
Efendimizin Hayber kalesi Kan kalesi ve
katıldığı diğer savaşların hikayeleri ile büyüdük. daha evvel yazmıştım. Rahmetli babamın adı Hüseyin, Amcamın
adı hasan, Dayımın adı Ali, torunumun adı
ömer. diğerinin Hüseyin, kızımın adı Ayşe. Biz Ehlibeytin hepsini
seviyoruz. hiç birini ayırmayız fakat İran'dan dalgalar halinde
gelen ayrımcılık rüzgarı son zaman Irak’ı da sardı sende biliyorsun
ıraktaki Sünni ve Şiilerin birbirlerini katlederek Amerika’nın işini
nasıl kolaylaştırdığını yazık değil mi, Evladım gözünü aç, bu
bölünme bize hiç bir şey kazandırmadığı gibi düşmanlarımızın
ekmeğine hem yağ hem bal sürüyor. Şunu da
kesinlikle bil ki, kerbelada şehitlik mertebesine yükselen Hz.
Hüseyin Efendimiz ve diğerleri cennet bahçelerinde sefa
sürüyorlarken bizlere ne oluyor deyip başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemizin zamanı çoktan gelip geçti.
ve kesinlikle inan ki Şiilerin Sünni ve
yezit diye dışladığı insanlar kerbela vakıasını anlatan kitabı
okurken o olayların tesiriyle ağlarız. fakat ne yapalım o da bir
kadermiş olacakmış olmuş. o olayları tertip edenler sebep olanlar çoktan kabir sualine çekildiler ve
hakkettikleri karşılığı buldular. şahsi
fikrim ki mahşer günü dirildiğimiz zaman ayrımcılık yapıp kan
dökülmesine sebep olanlar, gerek Hz. Ali
keremellahü veche efendimizden gerek Hz. Hüseyin Efendimizden sert
tepki göreceklerdir, aklıma bir hikaye geldi bir kitapta okumuştum,
muhterem bir kişi Resulullah (s.a.v)
Efendimizi okadır çok seviyormuş ki, gönlünde diğer peygamber
Efendilerimize karşı sevgisi kalmamış tam bu halde iken bir rüya
görüyor kendisinin dirildiğini mahşerde
resulullah Efendimizi aradığını onu ararken Hz.
Davud aleyhisselam rastlıyor fakat oraya
yaklaşmıyor yine Resulullah (s.a.v) aramaya devam ediyor bu
arada Musa Aleyhisselamın toplumuna rastlıyor oraya ilgi
göstermiyor. Aramaya devam ediyor bu arada
İsa Aleyhisselamın toplandığı yere rastlıyor onlara da ilgi
göstermiyor. ve yine aramaya koyuluyor ve nihayet Resulullah
(s.a.v) Efendimizin bulunduğu topluluğu buluyor ve Efendimizin
önüne diz çöküp buldum seni Ya Resulullah deyince, Efendimiz buyuruyor ki, Bana gelinceye kadar diğer
peygamber kardeşlerime rastlamadın mı diyor.
oda, rastladım fakat ben sizi onlardan daha çok seviyorum deyince,
Resulullah (s.a.v) Efendimiz elindeki
topuz ile ağzına vurunca acı ile uyanıyor ve diyor
ki, baktım ağzımdan kan akıyor ve ön dişlerim
kırık. ondan sonra hiç bir şekilde ayrımcılık yapmadım hepsine değer verip sevdim. bu yazdığım yaşanmış bir
olaydı. Muhterem kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c)
Cümlemizi birleştirsin bölücülüğü yok etsin. ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve ala
Ali Muhammed... Ha Caferi kardeşim geçen yaz
torunum Hüseyin’le geziyorduk kolye satan bir sergiden kolye
almamızı istedi ben de beğen dedim baktım bana çatallı Zülfikar
kılıcını gösterdi bende memnuniyetle aldım
bununa taktım. bilmem anlatabildim mi.
Âriflerin ışığı, Velîlerin
önderi, İslâmın bekçisi ve Müslümanların Baş tacı İmâm-ı Rabbânî
Ahmed-i Fârûkî Serhendî buyuruyor ki: Resûlullaha itâ'at, ALLAH’ü teâlâya itâ'at
demektir Cenâb-ı Hak, Nisâ sûresinde,
Muhammed aleyhisselâma itâ'at etmenin kendisine itâ'at etmek
olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resûlüne
sallALLAH’ü aleyhi ve sellem itâ'at edilmedikçe Ona itâ'at edilmiş
olmaz.
Bunun
pek kat'î ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, âyet-i kerîmede,
(Elbette, muhakkak böyledir) buyurdu ve bazı doğru düşünemiyenlerin,
bu iki itâ'ati birbirinden ayrı görmelerine meydân
bırakmadı. ALLAH’ü teâlâ, yine Nisâ
sûresinin, ("Kâfirler, ALLAH’ü teâlânın emirleri ile Peygamberlerin
emirlerini birbirinden ayırmak istiyor. Yahudiler diyor ki, biz Mûsâ aleyhisselâma inanırız. İsa ile
Muhammed aleyhime selama inanmayız. Hıristiyanlar ise, yalnız İsa aleyhisselâma inanıp, ona hâşâ,
ALLAH’ü teâlânın oğlu diyor. Bu inanışları ve
dinleri kıymetsizdir. Hepsi kâfirdir. Bunların hepsine Cehennem
azabını, çok acı azapları hazırladık")
mealindeki ayetinde, bu iki itâ’ati ayrı görenlerden şikâyet
buyurmaktadır. (Mektubat, 1.cilt, 152.
mektubdan) Ehl-i sünnet âlimlerinin
anladıklarına uymak lâzımdır
Ey mesut
kardeşim! Bize ve size herşeyden önce lâzım
olan, itikadı Kitaba ve sünnete uygun olarak
düzeltmekdir. Doğru yolun âlimlerinin,
(ALLAH’ü teâlâ onların çalışmalarına iyi karşılıklar versin!)
Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anladıklarına ve
bildirdiklerine uygun olarak itikâd etmek lâzımdır.
Çünkü, Kitâbdan ve sünnetten
bizim ve sizin anladıklarımızın hiç kıymeti yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymak
lâzımdır. Bizim anladıklarımız, Ehl-i sünnet
âlimlerinin anladıklarına uymuyor ise, hiç kıymeti
olmaz. Çünkü her bid'at sâhibi, [türedi
reformcular] ve doğru yoldan kayarak dalâlete düşenler, sapık
bilgilerini ve bozuk işlerini, Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i
şerîflerden anladıklarını ve bu iki kaynaktan çıkardıklarını
söylemektedirler. Bu sözleri çok yanlış ve
haksızdır. İkinci olarak hepimize lâzım olan şey, ahkâm-ı şer'ıyyeyi
öğrenmektir. Yani helâli, haramı, farzı,
vacibi öğrenmektir. Üçüncü olarak hepimize lâzım olan şey, bütün
işlerimizi, öğrendiklerimize uygun yapmaktır.
Dördüncüsü, kalbin tasfiyesi ve
nefsin tezkiyesidir ki, bu ikisi tasavvuf büyüklerine mahsustur
(kaddesALLAH’ü teâlâ esrârehüm). İtikadı düzeltmeden önce ahkâm-ı
şer'ıyyeyi öğrenmenin hiç fâidesi olmaz. Bu
ikisi birlikte düzelmedikçe de, ibadetlerin fâidesi
olmaz.
Bu üçü
birlikte yapılmadıkça, tezkiye ve tasfiye hiç
yapılamaz. Bu dört temel vazife, yardımcıları
ve tamamlayıcıları ile birlikte yapılmalıdır.
Meselâ, farzlar, sünnetleri ile
birlikte yapılmalıdır. Farzların yardımcısı ve tamamlayıcısı,
sünnetlerdir. Bunlardan biri yapılmadıkça, geriye kalan her şey
lüzumsuzdur ve fâidesizdir.
Böyle lüzumsuz şeylere,
(Mâlâya'nî) denir. Hadîs-i şerifte, ("Bir kimsenin
Müslümanlığının güzelliği, mâlâya'nîden kaçması ve lüzumlu şeyleri
yapması ile anlaşılır.") buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafa’nın
izinde yürüyenlere selâm olsun (aleyhi ve alâ âlihissalevâtü
vettehıyyât). (1.cilt, 157.
mektubdan) Kıyâs ve ictihâd, bid'at
değildir
Resûlullahın sallALLAH’ü aleyhi ve sellem sünnetine bir şey
katmamalı ve Onun Eshâb-ı kiramına (rıdvânullahi teâlâ aleyhim
ecma'în) uymalıdır. Çünkü, Eshâb-ı kiramdan
her biri, gökteki yıldızlar gibidir. Herhangi
birine uyan saadete kavuşur. Kıyâs ve içtihat, bid'at değildirler.
Çünkü bunlar, (Nusûs)un, yani ayetlerin manalarını meydâna
çıkarmaktadırlar.
Bu manalara başka bir şey eklemezler. ("Ey akl sahipleri! İyi anlayınız!") mealindeki âyet-i kerime, kıyâs ve içtihadı emre
etmektedir. (1.cilt, 186.
mektubdan)
İctihâd derecesinde olan yüksek âlimler, dinin hükmilerini
açığa çıkarmışlardır. Dinden olmıyan şeyleri meydâna çıkarmış
değillerdir. Görülüyor ki, ictihâd yolu ile
bildirilen hükümler, sonradan meydâna
çıkarılmamışlardır. Dinden olan, dinin temeli
olan şeylerdir. Çünkü, din bilgilerinin temelleri dörttür.
Dördüncüsü, kıyâs yani ictihâddır. (1.cild, 260. mektubdan)
Kıyâs ve ictihâd, İslamiyet’in
dört temelinden birisidir. Buna uymağa emre
olunduk, evliyânın keşf ve ilhâmları, böyle değildir. Bunlara uymağa
emir olunmadık. İlhâm, yalnız sâhibi için
delildir, hüccettir, senedir. Başkaları için
senet değildir.
İctihâd ise, her müslüman için hüccettir,
senettir. Bunun için müçtehit olan âlimlere
uymak lâzımdır. Dinin temellerini, bu
âlimlerin bildirdiklerine uygun olarak öğrenmelidir. Tasavvufçuların, bu âlimlerin bildirdiklerine uygun olamıyan
sözlerine ve işlerine uymamak lâzımdır. Bununla beraber onlara iyi gözle bakarak dil uzatmamalı,
şuursuz olan sözlerinden saymalıdır. Açık
olan yanlış manaları bırakıp doğru manalar çıkarmalıdır. (1.cild, 272. mektubdan) Cehennem azabından kurtulmak için Ehl-i sünnet olmak
lâzımdır
Akıl
ve bâliğ olan erkeğin ve kadının birinci vazifesi, Ehl-i sünnet
âlimlerinin yazdıkları akait bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun
olarak inanmaktır. ALLAH’ü teâlâ, o büyük
âlimlerin çalışmalarına bol bol sevap versin! Âmin.
Kıyamette Cehennem azabından
kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmağa
bağlıdır. Cehennemden kurtulacak olanlar,
yalnız bunların yolunda gidenlerdir.
Onların yolunda gidenlere
(Sünnî) denir. Resûlullahın (sallALLAH’ü aleyhi ve sellem) ve
Esbabının (rıdvânullahi aleyhim ecma'în) yolunda gidenler, yalnız
bunlardır. Kitâbdan, yani Kur'ân-ı kerîmden
ve Sünnetten, yani hadîs-i şerîflerden çıkarılan bilgiler içinde
kıymetli, doğru olan yalnız bu büyük âlimlerin, Kitâbdan ve
sünnetten anlayıp bildirdikleri bilgilerdir. Çünkü her bid'at sâhibi, yani her reformcu ve her sapık
kimse, bozuk düşüncelerini, kısa aklı ile, Kitâbdan ve sünnetten
çıkardığını söylüyor. Ehl-i sünnet âlimlerini (Rahmetullahi teâlâ
aleyhim ecma'în) gölgelemeğe, küçültmeğe kalkışıyor. Demek ki, Kitâbdan ve sünnetten çıkarıldığı bildirilen her
sözü, her yazıyı doğru sanmamalı, yaldızlı propagandalarına
aldanmamalıdır. ...
İtikadı düzelttikten sonra helal, haram, farz, vacip, sünnet,
mendûb, mekruh olan şeyleri de fıkh kitaplarından öğrenmek ve her
işi bunlara göre yapmak da lâzımdır. ... ALLAH korusun, itikâd edilecek şeylerde, bir sarsıntı olursa,
kıyamette, Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikâd doğru olup da,
işlerde gevşeklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de afv
olunabilir. Eğer afv olunmazsa, Cehenneme
girse bile, sonunda yine kurtulur.
Görülüyor ki, işin aslı,
temeli, itikadı düzeltmekdir. Hâce
Ubeydullah-i Ahrâr (kaddesALLAH’ü teâlâ sirrehül'azîz) buyurdu
ki, Bütün iyi hâlleri ve buluşları bize
verseler, fakat Ehl-i sünnet vel cemaat itikadını kalbimize
yerleştirmeseler, hâlimi harap, istikbâlimi karanlık bilirim.
Eğer bütün haramlıkları, çirkinlikleri
verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet itikadı ile süsleseler hiç
üzülmem). ALLAH’ü teâlâ, bizi ve sizi, Ehl-i sünnet itikadından
ayırmasın! İnsanların efendisi hürmetine
(aleyhissalâtü vesselâm) damızı kabul buyursun!
Âmin! (1.cilt, 193.
mektubdan)
-
Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım. Onun ile o hazineyi
keşfederim. 2- Ardından mahlûkatının en hayırlısı, dalalet ve
yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Hz. Muhammed(sav)e salât
getiririm. 3- İlahi! Kusursuz olan ALLAH, Ehad, Bedi ve Kadir
isimlerini şefaatçi kılıp niyazla Senden istiyorum! 4- Kadri muazzam
olan ismin hürmetine Senden niyaz ediyorum Ya ilahi, işlerimi
kolaylaştır! 5- Ya Hayy, ya Kayyum! ALLAH, Ehad, Bedi ve Basıt
isimlerini şefaatçi kılarak ve ümitle Sana yalvarıyorum. 6- Ey
yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan ALLAH’ım! Sabit, Cebbar
isimlerinin hakkı, uyumaz sıfatın ve ateşleri söndüren Halim ismin
hürmeti için! 7- Ey çabuk imdada koşan Rabbim! ALLAH, Ehad isimlerin
ve dualara süratle cevap veren Bedi ismin hürmetine Sana
yalvarıyorum. 8- Kayyum ismin hürmetine, kalbimi ondaki kirlerden
temizleyerek ihya et! Ona Senin sırrın yerleşip ışık saçsın. 9- O
sırrın nurunun parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun.
Böylece yüzümde bir ışıltı zuhur edip parıldasın. 10- Kalbime rahmet
sağanakları dökülsün de onu Kerim olan Mevla’mızın hikmet
incileriyle dile getirsin. 11- Her yandan beni nurlar kuşatsın da
büyük Mevla’mızın heybeti bizi kaplasın. 12- Sen her türlü noksandan
münezzehsin, ey yaratma ve yoktan her an çoklukla var etme
mertebesinin en yükseğinde bulunan ve ölüleri en kerimine tarzda
dirilten ALLAH’ım. 13- Bir araya getirilmiş heca harflerinin hakkı
için beni maksadıma ve her türlü ihtiyaçlarıma erdir. 14- Yüce ismi
azamın ve Kuran’ın her tarafı kuşatan nuruyla irademe yerleştirilen
harflerin sırrı hürmetine, 15- Nurlardan üzerime ışık saçacak bir
feyiz akıt ve ism-i Hâkiminle kalbimin cansızlığını ihya eyle. 16-
Ne olur ism-i cebbarınla bana bir heybet ve celal giydir ve
düşmanlarımın ellerini benden çektir. 17- Kadri yüce, Selam, Aziz ve
celil ism-i şeriflerinin hürmetine beni her türlü düşman ve
hasetçiden koru. 18- Bunu, Celal, Rauf, Münezzeh, Kudüs ve
kendisiyle karanlıkların dağıldığı Rahim isimlerinin nuruyla lütfet.
19- Ey Rabbim! O nur ile ihtiyaçlarımı gider. Selam ve Hayy ism-i
şeriflerinle hacetimi süratle yerine getir. 20- Mabut, Hu, Samed ve
Şehid isimlerinin hürmetine ey Yüce! Kâfi isminle işlerimi
kolaylaştır. 21- Ey Celal sahibi! Ve ey Halim! Senin yardımınla
açılacak bir ilmin sırrıyla bana bir ikram lütfeyle! 22- Sırları
kesin ve inkişaf etmiş Kuran-ı Hâkim’in nurani ve açık ifadeleriyle
beni her türlü korku ve sıkıntıdan kurtar. 23- Ey Celal sahibi ve ey
kırık gönülleri üzüntüden kurtarıp saran! Kün=ol fiilinin Kaf i
hürmetine beni koru! 24- Tehlikeler deryasında beni güvende kıl ve o
deryadan en hayırlı bir selamet sahiline çıkmayı ihsan eyle. Sensin
benim sığınağım ve sıkıntılar ancak Seninle ortadan kalkar. 25-
Rahmet olan yağmurun sağanak hali gibi üzerime rızık yağdır. Her ne
kadar günahta aşırı da gitseler âlemlerin ümidi yalnız sensin. 26-
Ey Celal sahibi Basir ism-i şerifin hürmetine düşmanlarımızı sağır,
dilsiz, kör ve konuşamaz eyle. 27- Âlim ve Gani isimlerinle beraber
Sabur isminin de kal’asına sığınarak, yanlışlıktan korunurum. 28-
baştanbaşa bütün mahlûkatın gönüllerini bana lütfunla çevir ve
Fettah ism-i şerifinle bana makbuliyet elbisesini giydir. bütün
âlemlerin kalplerini son gönderdiğin islâm dinine ve Hazreti
Muhammede çevir, Fettah isminle ona makbuliyet ihsan eyle. 29- Ya
ilahi! Selam ism-i şerifin hürmetine işlerimizi kolaylaştır ve bize
izzet ve yücelik ver. 30- Üzerimize af örtüsünü ger ve kalplerimize
şifa ver. Kalpleri manevi hastalık kirlerinden temizleyip şifaya
kavuşturan yalnız sensin. 31- ALLAH’ım! Hu ism-i şerifin hürmetine,
bütün rızkımızda bize bereket ihsan eyle ve güçlük düğümlerini çöz
de rahatlayalım. 32- Ey gerçek Mabud, Ya Hu ve Ya Hayre’l-halıkîn!
Ve ey bizim için rızıklar Onun cömertliğinden coşup gelen. 33- Her
yönden gelen düşmanı senin yardımınla defederiz. Sen de isminle
onlara uzaktan atar ve onları dağıtırsın. 34- Ey Celal sahibi! Çöl
kelerinin, yanına koşarak gelip şikayetini arz ettiği Zat(Hz.
Muhammed)’in şanı hürmetine onları yüzüstü ve yardımsız terk et. 35-
Ya ilahi! Benim ümidim ve seyidim yalnız sensin. Beni tahkir etmek
isteyen ordunun düzenini dağıt. 36- Kesin yeminlerin ve muhtevaları
hürmetine bütün zararlıların tuzaklarını benden defet. 37- Ey eski
ümmetlerden beri kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı,
ihsanda bulunanların en kerimi ve ümit kapılarının en değerlisi. 38-
Ey gizliliklere ilmiyle nüfuz eden Nur! İsminle, yıldızımı çağlar ve
asırlar boyu nurlu kıl ve parlamaya devam ettir. 39- Nurun kandili
gizli fakat açık bir biçimde tutuşturulur. Kandiller kandili gizli
olarak nurlanır. 40- İzzet, azamet, celal ve Kibriya sahibi münezzeh
ve mukaddes olan Zat-ı Rahim’in nuruyla küfrün ateşi söndürülür. 41-
Mabud-u bilhak (el-ilah) Hu, Samed, Zul-Batş (düşmanlarını kıskıvrak
yakalayan) Cebbar (hükmüne karşı konulmaz) ve Halim olan Zatın
yardımıyla (o nur) düşmanlarının ateşini bastıracak. 42- Gerçek
Mabud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan
Zatın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir. 43- Hak ism-i
şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma
karşı bana kâfi gel, çünkü artık onlar çok ileri gittiler. 44- Ey
Rab ve Rahman olan ALLAH’ım! Hiç şüphesiz sen Hak Ma’budsun! Ey
kuvvetli mededkârım! Şiddetli fırtınalar peşi peşine kopmaktadır.
45- Kâfirlerden korunmak ve düşmana şiddetli hücum gerçekleştirmek
ancak senin yardımınladır. Senin yüce kapına gelip sığınan kimsenin
karanlığı dağılır. 46- Tâ Hâ, Yâ Sîn, Tâ Sîn (Neml) ve Tâ Sîn Mîm
(Kasas ve Şuara) sureleri hürmetine bize yönelip gelen bir saadete
ermek için bizim yardımcımız ol. 47- Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd (Meryem) ile
bizi dört bir yandan kuşatan kem gözlere karşı korunuruz ve bu bize
yeter. 48- Hâ Mîm Ayn Sîn Kâf (Şû Râ) suresi bizi koruyan
sığınağımız olsun; onun karşısında dağlar bile sarsılır. 49- Kâf,
Nûn ve Hâ Mîm sureleri hürmetine bu himayeyi gerçekleştir. Duhan
suresinde de muhkem kılınmış bir sır vardır. 50- Elif Lâm ile
başlayan sureler, Nisa suresi, Maide suresi, Enam suresi ve nurlu
kılınmış Nur suresi hürmetine… 51- Elif Lâm Râ ile başlayan (Yunus,
Hûd, Yusuf, İbrahim, Hicr) sureleri sırrı ve İsm-i A’zam’ın nuruyla,
işlediğim her günahtan vazgeçerek yükseldim. 52- Elif Lam Mim Ra
(Rad) suresiyle yüce olan ruhaniler ve melekler meclisine yükseldim.
53- Amme, Abese, Naziat, Tarik, Ve`s-Semai Zatilburuci ve Zilzal
sureleri hürmetine. 54- Tebareke, Nun, Seele Sailün, Tehmiz
(Hümeze), Ize`ş-Şemsu Kuvvirat sureleri hakkı için... 55- Zariyat,
Necm ve Kamer sureleri hürmetine işlerim bana kolaylaşsın. 56- Hizb
hizb, ayet ayet okuyucuların okudukları ve inmiş olanlar adedince
Kur`an sureleri hakkı için. 57- Ey Mevla’m! Kendilerine kitap
indirdiğin her peygambere ihsanda bulunan fazlını diliyorum. 58- O
harfler Merih yıldızı gibi yüksek ve âlidir. Asa-yi Musa ismiyle
karanlıklar dağılır. 59- Bunların sırrını kendime şefaatçi ederek
Senden niyazda bulunuyorum. Bu, insanların kendisiyle doğru yolu
bulduğu zillet ve tevazu sahibi birinin tevessülü gibi olsun. 60- Ey
merhametli Rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, manaları sebebiyle
çağlar ve zamanlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve
yüceltilmişlerdir. 61- Ey ALLAH’ım! Gerçekten bütün ayetler ve
ihtiva ettikleriyle Sana tevessülde bulunarak yalvardım. 62- İşte
onlar, nur harfleridir. Onların hasiyet ve meziyetlerini (bende)
topla, manalarını gerçekleştir. Her türlü hayır onlarla tamamlanır.
63- Bana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım
ortadan kalksın. 64- Ümmü`l-Kitap olan Fatiha suresi ve arkasından
gelen sureler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi
musahhar kil. 65- Ey Mevla’m! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin
kolaylaştığı isminle (ism-I A`zam) Sana yalvarıyorum. 66- İlahi!
Peygamberlerin Sana manen yaklaşmak için kendilerine şefaatçi
kıldıkları kelimeler hürmetine güçsüzlüğüme merhamet et. Günahlarımı
bağışla. 67- Ey Yaratıcım ve Seyyidim (Efendim)! İhtiyacımı yerine
getir! İşlerim sana havaledir. 68- Ya Rabbi! Hz. Muhammed (sav)`I ve
burada cemedilen güzel isimlerini şefaatçi kılarak Senden niyaz
ediyorum. 69- Ya ilahi! Günah ve yersiz bir bakışa varıncaya kadar
bütün hatalarımdan tevbe etmeyi şu miskin kuluna lütfeyle ve
hatasından geç! 70- Beni hayır, ihlâs ve takvaya muvaffak kil ve
yüce toplulukla birlikte beni Firdevs cennetine sakin eyle. 71-
Hayatımda ve ölüp kabrin karanlığına vardığımda bana merhametli ol
ve böylece o karanlık nura açılsın. 72- Ya ilahi! Ne olur, Mahşerde
amel sahifemi lütfunla ak eyle! Ve eğer hafif gelecek olursa sevap
terazimi ağır getir. 73- Beni, keskin olan sırat köprüsünden koşarak
geçir ve o büyük Cehennem ateşinden ve içindekilerden koru. 74-
işlediğim her günahtan dolayı beni affet. Çok da olsa büyük
günahlarımı bağışla. 75- Ey kadri yüce ismi taşıyan! Bütün tehlikeli
işlerden kurtuldun ve selamete erdin. 76- Savaş, korkma! Harbet,
çekinme! Vahşi ve yırtıcı hayvanlarla dolu her yere gir! 77- Saldır,
kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et! Dört yanını kuşatmış da olsa
hiçbir kralın gücünden korkma! 78- Ne bir yılandan korkarsın, ne de
bir akrep görürsün. Ne de bir aslan gürleyerek sana gelir. 79- Ne
bir kılıçtan, ne bir hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne
ortalığı almış kötülük ve tehlikeden korkma! 80- Bunu okuyanın
mükâfatı Hz. Muhammed'in (a.s.m.) şefaatidir. Saf saf dizilmiş
hurilerle birlikte Cennette toplanır. 81- Bil ki, Muhammed Mustafa
(a.s.m.) en üstün Peygamberdir. ALLAH'ın yeryüzüne yayılmış
kullarının en faziletlisidir. 82- Yüce şanından dolayı her dileğinin
başında onu an, onu şefaatçi et ki zulüm ve tecavüzden kurtulasın.
83- Yâ İlâhî! Her gün, her an ve her rüzgâr estikçe o seçkin
Mustafa'ya salât eyle. 84- O seçilmiş Muhammed'e (a.s.m.) ve bütün
Âline yeryüzünün bitkileri ve kıyamete kadar esen rüzgâr adedince
salât eyle! 85- Parıldayan şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen
yağmurlar adedince ve yeri göğü dolduracak kadar salât eyle! 86-
Bizzat Hz. ALLAH'ın ve meleklerinin ona salât ve selâm getirmesi
(Onun büyüklüğünü göstermesi bakımından) sana yeter. 87- O halde sen
de, yıllar ve günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe,
sürekli olarak ve şefaatini dileyerek ona salât getir. 88- Âl-i
Hâşim'den (Haşim Oğullarından) o paklara, hacılar Kâbeyi ziyaret
edip onu selâmlamaları adedince selâm eyle! 89- Yâ İlâhî! Hz. Ebû
Bekir ve Ömer'den, Hz. Osman ve sarsılmaz Haydar'dan da (ALLAH'ın
Arslanı Hz. Ali'den) razı ol! 90- Aynı şekilde bütün Âl ve
Ashabından, evliya ve salihlerden ve bunlara tâbi herkesten razı ol!
91- Bu, Hz. Muhammed'in (a.s.m.) amcası oğlu Hz. Ali'nin sözleridir.
Onda mahlûkat için ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır
Amin.
Bulundukları yeri ancak Hz.
ALLAH (c.c) bilir. Cehennem kâfirler için
hazırlandığı gibi Cennet de müminler için hazırlanmıştır.
Rum kralı Heraklin elçisi, sen genişliği
yerler ve gökler Kadar olan bir cennete çağırıyorsun. O halde
cehennem nerede ? diye Resulullah (s.a.v) Efendimize
sorduğunda şöyle buyurmuşlar. SübhânALLAH: “Gündüz
olduğu Zaman gece nerede olur?"
Cennet son
derece büyüktür milyonlarca insanları ilelebet barındırıp huzur ve
sükuna rahat ve emniyete eriştiren böyle bir nimetler yurdunun
büyüklüğünü tasarruf etmek imkânsızdır. ALLAH’ütealâ Ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır:
"Orada her
nereye baksan bir Nimet pek büyük bir saltanat
görürsün. "(İnsan-20)
Ebu
Hüreyye radyALLAH’ü anh dan rivayet edildiğine göre Resulullah
(s.a.v) Efendimiz hadisi şeriflerinde şöyle
buyurmuşlardır: Sizden birinizin yayı
veya kamçısı Kadar cennette ki bir yer dünyadan ve içindekilerden
daha hayırlıdır.
Cennet Nimet yurdudur göz nereye bakarsa Nimete bakar. Herkes
kendilerine verilen nimetleri seyreder. Hiç
kimse hiç bir şeye hasret kalmaz.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi bize
vadettiği cennetlerini kazanmamızı nasip etsin İnşaALLAH Amin.
Muhyiddin ibni Arabi
hazretleri, Ebubekir El Nakkaşın cennetlik kulların Hz. ALLAH’ın
cemalini göreceklerini açıklayan hadisi şerifte geçen konuları
açıklıyor ve buyuruyor ki, Hak Teâla ibadına
(kullarına) umumi bir ziyaretle tecelli etmek isterse, Hakkın
münadileri bütün cennetlerde, Ey cennet ehli,
Azamet minnet sahibine, yakın pak mekân sahibine, ulu nazar sahibine
selama durun karşılayın. Rabbinizi görmeye
koşun. Bunun üzerine bütün cennetlikler Aden
cennetine doğru koşup giderler. Her taife
kendi mertebe ve derecelerine göre yerlerine
otururlar. Yemek sofralarının kurulması
emredilir ne dünyalarında ve ne de bulundukları amel cennetlerinde,
görmedikleri özel sofralar önlerinde hazırlanır. O kadar nefis yemekler verilir ki, bunları ne evlerinde ne de
başka bir yerde görmüş ve yemiş değillerdir.
Bu yemek şöleninden sonra ne
hayatlarında ne de sonradan giymedikleri nadide elbiseler
kendilerine giydirilir. ALLAH'ü
Teâla. Bu yaşanacak güzel hayatı onaylayarak,
gözün görmediği, kulağın işitmediği, Hiçbir beşeri kalbin aklına
gelmediği şeyler giyerler buyurmuşlardır.
Bundan sonra oradaki beyaz
miskten toplayarak Cennet evlerine dönmüş olurlar. Özel amelin meyvesi, İlahi güzelliği görmek olmayıp, Cennet
nimetlerine kavuşmaktır.
Gaye ve hedef bu idi, bu
yönleri açıklamıştık. Bu şölen esnasında,
aniden bir nur gözlerini alınca. Cümlesi secdeye
varırlar. O sırada o ışık zahiren gözlerine
batınen basiretlerine girmiş olur. Vücutlarının en ince ufak akşamına kadar Rabbin güzellik nuru
içlerini doldurmuş olur.
O sırada oradakilerin tümü göz
ve kulak kesilmiş olur. Yön ayrıntısı yapmadan kendi zatında onu
görür onu işitir. İşte bütün bunları tümü ile
onlara o nur vermiştir ki, bununla müşahedelerini yapmış
olurlar. Bu sırada onlara ALLAH’tan bir elçi
gelerek onlara, Rabbinizi görmek için hazır olun işte sizlere
görünüyor demesi üzerine tümü onu görmek için
hazırlanır.
Hak
Teâla kendini üç örtü arkasından gösterir ve
görünür. Bu üç hicap
şunlardır. 1. izzet hicabı 2. Azamet hicabı (ve büyüklük) 3.
ululuk hicabı (yükseklik )
Oradakilerin kendilerinde bu
hicaplara bakmak cesaret ve kudretleri olmadığından, Hak Teâlâ’ya
bakamazlar.
Hak
Teâla en büyük hicapçıya, İbadımın (kullarımın) beni görmesi için
aramızdaki bu perdeyi kaldırın buyururlar. O
sırada Hak Teâla tek örtü arkasından kendisini o güzel ve ince adı
ile göstermiş olur. Oradakilerin hepsi onu
görür ve üzerlerine kolaylık nuru yağar. Rabbin güzelliği onları şaşırtmıştır, bu güzellik nuru ile
onlar da parlamış olurlar. Şeyh nakkaşın
Hadisinin devamında, kıyamet durakları hakkında Hak Teâlâ’nın Ey
ibadım (kullarım) sizlere selamım olsun, sizlere merhaba, ALLAH’ın
sizlere selamı var. Ebedi ve mutlu olarak
içeriye girin.
Cennet sizleredir. Nefislerinizi buradaki nimetlerle
doldurun. Ve iyi edin. Mükrim (ikram eden) olandan sevap alın ve ebedi kalın. İşte
sizler imanlı müminlersiniz. Bende her şeye
hakim iman sahibi ALLAH'ım, Adlarımdan birini parçalayıp size
dağıttım. Artık sizler için korku
yoktur. Sakın kederlenmeyin sizler benim
Evliyamsınız komşum ve dostlarımsınız benim mahiyetimsiniz. Muhabbet
ehlimsiniz benim evimdesiniz. Ey Müslüman
kullarım, siz Müslüman bende selamım.
Evim de selam evidir sizlere
yüzümü göstereceğim, yüzümdeki hicabı kaldırıp sizleri teselli
edersem bana hamd edin. Utanmadan sıkılmadan
emniyet ve selametle evime girin bana cevap verin etrafımda oturun
ki, yakından beni göresiniz. Sizlere
hediyelerimden hediye vereyim. Sizleri
mükâfatlarımla sevindireyim. Güzelliğimle
sizleri bayıltayım mülkümden size mülk vereyim gülüşümle sizleri
memnun edeyim. Ruhumu sizlere koklatayım İşte
vaktiyle korkarak sevdiğiniz Rabbiniz benim. Ben bütün bu vasfı celalimle sizden memnunum. Ve sizi severim.
Nefisleriniz ne dilerse
gözleriniz neden hoşlanırsa hepsi bende vardır ne arzu ederseniz
vereceğim sakın utanmayın ve uzak kalmayın İşte zengin ve cömert
olan ALLAH benim vefa ve sıdk sahibi benim.
Artık miskinlik yoktur keder,
hastalık ve ihtiyarlık da yoktur, kötülük te yoktur. Siz ebedi buranın sakinlerisiniz. Sizler ki itaat etmiş
yasaklarımdan kaçmıştınız İhtiyaçlarınızı bildirin ki, size ikram
edeyim. Cennet halkı bu ilahi hitap
karşısında hayran ve sevinç içersinde bu bizim ne umduğumuz ve ne
selametimiz değildi. Bizler Yalnız senin
Cemalini görmek ve rızanı almak isteriz başkaca Hiçbir şeye
ihtiyacımız yoktur. Ya Rabbimiz dediler bunun
üzerine Hak Teâla İşte size yüzümü gösteriyorum bakın ve kendinizi
müjdeleyin Rızam hepinizin üzerinde olsun.
Kalkın zevcelerinize gidin
çocuklarınızla eğlenin ve gülün evlerinize bahçelerinize girin
hayvanlarınıza binin minderlerinize ve yataklarınıza
yaslanın. Komşularınızla tanışın ve muhabbet
edin. Rabbinizin vereceği hediyeleri kabul
edin. Karanlıkta değişiniz gaileniz
kalmamıştır. Mevcudiyetimin yakınında olmanızdan sonsuz
emniyettesiniz. Buradan kevser ve gafur
nehrine gidiniz Tesnim, selsebil ve zencebil isimlerindeki saf ve
temiz olan su ile yıkanınız. Sonra orada
kurulan yeşil renkteki çadırlara giriniz yüksekçe kurulan
yataklarınıza uzanın burada sonsuz bir gölge akan sular yasak
edilmemiş ve henüz koparılmamış yemişler vardır.
Onlardan koparıp yiyiniz
buyurmuşlardır. Hak Teâla bu hitaptan sonra
yüzündeki örtüyü kaldırır ve ibadına (kullarına) görünür Tümü
secdeye varırlar.
Hak Teâla onlara başınızı kaldırın burası secde yeri
değildir. Ben sizi secdeye değil görmeye
davet etmiştim bundan sonra bir diyeceğiniz var mı buyurur
onlar,
Ya
Rabbimiz sen bizi Rıza evine aldın Cehennemden kurtardın bizi
kendine komşu ettin kereminle bizi giydirip süsledin ve bize yüzünü
göstererek mest ettin derler.
Hak Teâla daha var buyurur
Onlar, bu ne olabilir diye sorarlar. ALLAH'ü Teâla da, Hakkınızda
rızamın devamlı olmasıdır. Bunu sizden esirgemiyeceğim
buyurur. Bu ne güzel bir söz ve ne güzel bir
müjdedir.
Hz.
ALLAH(c.c) Cümlemize böyle bir akıbet nasip etsin. Bundan sonra
Resulü Ekrem (s.a.v). Efendimiz, Estaizübilah; İnne eshabel
cennetil yevme fişuğulün fakihun. hüm ve ezvacühüm fi zilalin alel
eraiki müttekiün. lehüm fihe fakihetüv velehümmayeddeun
selamunkavlemmirrabbirrahim, Ayeti kerimesini
okumuştur. Kıyamet hakkındaki Ebubekir El
Nakkaşın hadis nakli burada bitmiş oluyor.
Muhterem kardeşlerim sizi
bilmiyorum fakat bu hadisi şerif bizi Ahirete götürdü ve dünyaya
geri getirdi Şahsen çok etkilendim belki sizin içinizde de bu
atmosfere giren olur ümidi ile buraya astım. Muhakkak ki aklımızın almıyacağı pek çok mevzu geçiyor.
Şahsen fikrim şudur ki, Hz. ALLAH’ı inkâra teşvik kıssaları hariç,
Her kıssayı okumak lazımdır aklını kullanan her okuduğundan bir
hisse çıkarır böyle konular Rızıklara benzerler. Yediğimiz gıdaların
da bazısı acı bazısı tatlı bazısı da ekşi fakat hepsinin içinde
vücudumuza yarayan vitaminler var.
Biz acı ekşi demeden yiyoruz.
Böyle konuları da eleştiri hastalığına yakalanmadan okuyup
faydalanmamız lazım. Şöyle bir kıssa
anlatırlar meczup bir çobanı yemek yerken görmüşler hem yiyor hem
şükür ediyor hemde dua ediyormuş.
Ey yüce ALLAH’ım verdiğin
rızıktan karnımı doyurdum fakat sana da biraz ikram etmek istiyorum
kabul eder misin Hey ALLAH’ım diye söylenirken onun o haline şahit
olan bir âlim sen ne yapıyorsun, Haşa ALLAH’ın yemeğe ihtiyacı olur
mu deyince, kendisine gaypten bir ses gelir. Girme kulumla arama o beni böyle biliyor !!!
Bir kudsi hadis var: Hz.
ALLAH(c.c) Ben kulumun zannına göreyim buyuruyor. Muhterem kardeşlerim Hz. ALLAH(c.c) Onu layıkı veçhile olarak
bilmemizi cümlemize nasip etsin Amin. Velhamdülillahi rabbil
Âlemin. ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve
nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed.
Kalpteniman Yusuf
Kutan
YANLIZ Hz.ALLAH (c.c) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını
kullan.Yalancı olma,hakikatın hılafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal
sahibi Allahdan korkuyorum'diyorsun. Halbuki sen Onun gayrinden
korkuyosun.Cinden de,İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek konuşan
ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından
da korkma,ahiret azabından da korkma.Sadece ve yanlız,azab ile azab
edecek olan (ALLAH) dan kork
..
Resulullah (s.a.v) Efendimiz Hadisi şeriflerinde şöyle
buyurmuşlardır: "Cennete giren Nimet
görür fakirlik görmez. Elbisesi eskimez
gençliği tükenmez."(Müslim
2836) Sonsuz
lüks ve konfor, sürekli sulh ve huzur Cennet
sakinlerini her yönden
kuşatmıştır. Hem bedeni hem de ruhi bakımdan
son derece güçlü ve kabiliyetli
olacaklardır.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz diğer bir hadisi
şeriflerinde: cennete giren her müminin
ataları Adem (a.s) ki gibi bir bünyeye sahip olacaklarını,
hatta altmış metre boyunda olacaklarını
beyan buyurmuştur.
Diğer bir hadisi şeriflerinde ise: "Bir kimse cennetlik olarak ölürse, büyük veya küçük yaşı ne
olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak
cennete girer ve bu yaş ebediyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir."(Tirmizi
2565)
Diğer bir hadisi şeriflerinde
ise: "Erkeklerin bıyıkları yeni
terlemiş gençler görünümünde olacaklarını, kadınların ise çok güzel tenli ve çok güzel elbiselere
bürünmüş halde bulunacaklarını, onların da
on altı yaşlarında olacaklarını beyan buyurmuşlardır."
Bu
hususta Ayeti kerimede ise Hazreti ALLAH (c.c) şöyle
buyurmaktadır. "ÇALIŞANLAR BÖYLE BİR
EBEDİ NİMET İÇİN ÇALIŞSINLAR."
(Saffat-61)
Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizi bekleyen bu ebedi nimetlere kavuşmamızı nasip
etsin İnşaALLAH
https://lh3.googleusercontent.com/qtKRQqdEYce0v8Jr-oDxBrLPjP1Ggk3bhY45z10tddQ=w280-h209-p-no"> Çeşmi Giryan rumuzlu
kardeşimize cevap
Rüyetullah diye bir konu açtık Hz. ALLAH’ın cennetlik
kullarına bir liyakat olarak ekstra bir
lütuf olarak icap perdesini kaldırarak zatı
Alisini göstereceğini haber veriyor çünkü
karşımızda Ayeti kerime var demiştik, Biz
bundan sonra neyin ispatını yapmaya neyin kelamcılığını
yapmaya çalışıyoruz. Her alimin bir görüş açısı ve aklı ve gözü ile baktığı bir
penceresi var saygı duyarız. Bize sabit fikir
diyorsunuz kalıplaşmış zihniyet diyorsunuz. Doğru bizim de bir bakış açımız var manevi bir penceremiz
var. Ne dir o ? Hz.
ALLAH (c.c) Sonsuz kudret ve azamet sahibidir, nasıl isterse öyle
yaratır. Nasıl isterse öyle görünür, O'nun
işine akıl sır ermez. Kün dedi mi o iş
bitmiştir İşte ALLAH budur. Dünyada
yaratılmış olan sufli nefsin de içinde bulunduğu bu
bedenimizle biz eşi ve benzeri olmayan hiçbir
şeye benzemeyen sahibimizi nasıl bilebiliriz. Fakat Ahirette bizlerin nasıl bir bedenle yaratılacağımızı
bilmiyoruz, nasıl ki dünyaya gelmeden Ruh
halindeyken nasıl yaratılacağımızı bilmediğimiz
gibi.
Dünyada
yaratılan bedenimiz etten kemikten kandan. Acaba ahiretteki bedenimiz nasıl olacak çünkü hiç eskimeyen
hiç yıpranmayan bir bedenimiz olacak
ebediyetten bahsediyor sahibimiz ebedi bir yaşamdan
bahsediyor. Demek oluyor ki Hz. ALLAH (c.c)
bizlere öyle gözler takacak ki Hz. ALLAH’ı cennette
göreceğiz İnşaALLAH fakat günahkarlar bu
nimetten mahrum kalacaklar. Sayfalarca
laflamaya kelamcılığa gerek yok iş bundan ibaret.
Size bir hatıramı
anlatayım:
Sene
1961 Ankara Mamak muhabere okulunda askerdim. Cuma günü namaz kılmak için mescide gittim. Görevli imam asker arkadaşımız hutbeye çıktı konuya
girdi.
Konu Hz.
ALLAH’ın dünyayı nasıl yarattığı hakkındaydı. HZ. ALLAH evvela arapça bir isim söyliyerek bunu yarattı
dedi. Hemen arka arkaya arapça isimler
söyliyerek hatırladığım kadar yedi kadar
sayarak onun üstüne onu, onun üstüne onu koydu en üstüne
de dünyayı koydu deyince o kadar üzülmüştüm
ki,
Namaz
bitince görevli imam asker arkadaşımla buluştum ve senin
okuduğun kitap kim tarafından yazılmış bilmem
fakat sen o kitabı bir daha sakın okuma dedim. Neden deyince senin okuduğun sohbet cahili sapık, akıllıyı da
dinden soğutur demiştim. Ve şöyle devam
etmiştim. Hz. ALLAH öyle bir ALLAH ki, O bir
şey yapmaya hükmettiği zaman plan ve projeye ihtiyaç duymaz Kün dediği zaman o iş hemen oluverir
demiştim. Biz Hz. ALLAH’ı böyle
biliriz. Sizin de buyurduğunuz gibi ömrümüz
her an Hz. ALLAH ile muhabbet etmekle geçsin laf ebeliği ile geçmesin en kısa yoldan Hz. ALLAH böyle
bilinir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi Zatına kul
Habibine ümmet etsin. Amin.
Hz Allah c.c
gözlerimizin görmediği tehlikelerden
korunmamız için "EUZÜBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM"
kelimesini söylememizi emir
buyurmuştur. Bizi tehlikelerden
uzaklaştırmak isteyen Hz. ALLAH (c.c) bu
kelimeyi söyleyip cin ve insan şeytanlarından emin olmamızı istiyor. onun için her ne işe başlayacak olduğumuzda
bu güçlü cümleyi söylersek Hz. ALLAH’A sığınmış oluruz
. Çünkü her tarafımız görünen ve görünmeyen
tehlikelerle doludur evde yolda uyurken ve uyanık iken her her
çeşit tuzaklara karşı da cin ve insan
şeytanlarından da korunmak için bu güçlü sözü söyliyerek her şeye
gücü yeten rabbimize sığınmalıyız .
Hele insan şeytanları neden
daha tehlikeli diye sorarsanız bu konuda
uzman alimler diyorlar ki ,insan şeytanları bazen cin şeytanlarını
geçerler. Çünkü cin şeytanını göremeyiz
kalbimize vesvese verir bizde euzü besmele
ile felak nas birde fatiha okuruz Hz. ALLAH c.c içimizde olan
vesveseyi şeytan ile beraber def eder. İnsan
şeytanın tehlikesi ise, insanı söz ile fiili olarak tahrik eder seni
elinden çeker gel ben bir yer biliyorum oraya
gidelim gör ki neler var der, alır zinaya götürür alır meyhaneye
götürür alır kumara götürür. yoldan çıkmış
kadın şeytanı ise senin gönlüne girer yuvanı bozar. İnsan şeytanlarının tuzakları bitmez tükenmez kendisi imansız
olduğu için seninde dinden imandan kopmana sebep
olur. onun için çok dikkat etmek lazım
.
Hz. ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor ki: Estaizbillah, "YA MUHAMMED BİZ SANA
OLDUĞU GİBİ HER PEYGAMBERE DE İNSAN VE CİN ŞEYTANLARINI DÜŞMAN
ETTİK." Bu
ayeti kerimeye göre insandan da cinlerden de şeytan
oluyor. Bir insan ki, bizi ahlaksız işlere
teşvik ediyorsa bilinmeli ki o kişi insan kılığında
şeytandır. Başka bir deyimle şeytanın emri
altına girmiş insandır. Onun için böyle insan
karşımıza çıktığında hemen rabbimize
sığınmamız lazım . Sığınma nasıl olmalı,
insan kendinin aciz bilgisiz olduğunu Hz.
ALLAH’ın ise her şeyi bildiğini bütün kalbinle
inanmalıdır. O duygu ve düşünce ile de her
şeyi bilen rabbisine sığınmalıdır. Kulun Hz.
ALLAH’I bilmesinin delili şudur ki, Hz.
ALLAH’ın her şeyi bildiğine canı gönülden
inanmasıdır. Çünkü bu hususu açıklayan
ayeti kerimesinde buyuruyor
ki,
Estaizü billah, "ELE YAĞLEMU MEN
HALAKA VEHÜVEL LATİFÜL HABİR .manası
ise, YARATAN BİLMEZ OLUR MU HİÇ O HER ŞEYİ
BİLENDİR ." (El mülk süresi.) Bu iman ile çekilen euzü besmele karşılıksız kalmaz Hz. ALLAH
onu her tehlike karşısında muhafaza eder. Geçmişte yaşamış büyük
evliyalardan olan Şeybani Rai hazretleri çobanlık yapar
koyun otlatırdı. Cuma
namazı vakti geldiğinde euzü besmele okuyarak
sürünün etrafına çizgi çizer koyunları daire içine
alırdı. Dikkat edenler gördü ki, koyunlar
ne çizgiden dışarı çıkıyor, ne de bir yabani
hayvan çizgiden içeri giriyordu. Tabiidir ki,
euzü besmeleyi tam itimat ve güvenle okuyordu.
İşin özü bu noktada gizli,
kendisi Hz. ALLAH’ın zikriyle şükrüyle
doluydu. Ona sormuşlar kurtlar ne zamandan
beri koyunlarına yanaşmıyor , buyurmuş ki,
her şeyin idaresi kendinde olan sahibime emanet ettiğimden beri buyurmuş.
ALLAH dostları demişler ki ,sen
dilini yaratanın ismini zikretmeye
alıştırırsan ,o yüceler yücesi ile irtibat halindesin
demektir.
Bu ne
büyük bir hazinedir ki her şeyin kumandası
emrinde olan sonsuz kudreti ilahi ile berabersin . O ise bize mesajını göndermiş ve buyuruyor ki,
"NEREDE OLURSANIZ OLUN
BEN SİZİN İLE BERABERİM."
(Hadid 4.)
Diğer bir
ayeti kermesinde ise:
Estaizbillah; "BEN SİZE
ŞAH DAMARINIZDAN DAHA YAKINIM." (Kaf
-16.)
Bizi bu kadar yakından takip
eden sahibimiz var ve biz ona candan
sığınmayı yapmıyoruz. Ya insan şeytanın veya
cin şeytanın tuzağına düşüyoruz bir de en
büyük kusurumuz izlendiğimizin farkında olmayışımızdır.
Kendimize
soralım her anımızın Hz. ALLAH (c.c)
tarafından izlendiğine tam olarak inanmış olsak ,biz
ağzımızdan çıkan her söze dikkat eder
dilimizi yalan sözlerden gözümüzü harama bakmaktan sakınırız. Yani rabbimiz ile irtibat
halinde oluruz. Şöyle
düşünelim , cebimizde her yerde sözü geçen bir yetkilinin Telefon
numarası var bize ne kadar huzur verir değil mi, kaldı ki, o kişinin
de sözünün geçmediği yer olabilir fakat, Hz.
ALLAH’ın hükmü ise her yerde geçerlidir. Üstelik onun ile irtibat kurmak için telefona da ihtiyaç yok
, lazım olan tam iman ile dolu olan bir kalp.
Böyle bir kalbe sahip olan insan her şeye sahip demektir.
Hz. ALLAH cümlemize böyle imanlı bir kalbe sahip olmamızı nasip etsin. Amin Velhamdülillahi rabbil
alemin
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA
SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA
MUHAMMED...
https://lh3.googleusercontent.com/Ko77x7OABVcu6eudc1q0zammdc6uEb-6zxwkWgRPZUY=w262-h196-p-no">
Cin Korkusu Ve Yardım
Soru: Cinler
insanların içine girebilir mi? içimizdeki bu
tür korkuları nasıl atarız? Cinler insanlar
tarafından görülebilir ve duyulabilir
mi? Cevap: Cinler de bir tür
yaratıktır. Onların da inananı inanmayanı vardır. İnsan topraktan, cinler ateşten, melekler de nurdan
yaratılmıştır. Cinler yerler, içerler,
evlenirler, yaşarlar, ölürler. Cinler de
ALLAH’ın aciz yaratıklarıdırlar. ALLAH’ın izni olmadan kimseye
yararları ve zararları olmaz. Başta şeytanın
ve cinlerin şerlerinden emin olmak için ALLAH’a yalvarmak ve ona
sığınmak gerekir. Her rahatsızlığı boş
şeylere yormaya gerek yok, doktoru da unutmayın. Bir sinir hekimine
durumunuzu anlatın, ama ALLAH’la olmaya çalışın. Şunu unutmayalım ki şeytanın sahibi Hz.
ALLAHtır. O müsaade
etmedikçe ne içimize girer ne de bize zarar
verir. Fakat biz nefsimize uyar Hz. ALLAH’tan
uzaklaşırsak şeytana yakamızı kaptırırız.
Biz gaflete düşmemeliyiz her an
Hz. ALLAH’ın zikriyle meşgul olmalıyız. Hz.
ALLAH (c.c) Festaiz billah buyurarak Ona sığınmamızı
emrediyor. Bir kul kalpten iman ederek Hz.
ALLAH’a sığınırsa şeytanın gücü sıfıra düşer. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi şeytanın ve ona uyan cin ve insan
şeytanlarından muhafaza etsin inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "O
gün ALLAH onların hepsini mahşere toplar, sonra
Meleklere: Bunlar size mi tapıyorlardı diye
sorar Melekler: Seni tesbih ederiz dostumuz
onlar değil sensin . Onlar aslında cinlere
tapıyorlardı ve çoğu onlara inanmıştı derler. "(Sebe
-40-41)
Hazreti ALLAH (c.c) dünya
hayatımızda bize musallat olan şeytanın kurduğu
tuzağı ve bilmeden bu tuzağa düşenlerin
mahşer gününde yaşayacakları felâketi haber veriyor. Bunun çaresi ise yaratılmış hiç bir şeyi ilâhlaştırmadan
sevmemiz gerekiyor. Aksi halde şirke düşeriz
ki bu kadar hassas bir meseledir.
Kâinatın sahibi sonsuz kudret
sahibi hazreti ALLAH’ı bırakıp meleklere, cinlere ve
insanlara tapanların vay haline ki ateş ehli
oluyorlar ne acı ki bunu mahşerde öğrenecekler. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi böyle bir akıbetten korusun
amin. Başta peygamber Efendimiz olmak üzere
ki hazreti ALLAH’ın bizlere sunduğu hidayet
kaynağıdır onu severken dahi O'na olan
sevgimizi hazreti ALLAH’ın sevgisinden yukarı geçiştirmememiz
şarttır. Aksi takdirde şirke
düşeriz.
Mürşidi kâmillerde de öyle şeyhlerde de öyle onları hazreti
ALLAH’ın nurlandırdığı kulları oldukları için seviyor değer
veriyoruz çünkü onlar hazreti ALLAH’ın elçileridirler onlar bize
hazreti ALLAH’ın emirlerini duyurdular. Devlet idarecilerini ise bizlere hizmet ettikleri için
severiz fakat ilâhlaştırmayız çünkü yaratılmış varlıktır bir gün
gelecek ahirete gidecektir. Eğer hazreti
ALLAH’a kulluk yapmadan O'na iman etmeden ölmüşse yaptıkları dünyada
kalmış Ahirete sermayesiz gitmiştir yani
ahirette kendi derdine düşecek kimseye faydası
olmayacaktır.
Peygamber (s.a.v) Efendimize ve onun yolunu takip
edenlere gelince onlar hazreti ALLAH’ın gönlünü kazanarak ahirete
gittikleri için hazreti ALLAH’tan taltif görecekler kendilerine
değer verenler de hazreti ALLAH tarafından taltif göreceklerdir
çünkü onlar hazreti ALLAH’ın sevdiklerini
sevmişlerdir. Ya hazreti ALLAH’ın sevmediği
kullarını şanları şöhretleri için sevenlerin hali ne olacak onları
sevdikleri için onlar nereye gideceklerse onu sevenler de oraya
gideceklerdir çünkü Resulullah (s.a.v)
Efendimiz! İnsan sevdiği ile beraberdir
buyuruyor.
Konuyu toparlarsak, biz yaratılmışları değil de yerleri
gökleri, Melekleri, şeytanı cinleri ve insanları her şeyleri
yaratan sonsuz kudret sahibi hazreti ALLAH’a taparsak cin ve
şeytanlara tapmaktan uzak olur hazreti ALLAH’ın himayesi
altına gireriz. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi
zatına kul peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize
ümmet etsin inşaALLAH Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/I1C1DnfumQ-cbTHoyoPFk3XTkcNbKDTfRZEB9C0rEn50SLWDNEJI" width=450 height=283> Çorak Toprağa Umut Tohumu
Ekmek
Geçtiğimiz yaz elime gülistan isimli bir kitap geçti yazarı
şeyh Sadi Şirazi içinde ilgimi çeken bir kıssaya rastladım ilginizi
çeker düşüncesi ile buraya naklediyorum. Arap
haramiler kervan yolarını kapamıştı. Civardaki halkın korkulu rüyası
olmuşlardı. Devlet baş edemiyordu. Üzerlerine
gönderilen askerleri geri püskürtmüşler kaç kez çatışmaya girmişler
sağ olarak kurtulmuş devlet güçlerini dize
getirmişlerdi. Sarp ve ulaşılması güç bir
dağa yuvalanmışlardı. Kale gibi korunaklıydı
bulundukları yer. Civarın ileri gelenleri bir araya gelip bir çözüm
yolu aradılar. Bir şeyler yapılmalıydı böyle
giderse baş edemeyiz dediler. Kökleri taze bir fidanı söküp çıkarmak
kolaydır topraktan. Derinlere kök salmış
olgun bir ağacı onlarca güreşçi sökemez yerinden. Pınar başını bir
kürekle kapamak mümkündür Su artınca fil üstünde geçmek bile
imkânsızlaşır.
Görüşme sonucunda haramilerin durumlarını gözetlemek üzere
bir gözcü gönderilmesine karar verildi. Uzakta güvenli bir yere gizlendi. Bir kaç gün sonra soluk
soluğa geldi. Haramilerin soygun yapmak üzere
gittiklerini sığınaklarının boş olduğunu söyledi.
Gözü pek ve savaşçı yiğitler
seçildi. Sığınağa gönderildi. Hendeklere ağaç diplerine ve oyuklara
gizlendiler. Gece karanlığı yeryüzünü örtünce
haramiler dönmüştü. Beraberlerinde bir hayli ganimet
getirmişlerdi.
Yorgun oldukları için ganimeti yerleştirdikten sonra uykuya
yattılar. Güneş batmış etrafı karanlık kaplamıştı. Yunusu balık yutmuştu sanki. Birkaç saat sonra pusudaki
yiğitler birer birer çıktılar derin uykudaki haramileri kıskıvrak
yakaladılar. Ellerini bağlayıp saraya doğru yola çıktılar. Huzura
çıktılar, Padişah hepsinin öldürmeleri için
emir verdi. Aralarında genç bir harami vardı. Yüzü baharda bahçenin
yeşillenişi gibiydi. Çiçeği burnundaydı. Vezirlerden biri atıldı,
sultana yakararak,
Ömür bağından yemiş yememiş bu genç, dedi, gençliğinden bir
yarar görmemiş canını bağışlarsanız kullarınızı mutlu edersiniz
sultanım.
Padişah doğru bulmadı bu düşünceyi. Soysuz olan iyilikten
anlamaz dedi. Yeteneksiz kişiyi eğitmeye
çalışmak kubbenin üzerinde ceviz durdurmak gibidir. Bunların
çocuklarını yakınlarını ve ailesini de ortadan kaldırmalı. Köklerini
kazımalıdır. Ateşi söndürürken korunu bırakmak ya da yılanı öldürüp
yavrusunu bırakmak akıl karı değildir. Bulutlar sonsuzluk suyu yağdırsa da üzerine söğüt meyve
vermez. Soysuzla zaman yitirme, hasır
kamışından çeker çıkmaz. Vezir az önceki
isteğinden vaz geçti sultanı dinleyince. Onu
onayladı ve ALLAH varlığını sürekli kılsın dedi. Doğru söylüyorsunuz
lakin bu delikanlının kötülerle arkadaşlığı sürse onlardan biri
olacak ve onlara benzeyecek. Oysa çocuk
denecek kadar küçük o, fıtratı tümüyle bozulmamış. İyilerle düşüp
kalkar onlardan yararlanırsa umarım güzel ahlaklı
olur. ALLAH’ın elçisi, Her çocuk İslam
fıtratı üzere gelir dünyaya buyurmuştur fakat anne babası sonradan
Yahudi, Hristiyan, Mecusi olarak yetiştirebilir. Hz. Lut peygamberin oğlu kötülerle arkadaş olduğundan onun
izinden gitmedi ve peygamber ailesinden olma onurunu
yitirdi. Ashabı keyfin köpeği bir kaç gün
iyilerin peşinden gitti ve insan gibi onur kazandı.
Vezirin bu sözleri sultanın
içinde genç harami için olumlu bir rüzgâr estirmişti. Sultanın
nedimleri de katıldılar onun dileklerine ve af edilmesi için
yalvardılar. Padişah bir vakit düşünüp
taşındıktan sonra, delikanlının canının bağışlandığını söyledi ve
Zalim Rüstem’e ne dediğini biliyor musunuz? Dedi. Düşmanı güçsüz ve önemsiz görmek yanlıştır. Kaynağı küçük su
çoğalınca deveyi bile sürükleyebilir önünde. Vezir delikanlıyı
getirdi evine ve bakımını yüklendi. Eğitimi için bir öğretmen
görevlendirdi. Kısa ve gayretli bir
tedrisattan sonra, güzel konuşmayı doğru düşünmeyi, sultanın
huzurunda nasıl oturup kalkacağını memleket meselelerini hülasa
kendisine lazım olan her şeyi öğrendi. Bir
gün padişahın huzurunda, imalı bir biçimde akıllı ve iyi insanların
tesiri ile delikanlının ahlakının değiştiğinden söz etti vezir. Eski
huylarından tümüyle vaz geçti dedi. Padişah
gülümsedi ve insanların arasında yetişse de kurt yavrusu kesin kes
kurt olur dedi. Aradan bir kaç sene geçti mahallenin serseri
gençleri ile arkadaşlık kurmaya başladı içki içip sarhoşluk yaparak
mahalleyi rahatsız etmeye başladı. Onun bu
haline mani olmak isteyen vezirin iki oğlunu öldürüp para ve
mücevherleri de çalarak geldiği yer olan dağa kaçtı. Padişah bunu duyunca kötü demirden iyi kılıç olur mu hiç?
Dedi üzüntüyle. Alçak kişi terbiye ile adam olmaz. Yağmur tertemiz ve yararlıdır. Fakat lale bahçesine yağarsa
çiçek bitirir. Çöplüğe yağarsa çerçöp... Umut
tohumunu boş yere ekme, kötüye iyilikte bulunmak iyiye kötülükte
bulunmak demektir.
Devlet başkanımız da tıpkı o vezir gibi pkk ya ve feto
elamanlarına adam olurlar umuduyla kucak açtı onlara değer verdi
gördü ki bunlar hain düşüncelerini uyguluyorlar darbe yapmaya
kalkıyorlar onların inlerine girdi hesaplarını gördü görmeye devam
edecek inşaAllah. Hazreti Allah yar ve yardımcısı olsun
inşaAllah. Amin...
https://lh3.googleusercontent.com/SHZ8I0WwSQxan6ZcHMF2Lm-8uPQNqAQrMy4pD-pohz4=w315-h196-p-no"> Cinlerden korunmak için
Çok tesirli
dua.
Ya Vedud,Ya Vedud. Ya mübdi, Ya muid. Ya Fealun Lima
yürid. Eselüke binuri vechikellezi Male,e
erkâne Arşike. Ve eselüke
bikudretikelleti kadderte biha hakkeke. Vebi
rahmetikelleti Vesiat küllü şey, in Lâilahe illâ
ente. Ya mugis egisni. Ya mugis egisni. ya mugis egisni
Amin. Vel hamdü lillâhi Rabbil
Alemin... Not:dua abdestli olarak
kalben yapilmalidir...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/deadpxl.jpg" width=450 height=338> Çocuk
Aldırmak Büyük Günahtır
Çocuk aldırmak büyük
günahtır ve hazreti ALLAH’ın takdirine
tamamen karşı çıkmaktır. Sen verdin ben
istemiyorum manasına gelir. ALLAH verdi
istemedin ALLAH sana kızmaz mı?
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Geçim
endişesiyle fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürüp
canına kıymayın." (İsra-31) Cahiliye devrinde kız çocuklarını
diri diri gömerlerdi aynı cahiliye devam
ediyor bu gün ise daha rahimde iken
öldürüyorlar.
Bu konu konuşulurken birisi
şöyle anlattı. Bir yakınımızın iki çocuğu
vardı üçüncü olunca bakamayız düşüncesi ile kürtajla aldırdılar kısa zaman sonra birisi hastalandı öldü
diğeri ise suda boğularak öldü bu bir dünya
cezası ahirette ise daha şiddetli ceza
göreceklerdir.
Bir diğeri de üç kız
çocuğum var dördüncüye bakamam diye çocuğunu aldırdı birde baktılar ki erkekmiş, çok pişman
oldular. İşin özü hazreti ALLAH’ın takdirine
karşı çıkmamak en doğru harekettir HZ ALLAH
(c.c) cümlemizi böyle hatalardan uzak tutsun
amin.
Daha evvel sormuştum yine
soruyorum, Kuranı Kerimde adları geçen lat, uzza,
menat. ve diğerleri, Hz. ALLAH’ın veli
kulları gibi İslam dinine ve o dini getiren Muhammed
Mustafa Sallellahü Aleyhi vesellem efendimize
inanıyorlar mıydı, lâîlahe İllALLAH diyorlarmıydı.
Demiyorlardı diyeceksiniz.
Diyemezlerdi çünkü son din son peygamber gelmemişti sapıklık içinde yaşıyorlardı. Son din
son peygamber Efendimiz geldi tebliği yaptı onu yalanladılar onları
tehvide bir olan ALLAH’a davet etti kabul
etmediler şirklerine davet ettiler.
Hahamlarına uyanlar da son
peygamberi ve son dini kabul etmediler onlarda şirke düştüler.
Devamlı öne sürüp alet ettiğiniz ayeti kerimeler inkarcı
kavme indi.
Bunu bile bile rabıta bahanesini ölüden yardım istiyorlar
diyerek doğruyu yanlış gösteriyorsunuz.
Yine soruyorum son dine, son
peygambere inanan Lâilahe İllALLAH diyerek tevhit kelimesini
diline tesbih eden hakikat ehline bu
iftirayı yaparken içinizde bir rahatsızlık hissetmiyor
musunuz.
Lat
mış, uzza mış, menat mış, bırakın bunlara uyan sapıkları onlar son
peygambere inanmadilar. Onları evliya yerine
onlara uyanları da müritlere benzetmekten vaz geçin
artık. Günahtır günah ALLAH’tan
korkun.
Dağları Yerinde Durur Görürsün Oysa Onlar Bulutların Yürüdüğü Gibi Yürümektedirler.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Yesillikler-icindeki-Dag_595e1.jpg" width=450 height=281> Dağları Yerinde Durur
Görürsün Oysa Onlar Bulutların Yürüdüğü Gibi
Yürümektedirler.
Hazreti ALLAH (c.c)
Ayeti kerimesinde: "Dağları yerinde
durur görürsün, oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. Bu herşeyi sapasağlam
yapan ALLAH’ın sanatıdır, şüphesiz o yaptıklarınızdan
haberdardır. "(Neml-88)
Kuranı kerim nazil olduğu zaman Arap yarım adasında
yaşayanlar cahildi Resulullah (s.a.v)
Efendimizi yalanladılar karşı çıktılar O'na kuranı sen uydurdun
dediler. İman etmediler dağların yürümesi
Ayeti kerimeleri ve diğer ayeti kerimelere akılları
ermedi. Çünkü dünyanın yuvarlak olduğu ve
döndüğü bu zamanda bilindiği gibi bilinmiyordu. Şimdi bu zamanda dahi inkâr edenler çoğunluğu teşkil
ediyor.
Dağların yürümesi açıklamasını
yapan ayeti kerimeleri bu günkü uzaydan çekilen görüntülerle
seyreden, ve dağların yürüdüğünü görenler kuranın mucizesini
gördükleri halde neden hazreti ALLAH’a iman etmiyorlar anlamak
mümkün değil.
Eski zamanda zordu şimdi
ise uzaydan çekilen vidolarda, dağların dünya ile beraber yürüdüğünü
kafa gözüyle görüyoruz inanana bu kadarı yeter. Hep deriz ya hazreti ALLAH’a iman etmek her babayiğidin harcı
değildir iman etmek hazreti ALLAH’ın lütfudur. Bize lütfedilen iman ruhunun güçlenmesi için hazreti ALLAH’a
sığıntı halinde olmamız gerekmektedir. Hazreti ALLAH (c.c) O'na olan imanımızı çoğaltsın ve ebedi
etsin, son nefesimizi verip ahirete göçtüğümüz zaman O'na imanlı
göçmeyi nasip etsin inşaALLAH.
Daha Önce Nuh Dua Etmiş, Onun
Duasını Kabul Etmiştik Böylece Kendisini Ve Ailesini Büyük
Sıkıntıdan Kurtarmıştık.
Hazreti ALLAH
(c.c) Ayeti kerimesinde: "Onu
rahmetimizin içine aldık çünkü o Salihlerden
idi." (Enbiya-75) "Daha önce Nuh dua etmiş biz
onun duasını kabul etmiştik böylece kendisini
ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık." (Enbiya-76)
Hazreti ALLAH (c.c) yukarıda
geçen Nuh kıssasında Nuh Aleyhisselâmın ve
Lut Aleyhisselâmın dualarını kabul ettiğini ve nasıl
koruduğunu haber
vermektedir.
Tarih tekerrürden ibarettir
derler o gün Nuh Aleyhisselâmın gemisini batmaktan koruyan hazreti ALLAH (c.c) aynı şekilde
devletimizi korudu. 15 temmuz gecesi
devletimizde büyük bir tufan yaşadık ve hazreti
ALLAH (c.c) başta ihlaslı kaptanımızın
ve halkımızın duaları ile batırılmak istenen devlet gemimiz batırmadı. Sonsuz
kudret sahibi olan ALLAH’u zül celâl hazretlerine sonsuz şükürler
olsun.
Bu hadise vesilesi ile dostumuzu
düşmanımızı daha açık şekilde tanımış olduk. Bundan sonra bütün tedbirlerimizi alarak felaket tellâllarına
kulak asmadan hazreti ALLAH’a vatanına
bağlı halkımızla hazreti ALLAH’A sığınarak yolumuza devam edeceğiz. Kaptanımız imanlı
mürettebat imanlı halkımız imanlı hiç kimse şüphe
etmesin hazreti ALLAH (c.c) bizimle
beraberdir inşaALLAH. Yeter ki biz hazreti
ALLAH’a güvenelim O'nun yüceler yücesi gönlünü
kazanmaya devam edelim. Hazreti ALLAH (c.c) devletimizi ve cümle islâm devletlerini
iç ve dış düşmanlardan muhafaza etsin
inşaALLAH.
20.78 Darbe Korkusu Ve Sakaldan Rahatsızlık Duyanlar (Sadece Ve Yanlız, Azap İle Azap Edecek Olan Allah (C.C) Den Kork. (Darbe Korkusu Yok Oldu Elhamdülillah.)
Darbe Korkusu Ve Sakaldan Rahatsızlık Duyanlar (Sadece Ve Yanlız, Azap İle Azap Edecek Olan Allah (C.C) Den Kork. (Darbe Korkusu Yok Oldu Elhamdülillah.)
Yıl
2005 Viyana caddelerinden birinde adetim icabı yürüyüşe çıkmıştım.
Bir noktada karşıma avusturyalı bir sarhoş
rastladı. Yüzüme bakıp sakalımı işaret
ederek senin yüzünde uzattığını, ben aşağısını göstererek, burada
bırakıyorum dedi. Ve sırıtarak uzaklaştı ben
hiç muhatap olmamıştım. Yalnız içimden,
Yarabbi çıkarma karşıma böyle insanları dedim ve içimden eğer
türkiyede yaşasaydım böyle insanlar karşıma çıkmazdı diye
düşünmüştüm.
Aynı sene izinimizi
geçirmek üzere türkiyeye memleketimize gittik. Esenler terminalinde Çanakkale otobüsüne en öndeki iki
numaralı koltuğa bilet aldım. Otobüsün
hareket saatine az bir zaman kala ben yerime oturmuş gazete
okuyordum. Biraz sonra üç numara olan yolcu
arkadaşım geldi yüzüme baktı ve hiç konuşmadan oturdu.
Ben koridor tarafında o ise cam tarafında
oturuyorduk. En az beş saat yol gidecektik. Bir saat kadar yol almamıza rağmen yolcu arkadaşım devamlı
camdan dışarı bakıyor benim tarafıma ancak servis yapan muavin ile
muhatap oluyordu.
İçimden geçirdim bu da
Avusturyalı sarhoş gibi bizim sakaldan rahatsız mı oldu acaba diye
kendi kendimi sorgulamıştım. Biraz sonra ona
dönerek merhaba yol uzun biraz konuşursak vakit çabuk geçer dedim.
Tamamda ne konuşabiliriz dedi.
Bende, siz konuşmak isterseniz biz konuşacak
bir şeyler buluruz dedim. Peki o zaman sana
bir şey soracağım. Yüzünü neden sakal ile
örtüyorsun dedi. İkinci sorum ise madımak
otelinde yakılan insanların durumu hakkındaki düşünceni öğrenmek
istiyorum orada yapılan caniliği tasdik ediyormusun fikrini söyle
ondan sonra seninle konuşuruz dedi. Bende,
Sakalımı neden bıraktığımı soruyorsan ona cevabım. İnandığım dinimin önderinin sakallı oluşundan imanım gereği
bıraktım.
Madımak otelinin yakılmasını
da ALLAH’a inanmadığını söyleyen şeytana tapan aziz nesinin
şeytanının müslümanları kışkırtmasından olduğunu söyleyince iyice
öfkelendi, ve bak tahminim çıktı sende irticacısın dedi.
Fakat Az kaldı, sizin kökünüz kazınacak
sizin hakkınızdan asker gelir dedi. Ne demek
yani deyince. Sen pek alâ benim ne demek
istediğimi anlamışsındır dedi. Ben de ben
senin ne demek istediğini anladım fakat sen beni anlıyamadın, biz
rejim düşmanı olmadık. Fakat ben sizi din
düşmanı olarak algıladım deyince. Dinden
kitaptan bahsediyorsun hangi dinde var
insanları diri diri yakmak dedi. Ben de şunu
kesinlikle bil ki, o olayın meydana gelmesine bir gün evvel aziz
nesin dağıttığı ben ALLAH’a değil şeytana inanıyorum sözleri yazılan
ve dağıtılan broşürlerden kaynaklandığını ve bu broşürlerin cuma
namazından çıkmakta olan cemaate dağıtılıp tahrik edilmesinden
kaynaklandığını ve ben şahsen o olayların yaşanmasından üzüntü
duyduğumu bu olayların patlak vermesine aziz nesinin sebep olduğunu
söyleyince biraz sakinleşti.
Ve ona,
şeytan onu aldattı imandan etti ve ona, ölümünden sonra kendisini
parça parça etmelerini cesedinin yerinin belli olmamasını telkin
ederek vasiyet etmesini sağladı o vasiyeti üzerine cesedini
parçalara böldüler ayrı ayrı yerlere gömdüler.
Yakın zamanda da yakınları kabrini nerede olduklarını
bilmedikleri için şaşkın vaziyette dolaştıklarını medyada
seyretmişsindir deyince. Haberim olmadı
dedi. Bak kardeşim ben bugün uçaktan indim
bu otobüse bindim sen gurbete çıkmadı isen anlamazsın bizim ömrümüz
gurbette geçti biz vatan sevgisini çok iyi biliyoruz.
Devletimiz içindeki bu ayrımcılıklara da çok
üzülüyoruz az evvel darbe lafına benzer bir laf ettin sakın temenni
etme ALLAH bizi darbelerden korusun sen de biliyorsun geçmişte
yapılan darbeler yüzünden devletimiz yerinde saymadı mı dedim.
O ise sizin gibi sakallılar başta olacağına
darbe olsun daha iyi deyip muavini çağırdı ben biraz uyumak
istiyorum en arkada boş koltuk var mı deyiverdi.
O öyle söyleyip arka tarafa geçince çok
mahzun olmuş üzülmüştüm çünkü Avusturya sarhoşu sakalımı beğenmedi
önünü gösterdi, bu Türk ırkdaşım yolcu arkadaşım da sakalıma taktı
ve darbeyi gösterdi ve benim izin heyecanımı kırdı.
Yolculuğum bitti biz evimize geldik. o
günün gecesi yatağıma yatarken yolcu arkadaşın söylediği sözler
aklıma takıldı bu kadar darbe bekleyen insanlar var ya gelirse
eskiden menderes zamanında başlayan bu ateş yine ortalığı yakar
kavurursa diye içimden geçti.
Kendi
adetim olan dualarımı yapıp uykuya daldım. Manada kendimi çok yüksek
bir tepeden aşağıya bakarken çok uzakta duran Atatürkün çok büyük
bir anıtını gördüm ben anıtı seyrederken heykelin etrafında çok
şiddetil bir fırtına çıktı.
Öyle bir
fırtına ki, onun şiddetinden o çok büyük anıt sallanmaya sallandıkça
da küçülmeye başladı iyice küçülünce de olduğu yerde çukur oluştu
küçülen anıt oluşan çukurun içinde kayboldu.
Aynı şiddetle esen rüzgar da
etraftaki topraklarla çukurun üzerini doldurdu.
Ve ben uyandım. ALLAH’ım şahit ki, böyle gördüm. ondan
sonra benden darbe korkusu gitti. Sakal
konusuna gelince çoğunuzun bildiği bir kıssa var Evliyanın biri
çarşıda gezerken ukalanın bir de eşeğinle gidiyormuş.
Ona hitaben eşeğinin kuyruğunu göstererek bu
kuyruk mu daha güzel yoksa senin sakalın mı, deyince,
Eğer ben imansız isem senin eşeğinin kuyruğu
daha güzel, Fakat İmanlı isem benim sakalım
daha değerli demiş. Keşke onun gibi
düşünebilsek. Zamanımızın mürşidinden de duymuştum şöyle demişti;
Bu dünyada sakallıyı insanlar sevmiyor
Ahirette ise sakallıyı melekler seviyor. Tabidir ki başta iman geliyor sakala da fazla takılıp
kalmamak lazım Hz. ALLAH (c.c) kulunun kalbine bakar ondan sonra da
diğer amellerine... Hazreti Allah cümlemizi
Zatına kul peygamber efendimize ümmet etsin. AMİN.
Not: yukarıda arz ettiğim rüyayı 2005 yılında görmüştüm rüyanın
rahmani olduğu 15 temmuz 2016 tarihinde
tecelli etti.
2004 Darbe Tuzaklarından Sonra,2018 Fitne Tuzakları .ve milli görüsün ihaneti !!
2004 DARBE TUZAKLARINDAN SONRA
2018 FİTNE TUZAKLARI
Ayeti
kerime: "KENDİLERİNE APAÇIK DELİLLER
GELDİKTEN SONRA PARÇALANIP AYRILIĞA DÜŞENLER
GİBİ OLMAYIN . ONLAR İÇİN KIYAMET GÜNÜ BÜYÜK
BİR AZAP VARDIR." (
ALİ İMRAN -105 )
Nasıl ki islâm geldiği Zaman
birlik ve beraberliğe ihtiyaç vardı. Bu ahir
zamanda da birlik ve beraberliğe ihtiyaç var. O Zaman Resulullah (s.a.v). Efendimiz gelmiş birlik ve
beraberliğe ihtiyaç vardı. Fitnenin ayyuka çıktığı her çeşit iftiraların yapıldığı bu
zamanda da birlik ve beraberliğe ihtiyaç
var. Hz. ALLAH (c.c)bize hayırlı lider
gönderdi Hz. ALLAH'ı seviyor Resulullah (s.a.v). Efendimizi seviyor
Müslümanda olması gereken ahlakı hamideye sahip bir Reisicumhur
Recep tayyip erdogan..
Ey milli görüşün
gençliği ayakta uyuyorsunuz bırakın faydası olmayan
boşa giden çalışmaları gelin aynı kaynaktan
çıkmış sizden olan özü sözü Allah olan dürüstlüğünü dünya Müslümanlarının Kabul ettiği liderin
arkasında yer alın. Koltuğunu kaybetmemek
için sizi kullananlara malzeme olmayın. Hoş
siz onu desteklemeseniz de Hz. ALLAH (c.c) onu
destekliyor. Fakat sizleri anlamak mümkün
degil bu ne kin!! bölücülerle birlikte
yürüyorsunuz bölücü oldunuz bunu görün bari !! kör gözleriniz görsün sagir kulaklariniz duysun
yeter... Selâmı Aleyküm
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> De Ki, Kurana İster İnanın
İster İnanmayın.
Hazreti ALLAH (c.c)
Ayeti kerimesinde: "De ki, Kurana
ister inanın, ister inanmayın. Sizden önceki
bilginler o okunduğu zaman yüzleri üzerine secdeye kapandılar."( Kehf-107 )
Evet
yüceler yücesi Rabbimiz gaypten bizlere haber
gönderiyor müdanesi yok ister inanın ister
inanmayın buyuruyor. Müdane etmesi gereken
birileri varsa onlarda biz kullarıdır.
Bir düşünelim ki yedi yer, yedi
gök ay ve güneşi ardından da bütün canlıları
yaratandan haber geliyor biz kullarına sonsuz
azametini duyuruyor biz yaratılmış kullar bir
nefeslik can taşıyan kullar secdeye kapanıp
şükretmemiz lâzım. Hazreti ALLAH’tan gelen
mesajları bindir güçlüklere rağmen bizlere ulaştıran Nur saçan peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)
Efendimizi saygı ve sevgi ile anmamız lâzım
O'na sonsuz salât ve selâmlar
olsun.
Ey
dünyanın geçim telaşına kapılan Ahireti ciddiye almayan
insan, Her takvim yaprağını kopardığında her
gün batışında sana gaypten haber gönderen yaratıcını hatırla O'ndan
kaçamayacağını kesinlikle hesaba çekileceğini
nefsine kabul ettir kurana kalpten iman et.
Kurana inanmıyanlar seni
etkilemesin onların sözlerine kanma şeytanı sevindirme kesinlikle inan ki her sözün zapta geçiyor her
halinin fotoğrafı çekiliyor aklının inanmakta
güçlük çektiği Ahirette mutlaka hesaba çekileceksin. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi kalpten iman eden kullarından
eylesin Amin..
Ayeti
kerimede: "ALLAH sözün en güzeli olan kuranı, ayetleri birbirine
benzer, uyumlu, ahenkli ve yer yer tekrar
eden bir kitap olarak indirmiştir."(
Zümer-23
)
Hz. ALLAH
(c.c) kuranı kerimin sözlerin en güzeli olduğunu beyan
buyuruyor. Çünkü O indirdi. Birbirine benzediği ve uyumlu olduğu için ezberlenip
okunulabiliyor unutulmuyor.
ALLAH’u Tealâ ona öyle bir
fesahat ve belagat vermiş ki, bir hafız onu
birbirine ekleyerek okuyabiliyor. Akıp giden
bir kitap. Öyle bir ahenk öyle bir üslup var
ki, insan manasını anlamasa bile, can kulağı
ile dinlediği zaman haz duyuyor. Ayeti
kerimede; "Rablerinden korkanların bu
kitaptan derileri ürperir. "(
Zümer 23) Çünkü kuranı kerim Hz. ALLAH’ın
azabından ve ikabından haber vermektedir.
Rablerinin rızasından mahrum olmaktan, azabından
korktukları, Kelâmı Kadimine saygı
gösterdikleri için, müminleri bir korku sarar ve, kendilerini bir ürperme alır. Ayeti
kerimede: "Sonra hem derileri hem de
kalpleri ALLAH’ın zikrine yumuşar ve
yatışır."(Zümer 23.)
Bundan ötürüdür ki hemen Hz.
ALLAH’ı hatırlarlar, boyun bükerler zikirle fikirle meşgul olurlar ve bu surette
nurlanırlar. Bütün vücutları sükûnet
bulur. Ayeti kerime; "Bu kitap ALLAH’ın Hidayet rehberidir. Dilediğini onunla doğru yola iletir. ALLAH kimi saptırırsa artık ona yol gösteren
bulunmaz." ( Zümer-23)
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bu
kitabın en büyük Hidayet rehberi olduğunu bize buyuruyor ve duyuruyor. O kime
Hidayet ihsan ederse, onu saadet ebediyesine
kavuşturur. Cenneti Âlâsına
koyar. Murad ettiğini Cemali bâkemali ile de
müşerref kılar. Bu lütuf saadetlerin en
büyüğü değil midir.
HZ. ALLAH (c.c)
cümlemizi kuranın nurundan derileri ürperenlerden eylesin inşaALLAH.
Devlet Reisi Adil Birisi İse, O Aynı Zamanda Zamanının Kutbudur (Abdül Kadir Geylâni Hz)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/piril.gif"> Devlet Reisi Adil Birisi İse, O Aynı Zamanda Zamanının
Kutbudur (Abdül Kadir Geylani Hz)
"Eğer Müslümanların Emiri Devlet Reisi Adil Birisi ise O Aynı
Zamanda Zamanının Kutbudur"(Abdül Kadir Geylani
Hz)
Evvelâ Peygamberimiz Muhammed
Mustafa (s.a.v) Efendimize ve onun izinden gidenlere sonsuz Selâtı selâm olsun.
Geçmiş zamanın kutbu Abdül
Geylan’ı kuddise sirruh hazretleri Fethurrbbani
eserinin kırk sekizinci sohbetinin üç yüz
yirmi beşinci sahifesinde zamanın kutbunun
faziletlerini açıklarken şöyle buyuruyor.
!
Zamanın
kutbunun veziri mesabesindeki abdal, Aziz ve celil olan ALLAH’ın
fiili ile yer içer. Kutbun yeyip içmesi ve
tasarrufu ise, Resulullah (s.a.v) in yiyip içmesi
gibidir Kutubun tasarrufu nasıl böyle olmasın
ki, o , Resulullahın ümmeti arasında kendisinin evlâdıdır , naibidir , halifesidir.
Kutup ALLAH’ın halifesi
Resulullah (s.a.v)'ın halifesidir O mananın halifesidir , batinin
halifesidir. Müslümanların emiri devlet Reisi
ise zahirin halifesidir. Her müslüman,
müminlerin emiri olan devlet reisine tabi olmak ve itaat etmek
zorundadır. Hiç bir müslümana, müminlerin
emiri olan devlet reisine karşı gelmek ve itaat etmemek caiz
değildir.
Hatta
denir ki !! Eğer müslümanların emiri devlet
reisi adil birisi ise, O, aynı zamanda zamanın kutbudur da
. Yani batin ve mana kutupluluğu da onun
üzerindedir. Bu işin kolay olduğunu
sanmayın. Zira başınıza bir kişi vekil
kılınmıştır. O müslümanların emiri olması
sıfatıyla, sizin zahirle alâkalı işlerinizi deruhte
etmektedir. Zamanın kutbu olması sıfatıyla da
batinle alakalı hallerinizle meşgul olmaktadır. FETHURRABBANİ Yaman
Arıkanın kaleminden Abdülkadir Geylani sohbetleri .
Geçtiğimiz zamanın sultanil
Evliyası Gavsıl Azamı Abdülkadir Geylani hazretleri böyle
buyuruyor bizlere duyuruyor zamanın adil
devlet başkanın zamanın kutbu olduğunu iddia ediyor.
Bazılarına bu konular yabancı
gelebilir hafızaları almayabilir. Şu
kesinlikle bilinmelidir ki hazreti ALLAH’ın özel takdirleri
kararları vardır, O her gün yeni bir iştedir. Öldürüyor diriltiyor yarattığı kullarını dünyadaki yaşamında
onlara vereceği görevle yaratıyor o hal ile dünyaya gönderiyor bu
kullar O'nun özel kullarıdır bu kulları zamanı gelince evvelce
hazırladığı göreve getiriyor o kulunun ise bundan haberi olmuyor robot gibi içinden idare ediliyor hazreti
ALLAH’ın kontrolü idaresi altında çalışmalar
yapıyor.
Hazreti ALLAH (c.c) onu hıfzı himaye ediyor her musibet ve
belâlardan koruyor tıpkı peygamberleri koruduğu gibi koruyor ayrıca
Sayın reisi cumhurumuzu koruduğu gibi, !!
Devletin Halkına Borcu Onlara Huzuru Temin Etmektir. Halkın Borcu Da Devlette Bölücülük Yapmamaktır.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/2999257_orig.jpg" width=450 height=158> Devletin Halkına Borcu Onlara
Huzuru Temin Etmektir. Halkın Borcu Da Devlette Bölücülük
Yapmamaktır. Devlet halkına dostlukla
yardımcı oluyorsa. Halk da devlette bölücülük
yapmazsa o devlet batmaz.
Fakat devlet büyükleri halka
tepeden bakarsa dost olmazsa, Halk da
bölücülük yaparsa o devlet batmaya mahkûmdur. Suriye ve diğer islâm devletleri bu yüzden helâk
oldular.
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun biz TC. devleti öyle
idarecilere sahibiz ki halk arasında
ayrımcılık gözetmeden TC sınırları içinde yaşayan halkına dostça muamele yaptılar hazreti ALLAH’ın ikram ettiği
ekmeği bölüştürdüler TC sınırları haricinde
yaşayan insanlara dahi sahip çıktı yardımcı oldular.
Onun için hazreti ALLAH’ın
izniyle bu devlete hiç kimse zarar veremez, çünkü bu
devlet imanlı idarecileri ihlaslı çalışmaları
sebebiyle hazreti ALLAH’ın desteğini kazanmıştır bunu ileriki zamanlarda daha güzel fark edeceğiz
inşaALLAH.
Dış
düşmanlar iç düşmanlar her ne kadar batırmaya uğraşsalar, kuyruğu
sıkışmış bölücüler feryat etsede onları
savunan kılıçdaroğlu olsa da hükmü yoktur.
Dinden imandan rahatsız
olanları başımıza iktidar yapma ALLAH’ım
Dinden imandan rahatsız olanları başımıza iktidar yapma
ALLAH’ım Dinden imandan rahatsız olanları başımıza iktidar yapma
ALLAH’ım, İftira atarak iktidara gelmek isteyenlere fırsat verme
ALLAH’ım
AMAN
ALLAH’IM, AMAN ALLAH’IM Dine kitaba
inananları yobaz görenlere iktidar olmayı nasip etme
ALLAH’ım,
İftiralarla çeşitli hilelerle insanları kandıran şeytanın
elçilerini başımıza getirme ALLAH’ım.
Saf iyi niyetli kardeşlerimizi
kandıran Rus ve Amerika ajanlarını defet ALLAH’ım.
O niyeti bozuk soysuzların
peşinden giden iyi niyetli kardeşlerimizi
yavrularımızı onların kurduğu tuzaklardan
kurtar ALLAHım çünkü onlar kandırılmışlar.
Yarabbi Müslüman ülkeler
ateş altında sende biliyorsun ki onlar şeytana
uydular şeytanın peşine takıldılar başlarına
bunlar geldi.
Bu günler aynı şeytanlar devletimizde iş başında ne olur
Temiz kullarını şaşırtarak peşine takan yakıp
yıktıran bu zalimleri def et veya onların akıllarını başlarına
getir Onlar da senin kulların çünkü
ALLAH’ım.
Yarabbi bu ajanlar Irakı karıştırıp perişan
ettiler. Yarabbi bu şeytanın askerleri
Libya’yı da yıktılar. Yarabbi bu şeytanın
askerleri Mısır'ı da yıktılar. Yarabbi bu
şeytanın askerleri Suriye’yi de yıktılar. Ne
zamandır bu zalimler ülkemizi karıştırmak yakmak ve yıkmakla
uğraşıyorlar bu günlerde iktidar olma arzuyla
her türlü iftiralar sergileyen muhalefeti maglup eyle. Yarabbi bu mübarek Cuma gecesi size Resulullah (s.a.v)
Efendimiz ve vekillerini şefaatçi kılarak
yalvarıyoruz. Devletimizi bölmek, yakmak,
yıkmak, isteyen kötü niyetli insanları mağlup eyle. kurdukları
tuzaklara kendilerini düşür ve ülkemizi ve dinimizi bulardan
koru. Başımıza getirdiğin hayırlı
idarecilerimizi yapılan iftiralardan temizle onlari görevlerinden
alma..
Rerisi
cumhurumuz tayyip erdogan ve aile efradını yol arkadaşlarını her
türlü tuzaklardan selamete çıkar. Girecegi
bu seçimden de yüz akıyla çıkmasını nasip eyle
yarabbi.
Vücuduna sıhhat afiyet ömrüne bereket imanına kâmiliyet ve
ebediyet ver ALLAH’ım. Biz ondan memnunuz sen
de memnun ol ALLAH’ımız.
Onu hafıza meleklerinle koruma
altına al ALLAH’ım AMİN AMİN AMİN.... ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve alâ
Ali Muhammed...
https://lh3.googleusercontent.com/d-ELAbS4y1PO7_wG2lQ057BZ6tlvEMRv3b9fc8d1r2E"> DİNLE EY İNSAN GAFLETTEN UYAN
Ey dünyanın
dönüşüne kendini kaptıran insan. Ömrünün çok
çabuk geçtiğini her gün ve saatlerin seni ölüme yaklaştırdığını
neden anlamak istemiyorsun. Çok iyi
biliyorsun ki akıbetinin ne olacağını ömrünün nasıl sona ereceğini
başına neler gelip geçeceğini bilmiyorsun . Geçmiş zamanı gözünün
önüne getir , yakın akrabalarını ve
tanıdıklarını düşün, bunlardan kimisi genç, bazısı uzun ömür
yaşayarak, kimisi trafik kazasında, bazısı ise hasta olup
yataklarında öldüler. Onlar gibi senin de
ömrün nihayete erecek ne şekilde can vereceğini herkes gibi sende
bilmiyorsun fakat içinden gelen ses sana herkesin öleceğini en son
senin öleceğini fısıldıyor. Halbuki belkide
ömrünün son aylarını veya senelerini yaşıyorsun bundan hiç haberin
var mı ? Gaflet uykusu senin her yerini
sarmış uyan ve harekete geç bu vakitler bizlere imtihan için
verildi.
Ömür
bitince büyük sınavın da bitmiş olacak Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"İNSANLAR UYKUDADIR ÖLÜNCE
UYANIRLAR." buyuruyor.
Bizde sana diyoruz ki, ölmeden
evvel uyan hazır ol sende zamanın gelince ahiret yolculuğuna
çıkacaksın ve bu yolculuğun evvel de başlayabilir geç
te.
Sen
tedbirli ol orası için sermaye hazırla orada sana lazım olacak yeni
hayatın için çok çalış Hz. ALLAH’ın mesajlarından haberin vardır
buyuruyor ki;,
"O gün ki ne mal fayda verir ne de oğullar, Meğer ki ALLAH’a
tamamen sâlim ve temiz kalple gelenler ola
"(Şuara-88-89)
Bu ilahi emri beynine yaz
, Kalbini karartan nefsini dünyaya aşık eden
şeytandan kurtul artık.. Evlatlarına malına
sıhhatine gençliğine güvenme bil ki, orada seni ALLAH rızasını
kazandırmış işler kurtaracaktır . Dünya
zevklerine kapılma , çünkü bizleri var eden, dünyaya dalan kendisine
kulluk yapmayı unutan insanlara çok sert mesaj göndermiş buyuruyor
ki:
Bir diğer ayetinde
ise: "GERÇEKTEN ONLAR HAYVANLAR
GİBİDİR HATTA DAHA ŞAŞKIN HALDEDİRLER ." (Furkan-44)
Onun
için şeytanın sevdiği yerlerde vaktini harcama şeytanın sevdiği
yerlerin nereleri olduğunu biliyorsun içki, kumar zina olan her yer
şeytanın kurduğu tuzaklardır okey taşları bir elinde içki bardağı
bir elinde ani bir kalp sektesinden yolcu
olabilirsin. Bir futbol takımına verdiğin
değeri seni insan olarak yaratana vermiyorsun sana taşıdığın
vücudunu onu taşıyan ruhunu sana ikram etmiş sana lezzetli gıdalar
vermiş yediriyor içiriyor sana verdiği bu nimetlere nankörlük yapma
. Verdiği bu nimetlerin hesabını bir gün sana
soracaktır çünkü senden beklediği kulluk vazifen
var. İlk yapacağın kulluk vazifen sana
verdiği beden ile onun emrettiği işleri yapmaktır.
Nefsin ise o işlere pek sıcak
bakmıyor değil mi,? Ahmak nefsin hep şeytani
işlere kayıyor ona uyum sağlar. Onun istediği
işleri yapmaya devam edersen, Ahiret yolculuğu başladığı zaman
cehennem biletini eline verirler. Fakat Hz.
ALLAH’ın emirlerini yerine getirirsen cennet biletini alırsın. onun
için taşıdığın vücud elbiseni günah işleyerek
kirletme.! Bu hatayı yaparsan günahkar olarak
ölürsen orada ateş banyosuna girersin yanarak temizlenirsin fakat
Hz. ALLAH’ın emirlerini tam olarak yaparsan tertemiz olarak ahirete
gider ateş yüzü görmez vadedilen cennete girersin.
Hz. ALLAH (c.c) İnşaALLAH
cümlemize ateş yüzü görmeden cennetine girmeyi nasip etsin
. Onun için gözünü aç uyan rabbine dön ona
sığın yalvar ki, içine iman doldursun. İbadet
yapmak için azim ve gayret versin . ayeti kermede buyuruyor
ki,
"O
HANGİNİZİN DAHA GÜZEL KULLUK YAPACAĞINI İMTİHAN ETMEK İÇİN ÖLÜMÜ VE
HAYATI YARATANDIR."
(Mülk 2)
Şimdi yaşayan herkes yaptığı işlerle sınav vermektedirler geçici
dünya hayatı için mi ebedi hayat için mi? çalışacaklar. .Sende bitecek olan
dünya hayatına kapılıp ahireti unutma dünya rızıklarını kazanmaya
çalıştığın kadar ahiret için de çalış. resulullah (s.a.v) ne
güzel mesaj vermiş :
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VENEBiYYİNA
MUHAMMED.
Sende hazır yaşıyorken vaktini
boşa harcama. ALLAH’A yönel ve harama bakan
gözlerini haram dolan mideni kötü söz söyleyen dilini kötü niyet
taşıyan kalbini tevbe suyu ile yıka , Böyle
yaparsan hem bu geçici dünyada huzura erersin hem ahireti
kazanırsın. Hz. ALLAH (c.c) bu dünyamızı
huzur ile geçirip Ahiret hayatında da sonsuz cennet hayatını da
kazanmamızı cümlemize ve bütün müminlere nasip etsin amin
. VELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN
.
ALLAH’ÜMME
SALLİ ALÂ SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALÂ ALİ SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE
ALİHİ VE SAHBİHİ ECMAİN ...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1485698_orig(1).gif"> Dini Nasihat Dinleyenin İmanı Tazelenir.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz: "EDDİNİ NASİHAT." buyuruyor. Dini nasihatler içeren
sohbetler kişinin imanını tazeler. Dedikodu
içeren şeytani sohbetler ise kalbi karartır imanı
zedeler.
Onun
için dini sohbetlere çok önem vermek gerekiyor sağlam kaynaktan
olursa gönül nurlanır ibadetlere karşı istek
artar hazreti ALLAH’a karşı sevgi husule gelir. Maalesef sohbetlerin çoğunu yaşlı ve gençler olmak üzere
futbol ve siyaset teşkil ediyor.
Tamam yapılacak fakat dini
sohbetler unutulmıyacak her imkân elimizde çünkü. Hep söyleriz elimizde kumanda ne tarafı açmak istersek
karşımıza çıkıyor mu çıkıyor. O zaman
mesulsün dikkat et şeytani kanala girersen lağım kanalına girdin
suçu başkasında arama hazreti ALLAH sana akıl
vermiş irade vermiş bu nimetleri iyi kullan.
Bir şeker hastası düşün şekeri
fazla kaçırırsa sağlığı bozulur. Tansiyon hastası da öyle tansiyonunu yükselten gıdalar alırsa
sağlığı bozulur Ancak şeker hastasının ve
tansiyon hastasının çaresi var hapını alır dengeyi
sağlar.
İmanı
zedelenen de vakit geçirmeden dini nasihatlere katılması iman
dengesini ayarlaması gerekmektedir. Aksi takdirde manevi
hastalığa yakalanır gün gelir imanını kaybeder. Manevi hastalık ne şeker hastalığına ne de tansiyon
hastalığına benzer kanser hastalığı gibidir. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi zahir ve batin bütün
hastalıklardan muhafaza etsin Amin.
Ayeti kerimede: "ALLAH’ın
nimetlerini birer birer saymaya kalksanız icmâlen bile sayamazsınız."(Nahl-18 )
Yerleri gökleri direksiz desteksiz tutuyor. Gündüzün peşinden geceyi, gecenin peşinden de gündüzü getiriyor. Dilediği
zaman semadan yağmurlar yağdırıyor. Arzdan
sular fışkırtıyor.
Bütün insanlar bir araya gelseler ilimlerini fenlerini
ortaya koysalar bir yaprak yapabilirler
mi? Bir tek yaprak karşısında bütün kâinat
acze düşüyor. Şu halde var olan yalnız Hz.
ALLAHtır.
Öyle
bir ALLAH ki, dilekler çoğaldıkça Hacetler arttıkça inâm ve ikramları da artıyor iyilikleri güzellikleri bitmez
tükenmez.
Denizlerden büyük nimetlerinin içinde
yaşıyoruz. Her Nimet O'nun her lütuf O'ndan.
Ruh ta O'nun beden de O'nun insanda ne var
Hiç. Ruhtan haberimiz yok,vücudtan haberimiz
yok, bu Kadar ihsanlardan haberimiz
yok. Bizim daha kendimizden haberimiz
yok. Üstelik bütün bunları benimsiyoruz benim
diyoruz.
Hatta
O'nun ihsanları ile O'na tefahüre kalkıyoruz. O'nun emanetlerini nefsimize malettiğimiz için O'nun
malını O'na satmaya kalkmış
oluyoruz. Halbuki Hz. ALLAH (c.c) o nimetleri
bize emaneten ve muvakkaten
verdi. Bir Zaman sonra da alacak bizi de
alacak, Çünkü kendisi de kendisinin
değildir. İnsan oğlu bu hakikati bir
türlü bilemedi.
Ayeti kerimede; "Çünkü insan
çok zalim ve cahildir. buyuruyor."(Ahzap-72) Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi hem
zalimlikten hem de cahillikten uzak tutsun
Zatına has bir kul habibine ümmet etsin inşaALLAH
Amin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/dunyadunya.jpg"> Dünya Ölü Oğlaktan Daha Değersizdir.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde; "Dünya ölü oğlaktan
daha değersizdir." buyuruyor.
Peygamberimiz
Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz bazı ashabı kiram Efendilerimizle beraber medinenin yüksek bir
tepesinden pazar yerine giderken küçük
kulaklı bir oğlak ölüsüne rastladılar. Peygamber Efendimiz
(s.a.v) onun kulağından tutarak hanginiz
bunu bir dirheme satın almak ister?
buyurdular. Ashabı kiram daha az parayla da
olsa biz onu almayız biz onu ne yapalım o ne
işe yarar üstelik küçük kulaklı dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ; "VALLAHi ALLAH katında dünya önünüzdeki şu ölü oğlaktan daha
daha değersizdir buyurdular."(Müslim)
Bu
hadisi şerif bazılarının tuhafına gidebilir. Fakat işin özünü bilenler ne anlama geldiğini çok iyi
bilirler. Kişinin ne kadar yaşayacağını
bilemediği. ölümün her an genç yaşlı demeden geldiği kabre koyduğu, gençliğin güzelliğin süratle geçtiği,
yaşayabilirse yaşlandığında aynaya baktığında
buruşan cildini süt rengi beyaza dönen dökülen saçlarını görüp
kendini tanımakta güçlük çektiğinde o zaman
dünyanın değersiz olduğunu anlayacaktır gençlikte anlaşılmıyor kişiye hikaye geliyor fıkra
geliyor. Biz yazdık işte. belki ibret olur
niyetiyle... Aslında her şeyin sahte olduğunu
her şeyin bizi aldattığını geçmiş günlerimize
nönüp baktığımızda görüyoruz fakat yine
de dünyaya kapılıp aldanmaya devam ediyoruz ne yapmamız lâzım bitmeyen bir yaşam olan ahireti kazanmanın
yolunu bulmamız lâzım. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemize ölümsüz hayat olan ahiret hayatını kazanmamızı nasip etsin
inşaAllah... Amin.... ALLAH’ümme Salli Alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ
Ali Muhammed.
Dönüşünüz Banadır Yaptıklarınızı Size, Bir Bir Haber Veririm.( Ankebut-8 )
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/untitled.bmp" width=450 height=89> Dönüşünüz Banadır Yaptıklarınızı
Size, Bir Bir Haber Veririm.( Ankebut-8 )
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Dönüşünüz banadır,
yaptıklarınızı size, bir bir haber veririm."( Ankebut -8
) buyuruyor ve bizi
uyarıyor.
Bizleri uyaran Kâinatın sahibi ALLAH’ımıza dönmekten
kurtulamayacağımızı bildiğimiz halde dem bu
dem yaşayıp gidiyoruz. Dünyaya gelirken
giydiğimiz beden elbisesini ki bu elbisemizde savaşa
giden tam teçhizatlı asker gibi her
silah var. uzağı yakını gören dürbün misali
gözlerimiz, düşmanla savaş yapmak için kullanacağımız el ve ayaklarımız. Haberleşmek için sesimiz
duymak için kulaklarımız, Bilgisayar misali
aklımız ve idrak kabiliyetimiz tam teçhizatlı asker gibi her
güce sahibiz.
İşte bu ruhumuzun elbisesini bir gün gelecek dünyada
bırakarak bizlere bu nimetleri verene ister
istemez döneceğiz. Kardeşim sen tam
teçhizatlı asker gibi donatılmış olarak dünyaya geldin seni O
gönderdi. O'nu temsil ediyorsun O'nun
tabiriyle O'nun halifesisin. O'nun varlığını temsil
ediyorsun. O var ki sen
varsın.
Bir gün
gelecek dünya askerliğin bitmiş ruhun elbiseni dünyada bırakarak
seni dünyaya gönderen sahibinin yanına
döneceksin. Gören gözlerin kapanmadan
hakikatleri gör sana verilen ruhunun elbisesinin hakkını
ver döneceksin kardeşim çaren yok
döneceksin. Makineli tüfek olan dilinle
yanlış atışlar yapma, haksızlık yaparak temiz kalpleri
öldürme. silahın iyi kullan doğru yerlere
atışlar yap.
Sen seni yaratanın halifesisin sana hakkı savunman için dil
verdi onunla hakkı savun ve öylece sahibine
dön. O, dönüşünüz bana buyuruyor
çünkü! Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize
giydiğimiz ruh elbisemizi doğru kullanmamızı nasip etsin
inşaALLAH. Amin...
Dünya Saadetini Ve Ahiret Selametini Garanti Altına Almanın Çareleri
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/rjud.jpg" width=450 height=338> Dünya Saadetini Ve Ahiret Selametini Garanti Altına
Almanın Çareleri
Çocuk yaşımda düşünmeye
başlamıştım, insan ne yapmalı da dünyasını rahat yaşamalı cennetini
de kazanmalı. O toy aklımla çare arıyordum,
etrafıma bakıyorum, tanıdığım genç yaşlı insanlar ağır hastalığa
yakalanıyor ölüyor. Bir ara yakın komşumuzun
beş altı yaş arası çocukları zeki ölmüştü.
Cenazesine gittim kefenlemişler
yakınları yüzünü görmek için örtüyü açtılar tesadüf ben de bakmış
bulundum nedense iki gözünün üstü pamuk ile
kapalıydı. O sahneyi seyrettiğim zaman on yaş
civarındaydım çok korkmuştum. Kendi kendime,
insan küçük yaşta da ölebiliyormuş ben zannediyordum ihtiyar olunca
ölünür baksana zeki küçük yaşta öldü ya ben de küçük yaşta ölürsem
diye korkuya kapılmıştım. Bu ölüm korkusu
beni Hz. ALLAH’a sığınmayı öğretti.
Yaşım ilerledikçe bu korku
gitti derken kırk yaşını yeni dolduran babamın vefatı bizi bir daha
derin düşünceye sevk etti. O zaman on dokuz
yaşındaydım ve şöyle düşündüm beş vaktimizi kendisine kulluk yaparak
geçirdiğimiz, yarattığı her şeyin sahibi, Hz. ALLAH(c.c) yaratıyor
ve alıyor. Bütün ruhsat kendisine ait
istediğini yaşatıyor istediğini yok ediyor ve kendisine kimse karşı
gelemiyor. İstediğini hasta ediyor istediğine
şifa veriyor ne isterse yapıyor bu işleri de kullarının gözü önünde
yapıyor.
Düşündüm! Öyle bir ALLAH ki,
yaratılmış her şey O’na muhtaç ben O’na dayanmalı O’na güvenmeliyim
O’nun sevgisini kazanmalıyım O’nun her emrini yerine
getirmeliyim. O, benim yardımcım koruyucum
olursa, dünya hayatım da ahiret hayatımda huzurlu yaşarım
demiştim. Ve de öyle oldu. O yaşımdan bu günkü yetmiş iki yaşıma kadar Her sıkıntımı
Onun yüce makamına arz ettim hasta oldum şifa verdi, sıkıntıya
düştüm selamete çıkardı kalpten iman istedim onu da ikram
etti. Zatı Ali sine sonsuz şükürler olsun.
Hz. ALLAH(c.c) bize hayatın en önemli sırlarını
öğretti.
1-Zatı
Alisine ve elçisine, hürmet sadakat ve sevgi gösterme
mecburiyetini. 2-Emrettiği şeriat emirlerini
harfiyen yerine getirme hükümlülüğünü. 3-Ana
ve babamıza yakınlarımıza şefkatle muamele etmemizi. 4-Yaptığımız her hareketle kendi kaderimizi
yazdığımızı. 5-Zatı Alisine kalpten iman edip
itimat etmemizi, 6-Herkesi hoş
kendimizi boş görmemizi öğretmiştir. Biz de
bu ilahi emirlere sadık kalmaya, nefsimize uyup hataya düştüğümüzde
de, tövbe ve istiğfarla Onun yüceler yücesi af ve merhamet denizinde
yıkandık.
Şaşarım bu ilimlerden mahrum olanlara ve gerçek huzuru
kaçırıp dünya hayatını zindan edip ahiret
hayatını kaybedenlere. Ey nefsine tapmış
yaratanını unutmuş insan. Taşıdığın bedeni ve
nimetleri sana etmiş ihsan. Bütün bu nimetler
karşısında yapılır mı isyan. Dünya lüksünü
bırakıp da geriye bir baksan. Hepsini toprak
yutmuş onlardan ibret alsan.
Muhterem
kardeşlerim,
Dünyaya dalıp ölümü unutmayalım. Son
zaman sondur faydası olmaz kurtulmaya da vakit
kalmaz. Bir gün yürüyemeyecek ayaklar
yürürken, Bir gün tutamayacak eller
tutarken, Bir gün göremeyecek gözler
görürken, Bir gün duymayacak kulaklar
duyarken. Hakikati duyalım ve o organları
bize takan sonsuz kudret Hz. ALLAH’ın gönlünü kazanacak ameller
işleyelim. Hem geçici dünyayı, hem ebedi
ahiret hayatını kazanalım. Hz. ALLAH(c.c)
cümle ümmeti Muhammedi gafletten korusun, Dünyada ve ahirette selamet versin İnşaALLAH.
"İnsan düşünmeden bir söz
söyler Hazreti ALLAH o sözden razı olur o söz sebebi
ile o kulunu cennetine
koyar."
Başka bir insan da düşünmeden bir
söz söyler Hazreti ALLAH da bu sözden razı olmaz. O söz sebebi ile o kulu cehenneme
atar.
Bu yüzden ağızdan çıkan söze çok
dikkat etmek lazım ağzımızdan çıkan sözlerin kayda alındığını unutmayalım.Hele dili küfre alışık olanlar her sözünün
arkasından küfür edenler yandı çünkü şakaya getirip ettiği o küfürler bir gün gelecek onu ateşe
atacaktır. Kaldı ki ahirete
gitmeden daha dünyada iken ettiği pis küfürlerden ötürü kendi
yavrularına kötü örnek olmuş
onları da küfürbaz olarak büyütmüştür onların da cezasını
çekecektir..
Büyüklerimizin sözleri
var: "SÖYLEDİĞİN SÖZE,
ATTIĞIN ADIMA, YEDİĞİN LOKMAYA
dikkat
et."
Ashabı kiramdan bir zat Resululullah
Efendimizden nasihat istiyor.Resulullah (s.a.v.)
Efendimiz de mübarek dilini
göstererek dilini iyi kullanırsan dünya ve ahirette başın sıkıntıya
düşmez buyurmuş.
DOLARI BIRAKALIM KENDİ DEVLETİMİZİN PARASINI KULLANALIM TEK ÇARE BU GÖRÜNÜYOR .AMERİKANIN BASKISINDAN KURTULMAK İÇİN YENİ MÜTTEKİFLER BULALIM...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kirmizisaricicek.jpg" width=450 height=338> Amerika'nın desteğini
beklemeden yeni müttefikler aramalıyız onu da
başkanımız yapıyor. Yeter ki biz azim ve
gayretli olalım Hazreti ALLAH’a güvenelim. Ey
devletimizin içindeki muhalifler hiç sevinmeyin . Gezi olaylarından sonra nasıl mahcup
olduysanız ALLAH’ın izniyle yine mahcup
olacaksınız. Hazreti ALLAH şüphesiz her şeyi
görendir. Yeterli biz devletimize sahip
çıkalım idarecilerimize güvenelim.. Hazreti
ALLAH yar ve yardımcımızdır inşaALLAH Amin...
Biz saate,
saat demiştik sebebi, bu saat dediğimiz
zaman bölümü mesafeleri ve zamanları geçerek bize doğru gelmeye
çalışır. Bunun bize yaklaşmasının bir gayesi
var oda nefeslerimizi kesmek içindir.
Kendisine saati ulaşan ise derhal ölür nefisler saati olan
büyük saatte de insanın kıyameti kopmuş olur.
O büyük saat dört mevsimin günlerinin toplamı olan sene
gibidir. İşte bu saat meselesi dünyada bir insan için göz kırpmadan
daha süratlidir çünkü bu saat, insana vardığı an ,hükmünü anında
icra eder. Bu hakim tarafından verilen hükmün
mahkum üzerinde kuvvet ve nüfusunu göstermiş olur. Bu takdir keyfiyeti de, insanın iki mesken arasındaki yaptığı
tercihin ne olduğunu ve ne olacağını belirtir.
Bu sonucun cennete mi, ateşe mi yakın olduğunu ancak, tabii
alemde hayalin mevcudiyetini ve Hz. ALLAHIN kudretini bilenler
bilir. Düşünce ve hayal yolu ile bu iz
görünür. Bir çok senelerin kısa olan dünyadaki hayat zamanı içine
girdiğini ve bu yakınlığı bu hayal yolu ile öğrenmiş
olur.
Buna misal olarak , cevherin acayip
olan bir hikayesini gösterebiliriz. Kendisinin anlattığına göre, bir
gün evinin ekmeklik hamurunu alarak fırına
gider.
Kendisi o anda cünüptür hamuru
fırına bırakarak Nil nehrine yıkanmaya gider yıkanmak için suya
girer bu esnada uyuyan ve rüya gören bir insan gibi kendini
Bağdat’ta görür.
Orada hayatını sürdürür
bir kadınla evlenerek altı sene birlikte yaşar ondan sayısını
bilmediği birkaç çocuğu olur tam bu yaşam sürerken kendini suyun
içinde yıkanır bulur kurulanır daha evvel ekmeklik hamur verdiği
fırına gider.
Henüz yeni pişmiş olan ekmeklerini alarak evine gider.
Ailesine başından geçen olayları anlatır. Çünkü yaşadıklarına kendi
de inanmamakta şaşkınlık geçirmektedir.
Bir ay sonra dalgınlık anında suda yıkanırken gördüğü kadın
gelir evini sorar ve onunla buluşur. Kadını ve çocukları inkar
etmeden tanır.
Karısı ve ailesi gelen
kadına , bu adamla ne vakit evlendin diye sorunca oda altı sene
evvel evlendim ve beraber yaşadık işte bunlar da benden olan
çocuklarıdır der. İşte bu hakikat olmuş
hikayede, ve hayalde bir olay histe yaşanıyor ve çıkmış oluyor.
ALLAH yönünden akılları hayrette bırakan zinnun misrinin altı
probleminden biridir. Hak, teala evliyalarını bu hüküm gibi güçlere
sahip etmiştir . Miraç ve buna benzer
olayları ve, bir anda kat edilen bu muazzam mesafeleri ancak
cahiller inkar eder..futuhatı mekkiye sahife 256, 257. bu kıssayı
Hz. ALLAHIN selamı onun ve cümlemizin üzerine olsun geçmiş büyük
evliyalardan olan muhyiddin ibni arabi hazretleri anlatıyor. Bu
yaşanmış olayda Hz. ALLAHIN sonsuz kudretiyle neler yaptığını
öğreniyoruz. Hz. ALLAH c.c. Ayeti kerimesinde, bizim emrimiz sadece
bir göz kırpması gibidir ol deriz oda oluverir buyruğunu bu olayı
yaşayanlardan dinlemiş oluyoruz.
Konumuz
ecel saati göz açıp kapamaktan daha mı yakındır idi. Hakikaten
düşünsek ki, istesekte istemesekte, saat durmadan ilerliyor ve bizim
için hazırlanan bir zamanı bize ulaştırıyor yani biz ne kadar kaçsak
kurtuluş yok devamlı peşimizde.
Onun bir
gayesi var vakti ulaştırmak, zamanı bize ulaştırdığı anda nefesimiz
kesilecek. Birde şu var ki, Hz. ALLAH c.c. Ayeti kerimelerinde
bizlere hitaben yaptığı ikazlarında, BİZ SİZE BİTMEYEN ÖLÜMSÜZ
AHİRET HAYATINI HAZIRLADIK SİZ İSE ÇOK KISA OLAN DÜNYA HAYATINI
TERCİH EDİYORSUNUZ BUYURUYOR.
Bir dünya
hayatı ki, içine yüz sene veya yüz elli sene de girse o yaşı yaşayıp
bitirene, ne kadar ömür yaşadın diye sorsalar, onun vereceği cevap,
çocukluğum dünkü gün gibi gözümün önünde, ömür su gibi aktı geçti,
sanki hiç yaşamamış gibiyim olacaktır.
İşte dört elle sarılıp peşine koştuğumuz dünya bizi ecelimize
götürüyor, İnsanları ecellerine kavuşturmak için geceyi gündüze
devamlı ekleyerek dönüyor ve eceline erdirdiği insanları durmadan
yutuyor. Garip bir benzetme fakat doğruya
yakın, her canlı yaşamını sürdürmesi için, dünyanın kendisine
sunduğu hazır olan rızkını yerken, dünya da üzerinde doyurup
büyüttüğü canlıları ecellerine yetiştirerek durmadan yutmaya devam
ediyor. Bu yutma işi kıyamete kadar devam
edecek şimdi biz düşünmeliyiz dünya bizi yutmadan ne
yapabiliriz.
Her geçen gün eskimeye yüz
tutmuş ve bir gün dünyanın yutacağı vücudumuzu şeytana teslim ederek
günah mı işletelim, yoksa ecel vakti gelince onu dünyaya rızık
yapacak olan gerçek sahibine ibadet mi ettirelim hangisi daha
doğru.
Hepimiz biliyoruz ki, yürüyen
ayaklarımızı, tutan ellerimizi, gören gözlerimizi, iç ve dış bütün
organlarımızı, hepsini hazır bulduk. Ve bir gün gelecek bunları
veren, vücudumuzu ne işlerle eskittiğimizi mutlaka bize
soracaktır.
Vicdanımızı harekete
geçirerek düşünelim birisine emanet olarak atımızı versek al bunu
kullan, fakat bir şartım var, filan kişi benim düşmanımdır,
kesinlikle sana verdiğim bu emaneti o kişiye kullandırma, eğer
verirsen sana darılırım dese, o kişi bu kadar tembihe rağmen kalkıp
senin verdiğin emaneti düşmanına kullandırır ise ona
kızmazmısın.
Hele atına zararlı yem vermiş ise, onu hasta etmiş ise, ona
tazminat davası açarsın ve gerekirse hapse attırırsın. İşte bizler
de,Hz. ALLAHIN yarattığı vücutlara koyduğu birer ruhlarız
vücutlarımız ise bineklerimizdir. Hz. ALLAH c.c. Bu vücud
bineklerimizi emanet olarak verdi kim ki, ruhunun taşıyıcısı olan
vücuduna şeytanı bindirirse idareyi ona verdi
demektir.
Şeytan ona haram yedirir zina yaptırır küfür ettirir daha
fırsat bulursa dinden çıkarır kendi yakınları ile cehenneme
sokar. Ve mahşer gününde Hz. ALLAH, emanete
ihanet ederek vücuduna haram dolduran yasak yerlerde gezdiren
ruhlarımızı hesaba çekecektir. Ve buyuracak ki, EY ADEM OĞULLARI BEN SİZE ŞEYTANA UYMAYIN O SİZİN
DÜŞMANINIZDIR DEMEDİM Mİ? (yasin 60.) Bu ilahi hitaba muhatap olmamak için, Hz. ALLAHA ve
bütün insanlık alemine düşman olan şeytanı bizde düşman
bilelim. Ve bize verilen vücud bineğimizi
helal rızıklar ile besliyelim ona ibadet yaptıralım. Kimsenin kötülüğünü istemeyelim. Kimsenin başarısını
kıskanmayalım.
Devletimizin milli
beraberliği için çalışalım bölücü olmayalım eğer içimizde sayılan
kötü huylardan bir tanesinin varlığını dahi hissedersek, bilelim ki
şeytan bizi yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Kötü niyetimizden dolayı derhal tevbe edelim secdeye
kapanalım ki, şeytan vücudumuzu terk etsin. Aksi şekilde şeytanın
askeri oluruz da haberimiz olmaz. O zaman
da, sahibimiz olan Hz. ALLAH ,mahşer gününde bizden davacı olur. Hz.
ALLAH (c.c.) bizleri nefsimiz ve şeytan ile imtihan ediyor onun için
ruhumuzun gaflete dalmaması için, Hz. ALLAH ile irtibatlı olalım ki,
şeytan bize musallat olamasın.
İrtibat
ise ona samimi kalpten iman ile bağlanıp ibadet yapmakla olur.
Samimiyetsiz yapılan ibadetlerin hiçbir faydası
olmaz. Kendini sofu gösteren öyle kişiler var
ki, şeytanın yönetimine girmiş onun emrinde çalışıyor da kendisi
farkında değil. Zamanımızın hatem sultanının,
nefsini şeytana kaptıran, sahte mücahitlere çok derin bir ikazı var.
Şöyle buyuruyor,
Ehli Küfür Hiç Bir Zaman Müslümanlara Olan Düşmanlıklarından Vazgeçmiyecektir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/cda0ab5b092f.jpg"> Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Eğer onların güçleri
yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler."(Bakara-217)
Türkiye’yi Avrupa
birliğine almamak için yıllardır bahanelerle
oyalayan Avrupalı yetkililer Türkiye’nin yeni
yol haritası ile muradlarına erdiler .
Her insanın kendine göre doğru bildiği düşünceleri
vardır. Bizim doğru bildiğimiz, Avrupalılar
bizi almak istemedi Hazreti ALLAH (c.c.) bizim o hıristiyan birliğine girmemizi layık görmedi oraya
girmemize çeşitli engellerle karşı
çıktı. Bunu Hazreti ALLAH'ın takdirine
inananlar bilir inanmayanlar bilmez. Biz son
dine son peygambere inanmış islâm devletiyiz bize yakışır mı islâm
dinine inanmayan son peygamberi kabul
etmeyen haçlı devletler arasına girmek
yakışmazdı. fakat yıllardır şuursuzca
mücadele edildi fakat Hazreti ALLAH engel koydu olmadı
Elhamdülillah.
Üstelik giren ülkelerin
durumu meydandaydı Yunanistan bunun bariz bir örneğiydi
öldüler öldüler dirildiler. Şu zaman dahi Yunanistan ekonomik krizden kurtulmuş
değil. Sinek açık gördüğü bal kavonozunun
etrafında uçar durur kavanoza girmesi ölümüne sebep olur. Avrupa birliği de dışarıdan bal
kavanozu gibi görünür girenler çıkmak isterler
çıkamazlar. Fakat nihayet devlet başkanımızın
basiret gözü açıldı Avrupa birliğin rest çekti çok
sevindik. Biz islâm devletiyiz, din
kardeşlerimizle işbirliği halinde olmalıyız Hazreti ALLAH (c.c.) de
böyle istiyor.
Devletimize hainlik
yapanları destekleyen Avrupa’nın neyin peşinde olduğu tamamen su
yüzüne çıktı devletimiz aleyhine çalışmaları meydanda bu
saatten sonra haçlıları dost edinmeyeceğiz evvelden
Osmanlıydık Osmanlı kalacağız İnşaALLAH Hazreti ALLAH'a sonsuz şükürler olsun ki Devlet başkanımız
sayın Tayyip Erdoğan müslüman devletlerle iş birliği kuruyor bu işe
ise Kudüs sıkıntısı vesile oldu. Her şerde
bir hayır var derler hayırdır inşaALLAH. Diğer bir Ayeti kerimede: "Eğer sabreder ALLAH’tan korkarsanız onların hilesi size hiç
bir zaman zarar veremez. Şüphesiz ki ALLAH
onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır . "(Al-i
imran-120) Bizim
de Hazreti ALLAH’tan korkan devlet başkanımız var hazreti ALLAH
(c.c) yolunu açık etsin vücuduna sıhhat ve
afiyet ömrüne bereket versin inşaALLAH. Amin...
Eğer Onlara Melekleri İndirseydik,Ölüler De Kendileri İle Konuşsaydı. Ve Her Şeyi Toplayıp Karşılarına Getirseydik !!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allah-gorselleri.jpg" width=450 height=338> Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde
! "Eğer biz onlara melekleri
indirseydik, ölüler de kendileri ile konuşsaydı, ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, ALLAH
dilemedikçe yine de inanacak değillerdi.
"(Enam
-111) buyuruyor.
Evet Amenna ve
saddakna: Hazreti ALLAH her şeyin özünü bilendir. İlmin zirvede olduğu günümüzde, insan vücudunun
mucizevi yaratılışının bütün alimler
tarafından hayranlıkla kabul edildiği bu zamanda. Bu muazzam
eserin yaratıcısının tabiat olduğunu iddia
eden alimler varsa bu alimlerin iman etmesine
Hazreti ALLAH (c.c.) izin vermemektedir.
Hazreti Ademin neslinden gelmediğini
maymundan geldiğini iddia eden bir Darvin destekçisi ALLAH’a iman etmiyorsa onun iman etmesine maymun olarak
dirilmesine hazreti ALLAH’ın takdiri vardır o
kişi istese de iman edemeyecektir ahirette maymun olarak
dirilecektir.
Yukarıda geçen Ayeti
kerimeden başka mana çıkaramıyoruz sizler de düşünün hazreti ALLAH’a
nasıl teslim olmamız
gerektiğini. Ey inanalar imanınızın kıymetini
bilin ve iman etme şerefini size bahşettiği için O'na şükür
secdesi yapın. Varsın iman etmeyenler
düştükleri şeytanın batağında oyalana dursunlar. Kibirlerini yenip tevbe etseler Hazreti ALLAH’a
sığınsalar Hazreti ALLAH’ı af edici bulacaklar kurtuluşa
ereceklerdir bu da olayın başka bir
boyutudur. Ancak şeytanın bağladığı kör
düğümü çözebilmek hazreti ALLAH’ın yardımıyla
olmaktadır. Hazreti ALLAH’ın yardımına
kavuşmak O'na iman etmekle mümkündür başka yol vermemiş Hazreti
ALLAH’ımız. Hazreti ALLAH (c.c.) cümlemizi
O'na kalpten iman edenlerden eylesin Amin...
Evvelâ Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize ve
onun izinden gidenlere sonsuz selâtı selâm
olsun.
Geçmiş zamanın kutbu Abdül Geylânı
kuddüse sirruh Hazretleri Fethurrbbani eserinin kırksekizinci sonbetinin üçyüz yirmibeşinci sahifesinde
zamanın kutbunun faziletlerini açıklarken
şöyle buyuruyor. :
"Zamanın kutbunun
veziri mesabesindeki abdal,Aziz ve celil olan ALLAH'ın fiili ile yer
içer. Kutbun yeyip içmesi ve tasarrufu
ise,Resulullah (s.a.v)'in yeyip içmesi gibidir Kutubun tasarrufu nasıl böyle olmasın ki, o , Resulıllahın
ümmeti arasında kendisinin evlâdıdır ,
naibidir , halifesidir.
Kutup ALLAH'ın
halifesi Resulullah (s.a.v)ın halifesidir O mananın halifesidir ,
batinin halifesidir. Müslümanların emiri
devlet Reisi ise zahirin halifesidir. Her
müslüman, müminlerin emiri olan devlet reisine tabi olmak ve itaat
etmek zorundadır. Hiç bir müslümana,
müminlerin emiri olan devlet reisine karşı gelmek ve itaat etmemek
caiz değildir.
Hatta denir
ki! Eğer müslümanların emiri devlet
reisi adil birisi ise, O, aynı zamanda zamanın kutbudur da
. Yani batin ve mana kutupluluğu da onun
üzerindedir. Bu işin kolay olduğunu
sanmayın. Zira başınıza bir kişi vekil
kılınmıştır. O müslümanların emiri olması
sıfatıyla,sizin zahirle alâkalı işlerinizi deruhte
etmektedir. Zamanın kutbu olması sıfatıyla da
batinle alakalı hallerinizle meşgul olmaktadır." (FETHURRABBANİ Yaman arıkanın kaleminden Abdükadir
geylâni sohbetleri .)
Geçmiz
zamanın sultanil Evliyası Gavsıl Azamı Abdülkadir Geylâni Hazretleri
böyle buyuruyor bizlere duyuruyor zamanın
adil devlet başkanın zamanın kutbu olduğunu iddia
ediyor.
Bazılarına bu konular yabancı
gelebilir hafızaları almayabilir. Şu
kesinlikle bilinmelidir ki Hazreti ALLAH'ın özel takdirleri
kararları vardır, O her gün yeni bir iştedir. Öldürüyor diriltiyor yarattığı kullarını dünyadaki
yaşamınında onlara vereceği görevle yaratıyor o hal ile
dünyaya gönderiyor bu kullar O'nun özel kullarıdır bu kulları zamanı
gelince evvelce hazırladığı göreve getiriyor o kulunun ise
bundan haberi olmuyor robot gibi içinden
idare ediliyor Hazreti ALLAH'ın kontrolu idaresi altında çalışmalar
yapıyor.
Hazreti ALLAH (c.c) onu hıvzı himaye ediyor her nusubet ve
belâlardan koruyor tıpkı peygamberleri koruduğu gibi koruyor ayrıca
Sayın reisi cumhurumuzu koruduğu gibi!
Geçmişte bir gün buzdolabımızda
kaçak elektrik oluştu. Kapağını açarken temas
ettiğim yerde elimin hafifçe sızladığını görünce kontrol kalemi ile
baktığımda kontrol kaleminin lâmbasının yandığını görünce kaçak
elektrik olduğunu gördüm birden aklıma hep söylerler vücudumuzda
elektrik var diye bakayım vücudumdaki elektriği kontrol kalemi
gösterecek mi?
Bir elimi kaçak olan
buzdolabının üstüne koydum sağ elimle de kontrol kaleminin ucunu sol
elimin üstüne temas ettirdim kontrol kaleminin lâmbası
yanıyordu. O zamanlar yaşımız on beş
civarındaydı.1950 yıllarından bahsediyorum. Bu hadise bize çok enteresan gelmişti et ve kemik olan organ
ışık yakıyordu. Zaman geçtikçe bu hadisenin
iç yüzünü anlamak için kendi çapımda araştırmalar yaptım kuranı
kerimden insanın yaratılışını inceledim.
Hz. ALLAH(c.c)'nün Âdem aleyhisselâmı nasıl yarattığını
okudum dikkatimi (Sad 72) ayeti kerimesi çekti. Hz. ALLAH(c.c) buyuruyordu ki :"Ben Âdeme kendi ruhumdan üfledim." (Sad
72)
Hz. ALLAH’ın bu üfürme sözü
pek çok dikkatimi çekmişti. Kendi aklımca
üfürme sözü nefes üfledi düşüncesine kapıldım. Çünkü boğulmak üzere olan kaza zadeye yuttuğu suyu
boşalttıktan sonra ilk olarak, nefes üfürülür bir adı da Hayat
öpücüğüdür. Hz. ALLAH başımıza getirmesin. Ruhtan kasıt nefes midir diye kendi kendime
sormuştum.
Fakat Zaman geçtikçe ilim
ilerledi insan vücudunda elektrik olduğu ispatlandı Arızalı kalplere piller takılmaya başlandı pillerin ucundaki
kablolar derinin altında Kalbin ritmini
ayarlaması için sinirlere ve etten yapılmış ilahi jeneratöre
bağlanıyordu.
Bu işin uzmanı âlimler
etten jeneratörlerden bahsederken bunların ilk yaratılışında
elektrikle dolu olduğundan zamanla yağlar sebebi ile çalışamaz hale
geldiğinden bahsediyorlar. Şimdi aklımıza
kendi ruhumdan üfledim buyuran Hz. ALLAH(c.c) bizim kalbimizi
harekede geçiren enerjiyi mi yüklüyor bunları ancak O
Bilir. Ayeti kerimede: "Resulüm sana ruhtan sorarlar onlara de ki, O
rabbimin emrindendir." (İsra 85)
Nefesimiz ise başlı başına mucize yemeden içmeden
durabiliyoruz nefessiz ise asla. İmansız
birisi ile tartışırken, elimle tutmadığım gözümle görmediğim hiç
bir Varlığa inanmam deyince, bende içine
çektiğin nefesine inanıyor musun dedim, Evet
deyince bak elinle tutmadığın gözünle görmediğin nefese
inanıyorsun. Hani sen elinle tutmadığın
gözünle görmediğin varlığa inanmıyordun deyince ona inanıyorum
deyince, bende o zaman elinle tutamadığın gözünle göremediğin Hz.
ALLAH var demiştim de kısa süre sonra motosiklet kazası geçirmişti
de yüzü paramparça olmuştu. İnsanların
arasına çıkacak yüzü kalmamış kısa süre sonra
ölmüştü.
Nefes Hz. ALLAH’ın üflediği ruh
mu acaba? Çünkü Hz. ALLAH’ı göremediğimiz
gibi nefesi de göremiyoruz. Bir de şu var ki
vücut beden organlarımız ne kadar güçlü olsa kalbimiz ne kadar
elektrikle güçlü olsa nefes kesilince hükümleri kalkıyor iflâs
ediyorlar. Onun için Hz. ALLAH’a şöyle dua
edelim Hz. ALLAH(c.c) Nefesimize genişlik versin nefes adedimizi
arttırsın İnşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/eY4CmhPFKY5Kr-Nr5wpskg7Ht4nNOS3tymbQ0qYLv1c" width=450 height=253> Elektrik Üreten Baraj hakkindaki tartisma
Elektrik üreten bir barajdan fertler direkt olarak elektrik
alamaz. Almak isterse onu elektrik idaresine
gönderirler.
Eğer o kişinin tesisatında bozukluk görürlerse
cereyan kablosunu bağlamazlar. Bir kişi de elektrik tesisatını
sağlam bir firmaya yaptırmış temiz malzeme ile yaptırmış ise, onun
verdiği belge ile elektrik idaresine gidilir ve müracat edilir o
idare de aracılık yapar elektriği bağlar.
Aynı bu sistem gibi
temsilde hatam olursa Rabbim af etsin Hz. ALLAH da kâinatın bitmez
tükenmez enerji barajıdır. O'nun manevi barajından da enerji almak
için O'nun görev verip tayin ettiği Peygamber (s.a.v)
Efendimizdir. Onun ahirete irtihalinden sonra da onun hayatta
iken yaşadığı gibi yaşayan Vekilleri elektrik santralında görev
başındadırlar.
Vekilleri onun yaşadığı asrı saadet devri gibi
yaşadıkları takdirde o görev kendilerine tahsis edilir. İşte o
vekiller ahirette Ruh olarak yaşayan Peygamber (s.a.v) Efendimiz ile
manevi bir bağ içindedirler.
Manevi güç arayan vücud evi
harab olmuş imanı zedelenmiş bir kişi de maneviyatını güçlendirmek
istediğinde ruhunu kuvvetlendirmek için Hz. ALLAH'ın tayin ettiği
bir Peygamber vekilinin manevi elektrik santralına müracaat etmesi
zaruridir. Oradaki yetkili onun manevi kuvvet sahibi olması için
aracılık yapacaktır. Fakat kalb düzgün olacak gaye Hz. ALLAH olacak
kalp bozuk ise cılık yumurta ise ona elektrik bağlamazlar çünkü
tesisat bozuk hemen elektriğini keserler. kalbini
mühürlerler.
Tarikatı yaşadım biliyorum deyip o yola çamur
atanlar bilsinler ki kendileri o yoldan ayrılmamış
atılmışlardır.
style="FONT-SIZE: large">Emrolunduğumuz Gibi İstikamet Üzere Olmak
"Emrolunduğun gibi istikamet
üzere ol!"(Hud Süresi 112)
Demek bizim kafamızı, kalbimizi
meşgul etmesi gereken bir numaralı meselemiz, istikametimizi koruma
meselemizdir!
Yoksa günlük olayların
istila ve işgaline maruz kalıp da hayatımızın bir numaralı meselesi
olan istikametimizi koruma konusunda büyük gaflete düşmek
değildir. Bu konuda kimse kendini
istikametini koruma görevinden hariç tutamaz. Benim istikametim düzgündür, ben garantideyim, istikametimi
koruma hassasiyeti duymama gerek yoktur, diye bir rehavete
kapılamaz. Bunun aksi de böyledir. ‘Benim
istikametim hep bozuk gitmiştir, düzeltmem de mümkün değildir’ diye
peşin bir ümitsizlik çukuruna kendini atamaz. Bugün istikameti iç açıcı olmayabilir; ama yarın iradesini
güçlendirir, istikametini düzeltebilir, ebedi hayatını
kazanabileceği mutlu bir istikamet çizgisine
yönelebilir. Bu sebeple, kafaların karışıp
dikkatlerin dağıldığı devrelerde istikametini koruma konusu, hemen
hepimizin bir numaralı meselemiz olduğunun farkında olmamız
gerekmektedir! Nitekim Efendimiz (s.a.v)
Hazretleri’nden aldığımız şu çarpıcı uyarı da bizi mutlaka
düşündürmelidir. Buyurmuş ki: Hud
Suresi’ndeki “Emrolunduğun gibi
istikamet üzere ol!” ayeti beni
ihtiyarlattı" Evet, emrolunduğumuz
gibi istikamet üzere olma hassasiyetimiz de bizi ihtiyarlatacak
derecede bir numaralı meselemiz olmalı, saçlarımızı beyazlatacak
derecede sorumluluk duygusu içinde istikametimizi koruma şuurunda ve
hassasiyetinde olmalıyız. İsterseniz
maneviyat büyükleri istikametimizi koruma görevimize nasıl
dikkatimizi çekiyorlar görelim. Şah-ı Nakşibend Hazretleri’ne
kerametler gösterecek derecede düzgün istikametli bir zattan söz
ederken derler ki: -“Bu zatın istikameti öylesine düzgün ki, bazen sabah
namazlarını Kâbe’de kıldığı bile görülmektedir!” Şah-ı Nakşibend
Hazretleri, ‘O keramet mühim
değil!’ deyip geçer. ‘Dicle Nehri’nin
üzerinden yürüyerek gider, suya batmaz.’ derler. ‘O da mühim değil!’
der. ‘Bahçesinde çalışırken zemin çamur olursa seccadesini havaya
atıp namazlarını üzerinde kılar.’ derler. ‘O da mühim değildir!’
deyince: Efendi Hazretleri derler, o keramet
mühim değil, bu mühim değil de, sizin için ne
mühimdir? Maneviyat büyüğünün cevabına
bakın: "Benim için mühim olan, onu o
makama yükselten istikamet çizgisini son nefesine kadar koruyarak
devam ettirmesidir, anladınız mı şimdi mühim olanın ne
olduğunu?" der.
Mesele istikamet çizgisini son nefesine kadar koruma
titizliğine sahip olması, zamanla bozulma ve gevşemeye düşmemesi,
kazandığı bu düzgün istikametini gaflete dalarak
kaybetmemesidir! Demek oluyor ki, hiç kimse
şu anki düzgün istikametine bakıp rehavete
kapılmasın. Yine hiç kimse de şu andaki kötü
istikametine bakıp da benden istikameti düzgün bir adam olmaz,
diyerek ümitsizliğe düşmesin. Hemen herkes
istikametine sahip olma ve düzeltme konusunda saçlarını beyazlatacak
derecede ciddi bir dikkat ve şuurun içinde olsun. ALLAH Resul’ünü (s.a.v) ihtiyarlatan istikametini koruma
titizliği, hemen hepimizin de saçlarımızı beyazlatacak derecede
önemli meselemiz olsun! Ne dersiniz, böyle
bir hassasiyetimiz söz konusu mu? İstikametini düzeltenler korumak
için, düzeltemeyenler de düzeltmek için saçlarımızı beyazlatacak
derecede bir hassasiyet içinde olmamız gerektiğinin farkında
mıyız? Değerli kardeşlerimiz, "Yoksa Ayağını sıcak tut başını serin, hayatını gafletle yaşa
düşünme derin’" Tekerlemesi bizim gafletimizi
de mi anlatmış oluyor bu durumda? İstikametimizi koruma diye bir meselemizin varlığının
farkında olmalıyız.
Aksi takdirde gaflete
düşerek dosdoğru yolu bırakır şeytanın tayin ettiği bir yola gideriz
de hayatımızı boşa geçiririz. Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi sırat-ı
müstakim yolundan ayırmasın İnşaALLAH.
Hazreti Allah (c.c) Ayeti kerimesinde : And olsun ki, Allah müminlere kendi içlerinden bir
peygamber göndermekle büyük bir lütufta
bulunmuştur.(Al-imran-164 )
Bu lütuf
gerçekten nimetlerin en büyüklerinden birisidir. Onu göndermeseydi sapıklık
çukurlarında kalırdık, hidayetten mahrum, ebedi bir hayata düçar
olurduk. Çünkü, zahiri ve batini ilmi ve ameli , dünyevi ve
uhrevi bütün üstünlüklerin ve yüceliklerin hepsi onda
toplanmıştır. İnsan haysiyetini şeref ve ıtıbarını zedeleyecek maddi ve
manevi her türlü kötülüklerden, kararan ruhları. taşlaşmış
kalpleri arındırıp temizlemiştir. Ve kıyamete kadar da böyle devam
edecektir..
Ayeti kerimede : "Nitekim kendi içinizden
Ayetlerimizi okuyacak,sizi teskiye edecek temizleyecek, size kitap ve hikmeti
öğretecek bir Peygamber gönderdik." ( Bakara -151
)
Hazreti Allahın övdüğü nimetlerle ilimlerle süslediği bu nur
kaynağı Muhammed mustafa (s.a.v) efendimiz en büyük nimet değil de
nedir. İnsanlığa dünya hayatı ve ahiret hayatının yaratılış gayesini öğreten
peygamberimize sonsuz salatı selamlar olsun.Allahümme salli ala seyyidina
Muhammed...
Ayeti kerimede : "Bu peygambere inanan, saygı
gösterip aziz tutan,ona yardım eden ,onunla gönderilen nura inananlar yok mu,
işte onlar kurtuluşa ve saadete
erenlerdir."(Araf-157)
Hazreti Allah (c.c)
cümlemize Hazreti ALLAH'a kul nur peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)
Efendimize ümmet olmamızı nasip etsin Amin...
ALLAHÜMME SALLİ ALA
SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED....
https://lh3.googleusercontent.com/WzwrYv2CJ8Wdg-oISk1XH1S0_0Ul7bk6CivsYSQ_dZU=w262-h196-p-no"> En
Büyük Nasihat
Harun Reşid en tanınmış
Abbasi halifesiydi. Adaleti ve İslamin
yayılması için gösterdiği gayreti ile meşhurdur. 786- 809 yılları arasında hüküm süren Harun Reşidin
zamanında Abbasiler çok büyük kültürel ve
bilimsel gelişmeler kaydettiler.
Behlül
Dana (k.s) da Halife Harun Reşidin zamanında yaşamış nasihatleri
cile halifenin hep yanında olmuş büyük bir zat
idi.
Rivayete göre Harun Reşidin annesi
Behlül Danaya gelerek, Harun’a gel biraz nasihat et de adaletten
ayrılmasın yoksa Ahirette işi çok zor olacak
der.
Bunun üzerine Behlül bir gün Harun
Reşide uygun görürseniz biraz dolaşalım der. Ve alır onu mezarlığa götürür.
Tek
tek mezarları göstererek, Bak bu filanca şu kadar malı vardı, şu
kadar yıl yaşadı ve öldü. Şurada yatan da
filanca idi zamanın hükümdarı idi, şu kadar askeri vardı, şu kadar
da hazinesinde malı vardı. Şurada yatan kadın
da, zamanın en güzeli idi, herkes ona sahip olmak için can atıyordu,
sonunda biri ile evlendi şu kadar çocuğu oldu ve şu kadar yıl yaşadı
der.
Eve döndüklerinde Harun Reşidin
annesi, Behlül ile sohbet ettin mi sana neler anlattı diye
sorar. Harun Reşid hayır dercesine annesinin
sorusuna cevap vermez.
Daha sonra annesi
tekrar Behlil’e gelerek, Oğluma ne zaman nasihat edeceksin diye
sorar, O da şöyle cevap
verir. Ben ona nasihat ettim birlikte
mezarlığa gittik. Ona bazı gerçekleri
hatırlattım. Çünkü ölüm en büyük
nasihattir. Eğer bunu anlamadı ise diğer
söyleyeceklerimin de hiç bir faydası olmaz.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/huwalhayyulqayyum.gif"> En büyük tehlike!
Hazreti ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde: "ALLAH
büyüklük taslıyanları asla sevmez."
buyuruyor (Nahl 23)
Resulıllah (s.a.v)
Efendimiz buyuruyor ki: "Bir kimseye
ilim olarak ALLAH'tan korkması yeterlidir. Bir kimseye cehalet olarak da kendini beğenmesi nefsine
mağrur olması yeterlidir. Eğer siz hiç günah
işlemeseydiniz daha büyük günaha düşeceğinizden korkardım.O da kişinin kendini
beğenmesidir."(Camiüs-sağir)
Kişinin kendini beğenmesi en
büyük tehlikedir neden? Ey kendini beğenen
fani ölüme mahkum insan. Baki olan
ölümsüz Hazreti ALLAH tarafından yaratıldın, sana
verilmiş emanet bir beden ve ruh ile
yaşıyorsun ve onları sana vereni unutuyor sahipleniyor kendine mal ediniyor kendini beğeniyorsun sana
verenin malına tecavüz
ediyorsun.
Bu
başkasının evinde oturup da bu ev benim deyip övünmeye benzemiyor
mu? Veya başkasının otomobilini emanet alıp
bu benim deyip kibir satmaya benzemiyor mu? İşte biz insanlar emanet vücudumuzu benimseyip
sahiplendiğimiz zaman hele kibire kapıldığımız zaman en büyük tehlikeye düşmüş
oluyoruz. İlk yaratılışımızın kerih bir su,
sonumuzun da kurtların yemi olan bir kürek gübre
olduğunu aklımızdan çıkarmamalı
kendimizi hiçbir zaman beğenmemeli
başkasından üstün görmemeliyiz.
Kendini
beğenecek biri varsa O da kâinatın tek sahibi ölümsüz ebedi baki
olan Hazreti ALLAH'tır. O'na bize verdiği
emanet de olsa vücud nimetleri için daima şükür halinde olmamız
gerekiyor. Ey sonsuz kudret sahibimiz
ALLAH'ımız verdiğiniz zahir batin bütün nimetleriniz için sonsuz
şükürler. Velhamdülillahi Rabbil
alemin....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Basmallah-Bird-Sunset-1280x800.jpg" width=450 height=281> Eserden müessire geçmek
İnsan vücudunun yaratılışına
dikkatle bakmak, yaratıcıyı bilmenin
anahtarıdır.
Hadisi şerifteşöyle
buyruluyor;
"ALLAH'ın yarattıkları
hakkında tefekkür ediniz , Zatı hakkında tefekkür
etmeyiniz." (Camius sağir)
İnsanın her yaratılan şeyde
ALLAH'ü Tealanın eserlerini görmeye çalışması
gerekir. Bu tefekkürler sayesinde iman
tekamül etmiş olur.
ALLAH'ü Tealanın
yaratışındaki incelikler ne kadar çok bilinirse, Ululuk ve azameti
de o nisbette bilinmiş olur. Dışta ve içte
bulunan organların her birindeki faydalardan insanların çoğu
habersizdir. Sahip olduğu en kıymetli şeyleri
dahi hiç karşılık vermeden üzerinde bulmuş olmasına rağmen, devamlı
gördüğü bir çok şeylerin farkına varamamış ibret gözü ile
bakamamıştır.
Meselâ, insan vücudunda
yüzlerce kemik, sinir, damar ve, yüzlerce ihtiyari hareketler tertip
olunmuştur. Her biri bir başka hizmette, bir
başka hizmettedirler. Ayeti kerimelerde şöyle
buyrulmaktadır; "O ALLAH ki seni
yoktan yarattı, düzenledi bir biçim verdi. Dilediği şekilde seni
terkip etti." (İnfitar 7-8)
Senin ise bunlardan hiç haberin yok. Sen ise el ve ayağını
tutmak yürümek tutmak için, dilini te konuşmak için kullanıldığını
bilirsin. Halbuki insanın içindeki ve
dışındaki bütün organlar her biri bir işle meşgul olurken sen ise
tatlı tatlı uykudasın.
Onlar sana
hizmetten bir an bile geri durmuyorlar.Sen ise onları
tanımıyorsun. Aynı zamanda onları sana hizmet
ettirene de şükretmiyorsun.
Ayeti
kerimede: "Gerçekten insan çok
nankördür." (Hacc 16)
Gaflete dalan dünyaya geliş
sebebinin özünü bilmeyen insan Taşıdığı bedeninin sırlarını çözmeye
çalışmıyor yaratanına şükretmeyip Nankör bir
hayat yaşıyor. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
gaflete düşenlerden eylemesin. Amin..
Hakikati arayan muhterem
insan, bu eserin yazılma gayesi Ol emriyle
olduran. Öl emriyle öldüren. Yarattıklarını ayırt etmeden inanana ve inanmayana rızklar
veren. Ahirette ise yalnız inananlara sonsuz
nimetler hazırlayan sonsuz kudret sahibimiz olan Hazreti ALLAH Celle
Celalühünün azametini duyurmak ve sevgisinin kalplere dolması
içindir.
Hepimiz biliyoruz ki, insanın
yeme içme gıdalarına ihtiyacı olduğu gibi manevi gıdalara da
ihtiyacı var. Maalesef insanların çoğunun
mideleri tok, ruhları ise aç olarak ömür sürüyorlar. Çaresini ise
araştırmıyorlar.
Hazreti ALLAH (c.c)
ayeti kerimede "Estaizübillah,
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol "Buyuruyor.
Doğru olmak en büyük
hazinedir. Öyle büyük hazine ki bitmeyen tükenmeyen bir
hazine. O hazineye sahip olan bu dünyada ve ahirette rahat
edecektir. Bu dünyadaki rahatının sebebi yalan söylemez, insanları
kandırmaz ikiyüzlülük yapmaz. Herkes ona itimat eder. Sayılan
sevilen insan olur.
Hz. ALLAH
cümlemize onun beğendiği şekilde olmamızı, dünya hayatımızı ve
ahiret hayatımızı güzel yaşamamızı nasip etsin
Amin.
Hz ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde:
“Sizden ücret
istemeyenlere uyun onlar doğru yoldadır buyuruyor.” (Yasin
21)
Bize doğru yolu tarif ediyor
bu ilahi emre göre dini menfaat aracı olarak kullanan bütün
cemaatler yanlış yolda oluyorlar. Onun için insanlar ALLAH yolunda
yalnız ve yalnız ALLAH rızası için çalışan cemaati arayıp bulmalıdır
ki doğru istikamette olabilsin. Bu meselede mümin çok dikkatli
olmalıdır. Girdiği cemaati inceleyecek
oradaki yöneticilerdeki çalışma sistemi madde temin etmek mi? Hz
ALLAH’ın rızasını kazanmak için mi? çalışma yapılıyor. Bugün için
ortalığı maddeciler istila etmesine rağmen yine de ALLAH rızası için
çalışan cemaat bulunmaktadır. Hz. ALLAH(c.c) hulusi kalple arayan
kullarına buldurur. Hz. ALLAH(c.c) cümlemize
razı olduğu topluluğu ve mürşidi kâmili
buldursun.
Hazreti ALLAH (c.c) çirkini
yarattığı gibi güzeli de yaratmıştır. Her şeyin hakikisi ve sahtesi
olduğu gibi din âlimlerinin de hakikisi ve sahtesi vardır. Bir insan
bilmelidir ki kalbi nereye meylediyorsa Hazreti ALLAH.(c.c) onu arzu
ettiği tarafa yönlendirir. Sebebi ise, dünya imtihan yeridir.
Kul istek ve arzuları ile imtihan olmaktadır. Dünyaya gelmekten
maksat, Hazreti ALLAH'ın sevgisini bulmaktır.
Akıllı insanında yapacağı en hayırlı iş; kendisine Hazreti
ALLAH'ın sevgisini
kazandıracak olan cemaati bulmasıdır. Zaman su gibi
akmaktadır.
Sahibimiz ise ayeti
kerimede:
"Estaizübillah, O
hanginizin daha güzel kulluk yapacağını imtihan etmek için ölümü ve
hayatı verendir."(Mülk
2) buyuruyor.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize ahiret imtihanını kazanmamıza
vesile olacak sevdiği cemaati bulmamızı nasip etsin
Amin.
Resulullah (s.a.v) hadisi
şeriflerinde:
“ALLAH’a inan ve
dosdoğru ol.” Buyuruyor.
İnsan nasıl varlıktır
ki kesinlikle öleceğini bildiği halde yeniden dirileceğini hesaba
çekileceğini bildiği halde ahiret hayatının hazırlıklarını
yaptıracak bir rehber aramıyor? O öyle bir tecrübeli rehber olmalı
ki hem dünyada yanlış yapmaktan zarar görmekten korunmalı hem ahiret
hayatında ateşte yanmaktan korunmalı. Fakat her işte tedbir alan
insan bu en önemli konuda gaflete düşüyor tedbir
almıyor. Birileri tarafından malına veya
canına zarar geldiği zaman onu düştüğü zor durumdan kurtaracak
avukat peşine koşar. Çünkü inanır ki, avukat o işlerin adamıdır.
Kanunları bilir. Ona yol gösterir. Onun vesilesi ile de mahkemeyi
kazanır. Sıkıntıdan kurtulur. Aynı insan Dünya hayatının
yaşamında şeytanın her an tuzağından kurtulma çarelerini öğretecek,
ahirette kurulacak mahkemelerde kendisini haklı çıkaracak, ahiret
kanunlarını bilen, o işlerin rehberini aramalı değil midir?
Gerçektir mürşidi kâmili bulan dünya saadetine ahiret selametine
kavuşmuştur.
Çünkü mürşidi kâmili bulan
Hz. ALLAH'ı bulur. ALLAH'ı bulan ise her istediğine
kavuşmuştur. Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi
zatına kul, habibine ümmet etsin. Rehberi sadık mürşidine de mürit
yapsın. Fakat nefsine tapan kulunu ne
yapsın?
Dünya kurulalı beri insanların
çoğu nefsini yaratan Hz. ALLAH'ı bırakıp nefslerinin arzu ve
isteklerine uymuşlar. Bilmeden şirke düşmüşlerdir. Çünkü nefsinin
her dediğini yapan ona tapıyor demektir. Şu zamanda bile insanların
durumları aynıdır. Nefis ise ibadeti sevmediği için onun isteğine
uyup ibadet yapmayan nefsine ibadet yapıyor
demektir.
Vücudu güzel olsun diye nice
ağır sporlar yapar zor gelmez, namaz kılmaya gelince o nefsine ağır
gelir. Nice perhiz ve diyetlere katlanır
zayıflasın diye, ramazan ayı gelince onda sıkıntı başlar. Oruç
tutmamak için çeşitli bahaneler arar.
Hz.
ALLAH'ı zikretmek için toplanmış müminler “ALLAH, ALLAH…” diyerek
coşarlar. Başlarını sallarlar. O ise onları dışlar ve alay eder.
Kendisi nefsini dinler. Düğün ve müzik salonlarında başını ve her
yerini sallar. Bunu güzel görür, nefsini dinler. Maça gider
çılgınlar gibi tempo tutar, takımı için bağırmaktan sesi kısılır.
Bunları normal görür. Aslında normal gösteren nefsidir. O ise
bilmeden gizli şirke düşmüştür fakat farkına varamıyor. Hz.
ALLAH'ın emir ve
yasaklarına uymayıp nefsinin her dediğini yapan kimse tabidir
nefsine tapıyor demektir.
Ne kadar derse
desin ki, benim kalbim temiz, geçersizdir. Nice insanlar var;
“Ben namaz kılmıyorum fakat kimsenin ne
malında ne namusunda gözüm yok.” Diyor.
Bu iyi niyeti ile övünüyor ve namaz kılandan hayırlı olduğunu
zannediyor. Temiz diye övündüğü kalbi ile alnını secdeye koymasını
arzu etmeyen nefsinin ve şeytanın oyununa geldiğini fark
edemiyor.
Bilmiyor ki onu yaratan temiz
kalp ile zatına secde etmesini bekliyor.
Hz. ALLAH(c.c) Ayeti kerimede buyuruyor
ki:
“Hepiniz ALLAH’a yönelerek
ona karşı gelmekten sakınınız, namazı kılınız. Müşriklerden
olmayınız."(Rum 31)
O, böyle
emir ettiğine göre kılmayan zarar görecektir. Müslüman bir insanı
diğer dinlerden ayıran özelliği namaz kılması ile
oluyor.
Diğer bir ayeti kerimede ise, Hz.
ALLAH(c.c):
“Huşu ile namaz kılan
müminler ahiret azabından kurtuldular.”(Müminin 1-2) buyuruyor.
Diğer bir ayeti
kerimede ise: "Ailene namaz
kılmalarını emret. Kendin de onda sebat ile devamlı ol.
"(Taha
131)
Namaz bu kadar önemli bir emir iken çeşitli bahaneler ile
kılmamak ne kadar büyük zarardır. Hele vücut güzelliğini korumak
için çeşitli ağır sporlara katlanan insan, namaz kılmaya gelince
üşenir ve kılmaz. Hâlbuki o formda tutmak istediği vücudu ne
yaparsa yapsın bir gün gelecek formdan
düşecektir.
Kabirde toprak olacaktır.
Ruhu ise onu yaratanın huzuruna gidecek ona ikram ettiği vücudun
hesabını verecektir. Spor yapsın, formunu korusun, namazını da
kılsın. İman formunu da korusun. İbret ile görecek ki formda
kalmasına namazın da faydası olacaktır. Namazı da form için değil
ALLAH rızası için kılmayı unutmayacaktır. Yoksa niyeti zayıflamak
için olursa ibadet değil de spor yapmış olur. Ahirette ise eli boş
kalır.
Hz. ALLAH cümlemizi ahirette güzel
ibadet zengini, kötü amel fakiri yapsın Amin.
Velhamdü Lillahi Rabbil Âlemin
ALLAHümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Adede Ma Fi,
İlmillahi Salaten Daimeten Bidevami Mülkillah.
Ey Ademoğulları Ben Size Şeytana İbadet Etmeyin O Sizin Apaçık Bir Düşmanınızdır Diye Emretmedim Mi ? ( Yasin-60 )
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Basmallah-on-the-water.jpg" width=450 height=338> "Ey Ademoğulları Ben
Size Şeytana İbadet Etmeyin O Sizin Apaçık Bir Düşmanınızdır Diye
Emretmedim Mi?" ( Yasin-60 )
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Ey
adem oğulları, Ben size şeytana ibadet etmeyin o sizin apaçık
bir düşmanınızdır diye emretmedim
mi?" (Yasin
60)
Evet
ettin Rabbimiz, gönderdiğin her elçin şeytanın bizim düşmanımız
olduğunu bize haber verdiler inananlar inandı
şeytanı düşman bildi, inanmayan onun sinsice hazırladığı çeşitli tuzaklarına düştüler bilmeden ona
ibadet yaptılar yapmaya devam ediyorlar hem
kendilerini hem kendilerini sevenleri üzüyorlar
kahrediyorlar.
Şeytan onlara alkolu,
esrarı, eroini, kumarı, ve zinayı süslü gösteriyor onları esir
alarak kendine bağlıyor kendine ibadet
yaptırıyor. Çünkü bir kişi hazreti ALLAH'ın
emrini bırakıp, ALLAH'ın düşmanı olan şeytanın emrine
girer onun dediğini yaparsa şeytana ibadet
yapıyor demektir. Bu durumda yaşayan ve
ahirete böyle giden bir kimse cehennemi hak ettiği zaman yukarıda
geçen hazreti ALLAH'ın ilâhi hitabını
işitecektir.
Ey bilmeden şeytanın emrine
girip ona ibadet yapanlar bir an evvel tevbe edin Hazreti
ALLAH'a kulluk yapın hem dünyanızı güzel
yaşayın hem de ahiretinizi kazanın. Hazreti
ALLAH'ın düşmanına uyanalar bu dünyada rezil bir hayat sürüyorlar
görüyoruz. Ahirette ise akibetlerinin ateş
olduğunu sahibimiz haber veriyor. Ateş olan
şeytanın peşine gidenin hedefi ateşten başkası olur
mu?
Hazreti ALLAH (c.c)cümlemizi zatına
kulluk yapmayı dünya ve ahirette O'nun yüce
sevgisini kazanan kullardan olmamızı nasip
etsin inşaALLAH Amin.
Ey Allahım Bizi Şeytan Ve Ordusundan Ancak Sen Korursun Başkası Koruyamaz. Ne Olur Bizi Ve Devletimizi Koru.
https://lh3.googleusercontent.com/nuepitIvGAV1F3pQ8Cyetn5hoYO5chhDzm5mCSmjI34=w230-h172-p-no"> https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/latif.jpg"> Ey ALLAH'ım Bizi
Şeytan Ve Ordusundan Ancak Sen Korursun Başkası Koruyamaz. Ne Olur
Bizi Ve Devletimizi Koru. EY ALLAH'IM
!! Bizi kan et ve kemikten yaratan
insan sureti veren sensin. Bize taktığın
vücud kalıbıyla görünür ve biliniriz. Ey
ALLAH'ım bizi şeytan ve ordusundan ancak sen korursun başkası koruyamaz. Şeytanın
tuzağına duşmüş bu durumda olan kullarını sen kurtar
yarabbi.
Onları kışkırtan ateşe gönderen
insan şeytanlarından onları kurtar yarabbi.
Yarabbi bizler aciz mücrim kullarız bir nefeslik vaktimiz var
o da sizin emrinizde bir an kesseniz hükmümüz
kalmaz.
Yarabbi, ne olur bize sermaye
olarak verdiğiniz nefesleri şeytanın
emrettiği işlerde değil de, Sizin istek ve arzunuza göre
harcamayı nasip edin inşaALLAH.
Ülkemizi
karıştırmayı gaye edinen Hakk hukuk tanımayan iktidar olma ugruna
halka yalanlar söyleyen siyahsetcileri sen durdur önlerini kapa
yarabbi. Hali hazirda devletimizi idare
edenleri devletimizin bekcisi yap bu görevi
onlardan alma yarabbi Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/X96nbZHI8w1OSvwtXrCRViPcLHDBtwf_AT-dovdkRHw=w281-h209-p-no"> Ey
ALLAH'ını Arayan İnsan
Az ye kalbini pakla, fazla uykuyu
mezara sakla. Az uyumak nimettir, Çok uyumak gaflettir, gaflet ise
zarardır kalbimizi karartır. Fazla uykuyu at seherde dağılır
murad. Seher ne kadar kutludur, uyanık olanlar mutludur. Seherde
rahmet kapıları açılır, uyanıklara nimet saçılır.
Çok
uyku eziyettir, Az uyku meziyettir. Az ye az uyu çok konuşma, çok
yakında Evliya olursan şaşma. Az ört yorganları çok uyku tembel
yapar organları. Uyku ölüme eştir, Gafletle uyuyanın sonu
ateştir. Arifler sehere hasrettir, Onlara çok uyku musibettir.
Sanma çok yemek kan olur, Çok uyuyan unutkan olur.
Çok
uyumak ayıptır kıymetli vakitten kayıptır. Evliyalığa böyle
meziyetler ile girilir, sonra nimetler verilir.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemize yukarıda geçen tavsiyelere uyanlardan olmamızı
ve her anımızı değerlendirmemizi nasip etsin. Hz. ALLAH(c.c)
ayeti kelimesinde buyuruyor ki: "Celalim hakkı için biz
gökleri yeri ve aralarında olanları Altı günde yarattık Bize bir
yorgunluk ta dokunmadı. O halde Ey resulüm, onların dediklerine
sabret. Güneşin doğuşundan önce de, Batışından önce de Rabbini
hamd ile tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arasında
da onu tesbih et. Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne
kulak ver. O gün bütün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir.
İşte bu çıkış günüdür. Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş
te ancak bizedir. O gün yer onların üzerinden süratle yarılır
açılır Bize göre kolay bir iştir bu. Biz onların neler
söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir
zorlayıcı değilsin tehdidimden korkanlara kuran ile öğüt
ver." (Zariyat
38,39,40,41,42,43,44,45,)
SadakALLAH’ül
Azim.
Vel hamdü lillahi Rabbil Âlemin. ALLAHümme
Salli Ala Seyyidina ve Nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali
Muhammed.
Kalpteniman. üzgün dede
YANLIZ HZ.ALLAH C.C
KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma,hakikatın
hılafını söyleme. ' Ben İzzet ve Celal sahibi Allahdan
korkuyorum'diyorsun. halbuki sen Onun gayrinden
korkuyosun. Cinden de,İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma.
Dünya azabından da korkma,ahiret azabından da korkma Sadece
ve yanlız,azab ile azab edecek olan (ALLAH) dan kork
.
Ey Allahın İmanlı Kulları. Devletimizin tuzaklardan korunmasi İçin Dua Edin.!!
Ey ALLAH'ın İmanlı Kulları Asker Ve
Polislerimiz İçin Dua Edin.
Yıllardır
devletimizin başına çorap ören kara dinli mezhepsiz insan kılıklı canilerin ördükleri çorapları kökten çözmenin
zamanı geldi de geçiyor. Kürdistan hayali ile temiz yürekli kürt kardeşlerimizi hain
emellerine alet ederek yıllardır
katlettiler. Hazreti ALLAH (c.c.) halis
niyetli kürtlerin hatırına çözüm süreci adı altında çalışma başlattı bu iş için iyi niyetli devlet idarecilerini
devreye soktu ve gerçekten de mahrum
oldukları bir çok haklarını onlara verdi.
Devlet idarecileri onlara bu hakları verirken onların
arasındaki hainler tuzaklar kurdular devlet
topraklarını akıllarına göre bölmeye çalıştılar onlara sunulan iyi niyet çözüm sürecini felaket sürecine
çevirdiler.
Hem kendilerinden hem
kendilerinden olmayanların kanlarının dökülmelerine sebep oldular şu anda ateş her tarafı sardı Hazreti ALLAH
(c.c.) askerimizi polisimizi koruyacak
muzaffer kılacak inşaALLAH yeter ki imanlı halkımız hazreti
ALLAH'a hep birlikte sığınalım peygamberimiz
Muhammed mustafa s.a.v. Efendimize salâtı
selâm getirelim bu böiücülüğün ortadan kalkması için kökten
kazınması yok olması için hazreti ALLAH'a
canı gönülden yalvaralım O ALLAH'ı Azimüşan ki her
şeyden haberdardır. Ey
sonsuz kudret sahibi ALLAH'ımız sen herşeyden haberdarsın sen
tuzakları görensin ne olur askerimizi
polisimizi görünen ve görünmeyen tuzaklardan muhafaza
et çünkü sen herşeyi görensin. AMİN, AMİN.
AMİN.
YA ALLAH,YA ALLAH.YA ALLAH.YA
SAMED. ALLAHÜMME SALLİ ALÂ
MUHAMMED.
Ey Diline Hakim Olamıyan Koltuk Peşinde Koşan, Dikkat Et Her Halinle İmtihandasın.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1452731_orig.gif"> EY DİLİNE HAKİM OLAMIYAN
KOLTUK PEŞİNDE KOŞAN, DİKKAT ET HER HALİNLE
İMTİHANDASIN.
Öyle bir imtihan ki,Hazreti
ALLAH (c.c) imtihan ediyor ve Hazreti ALLAH'a imanı zayıf olanların aklı bu işe ermiyor ciddiye almıyor ve ona
verilen konuşma özgürlüğünü nefsinin
çıkarları için yalan, gıybet, iftira sözleri söylediği için
imtihanları kaybediyor kendine kötü akibet
hazırlıyor.
Kendinin takip edildiğini
fakat, günahı ve sevabı işlemekte tamamen
serbest olduğunu bilmiyor menfaat ve çıkarı
için akla gelmeyen işler yapıyor. şeytanın ve
nefsinin baskısıyla iktidar olmak için yerine göre devletini
dahi feda ediyor. Bunu
iktidar hırsına kapılan gözü dönmüş siyasetçilerin birçoğunda
görüyoruz Bunlar iki yüzlü siyasetçilerdir
Hazreti ALLAH bu gibilerin şerrinden hem halkımızı hem devletimizi korusun . Bu gibiler
şeytanın askerleridirler ellerine fırsat çıktığı takdirde fare gibi
çalışırlar halkı kışkırtırlar beyaza siyah
derler doğru giden düzeni bozuk olarak gösterirler. Hazreti ALLAH ise her şeyin özünü bildiği için bu gibi
kişilerin cezalarını ahirete bırakmadan dünya
hayatında veriyor. İmtihanı kaybeden bu
fikirdeki insanlar dünyada ve ahirette azap görürler Hazreti ALLAH (c.c) bu gibi kişilerin şerrinden hem
vatanımızı hem halkımızı korusun. AMİN.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allahyazisi.jpg"> EY GELECEĞİN YAŞLI NAMZEDİ OLAN GENÇLER.
Gençliğin verdiği cesaret ile hayale dalıp devamlı genç
kalacağınızı zannetmeyin, sizler de eğer uzun yaşama şansınız var
ise yaşlılar sınıfına katılarak ihtiyar olacak ve sizin üzerinize de
genç bir nesil gelecektir. Siz şimdi genç halinizin verdiği kibir
ile yaşlı büyüklerinizi hor ve hakir görmeyin, sizlerin de eğer
ömrünüz varsa onlar gibi ihtiyar olacağınızı düşünün, Hele bu
kişiler sizlerin yakınlarınız ise daha çok dikkatli olun. Onlara
nasıl ve ne şekilde hereket ederseniz yaşlandığınız zaman sizde aynı
hareketler ile karşılaşacaksınız. Ne ekerseniz onları
biçeceksiniz.
Onlara ey ihtiyar ey moruk
dediğin zaman bilki aynı hitabı sende duyacaksın . Senin her halini
takip eden Hz. ALLAH'ın melekleri yaptığın işlere göre senin
geleceğini hazırlıyorlar. Kendini başı boş sanma . Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "ALLAH İNSANLARI YAPTIKLARI GÜNAHLAR YÜZUNDEN YAKALAYIP
CEZALANDIRSA İDİ YERYÜZÜNDE HİÇ BİR CANLI BIRAKMAZDI FAKAT ALLAH
ONLARI MUAYYEN BİR VAKTE KADAR GECİKTİRİR NİHAYET ECELLERİ GELİNCE
ALLAH KULLARINA BASİRDİR ONLARI AMELLERİNE GÖRE
CEZALANDIRIR."(Fatır 45.) .Demek
oluyor ki bizler yaşlımız gencimiz ölüm gelinceye kadar ne istersek
yapabiliriz. Belirli vakte kadar yani son nefesi verinceye kadar.
Yaşadığımız müddet içerisinde iyi işler ile ömrümüzü bitirir isek
başarılı belge, Hz. ALLAH'ın yapın dediği emirlerin zıddı olan
işleri yapar isek başarısız belge alırız. Hz. ALLAH (c.c) Cümlemize
onun mukaddes emirlerine uygun yaşam sürmeyi rızasını kazanmamızı
cümlemize nasip etsin . Mühim olan bize emanet verilen ömrümüzü
hayırlı işler yaparak ölümsüz cennet hayatını
kazanmaktır. Ayeti kerimede:
"BAŞINIZA GELEN HER ŞEY KENDİ İRADENİZ
İLE YAPTIĞINIZ İŞLER NETİCESİDİR ALLAH YİNE DE, ÇOĞUNU AF EDER."
(Şura 30.) "ŞÜPHESİZ Kİ, İNSAN KENDİ EMEĞİNİN KARŞILIĞINI
BULUR."(Necm 39.)
Mühim
olan ahiret hayatına çıktığımız zaman kendimizi savunmak için
yaptığımız ibadet ve hayırlı işler bizim için kurtuluş vesilesi
olsun. Çünkü, dünya hayatını boşa geçirenler
orada şaşkına dönecek yaptıkları işler yalnız dünya için olunca
onlar da dünyada kalınca, dünyada şan şöhret sahibi de olsa ahirete
getiremediği için ahiret fakiri olacaklardır . Halbuki bu büyük zarara düşmemek, yaşayan her insan için
mümkün. Sevap ve günah işlemek kendi iradesinde olduğuna göre, ölüm
gelmeden Hz. ALLAH'ın emirlerine uysa hata edince tevbe etse, yediği
nimetlere şükretse, onu yoktan var edene ibadet etse, bu yaptılarına
da hayırlı işleri eklese, ahiret zengini olur sonsuz nimetlere
kavuşur.
Birde şu var ki,bizi yoktan var
eden bizlere, göz kulak el ayak ve bu organları kullanmak için akıl
ve fikir verdi. Ayrıca kendisinin tek bir
olduğunu, bizleri yarattığını, öldürüp yeniden dirilteceğini, bu
işin kendisine çok kolay olduğunu peygamber efendimiz ile gönderdiği
Kuranı kerim ile biz kullarına haber verdi.
Bizi çok seven ölümden sonraki hayatta bizlere ölümsüz yaşam
hazırlayan cennetini kazanmamızın yollarını gösteren sonsuz kudret
sahibi olan ALLAH'ımıza kulluk yapmamız onun sonsuz nimetlerine
şükür etmemiz gerekmez mi?
Gökten yağmur
yağdıran nehirleri dolduran susamış mahlukatı sulayan onun sonsuz
kudreti ile topraktan çıkardığı gıdaları ile midemizi doyuran
ALLAH'ımıza ibadet ve şükür etmemiz gerekmez mi?
Hasta olduğumuz zaman yarattığı ilaç ve doktorları ile
bizlere şifa veren sonsuz merhamet sahibi olan yüceler yücesi olan
ALLAH'ımıza ibadet ve şüküretmemiz gerekmez mi? Ahirette sonsuz nimetler hazırlayan onları kazanmamızı
isteyen ölümün insanın sonu olmadığını eskiyen bedenden ölümsüz
bedene geçildiğini haber veren Hz. ALLAH'a ibadet etmemiz gerekmez
mi?
Hz. ALLAH kalp gözümüzü açsın ömrünü
boşa geçirenlerden etmesin zatına has bir kul Hz. peygamber
efendimize ümmet etsin amin. Velhamdü lillahi rabbil alemin
..Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina
muhammed.
Ey Yüceliğinin Sonu Olmayan Ezeli Ve Ebedi
ALLAHımız.
Kâinat ve bütün varlıklar ve
biz insanlar yoktuk. Zerreden kürreye her şeyi kün emrin ile
yarattın Ve tebarekALLAH’ü Ahsenil Halikin.
Hemde ne mükemmel ne kusursuz olarak yaratmışsın. Sonsuz ilim sahibi olduğu kesin olan, yüceliğinin sonu
olmayan bir kudreti İlahi tarafından yaratılmış olduğu gören göz
duyan kulak tarafından bellidir. Peygamber efendimiz Muhammed
Mustafa (s.a.v) Efendimize ve geçmiş bütün Peygamber Efendilerimize
de sonsuz hamd ve salatı selamlar olsun.
Zatı alinize verdiğiniz nimetlerinden dolayı sonsuz şükürler
olsun. İnandık iman ettik ki, kesinlikle kâinatın ve içindeki canlı
cansız bütün varlıkların sahibi sensin. Biz
insanları da yarattın var gibi görünüyoruz, bir müddet yaşadıktan
sonra evvelki dönenler gibi biz de sana
döneceğiz.
İlahi yarabbi, fakat biz
akıbetimizi bilmiyoruz. Akıbetimizi bilen sensin ne olur akıbetimizi
hayırlı eyle. Yazan kalem, silen silgi Zatı
Alinizin emrinde. Ne olur Ya Rabbi eğer akıbetimiz cehenneme
girmekse, Cehennemi sil de biz kullarını
cennetlik razı olduğun kullar listesine yaz. Çünkü senin emrine kimse karşı çıkamaz. Yarabbi ne olur bizleri razı olduğun işlerde çalıştır. Bizi
dosdoğru olan sıratı müstakim yolunda sabit eyle. Ey yüceliğinin sonu olmayan ezeli ve ebedi ALLAH’ımız, biz
sana mahkûmuz sen ise bizi dünyaya çıkarmadan ölüme mahkûm ettin her
geçen vakitler kalemi kırılmış idam mahkûmu gibi sonumuz gelmekte,
Ahiret yolculuğuna çıkmak üzereyiz. Bizim bu sonuçtan kurtulma
şansımız yok. Öyle ise Ey Rabbimiz, bizleri
yanına almadan evvel Zatı Alinin Razı olacağı hale gelmemizi nasip
et. Ve öylece yanına al. Biz kullarını korkuttuğun cehennem azabından bizi dünyada da
uzak tut, Ahirette de uzak tut. Hatta son
nefesimizi vereceğimiz zaman dahi bizi korkutmadan azap çektirmeden
yanına al. Ölümü bize kıyamet kopması gibi
korkunç gösterme, hasta yatağında bizi inletme acı ve ızdırap
çektirme, Çok güzel bir yolculuğa çıkan yolcuların yola çıkması gibi
Ahiret yolculuğuna çıkar.
Hatta şöyle
demeyi nasip eyle, meğerki ölüm ne kolaymış ne kadar rahatmış biz
boşuna endişe Etmişiz ve boşuna
korkmuşuz.
Yarabbi Ruhumuzu gurbet
ellerinde alma, kendi yurdumuzda kendi memleketimizde
al. Bizi zelzelede enkaz altında
öldürme. Bizi yangın ateşinde yakarak
öldürme. Bizi suda boğarak
öldürme. Bizi uçak kazasında
öldürme.
Bizi kendi mekânımızda, Zatı
Aline tevbe ederken, Zatı Alini zikrederken, Zatı Aline şükrederken
acı çektirmeden en kolay şekilde ruhumuzu al, Senin her şeye gücün yeter. ALLAHümme
Salli Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali
Muhammed.
Muhterem
kardeşlerim. Bu sığınmamı Hz. ALLAH’ımıza
yaptım sizler de Amin deyin İnşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/NEA3mp9d_CknCFbKh3ZZa_8WLvlFMgIQCQfPQO6uVq0"> Ey Kendini Beğenmiş Nefsim
Ayeti
kerime; "En
şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki
nefsindir."
Nefs ibadetlerle baski altına alınınca ruha
rahatlık gelir biz ise nefsin rahatı pesindeyiz nefsimizin dediğini
yapıyoruz ruhumuzu
darlatıyoruz. Dikkat ettiyseniz nefsimizin
istek ve arzuları bitmez cocuk gibi verdikce ister bir türlü
doymaz. Doymadıgi gibi bize ahireti unutturur
ibadet ve taattan koparır. İşte bu halde
olanları Hz. ALLAH hastalık ve iptilalar ile nefsin hakimiyetini
kırar o kişiyi uyarır aklını başına getirir. Bilinmelidir ki nefsinin her dediğini yapan Hz. ALLAH'tan
uzaktır bu hali devam ettigi takdirde imanı da
tehlikededir. O kişiye iptila gereklidir ki
nefsi kırılsın ruhu dirilsin. Onun için
ermişlerin sözü var diyorlar ki:
Gerçek
huzur iptilanın hastalığın içindedir. sebebi kişinin nefsi dara
düşmeden Hz. ALLAH'ı arayamaz. Bu sebeble de
gerçek huzura kavuşamaz. Nefse hiç sevmedigi
namazı kıldırarak,zikirle oruçla nafile ibadetlerle terbiye altına
alabiliriz. Ruhumuzu rahata kavuştururuz bu
da bize yeter.
Eğer açığımızı yakalar da
bizi günaha sokarsa bol tevbe istigfar ile Rabbimize sığınırız O,da
bizi af eder inşaAllah....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam13.gif"> Ey Kâinatın Yaratıcısı Sen Bize Yetersin
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Göklerin ve yerin
yaratılmasında, gece ve gündüzün biribiri ardınca gelip gitmesinde aklı selim sahipleri için elbette ayetler
vardır." buyuruyor.
(Al-i imran
190)
Ey sonsuz Kudreti İlâhi
Hazreti ALLAH'ımız. Yeryüzüne gökyüzüne ve
kendi yüzlerimize baktık ve kanaat getirdik ki bütün canlı ve cansız yaratılan varlıklar, peygamberler
kitaplar gönderen Taha
14 Ayeti kerimesinde:
"Şüphesiz ben ALLAHım benden başka ilâh
yoktur."diye azametini duyuran Hazreti ALLAH (c.c) tarafından
yaratıldığına kalpten iman ettik.
Bizi
imanımızda sabit eyle, bizi nefse ve şeytana uymaktan sapıtmaktan
koru. İmanımızı sabit ve ebedi eyle
ALLAH'ımız. Zatı Alinize döndüğümüzde imanlı
olarak dönmüş Zatı Alinizin rızasını kazananlardan olalım.
Şirke düşenlerden olmayalım
inşaALLAH, Bu duamızı kadir gecesi yapılan
kabul ettiğin dualardan olanlardan eyle
ALLAH'ımız.
EY ALLAHIM, SEN
BİZE YETERSİN BİZİ ZATINA YAKIN OLAN KULLARINDAN ZATINA DOST OLAN KULLARINDAN EYLE. BİZİ ZATINDAN BAŞKASINA MUHTAC EYLEME AMAN YARABBİ, AMAN
YARABBİ, AMAN YARABBİ BİZDEN YANA OL BİZİ
BİZE BIRAKMA ALLAHIM. AMİN.
Vel
hamdü lillâhi Rabbil Alemin.ALLAHümme salli Alâ seyyidina
Muhammed.
Ey Kürt Gençlerini Yıllardır Kandıran Şeytana Uymuş Kandilin Sözde İlâhları .
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a9495631339b.gif"> EY KÜRT GENÇLERİNİ YILLARDIR KANDIRAN ŞEYTANA
UYMUŞ KANDİLİN SÖZDE
İLÂHLARI.
Seksenli yıllardan beri saf
temiz niyetli kürt kardeşlermizi hain emellerinize alet ettiniz onların hayatlarını kararttınız,onları eroinman
yaptınız yetmedi canlı bomba yaptınız
onların hem dünyalarını hem ahiretlerini
yaktınız.
Hazreti ALLAH'tan dileriz ki
sizin ve size uyanların canlarını rutubet yatağı
olan mağaralarda gün yüzü göstermeden
alsın. Peygamber Efendimizin doğum gün ve
gecesine yakın bir zamanda günahsız vatan evlatlarını katlettiniz. Hiç
sevinmeyin devleti için canını vermak isteyen kefeni giymiş Türkiye
devleti halkı hepimiz kefeni giymiş
bekliyoruz.
Katlettiğinizi zannettiğiniz
canlar şu anda cenneti Alâda sefa sürmektedirler inşaALLAH. Sizin kandırıp canlı bomba
yaptıklarınız ise kabirlerinde azap görmekte sizin geberip gelmenizi ve yakanıza yapışıp hesap
sormak için beklemektedirler. Bu ise çok
yakındır Hazreti ALLAH'ın izniyle en yakın zamanda hepiniz belânızı
bulacaksınız inşALLAH.
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki; "Kendi ellerinizle kendinizi
tehlikeye atmayın."( Bakara 195 ) Siz de, kalkınan Türkiyemizi iktidar hırsına halkımızı
birbirine düşürmek için çılgınca mücadele
eden partilere destek çıkıp devletimizi tehlikeye atmayın. Futbol takımı tutar
gibi parti tutmayın.
Futbol takımı yense
de yenilsede ülkeye zarar vermez. Fakat
tuttuğun parti hain iradeli kişilerle kurulu ise yaşadığın
devletinin kaderi ile oynar.seni diğer
ülkelere muhtaç eder.
Son Zaman iktidarı
ele geçirmek için binbir entrika çeviren karalama
kampanyaları ile yıkıcıları ve yandaşlarını
görüyorsunuz onların karanlık emellerine ortak
olmayın
Son on senedir yaptıkları
gayretli çalışmaları ile ülkemizin kalkınmasına vesile olan
idarecilerimize sahip çıkın dolduruşa gelmeyin kimseye uşaklık
yapmayın. Bu idarecilerimiz bizlere Hz.
ALLAH'ın lütfudur çünkü yaptıkları eserler
meydandadır.
Tuttuğunuz partiler bu
yapılan hayırlı çalışmaları övecek değiller onlara
düşen karalamaktır yok saymaktır beyaza siyah
demektir. Bu siyasetin iğrenç olan siyah
tarafıdır. Bu sebeple Hz. ALLAH'ın dostları
böyle iğrenç siyaset yapanların yaptığı siyaseti Siyah set olarak isimlendirmişlerdir. Aç köpek fırın yıkar fırının ateşinden
etkilenmez. İktidar hırsına kapılan
biri de koltuk sevdasına devletini
yıkar da içi sızlamaz. Onun için bizi
sevenlerin yanında yer alalım bizi döğenlerin yanında yer
almayalım.
Biz öyle düşününüyoruz başta
reisi cumhurumuz olmak üzere bizlere hazreti ALLAHIN BIR
LUTFUDUR Fakat diyoruz ya siyahsetçilik
pisliktir nankörlüktür. Dağda yaşayan kürt
kardeşlerimiz uyanın artık size tanınan hürriyetten
faydalanın. Gelin devletimize Adam gibi
yaşayın bırakın uşaklık yapmayı kurda kuşa yem olmayın
artık.
Ey masum kızları teeccüdde
uyandırıp beddua ettirenler neyin peşindesiniz. Göre göre kendinizi ateşe atıyorsunuz. Çünkü Hz. ALLAH (c.c) bedduayı sevmiyor kim kimin ocağına
ateş düşsün derse o ateş döner edenin başına
düşer.
Biz de şu an teccüt vaktidir Hz.
ALLAH'a yalvarıyoruz. Ya Rabbi Devlet
idarecilerine yapılan bedduaları yok et. Beddua edenlere Hidayet ver. Onları
şeytanın ivalarından fitnesinden kurtar.
Ey Rab ve Rahman olan sonsuz Kudret sahibi
ALLAH'ım. Hiç şüphesiz sen Hakk
mabudsun. Ey kuvvetli
medetkârımız. Fitne düşmanlık ve inkâr
fırtınaları peş peşe gelmektedir. Senin yüce
kapına gelip sığınan kimselerin karanlığı dağılır. Ne olur devletimizin üzerinde dönen
fitne karanlığı yok olsun barış ve kardeşlik
gelsin.
Ey bütün sırlara vakıf olan
ALLAH'ım Mübdi ve müid isimlerinin hürmetine
Devlet idarecilerimize ve halkımıza merhametinle muamele
et.
Tâ Hâ, Yâ Sin. Tâ Sin, Tâ Sin Mim
Sureleri hürmetine devletimizin selâmete çıkması için bizim
yardımcımız ol bize verdigin idarecileri bizden alma
.. Amin Amin Amin.
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor ki: "Bütün tedbirlerinizi alın." ( Nisa 71
)
Kardesimiz reisi cumhurumuz
bütün tedbirlerinizi alınız gaflete dalmayınız. Hz. ALLAH'a canı gönülden itimat ederek güveniniz inşaALLAH
biliniz ki O sizinle beraberdir.
https://lh3.googleusercontent.com/L4qBK3tmtYbJbL9OTdAh5BOepiSSv19ZRY82axsob3s=w310-h193-p-no"> Ey Nefs
Ne zaman sana uydumsa irademi şeytana
kaptırdım. Sana uymakla şeytana
bağlandım. Sonra da baktım günahlarıma
ağladım. Sana uymakla dünyam da azap ile
geçti. Daha uyarsam cehennem yapacaksın
kabrimi. Çocuk gibisin ey nefs hatta çocuktan
da betersin, Çünkü karnı doyan çocuk uykuya
dalar, sen ise azarsın. Her hareketin cehalet
her işin melanet çok seviyorsun haramı. Hele
içki ve kumarı fuhuş ve zinayı. Özün herkesten
üstün. Asıl gayen tek olmak. Vermem sana o
fırsatı ey nefs. Bileceksin Rabbini.
Yapacaksın Ona ibadetini çünkü sen pis sudan oldun akıbetin ise bir
kürek gübre. Nerede kin nerede gurur kibir ve
kıskançlık benlik sen oradasın. Yeniden
dirildiğinde bu haline ağlayacaksın. Tanıdım
seni hilekâr nankör nefs kanmayacağım sana ne kadar azıtsan
da. Çünkü seni bilince Rabbimi
bildim. Rabbimi zikredince de senin amirin
oldum. Haydi, Kalk İbadet yap seni yoktan var
eden Rabbine tap. Seni yoktan var edene
ibadet et kulluk yap.
ALLAHümme Salli Âlâ
Seyyidina ve Nebiyyina Muhammedin ve Âlâ Ali
Muhammed.
Sen
Ahiret hayatını ciddiye almıyorsun. Buna
karşılık Dünya hırsıyla dopdolusun. Hiç
ummadığın anda ölüm gelirse ne yüzle onun huzuruna
varacaksın.
Her
gün ve akşamın dünyayı sevenlerle geçiyor. Ahiret hayatına önem verenler ile ne zaman irtibat
kuracaksın. Senin ALLAH dostlarının
topluluğuna katılman gerek, senin büyük
topluluğa katılman gerek Senin ALLAH’a giden
düz ve geniş yola katılman gerek. O yolda
seni var edenin sevgisini bulman gerek.
Ey oğul, Sen Nefsine
uyan kötü tabiattan Heva ve hevesten
ibaretsin. Bu halinle
kalkıyor yabancı kadınlar ile otarıyor
onlarla sohbet ediyor onlar ile vakit geçiriyorsun. Sonra da ben onlara aldırış etmem kalbim temiz
diyorsun Sen yalan
söylüyorsun.
Çünkü farkına varmadan zina yapıyor nefsini
besliyorsun. Sen nefsine
aşıksın Eğer onun senin düşmanın olduğunu
bilseydin onu beslemezdin.
Bütün günahların nefsin azması
ile meydana geldiğini ne zaman anlayacaksın. Ahmak ile arkadaşlık yapan da ahmak olur.
"Ahmak ise, Hz. ALLAH’ı aklına getirmeyen Şehvet
ve lezzetlere dalan Zina yapıp sonra
da Ben ne yaptım diyendir.
Kalpteniman Yusuf
Kutan https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam.gif" width=468 height=230>
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/bulut.jpg"> Ey Yer Suyunu Yut,Ey Gök Suyunu Tut,
Denildi.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde Nuh tufanı hadisesinde tufanı bitirdiği zaman şöyle
buyurdu:
"Ey yer suyunu yut, ey
gök sende suyunu tut.Su çekildi iş bitirildi gemi cudiye oturdu ve
zalimler topluluğu yok olsun."
(Hud 44 ) denildi.
Kimse yanlış anlamasın
15 temmuz gecesi de darbe tufanı oldu Hazreti
ALLAH'ın takdiri geldi devlet başkanımızı korudu ona halka hitap
etme fırsatı halka da azim ve gayret verdi devlet gemimizi batmaktan
kurtardı.
Yalnız bu hadiseden başta
iktidarı temsil eden devlet büyüklerimiz olsun
muhalefeti temsil eden liderler olsun
kendilerine ders çıkarmaları lâzım. Herşeyin
Hazreti ALLAH'ın kudretinde olduğunu hatırlarından çıkarmamaları hiç
kimse hiç kimseyi ötekileştirmeden hakir görmeden hak ve hakikatı
gözeterek çalışmaları gerekiyor.
Sayın
devlet büyüklerimiz hak ve hakikat yolundan sapmadan ülkemizin
kalkınması için azim ve gayretle çalışmalı
iç ve dış düşmanlara karşı çok dikkatli olmalılar yıkıcı
faaliyet gösteren kim olursa olsun
susturulmalılar ki devlet gemimiz selâmetle dünya denizinde
yüzsün.
Devletimizin imanlı kaptanı sayın
Recep Tayyip Erdoğan kardeşimize halkımız güveniyor ona olan
sadakatını onbeş temmuz gecesi gösterdiler o da hazreti ALLAH'a
dayansın O'na güvensin felaket tellâllarına da hiç bir zaman rağbet
gösterip huzurunu bozmasın Yolu açıktır inşaALLAH. yeterki bütün tedbirlerini alsin sonra Allaha teslim
olsun.
Ey insan, güzel ameller
işle kalbini iman nuru ile süsle. Amellerinde
ihlaslı ol . Aziz ve celil olan ALLAH ile
O'nun sevgisi ile iştigal et. Seni
ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olma. Sen kendi nefsini terbiye
et. Sonra da başkalarının nefsiyle uğraş
onları kurtarmaya çalış. Şeytan nefsine
uyanlarla oynar tıpkı atlı bir savaşçının elinde gürzle oynaması
gibi. Onu kontrolüne aldığı zaman istediği
yerlerde dolaştırır. Tıpkı sizden birinin
hayvanını istediği yerde dolaştırdığı gibi.
Ey insan akıllı ol düşmanını uzakta arama o senin içinde
beraber geziyorsun senin açığını arıyor
bulduğu zaman ona uymaktan kurtulamazsın. Sen
güzel amel işleyip kalbini imanla süslersen Hazreti
ALLAH seni koruma altına
alır. Hazreti ALLAH'a kalpten iman edip
teslim olduktan sonra sana ne şeytan ne cin musallat
olamaz. Dünya ve ahiret selametine kavuşmak
isteyen, tek bir olan Hazreti ALLAH kalpten iman
etsin. Başkaca bir yol bilemiyoruz
vesselam!
EY İSRAİL!! YIL 1967 DEĞİL 2018,KUDÜSE PİRİNCE GİDERKEN İŞGAL ETTİĞİN BULGURDAN OLMA !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kar.gif"> Eceli gelen köpek cami havlusunu
kirletirmiş.
İsrail de Amerika’ya
güvenerek müslümanların kıblesi olan Kudüs’ü başşehir yapmayı hayal ediyor. Bu
niyetini de 1967 yılında müslümanların gafleti zamanında işgal
ettiği topraklarını aldığı zamanla
karıştırıyor. Ey İsrail yıl 2018 her şey
değişti müslümanlar uyandı . Öyle görülüyor
ki, Kudüs’ü başşehir yapayım derken işgal ettiğin gasp ettiğin
toprakları geri verme zamanı geliyor
inşaAllah. Hazreti ALLAH size verdiği ruhsatı
alacak sizi oradan def edecek inşaALLAH. Bu
olacak hadisenin alt yapısı hazır. Baş
komutan iş başında müslüman ülkelerini teşkilatlandırmaya
başladı. Selahaddin Eyyübünün ruhu canlanıyor
belanızı bulacaksınız inşaALLAH. Her şerde
bir hayır vardır, bu Kudüs’ün başşehir meselesi de hayıra vesile
olacak inşaALLAH Göreceğiz bakalım Hakk
neyler, neylerse güzel eyler.
EĞER ŞÜKREDER İMAN EDERSENİZ.ALLAH SİZİ NEDEN AZABA UĞRATSIN.!! (Nisa-147)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islamic_3y4s654v.gif"> Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde: “Kul amelde kusur etti
ve ameli azalttı mı, izzet ve celâl sahibi ALLAH onu hüzün ve tasaya müptela eder.”
Sen izzet ve celâl sahibi Hakka
kullukta gevşekliğe ve tembelliğe düşme zira böyle bir
durumda, ALLAH seni bir cezaya müptela
kılar. Hazreti ALLAH onu kendi kısmetinde
bulunmayan rızkın peşinde koşturur. çocuklarının asiliği ve zevcesinin kendisiyle soğuk
durmasıyla hüzne ve tasaya müptela eder. sözün kısası, her nereye yönelse sırf izzet ve celâl sahibi
Hakka kulluğunu gevşettiği ve O'ndan gafil olup nefsine bağlandığı
için bütün bunlar kendisine birer ceza haline gelir. Hazreti ALLAH bu hataya düşmememiz için bizleri Ayeti
kerimesinde şöyle uyarıyor: "EĞER
ŞÜKREDER İMAN EDERSENİZ ALLAH SİZİ NEDEN AZABA UĞRATSIN."(Nisa
147) Yazık o
kimseye ki ALLAH'ı unutmuş nefsine tapmış sıkıntı üstüne sıkıntı
çekmektedir. Halbuki tevbe etse ondan kulluk
bekleyen sahibine sığınsa, birde sözünde dursa hazreti ALLAH
onun bütün sıkıntılarını
kaldıracaktır. Çünkü hüküm sahibi mutlak
hükümdar O'dur. Hazreti ALLAH cümlemizi O'na
kalpten iman ederek kul olanlardan eylesin Amin.
EY KIZINI DAMAT ADAYINI ARAŞTIRMADAN EVLENDİRENLER !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kirmizisaricicek.jpg" width=450 height=338> Yazının başlığını damat
adayını araştırmadan kızını evlendiren ana babalar diye attık
fakat öyle bir zaman yaşıyoruz ki ana babanın
hükmü kalmadı. Modern çağ denilen zamanda
yaşıyoruz yavrularımız farkında olmadan nefslerinin emri
altına girdiler ben kendi eşimi kendim
seçerim bana karışamazsınız diyor internetten bulduğu
evveliyatını bilmediği kişiyle buluşuyor anne
babanın araştırmasına fırsat kalmadan evleniyor sonrası
felaket. Adam sadist adamın içi dışı fesat
merhamet sıfır şeytanın kontrolünde bir adam çocuklar dünyaya
geldi hadi geri dön bakalım birde tembel işe
gitmiyorsa eşini çalıştırıp yan gelip yatıyorsa gel katlan
bakalım.
Biz şöyle düşünüyoruz anasına
bak kızını al, babasına bak oğlunu al fakat dediğimiz gibi
kızlarımız oğullarımız ana babaya bu fırsatı vermiyorlar hatta
onların dediğini kabul etmezsek evi terk diyorlar. Gençliğin gidişi iyi görünmüyor pek azı hariç seyrettikleri
yalancı dizilerin lüksüne aldanarak böyle
bir hayatın hayaline kapılıyor anne ve babanın hiç bir nasihatini
dinlemiyor nefsini dinliyor. Ondan sonra da
çocuğu kucağında baba ocağına dönüyor fakat çile bitmiyor sadist
kocası bu ayrılığı gururuna yediremiyor başlıyor baskıya karısına
dünyayı zehir ediyor.
Yakınlarımdan
birinin kızının bir gence aşık olduğunu
duyduk. Bize dediler ki bu genç şu adreste
çalışıyor onu sorduğumuz kişilerden aldığımız cevap aklı uçuk
kumar oynuyor alkol alıyor dediler biz de hayırlı görünmüyor
dedik. onlar da kızlarına duyurdular fakat
kız hiç birini dinlemedi o gençle evlendi. Sonuç ne oldu dersiniz kocası kumara daldı bu yetmedi başka
bir kadınla ilişki kurdu kız da bebeğini alıp ailesinin yanına
döndü neticede mahkeme kararı ile ayrıldılar .
Ey evlilik yaşı gelen gençler kızlarımız hem kendinizi hem
ailenizi perişan etmemek için eş seçimini ailenize bırakın onların tecrübelerinden yararlanın onların rızasını
almakla da ALLAH'ın rızasına kavuşursunuz. Bu
sebeple de evliliğiniz hayırlı olur huzurlu hayat sürersiniz. Bu
arada evlendiği eşini esiri gibi görüp baskı altına alan erkeklere
de deriz ki adaletli olun size gelen eşinizin size ALLAH'ın bir
emaneti olduğunu unutmayın ona yaptığınız her zulmün
karşılığını zulümle vereceksiniz ama bu dünyada ama ahirette..
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kadınlarınızla iyi
geçinin eğer onlardan hoşlanmazsanız oladabilir ki hoşunuza gitmeyen
bir şeye ALLAH bir çok hayırlar kormuş olabilir."
(Nisa-19)
Şöyle bir yorum
getirebiliriz, fazla güzelliği yoktur fakat hayırlı ve bereketlidir
eşini zengin eder. biz böyle eşlere şahit
olduk.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz ise
hadisi şeriflerinde: "Kadınların
haklarına riayet ediniz, bu hususta ALLAH'tan
korkunuz. Zira siz onları ALLAH'tan emanet
olarak almıştınız."(Ebu Davud)
Hazreti ALLAH (c.c) evlenecek yavrularımızı hayırlı eşlerle
buluştursun inşaALLAH Amin.
Ey Allahım! Hayırlı liderleri başımıza getir. Hayırsız liderlerin önünü kes.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze27.gif"> EY
ALLAHIM! KALPLER SENİN KUDRETİNDE. NE OLUR KULLARININ KALPLERİNİ HAK
VE HAKİKAT YOLUNDA YÜRİYENLERİN ÜZERİNE ÇEVİR. DOSDOĞRU GİDEN GÜZEL
KULLARINI SEÇMENLERE SEVDİR. DEVLETİMİZİ KALKINDIRAN HALİ HAZIRDA
YÖNETİM BAŞINDA BULUNAN İDARECİLERİMİZİ HALKA SEVDİR. ONLARI
DEVLETİMİZİN BAŞINDAN ALMA. ONLARI ÇEŞİTLİ İFTİRALARLA KARALAYAN
TUZAKLAR KURAN MUHALEFETİ MAĞLUP ET. SEN HER ŞEYİ GÖRENSİN.
AMİN.
EY SONSUZ KUDRET YÜCE ALLAHIMIZ, KESECEĞİMİZ KURBANLARIN KANININ AKTIĞI GİBİ DEVLETİMİZE MUSALLAT OLAN EKONOMİK SIKINTILAR DA AKSIN GİTSİN İNŞAALLAH....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/84b791fb4aa5.gif"> Bu gün kurban bayramı arefesi.20 ağustos 2018 Ey sonsuz kudret tek bir olan sahibimiz
ALLAH’ımız... senin rızanı kazanmak için
keseceğimiz kurbanlarımızı yüceler yücesi katında kabul eyle . onlardan akan kanlar gibi
devletimize musallat edilen ekonomik sıkıntıların akıp gitmesini İslâm aleminin arasındaki fitne ve fesadın yok
olmasını birlik ve beraberlik sağlanmasını
nasip eyle Amin....
EY İMAN EDENLER ,ALLAHA İTAAT EDİN PEYGAMBERE İTAAT EDİN,VE SİZDEN OLAN EMİR SAHİPLERİNE İTAAT EDİN...
Evet kim ki Allaha ve
peygambere bağlı emir sahiplerine karşı gelirse karşısında hazreti Allahı
bulacağını bu mesajdan öğrensin de başını belâya sokmasın ayağını denk alsın.
Sözün özünü yazdık anlayan anlar inşaAllah...
EVLIYA DÜŞMANLARI AHMET OKUYAN VE CANER TASLAMAN, HAZRETİ ALLAH SİZİ GİRDİĞİNİZ BATAKTAN ÇIKARSIN İNŞAALLAH!!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/256317_orig.gif"> ŞEYTAN DİN TAHSİLİ YAPAN İLÂHİYETÇİLERİ SAPTIRMAKLAGÖREVİNE DEVAM EDİYOR !!
Şeytan dünya
hayatı başlayalı beri Adem (a.s) ve Havva validemizi
kandırmakla
görevine
başladığı gibi yoluna devam ediyor.
Son zamanlarda
medyada Ahmet Okuyan ve Caner Taslaman isimli iki zat türedi.
Bunlar hali
hazırda cennet ve cehennemin olmadığını, kabir azabının da
olmadığını
anlatarak halkın
akıllarını karıştırıyorlar.
Bunlara ilk
sözümüz, Ey insanlar sizin niyetiniz ne siz kime hizmet
ediyorsunuz.
Biz size
söyliyelim siz şeytana hizmet ediyorsunuz bunun hesabını ahirete gitmeden
muhakkak
vereceksiniz.
Ateisti keferesi
dinimize durmadan hakaretler yağdırırken siz onları
görmezden
geliyor onların kusurları ile ilgilenmiyor mukaddes dinimizin emirlerine
uyan
mümin kulların
kusurlarını araştırmakla gıybet ve dedikodu ile vakit
harcıyorsunuz.
Ey ilahiyatçı adı
güzel kendisi şaşkın ruhtan haberi olmayan Ahmet Okuyan
!!
Kabir azabı yok
cennet cehennem yok diyerek inananları şaşırtıyor vebal altına
giriyorsun.
Size bildiğiniz
Ayeti kerimeyi hatırlatıyorum.
Hazreti
Allah (c.c.) Ayeti kerimesinde, İsa aleyhisselâmın havarilerinde habibi Neccarın
şehit
olmasından
bahsederken Şöyle buyuruyor:
Estaizübillâh:
“ONA CENNETE GİR DENİLDİ
.
O,
DA KEŞKE KAVMİM BİLSEYDİ DEDİ .RABBİMİN BENİ BAĞIŞLADIĞINI VE BENİ
İKRAM
EDİLENLERDEN KILDIĞINI !!”
(Yasin: 26-27)
Şimdi size
soruyoruz yukarıda geçen ilâhi mesaj size göre neyi açıklıyor. siz şeytana
kaptırdığınız
aklınızla bir
cevap bulmadan biz size hakikati açıklayalım.
Bu ilâhi mesaj
hali hazırda cennet ve cehennemin hazır beklediğini haber veriyor sizin sapık
aklınızla ürettiğiniz sözlerle uyuşmadığını gösteriyor.
Bir de kabirdeki
azabı inkâr ediyorsunuz etten kemikten bahsediyorsunuz ruhun çıktığını
söylüyorsunuz nasıl bir varlık olduğunu kalp gözünüz kapalı olduğu için
görmediniz için bilmiyorsunuz.
Onu da size şöyle
açıklayalım, Bizim dışımızda maddi bedenimiz varken içimizde de onu
yönlendiren hesap görecek manevi bedenimiz var onun da hareket eden
organları var biz mana aleminde rüyalarımızda onunla gezer
dolaşırız ömrümüz
oldukça bedenimize döneceğiz yaşamımız sürecek fakat ömrümüz bitince geri
dönmeden hesap vermeye gideceğiz ya cennete ya cehenneme hazreti Allahın kurduğu
sistem bu .
Günahkarlar
hapsedilecek cennetlikler ise ruhi bedenleriyle yaşayacağı mekanlara
yerleştirilecek.
Ruhi bedenle
yaşam kıyamet kopuncaya kadar devam edecek kıyamet kopunca ruhi bedenler
dünyada
yaşadığımız
bedenlerin aynı şekilde olacak dünyada kalan gerek toprakta gerek denizde ölmüş
olanların
kemiklerin
kopyaları yeni teşekkül etmiş bedenler olarak sahiplerine iade
edilecek.
O Allah ki
herhangi bir şeyi yaratmayı murad ettiği zaman numuneye ihtiyaç duymadan
yaratır.
O'nun yaratması
bir göz kırpması gibidir kün der o da oluverir.
Hatta O'nun bir
kişi yaratmakla trilyonlarca insanı yaratması O'na zor gelmez O her şeye
kadirdir.
Kabir azabı
nerede olacak ,
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz ,kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da
cehennem çukurlarından bir çukurdur buyurduğuna göre cennet ve cehennemin var
olduğu meydana çıkıyor ki yukarıda arz ettiğimiz Yasin suresinde
geçiyor.
O zaman ne
anlıyoruz cehennem çukuru şu anda var olan ahiret aleminde, cennet de ahirette
bizi beklemektedir fakat ruhi bedenlerimizle gelmemizi
beklemektedirler.
Mezarımıza
gelince kurtlara haşaratlara yem olacağımız kesindir fakat orası dirilerle
buluşacağımız buluşma noktamızdır hür olan izinli ruhlar orada kendisini
ziyarete gelenlerle buluşur fakat kendini gösterme kabiliyeti yoktur kendisine
ikram edilen af ve mağfiret dualarını alır gider.
Ahmet okuyan bey,
Nafilelere niyet olmaz diyorsun sünnetlere niyet olmaz diyorsun sen ne
kafasın?
sen nafile
ibadetlerini tamamen kılsaydın bu fetvayı vermezdin sünnetleri niyet
etmeden kılsaydın yine bu fetvayı vermezdin neden dersen neyi ne zaman kıldığını
karıştırırdın.
kusura bakma bize
niyet etmeden namaz kılmak zor gelir hele bizim gibi yaşlılar zorluk
çekeriz.
Gerçekten
nafileleri ve sünnetleri ara vermeden kılıyor musunuz şaşırmadan kılıyorsanız
tebrik ederim.
Sahiden sizin
işiniz yok mu böyle uydurma meselelerle halkın kafasını
karıştırıyorsunuz.
Yunus
süresini ve zümer suresinin manasını velilere gelmiş gibi anlatıyorsunuz.
"KALU" cümlesinin geçmiş zamanı anlattığını
bahsediyorsunuz. Üstte geçen ayeti kerimelerin geçmişte yaşayan müşriklere
geldiğinden bahsetmiyorsunuz ve gecesini gündüzünü Hazreti Allahı zikreden son
dini tasdik eden son peygamberin yolunda giden veli kulları heykellere
tapanlarla eşdeğer görüyorsunuz. Hazreti Allah bu sapık fikirlerden sizleri
kurtarsın inşaAllah.
Fakat tevbe edin
ecelin ne zaman geleceği belli değil. Yaşar Nuri de evliyaullah hazaratı ila çok
uğraştı, kanser oldu öldü. Tevbe etmezseniz sıra sana ve sizin gibi düşünen
Caner Taslamana ve diğerlerine gelecek kurtuluş yok bunu bilin.
https://lh3.googleusercontent.com/xiZX5408ITuTUCpvbgKoUOP2VOZ4aaotCqMmKink1v8=w279-h209-p-no"> Fazla Mesai Yapmak Lazım
İstanbul bostancıda emlak alım satım
yapan ilahiyatçı bir tanıdığım vardı. Bostancıdaki dairemizin satışı
için bir araya gelmiş bulunuyorduk. Onunla
sohbet ederken yazıhaneye sonradan bostancının emekli imamı olduğunu
öğrendiğim bir kişi geldi. Konu döndü dolaştı maneviyata
geldi. Emekli imamın sözlerini aynen
naklediyorum: "Ah dostum emekli olduktan
sonra manevi çöküntü içine girdim Beş vakit namazı dahi kılamaz
oldum. Meğer benim namaz kılmama cemaat
sebep oluyormuş inanın ki beş vakti kılmak için yeniden imamlığa
başlamak istiyorum." demişti.
Bende, "İmanı
ateşleyecek ibadet aşkına kavuşmaya vesile olacak bir mürşidi
kâmilin eteğine yapışmak gereklidir." deyince, "nerde kardeşim bu
zamanda eski zamanda yaşamış onlar"
deyince, "ALLAH için zorluk söz konusu
değil geçmiş zamanda yarattığı gibi bu zamanda da
yaratmıştır." Demiştim de hiç oralı
olmamıştı. Günlerden cuma günüydü hazırlandık
yakında olan bir camiye gittik. Sünneti
kıldık hutbeyi dinledik farz olan iki rekâtı da cemaat ile
kıldık. Sıra cumanın son sünneti 4 rekât,
zuhru evvel zuhru ahir, 4 rekât ve iki rekât da vaktin sünneti
niyeti ile kıldım ve yanımda farzı beraber kıldığımız ilahiyatçı iki
arkadaşlar yoktu. Tesbih ve duadan sonra
bende camiden ayrıldım onlar arabada beni
bekliyorlardı. Ben arabaya girer girmez
ilahiyatçı arkadaşım sordu; "Yahu
muhterem ne namazları kıldın sen?" Bende: "cumanın son sünneti,
zührü evvel zührü ahir ve vaktin sünneti
namazları" deyince,
"Yahu yok böyle namazlar bunlar sonradan
çıkarılmış bid'atlar" deyince,
Bende: "Şimdi ben günaha mı girdim
sevaba mı girdim dedim." Durdu
kaldı. Bakın dedim: "Ahirette biz hesaba çekileceğiz ve tutunacak çare
arayacağız. Rabbimize kendimizi temize çıkarabilmek için ne çareler
arayacağız. Keşke dünyada biraz daha ibadet yapsaydık ta burada
sıkıntı yaşamasaydık diyeceğiz ve ona rahmetli büyük dayımın ölüm
hadisesini anlatmıştım." Şöyle ki:
ALLAH rahmet eylesin! büyük dayım çok ihlaslı biriydi. Onun kardeşi
olan Ananem anlatıyor sabah olur abime gidiyorum bakıyorum uyuyor ve
çok üzülüyordum. " Bir gün kendisine,
abi sabah erken kalkmak çok iyidir sen ise güneşi üzerine
doğduruyorsun bu ise uğursuzluktur"
deyince, "Ne yapalım be kardeşim bu
abin de çok tembel" demişti. Bir zaman
sonra hastalandı durumu kötüye gidiyordu. Nihayet ağırlaştı her an ruhunu teslim eder diye beklerken,
Birden bire gözlerini açtı "Beni
kaldırın Şıhlar geldi "dedi. Biz ise etrafımızda öyle bir
kimseler görmüyorduk. "Beni
kaldırın" dedi kollarına girdik
kaldırdık. "Kıbleye çevirin."
dedi kıble yönüne
çevirdik. Ve üç kere, "ALLAH’Ü EKBER, ALLAH’Ü EKBER LA İLAHE İLLALLAH’Ü VALLAH’Ü
EKBER ALLAH’Ü EKBER VE LİLLAHİL HAMD
dedi ve beni yatırın."
dedi yatağına yatırdık.
Bir zaman sonra da kelime-i
şahadet getirdi ve vefat etti. Vefat etmeden
evvel de benim cenazeme gelenlere Selam söyleyin haklarını helal
etsinler demişti de bizde gelenlerden helallik almıştık
demişti. Sıra cenazesini yıkamaya gelince de
yıkayacak hoca bakıyor ki iki dizi de siyah, soruyor yengemize:
"bu bir yerden mi düştü dizleri neden
siyah." Yengemiz cevap veriyor:
"bu benim bildiğim bilesiye her gece
yatsı namazından sonra uyumaz sabaha kadar hasır üstünde namaz
kılıyordu.Sabah Ezanı okunur okunmaz namazını kılardı ve istirahate
çekilirdi bana tembih etmişti gece ibadet yaptığımı kimseye söyleme
diye şimdi ise vefat ettiğine göre
söyledim." Ve defin işi tamamlanıyor
aradan kısa bir zaman geçiyor dayımın annesi büyük ninemiz oğlunun
kabir sualini verip vermediğini merak ediyor ve iki rekât istihare
namazı kılıyor ve Hz. ALLAH’a sığınıyor. "Ya Rabbi bana oğlumun durumunu göster"
ve yatıyor uykuda oğlu karşısına
çıkıyor.
"Oğlum Halit yavrum ne oldu suallerini verebildin mi,
"diye soruyor. "O da çoğunu verdim yalnız bir şeyden sıkıntı çekiyorum
filanca kişiden emanet bir kemer almıştım onu vermeyi unuttum o
kemer ise evin filan yerinde onu oradan al ve git o kişiye ver ve
helallik al" deyince, bizim ninemiz
uyanıyor ve gece vakti kemeri tarif edilen yerden alıp sahibine
götürüyor ve gece geç vakit kapılarını çalıyor uyandırıyor adam uyku
sersemi: "ne oldu birimi öldü gecenin bu
vakti neden geldin"
deyince, "Al bu kemeri hakkını helal et şimdi Halit’i gördüm bu kemer
yüzünden azap görüyor. "deyince, o kişi
de :"aman Ya Rabbi bu kemer için Halit
amca azap mı görüyor helal ettim helal ettiğim." diyor ve "bu kadar ince hesap
soruluyor bizim halimiz ne olacak ALLAH’ım" diyor. Aradan çok az bir zaman sonra
ninemiz yine istihare namazı kılıyor."Ya
Rabbi oğlum Halit’imin durumunu bana göster diyor
"ve yatıyor.
Bakıyor ki bir bahçe etrafı
kapalı kapısında nöbetçiler var. Bahçeye yaklaşıyor bakıyor ki oğlu
Halit dayımız içinde havuz her çeşit çiçeklerle donatılmış kuşların
ötüştüğü bahçede geziniyor. Bahçe kapısına geliyor nöbetçilere diyor
ki: "şu içeride ki benim oğlumdur
müsaade edin de ben de bahçeye gireyim." Nöbetçiler de diyor ki:" bu
mümkün değil bu bahçe ona aittir."ve
bizim ninemiz mutlu şekilde uyanıyor.
Bu hadise yaşanmış bir
hadisedir alıntı ve hayal mahsulü değildir. Onun için Ahiret Âlemine göçmezden evvel ne kadar ibadet
yaparsak o kadar sermayemiz olur demiş ve bu geçmişte yaşanan
hadiseyi anlatmıştım. Ve ilave olarak ona
demiştim ki, dünya rızkı için o kadar fazla mesai yapıyoruz biraz da
Ahiret için fazla mesai yapsak ne olur. Hz.
ALLAH(c.c) İbret alanlardan eylesin.
https://lh3.googleusercontent.com/xiZX5408ITuTUCpvbgKoUOP2VOZ4aaotCqMmKink1v8=w279-h209-p-no"> Fazla Mesai Yapmak Lazım
İstanbul bostancıda emlak alım satım
yapan ilahiyatçı bir tanıdığım vardı. Bostancıdaki dairemizin satışı
için bir araya gelmiş bulunuyorduk. Onunla
sohbet ederken yazıhaneye sonradan bostancının emekli imamı olduğunu
öğrendiğim bir kişi geldi. Konu döndü dolaştı maneviyata
geldi. Emekli imamın sözlerini aynen
naklediyorum: "Ah dostum emekli olduktan
sonra manevi çöküntü içine girdim Beş vakit namazı dahi kılamaz
oldum. Meğer benim namaz kılmama cemaat
sebep oluyormuş inanın ki beş vakti kılmak için yeniden imamlığa
başlamak istiyorum." demişti.
Bende, "İmanı
ateşleyecek ibadet aşkına kavuşmaya vesile olacak bir mürşidi
kâmilin eteğine yapışmak gereklidir." deyince, "nerde kardeşim bu
zamanda eski zamanda yaşamış onlar"
deyince, "ALLAH için zorluk söz konusu
değil geçmiş zamanda yarattığı gibi bu zamanda da
yaratmıştır." Demiştim de hiç oralı
olmamıştı. Günlerden cuma günüydü hazırlandık
yakında olan bir camiye gittik. Sünneti
kıldık hutbeyi dinledik farz olan iki rekâtı da cemaat ile
kıldık. Sıra cumanın son sünneti 4 rekât,
zuhru evvel zuhru ahir, 4 rekât ve iki rekât da vaktin sünneti
niyeti ile kıldım ve yanımda farzı beraber kıldığımız ilahiyatçı iki
arkadaşlar yoktu. Tesbih ve duadan sonra
bende camiden ayrıldım onlar arabada beni
bekliyorlardı. Ben arabaya girer girmez
ilahiyatçı arkadaşım sordu; "Yahu
muhterem ne namazları kıldın sen?" Bende: "cumanın son sünneti,
zührü evvel zührü ahir ve vaktin sünneti
namazları" deyince,
"Yahu yok böyle namazlar bunlar sonradan
çıkarılmış bid'atlar" deyince,
Bende: "Şimdi ben günaha mı girdim
sevaba mı girdim dedim." Durdu
kaldı. Bakın dedim: "Ahirette biz hesaba çekileceğiz ve tutunacak çare
arayacağız. Rabbimize kendimizi temize çıkarabilmek için ne çareler
arayacağız. Keşke dünyada biraz daha ibadet yapsaydık ta burada
sıkıntı yaşamasaydık diyeceğiz ve ona rahmetli büyük dayımın ölüm
hadisesini anlatmıştım." Şöyle ki:
ALLAH rahmet eylesin! büyük dayım çok ihlaslı biriydi. Onun kardeşi
olan Ananem anlatıyor sabah olur abime gidiyorum bakıyorum uyuyor ve
çok üzülüyordum. " Bir gün kendisine,
abi sabah erken kalkmak çok iyidir sen ise güneşi üzerine
doğduruyorsun bu ise uğursuzluktur"
deyince, "Ne yapalım be kardeşim bu
abin de çok tembel" demişti. Bir zaman
sonra hastalandı durumu kötüye gidiyordu. Nihayet ağırlaştı her an ruhunu teslim eder diye beklerken,
Birden bire gözlerini açtı "Beni
kaldırın Şıhlar geldi "dedi. Biz ise etrafımızda öyle bir
kimseler görmüyorduk. "Beni
kaldırın" dedi kollarına girdik
kaldırdık. "Kıbleye çevirin."
dedi kıble yönüne
çevirdik. Ve üç kere, "ALLAH’Ü EKBER, ALLAH’Ü EKBER LA İLAHE İLLALLAH’Ü VALLAH’Ü
EKBER ALLAH’Ü EKBER VE LİLLAHİL HAMD
dedi ve beni yatırın."
dedi yatağına yatırdık.
Bir zaman sonra da kelime-i
şahadet getirdi ve vefat etti. Vefat etmeden
evvel de benim cenazeme gelenlere Selam söyleyin haklarını helal
etsinler demişti de bizde gelenlerden helallik almıştık
demişti. Sıra cenazesini yıkamaya gelince de
yıkayacak hoca bakıyor ki iki dizi de siyah, soruyor yengemize:
"bu bir yerden mi düştü dizleri neden
siyah." Yengemiz cevap veriyor:
"bu benim bildiğim bilesiye her gece
yatsı namazından sonra uyumaz sabaha kadar hasır üstünde namaz
kılıyordu.Sabah Ezanı okunur okunmaz namazını kılardı ve istirahate
çekilirdi bana tembih etmişti gece ibadet yaptığımı kimseye söyleme
diye şimdi ise vefat ettiğine göre
söyledim." Ve defin işi tamamlanıyor
aradan kısa bir zaman geçiyor dayımın annesi büyük ninemiz oğlunun
kabir sualini verip vermediğini merak ediyor ve iki rekât istihare
namazı kılıyor ve Hz. ALLAH’a sığınıyor. "Ya Rabbi bana oğlumun durumunu göster"
ve yatıyor uykuda oğlu karşısına
çıkıyor.
"Oğlum Halit yavrum ne oldu suallerini verebildin mi,
"diye soruyor. "O da çoğunu verdim yalnız bir şeyden sıkıntı çekiyorum
filanca kişiden emanet bir kemer almıştım onu vermeyi unuttum o
kemer ise evin filan yerinde onu oradan al ve git o kişiye ver ve
helallik al" deyince, bizim ninemiz
uyanıyor ve gece vakti kemeri tarif edilen yerden alıp sahibine
götürüyor ve gece geç vakit kapılarını çalıyor uyandırıyor adam uyku
sersemi: "ne oldu birimi öldü gecenin bu
vakti neden geldin"
deyince, "Al bu kemeri hakkını helal et şimdi Halit’i gördüm bu kemer
yüzünden azap görüyor. "deyince, o kişi
de :"aman Ya Rabbi bu kemer için Halit
amca azap mı görüyor helal ettim helal ettiğim." diyor ve "bu kadar ince hesap
soruluyor bizim halimiz ne olacak ALLAH’ım" diyor. Aradan çok az bir zaman sonra
ninemiz yine istihare namazı kılıyor."Ya
Rabbi oğlum Halit’imin durumunu bana göster diyor
"ve yatıyor.
Bakıyor ki bir bahçe etrafı
kapalı kapısında nöbetçiler var. Bahçeye yaklaşıyor bakıyor ki oğlu
Halit dayımız içinde havuz her çeşit çiçeklerle donatılmış kuşların
ötüştüğü bahçede geziniyor. Bahçe kapısına geliyor nöbetçilere diyor
ki: "şu içeride ki benim oğlumdur
müsaade edin de ben de bahçeye gireyim." Nöbetçiler de diyor ki:" bu
mümkün değil bu bahçe ona aittir."ve
bizim ninemiz mutlu şekilde uyanıyor.
Bu hadise yaşanmış bir
hadisedir alıntı ve hayal mahsulü değildir. Onun için Ahiret Âlemine göçmezden evvel ne kadar ibadet
yaparsak o kadar sermayemiz olur demiş ve bu geçmişte yaşanan
hadiseyi anlatmıştım. Ve ilave olarak ona
demiştim ki, dünya rızkı için o kadar fazla mesai yapıyoruz biraz da
Ahiret için fazla mesai yapsak ne olur. Hz.
ALLAH(c.c) İbret alanlardan eylesin.
Hakikati arayan muhterem
insan, bu eserin yazılma gayesi Ol emriyle
olduran. Öl emriyle öldüren. Yarattıklarını ayırt etmeden inanana ve inanmayana rızklar
veren. Ahirette ise yalnız inananlara sonsuz
nimetler hazırlayan sonsuz kudret sahibimiz olan Hazreti ALLAH Celle
Celalühünün azametini duyurmak ve sevgisinin kalplere dolması
içindir.
Hepimiz biliyoruz ki, insanın
yeme içme gıdalarına ihtiyacı olduğu gibi manevi gıdalara da
ihtiyacı var. Maalesef insanların çoğunun
mideleri tok, ruhları ise aç olarak ömür sürüyorlar. Çaresini ise
araştırmıyorlar.
Hazreti ALLAH (c.c)
ayeti kerimede "Estaizübillah,
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol "Buyuruyor.
Doğru olmak en büyük
hazinedir. Öyle büyük hazine ki bitmeyen tükenmeyen bir
hazine. O hazineye sahip olan bu dünyada ve ahirette rahat
edecektir. Bu dünyadaki rahatının sebebi yalan söylemez, insanları
kandırmaz ikiyüzlülük yapmaz. Herkes ona itimat eder. Sayılan
sevilen insan olur.
Hz. ALLAH
cümlemize onun beğendiği şekilde olmamızı, dünya hayatımızı ve
ahiret hayatımızı güzel yaşamamızı nasip etsin
Amin.
Hz ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde:
“Sizden ücret
istemeyenlere uyun onlar doğru yoldadır buyuruyor.” (Yasin
21)
Bize doğru yolu tarif ediyor
bu ilahi emre göre dini menfaat aracı olarak kullanan bütün
cemaatler yanlış yolda oluyorlar. Onun için insanlar ALLAH yolunda
yalnız ve yalnız ALLAH rızası için çalışan cemaati arayıp bulmalıdır
ki doğru istikamette olabilsin. Bu meselede mümin çok dikkatli
olmalıdır. Girdiği cemaati inceleyecek
oradaki yöneticilerdeki çalışma sistemi madde temin etmek mi? Hz
ALLAH’ın rızasını kazanmak için mi? çalışma yapılıyor. Bugün için
ortalığı maddeciler istila etmesine rağmen yine de ALLAH rızası için
çalışan cemaat bulunmaktadır. Hz. ALLAH(c.c) hulusi kalple arayan
kullarına buldurur. Hz. ALLAH(c.c) cümlemize
razı olduğu topluluğu ve mürşidi kâmili
buldursun.
Hazreti ALLAH (c.c) çirkini
yarattığı gibi güzeli de yaratmıştır. Her şeyin hakikisi ve sahtesi
olduğu gibi din âlimlerinin de hakikisi ve sahtesi vardır. Bir insan
bilmelidir ki kalbi nereye meylediyorsa Hazreti ALLAH.(c.c) onu arzu
ettiği tarafa yönlendirir. Sebebi ise, dünya imtihan yeridir.
Kul istek ve arzuları ile imtihan olmaktadır. Dünyaya gelmekten
maksat, Hazreti ALLAH'ın sevgisini bulmaktır.
Akıllı insanında yapacağı en hayırlı iş; kendisine Hazreti
ALLAH'ın sevgisini
kazandıracak olan cemaati bulmasıdır. Zaman su gibi
akmaktadır.
Sahibimiz ise ayeti
kerimede:
"Estaizübillah, O
hanginizin daha güzel kulluk yapacağını imtihan etmek için ölümü ve
hayatı verendir."(Mülk
2) buyuruyor.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize ahiret imtihanını kazanmamıza
vesile olacak sevdiği cemaati bulmamızı nasip etsin
Amin.
Resulullah (s.a.v) hadisi
şeriflerinde:
“ALLAH’a inan ve
dosdoğru ol.” Buyuruyor.
İnsan nasıl varlıktır
ki kesinlikle öleceğini bildiği halde yeniden dirileceğini hesaba
çekileceğini bildiği halde ahiret hayatının hazırlıklarını
yaptıracak bir rehber aramıyor? O öyle bir tecrübeli rehber olmalı
ki hem dünyada yanlış yapmaktan zarar görmekten korunmalı hem ahiret
hayatında ateşte yanmaktan korunmalı. Fakat her işte tedbir alan
insan bu en önemli konuda gaflete düşüyor tedbir
almıyor. Birileri tarafından malına veya
canına zarar geldiği zaman onu düştüğü zor durumdan kurtaracak
avukat peşine koşar. Çünkü inanır ki, avukat o işlerin adamıdır.
Kanunları bilir. Ona yol gösterir. Onun vesilesi ile de mahkemeyi
kazanır. Sıkıntıdan kurtulur. Aynı insan Dünya hayatının
yaşamında şeytanın her an tuzağından kurtulma çarelerini öğretecek,
ahirette kurulacak mahkemelerde kendisini haklı çıkaracak, ahiret
kanunlarını bilen, o işlerin rehberini aramalı değil midir?
Gerçektir mürşidi kâmili bulan dünya saadetine ahiret selametine
kavuşmuştur.
Çünkü mürşidi kâmili bulan
Hz. ALLAH'ı bulur. ALLAH'ı bulan ise her istediğine
kavuşmuştur. Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi
zatına kul, habibine ümmet etsin. Rehberi sadık mürşidine de mürit
yapsın. Fakat nefsine tapan kulunu ne
yapsın?
Dünya kurulalı beri insanların
çoğu nefsini yaratan Hz. ALLAH'ı bırakıp nefslerinin arzu ve
isteklerine uymuşlar. Bilmeden şirke düşmüşlerdir. Çünkü nefsinin
her dediğini yapan ona tapıyor demektir. Şu zamanda bile insanların
durumları aynıdır. Nefis ise ibadeti sevmediği için onun isteğine
uyup ibadet yapmayan nefsine ibadet yapıyor
demektir.
Vücudu güzel olsun diye nice
ağır sporlar yapar zor gelmez, namaz kılmaya gelince o nefsine ağır
gelir. Nice perhiz ve diyetlere katlanır
zayıflasın diye, ramazan ayı gelince onda sıkıntı başlar. Oruç
tutmamak için çeşitli bahaneler arar.
Hz.
ALLAH'ı zikretmek için toplanmış müminler “ALLAH, ALLAH…” diyerek
coşarlar. Başlarını sallarlar. O ise onları dışlar ve alay eder.
Kendisi nefsini dinler. Düğün ve müzik salonlarında başını ve her
yerini sallar. Bunu güzel görür, nefsini dinler. Maça gider
çılgınlar gibi tempo tutar, takımı için bağırmaktan sesi kısılır.
Bunları normal görür. Aslında normal gösteren nefsidir. O ise
bilmeden gizli şirke düşmüştür fakat farkına varamıyor. Hz.
ALLAH'ın emir ve
yasaklarına uymayıp nefsinin her dediğini yapan kimse tabidir
nefsine tapıyor demektir.
Ne kadar derse
desin ki, benim kalbim temiz, geçersizdir. Nice insanlar var;
“Ben namaz kılmıyorum fakat kimsenin ne
malında ne namusunda gözüm yok.” Diyor.
Bu iyi niyeti ile övünüyor ve namaz kılandan hayırlı olduğunu
zannediyor. Temiz diye övündüğü kalbi ile alnını secdeye koymasını
arzu etmeyen nefsinin ve şeytanın oyununa geldiğini fark
edemiyor.
Bilmiyor ki onu yaratan temiz
kalp ile zatına secde etmesini bekliyor.
Hz. ALLAH(c.c) Ayeti kerimede buyuruyor
ki:
“Hepiniz ALLAH’a yönelerek
ona karşı gelmekten sakınınız, namazı kılınız. Müşriklerden
olmayınız."(Rum 31)
O, böyle
emir ettiğine göre kılmayan zarar görecektir. Müslüman bir insanı
diğer dinlerden ayıran özelliği namaz kılması ile
oluyor.
Diğer bir ayeti kerimede ise, Hz.
ALLAH(c.c):
“Huşu ile namaz kılan
müminler ahiret azabından kurtuldular.”(Müminin 1-2) buyuruyor.
Diğer bir ayeti
kerimede ise: "Ailene namaz
kılmalarını emret. Kendin de onda sebat ile devamlı ol.
"(Taha
131)
Namaz bu kadar önemli bir emir iken çeşitli bahaneler ile
kılmamak ne kadar büyük zarardır. Hele vücut güzelliğini korumak
için çeşitli ağır sporlara katlanan insan, namaz kılmaya gelince
üşenir ve kılmaz. Hâlbuki o formda tutmak istediği vücudu ne
yaparsa yapsın bir gün gelecek formdan
düşecektir.
Kabirde toprak olacaktır.
Ruhu ise onu yaratanın huzuruna gidecek ona ikram ettiği vücudun
hesabını verecektir. Spor yapsın, formunu korusun, namazını da
kılsın. İman formunu da korusun. İbret ile görecek ki formda
kalmasına namazın da faydası olacaktır. Namazı da form için değil
ALLAH rızası için kılmayı unutmayacaktır. Yoksa niyeti zayıflamak
için olursa ibadet değil de spor yapmış olur. Ahirette ise eli boş
kalır.
Hz. ALLAH cümlemizi ahirette güzel
ibadet zengini, kötü amel fakiri yapsın Amin.
Velhamdü Lillahi Rabbil Âlemin
ALLAHümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Adede Ma Fi,
İlmillahi Salaten Daimeten Bidevami Mülkillah.
Ey Ademoğulları Ben Size Şeytana İbadet Etmeyin O Sizin Apaçık Bir Düşmanınızdır Diye Emretmedim Mi ? ( Yasin-60 )
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Basmallah-on-the-water.jpg" width=450 height=338> "Ey Ademoğulları Ben
Size Şeytana İbadet Etmeyin O Sizin Apaçık Bir Düşmanınızdır Diye
Emretmedim Mi?" ( Yasin-60 )
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Ey
adem oğulları, Ben size şeytana ibadet etmeyin o sizin apaçık
bir düşmanınızdır diye emretmedim
mi?" (Yasin
60)
Evet
ettin Rabbimiz, gönderdiğin her elçin şeytanın bizim düşmanımız
olduğunu bize haber verdiler inananlar inandı
şeytanı düşman bildi, inanmayan onun sinsice hazırladığı çeşitli tuzaklarına düştüler bilmeden ona
ibadet yaptılar yapmaya devam ediyorlar hem
kendilerini hem kendilerini sevenleri üzüyorlar
kahrediyorlar.
Şeytan onlara alkolu,
esrarı, eroini, kumarı, ve zinayı süslü gösteriyor onları esir
alarak kendine bağlıyor kendine ibadet
yaptırıyor. Çünkü bir kişi hazreti ALLAH'ın
emrini bırakıp, ALLAH'ın düşmanı olan şeytanın emrine
girer onun dediğini yaparsa şeytana ibadet
yapıyor demektir. Bu durumda yaşayan ve
ahirete böyle giden bir kimse cehennemi hak ettiği zaman yukarıda
geçen hazreti ALLAH'ın ilâhi hitabını
işitecektir.
Ey bilmeden şeytanın emrine
girip ona ibadet yapanlar bir an evvel tevbe edin Hazreti
ALLAH'a kulluk yapın hem dünyanızı güzel
yaşayın hem de ahiretinizi kazanın. Hazreti
ALLAH'ın düşmanına uyanalar bu dünyada rezil bir hayat sürüyorlar
görüyoruz. Ahirette ise akibetlerinin ateş
olduğunu sahibimiz haber veriyor. Ateş olan
şeytanın peşine gidenin hedefi ateşten başkası olur
mu?
Hazreti ALLAH (c.c)cümlemizi zatına
kulluk yapmayı dünya ve ahirette O'nun yüce
sevgisini kazanan kullardan olmamızı nasip
etsin inşaALLAH Amin.
Ey Allahım Bizi Şeytan Ve Ordusundan Ancak Sen Korursun Başkası Koruyamaz. Ne Olur Bizi Ve Devletimizi Koru.
https://lh3.googleusercontent.com/nuepitIvGAV1F3pQ8Cyetn5hoYO5chhDzm5mCSmjI34=w230-h172-p-no"> https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/latif.jpg"> Ey ALLAH'ım Bizi
Şeytan Ve Ordusundan Ancak Sen Korursun Başkası Koruyamaz. Ne Olur
Bizi Ve Devletimizi Koru. EY ALLAH'IM
!! Bizi kan et ve kemikten yaratan
insan sureti veren sensin. Bize taktığın
vücud kalıbıyla görünür ve biliniriz. Ey
ALLAH'ım bizi şeytan ve ordusundan ancak sen korursun başkası koruyamaz. Şeytanın
tuzağına duşmüş bu durumda olan kullarını sen kurtar
yarabbi.
Onları kışkırtan ateşe gönderen
insan şeytanlarından onları kurtar yarabbi.
Yarabbi bizler aciz mücrim kullarız bir nefeslik vaktimiz var
o da sizin emrinizde bir an kesseniz hükmümüz
kalmaz.
Yarabbi, ne olur bize sermaye
olarak verdiğiniz nefesleri şeytanın
emrettiği işlerde değil de, Sizin istek ve arzunuza göre
harcamayı nasip edin inşaALLAH.
Ülkemizi
karıştırmayı gaye edinen Hakk hukuk tanımayan iktidar olma ugruna
halka yalanlar söyleyen siyahsetcileri sen durdur önlerini kapa
yarabbi. Hali hazirda devletimizi idare
edenleri devletimizin bekcisi yap bu görevi
onlardan alma yarabbi Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/X96nbZHI8w1OSvwtXrCRViPcLHDBtwf_AT-dovdkRHw=w281-h209-p-no"> Ey
ALLAH'ını Arayan İnsan
Az ye kalbini pakla, fazla uykuyu
mezara sakla. Az uyumak nimettir, Çok uyumak gaflettir, gaflet ise
zarardır kalbimizi karartır. Fazla uykuyu at seherde dağılır
murad. Seher ne kadar kutludur, uyanık olanlar mutludur. Seherde
rahmet kapıları açılır, uyanıklara nimet saçılır.
Çok
uyku eziyettir, Az uyku meziyettir. Az ye az uyu çok konuşma, çok
yakında Evliya olursan şaşma. Az ört yorganları çok uyku tembel
yapar organları. Uyku ölüme eştir, Gafletle uyuyanın sonu
ateştir. Arifler sehere hasrettir, Onlara çok uyku musibettir.
Sanma çok yemek kan olur, Çok uyuyan unutkan olur.
Çok
uyumak ayıptır kıymetli vakitten kayıptır. Evliyalığa böyle
meziyetler ile girilir, sonra nimetler verilir.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemize yukarıda geçen tavsiyelere uyanlardan olmamızı
ve her anımızı değerlendirmemizi nasip etsin. Hz. ALLAH(c.c)
ayeti kelimesinde buyuruyor ki: "Celalim hakkı için biz
gökleri yeri ve aralarında olanları Altı günde yarattık Bize bir
yorgunluk ta dokunmadı. O halde Ey resulüm, onların dediklerine
sabret. Güneşin doğuşundan önce de, Batışından önce de Rabbini
hamd ile tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arasında
da onu tesbih et. Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne
kulak ver. O gün bütün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir.
İşte bu çıkış günüdür. Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş
te ancak bizedir. O gün yer onların üzerinden süratle yarılır
açılır Bize göre kolay bir iştir bu. Biz onların neler
söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir
zorlayıcı değilsin tehdidimden korkanlara kuran ile öğüt
ver." (Zariyat
38,39,40,41,42,43,44,45,)
SadakALLAH’ül
Azim.
Vel hamdü lillahi Rabbil Âlemin. ALLAHümme
Salli Ala Seyyidina ve Nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali
Muhammed.
Kalpteniman. üzgün dede
YANLIZ HZ.ALLAH C.C
KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma,hakikatın
hılafını söyleme. ' Ben İzzet ve Celal sahibi Allahdan
korkuyorum'diyorsun. halbuki sen Onun gayrinden
korkuyosun. Cinden de,İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma.
Dünya azabından da korkma,ahiret azabından da korkma Sadece
ve yanlız,azab ile azab edecek olan (ALLAH) dan kork
.
Ey Allahın İmanlı Kulları. Devletimizin tuzaklardan korunmasi İçin Dua Edin.!!
Ey ALLAH'ın İmanlı Kulları Asker Ve
Polislerimiz İçin Dua Edin.
Yıllardır
devletimizin başına çorap ören kara dinli mezhepsiz insan kılıklı canilerin ördükleri çorapları kökten çözmenin
zamanı geldi de geçiyor. Kürdistan hayali ile temiz yürekli kürt kardeşlerimizi hain
emellerine alet ederek yıllardır
katlettiler. Hazreti ALLAH (c.c.) halis
niyetli kürtlerin hatırına çözüm süreci adı altında çalışma başlattı bu iş için iyi niyetli devlet idarecilerini
devreye soktu ve gerçekten de mahrum
oldukları bir çok haklarını onlara verdi.
Devlet idarecileri onlara bu hakları verirken onların
arasındaki hainler tuzaklar kurdular devlet
topraklarını akıllarına göre bölmeye çalıştılar onlara sunulan iyi niyet çözüm sürecini felaket sürecine
çevirdiler.
Hem kendilerinden hem
kendilerinden olmayanların kanlarının dökülmelerine sebep oldular şu anda ateş her tarafı sardı Hazreti ALLAH
(c.c.) askerimizi polisimizi koruyacak
muzaffer kılacak inşaALLAH yeter ki imanlı halkımız hazreti
ALLAH'a hep birlikte sığınalım peygamberimiz
Muhammed mustafa s.a.v. Efendimize salâtı
selâm getirelim bu böiücülüğün ortadan kalkması için kökten
kazınması yok olması için hazreti ALLAH'a
canı gönülden yalvaralım O ALLAH'ı Azimüşan ki her
şeyden haberdardır. Ey
sonsuz kudret sahibi ALLAH'ımız sen herşeyden haberdarsın sen
tuzakları görensin ne olur askerimizi
polisimizi görünen ve görünmeyen tuzaklardan muhafaza
et çünkü sen herşeyi görensin. AMİN, AMİN.
AMİN.
YA ALLAH,YA ALLAH.YA ALLAH.YA
SAMED. ALLAHÜMME SALLİ ALÂ
MUHAMMED.
Ey Diline Hakim Olamıyan Koltuk Peşinde Koşan, Dikkat Et Her Halinle İmtihandasın.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1452731_orig.gif"> EY DİLİNE HAKİM OLAMIYAN
KOLTUK PEŞİNDE KOŞAN, DİKKAT ET HER HALİNLE
İMTİHANDASIN.
Öyle bir imtihan ki,Hazreti
ALLAH (c.c) imtihan ediyor ve Hazreti ALLAH'a imanı zayıf olanların aklı bu işe ermiyor ciddiye almıyor ve ona
verilen konuşma özgürlüğünü nefsinin
çıkarları için yalan, gıybet, iftira sözleri söylediği için
imtihanları kaybediyor kendine kötü akibet
hazırlıyor.
Kendinin takip edildiğini
fakat, günahı ve sevabı işlemekte tamamen
serbest olduğunu bilmiyor menfaat ve çıkarı
için akla gelmeyen işler yapıyor. şeytanın ve
nefsinin baskısıyla iktidar olmak için yerine göre devletini
dahi feda ediyor. Bunu
iktidar hırsına kapılan gözü dönmüş siyasetçilerin birçoğunda
görüyoruz Bunlar iki yüzlü siyasetçilerdir
Hazreti ALLAH bu gibilerin şerrinden hem halkımızı hem devletimizi korusun . Bu gibiler
şeytanın askerleridirler ellerine fırsat çıktığı takdirde fare gibi
çalışırlar halkı kışkırtırlar beyaza siyah
derler doğru giden düzeni bozuk olarak gösterirler. Hazreti ALLAH ise her şeyin özünü bildiği için bu gibi
kişilerin cezalarını ahirete bırakmadan dünya
hayatında veriyor. İmtihanı kaybeden bu
fikirdeki insanlar dünyada ve ahirette azap görürler Hazreti ALLAH (c.c) bu gibi kişilerin şerrinden hem
vatanımızı hem halkımızı korusun. AMİN.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allahyazisi.jpg"> EY GELECEĞİN YAŞLI NAMZEDİ OLAN GENÇLER.
Gençliğin verdiği cesaret ile hayale dalıp devamlı genç
kalacağınızı zannetmeyin, sizler de eğer uzun yaşama şansınız var
ise yaşlılar sınıfına katılarak ihtiyar olacak ve sizin üzerinize de
genç bir nesil gelecektir. Siz şimdi genç halinizin verdiği kibir
ile yaşlı büyüklerinizi hor ve hakir görmeyin, sizlerin de eğer
ömrünüz varsa onlar gibi ihtiyar olacağınızı düşünün, Hele bu
kişiler sizlerin yakınlarınız ise daha çok dikkatli olun. Onlara
nasıl ve ne şekilde hereket ederseniz yaşlandığınız zaman sizde aynı
hareketler ile karşılaşacaksınız. Ne ekerseniz onları
biçeceksiniz.
Onlara ey ihtiyar ey moruk
dediğin zaman bilki aynı hitabı sende duyacaksın . Senin her halini
takip eden Hz. ALLAH'ın melekleri yaptığın işlere göre senin
geleceğini hazırlıyorlar. Kendini başı boş sanma . Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "ALLAH İNSANLARI YAPTIKLARI GÜNAHLAR YÜZUNDEN YAKALAYIP
CEZALANDIRSA İDİ YERYÜZÜNDE HİÇ BİR CANLI BIRAKMAZDI FAKAT ALLAH
ONLARI MUAYYEN BİR VAKTE KADAR GECİKTİRİR NİHAYET ECELLERİ GELİNCE
ALLAH KULLARINA BASİRDİR ONLARI AMELLERİNE GÖRE
CEZALANDIRIR."(Fatır 45.) .Demek
oluyor ki bizler yaşlımız gencimiz ölüm gelinceye kadar ne istersek
yapabiliriz. Belirli vakte kadar yani son nefesi verinceye kadar.
Yaşadığımız müddet içerisinde iyi işler ile ömrümüzü bitirir isek
başarılı belge, Hz. ALLAH'ın yapın dediği emirlerin zıddı olan
işleri yapar isek başarısız belge alırız. Hz. ALLAH (c.c) Cümlemize
onun mukaddes emirlerine uygun yaşam sürmeyi rızasını kazanmamızı
cümlemize nasip etsin . Mühim olan bize emanet verilen ömrümüzü
hayırlı işler yaparak ölümsüz cennet hayatını
kazanmaktır. Ayeti kerimede:
"BAŞINIZA GELEN HER ŞEY KENDİ İRADENİZ
İLE YAPTIĞINIZ İŞLER NETİCESİDİR ALLAH YİNE DE, ÇOĞUNU AF EDER."
(Şura 30.) "ŞÜPHESİZ Kİ, İNSAN KENDİ EMEĞİNİN KARŞILIĞINI
BULUR."(Necm 39.)
Mühim
olan ahiret hayatına çıktığımız zaman kendimizi savunmak için
yaptığımız ibadet ve hayırlı işler bizim için kurtuluş vesilesi
olsun. Çünkü, dünya hayatını boşa geçirenler
orada şaşkına dönecek yaptıkları işler yalnız dünya için olunca
onlar da dünyada kalınca, dünyada şan şöhret sahibi de olsa ahirete
getiremediği için ahiret fakiri olacaklardır . Halbuki bu büyük zarara düşmemek, yaşayan her insan için
mümkün. Sevap ve günah işlemek kendi iradesinde olduğuna göre, ölüm
gelmeden Hz. ALLAH'ın emirlerine uysa hata edince tevbe etse, yediği
nimetlere şükretse, onu yoktan var edene ibadet etse, bu yaptılarına
da hayırlı işleri eklese, ahiret zengini olur sonsuz nimetlere
kavuşur.
Birde şu var ki,bizi yoktan var
eden bizlere, göz kulak el ayak ve bu organları kullanmak için akıl
ve fikir verdi. Ayrıca kendisinin tek bir
olduğunu, bizleri yarattığını, öldürüp yeniden dirilteceğini, bu
işin kendisine çok kolay olduğunu peygamber efendimiz ile gönderdiği
Kuranı kerim ile biz kullarına haber verdi.
Bizi çok seven ölümden sonraki hayatta bizlere ölümsüz yaşam
hazırlayan cennetini kazanmamızın yollarını gösteren sonsuz kudret
sahibi olan ALLAH'ımıza kulluk yapmamız onun sonsuz nimetlerine
şükür etmemiz gerekmez mi?
Gökten yağmur
yağdıran nehirleri dolduran susamış mahlukatı sulayan onun sonsuz
kudreti ile topraktan çıkardığı gıdaları ile midemizi doyuran
ALLAH'ımıza ibadet ve şükür etmemiz gerekmez mi?
Hasta olduğumuz zaman yarattığı ilaç ve doktorları ile
bizlere şifa veren sonsuz merhamet sahibi olan yüceler yücesi olan
ALLAH'ımıza ibadet ve şüküretmemiz gerekmez mi? Ahirette sonsuz nimetler hazırlayan onları kazanmamızı
isteyen ölümün insanın sonu olmadığını eskiyen bedenden ölümsüz
bedene geçildiğini haber veren Hz. ALLAH'a ibadet etmemiz gerekmez
mi?
Hz. ALLAH kalp gözümüzü açsın ömrünü
boşa geçirenlerden etmesin zatına has bir kul Hz. peygamber
efendimize ümmet etsin amin. Velhamdü lillahi rabbil alemin
..Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina
muhammed.
Ey Yüceliğinin Sonu Olmayan Ezeli Ve Ebedi
ALLAHımız.
Kâinat ve bütün varlıklar ve
biz insanlar yoktuk. Zerreden kürreye her şeyi kün emrin ile
yarattın Ve tebarekALLAH’ü Ahsenil Halikin.
Hemde ne mükemmel ne kusursuz olarak yaratmışsın. Sonsuz ilim sahibi olduğu kesin olan, yüceliğinin sonu
olmayan bir kudreti İlahi tarafından yaratılmış olduğu gören göz
duyan kulak tarafından bellidir. Peygamber efendimiz Muhammed
Mustafa (s.a.v) Efendimize ve geçmiş bütün Peygamber Efendilerimize
de sonsuz hamd ve salatı selamlar olsun.
Zatı alinize verdiğiniz nimetlerinden dolayı sonsuz şükürler
olsun. İnandık iman ettik ki, kesinlikle kâinatın ve içindeki canlı
cansız bütün varlıkların sahibi sensin. Biz
insanları da yarattın var gibi görünüyoruz, bir müddet yaşadıktan
sonra evvelki dönenler gibi biz de sana
döneceğiz.
İlahi yarabbi, fakat biz
akıbetimizi bilmiyoruz. Akıbetimizi bilen sensin ne olur akıbetimizi
hayırlı eyle. Yazan kalem, silen silgi Zatı
Alinizin emrinde. Ne olur Ya Rabbi eğer akıbetimiz cehenneme
girmekse, Cehennemi sil de biz kullarını
cennetlik razı olduğun kullar listesine yaz. Çünkü senin emrine kimse karşı çıkamaz. Yarabbi ne olur bizleri razı olduğun işlerde çalıştır. Bizi
dosdoğru olan sıratı müstakim yolunda sabit eyle. Ey yüceliğinin sonu olmayan ezeli ve ebedi ALLAH’ımız, biz
sana mahkûmuz sen ise bizi dünyaya çıkarmadan ölüme mahkûm ettin her
geçen vakitler kalemi kırılmış idam mahkûmu gibi sonumuz gelmekte,
Ahiret yolculuğuna çıkmak üzereyiz. Bizim bu sonuçtan kurtulma
şansımız yok. Öyle ise Ey Rabbimiz, bizleri
yanına almadan evvel Zatı Alinin Razı olacağı hale gelmemizi nasip
et. Ve öylece yanına al. Biz kullarını korkuttuğun cehennem azabından bizi dünyada da
uzak tut, Ahirette de uzak tut. Hatta son
nefesimizi vereceğimiz zaman dahi bizi korkutmadan azap çektirmeden
yanına al. Ölümü bize kıyamet kopması gibi
korkunç gösterme, hasta yatağında bizi inletme acı ve ızdırap
çektirme, Çok güzel bir yolculuğa çıkan yolcuların yola çıkması gibi
Ahiret yolculuğuna çıkar.
Hatta şöyle
demeyi nasip eyle, meğerki ölüm ne kolaymış ne kadar rahatmış biz
boşuna endişe Etmişiz ve boşuna
korkmuşuz.
Yarabbi Ruhumuzu gurbet
ellerinde alma, kendi yurdumuzda kendi memleketimizde
al. Bizi zelzelede enkaz altında
öldürme. Bizi yangın ateşinde yakarak
öldürme. Bizi suda boğarak
öldürme. Bizi uçak kazasında
öldürme.
Bizi kendi mekânımızda, Zatı
Aline tevbe ederken, Zatı Alini zikrederken, Zatı Aline şükrederken
acı çektirmeden en kolay şekilde ruhumuzu al, Senin her şeye gücün yeter. ALLAHümme
Salli Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali
Muhammed.
Muhterem
kardeşlerim. Bu sığınmamı Hz. ALLAH’ımıza
yaptım sizler de Amin deyin İnşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/NEA3mp9d_CknCFbKh3ZZa_8WLvlFMgIQCQfPQO6uVq0"> Ey Kendini Beğenmiş Nefsim
Ayeti
kerime; "En
şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki
nefsindir."
Nefs ibadetlerle baski altına alınınca ruha
rahatlık gelir biz ise nefsin rahatı pesindeyiz nefsimizin dediğini
yapıyoruz ruhumuzu
darlatıyoruz. Dikkat ettiyseniz nefsimizin
istek ve arzuları bitmez cocuk gibi verdikce ister bir türlü
doymaz. Doymadıgi gibi bize ahireti unutturur
ibadet ve taattan koparır. İşte bu halde
olanları Hz. ALLAH hastalık ve iptilalar ile nefsin hakimiyetini
kırar o kişiyi uyarır aklını başına getirir. Bilinmelidir ki nefsinin her dediğini yapan Hz. ALLAH'tan
uzaktır bu hali devam ettigi takdirde imanı da
tehlikededir. O kişiye iptila gereklidir ki
nefsi kırılsın ruhu dirilsin. Onun için
ermişlerin sözü var diyorlar ki:
Gerçek
huzur iptilanın hastalığın içindedir. sebebi kişinin nefsi dara
düşmeden Hz. ALLAH'ı arayamaz. Bu sebeble de
gerçek huzura kavuşamaz. Nefse hiç sevmedigi
namazı kıldırarak,zikirle oruçla nafile ibadetlerle terbiye altına
alabiliriz. Ruhumuzu rahata kavuştururuz bu
da bize yeter.
Eğer açığımızı yakalar da
bizi günaha sokarsa bol tevbe istigfar ile Rabbimize sığınırız O,da
bizi af eder inşaAllah....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam13.gif"> Ey Kâinatın Yaratıcısı Sen Bize Yetersin
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Göklerin ve yerin
yaratılmasında, gece ve gündüzün biribiri ardınca gelip gitmesinde aklı selim sahipleri için elbette ayetler
vardır." buyuruyor.
(Al-i imran
190)
Ey sonsuz Kudreti İlâhi
Hazreti ALLAH'ımız. Yeryüzüne gökyüzüne ve
kendi yüzlerimize baktık ve kanaat getirdik ki bütün canlı ve cansız yaratılan varlıklar, peygamberler
kitaplar gönderen Taha
14 Ayeti kerimesinde:
"Şüphesiz ben ALLAHım benden başka ilâh
yoktur."diye azametini duyuran Hazreti ALLAH (c.c) tarafından
yaratıldığına kalpten iman ettik.
Bizi
imanımızda sabit eyle, bizi nefse ve şeytana uymaktan sapıtmaktan
koru. İmanımızı sabit ve ebedi eyle
ALLAH'ımız. Zatı Alinize döndüğümüzde imanlı
olarak dönmüş Zatı Alinizin rızasını kazananlardan olalım.
Şirke düşenlerden olmayalım
inşaALLAH, Bu duamızı kadir gecesi yapılan
kabul ettiğin dualardan olanlardan eyle
ALLAH'ımız.
EY ALLAHIM, SEN
BİZE YETERSİN BİZİ ZATINA YAKIN OLAN KULLARINDAN ZATINA DOST OLAN KULLARINDAN EYLE. BİZİ ZATINDAN BAŞKASINA MUHTAC EYLEME AMAN YARABBİ, AMAN
YARABBİ, AMAN YARABBİ BİZDEN YANA OL BİZİ
BİZE BIRAKMA ALLAHIM. AMİN.
Vel
hamdü lillâhi Rabbil Alemin.ALLAHümme salli Alâ seyyidina
Muhammed.
Ey Kürt Gençlerini Yıllardır Kandıran Şeytana Uymuş Kandilin Sözde İlâhları .
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a9495631339b.gif"> EY KÜRT GENÇLERİNİ YILLARDIR KANDIRAN ŞEYTANA
UYMUŞ KANDİLİN SÖZDE
İLÂHLARI.
Seksenli yıllardan beri saf
temiz niyetli kürt kardeşlermizi hain emellerinize alet ettiniz onların hayatlarını kararttınız,onları eroinman
yaptınız yetmedi canlı bomba yaptınız
onların hem dünyalarını hem ahiretlerini
yaktınız.
Hazreti ALLAH'tan dileriz ki
sizin ve size uyanların canlarını rutubet yatağı
olan mağaralarda gün yüzü göstermeden
alsın. Peygamber Efendimizin doğum gün ve
gecesine yakın bir zamanda günahsız vatan evlatlarını katlettiniz. Hiç
sevinmeyin devleti için canını vermak isteyen kefeni giymiş Türkiye
devleti halkı hepimiz kefeni giymiş
bekliyoruz.
Katlettiğinizi zannettiğiniz
canlar şu anda cenneti Alâda sefa sürmektedirler inşaALLAH. Sizin kandırıp canlı bomba
yaptıklarınız ise kabirlerinde azap görmekte sizin geberip gelmenizi ve yakanıza yapışıp hesap
sormak için beklemektedirler. Bu ise çok
yakındır Hazreti ALLAH'ın izniyle en yakın zamanda hepiniz belânızı
bulacaksınız inşALLAH.
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki; "Kendi ellerinizle kendinizi
tehlikeye atmayın."( Bakara 195 ) Siz de, kalkınan Türkiyemizi iktidar hırsına halkımızı
birbirine düşürmek için çılgınca mücadele
eden partilere destek çıkıp devletimizi tehlikeye atmayın. Futbol takımı tutar
gibi parti tutmayın.
Futbol takımı yense
de yenilsede ülkeye zarar vermez. Fakat
tuttuğun parti hain iradeli kişilerle kurulu ise yaşadığın
devletinin kaderi ile oynar.seni diğer
ülkelere muhtaç eder.
Son Zaman iktidarı
ele geçirmek için binbir entrika çeviren karalama
kampanyaları ile yıkıcıları ve yandaşlarını
görüyorsunuz onların karanlık emellerine ortak
olmayın
Son on senedir yaptıkları
gayretli çalışmaları ile ülkemizin kalkınmasına vesile olan
idarecilerimize sahip çıkın dolduruşa gelmeyin kimseye uşaklık
yapmayın. Bu idarecilerimiz bizlere Hz.
ALLAH'ın lütfudur çünkü yaptıkları eserler
meydandadır.
Tuttuğunuz partiler bu
yapılan hayırlı çalışmaları övecek değiller onlara
düşen karalamaktır yok saymaktır beyaza siyah
demektir. Bu siyasetin iğrenç olan siyah
tarafıdır. Bu sebeple Hz. ALLAH'ın dostları
böyle iğrenç siyaset yapanların yaptığı siyaseti Siyah set olarak isimlendirmişlerdir. Aç köpek fırın yıkar fırının ateşinden
etkilenmez. İktidar hırsına kapılan
biri de koltuk sevdasına devletini
yıkar da içi sızlamaz. Onun için bizi
sevenlerin yanında yer alalım bizi döğenlerin yanında yer
almayalım.
Biz öyle düşününüyoruz başta
reisi cumhurumuz olmak üzere bizlere hazreti ALLAHIN BIR
LUTFUDUR Fakat diyoruz ya siyahsetçilik
pisliktir nankörlüktür. Dağda yaşayan kürt
kardeşlerimiz uyanın artık size tanınan hürriyetten
faydalanın. Gelin devletimize Adam gibi
yaşayın bırakın uşaklık yapmayı kurda kuşa yem olmayın
artık.
Ey masum kızları teeccüdde
uyandırıp beddua ettirenler neyin peşindesiniz. Göre göre kendinizi ateşe atıyorsunuz. Çünkü Hz. ALLAH (c.c) bedduayı sevmiyor kim kimin ocağına
ateş düşsün derse o ateş döner edenin başına
düşer.
Biz de şu an teccüt vaktidir Hz.
ALLAH'a yalvarıyoruz. Ya Rabbi Devlet
idarecilerine yapılan bedduaları yok et. Beddua edenlere Hidayet ver. Onları
şeytanın ivalarından fitnesinden kurtar.
Ey Rab ve Rahman olan sonsuz Kudret sahibi
ALLAH'ım. Hiç şüphesiz sen Hakk
mabudsun. Ey kuvvetli
medetkârımız. Fitne düşmanlık ve inkâr
fırtınaları peş peşe gelmektedir. Senin yüce
kapına gelip sığınan kimselerin karanlığı dağılır. Ne olur devletimizin üzerinde dönen
fitne karanlığı yok olsun barış ve kardeşlik
gelsin.
Ey bütün sırlara vakıf olan
ALLAH'ım Mübdi ve müid isimlerinin hürmetine
Devlet idarecilerimize ve halkımıza merhametinle muamele
et.
Tâ Hâ, Yâ Sin. Tâ Sin, Tâ Sin Mim
Sureleri hürmetine devletimizin selâmete çıkması için bizim
yardımcımız ol bize verdigin idarecileri bizden alma
.. Amin Amin Amin.
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor ki: "Bütün tedbirlerinizi alın." ( Nisa 71
)
Kardesimiz reisi cumhurumuz
bütün tedbirlerinizi alınız gaflete dalmayınız. Hz. ALLAH'a canı gönülden itimat ederek güveniniz inşaALLAH
biliniz ki O sizinle beraberdir.
https://lh3.googleusercontent.com/L4qBK3tmtYbJbL9OTdAh5BOepiSSv19ZRY82axsob3s=w310-h193-p-no"> Ey Nefs
Ne zaman sana uydumsa irademi şeytana
kaptırdım. Sana uymakla şeytana
bağlandım. Sonra da baktım günahlarıma
ağladım. Sana uymakla dünyam da azap ile
geçti. Daha uyarsam cehennem yapacaksın
kabrimi. Çocuk gibisin ey nefs hatta çocuktan
da betersin, Çünkü karnı doyan çocuk uykuya
dalar, sen ise azarsın. Her hareketin cehalet
her işin melanet çok seviyorsun haramı. Hele
içki ve kumarı fuhuş ve zinayı. Özün herkesten
üstün. Asıl gayen tek olmak. Vermem sana o
fırsatı ey nefs. Bileceksin Rabbini.
Yapacaksın Ona ibadetini çünkü sen pis sudan oldun akıbetin ise bir
kürek gübre. Nerede kin nerede gurur kibir ve
kıskançlık benlik sen oradasın. Yeniden
dirildiğinde bu haline ağlayacaksın. Tanıdım
seni hilekâr nankör nefs kanmayacağım sana ne kadar azıtsan
da. Çünkü seni bilince Rabbimi
bildim. Rabbimi zikredince de senin amirin
oldum. Haydi, Kalk İbadet yap seni yoktan var
eden Rabbine tap. Seni yoktan var edene
ibadet et kulluk yap.
ALLAHümme Salli Âlâ
Seyyidina ve Nebiyyina Muhammedin ve Âlâ Ali
Muhammed.
Sen
Ahiret hayatını ciddiye almıyorsun. Buna
karşılık Dünya hırsıyla dopdolusun. Hiç
ummadığın anda ölüm gelirse ne yüzle onun huzuruna
varacaksın.
Her
gün ve akşamın dünyayı sevenlerle geçiyor. Ahiret hayatına önem verenler ile ne zaman irtibat
kuracaksın. Senin ALLAH dostlarının
topluluğuna katılman gerek, senin büyük
topluluğa katılman gerek Senin ALLAH’a giden
düz ve geniş yola katılman gerek. O yolda
seni var edenin sevgisini bulman gerek.
Ey oğul, Sen Nefsine
uyan kötü tabiattan Heva ve hevesten
ibaretsin. Bu halinle
kalkıyor yabancı kadınlar ile otarıyor
onlarla sohbet ediyor onlar ile vakit geçiriyorsun. Sonra da ben onlara aldırış etmem kalbim temiz
diyorsun Sen yalan
söylüyorsun.
Çünkü farkına varmadan zina yapıyor nefsini
besliyorsun. Sen nefsine
aşıksın Eğer onun senin düşmanın olduğunu
bilseydin onu beslemezdin.
Bütün günahların nefsin azması
ile meydana geldiğini ne zaman anlayacaksın. Ahmak ile arkadaşlık yapan da ahmak olur.
"Ahmak ise, Hz. ALLAH’ı aklına getirmeyen Şehvet
ve lezzetlere dalan Zina yapıp sonra
da Ben ne yaptım diyendir.
Kalpteniman Yusuf
Kutan https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam.gif" width=468 height=230>
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/bulut.jpg"> Ey Yer Suyunu Yut,Ey Gök Suyunu Tut,
Denildi.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde Nuh tufanı hadisesinde tufanı bitirdiği zaman şöyle
buyurdu:
"Ey yer suyunu yut, ey
gök sende suyunu tut.Su çekildi iş bitirildi gemi cudiye oturdu ve
zalimler topluluğu yok olsun."
(Hud 44 ) denildi.
Kimse yanlış anlamasın
15 temmuz gecesi de darbe tufanı oldu Hazreti
ALLAH'ın takdiri geldi devlet başkanımızı korudu ona halka hitap
etme fırsatı halka da azim ve gayret verdi devlet gemimizi batmaktan
kurtardı.
Yalnız bu hadiseden başta
iktidarı temsil eden devlet büyüklerimiz olsun
muhalefeti temsil eden liderler olsun
kendilerine ders çıkarmaları lâzım. Herşeyin
Hazreti ALLAH'ın kudretinde olduğunu hatırlarından çıkarmamaları hiç
kimse hiç kimseyi ötekileştirmeden hakir görmeden hak ve hakikatı
gözeterek çalışmaları gerekiyor.
Sayın
devlet büyüklerimiz hak ve hakikat yolundan sapmadan ülkemizin
kalkınması için azim ve gayretle çalışmalı
iç ve dış düşmanlara karşı çok dikkatli olmalılar yıkıcı
faaliyet gösteren kim olursa olsun
susturulmalılar ki devlet gemimiz selâmetle dünya denizinde
yüzsün.
Devletimizin imanlı kaptanı sayın
Recep Tayyip Erdoğan kardeşimize halkımız güveniyor ona olan
sadakatını onbeş temmuz gecesi gösterdiler o da hazreti ALLAH'a
dayansın O'na güvensin felaket tellâllarına da hiç bir zaman rağbet
gösterip huzurunu bozmasın Yolu açıktır inşaALLAH. yeterki bütün tedbirlerini alsin sonra Allaha teslim
olsun.
Ey insan, güzel ameller
işle kalbini iman nuru ile süsle. Amellerinde
ihlaslı ol . Aziz ve celil olan ALLAH ile
O'nun sevgisi ile iştigal et. Seni
ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olma. Sen kendi nefsini terbiye
et. Sonra da başkalarının nefsiyle uğraş
onları kurtarmaya çalış. Şeytan nefsine
uyanlarla oynar tıpkı atlı bir savaşçının elinde gürzle oynaması
gibi. Onu kontrolüne aldığı zaman istediği
yerlerde dolaştırır. Tıpkı sizden birinin
hayvanını istediği yerde dolaştırdığı gibi.
Ey insan akıllı ol düşmanını uzakta arama o senin içinde
beraber geziyorsun senin açığını arıyor
bulduğu zaman ona uymaktan kurtulamazsın. Sen
güzel amel işleyip kalbini imanla süslersen Hazreti
ALLAH seni koruma altına
alır. Hazreti ALLAH'a kalpten iman edip
teslim olduktan sonra sana ne şeytan ne cin musallat
olamaz. Dünya ve ahiret selametine kavuşmak
isteyen, tek bir olan Hazreti ALLAH kalpten iman
etsin. Başkaca bir yol bilemiyoruz
vesselam!
EY İSRAİL!! YIL 1967 DEĞİL 2018,KUDÜSE PİRİNCE GİDERKEN İŞGAL ETTİĞİN BULGURDAN OLMA !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kar.gif"> Eceli gelen köpek cami havlusunu
kirletirmiş.
İsrail de Amerika’ya
güvenerek müslümanların kıblesi olan Kudüs’ü başşehir yapmayı hayal ediyor. Bu
niyetini de 1967 yılında müslümanların gafleti zamanında işgal
ettiği topraklarını aldığı zamanla
karıştırıyor. Ey İsrail yıl 2018 her şey
değişti müslümanlar uyandı . Öyle görülüyor
ki, Kudüs’ü başşehir yapayım derken işgal ettiğin gasp ettiğin
toprakları geri verme zamanı geliyor
inşaAllah. Hazreti ALLAH size verdiği ruhsatı
alacak sizi oradan def edecek inşaALLAH. Bu
olacak hadisenin alt yapısı hazır. Baş
komutan iş başında müslüman ülkelerini teşkilatlandırmaya
başladı. Selahaddin Eyyübünün ruhu canlanıyor
belanızı bulacaksınız inşaALLAH. Her şerde
bir hayır vardır, bu Kudüs’ün başşehir meselesi de hayıra vesile
olacak inşaALLAH Göreceğiz bakalım Hakk
neyler, neylerse güzel eyler.
EĞER ŞÜKREDER İMAN EDERSENİZ.ALLAH SİZİ NEDEN AZABA UĞRATSIN.!! (Nisa-147)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islamic_3y4s654v.gif"> Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde: “Kul amelde kusur etti
ve ameli azalttı mı, izzet ve celâl sahibi ALLAH onu hüzün ve tasaya müptela eder.”
Sen izzet ve celâl sahibi Hakka
kullukta gevşekliğe ve tembelliğe düşme zira böyle bir
durumda, ALLAH seni bir cezaya müptela
kılar. Hazreti ALLAH onu kendi kısmetinde
bulunmayan rızkın peşinde koşturur. çocuklarının asiliği ve zevcesinin kendisiyle soğuk
durmasıyla hüzne ve tasaya müptela eder. sözün kısası, her nereye yönelse sırf izzet ve celâl sahibi
Hakka kulluğunu gevşettiği ve O'ndan gafil olup nefsine bağlandığı
için bütün bunlar kendisine birer ceza haline gelir. Hazreti ALLAH bu hataya düşmememiz için bizleri Ayeti
kerimesinde şöyle uyarıyor: "EĞER
ŞÜKREDER İMAN EDERSENİZ ALLAH SİZİ NEDEN AZABA UĞRATSIN."(Nisa
147) Yazık o
kimseye ki ALLAH'ı unutmuş nefsine tapmış sıkıntı üstüne sıkıntı
çekmektedir. Halbuki tevbe etse ondan kulluk
bekleyen sahibine sığınsa, birde sözünde dursa hazreti ALLAH
onun bütün sıkıntılarını
kaldıracaktır. Çünkü hüküm sahibi mutlak
hükümdar O'dur. Hazreti ALLAH cümlemizi O'na
kalpten iman ederek kul olanlardan eylesin Amin.
EY KIZINI DAMAT ADAYINI ARAŞTIRMADAN EVLENDİRENLER !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kirmizisaricicek.jpg" width=450 height=338> Yazının başlığını damat
adayını araştırmadan kızını evlendiren ana babalar diye attık
fakat öyle bir zaman yaşıyoruz ki ana babanın
hükmü kalmadı. Modern çağ denilen zamanda
yaşıyoruz yavrularımız farkında olmadan nefslerinin emri
altına girdiler ben kendi eşimi kendim
seçerim bana karışamazsınız diyor internetten bulduğu
evveliyatını bilmediği kişiyle buluşuyor anne
babanın araştırmasına fırsat kalmadan evleniyor sonrası
felaket. Adam sadist adamın içi dışı fesat
merhamet sıfır şeytanın kontrolünde bir adam çocuklar dünyaya
geldi hadi geri dön bakalım birde tembel işe
gitmiyorsa eşini çalıştırıp yan gelip yatıyorsa gel katlan
bakalım.
Biz şöyle düşünüyoruz anasına
bak kızını al, babasına bak oğlunu al fakat dediğimiz gibi
kızlarımız oğullarımız ana babaya bu fırsatı vermiyorlar hatta
onların dediğini kabul etmezsek evi terk diyorlar. Gençliğin gidişi iyi görünmüyor pek azı hariç seyrettikleri
yalancı dizilerin lüksüne aldanarak böyle
bir hayatın hayaline kapılıyor anne ve babanın hiç bir nasihatini
dinlemiyor nefsini dinliyor. Ondan sonra da
çocuğu kucağında baba ocağına dönüyor fakat çile bitmiyor sadist
kocası bu ayrılığı gururuna yediremiyor başlıyor baskıya karısına
dünyayı zehir ediyor.
Yakınlarımdan
birinin kızının bir gence aşık olduğunu
duyduk. Bize dediler ki bu genç şu adreste
çalışıyor onu sorduğumuz kişilerden aldığımız cevap aklı uçuk
kumar oynuyor alkol alıyor dediler biz de hayırlı görünmüyor
dedik. onlar da kızlarına duyurdular fakat
kız hiç birini dinlemedi o gençle evlendi. Sonuç ne oldu dersiniz kocası kumara daldı bu yetmedi başka
bir kadınla ilişki kurdu kız da bebeğini alıp ailesinin yanına
döndü neticede mahkeme kararı ile ayrıldılar .
Ey evlilik yaşı gelen gençler kızlarımız hem kendinizi hem
ailenizi perişan etmemek için eş seçimini ailenize bırakın onların tecrübelerinden yararlanın onların rızasını
almakla da ALLAH'ın rızasına kavuşursunuz. Bu
sebeple de evliliğiniz hayırlı olur huzurlu hayat sürersiniz. Bu
arada evlendiği eşini esiri gibi görüp baskı altına alan erkeklere
de deriz ki adaletli olun size gelen eşinizin size ALLAH'ın bir
emaneti olduğunu unutmayın ona yaptığınız her zulmün
karşılığını zulümle vereceksiniz ama bu dünyada ama ahirette..
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kadınlarınızla iyi
geçinin eğer onlardan hoşlanmazsanız oladabilir ki hoşunuza gitmeyen
bir şeye ALLAH bir çok hayırlar kormuş olabilir."
(Nisa-19)
Şöyle bir yorum
getirebiliriz, fazla güzelliği yoktur fakat hayırlı ve bereketlidir
eşini zengin eder. biz böyle eşlere şahit
olduk.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz ise
hadisi şeriflerinde: "Kadınların
haklarına riayet ediniz, bu hususta ALLAH'tan
korkunuz. Zira siz onları ALLAH'tan emanet
olarak almıştınız."(Ebu Davud)
Hazreti ALLAH (c.c) evlenecek yavrularımızı hayırlı eşlerle
buluştursun inşaALLAH Amin.
Ey Allahım! Hayırlı liderleri başımıza getir. Hayırsız liderlerin önünü kes.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze27.gif"> EY
ALLAHIM! KALPLER SENİN KUDRETİNDE. NE OLUR KULLARININ KALPLERİNİ HAK
VE HAKİKAT YOLUNDA YÜRİYENLERİN ÜZERİNE ÇEVİR. DOSDOĞRU GİDEN GÜZEL
KULLARINI SEÇMENLERE SEVDİR. DEVLETİMİZİ KALKINDIRAN HALİ HAZIRDA
YÖNETİM BAŞINDA BULUNAN İDARECİLERİMİZİ HALKA SEVDİR. ONLARI
DEVLETİMİZİN BAŞINDAN ALMA. ONLARI ÇEŞİTLİ İFTİRALARLA KARALAYAN
TUZAKLAR KURAN MUHALEFETİ MAĞLUP ET. SEN HER ŞEYİ GÖRENSİN.
AMİN.
EY SONSUZ KUDRET YÜCE ALLAHIMIZ, KESECEĞİMİZ KURBANLARIN KANININ AKTIĞI GİBİ DEVLETİMİZE MUSALLAT OLAN EKONOMİK SIKINTILAR DA AKSIN GİTSİN İNŞAALLAH....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/84b791fb4aa5.gif"> Bu gün kurban bayramı arefesi.20 ağustos 2018 Ey sonsuz kudret tek bir olan sahibimiz
ALLAH’ımız... senin rızanı kazanmak için
keseceğimiz kurbanlarımızı yüceler yücesi katında kabul eyle . onlardan akan kanlar gibi
devletimize musallat edilen ekonomik sıkıntıların akıp gitmesini İslâm aleminin arasındaki fitne ve fesadın yok
olmasını birlik ve beraberlik sağlanmasını
nasip eyle Amin....
EY İMAN EDENLER ,ALLAHA İTAAT EDİN PEYGAMBERE İTAAT EDİN,VE SİZDEN OLAN EMİR SAHİPLERİNE İTAAT EDİN...
Evet kim ki Allaha ve
peygambere bağlı emir sahiplerine karşı gelirse karşısında hazreti Allahı
bulacağını bu mesajdan öğrensin de başını belâya sokmasın ayağını denk alsın.
Sözün özünü yazdık anlayan anlar inşaAllah...
EVLIYA DÜŞMANLARI AHMET OKUYAN VE CANER TASLAMAN, HAZRETİ ALLAH SİZİ GİRDİĞİNİZ BATAKTAN ÇIKARSIN İNŞAALLAH!!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/256317_orig.gif"> ŞEYTAN DİN TAHSİLİ YAPAN İLÂHİYETÇİLERİ SAPTIRMAKLAGÖREVİNE DEVAM EDİYOR !!
Şeytan dünya
hayatı başlayalı beri Adem (a.s) ve Havva validemizi
kandırmakla
görevine
başladığı gibi yoluna devam ediyor.
Son zamanlarda
medyada Ahmet Okuyan ve Caner Taslaman isimli iki zat türedi.
Bunlar hali
hazırda cennet ve cehennemin olmadığını, kabir azabının da
olmadığını
anlatarak halkın
akıllarını karıştırıyorlar.
Bunlara ilk
sözümüz, Ey insanlar sizin niyetiniz ne siz kime hizmet
ediyorsunuz.
Biz size
söyliyelim siz şeytana hizmet ediyorsunuz bunun hesabını ahirete gitmeden
muhakkak
vereceksiniz.
Ateisti keferesi
dinimize durmadan hakaretler yağdırırken siz onları
görmezden
geliyor onların kusurları ile ilgilenmiyor mukaddes dinimizin emirlerine
uyan
mümin kulların
kusurlarını araştırmakla gıybet ve dedikodu ile vakit
harcıyorsunuz.
Ey ilahiyatçı adı
güzel kendisi şaşkın ruhtan haberi olmayan Ahmet Okuyan
!!
Kabir azabı yok
cennet cehennem yok diyerek inananları şaşırtıyor vebal altına
giriyorsun.
Size bildiğiniz
Ayeti kerimeyi hatırlatıyorum.
Hazreti
Allah (c.c.) Ayeti kerimesinde, İsa aleyhisselâmın havarilerinde habibi Neccarın
şehit
olmasından
bahsederken Şöyle buyuruyor:
Estaizübillâh:
“ONA CENNETE GİR DENİLDİ
.
O,
DA KEŞKE KAVMİM BİLSEYDİ DEDİ .RABBİMİN BENİ BAĞIŞLADIĞINI VE BENİ
İKRAM
EDİLENLERDEN KILDIĞINI !!”
(Yasin: 26-27)
Şimdi size
soruyoruz yukarıda geçen ilâhi mesaj size göre neyi açıklıyor. siz şeytana
kaptırdığınız
aklınızla bir
cevap bulmadan biz size hakikati açıklayalım.
Bu ilâhi mesaj
hali hazırda cennet ve cehennemin hazır beklediğini haber veriyor sizin sapık
aklınızla ürettiğiniz sözlerle uyuşmadığını gösteriyor.
Bir de kabirdeki
azabı inkâr ediyorsunuz etten kemikten bahsediyorsunuz ruhun çıktığını
söylüyorsunuz nasıl bir varlık olduğunu kalp gözünüz kapalı olduğu için
görmediniz için bilmiyorsunuz.
Onu da size şöyle
açıklayalım, Bizim dışımızda maddi bedenimiz varken içimizde de onu
yönlendiren hesap görecek manevi bedenimiz var onun da hareket eden
organları var biz mana aleminde rüyalarımızda onunla gezer
dolaşırız ömrümüz
oldukça bedenimize döneceğiz yaşamımız sürecek fakat ömrümüz bitince geri
dönmeden hesap vermeye gideceğiz ya cennete ya cehenneme hazreti Allahın kurduğu
sistem bu .
Günahkarlar
hapsedilecek cennetlikler ise ruhi bedenleriyle yaşayacağı mekanlara
yerleştirilecek.
Ruhi bedenle
yaşam kıyamet kopuncaya kadar devam edecek kıyamet kopunca ruhi bedenler
dünyada
yaşadığımız
bedenlerin aynı şekilde olacak dünyada kalan gerek toprakta gerek denizde ölmüş
olanların
kemiklerin
kopyaları yeni teşekkül etmiş bedenler olarak sahiplerine iade
edilecek.
O Allah ki
herhangi bir şeyi yaratmayı murad ettiği zaman numuneye ihtiyaç duymadan
yaratır.
O'nun yaratması
bir göz kırpması gibidir kün der o da oluverir.
Hatta O'nun bir
kişi yaratmakla trilyonlarca insanı yaratması O'na zor gelmez O her şeye
kadirdir.
Kabir azabı
nerede olacak ,
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz ,kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da
cehennem çukurlarından bir çukurdur buyurduğuna göre cennet ve cehennemin var
olduğu meydana çıkıyor ki yukarıda arz ettiğimiz Yasin suresinde
geçiyor.
O zaman ne
anlıyoruz cehennem çukuru şu anda var olan ahiret aleminde, cennet de ahirette
bizi beklemektedir fakat ruhi bedenlerimizle gelmemizi
beklemektedirler.
Mezarımıza
gelince kurtlara haşaratlara yem olacağımız kesindir fakat orası dirilerle
buluşacağımız buluşma noktamızdır hür olan izinli ruhlar orada kendisini
ziyarete gelenlerle buluşur fakat kendini gösterme kabiliyeti yoktur kendisine
ikram edilen af ve mağfiret dualarını alır gider.
Ahmet okuyan bey,
Nafilelere niyet olmaz diyorsun sünnetlere niyet olmaz diyorsun sen ne
kafasın?
sen nafile
ibadetlerini tamamen kılsaydın bu fetvayı vermezdin sünnetleri niyet
etmeden kılsaydın yine bu fetvayı vermezdin neden dersen neyi ne zaman kıldığını
karıştırırdın.
kusura bakma bize
niyet etmeden namaz kılmak zor gelir hele bizim gibi yaşlılar zorluk
çekeriz.
Gerçekten
nafileleri ve sünnetleri ara vermeden kılıyor musunuz şaşırmadan kılıyorsanız
tebrik ederim.
Sahiden sizin
işiniz yok mu böyle uydurma meselelerle halkın kafasını
karıştırıyorsunuz.
Yunus
süresini ve zümer suresinin manasını velilere gelmiş gibi anlatıyorsunuz.
"KALU" cümlesinin geçmiş zamanı anlattığını
bahsediyorsunuz. Üstte geçen ayeti kerimelerin geçmişte yaşayan müşriklere
geldiğinden bahsetmiyorsunuz ve gecesini gündüzünü Hazreti Allahı zikreden son
dini tasdik eden son peygamberin yolunda giden veli kulları heykellere
tapanlarla eşdeğer görüyorsunuz. Hazreti Allah bu sapık fikirlerden sizleri
kurtarsın inşaAllah.
Fakat tevbe edin
ecelin ne zaman geleceği belli değil. Yaşar Nuri de evliyaullah hazaratı ila çok
uğraştı, kanser oldu öldü. Tevbe etmezseniz sıra sana ve sizin gibi düşünen
Caner Taslamana ve diğerlerine gelecek kurtuluş yok bunu bilin.
https://lh3.googleusercontent.com/xiZX5408ITuTUCpvbgKoUOP2VOZ4aaotCqMmKink1v8=w279-h209-p-no"> Fazla Mesai Yapmak Lazım
İstanbul bostancıda emlak alım satım
yapan ilahiyatçı bir tanıdığım vardı. Bostancıdaki dairemizin satışı
için bir araya gelmiş bulunuyorduk. Onunla
sohbet ederken yazıhaneye sonradan bostancının emekli imamı olduğunu
öğrendiğim bir kişi geldi. Konu döndü dolaştı maneviyata
geldi. Emekli imamın sözlerini aynen
naklediyorum: "Ah dostum emekli olduktan
sonra manevi çöküntü içine girdim Beş vakit namazı dahi kılamaz
oldum. Meğer benim namaz kılmama cemaat
sebep oluyormuş inanın ki beş vakti kılmak için yeniden imamlığa
başlamak istiyorum." demişti.
Bende, "İmanı
ateşleyecek ibadet aşkına kavuşmaya vesile olacak bir mürşidi
kâmilin eteğine yapışmak gereklidir." deyince, "nerde kardeşim bu
zamanda eski zamanda yaşamış onlar"
deyince, "ALLAH için zorluk söz konusu
değil geçmiş zamanda yarattığı gibi bu zamanda da
yaratmıştır." Demiştim de hiç oralı
olmamıştı. Günlerden cuma günüydü hazırlandık
yakında olan bir camiye gittik. Sünneti
kıldık hutbeyi dinledik farz olan iki rekâtı da cemaat ile
kıldık. Sıra cumanın son sünneti 4 rekât,
zuhru evvel zuhru ahir, 4 rekât ve iki rekât da vaktin sünneti
niyeti ile kıldım ve yanımda farzı beraber kıldığımız ilahiyatçı iki
arkadaşlar yoktu. Tesbih ve duadan sonra
bende camiden ayrıldım onlar arabada beni
bekliyorlardı. Ben arabaya girer girmez
ilahiyatçı arkadaşım sordu; "Yahu
muhterem ne namazları kıldın sen?" Bende: "cumanın son sünneti,
zührü evvel zührü ahir ve vaktin sünneti
namazları" deyince,
"Yahu yok böyle namazlar bunlar sonradan
çıkarılmış bid'atlar" deyince,
Bende: "Şimdi ben günaha mı girdim
sevaba mı girdim dedim." Durdu
kaldı. Bakın dedim: "Ahirette biz hesaba çekileceğiz ve tutunacak çare
arayacağız. Rabbimize kendimizi temize çıkarabilmek için ne çareler
arayacağız. Keşke dünyada biraz daha ibadet yapsaydık ta burada
sıkıntı yaşamasaydık diyeceğiz ve ona rahmetli büyük dayımın ölüm
hadisesini anlatmıştım." Şöyle ki:
ALLAH rahmet eylesin! büyük dayım çok ihlaslı biriydi. Onun kardeşi
olan Ananem anlatıyor sabah olur abime gidiyorum bakıyorum uyuyor ve
çok üzülüyordum. " Bir gün kendisine,
abi sabah erken kalkmak çok iyidir sen ise güneşi üzerine
doğduruyorsun bu ise uğursuzluktur"
deyince, "Ne yapalım be kardeşim bu
abin de çok tembel" demişti. Bir zaman
sonra hastalandı durumu kötüye gidiyordu. Nihayet ağırlaştı her an ruhunu teslim eder diye beklerken,
Birden bire gözlerini açtı "Beni
kaldırın Şıhlar geldi "dedi. Biz ise etrafımızda öyle bir
kimseler görmüyorduk. "Beni
kaldırın" dedi kollarına girdik
kaldırdık. "Kıbleye çevirin."
dedi kıble yönüne
çevirdik. Ve üç kere, "ALLAH’Ü EKBER, ALLAH’Ü EKBER LA İLAHE İLLALLAH’Ü VALLAH’Ü
EKBER ALLAH’Ü EKBER VE LİLLAHİL HAMD
dedi ve beni yatırın."
dedi yatağına yatırdık.
Bir zaman sonra da kelime-i
şahadet getirdi ve vefat etti. Vefat etmeden
evvel de benim cenazeme gelenlere Selam söyleyin haklarını helal
etsinler demişti de bizde gelenlerden helallik almıştık
demişti. Sıra cenazesini yıkamaya gelince de
yıkayacak hoca bakıyor ki iki dizi de siyah, soruyor yengemize:
"bu bir yerden mi düştü dizleri neden
siyah." Yengemiz cevap veriyor:
"bu benim bildiğim bilesiye her gece
yatsı namazından sonra uyumaz sabaha kadar hasır üstünde namaz
kılıyordu.Sabah Ezanı okunur okunmaz namazını kılardı ve istirahate
çekilirdi bana tembih etmişti gece ibadet yaptığımı kimseye söyleme
diye şimdi ise vefat ettiğine göre
söyledim." Ve defin işi tamamlanıyor
aradan kısa bir zaman geçiyor dayımın annesi büyük ninemiz oğlunun
kabir sualini verip vermediğini merak ediyor ve iki rekât istihare
namazı kılıyor ve Hz. ALLAH’a sığınıyor. "Ya Rabbi bana oğlumun durumunu göster"
ve yatıyor uykuda oğlu karşısına
çıkıyor.
"Oğlum Halit yavrum ne oldu suallerini verebildin mi,
"diye soruyor. "O da çoğunu verdim yalnız bir şeyden sıkıntı çekiyorum
filanca kişiden emanet bir kemer almıştım onu vermeyi unuttum o
kemer ise evin filan yerinde onu oradan al ve git o kişiye ver ve
helallik al" deyince, bizim ninemiz
uyanıyor ve gece vakti kemeri tarif edilen yerden alıp sahibine
götürüyor ve gece geç vakit kapılarını çalıyor uyandırıyor adam uyku
sersemi: "ne oldu birimi öldü gecenin bu
vakti neden geldin"
deyince, "Al bu kemeri hakkını helal et şimdi Halit’i gördüm bu kemer
yüzünden azap görüyor. "deyince, o kişi
de :"aman Ya Rabbi bu kemer için Halit
amca azap mı görüyor helal ettim helal ettiğim." diyor ve "bu kadar ince hesap
soruluyor bizim halimiz ne olacak ALLAH’ım" diyor. Aradan çok az bir zaman sonra
ninemiz yine istihare namazı kılıyor."Ya
Rabbi oğlum Halit’imin durumunu bana göster diyor
"ve yatıyor.
Bakıyor ki bir bahçe etrafı
kapalı kapısında nöbetçiler var. Bahçeye yaklaşıyor bakıyor ki oğlu
Halit dayımız içinde havuz her çeşit çiçeklerle donatılmış kuşların
ötüştüğü bahçede geziniyor. Bahçe kapısına geliyor nöbetçilere diyor
ki: "şu içeride ki benim oğlumdur
müsaade edin de ben de bahçeye gireyim." Nöbetçiler de diyor ki:" bu
mümkün değil bu bahçe ona aittir."ve
bizim ninemiz mutlu şekilde uyanıyor.
Bu hadise yaşanmış bir
hadisedir alıntı ve hayal mahsulü değildir. Onun için Ahiret Âlemine göçmezden evvel ne kadar ibadet
yaparsak o kadar sermayemiz olur demiş ve bu geçmişte yaşanan
hadiseyi anlatmıştım. Ve ilave olarak ona
demiştim ki, dünya rızkı için o kadar fazla mesai yapıyoruz biraz da
Ahiret için fazla mesai yapsak ne olur. Hz.
ALLAH(c.c) İbret alanlardan eylesin.
Kainatın tek sahibi, hüküm vermek yalnız
kendisine mahsus olan yarattığı mahlukatının kaderini yazan
istediğini cennete istediğini cehenneme atmak selahiyetine sahip
olan yüceler yücesi hazreti ALLAH (c.c) kullarını af etmek için
davet ederken gaflet perdesini yırtamayan zavallı insanlar günah
işlemeye devam ederek bu fırsatı kaçırarak ölüyorlar. Kaderlerini
cehenlemlik olarak yazdırıyorlar gaflet perdesini yırtan hesaba
çekileceğini bilenler ise hemen tevbe ederek ALLAH'a
sığınıyorlar. Kaderlerini cennetlik olarak yazdırıyorlar ne mutlu
ALLAH'a sığınana ve kendini af ettirene. ALLAH (c.c) cümle günaha
dalanların uyanmasını tevbe ederek ahirete göçmelerini nasip etsin.
Bu hususta ayeti kerimede buyuruyor ki, "BAŞINIZA GELEN HERHANĞİ MUSİBET
KENDİ ELLERİNİZ İLE YAPTIKLARINIZ YÜZÜNDENDİR ALLAH YİNE DE ÇOĞUNU
AF EDER."(Şura
30.)
Diğer
bir ayeti kerimesinde ise,: ŞÜPHESİZ Kİ, İNSAN İÇİN KENDİ
EMEĞİNDEN BAŞKASI YOKTUR (Necm 39.)
Akıllı bir kimseye tedbir alması
için bu yüceden gelen mesajlar yeterli olmalıdır. Hz. ALLAH (c.c)
açık ve net bir ifade ile her kuluna hazırladığı nimetleri neyin
karşılığında vereceğini haber vermektedir ilahi şartlarıdır ki,
gerek dünya nimetleri gerek ahiret için çalışmalarını mücadele
etmelerini emretmektedir her iki dünya için yorulan emeğinin
karşılığını muhakkak alacaktır dinimiz tembelliği başkasına yük
olmayı hoş görmemektedir dünya nimetlerini kazanmak için çalışmayan
dünyada muhtaç duruma düşeceği gibi ahireti kazanmak için çalışmayan
da orada telafisi mümkün olmayan zarara uğrayacaktır çünkü dünya
hayatının kaybını telafi etme fırsatı yaşam sürdüğü müddetçe kulun
elindedir fakat ahiret hayatını kazanmadan giden bir insanın dünyaya
geri dönmesi mümkün olmadığından zararı telafi etmesi mümkün
değildir.
Orada kendi
elleri ile hazırladıklarından başkasını bulamıyacaktır Hz. ALLAH
(c.c.)cümlemizi böyle akibetten muhafaza buyursun Hz. ALLAH (c.c)
ayeti kerimesinde buyuruyor ki estaizübillah :
"FASTEİZ BİLLAH , ALLAHA
SIĞIN" diğer bir ayetinde ise
:
"FEFİRRU İLALLAH,
ALLAHA KAÇINIZ"(Zariyat 50.)
Akıllı
insanın yapacağı, dünya nimetlerini ve ölümsüz ahiret nimetlerini
kazanmasına mani olan gaflet ve tembellikten Hz. ALLAHA çokça
sığınmalıdır ve şöyle dua etmelidir, ALLAHIM benim sığınağım sensin,
güvendiğim sensin, ne olur dünyada muhtaç olmaktan, ahirette azabı
kazandıracak şekilde gaflete düşmekten nefsimin tembelliğinden sana
sığınıyorum şüphesiz sen her şeyi gören ve duyansın .Hz. ALLAH (c.c)
ayeti kerimesinde kendisine sığınan kullarını selamete çıkaracağını
vaat etmektedir estaizübillah ,
"ALLAH ,, RIZASINI ARAYAN KULLARINI
KURTULUŞ YOLLARINA ERİŞTİRİR VE ONLARI İZNİ İLE KARANLIKLARDAN
AYDINLIĞA ÇIKARIR VE DOSDOĞRU BİR YOLA İLETİR"(Maide 16. )
Resulullah (s.a.v) Efendimizin
duasını sıkça yapmalıyız , nur peygamer efendimiz peygamber olduğu
halde ,Hz. ALLAH'a şöyle sığınmaktadır:
"EY ALLAHIM ACİZLİKTEN TEMBELLİKTEN
KORKAKLIKTAN CİMRİLİKTEN DÜŞKÜNLÜK DERECESİNE VARAN İHTİYARLIKTAN VE
KABİR AZABINDAN SANA SIĞINIRIM . ALLAHIM NEFSİME TAKVASINI VER VE
ONU PAK EYLE ONU PAK EDECEK YEĞANE SEN VARSIN ONUN VELİSİ VE MEVLASI
SENSİN . EY ALLAHIM FAYDA VERMEYEN İLİMDEN HUŞU DUYMAYAN KALPTEN
DOYMAYAN NEFİSTEN KABUL OLMAYAN DUADAN SANA SIĞINIRIM ."
Biz de her zaman rabbimize sığıntı halinde
olacağız ki koruma altına girmiş olalım Hz. ALLAH cümlemizi her
türlü zararlardan muhafaza etsin amin.
Velhamdü lillahi rabbil
alemin.
ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN ADEDE MA
FİY İLMİLLAHİ SALATEN DAİMETEN BİDEVAMİ
MÜLKİLLAH…
Kâinatın tek sahibi, hüküm vermek yalnız kendisine mahsus
olan yarattığı mahlûkatının kaderini yazan istediğini cennete
istediğini cehenneme atmak salahiyetine sahip olan yüceler yücesi
hazreti ALLAH (c.c) kullarını af etmek için davet ederken gaflet
perdesini yırtamayan zavallı insanlar günah işlemeye devam ederek bu
fırsatı kaçırarak ölüyorlar. Kaderlerini
cehennemlik olarak yazdırıyorlar gaflet perdesini yırtan hesaba
çekileceğini bilenler ise hemen tevbe ederek ALLAH’a
sığınıyorlar. Kaderlerini cennetlik olarak
yazdırıyorlar ne mutlu ALLAH’a sığınana ve kendini af
ettirene. ALLAH (c.c) cümle günaha dalanların
uyanmasını tevbe ederek ahirete göçmelerini nasip etsin. Bu hususta
ayeti kerimede buyuruyor ki:
"BAŞINIZA GELEN
HERHANGİ MUSİBET KENDİ ELLERİNİZ İLE YAPTIKLARINIZ YÜZÜNDENDİR ALLAH
YİNE DE ÇOĞUNU AF EDER."
(Şura-30.)
Diğer
bir ayeti kerimesinde ise:
"ŞÜPHESİZ Kİ, İNSAN
İÇİN KENDİ EMEĞİNDEN BAŞKASI YOKTUR."
(Necm/39)
Akıllı
bir kimseye tedbir alması için bu yüceden gelen mesajlar yeterli
olmalıdır. Hz. ALLAH (c.c) açık ve net bir
ifade ile her kuluna hazırladığı nimetleri neyin karşılığında
vereceğini haber vermektedir. İlahi şartlarıdır ki, gerek dünya
nimetleri gerek ahiret için çalışmalarını mücadele etmelerini
emretmektedir. Her iki dünya için yorulan emeğinin karşılığını
muhakkak alacaktır. Dinimiz tembelliği başkasına yük olmayı hoş
görmemektedir. Dünya nimetlerini kazanmak için çalışmayan dünyada
muhtaç duruma düşeceği gibi ahireti kazanmak için çalışmayan da
orada telafisi mümkün olmayan zarara uğrayacaktır. Çünkü dünya
hayatının kaybını telafi etme fırsatı yaşam sürdüğü müddetçe kulun
elindedir fakat ahiret hayatını kazanmadan giden bir insanın dünyaya
geri dönmesi mümkün olmadığından zararı telafi etmesi mümkün
değildir.
Orada
kendi elleri ile hazırladıklarından başkasını bulamıyacaktır Hz.
ALLAH (c.c) Cümlemizi böyle akıbetten muhafaza buyursun Hz. ALLAH
(c.c) Ayeti kerimesinde buyuruyor ki:
Estaizübillah,
"FASTEİZ BİLLAH,
ALLAH’A SIĞIN." diğer bir ayetinde
ise,
"FEFİRRU İLALLAH, ALLAH’A KAÇINIZ." (Zariyat-50.)
Akıllı insanın yapacağı, dünya
nimetlerini ve ölümsüz ahiret nimetlerini kazanmasına mani olan
gaflet ve tembellikten Hz. ALLAH'a çokça sığınmalıdır ve şöyle dua
etmelidir: "ALLAH'ım benim sığınağım Sensin. Güvendiğim sensin, ne
olur dünyada muhtaç olmaktan, ahirette azabı kazandıracak şekilde
gaflete düşmekten, nefsimin tembelliğinden sana sığınıyorum.
Şüphesiz sen her şeyi gören ve duyansın. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde kendisine sığınan kullarını selamete çıkaracağını vaat
etmektedir Estaizübillah,
"ALLAH, RIZASINI ARAYAN
KULLARINI KURTULUŞ YOLLARINA ERİŞTİRİR VE ONLARI İZNİ İLE
KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARIR VE DOSDOĞRU BİR YOLA
İLETİR."(Maide-16.)
Resulullah (s.a.v) Efendimizin
duasını sıkça yapmalıyız, nur Peygamber efendimiz peygamber olduğu
halde, Hz. ALLAH’a şöyle sığınmaktadır:
"EY ALLAH’IM ACİZLİKTEN
TEMBELLİKTEN KORKAKLIKTAN CİMRİLİKTEN DÜŞKÜNLÜK DERECESİNE VARAN
İHTİYARLIKTAN VE KABİR AZABINDAN SANA SIĞINIRIM. ALLAH’IM NEFSİME
TAKVASINI VER VE ONU PAK EYLE ONU PAK EDECEK YEGÂNE SEN VARSIN ONUN
VELİSİ VE MEVLA’SI SENSİN. EY ALLAH’IM FAYDA VERMEYEN İLİMDEN HUŞU
DUYMAYAN KALPTEN DOYMAYAN NEFİSTEN KABUL OLMAYAN DUADAN SANA
SIĞINIRIM."
Biz de her zaman rabbimize
sığıntı halinde olacağız ki koruma altına girmiş olalım Hz. ALLAH
cümlemizi her türlü zararlardan muhafaza etsin âmin.
Velhamdü lillahi rabbil
âlemin.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
MUHAMMEDİN ADEDE MA FİY İLMİLLAHİ SALATEN DAİMETEN BİDEVAMİ
MÜLKİLLAH… "Fastaizbillâh, Allah’a
Sığın." ( Mümin-56
)
Hazreti ALLAH (c.c), ayeti
kerimesinde ! Fastaizbillâh emri ilahisiyle
O'na sığınmamızı emrediyor, Biz inanan
müminler de ramazanı şerifin bereketiyle tuttuğumuz oruçlarımız kıldığımız teravihlerimizle yaptığımız dua ve
niyazlarımızla O'na sığınıyor O'nun yüce
merhametini talep ediyoruz. O ki sonsuz
merhamet sahibidir dua ve ilticalarımızı kabul buyurur da
O'ndan niyaz ettiğimiz arzularımıza icabet
eder inşaALLAH. Konu açılmışken hatırlatmak
isteriz ki, ramazanı şerifin son on gününe girdik bu on günün içinde kadir gecesi bulunuyor çok dikkatli
olmalıyız her gece kadir gecesiymiş gibi gece
ibadetlerimizi arttırmalıyız bilhassa tesbih namazlarımızı
kılmalıyız. Hazreti ALLAH (c.c) yaptığımız
yapacağımız bütün ibadetlerimizi kabul buyursun
inşaALLAH. Amin. Selamı
Aleyküm.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "FİTNEDEN ESER KALMAYIP
DİN TAMAMEN ALLAH’IN OLUNCAYA KADAR
ONLARLA SAVAŞIN, EĞER VAZ GEÇERLERSE ŞÜPHESİZ
Kİ ALLAH ONLARIN YAPTIKLARINI GÖRENDİR. YOK
VAZGEÇMEZLERSE DE YÜZ ÇEVİRİRLERSE ARTIK BİLİN Kİ ALLAH SİZİN SAHİBİNİZDİR O NE GÜZEL MEVLÂ NE GÜZEL
VEKİLDİR." (Enfal 39-40) Hazreti ALLAH (c.c) bu ayeti kerimeyi her ne kadar Resulullah
(s.a.v) Efendimize karşı
halkı kışkırtan fitne çıkaran müşriklere indirdi ise de, bu
güne de geçerlidir. Kim hangi gözlükle
bakarsa baksın biz o günkü müşriklerle 15 temmuz
akşamı devletimize darbe yapan nam makam
peşinde koşan hocalarını ilâhlaştıran bu günün müşriklerini aynı kategoride görüyoruz.
Sebebi ise, Ey darbeyi destekleyen fetoya bağlı yöneticiler.
asker üniforması içinde gizlenenler ve
okullarında okuyan talebeler ve onların
velileri.!
Hazreti ALLAH (c.c) hepimize
akıl vermiş ve bu nimetini bir çok Ayeti
kerimelerinde kullanmamızı emrediyor.
Siz ise kendi aklınızı kullanmıyor hocanızın
aklı ile hareket ediyor hem dünyanızı hem
ahiretinizi tehlikeye atıyorsunuz. Bir
düşünün inandığınız lideriniz hakiki islâm lideri olsaydı faize
bulaşır mıydı,? Hristiyanlarla dostluk kurar
mıydı,? Size bölücü kan dökücü partiye sırf
makam mevki için oy attırır mıydı? Sizden topladığı himmet paraları ile bankalar açar
mıydı.? Her geçen gün su yüzüne çıkan
ihanetleri yapar mıydı elinizi vicdanınıza koyun ve
derinden düşünün ve vakit geçirmeden
yanlıştan dönün hazreti ALLAH’a tevbe devletimize biat edin
kurtulun.
Size soruyoruz bu iktidara
neden düşmanlık yaptınız.? Devletimizde
islamiyet yaşanmıyor mu? Enflasyon batağına
mı düştük? İthalat ihracat çalışmıyor ekonomi
batıyor mu? Halka dini inkâr ettirecek
okullar mı açılıyor.? İmam hatip ve ilahiyat
fakülteleri kapatılıyor mu? Yeni
camiler açılmıyor eski camiler kapatılıyor mu ? Bu yazdıklarımızı başınızı iki elinizin arasına alarak
düşünün ve dilinde kuran ve hadis, kalbinde iman olan canımız kardeşimiz devlet büyüğümüz sayın Recep
Tayyip Erdoğan başkanlığında olan devlete
teslim olun. bölücülükten kurtulun.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allah-gorselleri.jpg" width=450 height=338> Felâket Tellâlları Ve
Abdülkadir Selvi.
Ne güzel adınız var Abdülkadir
bey!
Abdülkadir
Geylani hazretlerinin mübarek adını takmış size
büyükleriniz. Bu isme lâyık olun
kardeşimiz. Büyük badire atlatan devletimiz
ve halkımız hazreti ALLAH’ın lütfuyla halkımızın dik duruşuyla fetonun plânladığı darbe girişimini kökünü
kazıyarak sildi yok etti . Bu başarısızlığı
hazmedemeyen dış ve iç düşmanlar ikinci bir darbe
senaryosu üreterek felaket tellâllığı yaparak
halkımızın huzurunu bozmaktadırlar.
Maalesef bu felâket
tellallığına siz de katıldınız. Senaryonuz
var fakat oyuncularınız hayal aleminde kaldı hazreti ALLAH o
fikirdeki zihniyeti toprağa gömdü ve
dirilmesi mümkün değil. Bu senaryoları
uyduranlar, yatırımcıları korkutmak tereddüde düşürmek
devletin bu darbeye rağmen iyi giden
ekonomisini bozmak gayretinden başka bir şey
değildir. AKP'yi çekemeyen kıskanan iki yüzlü
muhalefet cumhuriyet mitingleri düzenleyecekmiş yapın bakalım daha evvel de yapmıştınız.
Bu saatten sonra halkımız
uyandı cumhuriyetin hepimizin olduğunu biliyor sakallısı
sakalsızı eline al yıldızlı bayrağı aldı
darbeyi durdurdu. Gerekirse al yıldızlı
bayrakları ile milli beraberlik için cumhuriyet mitinkilerinde
yerlerini alırlar. Yeter artık iktidarıyla
muhalefeti ile bir olalım koltuk sevdasını bir yana bırakalım
devletimizin devleşmesi için mücadele edelim
kardeş olalım dış devletleri sevindirmeyelim
yazıktır.
Biz
hazreti ALLAH’a kalpten iman edenlerdeniz devlet idarecilerimiz
imanlı kişilerdir dillerinde hazreti ALLAH
kalplerinde iman var bu devam ettikçe hazreti ALLAH (c.c) bizimledir
devletimizi bölücülerden korumaya devam
edecektir inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam13.gif"> Kurban bayramı arefesindeyiz Elhamdülillah. Bu bayrama mahsus olan tekbirler arefe
sabahından bayramın dördüncü günü ikindi
namazından sonra sona erer . Hazreti
ALLAH’ımız kabul buyursun inşaALLAH Amin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze6.gif"> Gönül Telefonun Kime Açık Cebinde taşıdığın
telefonun hangi yöne açık ise o hattın bağlanır ve
konuşursun.
Telefonun kapalı ise sana kimse ulaşamaz ve sana
ihtiyacı olan kimse senden yardım
göremez.
Ayrıca
telefonu aküsü de önemli.
Telefonun aküsü bitikse şarjını
dolduramazsan işin daha da zor.
Çünkü sen zor duruma düşersen
yardım görebileceğin merciye ulaşamaz çaresiz kalırsın.
Gönül telefonun ise daha çok
önemli, çünkü hem dünya ihtiyacını hem ahiret ihtiyacını ilgilendiriyor.
Akıl santralını doğru
çalıştırırsan gönül telefon hattını Hz. ALLAH’a
bağlarsan selamettesin
demektir.
Fakat akıl santralın dünyaya, gönül telefonun nefsinin
isteklerine bağlı ise, Hz. ALLAH ile hattın
kapalı demektir.
Bu hal ile sıkıntıda kaldığın zaman Hz. ALLAH’ın yardımı sana
ulaşamaz. Ne kadar yalvarsan da cevap
alamazsın .
Gönül telefonun şarjı bitikse zaten sen bitmişsin
demektir.
Gerçek manada kardeşlik
ALLAH’üTealâ ve Resulullah Aleyhisselâmda
birleşmektir. Hazreti ALLAH (c.c) ve
Resulünde birleştikten sonra, Hz. Kuranın her emrine
uyunca yapacağın çalışmalarında yalnız
Hazreti ALLAH’ın rızasını gözeteceksin kendi nefsi arzularını
değil.
Eğer
gaye makam menfaat peşinde koşarsan kardeşliğin özüne
inemezsin. Çünkü yaptığın çalışmalar Hazreti
ALLAH’ın rızası için olursa kardeşliğin özüne
inersin. Hazreti ALLAH’ın rızasını celbetmek
için yegâne vesile de bu kardeşliktir. Gaye
maksat menfaat olmadan, ALLAH için sevmek ALLAH için sevmemekle
kulluk vazifeni yapmış olursun.. Hakk yolunda
sevişirsek ne olur? Resulullah (s.a.v)
Efendimiz hadisi şerifinde buyurduğu: "İNSAN SEVDİĞİYLE
HAŞROLUNUR." Buhari: tecellisine
mazhar oluruz.. Bu bir mümin için en değerli
bir kazançtır. Niçin seviyordu ALLAH için seviyordu. Hazreti ALLAH (c.c) böyle kullarını dünya ve ahiret
selâmetine kavuşturur. Böyle insanları Hakk
sevdiği gibi halk ta sever. Dünyada da ahirette de huzurla
yaşarlar. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi rıza
yolunda yaşayan kullarından eylesin Amin..
Gaybden gizlice bizi takip
edenden, sonumuzun ne olacağını bilenden, gelen haberleri canı
gönülden okuyan var mı?
Bu ne büyük bir nimet, bizim
ateşe girmemizi istemeyen, beden elbiselerimizden Soyunduğumuz zaman başımıza gelecekleri haber veren canımız
ALLAH’ımız bizi çok seviyor ki, Günaha
girmemizi yasaklıyor!
O bize ölümsüz hayatı sunuyor. Biz ise
ölümlü dünyaya yapışıyoruz. O’ndan ne büyük
lütuf, bizde ise ne büyük isyan!
Fakir birine zenginin biri köşk
bağışlasa o fakir sevinç coşkusuna kapılır mutluluktan ne yapacağını
şaşırır. Oysaki belirli bir zaman, sonu
ölümle bitecek süre için seviniyor. Hz.
ALLAH(c.c) bizlere ölümsüz bedenler ölümsüz köşkler hazırlıyor
kazanmamız için bizi teşvik ediyor. Hz.
ALLAH(c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor ve bize gaybden
duyuruyor.
"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar bölük bölük cennete
götürülürler." (Zuhruf-73) "Oraya geldiklerinde Cennet
kapıları açılır. Bekçiler onlara derler ki,
selam olsun size! Hoş geldiniz! Ebedi olarak içinde
kalmak üzere buraya girin."(Zümer-73) "Melekler onları şöyle
karşılar, İşte bu size vadedilmiş olan
gününüzdür."(Enbiya-103)
Zebanilerin kâfirleri
cehennemin kapısında hakaretlerle tehditlerle karşılamalarına
mukabil, Melekler müminleri selâm ve övgü ile
müjdelerle ayakta karşılayacaklardır. Ayeti
kerimede; “Müjde!Bugün altlarından ırmaklar akan
ve içinde ebediyen kalacağınız cennetler sizindir.İşte büyük
kurtuluş budur." (Hadid-12) "Esenlikle korkusuz oraya
girin."(Hicr-46)
Yaratıcımız bizlere iki pazar
yeri sunuyor,
Buyuruyor ki, dünya pazarının malları süresi
belli. Ahiret sergisinin malları ebedi benim
garantim altında seç hangisini istersen.
İşte geçici dünya, işte bizi
bekleyen kaçınılmaz ölümsüz ahiret. Ne
yapmalı ahireti kazanmanın yolunda çalışmalı kalanı fasa
fiso.
Bu
çalışma da Hz. ALLAH’ın ve elçisinin yolunda sebat etmekle
mümkün. Eşimizi dostumuzu bütün yakınlarımızı
irşat etmeliyiz onları Hz. ALLAH’a ve Resulüne
bağlamalıyız.
Bu nasıl olacak tatlı dil ve güler yüzle, Zira sertlikle
tepeden bakmakla kimseye bir şey duyuramayız. Hz. ALLAH(c.c) Biraz hoşgörü biraz af
buyuruyor. Ancak bu şekilde onlara
yaklaşabiliriz.
Dünya rızkını helal yoldan kazanacağız yiyeceğiz içeceğiz
sahibimize şükredeceğiz. Ahiret hayatımızı
ise hiç ihmal etmeyeceğiz orayı kazanırsak her şeyi kazandık
demektir.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemize dünyada ve ahirette selamet ve güzellik versin
İnşaALLAH.
Bir gecekondumuz olsa, belediye
de bu gecekonduyu yıktırmaya karar alsa, ne kadar üzülürüz değil
mi? Bu üzüntü içindeyken bir yetkili evet
gerçekten evin yıkılıyor ama Sen üzülme filân
yerde sana bir köşk tahsis edildi buyurun Tapusu işte! Dese. Biraz evvel çok üzülürken o anda evin
yıkımına dahi yardım ederiz. Bu dünya hayatı
gerçekten o gecekondudan farksızdır. Bize
orada neler hazırlanmıştır. Lâkin biz bir
türlü bu alışverişe giremiyoruz cesaretimiz yok. Fakat ALLAH’ımızın müyesser ettikleri için bu da
kolaydır.
Müyesser ettikleri şöyle düşünüyor, beni yoktan var eden öyle
bir kudreti ilahi ki, Dünyayı ve içindekileri
nasıl yarattığını haber veriyor. Yarattığı
her varlığı yoktan var ediyor. Dünyanın
geçici bitici olduğunu gözümle de görüyorum hepsi
gerçek. Bırak gecekonduyu köşkte yaşasam da
emanet, öyleyse ben ebedi olanın peşinde koşmalıyım. Ebedi olan ise beni alışverişe davet ediyor ben geçiciyi
bırakayım bitmeyen ebedinin yaratıcımın emrine amade olmalıyım der
ve O’na iman eder ebedi hayatı hazırlayan sahibine teslim olur dünya
ve ahiret saadetine kavuşur.
Hz. ALLAH(c.c) Ayeti
kerimesinde: "Ey insanlar! Rabbiniz
tarafından bağışlanmaya, ALLAH’a ve Peygamberlerine inananlar için
hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete
koşun."(Hadid-21)
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi
dünyaya bağlanan ahireti ciddiye Almayan
gaflette olanlardan eylemesin Amin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1485698_orig(1).gif"> Gerçek Terhis Gerçek terhis ölümden sonra başlayacak.
Ölüm zindandan tahliye,
askerlikten terhis gibidir.
Dünyanın çeşit çeşit bitmez
tükenmez mihnet ve meşakkatleri, İptila ve çileleri
vardır.
Cenabı
Hakk ölümle o kimseyi terhis etmiş berzah aleminde tasavvurun
fevkinde bir hayat hazırlamıştır.
Burada bir incelik
var.
Bu terhis
herkes için geçerli değildir.
Haşrı neşri dünyada bitirenlere
mahsustur.
Ahiretteki hesabın derdinde olanlar hesabını bu dünyada
vermişlerdir.
Takarrüp etmiş hakka vasıl olmuş kullarını Ahirette hesaba
çeker mi ?
Herhangi bir sual herhangi bir azap bahis mevzu olur mu
artık?
Çünkü
hepsini bitirmiş de geçmiş oraya. Ahiret mekteplerini dünyada iken
bitirmiş nefsi tortularından ayıklanmış safileşmiş.
Özleşince nur ortaya çıkmış,
nura sul olur mu?
Onlar tortularını dünyada döktüler ,dökemeyenler ahirette
dökecekler.
Çünkü nefs olduğu gibi duruyor, Böyle olanlara haşır neşir
başlayacak.
Yanacak eriyecek nefsin tortularını orada
dökecek.
Hadisi
şerifte; "Bir mümin üzerinde
herhangi bir günah olmaksızın ALLAH’a kavuşuncaya
kadar Gerek nefsinde gerek çocuğunda gerekse
malında iptila kendisinden ayrılmaz."
(Tirmizi)
Hz. ALLAH
(c.c) cümlemizi daha dünyada iken günahlardan kurtulanlardan ahirete
tertemiz gidenlerden eylesin
inşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/16iflsA1oDqW9BUzNtQOZO-kiUvlpELKbdLJf6aftiA" width=480 height=360> Gaflet Uykusunda Olanlar
Yaşayan insanların çoğunluğu, ömürlerini gaflet
uykusu içinde geçiriyorlar. Çünkü bırakacağı mal için
çalışıyorlar. Bir evden diğer eve taşınan kişi bütün eşyasını
götürür ve geride hiç bir eşya bırakmaz. Çünkü taşınacağı yeni
evinde lazım olacak. Dünya evini bırakacağı ahiret evine
taşınacağı kesinlikle belli olan insan, neden mal üstüne mal yığma
sevdasında, neden bırakacağı mal için kendini yoruyor
yıpratıyor. İhtiyacından fazla mal biriktirmek, gaflet uykusu
değil midir, hele o işleri yaparken, haram helal gözetmeyen
insanların haklarını yiyen, yetimin mallarına el uzatan uykuculara
ne demeli, kendilerini göz göre göre, ateşe atıyorlar hâlbuki
kendisi de biliyor ki, o biriktirdiği malların hepsini dünyada
bırakarak ahirete gidecektir. Yeni evinin ihtiyaçlarını da biraz
olsun düşünmeli değil midir, dünyanın ahirette lazım olan
ihtiyaçları kazanmak için bir pazar yeri olduğunu düşünse gafletten
kurtulsa daha iyi olmaz mıydı maalesef bu gelenek bozulmuyor eskiden
de böyleymiş şimdi yine aynı uykuya devam eden insanlar
çoğunlukta. Üstün olma yarışına katılan ve ölümü unutan bu
insanların hele bazıları var ki, kendi benliğini kanıtlamak mevki
kapmak hırsı ile çeşitli entrikalar çevirerek insanları karalayarak
onların malına canına saldırıyor
Zannediyor ki, ona
verilen sağlık ve maddi olanaklar devam edecek hele kendisi mevki
sahibi ise kibir ve gururunun verdiği güç ile nice insanların canını
yakıyor. Bir zaman sonra kendisine verilen süre dolunca aklı başına
geliyor. Çünkü ona verilen makam mevki gençlik gelip geçmiştir.
Haklı haksız kazandığı dünyalıklar ondan gençliğini alıp
götürmüştür. Gaflete dalıp hazırlık yapmadığını anladığında ise
artık çok geçtir. Ölüm meleği ise hiç beklemediği anda onu alıp
götürmüştür. Ve bu gelenek ise, hiç bozulmuyor.
Hayat
aynı düzende devam ediyor geçmişte nice krallıklar padişahlıklar
saltanatlarını devam ettirme uğruna, En yakınlarının canlarına
kıymışlar onları toprağa gömmüşler fakat bir süre sonra kendileri de
aynı akıbetten kurtulamamışlardır. Şimdiki zamanda da aynı çark
dönmeye devam ediyor.
Nefsinin ateşine tutulan insanlar
kendi istek ve arzusuna kavuşma uğruna nice yalan iftira
kampanyaları ile insanları karalıyor. Ve ne hazindir ki, yaptığı bu
işler ile kendi sonunu hazırladığının farkına varamıyor hele bazı
siyasiler de var ki, iktidar olma uğruna vatan elden gidiyor
yaygarası ile iftira kampanyalarına destek oluyor.
İşte gaflette olan insanların halleri, kimisi ona
tanınan ömür sermayesini insanların mallarına canlarına saldırarak,
kimisi ise iktidar olma hırsı ile vatanını tehlikeye atmaktan
çekinmiyor gerektiğinde menfaati icabı din düşmanları ile iş birliği
yapabiliyor ve bu işleri vatanı kurtarmak için yaptığını söylüyor.
Yazık çok yazık! İnsanlar kime güveneceğini bilemiyor her tarafı
madde ve mevki hastalığı sarmış. Ey insan unutma ki, sana verilen
ömür ve sağlıkla denenmedesin gafletten uyan, Hz. ALLAH (c.c)
ayetinde buyuruyor:
"Emrolunduğun Gibi Dosdoğru
Ol"
Sende şu geçici dünyanın menfaati için
yalan söyleme iftira atma kimsenin canına malına kastetme bil ki bir
gün gelir. Şeninde malına canına saldırırlar ve kesinlikle bil ki,
yaptığın her işle gelecek kaderini hazırlıyorsun.
Kötü
iş ve icraattan vaz geçip tevbe etmediğin de ise, kötü kaderini
yaşamaktan kurtulamaz, dünya ve ahiret azabını görürsün. Bundan
evvel de böyle yaşayanlar daha ahirete gitmeden dünyada rezil
olmuşlar ahirette ise ağır cezayı hak etmişlerdir. İnsanları en
güzel bir biçimde yaratan Yüceler Yücesi olan Hz. ALLAH (c.c)
kullarının her halinde serbest bırakmış her kulunun yaptığı işi
söylediği sözü şifreliyor onu gün gelince kulunun önüne çıkaracak
sen kendini başıboş kontrolsüz sanma, ayeti
kerimede:
"O, BİR SÖZ ATMAYA DURSUN ONUN HER
KELİMESİNİ YAZAN MELEKLERİMİZ VARDIR
BUYURUYOR."
Hz. ALLAH cümlemizi gaflete düşen
kullarından eylemesin. Hz. ALLAH (c.c) diğer bir ayeti
kerimesinde buyuruyor ki:
"ÖĞÜT VER HATIRLAT
ÇÜNKÜ SEN ANCAK ÖĞÜT VERİCİSİN ONLARIN ÜZERİNDE ZORLAYICI DEĞİLSİN
ANCAK KİM YÜZ ÇEVİRİR İNKÂR EDERSE ALLAH ONU EN BÜYÜK AZAP İLE
CEZALANDIRIR DOĞRUSU ONLARIN DÖNÜŞÜ BİZEDİR SONRA ONLARIN HESABINI
GÖRMEK DE BİZE AİTTİR." (Caşiye
21.22.24.26.)
Hz. ALLAH (c.c) bizlere
peygamber (s.a.v) Efendimizi haberci olarak gönderdi bizden
yapmamızı arzu ettiği işleri de bildirdi ve bizi kendi irademize
bıraktı onun yüce emirlerini yapanlar kazanacak yapmıyanlar
cehennemi boyluyacaklar.
Hz. ALLAH cümlemize onun
mukaddes olan emir ve yasaklarına uymamızı rızasını kazanmamızı
nasip etsin âmin.
Vel hamdü lillahi rabbil
âlemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina
Muhammedîn ve ala ali Muhammed.
Gönlü Dünya Baskısı Altında
Olan Herkesin Mürşidi Kâmilin Nasihatine Ve Duasına İhtiyacı
Vardır.
Hangimiz Ahireti
Dünyaya Tercih Ediyoruz?
Hangimizin nefsi terbiyeli?
Hangimizin Ruhu diri. İman ruhundan
bahsediyorum. Ahkâm kesmek kolay kişileri
Müşriklikle suçlamak karalamak kolay. İnsan
evvela kendini eleştirmeli. Benim Hz. ALLAH’a
kulluğum nasıl. Başkalarını şirkte görüyorum sakın kendim nefsime
ibadet etmeyeyim diye kendini sorgulamalı kendini fazla
beğenmemeli. Büyüklerimizin bir sözü var, bir
insan hiç günah işlemese kendini beğenmesi en büyük günahı
işlemesine sebep olur.
Her şeyi bildiğini zanneden hiç bir şey bilmediğinin farkında
değildir. Hele Hz. ALLAH’ın tecelliyatını
yaşamayan, yaşayanın halini nasıl bilebilir bilmediğinin düşmanıdır
kördür ona ayna versen neye yarar. Biraz bilgi sahibi olunca kendini allame kabul eder. Herkesi
cahil kendini âlim zanneder. Okuduğu tarikat
düşmanı eserlerde mürşidi kâmillere düşman olur. Onları şeytanlıkla
vasıflandırır. O kafada olanlar mürşidine
saygı gösterenleri müşrik olarak görürler.
Mürşitler şeytan ise demek
oluyor ki şeytan sapıttı Hz. ALLAH’a verdiği sözü unuttu. Çünkü o
kıyamete kadar insanları ALLAH yolundan
uzaklaştıracaktı.
Fakat şeyh kılığına girmiş mürşit kılığına girmiş insanları
bir olan ALLAH’a iman ettiriyor kendisine uyanlara şeriatı
yaşatıyor. Namaz kılmalarını, oruç tutmalarını, hacca gitmelerini,
Peygamber (s.a.v) Efendimizin hayatında kendine has yaptığı tesbih
namazı, teheccüd namazı, işrak namazı, duha (kuşluk namazı,) evvabin
namazı kılmalarını helal lokmaya dikkat etmelerini
emrediyor. Bu işleri yaptıran şeytan aklını
yitirdi demektir.
Biz mürşidimizden bunları öğrendik ve uyguladık Ahirete
göçmezden evvel de nasihati, büyüklerimiz bize Hz. ALLAH’ı
bıraktılar biz de size Hz. ALLAH’ı bırakıyoruz. ALLAH deyin kurtulun Hakiki mürşit Hz. ALLAH’tır
demişti.
Sen kabullenmekte güçlük çekiyorsun fakat ilâhi takdir
böyle. Kaçış yolu yok çare Hazreti ALLAH’a
teslim olmak ona sığınmak O izin vermeden hiç
bir şey gerçekleşemez.
Birde hazreti ALLAH’ın özel takdiri var bu takdiri hazreti
ALLAH’tan başka kimse bilmiyor yalnız Hazreti
ALLAH (c.c) biliyor yani takdirleri O
değiştirebiliyor misal olarak başımıza
gelecek bir hastalık var bu takdirdir onu takdir eden Hazreti
ALLAH'tır onu yazan hazreti ALLAH'tır
kaldıracak olan da Hazreti ALLAH'tır.
Yani bir kul başına gelecek
sıkıntı ve belâlar Hazreti ALLAH’a sığınmakla Hazreti
ALLAH’ın özel takdirini harekete geçirmekle
mümkün olur. Biz insanlar
ircili (gel) emri şerifi gelmeden. her an hazreti ALLAH’a sığınma halinde
olmamız hazreti ALLAH’ın özel takdirine
sığınır halde olmamız gerekiyor ki hazreti ALLAH’ın özel
takdiri harekete geçsin ve başımıza gelecek
belâlar kalksın.
Gelecek iptilâ yazısını O'ndan başkası
silemez. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizin
başına gelmek için bekleyen bilmediğimiz iptilâları özel takdiriyle
kaldırsın inşaALLAH Amin.
Görmedikleri Halde Rablerinden Korkanlar Var Ya,İşte Onlar İçin Mağfiret Ve Büyük Mükâfat Vardır (Mülk-12)
Görmedikleri Halde
Rablerinden Korkanlar Var Ya, İşte Onlar İçin Mağfiret Ve Büyük
Mükâfat Vardır (Mülk-12)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "Görmedikleri halde
Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için
mağfiret ve büyük mükâfat vardır. "(
Mülk-12 )
Görmeden inanmak yumuşak gönüllü insanların yapabileceği bir
iştir. sert kaba haşin insanlar görmedikleri
emin olmadıkları bir şeye zor inanırlar. Çünkü o yaratılışta olanlar kendilerini büyük görürler
herşeyi en iyisini kendilerinin bildiğini
zannederler. Onun için o kimselere ulaşmak çok zor
oluyor. O tipteki insanlar ancak başlarına
bir sıkıntı bir belâ geldiği zaman hazreti ALLAH’ı hatırlarlar ve yalvarırlar işleri görülünce de eski
alışkanlıklarına devam ederler. Hazreti ALLAH
(c.c) ise gayba (görmedikleri halde inanan) kullarını çok seviyor
onlara büyük mükâfat hazırladığını müjdeliyor
. İnşaALLAH biz inananlar hHazreti ALLAH’ın
hazırladığı mağfirete ve büyük mükâfata kavuşacağız. Çünkü biz O'nun sonsuz azametini görerek inanıyoruz.
İnanıyoruz ki O'nun sonsuz azametini islâmi
sitelerde duyurmaya çalışıyoruz hayırlı iş yapıyoruz bu işleri
bize yapmayı nasip eden hazreti ALLAH’a
sonsuz şükürler olsun O'nun emirlerini, Peygamber Efendimizin
sünnetlerini, sitelerde duyuran
kardeşlerimizden de Hazreti ALLAH (c.c) razı olsun o hizmeti
yapanların adetlerini arttırsın
inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/421767_orig.gif" width=450 height=338> Gayemiz Allah
Olursa Her İşimiz Hayırlı Olur.
Gayemiz ALLAH rızası olursa her
işimiz hayırlı olur. Mühim olan hazreti
ALLAH’ın rızasıdır O razı olduğu zaman insan yaptığı işten huzur duyar.
Hazreti ALLAH (c.c) bizlere
çalışmayı emrediyor ve buyuruyor ki: "ŞÜPHESİZ İNSAN İÇİN KENDİ ÇALIŞMASINDAN BAŞKASI
YOKTUR." ( Necm
39 ) Öyle
çalışma yapacağız ki, dünya rızkı olsun ahiret nimetleri için olsun
hep O'nun rızasını gözeteceğiz Hazreti ALLAH
(c.c) bu çalışmaların karşılığını ikram edecektir yeter ki biz O'nun emirlerinden çıkmayalım sabırlı
olalım. Musa Aleyhisselâmın kavmi gibi gökten
bıldırcın eti beklemeyelim.
Derviş kılığına girmiş öyle
kişilere rastlıyoruz ki çalışmadan yaşamak
istiyorlar ALLAH bizi doyurur diyorlar Tabiki
doyurur fakat ALLAH çalışmayı emrediyor.
Asrı saadette resulullah
(s.a.v) Efendimize ashabı kiramdan bir gurup insan
geliyor ve diyorlar ki:
"Ya Resulullah, bulunduğumuz muhite
bir zat geldi çok ihlaslı gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle
geçiriyor." Resulullah (s.a.v)
Efendimiz geçimini kısmın sağladığını sorunca "biz" diyorlar. Resulullah Efendimiz de: "siz
ondan daha değerlisiniz"
buyuruyor. Hadisi şeriften anlaşılıyor ki
dinimize hazırcılık yakışmıyor. Tabidir ki
çalışmaya takati olmayan zayıf kişiler bu konunun
dışındadır. Onlara yardım etmek farzdır bizim
kastettiğimiz çalışabilen güçlü kişilerdir.
Selamı
Aleyküm Hazret-i Yakub Aleyhisselam yusufu
için ah ederken her ahı kendisini Hz. ALLAH'a yaklaştırıyordu.
Yusufunu buldu o ah bitti. Bitti amma Hz.. ALLAH'a yaklaşması da
bitti.
Yusufunu buldu amma kenan
uzaklaştı gizli servet de kaybolmuş oldu. Eyyüp Aleyhisselam çok
hasta idi, özünde Hz.. ALLAH vardı. Hz.. ALLAH ile
konuşuyordu.
Hz.. ALLAH ile sabrediyordu.
Hastalıktan hiç bir şekilde şikayetçi değildi. Herkez onu çok
muzdarip görürken o her halinden pek alâ memnundu. Onu memnun eden Onun içindeki idi. Onu kimse görmüyordu.
İçindeki O, onu ondan daha iyi görüyordu. Vaktaki Hz.. ALLAH afiyet bahşetti, Artık o hal de kalırmı,
Yani Hz.. ALLAH'ın her cefası anlayana sefa oluyor. Hz. ALLAH (c.c) bu ince manayı anlayanlardan eylesin.
Amin.
Bu sıhhat iki türlü
olabilir. Nasıl ki vücudun sıhhate ihtiyacı
varsa, Havaların değişmesi ile vücutta bir tebeddül husüle
geliyorsa, Ruhun da sıhhati ALLAH için hareket etmektir. Binaenaleyh
çeşitli insanlar ile yalnız ALLAH için görüşülürse Hz.. ALLAH manevi
sıhhat bahşeder.
Bu manevi sıhhat ve
gıdalar gizlidir. gözle görülmez Riya girmezse, bunların ücreti
ahirette çok büyüktür. Hz.. ALLAH (c.c) kazananlardan eylesin
İnşaALLAH. Amin. Velhamdü lillahi Rabbil alemin.
YANLIZ Hz.ALLAH C.C KORK Akl-ı selim
sahibi ol. Aklını kullan.Yalancı olma,hakikatın hılafını söyleme
' Ben İzzet ve Celal sahibi ALLAH'dan
korkuyorum diyorsun. Halbuki sen Onun gayrinden
korkuyorsun. Cinden de,İnsandan da,Melekden
de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükut
eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından da korkma,ahiret
azabından da korkma.Sadece ve yanlız,azab ile azab edecek olan
ALLAH (c.c) den kork .
"Yeryüzünde ne varsa
sizin için yaratan O’dur."
(Bakara-29) Meniden kan pıhtısını, ondan da kemikleri yapıp
et ile örttü. Göz Kulak el ayak gibi
organları ile insan suretini teşekkül ettirdi. ruh vererek onu canlandırdı. Her şeye
muhtaç olan hiçbir şeye gücü yetmeyen bebeğe anne
baba gibi gönüllü ücretsiz çalışan
hizmetçiler Verdi. Öyle hizmetçiler ki ne
arzu çıkacak diye onun gözüne bakan uyku rahat aramayan fedakâr hizmetçiler. Dünyaya gelir
gelmez daha evvel boş olan annesinin göğüslerine
dolan gıdayı hazır buldu. Öyle bir gıda ki anne vücudundan başka hiç bir yerde imalatı
yapılamıyan gıda. Ona göz vermiş bakıyor göz bebeği
denilen küçücük nokta ile baktığı her yerleri görebiliyor. Ona el ayak vermiş
ihtiyaçlarına göre organlar vermiş, bunları satmaya kalksa kaça
satar. Veya satar mı? Birisi bana gözlerini sat sana
istediğin kadar para vereceğim dese acaba satmayı düşünür mü? Parmağın ucundaki
hassasiyete bakın gözü görmeyen onunla görüyor. Bir de şu var ki, bir parmak izi diğer hiçbir kimsenin parmak
izine uymuyor. O bize bu nimetlerini ihsan ve ikram
ederken hiç bir karşılıkta talep etmedi sadece kendisini tanımamızı kulluk yapmamızı istedi. Sonra bizi kendi mülkünde yaşatıyor bütün kâinatı insana
musahhar kılmış hizmet ettiriyor. Dağlar
denizler ırmaklar, göller ovalar çöller hep insanın emrine
verilmiş. Nebatat sana hizmet ediyor,
Hayvanat sana hizmet ediyor, Güneş ay ve yıldızlar sana hizmet
ediyor. Rüzgar senin emrinde, yağmur senin
emrinde hava senin emrinde bir an kesse Hayat
diye bir şey kalır mı? Bu kadar Aciz, olduğu
halde O’na mahkum olan insan o haliyle Hz. ALLAH’ı inkar ediyor,
O’na karşı geliyor, nefsinin şeytanın yoluna giderek hem dünyasını
hem ahiretini helâk ediyor. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
nankörlerden imansızlardan eylemesin Zatına kalpten iman edenlerden dünya ve ahiret selâmetine
kavuşanlardan olmamızı nasip eylesin
inşaALLAH.
günahkarım
kardeşlerim, Ben 42 yaşındayım çok
küçük yaşlardan beri Almanya’da ve türkiyede zor şartlar altında
yaşadım. Askerlik dahil alkol illetine bulaştım. Bir çok kez namaza
başladım ve bıraktım. ne olursunuz bana yardım edin şu an namaz
kılıyorum. Nefsimle nasıl mücadele edeceğim. (Size nasihatimiz) Evvelâ Hz. ALLAH
sizi ve sizin gibi bu illete yakalananları kurtarsın inşaALLAH
diyerek konuya giriyorum. Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: Bir defa azim ettin mi biz
yolları açarız buyuruyor. Yani kulundan kesin
karar bekliyor problemi aklında fikrinde daha açıkçası
beyninde bitirmesini istiyor. Bir Ayeti kerimesinde ise; Estaizübillah; "Ve, enleyse lil
insani illâ masea," "Şüphesiz insan için kendi çalışmasından başkası
yoktur." buyuruyor. (Necm -39) Rabbimiz
topu bize atıyor azim ve gayret göstermemizi
istiyor. Rabbimiz nefsine uyan kullarını
nefsiyle baş başa bırakıyor hiç müdahale etmiyor.
Şöyle düşünsek, Oğlumuz iki
kızı sevdiğini söylese ona kızın birini almamızı istese,
fakat hangisi ile evlenmek istediğini bize
sorsa, ona deriz ki yavrum sen evvelâ
hangisini tercih ettiğine karar ver de sonra karşıma geç
benden yardım iste. Tevbede de aynı hadise
ile karşılaşıyoruz şöyle ki, Biz günahımıza
tevbe ederken işlediğimiz günahı bir daha işlemeyeceğimize
kesinlikle karar vermediğimiz, o günahı iğrenç görmediğimiz zaman
tevbemiz kabul edilmez.
Kesin karar verdiğimiz zaman
abdest alacağız kıbleye döneceğiz ve kalbi iman ile, ALLAH’ım ben bu
illete yakalandım Lâilâhe illâ ente
Sübhaneke inni küntü minezzalimin. duasını okuyup, Ey herşeyden haberdar
olan her şeyin gizli ve aşikar olanını her şeyi bilen Sonsuz
kudret ALLAH’ım. Ben bir karar verdim beni
kulların arasında rezil eden alkolü bırakıyorum. Fakat kendime güvenemiyorum sana söz veriyorum bana destek
çıkarsan ben bir daha içmeyeceğim. Eğer
bırakmaya kesin karar vererek bu duayı yapabilirseniz size yemin
ederim Hz. ALLAH (c.c) sizi
kurtaracaktır. Sizin içinize ilk vereceği
lütfu, içkiye karşı koyacak güç ve kuvvettir bu da size
yetecektir. Ondan sonra yapacağınız en mühim
hareket size içkiyi hatırlatacak arkadaş çevresinden uzak durmak o
tip kişilerden yırtıcı kaplandan kaçar gibi uzak olmaktır.
Kurtar kendini evladım hem kendini hem aile
efradını etrafa mahcup etme, evlatlarına sarhoşun çocuğu adını
söyletme. Bıraktığın takdirde paranın
bereketi artacak hem maddi hem manevi huzura ereceksin.
Seni uyarıyorum bu mücadeleyi genç yaşında
yapmazsan yaşlılıkta hiç yapamazsın. Nice
aile yuvaları bu pislik yüzünden dağılıyor. Hz. ALLAH (c.c) yar ve yardımcın olsun
İnşaALLAH. Selâmı Aleyküm
Gaybı Bilen Odur,Gizli Bilgisini Kimseye Göstermez,Ancak Razı Olduğu Elçiye Gösterir.(Cin-26-27)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/cda0ab5b092f.jpg"> Gaybı Bilen Odur, Gizli
Bilgisini Kimseye Göstermez, Ancak Razı Olduğu Elçiye
Gösterir.(Cin-26-27)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Gaybı bilen O'dur gizli
bilgisini kimseye göstermez. Ancak razı
olduğu elçiye gösterir." (Cin-26-27)
Özellikle hazreti ALLAH’ın vahhab ismi celilini isim
olarak kendilerine yakıştıran evliya düşmanı
tarikat düşmanı vahhabiler, yukarıda geçen Ayeti kerimenin zahiri manasına takılmışlar gaybı ALLAH’tan
başkası bilmez diyorlar. Gaybtan haber veren
Resulullah (s.a.v) Efendimizin ve O'na vekil olanların gayb
haberlerini inkâr ediyorlar.
Yukarıda astığımız Ayeti kerime
dikkatli okunduğu zaman işin aslı meydandadır. Vahiy Meleği Cebrail (a.s)ile irtibat kurmuş olan nur
peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)
bir çok gayb haberlerine mazhar olmuşlar aldığı bilgileri biz
ümmetine duyurmuştur. Cebrail aleyhisselâma
yakınlığı ile her kişinin bilemediği bilgileri öğrenen resulullah
(s.a.v) Efendimiz gibi, O'na yakın olan
O'nun vekilleri de aynı gayb haberlerini
öğrenmişlerdir.
Fakat hazreti ALLAH’ın nurlu yolunda kalpten imana
kavuşanların kalplerine dolan ilâhi nurun yakışı ile kalp gözü
açılanları, kendileri bu duruma eremedikleri için çekmeyen
haset eden zahiri alimler batini ilimden mahrum
kalmışlardır. Kesinlikle bilinmelidir ki kalp
aynası tertemiz silinmeden parlatılmadan o ekranda hazreti ALLAH’ın
nuru görülmez. Bilgisayarın ayarını
bozduğumuz zaman ekranda bir çok yazılar görünür veya virüs girerse
ekran karışır ekran başka bir tabirle karmakarışık görüntülere sahne
olur. İşte bu misalle yola çıktığımızda kalp
ekranı şeytanın verdiği vesvese ve kötü fikirlerle kirlendiği zaman
gayb haberlerine kapalı olur. Bu durumda olan
kişi de doğal olarak gayb haberlerine muttali olmadığı için gaybı
ALLAH’tan başkası bilmez der ve Ayeti kerimenin zahiri manasında
takılır kalır. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi Peygamberimize ve onun vekillerine candan
bağlanıp zahirden batine geçerek gaybdan haber alanlardan
eylesin. Amin. Selamı Aleyküm.
Göklerdeki İlâh Da, Yerdeki
İlâh Da Odur O Hikmet Sahibidir Her Şeyi Bilendir
.(Zuhruf-84).
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Zatını Azametini
açıklarken şöyle buyuruyor bütün kullarına
duyuruyor. Göklerdeki ilâh da yerdeki ilâh da
Odur O, hikmet sahibidir." (Zuhruf-84)
Kafa
gözüyle baktığımızda yeryüzünde dağlar denizler
görürüz. Gök yüzüne baktığımızda ay güneş
yıldızlar bulutlar görürüz. Hazreti ALLAH’ın
eserlerini doğa kanunu tabiat kanunu olarak görenler bu inançta kalmış onları yaratanı bulamamış doğada takılıp
kalmışlardır.
Gönül gözüyle bakanlar ise yerde ve gökte görünen bütün
varlıkların sahibinin sonsuz kudret sahibi
bir yaratıcı tarafından yaratıldıklarına kalpten iman
etmişlerdir. Kalpten imana nasıl kavuşulur
? Kardeşim aynaya bak kalp gözüyle bak iki
nokta ile etrafını görebiliyorsun bunu aklın alıyor mu ? Kalbinin sesini dinle
fakat kalp kulağın ile dinle kalbinin
"ALLAH. ALLAH" diye hazreti
ALLAH’ın adını zikrettiğini kafa kulağınla
duyacaksın.
Hazreti ALLAH’ın yarattığı sonsuz sanatı karşısında
insanoğlunun sanatı sıfırdır ve ilim adamlarının çoğu Hazreti
ALLAH’ı bulamıyorlar imansız oluyorlar. Geçen
gün abdest aldım yüzümü kuruladım tam ellerimi kurularken
parmaklarım dikkatimi çekti iki elimi açtım parmaklarımı
kapadım anında insanoğlunun yaptığı robotlar aklıma
geldi. Yaptıkları robotları geçen günlerde
medyada tanıttılar bütün ilimlerini kullanmışlar insan robotu
yapmışlar emeğe yazık.
Yapsınlar hazreti ALLAH’ın verdiği ilminden insan oğlu
faydalansın bizim, anlatmak istediğimiz robottan hisse
çıkarmak ve hazreti ALLAH’ın mucize olarak bize sunduğu bedenimizin
şükrünü hatırlatmaktır. Gözüyle görmesinden,
kulağıyla duymasından diliyle konuşmasından Hazreti ALLAH’ı
bulamayan bir insana yazıklar olsun. Denizleri gölleri gök yüzüne kaldıran zamanı gelince
yeryüzüne indiren Hazreti ALLAH’ım sen ne yücesin Rabbim geceyi
gündüzü mevsimleri meydana getiren dünyayı hiç şaşırtmadan döndüren
sonsuz ilim sahibi ALLAH’ımız zatına sonsuz şükürler olsun
sana olan imanımızı ebedi eyle hiç bozulmasın. Ey sonsuz kudret sahibi ALLAH’ımız bize dünya ve ahirette
güzellik ver bizi bütün tehlikelerden koru Amin.
20.179 GÜLEN CEMAATİNİN HAZRETİ ALLAHA İNANAN TEMİZ KALPLİ İHVANLARI, KENDİSİNE UYDUĞUNUZ İMAMIN SİZİ ATEŞE ATTIĞINI NE ZAMAN GÖRECEKSİNİZ.UYANIN VE OYUNUZU DOGRU YERE VERIN:??
GÜLEN CEMAATİNİN HAZRETİ ALLAHA İNANAN TEMİZ KALPLİ İHVANLARI, KENDİSİNE UYDUĞUNUZ İMAMIN SİZİ ATEŞE ATTIĞINI NE ZAMAN GÖRECEKSİNİZ.UYANIN VE OYUNUZU DOGRU YERE VERIN:??
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Bismillah-at-the-time-of-Fajr.jpg"> Ey gülen
cemaatinin temiz kalpli ihvanları! Kendisine uyduğunuz imamın sizi
ateşe attığını ne zaman fark edeceksiniz? Hazreti ALLAH (c.c) bu
çeşit imamları açıklarken: "Biz onları ateşe çağıran imamlar kıldık."
buyuruyor kurana inananlarsanız böyle
buyuruyor. Bu ayeti kerimeye göre peşine
gittiğiniz imamın yaşantısını yaptığı icraatları çok çok dikkatle takip etmek
gerekiyor. Basını
takip etmiyor musunuz ? İmamınız hakkında ne haberler
yayıldı himmet geceleri tertipliyerek sizden
topladığı paralarla banka açtı sizi faiz
batağına soktu bu islâmda var mı? Yahudi ve hıristiyanları dost
edindi şu anda dahi onlardan medet bekliyor. Bölücü partiyi desteklemek için
size o partiye oy attırmadı mı? Şu anda dahi o partiyi ve ona bağlı
olanları desteklemiyor mu? Uyanın kardeşler uyanın tevbe
edin dünyada yıldız gibi parlayan yabancı devletlerin kıskandığı devletimizin içinde
bölücülük yapmayın kefereleri sevindirmeyin. Sahiden siz büyülendiniz
mi? Çünkü
gözleriniz var gerçekleri görmüyor, kulaklarınız var hakikatleri
duymuyor.
Belki
düşünürsünüz diye yazıyoruz tabiki aklınızı kullanırsanız.. Halkına faiz yedirmemek için faiz
lobisiyle mücadele eden liderin peşinden gitmiyorsunuz, Sizi faiz batağına sokan bir
liderin peşinden gidiyorsunuz tevbe edin vakit geçirmeden
kendinizi ve evladı
iyalinizi kurtarın.
Bütün iş kalbin Hazreti ALLAH'a
dönmesinde O'na sığınmakla başlıyor ondan sonrası kolay
Hazreti ALLAH size muhakkak ki
bir çıkış yolu gösterecektir devlet de sizi bağrına basacaktır beraber olur
devletimizin kalkınması için çalışırız inşaALLAH yeter ki kalbinizi düzeltin
kesin karar verin çünkü Hazreti ALLAH kalplerin özünü
bilendir. Yine secim dönemine girdik evvelki
secimlerdeki hataya düsmeyin vebale girmeyin...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze2.gif"> Hazreti ALLAH'ın sonsuz kudretini görmeye bize taktığı
gözlerimize gönül gözüyle baktığımızda anlar iman ederiz ve bu imana kavuşmak
için vücud kitabımızı okumak yeterlidir.
Vücud kitabımız düşünme nimeti
olan akılla başlıyor. Bir düşün, aklı yaratan zat kendisi ne kadar
akıllıdır? Bir düşün, görme kudretini yaratan nasıl görüyordur? Bir düşün,
duyma nimetini yaratan nasıl duyuyordur? Bir düşün, konuşma nimetini
yaratan nasıl konuşuyordur?
Bu nimetlerin kudretini gören Hazreti
ALLAH'ın Azametini görür başka delil aramasına gerek kalmaz kalpten imana
kavuşur O'na secde eder kul olur. Bunun için tasavvuf alimleri insan
Hazreti ALLAH'ın sırrıdır zatından koyduğu kudreti insanla sergilenmektedir.
Bazısı görür bazısı kör bakar. Varın siz bitkilerdeki özellikleri kalp
gözüyle inceleyin tefekkür edin ve kalpten imana kavuşun huzuru bulun
selâmı aleyküm...
https://lh3.googleusercontent.com/8sIqc2B_HQd6Xek-S__T5bqrAtKAdwX8njSJlPBNUgc"> Huşu İle Namaz Nasıl Kılınır
Huşuyu size az
söz ile tarif edeyim: Aklınızı hayalinizi
dünya görüntülerine kapayınız sonra niyet ediniz tekbir
getiriniz. Size aklınıza takılan hayaller
gelecektir siz ise o hayalleri atamaya devam ederek sureleri
dikkatlice okumaya devam ediniz. En önemli
nokta ise, secde anıdır. Secdeye gittiğiniz
zaman anlınızı Hz. ALLAH’ın ismi (ALLAH) adının Arapçasını aklınıza
getirin ona secde edermiş olarak düşünün secdenizi o düşünceyle
yapın. Başarabilirseniz ki çok kolaydır
anında içinize huzur ve huşu dolar.. Hazreti
ALLAH gönlünüze nur doldursun inşaAllah...
https://lh3.googleusercontent.com/jfNA9qwDn7bvyPZzc1FFdeQn6B1PIjCCefwxKfeFTgs"> Hazreti ALLAH’a Gönül
Verenlere Şeytan Savaş Açar
Geçmiş yıllardan bu zamana kadar Hz. ALLAH’ın muhabbeti için
nefsine savaş açanlara şeytan ordusu ile savaş açmıştır. Bu tesadüf
değildir.
Dikkat ederseniz küfür batağına batmış her melaneti işleyen
nefsinin her istediğini yapan onu ilah edinen Avrupa devletlerinde
anarşi olmuyor. Müslüman devletlerinde ise anarşi baş
safhada. Burada bile şeytan vazifesini yapıyor. Çünkü
Müslümanlığın emirlerini az da olsa uygulayan insanlar biraz olsun
nefslerine yasak koyabiliyor. Şeytanı rahatsız ediyorlar. Avrupalı
öyle değil nefsinin her dediğini yapıyor bu yüzden şeytanın onlarla
pek işi olmuyor.
Fakat insafla dikkat ederseniz tasavvufla iştigal edenleri
nefslerini düşman bilenlere amansız savaş açmış, ordusu ile hücum
üstüne hücum ediyor. Yahu! İblis verdiği sözü yaptığı ahdini yerine
getirmek istiyor. Hz. ALLAH’a gönül
verenlerin nefslerini terk edenleri boş bırakır mı? Onlara
girdikleri yolun batıl olduğunu, nefslerinin her istediğini
vermemekle ahmaklık ettiklerini, vesvese yolu ile fısıldayacak. Bu
hücumdan sonra da bu yolun düşmanlarını üzerlerine
salacak. Şeytanın en büyük zaferi, o yolda
öncülük yapan kişiyi saptırmasıdır. Çünkü onu saptırmakla ona
inananları da saptıracaktır. Kardeşlerim daha evvel yazmıştım. Bir
sınıf insan var şeriatın emirlerini nefsini zorlayarak yapmaya
uğraşır. Yaptığı ibadetlerden hiç bir lezzet alamaz. Ne yaparsa
yapsın günah bataklığından çıkamaz. Yani nefsinin idaresini şeytana
verdiği için şeytanla beraber arkadaşlık yapar. Şeytan da onu sever
ve ondan fazlada rahatsız olmaz. Bir sınıf
insanlar da var ki Hz. ALLAH’ın her emrini uygulayan Peygamber
(s.a.v) Efendimiz gibi yaşamaya gayret eden beş vakti vaktini
geçirmeden kılmaya, sabah namazından sonra işrak, öğle namazından
evvel duha, akşam namazından sonra evvabin ve hıfzı iman, gece
tesbih namazı, gece yarısı teheccüd namazı… Bunları nefsine
uygulatıyor. Helal lokma yediği gibi şüpheli gıdaları
yemiyor.
Bu
yola düşman olan bu yolu anlamayan kardeşlerimin vicdanlarına
sesleniyorum. Bu hali yaşayanlara nefsine düşmanlık yapanlara şeytan
ordusu ile savaş açmaz mı? Açıyor. Hz. ALLAH’a canı gönülden âşık
olanların çalışmalarını engelliyor. O grupları dağıtıyor. Çünkü
nefsini ilah edinenlerle işi olmaz. Nefsine düşman olanlara
hasım kesilmiştir. Nefs şeytana uyduğu zaman onun askeri oluyor.
Şeytan da askeri yapmak istediği nefsi ruha kaptırdığı zaman
kahroluyor ve nefsi ruhun idaresinden kurtarmak için savaş açıyor
olay bundan ibaret. Şimdi biz kendimizi bu
aynada bir görelim biz Hz. ALLAH için mi ibadet yapıyoruz yoksa
nefsimiz için mi?
Hz. ALLAH(c.c) ise kullarını nefsleri ile imtihan ettiği için
bu işlere müdahale etmiyor. Kullarını kendi iradeleri ile nefsleri
ile baş başa bırakıyor.
Ahirette de dünya sahnesinde
kimin için ibadet yaptığını kendilerine gösterecektir. Hz.
ALLAH(c.c) ahireti kazanmamız için çıkardığı dünyada, ahireti
kazanmamızı cümlemize nasip etsin İnşaALLAH.
Hz. ALLAH (c.c) Kendisini
Bildirmek İçin Canlıları Yarattı. Ayeti kerimede;
"Resulüm, senden önceki ümmetlere de
Peygamberler göndermiştik. Boyun eğsinler yalvarsınlar diye onları
yakalayıp darlık ve çeşitli hastalıklarla cezalandırmıştık.
(Enam.-42) Bu ayeti kerimenin manası açık. O bizi kendisini bilmemiz ona
tazim ve saygı göstermemizi ibadet yapmamızı istediği için yarattı.
Ayeti kerimede, boyun eğsinler yalvarsınlar diye hitabı da çok
mühim. Demek oluyor ki, kim nefsine uyar Hz.
ALLAH’ı unutursa Hz. ALLAH hastalık ve darlıkla kendisini hatırlatır
ve kendisine yalvartır. Biz kullar her zaman
yüce ALLAH ile rabıtalı olmamız gerekiyor O’na sığınma halinde
olmamız, verdiği nimetlerine şükür ederek O’nun mübarek ismi
şerifini zikrederek yaşamalıyız. Bu yeter mi,
bizce yetmez. Haklıyı haklı, haksızı haksız görecek adalet sahibi
olacaksın. Nefsinin isteklerini yerine
getirirken Hz. ALLAH’ın emirlerini ihmal
etmeyeceksin. Böyle yapmazsan nefsine uyarsan
bilmeden nefsine kulluk yapmış şirke batmış olursun. O zaman da Hz. ALLAH'da sana uyarı olarak hastalık ve
darlıkları göndermeye başlar. Hz. ALLAH(c.c)
cümlemize hastalık ve darlıklarla uyarılacak ameller yaptırtmasın.
Zatı Alisine rabıtalı kullar olmamızı, Peygamber (s.a.v) Efendimizin
izinden giden kullar olmamızı nasip etsin. İnşaALLAH.
Amin
https://lh3.googleusercontent.com/ytJBWmKilVtoCD32bXNXFd2yztj695ADYkmeL7ey_ks"> Hata Nisbetinde Ruhsat
Nefs sünepelik yapıp arzusuna
doğru yuvarlamak ister. Fakat hakk celle ve
ala hazretleri bir kulunu bağlılığı nisbetinde tasarrufuna alır.
O tasarruf sayesinde nefsin
arzularına meyletmez.
Yoksa kul kendi haline kalırsa, nefs yapacağını
yapar. Ona ibadet yaptırmaz günah yükünü
arttırır. Çok yemek yedirir vücud kilosunu
arttırır.
Şeytanda da böyledir ihlasla ALLAH’ına bağlı
kaldıkça Hz. ALLAH (c.c) şeytanın zarar
vermesine müsaade etmez.
Yani bir insan Hz. ALLAH’tan
boşaldığı nispette şeytana ruhsat verir. Az
boşalmışsa az çok boşalmışsa çok ruhsat vermiş olur. Hiç boşalmamışsa hiç vermez.
Mühim olan her an Hz. ALLAH ile
olmaktır. Bu da ne kadar zor görünüyor değil
mi.. Hatemi veli
Hz.
https://lh3.googleusercontent.com/aB8EljU41xR2l-qlbIgR7N80qF6jQiFbwibp3eVW588"> Hz. ALLAH’a Güvenmeyenin Duası
Kabul Görmez Mümin yardım görür bunda
kuşku yoktur. Asla yüz üstü
bırakılmaz. Yardımsız kaldı ise o neden
yardımsız bırakıldığını düşünsün.
Orada görecektir ki, kendisinde
iman eksikliği vardır. Hz. ALLAH’a kalpten
iman etmiyordur Hz. ALLAH’a güvenmiyordur. Ayeti kerimede; "Rabbiniz
buyurdu ki, Bana dua edin duanıza icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine
yediremeyenler, Alçaltılmış olarak cehenneme
gireceklerdir. (Mümin/60) Diğer bir ayeti
kerimede ise: Müminlere yardım etmek bizim
üzerimize bir haktır ve gerçeğin Ta
kendisidir. "(Rum-47)
Hz. ALLAH(c.c) öyle bir ALLAH
ki, Ona itimat ederek yalvaran kulları nerede
olurlarsa olsunlar Hz. ALLAH’ın rahmeti onları
bulur.
Onun
için her hangi bir sıkıntı gelmezden evvel biz
Onunla Gönül rabıtamızı sürdürmeliyiz ki dara
düştüğümüzde O’ndan bir şey isterken istemeye yüzümüz
olsun. Bir padişah veya bir devlet başkanı
kendisine bağlı olmayana yakınlık gösterir mi maddi
manevi destek olur mu? Hazreti Allah c.c. ise bizim özümüzü biliyor O'ndan hiç bir
şey gizleyemeyiz bu yüzden ilk yapacağımız kalbimizi O'na
döndürmeliyiz O'nun emrettiği hale bürünmeliyiz O'na itimad
etmeliyiz. Bu şekle girdiğimiz zaman hazreti
Allah c.c. bizim dualarımıza icabet eder. Hazreti Allah c.c. cümlemizi zatına kalpten iman edenlerden
duaları kabul olanlardan eylesin cümlemizi
O’nun af ve merhametinden istifade edenlerden eylesin İnşaALLAH.
Amin..
Resulullah (s.a.v) Efendimiz
buyuruyor ki, Sizden herhangi biriniz, tam itikatle
abdest alırda ardından, Eşhedü en lâ ilâhe illALLAH’ü vahdehu Lâ şeri
keleh. Ve enne Muhammeden Abduhu ve Resulüh.derse, O kimse için cennetin
sekiz kapısı da açılır. Artık istediği kapıdan
girer. (Müslim)
Hz. ALLAH’a Yaklasmayi İstemek İmtihanı Çağrıştırır
Hz. ALLAH’a Yaklasmayi İstemek
İmtihanı Çağrıştırır
Neden derseniz, basit bir resmi dairede görev almak
istediğinizde sizi sual yağmuruna Tutarlar
sınavı kazanırsanız sizi o makama getirirler.
Ya Kâinatın yaratıcısının
sevgisini yakınlığını kazanmak istediğimizde bizi nasıl bir sınav
bekliyor dersiniz? Nefs olağanüstü baskı
altına alınır. Tasavvuf dilinde bunun ismi kabzdır. Kabz kelimesi
bildiğimiz kabız manasıdır fakat yemek yediğimizde kabız olduğumuz
gibi değil, iç sıkıntısı, mutluluk sıkıntısı. Kişiye dünya dar gelir
hiç bir şeyden zevk almaz, bu baskı gece gündüz
sürer. Bu Hz. ALLAH’ın kulunu dünyadan
soğutmak ve sabrını ölçmek için yaptığı bir iştir. Kul ben ALLAH’ı seviyorum iddiasında bulunuyor ya kendisi de
görsün bakalım sevgisi ne kadardır. Bu sınavı
kazanırsa iptilâ sıkıntıları başlar şeytan musallat olur o vesile
ile Hz. ALLAH’a daha çok yalvarır bu yalvarmalarla ve sabırlar ile
hem sınavı kazanır hem Hz. ALLAH’a yaklaşır.
O zaman fazla sıkıntı görmeden
Hz. ALLAH’a yaklaşmak için nasıl hareket etmek
lâzım. 1- Hz. ALLAH’a kalpten iman etmek ve
O’na itimat etmek. 2- Resulullah (s.a.v)
Efendimizin emirlerine harfiyen uymak Onun izinden
gitmek. Bu hali devam ettirene gün gelir Hz.
ALLAH ona destek olacak Mürşidi kâmili buldurur. Hem de en kestirme
yoldan. Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi zatına en
kısa yoldan kavuşanlardan eylesin Âmin.
Hz. ALLAH’ın Azametini
İdrak Hz. ALLAH’ın Azametini İdrak
Hz. ALLAH’ın Azametinin idrak edilemeyeceğini idrak etmek de
idraktir. Ayeti kerimede:
"Sonra duman halinde
olan göğe yöneldi, ona ve yer küreye, isteyerek ve istemeyerek gelin
dedi. İkisi de, isteyerek geldik
dediler. Böylece onları iki günde yedi gök
olarak yarattı ve her görevini vahyetti. Ve
biz yakın semayı kandillerle donattık bozulmaktan da
koruduk. işte bu Aziz Alim olan ALLAH’ın
takdiridir"(Fussilet 11-12)
Diğer bir
Ayeti kerimede ise: "İnkâr edenler
göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden
kopardığımızı görüp düşünmediler mi?" (Enbiya -30)
Biz
yaratılmışların, yaratanın bu işlerini aklımızla idrak edebilir
miyiz. Muhakkak ki yaratılmışın yaratanın bu
esrarı İlahi işlerini idrak etmesi mümkün olamaz. Fakat idrak edemiyeceğimizi idrak edebilirsek, hadiseyi idrak
etmiş oluruz. Çünkü O öyle bir ALLAH ki,
Zahir ve Batindir. Hem görünür hem görünmez.
İnanana var görünüyor. İnanmayana yok görünüyor.
Onu cisim olarak görmek isteyen
dünyaya bakmalı, Çünkü kâinat ceset O ise
ruhtur. Ayeti
kerimede: "ALLAH yerlerin ve göklerin
nurudur" (Nur- 35)
"O Adem aleyhisselamı yarattı ona
ruh üfürdü." (Sad -72) ruh olarak Adem
aleyhisselamın içine girdi.
Şeytana Ademe secde et demekle
kendi ruhuna secde ettirmek istedi. Fakat
şeytan çamura takıldı işin aslını anlayamadı lânetlendi.
Şunu çok iyi
anlamak ve idrak etmek lâzım ki her canlının içinde Hz. ALLAH’ın
mukaddes Ruhu var. Artı her insanın içinde
onu saptırmak için şeytanın görevlendirdiği elemanı var.
İşte biz
insanlar içimizdeki Hz. ALLAH’ın ruhuna uymakla, veya şeytanın
elemanına uymakla imtihana çekilmekteyiz. Ayeti kerimede: "O hanginizin
daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı
yaratandır buyuruyor."
(Mülk- 2)
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi içimizdeki ruhumuza uymamızı
şeytana muhalefet edip nefsimizi ondan uzak tutmamızı nasip etsin
inşaALLAH. Eğer gaflete düşüp nefsimizi ALLAH
korusun şeytana kaptırırsak dünyada da yandık ahirette de yandık
demektir. Küçük çocuğumuzu korur gibi
nefsimizi korumalıyız.
Çok iyi bilelim ki nefsimiz çocuk gibidir ne görürse ister.
Onun her dediğinin zıddını yaparsak içimizdeki ruhumuz kuvvet
bulur. Şeytan ise güç kaybeder. Hz. ALLAH
(c.c) cümlemizin ruhunu galip şeytanı ise mağlup etsin
İnşaALLAH.
data:image/gif;base64,R0lGODlhkAFAAff/AM4SM8NsJmkBAIaGhfbt0qklTL7MCd3d3f2NF8NRLbqVFnJOEjQBAPHRr9XV1bIHK5oBAOqrsfBOKssCQpoyMcaNGHd3d83Nza92KfhmI/TRlFAsTM+zrdFRc91ri/C1UbAtLby8vMXFxakHD9nMjucxM7KysrFOKGhoaEkKBcjVM6ktC9jKrq2Pk40wDrWIJm9JRvvp6NLMbK5tEKtOD41MCvPqsf2vbtizivt2HdFudY1ybvr35pycnKysrNGKkumUqsOFIaSkpM7WT+y3w/TJcqyzLdS0bssrVdWPcnQvCPGymfO3Lu1xc/OPU5FuT5ZpMP63DJh6g8M3NJgFJ4pZNffY2bCQcLinj+yRktGzVJKSkrCKTs1vU8UjOfOXbY5HUa5ucq9qSb2lFpOHca9ISTEPVdQGQYtuB/jf48pNUnFnT/jFUbG2TL62EHMFBbRPa82uL7q9C5aRLc85ZP6lEc5OFOttSburcv2SM/319NVyDv779MqWTZiLVG5SbLvHMNGcot8hN3NfjFYoBNnhbeZUTtehF+JRctzKyZmKBsURQOWsE+XpmnYXA4gCFtzWxnEyKsQ3Ev2uDfXM1qyaq/a3EOvFwF9cW/bFyJBXX/zv8e3axend12wJJJyFh5mMrP3ex7zJGIMZCHhkZKmkCNoSPk0RN9XP2b6mrb/FVZ6iSuQ4R+2xEbanC3oCF18DEYkWFaEVA5cFHZ2hJ9zihrm1pdw6JW0OA+jO1noWGZsXHcUkI5ODmtcqKrevx+ReG6anG93W035/QVg+c2cWFKCUhMoxJH5pet/Z41IjLKy6HdUXU8gbUeyhDYMJDePeptDBxLC0CN/d0uvn7riusTkMLqurpcDDj90xMdDK0nt3XqCekaGic8O5tKumouzr4vv7+//7+///+/f39////+/v7/Pz8+Pj4+fn5+vr6/v7///3+Ofj6+ni4Pnz8Ovn57kZHLa2tvfz9/f38ePhvK6itrayuP/7//f3+/Hr66qirqOVk8HRF/Hv8////yH/C05FVFNDQVBFMi4wAwEAAAAh+QQFAAD/ACwAAAAAkAFAAQAI/wD/CRxIsKDBgwgTKlzIsKHDhxAjSpxIsaLFixgzatzIsaPHjyBDihxJsqTJkyhTqlzJsqXLlzBjypxJs6bNmzhz6tzJs6fPn0CDCh1KtKjRo0iTKl3KtKnTp1CjSp1KtarVq1izat3KtavXr2DDilVaaRCxXmPTqv1ayYxbM8R+rZ1Ll+ogM9ZEEHM7qK7fv0r3Mng0z5NbYv4AK178UzAECAxgud0gIhzjy5hp7oUFCzLnvWZArctMurRKwQwoCICwbt4pvuEsm55N2+Nea6k7h1sHQbKZQe1G1x5OnOLeSAwgqI4NiwGDw8lkF59OPeHmyM6zY3/7S3r179UFC/+gQCF1ZNWDrbmt5B28+9rXnY+nEHtd7Hmg3PbKV+69/9moOdecAKutFhkEhv0W238MYnaXNc05BxmBBa4GwS98UdNfgxz+lZ8ZDAgg4ToCwEJgcgKss45vf1DTXocwjtWLW7gJEJuFq8UGwWrJbABXMsLFKGRY89xlxinJQRaZiDqylk87exGDzotDVonVOueA4qMZzU1oIwUQxBZOPuv4A10+VqaZVTn5UIMKaJ48JuKcIpLXmQCToUKlmnw6Fc457ThgpCePzBlic+QVCMtrZujZ56NQlUOOOehcMOORA4ZYp2o7CvAIo3ruCemoQ4UzKToO9OAWkgMiSsGdBar/1+iCpNY6VDu/tGPqOekc8MuWA25aYW8MyBqqrcj61M6Wg+hJjjoH6IWpiMmB2ZmS5fm4gTb5iJrstzDNiMxbyCRz6gWgRYidcprKx6g2tIIrr0x7xbLolr20Q6mgZmxgjWoULqkpBPmc4iMq5Hg778Il/cHliQbD1Qul0xiJHLUhemajOBCoR8wB8TIs8knEbBAiigy8tsEf9qTjwAD9QjgegYnm+JjBH4c88s4hOYybdiX2awYy2hww4wZILtnbicmtU+wGOSvM89QV/WEygQOyxocnG3TdywH8+KiMfDZ2ml1zOINM9doclZwdtWLmQ4HKf/yyT9dIMhmOiSeK//gp1OlIzfbgC1ndGYnO2ReOk9Yo43UIJSP52OIBnyyA44PoIzjhnBdkNQP2OR0mtY81x/UGyMhT8gZdmocegfg84jgy5mzeeeefszZhONRS2BssXRMjhNVXtytfmL11jcw8tt8+uNXWPGY8hQYK6PgGAxD/TMDohRlOZF4n7Pz4B1mNi4EELu4c7wzwrmQlyiPTdTFzogemnMBvIMU5zZO/c9gm45SO6MS714XjGV0jhfz8pSn0aAcCCNxAJcTnP/8RDwY5opymCjinxeHCan/YQddSYCIHZucx1uhaNShYQeeN4xMwmF/Cegc35dAHRdfbQgwjQTOMvU0XMfQGC/9byLk/hYAUMRybfCwHJjG1T0TKiOEnNgADZfRwYJ3SBRW1MUQiss1U1HCAFGJYxe5ZyHuxOV4sqDjFKqaGaY+ZXNhgALL+eTFZ4fAHqkyARCpGQ0yADKSYvBFDMlCxGA2ckITIEQkY/MEdOrsjz0y1rxDwA4kwuJj0AFkemxUDBjBABiit+LbqhSiKO/BHJCU5MlP5o1cXkMcOQBmJYkwOjbwrUIiK0chZurFTFsoOBUC5PzuyklSxOYc5DuAAEXDjD6Asxgzps7hwAExTn4SBL5XYwwm9CpT84N8xv0iOVx4AFSHwZSRwgcsnaopA2SQDKGEANGqVJxagrAY9jDn/TkjF5lTTEAE/5ikMMcUxlwHDBSiNQct2GUo1owBlNLrYz1b+SR2VCsETQMkB/t3viSKSUxRhwFAYKOFkO5IPeaL4hANQtKIio6TLRECGKmSyUynVTogo4AgYVIEbNqUf9bw3Dgg0kgy14ydM+5RMaF2AH2uw6flyCjTVuMCnnwjqUA2q0CoYQ5VKXSqfKIkqeTyhClWwpQ9VuppIVOEJNa0C3zJYVAHgAq3eEKdYpxYbc4pgBzYdxVp3uhpcuHUHgF0ngdDYqas+AR163evO/rnMC8T1pDqd2Y4ggFYynFUJixXHAFdzhSog9aWSnRdZHWAMtILhjdIrUJhSgNbW/1aBPMmh3GafgVYsgDW1kyQHrxyAhSpAgYekm5OcRgEFr6J1QnKKowBcYNwLRBa4Mb3oAbDQ3BrkQ0nBtJASoPAEP1RhAZCJo3SNCgU/UAO12AWXdkMABShgQZFhym05ILCA9taXA9EtT3oZYFwsJDW+k30WOugLBRfsaDkZSw1toXCF+rLAQjcyECHqa92wIrhKlDyALSysHQETyxH15UZ9d3FG6Qqgv1xIB3w/jKzYUIq7UHBEcpwjYGptGAMVhoIsFlshAbyhwOCYMY1r1Vd3dAMDUEjBZmdGIVz01w9caO4+cUohFGPAG7VbcnYpdQUoZ0y68sEFFDCAhSzX4P9Go6OQC6AQ4+uKGVzjmNQBygwFPhw0pwL4sTfmgAEeeo96d8UAHtSh5Dv7MxzmgAQXMICDlKYUYwsAMhYwgIEqTE6nP7bFO8jh6IXFRh0s4DQk3vk2BuCC01jAA6cdIT2dKgEDXDiAnUtd42dhAwMvGHKFzBNoYNviCi+AwhsGK4A148Edjeb1WM9BDTy8AANSVhKPnbOAF/ThApOmgba1k4JrY+PA0v7Wn9IhazTUetsMSAGwscCCF7xgBTrNzgnsrWsPp5tB4XjHNLjwggVkrE5zUsILuHABa3MhBToVMLDxIGN///s9Nq73vRe7X2q9YQYvwIMD+vACNGQ2RPL/fgEOGD2Oi9cY0jioQLDDNI5xnM0RFQgCNi5AcsxmBxfkIYQCXgAJVbq81+bAQwUwkJy6aqfbfXAANiqgAIgv0TlvwEAQ8ACPXR+dqedQRx8UUIMl9g0XL1AADoSBBwXM4Hw+FEAKgqB2dazy62r6EyQUoADMlmeJLlBA1CExdhdQ74RC78M0woz3UfWVBENPAdBxZNcAKOAIDiDBIV5wAtySThwzqIAWKt54x4dDHVqogMkFbHMCraACh7jAAVI/gxPhIkQ1x7kCSOAii5e+OOGYRycOcQgXwDZgM1CAFhxA+OKnBrfSU8Ih+oAOo//+UX8iAdVTMJ8lyoL4HEAH/+Qr4IgTWVrehzgC6a/fp3Jq4RA0qHldV7MODRxi+e54f+2TdEZHEJ8F6MZ+aRIbnEB8BFAOHLNY40APsIcD6DANceB80fUYuFAD9wdZvieAtBEO9HAEh1AE4jB/NOcChxAHDpAOHhgE2XZGuJACsEcC66eBVhIO4GCAfqaA4oALQZB+6JAO71cDE5hSFqgFB2B9MghifKB5H3CDqzEOvEOCJugOLMAIhyALmyUnrlYBjOCA0XaE7gFpTHAIKyBbEDAOBLKDRAgOR8AIQQABQPdO08UIcXAA5kBqXlgl5EACVMhO0SVaBMAIjEAC7gAOccAIJ5AkZdh6QcAIR4CBd/84JKbyAYwgbtGVHTXACESYDnp4CDzQdOMgDqsxCoAICYyWgY94GeEADYzgDAK2Y86RAocQiOigDpKoARJSVM6BCzOAidVniqe4GKbCBoygAXywWE/HCExwgqrICKNgPM7hCIzQCixQir8II+tQD63ACFYoJxTyBosoAz1YBK3wdrJ1IjPQCkRohNUIcOEgjHvATtRDIC7QCsmYDp3QCq1gA7jIPdHIAumwT+vIIetAAPgoWMBEIRWAjj2oAfTIB+NwTXbFkB9Ah74YkH5BDuJYAWVoVwRyPo7QCpbgj+rABq2gAYn4NrJgCa0giF5nkdXxJ0xgCQRghojGAEVgCRP/mQ7QYAmMQAhyImUEQgP0KAyM55L+EQ436Qx8kG8MkJIrmQ4jOY4dCUwpwAaWIAPt0JJGWRzjcA5sEAU0EG/ZAXEQQAOWwAQHoA7uYAmWYHjaJiI2cJbCYHcVuZVpQQ476QxW93MC8H2WQAKzeJNscHtmqCTjsAdR8AGOaJfgIQ70YJVlJ5bC5AJnmZbmwARR4AJmSAG3JwDjsAJsKQyBU5eMGRapGAWWQAj5xpnOMAky0AnqoAFsWYyciXsQUAGJiQ5FWZrTIVokOQMlJmUUMAqoCQngMJJRUHZFRR42l5KWAAkxyJvARwBREAWqGW+dGW8zEAVsQIfQEAWt4Ahg/yJ/DHCYOEmR0vmSXxkE2gF05XEClhAFMGgOX7kHjyF/NkcI1QmDXZiewHiZUYBZGAN0AcCdaUmdUTCT+OmEGmCgu+mftcEHRRAFFYALt9dqjuAM8hmYUbAHKYCf5eEIkxAF/tifEPoXHIiZNbBsF7pjNBAFaKkOBBCfBJCINUcgdgCj6HmiwzEODcqK5XF7UmaGzmAJRaCbEzqYFFBzZciZrbChJsqjdMGBX0kDhuKZZrgCMOoA6gCgkuCQNVeeAlADibl4diils+Gj1ZkC5GFi8YabbKCbDcoEYBpHfIALk2Cki4mmpRGMUUCOyXF7kEGcJAoO9BkF+viQ0jMOLv+wpXXIp7MRDtQ5Cc0YhAKwnRMJDj9Ka3aVUi6op1oJqShKDvWZJHzohoRQBySaDocqbot1oUqwpXQpqqQxkPHpk1eYUpialj86ZPD4ihUwCUcaqh1hA0VgA7SaFEgZBUFghWckIrigoYKInJIwVRgTq8lIjSMxDl8ZBZPABsl6FOGwCZYwCSvghmg2ppOQkw0aBVPVogxQATjZiyRRBJPgDC7QmgQQrkaxrM4AAW8QpFXWmkc6kpNgB9iSGm+wApNQj1EaETbgraPwBmRaBE5ImvwqEsHHBpMQAIgYptPVsA4ADg1wr9z3BvKBssGqmOroERNaAwRSA8J6DgmDsRn/CxLhoAH32ollGIKFFazqZ7BWGiLsVFSpOgnT+LAPwQSUuiNK0LDUUIc2e7MesbGTYItNB15PywTQWbIIIAua8omQMQPrSq8fEQqTUAcQF2h1MAnCoJtnSrU9EQ4l6ww6tmza8QYVUAeKqQ5MGwAAU4aPMQptmwj/uCEdYa+RyQAZWgcscILEKrczISlsUAdWWo4o6wJ1UAcOQA0aUAcIAHe3yAAzwLc7yhEEkLYORiApsAd1YAsXYLaSyxN0u7k84GesRgGum5OVawNmg3Wp6rjRiRF8wAR1YAdEKyIIMAlYIAJEObWzuxF6UAR1UAQOCZFvQACbmwjo8Ll1UIwE/4KyIgIMpvugF1G5bMAHEOm6eBACJwi90ZsRkrq5oXCSx0O9OfkBdWCSlSN3m1uiFsetm/sO9ssArnsF93ABMha/PTEP1FsBSYKyO/IGsvC/6NAAoMumbxQib4C/p1sRocAGCMAEzch/yXHAJqDAccvAOBF8+qsEy1ZkDPC5HyCaL8w0DPAGEMADoEsC7aC0AsED+gu6BICyOUxkB+wDsbvCLHwTevC572hKKEsACIAALNC9dfCOt9c94qABCDCR5vsQ+psDNHChQ+UcSbzETbwTwZcHdRAKKFuYzjEO5PsBqJAObmx8M5MaECALCFAHHJBkxhQKdZADYWuYIjIOuP+QAwhABtegxmusEHwQCnrQEj5axbiwmXPCB35sxd2LAB5KMy1KA1/8wQ/hxQHATiEIsGErACdQxY4MyZF8EA3gxl+sARKhAR+QBwiQB2ywrxERiQhAA+ywx54JAXZQB18wDejgxkJlQilQxSzgDpFrEEWAAAnQhAl4xGb4ykGwBUqMDkw8y/+AwQgADFV8yzzQEHxwA+kMulWMyxEhDg1QxRC3nEvalNKMDte8BwBDAUbMADWAAE5gyg1xzZKgGj5LNs7hxVwwACkszuRcEHzAyy5QjEqwB+l8A8CMEDzAy3mwAkJKygigAYjbEKbizmU8nmE6DnaAAMvczAgwCnD/hx5vgAtVjAPDyxAqnW/im8MazQVbkMILPNEDcc03sJQ5DAErgM5VHAMI0c5fzAPikB1v4AJVHAp3dxDhEApVvI3iENY2F80IEA38jAB2cCKqYcSS8MXPGxHXnADl0UlmBAGMvANbIA/va9QCUdEIEAryF4LiwAcE4M4foAcv4s57MAJ+FtAMQMpLQA/9SQ7unNSC/Yk1585HIAydUMUzSSdgQtYckA7VPBD1TAPcx5wLGgMIkAMW0AMhMJfwa5dLgAA3UHOdBAEcg7LozAlD5MUIYHVzgrJvMAq9nA6/hdLwUMXxwACXXR4ukAN5IHuVDUw/19Zf8NYPkQagzH0D/4M+K4AAQTAAQiACBh3J7hwKfOCzukQgGn0JUhvEeZAD52p1fxcihJADBU3athMO7gwMPNCzn0gg6PwFB8AJOZADjoC3KCIAo8DIV2yi802W7zTBkpADXUDeIrCn5BwKCU4Bq/yQJ1LcCR67B+bOdsApOcwpOxLeTmDeYYwQ5eAP8x0K4xHiwyndsfsFCCAJRgY0bxAA+n3eCeHOJ7WRAQMB6PwEEC3LE30DOWAH6x3WYqopdpADfSACkNvVCZ4C3GdPyVHVNIDlCbzTCeHfCd6zVD4OQZ4DR5AMGpDgQwZvDFAMCQ7AD7EECe6ZoBhdPJDgFrAF7hs4fP0PTpADBP8Q1hzzGKBoV8CQA1fgAxtuDuwA5ZdrObD1Bo/+CeF8XaFwAxrQ0QRhH4feAIoeR3oQ3U6ACujwBTng4+IrvgIw5gUd4wjh6kpQaz/eADkQAK8d27bOwOKQ4FMuDh8FitF9BxpOh7yeAdkJaOSRAgm+7JHl6gmeAzcQCgYRDnqeB3oQ1h/FDo9u4HoODN4dMHKX4NzbhXqeA3PuJcOeA2Kw7C0byQSQA8CQKDhlxFc+7+V9APrg6vgWj6uh6CvQ6xputuXuAnaQAQl+Aw1AEE546NnMZXWu3yd46Kt7act25UlA5AURAwkeD7kqIg8eACgAzks821t56MBwAsMiInb/vgcokPB6ngF0MlRhzQeP7u+x6w8tV9E5EAvJIQuSkAEO/wURLxDcju86TGTx9ug44ADlPmXv9OA5wAI/LDWuTonPygD9Huh6TeiFHgNOgPR2IGwp5QIZIAaBnsLq8AUZ4ONwOAorIAviwA6hkAG+PtSQLPd2IME7YvRInwNLXw7hcPbnCvUMoAQ5cAcOgA6HHg/tTSEeD/ICwevmHoRvkAIOTwrLHuxNvAk3cAc5kAF28Aw74vk58AS/LgyX4PAjkPMrUPhOEApnLwZ3cAdJwKWklganX378F0e1nwNpICZVz/gpAAwZwAEHsASoX/kEMgoZcAfQCV/soPjDLyds/x8AyDAAnc7ydoklwiD3SH8Lo8D2CWAB4L/hcr/4msL2bc/8SE//SO8EYXYDc29+uQoQb05kWEIuXLh5TjLEEyAAggAGDFK4yODEAacMGUY9ZNCw4Rs7GZIcMBfu30mUKL9ksAMRwsOXEHBlfGKhRwgH6Uym5NnT50+gQYUOJVrU6FGkSZUuZdrUKc9w5NI58NYl49UnA2466JRRFj4GEBg8A5ZBDCZMYqxmkDBKVsYl5cIpfAZRAIWHFDqCzHBJ3bmDSzIAexlRLwVHGaMdWCmJXdiODChQGHjHgTqDPgVneNYR710Gb1ZkSIBigA8RB/ztfNra9WvYsWXPpt00qv8/dA5EYOlyp8uOAVtMpBYs6aVDCpJIY0Kxo6wEFzF3Zfgyr4EEJ3rGdYSgN2aaDHcuHMCMUGGCjhDTK0/igIhX5A3FQigbSDVrlFYyNhDH3TuEEWiyYAt5csqsNgQTVHBBBht8KipzchMhhG96sNAHnNJxQoJ4uINglIxIsSCMjG6RJSaZwtNnpVHCkg+C/mBcqYsQLkAHsHAEk6Ch9CAo5y3x0NlwheN47IiX8C478CQ97sjABRcdgjEswUobQIjUSnJwSy679PLLB8nxR50DdAvhTBEccIcTCYDhIyxx+LhFAjFQEIOtY2DyLgUJMkDHyWLSc6k/BmTp8xPUSAr/pxxymshgF7EaEiecEUIaKQK29BCHIwHEEecdtnC4Eb8vJLAjBUHhlEgCCUQUzgF0lgRzVlprtXXBg8gxJ50DhHHAgQPQMadUSdbhrhhggEFGDFYb0ENKTxu6JQMOJJAkosg4ZWAFCbqwAEthtMwRmFsmk2/TeCSwTEgJeJEMW0/FWUKCJFDBTCVWUY3IJbtGsxJcdfC7dWCCCza4qFzN2TUdc/xpUgJUvZtTjDslyGRTmFCcM5AMbnlDPWzTY1UTrbLcCZ87gGHISAjeYZWDZOaVgNNOPTVUgmhG/UdmRzwKOaJRWHXVBBtlPfhopJO+9aCoyDHIClbFkqwYCQxh/1aCKSL7zCGHJJHgijtYXSE0Hh2C2sprREBntZNylOAYPh4CmdskbAybIWz1gojVkQLOhNVYPi6bxzeOkeDfLMlRenHGG/dyp3mJ5DqBw1ntjAL1apZ7zitsaYJVCRxJQT1xSi1jQBMMZC2GsK0QxyOIYqnaxiyshV0yiKgWLx02JVgBdpBzFxp1WI12/Hjkk3ft81i4G2FOVmHhUe+OooXg8zDuuSCQz9WNBdUYDDk8DG5CIA+/cGq/RQ+5IUphzlS4Er+z9N59Y05vEmE1C+DPFeB9CZTBNFhSlPIMeEAEHkV8H0MXqzy2L89whzvlCJsUUDMNSARCfG+LxxduAf89CTRBGIBJCR/eIb4RvAtzDABBty4wjdrxInMRNNwPxPcFPvSPAZ4ah+xKY5MCxUpgCSRiEQ0ItWO8AUYQ4IUEsvGG0ISMRy/BCwRYdZrxlEkEOthgJiCiC8NV7QtpgEoM6xeRZ8xpMZeY0+ikKABdVM2JEADLz+A0AlbBwAJXMpkR/fhH5C3hFu6C0TuOkcTgRUZSm3KIBFhxmtSkQ0I6GOS+BPCGZ/jiFqyQABlRwoc0SMBj04PILUrQHngwD4J2eYMoPVYYO77kGCUQoE0yZDxA5lKXt8pCCXYhGQAhUm7vUs8SN/WGEtxiCz4Yj8LSEY0PPiMcUnsdA9LAi1v/GGIcrAlHE1ixAijeBSItNISNImBKKFIvLE0oQQyG+bOGxOMWasDEgJh5ABI2ZQlNyMISdvlPgDblcyBQDyxQBUvDYMsjL5GnGgZAtLWFgx7s5IWnaMaHN1Bglpc40DgyUYJsoKohFIBiNm7xA/I04Ra6SOi+MIkiO0okmWAYYAiEEbAhHoWdpmRFEwL6U6AKJQYl8MUKQ4bQd0VEcAwtgRpelQ6DhMMQrBgBHxiZntdRwBesuIQ5DtTNErB0pLFjhQ5gFYESHKOlgoLpz1LAC1qiAIgXSEc+KbHPCHiSKERIZjzkWQI9BFWwg/2HFUrAi4yCTKEQSCdEdhGLKcJV/xMEyolJ0HqLmmVOPR81BKxKYpJxoNUXKcCcOFNQAlZw4ACpLEHzVni7lxAqZFMowRTqucw+WoGdJeBtCZoQgaGEL6wSyUY7mUZY5O6SrzIUZ4/ktkQ4luBjUvNFCXawBZwE7B/sDJQUI/MG2urgljsJxx1KUBePYA4E2dDBAdLRS16wgyM9ighSGQAL3mrCNFspTy9BygsiZIEVvG3CJoJCUYeMoLruOAcuk/tgpMWACDEASi93AZHS1jcmnsIHLlr7ojdUdwc3CVc4YjDgw3iGXyMAKaJsxLZ/rAO+PsPcM0pQTnR0YsCuU6iUpBSyFBwjG7UkkI3OsYndxuMlfP/ggx4yUV1DUNgnQADpQVlsCHSkYzU5hXCXB2aFAfv2J+wkQjVHGqn6ioPFIcUWBGxcgm+ZjK+7GN1k4hUvtJZhAN/oY9sMUQIr4MPMIc5GIC7TyyzMt80/jkgKdlHb2ybKHJv4Mytcd2dPxaAJgjDEQXiSBt4+Ay8MeLRZyZNPL6f6y4LwLSsEAVyeiIPVVmhfj6WWAl8IAm882oUg9IylG/FhzorkmljewGqSERDG/xCHB0oQD0byKBbZ6EBOiMDqcNrFLu0TQK+z8YeaXuYcmx7tj+MVDgqkwAu+lRU7O7SvUqcpoqqmt62onGi+NoEd5UgJOwQhCMEVc6EQgEX/rgWhL7vEowQkg6jiTiwIXsAiUvIRwDMEMQUUbOEbL8ZPGv4d8IiM4N+picC/SavQVDXE4iWg6VxvRO4RvGhTd77kvyNwoCwIwgsHjacgdCCPZnK53kNn0KaJkFFBsCKqO/E3wN9pSZL+uwRe8HHNBXHd1EH1JA/3BQDScLt/g2FABYIq+jYNKSMxIB4+d4CrIYu5InHtLhT4NwUiPR5/lFwQdXFRtChgUXFQ4NGIKHsm/k2/fa09DJIWOtEdX5tNzwICMUh6ww60iX9TfK0p+HfdwwKWigsCCba8DGvm4YHOx2MEDxlBNgSRbPNpKSXhuDbV50sBWAhCDYjQeUKn/0TxSwLA1/WE5E0frmSHhIORMIrXDt/ghVf/hfd4S2qvw0BA2T9e+wri/QjEgXlWuPez/8C8ILgzOAa84t8FEMQv4d6QXv+6z/8IhzmEoQMk/Dser+j1v9Wgg6IZInrgvWcYpoboPIDTGrnTtl7zAua4kgx5B9T7JR6xKOazQAhgh17rgAPYNAAwQMcSBDjAvsbbPhN0ik1wtTQQBz3gPZSqK5NouvnStjcQPvYDAJGaDIkQvmRTG1QLh3NIB1RIBTUQBFPwAkqggAf4N1PogCzIB59IH1N4N217hH/zhBnUwWwRgFkQhALYL6C7kWsThBSSFLzAtMArDMoThB/4uP9VaoguHMH5O0E6dA0gmELJoIBZaMKgOwnek573czNT8MLDc4h4YSydIx6tQ4moUAd0QAVvyD/p2QtPYEJEsAKfoIRBDMT/mULYucDnEodxeINBJIVlaiY9QL0HOA5iy0O544hYMAVWMAVPECeY+B8AMIUdALZlq0NfbApEMIVHyMMaZEMlOYk7vLD3G4FBZD9TmIVzsagHMIXT4S+BaUR00AE8zDbJAAHhMwVMhAoPMAWCukUGeICAM0SLikYBWEI64C9ysAJTMIWYsIv6MZfngghYmEcK5ET1QwI+mrdfHEilyAJTAIB0whxmZIacUZx/SANTWITEggAqmEcwmMf/lVHHTcnFHryPnogKfZjHYdQ2V5xGIPC0lIgAU2iGYtO2TzzEcwmH4DOFSlCb1QACQVhFViRJfNQ8UjOFHCy2Z5hHkrmGACRIpDSKNGAGU+A7fHTHRJC9cXwAEHiEXDSFizSFB3hJT2HGAtijhsupcLhDALDH6VFIU0AEr8IPdphFJeIaQVkomFTHhphGNTCycAjGR6hHRXoGKvACL3iFfIwIWICFfQnERTCFrzxFIUpKxxSKYKSCs+SaXESCmzOJNECCg5xHJPCCeZRMrmSHXBQ7KdCBH8gFoQvGmGtFc8nFHxCWJSmHqTTH/gFFdrykeQyEtYmBeVSinUyBipzH/3ncSriEp2VUTLnaikV8TObkiXGUyGL6jJeYRlPwgExYh3BIg2A0Bc2MyDLMQ+9Qs3kkBTqYxzNghnDsiaU0hXSMzhHIxVTAy5TQxLKcEjSbjPCMuYx5nbpsQvKgT9CAHeqkADAogHlcvYSCu0iBifKkKT4qoOaM0H9QSVOQnkTqjo7YwzOQRTqgAyTYUO+MD4eADIeYxq/c0AcYR0T4CYNcRU85o454hTOgAz47n5QghzMAgL3UE/kgUQgwBcE8DhgJh3WQR1OIhnQAgjPwgrCIrU2YxkWAAeZAAU2YRwu1pPqyC2ZshuQMIgeT0F9cTyCAy9JCvzeoSBA1hTN4gP8U8k2fkaAR2NA/qNJVTIEJMAVKQEmUQIQz8D7rwbBLSkxNUE6HRImp9JA3HVEAyNF6lJqIqEgO9IA+BQsYYYdxbAa0IAU40MwNfQRtW6J9eYlFOAOa0rg5BFOkLAc+9QCpwbDICNX02AQrGAFYgCL7FDROOUQTtQA4OAMqEItHOAMgiKqU+NAUAFWtYYBgXUyyK9STIIIzQAQ4uaqaYYcHOINRBQHIcNT7OgMkiAY+9b76UskzKAADPQNsPYNHGJ2Js6hsUdIvJL2yQ9XHlFSJlCK9Eae5kw98OA7M6Y8R1YuIiBcrQFc9CgNfBdYz8ABzaDDWkFQq+Bh8PcdyJT3/7UqJO6QDdk2qHRIHSkBXCojWeejRkLlWD+gAdf0udF1ZbKWCWUisfTVEf32DDRU7xuxFeh3ICEDXtwRBzaq1sAiHkPkPbZsUPZiAih2AXl1FAQhWDoRBlPhYdEVHA6TZRRigU+XTVyBarNoEOihXTGiGPq1H2AnWDj0Dw/yIB6CCB5iFR6hVIwG+YiIUGf1CrcguPc3ZX4wBZjiDCJCvVMELD4Ci9OjXtHMJ3wMZvZgFbK2nHviBM5iAhjBbYLmXqJXUyH1ZDLvWxWQmnUEJJZ2AxM0bKgBbXp0AyeU2j7jWr5Ue5ps4DIMRzYo2lENXsXso+dRbgpRURNAUfMiw/4bIhIWFoGjxGX7JC+BhgAIw2D3ah2qI3IcwW3lbknDIO5SNXE99g76NXDqIn4vd0z7lmjJtCFhAWhgwjU8Q21dYQI/whBlF2471FOCtmTqCiOItm2WtqZsqQd11PGidgDTA1RfdF6RVV5eArrj1EFbcC87t0miI3Bwy2xoRSPojB3VwgB+gA6SdADaNgK+dgEXwANTEWNRV4Pl6A9SN1x4wAZSdANntH9SF30McYO4o3iaNNvdBXZuFKFTr3zpEBA5mh2LiCAhg3AJAXZGCjMMo2g2bL6QtgEgTgUTw1td5hAmAg+HwSEbEDQcIAYSdgOnaBFiggg32ANbgU0/FGP/oSr8JgGJ7ShMNjgD+vJ2dRVvZ1TB+MUSUE4slfoU2rikb9WFfjADU7RTNcggUnoAC5WBFglGZ5ZfQeAAQfkAhMJ9cQN3HsGI4uIc5hJDc0GDQZAB80EcyjlZ+y4RCXmNOKd+rhcCcAALU3YSYitMJWF+ZtKQF3KEZIkk7VWR7OkpB/uEJgEZcHlEyhmJSaIYJ+FUcxp1pFZTynWQwdIB2IGQXZoDSxeJThRBrTuJqCos0QF19WAcPWOZnflMGQN3Jgiiv0uAHiCkIkOStLGZHtd+5rbUjttseEIESC+Y6tALU/ZhpGliICF1MQIYB+ATURYS3tIsVqqKHeANJbmP/5rAJoiGJciZmMs6eU6W/fOiACRhTapKb10HdXPCHr30FYCqSYcrnfYg9p4Hld4YnARgBDhaAfiVoXR5pSZG7jvCCNv7lz/VnE1TSX1U+mqEEHd4vE0gFZkDdSUwPo5KIaKbo5LzogHnqwtjoLM6+lNiECWCGxKqeh+gPCkBdVCDkB5hqDcOW8j2DFvDBRZkHDVZpO1JCAKZWQ34tRjLrVxUAP14EZCCx7yXq7dPgvVzHvXhqNxYOEUCFaNBgDn6F0bmLN0gBTyDjFIYBGCAFrRgOJZFUFxaLjf6FPuwJWKaD5uqUslbeCaADEShnKmDrJg2ZI4ZtnRnLEr5rPwaC/3Kgmayyi74mJktahAnQhOGgYMN+PLCegH/95nak6DeGldzwAGVGXezO7jY+YuxGgg5IhVNbyglYPbBA3RaQB5vMKSBW6X61Mxc5xwnIHsRuLmxJAdfFMNR9TRibB5C2a987a2b4Oizdoe6ggMfQFlIiYywumuU2QSJgZHjy4wl4QOX0h13RjTCQ7OwuADD4A+PmYO3ugAggAlBu0hSQ5BbQHnzKqaf2jAvUZVYegEoo5LFKj5uWWStGAgfwqraBZdFFOYjw4wdIW0XCCyD4AVn+5h5r2glAAqJZzgZ3PFhehBS7CwkHgwKFg0owMnLIhyBMBm24hx6Qgh1ABhExc//sXj0I8AciKGft1k8I6OUVBub5DOgNaz5sbuMBaIEbx50cHm0Og28P0Jly+Ohaxtd0y24qeIUHeISJDnBBC1VYagg/bgYfKJ4o175y9gTP+Ds9QILtzu4OIIJ8YJpzIJMLEAET2Ice2IItkALUfedi6tdX8ARJpuyMKd9mmPNY8YkYCGsiWAc0FAe+nYA/UNoJ8ABB07azhmo4eYhojoaLDQdrRjkCnoDr1u4JoAR2EDRMa3NvR+UC4GH+zXTkAmIir8tQH28qeOoJQATgOohziJADSPUQkIdUMG4qoK9VMsxJ5BorLoAeCENnTQkg5uAUujPc++MtQOxm7mUIjwz/WJDkDiB0Qw9lhfKENpYCOIADc4Vqbw887mjujuhX1OUHuTZ3otNgw4SMRAYD1H2JdYAADwD11wYC7CSHU0eHAzgAVAD1Xx24vAFyHlHwgTcQoAACm0eEWdAUcbBWX+4BUF/fN5XkAjDuFEqoXv4BasgMag9odIYA1O2FVocD1B2BmVe+4qVIGgfsk+9ole+y/q4vfAj4I95KcRhlCtgEHw9ppnEac6CGcn4AhLNFFYu7iDbuwSY7oVsHwb/uRbACdpgFEDaNfVDm6eKREzf2I/7Vw6f8CYgAGDP0AtDBYipnONgHs5+ARziIuwA8CpBwMG4ImxZ4m/LquO+y5g6n/++TZJifgE2YJofAB+IX4wnogHk4CLnQ7QmImDfyPYDlGhRehLvdcaEDQnSIBjgwbmbwAMZGHczXvPL9wh0IaN9jBytehFwgIdoDe0XCB0JGgtUnAsO9wP540jZmfUrHdmsEiH8CBxIsaPAgwoQKFzJs6PAhxIgSJ1KsqDDNhAkUKDCAMGLCogITYIUTBwGCuJT4TmbMRS5cuH+bmk14BIuBAAE4dfJkQEEAhJw8qUwoMKCHiAPmYiIMR05dMm2V6GQsamGAEBGLJvAMKuCV1S1UqeD0CRTWA5BEXq7L12EC2Y0cIcxKmxEWPpMoU+pNuwjMhAc6H02A0yOEA3VMLf8ybuz4MeTIkicXxMi1owBYRTPqo7CXrzjPE5odUPfynwe4ZYWWDcoA58bXOiFk1IT1woFziw+GO5fuwAV5/MJI6bUlTIfUE07qxJn2z9EWGd/Ijs3ALpCX4YhMz4n5euBX4TyDTil6AhgUIh98nKBJCOKllOfTr2//Pv6B+jKmYJ4W8Cs86bQRUAIQRgdu5uTDnUYFuiaUUJ95BQEQYZlwATrkLATTOeqg44AI9/ggBBxVZVSdALOAhMIAPojwFhVAqeSVXR5sEs46MM4W1EkPUCegTz8FRVQBmFgQholI9LCPCMLIlx+UUUo5pZRUwcJcRiLBAiSBQWUUBmLpnIP/CFxCFrgThBLmBAFNYFiwBWKKMQQTOf78BiJVE3gC1gQpwCbARwVY0IM8qEST0StqAhVBRkh4QASDr3TEI3OrDSgkYRP8gcIW+7TQARJwCOGDPLj5sxuVqaq6KqsNdbDIlUFtFVgKXAoJVgFb+IBhLiC9YeaDbzwSoIwpBfVGWgWwmNUBpzpEpz/tvDqBpCls5acAPz0QElZNqpPaA4pCsE4aflW1yAOTAlWprYBuld5R8mhzwQUihCCPCA6go1ur/fr7b6pWYrlVuu1CsK1RLqLjwSJUwAKsTkQR/AgEJZkkgF9G9mCCB3T8kAZE4egxrWtEjfQnSLYpbM45dKDL/05JE4qzzldUPPAAFVRIytxJD+4U5BtZglEAEkXTkVwq9OprGqoAO/001IwhAitzW6Fb689dgkTKANeIgI7LW0JMxVYFFEAwJTHEMMK2ixiJFRKzNkPEQ3qktkiiApAdtycoL/KmCQ6IGU6Fi1hh7JopQQihuj335N1GCGdkNUggndFMBxGow2/UnXv+OUMMP+KZAIssEjdc3nXkGdmC6noBEaZDgBOPm5C9CAyYYAKG6RNQZbrbKAz66gOvtB1BQ+JMvdzsjyzSzA+BzQ6U6YPGSSfxevC4rjiLe5dtUBx5/xoEXsy6iE0FpEDBK2y3PUEHmawDOv31g84wFRBwZP+6FHAAP8trymI6GFgPFT9A33eA0rY/YEJ4A5BCGYAXEhSwqAc+MJ0VwrEJIJguAk0jCDsYtgj9MeB2gUgFujBjrWZ0q1kxCYc5XBaudfGIL3nJC+3mcpKU/IwBrzDdA8TXHNVB4A0/NB0Q7KfEJf6Lg/mDADvIFoZ9/KBEpitATpxXANsw6y0jkM1JYDHAt3XKB/sQwiekMICrHMUEB0wX+WbRwXyU4yCbeNUi3hAx0wUiBNUwHbYgYLoWfY1fTomA6UbQMx4FMIATQklH+HKmsxUPSImbHe0gcMQf4IOJnvxklJzYkXBI0QchiEYLXIauWdxuEXBIBSrcEbfpdcT/H6ajAAqGFqqkiUAE8hiRECyIL4b1TTYp6iBMChIDGVKnhHyUxz3kEbbZPE8KF8rQQHojwhHMpSONNOZsxEE+k8jmhwEKIFB2YqzW4IMBI0BiMkEpz3lGJna7cI0c4eAieokgDKaLRbbahrlLnI45P0FkkcDADOA1IxEHOIAD6hWCXqLiAK+6CTrdOcfFbMJlXkgBLN5gvmYEwgQmDYEO0JUtATAMDoFLh4YGQg5zpHQRaQjHmr4pmwT2kAFi9MJOfpItoaLEoAJop7sWsZYP0rOpTmVIJpoBRwY8w5UucgBWO9CMGMnmDfGQYP7a+RrTgUETpoPFK3axCA+Ywxzp/0DHQ4WBjnSYI256VN1rdHE6dyRzmSoVALJOF82TioADi+hAAMWIhJfGVCDhmEc68KhI5ixOpxECSlXzqLo1sSaSjZzLtnRgjtM8tbSmRUgmFrGLH70TCS46ADoQ6QUI4GOIAojBtrxQTJ28U1kR3MVrrEWHcxDXH21tq26a4QXGseYBXujAUvwaD5+MAAleoEM15EFYB7TDZdSBgLW80IILwLQgvUFHB8z3Bq9UljXFmp5zX+GZ2hpzJXidzWvmYjoijJapp/3vPKNKhWZSYhFleC01UjoLlew0HON4wyKe0ZNFeKGsprurAMznDn+QQzswCUeBF8G4naYgbj/wR/96H1CrV5ivA97QrjxCcAHBncMDXgBgULYFBwyRVqbmQC+FKTa+nTIAND95QzMCxJedKs69mAmfANT6g335F8BWZmImntvMNHgBCczKhReasd6SeGeH5ZPwa0S6CE2YbwTNgbAXEpEODu8GCF7YxeJQ0pwseyEXi6DDazwR5g7cSx4xxs2+yEEE83XFC14IhFJQ5ZQf68B8HsBwhLr3Gr7shQGxoF2TJ3WxzWbyJI/wAhyEwbQrs1qei9aBHjqSBgrD5wB2jkfiMgoBWHz0J1Q1sKPjUQ7XMGAXXvjBAWC6mx/cmHEMpq2x0+uFRxjbCzrwZYxD4A056wYm6ZWwSZz/q4bENM0p6jgAs823WtaIgx3kgEU8PNCcSslM1z4xizp7Fo4ReEENX3tSqwOuRDv/YHoxcHQLEPNt72h6NcaW1GuqvYhP+2wXzRivCwliY4w6kpwCEIdIn+vo6wbiAiE4ubSvqwMgxITZ97RvPJqhAyobpDfn9gYcRv5p8lFi5F5o5mUZrpMUvIHoRG8mqF0DgWdcVx6JaazAo/45G3/RO8b+xCkdja0iz3vfjqYOBd5gbB1QAk0BdDQ/vLWb9PqpkSfpYSye+wMdBOJDvRRBzh1Nh5GrwQOU2PsIxNHOkP9ATjV/ygECYV3gOtLRBaCAF3SRJnSmgAi7qLbPvRAL/193OidMPzCPqyz10a8qHI6uugA24WisB8La6SyyV7oXD61n6w268AxlvZICtBfKNARRw0cbmdOckNPRyIZrRC9Q6Z9vArOzd/TyHcf0R3POvIp2NONlY2wKYOIPjt60TmoLAV1kvgBTKIAXQDDyeKzPcYDyQhmYlBvRk77+UrJC+oUkDn2sXh6V3jxPXIw4UYD6fVROhN03vd1rONoWXEh5DcTetd1nvZcAFAOqOQBsQdQBAN8zDKBPMUAKYB4IcBwEPF8g9BhBXIKj6cI3WaAXMJAFlMGdqVPtORoFgAEYNBAFWYAFIIMMOloxuN3saQJSRJr9HWGrMNvtycgm8P+CF3yCCbSeFyDgxwWFOKkfCCBBraxUAmLS7k3B6zzgPxwcCEhgCviJ/l3MF0IaOrRh64GAAITDvQ3RG0yBF0xB9p2EBU5BBFSfQGTZFExXI+1ehQnPFkgB7cVhDU7BpjjQAGwBJELiAORdEJKPo+1AEQIcEm6ilABff/yEBoHAFFiT8t1h/omTa2ShKD7MATaH8C0d/DWg4DRWJuBhI1ngJ35cw8VdGCyNPjBbMfgM5AgALphiJWqfo3nQYliBHcYDO3xTLIBAGTgQfHTAFEhec6wDBIgiCFzFFvTAqJjAYJnANYRB+rVdCogiJoaAEXKiO+YHEEwBCJRFAKkfKab/QyCowRRMgRpcAtelgDyWwRQAlFD42pp4RTxMARg0IHk1lgpyRADFgjxCnPABpBpEAzqYhj6mQMOhk1DUoTzqEWUl5BScYExsgj7GggK+BizsIylcxTfIGAfYIdaAz8hMgWGYktJgVUSJQCDI4xaOwBSUQQs5yzseZX3owBQUw1DdmyiSIjqYgzr8gD56QRfcxC4opCZcI2sIFfn0zD4iwxY4XTosRjzuXMTt4xRwhPggYEIGgqrNwz7GABgpYFfuI3AtEjlEwD7+wEtUGhyuJEBOgSZcBaEsjVLqAqWgRBpMwTGACQbOVTpMZjokAl42h7ERZVbQHFJ2pmTwJRyi/9NG6OMn7EpU/tgFhIE+qiVhhsEU/AA7CJ6AeEZZ6MJQWo+qLUYWXONnqSVTbkRKlARfwoHg5MIUdAA9lIcNyWax7eN0dZ1QvmYSyCOlBJcoloE3XohSkMMl7OONlAcz8mMgjNZLvARf4qHYQEBWasLrYJNnvqdjvENKCh9VDSVD7otvAIcJhIFAlgHXSIE8VmFn7QQE7CN0MAvA/cBAQogobuUU/IiDDCY78mUSsIP4FFUAeoVt7iNAYRJOFANrPgPt5MQbXKchZoWTlKdSMuXbiQNMhOcU6EAExMAmpMF04iFe7eMOyKIYwqePToSCwiFeQQCIEqUDdlh+mtyIQP9iD7RAgI4YeyXkNHYNhlSfUhIkYIXlVoLA9HDWPlaDAygoEPABTp2J9+hEVnLoSlLAYH4aa5ToUL7kUYSJIZ3nehVVcL6DRLKmWhIk+dQhUR4Guf0ooUZEd65lbMwbX7InY3GIh0TUvZgAviTAFHCWK+IELuzjGgwKWULddMrFRuzjI+qjLHQPa4jieE1nBJhEaHxP0DEAiIrBPgrJn3jEZWVqnFZQqaCDUf5DOCglnikOBRjLOFDA5qll2HlFABVDAmhmUmhioUYrQsQApbqAkwkAOXTBFDzBWArOCzlFh3wIKszYD1AqLnBWfr2GCyjksjzrbmjrKAjFMzTrAHD/wxVMQRfEwLosyhSEgQgoKA7EJtehyWWB4D6GAaUCVLpCwDgQKJxOIw9a0LP2WDhEQAJ0wSbU0JJpGjGmSXOEKrcqjB9KK8kOxCZ0QQII6aXMRbNaz6A6Friqw2RyQMJ2hasCZAJsqixmyLsmwLnmhC40a6eEgLYKondYQQIkgDyoql7oGXMpKwUkwCcgbAIA14AUiHeAQAKcwEu+yWutGkFk6xRcwg5x2kmUqXspqwBMQQLsaOC4Z8nGrUygrMoyDgTEQsseRjtmE50QQcKqy07lhNbCC4qOFkHoAaViGN6WAUMGwglMQZeGRrOaQBIkQCDwAe5x3Y4MkaclgBhU/8O9JoALVAdECgBAnkAZPIHX5gvYEkQ4BELK8kF5ZK6pAm5ZzCt2CmpZym3cnmzKYlqZbWMCcNHX9GpBwG4CKIHwAQvenoAhloqyEUQM4CuGzasYjCVu6EACyILPJK0PaK8LTMilokhQyALbmhIWsO18IQ5Q+K7nph2NMRXSJgDYmcmZfNNKBcUKDC9WsCO08u6Pzq8O/GxlQYAsbC2nmCYKDkTlJgALLq+DnEACwMs3uGtlXCyEjEKz6i4OUKrPaO0nXEHViq9lmckBJ8A+hIA2pELSjoDFTEg4sAPeJu3MjazrVu6ndQm64q+Q1GECcE0FcyYAE+oSJG0SvMOZzv+G1lbBm5Bl04hDA49CCRfI/jovp84iqoDDxWKYBouBoLbDJojB9vbE/l4BC58ACb9GMQRh/gKFBGfFBVQuebAvSowDYEXtxS5BlVnsPOrw/UIwBLjA1gIOKsDtEMMnFCctCLwDHyQxA5ww12QiqmxC5Z6ALIxvrTpC0q4Bp3jN3g4EtXYBF3sunKgaOVTuCvSEIIdBNaBsGqdA0hJCG0OABPNDCNCsz4pLkxGjBCdAEnRCQtADyq6P/RIbBO/vD7us4R4yfC4ByibAKOyFI+9vFSRwle6G754ALhizaAJF0lbznGLxQaCsIwhFFx+Gk5zDJSStKnsu6CaAJIik6Qr/ctL+BLBIsDGEQOVaK0poUCoXy+KMQi8nwQeFQ+USgh9zM+lu8lUojPEy8zteQuUGgCVzz5kyAC4kbSQ7neEJRBqgLBpjEluuC07IggRXs9diyEMPRBcEgITlxDmzo2Low9aOshiYgDcEwNbKghJIsE5XgU7XSg0JMhl4A8rGBkpU8Z2aKoS8gQvodBJcwkEsQQB4Buko4EifRAr4NAwIz2FGL0S/YydMdNXSULGARsNGLRS0a8Z5tE7XAAlt1rzhggRDwdswi2IwVR8kQCeURDlcQgB4cXzAhE5zgjgJwCgEdgVfwDPrtBhUASeLcSpn0lOHARZQdH/gxAicgE6P//FnBGc5MIAG6zQOoIo/BEAAtIYQdVUK1EACUDQnp/Qnh/URjjVqJ+8i8YxOQUBiB8BLditYxwBqU8C5/swlwSpqVwEmRDJiCLFBHHQApUBgo7N8JEEAXEIj87bnoug0YEEfhAEZrBEPhkEA8PP0SEICkEFLK286rUBgc3ZVy8Jur4l7+zInFERLYxhOFB0uOMIKWPdrK/eJ5gtY07b9cYJ1kzY98Ew3eWgA6UJys/WTpAFqWys6Ra5JEEKAN1AbYcj/EoR1H6N0C7YDyAdV4wAmJbYYZIUDuEMyOEAICAE/MOkVBAANeBYE4EAAPAFqjwKnSfAToACPo7byCl+ZEf+AT5c2AweALKNTfd/2YzeQN17V4Bj4gSd4ACgBI7so95iqgzOAEkT4FfPsGKL2CQTVARIVO7h3AAj4I5rAxFaZdRNCdKO2LTtJTLBAVdd5AOjuudULjGkbRf/EYbs3eZ9ACsCEOLwDasvpJ4iBmUtga+gELoR5AHRBAwiEjitBKwoAfLf5Gkj5m0isvpwK/Vm5adk2kZ+r2dKQ+wmALtAAatv16hohOKB2DXSWpZpuDSQ3h28MbrQuQui4tQIWXQdAPg9qA1B0geDCdIeAqrUVOghDRGEVJGB2ukpCAOyAjetiOMhCAGCAYfqAD1wBpJe3HlkWYsN3aVO1r2EqCLT/uag/IjjKWLKZOqpHHYKjdgCsAC4EkPj4hPgGBS6MgqwHtnJfBXw8XTi8Qx8EQA0IfDnYlkk4AnyHumHCeWks8EEQu1Ace7LLByfY+E4kNgYIqmnMlMxOpjl0Amp7k08sQGBn+RyG+RO8+UT5Eheg9gxIcdqOQzhAgKX3AWCfQCPLRq8HuWGOiowtjXbke8AtwcPjulB15RC5KAQU/KdjgF1TY3PrBjs8/JkTHw+VBR+MfADY9dv0wD0EO8dPdXl/vKxfwfX8w8gngVARwrOTG510GDmwg57fOI+8AWdjQACUs0+8Qa/vQP9iIESJQAvsPMRvXZG5aDlQgCMcfAAc/8E4iBNOPPXNb8E34MuMlQadQX2r4UAfGP4MuAD3VkrWYHQKjILqo3YQpP0T6OAjwkeCwMQRBEAftB1Az8bBd73C23t/OQQnYAANEDANYAAZOPE/LDsNdD4D6D0XCOqHL3sN3MS6yLrhb6FPhLvberhbAUcI1Ljhc0JzcNo4hHYkGP4KhJqscyscw5Y50Nmpo748AQSOIAFmKHkTDkLCchAEMGDwhpCLEzMGDsQA5QkmFCgsDNjSw0QIB+jMkcNHIkAAWQ0ZCoAgzmEKGgEuarSw5ZpIkuTC/fP5E2hQTkFO4BJwtEYALiYcpCP3j0WQGgkFEKLZQ6S5nkH/4cCg5P+ouIQngmAI4rDhm7IeRTolR04fOgcXsHDBEOBIipcNGVBlIAuDi5cOGdQI8qSHvAs7wzXm+hhyZMmTKVe2fBlzZs2bOWvuEyRFCpcIWeKKWGUGzbIYMDxZs5Fjx48+QlxoWjIcgYFgXR5tKK6qWQxrMMk2IWKk1q2W+ZRNQZhQEC4+LjjtGoS3gBXSsTrQ+vhIAEIuxQqgmJIvgxRre4g48L2xP3UHLoS4EmSgCz58fTMchYsB4ByayQ8hQjhAHcc6W5DBBh18EMIIN8OPApb42ISQGu7Cj8PWSIHNgo4G6KEHH+SpbSR1/HHsiCBoOAoCwhrSI6kgoLBpRHlEECb/nRWXu+yz52IKIIhvFiNHnBZdgLGYsrr7Lig98HOkL3HGYYBIG9FiwJG1rhEBnXO2aowcc9I5QIRquMBvBtH6kzFAvmgIokAwV5QQzzz13JPPCD8rw7QTzOKwLD+e2CbEEAfw6CMhTDjRNmHQUZGnnkgIos11GhrHJfW0wO9GjgYQQjEExfzxshYJISwFs7gB85x3nOOUgQa4C0GYBLkaKoCGKEgIMPxeZIACBlwoawvq0HkKqMbOUUcuEbB4Ab8FUghn004ZGKclgZ74xj0x+xyX3HLN1VMgQvHjggsyFhVx0S0aNTEEEWw74IB0zDmnUp82wU8JBo7ilAKI8BtO/yOPaEuOp84urYGwwqRzz5yhMBBYgHAM8+NJVP9psYYKWeVwBsIoiI6LLZiyjqtwypRLmxDWLGsUAQhuyGaGNKZTiHA9PhfooIUe2icc+jgaDyyE6EHepj8qMaR6I0UHHX396ReoFml4A2OCDbMRR5CQY2zBGPCLOIUXKsAiV5Axbi4IMrB6D1W4HRHZISVewIBak9d7YQt5mvr5HzKhdUDaNSuggR4BRM454xpe4KLnA8QlGvPMNc9zHHrAQVOea0jsQQghfAjJ3qknVQc3BYUKogIqMXbo0goy4mgLUi9A0McGP1vVIQoWCKKPC8Dpo4LnjmKgghdGpRjVFjE4Cv/v4f1QGwIAKcAlCMBF0jUyl/058wJ58FA7CEK4pYCCKxlar3lv0Llz8/rtv/8yl+erTx4TorbXAQ44ANVYx69KEc4nR1DAArbUEMNUgDgoUJhIEIQ1BikwYGhJwQwUgIcjVKBkAKrKCwBXOfr5hAcVUIAjfLM9BtBAAU9QmyMgwC1cqM0YWUGgT8hkDnQIQwS24IICKlCGGo4jHNtqSArQUIE+sABK+JPiFKU4DnKM7wBzuUCkBqivfR3QMuFQQPocxxIXqJA4HREbw3aYmXoo4GKEgcUJVNiHFyhBZBBwgQK4MAAfgKlhP1EgFHxDLAHggoNkGOIKrHSlBfDxe23/5CE5npXFPiiABgkZh5VgwgBcQGAEHFQAJCRJRVOeclziSwfVqJYOdZyDX40pZVCgUQEMUCAc49gkAcYQQ1ElZnfpOFWE+KAABQCPL48cIz04OQ4SKMAPyToSUJ5ZAR7wQZc4c4QxLbCKCizgJe8zpuDSMcvClUmBcXgHEjfJTiRaiQ8KrAA08iEOVN4Tn+QiEyXPcTUwdgaDMHJJFSowh1/WZlKBlNAHa3DIiNVAAWBhSIxeoAAyqKwpzPpHA4wZMMgdkhAKcF434LglRCqgeCwLIzSMOYqEBIidxXKJDZVJAtflE6c5fZAsb7ogcfRSFhjTjjE3MiKE4kZPb5yB/2/4kgJZuKk3Fb2oDn3yzDEsgKmFrMEY/DCAbxhTSMUKqQKwYTlzysCYLvhkDWvYSIFiDKIKOEJPdVpXuxKNHb2s4VFwYUyD5mgxytlTOOIwhhOwT2AO2atvUmDMUR2oJATQggLG4AKh9kYAaVPANpKlhTGsQGAVgsAKenmEKEomnsaEGEOySQFxhEMWBKgQzo6yxzHM1Zx31e1uHcSDMbwgmxCYwRgMehMT7E6wfHomGpaHMyS6hCGkHcMY+oAHGRzBs2OIwyg8ydRPVoW4N5GHAiFGrL6MQwnT1QIJNPoYHpCgsJ+dKWmOKA4SjAEatPWNEiirBYXyFsABhhA0xv+AhpcyoJeIep4wkNonXo6BSuwr1oGPkgItxIGy050uJmXBKaYKjCFbnYNRWdDLFGivN454gYZlAA0C8OEnBICGDDSMBjfBNCFWymUQpisDoxRyqGPQAj1yK2AjHxkoBB4WBFIwXTWS83J9CgeNZ4ALo/SFJV2jQGzroQESuPhXMQIOSxiinuk+4XkH8GwGcYFYTyphuBrWbhziO90ZECJGA/uVLtvJywxXFkB+IcQLXKGFKCMZ0Yl+DI1fBCwnJ8tORV6QOeLgiiX1JXsJKTNtiSXat0YstOmdg3Grc18FfDKX3IIRHwjgAjT82RUvQMMKZLHWTc+OfeYZwzDWMIf/6SpCSGWURX//q2hjI5rGK1irLKZrVAeoo9h8CgcJ3ABhTEP31svLdUvKDOo2U3bUiXn2ObRg6RrmktvZPKSV2X1tTeMM19uj7BpCtIoNr6rNLtmmG2Rw6GP/O8AycEWjIcDsYOQu0ucaRyeqvdqJ+gVn2vN0b0AtsBMQV4ImJEctxuCKDqMbRrnMaiGp8m5PxnurtJDgFvbxjVW4wRVY9bR0ZRBtgN+8rjJwA8FlUW1pChNoPHCDG5jrbojH+7sU97YC3DAMUjslHPlQhRtmwA4kpnvMI8e0reGt7Ys3/Sa0EUEI8DD0kPUGAkqoNnsljXO3bw4aVMc207uxsrZ3/4YPU5/BG8iM7a77auLZq3gN3BCMjONKV7kZOjSsxG2RjzzQD8+2rzDghr8ayDZzKbsbMPBdhixg6PWw+dtJP0UbuOEFjvMkGsawCnLefTM8mPqpRfirNnf3kMvri+0PXKztjXboTvfjYi5HDmq7gQATXauHf3xlx2WvWM3X/Qrk4AZ6B24xrpQLNoa+1Br2BfRxAAeRS19+U4Zj6JiGAAHcYISVtZdPPIiDGwDBA116EgIT1uSVHOqQQMsUQAQGF1JAESxPgroD2n5iHc5B59xgBfzuiFItl/BP/45IABmAEIIv49wD2q4oHZKB+4iu5CigAFUhucwPBeuHD6qPB//OiwcAwQ3woDrgT09sABDkANgUC0a+74g4pcy2p5Cc75N4wBUKrzikaX5+JBzUQefkYAU07ZMqjtt4kM96IwMN0AJA4khkiRzmgwWGbgHWysqKUAZ6JwXPMHNkQA5sQLH4gAbkoA0ACfYsoxbcQA5sTEYc6vsIgQb4IEZOLvpkJM8EgABgMBgSpmdy5abC4RzSQQ05ry8iEdT46rwUi1vyxhXkYA6O8Evo5idcxoewQQ7kgAZ0iSEIofqgwd/QkBXNpRFwsCGMghAysaxOS0JsYAhG0Vq8rS8ABBcUQQ5KYRdDC2OAkH1woQZGkRYSBiuqYxUZER1UYRRlgIX+kBf/BS8Wk0ka5GAZD7At/gsU0YEERhG0ioUBFkAOAAHqWpEdzYUAgvHHGGIG0jGj8oQAclEOXOEBjYIfB08OgmEU8xENCMERrEx5cEEWCE8UNJEZj4skfqYxzMEdRHEhaaDW1q3/IqY/tmkUN9Ebic9jwvERa82TcCEXTXD02lElISQXV8AUPSkTZcCsIoQHCkEORMENamAlfgzIrkwJRnEYhoEWAtIAFlIF0AApS+EmuXEYisMjjqOCCCccWaANDGAU0UAJeBL38I/V5lEOpKEpnwy56KpwwsGHpPHUCOMEbhISSmIl3zJPakEUCgGbxqFClGAhSQB8HKQWAMEqa+Ei/1ui+QgDQErBADyyI/xgFYxgGW6yKG9SGmhhGDZCjY4rX1LynKDlArChKkfRFRQBDWqAEEZTCZRgAQpBBaxSFLpRLN8jJUHRHW5QEX6MAV7AAFQhTOYQLncTKAjAKu3PAtHRAKDhhDqjEVRgIRXBEYLLw7Jqr9DAAA5RNkZHXgaADPxgDlZhGyhTNjDvMn+GBxqhEQjgnHyoPvCgDZZhIeXAANrTPR9zGeYgLG9Cd1yzjSKyHhaSgSqMPUkAHDCTNwOUMmTAANBAscpsBkRBFEQP9nhgCIrSFQghCueLJx1Kl+TSAF5jgkIgBOTBB5amOj3CI0jnOFKk2HigFh5UFP/akzzDEXSEgBtWYRVowQiMIBiMgBbmYA62MzZGZGHsszKizhxIoD3xrTBEARAeUkCXVDNsoChXJfeyRxHaExoAFDJ4oB9EQRivLCHC7EqksBHaczKz8I8ESBjmYuxCwH98gE1PBDkG6GqWoyaHYEWtEjQNoBF4KBywCBVEQB5A9F0GIFFEZDbqhUcaLEjLhEClQUhSQBoMQAaESTeZVCXDwSZLIR5jAjoNoBbIMjLo4TgNANhoyxTXquIYYAba8zXCzj1cSR2gBV8CaIu2KIAGaF8ag9VQs05FVUIzxAAKgadcFHHU9EOXZnRI53TqJUXMMH/IAR0eFA18kRAMABD/GGxSKZUdGTE10YBWfPAc27MQVpErwrMQ3FMRAvG82Er3CGMBDNMAwnIAviRXTuUt/MEc1GGVWMmL3oIAGqFc31MRlK0hMMBd64EeKqUcnMVM5AJN05RDRSB1JEVfLAgzGLEe2hMKBIYAITU3sdVjI4McfLNAcYFgfNFJDUAFGgGBGuFB2xMHd9EccU/T/jAFCGFTgyEsc6ctooyn3oKS3gJUUdM9g3EgMc1m3VMFoKGAXKeHFhYdYvUAhAFfqoZ1KFYz8sEcasEqT8AhFqAfAOHZPPVjKZURoaE9awBbHge23LUQ6OEx/hUHLTJiYpavCk4WVmABptQ9EVNnR0Jc/4HCBgqhZQ2gH6RBAUSTVWjAXVGWBAQoXxBVT10GlsyBclnHHPzBgMQ2f5bwQRUgJh6VBTp2bEfXJ7BWaw2Agdanff6iBtpTBegSKHjAAKRhAYAH/7THFx1BCWrg1d7TAJaBFl5j5XIiOeiKBwggRfuhH9xTGKuAhUSGEBThUal1CFhgVgWIbCAjWINVQlxmGpYXYnABDfpBFZ6NBkmXbLuQSA0gZHpwWwbQXfuhEMjzH8JUERgAFqDLKCAgHFZACdBAen0XeCeTOz+iRB9yOfo1RX2XdglBefhKxRZ3CGTgAiAWYu8lezPHZU53VZSAWkESfUeXER2xPTOJz74UFv9GK36HoBZkVxpkRxbulgaGYHnbs4ZzlIB7dERpI5hiyQZSNDVrWAVe14EFQBYKTj0coQaml3BVARs4FIpTZ4CgTXPPZU9blhCU4GuhJ4RFuBGxAVzr8oTHgQ9ydXmXVwX6QQ4UIIAFeBWGYTstQIefJlltAx3qAYgJV49ftxYI4Jp0SZaOtxZS04adWB5O5ESk5l5caZjqR39oWI9VATkSsIs/VnLFEY0JQJdkiq0AxBFsQG99F0nbYBW2QFBPOV5IRAiuwRZsARuwgQRkYIh91wBK4c6UIIYZQIxPpgYUoYabGBvW1H/cFIC66FavNUKijhqGABAAQRV0hEestJL/V3Iq/VJ+semQNi33Dul/p/eX3RMQjKCZ20AVmhkQgphwa7iGbXkBCtIl9peteCBwCbk9nRkb2PQaruF0iDmACMifkBlPGLEd5kJqvnOaLZkezFMV0rkPK0SE+kP3araXpaEUtpGW9biGR1EagkGkslixsKWQaq1fmbg9VUEV9Ll0TCdZpcYBJPaLqjhz1uFlZJWNDtqSZxob/HJ2bYBK+Kpu+SJmPckRahYKCGEFbGABsNJ/S9MR3Lm5PEnkYlgJZvg9v/akryGl83mfFVlqXemY8wkUoYVq/9amAzQcEacNdPoos7K5GMIXH/rkcPcZKNHKskriiiUh85Y9bdiZ//EgpVOaTR+FpbF3aWEaf5zFXjHXsMuamimJfOQhrd1TGhTBIgNQv06u29rMHFnCN3gSF5RYESr6PQGhDdrAWFV5lQV7sLsIc602p7hQlhhbhBlxPvrUBLqhKhm4BlbAEUjSs2fKFLNZl6xMd9Fgcd+zDbqBG46VdExHsAEIe11JsRdbtqtbikAxHQjaBHqgGxZzGfTYZUsBKWugNEtzBQgAvf23BmigEArBot9TFIwgublBXpYbtVe6mI05cwHauvsbaBRWLurDBADVu1f0my8awUVhGZKbUZoGta/huTPPmOOUuv3bwqcoPnyIPsZuwJnGlAdAMb17GUbcAFi4KOKXoUZl1F0WJV7kpbm3OnWi+5ViqcIv3MYx/IrMJIsqmMOx2sM/fFFEoYbJAF5a/GlU+pAvuFap9qVr/MafnIp6CF+fVovGrn+KlUS4Abe7gWm6vLkh/H9oVWqZnMb5G8rPXINdJsenPIuqHGKhuEMPOZHrJXXupYtY55+dHM33HJ+4sJ/uNV/xpc0DaC4IXdAJCM/L3Mz5nNGve58oyV7v9VXxNR1c9XJh6S14qtE3vfS212cznXs5XdRHndRL3dRPHdVTXdVXndVb3dVfHdZjXdZnndZr3dZvHddzXdcrOSAAACH5BAUAAP8ALGAADgDGACcBAAj/AP8JHEiwoMGDA2GZQciwocOHECNKnEixosWLEhlYw8ixo8ePIEOKHEmypMmTKB0KSMmypcuXMGPKnAmTAc2bOHNOXKezp8+fCNsBHUo05cqiSJOKhCWAAgUGR5VKnVpRwCOqWKnaOwjL4EaB6rKKTRru38quAiHYHMu2KM+Cb2ExiLSwrV2Z+QbWbUhh5d67gFOWbbgWAgQBsNhBIDg4sOOXEPIt/gch3Dp81B5rjglh3WHK4UKHi7q5NMfGBytPrizatGuPqAl2/sw69OvbHTObICbwUbjVomPjHh7xnMAQAok5QN2auHOOrwYKUP28OkVkDElD/Wq9u8B0Dgqi/zXIgMF47+j/bVh49Py/8mvTOz9lZsOgf+ELHkUs/3nn97BstBAowvQgHkHjkdafZutYBtVRGzyk4IKaMQWaWlDlEw4DpzT01j/uUQiYAOWJaOJAUHkowkQCtHjia4ZdFREDapn1omMT/hMJRPDduJmCDMRikC4+DgckiBESZE2ORWoW1VG4DGTMBjCA2FA1TYoVW4s2xSeQMeoVE2KWWMGQ5EE0vodiMQNVqdKOZA7lg0BmOpUhTx+SyKUyVO7wUHnK/EPKP+SUE2dPxvyB0HSUSVfjRFEeqhRaXb43ISxuRhThJ+ZIipM66AjUAyYDPWpYWgdKFKmnPl2wIkEM9P+1GGrUsWqXMP9wM1BfjZY1WXO2AubnP8WQMxmq/5TlZbBj4ToQGecIV9WxzBL1hD4eMVotUMJ4M+hH2m5bVBVCYhSuuD2BCtK56P5YWbtEfUPRFWsUFFsi8OKUzjQDLUAiRbYNVNYCVeQ7EzkEVeGvRJGs1Ji0BsdkzgEDBSqREskKJE7EPoWqErECYSGQLGVBzPFUUAjEhTobn9wTOZ02JE445YiDxz9c+IHzPzPPbLLLOIUzM0IY4MFOqUATtbG08mDwDzZpMZm0TDWsVOtAN/9ji0CcIDu1ToQgZKhAeIj8DzhfS2UyD2mz9ULGbeN0xQsFM8QFQRjUE/dN54D/8/ZA4xgETUF9HPTz3inFGqnUiMvkD9SOPvnP343nhC2KJRZUQeU50TORA1pQzjlS+QE+ek9vzHD66syu+s/m/wgTB+tFHYDDIQrQ3pJxArFbDgkCHeCx7jA5AkHgBPFR0CHEvzQDtQehA3zzLDHyzwrII3SAOw7RYH0yMVNPEcL/7AERNMwjNMLs4mP0ThyM2MCQMwINf9A4NqTffkX0aHAIEwUZx+F6N53jmW9/FuEdQbJnkCIIRHmNmgzGEIgR6/2DgRDhlY1aQcGLFGFsDdHbQFz3j1F08CIAPAgJTzgSB9pohQdRwr8YokAWHoR8/yCAODBYEHAA7xC4WCEN/2xoEWpJrWoGwYX1ZNAOHBKRISvIkeoEAo9/tKIVKRAILmwyDghI4okPwSH0GGKJf0RpJeNI4+s4CEaEhAOHKWBAFidimMW4oI0NCYcGKgK7glCgj3i0lxMfEpZ/IJEgcwwkSKIwicWZcVmKdEgWeTiQMppxIG+IZEYYUkiCcOkfidTkQOjhQoukCZKiPJslOUKiIaZSICCcVqNKyMZXFqRlDwlbl2BoS4rA7lSz7OVFFiCrCwqTI86I0mICN8ZjNiQdA6HBb2TjzIgMjwk8SONKeFlNhBTSBnxAHuO6+Q87GCQK2dwmORsiiygYBJzrfAgE5AeWf0xiEhDUSRSY8P9FxI2DD+4syB59woN8fq1FhhnHCgoShTr0ZBJ24EMzXXa8iaJphuvUII8YkEmY0K+DPYpJKFknlH98tKMxmYQJ90YIjB6EGh/4RwNuMkRcjNNgMxAACQWw0n9A0540qQA3k9ZSXGpxijlBQApQurcDEkQcFi3IUE/ChsqlcWOulKonBeCIk0AJcDfYW6Tq+I+uHqSjmaRRDSDTtg8gIIoGocBG58gC+4WEqf9waNL0kNeykuYNqCwIXp2AEtIM4GthtRGsKqJXkqzkpgbTI0FWpaB0JHayMcnqbRgwVYYg4AQfacx+tqimf3wAFT91AWRDgkExCMQBdgXMB+YogBT/uECzDgGGLFZbERqNI7A0iVIG/kGG25RDTyRiQDFwi5A4pkgkahTIOGprzpnY1E68HcsegVGOY03nuTJxRx7+IQuzVHRvXyjrb7PrkiwyYL0N+eu2CFCq1YyQRf/AK0awhQA2Uca+aaOBrMZhVAjcAAFOQI5EKHkRYKRgwEb9wgFmGrHx8moxG5sMDwgLpgvEhHwnsBrPgulhg7yBvTfCxRumiTSf5EDELaYJcAETA4GMQBw4NmpFMsmujzRghy3LZNhoEo/h2CEUfMBxtqJ6ESdsQsltG28OvhADHVvkDUy+yI+tnLQl5GC4X+jpRexQ5JFkwMlcdhk7/CGQHAik/5//CAAKtpATvso0zY0bljwQIg6ztiQDeObzycIgkDk5xLUEGa5FBPCMhpT5JvqtjhD+QeeCKLogEvgHCgbihBoPZBMSMXCm8WMQYBQEKsUwtcxAAmcKeUwCdi6IBQYCgn+AUBwzLsgIBnKNjUbacCiW1M8ykUmjvkECowalRChGEAlUVyAhdchaFlotf6gjLOo4xyANkmlHMGBj4Oa2Q55tuH8kmyBsc8hTGODpryVAIKDVGJQRsosUHAUCG/PvNgZygBq+OdYWSS8dj3aoW/yjCwKxAj5yDGUcj6MJMhNHOagtEobnmB2ZoAgfrHAoCNyBITkmiMH/YYJ/4GAgBv/H9wgMrgYxTPojHDdIDD7OgYEc4yAu8jirPn7LEbcMAjcfiANKR5ApPCTQB1kCXjcG8X98/Bg5Su4uyNSioxhi11FpmdYP4qx/JEENiCzGLUbOESIcpGVmF4gvgnnqZxhcE5vu9YtoNNKB4BKX4Vj5QEr8D1Qc3CACENK5BdaQoJ/tHyV46kDaDWqHjPqwPiqPf3tud4LUWAKQJ8glEq+fhBMklgyZvEAkMHKjmt4hRheI3H1Ud4MgXdvGYcWixnl1TxYEmpwvCB8aXfmDSKAEmiAI0Sn064M0HiIGtzJkH00RHSNdICaA7Y0ibeWMRyQbDSkXQwzhELSdvSKrb5L/fmMFkuebUq4UAQNEdhEP7L9oOsF+yQji/ycIbEL0FCoPLNx/kRZhVyKtZxC7kGsT4QW8J1jxkHh5wRYlIAjxIAhtsQ5NAIEwkQ0U6CiNYhMXyBZTVwwbKBa51xAh2BGCQC2VkiKNhn3+RhWeQH894QERQSQkYSqzshgQ2ElZ8QwMUGvMgkuxwigt84FiQQHF9w+ylxT5wH04cWEjRi0wmBXzxzimEIAnMR6mIIQ6URiHAWNekxWC8ACUUQ4RsC5ZJk9QJRCmIBI9VhH4thoMRxCzIAhIgIVI0Wj4FgOskIYCMUCLUoYO0YZpQQSIoIcdsYYUAYiU8YYDkUVfOBb4/4YPY4iFACARhkhHZ0gZ7MAOTVeIftgQiIhvIUcQDzCJWLFriSgO7OABeshmfgQRlRhqlwiKaVduEfGKEYGIAJAFlDBvi4gVHuCGqHh8B6GHzRBfncgQn4iKT8iJHgEBegCGBAEE5lcUSLAJBCdv09h7ngQBlNARQmNUVsAMr/UPrOgQyseNHbEJiHAQY9gWN0YtiOgQZ/AQy2gKZ5AFtVhAl2hjafhyHGGKiueK07EIBzGPbQGNrER5CccMZzAoZ7COt8h2BGGQFmFUEKmN8vQPYEiQijIQ9jgLsOJSQ2EKi7BagLVUlOiC/6BRA/EKplCMhQiSASkRBTAR5aGSRv9hk5kjbQIRHf+gfnCwCNDokxihfv+wZ701E9G2Gc+3bhC5aYQGEhMwKAZiEU+BkBwhk8p2F68gku9BBSOxaQIxAR4BlgIxACUXEyOgLF65k2LxIAZxFWbZfDm2DtanaQTBDHy4KGR5ETmGD0RAkQSxiz9DBBsDl/rBklPBDCNwkwfRlxMRimPZl5nXhRXxCrAwARMgmObIi57YECOADxgyIXoyFhADBGTJmUc3YqD0AJBJEJoZbJuZBotxFGfwmiDHmg4xfwdxFbjperX5GGkgjilpNfv4hxcBBAtXWiqRc8f5mQYBAZsZcYf5GFhpe2jyKA0RAnzHEWRFGkR5atr/yRLfiZ1YMU4TwCRLCRFA8BHoJ5Gw4pYD0Z4N0XqLQZaidRDveYw/EZ4EAZMjsAn8KRCvQhD4UBG4uRYu+JsJQRFHoljxOBUMWhB0AIZF+A8dyW8/NRAHShHXqaAcoZrmcmq9kxbPuRnX6RDpsG0V4QmK9aIVkY0F0aHxJR235JlIQZ8IUY4SkaIfkUifRIAMQX4foWOzQAWVYqI4iRP+8EYDIQJIKRDYgRBvMAJzGWNVgSKLIaQNGjkmMQE3Fh9QwaU30SIT2hE94p8XMQGvsDE0ahYpgJtU8CEDgZXr2VwWYRvIZR5ISqY+waAs6hIdoB+LMaAtYW+FioE+KhU2//EIxMkYbAZNwjB8LkEFjWkpL7GXJzghFzoUatEVEOCj4XAO/uAPg3oTIwA9/ngTNGiZWOEPLfODizGLHPGmUvkASHAQACljxaRjQGCoMoFLfeEZ/yCMPrEPDjEPOcGE1ygQdHA0WlkUWphzd+GnHzGtXGgQVOgTECCaJopjtrpowMoQzLZnyAoRUwp441oqLAaKqGgX3QqM78qJ4foTtggRyYhjtCoW+RoO3WgQQqmmfWgSVTQBBNkQE6B+VUmozRiL4oAP/9oWteKup8pvNuoQ0cEuMLkFUeoS3dk762qibhgDudoQ2pAUyRgOMSCOYulTEzGPrzBGLXsR64AIi//QDJ06EPdQYjyxCBOAZQ27GpvQAWR5sAThs0ZbFECwCaghDjpaEGdKEAVQjIuwCHTwmpWJEUiQBgIBlkmLEMJgDoPUrR0hmf9gsGdrF0iAlRBABz/ZEQxaaR1BmwSRChARM+vgDyXrfPloGM/pAbtqFzw4EINyrgIxJgYxaYb2EnZrEXepmxnZTJE2po7xDQ6QDsWYs9VQoKIiBJP2sRcxUiagYAXxtQcBk5CbQQoiI2gCXlRRjI+gX2a3CGQaW+vyDwRZsj7QsUhxp0qxCFMniv/gBQKhfRXhAMz2EcGLJQ5BvBCBut5BtgixCHE0vSARqGnRATC5bSlQtf9wDwX/kbyl6xDia4aWAknyKaMucQkaKQBDcxDE2xSkMTTOyxBpgGMkixHl0G4r6BDhMxDMhxC84wXNEAHN6nqH6SKJGWw/EBNTVxmB60muOxDQaxAR0BgBLJCJGMEDsQg6AH0RYboHQTGL4AU+6pyjCXgTfHTiMIYdcLks0QwD6BCKAaMQ4QFCw0ryyRCk6xB76Yo7PKPBGZnikAnNUAYvoQuMQwT5UJ0RUYznxRErjBC8O3sr4QX1ixDY26Ugp2RCWnUbfBw+9cMmUZ4XexDxUHdzVAkukcWINJ4P8b9seCoHSBhwjBT7yRBygb5uawz3AMMnYVEFEMRqqDG9JZ9wsKot/1GvJKpYbmzDiGQS5QuhxEoQj+xVxAGiA5F6QHFv3voRT1uLJNF1JhFzomzJZXDJBkHGAuEJUxCxFfmwmDS4BdGOJbGkBAoUIMAm8TEFYKDKHiGDkWbK//C/8YFvE3LJwQsSXEsQbwACwPwQsyYQcnwTXjAFtIzEMyE1iUS5tcjBIMEA4CwR4fcSnGwQV6DNhBt8scAANcMS/kcBRBIGHsa+/6AHewofDLCc/0DLmIN/HGFvD3MXWUsNDqANzCsQfvIJOsG53nXH+TWi4voP49wTECO3A4GDMeFa7znL5AFZHc0Sm9ou0xwR8QBgDLGtI9GqeSdmjjF8ITskqbewDv+RALFQGQV2ojEhqzzTGBBADzGtE9wjEJcAehdxgC4dak2IjQbhzynBhBm2hzgKGIFjrSpkk6lBTSNm1SBhGNTaYk6cJcaLEPY3EIS2BFPtoEEtG4oINJWReknwD4GQZEu20m1NUYMRlV2gB+qLc2tdKnd9MpVBbVvzDzHAyn690gSW1neBcD0BAewAAgHwDz4Q10kAcP3319/K2G3RB+2WE0JjzwQR15x4ch+RAPH2jTQh2obcEScgoDcxDgkQAKOQUOX1D/442R4hC13wbhgpEQjj2xH6EvrQtB2RADSQI5Sr0iJxLLpNagd3BVJQ0hBh2kQtECnjdR3hZwahBPH/RhKT7SJ3hxKO2RI1F2ICIYMEgQ4e9g0GQtMM4dujIQCSoNvB9w++fREAnRIn4AIpkBcO4xLlMUFSehIUBrY+Zbs8okUFkbVU0VXrFm59fVYUMc2cCxLsi1u6fQAbKhE6IxDr1gn/gGgg7DQU8RZ35BLcbXecTRGE/NwEUcUoQeIYMWQOQboBwN34ZimhhC/MKRj4UA6LrYh8EAOcQNr9x5ImI+Mg0QAY8N3/gAEmzhFpUDPhMA5x/QQG4Xd8lsAKggEChssMIeRc9g5G/g9BEOWFOMUx0TXJwmATgQNpbhAYEADU3RCjgAuqcZONEQBB4AKuO+UhwOUaTZdWZt0E/5HdFtFdMBoEAVAvMOHkIdEHMK5Ffm4B8P0PYSEMrxIEGLBWDREEC3UUthUSYAyINbBWdR5nBnHnEhFya4FUA9EDiysVYDzZcz4Q9BURrxIAU77KnVBj8VEDuY6mEDBHvs7qBLFvXX0quOACuU4qIJwS/WtKj+I0oG5rBKHIBhEehY2MpxIVX6TlHrEAsj4QwzIQd17rDzEmJl43lEYT9LeeUYJLXICWEMHld3PGBPGeQ+QHhjsSA0Ddmb5oDE4QLVvOMYHLvy4QDf9MnE4QM4AxDyrmD+G5Rwkutk4QF54TaU5CCroAxX4RHT7rAgG+BDHJFpEC2T4T03PVBNHDFf9hUIBUEd4gEH9DWQz+8CNxAc7yUzxKEQyUOzfB84Mx8mga0haRH4UTBHJlU0lKCOc+EtfmGhavEp+BEY3hYRUwRafUOxyFBrbeFBRACKLjE/HMAC1fnwTouxjxNuEEN/m89kURJTWQO9K+LX42HV3kKFxNE2MgEK7+EnB+SRGRs+T9HvBlFzoz+MHSqvBJFd/yDyKg4Ddx2/LEYjKBPDxdEFGMLkMFPL8SXTfRF10EO1NEYIU/FAq2xTERJdO2Aql+PVpd1TudFltI+3NgLz/uKQoysf905XXdEVF8POIgA/+w+27d95Sh+ni2WvcqT8x/PDzAPouSFEbg4J7aRcb/qfoMESVuICExXfziAA3hPxDcLhUlhw6uTxPF7/xLtvrSvxo8cP4xn0TiQv7eX5FDDRA1IPwjWNDgQYQFIYiDgOsfBBIIUQlDKCDhRYwZNV606ObfvY0hRY40OM5kyZMakW1cEY5kQpPjLoIUGfHlTY0CRuHkiVOAAAgQxg0kCHRoRZEuCxI4KDPkz6BHe06lehACH1dVtV4cSDQkA0el5NDq6TRk15Dntq7FSKEGW7j/KDgUSagUQRQ8zYqcG9fvS2l/1zIgSFcwVY+HFRvERWPxYzlURUUWafjvmMcHGeAinHkkBB4GCgYTRVCU6LueEQr9l0IJGtWKGfwsKKf0/2EeMTEK4ANIowHKGUWQNHdApI1G/8ROXlvIZLhwhWITmm0Q+D+1bIfw4KMwoQCHMwxawLhqDkHyCdXFLR383zYUKAbEZlvI/WEV/2Q6hWCxIC6LOFtAtIJ60GiL+QqSh76//FONQIPoGaIkqpLTjyD+LlqgJxNwKuQ2rRaEq7vH8uFKFvF4IpEgHgoya6+LhsmsRQZHUoo+y9Za8UIXc7zIh8MaCewfaMipMSMbjizKIAE2XAtGGJWUMiMQa3TwH87YkslBpqSckCB0pjSIHHMIIoug/Bg07MqXbiyIRpGE4KmfLzfCRsyRYJHuSPAII4wQRUbyj4ETnHxsBR58xP/zJnoW/YeBgToTgAElSFIEQr8igw3LzToLaThHM+qHwTC/m40zBghBIzLRhsC0oFH/MeKwcDgDLwVVh9QI1FAvetWzdGQgqJQVHioIKE8NihUhMgTDBa3aetUqnT2lFC2FHB0C7x9HMFp2mYLa0IqwFP5RRFdptyqVPiMPGnIgNkVatie6Blphw3nT1crNRUctBksIwmko3pBqcKGnfMU1SE6COvxHBAcc0FckfxwdNTE+UtooXgFSIDikX0VKZ2KSL5q1IOkI0QpARUcC0mGE1DGn3ZJLTgedC/4RkSSW/wFqsZxrFloj4wjixqDTQlKiWMXSWQ87focW+umNQg4+CZBVtKJZaq5fajahUsQDF6MtujYbTwgTvMjAs9uWsuwt2C7IB3l2dvtuz3YO4SKJ8fZ70ZH/FlywMgdXMiAAIfkEBQAA/wAsZgAUAMAAHwEACP8A/wkcSLCgQYIMDipcyLChw4cQI0qcSLGixYYJL2rcyLGjx48VYYEcSbKkyZP/UOWDQFAAypcwY8okmGzdun8u/4mcybOnT40rCwrY+bOo0aMKbwrMKXAeKqRQo/Yk+s9mMqlYs5JkKjCcTa1gw44UoFSs2bMNYTHISYGCAAhc0cqVik6hgLUi28KCS3Wu36L5Ft5l6xbu38Nh1RLeG/efA8SQYYb7l+7frw0CFect3Diy55fkBIoQeAoWVwh7D5pxMPmza5RE1UKgcBDz69skBy3sK9DMBm2BcQu/iG6a0OHISW4wU9C3zqUMzfy5mry6wnnaiC1H9u/AQd7/yln/H39wbVWW/zD3OsDP9yno5OMzZEC/ucAQ8vM/rF/QmjKHEISDHnj6CVcWdO8xFI5XBcq3DgQPtkSgQBBUeBAxDQ63YGsC0TchQ+5kqCF6BukyUTjCiKjiP9YsFGAsK4qYAngB/pNCjPptAQNmnQ1kIo6RZfTQJ//AoEyPQDZoG0PsJPnZZBwatCMZDUGoh5M4VkgilpBFWdBjXI63YWuzEQRBImFap8+CLEHAAG1LCYCkQmimqVU6DlywRRUCCdPaWy3JOREf3tgJ1gEOyDOQEvMoxF9EAbrwzxohGioVmAJFYlhHc1oqFQy4eJRTFTD8846nWMnzRJGiojrXKBxx/8XnP6G5ilxOIlFpa3VbyrIrrwVJ+qtwFg7kUiRQDIubSwFuqext6IUjzrOQieSIQNwY2xW1r2EgEBSydMqtWHIKgMsC//jBxT98Ciins+OCVWFnfvxTg5fxIjXZOcaxO1CbBXmL3z+R5DvXZNMShC5BsxosVa0ESRulkN3gIdC1Dou1jrQDwTlQoQK9kbFW3soyzkPewjuyURbTgO9A3g70wgorR2XONOv+a5ASBeVckJA1y3RO0J6ZgwNBJxtUAdFaqfPvOEkX9EJB9EA9jrQqMw0TDcUqJAweFWjBxzjiXB211jMt7RAkAjUQDtniZI32T7gE8A8e3qk9t1Qnw//b794/keMdQWXDSx3gUUEwDrzYJEOC3ogbxdU4LPQZeVQuhSoQDwMNfrnkn5PbUF0M1XBId/6E/pHmXZ08CiMQ4QK56h3RbFCopzskgAuw094RI7nrXBA6BCy0VhC+l4QkCZsfBGvyHTljstwOhdo79BydfRA0Aq3Ah7MYY38R7JwbJHJBjBQxtvgjtTKRDdSzLxE9A40CKETnyz8SLpk3hMvL+nuJJa5nLHEFkCOt2ANB+Kc5SxyQIgxIAdD2Yx4bPPAiN8JJ/h4CATY48IITmSAIY5LBEZrkgx36hwhN6BEUDiRUK2RhRcLBhoFk0IAylIg5mPAPG1htcTn8SNL/2DA2qwWRJD4kW/wGor0jRiSGAiEi1CjkMScehHWsU4gP2/SmLFpxIC50CBP4IBBcLNGJGzwIOAhCxi86JHwKOYDT/uEMR8DFi240iK/ExTUcutGLMzCI9PCYx4I4K1S4cIZBJOHHHJ5KMDUoSBSiQMifTMIZwnJYHXAilEQaxA5YGUUaqVWOoTlqdwW5ZFSiUANBFfKVsHTI9GKpEQ2UbSBvaORM6pBJovHgjJijJUcqqTrFAfMjCQtacA4igFEy8Zac9IkCg8bIAroElAbRUsheYkymCGCaNfsAQhggshhs0iA50WVFynY2KMYrD+fMZhEQ8I9kkG6bMllcXOg5/7LJ0JOYDAFoqw6iq5GJUyKEEOZAxNEAhTgTnSWkJevmNAovCgCOI8kILoDxj5xdoDIZEoc4b+CTOjEzJi7JwT92kKQc8KCNI2ljE79wgL8lEyTYvGKBIJCHhsiiax2BBz3j4Tx+3pMkMfhHT/UTipsizQkOcedGEkK2MgokB0dIkVLx+RF+mk+dYQmFUtf3jzItJR5eLYhK//FQj4SCbEmbjbBQcYAbrBWsDFmrfJbwvbK+6XwCoIFeDUIIESrRI3kQR9z86haOHiEZS0jrRzRQIAIk7H4X4yj+BFK4jnzhHw24LHqehymDCcCpD+kRBMThK49kAI8jqFlb3oJX+P/ghBcgSQBtbVuU5wkHGCfYLac+0oAMAMOMnQnE37gF1QzYIVwbiYdLhIWCjYTjkSvYFEEyAFWD3eAOKrXDMzSSAYHk1CM5AIZ2DbLcZ63DlOUNS6P+Id2FPIV2DBhvQexWEvWG8HIJGMgd/iEBkwSYIZfwXXktIBAJ2CG2A8GoRgrMkAN81iBSzVh1JQAMSXBytcfsiAOWcErAZWAXzFqoAVfLC2AkYACWIwgwbuGQJmSAqD+rLQS+UGAGoyohOUHtQsTBhwGv6iD4+IdmF+I5hURUImmIr53EIJApdGy9GHGJFQTCHYYcA6YGue8/ZJFGkR34iecrQ5gCfOBR/JX/PjmBiwBoXKIOPWogYm7IQ49Rrru4hQE/emIxBLIGLo2Azsw0D0TqU+AEhCFbHFysQnxLkDfQGGQOSQGi7bRpgdDGJVBk20BonIVjOATM/1CskAXCi7jQxtT/MMRDYOSpTfwshf+oIkNoDAF2xOMYFAYQUAeSYAwLJNCdPkiBYcBgIXCpCTG4qZC8WZDRFITCqn7DeJP9D1QvBB4ERggux82QKZRAID7m0ib4kMwqbimN94zGP0rwhpNJ+h9piFhFbnHuXJupJQ25RXX/4YMwrVYwD/HHF/p9kLYKJBtPLojTuB2XrJWg01p10sEdGpFzexsigZ5IxR8ij49+JBPE/zIIrR/C7Yj4oiHgPqlEBlBwkKw8MrXdD1Y0IRBnu2rVwumBrVYLdIbwIsMeyUJDVM2OJhTE5ytiB8NdBAEIS0QQTYh4RMThgRI4nSOqjsDUC0SEsROEFUllSAoE8Y9sUCQeWo+IINDeEEGYvSCKzUQJ2D6RoqOFCOJIu0JYQT398j0iaZD14SvidBwzRL8PAYNEVJ0ws/oF8ILvSDnuzRBbdwQADsd7WRUCgoFf4yGq5qKu0ZKJcHheIYsviDMVG2KN0AMRfef8QJBAEVUvpfaugbwh44b0n4C4IfdoUFtmQREAIPwVFxnMSXKOE0XPFst+acsbAHB4iFUkJ4IowP8AtiBy64OA+x9BUhkqIRCQJpowwkXMbGPLjOGa4h+k+L713fKA9Cvk/qm1f/E3F/p1fQ/Ad+agEdQnfbnmFlZnEE0iEQuoaF7gBa+AfWZBBfCHgd8nEGqmf/DnfAMVfSlABQXxANQ3E4uQS2aCWYumECNwBv8wcP8AgBBRLgQxAiJ4Af9gShgBgxshAP1nEA94FqbBFQxgeRsxhP9wBqbAhIvmSgLxCjL4DRwBLyE2AlA4EDaoIkATg6bwBzXIhDJ4EV34XwMhgtpCEc3wD5hAEE74CDGiaAvBfBbxCGdQABpBhwIxArrnECDgGmVoEnz4D2FwBib4EB5QhAWhh///MDAQBH0EoQd+9y9/iBhb9hJQCAcfsQjVBXUdgXIQIQ74kHnP8RcRAHwccQYPEHoRsQU1xxOmkWqqCBW4l4hjUS4MAAITgG7/IATJNwFL9F5bUS5UYQHk9w+v4IIGoRbFJxa9OBBJBhHHl00cmG4HoSgWEY0cxIEToRYWUY1iYYcK4XvZNHoVwYMOcQYTwIIDMQGDyBAAoxHw2BBSaBDmCBUQgA/vxo3/4I9lNWyclWoXkXEMoYHMIpBDRpAbwY3iiBOCok1mopA/kY//gIu9tyAKIQ+lJRHnkDr/8AAS5BLiICBbp1ggYZFwlmr8iBaXuE6boHQOQY4Q8TIPuXQo/ykQjrgRL3mTUAGQEmEaUPQA9XcQ6vhvFCGJ4Yha8fgSa/GMUnGUIQl9uuQAcyQ8PLFxBAGUJ/GUh9FkBcGVC6EOPngRSnmFFgGVGHaPWHGWBpGAUaGWPIF09CGXWaENBZF/RPgPpjgQjBgRrjh5MbKFJgEhB3IQlEAR7IAPlQggHOMQzLAJjEmKtYgVRHARZVklFDkQEXASnSmPm1kQQEB506gRWukTf3kQHsB7BUEOQ1MXB5BnFOEBgyibDjFfCkEJEagQIcYMabAOtAcRpWkQkikOgUkSctgQ+FAOpagQ5EAO5kANHmCWG4EImXgQaUA9hJmS5qiEIMZ8bfgTL//TJKlXVh8inC9JER2wlQfhljInEEnGhCBpEeXpJlX0CC4hhzuJFZSHE5W5UOk5EdZ2ECFQf7pUkv9JODnJjCgoIj65Eez3DzB2axLxoCbxCrDQf2EgdFDBgNeXgry1EXA5FkEogN6Yh1jhoZwxgiMhbwSxCBYxgRuYnAphDwQxoj+hom/hnv+4ghJIEubgfucjlrpTovD3lxdgmx1qolt4T+d5HAMBo//QAyZAElIqckbqaRTwBkQKFjoKAb2ol/9wVD9KENhYEXrgARNwpe/YgQq4f1C4pnIaFghpJhj5ohSxpmbaEcJoEGwKKUF4j38qF4tAkwwAo6VCEhyqEQ//MAKrp0N0QCGGFEKu5Am9+ACPihb7+Q88B4pSwaMX8YDUp4bDkQodIQQ9UHADWhFSapcKAaMWKhGgqhXb+Q8wGgsgSog44QX/EJ4mUKVgR40BihafaRDNcKcH0ZgGcQAGuYQCcQ/AyhFIkJijmJOIUYgEwauSMR8PoK0AJBDa6BEwKnwlNqzSmBUe4gWbOqgTkUtyoq0VQR9SOp9RCq8fcQA6sAhe8AjUU5clsQsx8SinNxD2mptZMwJMwa6L5k5esJ7/EK4f4QWL4Hjl4aoPWiFyCAfCcJUnwauLGpJsWRBWIGTxUA4JChWHE31IYpH/Eg4j4AVqIBNXOjjPEJEC/zkCzgKj7ACcIAEBrNkRkToSI2CS1hSQziKRoieKiqIO3tcRUBizBTGSqZaecWGOGcEPGjEOQPAR19kQHNsQoylt5kEEP0CxS7cOxZY45iqNOZkCvMoP8oAKXxsRj9QR4XCZHiF5/7AJJDKcvScOn/mxJaGsBBGI8phMruoQZIoQ4Mib3zoRNNizy2QWP5tNhLsR7ocQd+EihGu2BjEARGK4HQEB74BbnTMScQcRSAACVgYgFFEMXpC6+xGyBwGwGpGM/1CwUwWvkCgVIFAGrUsStMajETW3dlZ8nisRoDgFsrsR9IoUeusTx3kiYhG8IzEF80C0FaEJYQARyWsQgf/AdDqQldaqEIy5CeMbVQwZFpfAshGRf1IgELupERGgWK7XBR9xmgeBtOYbA/j7ECFnEc2rETpAiWvbEF2wCZerEO2rWDEAtTwnuutUvr0UEZvwvzdIOOMRs3pwsgcxoRDxmd7JeYPWrhTRWv1ZVhRwc0mQmmIhZlOgWx0Bec9wYJDmEFNAM/ZZtBJRDtpbECgwftG6EI1Sn2/yQrSLFu6Hqx0RPjcncluCg5N3iUGce6IVKJ1xAtYrFi5wZxeRP6MwBVTWEV4MIJKWEGdGEmU8EONnFgFcEJQ2EbDygXYhJOPrAt5Yo3YBEh8KEYHYMCICI1QGsS2xiwJxBf+wC3n/fBDfIAIiwAGSGk0e0ccPcQIDsQ88+LwZQg36gMHVd8gCcQKLTKADIbq5qqUD2BB0LJWHIaYa4QA4uhQMICzVQCG5esoNmMoMsQYT2qxHYcm/LMsuEGDVgMiSML16xscr+hCkUF0DKxWijBQHJidx/A/AzBG2wxEBACdwUXu9KxG2i5UXUQNKeBRr8TxWKBBpfBEQkAD8FckTkTr8lYSZOhJARX3bLFAlDBJYC5YFcWZa1QdhQAYg/BA8MxDZHGA04MIPgcwDkc4S4QKawywHHBnVnAyPIQRYi7sMYTeKdgIHtirurBEJRRHfPLvwvMAcEbkiBhGPoQ7+/EQ6djQg/1EZ5NBE8xFNKo1OEzGhrKwRsbxBMbOxFMFSUasQY/wPhFSSYjUQrVHPJkEBo9wR10wQQ0wSkTQSB90QhKy5tAg0CUYD06eLf6ZoEIALo1DVHfFxz3oSnPDOAgHXF+EIfvYGWW0QHTlOiRuOGIgLKQArffAPcv0ZDfURNDDYbCwRdyYeAoEBiD26JmsQai0QR/Z9jREAGJAsn3ECyCN7QeAtHF0R54MBFewRk3EqLsAnmP0PMUMQLB0ROFgh2UwQW3DVKDHbrU0RfTDYJeSpkRbFFWW0H4EDfYA8nT0QrkwRRzBOLsEHONDaNNjVJAExnNAzFhEEyNMwQPPMEUEAj/9pZyRZ0RNR2QJR0P9g2woRBAh7EIH0D5otoT4RBK0FM9etLR6DAbBYESSQNcZUEhZQ0KEdhFvthgMRi0dRUBbR3gThMxWR2z2Rqo9IElOjFV7kyxly1RYOGUowNQ6QuZI8ugRx3BURAog8OzDhAGBCOpmp2FERKi9g4jG04u9ZEsLAg+ti4gSBBiKOubF8EQLlEwoQEzg9ERDzGAog1txCAFDzNh7sEC6z0w3BA/YGV0f9DwrQADcdTEahACQAV9/Nzo/7D0EQmhVRzQqB5FwyBlqAkou111BTdDg+ElV1EOHAPVjSJEFObqYJRJ8r5GbTPe4mDrMtFa8tE2NQA3j/NOQHkecQ6RJcMTWCy0T/MOgXYTYsQQMKcAITncTxguaNfhBnGjF8DnZzPuFlJMVhId0z0Rm6VMbbII8/DBJ5nudrnCRuUBAWZaK3nKW5HEjD8CtjYI+6vhB4dNJrGH1rESptgQuMrlNSEQwBPhPhQABjcOuCkey5vCl45BLBXhDmEA4kYO0hShG4sH810O1+UXDpIONLShjIZRGTge4y6mkngO4MgcuvAVBfmk4nUjzHHqNr4RIU4ODEjhShEuyqvuoBdY9nvUShvr8bwT89kvAGsTA8MeBmge1lRM+3AxEHMui1p/HJwz8e8eMKJRD3RAOjLh/G5NdyABayMAQ8//0SPGDy/T0Q0nAYVaPoUGHnPCEHBhARRvQZK48VDKAEQC8QtPDy/2AAovASQH/rjiBhKtTclO4XBoAGVjUTssA/1JMCpcD0CiEKBiAHoiAHy9AR6kCmQX8QC7AAWk8SiiDxDGDqt6EIjsDzOQ4VWLAQZW8Abb8rrqDUKtQSJg+uq3rDJdFeRXH4F/H0v0TySq0I+qYRC5MRUN0QwpDXHIEGgT8QTvMY6M0TA2wR6zAEBjAEYBZBcV8R9GNDxy4A8z0RQQoSJZ3xKFErCj4S7hYoEfEYz8kRhVA8oYIBpSAQ9fD6WfHedHP7HeFFs+8QTRuOYa4QmiwTYm8UV88Qjf9gIyfFOtuPErJgQQOhAqeLFeEwR4ye82eRAjcEL46vEQZw/JouEpqDBtmPGLjQ+j8BEClK/SNY0OA/XAUTHmTY0OFDh4RSMPgHC5cAg/0Kivh3AeJHkCFDkhNZ0uTJh0NQrixp4KCIECxlosxX0OVMkekgXoR4E+dPiDHlhZAH1GhJjUcfmvu48N8zHgZ9KqV60GNVrASpqcxqMBxEjAQFjCPbcGpDVQcNJEUZ9aGQjwd0dqXaji7DAw4OyqKAkCCEcRBYrj17spGKu4lLrlPc8CpBaVASCqBM2SlIAv9m1FiwAqioj0UdkiPZ2ChT0wynXrwcMlw4wf8ozmyT2vZbbYfh/B0EZFDRghQmAQtuzRIuwWu4ld9WdwDVPxM/F4ZdXt36TL0EexQEbVLJUdEPSV8nfxQ1SLbKv5ZnT9cHQz+2d7ennzh7ffz5jd7X39//x3DOOec/Ak0KCAA7"> Her Hayırlı İşe Hayır Diyen Nefs Biz Olmayalım.
Her
hayırlı işe karışan itiraz eden nefs biz olmamamız için hiç bir
zaman Hz. ALLAH’ı kalbimizden çıkarmamamız lâzım. Hz. ALLAH’a inanan kalpten iman eden O’nu hiç bir zaman
kalbinden çıkarmaz. Nefs nasıl hayırlı işlere
itiraz ediyorsa kişi de nefsin kötü isteklerine aynı şekilde itiraz
etmelidir. Çünkü bu mücadele kişinin vefatına kadar
sürecektir. Bu bir takdiri ilahidir. Biz
nefsimizle imtihana çekiliyor onun vesilesiyle cennetin yüksek
makamlarını kazanıyoruz. Her nefse
itirazımızda Hz. ALLAH(c.c) bizim derecelerimizi arttırıyor.
Temsilde hatam olursa af edin. Cennet köşklerinin metrekareleri
büyüyor buna katiyetle inanmamız lâzım yeter ki biz nefse uyup onu
temsil etmeyelim onu şişirmeyelim.
Bize nefs hücuma kalktığında
onun arzusuna değil Hz. ALLAH’ın emirlerine
uymalıyız. Dikkat edersek nefsimiz beğendiği
her şeye sahip olmak ister haram helâl gözetmez, çeşit gıdalar
peşinde şehvet peşinde yeme içme giyme gezme peşinde yorulmaz fakat
namaz kılmak istediğimiz zaman yorgunluk basar uyku gelir gözler
kapanır. Hatta dikkat edersek beş vakit namazı bir vakte düşürmek
veya hiç kılmamak ister. Buradan anlayalım ki ne kadar Hz. ALLAH’a
düşman olduğunu.
Fakat yemek vakitlerini bir vakte düşürmek istiyor mu? Çünkü
akıl zekâsı olmayan hayvan gibidir yeni akıl bali olmuş çocuk kadar
bile doğruyu bilemez. Onu biz aklımızla
kontrol altına almamız için Hz. ALLAH’a daima sığıntı halinde
olmamız gerekiyor,
Nefsimiz düşünemez fakat biz akıl ve zekâmızı kullanacağız ve
Hz. ALLAH’ın bizi yarattığını bize yaşam hakkı verdiğini dilediği
zaman da alabileceğini düşüneceğiz her zaman zararına olan şeylerin
peşine takılan ve farkına varmayan nefsimizin isteklerini akıl
süzgecimizden geçirip sonra hayırlı gördüğümüz işleri
yapacağız.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizi nefsini şeytana kaptıranlardan ona uyanlardan
eylemesin İnşaALLAH.
Ahirete gittiğiniz zaman Hz.
ALLAH(c.c) size Adını Adımın yanına yazdığım Zatıma Elçi yaptığım
Âlemlere Rahmet olarak gönderdiğim Resulüme Efendiliği
yakıştıramadığınız, Bende size cehennemi yakıştırıyorum derse
haliniz ne olur.
"O ki, kıyamet günü
insanların Efendisi benim" buyurdu.
(Buhari)
Size ne oluyor?
Hz. ALLAH’ın indinde en makbul dinin yayılmasına vesile olmuş
hak dinin Peygamberi Efendi olmayacak ta sizin peşinde gittikleriniz
mi Efendi olacak.
Yazıklar olsun size.
Ateşle oynuyorsunuz cezanızı
bulacaksınız zaten buluyorsunuz da.
Hz. ALLAH’a eş koşulmasın şirke
düşülmesin diyorken Hz. ALLAH’ın elçisini sıradan kişi durumunda
gösteriyorsunuz.
Dünya padişahı vezirine saygısızlık yapanları cezalandırır
da, Kâinatın padişahı elçisini rencide edenleri onu sıradan insanmış
gibi gösterenleri cezalandırmaz mı?
Sizleri Hz. ALLAH’a ve Resulüne
havale ediyoruz.
ALLAH’ümme Salli Alâ Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Alâ
Ali Muhammed.
Hz. ALLAH’a Uyan Sultan Olur, Nefsine Uyan Perişan Olur.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/besmele_01.jpg"> Hz. ALLAH’a Uyan Sultan Olur,
Nefsine Uyan Perişan Olur.
Neden? Nefsine uyan kendine ikram
edilen nimetleri benimser kendine mal eder. Hz. ALLAH’a olan ihtiyacı azalır O’na olan ihtiyacı azaldığı
için sevgisi de azalır. Yalvarma ihtiyacı da
duymamağa başlar işi görüldü çünkü.
Bu müdanesizlik yüzünden Hz.
ALLAH(c.c) de onun sultanlığını alır halk huzurunda perişan
eder. Geçmiş tarihte bunun örnekleri çoktur
araştırın bulabilirsiniz.
Biz insanlar arasında da
böyledir. Adam işsiz kalır çaresizdir yardım
edersiniz işi düzelir Sana ihtiyacı kalmadığı
zaman sana tepeden bakmaya başlar.
Yine size bir hatıramı
anlatayım: Tüccarlık yapan bir yakınım vardı
giyim üzerine mağazaları vardı. Bu arada yine
işsiz gezen Terzi bir kişi ile tanıştım onu aldım mağaza çalıştıran
arkadaşın yanına götürdüm ve tanıştırdım iyi bir konfeksiyoncu
olduğunu ona atölyesinde iş vermesini rica ettim
Onu işe aldı kısa Zaman sonra
onu atölyede sorumlu yaptı. Bu Terzi
arkadaşın hali güne gün değişmeye başladığını iş yeri sahibi Dostum
bana söylüyordu ben de idare et diye rica ediyordum.
Bir gün mağaza sahibi dostumu
ziyaret edeyim bir çayını içeyim diye Mağazasına uğradım. Çayını içtim bana dedi
ki:"gel atölyeye çıkalım Biraz işim var orada da muhabbetimize devam ederiz
dedi" ve atölyeye Gittik. Tam kapıya geldik ki içeriden Telefon konuşması
geliyordu konuşan kendisini işe soktuğumuz kendisine yetki verilen
kişiydi. Başımızı kapıdan içeriye uzattığımızda aynı şu manzara ile
karşılaştık.
Adamın arkası kapıya dönük ayakları masanın üstünde konuştuğu
kişiye diyordu ki, "ne diyeceksin Cevat
beye ne diyeceksen bana söyle şey etmişim Senin Cevat beyini "derken bu
sözleri duyan Cevat beyin tepesi attı. "İndir Ulan ayaklarını masadan topla pılını pırtını defol
deyip işten!" attı.
İşte bazı insanlar böyledir işi
görüldü mü babasını bile takmaz Bakın
etrafınıza bu tiplerden çok insana rastlarsınız.
Anlattığım bu hadisede olduğu
gibi Hz. ALLAH kuluna verdiği vücudu ile insan şekline soktu çeşitli
nimetlerle merzuk etti gün geldi ona açtığı kapılardan geçirerek
halkın başına Sultan yaptı. Gün geldi madde
sırtına yüklenince ruhu ezildi nefsi kuvvetlendi. Hz.
ALLAH’ı Gazaba getirdi sultanlığını kaybetti
Hz. ALLAH affetsin İnşaALLAH böyle kullarını.
Hz. ALLAH(c.c) O'nun ikram
ettiği nimetlerine şükreden, nankörlük etmeyen kullarından olmamızı
cümlemize nasip etsin İnşaALLAH
Hz. ALLAH (c.c) Kendisini Bildirmek İçin Canlıları Yarattı.
Hz. ALLAH c.c Kendisini
Bildirmek İçin Canlıları Yarattı.
Ayeti kerimede;
"Resulüm, senden önceki ümmetlere de
Peygamberler göndermiştik. Boyun eğsinler yalvarsınlar diye onları
yakalayıp darlık ve çeşitli hastalıklarla
cezalandırmıştık".
(Enam-42) Bu ayeti kerimenin manası açık. O
bizi kendisini bilmemiz ona tazim ve saygı göstermemizi ibadet
yapmamızı istediği için yarattı. Ayeti kerimede, boyun eğsinler
yalvarsınlar diye hitabı da çok mühim. Demek
oluyor ki, kim nefsine uyar Hz. ALLAH’ı unutursa Hz. ALLAH hastalık
ve darlıkla kendisini hatırlatır ve kendisine
yalvartır. Biz kullar her zaman yüce ALLAH
ile rabıtalı olmamız gerekiyor O’na sığınma halinde olmamız, verdiği
nimetlerine şükür ederek O’nun mübarek ismi şerifini zikrederek
yaşamalıyız. Bu yeter mi, bizce yetmez.
Haklıyı haklı, haksızı haksız görecek adalet sahibi
olacaksın. Nefsinin isteklerini yerine
getirirken Hz. ALLAH’ın emirlerini ihmal
etmeyeceksin. Böyle yapmazsan nefsine uyarsan
bilmeden nefsine kulluk yapmış şirke batmış olursun. O zaman da Hz. ALLAH'da sana uyarı olarak hastalık ve
darlıkları göndermeye başlar. Hz. ALLAH(c.c)
cümlemize hastalık ve darlıklarla uyarılacak ameller yaptırtmasın.
Zatı Alisine rabıtalı kullar olmamızı, Peygamber (s.a.v) Efendimizin
izinden giden kullar olmamızı nasip etsin. İnşaALLAH.
Amin
Hz.. ALLAH’ın Veli Kullarını Şeytana Benzetenlere Cevaptır
http://www.sanlistiftung.de/kabe6.jpg" width=400 height=300> Hazreti. ALLAH’ın Veli Kullarını Şeytana
Benzetenlere Cevaptır
BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM
Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde buyuruyor ki:
"O hanginizin daha
güzel kulluk yapacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı
yaratmıştır."(Mülk -2)
Aklı basında olan bütün
yaratılmış insanlar bu ilahi emir ile yaptıkları icraatlar ile
sınavdan geçip dünya hayatını bitirince ölümsüz aleme geçiyorlar .
Orada ise her
kişi yaptığı işlerin karşılığını görecek .Hz. ALLAH (c.c)'nün emrine
uygun yaşayanlar cenneti , şeytanın emrine uyanlar ise cehennemi
boylayacaklardır. Dünyada yaptığı her
hareketin , konuştuğu her sözün kaseti tutulduğu için orada hiç bir
itiraz hakki bulamayacak hak ettiğinin karışlığını alacaktır. Dikkat
edersek yarattığı kullarını imtihan ettiği için hiç bir kulun işine
karışmıyor günah işlemek sevap işlemek serbest .. Her canlı istediğini yapabiliyor kimisi haram helal
gözetmeksizin çeşitli vurgunlar ile, şeytanı sevindiriyor ve ömrünü
öyle bitiriyor kimisi ise ölümsüz alemde sahibi tarafından hesaba
çekileceğine inanıp haramdan kaçınarak helal ile rızıklanıyor.
Hazreti ALLAH’IN sevgisini kazanıp dünyasını bitirerek ahiret
alemine göçüyor. Onun için insan her söylediği söze ve atacağı her
adıma dikkat etmelidir. Ki, dünya saadetini Ahiret selametini
kazanabilsin.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde buyuruyor ki:
"EY
Adem oğulları, ben size şeytana tapmayın o sizin apaçık bir
düşmanınızdır ve bana kulluk ediniz En doğru yol budur demedim mi .
şeytan sizden pek çok milleti kandırıp aldattı hala akıl erdiremiyor
musunuz ."(Yasin
-60,61,62,…)
Kullarını günah ve sevap işlemede serbest bırakan Hz. ALLAH
(c.c) sonsuz merhametinden dolayı şeytanın tuzağına düşmememiz için,
biz kullarını uyarmakta vereceğimiz sınavımızda bizlere destek
çıkmaktadır. hepimiz bilmeliyiz ki, şeytan görünmüyor fakat o bizi
görüyor nefsimizin zayıf anında yapacağını yapıyor. onun bu tuzağına
düşmeyelim. Ahirete göçmüş güzel insanlardan birisinin çok güzel
duası var ,,
Ey ALLAH’IM, bize öyle bir düşman musallat ettin ki, o ve
onun yardımcıları bizim gafletteki halimizi görüyor bizi günaha
sokuyorlar ne olur onu huzurundan kovduğun gibi bizim yanımızdan da
kov rahmetinden ümidini kestirdiğin gibi bizden de ümidini kestir
bizi onun fitnesinden muhafaza et diyor.
HZ. ALLAH (c.c) cümlemizi
şeytanın hile ve tuzaklarından muhafaza etsin, Dünya hayatının
cazibesine kapılıp Ahireti unutanlardan eylemesin. Dünya ise,
kendine yönelen insanları peşinden koşturmaya devam etmektedir.
Kuranı kerimde
ise, Hz. ALLAH (c.c) bizlere Dünya’nın emanet olduğunu Ahiretin ise
ebedi olduğunu haber vermiştir .
Bu ilahi mesajlara kulaklarını
tıkayan insanlar, yeme içme zevk sefa ile nefsini kuvvetlendirmiş
ruhunu aç bırakmış kendinde büyüklük görmüş şeytanin askeri
olmuşlardır.
Kendini beğenen bir kişi alim de olsa şeytanın arkadaşıdır
kendini beğenmek şeytandandır sözü ise meşhurdur .şeytanin işi
insanları kibir ve gurura sokmak ve dünyaya bağlamak, Hz. ALLAH in
zikrinden uzak tutmak günaha sokmaktır.
O yolda nefis terbiyesine
girmiş mürşit ve mürit hepsine ordusu ile savaş açar onları
karalamak için en önemli silahı ise, kendini beğenen zahiri alimleri
Hz. ALLAH’ın veli kullarına musallat eder. Şeytan bu işi yaparken
bir taş ile iki kuş vurmaktadır çünkü zahir alime sen artık alim
oldun kuranı en güzel okuyansın en güzel anlayansın der kibir verir,
zikir ehli ise bilgisiz cahil tabaka takılmışlar bir şeyhin peşine
zikir yapıyoruz diyorlar şirke düşüyorlar sen onları karala diyerek
günaha sokuyor zikre katılana da nefsini zevklerden kesiyor ömrünü
boşa geçiriyorsun bırak bu işi diye vesvese vererek kendine asker
yapmaya uğraşıyor ve bu mücadele devam edip gidiyor Hz. ALLAH (c.c)
cümlemizi şeytanın ve şeytanlaşmış insanların şerrinden muhafaza
etsin .
Hz.
ALLAH (c.c) ayeti kerimede buyuruyor ki:
"RESULÜM GÖRDÜN MÜ O
NEFSİNİ İLAH EDİNENİ." (Furkan 43.)
Bu
mesajdaki mana, insan nefsinin sesine uyar da onun dediğini yaparsa
nefsine tapıyor demektir .
işte şeytanin en önemli silahı
arzu ve isteklerin kumandası olan nefstir insan da istek ve
arzularını nefsine kaptırdığı zaman gurur ve kibir sahibi olur
dolaysıyla şeytanın arkadaşı olur bilmeden onun her dediğini yapar
görünüşte Müslümandır. fakat iman tadını tatmamıştır her şeyin
doğrusunu bildiğini zanneder herkesi cahil kendisini alim bilir ve
bu durumdaki nefsini ilah edinmiş şeytan alimler, ortalığı istila
etmişler, Hz. ALLAH’ın sevgi ve muhabbetini arayan imanlı insanların
zihinlerini bulandırmışlar tereddüde düşürmüşlerdir .
Hz. ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde :
"Benim zikrim için
namaz kıl…" (Taha-14)
emretmiş olduğu gibi,
"Ey iman edenler ALLAH’I çok çok
zikredin." (Ahzap -41.)
ayeti kerimesi ile de
kendisinin zikredilmesini emretmiş namaz da ilahi emirdir zikrullah
da ilahi bir emirdir. diğer bir ayeti kerimede:
"Namazı bitirdiğiniz
zaman ayakta iken otururken ve yanlarınız üzerinde yatarken de
ALLAH’I zikredin."(Nisa -103)
bir ayeti kerimesinde
ise:
"Sabah akşam rabbinin ismini zikret." (İnsan- 25)
diğer
bir ayeti kerimede ise:
"Zikrullah en büyük
ibadettir." buyuruyor.
(Ankebut -45)
bu
ilahi emirleri duyan ashabı kiram zikir meclisleri kurmuşlar , Hz.
ALLAH’ın yüce ismini dillerine tespih etmişler özellikle Hz.
Ebubekir efendimiz kapalı zikir ile Hz. ali keremellahü veçhe
efendimiz ise, açık zikir ile kalplerini nurlandırmışlar . o zamanda
başlayan nurlu yol günümüze kadar devam etmiştir . şeytan ve ona tabi olanlar ne kadar engel olmaya kalksalar bu
nurlu yol ALLAH’IN izni ile kıyamete kadar devam edecektir .
Şeytan ise boş durmayacak sahte şeyhlerle
,nefsine uymuş alimler ile bu mübarek yolu karartmaya çalışacak
geçmişte başarılı olamadıkları gibi bundan sonra da
olamıyacaklardır. Bu yola girmiş bir olan
ALLAH’A tevbe eden nefsinin kötü alışkanlıklarını bırakmak için Hz.
ALLAH’ın yüce ismi şerifini devamlı anan insanları yolundan
saptırmayı şeytandan ve ona tabi olanlardan başka kim yapabilir
dünya boş değildir günümüzde de veli kullar vardır .
Peygamberlik kapısı kapandı
fakat onun bıraktığı nurlu yolu devam ettiren vekilleri vazife
başınadır .
Bu
mübarek insanları dost edinenler bir olan ALLAH’A kalpten iman
ederler çünkü dost edindiği kişi bir olan ALLAH’Ü ZÜLCELAL’E kalpten
inanmış ondan yârdim isteyen talibe de tevbe dersi ile zikir dersi
ile beş vakit namaza başlatarak haramlardan kaçmasını helal yemesini
hatta şüpheli gıdalardan da sakındırarak terbiyesi altına alır
.
Böyle bir
manevi terbiyeci olan mübarek zat veya zatlardan şeytandan ve ona
tabi olanlardan başka kim rahatsız olabilir. Kuranı kerimde Hz.
İbrahim aleyhisselam zamanında putlara ve nemrutta tapanlara, Hz.
Musa aleyhisselam devrinde putlara ve firavuna ve altından
yaptıkları buzağıya tapanlara , peygamber (s.a.v) efendimiz
zamanında taştan yaptıkları putlara ki, hepsinin isimleri vardı.
Onlara tapanlara birde hahamlarını papazlarını ilah edinen
Yahudilere inen ayeti kerimeleri delil gösterip Hz. ALLAH’ın veli
kullarını puta benzetenler ağır bir vebal altına girmişlerdir derhal
tevbe etmezler ise yakın veya geç muhakkak cezaya uğrayacaklardır.
Bu vahhabi
zihniyetli sapıklar şeytanin askerleridir. Hz. ALLAH onlara hidayet
versin . Ankebut sure şerifini kendi akıl mantık yorumu ile
açıklayan en ağır şekilde hakaret eden velileri dişi örümceğe
benzeten şeytana benzeten vicdansızları kainatın tek ve bir olan
yüceler yücesi olan Hz. ALLAH’U zül celal hazretlerine havale
ediyoruz. Muhterem kardeşlerim , simdi sizlere Medinede basılan
kuranı kerim mealinden, konuyu iyi anlayabilmeniz için
Ankebut sure şerifinin (39,40,41,) ayeti kerimelerinin tam ifade ve
manalarını naklediyorum:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
. " KARUN’U FİRAVUNU
HAMANI DA HELAK ETTİK AND OLSUN Kİ, MUSA ONLARA APAÇIK DELİLLER
GETİRMİŞTİ DE ONLAR YER YÜZÜNDE BÜYÜKLÜK TASLAMIŞLARDI HALBUKİ
AZABIMIZI AŞIP GEÇEBİLECEK DEĞİLLERDİ"
(Ankebut -39)
devam
eden ayeti kerimede ise estaizübillah
",,NİTEKİM ONLARDAN HER
BİRİNİ GÜNAHI SEBEBİ İLE CEZALANDIRDIK KİMİNİN ÜZERİNE TAŞLAR
SAVURAN RÜZGARLAR GÖNDERDİK KİMİNİ KORKUNÇ BİR SES YAKALADI KİMİNİ
YERİN DİBİNE GEÇİRDİK KİMİNİ DE SUDA BOĞDUK ALLAH ONLARA ZULMETMİYOR
ASIL ONLAR KENDİLERİNE ZULMEDİYORLARDI."(Ankebut -40)
manasını tamamen değiştirdikleri 41 inci ayeti kerime ise
aynen böyle, estaizübillah,,
"ALLAH’TAN BAŞKA
DOSTLAR EDİNENLERİN DURUMU ÖRÜMCEĞİN DURUMU GİBİDİR ÖRÜMCEK BİR YUVA
EDİNİR HALBUKİ YUVALARIN EN ÇÜRÜĞÜ ŞÜPHESİZ ÖRÜMCEK YUVASIDIR KEŞKE
BİLSELERDİ." (Ankebut -41)
Bu ayeti kerimenin açık manası
budur:
Hz.
ibrahim (a.s) Hz. Musa (a.s) zamanında ağaç ve taşlardan yapılmış
heykellere tapan müşrikler yaşadığı gibi , peygamber efendimizin
zamanında ise putçuluk zirvede idi müşrikler kendi elleri ile
yaptıkları putların karşısına geçer onlardan dilekte bulunurlardı
kuranı kerimle gelen emir ve ikazlar hep bu şirke düşen insanlara
idi işte bu gerçeği anlamamazlıktan gelen nefsine uymuş tarikat
düşmanı alimler, Hz. ALLAH’ın yüce ismini her an dili ile kalbi ile
zikreden onları ziyarete gelenlere bir olan ALLAH’I ve peygamberini
sevdiren veli kulları puta ve şeytana benzetirken ruhlarında
rahatsızlık duymuyorlar mı. yazdıkları iğrenç sözleri kınıyor onları
Hz. ALLAH’A havale ediyoruz.
Ey, Hz. ALLAH’ın nurlu ismini
diline tespih yapan kardeşim, sakin
zikrinden dönme. Bilki kurtuluş bu yoldadır. gözlerini şehvetini
azdıracak görüntülere kapa, dilini boş sözlere karşı frenle, mideni
haram ve şüpheli gıdalardan temiz tut.
Hz. ALLAH’I , Peygamberlerini ,
ve onların yolundan giden saadet yolcularını sev. Fakat sonsuz yücelik sahibi olan Hz. ALLAH (c.c)'nin
sevgisinin önüne hiç bir sevgi geçmesin.
VEL HAMDÜ LILLAHI RABBIL
ALEMIN..ALLAH’ÜMME SALLi ALA SEYYiDiNA VE NEBiYYiNA MUHAMMEDiN VE
ALA ALi SEYYiDiNA MUHAMMED.
Hazreti ALLAH’ın Dostlarını Düşman Gösteren
Alimler.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM..
Varlığının başlangıcı ve sonu
olmayan zatında ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan kainatın
HALIKI alemlerin RABBİ dilek makamının en yücesi merhametlilerin en
merhametlisi olan ALLAH’Ü zül celal vel kemal hazretlerine onun
sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez tükenmez şekilde hamdü senalar
olsun .
ALLAH’ü Teâlanın yüce resulü ve biricik habibi dünyada
en büyük rehberimiz en güzel numunemiz peygamber efendimiz Muhammed
Mustafa (s.a.v) efendimize, onun diğer peygamber kardeşlerine
hepsinin ali ashabı kiramına ihsan duygusu ile kıyamete kadar onlara
tabi olup izinden gidenlere sonsuz hamdü senalar olsun.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA
MUHAMMEDİN VE ALİHİ VE SAHBİHİ ECMAİN.
Ey, Yüceliğinin sonu
olmayan, görünen ve görünmeyen nimetleri ile kullarını doyuran, eşi
ve benzeri bulunmayan, Ehad, Samed, zahir ve batin olan ALLAH’IM
nasihatlarıma zatı alinin mübarek ismi şerifin ile başlıyorum.
Ey , sonsuz kudret sahibi olan
ALLAH’IM ayeti kerimende buyurduğun gibi biz aciz kulların zatı
alinizden hiç bir şeyi gizleyemeyiz çünkü siz kalplerin özünü
biliyorsunuz bizleri ve bütün mevcudatı var eden sizsiniz
yarattığınız kulların ne düşündüklerini ancak siz bilirsiniz.
Ey bizim yüce
Rabbimiz bizim de niyetimizi biliyorsunuz
bize duyurduğunuz hakikatleri kitaba dökmek, evlatlarıma ve
torunlarıma miras bırakmak istiyorum. Ayeti
kerimenizde buyuruyorsunuz ki: "VETTEKULLAHE VEYEKÜMULLAH."(Takva sahibi olursanız öğretmeniniz
ALLAH olur.) Bizde sizden bize
yardımcı olmanızı istirham ediyoruz . yazdıracağınızı ümit ettiğim
bu hatırayı yüce katında makbul kabul eyle ki, ahiret hayatımda
faydasını göreyim.
Kibir ve gururdan zatı aline sığınıyorum bizi şeytan ve
nefsin şerrinden muhafaza et. Aklım ruhum
bedenim zatı alinin eserleri , kendime ait hiç bir şeye sahip
değilim . Bizlere ikram ettiğiniz bütün
nimetlere sonsuz hamdü senalar olsun . Vel
hamdü lillahi rabbilalemin.. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN
VE ALA ALİ SEYYİDİNA MUHAMMED .
Ey ebedi diri ve sonsuz kudret
sahibi olan yüce ALLAH’IMIZ bizi kendi akıl ve irademize değil, zatı
celilinizin irade ve idarenize bağlayın ve çözmeyin sizin yüce zatı
şerifinizin kontrolünde bulundurun sevdiklerinizi bize sevdirin
sevmediklerinizi ise sevdirmeyin ki, biz doğru yolunuzu rahatça
bulabilelim.
Eğer bizi kendi nefsimize bırakırsanız siz beğeniyorsunuz
zannederek sizin beğenmediğiniz bir yola gideriz de kaybedenlerden
oluruz ve ahirette eli boş kalırız.
Ya ilahi, bizi o duruma
düşmekten muhafaza edin bizi hıfzı himaye edin. Zatınıza
sığınıyoruz.
Yüce rabbimiz gözlerimiz gaflet perdesi ile kapalı gerçekleri
tam olarak göremez aklımız ise nefsimizin tesirinde kalmış
yanılabilir onun için kendimize güvenmiyoruz size sığınıyoruz tek
güvencemiz sizsiniz .
Ey yüce ALLAH’ımız bize öyle bir nur verin ki, o nur ile
önümüz aydınlansın görmeyen gözümüz görsün duymayan kulağımız duysun
aklımız ise en doğru olanı bilebilsin. Sevdiklerinin hürmetine dualarımızı kabul edin amin..
Ey bu
nasihatleri okuyan , kesinlikle inan ki insan doğru yolu ancak
ALLAH’ın yardımı ile bulur eğer ALLAH’a sığınmaz kendine güvenirse
şeytanın kurduğu bir tuzağa düşmekten kurtulamaz hem dünya hayatını
hem ahiret hayatını perişan eder.
İnsan namuslu ve şerefli
yaşamak istiyor ise nefsinin idaresini kontrolü altına alması lazım
bu imkana ise ancak Hz. ALLAH’ın yardımı ile kavuşabilir.
Muhterem
kardeşlerim, Fütuhât-ı Mekkiyye adlı eserden, Muhyiddin İbni Arabi
Hz. tarafından Hızır Aleyhisselamın hayatından ibretli
açıklamalarını sizlere naklediyorum.
ALLAH’ın rızası
üzerlerine olsun. Bazı kişiler vardır ki, Bunlara su kişileri
denir. Bunlar öyle kişilerdir ki: Denizlerin ve nehirlerin
dibinde ALLAH’a ibadet ederler. İnsanlar çoğunlukla bunları bilmez
ve tanımazlar. Bağdatlı sadık ve akıl sahibi bir zat olan, Ebu Bedir
Temasıki, bana zamanın kutbu ve imamı olan, Ebu Suud bin Şibli’den
naklen şunları anlattı. Bir gün Bağdat’ta Dicle nehri kenarında
oturuyordum. Hak Teâlaya su altında ibadet eden kimselerin olup
olmadığı aklıma gelmiş o an bunu düşünüyordum. Ben bu düşüncede iken
önümde akan nehrin suları çalkalandı ve yarıldı ve bir kişi çıkarak
bana selam verdi. Evet, su altında ALLAH’a ibadet edenler vardı.
Bunlardan birisi de ben Ya Ebu Suud. Ben aslen Tikritliyim diye uzun
boylu hayatını anlattıktan sonra, şu kadar gün sonra memleketimde
bir olay olacaktır bunun için orayı bıraktım dedi ve suda kaybolup
gitti. Hakikaten on beş gün sonra o su adamının söylediği tarihin
hitamında orada bir olayın çıktığını, su adamının söylediklerine
tamamen uyduğunu bana bildirmişti demişti.
ALLAH’ın
rahmeti üzerlerine olsun. Yine bunlardan bazı kişiler var
ki:
Bunlar Elefrad yani yalnız olan kişilerdir.
Bunların sayısını kimse bilmez. Bunlar şeriat dili ile ALLAH’a yakın
olanlardır. Bunlardan biri de şeyh Muhammed Elevani ‘dir. bu zat
büyük İmam Abdülkadir Elciliyin dostlarındandı. Abdülkadir bu
Muhammed Elevani hakkında toplantıyı bozar ve hatır kırar demişti.
Bundan maksadı onu kötülemek değil onun bu yolda olduğunu ve bununla
teferrüt ettiğini anlatmak istemiştir. Bu gibiler kutup dairesinin
dışından olanlardır. Hızır aleyhisselam da onlardan ve buna
benzeyenlerdendir.
Bunlara benzeyen Ruh melekleri
vardır ki, ALLAH’ü Zül Celalin daima emirlerindendir. Bunlara
kerubiyyun derler. Bunlar hakkında da kitabımızda açıklama
yapmıştık. Bunlar Hakkın huzurunda itikaf ederler. Kendi
nefislerinin ne olduğunu bilmezler. Yalnız itikâfı bilir ve bunu
yaparlar. Bu gibilerin makamı sıdk sahipleri ile şeri nübüvvet
arasındadır. Bizim yolumuzda gidenler de çoğunlukla bunu bilmezler
Eba Hamid ve emsali gibi. Bu makamın zevki büyük mutlak bir
peygamberlik makamıdır. Bu özellikle meşru amel ile Hakkı tevhit ile
ve nefis küçültmekle elde edilir. Bunlara ait özel bir keşif vardır
ki, ancak bu gibilere nasip olur.
Mesela Hızır gibi
daha evvel bunun da Efraddan olduğunu söylemiştik. Resulullah
(s.a.v)Efendimizde Nübüvvet ve risaletle müşerref olmadan önce
Efraddan idi ve Yalnız inziva eden kişi idi. Resulullah (s.a.v) in
Ahirete irtihalinden sonra yeniden bir Risalet ve şeriat
gelmeyeceğinden kendisinden sonra ancak makamı kalmıştır. Şayet tüm
Peygamberler ve elçiler bu zamana kadar sağ olup kalsalardı hepsi
Şeriatı Muhammediyyenin hüküm ve nüfuzuna girmiş olurlardı. Fakat
umumi şeriatler ve risaletler ki, bundan maksadım ümmetlere mütaddi
olanlar ve her bir Peygambere ait olanlardır. Peygamberlerde olan
ilahi bir özellik ki, ne iktisap ve ne de amelle kazanılamaz
ALLAH’ın hitabı teamül ile elde edilir. Başka türlü
kazanılamaz.
Hızır Aleyhisselam İle Buluşma.
Ey dost Ey veli ALLAH seni teyit etsin. Şunu Bil ki,
Bu temelli uzun ömürlü Veted Musa (a.s)’ ‘ın dostu
Hızır’dır. Kendisi şu ana kadar yaşıyor ve ALLAH’ın izniyle
yaşayacaktır. Onu görenleri bizler gördük. Onun hakkında acayip
şeyler işittik. ALLAH rahmet eylesin hocamız ve şeyhimiz olan Eba El
Abbas El Üreybi ile benim aramda bir şahıs yüzünde bir hadise
geçmişti. Bu hadiseye sebebiyet veren zat Hızır ((a.s))’’ın günün
birinde, Peygamber (s.a.v) Efendimizin şeklinde zuhur edeceğini
iddia etmesiydi ve bana ismini de açıklamıştı. Bana böylelikle Adını
duyduğum şahsiyetini tanıdığım birini anlatmıştı. Ailesini görmüş ve
tanımıştım. Bunun üzerine bu mesele üzerinde durdum onun sözlerini
nazarı itibara almadım. Çünkü onun durumunda da haberim vardı. Benim
tereddüdümü şeyhim sezmiş, Okunu o konuşulan zata çevirip atmış
böylelikle onu bu manevi okla rahatsız edip keyfiyetten haberdar
etmişti. Henüz ben kendi düşünce ve duygularımın başlangıcında idim.
Bu konuşmadan sonra evime dönüyordum.
Yolda tanımadığım
bir kişi tatlı ve dostane bir şekilde selam vererek bana sokuldu ve
şöyle konuştu Filan hakkında sana bilgi veren şeyh Ebul Abbas
doğruyu söyler. O sözü söyleyen zat da filandır diyerek bizzat
şeyhin tarif ve tasvif ettiği zatı söyledi. Ona evet dedim Çünkü ne
kast ettiğini anlamıştım. Gerisingeri dönerek şeyhime vardım. Olanda
bitenden ona haber vereyim dedim.
Yanına vardığımda
henüz selam vermeden bana Ya Eba Abdullah, bir şahıs hakkında bir
mesele üzerinde aramızda geçen münakaşayı biliyorsun Hızır için
filanın söylediğini kabul etmemiştin. Darılmazsan söyleyeyim, senin
yolunu kesip te, aramızdaki münakaşanın doğruluğunu ve benim sözümün
aşikarlığını tasdik eden kimdi. Bunun üzerine şeyhe dönerek, Tevbe
kapısı açıktır dedim.
Oda bana tevbenin kabulü vakidir
demişti. Hocanın bahis ettiği ve benim rastladığım şahsın Hızır
(a.s) olduğunu katiyetle anlamıştım. Ayrıca keyfiyeti şeyhten
sordum. Evet, ta kendisidir demişti.
Bundan başka günün
birinde, Tunus sahilinde bir gemi ile yola çıkmıştım bir ara
karnımda bir sancı peydah oldu. Ne yapayım diye düşündüm yolcular ve
gemi tayfası yatmışlardı. Güvertede kenara çekilip durdum. Denize
baktım pırıl pırıl parlıyordu. Ay bedir halinde idi Bu sırada Ay
ışığı altında bir mesafeden bir kişinin gemiye doğru yaklaştığını
gördüm.
Deniz üzerinde gemiye doğru geliyordu. Geldi ve
benim yanımda durdu. Bir ayağını kaldırarak diğer ayağı üzerinde
kaldı. Sonra aynı hareketi öteki ayağı ile tekrarladı. O anda bir
şeyim kalmadığı gibi, o ayak kaldırmadan da giydiği kisvenin iç
kısmının ıslaklığını gördüm. Kendine mahsus sözle konuştuktan sonra,
selam verip deniz kenarında ve bizden iki mil uzakta ve bir tepe
üzerinde bulunan bir minare istikametinde uzaklaştı bu mesafeyi iki
adımda almıştı ki, minareden sesini duyuyordum. Kendisi ALLAH’ı
zikir ve tesbih ediyordu. Belki de oradan da şeyhimiz cerrah bin
Hamis Elkittani’ye gidecektir. Bu zat İydun denilen deniz
kasabasının ileri gelenlerindendi. Orada idim daha geçenlerde oradan
gelmiştim. Gemiden ayrılıp şehre vardıktan sonra, bir salih kişiye
rastladım. Bana seni dün gece Hızır ile gemideki durumun nasıldı
sana neler söyledi sen ona ne cevap verdin diye sormuştu.
Bu tarihten bir zaman sonra, Atlas denizi sahilinde
seyahate çıkmıştım. Yanımda da salih kişilerin yüksek hallerini
inkar ve tenkid eden bir yol arkadaşım vardı.
Öğle
namazını kılmak için orada bulunan harap bir mescide beraber
girmiştik. Biz içeride iken yolda kalmış bir seyyah kafilesinin
mescide girdiğini gördük. Onlar da bizim gibi namaz kılmak için
gelmişlerdi. Birde baktım ki, vaktiyle gemide gördüğüm deniz
üzerinde korkmadan yürüyen yani Hızır’ın da onların arasında
olduğunu müşahede ettim. Ayrıca içlerinde ondan daha kadir ve menzil
sahibi ve bir derece üstün bir zat vardı ki, eskiden onunla aramızda
derin bir dostluğumuz vardı. Kalktım kendisine selam verdim.
Selamımı bir gönül hoşnutluğu ile iade etti. Önümüze geçerek bizlere
imamlık yaparak namaz kıldırdı. Namaz bitip imam çıkınca bizde
peşinden çıktık. Kendisi kapıya doğru gidiyordu. Kapıda da mescidin
batı tarafında denize nazır bekke denilen bir yere karşı idi. İmamla
kapıda konuşurken Hızır dediğimiz zat mihrapta bulunan bir hasırı
alarak yedi arşın yükseklikte havaya yaydı üstüne çıkarak namaz
kılmaya başladı Dostum imama onu göstererek bu ne yapıyor diye
sordum Bana şöyle cevap verdi. Onun yanına git ve ne yaptığını ona
sor. Dostum imamı orada bırakarak bende Hızır’ın yanına çıkış
yaptım. Nafile namaz bittiğinde Hızır’a selam verdim ve hatır
sordum. Bana dedi ki, Ey kişi buraya çıkmaktaki gayem seninle
seyahat eden inkârcı münkirin gerçeği görmesi içindi derken de kapı
önünde oturan benim münkir yol arkadaşımı parmağı ile gösteriyordu.
ALLAH’ın her şeye kadir her istediğini yapacağını ve yaptıracağını
görüp te inansın diye yaptım dedi. Biraz sonra münkirin yanına
gittim ve gördüklerine ne dersin dedim gözlerim ile gördükten sonra
artık söyleyecek söz kalmadı diyerek iman etmişti. Sonradan beni
mescidin kapısında bekleyen o büyük imama dönerek bir saate kadar
sohbet ettik bir ara bilmezden gelerek hasır üzerinde yedi arşın
havada namaz kılan bu zat kimdi diye sordum bana Hızır’dır dedi ve
sustu. Hızır’ı tanıdığımı kendisine söylememiştim. Sonrada ayrıldık
yolumuza devam ettik.
İşte bu esas veted ile aramızda
geçen hadiseler bunlardı.
Onunla buluşmakla Hak Teâla
bizleri faydalandırmıştı.
Muhterem kardeşlerim,
Muhyiddini Arabi Hazretlerinin Hızır ((a.s)) ile buluşma hatırasını
yazmaya İnşaALLAH yine devam ederiz.
Hz. ALLAH(c.c)
cümlemizi dünya ve Ahirette böyle değerli kulları ile beraber
olmamızı nasip etsin.
Vel hamdü lillahi Rabbil Âlemin
ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin
Ve Ala Ali Muhammed.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a1_1.png"> HAZRETİ ALLAHA İHTİYACIMIZI DUYURMA
ÖLÇÜSÜ
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
“SİZ BENİ ZİKREDİN BEN DE SİZİ ZİKREDEYİM.
”buyuruyor ( Bakara: 152)
Bu Ayeti
kerimeye birçok manalar verilmiştir şöyle ki;
Bana itaat
ederek siz beni zikrediniz, ben de sizi rahmetimle mağfiretimle
zikredeyim.
Siz beni
dua ile zikrediniz ben de sizi isteklerinizi vermekle
zikredeyim.
Siz beni
övgü ile zikrediniz bende sizi övgüyle nimetlerle
zikredeyim.
Siz beni
ihlas ile zikrediniz ben de ihlasla kurtuluşla
zikredeyim.
Siz beni
dünyada zikrediniz ben de sizi ahirette zikredeyim.
Siz beni
refahınız rahatınız zamanında zikrediniz
Ben de
sizi bela ve musibete uğradığınız zaman zikredeyim.
Siz beni
ibadetle zikrediniz ben de sizi yardımımla inayetimle
zikredeyim.
Siz benim
ulûhiyetimi kabul ederek zikrediniz ben de sizi kulluğa
kabul
ederek
zikredeyim.
Yukarıda
geçen yorumlara göre o vasıflara haiz olan Müslümanın Resulullah
(s.a.v). Efendimize salavatı şerif getirerek Hazreti ALLAH’ın mübarek ismi
celalini zikrettikten sonra yapacağı dualar geri çevrilmez
inşaALLAH.
Fakat
ihlası eksikse Resulullah (s.a.v) Efendimizin izini bozmadan yaşayan bir kulun
duasına muhakkak ihtiyacı vardır
Farzı
mahal ki devlet başkanına ihtiyacını iletmek istiyorsun ne
yaparsın?
O makama
yakın sözü geçen bir kişiyi ararsın ona sıkıntını arzedersin o sözü geçen kişi
de devlet başkanına senin sıkıntını arzeder sende sıkıntıdan
kurtulursun.
Hazreti
Allah’a da sıkıntını arzedebilmek için sözü geçen bir aracıya ihtiyaç
var
O ise
Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v). efendimizdir.
Şimdi bize
vahhabi zihniyetli kişiler, ALLAH ile kul arasında aracı olmaz
diyecekler.
Olur olur
siz dinine bağlı ,ahlakı güzel Hazreti ALLAH’a ve kullarına verdiği sözü tutan
kullarından dua etmesini isteyin. Bakın bakalım duanız kabul olur mu olmaz
mı?
Yalnız
sizin de dürüst olmanız imanlı olmanız şartıyla olur kalbi cılık yumurta gibi
olan kişiye dua tutmaz.
Mühim olan
kalpten iman etmek ihlasla ,sadakatle ,temiz kalple bir de Resulullah
Efendimizin aracılığıyla yapılan dualar muhakkak kabul olur
inşaALLAH.
Deneyiniz...
Hazreti
ALLAH (c.c) Onun kabul edeceği şekilde dua etmemizi, muradımıza kavuşmamızı
nasip
Hz. ALLAH (c.c) İle Beraber Olmak Ve Onu Yanında Bilmek
https://lh3.googleusercontent.com/7R_80GuM89f9unCdQ5MaeG-M97YYwV74yBSz20zy5Yk=w258-h193-p-no"> Hazreti Allah (c.c) İle
Beraber Olmak Onu Yanında Bilmek.
Hazreti ALLAH cc ile
beraber olmak ve onu yanında bilmek Bu ancak Onun verdiği nasiple
olur. Hz. ALLAH (c.c) kulları ile irtibat
kurmayı murad ettiğinde yine kullarından vazifelendirdiği
Peygamberler yarattı. En sonunda ise,
Peygamber (s.a.v) Efendilerimizle Cebrail Aleyhisselamı aracı
yaparak irtibat kurdu. O nurlandırdığı
Peygamber Efendimizle ona teslim olan inanan kulları ile de irtibat
kurmuştur. Zatı akdesi cismani olarak hiç
bir şeye benzemediği için şeklen ve cismen kullarına görünmemekte,
Ancak Hz. Musa aleyhisselama tur dağında ateş olarak
görünmüştür. Bu gerçeklerin ışığı altında
şunu görebiliriz, Bir insan Hz. ALLAH (c.c) ile gönül bağı
kurabilmesi için canlı cismani görünen Hz. ALLAH'ta fani olmuş kalbi
mutmain bir Hakk aşığına ihtiyacı vardır. Eğer bulamamış ise boşluktadır şeytana karşı zayıftır. Çünkü
şeytan insanları kıyamete kadar kandırmaya yemin ettiği için, iblis
şeytan ona her geç musallat olacak, o kişinin kuranı kerime,
peygamber Efendimize, nihayet Hz. ALLAH’a olan imanını bozmaya
çalışacaktır Hz. ALLAH (c.c) muhafaza etsin. Onun için, Müslüman olan her insanın İmanını koruya bilmesi
için çareler aramalıdır.
Ayeti kerimede:
"EY MUTMAİNE OLAN NEFS, DÖN RABBİNE
SEN ONDAN RAZI, O SENDEN RAZI OLARAK." (Fecr -27,28) Yukarıda geçen Ayeti kerimenin
sırrına mazhar nefsi mutmain olmuş bir Hakk aşığından feyz alması
şarttır. Hz. ALLAH (c.c) Resulullah
(s.a.v) Efendimizi Ahirete almakla meydanı şeytanı lâneye
bırakmamıştır. O nur peygamberin Ruhunu
kıyamete kadar vazife başında tutmakta irşadını devam ettirmektedir.
İşte onun bıraktığı şeriatı ve sünneti
seniyyesini aynen uygulayan Ümmetinden seçkin kalbi mutmain olmuş
kulların kalplerine girerek Hakk ve hakikati duyuruyor. Ve bu güzel
insanlar yeryüzünün her yerinde vardır.
Bu kalbi mutmain insanlar vefat
ettiklerinde onları yerine yenileri geçmektedir. Azgın nefisliler istemesede bu nurlu insanlar kıyamete kadar
gelip geçecektir. İşte böyle kullar ile
irtibata geçen Hz. ALLAH’tan akan manevi rahmet içinde yaşarlar.
Böyle mübarek
kullarla irtibat kurmayan nefsini mutmain edemez. Zanla Amel eder,
zanla inanır. Ve o kişi her an imanını
kaybetme tehlikesi içindedir. Çünkü gözle
görmediği şeytan her an onun açığını beklemektedir. Büyük velilerden Hakemi Tirmizi Hz. bile İmanını kaybetmemek
için her sabah namazının sünnetini kılar kılmaz şu duayı yapıyormuş:
"YA
hayyu ya kayyum Ya bediüssemavati vel erdı Ya zel celali vel ikram
Eselüke en tuhyiye kalbi bi nuri marifetike ebeden Ya ALLAH, Ya
ALLAH Ya ALLAH. "
Ey hayyum ve kayyum Ey yerleri
ve gökleri yaratan Ey celal ve ikram sahibi ALLAH’ım, ne olur
kalbimin nurunu ebedi eyle diye niyazda bulunmuş. Bazı nefsinin oyununu bilmeyenler kendilerine güveniyorlar
Hz. ALLAH’ın veli kullarını hakir görüyor onlarla irtibatı gerek
görmüyorlar.
Hz. ALLAH (c.c) cümle mümin kullarını şeytanlaşmış şeyhlerden
uzak tutsun Gerçek mürşidi kamillerle buluştursun. Amin..
https://lh3.googleusercontent.com/A9BwBXHXu2vlq6gM6Mv4SDXNUPH-GjRX9x1WMJEHsxU=w280-h209-p-no"> Hz. ALLAH’tan Uzaklaştıran Her Bağlılık
Şirktir.
Hazreti ALLAH’tan başka sevgilerde aşırılık şirk tehlikesi
doğurur.
Cahiliyet devrinde cansız heykellerden kendilerini ALLAH’a
yaklaştırsın diye tapan müşrikler vardı. Eğer
onlar canlı varlık olsaydı Hz. ALLAH’ın birliğini tasdik edip ona
secde etseydi etrafında dönen ondan yardım isteyenlere de benden
medet beklemeyin bende sizin gibi bir kulum acizim deseydi ve
insanları bir olan ALLAH’a secde ettirseydi, şirk ayetleri gelir
miydi?
Her Hz.
ALLAH’ı birleyen ve yücelteni seven şirke düşmez. Aksi takdirde
Peygamber (s.a.v) ve diğer Peygamber efendilerimizi sevip saygı
gösterenler de şirke düşmüş olur. Nefsde
böyle eğer ona uyar Hz. ALLAH’tan uzaklaşırsan nefsini ilah edinmiş
olursun. Babaya uymak da böyle bir baba
evladını Hz. ALLAH’tan uzaklaştırır dinsiz yetiştiriyor evladı da
ona uyuyorsa şirke düşmüş olur.
Bir kadın eşinin getirdiği
rızkını Hz. ALLAH’tan bilmeyip eşinden bilirse şirk tehlikesine
girer. Bir işçi aldığı maaşını Hz. ALLAH’tan
bilmeyip patronundan bilirse şirk tehlikesine girer. Bir hasta şifaya kavuşmasını HZ. ALLAH’tan değil de doktordan
bilirse şirk tehlikesi içersine girer. Kendisi bir olan ALLAH’a kulluk ettiği gibi ona uyanları da
bir olan ALLAH’a secde ettiren ve elçisine ümmet olmalarını telkin
edip sağlayan mürşide uyan da şirke düşmez.
Ancak kendisine gelen ilahi
vergileri Hz. ALLAH’tan değil de mürşidinden bilen şirk tehlikesine
girer. Birde şu var ki, kendini beğenen de
gizli şirk tehlikesine girer. Her şeyin özünü
her şeyi yaratan Yüceler Yücesi Hz. ALLAH(c.c)
bilir.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizi her çeşit gizli ve aşikar şirklerden muhafaza
etsin Âmin. Selamı Aleyküm.
YALNIZ
HZ. ALLAH(c.c) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı
olma, hakikatin hilafını söyleme “Ben İzzet ve Celal sahibi
ALLAH’tan korkuyorum “diyorsun. Hâlbuki sen
O’nun gayrinden korkuyorsun. Cinden de,
İnsandan da, Melekten de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükût eden
canlıların hiçbirinden korkma. Dünya
azabından da korkma, ahiret azabından da korkma.
Sadece ve yalnız, azap ile azap
edecek olan ALLAH’tan kork...
https://lh3.googleusercontent.com/Z_q2-V1tKJ2uob50H0BQYPXXuHApYBm8aLsfjTuQVZQ=w280-h209-p-no"> Hazreti.
ALLAH (c.c) Kafirleri Neden Rızıklandırıyor.
Hz. ALLAH (c.c) Dünyaya çıkarıp
yaşattığı kullarını ister kafir ister müslüman ayırt etmeden Rahman sıfatı ile tecelli ederek
Rızıklandırıyor.
Bu tecelliyatı anlamayan insanlar SünneTULLAHI bilmedikleri
için, bu nasıl olur adam ALLAH’a isyan ediyor, inkar ediyor Fakat
isyan etmiyenden daha rahat bir hayat sürüyor
diyor.
Kafirler
ise müslümanlardan daha daha refah ve ferah içinde
yaşıyorlar diyorlar. Halbuki işin aslı şudur ki, Hz. ALLAH
(c.c) Dünya sahnesine çıkardığı kullarına Rahman sıfatı ile
tecelli ediyor tembellik etmeyen çok çalışan
ve yorulan kullarının hakkını, İnanıyor ve inanmıyor diye ayırt
etmeden ancak çalışıp terleyen kullarına veriyor. Mümin kulları çalışıp terledikleri takdirde nimetlerini
arttırıyor.
Ahiret nimetlerini de, Rahim sıfatı ile tecelli ederek İnanan
mümin kullarının azami gayretle çalışmalarına hakkettiklerini
veriyor.
Yani
her iki hayat için de çalışmayı şart koşmuş. Tembellik yapan fakir kalır ve muhtaç duruma
düşer. Yalnız şu çok önemli ki, Dünya hayatı
bitici, Ahiret ise ebedi orası için çok çalışmak ve Ahiret zengini olmak en büyük kazanç çünkü
bitmeyen bir sermaye. Hz. ALLAH (c.c) Cümle mümin kullarını Dünya ve Ahirette
muhtaç duruma düşürmesin.
https://lh3.googleusercontent.com/feJNZUHX2CiuHTc71fYfZCR7S67mDo7ZfJW-EH9HIfw=w331-h207-p-no"> HAYATTAN
ÜMİDİNİ KESEN ADAM.
Adamın biri yaşadığı ömründe hiç bir işinde başarılı
olamıyormuş, her ne işe teşebbüs ederse etsin hiç ummadığı bir
yerden aksilik geliyor yaptığı bütün mücadelesi boşa gidiyormuş.
Nihayet bütün
ümitleri kırılınca hayattan tamamen ümidini kesmiş intihara karar
vermiş. Kendini asmak için ipi tavana bağlamış fakat ipi boynuna
geçirmeye cesaret edememiş.
Bütün gece düşünmüş. Kâbuslu
bir gece geçirip uyandıktan sonra bulunduğu beldede bulunan yüsek
bir tepeye çıkıp oradan kendisini atmaya karar vermiş.
Nihayet biraz
daha düşündükten sonra kalkıp tepenin bulunduğu yere gitmek için
yola koyuluyor ve bin bir güçlükle tepenin en üstüne çıkıyor.
Bütün
cesaretini toplayıp tam atlıyacağı zaman yanında biri peyda oluyor.
Sen ne yapmak istiyorsun deyince o da başından geçen talihsizlikleri
bir bir anlatıyor ve, hayattan ümidim kalmadı öleyim de kurtulayım
diyor.
Yanında
bir anda beliren adam da, İyi ama sen buradan aşağıya atlayınca
ölmez de sakat kalırsan o zaman halin ne olacak hiç düşündün mü,
sakat olur çalışamaz ve daha beter bir ömür sürer perişan olursun,
ve üstelik imansız gider cehennem ehli olursun.
Bak ALLAH sana ne güzel bir
vücud vermiş bu vücudun hakkını verip sahibini memnun ettin mi.
Seni yaratan senin ömrünü de ne kadar
olduğunu belirlemiştir. Sen ise ömrünü
kendin belirlemek istiyorsun bu çok büyük bir günahtır deyince
intihar etmekten vaz geçiyor.
Yanında beliren Zat konuşmaya
devam ederek, Eğer nasihatlerimi tutacağına söz verirsen sana
dünyalık kazanç yolunu göstereceğim diyor O da, Vereceğin
nasihatleri hiç unutmayacağım diye söz veriyorum diyor.
Birinci
nasihatim, ALLAH (c.c) ölüm vakti gelmeden kimsenin canını almaz
bunu hiç unutma. İkinci nasihatim, her an
ölüme mahkum olduğunu unutma, üçüncü
meşihatım. her an şeytanın pusuda beklediğini unutma.
Dördüncü
nasihatim, can alıcı da sana hiç ummadığın bir zaman gelir bunu da
hiç unutma.
Adam kabul ettim şimdi bana dünyalık kazanç yolunu göster
deyince. Aşağıya bak diyor , orada gördüğün
sarı çiçeklerden topla kaynat suyunu tülbentten geçir şişelere
doldur tabipliğini ilan et. seni çağıran hastalara o sudan içir
fakat dikkat edeceğin en önemli şey ise, hastanın baş ucu ve ayak
ucu.
Benim
suretimde birini baş ucunda görür isen bu hasta iyi olmaz de,
fakat ayak ucunda görürsen bu iyi olacak diye söyle diyor ve
ayrılıyorlar.
Adam tarif edilen çiçeklerden topluyor kaynatıyor şişelere
dolduruyor ve kendini doktor olarak etrafa duyuruyor.
Çağırdıkları
hastanın baş ucunda O zatı görünce bu iflah olmaz bunun ömrü
tamamlanmış diyor. Ayak ucunda gördüğü zaman
da merak etmeyin hastanız iyi olacak deyip hazırladığı ot suyunu
içiriyor. Kısa zaman sonra adamın şöhreti her tarafta yayılıyor çok
zengin oluyor.
Bir kaç yıl sonra büyük servet sahibi oluyor etrafında
zevceleri cariyeleri ona hizmet ediyorlar. O
ise o kadar zevke ve sefaya düşüyor ki, ona tavsiye edilen
nasihatleri şöhret ve ihtişamın verdiği gafletle aklına bile
getiremiyor ne ibadet ne taad hiç birine vakit ayırmıyor.
Bir zaman
sonra, iyice kibir ve gurura kapıldığı sıralarda bir gün kendisinde
halsizlik peyda oluyor hemen sarı çiçek sularından içmeye başlıyor.
Fakat iyi olacağına daha beter olmaya
başlıyor. Hasta kabul etmiyor ve kendisi
hasta olup yatıyor. Cariyeler etrafında fır
dönüyor o ise çaresiz etrafına bakıyor. Çeşit
yemekler getiriyorlar o ise geri gönderiyor. İşte tam bu çare arayışı içinde iken, hizmetçisi koşarak
geliyor Efendim kapıda biri var doktor olduğunu söylüyor içeriye
alalım mı diyor.
Hemen içeriye alın belki derdime derman olur diyor.
Hizmetçi aşağıda bekleyen misafiri alıp
yukarı çıkarıyor gelen kişi hasta doktorun karşısında dikiliyor.
Onu gören doktor onun hastaların baş ve ayak
ucunda oturan kişi olduğunu görünce onun can alıcı melek olduğunu
anlıyor ve, Ayak ucuma mı geldin baş ucuma mı geldin diyor.
O da baş ucuna geldiğini söyleyince,
Ne olur bu sefer ayak ucumda otursan olmaz
mı çünkü yeterince hazırlıklı değilim diyor. Gelen misafir mümkün değil diyor ve devam ediyor.
Ben sana demişti ki, ALLAH (c.c) vakit
gelmeden kimsenin ruhunu almaz sen unuttun. Her an ölüme mahkum olduğunu unutma dedim sen unuttun.
Her an şeytanın seni kandırmak için fırsat
beklediğini söyledim sen ise onun seni ahireti unutturmasına kandın.
Can alıcı sana da hiç ummadığın zaman gelir
dedim sen unuttun. İşte hiç beklemediğin
anda geldim diyor ve baş ucuna oturuyor. Adam yalvarıyor ne olur biraz müsaade etsen de hazırlık
yapsam derken can alıcı ruhunu teslim alıyor. Kıssadan hisse çıkaranlardan olmamız dileğiyle..
Selamı Aleyküm.
__________________
YALNIZ HZ.
ALLAH (C.C) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma,
hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal sahibi ALLAHdan
korkuyorum ‘diyorsun. Halbuki sen Onun gayrinden korkuyosun. Cinden
de, İnsandan da, Melekden de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükut
eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından da korkma,
ahiret azabından da korkma. Sadece ve yanlız, azap ile azap edecek
olan (ALLAH) dan kork ..
https://lh3.googleusercontent.com/HxDNCXDL_lnlbxUbUFtzYTcaDTslVIy5RggtkkMI4Ss=w316-h196-p-no"> Hidayete Davet
Bütün
Peygamber (s.a.v) Efendilerimiz ALLAH’u Teâlanın varlığını birliğini
bu kısa dünya hayatından sonra ebedi bir hayatın başlayacağını
bildirmek için gönderilmişlerdir. Cenabı
hakkın lütuf hidayeti ile hidayete eren, hakikati bulan bir insanın,
Hakk ve hakikatten gafil, Ahiret yolculuğunu düşünmekten habersiz
olanları ikaz edip uyandırmaya, kalpleri nurlandırmaya gayret etmesi
lazımdır.
Çünkü
bu vazife yapıldığı zaman, Ancak insanlar kötülükten sakınır hidayet
yolunu tutarlar. Hadisi şerifte şöyle
buyruluyor; Senin vasıtanla ALLAH’ü Teâlanın
bir kişiyi hidayete erdirmesi, senin için dünyadan ve içindekilerden
daha hayırlıdır. Buhari.
Bir insan sele kapılmış gidiyor
merhamet edip onu kurtarmaya çalışmaz mısınız? kurtarmazsanız
boğulup gidecek. Fakat delalet girdabına
kapılmış bir insanı kurtarmak ona da benzemez çünkü kurtarmazsanız
ebedi hayatı gidecek.
Şöyle düşünülse, bir tarafta can kurtuluyor, bir tarafta iman
kurtuluyor. Suda boğulma tehlikesi geçireni
kurtaramasak belki su şehidi olacak fakat imanını kaybetme tehlikesi
girdabına yakalanan insanı kurtarmazsak ebedi Ahiret hayatını
kaybedecek. Bunun içindir ki, azami bir
şekilde çok çalışmak gerekiyor. Ola ki bir
kişi Hz. ALLAH’ın lütuf deryasına girer. Hz.
ALLAH (c.c) Buyuruyor ki, "İYİLİĞİ EMRET
KÖTÜLÜKTEN VAZ GEÇİR BU HUSUSTA SANA İSABET EDECEK EZİYETE
KATLAN." ; (Lokman-17.)
Bu kolay bir vazife
değildir. Bu vazifeyi yapanların başlarına
bir takım musibetler ve sıkıntılar gelmesi
mümkündür. Bu sıkıntılara sabretmek
lazımdır. Bir de şu var ki, bu vazife
cesareti ve metaneti gerektiren işlerdendir değil malını canını o
yolda feda edenlerin işidir. Korkak kimsenin harcı
değildir. Ayeti kerimede; "ÇÜNKÜ BUNLAR AZMEDİLMEYE DEĞER
İŞLERDENDİR." (Lokman
17.) Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi hidayet
rehberi yapsın delalet rehberi yapmasın. Amin. Vel Hamdü Lillahi Rabbil
Alemin. ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed.
Hatemi veli Hz.
YALNIZ HZ.
ALLAH (C.C) KORK Akl-ı selim sahibi
ol. Aklını kullan. Yalancı olma,hakikatin
hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal sahibi
ALLAHdan korkuyorum ‘diyorsun. Halbuki sen
Onun gayrinden korkuyorsun. Cinden de,
İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek konuşan
ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından da korkma, ahiret azabından da
korkma.
Sadece
ve yalnız, azap ile azap edecek olan ALLAH’dan kork
https://lh3.googleusercontent.com/FkVc_QYa1EMAROHpQb9bEc2p3JcHEMVygHvC9htMaEw"> Hazreti Ömer Efendimizden
Hatıra
Hazreti
Ömer Efendimiz anlatıyor: Medinede kuraklık
son haddeydi. İştişare yaptık yağmur duası
yapmaya karar verdik. Kararlaştırılan gün toplandık ve yağmur duası
yapacağımız dağa geldik. Orasını tercih
edişimizin sebebi, bölge çukur çukurdu her kez bir çukura girer dua
ederken birbirini görmezdi.
Benim bulunduğum bölmemen
yanındaki bölmeye bir habeşi geldi ve duaya başladı ben ise onun
nasıl dua edeceğini merak etmiştim.
Kendi bölmemden çıktım gizliden
onu gözetlemeye başladım. Duasına şöyle
başladı. Ey merhameti sonsuz
Rabbim, Ey Rahmeti sonsuz
Rabbim, Biz insanları susuz bırakmakta
haklısın çünkü biz çok hatalar yapıyoruz muhakkak cezayı hakkettik
bizi susuz bırakmakla haklısın. Fakat
hayvanların günahı ne, Onlar ne olacak kuşlar susuzluktan uçamıyor
develer susuzluktan yürüyemiyor. Bari hayvanları
acı.
Ey yüce
ALLAH’ım ben şimdi başımı secdeye koyuyorum ve sana yalvarıyorum
yağmur yağdırmadığın müddetçe de secdeden
kalkmıyacağım. Dedi ve secdeye
kapandı.
Hazreti Ömer Efendimiz devamla; Ben ise duanın neticesini
merak ettiğim için gökyüzüne bakmaya başlamıştım. O daha başını secdeden kaldırmamıştı ki, hafif rüzgar başladı
ve gök yüzü bulutlanmaya başladı.
Biraz sonra ise öyle bir rahmet
yağmaya başladı ki, her taraf suya kandı dereler doldu hayvanat suya
kandı. Halk sevinç içinde koşuşurken ben
habeşinin peşinde gidiyordum.
O ise devamlı şükür ediyordu.
Onu takip ediyor arkasından gidiyordum. Biraz
sonra bir yahudinin evine girdi ben de arkasından
girdim. Ev sahibi yahudi yağmur sevinci
içinde beni karşıladı. Ben vakit geçirmeden
habeşi hakkında bilgi vermesini istedim. Onun
kölesi olduğunu çok zayıf olduğunu hiç bir işe yaramadığını
söyleyince, eğer satarsan ben onu satın almak istiyorum
dedim. Al fakat sana gene söylüyorum hiç bir
işe yaramaz dedi. Bizim bu konuşmalarımızı
uzaktan izleyen habeşi, Ya Ömer o doğru söylüyor gerçekten ben çok
güçsüzüm deyince sen mi güçsüzsün dedim sen öyle birisin ki Hz.
ALLAH senin hatırına rahmet yağdırdı ben şahidim deyince, sen ne
gördün de şahitlik yapıyorsun dedi. Ben senin
nasıl dua ettiğini nasıl yalvardığını seyrettim sen secdede
yalvardın ALLAH'da senin duanın neticesinde rahmet yağdırdı
dedim.
Bu
konuşmadan sonra, Demek sen benim Rabbimle olan sırrımı öğrendin.
dedi ve, İki elini göğe kaldırarak, Ya rabbi ikimizin arasındaki
sırrımızı duyurduktan sonra benim yaşamamın önemi kalmadı al ruhumu
sana kavuşayım dedi ve bir an da yere yığıldı. Biz ise şaşkınlıkla onun yanına koştuk fakat o Ruhunu teslim
etmişti. İşte bu benim hiç unutamadığım bir
hatıramdır... Hz. ALLAH şefaatlarına nail
eylesin inşaALLAH amin.
Kalpteniman Yusuf Kutan
YALNIZ HZ.
ALLAH (C.C) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı
olma,hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal sahibi ALLAHdan
korkuyorum ‘diyorsun. Halbuki sen Onun gayrinden korkuyosun.Cinden
de, İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükut
eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından da korkma,
ahiret azabından da korkma.Sadece ve yalnız, azap ile azap edecek
olan HZ. ALLAH’TAN
KORK.
Nakil ederler ki, Hasan-ı Basri Hazretlerinin Şemun adında
ateşe tapan bir komşusu vardı. Hastalandı can
çekişme sırasında Hasan-ı Basri Hazretleri onu ziyarete
geldi. Ona dedi ki; “Bak gidiyorsun ALLAH’tan kork gel Müslüman ol zira bütün
ömrün ateş ve duman arasında geçti. Tövbe et ki ALLAH seni af
eder.” buyurdu. Şemun dedi ki, beni İslamdan vazgeçiren üç
şeydir.
Birincisi bir yandan dünyayı kötülüyorsunuz fakat gece gündüz
rızık peşinde koşuyorsunuz. İkincisi ölüm
vardır diyorsunuz, onun için hazırlık yapmıyorsunuz. Üçüncüsü, ALLAH’ın cemalini görelim diyorsunuz, Onun
beğenmediği işlerle meşgul oluyorsunuz dedi.
Hasan-ı Basri Hazretleri
;“Senin bu sözlerinde iman kokusu var.
Müminlerin kusurları vardır fakat ALLAH’ın bir olduğunu tasdik
ediyorlar ona ibadet ediyorlar. Sen ise bütün ömrünü ateşe tapmak
ile geçirdin. Yetmiş sene ateşe taptın. Ben ise ateşe hiç tapmadım
yalnız bir olan ALLAH’a taptım fakat ateş yine de ikimizi yakmakta
seni kayırmıyor. Benim Rabbim dilerse ateş benim kılımı bile
yakamaz. Çünkü ateş mahlûktur. Rabbimin
emrindedir. Şimdi gel ikimizde ellerimizi ateşe sokalım bu surette
ateşin aciz olduğunu, Bir olan ALLAH’ın da, sonsuz kudretini gör.
”dedi. Hasan-ı
Basri Hazretleri böyle söyledi ve iki elini de ateşe soktu. Elini
ateşten çıkardı ve ellerinin bir zerresi bile yanmamıştı. Bu hali
gören Şemun hayrete düştü ve dedi ki,
“yetmiş yıl var ki ateşe taptım, şurada bir kaç nefeslik vaktim
kaldı benim için tedbir ve çare nedir”
diye sordu. Hasan-ı Basri Hazretleri dedi
ki “şahadet getir.
“ Şemun “azap görmeyeceğime dair elime imzalı kâğıt verir kefil
olursan iman ederim”
dedi.
Bunun
üzerine Hasan-ı Basri Hazretleri onun azap görmeyeceğine dair yazılı
senet verdi. O da iman etti. Ağlaya ağlaya
kelime-i şahadet getirdi ve “beni sen
yıka toprağa koy ve bu yazıyı benim elime koy “dedi. Hasan-ı Basri Hazretleri kabul
etti.
Şemun da
kısa süre sonra kelime-i şahadet getirerek öldü. Hasan-ı Basri Hazretleri onu kendi eli ile yıkadı mezara
koyarken de yazıyı Şemun un eline sıkıştırdı. Toprağı örtüp
döndüler. O gece Hasan-ı Basri Hazretleri pişman
oldu. “Ben ne yaptım neyime güvendim
kefil oldum “dedi. O kadar üzüldü ki o
üzüntü ile uyudu. Rüyasında Şemun u gördü.
Cennet bahçesinde zevk içinde geziyor. Yüzü
ayın on dördü gibi parlıyor. Ey Şemun
“Nasılsın?”
dedi. Bunu bana neden soruyorsun durumumu
görüyorsun ALLAH bana çok şefkatli davrandı senin kefilliğine de hiç
ihtiyaç kalmadı, bana verdiğin kâğıdı al diyerek Hasan-ı Basri
Hazretlerine uzattı.
Hasan-ı Basri Hazretleri uyanınca senedi elinde buldu ve dedi
ki,” Ey merhameti sonsuz Rabbim. İnandım
iman ettim ki sen merhametlilerin en merhametlisisin senden merhamet
dileyen boş dönmez. Yetmiş yıl ateşe tapan Mecusi’ye kelime-i
şahadet getirtmekle lütuflarda bulundun, Acaba yetmiş yıl sana daima
ibadetlerle ömrünü geçiren kullarına ne lütuflarda
bulunursun?”
Teskeretül evliya
(sahife,
78-79)
Muhterem kardeşlerim, Hazreti
ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde: "Onlardan tövbe edenler pişmanlık duyanlar gizlediklerini
açıklayanlara ise ben onların tövbesini kabul ederim ben tövbeleri
çok kabul eden ve çok rahmet edenim "(Bakara-160) buyuruyor. Böyle merhameti sonsuz
olan Rabbimize isyan edilir mi? O’nun
emrettiği ibadetler seve seve yapılmaz mı? Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi O’nun zatına kul Habibine ümmet
eylesin Amin. Vel Hamdü Lillahi Rabbil
Âlemin. Allahümme Salli Alâ Seyyidina
Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Alâ Ali Muhammed.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islamic_3y4s654v.gif"> Herşeyin Hükümranlığı Elinde Olan
ALLAH.
"Her şeyin hükümranlığı
elinde olan sizin de kendisine döneceğiniz olan ALLAH, noksan sıfatlardan
münezzehtir."
(Yasin-83)
Böyle
buyuran Hazreti ALLAH (c.c) kesinlikle kendisine döneceğimizi
haber veriyor ve biz inananlara
duyuruyor. Etrafımızda yaşayanlara, dışarıda
yaşayanlara, insanların geneline baktığımızda İnanan inanmayan bütün insanlar dara düşmeden, sıkıntıya
düşmeden Hazreti ALLAH’ın emirlerini
akıllarına getiremiyorlar. Akıl deposu olan
beyinler dünya geçimi telaşıyla dopdolu ,kimisi siyaset, kimisi
futbol. kimisi müzik ve eğlence ile moda
takip ederek zamanlarını harcıyorlar. Gençlik
desen uyuşturucu tuzaklarına yakalanmış anaları şaşkın, babaları
şaşkın şeytanın tuzağından
kurtulamıyorlar. Müslüman olduğunu iddia eden
bazı guruplar siyah bayrak Lâilâhe illâllah tehvide
bayrağını çekmiş önüne geleni öldürüyor kesiyor çok kötü
bir zaman geçiriyoruz. Hazreti ALLAH (c.c) biz kullarını yanına döndürmeden evvel
aklımızı kullanmamızı şeytanın tuzaklarına
düşmeden günahlardan temizlenerek zatına dönmemizi nasip etsin
inşaALLAH.
Bir insan Hazreti ALLAH’ı canı gibi sevmeli canı da O'nun
zaten. Canı, bedeni, içine aldığı nefesi malı
mülkü her şeyi Hazreti ALLAH’ın. Böyle bir
tek olan her şeyde hüküm sahibi olan Hazreti ALLAH ile
gönülden Samimi olmayıp da başka varlıklarla
daha samimi olmak ahmaklık değil de nedir.
Kardeş sen hazreti ALLAH’ı kalp
gözünle gördüğün zaman Onunla samimi oldun demektir. Bu duruma gelince O'nun emirlerini kendi arzularının önüne
koyarsan O da sana samimi olur. İşte o zaman
sana gaybdan mana alemi açılır ve gönlünde kalpten iman filizleri
yeşermeye başlar. Nasıl olur bu yeşerme işi
derseniz,
Evvelâ kalbinize nurların dolduğunu gözünüzle
görürsünüz. Sıkıntıya düştüğünüzde
sıkıntınızın kalkacağını haber alır ferahlarsınız. Her iptilâ geldiğinde Hazreti ALLAH’ın yardımını yanınızda
bulursunuz. O çok merhametlidir kuluna
çekemeyeceği yükü vermez.
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki,
Hazreti ALLAH kullarından tevbe bekliyor istiğfar bekliyor kendimizi günahsız sandığımız zaman bile
dilimizden tevbeyi eksik etmemeliyiz. Hazreti
ALLAH ile samimiyet budur. Hazreti ALLAH’ı
bir bilen ona kalpten iman eden Onunla samimi olan her işte kendi
istek ve arzusunu Hazreti ALLAH’ın
emirlerinin arkasına bırakır her işte Hazreti ALLAH’ın emirlerini
öne alır.
"O, BİZ İNSANA ŞAH DAMARINDAN DAHA
YAKINIZ."(Kaf-16)
buyuruyor. O ki bize bizden yakın bu ilâhi
yakınlıktan neden istifade edemiyoruz ve nefsimize
uyuyoruz.
Sen
kimsin ki O'nun emirlerini ön plâna almıyorsun birde O'ndan yardım
bekliyorsun. Sen şeytanla samimiyeti bırak da
Hazreti ALLAH’la samimi olmaya bak.
Hazreti Muhammed sav Efendimizin Ehli Beytinden Olmanın Yolu
Hazreti
Muhammed (s.a.v) Efendimizin Ehli Beytinden Olmanın
Yolu
Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin ehli
beytinden olmanın yolunu yine kendisi bize
tarif ediyor ve buyuruyor ki: "HER
TAKVA SAHİBİ OLAN MUHAMMEDİN EHLİ
BEYTİNDENDİR." (Taberi-
C,sağir)
Resulullah (s.a.v) takva sahipleri
buyuruyor Takva sahibi olmak ise lâfla olmaz
kalpten iman şart.
Haramlardan kaçmak yetmiyor şüpheli gıdalardan da
kaçacaksın. bedenine zahiri ve batini oruç
tutturacaksın.
Zina yapmamak. helal yemek helal icmek. Batini oruç ise dilini kötü sözlerden kesmek gözlerini harama
kapamak.
Hazreti ALLAH’ın emrettiği beş vakit namazı kılmak gece
ibadetlerine kalkmak. Her an hazreti ALLAH’ın
rızasını gözettin mi takva sahibi olur Resulullah (s.a.v)
Efendimizin ehli beytinden olma şerefine nail
olursun.
Bu ne
büyük bir lütuftur ki Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize nasip etsin
inşaALLAH.
Her Geceyi Kadir Gecesiymiş Gibi Geçiren Muradına Erer.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/03.gif"> Her Geceyi Kadir Gecesiymiş Gibi Geçiren Muradına
Erer.
Bin aydan hayırlı olan kadir
gecesini bulmak için her geceyi hazreti
ALLAH’ın rızasına uygun olarak geçmek gerekiyor.
Ne mutlu o kullara ki yaşadığı
her gecenin kıymetini bilir ve her geceyi
ibadet ve taatla geçirir hazreti ALLAH’ın rızasına
kavuşur muradına erer.
Yine de hazreti ALLAH’a
inananların ramazanı şerife değer vermesi kadir gecesini ramazan ayının son on gününde aramaları boşa
gitmez hazreti ALLAH (c.c) murad ederse o
geceyi buldurur inşaALLAH.
Biz yılın her gecesine kadir
gecesiymiş gibi önem veririz öylece yatağımıza yatarız her gece tesbih namazını teheccüd namazını
kılarız hafi ve cehri zikirlerimizi
çekeriz. Bunları riya olsun diye değil örnek
olsun diye yazıyoruz Hazreti ALLAH kalbimizin
özünü biliyor biz O'nun rızasını istiyoruz kullarının
takdirini beklemiyoruz O bizi beğensin
yeter. Bu imanı bize bahşettiği ve böyle
yaşattığı için O'na sonsuz şükürler olsun.
https://lh3.googleusercontent.com/qVGb_K2Jh2iwvmVE0ezQc4n579v9wQ7Mey8zOKvrVpw=w280-h209-p-no"> Hiç Bir Şey Aracısız Olamaz
Hz. ALLAH (c.c) Her hükmünü
gerçekleştirmek istediği zaman, O işin gerçekleşmesi için bir aracı
veya bir vesile tayin etmiştir. Başta Vahiy
göndermede melekleri aracı kılmıştır, Peygamber Efendilerimizi, Zatı
şerifini tanıtmak için aracı kılmıştır.
Bir kişi kalkar da ben hiç bir
aracı kabul etmedim derken, Başta melekleri devamında da, Peygamber
Efendilerimizin ve getirdikleri kutsal kitapların aracı olduklarını
inkâr etmiş oluyor.
Peygamberlik kapısı kapandıktan sonra ise, o İlahi yolda
vekillik şerefine layık görülen, İlimde derinleşen, Vettekullahe
Veyüallimu kümullah Takva sahibi olursanız mualliminiz ALLAH olur
Ayeti kerimenin tecelliyatını mazhar olan ALLAH’ın veli kulları
aracılık yapmaktadır.
Tabidir ki meleklerin, Peygamber efendilerimizin ve
getirdikleri kutsal kitapların da aracı olduğunu hatırlamayan,
Velilerin de aracı olduğunu hatırlayamaz.
“Aracı kabul
etmedim.” diye konuşan kişiye deriz
ki: "Senin okuduğun vahhabi kitaplarının
sözlerini yazan alimler de senin velilere düşman olmana aracılık
yapmıyorlar mı?"
İşte bazı insanlar da, ALLAH ve
Resulünün getirdiği emirlerini müritlerine öğretmede aracılık
yapanları mürşit kabul etmişler.
Bazılarıda vahhabilerin
eserlerini yazanları aracı kabul etmişler, Evliyaları inkâr ederek
onlarla beraber olanları müşrik olarak görmüşlerdir.
Anne Baba nine dede,
evlatlarına torunlarına doğru yolda olsunlar diye aracılık
yapıyorlar.
Öğretmenler okullarda öğrencilerine bilgi sahibi olsunlar
diye aracılık ediyorlar. Evlilikler de aracılık ile
yapılıyor.
Her
toplulukta kıyamete kadar Maddeye ve manaya aracılık yapanlar
olacaktır.
Şeytan ise kıyamete kadar insanları kendi saflarına çekmek
için insanlara aracılık yapacaktır.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi onun
aracılığından muhafaza etsin.
HZ ALLAH’ın zikri ile meşgul
olan güzel zatlara intisap edenleri müşrik olarak vasıflandıran
onları o gözle görenler bilsinler ki, Ahirette, Resulullah (a.s)
onun bıraktığı vazifeyi devam ettiren vekillerini müşriklikle
vasıflandıran kişilerden davacı olacaktır.
Kesinlikle bilinmelidir ki,
Şeytan günaha sokmak için aracılık yapıyor ve bu işi çok güzel
şekilde başarıyor günaha meyilli nefslerin ibadete yönlenmelerini
istemediği için, nefsin düzelmesine terbiye olmasına aracılık yapan
mürşidi kâmilleri müşrik olarak göstererek insanlara aracılık
yapıyor.
Şeytanın vesvesesine kapılan da, onun aracılığı ile şeytanın
düşmanı olan velilere düşman oluyor.
Ve onları ve onlara uyup nefs
tezkiyesi yapanları müşrik olarak görmeye başlıyor. Bu yetmiyor
müşrikinde müşriki diyerek o mübarek yolda olanları kendisi gibi
vesveseye sokuyor yoldan çıkarıyor onları azgın nefsin kucağına geri
döndürerek şeytana teslim olmalarına aracılık
yapıyor.
Biz bu
tuzağa düşenleri ve nefsine köle olanları çok gördük bu vesveseye
kapılanlara ve inkâra sapanlara bu yol bir daha açılmamak üzere
kapanıyor.
Muhterem kardeşlerim samimi şekilde düşünün aklınızı ve
fikrinizi çalıştırın, Nefsin kötü huylardan kurtulup ibadet ve
zikire alışmasına günahlardan uzak kalmasına şeytandan başka kim
rahatsız olur.
Yine seneler evvel yaşadığım bir hadiseyi hatırladım. On beş
on altı yaşlarında iken beraber olduğumuz yakınlarım ile beş vakit
namazı cemaat ile kılıyorduk şeriatten başka bir şey
bilmiyorduk.
Hep saygıyla hatırlarım, Aramıza kerim diye bir Abi
geldi.
Sarı
nurlu sakalından çok etkilenmiştim çok konuşmuyordu.
Bir gün gözlerimizi harama
bakmaktan sakınmamızı söylemişti de bende:" Öyle söylüyorsun fakat Çarşıda mini eteklilerden geçilmiyor
insan gözlerini koruyamıyor abi "deyince, "Ben her gün çarşıdan
geçiyorum fakat hiç bir mini etekli görmüyorum sen ise gözlerin ile
arıyor sonrada görüyorsun." demişti.
Onu takip etmeye karar verdim. İkindi namazını kılmak için
camiye gitmek üzere harekete geçti bende arkasından onu takibe
koyuldum gayem onun açığını yakalamaktı.
Her zamanki gibi çarşı
kalabalık ve her çeşit insan gelip geçiyordu. Ben ise kerim abinin
arkasında onun gözlerini nasıl koruduğunu görmek
istiyordum.
Gördüğüm manzara şuydu." kerim
abim iki elini kıyamda gibi karnına bağlamış gözlerini de
ayakuçlarına dikmiş başka hiç bir yere bakmadan yürüyordu ve öylece
camiye girdi ibadetini yaptı aynı şekilde de gerisi
geriyedöndük."
Çok etkilenmiştim ve tarikatı
Nakşibendi den olduğunu kalp zikri yaptığını
öğrenmiştim.
İşte böyle yolda olan ve nefsini kötü alışkanlıklardan
kurtaranları müşrikin müşrikin yeni bir din kurdun diyerek yoldan
çıkıp nefislerini şeytana teslim etmelerine aracılık yapanlar bir
gün gelir bunun hesabını verirler.
Hz. ALLAH cümlemizi şeytanın
sinsi vesvesesinden muhafaza etsin sevdiklerini sevdirsin
sevmediklerinden de nefret ettirsin ki, biz doğru yolu bulmuş olalım
Vel hamd Lillahi Rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed
https://lh3.googleusercontent.com/fk8oAfGZHRnEHXkm1LJCR4lfiHcptSa8GbUd_0iDHCo=w280-h209-p-no"> Hz. ALLAH’ı Bulmak
Bir gün torunum Ömer ile sohbet
ediyorduk kendisi sekiz yaşında bana Hz. ALLAH’ın büyüklüğünün nasıl
olduğunu sordu.
Bende,:"yavrum onun yüceliğini
anlamak için yarattığı eserlerini inceleyerek
görebiliriz"
dedim. "Fezada bulunan gezegenleri
düşün, Dünyanın dönüşünü düşün, mevsimlerin gece gündüzün oluşumunu
düşün. En önemli delil de, kendi vücudunu düşün. Gözlerini düşün iki
nokta ile etrafını görüyorsun "derken,
Dede:"gözün görmesini yaratan
kendisi kim bilir ne kuvvetli görüyordur." deyiverdi
Kulaklarını düşün nasıl duyuyorsun derken de,
"duymayı yaratan kendisi nasıl kuvvetli
duyuyordur." dedi.
Aklını düşün deyince de,
"Aklı yaratan kendi ne kadar kuvvetli
akıllıdır." dedi "İşte ALLAH’ını buldun"
demiştim.
Evet,
Yarattığı eserlerini tefekkür eden sahibini bulur.
Hz. ALLAH (c.c) bizlere taktığı
gözler ile onun muhteşem eserlerini mana gözüyle seyretmeyi ve
imanımızın kalpten olmasını nasip etsin İnşaALLAH.
Ayeti
kerimede: "De ki, Göklerde ve yerde
neler var baksanıza! Fakat inanmıyan bir topluluğa ayetler ve
uyarılar fayda sağlamaz."
(Yunus -101)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "EY İMAN EDENLER.
ALLAH’TAN KORKUN VE DOĞRU SÖZ SÖYLEYİN Kİ ALLAH İŞLERİNİZİ DÜZELTSİN
VE GÜNAHLARINIZI BAĞIŞLASIN. "(Ahzap-
70.71) diğer bir ayeti kerimede ise
: "BAŞINIZA GELEN HERHANGİ BİR
MUSİBET KENDİ ELLERİNİZLE YAPTIĞINIZ HATALAR YÜZÜNDENDİR.
"(Şura-30.) buyuruyor.
Ayeti kerime ve hadisi
şeriflerin bizlere duyurduğu gerçek, insanların başlarına gelen
sıkıntı ve felaketler kendilerinin yapmış olduğu hatalar yüzünden
gelmektedir. Doğru olmayı benimsemeyen aklını
şeytani işlere yönlendiren insan belaları başına sarmıştır, sonra da
ne kadar kötü kaderim varmış diye üzülür. Hazreti ALLAH
(c.c) her kulunun her anını takip ettiği için
ve imtihana tabi tuttuğu için kulunu kendi haline serbest
bırakır.
Kulu
doğru yola gitmeyi arzu ediyorsa, o yolu kolaylaştırır sapık yola
gitmeyi arzu ediyorsa,o yolu kolaylaştırır. insan yol seçimini
yaparken kendi aklına değil, Her şeyi yoktan
var eden ALLAH’ına güvenmelidir. Her şeyi
yaratan. yarattıklarını en iyi bilendir. Başımdan geçen bir hadiseyi
hatırladım buraya naklediyorum.
1999 senesi, iki çocuğumun ve
bizim biriktirdiğimiz parayla adapazarında üç katlı ev almaya karar
verdik, emlakçıya gittim bana üç tane ev gösterdi. Üç evden
hangisinin hayırlı olduğunu anlamak için istihare namazı kıldım
yattım uykuya daldım ki kendimi geniş bir alanda buldum elime bir
yay üçtane de ok verdiler üç oku da birseferde gösterilen hedefe
atmamı söylediler bende üç oku yaya koyup attım fakat hiç birisi
hedefi tutmadı biri sağa biri sola birisi de havaya gitti uyandım
inandım ki beğendiğim üç ev de hayırlı değil. Fakat yakınlarım rüya ile amel olmaz dediler ve beni
şaşırttılar çünkü gördüğümüz evlerden birini çok beğenmişlerdi
emlakçıya gittik bin mark kapora verdik üç katlı evi 85 bin marka
pazarladık .
Fakat içimde huzur diye bir
şey kalmamıştı devamlı hazreti Allaha sığıntı halindeydim aman
yarabbi hem çocuklarımın hem kendimin
biriktirdiğimiz paralarımız boşa gitmesin hayırlıysa nasip et
hayırsız ise engel koy diye devamlı niyaz
halindeydim. çünkü evin sahibi Hollandadan
gelecek parayı alacak tapuyu verecekti önümüzse üç gün vardı
.
Bu sıkıntılı anımda ticaretle uğraşan
bir yakınımın iş yerine uğradım durumu açtım, abi benim bir yakın
mimar arkadaşım var gel bu evi ona gösterelim dedi mimarı aldık evi
gösterdik mimar arkadaş evin alt katına girdi temeline baktı çıktı
ve bu evi satın alma bu ev bir depremde yıkılır
dedi. Bu tespitten sonra kimseyi dinlemedim
evi almaktan vazgeçtim.
Ertesi gün
emlakçıya gittik kaporayı aldık. Ve bir hafta
geçti o büyük Marmara depremini yaşadık. Almak istediğimiz bütün evler yerle bir olmuşlardı Paramız
elimizde kaldı. İşte Hazreti ALLAH’a güvenmenin mükafatı ona sonsuz
şükürler olsun Elhamdülillahi Rabbil Alemin.
Ey hakiki doğru yolu arayan
insan sende gerçek mürşid olan HZ. ALLAH’a samimiyetle sığınırsan
sana hayırlı yönü buldurur. Eğer kendi aklına ve nefsine göre
beğendiğin bir iş yaparsan zarara uğramaktan kurtulamazsın Hazreti
ALLAH (c.c.)cümlemizi zatına inanan O'na itimat edenlerden eylesin
inşaALLAH. Amin...
Hz. ALLAH. Ayeti kerimelerinde:
estaizübillah,
"ANCAK TEVBE EDİP
DURUMLARINI DÜZELTENLER VE GERÇEĞİ AÇIKÇA ORTAYA KOYANLAR
LANETLENMEKTEN KURTULMUŞLARDIR BEN ONLARIN TEVBESİNİ KABUL EDERİM VE
BEN TEVBELERİ DAİMA KABUL EDERİM MERHAMET EDERİM.
"(Bakara- 160)
buyurarak biz günahkar kullarına
umutlar saçıyor.
Akıllı insanın yapacağı en hayırlı hareket günahlarına tevbe
etmesi ona ikram olunan nimetlere şükretmesidir. Ne kadar
yaşayacağını bilmeyen ölüme mahkum olan zavallı insan onu bu zor
durumunda koruyup gözetleyecek kendisini yaratanın olduğunu
bilemiyor her yapacağı işe başlarken ona sığınmıyor itimat
etmiyor bu yüzden hataya düşmekten kurtulamıyor.
Her hangi bir hayırlı
gördüğümüz işe girişmeden evvel halis niyetle iki rekat namaz
kılıp her şeyi yaratan kainatın sahibine sorsa ALLAH’ım ben bu işe
teşebbüs ediyorum bu iş benim için hayırlı ise yeşil renk, hayırlı
değilse kırmızı renk ile göster diye ALLAH’ına danışacak ve
gerekirse yedi gece devam edecek. Onun için
bizi yanlışlıktan koruyacak bu ilahi emri mutlaka
yapmalıyız. Fakat işin başı kalpten iman ve
itimat Hazreti Allah cümlemizi bu şuura erenlerden eylesin
Amin.
Yaratmak, olmayanı, bilinmiyeni ortaya koymak, hiç yoktan var
etmektir. Bu da yalnız Hazreti ALLAH’a
mahsustur.
Her
şeyi nizam ve intizam içinde yoktan var eden, her yarattığını
birbirine uygun, yeni bir icat ile numunesiz olarak yaratan
O'dur.
Ayeti
kerimesinde; "ALLAH her şeyin
yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir." (
Zümer-62)
Her
şeye ihtimamla bir şekil ve hususiyet verir, düzenler ve en güzel
bir biçimde terkip eder.
Ayeti kerimede;
"ALLAH ne dilerse
yaratır." (Al-i imran-47 )
Bir şeyi yaratmak istediğinde:
onu düşünüp tasarlamaya, zamana mekâna ve numuneye muhtaç
değildir. Kâinatı ve içindeki her şeyi
misilsiz benzersiz yaratmıştır. Her şeyin en
güzelini, en güzel hikmetlerle yaratan odur.
İnsanların yaptığı, sadece Onun
verdiği akıl sayesinde yaratılan eserlerin sırlarını keşfetmekten
ibarettir. Bütün insanlar bir araya gelseler,
ilimlerini fenlerini ortaya koysalar bir tek
incir çekirdeğini, bir buğday tanesini yapabilirler
mi? Veyahut bir sivri sineği, veya basit
görülen bir kılı yoktan var edip ona can
verebilirler mi? Bir tek yaprak karşısında
bütün kâinat acze düşüyor. Şu halde yaratıcı
yalnız Hazreti ALLAH'tır.
Ayeti kerimede:
"Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz
zaman, sözümüz ona ancak Ol! dememizden
ibarettir. O da derhal
oluverir."(Nahl- 40)
ALLAH’u Teâlanın iradesinin
sonsuz olduğunu bu ilahi beyan, bir şeyi
yokluk aleminden varlık alemine çıkarmayı bunun
süratini gösteren bir
temsildir. Yoksa burada kendisine emir
verilen bir şey yoktur. Her şey O dilediği an
meydana geliverir. Ve Tebarekâlllahü Ahsenül
Halikın.
Hatemi
veli Hz. __________________ YALNIZ HZ. ALLAH (C.C) KORK Akl-ı
selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma,
hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve
Celal sahibi ALLAHdan korkuyorum ‘diyorsun. Halbuki sen Onun
gayrinden korkuyosun. Cinden de, İnsandan da, Melekden de korkma.
Gerek konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden
korkma. Dünya azabından da korkma, ahiret
azabından da korkma. Sadece ve yanlız, azap ile azap edecek olan
(ALLAH) dan kork ..
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Basmallah-on-the-water.jpg" width=450 height=338> Üç şeye dikkat
et,
1- Helal lokmaya.
2-Attığın adıma.
3-Konuşacağın
söze.
Pirincin içinden küçücük bir taşı
dişimize dokunmasın diye ayıklıyoruz da,
haram ile helali ayırmaya nefsimiz yanaşmıyor. Karnımıza ateş dolduruyoruz da farkında
değiliz. Sonra o haramlar içerde de kalmıyor,
evvela içimizi tahrip ediyor. Sonra da
kötülüğe tahrik ediyor.
İnsan lokmasını
haramdan süzecek ki,kendisini de süzsünler. Süzmezse kendisini de süzmezler tortular arasına karışır
gider.
Dünya bir gemidir içine su girerse
batacağı gibi, İnsan da dünya denizinde gezen
bir gemi gibidir. Midesine haram lokmaları
doldurduğu zaman, Günahlar batağına batmaktan
kurtulamaz.
Estaizübillah; "Asra yemin olsun
ki! İnsan gerçekten hüsran
içindedir. Ancak iman edip salih amel
işleyenler, Birbirlerine hakkı tavsiye
edenler birbirlerine sabrı tavsiye edenler
müstesna."(Asr-103 )
ALLAH’ım hamdımızı teksir,
kalbimizi taltif etsin. Akıbetimizi hayırlı
etsin. Hamd da Hakktan gelir. Hazreti ALLAH ilham ederse, O'nun
ilhamı ile niyaz edersen, O'nun ilhamı ve
niyazı olduğu için, duanı kabul
eder.
Hakim
istidanı yazar. Mahkemeyi görecek kişi
o, Kendisi kendi mahkemesinde kendi
istidasını kabul eder.
Onun için insan Hazreti ALLAH’ta samimi
olmalı. Öyle samimi olmalı
ki, Hazreti ALLAH’ı ve Resulullah
aleyhisselamı kendinden fazla
sevmeli. Kendinden fazla sevdiği
zaman, o sevgi ona her şeyi
yaptırır. Her şeyi yaptırır
deyince, Resulullah (s.a.v) Efendimiz
Hadisi şerifinde;
"VALLAHi ALLAH sevdiği kulunu cehenneme atmaz."
(Münavi)
Ne kadar mühim gizli bir şeye yemin ediyor. Şu halde neye sevinmek lâzım? Hakkta
samimi oldun mu Hakk sevdi mi seni, Bu kul
benimdir der. Onu hıfzı himayesine
alır. Bu hıfzı himaye nasıl
olur? Tavuk civcivini kaptırmamak
için köpeğe karşı geliyor. Bu hareket ona Hz. ALLAH’ın bahşettiği merhametinden ötürüdür. Ona merhamet
vermiş o da yavrusunu korumak için canını feda
ediyor. Ya merhametlilerin en merhametlisi
olan Cenab-ı Hakk bir kulunu severse onu nasıl
korur. Cenab-ı Fahri Kâinat Efendimiz bir
hadisi kudsi'de
"Velilerimden birisine düşmanlık eden bir kimseye ben
harp ilan ederim." ( Buhari
Tecridi sarih 2042 )
Şu halde mühim olan sevgi ve bu
sevgiyi temin etmek için vasıtalar var. Bu
vasıtalar iman, ihlas, sabır, hakka dayanmaktır. Asr sure-i şerifi bunu hepsini içine toplar.
İmamı şafi Rahmetullahi aleyh
şöyle buyurmuştur:" Şayet kuranda
başka bir süre nazil olmasaydı, bu pek kısa
süre bile insanlara yeterdi. Bu süre kuranın
bütün ilimlerini içine almıştır."
Bu süreye baktığımız zaman Hz.
ALLAH’a nasıl yaklaşmamız nasıl güvenmemiz
nasıl teslim olmamız nasıl dayanmamız
gerektiğini anlamış oluruz.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/huwalhayyulqayyum.gif"> Herkesi Kucaklamak Sakıncalı Değil Mi
LİDERLER KARDEŞİM YERİNE HALKIM DESE
DAHA UYGUN OLUR.
Siyasi liderler ülke sınırları içinde yaşayan Müslim gayri
Müslim herkesi onların oylarını
kazanmak için kucaklıyor onları kardeş görüyor vebali var mı Hz.
ALLAH Bilir.
Yine de çok dikkatli olmak lâzım Hz. ALLAH’ı inkar
edenleri kucaklamakta Hz. ALLAH’ı incitmek
varsa sonuç pek parlak görünmüyor Hz. ALLAH’a tevbe ile
sığınmak gerekiyor.
HZ ALLAH (c.c) Zatını inkar edip şeytana nefsine kulluk
yapanların kalplerini mühürlüyor, biz de böyle bir insanı
kucaklarsak Hz. ALLAH’a olan imanımızı tehlikeye atmış olmaz
mıyız.
HZ.
ALLAH (c.c) "Sizin dostunuz ancak
ALLAHtır, O'nun Peygamberidir ve ALLAH’ın emirlerine boyun eğerek
namazlarını kılan , zekatlarını veren müminlerdir. Kim ALLAH’ı O'nun Peygamberini ve müminleri dost edinirse,
bilsin ki galip gelecek olanlar ALLAH’tan yana olanlardır. "( Maide
- 55,56 )
Bu ayeti kerimelere göre kucakladığımız insanların içinde
Hz. ALLAH’a iman etmeyenler varsa sakatlık
başlıyor demektir.
"Asıl dost
ALLAH'tır."( Şura-9 ) Buyuran Hz. ALLAH
(c.c) bizi dostluğuna davet ediyorsa, biz de
O'na dost olmak istiyorsak O'na inanmayanları kardeş görmememiz
lâzım.
Bir de
menfaat için olursa tehlike daha büyük olur. Nedeni ise Hz. ALLAH (c.c) bizi dostluğundan atar bizi
şeytana bırakır ona arkadaş yapar. Hz. ALLAH
(c.c) bizleri böyle bir akıbetten muhafaza etsin
inşaALLAH.
"ALLAH onları sever, onlar de ALLAH’ı
sever." ( Maide -54 )
buyurduğuna göre bizler O'nu sevdiğimizi söylüyorsak O'nu ve Peygamberini
sevmeyenleri kucaklarsak yandık
demektir. Liderler çok dikkat etmeliler
hakiki dostu bırakıp O'na ve Peygamberine iman etmeyenleri bilerek
hoş görürse başına belâlar gelmeye başlar. Hz. ALLAH (c.c) korusun.
diye
sordu. "Hayır “diye cevap verdi. "ALLAH’tan
bir dileğin varsa söyle bildireyim!" dediğinde: "O'nun benim halimi
bilmesi bana yeter!"
buyurdu.
Çünkü
o hakk ile beraberdi. Her zamanki mütevekkil
haliyle ALLAH bana kâfi O ne güzel vekildir
virdine devam ediyordu. O bu teslimiyeti
gösterince Hz. ALLAH (c.c) de "Ateşe serin ve selametli ol
emrini vermişti. ALLAH onu ateşten kurtardı"
( Ankebut
24 )
Buradan da anlaşılıyor ki, her
devirde ve her asırda Hakk daima batıl
üzerinde galebe çalmaktadır. Hakk için halkın
selâmeti için çalışanları himaye etmekte, batıl üzerinde çalışanlar ise er veya geç aleme
karşı Rezil ve rüsva
olmaktadırlar.
Devletimize Hz. ALLAH’ın lütfu olan değerli
başkanımız, Senin Hz. ALLAH’a bağlı olmanla
islamı yaşamanla, mecliste ayeti kerime
okumanla, dünya Müslümanlarına sahip çıkmanla
bütün müslüman kardeşlerimizin gönlünü fethettin Hz. ALLAH (c.c) yar ve yardımcınızdır
inşaALLAH.
Sizi
çekemeyen şeytana uyanlar iftira ederek sizi ateşe atmak istiyorlar tıpkı ibrahim aleyhisselâmı atmak
istedikleri gibi;
Sizde "HASBÜNALLAH’Ü ve niğmel
vekil" deyin. Bir de "Lâ, havle velâ kuvvete
illâ billahil Aliyyil Azim"
deyin.
Ve Ayeti
kerimede buyrulan. Festakim kema
ümirte. "Emrettiğim gibi
dosdoğru ol" Emrine ilahisine
uyun, Dosdoğru olun sakın nefsinize
uymayın. Bu halde olduğunuz müddetçe hiç
kimsenin ateşi sizi yakamayacaktır Amerika
başkanının yaktığı dolar ateşi de kendini
yakacaktır inşaAllah.
Elhamdülillâhi leke ya
Allahım bizleri Zatına dost
kıl. Elhamdülillâhi ya
Allahü bizlerin gönlümüzü zatına
çevir. Bihakkı
Lâilâhe
illallahü Muhammedin Resulullahi Yarab, sen ol
Şan`ı
büyük Allah, sen ki yedi
kat yerleri ve gökleri
yarattın: Yarab senin izzetin
hürmeti
için Bütün
sevdiklerimizin gönlünü ve
canını ve yedi kat
endamını ve iradesini ve
kararını
Zatına çevir. gayrilerinden
gönlünü
ayır. Devletimizin
bekası için savaş yapan silahlı türk ordumuzu muzaffer eyle meleklerinle
destekle.
Ahiyyen şerahiyyen asbavüsin
Hızır
Aleyhisselâm hürmeti
için bütün
sevdiklerimin gönlünü
Zatına dost kıl.
Eğer gaflette ise uyandır. Eğer yanlş yolda ise
doğru yola getir. Senin aşkından bikarar kıl. İlahi
bihürmeti hüvelhayyü kayyum
Lâilâhe
illâ hüve
bikarar kıl. İlâhî senin bin bir adın
hürmeti için doksandokuz
esmaül-hüsna
hürmeti için bizi sevindir
aşkından
coştur. Bihürmeti Tevrat ve
bihürmeti Zebur ve bihürmeti İncil ve
bîhürmeti
fürkanil azimi ve Kur`ân-ı
Kerim. Ve bihürmeti suhufi İdris
Aleyhisselâm. Ve bihürmeti Âdem
Aleyhisselâm. Ve bihürmeti İmanil
mü`minin velmüslimin ve
bihürmeti Cemiil enbiyai vel mürselin.
İlâhi
senin lûtfun için ve senin
in`amın için ve senin
ihsanın için. İlâhi
nuriyyet sözleri ve kelimeleri harfleri hürmeti için ve
rukûda ve sucûdda evkati hamsede
ve Ramazan ayında
çekilen tesbihler hürmeti için. Ve sübhanekallahümme ve bihamdike ve
ebced harfleri hürmeti
için ve duai Kunut ve duai Teşehhüd
hürmeti için
cümle müminlerin
gönlünü
canını ve
aşkını ve
muhabbetini Zatına
çevir. Bihürmeti
Âdem Safiyullah, ve bihürmeti Nuh Neciyyullah, ve bihürmeti
İbrahim Halilullah, ve bihürmeti Musa Kelîmullah, ve
bihürmeti İsa Ruhullah, ve
bihürmeti Yusuf Sıddîkullah, ve
bihürmeti Muhammed Mustafa Sallâllahü
Aleyhi Vesellem Habibullah,
İlâhî yüz yirmi
dört bin Peygamberler hürmeti için,
Şu anda burada bulunanların
gönlünü ve
canını ve
aklını ve fikrini
Zatına dost ve Zatının
aşkından bikarar
kıl. Muhammed
Mustafa ve Habibilmürteza
velmücteba ya mabud ya Mahmud ya
Mennanü ya Hannanü ya
Deyyanü ya Hayyü ya
Kayyümü ya
Cebarrü İlâhi
yüz yirmi dört bin enbiyai
velmürselin ve evliyalar hürmeti için kalplerimizi
Zatı alinin muhabbetine çevir. İlâhi
Musa Aleyhisselâm`ın iki
gözü ve
yüzü
hürmeti için,
esrarı Muhammed ve Muhammedin gövdesi ve savmı
ravzası ve hilyesi ve beratı ve
miracı ve kıyamı ve
kuûdi ve sucûdi ve gaziler
hakkı için, İlâhi
vel mü’minin velmü’minat
velmüslimine velmüslimati
hürmeti için,
İlâhi
müşfik gönüller hürmeti
için, Zatının
sevgisini arayan bizlerin gönlümüzü ve gözümüzü
Zatı alinin aşkına
çevir. Ya gani ya mugnî
bihürmeti kitabı
malûm zemekanide ise bikarar kılıvergil. İlâhi
senin sırrın
için, ve sübhani devrani
hürmeti için,
İlâhi
zinnuni mısrî ve fethi Mehdi
Musallî ve Ahmed Tugranî ve
meşari selem hürmeti
için, İlâhi
Ma’ruf Kerhi ve Cüneydi
Bağdadi hürmeti
için, İlâhi
Şeyh Şibli ve
İmamı
Gazalî hürmeti
için, İlâhî Abdülmutasıl, İlâhi
ibni Hallaç Mansur ve Hace Ebulleys ve
Veyselkaranî ve Şeyh Muhammed
hürmeti için,
İlâhi Hasan Basri ve
Hadibi Acemi hürmeti
için. İlâhi imanlı kullar
âbidler ve sadıklar ve
mü’minler hürmeti
için sen bizlerin hacetini reva eyle
bihürmeti innema emruhu iza erade şeyen en yekule lehu künfeyekünu. Fesubhanellezi biyedihi
melekütü
külli şeyin ve ileyhi
türceun. İlâhi
yevme leyenfa malûm
velâ benune illâ men etellahe
bikalbin selîmi. Bihürmeti hazihil, âyetil kerim.
bütün irademizi ve
gönlümüzü ve canımızı Zatı muhabbetine
çevir. ve kalbimizi gayrilerden ayır. İlâhi
cümle hâlâik
arasında ve has ve âm
arasında bizleri ve ehli beytimizi bizden sonra devam
edecek neslimizi ve soyumuzu makbul İman
şerefi ile daim kıl.
Ve âlem
halkına şirin ve
halîm kuvvetli ve hürmetli ve cemi
mü’minler arasında
şerefli eyle. Bihürmeti
Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali
rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain.
İlâhi
bihürmeti Hızır,
İlyas, Hamza ve Abbas ya müsebbibel esbab ya müfetti halevbab ya
kadiyelhâcati ya mukilel’aserati ya
mukallibelkülibi vel ebsar, Zatı Alinin gönlünü
bize dost kıl. Ya ilâhel’evveline
velâhirine. İyyake
na’budu ve iyyake nestein. Ve bihürmeti Sübhühun
Kuddusün rabbüna ve
rabbülmelâiketi verruha.
Ve
bihürmeti Cebraile ve
Mikâile ve İsrafile ve Azraile
aleyhimüsselâmü ve
bi hürmeti Mekkete ve Medinete şerrefehummellahü
teâla ve bihürmeti
kâf ha ya ayın sad ve ha mim ayin
sin kaf ve bihürmeti Yasin ve
Kur’anil Hakim inneke leminelmürselîne.
Âlâ,
sıratin müstekimin.
Ve
bihürmeti
sümmün
hükmün
ümyün
fehüm lâ
ya’lemune. Sümmün
hükmün
ümyün
fehüm lâ
yesmeune. Sümmün
hükmün
ümyün
fehüm lâ
yübsirune. Ve
bihürmeti femen
kâne minkum maridan evbihi ezen min
re’sihi fefidyetün min siyamin ve
sadakatin evnüsü
kin fe’iza emintüm femen temettea
bil’umreti ilelhacci.
Bismillâhirrahmanirrahîm. Rabbiğfirli ve hebli min ledünke rahmeten inneke entel vehhabu. Birahmetike ya
erhamerrahimine. Ya ilahel evveline vel ahirin, Ey
sonsuz kudret sahibi olan Yüce
Allahım, yukarıda
sayılan sevdiklerinin hürmetine Dualarımızı hacetlerimizi kabul eyle.Bizleri ve sevdiklerimizi
Bütün
müminleri her türlü zahir ve batin kaza
belalardan, nusubetlerden, yer altındaki,yer
üstündeki,
gökyüzündeki, görünen
görünmeyen tehlikelerden muhafaza eyle.
Ve
bilhassa zelzelelerden yangınlardan sel baskınlarından
yarattığın her dert ve hastalıklardan bizi ve sevdiklerimizi muhafaza eyle.
Ya ALLAH hastalıklarımıza
şifa ver dertlerimize deva ver.
borçlarımıza
eda ver. Dünyada da Ahirette de bizlere selamet ver. Bizleri
şeytan ve onun yardımcılarından muhafaza eyle. Senin her
şeye
gücün yeter.amin.
Hepimiz Kendi İstediğimizin Olmasını İsteriz Oysaki Biz İstemesek De Hazreti ALLAH’ın İstediği Oluyor,
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze6.gif" width=450 height=323> Hepimiz Kendi İstediğimizin
Olmasını İsteriz Oysaki Biz İstemesek De Hazreti Allah’ın İstediği
Oluyor.
CHP, HDP VE DİĞER MUHALİFLER BİRLEŞTİ REFERANDUMA HAYIR
DEDİLER. HAYRI İSTEDİKLERİ. İÇİN HAYIRLI OLAN EVET KAZANDI.
YANİ HAYIR DEDİLER HAYIRLI OLDU İNŞAALLAH.
KALPLER HAZRETİ ALLAH’IN
KUDRETİNDE OLDUĞU İÇİN ONA SAMİMİ KALPTEN BAĞLI OLANLAR
KAZANDI BUNDAN SONRA DA HER ZAMAN KAZANACAK
İNŞAALLAH.
EY
DEVLETİMİZİN BAŞKANI GURURA KAPILMADIĞIN MÜDDETÇE
HAZRETİ ALLAH SENİ DESTEKLEMEYE DEVAM
EDECEKTİR İNŞAALLAH. HAZRETİ ALLAH YAR VE
YARDIMCIN OLSUN.
HAZRETİ ALLAH DEVLETİMİZE TUZAK KURANLARIN TUZAKLARINI EVVELDEN OLDUĞU GİBİ TUZAK KURANLARIN BAŞINA ÇEVİRECEKTİR İNŞAALLAH..
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> Hiç kimse şüpheye düşmesin evvel olduğu gibi Hazreti
ALLAH devletimizi soysuzların şerrinden
tuzaklarından koruyacaktır inşaALLAH. Delilini mi istiyorsunuz geçmiş yıllara bakın ne baskılar ne
tuzaklar gördük hepsi başkanımızın ifadesi
ile teyet geçmedi mi? Bu sıkıntılar da
geçecek inşaALLAH.
Her kötü niyetle
yapılan iş yapanın kendisine döner bundan sonra tramp
düşünsün türk halkının lânetini aldı
belâsını bulacak inşaALLAH.
Yeter ki
biz sabırlı olalım türk lirasına sahip çıkalım Hazreti ALLAH'a
dayanalım. Devlet başkanımıza güvenelim
gerisi kolaydır.
HAZRETİ ALLAHIN SEÇTİGİ MIRACA ÇEKTİĞİ SON PEYGAMBERİ MUHAMMED ALEYHİSSELAMI ONUN HADİSLERİNİ CİDDİYE ALMAYAN ÇAY TV,NIN ÇAYLAK İMAMLARI LÜTFEN OKUYUN !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kahverengi.jpg" width=450 height=360> Çay TV’nin görünüşte Alim hakikatte zalim imamları
!!!
Resulüm Biz seni
âlemlere rahmet olarak gönderdik buyuruyor.
Çay TV’nin
imamları biz kurana bakarız biz kuran müslümanıyız diyorlar.
Onlara soruyoruz
siz feto gibi mi iman ediyorsunuz o Muhammedürresulullah
demeseniz de olur
diyordu. Belâsını buldu böyle devam ederseniz sizde aynı
cezaya
müstahak
olacaksınız çünkü Rahmet peygamberinin miracını bile üstü
kapalı
inkar
ediyorsunuz.
Hazreti Allah
c.c. Ayeti kerimede:
Sen içlerinde iken Allah
onlara azap etmez. (Enfal: 33)
Hazreti Allah
peygamberine nasıl değer veriyor çay TV’nin imamları ise biz
kuran
Müslümanıyız siz
kimin Müslümanısınız diyorlar.
Biz de deriz ki
biz Muhammed aleyhisselâmın getirdiği dinin Müslümanlarıyız.
Hazreti Allah
Celle ve Celalühü Ayeti kerimesinde:
Şüphesiz Allah ve melekleri
peygambere çok salat ve sena ederler.
Ey iman edenler siz de ona
salatü selam getirin ve tam bir teslimiyetle gönülden
teslim
olun.
(Ahzap: 56)
Çay TV’nin
imamları ise Muhammed aleyhisselâma getirilen salatı selama dahi
soğuk
bakarlar
içlerindeki şeytanları rahatsız oluyor.
Allah ve
melekleri salatı selam getiriyor çay TV’nin imamları gerek
görmüyorlar.
Habibim
sözcüğünden levlake sözcüğünden rahatsız oluyorlar hazreti Allah Onun
adını
kendi adının
yanına yazdı Lâilâhe illallah muhammederresulullah.
Çay TV’nin
imamlarından korkulur şeytanları daha ileri gider Lâilâhe illallah yeter
diyebilirler.
Hazreti Allah
c.c. Ayeti kerimede:
Resulüm Biz senin şanını
yükselttik. (İnşirah:4)
Buyuruyor, çay
TV’nin imamları ise Resulullah (a.s)’mın yüceltilmesine şirktir deyip karşı
çıkıyorlar.
Sıradan insanlar
öldükten sonra anma günleri yapılır Resulullah Efendimizin anma günleri olan
kandil gecelerine, mevlidi şerif gecelerine her nedense çay TV’nin çaylakları
karşı çıkıyor Allah sizi bildiği gibi yapsın neye lâyıksanız onu
versin.
Hazreti Allah
c.c. Ayeti kerimesinde :
Eğer onlar kendilerine
zulmettikleri vakit ,sana gelip de Allahtan tevbekâr olarak günahlarının
bağışlanmasını isteselerdi sen peygamber de kendileri için af isteseydin
elbette Allahı affedici ve merhametli bulurlardı. (Nisa
:64 )
Şimdi sözüm size
çay TV’nin imamları!
Ölümün ne zaman
geleceği belli değil vakit geçirmeden Peygamberimizin şanına gölge düşürmeye
uğraştığınız günaha girdiğiniz için tevbe edin tevbenizde de şöyle deyin Allahım
Resulüne yaptığım saygısızlıktan dolayı beni af et belli ki sen onu çok
seviyorsun onun hatırı için beni af et deyin belki Resulünün hatırına sizleri
bağışlar.
Biz cahiliz sizin
gibi alim değiliz iyi ki alim değiliz alim olsaydık sizin gibi şeytanın kibrine
kapılır Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizi incitirdik azaba
müstahak olurduk .
Resulullah
sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz boşuna mı söylemiş:
HÜKÜMDAR YER YÜZÜNDE CENABI ALLAHIN GÖLGESİDİR. EMİRLERİNE İTAAT VE İNKİYAD EDENİ CENABI ALLAH AZİZ EDER. HİLAFI HALİNDE BULUNANLARI İSE ZELİL EDER.(Beyhaki-164)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/8de512ee.jpg" width=450 height=206> RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM
EFENDİMİZ BUYURUYOR: “Hükümdar yeryüzünde
Cenabı Allahın gölgesidir. Emirlerine
itaat ve inkiyad edeni Cenabı Allah aziz eder. Hilafı halinde bulunanları ise
zelil eder.”(Beyhaki-
164)
“Cenabı Allahın sultanını yücelteni
Cenabı Allah kıyamet gününde yüceltir.”
(Tirmizi)
“İslam hükümdarına hürmet etmeyeni
Cenabı Allah zelil eyler.”(Tirmizi)
Bu hadisi şeriflere göre, Devlet
başkanına iftira içeren videolar düzenliyen ve onları yayanlar bu işi
yaparken başlarına belaları satın almışlardır. Bunun cezasını bu dünyada ve
ahirette mutlaka göreceklerdir.!!!
Yavuz Sultan Selim’in
emriyle hazırlanan İbni Arabi müdafaası adlı eserden alınan Şeyh
Mekki Efendi ve Ahmed Neyli Efendinin ilmi
açıklamaları;
Cenab-ı Hakk her şeyin batınıdır. Mezahir (zuhur eden eşya, tecelli yerleri) her an helak ve
fani olmakta ona rücu etmektedir. Baki ve
kadim olan yegâne vücut (varlık) Hakkın vücududur. ALLAH kadim eşya
ise hadistir. Şeyh-i Ekber ve mutasavvıflara
göre muhakkak ve kesin olan bir şey vardır ki, Hakk’ın vücudundan
başka vücut (varlık) yoktur ve diğer eşya, O'nun vücudunun feyzinden
taşarak mecazi bir varlık (vücut) sahibi olmuşlardır. Yani eşya
O'nun vücudunda zahir olmuştur. Esasen kadim
ve vacip olan bu vücud mecazi olarak eşyaya nisbet edildiğinde hadis
ve mümkün olarak isimlendirilir. Hakikatte
vücud (varlık) bir olunca yaratan ile yaratılanların sudür (olan)
birbirinden tamamen ayrılmayıp, bazı yönlerle ayrılmaları
zaruridir.
Muhyiddin ibni Arabi vücutla (varlık) ilgili meseleye
vahdet-i vücud sistemi ışığında bakmaktadır ve bu hususta şunları
söylemektedir. Suret ve taayyünler çoğalsa bile, hakikat birdir. Bu
hakikatlerin suretler halinde çoğalması, keşfe ve zevke dayanmayan
sınırlı aklın hükmettiği Vehmi bir
çoğalmadır. Eğer akıldan perde kalksaydı, her şeyi Birde (Tekbir)
görürdü. Ve hapsinden hepsinde zahir olan
Ayn'ın bir olduğunu idrak ederdi. Vücudu
çokluk, kendilerinde Hakkın zatının, sıfatlarının ve isimlerinin
görüldüğü ezeli aynaların Suretlerinden başka
bir şey değildir. Bu ezeli aynalar a'yanı
sabitleridir. Ayanı sabite ilm-i İlahideki
ma'kul suretlerden ibarettir. Ayan-ı sabite
Âdem üzerinde bulunmaktadır ve bunlar harici varlık kokusu
koklamamışlardır. O halde harici çokluk
(eşya) özünde tek hakikattir ya da bir hakikatin
tecelligahıdır.
Eğer meseleye bu cihetten bakılırsa bütün varlık tek
hakikattir. Hakikate bir açıdan baktığımızda,
O'nu Hakk'' başka bir açıdan baktığımızda ise, halk
olarak İsimlendiririz. Ya da Hakikate zat
açısından baktığımızda, ''bir'' isim ve sıfatları açısından
baktığımızda ise çok ve müteaddit olduğunu söyleriz. Muhyiddin Arabi, fütuhatın çeşitli yerlerinde ALLAH ile
yaratıkları arasındaki ayrımları yapmış ve Hakkın bizim anladığımız
eşya ile aynı olmadığını açıklamıştır. Mesela, 205 babda, O' zuhurda her şeyin aynıdır, zatı itibari
ile eşyanın aynı değildir. Cenab-ı ALLAH
bundan münezzehtir. ALLAH, ALLAH’tır eşya da
eşyadır buyurmaktadır. Şeyhin ifadelerine
göre bütün Âlem arazdan ibarettir. Âlem yani
eşya arazdan ibaret olunca, Cenab-ı ALLAH eşyanın aynıdır demek bu
eşyanın mukavvimi (Yaratanı kıvama getireni)
mabihi'l kıyamdır (kendisiyle var olan) demek olduğunda şüphe
kalmaz. Çünkü araz için “Ayn”
lazımdır. Bu “ayn” yani Hakikat O'nun
vücududur.
Şeyh
Mekki Efendi, yukarıda zikredilen fikirlerden çoğunu kendisi de
eserinde açıklayarak Bu mesede Şeyhin makul
ve iman açısından mutabık söz söylediğini bu sözlerden
dolayı Küfürle itham edilemiyeceğini
belirtmektedir.
Siz
bizi ibni tevmiyyenin görüş açısı ile görüyorsunuz bizi mürşidimizi
dinlediğimiz için ona tapıyorlar addediyorsunuz. Peygamber Efendimizi (s.a.v) çok seven ona
bağlanan ashabı kiram da size göre şirke mi düşmüş
oluyorlar?
Hakiki tarikat ehli de mürşidini seviyor saygı gösteriyor bu
sevgiden dolayı şirke düşüyorlar diyorsunuz. Siz de Ahirete göçmüş
olmasına rağmen imamlarınızı çok seviyorsunuz. Onların size
duyurduklarının en doğru olduğunu savunuyorsunuz. O zaman siz de
onlara rabıtalısınız, şirke düşmüş olmuyor
musunuz?
Yani
demek istiyorum ki mürşide bağlanmak şirke düşmek ise, sizin de
mürşidiniz ibni tevmiyye veya onun vekili( İbn baz). Siz de ona
tapıyorsunuz da görmüyorsunuz fakat tasavvuf mürşitlerini
görüyorsunuz. O zaman görülen hadise şudur ki sizin imamlarınız
zikre karşı, bizim imamlarımız karşı değil.
Ne büyük gaflettir ki, Hz.
ALLAH’ın adının fazla anılması ve fazla ibadet, sizleri ve
imamlarınızı rahatsız ediyor. Bir gerçek var ki, şeytan boş durmuyor
Hz. ALLAH’a fazla ibadet yapanlardan rahatsızlık duyuyor engel olmak
istiyor. Sizi bu işte kullanıyor.
Hz. ALLAH’ın nur depoları olan
mürşidi kâmilleri, nur kaynağı Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin
vekillerine rabıta yapanların itikatlarını bozma işini size
yaptırıyor. Siz de buna alet oluyorsunuz. şeytanın vahhabi tayfası ile işi olmaz. Onlardan rahatsız
olmaz sizde biliyorsunuz farzları dahi iki rekâtla savuşturanlar
var. Sünnetler, nafileler onlara ağır gelir sabah akşam zikir
dersleri ise onlara fuzuli ibadetler olarak gelir. Oh ne rahat! nefs istirahatte. Herkesin aradığı yol kolay bir
sistem.
Az
ibadet ne rahat yirmi dört saatinin vakitlerinin çoğunu dünyaya
ayırıyorlar yani nefsin emrine. Tap nefsine
bak keyfine. Ahirette görürsün yaptığın ibadetlerin, sevapların
yetecek mi günahların kefaretine?
Size tavsiyem vakit geçirmeden
arayın hakiki bir tasavvuf yolu yaşayın şerıati uygulayın eksiksiz
emirlerini uyun Resulullah(s.a.v) sünnetine, kılın kaza
namazlarınızı borçlu gitmeyin. Kılın Resulullah’ın (s.a.v) kendi
kıldığı özel nafile namazlarını. Yarın ahirette size sormazlar
bunları neden kıldın diye. Şimdi düşünün
şeytan bu rahmet yoluna engel olmaz mı?
Çiçeklerin en güzeli
güldür. Çünkü Resulullah (s.a.v) Efendimiz gülleri çok seviyordu.
Fakat her gülün dikeni var. Koklamak istediğimizde elimize burnumuza
batar fakat acısına pek aldırmayız. Resulullah (s.a.v) Efendimizin
yolunda yürüyen güzel önderleri var. Onlar da birer güldür. Onların
da dikenleri vardır fakat etrafa Resulullah Efendimizin nurunu
yayarlar. İptilâ da dikenli bir güldür onunla Hz. ALLAH’ın sevgi ve
muhabbeti bulunur. İptilâsız Hz. ALLAH’ın muhabbetini bulmak
hayaldir.
Geçmiş İslam tarihimize baktığımız zaman Âdem (a.s) cennetten
kovuldu. Havva validemizden ayrıldı. Aylarca çile çekti ve Hz.
ALLAH’ın sevgilisi oldu. Devam eden Peygamber Efendilerimizin
hayatlarını incelediğimizde onların çileye sıkıntıya duçar
olduklarını görüyoruz. Bunların içinde en
büyük iptilâyı ibrahim (a.s) görmüş çok sevdiği İsmail aleyhisselâmı
kurban etmekle emrolunmuştu.
Yakup (a.s) oğlu Yusuf
aleyhisselâm ile iptilâya uğramıştı. Resulullah (s.a.v) Efendimizin
ise en büyük iptilâlara maruz kaldığına şahit oluyoruz. Anne, baba
ve dedesinin vefatları, İslamı tebliğ zamanında müşriklerden gördüğü
hakaretler hep ibtilâ dikenleriydi. Hele Ayşe validemize atılan
iftira ona en büyük iptilâydı.
Şimdi hadisi kudside Hz.
ALLAH(c.c) ne buyuruyor ona bakalım: "Ben kalpleri kırık olanların
yanındayım." (Tirmizi) Bu hadisi kudsiye; “kendini beğenen, yaptığı amelleri
beğenen, kendinden başka kişilerin işlerini küçümseyen, ben deyip
bilmeden şirke düşen kulların yanında olmam. “diye yorum getiren
âlimler de var.
İptilâ sebebi ile çok ağlama olur. Çok ağlayanları da Hz.
ALLAH sever. Cam su ile temizlenir. Kalp kiri de gözyaşı ile
temizlenir işin gerçeği işte budur. Fakat biz insanlar hiç ağlamak
istemeyiz dikensiz gül peşindeyiz. Nefsimiz böyle
istiyor.
Ayeti
kerimede; "Andolsun ki mallarınıza ve
canlarınıza iptilâlar verilerek imtihan
olunacaksınız."(Al-i İmran- 186) Yani
Hz. ALLAH’ı unutup, yarattıklarına gönlümüzü bağladığımız zaman
imtihanlarımız başladı demektir. Çünkü dünyaya aşırı bağlılık Hz.
ALLAH’ı unutturuyor fakat unutmayıp şükreden
kurtuluyor.
Hadisi şerifte: "Kim Cenabı
Hakkın takdir ettiği taksiminden razı olursa, ALLAH da ondan razı
olur."(C. Sağir) Bu demek değildir ki
hastalıklarımıza şifa aramayalım çünkü Resulullah (s.a.v) Efendimiz;
“Hasta olunca tedaviye devam ediniz zira
Hz. ALLAH(c.c) devasız bir hastalık yaratmamıştır. Ancak haramla tedavi olmayınız”
buyuruyor.(Münavi)
Hadisi
şerifte: "Ateş altın ve gümüşteki
yabancı maddeleri giderdiği gibi hastalık sebebi ile Hz. ALLAH(c.c)
müminlerin günahlarını giderir."(Ebu Davud) Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi iptilâ
vermeden en kolay yoldan zatına ulaştırsın Âmin.
İnanmak zor
mu? İnanmak öğrenilebilir bir şey mi
o da ayrı bir muamma. İnanmak çok zor,
inanmış görünen bir çok kişiler tereddüt
içindedirler fakat belli
etmezler. Çünkü her kişinin içinde Hz.
ALLAH’ı inkâr eden kâfir nefs var. Resulullah
(s.a.v) Efendimiz hadisi şerifinde; "Nefsini bilen Rabbini bilir "buyurmasının sırrını öğrenmek ve nefsimizi bilmemiz
lâzım. Ancak o zaman Rabbimizi bilir Ona
kalpten iman ederiz.
Biz şimdi bu hakikati buraya yazıyoruz, içinde terbiye
görmemiş Hz. ALLAH’a inanmıyan nefs taşıyan,
nefsini bilmeyen birisi bu yazıyı okuduğu zaman, bu yazıyı yazan
bizden tiksinir.
Ne diyor bu yobaz, insan içinden gelen duyguları ile hareket
etmeli diye düşünür ve bu işlerden uzak durur
ilgi duyanlara da düşman olur. Çünkü içinden
gelen arzunun şeytanın arzusu olduğundan
habersizdir. Az evvel, Hz. ALLAH’a nasıl iman
edilir, çaresi nedir diye düşünmüştük ve nefsini
bilen Rabbini bilir hadisi şerifine
tutunmuştuk.
O
zaman biz kendisine uyduğumuz irademizi ki bunun adı nefstir onu
kontrol altına alacağız. Burada bizim en
kıymetli olan cevherimiz aklımızdır onu devreye sokacağız nefsimizin
irademizin hükmettiği işleri akıl süzgecinden
geçireceğiz nefsimizin hükmünü aklımızla uygulayacağız.
Bu çalışmayı yaparken kuran ve sünnet
ışığından ayrılmayacağız.
Eğer kuran ve sünnet ışığı
olmazsa akıl da yanılır. Hadisi şerifte
Resulullah (s.a.v) Efendimiz; "En şiddetli düşmanın iki yanınız arasındaki
nefsindir."(Beyhaki) Buyurduğuna göre, Peygamber Efendimize iman eden bir
mümin nefsinin kendisine düşman olduğunu
öğrenmiş olur. Nefsinin kendisine düşman
olduğunu öğrenen de nefsini bilmiş olur.
Ayeti kerimede; "Rabbimin merhameti olmadıkça, nefs olanca şiddetiyle
kötülüğü emreder."(Yusuf -53) Emri
İlâhiyesini duyan da, nefsin şiddetinden kurtulmanın ancak Hz.
ALLAH’a iman etmekle Ondan yardım almakla
mümkün olacağını da bilmiş olur. Yani
nefsinin düşman olduğunu bilmeyen Rabbine kalpten iman edemez ancak
dil ile söyler. Ayeti
kerimede; "Nefsini tertemiz yapıp
arındıran felâh bulmuş kurtulmuştur. Onu
kirletip örten kişi ise, ziyana uğramıştır."(Şems 9-10)
Varın
siz düşünün nefsini bilmeyen insanların akıbetini, Şu anda yeryüzünde yaşayan insanların çoğu nefsini
ilâh edinmiş nefslerine
tapmaktadırlar.
Diyeceksiniz nefsine tapıyor bu kişi ALLAH’a nasıl
inansın? İçinden gelen arzuya karşı gelemiyor
inanmadığı için de Hz. ALLAH’tan yardım alamıyor.
Aklını kullanacak, düşünecek
ki, bu zamana kadar nefsime uydum başım belâdan kurtulmadı, bundan sonra dikkat etmeliyim nefsine uyanlardan
uzak olmalıyım, beni insan yaratan ALLAH’ın
sevdiği imanlı kişilerle irtibat kurmalıyım. Kişi yaratıcısının aradığı müddetçe bu yolda sebat ettikçe
bir gün gelir Hz. ALLAH ona kendisini bulacak
bir vesile nasip eder.
Hadisi şerifinde Resulullah (s.a.v) Efendimiz
buyuruyor.; "VALLAHi ben, vefatımdan
sonra, ALLAH’a şirk koşmanızdan korkmuyorum, Fakat nefslerinize uyacağınızdan
korkuyorum." (Buhari
661)
Hz. ALLAH (c.c) cümle ümmeti Muhammedî nefslerini şeytana
kaptıran kullarından eylemesin. Zatına has
kul, Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize ümmet etsin inşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/ITR1eAeR-YY565SmgazmFFe0h-gJ5fSNwynrgm3-Xio=w264-h172-p-no"> İtimat Edene İtimat Edilir.
İslama girdikten sonra ilk şart
itimat gelmektedir Müslüman olan kişi, Her
şeyi yoktan var eden Hz. ALLAH’a, gönderdiği peygamberine, getirdiği kitaba itimat edip kalpten iman ettiği takdirde Rahmet deryasına
dalmıştır. Fakat dille tasdik edip kalpten
iman etmediği ve itimat etmediği takdirde, Zahmet deryasına girmiştir.
Çünkü böylelerin yaptığı
ibadetler gösterişten öteye geçmediği ve riya bulaştığı için ahirette azaba müstahak
olacaklardır. Müslüman dini ile şereflenen
kişi ne yapıp yapmalı kalpten imana kavuşmak
için çareler aramalıdır.
Öyle ismi müslüman kişilere
rastladım ki, Yahu yıllardır kitap okuyorum
imam hatip okulunu bitirdim fakat gerçek imana kavuşamadım bunun çaresi nedir diye
sormuşlardı. Emekli imam tanırım diyor ki
yıllardır cami imamlığı yaptım emekli olunca
namazı bıraktım. Meğer ben cemaat sebebi ile
namaz kılıyormuşum demişti.
O zata şöyle
demiştim. "Sen yıllardır riya
yapmışsın geçmişte kıldığın namazlarına tevbe et ve kazalarını kıl eğer bu halde vefat edersen ahirette zahmet
görürsün."
Bir düşünelim her şeyin özünü bilen hazreti ALLAH var öz ne
demek senin içinden geçenleri kalbinde
olanları düşüncelerini hepsini biliyor. Senin
imanın sahteyse kalpten değilse yapılan bütün ameller kabahat
oluyor. Fakat kalpten iman eden itimat eden
öyle mi. Böyle kullara Hz. ALLAH (c.c)
hazinesini açar onu bu dünyada ve ahirette cennet yaşatır. İlle itimat ille
itimat.
Bir
zamanlar padişahın biri ayvaz isminde kendisine sadakatle bağlı bir
fakiri sevmiş sarayına almış kısa bir
denemeden sonra onu hazinedar yapmış. Bir
müddet sonra bu kişiyi çekemeyenler onun açığını aramaya
başlamışlar. Nihayet takibe
başlamışlar. Görmüşler ki bu şahıs sarayda
herkes çekildiği zaman Hazine dairesine giriyor bir müddet kalıyor ve çıkıyor. Vakit
geçirmeden padişaha bu durumu bildirmişler.
Padişah hiç inanmamış fakat
şüpheden de kurtulamamış. Emretmiş hazine
dairesinin duvarına içersini görecek şekilde delik
açtırmış. Gece herkesin çekildiği uykuya
daldığı bir anda padişah harekete geçiyor duvarda açtırdığı delikten gözetlemeye başlıyor. Çok geçmeden ayvaz gelir hazine dairesini açar içeriye girer
bir sandığı açar içinden eskiden giydiği eski
yamalı elbiseleri çıkarır giyer aynanın karşısına geçer ve şöyle
der.
Ey ayvaz
bak eskiden neler giyiyordun bunları unutma giydiğin ipekli
fistanlar seni şımartmasın garipleri hor
görüp aşağılamayasın geçmişini unutma tamam mı diye
kendi kendini öğütler. Bu duruma şahit olan
padişahın gözleri yaşarır vakit geçirmeden hazine dairesine girer ve ayvazın boynuna sarılır şöyle
der. Ayvaz bu zamana kadar sarayımın
haznedarıydın şimdi ise gönlümün haznedarısın.
Biz kullar da Hz. ALLAH’a
itimat edersek onun itimadını kazanırsak o da bize
sevgi ve muhabbet hazinesini açar bize
dünyada da ahirette de azap etmez.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
kalpten iman edenlerden itimat edenlerden olmamızı nasip etsin inşaALLAH.
-------------------- Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim "HER
KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR." (Nazirat Süresi
40-41)
https://lh3.googleusercontent.com/aX64V2wrSixExM9HYjHX_tJ4nbWX8H9T-jHLx8YWjwo=w323-h193-p-no"> İlahi Nefes İle Okunan Su Rahmettir
Hz. ALLAH’ın üflediği
nefes yarattığı bütün kullarınadır. Hz. ALLAH
(c.c) kâinatın tek bir ALLAH’ıdır. Rahmandır, inananın da, inanmayanın da
yaratıcısıdır. Ona sığınan ister Hindu, ister
putperest, ister ateist, ne inançta olursa olsun dünya nimetlerini
esirgemiyor. Hazırladığı dünya nimet
tepsisini, çalışıp aradıkları zaman, azmedip çalıştıkları zaman,
bütün kullarına sunuyor. Bakalım çevremize,
bakalım dünyaya, böyle olmuyor mu? Birçok
Ayeti kerimelerind: "Biz dünyayı
insanlara hizmetçi kıldık." buyurmuyor
mu? buyuruyor. Çalışan yorulan kendisine sığınan bütün kullarının
dünyalıklarını ikram ediyor. İçindeki nefsini
riyazetlerle öldüren Ruhunu güçlendiren Hinduların olağan üstü
güce kavuşmaları da bu yüzdendir, yaptıkları
istihraçtır dünyalık bir nimettir. Ahirete
ise hiç bir faydası yoktur. O kullar azmedip
yorulmuş zahmet çekmiş Hz. ALLAH Celle Celâlehü de o insanlara
ikramda bulunmuştur fakat onlardan razı değildir Ahirette ise, Rahim sıfatı ile tecelli edecek inananlara
sonsuz nimetlerinin kapısını açacak, inanmayan insanları ise hesaba çekilecektir. Olay bundan ibaret. Bir Edison
düşünün gece dememiş gündüz dememiş mücadele
etmiş azmedip çalışmasından dolayı ona
elektriği buldurmuş ona ışık nimetini buldurmuş şöhret
yapmış. Tarih kitapları onun imansız olduğunu
yazıyor eğer böyleyse ahirette azap çekecektir.
Yakın zamanda birisi bana, yahu
anlatıp duruyorsun fakat boş konuşuyorsun demişti. Ben de neden deyince? Baksana dünyaya
müslümanlar sefalette, kâfirler rahatta, Eğer
müslümanlık hakk din ise neden böyle oluyor demişti de, ben de ona
yukarıda yazdıklarımı anlatmıştım. Daha açık
bir ifadeyle; Hz. ALLAH (c.c) Dünya
nimetlerine de, ahiret nimetlerine de, yarattığı bütün
kullarını ortak etmiş, fakat çalışmalarını
da şart koşmuş, dünya nimetini arayanlara
dünya nimetlerini, Ahiret nimetlerini
arayanlara da ahiretin ölümsüz nimetlerini ikram
ediyor.
Su
meselesine gelince, Toprak, su, hava, ateş, unsurlarını derinden
incelersek bilmediğimiz bir çok şeyleri keşfederiz dört unsur da
birbirine bağlantılı biri olmazsa diğerinin değeri
kalmıyor.
Hava
ise her şeyin yaşam kaynağı onsuz hayat olmuyor. Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Ben Ademe kendi Ruhumdan üfledim buyuruyor.
"(Sad-72)
Üflenen hava Hz. Adem
aleyhisselâma üflenmişse Kâinata üflenmiştir. O zaman üflenen hava Hz. ALLAH’ın kudreti ilâhi nefesi oluyor
zerreden kürreye hayat kaynağı
oluyor. O zaman her harekete geçen söz
nefesle hareket ettiğinden, söylenen söz şiddet içeriyorsa isabet
ettiği yere şiddet getirir orada tahribat yapar. Fakat harekete geçen sesler sakinlik ve huzur saçıyorsa.
isabet ettiği yere huzur getirir.
Böyle olduğu
için, hangi dinden olursa olsun herkes Hz. ALLAH’ın ilâhi Rahmet
nefesi ile yaşadığından sakin ortamda oluşan her nefes sakinlik
verir. Her şiddet ve küfür içeren yerlerde
hareket halindeki nefes ve sözler mana ve maddeyi
bozuyor.
Şimdi
Hz. ALLAH’ın nefesiyle, Onun sonsuz kudret ilâhi adı ile başlayarak
okunan dua ile üflenen harekete geçen suyun
durumunu bir düşünün, isabet ettiği suya Rahmet ve kudret dolmaz mı? O suyu
içen şifa bulmaz mı? Çünkü su Hz. ALLAH’ın
rahmeti, kelâm Hz. ALLAH’ın kelâmı, hava Hz. ALLAH’ı
nefesi, İman edip istifade edene ne
mutlu.
Hz.
ALLAH (c.c) bizlere ikram ettiği ilâhi nefesini hayırlı sözlerle
sarf etmemizi cümlemize nasip etsin
İnşALLAH.
İçimizde iki irade gücü var,
Ruhi irade, nefsi irade:
Fakat işin
başı akılda, aklını hayırlı düşüncelere veren ruhi idaresini
harekete geçirir. Aklını nefsani şeylere
veren kişi, şeytanı harekete geçirir.
Daha açık bir ifade gerekiyorsa, akıl ve düşünce nereye
odaklanıyorsa, Ruhi irade ve nefsi iradeler
de kendilerini ilgilendiren şeylere odaklanır.
İşte bu odaklanmalardan sonra beş hisler harekete
geçer. Akıl manevi düşüncelere dalmışsa Ruhi
irade harekete geçer ve kalp Hazreti ALLAH’a
yönelir. Akıl şehvani şeylere yönlenirse
şeytan harekete geçer ve şehveti azdırır.
İşte bu hareketlerden sonra akıl ve düşünceler hangi iradeyi
harekete geçirdiyse, beş hisler o tarafı
ister. Akıl Rahmani manevi düşüncelere dalmış
ruhu harekete geçirdiyse, o kişini gözü Hz. ALLAH ile
ilgili eserler görmek, kulak Hz. ALLAH
hakkında deliller duymak, dil ise Hz. ALLAH’ı
zikretmek, el ve ayaklar da Hz. ALLAH yolunda
çalışmak ister.
Akıl şehvani düşüncelere
dalar şeytanı harekete geçirir nefsi iradesini şeytana
kaptırırsa, Yine beş hisler harekete
geçer. Göz şehveti azdıran şeyi görmek ister
kulak sesi duymak, ağız lezzeti tatmak, el tutmak ayak gitmek
ister. Günümüzde aklını vett bürolarına
kaptıran esrar eroine kaptıran şeytanın robotu olmuş kişilere Hz.
ALLAH yardım etsin
inşaALLAH.
Yani bir kişi akıl ile ya
Hazreti ALLAH’ın robotu yada şeytanı robotu olur. Akıl Hz. ALLAH’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetidir
her hareketin anahtarıdır. Hayırlı yöne
kullanmamızı Hz. ALLAH cümlemize nasip etsin.
İnsan Olabilmek İçin Nefsi Terbiye Etmek
Lâzımdır.
Kimse
kusuru bakmasın, nefsi terbiye görmemiş kişi insan suretinde
hayvandır. Nedenini biraz sabrederseniz anlatacağım.
Geçen gün işim icabı çarşıya
çıktım önümde birisi köpek gezdiriyordu. Köpek hayvan olduğu için, daha evvel idrar dökülü yerlere
gidip onları kokluyor nerede bir pislik görse oraya koşuyordu. Fakat
sahibi onun ipini sıkı tutuyor onu gittiği yönden
temiz Tarafa çekiyordu. Köpek yine gitmek
istiyor sahibi onu engelliyordu.
Biraz ileride ise gençlerin
topluluğuna rastladım alkollüydüler. Genç bir kızla bir erkek yol
ortasında birbirlerine hakaret içeren sözler söylüyorlardı. Genç kız
fırsat bulsa onu tutmasalar karşısındaki genci öldürebilirdi. Ağzına
gelen en ağır cümleleri, akla gelmeyecek sözleri sarf
ediyordu.
Oradan hızla uzaklaştım kendi kendime düşündüm. Köpek
hayvandır ipi ile kontrol altına alabilirsin fakat nefs azmış alkolü
de almış. Bağlı ipi de yok bu tip insan hayvandan daha beter oluyor.
Hem de akıllı hayvan, çünkü hayvanı iple yola çekersin fakat
içindeki nefsi azan insanı nasıl yola çekeceksin?
Üstelik akıl ve nefs birlikte
hareket ettiği için her bir çılgınlığı yapabilir. Alkolü veya esrarı
da çekmiş irade diye bir şey kalmamış insan kılığında hayvan. Onun
için diyoruz ki her insanın içinde her pisliğe gitmeye meyilli
hayvan var bu hayvan hepimizin bildiği nefsimizdir.
Yabani hayvanların terbiye ile
ne hale geldiğini sirklerde seyretmişizdir. Otur diyor oturuyor,
kalk diyor kalkıyor. Hayvan terbiye olurda nefs terbiye olmaz mı?
Biz de içimizdeki hayvanı kontrol altına almazsak, onu takva ipi ile
bağlamazsak onun her dediğini yaparsak bizi nerede pis kokulu işler,
var çeker oraya götürür.
Çünkü ruhumuzu onun ipine
bağlamış olduğumuzdan ona uyum sağlamağa mecbur kalırız. İnsan
suretinde hayvan oluruz. Olay bundan ibaret. Kıyas edin bu durumda
olan insanları. Bu tip insanlar helali bırakıp harama koşarlar.
Tıpkı ipini koparmış köpek gibi hep pis, necis işlere koşarlar içki,
kumar, zina vs.
Fakat Hz. ALLAH’a inanan, nefsi tanıyan onu her zaman göz ve
akıl kontrolünde tutan böyle yapar mı? Bu durumdaki kişi insandır
nefsinin ipini eline almıştır. İnternette şehvetini azdırabilecek
sitelerden uzak durur onlara gözünü ve gönlünü
kapar.
Kumanda
elinde zaten, daha evvel yazmıştım bilgisayarı besmeleyle açın çünkü
bu makina ile imtihan olmaktasınız, şeytan tarafına basarsan belânı
bulur bir sürü günaha girer imtihanı kaybetmiş hayvani sıfata
bürünmüş olursun. Yaptığın ibadetleri boşa çıkarır boşa kürek
çekersin yazık değil mi?
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi insan
sıfatı ile yaşatsın insan sıfatı ile canımızı alsın.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz ne
buyurmuştu; Nasıl yaşarsanız öyle
ölürsünüz.
Hz. ALLAH(c.c) nefsimizi mağlup Ruhumuzu galip getirsin insan
olarak yaşatsın İnşaALLAH.
İptilâlar peygamber ve velilere
imtihan için gelir. Dereceleri yükselsin diye. Günahkâr kullara ise
günahlarından yıkansınlar diye, gaflete düşmüşlere uyansınlar diye
iptilâ gelir. Bir de Hazreti ALLAH'ın
yasaklarına uymayan devlet kanunlarını çiğneyen zalim insanlara
gelir.
Biz çocukluğumuzda hayvan
güttük hayvanları yolda takip ederken yolun kenarında bulunan
başkasına ait ekili yere yemek için uzandığı zaman sopayla
sırtına vururduk. Haram yemesin diye çünkü o
hayvan haram yediği zaman eti de sütü de haram olur. bu sopayla o hayvan haramdan nasıl çekiliyorsa, iptilâ sopası
ile biz insanların nefs hayvanı da öyle günahtan
çekiliyor.
Hayvanların bazıları ne kadar vursak gene harama saldırırdı.
Baş edemezdik o zaman da sopanın ucunda takılı nodul çiviyle
dürterdik canı çok yanan hayvan hemen itaat eder haram
yiyemezdi. Nefs hayvanın ipini kaçıran
insanlar da ne kadar iptilâ sopası yeseler akıllanmazlar. Günah
işlemeye devam ederler tıpkı hayvanlar gibi. İşte bu azgın nefsli insanlara da azgın ceza vermek gerekir
ki bir daha o kötülüğü yapmasın. Adam zehir
tacirliği yapıyor sokak başlarında, okul çevrelerinde taze beyin
temiz gençlere uyuşturucu satıyor onları şeytana
bağlıyor. Sayın içişleri bakanımız süleyman
soylu kardeşimiz bu gibi zalimlere zalim ceza uygulaması
için görevli polislere talimat verdi bu işi
yapanları af etmeyin yakaladığınız yerde ayaklarını kırın
dedi, ömrüne bereket
kardeşim, Çünkü onlar bu dilden
anlayabilirler başka çare yok . Sayın
süleyman soylu kardeşim sizi başta çıkarcı muhalefet tenkit edebilir
siz işinize bakın biliniz ki Hazreti ALLAH
sizinle beraberdir Hazreti ALLAH (c.c)sizi bu devletin başında daim
eylesin ömrünüze bereket vücudunuza sağlık ve afiyet imanınıza
kâmiliyet versin zahir batin bütün tuzak ve
belâlardan uzak tutsun
inşaALLAH. Fakat ALLAH'tan korkan pişman olur
kanunlara uyar tevbesini yapar. Kendine çeki düzen verir. Hz.
ALLAH’a döner. O’nun sevgisini kazanmanın yollarını arar.
Kendini af ettirir. Dünya saadetine ahiret selâmetine
kavuşur.
Hakikati arayan muhterem
kardeşim, seni selamete çıkaracak en lazım olan bilgi, seni ve
kâinatı yaratan sonsuz kudret sahibi bir yaratıcı olduğunu, her an
her olayı takip ettiğini, verdiği dünya hayatı sona erdiği zaman,
eskittiğin vücudunun yerine yeni beden ile yaratıp hesaba
çekileceğini bilmendir. Bu bilgiye sahip isen imanlı birisin, ne
olur imanını koru sakın şüpheye düşme.
Düşün ki, hiç yok iken insan
olarak yaratıldın. İlk yapı maddenin su olduğunu biliyorsun mümkün
olsaydı yaratılmazdan evvel sana sorsalardı. Bu sudan senin vücudun
olacak. Sen yürüyecek, koşacaksın, yiyecek içeceksin inanır mıydın?
Biraz şüpheli değil mi, fakat şimdi gözün ile görüyorsun ana rahmine
giden sudan belirli bir zaman sonra fevkalade üstün vasıflara sahip
insan dünyaya geliyor.
Anne karnında bebeğin oluşumunu bu günkü ilim tekniği ile
seyreden imansız insanların böyle mucize karşısında ölümden sonra
tekrar yaratılacaklarına inanmamaları ne kadar abes ve
aptallıktır.
Biraz aklı olan düşünmeli ki, olmayan bir şeyi meydana
getiren, o işin ustası olduğunu ispat etmiş olur. Gerektiği zaman o
eserin daha mükemmelini de yapar. Her hangi
bir meslek dalında sanat sahibi birisi icat ettiği eserini
sergilediği zaman o işin mucidi olduğunu ispat etmiş olur ve herkes
ona inanır ki bu adam sanatının erbabıdır. Bir otomobil fabrikası ki, Hz. ALLAH'ın verdiği akıl gücü ile
madenlerin keşfedilmesi sonucu otomobil üretiyor sanatını tanıtmak
için galerilerde teşhir ediyor belirli bir zaman sonra eskiyen
modelin yerine yeni modelinin imalatına başlıyor. Modelden düşen eskimiş otomobilleri ise prese verip sonra da
yüksek hararetli sıcak ateşte eritiyorlar su haline gelen demiri
yeniden imal edilecek olan otomobillere malzeme olarak
hazırlıyorlar. Otomobil imalatı böyle devam ediyor.
Dikkat eder isek ilk
yaratılışın başlangıcı her zaman su oluyor fabrikaları idare eden
insanlar devamlı yeni model icat ediyorlar. Üretilen yeni model
Mercedes otomobilini düşünün onu hayranlıkla seyreden insanlar o
hissis ve duygusuz otomobile sahip olmak için ne kadar
özeniyorlar. Oysaki kendi vücut otomobilinin
kıymetini ve değerini bir düşünse onun değerini bilse, otomobile
verdiği değeri ona verse onu alkol, eroin sigara ile zehirlemese
uzun yıllar onu gezdirir.
Hz. ALLAH ise yarattığı insan
modelini erkek ve dişi olmak üzere tek model yaratıyor modelde
değişiklik ancak ölümden sonra ahiret yaşamına uygun model olarak
yaratıyor. Yaşam hayatı neyi gerektiriyor ise ahiret hayatının iklim
ve şartlarına uygun vücutlar yaratıyor. Onun
şekil verirken modele de ihtiyacı yok. Ol dediği zaman emrettiği şey
olmaya mahkûmdur. Şimdi imansız kâfire soruyoruz: Ölüme mahkûm olan
insan hazır bulduğu akıl ile icat ettiği otomobiller eskiyince
onları pres yapıp ateşte eriterek su haline getirdikten sonra
yeniden otomobil yapmasını normal kabul ediyorsun da, fakat dünyayı
güneşi ayı ve gezegenleri yaratan canlı varlıkları, bitkileri
devamlı öldüren yenisini icat eden sonsuz sanat sahibi olan Hz.
ALLAH'ın bütün canlıları öldükten sonra tekrar yeni insan biçimiyle
yaratacağına neden şüphe ediyorsun?
Her şeyin özünü öğrenmek
isteyen sen içinde taşıdığın şeytanın oyununa geldiğinin farkında
değilsin. Onun için diyoruz ki, insanın öğrenmesi gereken en önemli
bilgi, Hz. ALLAH tarafından yaratıldığını, bir gün öleceğini hesaba
çekileceğini bilmesidir. Hz. ALLAH (c.c)
cümlemize kurtuluşumuza vesile olacak böyle faydalı bilgileri
aklımıza koymayı cümlemize nasip etsin. Ayeti
kerimesinde buyuruyor ki,
"EY İNSANLAR, EĞER
ÖLDÜKTEN SONRA TEKRAR DİRİLMEKTEN ŞÜPHEDE İSENİZ, GERÇEK ŞU Kİ, BİZ
SİZİ TOPRAKTAN, SONRA NUTFEDEN, SONRA PIHTILAŞMIŞ KANDAN, SONRA
YAPISI BELLİ BİR ÇİĞNEM ETTEN YARATTIK Kİ, SİZE KUDRET VE
HİKMETİMİZİ AÇIKÇA GÖSTERELİM. DİLEDİĞİMİZİ BELLİ BİR SÜRE ANNA
KARNINDA TUTARIZ. SONRA ONU BEBEK OLARAK ÇIKARIRIZ DAHA SONRA DA,
GÜÇLÜ KUVVETLİ BİR DURUMA GETİRİRİZ. (Hac/5) diğer bir ayeti
kerimede ise, SONRA SİZ BUNUN ARKASINDAN HİÇ ŞÜPHESİZ ÖLECEKSİNİZ
SONRA SİZ KIYAMET GÜNÜ MUHAKKAK
DİRİLTİLECEKSİNİZ."(Müminin-16)
Diğer bir ayeti kerimede
ise,
"GÖRMÜYORLAR MI, GÖKLERİ VE YERİ YARATAN VE ONLARI
YARATMAKTAN YORULMAYAN ALLAH ÖLÜLERİ DE DİRİLTMEYE KADİRDİR.
"(Ahkaf- 33)
Ey hakikati arayan insan, sende akıl cevherini seni yoktan
var edeni bulmaya çevir onun kâinatta yarattığı eserlerini tefekkür
edersen onun ne kadar sonsuz sanat ve ilim sahibi olduğunu
görürsün. Ünlü bir ressam, Hz. ALLAH’ın
verdiği akıl ve el hüneri ile yaptığı resimleri halkın görmesi için
sergi açar. İmansız bir müşteri sergiyi
gezerken resimleri yapan ressama övgüler yağdırır der ki, yaptığın
resimlerini seyrederken mest oldum bu güne kadar böyle güzel yağlı
boya tablo görmedim ve o ressamı birincilikle
ödüllendirirler.
Ne gariptir ki, o ressamın yaptığı resimleri görüp hayran
olan talihsiz insan üzerinde yaşadığı dünyanın hareket edebilen
canlıların resimlerini yapan Hz. ALLAH’ın eserlerine kör bakıyor ve
tabiat diye fazla ilgi göstermiyor.
Sen ey imanlı insan, Hz.
ALLAH’ın dünya gezegeninde bulunan sanat eserlerini seyrederken kalp
ve gönül gözü ile bak ve mest ol.
Bil ki, gördüğün her yaratılan
canlı veya cansız varlıklarda Hz. ALLAH’ın sonsuz sanat gücü
var. Karanlık bir yaz gecesinde gökyüzünün
yıldızlar ile kaplı ayın parlaklığının muhteşem güzelliğine daldın
mı, o canlı eserleri, Hz. ALLAH’TAN başka kim
yapabilir.
İçinde imanın var ise, şöyle dersin, yarattığı eserlerine en
güzel şekil veren ALLAH’IN şanı ne yücedir. Hakikaten sanatının sonu olmayan ezeli ve ebedi olan Hz.
ALLAH’IMIZ övülmeye metih edilmeye en layık olandır. Onun için, bize görmek için göz, tutmak için el, yürümek için
ayak, bunları kullanmak için akıl verdi.
Onun verdiği bu eserleri ile
onun yarattığı nimetlerini inkâr eden imansızlar cehennemi hak
etmiyorlar mı, onun için herkes kendinden sorumlu biz kendimizi ve
sevdiklerimizi imana kavuşturalım öğrenmek isteyenlere yardımcı
olalım bilelim ki, herkes arayış içinde ruhu sahibini
arıyor.
Onlara
diyeceğiz ki, gezdirdiğin vücudunu hazır buldun, onun yaşamasını
sağlayacak gıdaları hazır buldun hasta olunca şifa verecek bitkileri
de hazır buldun, artık bu nimetlerin borcunu öde, ona ibadet yap ve
daima şükret bil ki, bir gün gelecek sana verdiği bu nimetlerini bir
bir alacak. Seni yeni beden ile diriltecek. Onun için bizlere gökten yağmur yağdıran, insanları
hayvanları bitkileri doyuran, bizlere eşler evlatlar veren
sahibimize şükür ederek ibadet etmemiz gerekmez mi?
Ölümün hayatın sonu olmadığını,
eskiyen vücudumuzun yerine daha güzelini yaratacağını söz veren
rabbimize ibadet ve şükür etmemiz gerekmez mi?
Evet, aklını kullanan insana bu
mesajlar yeter anlayan anlar anlamayan cehennemi
boylar.
Ey
insan seni yaratan rızıklandıran sahibine dön onun sevgisini
kazanmaya bak, görüyorsun yaşadığın gün ve gecen sürat ile geçiyor
hayalde kalıyor bundan sonra da ne kadar yaşarsan o süreler de hayal
olarak hatırlanacak bedenin toprağa ruhun ise ahirete gidecek
akıbetinin böyle olacağını bildiğin halde uyanamıyor tedbir
almıyorsun. Hz. ALLAH ayeti kerimesinde buyuruyor
ki:
"SİZİ TOPRAKTAN YARATTIK ÖLÜMÜNÜZDEN SONRA YİNE ONA
DÖNDÜRECEĞİZ VE SİZİ TEKRAR ORADAN ÇIKARACAĞIZ
"(Taha-55)
Şu bir gerçektir ki, akıllı insan beraberinde götüreceği mal
için çalışır akılsız insan ise bırakacağı mal için
çalışır.
Resulullah efendimiz buyuruyor ki, Hz. ALLAH (c.c) dünyayı
yaratınca ona şöyle emrett:
"EY DÜNYA, BENİ SEVENİN
PEŞİNE KOŞ, SENİ SEVENİ PEŞİNE KOŞTUR." İşte dünya bu emri aldı. Kim Hz. ALLAH’ı bırakıp dünyanın
peşine koşarsa dünya onu peşine koşturuyor kim de, Hz. ALLAH’ın
sevgisinin peşine koşuyor ise, dünya da onun peşine
koşuyor.
Hz.
ALLAH (c.c) Zatına gönül veren, dünyayı peşinden koşturan iyi kul
olmamızı cümlemize nasip etsin âmin.
Vel hamdü lillahi rabbil
âlemin. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN ADEDE MAFİ
İLMİLLAHİ SALATEN DAİMETEN BİDEVAMI
MÜLKİLLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/0V847ChGPVzlc4X2abWZsCYoP_fr-IIAZvVnRSNzKLU"> İçine Şeytan Giren İnsanlar.
KURANI KERİMDE BİZ KULLARINA HZ. ALLAH
TARAFINDAN BİLDİRİLEN EMİRLERİ.
Hz. ALLAH’ın
bütün kainatı yarattığını içinde yaşattığı melekleri cinleri
insanları hayvanları bitkileri rızıklandırdığını bir zaman sonra
öldüreceğini ve bir süre sonra tekrar dirilteceğine inanmak biz
kullarına emrettiği en önemli emridir.
Bu ilahi
emirlerini ise bize dört büyük kutsal kitapları ile özellikle en son
gönderdiği kitabımız kuranı kerim ki, içinde daha evvel yaşayan
peygamberlerimizin özel hayatlarından ve çalışmalarından ibretler
anlatılmaktadır.
Ne yazık ki, içine şeytan giren
insanlar bu kurtuluşa ve selamete vesile olacak ilahi emirlere
inanmamış kendisini insan şekline sokan yaratanını , gönderdiği
peygamberlerini ve getirdikleri kitaplarını inkar etmiş kafir
olmuşlardır.
Hz. ALLAH'a sonsuz şükürler olsun ki,
bize inanmayı kalpten iman etmeyi nasip etti bizi mesuliyetten
kurtardı.
Sizde gözünüzü açın şeytanın oyununa
gelmeyin ebedi felakete uğramayın sizi ve görünen bütün varlıkları
yaratana inanın kalpten tasdik edin ve onun sonsuz kudretine güvenin
ihtiyacınızı ona arz edin gelişmeleri takip edin ibretle
göreceksiniz ki, ihtiyaçlarınız belirli bir vakit sonra
görülecektir.
Bu işleri yaparken gökten melek
indirmiyor insanları birbirine yardım ettiriyor kendisini ise
gizliyor işleri perde arkasından idare ediyor yani kullarının
ihtiyaçlarını kullarını çalıştırarak görüyor. Geçmişte emeklilik
konusunda haksızlığa uğradım sıkıntımın kalkması için devamlı
yalvardım duam bir türlü kabul olmuyordu halbuki konsoloslukta
çalışma müşaviri memur Türkiyeden gelmiş böyle problemler ile
ilgileniyordu, ona gitmiyor işimi halletmesi için devamlı Hz.
ALLAH’a yalvarıyordum .
Netice bir gece rüyamda
tanımadığım bir kişinin yanına gittiğimi ona evraklar verdiğimi
gördüm. uyanınca anladım ki, benim o kişiye gitmem lazım ve vakit
geçirmeden gittim o yetkili memura durumumu anlattım ankaraya
telefon açtı problemi halletti benim sıkıntıdan kurtulmama sebep
oldu. Bu olayı iyice düşünürsek Hz. ALLAH kullarına yardımlarını
kulları ile yapıyor cezayı hak etmiş kullarına ise kulları ile ceza
veriyor ve hayat bu sistemle devam ediyor olayları dikkat ile takip
ederseniz bu geçekleri görürsünüz.
Geçmiş mübarek
zatların sözleri var , diyorlar ki, ALLAH rızıklarını kul eli ile
dağıtır. ALLAH şifasını kul eli ile verir. ALLAH intikamını kul eli
ile alır.
Kardeşler, şuna kesinlikle inanın ki , Hz.
ALLAH’a inanan onun emirlerine uyan kendisini garanti altına
almıştır. bu halini devam ettirdiği müddetçe kimsenin hakkına
tecavüz etmediği takdirde, kendisinin de hakkına tecavüz
edilmeyecek. Kimsenin canını yakmadığı müddetçe onun da canı
yanmayacak intikam ateşinden uzak olacaktır bunu kesinlikle böyle
bilin.
Kesinlikle doğru olduğuna inanmamız gereken
görüşümüz şu olmalı, insanlara zulüm yapan , gelecek günlerinde
kendisine, kendisi için zulüm hazırlığı yapmıştır. İnsanlara iyilik
yapan gelecek günlerinde kendisine iyi günleri hazırlamıştır.
Çünkü Hz. ALLAH (c.c) insanların kaderlerini
yaptıkları işlere göre tanzim ediyor, dünya için çalışmasında olsun
ahiret için olsun yaptığı işlerin karşılığını buluyor o sonuç ise
onun kaderi oluyor. Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor
ki, "KENDİ ELLERİNİZLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE
ATMAYIN" (Bakara-195.) Kardeşler,
Dünya ateşinde yanmamak için kimseyi haksız yere incitmemek canını
yakmamak lazım , bu işi yapan bilsin ki, kendisini tehlikeye
atmıştır.
Gelecek günlerde, yaptığının aynısı ile
karşılaşacak yaktığı can gibi kendi canı da yanacaktır. Bu
sözleri aklınıza yazın ve hiç unutmayın bu hususta çok dikkatli olun
nefsinize hakim olun tedbiri elden bırakmayın . çünkü Hz. ALLAH
(c.c) hayırlı akıbet ve kötü akıbet hazırlığını kullarının kendi
iradelerine vermiştir. bunu kesinlikle bilin. Biz kulları ne
yaparsak onun karşılığını buluyoruz. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde , "BÜTÜN TEDBİRLERİNİZİ ALIN."(Nisa-71.) buyuruyor.
Demektir ki,
biz kulları tedbir almazsak kendimizi korumazsak kendi kaderimizi
hazırlamış oluyoruz gelecek sıkıntılı günlerin sorumlusu da biz
olmuş oluyoruz . Dünya yaşamında sistem böyle de ahiret hayatında
başka mı, ahiret hayatı için de sistem aynı hele orası ölümsüz
dünya, orası için daha çok tedbirli olmak lazım, ya ebedi selamet,
ya ebedi felaket hayat var .
Her iki dünya için de iyi
ve kötü akıbeti kazanmada kullarını kendi iradelerinde serbest
bırakan Hz. ALLAH (c.c) ben sizlere akıl verdim iyi ve kötüyü ayırt
edecek irade verdim tedbir almanızı emrettim ve siz nefsinize
uydunuz benim emrime uymadınız çekin cezanızı diyecektir.
Kullar da hiç bir mazeret bulamayacaklar cezalarını
çekeceklerdir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi böyle akıbetten muhafaza
buyursun.
Muhterem kardeşlerim, Dikkat ederseniz
sizlere hep yaşanmış hayattan ibretler anlatıyoruz ve Hz. ALLAH’ın
emirlerini duyuruyoruz fakat anlamanızı istediğim gerçeği bir
daha izah etme lüzumunu görüyorum.
Dünyaya gelen her
insan söylediği sözler ile yaptığı işler ile geleceğini
hazırlamaktadır fakat bunun farkında değildir. Onun için
ağzınızdan çıkan sözlerde haktan yana konuşun . yaptığınız işlerde
de adaletli olun geleceğinizi hayırlı şekilde hazırlamış olursunuz.
Muhterem kardeşlerim, Aklı başında görünen,
kendini modern çağa uyduran insanlar gurubunun Hz. ALLAH’I inkar
etmek için çeşitli bahaneler aradıklarını görüyoruz. ve bu tip
imansız insanların tabiat kanunu doğa kanununda direttiklerini ve
her şeyin doğanın eseri olduğunu savunduklarını görüyoruz.
Ve bu imansız insanlar geçmişte de, ALLAH diyemeden
öldüler inkar ettiklerinin yanına gittiler. Bu insanlar her şeyi
ALLAH yarattı deseydiler ne kaybederlerdi ALLAH’a inananlarla alay
ettiler onları geri zekalı gördüler.
Şu zamanda dahi
bu tipler çoğunlukta, sizden rica ediyorum bu tiplere
rastladığınızda bunların tesirine girmeyin bilin ki, bu tip insanlar
şeytanın askeridirler. Ve bu bedbaht insanlara ne anlatsan fayda
vermiyor. Şahsım adına bu insanlara şaşıyorum kendilerine verilen
akıllarını neden tam olarak kullanamıyorlar ve her şeyi tabiat
kanunu doğa kanunu yapıyor şartlanmasına kapılıyorlar. Doğa
dediklerine o sistemi kim yarattı ?
Oysa ki, ALLAH
diye bir yaratıcı var doğa ve tabiat sistemini o yarattı deseler
daha mantıklı olmaz mı idi . O, sonsuz kudret sahibi ALLAH ki,
kendinin varlığından haberdar etti . ve ayeti kerimesinde şöyle
buyurdu. "EY, İNKAR EDENLER SİZİ BİZ YARATTIK
HALA TASDİK ETMEYECEKMİSİNİZ GÖRDÜNÜZ MÜ RAHİMLERE DÖKTÜĞÜNÜZ MENİYİ
ONU SİZ Mİ DÜZGÜN BİR İNSAN SURETİNE GETİRİYORSUNUZ YOKSA BİZ Mİ ONU
YARATIYORUZ ARANIZDA ÖLÜMÜ BİZ TAKDİR ETTİK BİZ DİLEDİĞİMİZ ŞEYİ
YERİNE GETİRMEKTEN ACİZ DEĞİLİZ SİZİ ORTADAN KALDIRIP DA
BİLMEYECEĞİNİZ BİR BİÇİMDE YARATMAYA DA GÜCÜMÜZ YETER HER HALDE İLK
YARATILIŞINIZI BİLİRSİNİZ FAKAT TEKRAR YARATILACAĞINIZI DA DÜŞÜNMELİ
DEĞİL MİSİNİZ" (Vakıa
-57,62.)
Ey görünen ve görünmeyenlerin rabbi,
biz sana inandık iman ettik, bizi analarımızın karınlarında insan
şekline getiren sensin ,bizi öldürüp yeni beden ile yaratacak yine
sensin Biz böyle inanıyoruz ve yaşıyoruz. Ne olur bu imanımızı
kuvvetlendir ve sabit yap imanımız ebedi olsun hiç bir zaman
bozulmasın . "HASBÜNALLAH’Ü VE NIĞMEL VEKİL NİĞMEL
MEVLA VE NİĞMEN NASİR GUFRANEKE RABBENA VE İLEYKELMASİR.
"
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor ki,
"ALLAH’TAN BAŞKA YARDIMCI EDİNENLERİN DURUMU
KENDİSİNE YUVA YAPAN ÖRÜMCEĞİN MİSALİ GİBİDİR HALBUKİ BİLSELER
EVLERİN EN ÇÜRÜĞÜ EN DAYANAKSIZI ÖRÜMCEK YUVASIDIR. " (Ankebut
41.)
Muhterem kardeşlerim Ayeti kerimede geçen
hakikati anlayın. Hz. ALLAH (c.c) kendisinden başkasını dost
edinenlerin bağlı oldukları varlıkları örümcek yuvasına
benzetmektedir.
Şimdi biz de samimiyet ile geçmişimizi
düşünelim nice imparatorluklar nice padişahlıklar ömürleri sona
erince ellerindeki varlıklar örümcek yuvası gibi dağılmıştır.
Kibir ile gezdirdikleri vücutları da örümcek yuvası
gibi dağılmadı mı, günümüzde ise hükümet ve iktidarlar gelip
geçmektedir iktidara geçen oturduğu koltuğun emanet olduğunu
unutuyor belirlenen zaman geldiğinde elinden alınıyor başkasına
veriliyor. Kendisinin zannedip bağlandıkları şeyler ise hayalde
kalıyor.
Fakat yaratılmış bütün varlıkların Hz.
ALLAH’a ait olduğuna ve emanet olduğuna inanan insan onlara kalpten
bağlanmaz onların kendisi için birer imtihan aracı olduğuna inanır
ve adaletli hareket ederek ona tanınan süreyi tamamlar imtihanı
kazanır.
Çünkü o, Hz. ALLAH’ı dost edinmiş kendisine
emanet olarak verilenlerin gerçek sahibine geri vereceğine
inanmıştı.
İktidarları veren Hz. ALLAH (c.c) alan Hz.
ALLAH (c.c) ömrümüz ve yaşamamız da iktidar dönemi gibidir.
sahibimiz tarafından bize hayat hakkı veriliyor çeşitli işler ile de
imtihan oluyoruz ve zamanı gelince bizlerden bu iktidar alınıyor .
Bize verilenlere gönül bağlamamış onları bize verene
gönül bağlamış, isek hiç bir sıkıntımız olmıyacaktır. İşte Hz.
ALLAH’ı dost edinmenin şaheserliği . kendisine verilenleri
bırakacağı mal ve örümcek ağı olarak gören insanın üzüntüsü olur
mu?
Çünkü nefsimizin taptığı her bir şey yok olup
gidiyor. Hz. ALLAH .(c.c) cümlemizi bu gerçekleri görmemizi çok
iyi anlamamızı nasip etsin .
Diğer bir ayeti kerimesinde ise yüceler
yücesi olan rabbimiz şöyle
buyurmaktadır. Estaizübillah. "SİZE İÇİNİZDEN
PEYGAMBERLER GÖNDERDİK SİZE AYETLERİMİZİ OKUYOR SİZİ MANEVİ
KİRLERDEN PAKLIYOR. SİZE KİTAP VE HİKMETİ ÖĞRETTİĞİ GİBİ HİÇ
BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ DE SİZE ÖĞRETİYOR. ARTIK BENİ ANIN Kİ ,
BENDE SİZİ ANAYIM BANA ŞÜKÜR EDİN NİMETLERİMİ İNKAR ETMEYİN."
(Bakara 151-152.)
Ey
yüceliğinin sonu olmayan, ALLAH’ımız ne olur bizi zatını zikir
ederek zatına şükür ederek yaşat ve ömrümüzü bu hal ile bitirmeyi
nasip eyle, akıllı insanın yapacağı dua budur çünkü , Hz. ALLAH’ın
adını anmakla O'nun ile irtibat halinde
olunur.
Nimetlerine şükretme ile onun yüce gönlünü
kazanır ve rızkının artmasını garantilemiş olur insanlar arasındaki
yardımlaşmalarda da bu türlü olaya tanık oluyoruz.
Yardım sever bir vatandaş, kendisinden yardım isteyen
birisine yardım eder yardım alan muhtaç insan yardım edenin gönlüne
hoş gelecek sözler ile teşekkür ederse onun kalbini kazanır,
muhtaç olan kişi ona yine yardım talebinde bulunduğunda istediğinden
daha fazla yardım alır .
Fakat nankörlük yapmış ise
yapılan iyiliği umursamamış saygısız davranmış ise oradaki yardım
kesilir . Hz. ALLAH (c.c) ise Ayeti kerimesinde;
"EĞER ŞÜKREDERSENİZ NİMETİMİ
ARTTIRIRIM." buyuruyor ve nimetlerine karşılık
şükür bekliyor. Şükür edene ise nimetlerini bulması için hayırlı
sebep yaratır.
Nankör insana ise çeşitli engeller
çıkararak sebepleri buldurmaz onu cezalandırır. Hele o kişi
tembel ise daha çok sıkıntı çeker. İnsan dünyasını güzel yaşamak
ahireti kazanmak istiyorsa onu insan olarak yaratan yüceler yücesi
olan sahibini her zaman yüceltsin zikretsin, verdiği nimetlerine de
daima şükretsin.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize onu
zikretmeyi nimetlerine de şükretmeyi nasip etsin . Amin. Amin.
Amin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
MUHAMMED.
https://lh3.googleusercontent.com/g0mpTukkh85ZxWUixVyUi_tujDZpjag3XK0v_h_R7vY=w280-h209-p-no"> İnsan Dinlediği Manevi Sohbetten Haz Alması İçin Kalbinin
Tertemiz Olması Lazım
Paslanmış demiri boyamanın bir faydası olmaz çünkü kısa zaman
sonra demiri saran alttaki paslar kabarır ve sürülen boyayı kaldırır
atar.
Evvela
demiri saran paslar zımpara yapılır temizlenirse sürülen boya uzun
zaman kalıcı olur.
Bakır bir kabın da içi tamamen temizlenmeden kalay yapılırsa
kalay tutmaz. Ancak temizlendikten sonra yapılan kalay kalıcı
olur.
Rutubet
almış bir duvar da aynı, rutubetten kabarmış olan yerler kazınmazsa
yapılan badana kısa zaman sonra kabarır ve dökülür çekilen zahmete
yazık olur. İnsan üzerinde düşündüğümüzde
ise, vücudun herhangi bir yerinde çıban çıktığı zaman, o çıbanın
kuruması için iltihapların temizlenmesi ondan sonra faydalı olduğu
bilinen merhemin sürülmesi lazım ki, orada bulunan hastalık yok
olsun.
Manevi
hasta da öyle, manevi hastalıktan kurtulmak için de pişmanlık duymak
ve devamlı tevbe edip kalbi saran şeytani vesveselerin vücudu terk
etmesini sağlamak lazım. Şeytani ve şehvani
görüntüler kalbi ve gözleri istila etmiş ise o insan manevi
sohbetlerden gerektiği gibi istifade edemez. Çünkü onun kalbi de
aklı da başka yerde. Ancak kalbini şeytani
düşüncelerden, gözlerini şehvani görüntülerden, midesini haram yeme
içmelerden koruduğu takdirde dinlediği ve okuduğu her manevi
sohbetlerden gıdasını alır. İşte, kendini
koruyan maneviyatı kuvvetlenen bir insan da, gün gelir Hz. ALLAH’ın
sevdasına tutulur.
Bu hale gelen insan yaptığı ibadetleri o yüceler yücesi
sahibine yakıştıramaz hep eksik olarak görür ve her defasında daha
iyisini yapmaya gayret eder.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi bu
manevi durumda olan kullarından eylesin.
ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina
Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali Muhammed. __
YALNIZ
Hz. ALLAH(c.c)KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan.
Yalancı olma. Hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal sahibi
ALLAH’tan korkuyorum ‘diyorsun. Hâlbuki sen Onun gayrinden
korkuyorsun. Cinden de, İnsandan da, Melekten de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükût eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya
azabından da korkma, ahiret azabından da korkma. Sadece ve yalnız,
azap ile azap edecek olan ALLAH’tan kork.
İmanlı Bir Kişinin İşe Başlarken Söylemesi Gereken Sözler
https://lh3.googleusercontent.com/HqoRmPFlbSjrFFlcwEeqg0TIclDLRM5-qKh4IWDUzp4=w280-h209-p-no"> İmanlı Kişilerin İşe Başlarken Söylemesi
Gerekenler
1.
Her işe başlamadan önce İNŞAALLAH 2.
Kendimize güvenirsek EVVEL ALLAH 3.İşe
başlarken BİSMİLLAH. 4.İşten vaz geçersek
EYVALLAH 5.Sonuna kadar gitmek istersek YA
ALLAH. 6.Canımızı sıkarlarsa
FESÜBHANALLAH. 7.İşe coşku ve heyecanla
sarılırsak ALLAH.ALLAH.ALLAH. 8.İşi başarı
ile bitirirsek MAŞALLAH. 9. eğer işi
başaramazsak HAY ALLAH. 10. Söyleriz bir
hayır var İNŞAALLAH.
Cenab-ı Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimiz
"kendisinden sonra ümmetinin yetmiş üç
fırkaya ayrılacağını, yetmişinkisinin delalette olduğunu, ancak bir
fırkanın kurtulacağını" beyan
buyurmuştur. "Onlar kimlerdir ya
Resulullah diyen bir zata da, benim ve Ashabımın yolunda
olanlardır." buyuruyor.(Ebu Davud)
İslam caddesinde yürüyen
fırkanın yolcuları da üçe ayrılır. Caddenin
en solunda Şeriat ehli, ortada Tarikat ehli, en sağında da hakikat
ehli yürürler. Bu yolcular zahir, batin, ledün diye adlandırılır.
İnsanlar bu üç noktada yürümekle beraber, imanı kâmil ve ihlas ancak
hakikate geçince tecelli eder. Şu halde bir mümin şeriata
sarıldıktan sonra iman filizini yeşertecek bir bahçe aramalıdır.
Tarikatı aşmalı hakikate ulaşmalıdır.
Şeriat noktasında kalmış ise
her an delalete sapmasından korkulur. Şeriat caddesinde yürüyebilmek
için, kalen, halen, filen, ahkâm ve sünneti seniyyeye tabi olmak
şarttır. Kim ki tâbi değilse yavaş yavaş yoldan sapar ve yetmiş iki
fırkanın sokaklarından birinde yürümeye başlar da haberi bile
olmaz. Artık onun attığı her adım kendini
rabbinden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu çok önemli yol seçiminde hepimiz çok dikkatli olmak
mecburiyetindeyiz.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi razı olduğu bir fırkada toplanmamızı
nasip etsin İnşaALLAH. Onun için her fatihayı okuduğumuzda
İhdinassıratal mustakim kısmında, kalbimizden ALLAH’ım
beni Beğendiğin doğru yola eriştir diye niyaz
edelim.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Rabbiniz buyurdu ki,
Bana dua edin duanıza icabet edeyim, Bana
ibadet etmeyi kibirlerine yediremiyenler alçaltılmış
olarak cehenneme
gireceklerdir." (Mümin-60)
buyuruyor.
Hazreti ALLAH’a inanan O'na kulluk yaparak ibadete devam
edenlere ne mutlu, O'ndan nimet ve merhamet
dilenenlere ne mutlu. Sizler sabredin
ibadetlerinize devam edin O'ndan ısrarla dilekte
bulunun O'na dilenci olun merak etmeyin her
geç istediğinize kavuşacaksınız.
Yeter ki sabırlı olun şeytan
size musallat olacak dua etmenize mani olmaya çalışacaktır siz ise hasbiyALLAH veniğmelvekil deyip iblisin
şerrinden hazreti ALLAH’a sığının en kısa
zamanda şeytanın sizden uzaklaştığını fark
edeceksiniz.
Ne
yazık kibirlerine uyup ibadet edemiyen cehennemi hak
edenlere. Dikkat ederseniz görmüş geçirmiş
nice alimler akıllarını fikirlerini dünyevi icatlara takmış ahiret düşüncelerini ise arkaya atmış hazreti
ALLAH’a inananlarla alay ediyor onlara
acıyarak bakıyor içinde taşıdığı kibriyle hazreti ALLAH’a
inanmıyor O'na ibadet yapamıyor kendileri
acınacak haldeler inananları acıyorlar. Ona
verilen vücud bedenini ve aklını yalnız dünyaya
hasrediyor. Eh ecel kum saati çalışıyor
ömürler her can taşıyan için bitiş noktasına
ulaşıyor. Gün gelecek inanan ve inanmıyanlar
ahirette buluşacağız bu kesin buluşma
gerçekleşecektir Hesap günü kibrine yenilip
Hazreti ALLAH’a ibadet yapmayanların şaşkın ve perişan
şekilde cehenneme götürüldüklerinde biz
inananlar üzüleceğiz elbette fakat ancak üzüleceğiz. Beraber çalıştığım iş arkadaşım traktör kazası geçirdi
kendisi bursa Karacabeyli bir hanımla evliydi. Vefat etti Karacabey kabristanına
defnettiler. Zaman oldu Truva otobüsü ile
Çanakkale’ye gidiyorduk ki Karacabey’in içinden geçerken
arkadaşımı hatırladım bir fatiha üç ihlas
okuduk bağışladık ve evimize geldik gece yatağımıza yatarken
ALLAH’ım kabrinde nasıl azapta mı rahatta mı
diye niyazda bulundum yattım. Ahiret perdesi
açıldı sıra sıra evler var her bir evde insanlar yaşıyor biz de
evleri kapı kapı geziyoruz nihayet bir kapıya
geldik arkadaşım Süleyman karşıma çıktı aynı dünya hayatı gibi
muhabbet ettik Süleyman nasılsın arkadaşım
rahatın nasıl diye sordum iyiyim sıkıntı yok dedi
uyandım. Yani orada normal hayat devam ediyor
bu arkadaşım ihlaslı bir arkadaştı evine ailesine çok
bağlıydı haliylen Hazreti ALLAH’a da imanı
vardı yaşantısı da iyiydi ne mutlu ona ve onun gibi
olanlara. hazreti ALLAH (c.c) cümlemizin
akıbetimizi hayırlı kabrimizi pür nur mekanımızı cennet etsin
inşaALLAH
İman Edip De Salih Amel İşleyenleri And Olsun Ki.Salih Lerin Arasına Katarız.
salihlerin arasına
sokarız." (Ankebut-9)
Hazreti Allah (c.c) biz kullarına salihlerden olmanın yolunu
tarif ediyor ilâhi davet bu hem de yeminli
davet and olsun buyuruyor bizi kurtuluşa davet ediyor bizi çok seviyor ateşe atmak
istemiyor.
Salihlerden olmak ne büyük
lütuf ah olabilsek çok zor da değil. İlk
şartı iman etmemizi istiyor ikincisi ise salih amel
istiyor. Her geçen gün kendisine
yaklaştığımız Hazreti ALLAH (c.c) bize cennetini hazırlamış oraya girmemiz için hayırlı ameller yapmamızı
istiyor. Gözünü aç be kardeşim bu imkânı
değerlendir ama ölmeden değerlendir. Öldükten
sonra bu fırsat kaçıyor. Elin tutarken,
ayağın yürürken,gözlerin görürken, aklın başındayken
aklını kullan kalpteniman et hayırlı ameller
işle salih kulların arasına katıl seni yaratan vadediyor fırsatı değerlendir yaşıyorken sağlığın
yerindeyken diyoruz çünkü yarın ne
olacağın belli değil bir nefeslik canın var nefesi içine alır
dışarıya veremeden gözlerin kapanır salihler
arasına katılamadan yaratıcının karşısına
çıkıverirsin ah vah fakat geri dönüş
yok. Hazreti Allah (c.c)cümlemizi gafletten
kurtarsın kalpten iman ederek hayırlı ameller işleyerek salihler zümresine katılmamızı nasip etsin
inşaAllah.
Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "BEN CİNLERİ VE İNSANLARI
ANCAK BENİ BİLSİNLER BANA İBADET YAPSINLAR DİYE
YARATTIM…"(Zariyat-56) bu emri ilahiyi
duyduğu halde ibadet yapmayanlar yine yaratanın emriyle alçaltılmış
olarak cehennemi boylayacaklardır.
Birincisi dünya cehennemiyle.
Ölünce ise daha ağır cezaya çarptırılacaklardır.
İbadet yapmayıp yaratanla gönül
bağı kuramayan insan yalnız yapayalnızdır dara düştüğü zaman
insanların peşinden koşar durur peşine koştuğu insan da gücü
azalınca yardımı keser.
İsterse bu kişi ilim adamı veya
doktor olsun nice hastalar vardır doktorların yanlış teşhis koyması
veya yanlış ilaç tedavi uygulaması ile hayatlarını
kaybetmişlerdir. Yaratılan yanlış
yapabilir. Fakat yaratan bilmez olur mu
muhakkak ki o her şeyi bilendir. Kesinlikle
yanlış yapmaz onda çaresizlik diye bir şey de
bulunmaz. Çünkü o bütün noksanlıklardan
münezzehtir.
Böyle mükemmel kudret ve azamet sahibin yardımını kazanmak
için ibadet yapmayıp gönlüne giremeyenler hem bu dünyada hem
ahirette azap göreceklerdir.
Hâlbuki bize emredilen
ibadetler hepsi bizim iyiliğimiz için bunu cahil olan bile
anlar. Abdest temiz olmamıza, namaz
vücudumuzun kan dolaşımına güç katıyor oruç ise mide ve bağırsakları
dinlendiriyor. Dikkat edilirse doktor bile
hastasına bazı durumlarda diyet uyguluyor.
İşte nankör insan menfaatine
olan bu ilahi emirleri yapmayıp kendisini zarara
sokuyor. Bu saydıklarımız gözle görünen
zahiri faydalar, ya gözle görünmeyen batini faydalarının birincisi
içine çektiği huzur dolu nefesler. İkincisi
ise, muhabbet bağı hattını kazanması o öyle bir mukaddes bağlantı ki
artık her derdini her sıkıntısını kaldıracak yüce bir kapı önündedir
o ne mutlu bir kuldur.
Yine yıllar evvel çocukluğumda şahit olduğum bir hadiseyi
hatırladım. Hazreti ALLAH’a canı gönülden bağlı. Dua ederken
gözlerinden yaşlar akan ananem vardı. Mürşide
bir hanımdı diyorum çünkü Rabbim Teâla onu vesile ederek bizi çok
olaylara şahit tuttu. Kendisi seksen yaşın
üzerindeydi.
Bir gün abdest alırken dalgınlıktan olacak dengesini kaybedip
düştü ve sol kalça kemiği ve sol kolu kırıldı. Üzüntüye gark
olduk. Vakit kaybetmeden doktora götürdük.
Doktor muayene etti ve "bu çok yaşlı
bunun kemikleri kaynamaz evine götürün." deyince kahrolduk. Kaderiymiş dedik
aldık eve götürdük.
O "siz üzülmeyin ALLAH benim
kemiklerimi kaynatır."
dedi. Ve sağ elini kırık olan sol kolunun ve
kalçasının üzerinde gezdirerek dua okumaya başladı. Dikkat ettik
yasini şerifte geçen "SELAMINKAVLENMİNRABBİRRAHİM"
ayeti kerimesini okuyordu. Bu duayı tespih
gibi gece gündüz devamlı okudu. Ve bir kaç ay
sonra doktorun kaynamaz dediği kolu ve kalçasının kaynadığını
gözlerimizle gördük. Ve 105 yaşına kadar
yaşadı ALLAH rahmet eylesin nur içinde yatsın.
Maddi durumu güzel olmamasına
rağmen dilinden şükrü eksiltmezdi. Yaşadığı evin bahçesinde hazine
saklı olduğu söylentileri dilden dile dolaşıyordu rahmetli dayım
kazmadık yer bırakmadı fakat hiç bir şey bulamadı.
Bir gün annem kendisine.
"Anne durumumuz pekiyi olmadığını
görüyorsun ne olur istihare namazı kılda belki hazine yerini
öğrenirsin biz de zengin oluruz." dedi. Ana annemi razı etti istihareye
yattı. Ertesi günü ne gördüğünü sorduk."
Gördüm evladım yerini de gösterdiler al fakat yalnız dünyalık
ahirette sana bir şey yok bitici dünya zengini mi olmak istersin
yoksa bitmeyen ahiret zengini mi olmak
istersin."dediler onun için bu hazine
meselesini de unutun dedi. Ömrü boyunca da
lafını ettirmedi ALLAH rahmet eylesin. Kırılan kolu ve kalçası iyileşince bize vasiyet etti bir
yeriniz rahatsız olup iyileşmediği zaman elinizi rahatsız olan yerin
üzerine koyun ve bu duayı okuyun ALLAH’ın izniyle geçer
demişti.
Aradan
bir hayli zaman sonra Hz. ALLAH (c.c) "SELAMIN KAVLEN MİN RABBİRRAHİM"
ayeti kerimesinin sırrıyla azametini bize gösterdi ve imanımıza iman
depoladı. Şöyle ki: Bir gün evimizde kardeşlerimle oturuyorduk en küçük kız
kardeşim sağ tarafımda oturuyordu büyük kız kardeşim ise elinde
bıçak ile önümüzden geçerken küçük kardeşim aniden oturduğu yerden
doğrulunca büyük kardeşimin elindeki ekmek bıçağı küçük kardeşimin
sol gözüne girdi çıktı.
Her şey bir kaç saniye içinde
oldu. Biz elimizi kardeşimizin delinen
gözünün üzerine koyduk ve "SELAMIN KAVLEN MIN
RABBİRRAHİM" ayetini durmadan okumaya
başladım hepimiz korku ve panik içindeydik.
Küçük kardeşim can acısından
ağlıyor büyük kardeşim ise "ağabey ben
kardeşimi kör ettim." diye üzüntüsünden
feryat ediyordu. Bir zaman sonra elimi
kaldırdım baktım. Göz pınarından kan akıyordu elimi hemen kapadım
okumaya devam ettim.
Bütün kalbimizle sığıntı halinde okuyorduk kardeşimin
ağlaması durunca biz kaderimize razı olduk ve elimizi kaldırdık
kardeşime gözünü açmasını söyledim gözünü açtı kıpkırmızı idi
şükürler olsun rabbimize delik çizik diye bir şey
yoktu.
Kardeşime gözünü kapamasını söyledim biraz daha bekledik on
beş dakika sonra gözünü açtı pırıl pırıldı hiç bir iz ve hasar
yoktu. Hz. ALLAH’ın kudretini ve yardımını
gözlerimizle gördük. Bu ayeti kerime
bildiğimiz gibi yasini şerifte geçiyor Ayeti
kerimede:
"ONLARA ORADA cennette ÇEŞİTLİ MEYVELER VAR HEM ONLARA
İSTEDİKLERİ HER ŞEY VAR. ALLAH TARAFINDAN BİR SÖZ OLARAK ONLARA
SELAM VAR. " (Yasin
57-58)
Bizde ağrıyan yerimize ahirette göndereceği selamını alıyoruz
ve okuyoruz.
Sen sığınmasını bilirsen o seni mahrum bırakır
mı? Ayeti kerimesinde buyuruyor
ki: Estaizübillah;
"RESULÜM KULLARIM SANA BENİ
SORUNCA HABER VER Kİ BEN ONLARA YAKINIM BENDEN İSTEYENİN DUA
ETTİĞİNDE DUASINI KABUL EDERİM ÖYLEYSE ONLARDA BENİM DAVETİME İCABET
ETSİNLER BANA İMAN ETSİNLER Kİ, DOĞRU YOLA
GİDEBİLSİNLER." (Bakara-186)
Biz
kulları da hep yalvaralım ona yalvaralım hep isteyelim ondan
isteyelim. Hz. ALLAH(c.c)'nün sonsuz
rahmetinden istifade etmemizi cümlemize nasip ve müyesser
etsin.
Resulullah (s.a.v).hadisi şerifinde:
"KULUN KALBİNE DUA ETME
ARZUSU GELDİĞİNDE RABBİNE DUA ETSİN ÇÜNKÜ ALLAH O, DUAYI KABUL
EDECEKTİR."(Tirmizi.)
Yukarıda geçen ayet ve hadisi
şerifi yaşantımıza aksettirirsek hem dünya hayatımızı hem ahiret
yurdumuzun huzurlu geçmesini sağlayabiliriz.
Neden diye sorulursa bir kul
ki, kâinatın idarecisine inanmış ve her şeyin O'nun ve O'ndan
geldiğine teslim olmuş, ona emredilen ilahi emirleri yaparak kendini
sevdirmiş, her hangi bir sıkıntı esnasında kalbine dua etme arzusu
geldiğinde, dua ettiğinde, sonsuz merhamet sahibi olan Hz. ALLAH
(c.c) umut edilir ki, onun duasını kabul edebilir.
Yapılan talep ister dünyalık
ister ahiretlik olsun dünyalık ve ahiret olarak iki kazanç kapısı
kendisine açılmıştır. Ne mutlu böyle kullara dünyası da güzel
ahireti de güzel bundan daha güzel ticaret var
mıdır?
Çünkü
her ihtiyacı görülüyor. İşte bu nimetlerden
bazı kullar istifade ediyor bazı kullar ise itimat etmediği için
istifade edemiyor.
Hâlbuki insan yaratılana itimat ettiği kadar yaratana itimat
etse her işi görülecektir. Yaratılan durumu
müsait ise belirli bir süreye kadar yardım eder ve nihayet benden bu
kadar der ve yardımı keser.
Yaratan ise kul samimi oldukça
sözünde durup ibadetlerine devam ettikçe kendisine dilekte bulunduğu
zaman o kulunun önüne her imkânlarını serecektir.
Hz. ALLAH (c.c)cümlemize
dünyanın helal nimetlerini ahirette ise cennet nimetlerini nasip
etsin. Âmin.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA
MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMEDİN FİL EVVELİNE VEL AHİRİNE VEFİL
MELAİL ALA İLA YEVMİDDİN VEL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL
ÂLEMİN…
Hazreti ALLAH Celle Celalühü
Ayeti kermesinde buyuruyor ki: "Sizden iyiliğe çağıran güzel şeyleri emreden kötü
şeylerden sakındıran bir topluluk oluşsun. İşte gerçek kurtuluşa
erenler onlardır." (Ali imran-104.ayet)
Hayatım böyle bir topluluğu
aramakla geçti. Hz. ALLAH’a şükür o güzel insanlar ile tanışmayı
buluşmayı nasip etti toplulukta edindiğim bilgileri, Hz. ALLAH’ın
verdiği azim ile sayfalara döktüm gayem vefat ettiğimde evlatlarıma
nasihat olarak kalsın. Bu içimden gelerek yazdığım yazıların
okunması benim ölümümü beklememeliydi. Bunların neşredilmesi ve okunması gerekiyordu. İşte tam bu
aleti ruhiye içinde iken, internette ki siteler aklıma geldi fakat
bu yaşlı halim ile kendimi bilgisayarın başında oturmaya hiç
yakıştırmamıştım. Ayrıca bu işleri yapmak içinde bilgi sahibi olmak
gerekiyordu. Biz ise bu işlerden hiç
anlamıyorduk. Ancak çocuklarım ilgileniyorlar onlardan
görüyordum. Onlara danıştım tabii ki neden
olmasın biz yardımcı oluruz dediler. O günün gecesi yatağıma
yatarken Ya Rabbi ne güzel olur yazılar internet sitesinde okunsa
bana duyurduğun bana yaşattığın halleri ve senin emirlerin duyursam
ben de senin rızanı alsam Ya Rabbi. Bu işlerinden hiç anlamıyorum,
diye kalbimden geçirdim.
O gece mana Âleminde görüyorum,
bir kişinin gözlerini temizliyorlar ve o kişiye dikkat ettiğim zaman
kendim olduğunu görüyorum. Uyandığım zaman
rüyayı tabir ediyorum ve anlıyorum ki, Hz. ALLAH(c.c) bu işler için
gözlerimi açtı. Bu işler için evvela bir bilgisayar gerekiyordu. Bu
cihazların ticaretini yapan çok sevdiğim bir dostum vardı ona gittim
durumu anlattım. Kalktı dükkânında bulunanların en hızlısı olan
bilgisayarı getirdi önüme koydu ve sen böyle hayırlı bir işe
kalkmışsın ben sana bunu hediye ediyorum dua et yeter
dedi. Bu durumu da görünce Hz. ALLAH’ın bu
işe destek olduğunu iyice anlamıştım. Tam bu coşkuyu yaşarken
Telekom’dan mektup geldi yazıda diyordu ki, Siz bizim çok eski
müşterimizsiniz size en ucuz tarifeden internet bağlayabiliriz. Ve
internet bağlandı bize site aramak kaldı.
Netice olarak bizde; İnsanları
iyiliğe çağıran İslami forum sitelerinde siz muhterem kardeşlerim
ile tanışmış oldum. Gönlümden gelen sesleri
sizlere yazıyorum. İlk başladığımda biraz
yazı ve imla hatalarım oldu şimdi de oluyor İnşaALLAH daha ileride
bu hataları da düzeltiriz. Kusurlar örtmek ile yok olur. Sizde bizim
bazı kusurlarımızı örtüverin.
Kendim işçi emeklisiyim
hayatımızın bu son demlerinde hayırlı çalışma olarak bu işi seçtik
Hz. ALLAH’ta nasip etti. İnşaALLAH böyle hayırlı işler ile
hayatımızı sürdürür böylece Ahirete göçeriz. Gayemiz imanı zayıf olan kardeşlerimizin kalbinde iman nurunu
harekete geçirmek kendi bilgimi de arttırmak. Hz. ALLAH(c.c) yapmayı nasip ettiği bu ulvi çalışmayı kabul
ve makbul eylesin İnşaALLAH.
Vel Hamdü Lillâhi Rabbil
Âlemin.
ALLAH’ümme Salli Alâ Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Alâ
Ali Muhammed,
Yaşım on dokuz, altı kardeşiz en büyükleri benim ve bir
akşamüstü evimizin önünde payton durdu. Bütün
kardeşler kapıya koştuk. Paytonun içinde rahmetli babam baygın
yatıyordu. Onu getiren diş doktoru;"Merak etmeyin. Dişini çekmek için vurduğum morfin ağır
gelmiş olacak. Birazdan ayılır" Dedi ve
baygın şekilde yatan babamı kucaklayarak beraberinde getirdiği
dâhiliye doktorunun da yardımı ile odasına aldık.
Diş doktorunun
ifadesi," dişini çektim gayet iyi idi
ücretini ödedi." Tam kapıdan çıkarken
düştü bayıldı". Fakat hiç merak etmeyin
bir kaç saate varmaz ayılır."dedi.
Beraberinde gelen dâhiliye doktoru da iğne yaptı ve gittiler. Yıl
1959 babam 39 yaşında idi, hiç bir hastalığı yoktu. Hepimiz şoke
olmuştuk.
En
küçük kardeşim 3 yaşında idi ve diğer kardeşlerimle beraber ve
annem, babamın baygın halinin kalkması için ALLAH’a dua etmekten
başka bir şey yapamıyorduk. Bu halimiz sabaha kadar sürdü ve
maalesef babam durumunda da hiç bir değişiklik olmadı. Komşumuz
komiser abimiz geldi baktı. "Bunu derhal
hastaneye yatırın bu felç olmuş." dedi.
Onun da yardımıyla babamızı devlet hastanesine yatırdık artık
babamız emin ellerde ya, biz biraz rahatlamıştık.
Ertesi akşam babamın
arkadaşları ile babamı ziyaret etmek için hastaneye gittik. Babamın
arkadaşı; “Siz biraz bekleyin. Ben gidip
kapıcı ile konuşup izin alayım.” Dedi.
Birazdan geldi. “Maalesef ziyaretçi
sokmuyorlar.” derken sesi
titriyordu. Ben hemen hissetmiştim.
“Babam öldü
herhalde.” diye düşünürken, Bak yavrum
koskoca delikanlısın metin ol çok acı fakat takdir böyleymiş
maalesef baban ölmüş deyince kendimi hazırlamama rağmen bir anda
kendimi boşlukta hissettim.
Şöyle ki, bir fidan düşünün
onun toprağa sarılan damarları söküldüğü zaman nasıl yatacak yer
arar ise bende beni ayakta tutan kuvvetin benden gittiğini hissettim
ve sarsıntı geçirdim ve yıkılacak gibi oldum. Baba dostum sözlerine devam etti. "Şimdi eve gidiyorsun annene ve kardeşlerine babanın iyi
olduğunu söylüyorsun eğer öldüğünü söylersen onları gece vakti
hastaneye koşturur perişan edersin. Bu
geceyi rahat geçirmeleri şu anda senin elinde yarın sabah buluşuruz
o zaman öğrensinler." dedi ve ben kabul
ettim. Dünyam kararmıştı. Eve geldim Annem
niye geç kaldın dedi. "Ben de hastaneden
geliyorum." dedim. "Bana niye haber vermedin ben de
gelirdim." Deyince "anne sen gündüz gittin ya onun için sana haber
vermedim." dedim.
Baban nasıl dedi,
"biraz daha iyi" diye savuşturdum. Kardeşlerim yatmışlardı. Ben odama
çekildim ve şaşkın ve çaresizlik içinde idim. Tek dayanağım vardı
oda Hz. ALLAH(c.c) Hemen abdest aldım yatsı namazımı kıldım ve
Rabbime öyle bir sığındım ki: "Yarabbi
sen yarattın sen aldın fakat ne olur benden bu sıkıntıyı al bu ölüm
acısını da bana unuttur.Çünkü Anneme ve kardeşlerime destek olmam
lazım." Ve duam biter bitmez öyle
bir hale girdim ki, sanki babam ölmemiş her şey eskisi gibi devam
ediyor duyguları bütün vücudumu sardı. Ertesi
sabah hastaneye gittik babamın cenazesini aldık yıkandı başında
yasini şerif okudum kabristana götürdük oğlu insin dediler babamın
kabrine indim bir yardımcı da indi mezarına
yatırdık.
Fakat
insanların bana acıyarak bakmaları garibime gidiyordu çünkü benim
için her şey gayet normaldi. Ve babamın defin
işi de normal bir işmiş gibi hallolmuştu. Komşumuz komiser abimiz: "bu
dişçinin ihmalidir onu şikâyet edin."
dediyse de, bu takdirmiş dedik babamız geriye gelmez dedik ve
kaderimize razı olduk.
O günden sonra ölümün bize çok yakın olduğunu düşünmüş, acaba
ben de kırk yaşında ölür müyüm diye bazen
düşünmüşümdür. Rabbimize sonsuz şükür Hz.
ALLAH şu ana kadar yaşatmaya devam ediyor. Ve altmış yedi yaşımıza
geldik.
Geçen
sene rüyamda bir sandık görüyorum sandığın içinde bir lamba yanıyor
içerisi pırıl pırıl aydınlık, Uyanıyorum ve
herhalde gideceğim kabrimi gördüm diye rüyayı tabir ettim. Sabah
oldu kahvaltı yaptık fakat ben kendimi dinliyordum. Çünkü Hz. ALLAH’ıma sonsuz şükür olsun sıhhatim çok iyi
idi.
Eşim
"kahve yapayım içer
misin?" dedi. bende
"içerim"
dedim çıktım balkona oturdum. Tam kahvemi yudumlarken telefonum
çalmaya başladı.
Telefonu açtım kardeşimdi "abicim
Annem çok hasta onu bu halde hiç görmemiştik gelirsen çok iyi olur."
dedi bende ilk otobüsle
gittim.
Annem
seksen beş yaşında idi. fakat çok iyi idi birden fenalaşmış
hastaneye kaldırmışlar fakat doktorlar hiç ümit olmadığını
söyleyince eve götürmüşler ben eve geldiğimde odasında yatıyordu.
Hemen odasına girdim.
O baygın vaziyette yatıyordu. Yanına gittim elimi anlına
koydum "anne ben
geldim." deyince gözlerini
açıverdi "nasılsın annecim iyi
misin." deyince "iyiyim oğlum hoş geldin." dedi.
Yahu "Anne sen hasta falan değilsin kalk
ALLAH’ın izniyle" deyince kalktı
oturdu.
Kardeşlerim hepsi sevince boğuldular "abi sen geldin Annem iyileşti." deyince ben "siz kahve yapın
bakalım biz annemle kahve içeceğiz değil mi?
anneciğim." deyince,
"tabi içeriz oğlum."
dedi "ben
koluna girdim balkona çıktık kahvesinden bir iki yudum içti ve beni
içeriye götürün." dedi ve içeriye
götürdük yatağına yattı yatış o yatış gözleri
kapandı. Ben kardeşlerime ışıklı sandık
rüyasını anlattım "hazırlanın annemiz
yolcu" dedim ve sabah namazı ezanı
okunurken ruhunu teslim etti ve ışıklı sandığına yatırdık kabrinden
nur eksilmesin İnşaALLAH. Bizde yıllar sonra
ölüm acısını tatmış olduk Hz. ALLAH cümlemize zamanı geldiğinde
ışıklı sandıklara girmemizi nasip etsin İnşaALLAH AMİN. Vel hamdülillahi rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedîn ve Ala Ali
Muhammed
Siz kardeşlerime nasihat etmeyi
düşündüğüm zaman her zaman kendi canlı yaşadığım hadiseyi misal
olarak yazmayı adet edindim. Filânca zamanda şu şöyle yapmış bu
böyle demiş hikâye olduğundan Pek
beğenmiyorum Biz ise birey olarak başımızdan
geçen hadiseleri ibretlik olayları duymanız için okuyan belki
etkilenir umuduyla yazıyorum.
Bu siteye ve birçok sitelere bu
umudum ile yazıp kopyalıyorum. Bu arada yazdığım sitelere diğer
sitelerden aldığım faydalı konuları da “Alıntıdır.” diyerek kendi
yazım olmadığını belirtiyorum.
Bu gece siz kardeşlerime 1961
yılında çok sevdiğim ve bu gün hayatta olmayan asker arkadaşım ile
yaşadığım hadiselerden anlatmak istedim.
Koğuşumuzun bildiri tahtasına
yazı asıldı. “Yarın iğne günü kimse kaytarmasın eğer kaytaran olursa
ağır cezaya uğratılacaktır.” Asker arkadaşım, ne ceza verirlerse
versinler ben vurulmam dedi çünkü iğneden çok
korkuyordu.
Ertesi günü öğle üzeri bizi sıhhiye odasının önünde sıraya
dizdiler. Birazdan iğneden korkan arkadaşım da geldi yanımda sıraya
girdi. Ben de, hani iğne vurulmayacaktın neden sıraya girdin
deyince, vurulmak için değil görünmek için buradayım dedi. Ben ise
bekleyerek heyecan yaşamayı sevmediğim için bir an olsun şu korku
bitsin diye sıradaki arkadaşlara “Benim işim var.” deyip iğne vuran
sıhhiyeci arkadaşlara doğru ilerlerken arkadaşım da geriye doğru
kaçıyordu.
Arkadaşımın korktuğu kadar vardı, iki sıhhiyeci ellerinde
uzun iğneler bekliyor. İki kol sıvalı halde evvelâ omuza yakın yere
iki kola tentürdiyot sürüyorlar akabinde iki sıhhiye iğnecinin
arasına giriyorsun, biri sağ kolunu, biri sol koluna basıyorlar
iğneyi. Ben iğneleri vuruldum koğuşa gittim. Baktım ki arkadaşım
benden evvel gelmiş. Sırıta sırıta bana bakıyor ve “vuruldun değil
mi?” diye alaylı bir şekilde konuşuyordu.
Ben de sen nasıl başardın.
Sıradan nasıl kaçtın? Çavuşların onbaşıların elinden nasıl kurtuldun
deyince, iki kolunu sıvadı; ”Bak tentürdiyot sürdürdüm. İğne
vurulmuş gibi göstererek aradan sıyrıldım. Bu kadar kolay. Sen ise
enayice gittin en öne vurdurdun, erkekliğini öldürdün. Bu iğneleri
boşuna vurmuyorlar. Senin gibi ahmaklar vurdurur ancak.” Dedi ve
keyifli keyifli güldü. Ben de güldüm.
On beş dakika geçti. Bölük
çavuşu koğuşa girdi. Bağırmaya başladı; “İnin ulan
aşağıya Hepiniz kontrol olacaksınız. Meğerki
bölüğün çoğu kaytarmış ilaçların artmasından anlamışlar. Anında
palaska şakırtısı başladı. İğneden kaytaranlar hem dayak yiyorlar
hem de iğne. Arkadaşım ise telaş ve korku içinde ranzanın altında
bir o taraf bir bu tarafa dönüp duruyordu. Ben ranzadan gayet
huzurlu bir şekilde indim kollarımı sıvadım baktılar “tamam.”
dediler. Yatağıma döndüm. Arkadaşım ise aşağıda kaytaranların dayak
sesini duydukça daha çok paniğe kapılıyor ve benden medet
bekliyordu.
Ben
de, bak arkadaşım tek bir çare var. Ben sana iğne vururum sen de en
az dayaktan kurtulursun. Sen nasıl iğne
vuracan sen sıhhiye misin deyince dikiş dikmek için kullandığım
yorgan iğnesini gösterdim. “Bununla. Zaten tentürdiyot sürülü biraz
kanını akıtırız onlarda yutarlar.” deyince razı oldu. Kolunu uzattı
ama görmek lâzım çok batırma ha diye yalvarıyordu. Ben seri şekilde
boyalı yere iğneyi batırdım. O’da sıktı. Kanını çıkardı. Öteki
koluna da aynısını uyguladık. Aşağıya indi gösterdi. Sevine sevine
geldi ve ne dedi biliyor musunuz? ”Ahmak, senin erkekliğin gitti ama
ben erkekliğimi kurtardım.” Şimdi bu hatırayı
hatırladığım zaman şöyle bir düşünce aklıma geliyor.
Hz. ALLAH(c.c) dünyaya Azrail
aleyhisselâmı indirse ve haber salsa. “Kim bana evvel gelmek
istiyorsa çoluk çocuğunu, malını, bıraksın. Buyursun bana gelsin.”
dese kaç kişi sıraya girer de ruhunu kabz ettirir?
Yorumları size bırakıyorum.
Kalın sağlıcakla kardeşlerim.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/guller.gif"> İlahi Rıza Hudutları
Hz. ALLAH (c.c) bizi hudutlarla
çevirmiştir. Ayeti
kerimede; "ALLAH’a tevbe edenler,
ibadet edenler, Hamd edenler, oruç tutanlar,
rüku ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten vaz geçirmeye çalışanlar ve ALLAH’ın
hududunu koruyanlar var ya işte bu müminleri
müjdele."(
Tevbe: 112 )
Evvelâ güzel bir tevbe etmemizi
istiyor. Tevbeden murad insan evvelki
hayatından sıyrılacak. Cenab-ı hakka
yönelmeye azmedecek. Geçtiği yollara dönmeyi
ateşe girme mesabesinde görecek. Bu lütfa
Mazhar olduktan sonra ne lâzım? ibadet lâzım. O yolda yürümek lâzım çünkü o yol kestirmeden Hakka
gider.
Sonra
onu günah batağından çıkaran ibadet için huzuruna almakla şereflendiren, kendisine yaklaştıran mabuduna
hamdetmesi lâzım.
Ondan sonra oruç tutmak lâzım ki nefsin arzuları gemlensin
teskiye bulsun. Rükular secdeler
çoğaltılacak, çok çok namaz kılınacak. Bunları yaptıktan sonra iyiliği emreder kötülükten nehyeder
olamamız icap ediyor. Bu şekilde bu güzel işleri yaparsak Hz. ALLAH’ın çizdiği bu
rıza hudutlarını aşıp taşmazsak bu hudutlar
içinde kalmış oluruz.
Nefsin tabiatında şehvete günaha ve kötülüğe meyil
vardır, Gücünü hep o yolda kullanır işte
bunun adı nefstir. Nefs vücudun içinde pusuda
bekleyen yedi başlı ejderhadır. Haset, riya ,
kin , kibir, şehvet, gadap.yalancılık gibi hayvanı sıfatlardan
hangi sıfatta kişiyi yakalarsa onu alır
cehennemin ortasına Kadar götürür.
Tahribatı dış düşmandan daha
büyüktür. Eğer dizginlenmezse Hz.
ALLAH’ın koyduğu hudutları aşar,geyesine ulaşır. Hakiki imana sahip olabilmek ve o imanı koruyabilmek için
nefsle mücadele şarttır. Hz. ALLAH (c.c) nefsin her türlü hile ve desiselerinden
cümlemizi muhafaza etsin
inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allahmavi.jpg"> İskelet Sistemi
Vücudumuzu ayakta tutan kemiklerdir. Kemiklerin birbirine bağlanması ile iskelet adı verilen çatı
meydana gelir.
Bir betonarme binayı ayakta tutan Kolon kiriş ve döşemeler ne
ise, İ İnsanı ayakta tutan iskelet sistemi de
odur.
Ancak
düşünenleri hayrete sevk edecek nokta, en modern binalardaki iskelet
sisteminin bina ağırlığının yüzde altmış yetmişini teşkil ettiği
halde, insan iskelet sisteminin toplam insan ağırlığına nispetle
yüzde dört gibi bir miktar teşkil etmesidir. Yani bir seksen santim boyunda ve yetmiş beş Kilo
ağırlığındaki bir insanın iskeleti sadece üç
Kilo gelmektedir.
Yetmiş beş Kilo eti omuzlayan onu yürüten koşturan ve
dağılmaktan koruyan iskelet sisteminin bu
Kadar hafif ve israfsız bir şekilde proglanması hiç şüphesiz ki yüce
yaratıcının takdiri ve tedbiri dahilindedir.
Ayeti kerimede şöyle
buyurulmaktadır: "Şüphesiz ki Rabbin
yaratan ve bilendir. "(Hicr 86)
ALLAH-ü Tealâ kemikleri sert ve kuvvetli olacak şekilde
muhtelif büyüklüklerde yaratmış, büyüklük ve küçüklüklerini hareket
kabiliyetlerine uygun şekilde ayarlamıştır. İnsan iskeletinde irili ufaklı 206 kemik
bulunur. Bu kemikler birbirine mafsallarla
bağlı olup, hareketlerini kaslar temin eder Biçimlerine göre uzun ve kısa, yassı ve düzensiz kemikler
olmak üzere dörde ayrılır. Bulundukları yere
göre: Baş, gövde, baştan, altyan,kemikleri diye isim
alırlar. İskelet parça parça kemiklerden
teşekkül ettiği için, böylelikle her parça
kolaylıkla ve rahatça hareket etme imkânı
bulur. Ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır: "Kemiklere bak onları nasıl bir araya getirip yerli yerine
koyuyor et giydiriyoruz.
"(Bakara
259)
Bizleri insan olarak yaratan
Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Ayeti kerimede; "Ey iman edenler! ALLAH’tan korkun. Herkes yarına ne
hazırladığına baksın. Çünkü ALLAH bütün
yaptıklarınızdan haberdardır."(Haşr 18) Hadisi şerifte; "Hesaba çekilmezden önce kendinizi hesaba çekiniz."(
Tirmizi,) "Akıllı kimse,
kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır."(Tirmizi
) İnsan içinde bulunduğu vaktin
ömrünün sonu olduğunu düşünecek. Ona göre
hazırlanacak. Zaten belki de son vaktidir. Hz. ALLAH’ın emrine uygun
ameller mi işliyorum. Yoksa hoşlanmadığı
işler mi yapıyorum ? diye kendini muhasebeye
çekecek.
Ona
tanınan imtihan vakitlerini Rıza-i bari içinde geçirdi ise
şükredecek. Beğenilmeyen işler yaptı ise
tevbe istiğfar edecek. Bir daha yapmamanın azmi gayreti içinde
olacak. Çünkü sayılı nefeslerimiz bitmek
üzere. İrciliy! davetinin ne zaman geleceği belli
değil. Ölüm insana her yakından daha
yakındır. Fakat nefsimiz herkes ölecek biz en
sona kalacağız zannediyor. Çantamız elimizde
hazır olmalı. Bir insan her anını Hz. ALLAH ile geçiriyorsa onun
çantası hazır demektir. Gel denince hemen
geçiverelim. Geldik gitmek için. Ömür en kıymetli
sermayedir. Ömürden geçen her nefesin pahası
biçilmez. Bu sermayeyi boşa
harcamamalı. Saadeti ebediyyeyi kazanmak için
sarfetmelidir. Bu kadar ömür sürdün hazırlanmadın da, Şimdi mi
hazırlanmaya kalktın demesinler bize..
Hatmül
Evliya kitabının müellifi Hakim- et Tirmizi
kuddise sirruh hazretleri şöyle
söylemiştir.
Rüyamda Hz. ALLAH (c.c) göründü, O'na Ya Rabbi
! ben imanımı kaybetmekten korkuyorum
dedim. O da bana; Sabahın farzı ile sünneti
arasında bir kere şu duayı okumamı
emretti:
"Ya hayyu ya kayyum, ya bediussemavati vel erdı ya zel celalı
vel ikram Eselüke entuhyiye kalbi bi nuri
mağrifetike ebeden."
"Ey Hayy Ey
Kayyum, Ey göklerin ve yaratıcısı, Ey celâl ve ikram
sahibi, senden kalbimi marifetinin nuruyla
ebediyen diriltmeni isterim. Ya ALLAH, Ya
ALLAH, Ya ALLAH." Biz bu duayı Sabah
namazının sünnetinden sonra secdeye giderek secdede
okuruz.
Hakim
et Tirmizi kuddise sirruh Hazretlerine sordular. İnsanın imanını kaybetmesine sebep olan günah
nedir.?
Buyurdular ki; Üç günah
vardır.
1- iman
nimetine kavuşunca şükretmemek.
2- İmanın gitmesinden
korkmamak.
3-
Müminleri incitmek ve onlara eza etmek.
Biliniz ki haksız yere bir
müslümanı incitmek kâbeyi yıkmaktan daha
büyük günahtır.
İNSANIN EN KIYMETLİ SERMAYESİ
ZAMANIDIR, Hz. ALLAH (c.c) zaman üzerine
yemin ederek Asr surei şerifinde şöyle buyuruyor: "ASRA YEMİN OLSUN Kİ" (Asr:
1) Kâr ve zararlar iyilik ve
kötülükler, sevinç ve üzüntüler, dostluk ve
düşmanlıklar, yakın ve uzaklıklar, her türlü
hadiseler hep zaman içinde olmaktadır.
Hz. ALLAH’a göre zaman diye bir
şey yoktur. İnsanını ise ömrü en kıymetli
sermayesidir. Ne kazanacaksa onunla
kazanacak, ne kaybedecekse onunla kaybedecektir. Bir adam düşünün pazarda buz satıyor. Sermayesi eriyen bu zavallıya acıyın, diye
bağırıyor. İşte çok hızlı geçen ömür
sermayesi de tıpkı bir buz gibi eriyip gitmektedir.
Ecel yaklaşıyor ömür eksiliyor
bir daha geri gelmiyor. İnsan oğlu onu ahiret
sermayesi olarak kullanmadığı yanlış yere harcadığı
takdirde, kârsız geçen bir zaman ömür
sermayesinden harcanan bir ziyan ve bir hüsran
oluyor.
Gerçek
hüsran ahirette karşılaşılacak olan hüsrandır. Zaman aslında en değerli bir nimettir. Zamanı yaratan Hz. ALLAH'tır. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Hadisi
şeriflerinde; "Dehre (zamana)
sövmeyiniz, çünkü dehr ALLAH'tır."buyurmuşlardır. (Ahmet bin
Hambel)
Akıllı odur ki dünya rızkı peşinde koştuğundan
fazla ahiret rızkı peşinde
koşmalıdır.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/gunes.jpg"> İlmiyle Amel Etmiyenin Sonu
Alim bir zatın alimlerle
cehenneme giderim, cahillerle cennete gitmem dediği nakledildiğinde. Ömer Öngüt Efendi şöyle
buyurdular:
Bu
sözün ne aslı var ne de manası var. Cehaletle
söylenen sözlerdir. Cenab-ı Fahri
kâinat (s.a.v) Efendimiz buyuruyorlar ki:" İlmiyle amel etmeyen alim cehenneme
girer. "(Müslim)
Evet efendim girecek cehenneme,
cehennemde bakacak ki kendisini dinleyip amel edenler cennette sefa
içinde yaşıyorlar. Kendisi alim olduğu halde
cehennemde yanarken amel etmediğine bin pişman olacak ve içinden de yanacak . Bu gibi
kimseler iki cehennemde olacaklar.
Cehennem lâf değil içerisine
gir de konuş deseler konuştuğu şeyin lâf olduğunu o da anlıyacak. Gir de konuş bakalım
orası öyle bir yer ki evlât ana babadan, Ana
baba evladından kaçıyor kimsenin kimseye faydası
olmuyor.
Alim
ona denir ki, Hz. ALLAH’a iman etmiş itaat etmiş, İlmiyle amel
etmiş. İndi İlahide sevilmiş, ve rızaya nail
olmuş.
Alim ona
denmez ki, Hz. ALLAH’ın ihsan ettiği ilmiyle amel etmemiş aynı
zamanda o ilmi benimsemiş o ilimle böbürlenmiş halka anlatmış kendi
nefsine duyuramamış.
İnsan ilmiyle amil olmadıkça onun ilmi diğer ilimlerden
farksızdır tarih gibi coğrafya gibi, fen gibi. Şimdiki zamanda böyle alimler ortalığı sarmış
durumda. Adam mikrofonu elinde Kamera
karşısında kral gibi bağırıyor. Bir şey
demeye kimsenin hakkı yok herkes yuvasını yapıyor
çünkü. Kimi alim cennete, kimi alim de
cehenneme hazırlıyor.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi ilmiyle amel edenlerden
eylesin inşaALLAH.
Kardeş
siz ruhları elektrik diye geçiştiriyorsunuz hata
ediyorsunuz. Hz. ALLAH(c.c) Ayeti
kerimesinde; "Elestübi
Rabbiküm." "Ben sizin
Rabbiniz değil miyim? "(
Araf 172) Hitabı cinlere mi? "Evet, Rabbimizsin buna şahidiz diyenler cinler mi?
"( Araf 172) Diğer bir Ayeti
kerimede ise: "O’na kendi Ruhumdan
üfledim."(Sad 72 ) Âdem (a.s)’ma
üflediği Ruh neyin nesi oluyor. Enerji doğru yaklaşım fakat ruhu
inkâr adamı dinden çıkarır dikkat edin. O Zaman ben insanları ve
cinleri bana kulluk yapsınlar diye yarattım ayrımı ne
oluyor. Hz. ALLAH(c.c) :"Ona (Âdeme) kendi ruhumdan üfledim."
(Sad/72) buyuruyorken, Ona haşa
kendinden cin mi üflemiş oluyor!
Bu tabirinizle haşa Hz. ALLAH’ı
cin yapmış oluyorsunuz. Ahir Zaman âlimleri böyle düşünür zaten.
Evet, Ruh ta bir enerji insan bedeninin kalıbına göre yaratılmış.
Hz. ALLAH(c.c) dünyaya salacağı ruhlardan söz aldı ve dünyaya saldı.
Söz aldıklarının içinde cinlerin ruhları da vardı fakat onlar
bedensiz varlıklardır. İnsan ruhu Melekidir yani nuranidir, cinniler
ise zulmani varlıklardır.
İnsan ruhu nuranidir fakat
nefse uyduğu takdirde kararır, kişi de tevbe ve
zikrullah İle onu eski haline getirebilir.
Melekler ise tamamen nurdan yaratılmış varlıklardır. İnsan ruhu ile
cin ruhunu bir gördüğün zaman yaratılmış bütün insanları cin ve
şeytan yapmış oluyorsunuz.
Hz. ALLAH(c.c) bizler anne
karnında iken bize ruh üfürdüğünde, bizi kandırmaya yeminli şeytan
da cin tayin etti bu cin bizim irademizi bozmak için nefsle yani beş
hislerimizi kandırarak bizi günaha sokmak için biz ölene kadar
mücadele eder. Biz ölünce ruhi bedenimiz ahirete cin ise dünyada
kalır. İşte medyumlar ruh çağırdıkları zaman o cin gelir ve onlarla
dalga geçer biz bu durumları araştırıp gözümüzle
gördük.
Yani
insan ruhu başka cin ruhu başka. Hz.
ALLAH(c.c) aciz değildir cin ruhu da yaratır insan ruhu da
yaratır. Kusura bakmayın da sizin tabiriniz
Darvincilerin insanların maymundan olduğunu söylemesine
benziyor. Siz ise neredeyse insanlar cinden
geldi diyorsunuz.
Bu Ayeti kerime bu günler için de aynen
geçerlidir. İnkârcı PKK’nın dinsiz imansız
kadrosunun yaptıkları sinsi çalışmaları ile devlet tarafından iyi niyet teklifini hain plânlarına alet
ederek saf niyetli kürt gençlerinin
beyinlerini yıkayarak ALLAH yolundan alıkoydular
onları vatan düşmanı terörist yaptılar
onların imanlarını bozdular. kendilerinin
sapık fikirleri ile şaşırttılar korkuttular dağlara
kaçırdılar annelerinden babalarından
ayırdılar kendileri gibi şeytana asker
yaptılar. Canlarını imanlarını katlettiler
katletmeye devam ediyorlar. Fakat hamd olsun
yüce ALLAH’ımıza Devlet idarecilerimizin kararlı
azimli tutumları ile kahraman ordumuzun ve
polisimizin mücadelesi ile onların
kurdukları tuzaklar boşa çıkarıldı bu Hazreti ALLAH’ımızın bir
lütfudur. Hazreti ALLAH (c.c) onları
kazdıkları çukurlara gömdü gömmeye devam edecek
inşaALLAH. Biraz aklı ve imanı olanlar pişman
oldular teslim oluyorlar inşaALLAH arkası
gelecektir. Onları dağa çıkaran elebaşlarının
hepsi gün gelecek kaçacak delik arayacaklar bulamayacaklardır. Hazreti ALLAH’tan
en büyük dileğimiz bu elebaşların hepsini elleri kelepçeli
görmektir. Bu ise uzak değil yakındır
inşaALLAH. Yeter ki başta Reisi cumhurumuz ve
idarecilerimiz kesin kararlı azimli olsunlar. Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde sen bir kere azim et
ben yolları açarım buyuruyor. Devlet
idarecilerine düşen azim ve kararlılıkla hem ordumuzu hem polisimizi
maddi manevi desteklemeleridir.
Fakat en mühim mesele unutulmasın yabani
bitkiyi biçersen yine çıkar hatta daha güçlü
çıkar fakat kökünü kurutursan bir daha çıkmaz bir kök İmralı’da
besleniyor kurutma işi oradan başlamadığı
müddetçe yeni yabani otlar üreyecektir. kimse
kendi kendini kandırmasın.
İnkâr Eden Kafirlere Dünya Nimetlerinin Verilmesi Bizi Aldatmasın
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kahverengi.jpg" width=450 height=360> İnkâr Eden Kafirlere Dünya
Nimetlerinin Verilmesi Bizi Aldatmasın
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "İnkâr edeni de az bir
müddet geçindiririm."(Bakara-126) buyuruyor. Diğer bir Ayeti kerimede
ise: "Sakın kendilerini denemek için
dünya hayatının süsü olarak bol bol
geçimlikler verdiğimiz kimselere gözünü dikme! Rabbinin rızkı daha hayırlı hemde daha süreklidir."(Taha-131)
Onlar
az bir zaman faydalanırlar Ahirette ise büyük bir
felakete uğrayacaklardır. Dünya nedir ki gözünü aç kapa geçiyor bu ise ömür geçince
fark ediliyor. Hazreti ALLAH’ın az bir geçim
buyurması bu yüzdendir. Kâfir bir iyilik
yapar onun karşılığı bu dünyada verilir. Mümin bir iyilik yaptığında hem bu dünyada hem de
ahirette karşılığını bulur. Kâfir ise ahirette azaptan başka bir şey bulamaz hem de ebedi
azap! Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi
yaşadığımız bu dünyada ve gideceğimiz Ahirette de selâmette olanlardan eylesin Amin..
İslâm Dinini Vahşet Dini Gibi Gösteren Sözde Şeriatçıları Hazreti ALLAH’a Havale Ediyoruz O Her Şeyi Görendir !
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/cami-resmi-d2ba03.jpg" width=450 height=338> İslâm Dinini Vahşet
Dini Gibi Gösteren Sözde Şeriatçıları Hazreti ALLAH’a Havale
Ediyoruz O Her Şeyi Görendir!
İslâm dinini dünyaya vahşet
dini gibi gösterenleri Hazreti ALLAH’a havale ediyoruz. O her şeyi görendir.
Ey kendisini şeriatçı diye
tanıtan deaş mensupları!! Lâilâhe illALLAH
tevhit bayrağı elinizde bombalar belinizde, makineli tüfek elinizde günahlımı günahsız mı demeden toplu katliamlar
yapıyor insanları
katlediyorsunuz. Ve bu işi İslâmın
kuvvetlenmesi için yaptığınızı zannediyorsunuz fakat dinimize ne kadar zarar verdiğinizin farkına
varamıyorsunuz.
Her nedense islâm devletini, islamı yaşamaya çalışan
müslümanları katlederek kurmaya
çalışıyorsunuz çünkü bu size çok kolay geliyor malzeme
hazır. Yahu,, Yahudiler Müslümanları
Filistin’de katlederken onlara yaşama hakkı
tanımazken kılınız kıpırdamazken dini
vecibelerini yerine getiren Irak’ı Suriye’yi işgal ettiniz yetmedi dünyadaki bütün müslümanlara kucak açan
yardım eden türkiyeye de zarar vermeye
başladınız Hazreti ALLAH (c.c) size ve başınızdakilere akıl fikir
versin inşaALLAH.
Bu yaptığınız cihad değil zulümdür Resulullah (s.a.v)
zamanında sizin yaptığınız gibi cihad yapılmadı. Lâilâhe illALLAH diyene kılıç vurulmadı hiç bir mücahit
beline bomba doldurup toplum içinde kendini patlatmadı elinde
makinalı tüfekle günahlı günahsız ayırt etmeden insanları
katletmedi fakat siz yapıyorsunuz fakat ahirete gitmeden bunun
hesabını vereceksiniz.
Bu yaptığınız cihad ise gidin de Filistin’de Kudüs’te inim
inim inleyen müslümanları kurtarmak için kendinizi feda edin de Hazreti ALLAH katında makbul olur
belki. Sizin yaptığınız cihat sandığınız bu
katliamlar size cenneti değil cehennemi kazandırıyor
farkında olamıyorsunuz.
İşte başınıza ateşler yağmaya
başladı böyle katliamlar yaptığınız müddetçe daha da yağacak bunu
biliniz ve yol yakınken cihadınızı müslüman
ülkelerine değil müslümanlara zarar verenlere karşı
yapın. Hakiki cihad insanları son dine
davettir bu silahla değil vurarak değil nefret ettirerek hiç değil
sevdirerek mümkündür. Siz ey sözde cihatçılar
dünyada yaşayan dinli dinsiz bütün insanları islâm dininden
soğuttunuz. İşte Hazreti ALLAH (c.c) sizden bunların hesabını bir
bir soracak dünya cehenneminde yakacak.
Biz böyle düşünüyoruz en
doğrusunu Hazreti ALLAH (c.c) biliyor fakat yine de size tavsiyemiz,
Müslümanlığı biraz olsun yaşamaya çalışan
islâm devletlerinin yakasını bırakın da Filistin’de küsüşte
müslümanlara kan kusturanların yakasına yapışın da bütün Müslümanlar
sizin için dua etsin belki o zaman Hazreti ALLAH
(c.c) sizi af eder müslümanlar da sizi
destekler. Hazreti ALLAH’tan isteğimiz O'na
duamız sizi doğru yola döndürsün gittiğiniz yol yanlış böyle
cihad olmaz..
İman Edip Salih Amel İşleyenleri Andolsun Ki Salihlerin Arasına Sokarız.(Ankebut-9)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/j7dv7k.gif" width=450 height=331> İman edip salih amel işleyenleri And olsun
ki, Salihlerin arasına sokarız.
(Ankebut-9)
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde; "İman edip salih amel
işleyenleri And olsun ki, Salihlerin arasına
sokarız." (Ankebut-9)
Hazreti ALLAH (c.c) biz
kullarına Salihlerden olmanın yolunu tarif ediyor ilâhi davet bu hem de yeminli davet And olsun buyuruyor bizi
kurtuluşa davet ediyor bizi çok seviyor ateşe
atmak istemiyor.
Salihlerden olmak ne büyük lütuf ah olabilsek çok zor da
değil. İlk şartı iman etmemizi istiyor
ikincisi ise salih amel istiyor. Her geçen
gün kendisine yaklaştığımız Hazreti ALLAH (c.c) bize
cennetini hazırlamış oraya girmemiz için
hayırlı ameller yapmamızı istiyor. Gözünü aç
be kardeşim bu imkânı değerlendir ama ölmeden
değerlendir. Öldükten sonra bu fırsat
kaçıyor. Elin tutarken, ayağın yürürken,
gözlerin görürken, aklın başındayken aklını kullan kalpteniman et hayırlı ameller işle salih kulların
arasına katıl seni yaratan vadediyor fırsatı
değerlendir yaşıyorken sağlığın yerindeyken
diyoruz çünkü yarın ne olacağın belli değil
bir nefeslik canın var nefesi içine alır dışarıya veremeden gözlerin kapanır salihler arasına katılamadan
yaratıcının karşısına çıkıverirsin ah vah
fakat geri dönüş yok. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi gafletten kurtarsın kalpten iman ederek hayırlı
ameller işleyerek salihler zümresine
katılmamızı nasip etsin inşaALLAH.
İman Edip Salih Amel İşleyenler Bir Bahçe İçinde Mesut Olurlar.(Rum-15)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/deve.jpg" width=450 height=158> İman Edip Salih Amel
İşleyenler Bir Bahçe İçinde Mesut Olurlar.(Rum-15)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "İman edip salih amel
işleyenler bir bahçe içinde mesut olurlar." buyuruyor.(Rum-15)
Bu
ayeti kerime ifade ediyor ki, salih amel işleyen kullara korku
yok daha gözlerini yumup ahirete göçer göçmez
cennet bahçesine giriyor. Fakat o bahçeye
kavuşmak için Hazreti ALLAH’ın emrettiği gibi
yaşamak gerekiyor ki o bahçeye
girilebilsin.
Bir düşünün ki bize kâbus gibi gelen ölüm veya dünyadan
kopuş zannettiğimiz gibi korkunç değildir,
yeter ki Hazreti ALLAH’ın gönlünü kazanalım
gerisi kolay.
O
da Hazreti ALLAH’a kalpten iman etmek yapın dediğini yapmak
,yapmayın dediğini
yapmamaktır. İlâhi emirleri açık ve kesindir
ve çok zordur hep nefsin istemediği şeylerdir. Kuranı kerimin ve sünnetin koyduğu hudutları bozmamak o daire
içinde olmak o kadar.
Hazreti ALLAH’ın emirleri
bellidir müslüman olan her fert bunu bilmektedir. Başta kul hakkı bunu başarabilen o bahçeye
namzettir. Çünkü o kişi Hazreti ALLAH’a iman
etmiştir ki kul hakkına önem vermiş haram lokmayı ağzına sokmamış Hazreti ALLAH’ı zikir ve şükürle anmış
şeytanın oyununa gelmemiştir. Ne mutlu böyle
kullara ki cennet bahçesini hak etmiş kıyamet kopma felâketini
yaşamadan hazreti ALLAH’a
kavuşmuştur.
Ayeti kerimeler gösteriyor ki ahirete göçen insanlar ruhi
bedenle göçüyorlar yeni bedene ancak kıyamet
koptuktan sonra girecekler. Ruhi bedenimize
gelince lâtiftir elle tutulmaz gözle görülmez o beden de elleri ve
ayakları olan bildiğimiz etten kemikten olan
görünen bedenimizin yapısındadır o lâtif beden ile biz
hayattayız ve hareket edebiliyoruz
.
Bir de şu var
ki. Lâtif beden dediğimiz görünmeyen ruhumuz kendisini içine girdiği
et ve kemikten olan cismani bedenle meydana
çıkarıyor hepsi Hazreti ALLAH’ın takdiri
ilahiyesindir. İşte bu bedenimiz ömrü biten
cismani bedenimizden çıkar çıkmaz ya cennet bahçesine
,veya cehennem çukuruna girecektir Hazreti
ALLAH (c.c) cennet bahçesine girmemizi cümlemize nasip
etsin.
Cennet
bahçesi deyince daha evvel yazmış anlatmıştım! Rahmetli ananem ve dayımızın bir yaşantısı var ki biz onları
örnek aldık ve öyle yaşamaya gayret ediyoruz.
Şöyle ki ananem ve dayım Selanik’ten 1930 yılları civarında muhacir
olarak bütün varlıklarını orada bırakarak
türkiyeye geliyorlar onlara nüfus başına onar dölüm yer veriyorlar
çiftçilik yaparak hayatlarını sürdürüyorlar
ekip biçiyorlar geçimlerini temin ediyorlar.
Zaman zamanı kovalıyor ananemin
abisi olan dayımız yaşlanıyor. Bundan
sonrasını ananemin ağzından duyduğum gibi anlatayım. Abimi sabahları ziyarete her gittiğimde onu yatakta uyur
vaziyette buluyordum bunu ona
yakıştıramıyordum çünkü dinine aşırı düşkündü Hazreti ALLAH’ın her
emrini titizlikle yerine getiriyordu
yengemize sorduğumda hiç bir şey söylemiyordu.
Bir sabah yine onu uyur
vaziyette görünce dayanamadım abi bu sana yakışmıyor sabah
güneşini üzerine doğduruyorsun uğursuzluktur
yapma böyle deyince, ah be kardeşim bu ağabeyin de
böyle tembel ne yapayım dedi ben de üstüne
gitmedim.
Aradan zaman geçti hastalandı kalkamaz oldu devamlı ziyaret
ediyordum yengemiz kendisi ile ilgileniyordu
derken hastalığı yükseldiğini haber aldım telaşla ziyarete
gittim sessizce yatıyordu biz de başını
bekliyorduk aniden canlandı hareket etmeye bireyler söylemeye
gayret ediyordu en sonunda beni ayağa
kaldırın Şıhlar geldi dedi vakit geçirmeden iki kişi onu ayağa
kaldırdı beni kıbleye çevirin dedi kıbleye
çevirdiler "ALLAH’Ü EKBER ALLAH’Ü EKBER
LÂİLÂHE İLLÂLLAHÜ VALLAH’Ü EKBER ALLAH’Ü
EKBER VELİLLÂHİL HAMDI" üç kere tekrar
etti ve beni yatırın dedi yatırdık ve ben göçüyorum cenazemi
kaldırmaya gelenlerden helallik alın dedi az zaman sonra
da kelimeyi şahadet getirerek ruhunu teslim
etti.
Hemen
yıkanması için hazırlık yaptık etrafa haber saldık sevenleri
geldiler köyümüzün imamı onu yıkadı yıkarken
de iki dizinin siyah olmuş olduğunu görünce yengemize sordu bu bir
yerden mi düştü diye sorunca yengemiz de. sağlığında kimseye söyleme
diye tembih etmişti sebebi her gece sabaha kadar
namaz kılar geceyi tamamen ibadetle geçirirdi
dizleri o yüzden morarmıştı deyince ben de onun neden
sabahları uyuduğunu anlamıştım .Derken annem
yengem ağladık cemaatten helallik aldık defnedildi
Aradan zaman geçince annem
halitim dinine çok düşkündü acaba cennetini kazanmış mı diye
istihare namazı kıldı ve ALLAH’ım halitimin durumu nedir hesabı
kolay geçti mi diye dua ederek yattı. Rüyasında Halit abim görünüverdi o da sordu oğlum Halit
hesabını verdin mi? Verdim anne bir tek
hesabım var ki onun için baskı altındayım komşumdan belime takmak
için bir kemer almıştım onu vermedim o ise odada duvarda asılı onu
oradan al ve komşuya ver helâllik al sıkıntım
kalksın deyince annem uyanır uyanmaz tarif
ettiği yerden kemeri alıyor ve sabaha çıkmadan komşunun
kapısını çalıyor helâllik
alıyor.
Annem
yine merak etti emaneti verdik helâllik aldık durum nedir diye yine
istihare namazı kıldı ve ALLAH’ım oğlumun
durumunu bana göster hesabını verdimi bileyim diyor ve
yatıyor. Rüyasında kendini hiç görmediği bir
yerde görüyor bakıyor ki karşısında duvarlarla çevrilmiş
bir bahçe kapısında nöbetçiler var yanlarına
gidiyor bahçede oğlunu gezinirken görüyor. bekçilere diyor ki bahçede bulunan benim oğlumdur müsaade
edin ben de onun yanına gideyim deyince olmaz
bu bahçe halitindir ona aittir diyorlar ve annem sevinçle
uyanıyor.
Bu
kıssa ailemizde yaşanan bir ibretlik hadisedir hiçbir kitaptan
alınmış değildir biz de küçüklüğümüzde Hazreti ALLAH’ımıza yalvarmıştık, ALLAH’ım bizim de
yaşlılığımızı Halit dayımızın yaşadığı gibi yaşat hamdolsun aynı
minval üzere yaşatıyor Hazreti ALLAH’ım sonsuz şükürler olsun siz de
yalvarın. Yukarıda asılı olan Ayeti kerime
önümüze gelince daha evvel yazdığımız hatıramızı yazmak
geçti içimizden biz de yazdık Hazreti ALLAH
ibret alanlardan eylesin cümlemize cennet bahçesine girmemizi nasip
nasip etsin inşaALLAH.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz Medine’deki Yahudilerle bir tür
vatandaşlık antlaşması
yapmıştı. Ancak Ayeti kerimelerde buyurulduğu
üzere daima antlaşmayı bozmak ve müslümanlara
zarar vermek için fırsat kollamışlardı. Bu
hususta resulünü uyarmak için Hazreti ALLAH (c.c) şöyle
buyurdu:
"İÇLERİNDE PEK AZI HARİÇ, ONLARDAN DAİMA
HAİNLİK GÖRÜRSÜN."(Maide-13
) O gün neyse bu gün de aynı, İslâm
düşmanları yine aynı hainliklerine devam ediyorlar. Resulullah (s.a.v) ashabı kiramdan yanına on kişi
alarak nadir oğullarının bulunduğu mahalleye giderek onlarla görüşüp antlaşmayı yürürlüğe sokmak
istedi.
Fakat
onlar tam aksine Resulullah Efendimizi öldürmek için tuzak
kurdular. bir kuruluğun üzerine büyük bir
kaya koydular resulullah Efendimizi ve arkadaşlarını o kuruluğun altına oturtturdular. O
büyük kaya parçasını onların üzerine düşürecekleri sırada Cebrail
(a.s) gelerek haber verdi ve tuzakları boşa
gitti Yahudiler suç üstü yakalandılar.
Bu tuzağın ardından Hazreti
ALLAH (c.c) şöyle buyurdu: "Bir
kavmin antlaşmayı bozma hususunda hainlik yapmasından çekinirsen sen
de hak ve adaletle onların seninle yaptığı antlaşmayı onlara at
antlaşmayı bozduğunu onlara bildir çünkü ALLAH hainlik yapanları
sevmez." buyurdu. (Enfal-58 )
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz bu hadise üzerine Yahudilere on gün içinde orayı terk
etmelerini aksi takdirde savaş
açılacağını iletti onlarda sürgün edildiler cezalarını
çektiler. Bu güne döndüğümüzde Avrupa’nın
tutumu karşısında ne yapmalıyız. Bakanımızı
konsolosluğa sokmayan, vatandaşlarımızın üzerine atları ile itlerle
saldıran islam düşmanlarına lâyık
oldukları cezayı referandum başkanlık seçiminde top
yekûn EVET diyerek cezalandırırız inşaALLAH.
Evet mi diyeyim hayır mı
diyeyim diye düşünme. Ülkeni bölmek isteyen
iç ve dış düşmanlar hayır diyorsa demektir ki evet demek en doğru
karardır. Hazreti ALLAH (c.c) cümle
vatandaşlarımıza evet demeyi nasip etsin inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/bulut.jpg"> İyi ki başkan sizi AKP’ye katmış. Siz
vatan aşkıyla yanan bir kardeşimizsiniz. Bunu
her halinizle ispat ettiniz. Sizi kıskanan
muhalefet çatlasın. Sizin içişleri görevine
gelmenizle devletimiz içten inanılmaz
derecede güçlendi. Sizden ve yol
arkadaşlarınızdan Hazreti ALLAH razı olsun. Yaşınız genç gelecekte devlet başkanı da olun inşaAllah
. Hazreti ALLAH (c.c) sizi ve yol
arkadaşlarınızı iç ve dış düşmanların şerrinden muhafaza etsin, ömrünüze bereket imanınıza
kâmiliyet versin inşaAllah. Amin.
Hazreti Allah c.c. Ayeti
kerimesinde: Kendi ev ve odalarınızdan başka evlere sahiplerinden izin
almadan girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır olur ki iyice düşünür
hikmetini anlarsınız .
Eğer evlerde bir kimse bulamazsanız size izin
verilinceye kadar içeri girmeyin şayet kapı açılmıyorsa geri dönün ve gidin
bu sizin için daha temiz bir harekettir. Allah bütün yaptıklerınızı bilendir.
Nur -27,28.
Resulullah s.a.v. Efendimiz ise hadisi şeriflerinde: İzin
istemek üç defadır eğer izin verilirse gir şayet verilmezse geri dön
buyuruyor.
Evde oturan aile bireyleri odadan diğer odaya geçerken dahi
kapıya vurup izin istemeleri gerekmektedir olur ki içeride olan kişinin
durumu müsait olmaya bilir. Bu yüzden çok dikkatli olmak
gerekiyor. Hazreti Allah ve resulu önem vermiş bizler de önem verelim
inşaAllah. Farz ve sünnet sevabı alırız hemde herhangi bir sıkıntıya sebep
olmayız. Hazreti Allah c.c. cümlemize Edepli yaşamamızı nasip etsin
inşaAllah. Amin...
Kardeşlerimiz Biz Bu Sitede Nefsin Tehlikelerini Bildirmek İçin Varız.
https://lh3.googleusercontent.com/O-VoLHZK1pT4HXGv5WpyceM-y8C2NU1JN9B0SZJsRX0"> Kardeşlerimiz Biz Bu Sitede Nefsin Tehlikelerini Bildirmek
İçin Varız.
Kardeşlerimiz; Yazılarımıza ilgi
gösterip yazdığınız için sizden Hz. ALLAH razı olsun. İnanın ki bu
sitede yazan sizleri çok seviyorum bazı fikir uyuşmazlığımız olsa da
önemi yok hepinizden iman fışkırıyor. Hepinizden ALLAH razı olsun
adedinizi arttırsın. Hepimiz Hakk ve hakikati doğru bildiğimizi
duyurmaya çalışıyoruz. İnanıyorum ki çok faydalı yazışmalar oluyor
ve inanıyorum ki bu yazışmalardan Hz. ALLAH(c.c) razıdır. Çünkü bazı
kardeşlerimiz şirk felaketinden sakındırmaya, sinsi şeytanın
tuzaklarını duyurmaya gayret ediyor. Bazı kardeşlerimiz ise şeytanın
işbirlikçisi şuursuz akılsız nefsin Hz. ALLAH’ın koyduğu yasakları
nasıl çiğnediğini bu tuzaklardan nasıl kurtulacağımızı tarif
ediyorlar. Aklı olan her nasihatten kendisine
lazım olan bilgiyi alır. Bu yaşı 70'i bulan amcanız da yıllarımı Hz.
ALLAH ile nasıl gönül bağı kurulur diye araştırma çalışması ile
geçirdim. İlk başta kuranı kerim ve sünneti seniyye üzerinde yaşam
sürerek imanımı güçlendirmeye gayret ettim. Fakat nefsimin şeytana
uymasına engel olamadım. Kendimi ibadet ve taata veriyorum fakat çok
geçmeden günah işliyorum.
Bu işin sırrını keşfetmek
nefsime hakim olmak onun idaresini kontrolüme almak istiyordum. Hz.
ALLAH’a canı gönülden yalvardım. "Ya Rabbi beni nefsimin şerrinden
koru. Onun idaresini bana ver. Ona ibadet yaptırabileyim. Sana iman
ettirebileyim." Bu dualarıma cevap gelmesi uzun sürmedi. Tarikatları
sevmememe rağmen bize tarikata girmek nasip oldu. Mürşidimiz bize
nasihat ettikçe ibadet ve taatlarımız arttı. Ruh halimizde de, daha
evvel hissetmediğimiz haller meydana gelmeye her geçen gün iman
gücüm artmaya başladı. Kesinlikle hiç şüphesiz Hz. ALLAH’ın var
olduğuna canı gönülden iman ettim. Bu hal daha evvel yoktu. Artık
ibadet yapmak zorluğu yoktu. Aksine zevk haline geldi. Hâlbuki
evvelden namazlarımı üşenerek, nefsimi zorlayarak kılıyordum. Nefsim
iman etmişti. Bunu kesinlikle anlamıştım. Bu halimi de Hz. ALLAH’ın
beni rehberini buldurmasına borçluyum.
Bu hali yaşamayan
kardeşlerimizden ricam: Ne olur bu yola
düşmanca hareket etmekten hakarete varan sözler kullanmaktan
vazgeçin. Hz. ALLAH’ın veli kullarını tahkir edip küçük görmeyin.
Kardeşlerimiz; Ben bu sitede bu
halleri duyurmak için varım. Böyle bir yolun olduğunu, bu yolda
nefsin terbiye gördüğünü yaşamış görmüş olarak duyuruyorum.
Duyan nasibi kadar duyar. Duymazsa nefsine uyar. Nefsini ilah edinir. Ömrünü öyle
bitirir. Hz. ALLAH cümlemizi şuursuz
nefsimizin şeytana uyup bizleri helak etmesinden muhafaza etsin
İnşaALLAH.
Selamı Aleyküm. Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim
HER KİM RABBİNİN
MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET
ONUN VARACAĞI YERDİR.(Nazirat Süresi
-40,41)
https://lh3.googleusercontent.com/Bg490DMiEwoUGOb7F33eP0sFutnzxhlLA82Bq1hL1o0" width=450 height=338> Kendini rezil Edip küçük
düşürme...
Ey kardeş. Sana verilen vücudun sahibi Hz. ALLAHtır. Onu sana seni imtihan etmek için Verdi. Seni çok ağır bir imtihan bekliyor. İçinde ise her şeye meyilli münafık bir kuvvet
var. O öyle bir kuvvet ki ona izin verdiğin
Zaman her kötülüğü yapar. Zerre Kadar
merhameti, dini imanı ve iradesi yoktur. Çok sinsidir kendinden başkasını tanımaz yalnız kendine
çalışır. Gaflete düştüğün ona değer verdiğin
zaman yandın demektir. Onun tek bir derdi var
yiyecek içecek iktidar olacak en büyük benim
diyecek. Bu güç bütün yaratılmış varlıkların
hepsinde mevcuttur. Fakat en çok hayvanatta
var.. Onlar yerler içerler devamlı cinsi
münasebet yaparlar. Onlar yasak bilmezler.
İdrak ve düşünme kabiliyetleri de yoktur.
Şimdi sana gelelim ey
kardeş. Hz. ALLAH (c.c) seni insan olarak
yarattı, sana akıl ve düşünce kabiliyeti
verdi., Hayvanlar ne kadar hata yapsalar hoş
görülür hayvandır çünkü .! Fakat sen en
güzel bir biçimde yaratılan insansın. Aklın var
çünkü.! İçindeki şuursuz hayvani nefsinin
tuzaklarına düşmemelisin. Akıl ve dimağını
bozacak maddeleri vücuduna sokmıyacaksın. Seni günaha sokacak, şehvetini azdıracak sahnelerden
gözlerini kaçıracaksın. Eğer bakarsan yakanı
kurtaramazsın günaha girmekten kurtulamazsın.
Bilki hayvani nefs doymaz sen
ona verdikçe o senden yine ister. Köpek ise
hayvan olmasına rağmen, birkaç kemikle doyar sana bekçilik
yapar. Senin içindeki hayvan ise seni
kandırmak için şeytanın bekçiliğini yapar.
Ne yapacaksın aklını
kullanacaksın onun maskarası olmıyacaksın. Hz. ALLAH’a dayanacak ALLAH’ın emirlerini
yapacaksın. Aksi takdirde, ona ve şeytana
uyarsan hem bu dünyada hem ahirette kaybedenlerden
olursun. Nefsine uyanlar daha ahirete
gitmeden bu dünyada rezil rüsva oluyorlar haysiyetlerini
kaybediyorlar. Hele iktidar olma azmiyle
yalan söyleyenlerin vay haline!! 24 haziran
mitinglerinin sergilendigi bu günlerde kendini rezil eden muhalefetin igrenc
hallerini ibretle
seyrediyoruz. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
böyle bir muhalefetin iktidar olmasindan muhafaza etsin
İnşaALLAH.
Ayeti kerime: "Ey insanlar
şüphe yok ki, ALLAH’ın hesap günü hakkındaki vaadi
gerçektir, O halde sakın sizi nefsiniz
dünyaya dalıp aldatmasın. O çok aldatıcı
şeytan da ALLAH’ın affına güvendirerek sizi
aldatmasın." (Fatır-
5)
https://lh3.googleusercontent.com/bpVZdoP5wComSTEhpaFD3ToXOeFlu-ycVcvGl7QG4dQ"> Kâinatın Altı Günde
Yaratılmasının Esrarı.
Kâinatın
yaratılışının altı günde olduğunu Yüce ALLAH Kur’an-ı Kerimde açıkça
ifade etmektedir. Peki, sizce burada bir
işaret yok mudur? '' ALLAH gökleri ve
yeri yarattı '' diyede bize tebliğ
edemez miydi? Böyle olsaydı imanımızda bir
eksiklik mi olacaktı? Neden '' ALLAH gökleri ve yeri altı günde
yarattı '' diyerek yaradılışı neden bir zamana bağlama ve bir
taahhüde gerek duydu acaba? Amaç kendini
övmek olsaydı yeri ve göğü göz açıp kapayıncaya kadar yarattı demez
miydi, yoksa ALLAH bundan aciz miydi? Yoksa
düşünen akıl sahipleri için bir işaret mi verdi?
Kur’an-ı Kerimde insanın
yaratılışına dair 6 ayet, niteliksiz çamurdan yaratıldığına ait 6
ayet, bu çamurun niteliklerine dair de 6 ayet vardır. Elbette bu
büyük hikmetleri ve sırları içinde saklamaktadır.
İnsanın ilk yaratılışı altı
safhada olduğu gibi, anne karnında yaratılışı da altı safhada
cereyan etmektedir. Ayrıca insan psikolojik ve ruhsal olarak da altı
temel karaktere ayrılmaktadır. Tabi ki Âlemlerin yüzü suyu hürmetine
yaratıldığı ve ilk yaratılanın Nur-i Muhammedîye olduğu İnsan-ı
Kamil ve Hakk'ın yeryüzündeki halifesi sevgili Peygamberimizin
zahirinde vukuu bulan olayların batınında bizlere bir delil ve ibret
ve hikmet olması için ALLAH’ın yaratılıştaki mührü
bulunacak. Bu mühür altı da olabilir ama amaç
mühür değil mührün sahibidir ve burada ki Hakk'ın
tecellisidir.
Varlık ALLAH’ın tanınmasını sağlarken, mahlûkat içinde akıllı
ve şuurlu olarak yaratılan insanın da görevi ALLAH’ı tanımaktır.
ALLAH’ı iman ile tanıyarak yaratılış amacına hizmet eden insan ebedi
saadeti kazanır. Yaratılışın gayesi ve amacı yaratıcıyı
tanımaktır.
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmek ve tanınmak
istedim mahlûkatı yarattım”
ALLAH’ın hazineleri ise
isimlerinde gizlidir. Çünkü mükemmel benzersiz gizli bir cemal kendi
güzelliklerini aynada görmek ve güzelliğinin derecelerini şuurlu ve
kendine âşık olanların gözleri ile de görünmek ve bilinmek
ister. Bu da kendisinin isim ve sıfatlarını
görerek eserlerini bilen, anlayan ve öven, takdir edenlerin
varlığını gerektirir. Yüce ALLAH da kâinatı yaratarak kendi
hazinelerini ortaya çıkardı. İnsanı yaratarak bu eserlerin sahibi,
yaratıcısını bilmek ve iman ile tanımak, ibadet ile itaat etmeyi
gerekli kıldı. Cenabı Hakkın bizlerin
gerçekleri bilip anlamamız için, O' nu daha iyi tanıyabilmemiz ve
yanlış şeylere sapmamamız için bizlere rehber olarak gönderdiği o
yüce Kuran-ı Azimüşandan alacağız. Tabiki bütün emirleri, ilimleri,
nurları ve bilgileri… O bizim en büyük kaynağımızdır ve yaratılmış
bütün ilimlerin zabıt altına alındığı hikmet dolu olan,
Hakk'ın büyük akıla emrettiği levhaya yazılmış hikmet dolu
sözleridir. .
Cenab-ı ALLAH bizleri sadece namaz kılalım, oruç tutalım,
zekat verip hacca gidelim diye yaratmış olsaydı Kuran 'a ve onca
peygambere ne hacet vardı? Hiç düşündünüz mü
ilk inen ayet neden '' ALLAH’ın adı ile
oku '' dur acaba? Maksat yat kalk namaz
kıl olsaydı ilk inen ayet '' namazı
kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. ''
ayeti olması lazım değil
miydi? Buradaki hikmeti anlamak lazım. Sadece
'' oku '' da denmemiştir dikkat ederseniz '' ALLAH’ın adı ile oku ''
ALLAH’ı bilerek, tanıyarak, onun izni ile oku
denmiştir. Çünkü İnsan-ı Kamil Hakk'ın
yeryüzündeki halifesi ise bizde ona yakışır bir şekilde halife olmak
için gayret etmeliyiz ve O'nun biz Âdemoğluna ilk ayeti olan ''
ALLAH’ın adı ile oku '' emrini es geçip diğerlerini yapmaya
kalkarsak durumumuz ruhu olmayan vücuda benzer ve yaptıklarımız
ezberden ve taklitçilikten öteye geçemez.
ALLAH görünmek ve bilinmek
ister. Hazreti Ali keremellahü veçhe Efendimiz görmediğim varlığa
inanmam derken eserleri ile görünen Hz. ALLAH’ı gördüğünü ifade
etmek istemişti. Kişi de aynaya baktığı zaman sonsuz sanat eseri
olan suretini gördüğü zaman bu harikulade yaratılmış bedenin
ustasına âşık olur. O'na canı gönülden secde eder bilir ki bu bedeni
yaratan ölümsüz bedeni de yaratmaya muktedirdir.
Bu da kendisinin isim ve
sıfatlarını görerek eserlerini bilen, anlayan ve öven, takdir
edenlerin varlığını gerektirir. Bu da yaratılanları araştırıp,
olanları okuyup, öğrenip, düşünen, kalben O'na iman edip, ibadetini
elinden geldiğince yapmaya çalışarak O'nu layıkı ile tanımaya,
bilmeye çalışarak varlığının amacını ortaya koyan İnsan-i Kamil
olmayı gerektirir. Yoksa 6 rakamının aritmetikte 7 den 8 den farkı
yoktur, amaç 6 değil, Amaç zahiren bilinen ve görünen şeylerin
ardındaki batınındaki ALLAH (c.c) bizlere hayretler içerisine
düşüren hikmetlerini idrak edebilmektir. Yoksa kitabımızı içinde ne
olduğunu anlamadan bilmeden bir roman gibi okumak değil. Onun için
yeni intisap etmiş bir müride şeyhi kuran okutmaz. Sebebi imansız
okuyacaktır. Mürşidi onun Ruhunu verdiği zikir dersleri ile diriltir
imanı kemale erince kuranı eline verir şimdi oku
der. Doğrusunu ALLAH bilir.
https://lh3.googleusercontent.com/GWztbFC0xtGV8Hl4jEBBd11DF45iZSDMcANUB0I5GMSXVTh5A9Dk"> Kurban bayramı sohbeti( 25-10-2012 perşembe
)
Bismillahirrahmanirrahim Muhterem
kardeşlerimiz hoş geldiniz Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizi hoş gelenlerden Ahirete hoş
göçenlerden eylesin . Kardeşlerim Hz.
ALLAH’ımıza sonsuz şükürler olsun bizleri bu kurban
bayramına kavuşturdu. bu vesile ile
mübarek kurban bayramınızı kutlar Gelecek
bayramlara da sağlık sıhhat ve afiyetle kavuşmamızı cenabı
ALLAH’tan niyaz
ederiz. Bu bayrama kavuşamadan ahirete göçen
cümle ümmeti muhammede de ALLAH (c.c) Rahmet
eylesin. Kardeşlerim dünyaya geldik
ahirete gitmek için başkaca bir seçeneğimiz
yoktur. Hz. ALLAH (c.c) bizleri
yaratmazdan evvel dünyayı ve ahireti yarattı ve iki kapı
açtı. Birisi ana karnından dünyaya çıkış,
diğeri ise dünya karnından ahirete dönüş. Ve
biz bu ilahi sistemin dışında hareket edemiyoruz. İtiraz etmeye de sahibi salahiyetimiz yok etsekte
değişen hiç bir şey yok.
Şimdi bir düşünelim
geçmişten günümüze kadar insanlar dünyaya
gelirken kendi iradesinin dışında geliyor ,
Ahirete dönüşte de kendi iradesinin dışında dönüyor. Ayeti
kerimede: "Ey inkar edenler sizi biz
yarattık halâ tasdik etmeyecekmisiniz gördünüz rahimlere
döktüğünüz meniyi onu siz mi düzgün bir insan suretine
çeviriyorsunuz yoksa biz mi yaratıyoruz aranızda ölümü dirimi biz
takdir ettik biz dilediğimiz şeyi yerine getirmekten aciz
değiliz. Sizi ortadan kaldırıpta başka bir
biçimde yaratmaya da gücümüz yeter. her halde
meniden ve kandan ilk yaratılışınızı bilirsiniz. Fakat ahirette tekrar yaratılacağınızı da düşünmeli değil
misiniz?" (Vakıa -57-63) Kardeşler: Anamızın
karnında meniden kan pıhtısı, ondan da ete ve kemiğe
bürünen, Hz. ALLAH tarafından üfürülen ruhla birleşen
bedenimiz, dokuz ay on gün dolar dolmaz annemizin doğum sancıları neticesinde istesek te
istemesek te kendimizi dünyanın içinde
bulduk. Bize anne baba adında iki
hizmetçi de hazır bulduk. Vücudumuza
yarayışlı besinlerle hazırlanmış süt ise annemizin
göğsünde depolanmış. Annemiz bizi emzirdi yıkadı temizledi, gecelerini uykusuz
geçirdi. Ve görevlerini seve seve yaptılar
hasta olmayalım diye türlü fedakarlıklara katlandılar. Biz bu hadiseleri,
anamızın karnındakiler olsun dünyaya çıktığımızda olsun hiç birini
hatırlamıyoruz kendimizin iradesi dışında dünyanın bir kapısından
içeri girmiş olduk Hz. ALLAH
(c.c) cümlemize hayırlı ömür sürmemizi nasip etsin
inşaALLAH. Şimdi yaşayan bizler hızlı bir
şekilde dünyanın çıkış kapısına doğru gitmekteyiz. Bize sormadan dünyaya çıkaran kainatın yaratıcısı sahibimiz
yine bize sormadan dönüş kapısından ahirete
alacaktır. Ve sırası gelenleri almaktadır..
Kardeşlerim, Hz.
ALLAH (c.c) bizleri dünyaya kendisini tanıtmak ona
kulluk yapmamız için çıkardı Ayeti
kerimede: "O hanginizin daha güzel
kulluk yapacağını imtihan etmek için ölümü
ve hayatı yaratandır." buyuruyor.
(Mülk- 2) Biz yaratılmış bütün insanlar imtihandayız. . öyle bir imtihan ki,, Devlet başkanı ona emanet edilen halkı
ile. İşveren çalıştırdığı işçi ile,
çalışan işçi ise çalışması ile, ev reisi eşi ve yavrularının
bakimi ile, Evlad ana babasına saygı ve
sevgide, Fakat en mühimi
kulun kendisini insan şeklinde yaratan ve ona can veren yoktan
var eden sahibine yapacağı kullukta imtihana
çekildiğidir. Biz bu dünya hayatında bunun
için varız ve çoğu insanlar bu hakikatin farkında değiller nefslerine uymuşlar yiyeyim içeyim giyeyim
gezeyim diyerek ömür geçiriyorlar.
halbuki her geçen zamanın onu ahiretin giriş kapısına
yaklaştırdığını oradan geçip yaptığı işlerin
hesabını vereceğine bir türlü
hazırlanmıyor.
Kardeşlerim, biz bize verilen bedenimizin bütün organları ile
imtihana çekilmekteyiz. Hz. ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor, o bir söz atmaya dursun
onun sözlerini kaydeden katip meleklerim var yazıyorlar bir
gün karşısında çıkarılacaktır. buyurduğuna
göre elimize dilimize gözümüze ve enmühümü kalbimize çok
dikkat etmeliyiz. Çok
iyi bilelim ki akıl irademizi nefsimize kaptırırsak şeytanın askeri
olduk demektir şeytan da bize yuları takar o
meyhane senin bu kumarhane senin bu zina hane senin gezdirir durur kazandığın alın terini haram yerlerde
bitirir. Bu hale düştüğümüz zaman da evdeki
eşimize annemize babamıza düşman oluruz
kalplerini kırarız. bu vesile ile Hz.
ALLAH’ın lanetini kazanırız Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi ve
evlatlarımızı böyle felaketlerden
korusun.
Kardeşlerim diyeceksiniz ki ey hoca anlatıyorsun da çareyi
söyle de bilelim kendimizi koruyalım. Kardeşlerim çare iyiyi kötüyü nefsi şeytanı yaratan Hz.
ALLAH’a canı gönülden tevbe ile yardım
istemekle olur. Size yemin ederim
Hz. ALLAH’a kalpten iman eden ona halis niyetle
yalvaran Ona kullukta kusur etmeyen işlerine
nefsi karıştırmayan kulunun duasını Hz. ALLAH
kesinlikle kabul eder ve onu hususi himayesine alır kılına zarar
getirmez. Fakat iyi anlamanızı istirham
ediyorum. Nefs karışmayacak nefs karıştımı
nefsle namaz kıldığı için namazı dahi kabukla şayan olmaz çünkü nefs riyayı gösterişi sever onun için riya
ile yapılan namaz oruç hacc zekat hepsi
ibadet yapıldığı zannedilir Hz. ALLAH katında kabahat olur
kul bunun farkında olmaz Hz. ALLAH yapılması
gereken ibadetler kullara gösteriş için yapılırsa HZ.
ALLAH o ibadetleri kabul eder mi? çok hassas bir
nokta. İrademizi Hz. ALLAH’ın emirleri
doğrultusunda kullandığımız zaman nefs ayrılmış
olur. bize zarara veremez. İşte o zaman biz
ibadetlerimizi yalnız Hz. ALLAH için yaparız. Fakat, haset kin kibir riya şehvet küpü
olan, tasavvufta yedi başlı ejderha adı verilen nefse uyarsak şeytanın askeri olur dünya hayatını ve
ahiret hayatını zindana çeviririz ALLAH
muhafaza etsin. Bakın çevrenize nefsine uymuş
aklına gelen her işi yapan kişilerin hem kendilerine hemde
yakınlarına yaptığı zararları. Ayeti
kerimede: "Beni anın ki ben de sizi
anayım Bana şükredin ki nimetlerimi arttırayım"(Bakara-
152)
Hz. ALLAH cümlemizi nefsin
her türlü kötülüklerinden muhafaza etsin inşaALLAH. AMİN
https://lh3.googleusercontent.com/ghT7l3Vqf1Qv3h1jmX3GBSnbmLdGODWgW1dNNsKVwX8=w280-h209-p-no"> Kabir Evine Giden Yol
Fani olan dünya evinde baki
değiliz. Ebedi olan ahiret evine gitmeye ve bilhassa elimizde mevcut
olan bütün mal ve eşyadan sadece bir kefen kadarını alıp diğerlerini
terk etmeye mahkûmuz. Kiralık evlerde oturan kiracıların ev taşırken
bütün eşyalarını beraberinde götürüp sevdiği mallardan hiç bir şeyi
bırakmayacağı herkesçe bilindiği halde, her şeye muhtaç olan kabir
evine gidenlerin sevgili eşyalarından kısmen olsun bir şey
beraberinde götürmemeleri gerçekten hayret ve dehşet verici bir
durumdur. Cenabı Fahri Kâinat (s.a.v) Efendimiz buyuruyor ki;
“Hanginiz var ki varisinin malı ona
malından daha sevgili olsun.” buyurdukları zaman Ashabı kiram radiyALLAH’u anhum
“Ya Resulullah içimizde hiç kimse yoktur
ki kendi malı başkasının malından sevimli olmasın.”
dediler. Bunun üzerine (s.a.v)
Efendimiz buyurdular ki; “önce
gönderdiği kendisinin malıdır. Geriye bıraktığı varisinin malıdır.
(Buhari)
Diğer hadisi şerifinde ise şöyle buyuruyor: "Bir insan öldüğünde amel defteri kapanır. Yalnız
sadaka-i cariyesi, ilmi bir eseri, kendisine dua eden hayırlı bir
evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz."(
Müslim) Ah dünyaya dört elle sarılan
her şeye sahip olma arzusunda olan biz kullar! Ne zaman uyanacağız
kabirde mi? Hz. ALLAH(c.c) ölmeden evvel uyananlardan eylesin
Amin. Velhamdü Lillahi Rabbil
Âlemin.
style="COLOR: rgb(128,0,0)">Kadir Mısıroğlu’n
Yanlış Tespitlerine Cevap.
Kurtuluş
yavrum; Kadir Mısıroğlu’nun videoya yaptığı
bu hakaret konuşmaya geçtiğimiz yaz hakikat
dergisiyle ona cevap verdik sen
üzülme. Aylar önce cevabını aldı o kendini
alim görüyor fakat batin ilminden bihaberdir
ki muhterem Ömer Öngüt efendiyi yanlış görüyor. kendisi zahirden bakıyor kafa gözü ile görüyor, kafa kulağı
ile duyuyor. Hz. ALLAH’ın nuru ile nurlanmış
veli ise kalp gözü ile görüyor, kalp kulağı ile
duyuyor. Kadir Mısıroğlu’nda da bu yok
gördüğünü duyduğunu söylüyor hadisenin özünü bilmediği için doğru
zannettiğini söylüyor. Sana daha evvel yazdım
ben yirmi üç senedir mübarek zatı muhterem ile
beraberdim çok gerçekler gördüm O mübarek
zatın Fethullah hocanın durumunu bize açıklarken kafamız tam olarak almamıştı. Bir gün yanında oturuyordum
şöyle anlattı: Bu gece murakabeye daldım
Fethullah düşünürken gözlerimin önüne haç görüntüsü geldi bildiğiniz put şekliydi. Onun bu sözleri bize çok tuhaf
gelmişti çünkü nur cemaatini Efendi
hazretleri seviyordu talebelerini teheccüd kaldırıyor diye onu
övüyordu. O bu hadiseyi anlattığı iki bin
yılları civarında ise Fethullah hoca türkiyede aktif çalışma
içindeydi başka dinlerle işi yoktu islâm dinimize sımsıkı
bağlıydı.
Vaktaki yahudi ve Hristiyanlarla toplantılara katıldı Efendi
hazretleri ona seni dergiye basacağım
sen dinden çıktın dedi, Fethullah hocadan özür geldi ve
Efendi hazretleri basım evine, aman diyene
kılıç çekilmez basmayın derken ben yanındaydım. Ne zaman ki sözünde durmadı Nurcular narcı oldu diye
kitaplara ve dergilere konu oldu. Biz cemaat olarak inandık fakat
halkın anlaması çok zor bir meseleydi. Çok
tenkitlere hakaretlere uğradık konuyu kabullenemeyen birçok
kardeşimiz bizi terk etti. Hatta kadir Mısıroğlu o zamanlar Fethullah hocaya hakaret
ediyor diye Efendi hazretlerine hakaret üzerine hakaret
yağdırıyordu. Şimdi ise karşı çıktığı cahil
dediği Muhterem Ömer ÖngütEfendi hazretlerinin tenkit ettiği
fikirlerini tasdik ediyor, gördü mü hem kendisi hem peşinden
gidenler kimin cahil olduğunu ?
Vidyoda sallayıp atıp tutuyor
ona kâfir diyor buna kâfir diyor diye, Sebeplerini neden anlatmıyor anlatsana, kendi anlamadı ki
neyi anlatsın. Rahmetli Erbakan refah
partisinden olmayanlar patates dinindendir deyince ona sen din mi
kurdun bir tek din var İnneddine indALLAH’ül islâm sen dinden çıktın
dedi. Süleymancıların lideri kemal kaçar Faiz
alınabilir dedi ona da sen dinden çıktın dedi. Rahmetli Cemalettin
Kaplan Almanya’da Türkiye’nin aleyhinde çalışmalar yapıyordu kendini
halife tayin etti onu da sapıklıkla itham etti. O devrin diyanet başkanı Nuri yılmaz dini nikah şart değil
dedi ona de sen saptın dedi. Kendisi veli
gelmiyecek demedi İrşad memuru hakkı çekinmeden savunan veli
gelmiyecek mehdiyi bekleyin diye beyanları bıraktı ahirete
göçtü. Kendisini karalayan derin Devlet
adamıdır diye dava açan Fethullah gurubunu sizi Hz. ALLAH’a havale
ediyorum dedi samanyolu televizyonuna da size tazminat davası
açmıyacağım Yalnız mahkeme kararını televizyonunuzda
yayınlayacaksınız dedi ve yayınlattı sitemizde var. Biz de ona bu yakıştırmaları yapan aşağılayıp yanındakileri
güldüren rahmetli ömer efendiye hakaretler yağdıran kadir
mısıroğlu’nu Hz. ALLAH’a havale ediyoruz neye lâyıksa karşılığını
bulsun İnşaALLAH. Fethullah gurubu buldu
çünkü!!
data:image/gif;base64,R0lGODlhOwEEAdQAACSGrcz//wBmmVCjvWb//3G0yQ2LrAUNEaa8zJGhqK/K0q/1+U1QUQBGJRz6/JnMzJn//wJPasXW3rDW5DMzMzPMzH3a5TCdvXN8gP///+/3/wAnGxB7pcvi7gQ+TgAzMyH/C05FVFNDQVBFMi4wAwEAAAAh+QQECgD/ACwAAAAAOwEEAQAF/2AmjmRpnmiqrmzrvnAsz3Rt33iu73zv/8CgcEgsGo/IpHLJbDqf0Kh0Sq1ar9isdsvtemOar3hMpnYKAw4HUHicwij4SF6u2++iiaJQEPj/fgAKHRMFF4FoBgIGAwUAfheGAmttD20THQEdHXR4np9LGhMPj4Cmp6ipqqkXlm0doLGyO4SjA4p+HAa6BruLq8DBwWyXs8bHKJuFpYC8vc/Qv8LT1KaMA40Pm5nI3WWit6jOAAYA5ufkALq61e3up2yWDxPe9VUaD7cc4tDoABf/Ap7rxe6dwYOLsDWa0MmeQyCi8g1gdqofugsYLygcgHHgLlwIQxq8dmnbQxNyTP9m2NawXiFsIFVZNKdxo01sHc35EjmtlzSeFfkU+0QIVgdXL/cBSPOn3B8OA9x4E6WA4ipo5WjWxCa0KxoCYAGS2wnU2iKsz36WtVZADp2UExhq2FNAwUtsDyxx5bMRjUK+f/f6jao3m18+MUMOoCdLQ4AHh6p97KW1b9cHFjKD3cxRp6LEPCdT1jn241pUbCJHCrfU6unXITlIxbNH3btxNP92zQyht28IBCwo9AxaJO6L6EzDXs68uanZZSZEHjn6n24+mH8v2O7bAmCxZIE+O4fRptix+5yrX18WFhkNfRCOz703e+/tAQJs36/AFZqOyoU22laDKQRecewlqGD/MBeUMYB8H1XWSAEWaBcAHPnlN4EEeriC01hlRVieVxYENxhxC6aooioNihHfSJNktRRXFfq2QAAkZKhJLf0Bdk5BxmUl2AMI1AiBUBwBFOCKTKoI3RYaIEjNeDVRaGN+Jei4TVyjFKaklO0MOGElCnAHQV58gZdek2wqCEBLV7xIXTk1VQBWbziaoGN+W46CpE5AQmgddnbFleECXfIFaJuMHvTZIhVMl8qTWAQQUoTm2Hlnnijlp4FjfNaC5oc+hWbOXoVuomNcHk5EDntgNhrmOrtU4IADvhQ3QBcTxJbVBZpCsEAKoDqWSagS9OjXosatsRR2cR2rJSEWSPTl/3K4EISWrO+I1sutuJYKTxdydkvOBQ6ANawKnn4aKo8eHijgP3bel0kmGOa3QG9gOXCBuK9B40w0sXLrx0z/gOtZoH64p8WDju6CbrrrppAhJ6DuyOp3IIpE5Z03ZpgBHBnrB5wDFYQXIjQZDYSewcDM9w9Att56nsoCMPawfBxMTACnKLSbcZ/KYsOsx+UMUOICjn36qcUE+AtwaLqgY2sFAnlUcKMDbrUZATmlBYjOWUDcrS63/rxCsUMr0yHHYl/qLDYVAh00cARgrc7WwSjCC3kDcGbggXw3WbV1e92Z94el/WF3nAfpYqvaK3h67461+JmmZyGe2ogFNxJrsv93rhbet5jYbJbPYPLCDAjqQj1wX3AGMgtAFwo4Cu7jel7IJ+ZxKfufkmqUVfWED4TMu76F6STe4VUWcKd3SHbWMcyf0Vlfdjj2Bjcuu0IpaTsTQ8BCydtk3l+rX2aLdG5tDCJylgH4afTUEdOH3W9ocnw9hNljmDtGs70yhW5f8TIHOyhlhXJJJm0tmJbbEuW/V62lahrBjgQ8NQcc6WcBm8PfbSgTvbwIazsdYh85BCgZWqGFhcLQBUYqUAHe7CdPAYBAtdL0LwG0SAuWOsjuWHCxPiWrf35Rk1qCNKg24EcEezKZolaINCEhzy7K6wCHiqbEsx0nHdoaYC8mR4D/++gIimbql78EwMAqOJAaE6sYu97FpfVV70DFe9QSBwg/2SkvVCY7U2dEOEBnZTB+mPBdqN5GKtM15W/IuVncekKvMrKLO2o8RAGgpLt0uYCOwUMi48L4qG2NEHE12k/magSWQa4JIRjkygMKhaUM6Gg/OoyUArslI8QNziPVOJzSKKcCDeAtZYpooxTeGMMhEvFdHBLlKLWFlmoSUiZ00lRmZqmAbhKpRGHhHBMPOctE4tBT+sLbtcKEuka4s3aNEwYJPweBWr5hAWDR22fgBIXcGaRmcpyj27x5R60NrB/lqGYwf1WBMVXCP/2qwDoEpD0+lAmdccBb6UxHpesI/6VEDW1dMGLJB9DNL0f7gkBIQaTMJ4yvGhCMIJ/q6B+ctE8NWNFKRv5lyp78yqNIqplEcTYS+FUodBbbF+l4+srTIe4ylqhQK61XPKc+qyT2RCMCjUbF21nBn++oGT/pp77+MW5vB53ZTtfK00kCAzc32QgArpZHAQELZGP9IOkG2UL4kambZfJNCK/5lIrGD6kk0MB2mkfFnFnhpT25lflkWr9QqrA0A9MpDTcSqYxghRqQlFBO0OPIq8hwM/V02gn4VDQFFm6e2ClntLgDwiQ2dhXCnNATRyayHO7VeX4gWxQ0cBCxflJDKfQfQdjxjIzQMDgWqMADNtvZthLWFP847WXWXnYaQ9bQjFmFon4SeN3XGfKK0TrWfpC0zphVVHY4KlnIgPOfFaZnk1ToVbduFVCBvu07X8LpWeikEU2VMTMIbmh1fWI6F44Fs00Vj5CwY4FjrdZ79c2VPLOJYAuk95YL6BFXqyoTkpZRXwtQRkqBs9LwCPcJ+nVHzV6gn8qK8mbscEZ5lFYiG4EuwUmyrjtc+JGqllaenrPobm0pMqVytbyF/Qdq/4hOTXDxf6kYULB0qAc9KECqeWsfIPC7zP06YLIyRZTwGsncAZfnuzbaz481E6nPGoTER57G38gprHx9cF+tbO+GKymsKHpQE5ob5NYOp83Y5iWqmzn/WiCmEIAIC2PGNFazWa1nmuwZYIY8Bi+KU5pPjLg1TAmKZTaExVsUTgDMeROnPM8ru3omVgSgSqlwxGLpU+wZqEG1GUGwO1YkPMDMBHiBYjXN3oU1hYQawQzoqJzOY5r61K7r6DAvdB87Sq9fz+h1lt+75MSmM59UjBWmfImkJN5qF5Z+MROYGbNb8S5o2/E2m3/haWDxGD+GDmR0O4tt10FvmN2RZtRQVlefDmqWISvmyXjaE0huxTz/SAto5L0Es1VjcjD4YNE4zbBejGjae3JXhnoz8GtDuU04pUm6wOKVJALLX+JWBUkvcdIRnDtqFNdzaHWKRyk5zKUD5G/I/xFlVjXFhEoayQzAhXao7bS8ra5LhTNqRoC4DtK+YjwVoSKOUqXu+rYxy4XM/NG44hhgCpAFRs3ufc8Qq3DY1tBeqJXnroxxZ+B1LrjBa2Wzi49WHelxJAGzYVLxatVL6W5hTpdLYlT8EApxXwXIM72AphOvIs2NOsoz5DQd8SvMWM+61o9znoXpccja6/GhSZ/D2o44zzGC90SDQeYnaCDnqDCAZJfe+e8hiMB711HTbnnMwL/cYAdNqMD2OKWsBMtkKe7AdowpSEV3SybC4LgSYjylWxU7SwvY4bLQ/jrkp5L2UdxOJgWf9VJGH948wSm6vrbNbh4Vn8JROsC3HP/ilwTH1g6b9wII1Gx4B3qfBiw9Rm2HcnoLFy64VxHUBxu4oAYcGDDlQEMNBVUF4BuLE2Aqcn5GQG+qMHwwsIC21YCvcxYzdCcnFH8kuHDOB0AKpR7HtxbzIRgf9TUDMYCSMQ2X9wQHWH4OQHer5YIkJyXNtWUntB830h1XFw3f5y2fdYGNkl2+xBWps3CktRYRMA29B2MI6EkhJyzNhmV594A0hGDpN23CwnJXSH/utXalMRkGswEe0BOTcDj0YSC3gjVEhRAecAB/GAxHh4YwdWYxUHtwU3lmEXpx2GFGEhwg6HLP135Qt1bEAUMqsgEHcADsJIgBIRbokjINxxP/H3AAHxAM4VNmSsiEF0Y9T1YwoQcsl8gbm7GJ1pVnnzhDoAgiXFgWpWiKYpRQ/jB9GWgQibiIq3CGT+BxwYBpLahD33M6JjdDIPhcv0hwWMhOoTcADcUZISVSbBIByViGU/IU90eJaxGNwtCITmCNwMCC2YiLrqSLLOONIFiInmVny5gRdLMZBcKJbcKOpeiOA5QLHMiBx6gKr6iMwNBSSaCC1mBvMsBym+OG47aLzoUynNiJnjgzDZUXRrJDNsVUbGIAidiQHnMw6kGKFrkKR+gESXiNtzIDHvmCRHgwaLFW1jQncBgVvFGHOqR+3scmpMgAB+CQqgcI7SgMU0B+//mohjHwk1xlQT5lTUV5ZP9ojnJ4I3JWLeYIICZ5Gsl4k1P5B1UZDAWIBGBVb5AoA0r1PUEplGA5jnPyZlI3dXqFlk1JjgRZDQxZim9pCokpjaswi0+gkU3BkR2pjUDJS0VZRQ/IY6MHYngDNvEkT4swMLTiDuxIARTgllMJk8nomKtgj0sgmZDQkzLAfdSTYWsZgyAxkVFYQ50pX6dniK/1RXsoiqdwmoq5mH9QkYq4NRhpBDupeVoZA05IctySPd7YmVWmI6UGkr42dIcXRn2TmKo5lTapiNMAmU3QAdOgj1tpmeuXm81hiYGpfKXnGMBxduVFJSiJMkmiNcIQk//J+Y5tpiBt6ZoyEQXsKQzuqWwuCJQTuTJw+H5Ul2uCpEuH+Gw/ZY6C858rpG4CWp6gR5pL4hzkiaBaFwXRmWVKNwN56SO7dJ1jNHNlxHcXkmvpZy3eeTAH1whfU1DshwrMKaLmNR7Sd5jLcaLUAJsZKU+UiZc6hADGZzAmZ2CFhk5+l6ONhFsbSiEEoGtAel1tuQExg4psZ4zNcZ6wSA3PSQSyOTEoeAIIVFPq+JKWCGcSODrp6JfYpT+1lh/CUlOFmQpqWmLVsVO2IkkRmgptuabT8CaOiIF+g41QypTWKaObKXVXeigmkzc5mGW8ODnVsi95ImcsR1U5N6RSmXf/EhKGuiRpr9GoZEoN1JgExJVl65CAeJmjBSWfzHGnFEqFN+hKMgEuX3MfPodLGiVrx1mKUBmVwddOJQUWAVina1GKGFCKs/qokWpeW3eXM1B7mwZMsrKLNaQutWd1FCicYBJTKAY0vQUc/ZgKr8gAHTCgrPpUQoE3AfiEsHEAFNABqbmt08Ck0BmSHwiuMiCud7eXsGKuZeRjHRZRaMoPtoJmtnQ3OvRkqlCKCaAAMvmGYhc7K7mN/xqwUEmwwtCmQeBAM/GkC7tYdMqsjPKPBgZdQFYz4eJec5UudIdiuJh6p1CKHZAA+PpsoUooEyCsDeuw03AADBAAz9oO6tmk/yIrc0tYAx8kTYJWsyzDdTUEgi1JQ6/HD5X0pVk1NIkGq35wmkV7tKNpAGR0JvMAcIvVhov6B4mIARowtdWQk0iAleuGEdMZs3ZXPT+StxRVpTTkb43bMnh4Fp5zVFmVIdFkWyx0mgGAAHCLQaglLBNQS/nWKqEJFHsrtXDLiE2AlYJYYGBxA6N7d75qDfswuwPWjWxlans4UoaVPKHjNLnWWl75OgyJAX7bDNanLlMnXndLKsbpDq+YAKgLrdVQqynYFJI7MxyabDZgdWvWRREjGgWKmSLZMqV7FXo3grZWMo6BKDAqj34gq6BnHUuTMT4ncA3FtiERvdMbAaYDuP9G4HHz4TUYG66xa7JnIxp7OLt9iaRcKnZHJV57kn6DpQohqpqwhSdMZm6dGmu2ewrRK7CliKLAEKc+4HExt2P1cgMid2OuNULVwXZ8apgK1WDZVEbteyOqYiYVrAoREAExOb81gawWc0xBGhKkiAAijJ7tMJdAEABPJyMK0WMsjEL6ZoKSwZ+563qXsoPslDA06GpxQWrxmaptSbvJe2Kr1cGg+cGmQIoSsMQqG35LQH6YshVUDLuIQkFP9rzY1UteFza+uqijYScIlheA1R/ghJurcMFCfCdx8HcBqL8IUYpxnJoHMMdyGZv5iseWVMWhhMAbxlAOFaZuzET6+lD/XTFKOUeec1w1DSoyy0a6R1zJB7AJZ9wO1jsEAtyjw9RfMUsIVwxcs/Yr1Bo7q8xpipvAVlTKYSqKBqCk2MUBkwOvN2RLlslpsXoAGGC0yegOkJoE1tijXlrA4YpcTfehesZQm1Etj7ZpvHbKsPQrF1cg/trIADuwwcd193Ef3AGoR+K8r6Gm3zxkBgsEAgw7S4MDoBLKZTxoqOQbXBJK4KRoTquBFndxNuVswPCKxpu6jGvIS6mS9SSvFr3NjUq9YWKLPWCN7ZTHLFxZI0ezWmdFbeDPmbO0/NLHXXioqWhQwkCKCXC8aDwjpfwAERtmgLLM2PqsIesOVRsEt4q8//qz0DgwU/81r2/Vu4K5w3mpaMt8Z0OXHMNWMEJN1MjbzA4FTiiDIgOd0kz8DgfNA1gZI4MI0zaQIQ49qDLhV/MQcFvbwy8JkdW0e097AEMN0rk3iBuBg9z1Ghc8wnkW1T/gsl2K1zUAKqLykfB7krJkF7QnX+TlxwmiezjV2cCQxGhdpBexUwnzbqgtEnsrAZgc1+B8vaztS0htzjSA1SK2UX3TRPMgLbwlXkcUn9izRI5UihOw2tMcwwOxiuO7nBuwqu6QiAmgAdk6wggx1zqwor+GF6+bAxeT1cQDJn8jS0vLQR2kIR5C021SSgZRigrwrNZdEZmVuFKSjJpcDf/RqwHe7KgGwbI34LLOMiNfAQEmXDmIpgcwqotJ9te8k2uFwMhNEtaW7NxmkV1F1oGpEKL7ewCDwLmlGIuOsuA0gI8iUiVgwdLHhWhXRljjIUvbl1TaSKwL4mnOcK0HIAH2DYge/owC4KypWw2W3AEKUNshQeA14BrZWyVWTd4aoAyjHTNJVjeV42Rdqx73N8PzLeL2zTeJASYMKcL3TQ2kOAhJXtAHAcA8ABoWRyOfnAPuIsyMRVixVCNv4RY/t+XYkt9kHbnBALA+/tRsSbSpeeaHHcdrXuTVgOIyUNN3PecM/SmbnWE5NyAgQ2VhgGLWps7OMRk0oVajxYcHAbD/9W3oZSGgmKzowkDoSO7Uri4MCjAEbtel0mNrdF7njCSAV0ETYawq8Ifk5BXWRc3Yv6RAF02VFFDoKl0W5Mnm8x2wyeLUHnCBu5wDCxqt+triO1DnhFDlOmd92TAP0QJio+LroU7P1/FOhHPqzf7jp/GUGZAAmBwShN5NTm3iB5HtOLCihO05n/OlPMDrv03M/GBYiGQoelXsXC7Fzlw9G5VnANsB2z3r71CKCIABH23b7pDvCrDdjj4NTC4D9CYmaIDZV+02xS4luRU7gKXTbPiC8hyt6Ush7vxo7PV5GR+wFw/ZcI3xq7ABzd5NIk+kBSsE+MijGxoVlF7pxtLr/8pOfbDjaPZBALZVyyujr360xxSEm8te8dt97T4Y2UgvDB9Q9CGfy3fGy7/e7cSkAxqTaGI27trrzIv8nyV6Grvg10urw3VEFxaOmGLP3dBu9mP6AUIPCGmfLGsv7XItBPQWc0+lLj1g8O+t9aL+hXwBTq+q9UCxc+UkQRsz+EYesN5MwtcN16yfjIo/DY1v9GxvEE5sAwD/bJPO2zbgNJeuzFwqIxodOP7C0dgiueQUulG0Ccd9P2tZ8akvEkOazwww/dNvvLXdqKq/nM2OAI8/8nQcBLcvlIOY6z6A+SGU6aGVu3gk5FV0VeWEL01zOVbXYhdtySAr4Nd9nhTA8f8JwP3dBALTpCQMdaCp6gmt+26UpCiY+uK5bmiZ/wODwqFwoHNxOAYA4DIYFAiEALFq9Wmygc7kUSg8mQbO0TU2LJlqNXosMJTjcpyy+Sw8Jp1AoKfp8wUsQEBYDIjBzeGgSAScbCjmRKhQJOjRKCBgJpyoeHqWxWTW3ETqXFylphrFoTE5PVkQQKjW/mhxdX0NXAC0ySWdpTFx+LolmiYjFQNA4S0E3v4FEhr2oikLoGCQQip7pFR2dGQimNOUfKqD6hxQjNqkZL8U2NoDsZbVNcHKEvTcu5LlDxcFXp5cI6MoWBKGSeZBHNOkggVC0PhIwxKgEJiE2TZ8SgYOBYP/BHskmNOkKd26lvJyoMAUDwXEFh0C3ivQ6k0aWFGm4ExFkIuXjojkJDr2RmFNiBcqOJACARoWgD/4LFiwyyMyReoiRApnchzKlOg6uUwL84DMUvMGBLWnYM4+WANk0YpLZOCWEUV5+WKarWtTUwYcIJZ6EQuQaQv+HlU2yYOHCB4+KJpEUsI4cuVUMkgrGgXYFzE1zTxQ86ZeVQ92Kun5pIIUKq2FDBw3YtchY4V/G64gXLgFC1ltX+XjFwxgwqY+pCgtZ6Q4sp/Pjs6+6N1Kt9luq8pX5syrO1LB4+6T6+8158Df59jn7MFiIFgNGsX2UcUH9y80y7BFBzOkpBJa/9mlxUILk1CgCQneKYPeFeKNJ1sss0gYRBZk/dWbEvCBuMMSTnxB3wI9BIIVR/kJFolmKkjnQgTSofAOWeSYlcmBCLrkjQAMnpPaahkSQaE+Fv6UF5F/aLDeVsb4F+Jv8jkzlQ+CCAINBAQ8AFhg80DHjowoYAaODJ3haBYCO/Lo0pjv0DCTj9nUQ6QQr9EVmx0XAmXnNAUd1NsvUkpZRz8ELJDBRgsoMAghUjQX5XQhuRAmaSiMxdlnBraJIAsGmAlPCnMqA5edQcyF1FJq2CVFoqfyAeiTaLRIKHCu2FHbRhY84IU/BDjQiy8QaYZAaKQtGNNMFNxYzigKHNupdv8CgMOAqCiQmowBpwahUyRt7HlXbadOI0KH7Ulq6zy4XhBVAFJ8Ee8AwDpQwRhkpHsEIzN5AAeDASSQAgYCbkpDtNKO1gJ0DEyA2qhNWcWtkUeQVx4UrnIbyHJGQZmvuoahAZUUBDwBRckDIHbBhx63c0AH/CbLbMAxkXVOWwgjCBZI1jpMZk0AcItPMkmoUTJeEWd437lifPgxcA1BhdjJJQsbWJSUyYHCyylg1oI7GszMQM2YmDMzztsc/Em/O49ACgoKzoNK0D54+y275mFIbpYdetmx04WdIVwvVVdNa5QgqRaH1jN1rc0BLA1MYAkmsImwsWqRhAEFm6cA9zz/yHGLJ8gWD/DAuHpnda6wbTT9d0QN4coGrbX+17niLsvpgicySIBB2md7wlJLL67T1ARzZyC6IvciiVfQghAiLy+FG+56TcLE1oYbcyDu+VpbY6t7je5oTgkFDKDv+4Gbn8B5Wgmkps5I7rDZL0QKIF+3KXraVQAhSp7KUYFCCPViYz1lJKIhCsSXIhCXOH0dQAJm8xFIMNCBAzEAAw5SQNuiVYlNqCQB8EPfJ0g4Gm78znvJwN/cJgaMu0HhAYQA3ZIexbcLVM0YBmTZAZ3DMgMQ73YSfFgLQKKAC5IEASNAAPx8Z4LdbS6DInSQCBr2xDYxYAZsipEyjtfCwfDP/ycVgQANM6SBQRDAAsyh2hq0l5QDOo14XESG1ibogg2IDYkZVB/Czpe+KR7LfWlRAErU0ZQH5G9ddbmD/2Y4NzSqcY3TayPr4GBJOErJE/ZrAdaKeABzEFEAMWjE74CnjgbFTx1ZHKInspUMUwUtVdngX8m+YBHkLUAKkZQkDnOoPQNiEj4AeluyiCnKT3YglEYMQCpNiTOGTcBsXGsK0OamvKHFjpEytNLcNiKFovCyCWuA0g6D+RtMvYQdmJKAWzzArACU0pnS4gb81FYYpBHJhQuB4RfG+KrnbSmN8eIlDsfZsdaZcx7bkAfxEgeSBLDzJS4QXjjOV7k+YkCa6/8QpCYLgzx9Lg9J/bwlLgO6S0kSMIcHTegcRmKaA8xEANBBi9ceh0Sa+MsTUgSNPEmyAI22SYXJqGbQQJonkRbAn8hT1P+KM1DenKyXlBwUS3HwIrhVUB6YOpYnTULT+R0ggxtEQPl6GlZWpkWsTGTJJteVyIgIQE97ipc/8WmnjfwPnAM1GdUKiggGVlV8En1odMZHE5natHIaJJuOzJoCawH1ExgQASY4GBqhJsOL3JLl64bhk5FOpYwB/N9jnrrXqMqOduZkEFcV9rjCeiICBoBOAuCp08qeY02OfWw0RSNC9Z0vHZg1BSKDdk2I7GOuoKXKUqFXDV7p9bR9o+r/8mwFjrKW5rqfOB8xaWvbJAagLLm9qDMnG9ndtWS4kaiTxAAX1+R+Fg8WYS7yzuioqVjAIL3SKxuh1ApLnuENIVooMUEFU09ggDNcpe1MEFAzlTR2tylIgNtEU7m2zqO47XWvXJU70uMsVSNZGfEC8rvf064OoS2opBu1Bx8UIMB21IIpWiigOfdZxh01QsAWCGSzePY0wc3cHQrtabwv3ioYr4hvUqcC4hArCiskNrH0ItUiYfjCoGdQrWRiMs0f0dgllHksZ8ZxnQpLGFNoXocloGXkIRkXRBUL10CN42TRdjNLIy5OJL0UYDeuQaoF/M1Mb6qgSfiuR2HK44DK/zKK8zoWokNWAYXd3NEjB20CIcIyDmsZrwdU5Dh4znNW/pdGAlQAXe9lBj+mNklE8LBlDNDtAxENaUp0RlNqIq9ZJwvkFDjod1zMhoZPpb/3KJl0A0UAfZwMDbsiT0UBRQyswTVXk0E1xU0B6wEaN4kExJgt8bQRmshG0TSr+ddqtjSMCsPeUxl1MEthV/8G2uwRYwTK9gkoqolhbSabFiFMqwnxPpUsbizulEccUGdGiO51aILXMNaEsAtTbDvFu7OsqneJ8BBqfPchxM6VQgV6YwxWOQMPvaqG9FQ9D83MaEZjsmDCP+HgcYT33PRTAc9owMQr4oziogn2J4bdRf8kEwp2PeH4p8c434uEPGlSZrmfs2yHEj2AgxMYca94M/CXe8CBB4AEEGEaUfCpgMdmLmuNdqomEoxwRxJvicGGXvfYNoUD0EbPcUPU4VZ72t7F+d/Tod6HvWtoGinSswJaLgaLlaiKgVjAxiIV62K2kpM2VRaCm3S5x4K7sj6PuyozSus23d0lRMd7Td59qg44jXme7TQjTdur+xK+8KJePO95r5uuM0elVy+A1nGuscp7JBvrkC04IArj1DBAA5/fRqVxm+hTinUT0pLBBNT9ydRLFCKa5ZYGXBeMJXjW1aYtUXFKnXuLOJvEJMbSAnLRNuAL3Oo+AfniZZWfy3v/ktoYmPM9TmpgwLIslrldX0W5Hdl0R6cwSwd43+pBiDLIzdxo2scgg9KxCuCdzPrZXq8YB5+N4AQYRxVVkdZhAn+tTpaRiAwZHhX8yXJEyn7sXHQYGM19UinNWkFkwgK2neltkM8VyJplR4BMGrDRAJtcD+KhRwb+TQKByzDwg10EHgiG4H5pYa/ol34BH28UTnl8wZNlwZVoDGQMizJUENjAyAAqAKbIXQL8AelRQkkMIRGqCQXyCAPwQRLC2BJSyluEGOxZjyUpUOxsnBUGXsphIQh6wYk9Vf79WwwpAB/4gTSoiBrxAnUpAnQMzBtGB2JpAoxxwmMxEdsFYejh/2ERFgiEed8pyaEfft/phV82sAbyAEBCHSIi8oMHutodMBIjNmKVTdcw3EEeTIAl4hP0pJGgINB1hVcbgoSDwZgj1Ijc7RRu5aFK5BaE0SIWTSAgiokgLlXGyZkZvJcw8GIV0t4vuiO2MaKrrQ7riCHx6YElaohzIQQ2xFq1RONLTGMyPQ4o6lQCauM2HmTBzB3w6OFh1YQTgsexBVMCnZ/2GNTg9FJG8sI7vqNfMQ2nOQMH7UHUaYQgBIq/dZnYEKRDRVBErU9JHGQrjoKaCKGzjNfDfZ8RFsb4bVhgmQHsZA8VBlovYmQvDqU4qdTsMMSIzIcI4GNJMspBtEc2TP+CSt6AAVTQ+mhQueXWs6yiz3UCN9pkuD2cgwCVxS2VRLIUYSwlLw6OOBlUXMqlG70ArhzjEeVblGFFnyVfMlQlOTxMQ9mYgwnIg7Ei/FSaWcwMuHGjmuBkTqaSu6WlT+ZAVzCE1SFlQXnk47VYZ87OirWAkpFIk1FFirgfc/iXtvxlRJWQBpXZjWiKzznLscyaWNrAZMlmV96aPJll5jWF650KZ1EmDhji7FnhZv6SOv5SQ+wAT+yJ6YTWiHFBqTXjVFJlWP0jzxFmrjFcmY1lz1BYjoSGH4nlOeymM1WaRrlSMlwcuQzneMAXRxYQGdBnaNrnHMiGVJBW21QEyWn/WzZUSynWCDdwJ3eWmbFsTnj2DDd0pQe1Ym/iZKXFz3qaAk/25HsSp0jJwg2pQdNESbrwD23o0iMWxchUwNcpg6WogAUVqASNRWd8V22OQiDxTG75zmJ1Y888XHp6QuNABESChzmaU8WMZpNFj+P5BjIAYFwNg3BgIbBcgIsp34pqApp0hgJ0gklIQJmdAG7eJEk4oOiVp46mGYM+CH/8JpQJaTAtUtP9D36AoW9MSewo4hoVDpfJAeJwAx9sKWf4aQeYzYuOQ5ceIIRpDkw+aKIWoSwCD8M84JdBRHuGDobWpSv4BBeKGuXB6f89DSIe550C1jfAVJO8DOc4WJnN/8zNveaBlOdX5uhMGupjckMmXJr4QRkUUuobMAEjaZ0lKkflsQF8ZE8HTlWoags0DgiZoYkNUECPMdwExAOiNuarbqNYstvD2WGtDoa+acCS/o2hNOU9UsHx4ccApFqAuVc6ol+xClhNIKsEwpSAlFk8gBvD4YgIuWpjfmeOnsNCylPaYNjRqWmu6mozUKIejKQZqsjIBIt+/IYUKkHE3guemsJ1dcYJqGpnzEQe6Vpu6mu1duXbYeljpldTwFI55mobjCYydsBAJAc1SEHDUiwCIUG7gsi7ngCjeed4qqqPsWI3XsdYIeQ3kqyMRYS+qWVgyUfkjWQZXgWKBJR1Sv+Jkt4sTGkszdxI1r5m0I7ld2bCFAUtpxTtJ/hohkFZ3yltGoTkRUAb9HSJMxJsGVgsqmppd1ppd/JrjuDhtZgpK47t8BzSIOYquJLmqCnKIKAmusZtDlislb6m3f5pmnjjTPqONzpMgxSMSvxtydaE4UrIBVCqXY6R4WZiGKTh4uaAJ8KmgaJJmXVsorqNggZJWIXex27uOpStMgAnvFHqPohoaB2ey2bANDwKAfQl6sKA1epGo61urvkpamyOvtrArNlkhSnos5wnyaqXItxi0CRtVTGDuYba4jFJlDkKyckp8iavBb1mj/2pi96cmbkZdzhLPNgYEf5g9slk9j7/ptGx52SGLlN+gUjuQcJG2QTw24luj/rekU11gLFIEZowE0nkmsPg6OxuQ8E4INDyL07+xu4SCa4Op6XOR/FFw94kFb0AwMyOR0LB2DhEC8eSUjV6p9tgLjceIGPC6pjaTAc/3G8Q1dx4qwbuagmLwEjuTVFARQU8BDYZDjBZzzbsAbNClARPb0YxHDqAaRFucN5a7pne7jg+JAC/Z7JpEzKSGDgdQpQ67PIEZWfGnuMMzARjgAZsqb1u7JWWzfXC7sdOq3mGsW/mHZC2xvey1CIx4jZBgBq3BwuvmLVpGfNIyQd8gIKAV7Qq79pl0MI5msd+8c9+7LUEss8URhDH/1noInKdCVTwRQZS/F1G+lIbA4eK5thmdII4RG4Bm5mibgoP+7FZMCpOBiydhJgIj3ByfSAY2Olf2c3GySP1DPFIfIqKdtuK9k6m2KuBAi0oy6Qfw6oR3u72KgIIEwkhEqxcKeKr6VBIkbBwBOMyp2+XrcCLiN3YfRKp2uv77jK/cm3e7quDBPPD+a+2dG9Rpey8eZZR/hULT+K8fFPA+ZksZwYKNEADiIZF6yzrPu8fhy219vLkBjS6DXQykHOGGDOGWmQkL/DykM4sEAIkxqlEh8UBVHQ92zRI6PPj7nPIUivI/vO1BnJpwBw5ouziAmUlPcQl4Wf4VslUTMUImP8gGqGay4kERdezOlRQ60JummSuR/N0qzZkGL9BEGWDKXsv8lIk7IDm/tQjDP4BNIxY8RqvGKzLSCDOVdfzEUXu1k5rR3c1yBahv/6w49SiKdwqA7/RWu+P2s4HiPXelgicTM9BQ51QYUIuK/r10DKW6GGCYKPbjHXOkloouQwxAz+yAONBo4Rc+Q7vIGhiQlzeVY+GjdwxV/qzV3O2g+j2Kb7iY3LbSMfBBb6VaV9PWz9ZEAiCBSAAan6JKSBOTY8Ktkg3gsmrve7wDnelucUd+3C3Z4u1txY0t5gzcc9SHdzB+A5BIMBpDUYCOGxARVd0m+g0ZwytzWwCHY6yKWH/hmXcNXC7wGifSi6S97q8Al7QF3KjMBigaEuNHXw3gGyrgNjVMTlUcNgqINC1CYTndzUbkiJIqrEN+GC4wu+S0VMO7/Du5S4sOPdgC3zb84tDuI2dQG3hCGfnL6+BBF5P94a3yXpBmXCGOEs3QRoZB9ShyOIhrsCp2GSrwIO3hANdtRDusRM9+Yvz+G7l7hGUNJEIeJBHAuGmdtPqpbQZAtxWdQrE98NtwJpfOU5SaA4I93B7OV2obYkQEhLHynQ+CntXbIs7eFqInYa3EskK+t+SnSkQ8m2g7ZxXJmPbueHZH6hZQMk1cp+/N3S/d6Fnh6a3+W69+REAuJ2cNKPr/wC4NrZ0Uhb+/edMQzeaWzTOcHrRBnoYb4A4b7mEdCup03k9Gimj0IAaN8eSUwxhewJ8x3qnDzpWB7Uc3LqErGmQk8dnjZEWIqlkS8JlqIOxRzeMT/ddI3uEXzlwfzjv6jpS8BMISuLMcpufa/u3u/ljZjkOsFCIPbuXx+ci9hetxAHxXLqDu7i7A3xQjTPSlvtC3PvUUM++W4q/M3zAO3x2xHsOnCzyLHrBv8CwvoJCWw3thN2oMLy/y7a3c/vIi3zJd/vJkzzKm3zKs/yxI4w4x7k1WTx+zhtmys72KDVY9fvHpzm4Pzy6uXybRHwLmPVZz7zBv/GW4UsiYDu78/98u+/4z7/7bsnBxCPd0e/Eqi0QT/yI2D09wwe91DsWlJsScDc7etR7wSs1T/iLzn892Is9soc9mfj32Uck1iNQItSy07891Mf937eSf7eA1Z8y3ve5x/c9z+c44DM+68lBzBe+4Q97BEB54j/93Df+1HuKIkA+txiy4e89TVv+00d95l/5sYvz4Otb2pM3MjQ9RY8+z/u86ct9S1RyZZD06kv+gnQ84sc+3NP+z0O4bBEzlIEu1vN3K/2+4gd/8At+Dth9a5RfHEFH6v9G72PLzi8/yDd/91v/C4R6CDuNzttK6Df49n9999N+oAssGdtKi4cPcMwI9vM9+n+8+gf/P5uH4vIkeiF/DAhEx9GUoyekUcq2Lht520hvW4nn+s73Mw0MCofEovGITCqXTGbE8HoNMtSq9YrNaquPqPcLFpFwJw8NJTh5I7+RrQePy390t/1Qx9/z/L1fD9gX+CdYSHg4mGhoBMZSsAUZuVXQWAlmYDZGJuQhdvDhkukmR1q604SaqrrK2jrU5lbZIUlbO2CJG5V5qhk0s5EiemNKbArripysvLwK9lgLDQmQS82yK0dj4lvMXXrMDB4u7grrZaARnY5FWV09YzqyiddNjz1+j5+PCuzCMaEOkIoGKO1yiak3rJ7CHDb0OXwIMQiaFAZmBQQ4oSC1Xws70msY/zGkSHGwQBkYEOBiQHYaK13zCBOOjW8ja9pkhkHlxVstL4lJGDMoyJtEi4KjgECnOoI912QLCnOo0alUkzFIoLSWBg5NvXwYBRWh1KpkyzI5RgGDxaxbmHYVwKZG2I9m69pt8g0r2ywZ3woQFW8usW807xo+DGgEg7W1GG8Z2FVGDaCC44xFjDmzEcdZWWoETLmyTM2kS/uiQWGvQLfUPHx9KppU4Rqmax/Wy7ZvLslAQsfmcZm27eFm2+BW2gUXaN+/d8CaTTx6Xc4rLQFuTky69toUqKvjCUYudmOJt5s/vFgpeC+wx8s+D99wG+/RPL946X5O/P2Hc+pMHsVB+f+Vcgd/+ghiIBH01aLbC4ENSEqCeCFSGHSnKbLdcQFN44IBXzEHIUOJLUIihSb+ogeKKqbI4oou/mFUHS9iSGOJNZoICANKNajCgyHCIeFRDAxJJJEYHIlkkQdQQEGQIySl03oC/hgHbQiexwAFWWo5JJJHJoBAmLMsGE0HYR5ZZJPIoFieQz+kplMHTPk43g0z3YlnWVwWyWefDGBgpJdfhikmmaoFNCYCCaCZJUkFrjmChgB1cMFPUAUXzp5+dullAp56GmYCCoSpQKmmljpmBoYeymqrWHRQqqeMNqpMHkfYSoOOSiUAFjeYCsElkqASSmyxxVq0qqvKLsusOh2DmIkAo2rW+qgRSmHQq3MWBmEkmAgk22y44o5LbgYapPqsomhOC46ukyagJg6/LhkoBp6iWm6++u7Lb2Ojygoou0Vwai8C+AYE7xFaFvxtvw4/DHHEkqT675AJgFvmEAuDibHEHn8McsgXLfqpAh2LjHLKKq/McssuvwxzzDLPTDOrIQAAIfkEBQoADAAsEwAHAAUB0gAABf8gI45kaZ5oqo4PYxhrLM90bd94ru98j06t1KQGGwlIwcBI6Ws6n9CodCotPoLUrHbLdV5Ix6MIJu6Wvua0em1+rYpsEiBOr9tj8BTAbSjf/4CBTUwAfiNwczR9gjUZjI90jgwFaDsXlyVzi1wweZCfoEg9mCUFIxWHLpxFnXyhr7AkmyeVKAUWmapUiAwAiZ2xwaB9RYkiaKYlWLlgUMC+iRdz0K3C1oCGx8rLJAQipqQMAp48br4MlxcDX+m9msDX8Xe1IwsiC/b3ItypUXOXAwZMKmBq3SVq8OQp3JUtRT4TE4bwc9FwBwCABE0RfJDRoLQ9rhbCAqBBi4BxKYL/4DvxkIFEbVLOMRhg6soVCDivEDSIUOQfcmqO5KGnr6SMFpTQAMXx4uKXmhMURMS3QIHOAgE/glzqUwuwhGl4odtHwJsIozUoxURH84rUDh0CyA0QEQhHrFpDOmmlV+SLv39duFkz7QsuBgRamkBrAsuXPT5gXGz7YALcuBoyB4AbUWfWj4MjAx4dWN5oaBcZVNgadoS6GZkZbGbQwSUDBSSIlvs36cFbuRkya94c9Wo6kLp08DWA2tdoa3ybG3Oe3OsJszHiiqhtm0GQSlwVMVdXoLLlABmCp18vt0PnnQch9/grXTpgYU19pbtUFh3C8HvNgYoMmWUgF21MiDBE/279KNeLOhZAsMBc60mS3nD4QACfc6HZEJ1T++0HjWAA/sQciAFhVRYBPL2zRSLYqVCSBsBt1513MI3hg36m4BOABusxYOF6mi0AAUctdujhiSimGJBHHJZYB31O0ZSRBStitQ6Hu1QXQ2wHipCgCeDNdyJNDExYYXopaIDPXfEpKR40GN1CgAUdtSjYMCeqY2V5DxgJgXdagiZlDgLoJmN7KeVSERG9zFTeBAswhkJwAby5IWSHyuJOnQTZc+RVWZ0jp4n6pQjoVBniWahMUhzhwFkEHjimCLhNFCB5lf1oKQkXylUcfNKcikeff96EjwU25cklI/n5uWpdE2a6gP9njxmbBlranTCRth5ONilmbJoQrHtAbAouCtFaeQWr+ERk1V1bIreXl0RIJq5bEcX1Y5oL2IUXdXf8GoMx4uwoaWVxqScJsOkRZ5W6nY6B7EbmdVDtZuiSKg2+kPZTzQ0Xl/cWXDUKO7FaiSzIhsG4vpRjxcfuKxVw5QrpSMTEpTuwvXNi9K5l/tJ4WWdIfgTyDCiJpUunTV1yiwU+yiXcWcJ61gvNNcBMAswR7eOaLMQkxLULPGZcoAhrBmf0e0kBPUO706IM5HCcrbxlaUu6I4c7I+ORKpYSVgtkcGzLJSoEMT4xYBT0uFHGcjrK0OdG5x3e9nBIExQnzZdPSrT/rxcC2d579Z4t2TGYsOMfwm9cjNOtJdCY6aD9na2Fy2N7qiM5z9XMqwJzFVihcCrTa+iS4pqMsttsI6/EsnGDHik6RAmEhiZLW5xqeRJ6TcJDsPZQhvg/DJErgyUAJd0h6+bXFlVzocee7QEbV+y6Jlw8dPFDKt3tJrE8y42ANwOZxECS8RjLnaktCpgQkFJgoEGNRRUPq4PMTPCLTIRIRBYDl/8Cdp761Y8qynsWEb7nm/NU6FKCGlj3UGAMgnjHJi2wAJ7G4iJ2jecCG7kZ6RaTKUKJAHZm+NUGj3i9DjlFBE/6zEH2pIKouasuKGsPXKiygIx8jnn7iojVVGAg/yMhSYVvuJ4CbeIS3DBgUPDZWhXHc8USTvBr01OgUurAnTTmITUzqYCTniTIdsTve9Pql2XkZSQ8lYo14brILQqHnkXRZWJ7gxpbanKbugwBha5BItlClzFfmUsJ6bpgEfq4BaPA5UYcrFzvVIVDHRbqY9qiEnkS6UmBEQuNc4OB1N6ID82dQDPuQYpARMkuNXpHKkTzV5pumIytLSVqwxPjv4R0tWlyRJVrcGUbcZSLF6DkegHBBQGucMNmfeYd1+zTLnHolmb9Um4rFBfVDBeb2r0NTvub21gAdbIxJk+P3DsB3UT3L7eVhAlGUqA144BKu0h0GoI5Z2pQgQuccP/RHjaxwGfA0j95qgpQd8nT53RnxVXZLYMjoFFVkoZPGsQriw4VViqzlQKTAqqYsplLXFYiUVmawUC06ZhjDhGGEgzIoyuxR8AWwKwHiNQgMxQMnZ6Uka4+aaU5iBYQReevhwnHEUWkqXwENxMRSOgspXPbJYMgkNghMkJcpI1LwiaCwzCzlW/rTFG5N4s5CAQXXBSq4lBYgApMEUD5SZWfogglSIbVf9CsEQOkZy0NVa9TqanmWc662X9+E5c+/GFb3tjJukhlGXsM5+kEBpMiZGN+RMXaXDJ0pFLxj0r6+aBWLKucVFGGUkpAK8c0FlGRFhAPUOxRpYAVPdmsBBf/XwiPWJNVTzbaiYkd0l0jMpM3ZTaQFSWo6wMsOFrOMtax2XVgZOsTJfHCr2QtqJSBtFgXC7IImD2NVFuGsM0SIG6AFthfRXQJqmpqpK0TXQOmOJNK8CasDF+Y39eEI71l0TSro2RSc4JnJtWGqnAkdC07+0MwGoRxAsmVAQFWM0MG+2mBNnSdUh5FBWR2bh1yJCkLNmyUnE5Vh1gFcYhJw7cmtCsg3sBJL69SAG+shn+ySIRLS2su6+LOmT0Fbogg/BhOxQGZydxQeATCjdgQCUNUtQB8lRzmJj+BwYghwKjoSayAKuJBQPTOeTZbu+ldCysRrqJWR7QfFPCYCnJ1/w8mn8ugAeW2yOqxnbWsmmT7rqJPee6qV5Mk3qf4xh5G6ads0uw7+boDNZG6jx60gCm6oI7SYvgCKgLF3n46VKbUmzNLFToFBq/DSVpKEp3JJi5i0qrIbqLmWLgWvMBgmdZGS+aHgaeKXU9ztIi7Wmdx0elytK8K802HR+JjZpJF6gKHsUemTPjtaia0BkIhTcIKlu2VHUROZXjcQ2bEYTEVsSyOvXdYf5eFZ1wENewmLvMQ41YJeXLerAVHsbpyzMCqdV0D0DMKjGKtiCI8tkypRtka3ok92MfO7gYkSqEpFYAx4DCxZgPtoGC7unzcBOekQclxZ2X4kWwWJd3Fcv/u4+lUpGqNOExvgzg+ArfBRQLYUjiZuvFtJhh6mrhAhaLm1rQjwloVTZ+jvvfSLhwnMM+gobq5PK7mTmGBqC2xaiDL5O4jfvDh8kk7G8bRFOwFpBTemFVNqT5huP0bKOfUtUAsndtBIbkCc1643zM8k6/GySfF+Mdkx/I4ycl9wxKjF4BXIFoSkBvz4WCK3zvf2AW+s92m0ZcztULF0wPrdJNucQ0EYgqcTx57U7cBQCqAlcO4qiOP97Tgb5Dvwo8Y5r73sb9XTwsRPE4E/cH8BXcgmQyjFCd7TqHW//wVIVuHydfuiu06NrD4O/X7OTKqDVITEJVQhVJVRSzYp3b/TLZs+1ZiGeV7K+Bj6RIQ3Jd845d/EFgDulYeClI1PeMxD9g+gHF9A6gCFHCAkaGAbQJ8cCJ8d/ZojvYglOEShtMemTIBzOI5uCQlwFUfskaCj6B9SDIAKAgI5pdfQcVhs4UtflZnEBci/yEDKqiDPEd3WLGBJ9CEPJBhzFI1BUKEJUdTIiRWkyVFPbECVEhsTjheHseFutNUIjCGAcYWAxAo/HQ4WthIP2MsxiZqyWYo0+c7X2GAp4dmWFd3gQAHghQoMFZabXMhmhKFi7do0rIRovZI4MKGvwN/fkh1nHNrP2gHFZgEiLg5m0YxHFgy5WEk10IqqeMMN0g5CqEY/zMgVxlYh4wgIPFGOptjWu8kJ/KEMfsUMPPyS9rChuZAX1FShh1Hd5k0ixRHTLZ4PJxjHFwCB/oyVm7BRejiM6kjfZElXLxnf/I3f8PCiN6YBhKiBMbzZhwjML4ljWizL6e2MXnTgJTmIY4IEIOkbONoBzBFAwWSjp4hhXEwAHg1IZsFiptxijQoN+VHjVNhP1qUZvVnX9O4SxlhVa+yiZBAicfYM8GXj1WgDcwXKGniKxyGIb70eJUzIHeCCzC2TXB2JLKoHCaGMet1c6IYCu5nA+pRhDEZCJLHLCP5UMOxWNiYF+xjFpSUILB4OzJ0KNmwkO7yLlykfh9IB4TnBP9Wl3pNuYc74AfM52xBZUJUMYN12H7fNxyMoR73AJM+uH4OhEjmAS++VC+Q8EcMMCuuSAOwKGknuFY+qRoCeQ9RNSGUkiFdBIyDUXiNAzPA5jlyxITn5hSY0y8m5HhHiA1MND464DYGolQO2Ih1oGuH4VFpQikyGCFlgZhGlxoi1yY9948TOEe+wFEWAE1FA47B55d3gHRNsJTokpAeGSu90x9XwCxVFVKO9EXwY1gdxWVVhzzoQkCJ9mfnEGULkEX9GIssE5wfeUDLuJkFcjRZd2eXmAIX8DhTQ0/0Iol88AxSA4e0ElMlwRl34R8xkAAKRUfEtDH9xIDbNohjM3b/Oqlp9Lcl5XlfVNQXNIBhpxBFHfEq84g23/AuY3Q8slEctQV0wiOQ5Wg1d5SJXIgN5PAaPSA9fNmTfacKGJWTaeQatUBZUrQ/6KV/pZgPv4ZWLnFavZdP5DGSnPmci5WcGLkGhlAJjXMDWaltTWmAfNAcr2Yq4/hH3Hgc9UWGitKf96BMORdzvCJBOgMxMoUT9smVMolRhvGdORBpBXpefXMO3Dgi+egJxLgVXBE1NxdTskECebQMf7WGASZJNbpzMdVclwmEAoqkeKOJ5SkTk5WH8bGj4pFaJDZrFFc4evVKAANHqqQ7qbJeXjp3nUVAbkmkQzEJqJCXNpCoE9NW/7qpdqJHfHh4ewfaNPDnjUTRSxOAfn8zbJOhDydQayAVN636B0/hqzsAnXBjoDZodlJDkzgEfVBqB55QEy2QK0HQeuIVNWWhGNCzXx3wi8tEpohCDq13rOAIBEW1f5LJAr6hAK/lGdlYByghekXFRhzEm80gmxTHGDTSr5tFQkljMYAwFNWEqmYoniH6lptETFikYik0sLbwdhmqaG8AIwCjOPXzr4c2E4XqhGo6LDxUIqvTpVRxGUcTQ/Eqr6tDC7UwqieAAc0EAAMSIYOSYsVkRmX5CcX6bTyQqDoRgXY1T8hlQruFs6m4m2r0cK7TRDUQguwSXDQJTbl6XTwhrv/kpwWqyqfapVW8ok1nFSyhaKAHqooq0EEqeAA10zwodQX5cCeParWaRwLJYLAH2zGTsEyW8w8QBGMlqYWKCrdkJ7CR8gtBJwMbEAOEF1x/0lV5NqaAOwpRsJfqmF1b646ZoznoOCx0GQiEZ20sigJoi59spW40QUhmAZBBQa445wNZCw5gplCGRVY/wibl4mM6OrZToIZGgAMScCxMIlwy+zsVoZH3Eg2TsLo9sJN2KwuP0lJqczhgShvquKVIKw6LQLxTWGdPCkh+w51ZEHTmhxj7mKbzWRtIwXf5+WKmNHdGozV9ygmx2QbzVV/cBrFyGwVg4h7kBF3uMGAtOb7/WKMp/uG9smdUjztHJMJ0OJmZWRAxCqK1YSaZpVhgI+dWiOayqsgL7+sEVCgGnYC9QaECdKsDrDQ33+OjEPOcNDICeMsJGoVE5dMETmuM+peuvSkks4GurdY/35OUHMYmD5UmljfAIAwpxkAP2yN4EjDDNHwG3YA+emlAJfVDptChJJmFF6rDO1xsxjsCracUB1yGnMdeN9wt+1vDh8BCpTRGDxU2Ojqs5MkbsOrFEtVATfwE42C85YqV3YfG9CE0UnsZYpImVrGrXkGvyaCedfy6d+wgMIEmPMu6K8wd/NAQCzU0dSGYRzJYIjgFzeMdRhIVUXFDd3tEBHzHhbuz/0e6AzDlMmDcySq6SQQltZSScRNbbA8yoaeWpwoyL1BEvY3cBJw3BUg1ZCVgydhES/RkQXVlykWcRnrrUraSjoLlncFcDkBBxk1QEuNLCtfUjg1mRL8MHnDrvObBBEMJF4W8pNf8BHMrBUpAyWQ4isH1GqKGGI4FzFGQxzZjGaVlPDxpn+3sBVwXuS1KbCeCfBBWTrBcvACAJgxDLmuiBNODBbg30AvKHGmQIDqMvkmX0C5qzWTAcv3cMLRbOtZlJBeM0XGrDe9s0JTqqiDNwCPdcCzUkmvDNhcSHCux0ixdwKWQBTvn0QjdnkbdBeX3hh2a018qJACDJNP504gbTv8jsCCVHB6TAwzPzDwV0B/lOCQG9pr119BS3Yb5N8I4AMDjJ15bTQRf4NUSZCHAohnv8VhlzTSxvNFV/R3XoNEriYWWci609Zh3zTRFsLTGynPx7Eb98wp/TBMIIEZMPVrE0YMYXNhbDEiosMpQIDMoh5Ms9BsTtNP7NVMRibsDXar1MAUrTENkPYh0JM2pVpLU81mYndHXE3tQnANo4cr4YWLvaI4/UrQqfbS3PdWQusdOoGon0EN1iV/F5K2XkSEsgpLHvX8SuNs98B0Y5dh01BbhEy+etF5lkTptPdBlJ4GsXdW/rKHPbVxYkiEOyxEIN6TXHWasU9BZwDu10If/0CJPWFIW6gmtl33fMXCoNzxkrhsLunRYeLgTdHnKx40GyCsFokKpMzqwv2uPlEWlVWngUwgu2n0DJQFSvdM/hbub26huIlKMIB5zuTwCiWEGGgdmYbwk+kKMJPLiQG0C3oDWO7AAR6oocHDe2DyMHnjj1zyv10FoWeANSJHfAZbibFCrOYgoIJ7KI3AYI54DjbPgzbS70mptNXC4KBABPL6ylaArVKDNQNvYVO4TRl6GfoDgFh5lfdyGn8vjpuHEYsMFXc4MqM3nsFALQsgFZjERiC3oSk7oXqHabCDkesbmCp0Cc+7oIRweh24GM34CorU95yaMjY7pKpDiho6n/2vATipAFCJriaRevSiw6WrwEPaKAgi+dLj+6oMHqWMX6DxAFYOyDNxg5zfogYOu6zYgFFs3ZEC+BXx1xv19ToGRhC0uccjOBVfJIOpFByVOApTSArDlKdVAJwChDtWuoNe+BZ6wszjyVoBg4hGYEMa1uH2GuunuDGpEDyqR2F2gag8RI7+Q0I8IiV6lnPeO1Ou+DfxOB0IOfs09GVE54HgRoQcvnHGu8Dzb7EhtplGJq/MCUKBZ8d3JRPqOI7kVyWvQsoaXSP5yjUYY8iJ/Z+awAqoOMIrh6wvY7SjPRNEcl1nEX3ojozGP1GjcGPs+TS2RD75uKbTuGIkQzSZjR//Quab2PvQ8cJUbzK4oEFUrwPVSVQ8+MgQvscddO2i/VoRoaPUIb81SHuvgvvVcL8Io/+zaYMcTKiZfWyFaadxqn7sI+jfqrQz7UOuCefInwDsPgAATURiQLEHGtNOn05ejHvMenMZ5TgNRd/h7RffQ/jemhhvbVC6Q3wGBaNt9vwVh0LkrQApoUFfKPfjqyU5YUPOx1PN8tTNVB7aoU/Wnz3aDAcMhrSg2ZMM0QA/RAESVQRvGA6qa0pYS3vvInTAhgUQfE6Aq8GBY8WDRVU2VYAxF4L8SHdaKM4NiC/27br1yykH0IBDsX/djsbRoEHupAGqyGyQqrAFKat3mb5X/ZM7A8Q8CFyMOojgy47WaKQO4KWzQBmPATME8UxdoNBlXJhPsdCaPQmEAANBi0im1ar1is9ott+v9YgXSqO3lWo0GA4aaxdrmxmZR4aGYADXEoCYQmCg1XTyVgRkeIiYqLiqKuZDNkahNTqLBPD29XE5FMTjSAFwM1AEuBAwZ8fUtKC2VQBUyys7S1tpefeZI6jD1Vg5ixj7WyAnYxO0smPbx+fkpLwnC3lJXW193FZ70cnO3AddAembhpBVAQCg7rwcoL7iCC2PP09cr2hyb7zyg8zz8R2tD6EYVR1VAhRrwgEE6QEmSTFCWjsmrTvYuYsyoxRgMUSn+MXAH6M4//4orCMnbgiOhwn+AXr5EZxKlxpo2a3Y64U+BuwAPJygoKW0aGISimAAEZAfgTKI3n0Kdh2whID8pfCJRCm+QxS9G1fQCGM1kvKhmz9IqQ8clEgZCgvjJGnRmV68rV4DtJuikU7R+/3qNw2MCgx9BGBjJEBcivIGIjIoCS4kFTcCWL2NRq6OHj1OHEb99hg5CxZTZbmAK5YZvZcyuX8eIY+cHkT3NFkAgUADcvWOpWaOsC3u4X82DDQsZQgRVOwgPSpvOFi51MGLErwMuJ8JlALfKpyhm5cpJ30ThzgvHrv4mPhc7QgK50ifA3FcEa6GPvn6/RtXvF2BhRDvvSJPeY//8IZhdChfskE4eRUCYghEMNGfBblzpl6CGCUaxnYNuJRehgM3pwNuGJ6KYQj6jcPaDZxO6VZhEDBBgIhdkEJNhijvSI1iLVh02H1AQ0FhjeQedd0OS9/HYZD2a1fFjd275oZUFBGii43nUVWegk1/aAgoapABSmDMMAFXSABUMwiQV+CAUyhPAYKKkjmDieSAKSHEWkTKtbOXYFXGqJkpkrCmZp6L4dZTCPv/0I5RAR8aATyaRjeLLN9Ut2ikj2tHBxEe87NUaknNGppemwLj5xQaeegpZDKuKYKoVqGZqgVhiNeUlrL9akUtHJqzxRnBw4MUEOqxIMEGzQQXE6p3/wFL7iAy6nNElOdpl+oA7C2QFU7SCVltuZlFcAgUs+BhkxTFHkWIKOy5KZEEJbU5rbrX5JXpjRyyW4pkqzuC2QIG+6pvwFO1uC0O3dwAxhCp8QMOEjVwwrPCi+bogRkJkdhAEKkVIWKUCFuOrscqycFuHAi5+FwNcSh28ss3m4bCWOnqAd0QSjbV6s9AqLdigKTHHkIpPgexG7tBPZ6FaCg6K/N3I80nQGMJQc61WARY4+ODIEArZGBRco+3unCzeEbLIiJG9CoGlpV33GDkD3FliECb2zNxc2R14bCMg5QNyqSjmUzsWvkKp4E/nfJSUzSg+ktYcP56wmA/jwc7SdzRLE3TmkGsiOWemIAER6I1jPrq+78LrEkxpjuu460J/1e0/JAlV6ta3rwxZXnyuyinwdseJqTebrqvi8XX7Vuihbtj6PNpwriQnqqnFEsGr1kNvafaEnO3CB+AHXgYk1qWQMfqZ//6+/PPTX7/r39tftzH5YxMCACH+QUNvcHlyaWdodCCpMjAwMCAtIDEwMDEgTWVkaWEgR3JvdXAuICBBbGwgUmlnaHRzIFJlc2VydmVkLgFVU1NQQ01UADs="> Kim zengin, Kim
fakir.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde şöyle
buyuruyor ve nefsin idaresi altına giren kullarına
duyuruyor. Bismillâhirrahmanirrahim: "Ya eyyühennasü,
Entümül fukaraü İlâllah VALLAH’ül Ganiyyül Hamidü. Ey insanlar !
Siz ALLAH’a muhtaçsınız ALLAH ise her şeyden müstağnidir. Her
hamda lâyıktır. "(Fatır 15 )
O böyle duyuruyor
fakat sağlığı, maddesi, gençliği yerinde olan duyabiliyor mu?
Çok zor, hele yüksek makam sahibi ise, şöhretliyse, halkın
pışpışladığı biriyse işi daha çok zorlaşıyor. Hele iş yeri
sahibiyse çalışan kişinin ibadet yapmasına bile karşı
çıkar. Kendisine verilen imkânların bir gün gelecek kendisinden
alınacağını aklına getirmek şöyle dursun hayalinden dahi
geçirmiyor. Öyle gurura kapılır ki herkese tepeden bakar herkesi
küçük görür. Kendinin emanetçi olduğunu bir gün gelecek kendinin
sandığı bütün varlığının gerçek ölümsüz varlık olan Hz. ALLAH’a
kalacağını, düşünemez. Ne zaman düşünür? Gençlik bitince, el
ayak tutmayınca, gözler kararınca, mirasçılar malları
bölüşünce kendisinin fakir olduğunu anlıyor fakat iş işten
geçiyor. Fakat yeryüzünde yaşayan şuurlu imanlı çok mümin
kardeşlerimiz var. Bunlar ne gençliğine ne sağlığına ne de malına
güvenmiyorlar her şeyin Hz. ALLAH’a ait olduğunu biliyorlar bu
emanet güçleri Hz. ALLAH’ın rızasına uygun olarak
kullanıyorlar.
Ne mutlu kendinin hiç olduğunu, her
şeyin Hz. ALLAH’a ait olduğunu bilenlere. Hz ALLAH (c.c) bize
ikram ettiği nimetlerinin O'na ait olduğunu, O'nun Gani bizim fakir
olduğumuzu bize unutturmasın inşaALLAH.
Kul Kalpten Sığınmazsa Hz. ALLAH Rahmet Kapılarını Açmaz.
Kul
Kalpten Sığınmazsa Hz. ALLAH Rahmet Kapılarını
Açmaz..
Hz. ALLAH (c.c) Biz kullarına çok yakın
olduğunu bildirdiği halde, Dünya bizi çeşitli işlerle meşgul edip
onun ile aramıza perde olduğundan, O Kudret sahibi ile yakınlık
kuramıyoruz. Bu sebep ile de onun Varlığını fark edemiyoruz. Hele
Maddi ve Sağlık durumu iyi olanlar,
ihtiyaç sahibi
olmadıkları için, O yüceler yücesi ile irtibat kuramıyorlar. Ancak,
madde sıkıntısı veya hastalık gibi bir durum ile karşılaştıkları
zaman Onun yardımına ihtiyaç duydukları, daha doğrusu Nefsleri
sıkıştığı zaman, Ona sığındıklarından, aradaki perdeler kalkar ve bu
sebep ile de, biraz imanı olanlar bile Hz. ALLAH’ı
hatırlarlar.
Ondan istekte bulunurlar. Onun için Kul
sıkışmadan Hızır yetişmez sözünü, Kul sıkışmadan, Hz. ALLAH’I
bulamaz olarak değiştirebiliriz. Gerçeği de bu olmalı, Çünkü
gelmiş geçmiş ALLAH dostlarının yaşantılarını incelediğimizde,
onların rahat yaşam biçiminden çok sıkıntılı Hayatı tercih
ettiklerini görüyoruz.
Bu sıkıntılı Hayat tarzı da hiç
birimizin nefsine uygun gelmlyor.Aslında gerçekten nefsani düşünceyi
bir kenara koysakta düşünsek, bizler en çok sıkıntıda olduğumuz
zaman Hz. ALLAH’ı Hatırlamış bizi sıkıntıdan kurtarması için ona
sığınmış, Ve bu vesile ile ona ibadet yapma gereğini duyup
yapmakla ona kavuşmuşuzdur. Hatırıma çoğumuzun bildiği Leyla ile
mecnunun hikayesi geldi. Mecnunu, mecnun yapan leylanın
sevgisiydi o sevgi ile ile yanıp tutuştuğu bir zamanda Leylayı
beklerken diliyle Leylam, leylam, diye söylerken, dili
sürçtü.
Mevlam, Mevlam diye söylemeye başlayınca, gönlü
mevlaya kaydı leyla gelip mecnun ben geldim deyince de git leyla ben
mevlamı buldum dedi Hakk Aşığı oldu. Hz. ALLAH’a kavuşmanın en
kestirme yolu da bu olmalıdır.
Şimdi kalkıpta Hz.
ALLAH’ımızdan sıkıntı mı isteyelim kesinlikle Hayır. Ölüm ile
sınırlı bir Hayat yaşadığımızı unutmayıp, her zaman ona muhtaç
olduğumuzu düşünerek sığıntı halinde olmamız bile O'nunla olmak
demektir. Onun için Aklımızı kullanarak bizlere ahireti
hatırlatacak Cenaze merasimlerinde bulunmak Hastaları ziyaret ederek
gözlerimizi örten Dünya perdesini aralaya bilir, nefsimize Hz.
ALLAH’ı hatırlatabiliriz.
Gerçek şu ki, olayların
gelişmesi Akıla gelen düşünceler ile başlar. Çünkü, akıla ve hayale
ne gelirse nefs onu arzu eder.
Misal olarak, midesi aç
olan biri aklına hayaline yemekleri getirmese, aşırı şekilde açlık
sıkıntısı yaşamaz. Fakat güzel yemekler hayal eder onları
düşünürse, iştahı daha çok kabarır. Hele aklına şehvetini
azdıracak hayalleri getirir ise, içinde ki hayvani nefsi azdığı
zaman ona mani olması imkansızlaşır.
Onun için
irademize hakim olabilmemiz için Akli düşüncemizi Hayırlı görüntüler
ile meşgul etmeliyiz ki şeytan bize musallat olup nefsimizi
azdırmasın. İşte, elimizdeki bilgisayar, bu cihazın içinde,
Hayırlı şeyler de var şerli şeyler de var. Biz bu cihazı Hayra da
kullanabiliriz şerre de. aklına şerri getirirsen nefsin o tarafa
yönlenir, aklına hayırlı düşünceler getirirsen nefsin o tarafa
yönlenir. Ve kesinlikle bilin ki, siz bu cihazla da imtihan
oluyorsunuz
Size Canı gönülden tavsiyemdir ki, aklınızı
hayırlı düşünceler ile doldurup meşgul edin. Gözlerinize
nefsinizin azacağı bir şey göstermeyin. ancak o takdirde
günaha girmekten kurtulur Hz. ALLAH’ın sevgisini
kazanırsınız. Hepimiz biliyoruz ki, Her yaptığımız işler ile
imtihana tabi tutuluyoruz. İşte Hele işbirlikçi Şeytan ve Nefsin
tuzağına düşmemek için En kuvvetli destek Hz. ALLAH’ı Hatırlayıp ona
sığınmaktan meydana gelir. Ona sığınan Onu bulur Ona sığınmayan
Nefsini Şeytanın kucağına atar. Yani kul ne zaman Maddi manevi
sıkışırsa Sahibine müracaat etmeli ondan yardım
dilenmelidir. Yardımın gelmemesi mümkün değildir. Eğer
gelmiyorsa bağlantıda bozukluk vardır.
İnanan dikkat
eder günaha girmez Hz. ALLAH’ın rızasını kazanır. İnanmıyan ise,
Nefsini azdırarak günah işler Ruhunu karartır şeytanı sevindirir seç
seçebildiğini. Bu arada her ne şekilde olursa olsun her
sıkıldığımızda kalp kapımızı Yüce Rabbimize samimi şekilde açarsak O
Bizim yardımımıza gelecektir. Biz bunu yaşadık ve gördük. Hz.
ALLAH cümlemizin Ruhumuzu galip Nefsimizi Mağlup etsin.
Amin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL
ALEMİN..
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina
Muhammed...
Hz. ALLAH(c.c) ayeti kerimesinde; "O hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için
ölümü ve hayatı yaratandır."
(mülk-2)
buyuruyor ve yarattığı bütün kullarına duyuruyor. Hz. ALLAH(c.c).
Böyle buyurduğu için demek oluyor ki, her kul yapacağı her işte
hürdür. Çünkü imtihan olacak kişi serbest olmalıdır ki yapacağı,
doğru ve yanlışla kendini ispat edebilsin. Aksi takdirde sınavın
kıymeti ve gayesi kalmaz. Buradaki en hassas nokta şudur ki kulun
nefsiyle imtihan olmasıdır. Yani, arzu ve istekleri ile denenmeye
tabi tutulmasıdır. Bu bir gerçektir ki her ferdin önünde bütün
işlerin kapıları açıktır. Her nefsine uyan kişinin nefsi hangi işe
yönelir ise ona o yolun kapısı açılır. Günaha yönelen günah işler,
sevaba yönelen sevap işler. Fakat hangi işleri yaparsa Hz. ALLAH’ın
izni ile yapmaktadır. Çünkü Her şey onun İmtihan takdiri ile
olmaktadır. Düzenleyici o olduğuna göre her şey onun müsaadesi ile
olmaktadır. Kulu istiyor o müsaade ediyor kulu nefsine uyuyor zina
ediyor. O müsaade ediyor kulu nefsine uyuyor insanları katlediyor o
müsaade ediyor. Mani olmaya kalksa imtihanın ne değeri
kalır. Yalnız şu var ki yine de ezeli ilmi
ile hangi kulunun nefsine uyacağını hangi kulunun nefsine
uymayacağını ezeli takdirinde biliyor. Yalnız mahşer gününde kulun
mazeret bulamaması için kuluna karışmıyor. Konunun daha iyi
anlaşılması için ilk yaratılışımız olan ruhlar Âlemine dönelim. Hz.
ALLAH(c.c) ruhlarımızı yarattığı zaman bütün ruhlara sordu. Ben
kimim, bütün ruhlar “Sen bizim Rabbimizsin .”dediler. Hz. ALLAH(c.c)
buyurdu ki Sizleri dünyaya indireceğim. Bizi dünyaya indirmesindeki
maksat ise, nefsimizle imtihan etmek ve bilmemiz içindir. Yoksa Hz.
ALLAH’ın öğrenmesi için değildir. O ayeti kerimesinde buyuruyor ki;
"Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa
vurun. Şüphesiz ki, ALLAH göğüslerin özünü bilendir. Yaratan bilmez
olur mu hiç? O, Latiftir her şeyi bilendir. O her şeyden
haberdardır." (mülk- 13,14) Her şeyin
özünü bilen, yarattığı kulunun yapacağı işlerin sonucunu bilmez mi?
Kulunun günah işlemesini istemez, şeytana uyan kuluna ise karışmaz.
Esasen yarattığı kullarının nefsine uyacak olanları da, nefsine
uymayacak olanları da evvelden biliyordu. Bunun aksini düşünen
dinden çıkar, kafir olur. Onun için Resulullah (s.a.v) Efendimiz,
kader mevzunda, derine dalmamayı tavsiye etmişlerdir. Fazla ileriye
gidilirse zındıklık husule getirir. Şeytan işini kadere havale etti.
Yalvarma lüzumunu hissetmedi, kafir oldu. Âdem aleyhisselam ise
hatayı kendinde nefsinde aradı. Tevbe, istiğfar etti. Mevla’da onu
affetti. Kul bütün iyilikleri Hz. ALLAH’tan, yaptığı kötülükleri
ise, kendi nefsinden bilecektir. Ayeti kerimede;
"Onlar ALLAH’ın öyle kullarıdır ki,
çirkin bir günah işledikleri yahut nefislerine zulüm yaptıkları
zaman ALLAH’ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini
isterler. Günahları ise ALLAH’tan başka kim bağışlayabilir? Birde
onlar işledikleri günah üzerinde bilip dururken ısrar
etmeyenlerdir."(Ali
İmran-135)
Lütfen bu mevzuda fazla derine dalmayalım. Akıl dengemiz
bozulmasın. Bilgisayar misali beynimize Virüsler dolmasın. Kalbimize ve aklımıza sahip çıkalım.
Sapıtanlar böyle sapıtıyor. Ondan sonra şeytanın askeri oluyor ve
başkalarının da imandan kopmasına vesile oluyorlar. Diyeceksiniz ki
herkes layık olduğu yere gidecektir. Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizin akıbetini hayırlı etsin. Zatına kul, Habibine
ümmet etsin.
Vel Hamdü Lillahi Rabbil Âlemin. ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Ala
Ali Muhammed.
Bismillahirrahmanirrahim "VALLAH’ü bima teğmelüne basir. ALLAH
yaptıklarınızı görmektedir. "(Ali
imran/156) Diğer bir Ayeti kerimede
ise: "La, yegurunneke
tekallübüllezine keferu fil biladi. İnkar
edenlerin refah içinde diyar, diyar dolaşmaları sakın seni
aldatmasın."(Ali imran/196) "Sakın kendilerini denemek için Dünya Hayatının süsü
olarak geçimlikler verdiğimiz kimselere gözlerini dikme, Rabbinin
rızkı hem daha hayırlı hem daha süreklidir.
"(Taha/131) Hz. ALLAH(c.c) yukarıda
geçen ayeti kerimlerle kafirlerin rahat yaşamalarının imanlı
kullarını şaşırtmaması için uyarıyor. Kafirlerin rahat yaşamaları
bitmeye mahkum olan dünya için olduğundan önemsiz olduğunu, önemli
olan ölümsüz ahiret hayatındaki cennet rızıkları olduğunu, mümin
kullarının dikkatini bu çok önemli olan hususa
çekmektedir. Diğer Ayeti kerimede
ise: "İnkar edeni de az bir müddet
geçindiririm buyuruyor. "(Bakara /150) Az bir müddetten maksat hepimizin bildiği gibi dünya hayatı
geçip giden bir zaman olduğundan önemsiz oluyor. Ancak, Ahiretin
tükenmeyen nimetlerini kazanmak için verilen bir fırsat olduğu
içinde çok önemlidir. Diğer bir Ayeti
kerimede ise: "3. Rabbinizden
mağfiret dileyiniz ve O’na tevbe ediniz ki, belli bir süreye kadar
sizi güzelce geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin
karşılığını versin."(Hud/3) Mümin
bir kulun da rahat bir yaşam sürmesi yine Hz. ALLAH’a sığınarak bol
tevbe etmesi ile mümkün olabileceğini bu ayeti kerimeden anlamış
oluyoruz. Tevbe ettiği halde sıkıntıdan
kurtulamayanlar ise, tevbenin şartlarını yerine getiremeyenlerdir.
Tevbenin en önemli şartı kalpten gelen bir sığınma ve gözyaşı ile
yapılan tevbedir. Yalnız dil ile yapılan tevbenin hiç bir faydası
yoktur. Gözyaşı ise pişmanlık duymaktır. Hal tevbesidir. En
tesirlisi de bu tevbedir. Kendini bu hale getiren samimi kul
istediği hayırlı şeylerin bir zaman sonra gerçekleştiğini gözleri
ile görecektir. Deneyiniz... Kula rahmet
kapısı açıldığı zaman ise Rabbisinden isteyeceği en önemli şey
Rabbisinin rızası olmalıdır. Ondan bu ikramı aldığı zaman ise her
şeye sahip olmuş olur. Hz. Musa Aleyhisselam
bir münacatında. “Rabbim bana nasihat
et. “dedi. Hz
ALLAH’ta ona, “sana benden beni istemeni tavsiye ederim.”
Buyurdu. Hz. Musa, bu suali Hz. ALLAH’a dört
kere tekrar etti ve her defasında aynı cevabı aldı.” SANA BENDEN BENİ İSTEMENİ TAVSİYE EDERİM.
“ Akıllı o kimsedir ki. Hz.
ALLAH’tan, Hz. ALLAH’ın sevgisini ister. Birde şu var ki, kafirlerin
lüks içinde yaşamaları bizi etkilemesin. Rahman olan Hz. ALLAH mümin
kafir demeden rızıklandırıyor. Müminlere ise, Rahim ismi şerifi ile
tecelli ederek bitmeyen nimetler hazırlamıştır. Hz. ALLAH cümlemizi onun yüce rızasını ve sonsuz nimetlerini
kazanan kullarından eylesin. Amin. Vel
Hamdü Lillahi Rabbil Âlemin. ALLAH’ümme Salli
Ala Seyyidina Ve Nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina
Muhammed. Yalnız Hz. ALLAH için
çalış. Nefsin için çalışma ki karşılığını
göresin...
Vücudun
gözü olduğu gibi kalbin de gözü var. Vücut gözü dıştan gelen
mikroplar vesilesi ile hasta olur. Eğer doktora gidilmez önlem
alınmaz ise daha da kötüye gider ve kör olma tehlikesi başlar.
Muhakkak tedavi olması gerekiyor. Kalbinde gözü olduğunu hepimiz
biliyoruz. İnsan isterse görmeyen kalp gözünün görmesini
sağlayabilir. Vücut gözünü dıştan gelen mikroplar kirlettiği ve
hastalandırdığı gibi, kalp gözünü de günahlar kirletip hasta ediyor.
Eğer günah işlemeye devam edilir ise kalbi kararır, kalp gözü
kapanır, madde sevgisi çoğalır, maneviyatı azalır, ibadet ve taattan
uzaklaşmaya başlar.
Bu tehlikeye düşen insanın yapacağı iş: Aklını başına alıp
kendine çeki düzen vermesi lazım. Bilmelidir ki, kendisi her geçen
gün şeytanın tuzağına düşmektedir.
Hele İnternet başında oturan
kardeşim, her bastığın tuşa dikkat et. Bil ki kendi kaderini kendin
hazırlıyorsun. Nedenini sen çok iyi biliyorsun. Hele çat pat
işlerinde şeytanın tuşuna basarsan yakanı kaptırır, sonrasında da
yakanı kurtaramazsın. Hz. ALLAH(c.c) senin
önüne her iki yolu da koymuş istediğini seçebilirsin. İstersen
şeytan yolunu, istersen Rahman yolunu. Aklın ile nefsin ile
denenmedesin. Hz. ALLAH(c.c) parmak uçlarına hürriyetini vermiş.
İster Rahmanın konuşulduğu sohbet odasını açan tuşlarına, istersen
şeytanın nefsini azdıracağı günah odasının tuşlarına basabilirsin.
Sana tavsiyem bu makinenin başına eüzü ve besmele çekmeden oturma,
bil ki eğer gaflete düşersen telafisi imkansız zarara uğrarsın.
Kalbin
kirlenir ve kalp gözün kör olur. Sözümüz İmanlı kişilere imansızlara
sözümüz yok. Netice olarak gözlerini müstehcen görüntülerden uzak
tut. Kalbindeki imanını bozacak sohbetleri dinleme. Böyle bir hataya
düşmüş isen derhal tevbe et. Senin her halini takip eden Hz.
ALLAH’tan özür dile. Hz. ALLAH(c.c)
Ayetlerinde:
Bismillahirrahmanirrahim. "Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki,
ben onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul
ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman
etsinler ki doğru yolu bulsunlar. Onlardan tevbe edenler pişmanlık
duyanlar gizlediklerini açıklıyanlara ise, Ben onların tevbesini
kabul ederim ben tevbeleri çok kabul eden ve çok rahmet
edenim."(Bakara/160) "Öyleyse siz beni zikredin ki, ben de sizi
zikredeyim. Bana şükredin, nankörlük
etmeyin."(Bakara/152) 48. O
gün yer başka bir yerle, gökler de başka göklerle değiştirilir.
Bütün insanlar tek ve Kahhar olan ALLAH’ın huzuruna
çıkarlar."(İbrahim/48) 49. Resulüm! Kullarıma benim çok
bağışlayıcı ve merhamet edici olduğumu haber ver. 50. Fakat benim azabım da çok acıklı bir
azaptır."(Hicr/49,50) SadakALLAH’ül Azim.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizin Ruhumuzu galip nefsimizi mağlup etmemizi nasip
etsin. Vel Hamdü Lillahi Rabbil
Âlemin. ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina Ve
Nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali
Muhammed.
https://lh3.googleusercontent.com/6xLqdCDE2YBK_p9khIr9-K59bW12IVZjSeGQRx1NiZ0=w235-h176-p-no"> Kabağın Sahibi Var.
Vaktiyle bir derviş, nefsi ile
mücadele etmeye karar verir. Fakat iş yamalı
bir hırka giymekle olmamaktadır.
Bundan sonra kendine reva
görülen her türlü kem sözü, her türlü kötü davranışı hoş
görmeye çalışacaktır. Usule uygun hareket
eden derviş soluğu berberde alır.
Berberden kendisini traş
etmesini ister.. Berber dervişin saçlarını
kazımaya başlar. Derviş aynadan durumu
izlemektedir. Başının bir kısmı tamamen
kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mi yağız,
bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, basının kazınmış kısmına
okkalı bir tokat atar ve şaklabanlık yaparak:
"Kalk 'len kabak, kalk da tıraşımızı
olalım!" diye kükrer.
Dervişlik bu...
Sövene dilsiz, vurana elsiz
olması gerektir. Kaideyi bozmaz derviş. Hiç ses
etmez, usulca kalkar yerinden.
Berber mahcup olur
ama,korkmustur da. Sesini çıkartamaz.
Traş
sırasında da devamlı olarak dervişi aşağılayıp alay etmeye devam
eder; Kabak aşağı, kabak
yukarı. Tıraş biter, kabadayı dükkandan
çıkar.
Henüz
birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış
bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıya
çarpar. Kabadayı orada acılar içinde yerde
yatmaktadır. Görenler çığlığı basarlar.
Berber ise
şaşkındır. Bir bu kötü manzaraya, bir dervişe
bakar, gayri ihtiyari sorar: "derviş beddua mı ettin ne?
"
Derviş mahzun ve düşünceli bir şekilde cevap
verir: "VALLAHi asla gücenmedim
ona. Hatta hakkimi da helal
etmiştim... "
https://lh3.googleusercontent.com/8sIqc2B_HQd6Xek-S__T5bqrAtKAdwX8njSJlPBNUgc"> Kalp İle Kılınan Namaz İnsanı Evliya Yapar
Hz. ALLAH’a inanan bir insan
namaza başladığı zaman namazda okuyacağı duaların ifade ettiği
manaların özünü beynine yazmalı, namaz içinde her okuduğu duanın
manasını aklından geçirmelidir. Namaza duracak olan kişi padişahın
huzuruna çıkar şekilde edep ve saygı ile çıkmalı aklını da kötü
fikirlerden uzaklaştırmalı. Bilmeli ki manevi gizli kameralar onun
her halini çekmektedir.
Namazın başında okunan ilk dua
sübhaneke duasıdır bu duanın öz manası ise kısa olarak
şöyle:
"ALLAH’ım, sana hamd ederim senin hiç bir eksiğin
olmadığını bütün kalbimle tasdik ederim." Besmele den sonra Fatihayı okurken
ise: "Elhamdü lillahi rabbil Âlemin"
derken, "yapılan bütün hamd ve övgüler sanadır
ALLAH’ım." diye aklından
geçirecek. "Errahmanirrahim" der demez,
"Sen Rahman ve
Rahimsin." diye aklından
geçirecek. "Maliki yevmiddin"
der demez, "Sen her günün tek sahibisin ALLAH’ım." diye kalbinden geçirecek. "İyyake, nağbudü ve iyya kenestain." Der demez, "ALLAH’ım yalnız sana
kulluk yaparım yalnız senden yardım dilerim diye aklından
geçirecek." "İhdinassıratal
mustakim" der demez,
"ALLAH’ım ne olur beni dosdoğru yolda
bulundur, sabit kıl." diye aklından
geçirecek. "Sıratallezine en amte
aleyhim, gayril magduğu aleyhim veleddallin." Der demez, "Sapıkların yolunda
bulundurma doğru yolda bulundur."
diyecek ve ardından "Amin" diyecek. Ardından okunacak sürenin de manası düşünülerek okunması
gerekir. Fakat Fatiha suresi her rekâtta okunduğu için fazileti ve
bereketi de çok fazla olduğundan onun manasının özünü her Müslüman
aklına yazmalıdır.
Ruküye eğildiği zaman da, "Sübhane Rabbiyel Azim" dedikten
sonra ise, "Sonsuz Yüce Rabbim senin hiç
bir eksiğin ve kusurun yoktur." diye
aklından geçirecek. "Semi ALLAH’ü
limen hamide" derken de,
"ALLAH’ım sen Hamdımı
işitirsin." Diye aklından
geçirecek. "Rabbena lekel
hamd" dedikten sonra ise,
"Hamdım sanadır
ALLAH’ım." diye
düşünecek. İşte her beş vakit namazını bu
samimi ifadeler ile hayâ ve edeple kılabilen insanın salih kullar
arasına katılacağına inanıyorum. Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizi kendisine yakışır şekilde ibadet yapmamızı
nasip etsin. Amin. Vel hamdü Lillahi rabbil
Âlemin.
ALLAH’ümme Salli Ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Ala
Ali Muhammed.
https://lh3.googleusercontent.com/GWztbFC0xtGV8Hl4jEBBd11DF45iZSDMcANUB0I5GMSXVTh5A9Dk"> Kurban Kesmenin Önemi
Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "Rabbin için Namaz kıl
Kurban kes. "(Kevser 2)
buyuruyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz
ise Hadisi şerifinde: "Hali vakti
yerinde olupta kurban kesmeyen Namazgahımıza gelmesin."
buyuruyor.(İbni mace)
Bütün semavi dinlerde kurban
kesmek İnsanı ALLAH’a yaklaştıran ve ulaştıran bir ibadet
sayılmıştır. Kuranı kerimde, Adem
aleyhisselamın oğullarının kurban kesmelerinden
bahsedilmektedir. Ayeti
kerimede: "Biz her ümmet için kurban
kesmeyi meşru kıldık." (Hacc 34)
buyruluyor. Diğer bir Ayeti kerimede
ise: "Kesilen kurbanlık hayvanların ne
etleri, ne de kanları ALLAH’a ulaşmaz. ALLAH’a ulaşacak olan sizin
takvanızdır."(Hacc 37) Resulullah
sallALLAH’u Aleyhi vesellem Efendimiz ise Hadisi
şeriflerinde: "Hiç bir kul kurban
günü ALLAH katında kan akıtmaktan daha güzel bir şey
yapamaz, Zira kesilen hayvan, Kıyamet günü
boynuzları ile, kılları ile, tırnakları ile gelecektir. Hayvanın
kanı yere düşmezden önce, ALLAH katında yüce bir mertebeye ulaşır.
Öyle ise gönül hoşnutluğu ile bu emri ifa edin."
(Tirmizi) Kurban kesmek malla
yapılan bir fedakarlıktır. Bir müslüman
kurban kesmekle, Can da dahil olmak üzere, bütün her şeyini ALLAH
yolunda feda etmeye hazır olduğunu göstermiş
olmaktadır. Diğer taraftan kurban kesmek
nefsani arzularını kesmenin bir işaretidir. Hz. ALLAH celle celalehü keseceğimiz kurbanlarımızı İndi
İlahide kabul olmasını nasip etsin İnşaALLAH.
Bu vesile ile Sitedeki
kardeşlerimin ve cümle Ümmeti Muhammedin Mübarek kurban bayramını
kutlar İslam Alemine ve devletimize Hayırlara, selamete, ve huzura
vesile olmasını Cenabı ALLAH’ımızdan dilerim.
Kâinatın sahibini tanımak ona
iman etmek onu yüceltmek her aklı başında olan insanların kesinlikle
uyması gereken mecburi vazifesidir. Bunu
yapmayan dinsiz sayılır ve kafir sınıfına ayrılır.
Akıllı olan insan zekasını
çalıştırdığı zaman peygamberlerin getirdiği kitaplardan haberdar
olmasa, bile dünyayı döndüren, insanları hayvanları yürüten, bitki
çeşitlerini büyüten, sonsuz kudret ve ilim sahibi bir idareci olan
Hz. ALLAH'ını bilebilir bulabilir.
Bu çok zor değil, insan düşünse
ki, dünyaya her gelen misafir olarak geliyor bir müddet sonra
helalleşip ahiret yolculuğuna çıkıyor. Kurulu
sistem ise hiç şaşırmadan devam ediyor. Gecenin ardından gündüzün gelmesi, ilkbaharı yaz ayının, yaz
ayını, sonbahar, sonbahar ayını kış ayının takip edip gitmesi bu
sistemi kuran birinin var olduğunun ispatı olmuş
oluyor.
Büyük
bir fabrika gören bir insan nasıl ki, Dünya menfaati için o tesisi
kuran patronu arayıp soruyor ve irtibat kuruyorsa, aynı insan
gözüyle gördüğü fevkalade yaratılan kâinat Fabrikasının Patronu
olan, Hz. ALLAH(c.c) ile irtibata geçmiyor. Manevi kör olan gözlerini açamıyor hâlbuki bilse ona verilen
kalbi ile hissedebilir kalp gözü ile görebilir. Onun sırrı ise
şudur.
Kalbimizde iki kapı vardır bir kapısı dahile ki melekût
âlemine, diğer kapı ise harice yani beş hislere
açılır. Kalbin dış âlemle temasını sağlayan
beş duyu organımız olan, gözlerimiz ile dünyayı görüp, ayaklarımız
ile yürüyüp, ellerimiz ile tutarak, dilimiz ile tadarak,
kulaklarımız ile duyarak, dünya ile temasa geçiyor.
İşte biz bu halde iken kalp
kapımızın melekûta açılan kapısı kapalı kalıyor. Haliyle manevi
durumumuz da zayıf oluyor. Gayb âlemimiz de kapalı kalıyor. Melekût
âlemini görmek için kalbimizin dünyaya açılan kapısını kapatır,
dünya tat ve lezzetlerini aklımızdan çıkarıp kalbimizi ahiret
hayatına çevirir de sonsuz yaratıcımız olan Hz. ALLAH'ın sanat
eserlerini düşünmeye başlarsak, bize melekût kapısı açılır gönlümüze
iman dolmaya başlar.
Çünkü kalbin her iki âleme yönelip ikisini birlikte
seyretmesi mümkün değil bir tarafı kapalı olduğu için aynada görüntü
olduğu gibi. Ancak kalpte ALLAH'ın
sevgisinden başka şeyler olmadığı zaman gayb âlemi
açılır.
İnsanların yanılgısı buradan başlıyor çünkü insanların
çoğunluğu kalbin beş hisler olan kapısından dünyanın güzelliklerine
dalmış, yeme, içme, giyme, gezme ile ömrünü
geçiriyor. Bu sebeple de gaybın esrarına
muttali olamıyor ancak ibadet ve zikir ile Hz. ALLAH’a yönelse
yaratanın sevgisi kalbine dolsa, beş hislerin kapısını kapadığı
derece kadar melekût kapısı da kendisine aralanır.
Fakat burada kendisine en büyük
engel beş hisleri temsil eden nefsidir. Onun
yapısı toprak, su, hava, ateş olduğu için onu dünyaya açılan kapıdan
almak çok zor mücadeleyi gerektirir.
Ancak kişinin Hz. ALLAH'a
sığınması ve kendisinin azim ve gayreti ile mümkün
olur.
Hz.
ALLAH(c.c) Ayeti kerimesinde: “Kulum
bir kere hazmetti mi biz yolları açarız.” buyuruyor.
Bu ilahi vaat dünya nimetleri için de, ahiret nimetleri için
de geçerlidir, burada kulun seçim yolu önemlidir. Kul seçimini dünya
için yapıyor, azim ve gayretini o yöne kullanıyorsa tabidir ki, beş
hisler olan dünya nimetlerinin kapısı ona
açılacaktır.
Marifetname kitabının 142 inci sahifesinde bu konuyu daha
güzel ifade eden açıklama var onu buraya almayı lüzumlu gördüm aynen
şöyle: "Ey aziz, eylülle demişlerdir ki, eğer kalbini ilgilendiği
fena şeylerden keser, nefsini kötü alışkanlıklardan men eder ve tam
bir tevekkülle ALLAH’A teslim olup bütün işlerini ona havale
edersen, başına gelen bazı sıkıntılara tahammül edip sabrın
şerbetini içer, kazaya rıza gösterir, telaş ve heyecandan kaçınır,
nefsin arzularına gem vurursan ki, bu çok güç bir iş, acı bir ilaç,
ağır bir yük taşlı bir yoldur.
Fakat tariki müstakim olan
dosdoğru bir yoldur, sonu saadet ve nimetlerle
doludur. Çok bilgili bir doktor düşünün
suspusluktan kıvranan hastasını bir bardak su içmekten men ediyor
veya ona öyle bir şurup içiriyor ki, acısından bütün vücudu titriyor
ve içmekten tiksinti duyuyor.
Şimdi düşünün, doktorun
hastasına bu muamelede bulunması düşmanlığından veya ona eziyet
etmek isteyişinden mi, yoksa hastasını sıhhate kavuşturmak
istemesinden mi, doktor biliyor ki, hasta arzu ettiği şeyleri yer
veya içerse ölecek onun iyileşmesi şifası onları yememek yemiş ise
kusturmak ve midesini boşaltmak ile mümkündür.
Onun için doktor hastasının
lezzetini değil sıhhatini düşünür. Sabırlı olan hasta da doktora
teslim olur her dediğini yaparsa sıhhatine
kavuşacaktır.
İşte kullarına şefkatli ve rahim olan her hallerini bilen
gani, âlim, kerim ve kuvvetli koruyucu cömert olan cenabı Hak senin
nefsinin işine gelmeyen aç durup oruç tutmanı, haram yiyeceklerden
uzak durmanı, vücudunu sarhoş eden içkilerden içmemeni emretmesi de
belki seni şeytanın tuzaklarından kurtarmak, ölümsüz âlemdeki
nimetlere kavuşman içindir.
Dilediğin kadar yiyecek içecek
mal ve mülk vermemiş ise muhtaç olduğun şeylerden kısıntı yapmış
ise, bil ki bunları senin düzelmen ve iyiliğin için yapmıştır inan
ki sende bu emirleri yerine getirirsen, onun yanında aziz ve
muhteremsin sana yüksek makam ikram edilecektir.
Seni veliler mertebesine
çıkarmakta ve onlara verdiği nimetlerden sana da ihsan edecektir,
yeter ki sen sabır ve şükret ta ki sabrın acıları içinde onun yüce
sevgisinin huzurunu tadasın." Nasihati yapılmış. ALLAH'IN selamı bize bu öğütleri bırakan
velilerin ve cümle Muhammed ümmeti üzerine olsun.
Bu nasihatlerden anlaşılan mana
şudur ki, Hz. ALLAH(c.c) sevdiği kuluna melekût kapısını açmak
istediği zaman onun dünyaya olan sevgisini sıkıntılar vererek
kırıyor soğutuyor ki ahiret kapısı olan melekût kapısına dönsün. Hz.
ALLAH(c.c) cümlemize melekût kapısında gaybın sırlarını seyreden
kullarından olmamızı nasip etsin.
Bir gün gelecek rabbimize
kavuşacağız gitmezden önce hazırlık yapmalıyız. Ayeti kerimesinde ahirette yeniden yaratılışımızı şöyle haber
veriyor,
Artık
kıyamet kopmuş. İsrafil tarafından birinci defa sura üfürülmüştür de
ALLAH’ın dilediği Cebrail Azrail Mikail ve İsrafil müstesna olmak
üzere göklerde kim var yerde kim varsa Ölmüştür. Sonra sura tekrar ikinci defa üfürülmüştür. Bu defa
kabirlerinden kalkmışlar bakınıp duruyorlar. Acaba kendilerine ne
yapılacaktır. Mahşer yeri rabbinin nuru ile
aydınlanmıştır. Amel defterleri sağ ve sol
ellere konmuş, peygamberler ve şahitler kullar arasında
adaletle hüküm verilmektedir. Hem onlar asla zulüm görmezler ve
kâfir ne iş yaptı ise karşılığı tamamen verilmiştir. ALLAH onların
yaptıklarını en iyi bilendir.
Kâfir olanlar bölük bölük
cehenneme sürülür nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır.
Bekçileri onlara şöyle derler size içinizden peygamber gelip de
rabbinizin ayetlerini okumadı mı?
Sizi bu gününüze kavuşmakla
korkutmadı mı? Onlar evet geldi fakat biz inanmamıştık derler onlara
melekler tarafından şöyle denilir “Girin cehennemin kapılarından
ebediyen kalmak Üzere işte bu büyüklük
taslıyanların yeri ne kötüdür.” Rablarına itaat edenler ise bölük
bölük cennete gönderilir. Nihayet oraya varıp cennetin kapıları
açılınca bekçileri şöyle derler: “Selamet size tertemizsiniz artık ebedi olarak kalmak üzere
girin oraya.” Cennetlik olanlar şöyle derler:
Hamd olsun o ALLAH’a ki, bize olan vaadini yerine getirdi ve bizi
cennet yerine mirasçı kıldı. Cennette istediğimiz yere konuyoruz
işte dünyada ALLAH için güzel amel yapanların mükâfatı ne güzel! Bir
de melekleri görürsün ki, rablerini hamd ile tesbih ederek arşın
etrafını kuşatmışlardır. O kimseler arasında adaletle hüküm
verilmiştir de şöyle konuşmaktadırlar: Hamd âlemlerin rabbi olan
ALLAH’adır. (Zümer 68 den 75 e
Kadar.) SadakALLAH’ülazim.
Hz ALLAH cümlemizi cennetine
aldığı kullarından etsin. Muhterem kardeşlerimiz, kalbimizin iki
kapısı var demiştik, bir kapısı dünyaya, bir kapısı ahirete
açılıyordu.
Bu
durumda yapacağımız iş, kalbimizi dünyaya çevirdiğimizde helal ve
haramlara dikkat eder, nefsimizi bu perhizlere alıştırırsak. Hz.
ALLAH bize rahmet kapılarını açar. O’nun sevgisi kalbimizde bambaşka
olur ve Ahiret kapısından bizlere nurlu ışıklar sızmaya, kalbimize
nur dolmaya başlar. Kesinlikle bilin ki, Hz.
ALLAH(c.c) bu imkânı bütün kullarına tanımıştır çünkü O:
“GAFURDUR
RAHİMDİR.”
Mademki yaşıyoruz bizlere tanıdığı bu fırsatları
değerlendirelim dünyada ve Ahirette huzurlu hayat
yaşayalım.
Hz.
ALLAH(c.c) cümlemizi görünen ve görünmeyen bütün tehlikelerden
muhafaza etsin. Dünyada ve Ahirette selamet versin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL
ÂLEMİN. ALLAH’ümme Salli Alâ Seyyidina Ve
Nebiyyina Muhammedîn Ve Alâ Ali Muhammed.
1.Kıyamet gününe yemin ederim. 2.
Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip
hesaba çekileceksiniz). 3. İnsan, kendisinin
kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? 4. Evet, bizim,
onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz
yeter. 5. Fakat insan önündekini (kıyameti)
yalanlamak ister. 6. "Kıyamet günü ne
zamanmış?" diye sorar. 7. İşte, göz
kamaştığı, 8.Ay tutulduğu, 9.Güneşle ay bir araya getirildiği zaman! 10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!"
diyecektir. 11. Hayır, hayır! (Kaçıp)
sığınacak yer yoktur! 12. O gün varıp
durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. 13.
O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa
bildirilir. 14. Artık insan, kendi kendinin
şahididir. 15. İsterse özürlerini sayıp
döksün. 16. (Resulüm!) onu (vahyi) çarçabuk
almak için dilini kımıldatma. 17. Şüphesiz
onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize
aittir. 18. O halde, biz onu okuduğumuz
zaman, sen onun okunuşunu takip et. 19. Sonra
şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir. 20. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve
nimetlerini) seviyorsunuz da, 21. Ahireti
bırakıyorsunuz. 22. Yüzler vardır ki, o gün
ışıl ışıl parıldayacaktır. 23. Rablerine
bakacaklardır (O'nu göreceklerdir). 24.
Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır; 25.
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını
sezeceklerdir. 26. Artık gözünüzü açın! Ne
zaman ki can köprücük kemiğine dayanır, 27. "Tedavi edebilecek
kimdir?" denir. 28. (Can çekişen) bunun
gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. 29. Ve
bacak bacağa dolaşır. 30. İşte o gün sevk
edilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur. 31.
İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da
kılmamıştı. 32. Aksine yalan saymış ve yüz
çevirmişti. 33. Sonra da çalım sata sata
yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti. 34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! 35.
Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık! 36.
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! 37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe
(sperm) değil miydi? 38. Sonra bu, alaka
(aşılanmış yumurta) olmuş, derken ALLAH onu (insan biçiminde)
yaratıp şekillendirmişti. 39. Ondan da iki
eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti. 40.
Peki (bunları yapan) ALLAH'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez
mi? SadakALLAH’ül Azim. Tefekkür etmeniz için yazdık kardeşlerim.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/84b791fb4aa5.gif"> Kim Deli. Kim Akıllı.
Kendini akıllı zanneden
imansızlar inananlara deli ahmak gözüyle bakıyor onları cahil geri zekalı olarak görüyorlar. Elleri ile tuttuklarına gözleri ile gördüklerine inanıyorlar
gözleri ile görmedikleri Hazreti ALLAH'ı
inkâr ediyorlar. Oysaki elleri ile
tutmadıkları gözleri ile görmedikleri o kadar şeylere inanıyorlar
ki. farkında olamıyorlar. En canlı örnek nefestir ruhtur akıldır. Seslerimiz lezzetler kokular şekil ile görülmüyor elle
tutulmuyor. Kendilerini yüksek akıl sahibi
görenler kendilerine sonsuz akıl sahibi tarafından ikram edilen akıllarını elle tutabiliyor gözle görebiliyorlar
mı? Veya bu kişiler akıllı mıdırlar deli
midirler işin aslı nedir kim akıllı kim deli ancak kâinatı tefekkür etmekle meydana çıkar. Akıllı o kişidir ki elden kaçanı değil ebedi olanın peşinde
koşar. Açık bir gerçek var ki bu yaşadığımız
dünya süratle geçen bir hayal her şeyiyle meydanda kendini akıllı görenler aslında gayba
inanmamakla ebedi hayatı kaçırmakla akılsız
duruma düşmektedirler. Kendini akıllı
zanneden imansız zümreyi aklımızın yettiği kadar akıl
süzgecinden geçirdik bunlar ebedi hayata
talip olmamışlar eğer akıllarını kullanmazlar böyle
ölürlerse ebedi kayba
uğrayacaklardır. Kendilerini akıllı
inananları akılsız görenleri kendi inançları ile baş başa
bırakalım ve onlar için hazreti
ALLAH’a niyazda bulunalım inşaALLAH onlara da hidayet nasip
olsun. İnsan olarak şöyle düşünelim kim ne
derse inandığımız için bize deli diyorlarsa bu
onların takdiridir biz inanalar hazreti
ALLAH’ın takdirine bakarız ebedi hayata talibiz
inşaALLAH. Hazreti ALLAH’ın bunca
mucizelerini görmeyen emirlerini duymayan akıllı
geçinen delileri Hazreti ALLAH’a havale
ediyoruz.
İmanı ve aklı kıt olan bazı insanlar imansız kişilerin zevk
ve sefa içinde yiyip içmeleri gezip
dolaşmalarından dolayı dinden imandan tamamen
çıkıyorlar ve Hazreti ALLAH’ı inkâr
ediyorlar. Hazreti ALLAH’ın gaffar ismi
celilini bilmedikleri için O'nun dünya hayatında inanan
inanmayan bütün kullarını ayırt etmeden
rızıklandırdığını bilmiyorlar. Ahiret
hayatında ise yalnız inanan kullarını rızıklandıracağından da
haberleri yok Eğer kurana inansalar
ilimlerini arttırsalar Hazreti ALLAH’ın ilâhi nizamını
öğrenecekler imanlarını koruyacaklar dünya ve
ahiret selâmetine kavuşacaklardır. Yukarıda
geçen Ayeti kerimede inkâr edeni de az bir müddet geçindiririm
buyurması ise dünyayı kast ediyor dünya
hayatının az bir zaman dilimi olduğuna dikkat
çekiyor. Öyle değil midir kardeşler dünya
hayatı bir göz kapama gibi geçmiyor mu yaşlılıklar
bunun farkında da gençlere sesleniyoruz bakın
geçmiş yıllarınıza her geçen gün ve geceler dün gibi değil mi? Öyle bir hayat
yaşıyoruz bir dakika sonrasını yaşayıp yaşayamayacağımızı garanti
olarak bilemiyoruz. Adam ağzına lokmayı
atıyor nefes borusu tıkanıyor yutamadan ruhunu
teslim ediyor. Çok sevdiğimiz yakınımız
bisiklete bindi pedalı çeviremeden yere yıkıldı ve
oracıkta ruhunu teslim etti. dünyanın az bir
geçimlik olduğunu çeşitli ibretlerle görebiliriz. Dünya hayatı biz insanlar için az bir zaman dilimidir
istersen yüz yıl yaşa bitmeye mahkum bir
zaman fakat biz insanlar aldanıp gidiyoruz. Diğer bir Ayeti kerimede ise; "İnkâr edenlerin refah içinde diyar diyar dolaşması
sakın seni aldatmasın."(Al-i imran 196) Buyurması bizlere aynı gerçeği sunuyor. Gençlere sesleniyoruz hani siz kariyerinizi yükseltmek için
sınava girersiniz kazanırsanız gün gelir
yüksek mevki sahibi olursunuz. derslerinize yeteri kadar çalışmaz
önem vermezseniz imtihanı kazanamaz
istediğiniz makama gelemezsiniz. İşte bu
çalışmalar imtihanlar da az bir dünya geçimidir kaybedince ne kadar
üzülüyoruz değil mi? Fakat ahiret geçimi
bitmeyen bir geçimdir sefa da ebedi cefa da ebedi, dünya ise az bir
geçimlik sefa da olsa bitiyor cefa da olsa
bitiyor arada ne kadar büyük fark var. Dünyada kariyer sahibi ol bitici de olsa ol çünkü yaşıyorsun
kul olarak Hazreti ALLAH’ın sunduğu nimetlerden faydalan O Hazreti
ALLAH ki yiyin için şükredin nimetimi arttırırım buyuruyor fakat
sonu olan bir hayattır. Ölümsüz hayat olan
ahiret hayatının yanında hükmü sıfırdır. Akıllı ona deriz ki dünya hayatının bitmeye mahkum süsünü
lüksünü kazanmak için sınavlara hazırlandığı kadar biraz da bize
sunulan bitmeyen tükenmeyen ahiret hayatının süsüne lüksüne talip
olur ahirette bize sorulacak ahiret suallerine çalışır bu çalışmalar
dünya suallerini kazanmamıza da vesile olur. Çünkü ahret nimetlerini kazanmak isteyenleri de Hazreti ALLAH
destekler yeter ki derslerimize çalışalım O'na inanalım O'na
güvenelim Hazreti ALLAH’a inanır O'na güvenirsek bir taşla iki kuş
vururuz misali hem dünya hayatını hem ebedi ahiret hayatını
kazanırız inşaALLAH. Amin.
Kanser Hastalığına Ve
Bütün Dertlere Şifa Ancak ALLAH’tan Gelir.
Hazreti ALLAH (c.c) bizleri
imtihan etmek için birçok hastalıklar yaratmıştır. Bu hastalıkların ortadan kalkması için alternatif olarak
şifalar devalar ve o şifaları bize
ulaştıracak tabipler halketmiştir. Onun için
her kim hasta olduğunda umutsuzluğa kapılmamalı şifasını
aramalıdır. Başta sabırlı olarak
Hazreti ALLAH’a isyan etmeden O'na tevbe ederek O'ndan
yardım dilemelidir.
Fakat başta tevbe diyoruz çünkü
bilmeden Hazreti ALLAH’ın gönlünü incitmiş
olabileceğimizden evvelâ O'nun yüce gönlünü
kazanmalıyız temizlenmiş olarak O'na yalvarmalıyız. Geçmiş yıllarda Viyana’da sığır eti satan ve tavuk eti satan
iki tüccar vardı biz onların bizlere
verdikleri sözlü teminat üzerine et almayı düşündük ve istihare
namazı kıldık fakat istiharede onların yalan
söylediğini anladık et almaktan vaz geçtik.
Kendilerine giderek besmelesiz
hayvan kesmemelerini eğer bunu yaparlarsa dinden çıkabileceklerini Hazreti ALLAH’ın emirlerini uygulamadıkları
için ağır hastalığa yakalanabileceklerini söyledik onlara "Hazreti ALLAH’ın
Ayetlerine inanan müminler iseniz üzerine ALLAH’ı ismi anılmış
besmele ile kesilmiş hayvanlardan yiyin."( Enam -118)
ayeti kerimeyi hatırlattık bize
çok darıldılar nefslerine uyarak bildikleri gibi çalışmalarını
yaptılar. Birkaç zaman sonra duyduk ki ikisi
de kanser hastalığına yakalanmışlar.
Şimdi ise yaşadığımız beldede
kasabı uyarmıştık ona bakın sizin sözünüze inanarak kestiğiniz etinizi yiyoruz vebalini size yüklüyoruz dedik,
içiniz rahat etsin dedi onları tanıyanlar da
kefil oldular biz de oradan alışveriş yaptık.
Bu yıl geldik et almak için
kasaba gittik kendisi yok başkalarına devretmiş kendisi hasta olmuş
o yüzden kasap dükkanını devretmiş. cuma namazından çıkıp eve
geliyorken yolda karşılaştık geçmiş olsun hasta olmuşsun
deyince, bir hastalığım yoktu birdenbire oldu doktorlar şifası yok
diyorlar dedi. Bizde öyle şey olmaz şifasız
dert yoktur siz şifanızı arayın dedik teselli ettik bol tevbe
etmesini tavsiye ettik çünkü tevbesiz dua
kabul olmaz hasta şifa bulmaz başka yol vermemiş hazreti
ALLAH.
Esasen
besmelesiz hayvan kesen kurana iman etmiyordur kurana iman
etmeyen Hazreti ALLAH’a iman etmiyordur.O
gibi insanların kestikleri murdardır yenmez imanı olan ise besmele
çekmeden hayvan kesmez. Şimdi kasap dükkanını
yeni devralan sahipleri ile konuştuk kesin söz verdiler besmelesiz
kesmediklerini bize kanıtladılar onlardan alışveriş yapıyoruz
inşaALLAH hayırlı olur. Bakalım ileride neler
göreceğiz.
İnsanın gönlü nerede ise o
oradadır neyi beğendi ise o onunladır. Gönül
telefon hattı kime bağlı ise o hattaki kişi ile bağlantı halinde
olur. Ve o kişi avizeden akseden sesten
başkasına kulak verip duyamaz duysa da aklına
dolduramaz. Kalp ise öyle bir ilahi kutu ki,
içindeki çıkmadan başkası giremez. Onun için
bizler kalplerimize çok dikkat etmeliyiz kalbimizdeki imanımızı
zedeliyecek fikir ve düşünceleri kalbimize sokmamalı, kalbimizi
öldürmemeliyiz.
Kalp ise zararlı fikir ve düşüncelerle dolduğu zaman artık
onu boşaltmak ve hayırlı bilgileri doldurmak çok
zorlaşır. Ancak Hz. ALLAH’ın yardımı ile
kurtulur. Hz. ALLAH (c.c) İse ayeti
kerimesinde: "ALLAH yaptıklarınızı
görmektedir. "(Ali imran 156)
buyuruyor.
Bu
bir ilahi emirdir ve kullarına teminattır ve çok büyük bir
fırsattır.
Biz
kulları ise en büyük hazinelerden biri olan kalbimizin şeytanın
ektiği nifak tohumlarını def etmesi için ona samimi şekilde
sığınmıyoruz ki kalbimizi virüs misali pisliklerden
temizlesin. Nasıl ki, bilgisayarı virüsler
sardığı zaman program karışıyor. İnsanın kalbini de dengesiz
fikirler sardığı zaman yanlış düşünceler fikirler üretilmeye başlar
ve hatalar ile ömür sürer. Çünkü aklını
kullanamadı kalbini şeytana mesken etti. Bu
durumda olan insana ne anlatırsan anlat hiç bir şey duyuramazsın
çünkü, bilgisayar misali kalp ve ona bağlı olan beyin programında
karışıklık var.
Bu durumda yapılacak iş kalbi ve beyni yaratan Hz. ALLAH’a
sığınıp kalp hattını ona bağlayıp onunla olmaktır Çünkü hakiki
Mürşid Hz. ALLAH'tır.
Ayeti kerimede,, "Yoksa bizim
kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi
sanıyorlar Hayır işitiriz ve yanlarında bulunan elçilerim de her
yaptıklarını yazmaktadır." (Zuhruf 80)
Hatırıma gençliğimde yaşadığım
bir olayı hatırladım bu mevzuya uyuyor diye yazıyorum. sene 1965
yılları idi, İskenderun da çalışıyordum
Ramazan ayı yaşım ise yirmi altı civarında
idi. Aylardan da temmuz veya Ağustos ayları
sıcak ortalığı kavuruyor işimiz icabı açık havada çalışıyoruz birkaç
arkadaş haricinde çoğu iş arkadaşlar oruç
tutmuyordu.
Hele içlerinde biri vardı ki, tutmadığı halde tutanlara
saygısızlık yapıyor rahatsız ediyordu biz ise Hz. ALLAH’a sığınır
sabır ediyorduk.
Bir gün, elinde bir bardak ayran hem içiyor hem bizler ile
alay ediyordu. Adam tekin biri değildi küfür
yememek için susuyorduk. Nihayet bir arkadaş dayanamadı yeter ulan
ALLAH’tan korkmuyorsan kuldan utan be deyince, ben senin ALLAH’ını
kitabını diyerek bastı küfürü. hepimiz şaşkın şekilde birbirimize
baka kaldık.
İşte tam o anda içimden bir sesle, Hey Yüce ALLAH’ım, Her
şeyi görüyor her şeyi duyuyorum buyuruyorsun bu insan bu mübarek
ramazan günü zatına küfür ediyor ve bizim Huzurumuzu bozuyor sustur
şunu be ALLAH’ım dedim. Ve çalışama devam
ettim.
İki üç
saat sonra paydos oldu iş yerinden ayrılırken önümüzü kesen bir su
akıntısı vardı her gelip geçerken onun üstünden atlıyorduk yine
atlıyorduk. Sıra o iğrenç küfürü yapan kişiye
geldi hoplayıp atlar atlamaz odunun kırıldığı zaman çıkardığı sese
benzeyen ses duyduk ardından da acı bir feryat
başladı.
Çünkü
ayak bilekten kırılmıştı. hepimiz şaşkın haldeydik çünkü kaç
aylardır o akıntıdan hoplayıp geçtik kimseye bir şey olmadı.
Bu basit
yerden atlamakla ayağın kırılmasına her kez gibi ben de
şaşırmıştım. Ancak arkadaşların böyle basit
bir yerden atlamakla ayak kırılır mı dediklerinde, kendi kendime,
sen ne demiştin, Ey ALLAH’ım her şeyi duyuyor
her şeyi görüyorum buyuruyorsun bu ise zatına küfrediyor sustur şunu
dedin ya, Hz. ALLAH karşılık verdi anlamıyormusun
dedim. Ve Hz. ALLAH’ın her şeyi gördüğüne
herşeyi duyduğuna imanıma iman katıldı.
Anlatmak istediğim kalp hattı
çok önemli. Hz. ALLAH (c.c) kalplerimizi yanlış fikir ve
düşüncelerden temizlesin zatının muhabbeti ile doldursun
amin.
Velhamdü
lillahi Rabbil alemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve ala
Ali Muhammed.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimede
buyuruyor ki: "Kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın."(Bakara 195)
Bu gün saat 11 de mescidi açmak
için evden çıktım karşı tarafa geçmek için
sol tarafa baktım bir araba süratle geliyordu.
Kendi kendime dedim ki önünü
kesen stop tabelâsında nasılsa duracak,
ayrıca benim geçtiğimi de görüyor burası da mahalle
arası düşüncesi ile ben hızlı bir şekilde
yoldan karşıya geçmek üzere yürümeye
başladım.
Fakat
o da ne adam öyle bir geliş geliyor ki, Bir
an da yanımda bitti ben kendimi karşı kaldırıma seri
şekilde atmasaydım şu anda yazdığım bu yazıyı
yazamaz olacaktım. Aslını sorarsanız ben
kendimi atmadım beni Hz. ALLAH’ın koruyucu meleği attı gerçek budur. Ben 71
yaşını doldurmuş bir dedeyim bizde öyle zıplıyacak güç
yok. Demek ömrümüz varmış Hz. ALLAH’a sonsuz
şükürler olsun.
Şimdi ise kardeşlerime ne yazayım derken bu günkü
yaşadığım hadise bu gecenin konusu
oldu.
Ben şöyle
düşünüyorum biz insanlar kendimizi insanların
idaresine merhametine bırakmakla kendimizi
tehlikeye mi atmaktayız. Çünkü Hz. ALLAH’ın
(c.c) bizi her uyarmasında bir hikmet var kaldı ki, üzerime süratle gelen de kendisini tehlikeye
attı.
Şöyle
diyesim geliyor, halka güvenme Hakka güven ki
kurtul. Bir Ayeti kerimede
ise: "Bütün tedbirlerinizi
alın."(Nisa
71) buyuruyor. Tedbirlere gelince zahiri tedbir, Sağlını zararlı yiyecek ve içeceklerden
korumak.
Batıni
tedbirler ise; Hz. ALLAH’ın rızasını kazanmak
ve Onun manevi korumasının içinde olmayı
başarmak.
Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizi hıfzı himayesine aldığı kullarından eylesin
inşaALLAH. Amin.
Fakat biz onun
üzerine suyu indirdiğimiz Zaman harekete
geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkilerden çift, çift yetişir."( Hacc 5)
Renkleri ve güzellikleri ile,
adları ve kokuları ile, şekilleri ve
faydaları ile, birbirinden değişik insanın içine ferahlık
veren, bakanların hoşuna giden her türlü
bitki bitirir. Ölü yeryüzünü diriltip ondan
bu çeşitli bitkileri yetiştirmişse, aynı
şekilde insanları da ölümlerinden sonra diriltir.
Ayeti
kerimede: "Bu böyledir, Muhakkak ki
ALLAH tek gerçektir, Ölüleri O diriltiyor ve
O her şeye kadirdir." (Hacc 6)
Hesaba gelmeyen her türlü
şeyleri gayb hazinesinden bağışlayan Hz.
ALLAH (c.c) bütün buyrukları işleri hikmetlidir. Hikmetinin güzellikleri varlıklar üzerinde apaçık
görülür.
Yegane
hacet kapısı O'nun kapısıdır. Bütün
ihtiyaçlar O'na arz olunur. Bütün istek
ve ihtiyaçları O verir. Dilekleri yalnız ve
yalnız O yerine getirir. Dilediği
kulunun hacetini yerine getirir, dilemediği kulunun hacetini geciktirir. Dilediğinin
hacetini cevapsız bırakır.
Ayeti
kerimede; "Göklerin ve yerin mülkü
tasarrufu ALLAH’ındır ne dilerse yaratır."(
Şura 49 )
Biz kullara düşen O'nun kapısında umutla
beklemektir.
Ayeti kerimede
; "Resulüm! Biz sana da Kur'anı
indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara
açıklayasın."(Nahl 44)
ALLAH’u Teâla Kur'anı keriminde
Namazın farz olduğunu bildirdi. Resulullah
(s.a.v) Efendimiz ise ALLAH’u Teâladan aldığı vahiy
ve ilham ile namazın vakitlerini,
rekatlarını, adap ve erkanını ve nasıl kılınacağını hem anlattı, hem de müslümanların gözü önünde
kıldı.
Hadisi
şerifinde: "Beni
namaz kılarken nasıl görmüşseniz, siz de öylece kılınız."(Buhari) buyurdu. Oruç ayeti kerimesi nazil olunca, müslümanlar Ramazan
orucunun farz olduğunu anladılar ve
oruçlarını tuttular. Fakat oruçlu olduğunu
unutarak yenilen veya içilen bir şeyin orucu bozup bozmayacağı hakkında Ayeti kerimelerde açık bir hüküm
yoktu.
Kur-anı
kerimde zekatın farz olduğu bildirilmekteydi. Ancak ne kadar malı olana zekat farz olduğu, hangi mallardan
zekat verileceği nisap miktarları belli
değildi. Hacc da böyledir. Ayeti kerimelerde temiz olan şeylerin helal, pis olan
şeylerin de haram olduğu haber verilmiş,
fakat bunların neler olduğu bildirilmemiştir.
Bütün bunları birer birer izah
eden Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin Hadisi şerifleri ve sünneti seniyyesidir. İnsanları dünya saadetine ve ahiret selametine ulaştıracak ne
varsa hepsini açıklamış, geriye bir şey
bırakmamıştır.
Hadisi şerifinde: "Sakın
sizden birinizi emrettiğim veya nehyettiğim hususlardan biri
kendisine ulaşınca, Koltuğuna yaslanıp,
Bilmiyorum! Biz ALLAH’ın kitabında ne bulursak ona uyarız derken
bulmayayım."(Tirmizi)
Bütün bu izahlardan anlaşılıyor
ki, Kur'anı kerim ve Sünneti seniyyeyi birbirinden ayırmak mümkün değildir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allah-gorselleri.jpg" width=450 height=338> Kötülüğü En Güzel Bir Biçimde
Sav.
Hazreti ALLAH (c.c). Ayeti
kerimesinde buyuruyor ki:
"İYİLİKLE KÖTÜLÜK BİR
OLMAZ. SEN KÖTÜLÜĞÜ EN GÜZEL ŞEYLE SAV.EN
GÜZEL ŞEKİLDE ÖNLE. O ZAMAN BAKARSIN Kİ
SENİNLE ARANIZDA DÜŞMANLIK OLAN KİMSE, SANKİ
SICAK BİR DOST OLUVERMİŞTİR. "(Fussilet 34)
Kötülüklere aynı davranışla
cevap verenler kötü dedikleri kimselerden farklı
olmadıklarını göstermiş
olurlar. Resulullah (s.a.v) Efendimiz
ise Hadisi şeriflerinde: "Akrabasının
yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş
sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kimse,
kendisiyle ilgi kestikleri zaman bile, onlara
iyilik yapmaya devam edendir."(Buhari)
İyilik etmenin başlıca üç şekli
vardır. Birincisi iyiliğe iyiliktir. Yani
yapılan bir iyiliğe en azından teşekkür etmek. Bu ise insanın en tabii görevidir. Bundan daha değerlisi, iyiliğe benzeri bir iyilikle karşılık
vermektir. İkincisi, karşılık beklemeden
iyilik etmektir. Böyle davrananlar
diğerlerinden üstün kimselerdir. Üçüncü ise
kötülük edene iyilik etmektir iyiliklerin en değerlisi
budur.
Ashabı
kiramın Resulullah (s.a.v) Efendimizle bir sohbetleri anında
şöyle bir konuşma geçtiği
nakledilir. Ashabı kiramdan bir zat
Resulullah Efendimize hitaben, Ya Resulullah
biz amcanızın oğlu aliye karşı sizin çok sevginiz olduğunu
seziyoruz. bunun sebebi nedir diye
sorduklarında? Resulullah Efendimiz soruyu
soran kişiye sana birisi kötülük yapsa ona nasıl karşılık verirsin
diyor. İyilik yaparım ya Resulullah
diyor. Resulullah Efendimiz adam yine kötülük
yaparsa deyince? yine iyilik yaparım ya
Resulullah diyor. Resulullah (s.a.v)
Efendimiz, adam iyilikten anlamıyor yine kötülük yapıyor
buyurunca? O zaman bende kötülük yaparım
buyuruyor. Bunun üzerine Resulullah
(s.a.v) Hazreti Ali Efendimizin huzuruna getirilmesini bu
konudan bahsedilmemesini emrediyor. Hazreti
Ali Efendimize haber veriyorlar ve huzura geliyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Hazreti Ali keremellahü
veche Efendimize soruyor. Ya Ali sana birisi
kötülük yapsa ona ne yaparsın ? iyilik yaparım ya
Resulullah. Adam iyilikten anlamıyor yine
kötülük yapıyor? yine iyilik yaparım ya Resulullah. Fakat adam nankör anlamıyor yine kötülük yapıyor buyurunca
yine iyilik yaparım buyuruyor. Ve Resulullah
(s.a.v) Efendimiz kaç defa sordu ise Hazreti Ali Efendimiz aynı
cevabı veriyor. Bundan sonra Resulullah
(s.a.v) Efendimiz soruyu soran kişiye, anladınız mı ben Aliyi neden çok sevdiğimi buyuruyor.
Şöyle bir söz
var. Çok anlamlı:. İyiliğe iyilik her kişinin
kârıdır. Kötülüğe iyilik er kişinin
kârıdır. Er demek yiğit adam
demektir. Hazreti ALLAH cümlemizi kötülüğe
karşı iyilikle karşılık verenlerden eylesin.
Hazreti ALLAH'ın bu ibretlik emri ilâhisi her an her
toplulukta zuhur etmektedir ve kim kime tuzak
kurarsa sonuçta aynı tuzak kendine dönmektedir. Örnek mi istersiniz eğer
en yakınlarınızdan başlayıp etrafınızda olanları araştırdığınız zaman çok çeşit ibretler
görürsünüz.. Eğer Hazreti ALLAH'ın emirlerine
uyar kendiniz için istemediklerinizi başkaları için istemezseniz hayatınız boyunca başınız belâya girmez
huzurlu ömür yaşarsınız. Fakat haset, riya,
kibir sahibi iseniz herkesten üstün olma hastalığınız varsa
başınız sıkıntıdan kurtulmaz. Aile bağlarında düşündüğümüzde, bir hanım kendisini eşinden
üstün gördüğünde gün gelir kendisi küçük
duruma düşer. Bir işçi düşünün kendisini
üstün görüp patronunu küçük gördüğünde kendisini iş yerinin dışında görür çünkü bunlar gizli
tuzaklardır. Yakından tanıdığımız bir
yakınımız var kendisi çok zeki akıllı fakat nefsinin
kötülüklerinden kurtulamamış her girdiği
işten atıldı, işe başlıyor kendini kabul ettiriyor işi öğrenir
öğrenmez gizli plânlara başlıyor çalıştığı
işyerine rakip firma kurmaya çalışıyor bunu duyan patronu
da onun işine son veriyor ona dedik ki iyi
niyetli ol karşındaki insana hainlik yaparsan bu
sana dönecektir çünkü kim kime tuzak kurarsa
Hazreti ALLAH (c.c) gün gelir aynı tuzağı yapanın başına
getiriyor. Günümüzde ise devlet olarak halk
olarak canlı örneğini yaşıyoruz, kendilerine çözüm süreci adı
altında barış eli uzatılanlar bu iyi niyete
ihanet ettiler tuzaklar kurdular nihayette kurdukları tuzaklar
ayaklarına dolandı perişan oldular. Şehitler
verdik inşaALLAH cennettedirler ya onların oyununa gelen askeri
polisi katledenler nerede cehennemi
zümeradadırlar inşaALLAH. O yolun uzantıları
olan meclisi kirletenler de dokunulmazlıklarının kalkması vesilesi
ile cezalarını bulacaklardır inşaALLAH. Bizlere bu sevinci yaşatan başta Reisi cumhurumuz olmak üzere
millet vekillerimizden Hazreti ALLAH razı olsun
inşaALLAH. Selâmıaleyküm.
KÖTÜ RUHLARI ETRAFIMIZDAN DEF ETMEK İÇİN HZ. ALLAH’A
SIĞINARAK OKUNULACAK DUA:
Bu duayı
evinizin bütün odalarında Hz. ALLAH’a sığınarak
okuyun. "ALLAH'ım kovulmuş şeytanların
şerrinden, İnsan şeytanları ve cin şeytanlarının şerrinden,
büyücülerin, üfürükçülerin, sihir yapanların şerrinden ve
yaratıklarının şerrinden sana sığınırız. Euzübilllahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim.
Hassentü nefsi bil hüsnüllezi
esasühü ve babühü la ilahe illALLAH Muhammedürresulullah vehitanehü
Selamınkavlenminrabbirrahim ve dairetühü. Lehüminbeyni yedeyhi vemin
halfehü yahfezünehü. Min emrillah Ahfiznı.
Euzübillahimineşşeytanirracim.
Bismillahirrahmanirrahim. ALLAH’ü lâ ilahe illa hüvel Hayyul
Kayyum.Lâ te huzühü sinetivvelanevm lehü mafissemavati vema fil erdı
menzellezi yeşfeu indehu illa bi izni, yağlemu mabeyne eydihim vema
halfehüm vela yuhitune bişey inminilmihi İllabi maşae vesia
kürsüyyühüssemavati vel erdı Vela yehüdühü hıfzühüma vehüvel Aliyyül
Azim.
Bismillahirrahmanirrahim Kul Euzübi
Rabbil felakı minşeri ma halakı vemin şerri gasiğın iza vegabı vemin
şerrinneffaasati fil u kadi. Vemin şerri hasidin iza
hasedi.
Bismillahirrahmanirrahim Kul Euzübi
Rabbinnas Melikinnas İlahinnas min şerril vesvasil hannas elleziyü
vesvisü fisudurinnas minel cinneti venn(a.s)
Hassentü nefsü bil Hayyul
Kayyum. Ellezi La yemutu ebeden defasu annissue. Vel eza bil elfi
elfi elfi La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim.
Vesallellehu ala Seyyidina Muhammedin ve ala Alihi ve sahbihi
vesellim."
Kuran Kerimde Biz Kullarına Hz. Allah Tarafından Bildirilen
Emirleri.
Hz. ALLAH’ın bütün kainatı
yarattığını içinde yaşattığı melekleri cinleri insanları hayvanları
bitkileri rızıklandırdığını bir zaman sonra öldüreceğini ve bir süre
sonra tekrar dirilteceğine inanmak biz kullarına emrettiği en önemli
emridir.
Bu
ilahi emirlerini ise bize dört büyük kutsal kitapları ile özellikle
en son gönderdiği kitabımız kuranı kerim ki, içinde daha evvel
yaşayan peygamberlerimizin özel hayatlarından ve çalışmalarından
ibretler anlatılmaktadır.
Ne yazık ki, içine şeytan giren
insanlar bu kurtuluşa ve selamete vesile olacak ilahi emirlere
inanmamış kendisini insan şekline sokan yaratanını , gönderdiği
peygamberlerini ve getirdikleri kitaplarını inkar etmiş kafir
olmuşlardır.
Hz. ALLAH’aA sonsuz şükürler olsun ki, bize inanmayı kalpten
iman etmeyi nasip etti bizi mesuliyetten kurtardı.
Sizde gözünüzü açın şeytanın
oyununa gelmeyin ebedi felakete uğramayın sizi ve görünen bütün
varlıkları yaratana inanın kalpten tasdik edin ve onun sonsuz
kudretine güvenin ihtiyacınızı ona arz edin gelişmeleri takip edin
ibretle göreceksiniz ki, ihtiyaçlarınız belirli bir vakit sonra
görülecektir.
Bu işleri yaparken gökten melek indirmiyor insanları
birbirine yardım ettiriyor kendisini ise gizliyor işleri perde
arkasından idare ediyor yani kullarının ihtiyaçlarını kullarını
çalıştırarak görüyor. Geçmişte emeklilik
konusunda haksızlığa uğradım sıkıntımın kalkması için devamlı
yalvardım duam bir türlü kabul olmuyordu halbuki konsoloslukta
çalışma müşaviri memur Türkiyeden gelmiş böyle problemler ile
ilgileniyordu, ona gitmiyor işimi halletmesi için devamlı Hz.
ALLAH’a yalvarıyordum .
Netice bir gece rüyamda
tanımadığım bir kişinin yanına gittiğimi ona evraklar verdiğimi
gördüm. uyanınca anladım ki, benim o kişiye gitmem lazım ve vakit
geçirmeden gittim o yetkili memura durumumu anlattım ankaraya
telefon açtı problemi halletti benim sıkıntıdan kurtulmama sebep
oldu. Bu olayı iyice düşünürsek Hz. ALLAH
kullarına yardımlarını kulları ile yapıyor cezayı hak etmiş
kullarına ise kulları ile ceza veriyor ve hayat bu sistemle devam
ediyor olayları dikkat ile takip ederseniz bu geçekleri
görürsünüz.
Geçmiş mübarek zatların sözleri var , diyorlar ki, ALLAH
rızıklarını kul eli ile dağıtır. ALLAH şifasını kul eli ile verir.
ALLAH intikamını kul eli ile alır.
Kardeşler, şuna kesinlikle
inanın ki , Hz. ALLAH’a inanan onun emirlerine uyan kendisini
garanti altına almıştır. bu halini devam ettirdiği müddetçe kimsenin
hakkına tecavüz etmediği takdirde, kendisinin de hakkına tecavüz
edilmeyecek. Kimsenin canını yakmadığı
müddetçe onun da canı yanmayacak intikam ateşinden uzak olacaktır
bunu kesinlikle böyle bilin.
Kesinlikle doğru olduğuna
inanmamız gereken görüşümüz şu olmalı, insanlara zulüm yapan ,
gelecek günlerinde kendisine, kendisi için zulüm hazırlığı
yapmıştır. İnsanlara iyilik yapan gelecek günlerinde kendisine iyi
günleri hazırlamıştır.
Çünkü Hz. ALLAH (c.c) insanların kaderlerini yaptıkları
işlere göre tanzim ediyor, dünya için çalışmasında olsun ahiret için
olsun yaptığı işlerin karşılığını buluyor o sonuç ise onun kaderi
oluyor. Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde
buyuruyor ki: "KENDİ ELLERİNİZLE
KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN." (Bakara 195) Kardeşler, Dünya ateşinde yanmamak için kimseyi haksız yere
incitmemek canını yakmamak lazım , bu işi yapan bilsin ki, kendisini
tehlikeye atmıştır.
Gelecek günlerde, yaptığının aynısı ile karşılaşacak yaktığı
can gibi kendi canı da yanacaktır. Bu sözleri
aklınıza yazın ve hiç unutmayın bu hususta çok dikkatli olun
nefsinize hakim olun tedbiri elden bırakmayın . çünkü Hz. ALLAH
(c.c) hayırlı akıbet ve kötü akıbet hazırlığını kullarının kendi
iradelerine vermiştir. bunu kesinlikle bilin. Biz kulları ne yaparsak onun karşılığını buluyoruz. Hz. ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde : "BÜTÜN
TEDBİRLERİNİZİ ALIN"(Nisa 71)
buyuruyor.
Demektir ki, biz kulları tedbir almazsak kendimizi korumazsak
kendi kaderimizi hazırlamış oluyoruz gelecek sıkıntılı günlerin
sorumlusu da biz olmuş oluyoruz . Dünya
yaşamında sistem böyle de ahiret hayatında başka mı, ahiret hayatı
için de sistem aynı hele orası ölümsüz dünya, orası için daha çok
tedbirli olmak lazım, ya ebedi selamet, ya ebedi felaket hayat var
.
Her iki dünya
için de iyi ve kötü akıbeti kazanmada kullarını kendi iradelerinde
serbest bırakan Hz. ALLAH (c.c) ben sizlere akıl verdim iyi ve
kötüyü ayırt edecek irade verdim tedbir almanızı emrettim ve siz
nefsinize uydunuz benim emrime uymadınız çekin cezanızı
diyecektir.
Kullar da hiç bir mazeret bulamayacaklar cezalarını
çekeceklerdir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi böyle akıbetten muhafaza
buyursun.
Muhterem kardeşlerim, Dikkat ederseniz sizlere hep yaşanmış
hayattan ibretler anlatıyoruz ve Hz. ALLAH’ın emirlerini
duyuruyoruz fakat anlamanızı istediğim gerçeği bir daha izah
etme lüzumunu görüyorum.
Dünyaya gelen her insan
söylediği sözler ile yaptığı işler ile geleceğini hazırlamaktadır
fakat bunun farkında değildir. Onun için
ağzınızdan çıkan sözlerde haktan yana konuşun . yaptığınız işlerde
de adaletli olun geleceğinizi hayırlı şekilde hazırlamış
olursunuz.
Muhterem kardeşlerim, Aklı başında
görünen, kendini modern çağa uyduran insanlar gurubunun Hz. ALLAH’ı
inkar etmek için çeşitli bahaneler aradıklarını görüyoruz. ve bu tip
imansız insanların tabiat kanunu doğa kanununda direttiklerini ve
her şeyin doğanın eseri olduğunu savunduklarını
görüyoruz.
Ve
bu imansız insanlar geçmişte de, ALLAH diyemeden öldüler inkar
ettiklerinin yanına gittiler. Bu insanlar her
şeyi ALLAH yarattı deseydiler ne kaybederlerdi ALLAH’a inananlarla
alay ettiler onları geri zekalı gördüler.
Şu zamanda dahi bu tipler
çoğunlukta, sizden rica ediyorum bu tiplere rastladığınızda bunların
tesirine girmeyin bilin ki, bu tip insanlar şeytanın
askeridirler. Ve bu bedbaht insanlara ne
anlatsan fayda vermiyor. Şahsım adına bu insanlara şaşıyorum
kendilerine verilen akıllarını neden tam olarak kullanamıyorlar ve
her şeyi tabiat kanunu doğa kanunu yapıyor şartlanmasına
kapılıyorlar. Doğa dediklerine o sistemi kim yarattı
?
Oysa ki,
ALLAH diye bir yaratıcı var doğa ve tabiat sistemini o yarattı
deseler daha mantıklı olmaz mı idi . O, sonsuz kudret sahibi ALLAH
ki, kendinin varlığından haberdar etti . ve ayeti kerimesinde şöyle
buyurdu:
"EY, İNKAR EDENLER SİZİ BİZ YARATTIK HALA TASDİK
ETMEYECEKMİSİNİZ GÖRDÜNÜZ MÜ RAHİMLERE DÖKTÜĞÜNÜZ MENİYİ ONU SİZ Mİ
DÜZGÜN BİR İNSAN SURETİNE GETİRİYORSUNUZ YOKSA BİZ Mİ ONU
YARATIYORUZ ARANIZDA ÖLÜMÜ BİZ TAKDİR ETTİK BİZ DİLEDİĞİMİZ ŞEYİ
YERİNE GETİRMEKTEN ACİZ DEĞİLİZ SİZİ ORTADAN KALDIRIP DA
BİLMEYECEĞİNİZ BİR BİÇİMDE YARATMAYA DA GÜCÜMÜZ YETER HER HALDE İLK
YARATILIŞINIZI BİLİRSİNİZ FAKAT TEKRAR YARATILACAĞINIZI DA DÜŞÜNMELİ
DEĞİL MİSİNİZ." (vakıa 57-62)
Ey görünen ve görünmeyenlerin
rabbi, biz sana inandık iman ettik, bizi analarımızın karınlarında
insan şekline getiren sensin ,bizi öldürüp yeni beden ile yaratacak
yine sensin Biz böyle inanıyoruz ve yaşıyoruz. Ne olur bu imanımızı kuvvetlendir ve sabit yap imanımız ebedi
olsun hiç bir zaman bozulmasın . "HASBÜNALLAH’Ü VENIĞMEL VEKİL NİĞMEL
MEVLA VENİĞMENNASİR GUFRANEKE RABBENA VE
İLEYKELMASİR."
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki:
"ALLAH’TAN
BAŞKA YARDIMCI EDİNENLERİN DURUMU KENDİSİNE YUVA YAPAN ÖRÜMCEĞİN MİSALİ GİBİDİR HALBUKİ BİLSELER EVLERİN EN
ÇÜRÜĞÜ EN DAYANAKSIZI ÖRÜMCEK YUVASIDIR."(Ankebut
41)
Muhterem kardeşlerim Ayeti kerimede geçen hakikati anlayın.
Hz. ALLAH (c.c) kendisinden başkasını dost edinenlerin bağlı
oldukları varlıkları örümcek yuvasına
benzetmektedir.
Şimdi biz de samimiyet ile geçmişimizi düşünelim nice
imparatorluklar nice padişahlıklar ömürleri sona erince ellerindeki
varlıklar örümcek yuvası gibi dağılmıştır.
Kibir ile gezdirdikleri
vücutları da örümcek yuvası gibi dağılmadı mı, günümüzde ise hükümet
ve iktidarlar gelip geçmektedir iktidara geçen oturduğu koltuğun
emanet olduğunu unutuyor belirlenen zaman geldiğinde elinden
alınıyor başkasına veriliyor. Kendisinin
zannedip bağlandıkları şeyler ise hayalde kalıyor.
Fakat yaratılmış bütün
varlıkların Hz. ALLAH'a ait olduğuna ve emanet olduğuna inanan insan
onlara kalpten bağlanmaz onların kendisi için birer imtihan aracı
olduğuna inanır ve adaletli hareket ederek ona tanınan süreyi
tamamlar imtihanı kazanır.
Çünkü o, Hz. ALLAH’ı dost
edinmiş kendisine emanet olarak verilenlerin gerçek sahibine geri
vereceğine inanmıştı.
İktidarları veren Hz. ALLAH (c.c) alan Hz. ALLAH (c.c)
ömrümüz ve yaşamamız da iktidar dönemi gibidir. sahibimiz tarafından
bize hayat hakkı veriliyor çeşitli işler ile de imtihan oluyoruz ve
zamanı gelince bizlerden bu iktidar alınıyor .
Bize verilenlere gönül
bağlamamış onları bize verene gönül bağlamış, isek hiç bir
sıkıntımız olmıyacaktır. İşte Hz. ALLAH’ı
dost edinmenin şaheserliği . kendisine verilenleri bırakacağı mal ve
örümcek ağı olarak gören insanın üzüntüsü olur mu.
Çünkü nefsimizin taptığı her
bir şey yok olup gidiyor. Hz. ALLAH .(c.c)
cümlemizi bu gerçekleri görmemizi çok iyi anlamamızı nasip etsin
.
Diğer bir ayeti kerimesinde ise yüceler yücesi olan rabbimiz
şöyle buyurmaktadır. Estaizübillah. "SİZE İÇİNİZDEN
PEYGAMBERLER GÖNDERDİK SİZE AYETLERİMİZİ OKUYOR SİZİ MANEVİ
KİRLERDEN PAKLIYOR. SİZE KİTAP VE HİKMETİ
ÖĞRETTİĞİ GİBİ HİÇ BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ DE SİZE
ÖĞRETİYOR. ARTIK BENİ ANIN Kİ , BENDE SİZİ
ANAYIM BANA ŞÜKÜR EDİN NİMETLERİMİ İNKAR ETMEYİN. " (Bakara
151-152.)
Ey yüceliğinin sonu olmayan, ALLAH’ımız ne olur bizi zatını
zikir ederek zatına şükür ederek yaşat ve ömrümüzü bu hal ile
bitirmeyi nasip eyle, akıllı insanın yapacağı dua budur çünkü , Hz.
ALLAH’ın adını anmakla O'nun ile irtibat halinde
olunur.
Nimetlerine şükretme ile onun yüce gönlünü kazanır ve
rızkının artmasını garantilemiş olur insanlar arasındaki
yardımlaşmalarda da bu türlü olaya tanık oluyoruz.
Yardım sever bir vatandaş,
kendisinden yardım isteyen birisine yardım eder yardım alan muhtaç
insan yardım edenin gönlüne hoş gelecek sözler ile teşekkür ederse
onun kalbini kazanır, muhtaç olan kişi ona yine yardım
talebinde bulunduğunda istediğinden daha fazla yardım alır
.
Fakat
nankörlük yapmış ise yapılan iyiliği umursamamış saygısız davranmış
ise oradaki yardım kesilir . Hz. ALLAH (c.c)
ise Ayeti kerimesinde;
"EĞER ŞÜKREDERSENİZ
NİMETİMİ ARTTIRIRIM." buyuruyor
ve nimetlerine karşılık şükür bekliyor. Şükür edene ise
nimetlerini bulması için hayırlı sebep yaratır.
Nankör insana ise çeşitli
engeller çıkararak sebepleri buldurmaz onu
cezalandırır. Hele o kişi tembel ise daha çok
sıkıntı çeker. İnsan dünyasını güzel yaşamak
ahireti kazanmak istiyorsa onu insan olarak yaratan yüceler yücesi
olan sahibini her zaman yüceltsin zikretsin, verdiği nimetlerine de
daima şükretsin.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize onu
zikretmeyi nimetlerine de şükretmeyi nasip etsin . amin. Amin. Amin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
MUHAMMED.
Kim Hazreti ALLAH’ın Takdir Ve Taksiminden Razı Olursa Hazreti ALLAH’da Ondan Razı Olur.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kahverengi-cicek.gif"> Kim Hazreti ALLAH’ın Takdir Ve Taksiminden Razı Olursa
Hazreti ALLAH Da Ondan Razı Olur.
ALLAH’ü Telânın her türlü
hükmüne razı olmak hoşnutluk göstermek amellerin en faziletlisi ahlâkın en
güzelidir.
Hadisi şerifte: "Kul hayrıyla
şerriyle kadere inanmadıkça, kendine hayır ve şerden isabet edecek
şeyi atlatamayacağını, hayır ve şerden kaçacak olan şeyi de
yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz."
(Tirmizi-2145)
Dünyaya imtihan için gelmiş
bulunuyoruz. Muhakkak bir imtihana tabi
tutulacağız. ALLAH’ü Tealâ neler
yapacağımızı ilmi ezelisinde biliyordu bizi
bilsin diye de imtihan sahasına gönderdi.
Hadisi şerifte şöyle
buyruluyor: "İptilâların çokluğu
iptilaların büyüklüğü ile beraberdir. ALLAH’ütealâ bir topluluğu sevdiği zaman şüphesiz ki onları
iptilâlarla imtihan eder kim ki rıza
gösterirse ALLAH’ın rızası o kimseyedir. Kim
de öfkelenirse ALLAH’ın gazabı o kimseyedir.
"(İbni-Mace-4031)
En hiddetli iptilâlar
Peygamberlere gelir. Sonra iman derecesine
göre diğer müminlere gelir. ALLAH’ü Tealâ her
müslümana bir iptilâ taksim etmiştir. Ayeti
kerimesinde şöyle buyuruyor: "ANDOLSUN Kİ MALLARINIZA VE CANLARINIZA
İPTİLÂLAR VERİLEREK İMTİHAN
OLUNACAKSINIZ."(Al-i imran-186)
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz diğer bir hadisi şerifinde: "Kim ALLAH’ın takdir ve taksiminden razı
olursa, ALLAH da ondan razı olur buyuruyor
"(Câmi'üssağir)
Not: yukarıda neşredilen yazı
hakikat takvim yaprağından alıntıdır.
Bu ilâhi emirlere göre çok
sabırlı olmamız isyan etmememiz gerekmektedir. Bir gün gelecek bu sıkıntılar kalkacak devletimiz ve halkımız
huzurlu günlere kavuşacağız inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın. Bütün
tedbirlerinizi alın." buyuruyor.
(Bakara 195 Nisa
71)
Bize düşen her işe kalkışımızda aklımızı kullanarak Hazreti
ALLAH’a sığınarak bütün tedbirlerimizi
almaktır. Bunu yaptığımız zaman Hazreti
ALLAH’ın izniyle hiç bir sıkıntı yaşamayız.
Başımıza ne sıkıntı geliyorsa
ihmaller yüzünden geliyordur kendimizi kınayıp tüh neden dikkatli hareket etmedim neden tedbir almadım da
faydası olmuyor. Adam kışın yola çıkıyor
yolculuk yapacağı arabasının kontrolünü yapmıyor yazlık lastikleri ile yola çıkıyor kendi kendini tehlikeye
atıyor yanına yedek mazot almıyor yolda
açık benzin istasyonu bulamıyor arabanın içinde şaşkın şaşkın
yardım bekliyor. Geçmiş yıllarda böyle bir hadise ile
karşılaşmıştık. Şöyle ki Avusturya’dan
Türkiyeye bir arkadaşımızın münibisiyle on ikinci ayda yola
çıktık ona güveniyorduk çünkü yıllardır kara
yolu ile türkiyeye gidip geliyordu.
Yola çıktık Yugoslavya’yı
geçtik bulgara girdik her şey güzel gitti mazotun durumu
nedir deyince şu anda yeterli mazotumuz var
dedi bu arada akşam ezanı geçti yatsı girdi. O yeterli mazotumuz var demesine rağmen biz huzurlu değildik
çünkü dışarıda eksi on beş derece soğuk vardı
kar diz boyuydu.
Bir ara açık benzin istasyonun yanından geçiyorken ona ne
olur ne olmaz yedek mazot alalım yolumuza
devam edelim deyince, ilerideki benzin istasyonundan hem
depoyu ful yaparız hemde yedek mazot alırız
deyince tamam dedik yola devam ettik.
Bu arada arabanın mazotu azaldı
bizim şoförümüz yol kenarlarında bulunan benzin
istasyonlarını aramaya başladı maalesef onun
güvendiği benzin istasyonları hepsi kapalıydı ne kadar yol
gittiysek hiç bir benzinciye
rastlayamıyorduk.
Ona dedik ki şu anda kullandığımız mazot bitince araba stop
ederse kalorifer de çalışmadığı zaman arabada
donar kalırız yollarda tek bir araba geçmiyor ki yardım
isteyelim. Ve nihayet korktuğumuz başımıza
geldi arabanın mazotu bitti araba stop etti kaloriferde
durdu arabanın içinde şaşkın şekilde
kalakaldık.
Arabanın içinde altı kişi kendi nefeslerimizle ısınmaya
gayret ediyorduk öyle olunca münibüsün camları buhar yüzünden buz tutmaya başladı ve biz hazreti
ALLAH’tan yardım beklemeye başladık. Hatırladığım kadar bir saat kadar soğuktan titredik öyle
olduk ki takdiri ilâhi olacak burada donup
öleceğiz. Tam ümidimizi kesmişken münibüsün
camından elektrik feneri ışığın bize geldiğini
gördük. Bulgar polisiymişler kapıyı açtık
bizim çaresiz halimizi gördüler bize arabalarında
bulunan yedek mazot tankerinden mazot
verdiler bizi peşlerine takıp bildikleri gece açık olan bir
benzin istasyonuna getirdiler mazotumuzu
aldık yedek tanker mazot da aldık kalorifer çalışınca
da ısındık yolumuza devam ettik kapı kuleye
gelince kendi vatanımızın lokantasında çorbamızı
içerken sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi
mutlu olduk.
Yukarıda geçen Hazreti ALLAH’ımızın emirleri bizim bu duruma
düşmememiz içindir Anlattığımız küçük
ihmaller daha büyük ihmallerde de Hazreti ALLAH
cümlemizi muhafaza etsin
inşaALLAH.
Kâfir Olup Ayetlerimizi Ve Ahirete Kavuşmayı Yalanlayanlara Gelince,;İşte Onlar Azabın İçindedirler.(Rum-16)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a602936ems8zws47e.gif"> "Kâfir Olup Ayetlerimizi Ve
Ahirete Kavuşmayı Yalanlayanlara Gelince,; İşte Onlar Azabın
İçindedirler."(Rum-16)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kâfir olup ayetlerimizi
ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içinde hazır
bulundurulurlar."(Rum-16)
Hazreti ALLAH’a iman et,
ahirete döneceğini bil hazırlık yap ateşten
kurtul. Yeter ki şeytanın aklına hükmetmesine
Hazreti ALLAH’a sığınarak mani ol. Aklını ona
verdiğin zaman bil ki o seni kandıracaktır çünkü her şerre meyilli
bir nefsin var.
Geçen akşam çok sevdiğim bir
yakınım ile manevi sohbete daldık. Konu
Hazreti ALLAH’a ihlâsla ibadet yapma ve şeytanın nasıl mani olmaya
çalıştığı üzerinde idi. Dedi ki , ne zaman Hazreti ALLAH’a samimi
candan ibadet yapmaya başlasam şeytan
aklıma çeşitli fikirler düşünceler getiriyor
dengemi bozuyor. Ne yapsam şaşkın
vaziyetteyim bana öyle geliyor ki Hazreti ALLAH ibadetlerimi kabul
etmiyor fakat ibadetlerime önem vermeden
yaptığım zaman daha kolay oluyor acaba taklidi mi
yapsam diye düşünüyorum deyince ona dedik ki
zaten şeytanın aradığı da budur ruhsuz namaz kıldırmak
ibadetlerinizi boşa çıkarmak istiyor.
Bir düşün candan
yapılmayan hangi işte hayır var, derslerini dikkatli yapmazsan azim
etmezsen başarılı olabilir misin. İşte bunun
gibi Hazreti ALLAH’a yaptığın amellerinde gönülden yapmazsan şeytanı
sevindirir ruhunu sıkıntıya sokarsın içine daral gelir huzurun
kaçar. İbadetleri lâkayıt yaptığın zaman
nefsin sefa ruhun ise azap görür durum bundan
ibaret.
Ruhunun
rahat etmesini ibadetlerinin kabul olmasını istersen dünyayı arkana
at.Hazreti ALLAH’ın ALLAH lâfzını ve kâbeyi gözünün önünde tutmaya
öylece ibadet yapmaya azim et o zaman şeytan yakanı bırakır denemesi
kolay dedim. Ey Rabbimiz şeytanı bizden ve
bütün sevdiklerimizden uzaklaştır yanımızdan ve içimizden
kov bir zamanlar nasıl ki yanınızdan
kovmuştunuz aynen öylece bizim yanımızdan ve içimizden def eyleyin
yarabbi. Amin Velhamdülillâhi Rabbil
Alemin.
Kim Salih Amel İşlerse Kendi Lehinedir Kim De Kötülük Yaparsa Kendi Aleyhinedir ALLAH Kullarına Zulmedici Değildir
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/2999257_orig.jpg" width=450 height=158> Kötü Tuzak Ancak
Sahibine Dolanır.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Kötü tuzak ancak sahibine dolanır."(Fatır
-43)
Hazreti ALLAH’ın bu ibretlik emri ilahisi her an her
toplulukta zuhur etmektedir ve kim kime tuzak
kurarsa sonuçta aynı tuzak kendine dönmektedir. Örnek mi istersiniz eğer
en yakınlarınızdan başlayıp etrafınızda olanları araştırdığınız zaman çok çeşit ibretler
görürsünüz.. Eğer Hazreti ALLAH’ın emirlerine
uyar kendiniz için istemediklerinizi başkaları için istemezseniz hayatınız boyunca başınız belâya girmez
huzurlu ömür yaşarsınız. Fakat haset, riya,
kibir sahibi iseniz herkesten üstün olma hastalığınız varsa
başınız sıkıntıdan kurtulmaz. Aile bağlarında düşündüğümüzde, bir hanım kendisini eşinden
üstün gördüğünde gün gelir kendisi küçük
duruma düşer. Bir işçi düşünün kendisini
üstün görüp patronunu küçük gördüğünde kendisini iş yerinin dışında görür çünkü bunlar gizli
tuzaklardır. Yakından tanıdığımız bir
yakınımız var kendisi çok zeki akıllı fakat nefsinin
kötülüklerinden kurtulamamış her girdiği
işten atıldı, işe başlıyor kendini kabul ettiriyor işi öğrenir
öğrenmez gizli plânlara başlıyor çalıştığı
işyerine rakip firma kurmaya çalışıyor bunu duyan patronu
da onun işine son veriyor ona dedik ki iyi
niyetli ol karşındaki insana hainlik yaparsan bu
sana dönecektir çünkü kim kime tuzak kurarsa
Hazreti ALLAH (c.c) gün gelir aynı tuzağı yapanın başına
getiriyor. Günümüzde ise devlet olarak halk
olarak canlı örneğini yaşıyoruz, kendilerine çözüm süreci adı
altında barış eli uzatılanlar bu iyi niyete
ihanet ettiler tuzaklar kurdular nihayette kurdukları tuzaklar
ayaklarına dolandı perişan oldular. Şehitler
verdik inşaALLAH cennettedirler ya onların oyununa gelen askeri
polisi katledenler nerede cehennemi
zümeradadırlar inşaALLAH. O yolun uzantıları
olan meclisi kirletenler de dokunulmazlıklarının kalkması vesilesi
ile cezalarını bulacaklardır inşaALLAH. Bizlere bu sevinci yaşatan başta Reisi cumhurumuz olmak üzere
millet vekillerimizden hazreti ALLAH razı olsun
inşaALLAH. Selamı Aleyküm.
Kulun Hazreti ALLAH’a İman Etmesi, Ona İbadet Yapması Hazreti ALLAH Tarafından O Kula Verdiği Bir Mucizesidir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1z145ds.jpg" width=450 height=419> Kulun Hazreti ALLAH’a İman
Etmesi, Ona İbadet Yapması Hazreti ALLAH Tarafından O Kula Verdiği
Bir Mucizesidir!
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "Biz bulutları ölü bir
yere sürüp onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş
de böyledir."(Fatır-9)
Gaybı inkâr eden ahirete
inanmayan bir kişinin ölü maneviyatının dirilmesi de ancak Hazreti ALLAH’ın o kula rahmetini akıtması maneviyatını
diriltmesiyle mümkündür. Başka bir deyimle.
Bir kulun Hazreti ALLAH’a iman etmesi O'na ibadet yapması
hazreti ALLAH tarafından o kula bir
mucizesidir.
Hazreti ALLAH’a iman etmek ibadet yapmak her kula nasip
değildir nefsi ve şeytanı manidir. Şeytanlaşmış insanlar manidir. İşte bu
amansız düşmanlara rağmen bir kul Hazreti ALLAH’a iman edip ibadet
yapabiliyorsa bilsin ki bu ona Rabbi tarafından verilen bir
mucizedir. Ve kendisine verilen iman nimeti
için Hazreti ALLAH’a şükretmesi gerekmektedir. Çünkü Hazreti ALLAH’ın rızasına kavuşmak kerametten
üstündür.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1z145ds.jpg"> Kalp huzuruna kavuşmak için çareler
! Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde: "Hiç şüphe yok ki kalpler ancak zikrullahla itminana kavuşur
huzur bulur." (Rad-28)
Kardeşim karnın acıkınca onu doyuruyorsun nefsini
rahatlatıyorsun fakat içinde yine bir boşluk
ve huzursuzluk var alkol alıyorsun geçici bir
rahatlama ayılınca yine boşlukta kalıyorsun
bu da yetmiyor zina kumar madde bağımlılığı ne yaparsan yap yine içinde huzursuzluk doyumsuzluk devam
ediyor değil mi?
Merak edip hiç düşündün
mü bu huzursuzluk neden hasıl oluyor. Nefsinin istek ve arzularını ihmal etmiyorsun fakat yine
içindeki boşluk devam ediyor her şeyin var
huzurun yok sebebi ise sahibin olan Hazreti ALLAH’tan
uzaksın. O'nu hatırlamıyor O'nu anmıyorsun
O'na secde etmiyorsun. Oysa ki O seninle
beraber geziyor her anın onunla oluyor sen ise nefsinin
emrindesin. O yarattığı ve kendinden
verdiği ruhun beslenmesini istiyor sen ise içinde sana
emanet olarak verilen ruhunu aç bırakıyorsun
sıkıntın bundan kaynaklanıyor bunu anlamak zor değil . Yukarıda astığımız ayeti
kerimede geçen ilahi emre uy Hazreti ALLAH’a inan ve onu kalbinde
an huzura kavuş dene bir kaybın olmaz farkı
hemen anlıyacaksın. Kurtulanlar bu yolla
kurtulmuşlar huzura kavuşmuşlardır. Hazreti ALLAH (c.c) yardımcın
olsun kardeşim. Hep
ölümlülerin peşinde koştun bundan sonra ölümsüz tek bir olan Hazreti
ALLAH’ın peşinde koş. Selamı
aleyküm.
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun
ki bu sene de kadir gecesine kavuşmayı nasip etti. Hazreti ALLAH bu mübarek gece hakkında
şöyle buyuruyor ve biz kullarına duyuruyor. (Estaizübillâh): “Şüphesiz ki biz kuranı kadir
gecesinde indirdik, Resulüm kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?
Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh Cebrail o gecede
Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. O gece tanyeri yeri ağarmasına kadar bir selâmdır
esenliktir..”(Kadir 1-2-3-4-5)
Resulullah (s.a.v) Efendimiz bu gece
hakkında şöyle buyuruyorlar: “Kim bütün seneyi hazreti ALLAHın
rızasında yaşayarak geçirirse kadir gecesine erer.
“(Müslim-762-)
Hazreti ALLAH (c.c) ise Ayeti
kerimesinde : "Sana
ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et. "(Hicr-99)
Demek oluyor ki biz kullar her
gecemizi Hazreti ALLAH’ın rızasında geçirirsek kadir gecemizi
buluruz. Bu durumu da
yaşamak zor olduğuna göre devlet ve halk olarak kadir kabul edilen geceyi
inanarak geçirsek. Hazreti ALLAH bize o geceyi yaşatır inşaALLAH yeter ki
kalbimizle iman edelim.
Bu gecede kaza namazı ile birlikte
çokça tevbe edelim ALLAH’ı zikredelim .Ahiretteki yakınlarımıza dua gönderelim
.Onlar da ahiretten bize dua etsinler inşaALLAH. Bu geceyi boş geçirenlere yazıklar
olsun. Çünkü kainatın sultanı olan Hazreti ALLAH hazinesinden ikramda bulunuyor
gaflete dalan da yatıp uyuyor.. Hazreti ALLAH (c.c) bizlere bu mübarek
geceyi ihya etmeyi O'nun yüceler yücesi gönlünü kazanmamızı , gelecek
yıllarda da böyle mübarek gecelere sevdiklerimizle, bizi sevenlerle kavuşmamızı
nasip etsin
Benim ve benden önceki nebilerin söylediği en üstün
kelâm: "Lâilâhe
illALLAH'tır."
Hz. ALLAH (c.c) zatı alisine eş
koşulmasını şiddetle yasaklamıştır. Bu emri ilâhisini kuranı
Azimüşanda defalarca arz etmiştir. Çok ince bir yol tıpkı sırat
köprüsü gibi kıldan ince kılıçtan keskin.
Akıllı insan ağızından çıkan
söze çok dikkat edecek Hz. ALLAH’a eş koşabilecek sözleri
söylemekten elinden geldiğince sakınacak. Gönlünün sevdiği her şeyi
Hz. ALLAH’a ait olduğunu bilerek sevecek. Hiç bir şeyi
ilâhlaştırmayacak bu bir mürşid de bir peygamber de olsa onları Hz.
ALLAH’ın görevlendirdiği kulları olarak görecek.
Şöyle bir
düşünelim. Dünya dönmesi için Hz. ALLAH’a
muhtaç. Güneş ve ay hareket etmesi için Hz. ALLAH’a muhtaç. Melekler
cinler insanlar nebatad ve hayvanlar Hz. ALLAH’a muhtaç. O zaman ne
demek kalıyor ":Lâilâhe illALLAH.
ALLAH'tan başka İlâh yok."
Hz. ALLAH(c.c) Âdem
aleyhisselâmı ve devamında kullarını uyarmak kendisini bildirmek
için Peygamberler gönderdi. Resulullah (s.a.v). Efendimizi Âlemlere
rahmet olarak gönderdi devamında da onun izinde giden vekillerini
gönderdi. Hepsi Hz. ALLAH’ın verdiği görevleri yaptılar ve ahirete
göçtüler. Fakat Resulullah (s.a.v). Efendimiz ahirete göçmesine
rağmen görevine devam ediyor. Kıyamet kopuncaya Kadar da devam
edecek ehlince de bu hakikat malumdur. Bilmeyen inkâr edebilir. O
kendisini ilgilendirir. Bu hakikate vakıf olan nur peygamberi ile
gönül bağı kuranlara ne mutlu bu sevgi kişiyi Hz. ALLAH’ın sevgisine
çeken en sağlam kulptur. Fakat çok da hassas bir sevgidir kişi bu
sevgiye tutulduğu zaman ilâhi sınırı bozmayacak Resulullah (s.a.v).
Efendimizin Hz. ALLAH’ın yarattığı kulu olduğunu unutmayacaktır. O
nur peygamber (s.a.v), ki Hz. ALLAH’ın nurudur Hz. ALLAH(c.c) yüce
adının yanına Onun adını yazdı Muhammedürresulullah. Şerefi yüce
Peygamber biz O'na biat ettik teslim olduk. Ondan akseden nurla
nurlandık. Ona sonsuz salâtı selâmlar olsun.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALÂ SEYYİDİNA
VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALÂ ALİ MUHAMMED.
Seksen vagonlu bir tren düşünün bu vagonlardan her birisini
bir öndeki vagonun çektiği zannediliyor. Fakat gerçekten
bakıldığında en öndeki lokomotifin hepsini çektiği görüldüğünde,
lokomotifi kim çekiyor diye bir soru sorabilir
misin? Zira çeken fakat çekilmeyen bir
lokomotif olmazsa trendeki nizam bozulur ve hareket meydana
gelmez.
Bir
elma, elma fabrikası olan ağaçtan üretilmektedir. Bu ağaç ise kâinat
fabrikasında inşa edilmiştir. Eğer elma ağacını da kâinatın da
nihayetsiz bir ilim ve kudret sahibinin eseri kabul edilmezse,
kâinat fabrikasına da bir fabrika icap edecek mesele bir noktaya
dayandırılmadan sürüp gidecektir.
Bir er emri onbaşıdan, oda
çavuşundan, oda As subayından, oda üsteğmen, oda yüzbaşı, yüzbaşı da
binbaşı nihayet en üst rütbeli Padişahtan alırlar. Şimdi kalkıpta
Padişah emri kimden alır diye bir sual sorabilir misin? Zira
Padişahta birinden emir alsa, ona Padişah denir mi? Hüküm sahibi
olur mu? Gerçek Padişah ise emir veren fakat emir almıyandır.
Verilen bu
misallerden anlaşılacağı üzere mahlûkatın bir birini silsileler
halinde meydana getirmesi mümkün değildir. Onları birbirleri sıra
hareket ettiren ve düzenliyen kendisi yaratılmamış ezeli ve ebedi
var olan emir veren fakat emir almayan kudret sahibinin varlığı
zaruridir.
Evet, bu hakikatler bütün açıklığı ile ortada dururken,
Cenabı Hakkı haşa "kim yarattı?" diye sual soranlar sadece
cahilliklerini ortaya koymuş olanlardır. Ayeti kerimede; ALLAH göklerin ve
yerlerin nurudur. (Nur/35) Buyuruyor. Hatemi veli ne güzel
söylemiş: "Kâinat bir ceset Hz. ALLAH ise
ruhtur." ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve
nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed.
Lokman Aleyhisselamın
Lisanından Hikmet Pırıltıları Lokman
Aleyhisselamın oğluna yaptığı tavsiyelerden bir kısmı
şöyledir: Ölü kalpleri diriltmelisin,
Fakirlerle oturmalısın, Sultan meclisinden sakınmalısın, fakir
kimselerle tanışmalısın, köleleri azat etmelisin, garipleri
konaklatmalısın, fakiri zengin kılmalısın, şerefli kimselerin
şerefini korumalısın, büyük kimselerin ululanmasını arttırmalısın,
İlim hikmet maldan daha iyidir. Ticaret anında iyi bir
sermayedir.
Ey
oğlum, insanlar üçe ayrılır. Üçte biri ALLAH
içindir. Üçte biri nefsi
içindir. Üçte biri de kabirdeki kurtlar
içindir. ALLAH’a olan üçte bir onun
ruhudur. Nefsine olan üçte bir onun
amelidir. Kurtlara olan üçte bir ise onun
cismidir.
İnsanların en şerlisi kimdir diye sorulmuştu. Kendisini
halkın kötü görmesine aldırış etmeyen kimsedir. Dört zamanda dört
şeyi korumak, iki şeyide hatırdan çıkarmamak, iki şeyi de tamamen
unutmaya çalışmak lazımdır. Korunacak
şeyler; Namazda gönül, halk arasında dil, yeme içme arasında ağız,
bir kimsenin evine girdiğinde ise göz. Hiç
hatırdan çıkarılmayacak şeyler; ALLAH’ü Teâlâ’nın azameti ve ululuğu
ile ölüm. Unutulması gereken şeyler; Bir
kimseye yaptığın iyilik ve kardeşlerinden gördüğün
kötülük.
Hz.
ALLAH Celle Celâlehü cümlemizi böyle mühim tavsiyeleri tutanlardan
etsin. Velhamdü lillahi rabbil
Âlemin.
Lumumba; Bazı insanlar doğuştan rengi siyah olarak doğarlar bu halde doğan insanlar diğer insanlara nazaran
tevazu sahibidirler. Çünkü beyaz tenli
isanlar tarafindan horlandiklari icin nefsleri kırıktır bu yüzden
Hz. ALLAH’a yakın olurlar ibadet ve taat ile ömür
geçirirler. Fakat bu hali kabullenmiyenler
gururunu kıramıyanlar ise şeytanın vesvesesi ile Hz. ALLAH’a asi
olurlar neden ben böyleyim neden beyaz değilim neden
sakatım diyerek Hz. ALLAH’a isyan ederler
imtihanı kaybederler dinden çıkarlar.
Diğeri ise bu ALLAH’tandır der
rengine hasta haline sakat haline şükreder Hz. ALLAH da ona sabır verir onu kendine çeker gönlünü
nurlandırır takva sahibi ilim sahibi yapar
kendine bağlı olan kullarından sayar zaman gelir ona şifasını verir sıkıntısını da alır selamete
çıkarır.
Askerliğimde sene 1961 ankara Mamak’ta muhabere telsiz kursu
görüyordum. Yakın arkadaşım vardı rengi
siyahi idi. O zamanlarda türkiyeye Afrika
ülkelerinden birinin devlet başkanı vardı ismi Lumumba idi bu arkadaşım da renk olarak onu
andırıyordu.
Bu
sebeple insanları lakapla çağırmayı marifet sayanlar bu
arkadaşımızı Lumumba diye çağırıyorlar o ise
bu hitaptan kahroluyor bana geliyor göz yaşı
ile anlatıyordu o kadar üzülüyordu ki, göz yaşı
döküyordu onu teselli etmekte çaresiz
kalıyordum çünkü intihar etmeyi düşünüyordu.
Buluştuğumuz bir gün öğle
namazını beraber kıldık inanınız Hz. ALLAH’a o arkadaşım için yalvardım ALLAH’ım bu kulun içine genişlik
ver kalbine huzur ver Şeytanın vesvese onu
sarmış sen de görüyorsun be ALLAH’ım ne olur onu ve
onun gibi vesveseye kapılanları koru diye
canı gönülden yalvardım.
Ona musallat olan onu alaylı
sözleri kullanarak Lumumba diye çağıran arkadaşlarla da konuşup ikaz ettim siz böyle çağırmaya devam ederseniz
arkadaşımız intihar edecek deyince onlar da
onu kendi adıyla çağırmaya başladılar ve işler yoluna
girdi.
Terhis
olduk yıllar geçti yıllar sonra haberleştik kendisi dergahlarda
sohbet ediyor insanları irşad ediyor bir olan
ALLAH’a davet ediyor.. Yani hastalık,
sakatlık, siyahlık, kişinin gurunu kırar bu Hz. ALLAH’ın gizli bir
sermayesidir çünkü nefsinin kırılmasına
kendini fazla beğenmemesine vesile olur ve o kişi bu sermayeyi iyi değerlendirdiği takdirde en kestirme yoldan
Hz. ALLAH’ı bulur. Fakat bu sebepler o
kişinin nefsini kırmamış ise azgınlık devam ediyorsa şeytanın vesvesesi ile isyana kalkar neden bunlar beni buldu
der dinden imandan çıkar. Tabii bunlar çok ağır imtihanlar Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
ağır imtihanlara tabi tutmasın.
Kalpteniman
Yusuf Kutan
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim HER KİM
RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR. (Nazirat Süresi 40-41)
https://lh3.googleusercontent.com/aRKvSS6FEDte6NF6GMbt26fOiGb-bHgo4GGUYM4wg6XerdPBKD1o" width=450 height=338> Müşriklerle Veli Kullar Bir Olur Mu?
Her şeyin özünü bilen Hz.
ALLAH(c.c) her kulunun özünü bilir.
Putlara tapan onlardan medet
umanları, gönderdiği peygamberini ve getirdiği tevhit dinini kabul
etmeyen müşriklerin kalbini bilmez mi? Gönderdiği dinini ve
peygamberini kabul eden gece gündüz kalbi zikir ve cehri zikir ile
yaşayan kullarını müşriklerle bir tutar mı?
Sizleri tefekküre davet
ediyorum ve soruyorum. Hz. ALLAH'ın veli kullarına uyanları
benzettiğiniz putlar ve o putlara tapan
müşrikler, Hz. ALLAH’ın veli kulları ve o veliye uyanlar gibi gece
gündüz ibadet yapıyorlar mıydı? Resulullah (s.a.v) Efendimizin
izinde gidiyorlar mıydı?
Son dine inanan ve o dini
getiren Peygamber (s.a.v) Efendimize uyanları rabıtayı bahane ederek
müşriklere benzetirken içinizde rahatsızlık hissetmiyor
musunuz?
Hakk
din ve son peygamber geldiği halde inanmayan ve peygamberi inkâr
eden sapık kavme gelen ayeti kerimeleri kafanıza göre
yorumlayarak özü sözü ALLAH ve Resulü olan
insanlara gelmiş gibi göstermekten utanmıyor musunuz? Bu inadınızdan
ne zaman vaz geçeceksiniz.
Lâ ilâhe İllALLAH demeyi kabul
etmeyen müşrikleri, sabah akşam Lâ ilâhe İllALLAH zikri ile ALLAH
zikri ile yaşayan nefsini terk edip ruhunu kuvvetlendiren Hz.
ALLAH’a âşık olanları bir gören zihniyete yazıklar
olsun.
Nefsi
vücudunda hakim Ruhu baygın kafasına uygun yazarların kitaplarını
delil gösteren kişiye yazıklar olsun.
Sen ey şaşkın kişi tasavvufa
gir nefsine düşman ol ruhunu dirilt ondan sonra gel konuş. Canlı
cenazesin haberin yok kutsal kitabımızı da alet etmekten vazgeç. Her
şeyden haberdar olan Hz. ALLAH (c.c) kendisine âşık kullarını
peygamberine sadakatle bağlı kullarını müşrik olarak görür
mü?
Ölü ruhunu
dirilt ki ölmeyen ruhları gör. Ölü ruh ile yaşadığın için diri
ruhları göremiyorsun. Hakiki Hakk yolcusu bir kişi şeytanı cini
meleği tanır. Çünkü nefsini vücudundan
atmıştır vücudunda Ruhu hakimdir. İşte böyle yaşayanlara şeytan ve
yandaşları düşmandır. Kandırdığı kişileri bu
veli kullara düşman yapar. Onları şeytan yolundaymış gibi gösterir.
Şeyhleri put ona uyanları da müşrik gösterir.
Elinde de müşriklere gelen
ayeti kerimeler, İslam’ı kabul etmeyen Yahudilere ve hahamlara ve
hahamlara uyanlara gelen ayeti kerimeler. Rabıtayı da bahane ederek
kandırdığı alimleri de kullanarak Hakk âşıklarını saptırmaya
çalışıyor.
Şeytana ve nefsine uyan kendini alim gören bu insanlar ve
imamları iftira ettikleri bu güzel insanların hesabını
vereceklerdir.
Mürşidi kâmil müridine ALLAH lâfzı çektirir. Yani zatından
başka ilah olmayan ismi şerifi ile Hz. ALLAH’ı zikretmesini
emreder. Kendisine ALLAH lâfzı şerifini vird
edinmesini, Peygamber (s.a.v) Efendimizin yolundan gitmesini öğreten
bu güzel insana uyan müşrik, uyduğu da put olur mu?
Cahiliyet devrinde müşrikler
böylemi yaşıyorlardı da bu mübarek insanları onlara
benzetiyorsunuz. Yaptığınız iftiraların
cezasını muhakkak çekeceksiniz.
Hz.
ALLAH (c.c) Ayeti kerimede: "Ey iman edenler, ALLAH'tan
korkun.Herkes yarına ne hazırladığına baksın.ALLAH'tan korkun çünkü
ALLAH bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Haşr
18)
Akıllı müslüman her gece gündüz yaptığı işlerin
muhasebesini yapacak. Benim yaptığım her hareketi takibe memur
ettiği melekleri var. Ne yaparsam gizli kameralar çekiyor
diyecek. Yaptığı kötü amellerine tevbe edecek. Yatağına huzur
içinde yatacak.
Her şeyi gözetleyen
melekler olduğuna göre, kişi yatağında eşiyle yatarken dahi
edebini muhafaza etmesi lazım. Yatağına yattığı zaman "Euzübi
kelimatillahittaammeti minşerri ma HalekALLAHü, Euzübi
kelimatillahittaammeti min şerri ma Haleka ve şere e ve bere
e. Euzübi kelimatillahittaameti min külli şeytanin veammetin
vemin külli aynin laammetin." Dualarını okumayı ihmal
etmemeli.
Biz bu duaları yapmadan yatmayız. bir gece öyle
bir uyku bastı ki bu duaları yapmadan yattım. Derin uykuya
dalmıştım manada, beyaz gömleğimi temizlikçiye vermişim almaya
gidiyorum. Temizlikçinin dükkanına giriyorum bakıyorum gömleğim
temizlenmiş duvarda askıda asılı duruyor. Görevliye gömleğimi
almaya geldim verirmisiniz deyince, Bana duvardaki saati
gösteriyor şimdi saat beşbuçuk sen şimdi git saat altıda gel
tamammı diyor ve ben uyanıyorum saata bakıyorum saat tam beş
buçuk hemen fırlıyorum abdest alıyorum sabah
namazımı kılıyorum. Eğer o rüya olmasaydı uyuyup kalacak
namazımı kaçıracaktım. Bu Hz. ALLAH'ın kuluna bir lütfu değil
mi? Sonsuz şükürler olsun yüceler yücesi
Rabbime.... Kalpteniman Yusuf Kutan
Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
https://lh3.googleusercontent.com/bptze0McQ3mwgbASLxsxe1LHm1lJDujn73_55esaQJA"> Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
Muhterem
kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde:
"KAFİR OLANLAR BİLE, BİRBİRLERİNİN DOSTUDURLAR EĞER SİZ BUNU
YAPAMAZSANIZ YERYÜZÜNDE FİTNE VE BÜYÜK BİR KARGAŞALIK OLUR.
"(Enfal-73)
Buyururken, Biz ise ne hallere
düştük. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Ahirete irtihal ettikten sonra
başlayan Şii, Sünni tartışmaları bu günlere kadar geldi ve herhâlde
kıyamete kadar devam edecek. Çünkü, Şeytan
kıyamete kadar insanların aralarına düşmanlık sokacağına yemin
etmiştir. Ve biz müslümanlar onun bu tuzağına düşmüş durumdayız.
Yahudi ve Hristiyanların birbirlerine dost oldukları kadar biz
müslümanlar, Mezhep kavgaları yüzünden birbirimize dost olamadık,
yukarıdaki ayeti kerimede geçen fitne ve kargaşalara kapıldık. Ne
olacak bu halimiz ne zaman uyanacağız. Gün
geçmiyor ki, Televizyon ve internet ekranlarında Şii, ve Sünni
düşmanlığını körükleyen Ukubet ve bölücü yazılar çıkmasın. Bunu
Hepimiz biliyoruz ki, geçmişte yaşayan Alimlerin kusurlarını bu
Zamana taşıyıp teşhir etmek, geçmiş yıllarda
biz müslümanların arasına fitne sokmaktan başka bir şey
kazandırmadığı gibi bundan sonra da düşmanlık ve nefretten başka bir
şey kazandırmıyacaktır. Hz. ALLAH (c.c) ise ayeti
kerimesinde: "İNSANLAR İÇERİSİNDE
MÜMİNLERE EN ŞİDDETLİ DÜŞMAN OLARAK YAHUDİLERİ BULURSUN." (Maide
82) Buyururken bizim düştüğümüz
duruma bakın, Gerçek can düşmanı olan Yahudileri bıraktık
birbirimize düşman olduk. yazdığımız yazılar ile yıkıcı
eleştirilerle şeytanı sevindirdiğimizin farkına
varamıyoruz. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "HEPİNİZ TOPLUCA SIMSIKI ALLAH’IN İPİNE SARILIN PARÇALANIP
AYRILMAYIN."( ali-i İmran 103)
buyuruyor.
Biz ise Senlik benlik yaparak
parçalara bölündük Yahudiye lokma olduk. Bırakalım Muaviye’nin
yezittin yaptığı işleri. Seyit kutbun ve Humeyni’nin yanlış
fetvalarının tartışmalarını. onlar çoktan hesaba çekildiler eğer
doğru fetva vermişler ise, cennete yanlış fetva vermişler ise,
cehennemi boylamışlardır.
Bir de şu var ki Humeyni’ye
atfedilen bir fetva var ki çok iğrenç, o fetvayı ekrana taşıyıp
teşhir eden bilsin ki, büyük mesuliyet altına girmiştir. Sebebi ise,
birincisi o kişiye iftira atılmış ise onu teşhir eden de o günaha
ortak olmuştur. İkinci mesuliyet ise, bu
uygunsuz çirkin fetvayı duyan cahil insanların, Humeyni gibi birisi
bu fetvayı verdiğine göre demek ki bu işin çıkar bir yolu varmış der
ve o iğrenç işi yaparsa, o kişilerin günahlarına da ortak olur. Onun
için İnsan ağzından çıkan söze çok dikkat etmelidir. Yapıcı yazılar
yazalım yıkıcı beyanatlardan kaçınalım. Yazıklar olsun kerbela
vakasının tellallığını yaparak müslümanları bölenlere. Yazıklar
olsun onları şefkat ile karşılamayıp doğru yola davet etmeyen
Sünnilere. Hz. ALLAH (c.c) Bütün İslam
Alemini ve, Devletimizi her çeşit bölücülükten muhafaza ederek birik
beraberlik içinde yaşamamızı nasip etsin. Amin.
Vel Hamdülillahi Rabbil Alemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammed.
Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
https://lh3.googleusercontent.com/bptze0McQ3mwgbASLxsxe1LHm1lJDujn73_55esaQJA"> Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
Muhterem
kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde:
"KAFİR OLANLAR BİLE, BİRBİRLERİNİN DOSTUDURLAR EĞER SİZ BUNU
YAPAMAZSANIZ YERYÜZÜNDE FİTNE VE BÜYÜK BİR KARGAŞALIK OLUR.
"(Enfal-73)
Buyururken, Biz ise ne hallere
düştük. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Ahirete irtihal ettikten sonra
başlayan Şii, Sünni tartışmaları bu günlere kadar geldi ve herhâlde
kıyamete kadar devam edecek. Çünkü, Şeytan
kıyamete kadar insanların aralarına düşmanlık sokacağına yemin
etmiştir. Ve biz müslümanlar onun bu tuzağına düşmüş durumdayız.
Yahudi ve Hristiyanların birbirlerine dost oldukları kadar biz
müslümanlar, Mezhep kavgaları yüzünden birbirimize dost olamadık,
yukarıdaki ayeti kerimede geçen fitne ve kargaşalara kapıldık. Ne
olacak bu halimiz ne zaman uyanacağız. Gün
geçmiyor ki, Televizyon ve internet ekranlarında Şii, ve Sünni
düşmanlığını körükleyen Ukubet ve bölücü yazılar çıkmasın. Bunu
Hepimiz biliyoruz ki, geçmişte yaşayan Alimlerin kusurlarını bu
Zamana taşıyıp teşhir etmek, geçmiş yıllarda
biz müslümanların arasına fitne sokmaktan başka bir şey
kazandırmadığı gibi bundan sonra da düşmanlık ve nefretten başka bir
şey kazandırmıyacaktır. Hz. ALLAH (c.c) ise ayeti
kerimesinde: "İNSANLAR İÇERİSİNDE
MÜMİNLERE EN ŞİDDETLİ DÜŞMAN OLARAK YAHUDİLERİ BULURSUN." (Maide
82) Buyururken bizim düştüğümüz
duruma bakın, Gerçek can düşmanı olan Yahudileri bıraktık
birbirimize düşman olduk. yazdığımız yazılar ile yıkıcı
eleştirilerle şeytanı sevindirdiğimizin farkına
varamıyoruz. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "HEPİNİZ TOPLUCA SIMSIKI ALLAH’IN İPİNE SARILIN PARÇALANIP
AYRILMAYIN."( ali-i İmran 103)
buyuruyor.
Biz ise Senlik benlik yaparak
parçalara bölündük Yahudiye lokma olduk. Bırakalım Muaviye’nin
yezittin yaptığı işleri. Seyit kutbun ve Humeyni’nin yanlış
fetvalarının tartışmalarını. onlar çoktan hesaba çekildiler eğer
doğru fetva vermişler ise, cennete yanlış fetva vermişler ise,
cehennemi boylamışlardır.
Bir de şu var ki Humeyni’ye
atfedilen bir fetva var ki çok iğrenç, o fetvayı ekrana taşıyıp
teşhir eden bilsin ki, büyük mesuliyet altına girmiştir. Sebebi ise,
birincisi o kişiye iftira atılmış ise onu teşhir eden de o günaha
ortak olmuştur. İkinci mesuliyet ise, bu
uygunsuz çirkin fetvayı duyan cahil insanların, Humeyni gibi birisi
bu fetvayı verdiğine göre demek ki bu işin çıkar bir yolu varmış der
ve o iğrenç işi yaparsa, o kişilerin günahlarına da ortak olur. Onun
için İnsan ağzından çıkan söze çok dikkat etmelidir. Yapıcı yazılar
yazalım yıkıcı beyanatlardan kaçınalım. Yazıklar olsun kerbela
vakasının tellallığını yaparak müslümanları bölenlere. Yazıklar
olsun onları şefkat ile karşılamayıp doğru yola davet etmeyen
Sünnilere. Hz. ALLAH (c.c) Bütün İslam
Alemini ve, Devletimizi her çeşit bölücülükten muhafaza ederek birik
beraberlik içinde yaşamamızı nasip etsin. Amin.
Vel Hamdülillahi Rabbil Alemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammed.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/84b791fb4aa5.gif"> Kim Deli. Kim Akıllı.
Kendini akıllı zanneden
imansızlar inananlara deli ahmak gözüyle bakıyor onları cahil geri zekalı olarak görüyorlar. Elleri ile tuttuklarına gözleri ile gördüklerine inanıyorlar
gözleri ile görmedikleri Hazreti ALLAH'ı
inkâr ediyorlar. Oysaki elleri ile
tutmadıkları gözleri ile görmedikleri o kadar şeylere inanıyorlar
ki. farkında olamıyorlar. En canlı örnek nefestir ruhtur akıldır. Seslerimiz lezzetler kokular şekil ile görülmüyor elle
tutulmuyor. Kendilerini yüksek akıl sahibi
görenler kendilerine sonsuz akıl sahibi tarafından ikram edilen akıllarını elle tutabiliyor gözle görebiliyorlar
mı? Veya bu kişiler akıllı mıdırlar deli
midirler işin aslı nedir kim akıllı kim deli ancak kâinatı tefekkür etmekle meydana çıkar. Akıllı o kişidir ki elden kaçanı değil ebedi olanın peşinde
koşar. Açık bir gerçek var ki bu yaşadığımız
dünya süratle geçen bir hayal her şeyiyle meydanda kendini akıllı görenler aslında gayba
inanmamakla ebedi hayatı kaçırmakla akılsız
duruma düşmektedirler. Kendini akıllı
zanneden imansız zümreyi aklımızın yettiği kadar akıl
süzgecinden geçirdik bunlar ebedi hayata
talip olmamışlar eğer akıllarını kullanmazlar böyle
ölürlerse ebedi kayba
uğrayacaklardır. Kendilerini akıllı
inananları akılsız görenleri kendi inançları ile baş başa
bırakalım ve onlar için hazreti
ALLAH’a niyazda bulunalım inşaALLAH onlara da hidayet nasip
olsun. İnsan olarak şöyle düşünelim kim ne
derse inandığımız için bize deli diyorlarsa bu
onların takdiridir biz inanalar hazreti
ALLAH’ın takdirine bakarız ebedi hayata talibiz
inşaALLAH. Hazreti ALLAH’ın bunca
mucizelerini görmeyen emirlerini duymayan akıllı
geçinen delileri Hazreti ALLAH’a havale
ediyoruz.
İmanı ve aklı kıt olan bazı insanlar imansız kişilerin zevk
ve sefa içinde yiyip içmeleri gezip
dolaşmalarından dolayı dinden imandan tamamen
çıkıyorlar ve Hazreti ALLAH’ı inkâr
ediyorlar. Hazreti ALLAH’ın gaffar ismi
celilini bilmedikleri için O'nun dünya hayatında inanan
inanmayan bütün kullarını ayırt etmeden
rızıklandırdığını bilmiyorlar. Ahiret
hayatında ise yalnız inanan kullarını rızıklandıracağından da
haberleri yok Eğer kurana inansalar
ilimlerini arttırsalar Hazreti ALLAH’ın ilâhi nizamını
öğrenecekler imanlarını koruyacaklar dünya ve
ahiret selâmetine kavuşacaklardır. Yukarıda
geçen Ayeti kerimede inkâr edeni de az bir müddet geçindiririm
buyurması ise dünyayı kast ediyor dünya
hayatının az bir zaman dilimi olduğuna dikkat
çekiyor. Öyle değil midir kardeşler dünya
hayatı bir göz kapama gibi geçmiyor mu yaşlılıklar
bunun farkında da gençlere sesleniyoruz bakın
geçmiş yıllarınıza her geçen gün ve geceler dün gibi değil mi? Öyle bir hayat
yaşıyoruz bir dakika sonrasını yaşayıp yaşayamayacağımızı garanti
olarak bilemiyoruz. Adam ağzına lokmayı
atıyor nefes borusu tıkanıyor yutamadan ruhunu
teslim ediyor. Çok sevdiğimiz yakınımız
bisiklete bindi pedalı çeviremeden yere yıkıldı ve
oracıkta ruhunu teslim etti. dünyanın az bir
geçimlik olduğunu çeşitli ibretlerle görebiliriz. Dünya hayatı biz insanlar için az bir zaman dilimidir
istersen yüz yıl yaşa bitmeye mahkum bir
zaman fakat biz insanlar aldanıp gidiyoruz. Diğer bir Ayeti kerimede ise; "İnkâr edenlerin refah içinde diyar diyar dolaşması
sakın seni aldatmasın."(Al-i imran 196) Buyurması bizlere aynı gerçeği sunuyor. Gençlere sesleniyoruz hani siz kariyerinizi yükseltmek için
sınava girersiniz kazanırsanız gün gelir
yüksek mevki sahibi olursunuz. derslerinize yeteri kadar çalışmaz
önem vermezseniz imtihanı kazanamaz
istediğiniz makama gelemezsiniz. İşte bu
çalışmalar imtihanlar da az bir dünya geçimidir kaybedince ne kadar
üzülüyoruz değil mi? Fakat ahiret geçimi
bitmeyen bir geçimdir sefa da ebedi cefa da ebedi, dünya ise az bir
geçimlik sefa da olsa bitiyor cefa da olsa
bitiyor arada ne kadar büyük fark var. Dünyada kariyer sahibi ol bitici de olsa ol çünkü yaşıyorsun
kul olarak Hazreti ALLAH’ın sunduğu nimetlerden faydalan O Hazreti
ALLAH ki yiyin için şükredin nimetimi arttırırım buyuruyor fakat
sonu olan bir hayattır. Ölümsüz hayat olan
ahiret hayatının yanında hükmü sıfırdır. Akıllı ona deriz ki dünya hayatının bitmeye mahkum süsünü
lüksünü kazanmak için sınavlara hazırlandığı kadar biraz da bize
sunulan bitmeyen tükenmeyen ahiret hayatının süsüne lüksüne talip
olur ahirette bize sorulacak ahiret suallerine çalışır bu çalışmalar
dünya suallerini kazanmamıza da vesile olur. Çünkü ahret nimetlerini kazanmak isteyenleri de Hazreti ALLAH
destekler yeter ki derslerimize çalışalım O'na inanalım O'na
güvenelim Hazreti ALLAH’a inanır O'na güvenirsek bir taşla iki kuş
vururuz misali hem dünya hayatını hem ebedi ahiret hayatını
kazanırız inşaALLAH. Amin.
Kanser Hastalığına Ve
Bütün Dertlere Şifa Ancak ALLAH’tan Gelir.
Hazreti ALLAH (c.c) bizleri
imtihan etmek için birçok hastalıklar yaratmıştır. Bu hastalıkların ortadan kalkması için alternatif olarak
şifalar devalar ve o şifaları bize
ulaştıracak tabipler halketmiştir. Onun için
her kim hasta olduğunda umutsuzluğa kapılmamalı şifasını
aramalıdır. Başta sabırlı olarak
Hazreti ALLAH’a isyan etmeden O'na tevbe ederek O'ndan
yardım dilemelidir.
Fakat başta tevbe diyoruz çünkü
bilmeden Hazreti ALLAH’ın gönlünü incitmiş
olabileceğimizden evvelâ O'nun yüce gönlünü
kazanmalıyız temizlenmiş olarak O'na yalvarmalıyız. Geçmiş yıllarda Viyana’da sığır eti satan ve tavuk eti satan
iki tüccar vardı biz onların bizlere
verdikleri sözlü teminat üzerine et almayı düşündük ve istihare
namazı kıldık fakat istiharede onların yalan
söylediğini anladık et almaktan vaz geçtik.
Kendilerine giderek besmelesiz
hayvan kesmemelerini eğer bunu yaparlarsa dinden çıkabileceklerini Hazreti ALLAH’ın emirlerini uygulamadıkları
için ağır hastalığa yakalanabileceklerini söyledik onlara "Hazreti ALLAH’ın
Ayetlerine inanan müminler iseniz üzerine ALLAH’ı ismi anılmış
besmele ile kesilmiş hayvanlardan yiyin."( Enam -118)
ayeti kerimeyi hatırlattık bize
çok darıldılar nefslerine uyarak bildikleri gibi çalışmalarını
yaptılar. Birkaç zaman sonra duyduk ki ikisi
de kanser hastalığına yakalanmışlar.
Şimdi ise yaşadığımız beldede
kasabı uyarmıştık ona bakın sizin sözünüze inanarak kestiğiniz etinizi yiyoruz vebalini size yüklüyoruz dedik,
içiniz rahat etsin dedi onları tanıyanlar da
kefil oldular biz de oradan alışveriş yaptık.
Bu yıl geldik et almak için
kasaba gittik kendisi yok başkalarına devretmiş kendisi hasta olmuş
o yüzden kasap dükkanını devretmiş. cuma namazından çıkıp eve
geliyorken yolda karşılaştık geçmiş olsun hasta olmuşsun
deyince, bir hastalığım yoktu birdenbire oldu doktorlar şifası yok
diyorlar dedi. Bizde öyle şey olmaz şifasız
dert yoktur siz şifanızı arayın dedik teselli ettik bol tevbe
etmesini tavsiye ettik çünkü tevbesiz dua
kabul olmaz hasta şifa bulmaz başka yol vermemiş hazreti
ALLAH.
Esasen
besmelesiz hayvan kesen kurana iman etmiyordur kurana iman
etmeyen Hazreti ALLAH’a iman etmiyordur.O
gibi insanların kestikleri murdardır yenmez imanı olan ise besmele
çekmeden hayvan kesmez. Şimdi kasap dükkanını
yeni devralan sahipleri ile konuştuk kesin söz verdiler besmelesiz
kesmediklerini bize kanıtladılar onlardan alışveriş yapıyoruz
inşaALLAH hayırlı olur. Bakalım ileride neler
göreceğiz.
İnsanın gönlü nerede ise o
oradadır neyi beğendi ise o onunladır. Gönül
telefon hattı kime bağlı ise o hattaki kişi ile bağlantı halinde
olur. Ve o kişi avizeden akseden sesten
başkasına kulak verip duyamaz duysa da aklına
dolduramaz. Kalp ise öyle bir ilahi kutu ki,
içindeki çıkmadan başkası giremez. Onun için
bizler kalplerimize çok dikkat etmeliyiz kalbimizdeki imanımızı
zedeliyecek fikir ve düşünceleri kalbimize sokmamalı, kalbimizi
öldürmemeliyiz.
Kalp ise zararlı fikir ve düşüncelerle dolduğu zaman artık
onu boşaltmak ve hayırlı bilgileri doldurmak çok
zorlaşır. Ancak Hz. ALLAH’ın yardımı ile
kurtulur. Hz. ALLAH (c.c) İse ayeti
kerimesinde: "ALLAH yaptıklarınızı
görmektedir. "(Ali imran 156)
buyuruyor.
Bu
bir ilahi emirdir ve kullarına teminattır ve çok büyük bir
fırsattır.
Biz
kulları ise en büyük hazinelerden biri olan kalbimizin şeytanın
ektiği nifak tohumlarını def etmesi için ona samimi şekilde
sığınmıyoruz ki kalbimizi virüs misali pisliklerden
temizlesin. Nasıl ki, bilgisayarı virüsler
sardığı zaman program karışıyor. İnsanın kalbini de dengesiz
fikirler sardığı zaman yanlış düşünceler fikirler üretilmeye başlar
ve hatalar ile ömür sürer. Çünkü aklını
kullanamadı kalbini şeytana mesken etti. Bu
durumda olan insana ne anlatırsan anlat hiç bir şey duyuramazsın
çünkü, bilgisayar misali kalp ve ona bağlı olan beyin programında
karışıklık var.
Bu durumda yapılacak iş kalbi ve beyni yaratan Hz. ALLAH’a
sığınıp kalp hattını ona bağlayıp onunla olmaktır Çünkü hakiki
Mürşid Hz. ALLAH'tır.
Ayeti kerimede,, "Yoksa bizim
kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi
sanıyorlar Hayır işitiriz ve yanlarında bulunan elçilerim de her
yaptıklarını yazmaktadır." (Zuhruf 80)
Hatırıma gençliğimde yaşadığım
bir olayı hatırladım bu mevzuya uyuyor diye yazıyorum. sene 1965
yılları idi, İskenderun da çalışıyordum
Ramazan ayı yaşım ise yirmi altı civarında
idi. Aylardan da temmuz veya Ağustos ayları
sıcak ortalığı kavuruyor işimiz icabı açık havada çalışıyoruz birkaç
arkadaş haricinde çoğu iş arkadaşlar oruç
tutmuyordu.
Hele içlerinde biri vardı ki, tutmadığı halde tutanlara
saygısızlık yapıyor rahatsız ediyordu biz ise Hz. ALLAH’a sığınır
sabır ediyorduk.
Bir gün, elinde bir bardak ayran hem içiyor hem bizler ile
alay ediyordu. Adam tekin biri değildi küfür
yememek için susuyorduk. Nihayet bir arkadaş dayanamadı yeter ulan
ALLAH’tan korkmuyorsan kuldan utan be deyince, ben senin ALLAH’ını
kitabını diyerek bastı küfürü. hepimiz şaşkın şekilde birbirimize
baka kaldık.
İşte tam o anda içimden bir sesle, Hey Yüce ALLAH’ım, Her
şeyi görüyor her şeyi duyuyorum buyuruyorsun bu insan bu mübarek
ramazan günü zatına küfür ediyor ve bizim Huzurumuzu bozuyor sustur
şunu be ALLAH’ım dedim. Ve çalışama devam
ettim.
İki üç
saat sonra paydos oldu iş yerinden ayrılırken önümüzü kesen bir su
akıntısı vardı her gelip geçerken onun üstünden atlıyorduk yine
atlıyorduk. Sıra o iğrenç küfürü yapan kişiye
geldi hoplayıp atlar atlamaz odunun kırıldığı zaman çıkardığı sese
benzeyen ses duyduk ardından da acı bir feryat
başladı.
Çünkü
ayak bilekten kırılmıştı. hepimiz şaşkın haldeydik çünkü kaç
aylardır o akıntıdan hoplayıp geçtik kimseye bir şey olmadı.
Bu basit
yerden atlamakla ayağın kırılmasına her kez gibi ben de
şaşırmıştım. Ancak arkadaşların böyle basit
bir yerden atlamakla ayak kırılır mı dediklerinde, kendi kendime,
sen ne demiştin, Ey ALLAH’ım her şeyi duyuyor
her şeyi görüyorum buyuruyorsun bu ise zatına küfrediyor sustur şunu
dedin ya, Hz. ALLAH karşılık verdi anlamıyormusun
dedim. Ve Hz. ALLAH’ın her şeyi gördüğüne
herşeyi duyduğuna imanıma iman katıldı.
Anlatmak istediğim kalp hattı
çok önemli. Hz. ALLAH (c.c) kalplerimizi yanlış fikir ve
düşüncelerden temizlesin zatının muhabbeti ile doldursun
amin.
Velhamdü
lillahi Rabbil alemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve ala
Ali Muhammed.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimede
buyuruyor ki: "Kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın."(Bakara 195)
Bu gün saat 11 de mescidi açmak
için evden çıktım karşı tarafa geçmek için
sol tarafa baktım bir araba süratle geliyordu.
Kendi kendime dedim ki önünü
kesen stop tabelâsında nasılsa duracak,
ayrıca benim geçtiğimi de görüyor burası da mahalle
arası düşüncesi ile ben hızlı bir şekilde
yoldan karşıya geçmek üzere yürümeye
başladım.
Fakat
o da ne adam öyle bir geliş geliyor ki, Bir
an da yanımda bitti ben kendimi karşı kaldırıma seri
şekilde atmasaydım şu anda yazdığım bu yazıyı
yazamaz olacaktım. Aslını sorarsanız ben
kendimi atmadım beni Hz. ALLAH’ın koruyucu meleği attı gerçek budur. Ben 71
yaşını doldurmuş bir dedeyim bizde öyle zıplıyacak güç
yok. Demek ömrümüz varmış Hz. ALLAH’a sonsuz
şükürler olsun.
Şimdi ise kardeşlerime ne yazayım derken bu günkü
yaşadığım hadise bu gecenin konusu
oldu.
Ben şöyle
düşünüyorum biz insanlar kendimizi insanların
idaresine merhametine bırakmakla kendimizi
tehlikeye mi atmaktayız. Çünkü Hz. ALLAH’ın
(c.c) bizi her uyarmasında bir hikmet var kaldı ki, üzerime süratle gelen de kendisini tehlikeye
attı.
Şöyle
diyesim geliyor, halka güvenme Hakka güven ki
kurtul. Bir Ayeti kerimede
ise: "Bütün tedbirlerinizi
alın."(Nisa
71) buyuruyor. Tedbirlere gelince zahiri tedbir, Sağlını zararlı yiyecek ve içeceklerden
korumak.
Batıni
tedbirler ise; Hz. ALLAH’ın rızasını kazanmak
ve Onun manevi korumasının içinde olmayı
başarmak.
Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizi hıfzı himayesine aldığı kullarından eylesin
inşaALLAH. Amin.
Fakat biz onun
üzerine suyu indirdiğimiz Zaman harekete
geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkilerden çift, çift yetişir."( Hacc 5)
Renkleri ve güzellikleri ile,
adları ve kokuları ile, şekilleri ve
faydaları ile, birbirinden değişik insanın içine ferahlık
veren, bakanların hoşuna giden her türlü
bitki bitirir. Ölü yeryüzünü diriltip ondan
bu çeşitli bitkileri yetiştirmişse, aynı
şekilde insanları da ölümlerinden sonra diriltir.
Ayeti
kerimede: "Bu böyledir, Muhakkak ki
ALLAH tek gerçektir, Ölüleri O diriltiyor ve
O her şeye kadirdir." (Hacc 6)
Hesaba gelmeyen her türlü
şeyleri gayb hazinesinden bağışlayan Hz.
ALLAH (c.c) bütün buyrukları işleri hikmetlidir. Hikmetinin güzellikleri varlıklar üzerinde apaçık
görülür.
Yegane
hacet kapısı O'nun kapısıdır. Bütün
ihtiyaçlar O'na arz olunur. Bütün istek
ve ihtiyaçları O verir. Dilekleri yalnız ve
yalnız O yerine getirir. Dilediği
kulunun hacetini yerine getirir, dilemediği kulunun hacetini geciktirir. Dilediğinin
hacetini cevapsız bırakır.
Ayeti
kerimede; "Göklerin ve yerin mülkü
tasarrufu ALLAH’ındır ne dilerse yaratır."(
Şura 49 )
Biz kullara düşen O'nun kapısında umutla
beklemektir.
Ayeti kerimede
; "Resulüm! Biz sana da Kur'anı
indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara
açıklayasın."(Nahl 44)
ALLAH’u Teâla Kur'anı keriminde
Namazın farz olduğunu bildirdi. Resulullah
(s.a.v) Efendimiz ise ALLAH’u Teâladan aldığı vahiy
ve ilham ile namazın vakitlerini,
rekatlarını, adap ve erkanını ve nasıl kılınacağını hem anlattı, hem de müslümanların gözü önünde
kıldı.
Hadisi
şerifinde: "Beni
namaz kılarken nasıl görmüşseniz, siz de öylece kılınız."(Buhari) buyurdu. Oruç ayeti kerimesi nazil olunca, müslümanlar Ramazan
orucunun farz olduğunu anladılar ve
oruçlarını tuttular. Fakat oruçlu olduğunu
unutarak yenilen veya içilen bir şeyin orucu bozup bozmayacağı hakkında Ayeti kerimelerde açık bir hüküm
yoktu.
Kur-anı
kerimde zekatın farz olduğu bildirilmekteydi. Ancak ne kadar malı olana zekat farz olduğu, hangi mallardan
zekat verileceği nisap miktarları belli
değildi. Hacc da böyledir. Ayeti kerimelerde temiz olan şeylerin helal, pis olan
şeylerin de haram olduğu haber verilmiş,
fakat bunların neler olduğu bildirilmemiştir.
Bütün bunları birer birer izah
eden Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin Hadisi şerifleri ve sünneti seniyyesidir. İnsanları dünya saadetine ve ahiret selametine ulaştıracak ne
varsa hepsini açıklamış, geriye bir şey
bırakmamıştır.
Hadisi şerifinde: "Sakın
sizden birinizi emrettiğim veya nehyettiğim hususlardan biri
kendisine ulaşınca, Koltuğuna yaslanıp,
Bilmiyorum! Biz ALLAH’ın kitabında ne bulursak ona uyarız derken
bulmayayım."(Tirmizi)
Bütün bu izahlardan anlaşılıyor
ki, Kur'anı kerim ve Sünneti seniyyeyi birbirinden ayırmak mümkün değildir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allah-gorselleri.jpg" width=450 height=338> Kötülüğü En Güzel Bir Biçimde
Sav.
Hazreti ALLAH (c.c). Ayeti
kerimesinde buyuruyor ki:
"İYİLİKLE KÖTÜLÜK BİR
OLMAZ. SEN KÖTÜLÜĞÜ EN GÜZEL ŞEYLE SAV.EN
GÜZEL ŞEKİLDE ÖNLE. O ZAMAN BAKARSIN Kİ
SENİNLE ARANIZDA DÜŞMANLIK OLAN KİMSE, SANKİ
SICAK BİR DOST OLUVERMİŞTİR. "(Fussilet 34)
Kötülüklere aynı davranışla
cevap verenler kötü dedikleri kimselerden farklı
olmadıklarını göstermiş
olurlar. Resulullah (s.a.v) Efendimiz
ise Hadisi şeriflerinde: "Akrabasının
yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş
sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kimse,
kendisiyle ilgi kestikleri zaman bile, onlara
iyilik yapmaya devam edendir."(Buhari)
İyilik etmenin başlıca üç şekli
vardır. Birincisi iyiliğe iyiliktir. Yani
yapılan bir iyiliğe en azından teşekkür etmek. Bu ise insanın en tabii görevidir. Bundan daha değerlisi, iyiliğe benzeri bir iyilikle karşılık
vermektir. İkincisi, karşılık beklemeden
iyilik etmektir. Böyle davrananlar
diğerlerinden üstün kimselerdir. Üçüncü ise
kötülük edene iyilik etmektir iyiliklerin en değerlisi
budur.
Ashabı
kiramın Resulullah (s.a.v) Efendimizle bir sohbetleri anında
şöyle bir konuşma geçtiği
nakledilir. Ashabı kiramdan bir zat
Resulullah Efendimize hitaben, Ya Resulullah
biz amcanızın oğlu aliye karşı sizin çok sevginiz olduğunu
seziyoruz. bunun sebebi nedir diye
sorduklarında? Resulullah Efendimiz soruyu
soran kişiye sana birisi kötülük yapsa ona nasıl karşılık verirsin
diyor. İyilik yaparım ya Resulullah
diyor. Resulullah Efendimiz adam yine kötülük
yaparsa deyince? yine iyilik yaparım ya
Resulullah diyor. Resulullah (s.a.v)
Efendimiz, adam iyilikten anlamıyor yine kötülük yapıyor
buyurunca? O zaman bende kötülük yaparım
buyuruyor. Bunun üzerine Resulullah
(s.a.v) Hazreti Ali Efendimizin huzuruna getirilmesini bu
konudan bahsedilmemesini emrediyor. Hazreti
Ali Efendimize haber veriyorlar ve huzura geliyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Hazreti Ali keremellahü
veche Efendimize soruyor. Ya Ali sana birisi
kötülük yapsa ona ne yaparsın ? iyilik yaparım ya
Resulullah. Adam iyilikten anlamıyor yine
kötülük yapıyor? yine iyilik yaparım ya Resulullah. Fakat adam nankör anlamıyor yine kötülük yapıyor buyurunca
yine iyilik yaparım buyuruyor. Ve Resulullah
(s.a.v) Efendimiz kaç defa sordu ise Hazreti Ali Efendimiz aynı
cevabı veriyor. Bundan sonra Resulullah
(s.a.v) Efendimiz soruyu soran kişiye, anladınız mı ben Aliyi neden çok sevdiğimi buyuruyor.
Şöyle bir söz
var. Çok anlamlı:. İyiliğe iyilik her kişinin
kârıdır. Kötülüğe iyilik er kişinin
kârıdır. Er demek yiğit adam
demektir. Hazreti ALLAH cümlemizi kötülüğe
karşı iyilikle karşılık verenlerden eylesin.
Hazreti ALLAH'ın bu ibretlik emri ilâhisi her an her
toplulukta zuhur etmektedir ve kim kime tuzak
kurarsa sonuçta aynı tuzak kendine dönmektedir. Örnek mi istersiniz eğer
en yakınlarınızdan başlayıp etrafınızda olanları araştırdığınız zaman çok çeşit ibretler
görürsünüz.. Eğer Hazreti ALLAH'ın emirlerine
uyar kendiniz için istemediklerinizi başkaları için istemezseniz hayatınız boyunca başınız belâya girmez
huzurlu ömür yaşarsınız. Fakat haset, riya,
kibir sahibi iseniz herkesten üstün olma hastalığınız varsa
başınız sıkıntıdan kurtulmaz. Aile bağlarında düşündüğümüzde, bir hanım kendisini eşinden
üstün gördüğünde gün gelir kendisi küçük
duruma düşer. Bir işçi düşünün kendisini
üstün görüp patronunu küçük gördüğünde kendisini iş yerinin dışında görür çünkü bunlar gizli
tuzaklardır. Yakından tanıdığımız bir
yakınımız var kendisi çok zeki akıllı fakat nefsinin
kötülüklerinden kurtulamamış her girdiği
işten atıldı, işe başlıyor kendini kabul ettiriyor işi öğrenir
öğrenmez gizli plânlara başlıyor çalıştığı
işyerine rakip firma kurmaya çalışıyor bunu duyan patronu
da onun işine son veriyor ona dedik ki iyi
niyetli ol karşındaki insana hainlik yaparsan bu
sana dönecektir çünkü kim kime tuzak kurarsa
Hazreti ALLAH (c.c) gün gelir aynı tuzağı yapanın başına
getiriyor. Günümüzde ise devlet olarak halk
olarak canlı örneğini yaşıyoruz, kendilerine çözüm süreci adı
altında barış eli uzatılanlar bu iyi niyete
ihanet ettiler tuzaklar kurdular nihayette kurdukları tuzaklar
ayaklarına dolandı perişan oldular. Şehitler
verdik inşaALLAH cennettedirler ya onların oyununa gelen askeri
polisi katledenler nerede cehennemi
zümeradadırlar inşaALLAH. O yolun uzantıları
olan meclisi kirletenler de dokunulmazlıklarının kalkması vesilesi
ile cezalarını bulacaklardır inşaALLAH. Bizlere bu sevinci yaşatan başta Reisi cumhurumuz olmak üzere
millet vekillerimizden Hazreti ALLAH razı olsun
inşaALLAH. Selâmıaleyküm.
KÖTÜ RUHLARI ETRAFIMIZDAN DEF ETMEK İÇİN HZ. ALLAH’A
SIĞINARAK OKUNULACAK DUA:
Bu duayı
evinizin bütün odalarında Hz. ALLAH’a sığınarak
okuyun. "ALLAH'ım kovulmuş şeytanların
şerrinden, İnsan şeytanları ve cin şeytanlarının şerrinden,
büyücülerin, üfürükçülerin, sihir yapanların şerrinden ve
yaratıklarının şerrinden sana sığınırız. Euzübilllahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim.
Hassentü nefsi bil hüsnüllezi
esasühü ve babühü la ilahe illALLAH Muhammedürresulullah vehitanehü
Selamınkavlenminrabbirrahim ve dairetühü. Lehüminbeyni yedeyhi vemin
halfehü yahfezünehü. Min emrillah Ahfiznı.
Euzübillahimineşşeytanirracim.
Bismillahirrahmanirrahim. ALLAH’ü lâ ilahe illa hüvel Hayyul
Kayyum.Lâ te huzühü sinetivvelanevm lehü mafissemavati vema fil erdı
menzellezi yeşfeu indehu illa bi izni, yağlemu mabeyne eydihim vema
halfehüm vela yuhitune bişey inminilmihi İllabi maşae vesia
kürsüyyühüssemavati vel erdı Vela yehüdühü hıfzühüma vehüvel Aliyyül
Azim.
Bismillahirrahmanirrahim Kul Euzübi
Rabbil felakı minşeri ma halakı vemin şerri gasiğın iza vegabı vemin
şerrinneffaasati fil u kadi. Vemin şerri hasidin iza
hasedi.
Bismillahirrahmanirrahim Kul Euzübi
Rabbinnas Melikinnas İlahinnas min şerril vesvasil hannas elleziyü
vesvisü fisudurinnas minel cinneti venn(a.s)
Hassentü nefsü bil Hayyul
Kayyum. Ellezi La yemutu ebeden defasu annissue. Vel eza bil elfi
elfi elfi La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim.
Vesallellehu ala Seyyidina Muhammedin ve ala Alihi ve sahbihi
vesellim."
Kuran Kerimde Biz Kullarına Hz. Allah Tarafından Bildirilen
Emirleri.
Hz. ALLAH’ın bütün kainatı
yarattığını içinde yaşattığı melekleri cinleri insanları hayvanları
bitkileri rızıklandırdığını bir zaman sonra öldüreceğini ve bir süre
sonra tekrar dirilteceğine inanmak biz kullarına emrettiği en önemli
emridir.
Bu
ilahi emirlerini ise bize dört büyük kutsal kitapları ile özellikle
en son gönderdiği kitabımız kuranı kerim ki, içinde daha evvel
yaşayan peygamberlerimizin özel hayatlarından ve çalışmalarından
ibretler anlatılmaktadır.
Ne yazık ki, içine şeytan giren
insanlar bu kurtuluşa ve selamete vesile olacak ilahi emirlere
inanmamış kendisini insan şekline sokan yaratanını , gönderdiği
peygamberlerini ve getirdikleri kitaplarını inkar etmiş kafir
olmuşlardır.
Hz. ALLAH’aA sonsuz şükürler olsun ki, bize inanmayı kalpten
iman etmeyi nasip etti bizi mesuliyetten kurtardı.
Sizde gözünüzü açın şeytanın
oyununa gelmeyin ebedi felakete uğramayın sizi ve görünen bütün
varlıkları yaratana inanın kalpten tasdik edin ve onun sonsuz
kudretine güvenin ihtiyacınızı ona arz edin gelişmeleri takip edin
ibretle göreceksiniz ki, ihtiyaçlarınız belirli bir vakit sonra
görülecektir.
Bu işleri yaparken gökten melek indirmiyor insanları
birbirine yardım ettiriyor kendisini ise gizliyor işleri perde
arkasından idare ediyor yani kullarının ihtiyaçlarını kullarını
çalıştırarak görüyor. Geçmişte emeklilik
konusunda haksızlığa uğradım sıkıntımın kalkması için devamlı
yalvardım duam bir türlü kabul olmuyordu halbuki konsoloslukta
çalışma müşaviri memur Türkiyeden gelmiş böyle problemler ile
ilgileniyordu, ona gitmiyor işimi halletmesi için devamlı Hz.
ALLAH’a yalvarıyordum .
Netice bir gece rüyamda
tanımadığım bir kişinin yanına gittiğimi ona evraklar verdiğimi
gördüm. uyanınca anladım ki, benim o kişiye gitmem lazım ve vakit
geçirmeden gittim o yetkili memura durumumu anlattım ankaraya
telefon açtı problemi halletti benim sıkıntıdan kurtulmama sebep
oldu. Bu olayı iyice düşünürsek Hz. ALLAH
kullarına yardımlarını kulları ile yapıyor cezayı hak etmiş
kullarına ise kulları ile ceza veriyor ve hayat bu sistemle devam
ediyor olayları dikkat ile takip ederseniz bu geçekleri
görürsünüz.
Geçmiş mübarek zatların sözleri var , diyorlar ki, ALLAH
rızıklarını kul eli ile dağıtır. ALLAH şifasını kul eli ile verir.
ALLAH intikamını kul eli ile alır.
Kardeşler, şuna kesinlikle
inanın ki , Hz. ALLAH’a inanan onun emirlerine uyan kendisini
garanti altına almıştır. bu halini devam ettirdiği müddetçe kimsenin
hakkına tecavüz etmediği takdirde, kendisinin de hakkına tecavüz
edilmeyecek. Kimsenin canını yakmadığı
müddetçe onun da canı yanmayacak intikam ateşinden uzak olacaktır
bunu kesinlikle böyle bilin.
Kesinlikle doğru olduğuna
inanmamız gereken görüşümüz şu olmalı, insanlara zulüm yapan ,
gelecek günlerinde kendisine, kendisi için zulüm hazırlığı
yapmıştır. İnsanlara iyilik yapan gelecek günlerinde kendisine iyi
günleri hazırlamıştır.
Çünkü Hz. ALLAH (c.c) insanların kaderlerini yaptıkları
işlere göre tanzim ediyor, dünya için çalışmasında olsun ahiret için
olsun yaptığı işlerin karşılığını buluyor o sonuç ise onun kaderi
oluyor. Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde
buyuruyor ki: "KENDİ ELLERİNİZLE
KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN." (Bakara 195) Kardeşler, Dünya ateşinde yanmamak için kimseyi haksız yere
incitmemek canını yakmamak lazım , bu işi yapan bilsin ki, kendisini
tehlikeye atmıştır.
Gelecek günlerde, yaptığının aynısı ile karşılaşacak yaktığı
can gibi kendi canı da yanacaktır. Bu sözleri
aklınıza yazın ve hiç unutmayın bu hususta çok dikkatli olun
nefsinize hakim olun tedbiri elden bırakmayın . çünkü Hz. ALLAH
(c.c) hayırlı akıbet ve kötü akıbet hazırlığını kullarının kendi
iradelerine vermiştir. bunu kesinlikle bilin. Biz kulları ne yaparsak onun karşılığını buluyoruz. Hz. ALLAH
(c.c) ayeti kerimesinde : "BÜTÜN
TEDBİRLERİNİZİ ALIN"(Nisa 71)
buyuruyor.
Demektir ki, biz kulları tedbir almazsak kendimizi korumazsak
kendi kaderimizi hazırlamış oluyoruz gelecek sıkıntılı günlerin
sorumlusu da biz olmuş oluyoruz . Dünya
yaşamında sistem böyle de ahiret hayatında başka mı, ahiret hayatı
için de sistem aynı hele orası ölümsüz dünya, orası için daha çok
tedbirli olmak lazım, ya ebedi selamet, ya ebedi felaket hayat var
.
Her iki dünya
için de iyi ve kötü akıbeti kazanmada kullarını kendi iradelerinde
serbest bırakan Hz. ALLAH (c.c) ben sizlere akıl verdim iyi ve
kötüyü ayırt edecek irade verdim tedbir almanızı emrettim ve siz
nefsinize uydunuz benim emrime uymadınız çekin cezanızı
diyecektir.
Kullar da hiç bir mazeret bulamayacaklar cezalarını
çekeceklerdir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi böyle akıbetten muhafaza
buyursun.
Muhterem kardeşlerim, Dikkat ederseniz sizlere hep yaşanmış
hayattan ibretler anlatıyoruz ve Hz. ALLAH’ın emirlerini
duyuruyoruz fakat anlamanızı istediğim gerçeği bir daha izah
etme lüzumunu görüyorum.
Dünyaya gelen her insan
söylediği sözler ile yaptığı işler ile geleceğini hazırlamaktadır
fakat bunun farkında değildir. Onun için
ağzınızdan çıkan sözlerde haktan yana konuşun . yaptığınız işlerde
de adaletli olun geleceğinizi hayırlı şekilde hazırlamış
olursunuz.
Muhterem kardeşlerim, Aklı başında
görünen, kendini modern çağa uyduran insanlar gurubunun Hz. ALLAH’ı
inkar etmek için çeşitli bahaneler aradıklarını görüyoruz. ve bu tip
imansız insanların tabiat kanunu doğa kanununda direttiklerini ve
her şeyin doğanın eseri olduğunu savunduklarını
görüyoruz.
Ve
bu imansız insanlar geçmişte de, ALLAH diyemeden öldüler inkar
ettiklerinin yanına gittiler. Bu insanlar her
şeyi ALLAH yarattı deseydiler ne kaybederlerdi ALLAH’a inananlarla
alay ettiler onları geri zekalı gördüler.
Şu zamanda dahi bu tipler
çoğunlukta, sizden rica ediyorum bu tiplere rastladığınızda bunların
tesirine girmeyin bilin ki, bu tip insanlar şeytanın
askeridirler. Ve bu bedbaht insanlara ne
anlatsan fayda vermiyor. Şahsım adına bu insanlara şaşıyorum
kendilerine verilen akıllarını neden tam olarak kullanamıyorlar ve
her şeyi tabiat kanunu doğa kanunu yapıyor şartlanmasına
kapılıyorlar. Doğa dediklerine o sistemi kim yarattı
?
Oysa ki,
ALLAH diye bir yaratıcı var doğa ve tabiat sistemini o yarattı
deseler daha mantıklı olmaz mı idi . O, sonsuz kudret sahibi ALLAH
ki, kendinin varlığından haberdar etti . ve ayeti kerimesinde şöyle
buyurdu:
"EY, İNKAR EDENLER SİZİ BİZ YARATTIK HALA TASDİK
ETMEYECEKMİSİNİZ GÖRDÜNÜZ MÜ RAHİMLERE DÖKTÜĞÜNÜZ MENİYİ ONU SİZ Mİ
DÜZGÜN BİR İNSAN SURETİNE GETİRİYORSUNUZ YOKSA BİZ Mİ ONU
YARATIYORUZ ARANIZDA ÖLÜMÜ BİZ TAKDİR ETTİK BİZ DİLEDİĞİMİZ ŞEYİ
YERİNE GETİRMEKTEN ACİZ DEĞİLİZ SİZİ ORTADAN KALDIRIP DA
BİLMEYECEĞİNİZ BİR BİÇİMDE YARATMAYA DA GÜCÜMÜZ YETER HER HALDE İLK
YARATILIŞINIZI BİLİRSİNİZ FAKAT TEKRAR YARATILACAĞINIZI DA DÜŞÜNMELİ
DEĞİL MİSİNİZ." (vakıa 57-62)
Ey görünen ve görünmeyenlerin
rabbi, biz sana inandık iman ettik, bizi analarımızın karınlarında
insan şekline getiren sensin ,bizi öldürüp yeni beden ile yaratacak
yine sensin Biz böyle inanıyoruz ve yaşıyoruz. Ne olur bu imanımızı kuvvetlendir ve sabit yap imanımız ebedi
olsun hiç bir zaman bozulmasın . "HASBÜNALLAH’Ü VENIĞMEL VEKİL NİĞMEL
MEVLA VENİĞMENNASİR GUFRANEKE RABBENA VE
İLEYKELMASİR."
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki:
"ALLAH’TAN
BAŞKA YARDIMCI EDİNENLERİN DURUMU KENDİSİNE YUVA YAPAN ÖRÜMCEĞİN MİSALİ GİBİDİR HALBUKİ BİLSELER EVLERİN EN
ÇÜRÜĞÜ EN DAYANAKSIZI ÖRÜMCEK YUVASIDIR."(Ankebut
41)
Muhterem kardeşlerim Ayeti kerimede geçen hakikati anlayın.
Hz. ALLAH (c.c) kendisinden başkasını dost edinenlerin bağlı
oldukları varlıkları örümcek yuvasına
benzetmektedir.
Şimdi biz de samimiyet ile geçmişimizi düşünelim nice
imparatorluklar nice padişahlıklar ömürleri sona erince ellerindeki
varlıklar örümcek yuvası gibi dağılmıştır.
Kibir ile gezdirdikleri
vücutları da örümcek yuvası gibi dağılmadı mı, günümüzde ise hükümet
ve iktidarlar gelip geçmektedir iktidara geçen oturduğu koltuğun
emanet olduğunu unutuyor belirlenen zaman geldiğinde elinden
alınıyor başkasına veriliyor. Kendisinin
zannedip bağlandıkları şeyler ise hayalde kalıyor.
Fakat yaratılmış bütün
varlıkların Hz. ALLAH'a ait olduğuna ve emanet olduğuna inanan insan
onlara kalpten bağlanmaz onların kendisi için birer imtihan aracı
olduğuna inanır ve adaletli hareket ederek ona tanınan süreyi
tamamlar imtihanı kazanır.
Çünkü o, Hz. ALLAH’ı dost
edinmiş kendisine emanet olarak verilenlerin gerçek sahibine geri
vereceğine inanmıştı.
İktidarları veren Hz. ALLAH (c.c) alan Hz. ALLAH (c.c)
ömrümüz ve yaşamamız da iktidar dönemi gibidir. sahibimiz tarafından
bize hayat hakkı veriliyor çeşitli işler ile de imtihan oluyoruz ve
zamanı gelince bizlerden bu iktidar alınıyor .
Bize verilenlere gönül
bağlamamış onları bize verene gönül bağlamış, isek hiç bir
sıkıntımız olmıyacaktır. İşte Hz. ALLAH’ı
dost edinmenin şaheserliği . kendisine verilenleri bırakacağı mal ve
örümcek ağı olarak gören insanın üzüntüsü olur mu.
Çünkü nefsimizin taptığı her
bir şey yok olup gidiyor. Hz. ALLAH .(c.c)
cümlemizi bu gerçekleri görmemizi çok iyi anlamamızı nasip etsin
.
Diğer bir ayeti kerimesinde ise yüceler yücesi olan rabbimiz
şöyle buyurmaktadır. Estaizübillah. "SİZE İÇİNİZDEN
PEYGAMBERLER GÖNDERDİK SİZE AYETLERİMİZİ OKUYOR SİZİ MANEVİ
KİRLERDEN PAKLIYOR. SİZE KİTAP VE HİKMETİ
ÖĞRETTİĞİ GİBİ HİÇ BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ DE SİZE
ÖĞRETİYOR. ARTIK BENİ ANIN Kİ , BENDE SİZİ
ANAYIM BANA ŞÜKÜR EDİN NİMETLERİMİ İNKAR ETMEYİN. " (Bakara
151-152.)
Ey yüceliğinin sonu olmayan, ALLAH’ımız ne olur bizi zatını
zikir ederek zatına şükür ederek yaşat ve ömrümüzü bu hal ile
bitirmeyi nasip eyle, akıllı insanın yapacağı dua budur çünkü , Hz.
ALLAH’ın adını anmakla O'nun ile irtibat halinde
olunur.
Nimetlerine şükretme ile onun yüce gönlünü kazanır ve
rızkının artmasını garantilemiş olur insanlar arasındaki
yardımlaşmalarda da bu türlü olaya tanık oluyoruz.
Yardım sever bir vatandaş,
kendisinden yardım isteyen birisine yardım eder yardım alan muhtaç
insan yardım edenin gönlüne hoş gelecek sözler ile teşekkür ederse
onun kalbini kazanır, muhtaç olan kişi ona yine yardım
talebinde bulunduğunda istediğinden daha fazla yardım alır
.
Fakat
nankörlük yapmış ise yapılan iyiliği umursamamış saygısız davranmış
ise oradaki yardım kesilir . Hz. ALLAH (c.c)
ise Ayeti kerimesinde;
"EĞER ŞÜKREDERSENİZ
NİMETİMİ ARTTIRIRIM." buyuruyor
ve nimetlerine karşılık şükür bekliyor. Şükür edene ise
nimetlerini bulması için hayırlı sebep yaratır.
Nankör insana ise çeşitli
engeller çıkararak sebepleri buldurmaz onu
cezalandırır. Hele o kişi tembel ise daha çok
sıkıntı çeker. İnsan dünyasını güzel yaşamak
ahireti kazanmak istiyorsa onu insan olarak yaratan yüceler yücesi
olan sahibini her zaman yüceltsin zikretsin, verdiği nimetlerine de
daima şükretsin.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize onu
zikretmeyi nimetlerine de şükretmeyi nasip etsin . amin. Amin. Amin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
MUHAMMED.
Kim Hazreti ALLAH’ın Takdir Ve Taksiminden Razı Olursa Hazreti ALLAH’da Ondan Razı Olur.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kahverengi-cicek.gif"> Kim Hazreti ALLAH’ın Takdir Ve Taksiminden Razı Olursa
Hazreti ALLAH Da Ondan Razı Olur.
ALLAH’ü Telânın her türlü
hükmüne razı olmak hoşnutluk göstermek amellerin en faziletlisi ahlâkın en
güzelidir.
Hadisi şerifte: "Kul hayrıyla
şerriyle kadere inanmadıkça, kendine hayır ve şerden isabet edecek
şeyi atlatamayacağını, hayır ve şerden kaçacak olan şeyi de
yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz."
(Tirmizi-2145)
Dünyaya imtihan için gelmiş
bulunuyoruz. Muhakkak bir imtihana tabi
tutulacağız. ALLAH’ü Tealâ neler
yapacağımızı ilmi ezelisinde biliyordu bizi
bilsin diye de imtihan sahasına gönderdi.
Hadisi şerifte şöyle
buyruluyor: "İptilâların çokluğu
iptilaların büyüklüğü ile beraberdir. ALLAH’ütealâ bir topluluğu sevdiği zaman şüphesiz ki onları
iptilâlarla imtihan eder kim ki rıza
gösterirse ALLAH’ın rızası o kimseyedir. Kim
de öfkelenirse ALLAH’ın gazabı o kimseyedir.
"(İbni-Mace-4031)
En hiddetli iptilâlar
Peygamberlere gelir. Sonra iman derecesine
göre diğer müminlere gelir. ALLAH’ü Tealâ her
müslümana bir iptilâ taksim etmiştir. Ayeti
kerimesinde şöyle buyuruyor: "ANDOLSUN Kİ MALLARINIZA VE CANLARINIZA
İPTİLÂLAR VERİLEREK İMTİHAN
OLUNACAKSINIZ."(Al-i imran-186)
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz diğer bir hadisi şerifinde: "Kim ALLAH’ın takdir ve taksiminden razı
olursa, ALLAH da ondan razı olur buyuruyor
"(Câmi'üssağir)
Not: yukarıda neşredilen yazı
hakikat takvim yaprağından alıntıdır.
Bu ilâhi emirlere göre çok
sabırlı olmamız isyan etmememiz gerekmektedir. Bir gün gelecek bu sıkıntılar kalkacak devletimiz ve halkımız
huzurlu günlere kavuşacağız inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın. Bütün
tedbirlerinizi alın." buyuruyor.
(Bakara 195 Nisa
71)
Bize düşen her işe kalkışımızda aklımızı kullanarak Hazreti
ALLAH’a sığınarak bütün tedbirlerimizi
almaktır. Bunu yaptığımız zaman Hazreti
ALLAH’ın izniyle hiç bir sıkıntı yaşamayız.
Başımıza ne sıkıntı geliyorsa
ihmaller yüzünden geliyordur kendimizi kınayıp tüh neden dikkatli hareket etmedim neden tedbir almadım da
faydası olmuyor. Adam kışın yola çıkıyor
yolculuk yapacağı arabasının kontrolünü yapmıyor yazlık lastikleri ile yola çıkıyor kendi kendini tehlikeye
atıyor yanına yedek mazot almıyor yolda
açık benzin istasyonu bulamıyor arabanın içinde şaşkın şaşkın
yardım bekliyor. Geçmiş yıllarda böyle bir hadise ile
karşılaşmıştık. Şöyle ki Avusturya’dan
Türkiyeye bir arkadaşımızın münibisiyle on ikinci ayda yola
çıktık ona güveniyorduk çünkü yıllardır kara
yolu ile türkiyeye gidip geliyordu.
Yola çıktık Yugoslavya’yı
geçtik bulgara girdik her şey güzel gitti mazotun durumu
nedir deyince şu anda yeterli mazotumuz var
dedi bu arada akşam ezanı geçti yatsı girdi. O yeterli mazotumuz var demesine rağmen biz huzurlu değildik
çünkü dışarıda eksi on beş derece soğuk vardı
kar diz boyuydu.
Bir ara açık benzin istasyonun yanından geçiyorken ona ne
olur ne olmaz yedek mazot alalım yolumuza
devam edelim deyince, ilerideki benzin istasyonundan hem
depoyu ful yaparız hemde yedek mazot alırız
deyince tamam dedik yola devam ettik.
Bu arada arabanın mazotu azaldı
bizim şoförümüz yol kenarlarında bulunan benzin
istasyonlarını aramaya başladı maalesef onun
güvendiği benzin istasyonları hepsi kapalıydı ne kadar yol
gittiysek hiç bir benzinciye
rastlayamıyorduk.
Ona dedik ki şu anda kullandığımız mazot bitince araba stop
ederse kalorifer de çalışmadığı zaman arabada
donar kalırız yollarda tek bir araba geçmiyor ki yardım
isteyelim. Ve nihayet korktuğumuz başımıza
geldi arabanın mazotu bitti araba stop etti kaloriferde
durdu arabanın içinde şaşkın şekilde
kalakaldık.
Arabanın içinde altı kişi kendi nefeslerimizle ısınmaya
gayret ediyorduk öyle olunca münibüsün camları buhar yüzünden buz tutmaya başladı ve biz hazreti
ALLAH’tan yardım beklemeye başladık. Hatırladığım kadar bir saat kadar soğuktan titredik öyle
olduk ki takdiri ilâhi olacak burada donup
öleceğiz. Tam ümidimizi kesmişken münibüsün
camından elektrik feneri ışığın bize geldiğini
gördük. Bulgar polisiymişler kapıyı açtık
bizim çaresiz halimizi gördüler bize arabalarında
bulunan yedek mazot tankerinden mazot
verdiler bizi peşlerine takıp bildikleri gece açık olan bir
benzin istasyonuna getirdiler mazotumuzu
aldık yedek tanker mazot da aldık kalorifer çalışınca
da ısındık yolumuza devam ettik kapı kuleye
gelince kendi vatanımızın lokantasında çorbamızı
içerken sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi
mutlu olduk.
Yukarıda geçen Hazreti ALLAH’ımızın emirleri bizim bu duruma
düşmememiz içindir Anlattığımız küçük
ihmaller daha büyük ihmallerde de Hazreti ALLAH
cümlemizi muhafaza etsin
inşaALLAH.
Kâfir Olup Ayetlerimizi Ve Ahirete Kavuşmayı Yalanlayanlara Gelince,;İşte Onlar Azabın İçindedirler.(Rum-16)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a602936ems8zws47e.gif"> "Kâfir Olup Ayetlerimizi Ve
Ahirete Kavuşmayı Yalanlayanlara Gelince,; İşte Onlar Azabın
İçindedirler."(Rum-16)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Kâfir olup ayetlerimizi
ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içinde hazır
bulundurulurlar."(Rum-16)
Hazreti ALLAH’a iman et,
ahirete döneceğini bil hazırlık yap ateşten
kurtul. Yeter ki şeytanın aklına hükmetmesine
Hazreti ALLAH’a sığınarak mani ol. Aklını ona
verdiğin zaman bil ki o seni kandıracaktır çünkü her şerre meyilli
bir nefsin var.
Geçen akşam çok sevdiğim bir
yakınım ile manevi sohbete daldık. Konu
Hazreti ALLAH’a ihlâsla ibadet yapma ve şeytanın nasıl mani olmaya
çalıştığı üzerinde idi. Dedi ki , ne zaman Hazreti ALLAH’a samimi
candan ibadet yapmaya başlasam şeytan
aklıma çeşitli fikirler düşünceler getiriyor
dengemi bozuyor. Ne yapsam şaşkın
vaziyetteyim bana öyle geliyor ki Hazreti ALLAH ibadetlerimi kabul
etmiyor fakat ibadetlerime önem vermeden
yaptığım zaman daha kolay oluyor acaba taklidi mi
yapsam diye düşünüyorum deyince ona dedik ki
zaten şeytanın aradığı da budur ruhsuz namaz kıldırmak
ibadetlerinizi boşa çıkarmak istiyor.
Bir düşün candan
yapılmayan hangi işte hayır var, derslerini dikkatli yapmazsan azim
etmezsen başarılı olabilir misin. İşte bunun
gibi Hazreti ALLAH’a yaptığın amellerinde gönülden yapmazsan şeytanı
sevindirir ruhunu sıkıntıya sokarsın içine daral gelir huzurun
kaçar. İbadetleri lâkayıt yaptığın zaman
nefsin sefa ruhun ise azap görür durum bundan
ibaret.
Ruhunun
rahat etmesini ibadetlerinin kabul olmasını istersen dünyayı arkana
at.Hazreti ALLAH’ın ALLAH lâfzını ve kâbeyi gözünün önünde tutmaya
öylece ibadet yapmaya azim et o zaman şeytan yakanı bırakır denemesi
kolay dedim. Ey Rabbimiz şeytanı bizden ve
bütün sevdiklerimizden uzaklaştır yanımızdan ve içimizden
kov bir zamanlar nasıl ki yanınızdan
kovmuştunuz aynen öylece bizim yanımızdan ve içimizden def eyleyin
yarabbi. Amin Velhamdülillâhi Rabbil
Alemin.
Kim Salih Amel İşlerse Kendi Lehinedir Kim De Kötülük Yaparsa Kendi Aleyhinedir ALLAH Kullarına Zulmedici Değildir
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/2999257_orig.jpg" width=450 height=158> Kötü Tuzak Ancak
Sahibine Dolanır.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Kötü tuzak ancak sahibine dolanır."(Fatır
-43)
Hazreti ALLAH’ın bu ibretlik emri ilahisi her an her
toplulukta zuhur etmektedir ve kim kime tuzak
kurarsa sonuçta aynı tuzak kendine dönmektedir. Örnek mi istersiniz eğer
en yakınlarınızdan başlayıp etrafınızda olanları araştırdığınız zaman çok çeşit ibretler
görürsünüz.. Eğer Hazreti ALLAH’ın emirlerine
uyar kendiniz için istemediklerinizi başkaları için istemezseniz hayatınız boyunca başınız belâya girmez
huzurlu ömür yaşarsınız. Fakat haset, riya,
kibir sahibi iseniz herkesten üstün olma hastalığınız varsa
başınız sıkıntıdan kurtulmaz. Aile bağlarında düşündüğümüzde, bir hanım kendisini eşinden
üstün gördüğünde gün gelir kendisi küçük
duruma düşer. Bir işçi düşünün kendisini
üstün görüp patronunu küçük gördüğünde kendisini iş yerinin dışında görür çünkü bunlar gizli
tuzaklardır. Yakından tanıdığımız bir
yakınımız var kendisi çok zeki akıllı fakat nefsinin
kötülüklerinden kurtulamamış her girdiği
işten atıldı, işe başlıyor kendini kabul ettiriyor işi öğrenir
öğrenmez gizli plânlara başlıyor çalıştığı
işyerine rakip firma kurmaya çalışıyor bunu duyan patronu
da onun işine son veriyor ona dedik ki iyi
niyetli ol karşındaki insana hainlik yaparsan bu
sana dönecektir çünkü kim kime tuzak kurarsa
Hazreti ALLAH (c.c) gün gelir aynı tuzağı yapanın başına
getiriyor. Günümüzde ise devlet olarak halk
olarak canlı örneğini yaşıyoruz, kendilerine çözüm süreci adı
altında barış eli uzatılanlar bu iyi niyete
ihanet ettiler tuzaklar kurdular nihayette kurdukları tuzaklar
ayaklarına dolandı perişan oldular. Şehitler
verdik inşaALLAH cennettedirler ya onların oyununa gelen askeri
polisi katledenler nerede cehennemi
zümeradadırlar inşaALLAH. O yolun uzantıları
olan meclisi kirletenler de dokunulmazlıklarının kalkması vesilesi
ile cezalarını bulacaklardır inşaALLAH. Bizlere bu sevinci yaşatan başta Reisi cumhurumuz olmak üzere
millet vekillerimizden hazreti ALLAH razı olsun
inşaALLAH. Selamı Aleyküm.
Kulun Hazreti ALLAH’a İman Etmesi, Ona İbadet Yapması Hazreti ALLAH Tarafından O Kula Verdiği Bir Mucizesidir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1z145ds.jpg" width=450 height=419> Kulun Hazreti ALLAH’a İman
Etmesi, Ona İbadet Yapması Hazreti ALLAH Tarafından O Kula Verdiği
Bir Mucizesidir!
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "Biz bulutları ölü bir
yere sürüp onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş
de böyledir."(Fatır-9)
Gaybı inkâr eden ahirete
inanmayan bir kişinin ölü maneviyatının dirilmesi de ancak Hazreti ALLAH’ın o kula rahmetini akıtması maneviyatını
diriltmesiyle mümkündür. Başka bir deyimle.
Bir kulun Hazreti ALLAH’a iman etmesi O'na ibadet yapması
hazreti ALLAH tarafından o kula bir
mucizesidir.
Hazreti ALLAH’a iman etmek ibadet yapmak her kula nasip
değildir nefsi ve şeytanı manidir. Şeytanlaşmış insanlar manidir. İşte bu
amansız düşmanlara rağmen bir kul Hazreti ALLAH’a iman edip ibadet
yapabiliyorsa bilsin ki bu ona Rabbi tarafından verilen bir
mucizedir. Ve kendisine verilen iman nimeti
için Hazreti ALLAH’a şükretmesi gerekmektedir. Çünkü Hazreti ALLAH’ın rızasına kavuşmak kerametten
üstündür.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1z145ds.jpg"> Kalp huzuruna kavuşmak için çareler
! Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde: "Hiç şüphe yok ki kalpler ancak zikrullahla itminana kavuşur
huzur bulur." (Rad-28)
Kardeşim karnın acıkınca onu doyuruyorsun nefsini
rahatlatıyorsun fakat içinde yine bir boşluk
ve huzursuzluk var alkol alıyorsun geçici bir
rahatlama ayılınca yine boşlukta kalıyorsun
bu da yetmiyor zina kumar madde bağımlılığı ne yaparsan yap yine içinde huzursuzluk doyumsuzluk devam
ediyor değil mi?
Merak edip hiç düşündün
mü bu huzursuzluk neden hasıl oluyor. Nefsinin istek ve arzularını ihmal etmiyorsun fakat yine
içindeki boşluk devam ediyor her şeyin var
huzurun yok sebebi ise sahibin olan Hazreti ALLAH’tan
uzaksın. O'nu hatırlamıyor O'nu anmıyorsun
O'na secde etmiyorsun. Oysa ki O seninle
beraber geziyor her anın onunla oluyor sen ise nefsinin
emrindesin. O yarattığı ve kendinden
verdiği ruhun beslenmesini istiyor sen ise içinde sana
emanet olarak verilen ruhunu aç bırakıyorsun
sıkıntın bundan kaynaklanıyor bunu anlamak zor değil . Yukarıda astığımız ayeti
kerimede geçen ilahi emre uy Hazreti ALLAH’a inan ve onu kalbinde
an huzura kavuş dene bir kaybın olmaz farkı
hemen anlıyacaksın. Kurtulanlar bu yolla
kurtulmuşlar huzura kavuşmuşlardır. Hazreti ALLAH (c.c) yardımcın
olsun kardeşim. Hep
ölümlülerin peşinde koştun bundan sonra ölümsüz tek bir olan Hazreti
ALLAH’ın peşinde koş. Selamı
aleyküm.
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun
ki bu sene de kadir gecesine kavuşmayı nasip etti. Hazreti ALLAH bu mübarek gece hakkında
şöyle buyuruyor ve biz kullarına duyuruyor. (Estaizübillâh): “Şüphesiz ki biz kuranı kadir
gecesinde indirdik, Resulüm kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?
Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh Cebrail o gecede
Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. O gece tanyeri yeri ağarmasına kadar bir selâmdır
esenliktir..”(Kadir 1-2-3-4-5)
Resulullah (s.a.v) Efendimiz bu gece
hakkında şöyle buyuruyorlar: “Kim bütün seneyi hazreti ALLAHın
rızasında yaşayarak geçirirse kadir gecesine erer.
“(Müslim-762-)
Hazreti ALLAH (c.c) ise Ayeti
kerimesinde : "Sana
ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et. "(Hicr-99)
Demek oluyor ki biz kullar her
gecemizi Hazreti ALLAH’ın rızasında geçirirsek kadir gecemizi
buluruz. Bu durumu da
yaşamak zor olduğuna göre devlet ve halk olarak kadir kabul edilen geceyi
inanarak geçirsek. Hazreti ALLAH bize o geceyi yaşatır inşaALLAH yeter ki
kalbimizle iman edelim.
Bu gecede kaza namazı ile birlikte
çokça tevbe edelim ALLAH’ı zikredelim .Ahiretteki yakınlarımıza dua gönderelim
.Onlar da ahiretten bize dua etsinler inşaALLAH. Bu geceyi boş geçirenlere yazıklar
olsun. Çünkü kainatın sultanı olan Hazreti ALLAH hazinesinden ikramda bulunuyor
gaflete dalan da yatıp uyuyor.. Hazreti ALLAH (c.c) bizlere bu mübarek
geceyi ihya etmeyi O'nun yüceler yücesi gönlünü kazanmamızı , gelecek
yıllarda da böyle mübarek gecelere sevdiklerimizle, bizi sevenlerle kavuşmamızı
nasip etsin
Benim ve benden önceki nebilerin söylediği en üstün
kelâm: "Lâilâhe
illALLAH'tır."
Hz. ALLAH (c.c) zatı alisine eş
koşulmasını şiddetle yasaklamıştır. Bu emri ilâhisini kuranı
Azimüşanda defalarca arz etmiştir. Çok ince bir yol tıpkı sırat
köprüsü gibi kıldan ince kılıçtan keskin.
Akıllı insan ağızından çıkan
söze çok dikkat edecek Hz. ALLAH’a eş koşabilecek sözleri
söylemekten elinden geldiğince sakınacak. Gönlünün sevdiği her şeyi
Hz. ALLAH’a ait olduğunu bilerek sevecek. Hiç bir şeyi
ilâhlaştırmayacak bu bir mürşid de bir peygamber de olsa onları Hz.
ALLAH’ın görevlendirdiği kulları olarak görecek.
Şöyle bir
düşünelim. Dünya dönmesi için Hz. ALLAH’a
muhtaç. Güneş ve ay hareket etmesi için Hz. ALLAH’a muhtaç. Melekler
cinler insanlar nebatad ve hayvanlar Hz. ALLAH’a muhtaç. O zaman ne
demek kalıyor ":Lâilâhe illALLAH.
ALLAH'tan başka İlâh yok."
Hz. ALLAH(c.c) Âdem
aleyhisselâmı ve devamında kullarını uyarmak kendisini bildirmek
için Peygamberler gönderdi. Resulullah (s.a.v). Efendimizi Âlemlere
rahmet olarak gönderdi devamında da onun izinde giden vekillerini
gönderdi. Hepsi Hz. ALLAH’ın verdiği görevleri yaptılar ve ahirete
göçtüler. Fakat Resulullah (s.a.v). Efendimiz ahirete göçmesine
rağmen görevine devam ediyor. Kıyamet kopuncaya Kadar da devam
edecek ehlince de bu hakikat malumdur. Bilmeyen inkâr edebilir. O
kendisini ilgilendirir. Bu hakikate vakıf olan nur peygamberi ile
gönül bağı kuranlara ne mutlu bu sevgi kişiyi Hz. ALLAH’ın sevgisine
çeken en sağlam kulptur. Fakat çok da hassas bir sevgidir kişi bu
sevgiye tutulduğu zaman ilâhi sınırı bozmayacak Resulullah (s.a.v).
Efendimizin Hz. ALLAH’ın yarattığı kulu olduğunu unutmayacaktır. O
nur peygamber (s.a.v), ki Hz. ALLAH’ın nurudur Hz. ALLAH(c.c) yüce
adının yanına Onun adını yazdı Muhammedürresulullah. Şerefi yüce
Peygamber biz O'na biat ettik teslim olduk. Ondan akseden nurla
nurlandık. Ona sonsuz salâtı selâmlar olsun.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALÂ SEYYİDİNA
VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALÂ ALİ MUHAMMED.
Seksen vagonlu bir tren düşünün bu vagonlardan her birisini
bir öndeki vagonun çektiği zannediliyor. Fakat gerçekten
bakıldığında en öndeki lokomotifin hepsini çektiği görüldüğünde,
lokomotifi kim çekiyor diye bir soru sorabilir
misin? Zira çeken fakat çekilmeyen bir
lokomotif olmazsa trendeki nizam bozulur ve hareket meydana
gelmez.
Bir
elma, elma fabrikası olan ağaçtan üretilmektedir. Bu ağaç ise kâinat
fabrikasında inşa edilmiştir. Eğer elma ağacını da kâinatın da
nihayetsiz bir ilim ve kudret sahibinin eseri kabul edilmezse,
kâinat fabrikasına da bir fabrika icap edecek mesele bir noktaya
dayandırılmadan sürüp gidecektir.
Bir er emri onbaşıdan, oda
çavuşundan, oda As subayından, oda üsteğmen, oda yüzbaşı, yüzbaşı da
binbaşı nihayet en üst rütbeli Padişahtan alırlar. Şimdi kalkıpta
Padişah emri kimden alır diye bir sual sorabilir misin? Zira
Padişahta birinden emir alsa, ona Padişah denir mi? Hüküm sahibi
olur mu? Gerçek Padişah ise emir veren fakat emir almıyandır.
Verilen bu
misallerden anlaşılacağı üzere mahlûkatın bir birini silsileler
halinde meydana getirmesi mümkün değildir. Onları birbirleri sıra
hareket ettiren ve düzenliyen kendisi yaratılmamış ezeli ve ebedi
var olan emir veren fakat emir almayan kudret sahibinin varlığı
zaruridir.
Evet, bu hakikatler bütün açıklığı ile ortada dururken,
Cenabı Hakkı haşa "kim yarattı?" diye sual soranlar sadece
cahilliklerini ortaya koymuş olanlardır. Ayeti kerimede; ALLAH göklerin ve
yerlerin nurudur. (Nur/35) Buyuruyor. Hatemi veli ne güzel
söylemiş: "Kâinat bir ceset Hz. ALLAH ise
ruhtur." ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve
nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed.
Lokman Aleyhisselamın
Lisanından Hikmet Pırıltıları Lokman
Aleyhisselamın oğluna yaptığı tavsiyelerden bir kısmı
şöyledir: Ölü kalpleri diriltmelisin,
Fakirlerle oturmalısın, Sultan meclisinden sakınmalısın, fakir
kimselerle tanışmalısın, köleleri azat etmelisin, garipleri
konaklatmalısın, fakiri zengin kılmalısın, şerefli kimselerin
şerefini korumalısın, büyük kimselerin ululanmasını arttırmalısın,
İlim hikmet maldan daha iyidir. Ticaret anında iyi bir
sermayedir.
Ey
oğlum, insanlar üçe ayrılır. Üçte biri ALLAH
içindir. Üçte biri nefsi
içindir. Üçte biri de kabirdeki kurtlar
içindir. ALLAH’a olan üçte bir onun
ruhudur. Nefsine olan üçte bir onun
amelidir. Kurtlara olan üçte bir ise onun
cismidir.
İnsanların en şerlisi kimdir diye sorulmuştu. Kendisini
halkın kötü görmesine aldırış etmeyen kimsedir. Dört zamanda dört
şeyi korumak, iki şeyide hatırdan çıkarmamak, iki şeyi de tamamen
unutmaya çalışmak lazımdır. Korunacak
şeyler; Namazda gönül, halk arasında dil, yeme içme arasında ağız,
bir kimsenin evine girdiğinde ise göz. Hiç
hatırdan çıkarılmayacak şeyler; ALLAH’ü Teâlâ’nın azameti ve ululuğu
ile ölüm. Unutulması gereken şeyler; Bir
kimseye yaptığın iyilik ve kardeşlerinden gördüğün
kötülük.
Hz.
ALLAH Celle Celâlehü cümlemizi böyle mühim tavsiyeleri tutanlardan
etsin. Velhamdü lillahi rabbil
Âlemin.
Lumumba; Bazı insanlar doğuştan rengi siyah olarak doğarlar bu halde doğan insanlar diğer insanlara nazaran
tevazu sahibidirler. Çünkü beyaz tenli
isanlar tarafindan horlandiklari icin nefsleri kırıktır bu yüzden
Hz. ALLAH’a yakın olurlar ibadet ve taat ile ömür
geçirirler. Fakat bu hali kabullenmiyenler
gururunu kıramıyanlar ise şeytanın vesvesesi ile Hz. ALLAH’a asi
olurlar neden ben böyleyim neden beyaz değilim neden
sakatım diyerek Hz. ALLAH’a isyan ederler
imtihanı kaybederler dinden çıkarlar.
Diğeri ise bu ALLAH’tandır der
rengine hasta haline sakat haline şükreder Hz. ALLAH da ona sabır verir onu kendine çeker gönlünü
nurlandırır takva sahibi ilim sahibi yapar
kendine bağlı olan kullarından sayar zaman gelir ona şifasını verir sıkıntısını da alır selamete
çıkarır.
Askerliğimde sene 1961 ankara Mamak’ta muhabere telsiz kursu
görüyordum. Yakın arkadaşım vardı rengi
siyahi idi. O zamanlarda türkiyeye Afrika
ülkelerinden birinin devlet başkanı vardı ismi Lumumba idi bu arkadaşım da renk olarak onu
andırıyordu.
Bu
sebeple insanları lakapla çağırmayı marifet sayanlar bu
arkadaşımızı Lumumba diye çağırıyorlar o ise
bu hitaptan kahroluyor bana geliyor göz yaşı
ile anlatıyordu o kadar üzülüyordu ki, göz yaşı
döküyordu onu teselli etmekte çaresiz
kalıyordum çünkü intihar etmeyi düşünüyordu.
Buluştuğumuz bir gün öğle
namazını beraber kıldık inanınız Hz. ALLAH’a o arkadaşım için yalvardım ALLAH’ım bu kulun içine genişlik
ver kalbine huzur ver Şeytanın vesvese onu
sarmış sen de görüyorsun be ALLAH’ım ne olur onu ve
onun gibi vesveseye kapılanları koru diye
canı gönülden yalvardım.
Ona musallat olan onu alaylı
sözleri kullanarak Lumumba diye çağıran arkadaşlarla da konuşup ikaz ettim siz böyle çağırmaya devam ederseniz
arkadaşımız intihar edecek deyince onlar da
onu kendi adıyla çağırmaya başladılar ve işler yoluna
girdi.
Terhis
olduk yıllar geçti yıllar sonra haberleştik kendisi dergahlarda
sohbet ediyor insanları irşad ediyor bir olan
ALLAH’a davet ediyor.. Yani hastalık,
sakatlık, siyahlık, kişinin gurunu kırar bu Hz. ALLAH’ın gizli bir
sermayesidir çünkü nefsinin kırılmasına
kendini fazla beğenmemesine vesile olur ve o kişi bu sermayeyi iyi değerlendirdiği takdirde en kestirme yoldan
Hz. ALLAH’ı bulur. Fakat bu sebepler o
kişinin nefsini kırmamış ise azgınlık devam ediyorsa şeytanın vesvesesi ile isyana kalkar neden bunlar beni buldu
der dinden imandan çıkar. Tabii bunlar çok ağır imtihanlar Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
ağır imtihanlara tabi tutmasın.
Kalpteniman
Yusuf Kutan
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim HER KİM
RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR. (Nazirat Süresi 40-41)
https://lh3.googleusercontent.com/aRKvSS6FEDte6NF6GMbt26fOiGb-bHgo4GGUYM4wg6XerdPBKD1o" width=450 height=338> Müşriklerle Veli Kullar Bir Olur Mu?
Her şeyin özünü bilen Hz.
ALLAH(c.c) her kulunun özünü bilir.
Putlara tapan onlardan medet
umanları, gönderdiği peygamberini ve getirdiği tevhit dinini kabul
etmeyen müşriklerin kalbini bilmez mi? Gönderdiği dinini ve
peygamberini kabul eden gece gündüz kalbi zikir ve cehri zikir ile
yaşayan kullarını müşriklerle bir tutar mı?
Sizleri tefekküre davet
ediyorum ve soruyorum. Hz. ALLAH'ın veli kullarına uyanları
benzettiğiniz putlar ve o putlara tapan
müşrikler, Hz. ALLAH’ın veli kulları ve o veliye uyanlar gibi gece
gündüz ibadet yapıyorlar mıydı? Resulullah (s.a.v) Efendimizin
izinde gidiyorlar mıydı?
Son dine inanan ve o dini
getiren Peygamber (s.a.v) Efendimize uyanları rabıtayı bahane ederek
müşriklere benzetirken içinizde rahatsızlık hissetmiyor
musunuz?
Hakk
din ve son peygamber geldiği halde inanmayan ve peygamberi inkâr
eden sapık kavme gelen ayeti kerimeleri kafanıza göre
yorumlayarak özü sözü ALLAH ve Resulü olan
insanlara gelmiş gibi göstermekten utanmıyor musunuz? Bu inadınızdan
ne zaman vaz geçeceksiniz.
Lâ ilâhe İllALLAH demeyi kabul
etmeyen müşrikleri, sabah akşam Lâ ilâhe İllALLAH zikri ile ALLAH
zikri ile yaşayan nefsini terk edip ruhunu kuvvetlendiren Hz.
ALLAH’a âşık olanları bir gören zihniyete yazıklar
olsun.
Nefsi
vücudunda hakim Ruhu baygın kafasına uygun yazarların kitaplarını
delil gösteren kişiye yazıklar olsun.
Sen ey şaşkın kişi tasavvufa
gir nefsine düşman ol ruhunu dirilt ondan sonra gel konuş. Canlı
cenazesin haberin yok kutsal kitabımızı da alet etmekten vazgeç. Her
şeyden haberdar olan Hz. ALLAH (c.c) kendisine âşık kullarını
peygamberine sadakatle bağlı kullarını müşrik olarak görür
mü?
Ölü ruhunu
dirilt ki ölmeyen ruhları gör. Ölü ruh ile yaşadığın için diri
ruhları göremiyorsun. Hakiki Hakk yolcusu bir kişi şeytanı cini
meleği tanır. Çünkü nefsini vücudundan
atmıştır vücudunda Ruhu hakimdir. İşte böyle yaşayanlara şeytan ve
yandaşları düşmandır. Kandırdığı kişileri bu
veli kullara düşman yapar. Onları şeytan yolundaymış gibi gösterir.
Şeyhleri put ona uyanları da müşrik gösterir.
Elinde de müşriklere gelen
ayeti kerimeler, İslam’ı kabul etmeyen Yahudilere ve hahamlara ve
hahamlara uyanlara gelen ayeti kerimeler. Rabıtayı da bahane ederek
kandırdığı alimleri de kullanarak Hakk âşıklarını saptırmaya
çalışıyor.
Şeytana ve nefsine uyan kendini alim gören bu insanlar ve
imamları iftira ettikleri bu güzel insanların hesabını
vereceklerdir.
Mürşidi kâmil müridine ALLAH lâfzı çektirir. Yani zatından
başka ilah olmayan ismi şerifi ile Hz. ALLAH’ı zikretmesini
emreder. Kendisine ALLAH lâfzı şerifini vird
edinmesini, Peygamber (s.a.v) Efendimizin yolundan gitmesini öğreten
bu güzel insana uyan müşrik, uyduğu da put olur mu?
Cahiliyet devrinde müşrikler
böylemi yaşıyorlardı da bu mübarek insanları onlara
benzetiyorsunuz. Yaptığınız iftiraların
cezasını muhakkak çekeceksiniz.
Hz.
ALLAH (c.c) Ayeti kerimede: "Ey iman edenler, ALLAH'tan
korkun.Herkes yarına ne hazırladığına baksın.ALLAH'tan korkun çünkü
ALLAH bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Haşr
18)
Akıllı müslüman her gece gündüz yaptığı işlerin
muhasebesini yapacak. Benim yaptığım her hareketi takibe memur
ettiği melekleri var. Ne yaparsam gizli kameralar çekiyor
diyecek. Yaptığı kötü amellerine tevbe edecek. Yatağına huzur
içinde yatacak.
Her şeyi gözetleyen
melekler olduğuna göre, kişi yatağında eşiyle yatarken dahi
edebini muhafaza etmesi lazım. Yatağına yattığı zaman "Euzübi
kelimatillahittaammeti minşerri ma HalekALLAHü, Euzübi
kelimatillahittaammeti min şerri ma Haleka ve şere e ve bere
e. Euzübi kelimatillahittaameti min külli şeytanin veammetin
vemin külli aynin laammetin." Dualarını okumayı ihmal
etmemeli.
Biz bu duaları yapmadan yatmayız. bir gece öyle
bir uyku bastı ki bu duaları yapmadan yattım. Derin uykuya
dalmıştım manada, beyaz gömleğimi temizlikçiye vermişim almaya
gidiyorum. Temizlikçinin dükkanına giriyorum bakıyorum gömleğim
temizlenmiş duvarda askıda asılı duruyor. Görevliye gömleğimi
almaya geldim verirmisiniz deyince, Bana duvardaki saati
gösteriyor şimdi saat beşbuçuk sen şimdi git saat altıda gel
tamammı diyor ve ben uyanıyorum saata bakıyorum saat tam beş
buçuk hemen fırlıyorum abdest alıyorum sabah
namazımı kılıyorum. Eğer o rüya olmasaydı uyuyup kalacak
namazımı kaçıracaktım. Bu Hz. ALLAH'ın kuluna bir lütfu değil
mi? Sonsuz şükürler olsun yüceler yücesi
Rabbime.... Kalpteniman Yusuf Kutan
Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
https://lh3.googleusercontent.com/bptze0McQ3mwgbASLxsxe1LHm1lJDujn73_55esaQJA"> Mezhep Tartışmaları Biz Müslümanlara Zarar Veriyor
Muhterem
kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde:
"KAFİR OLANLAR BİLE, BİRBİRLERİNİN DOSTUDURLAR EĞER SİZ BUNU
YAPAMAZSANIZ YERYÜZÜNDE FİTNE VE BÜYÜK BİR KARGAŞALIK OLUR.
"(Enfal-73)
Buyururken, Biz ise ne hallere
düştük. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Ahirete irtihal ettikten sonra
başlayan Şii, Sünni tartışmaları bu günlere kadar geldi ve herhâlde
kıyamete kadar devam edecek. Çünkü, Şeytan
kıyamete kadar insanların aralarına düşmanlık sokacağına yemin
etmiştir. Ve biz müslümanlar onun bu tuzağına düşmüş durumdayız.
Yahudi ve Hristiyanların birbirlerine dost oldukları kadar biz
müslümanlar, Mezhep kavgaları yüzünden birbirimize dost olamadık,
yukarıdaki ayeti kerimede geçen fitne ve kargaşalara kapıldık. Ne
olacak bu halimiz ne zaman uyanacağız. Gün
geçmiyor ki, Televizyon ve internet ekranlarında Şii, ve Sünni
düşmanlığını körükleyen Ukubet ve bölücü yazılar çıkmasın. Bunu
Hepimiz biliyoruz ki, geçmişte yaşayan Alimlerin kusurlarını bu
Zamana taşıyıp teşhir etmek, geçmiş yıllarda
biz müslümanların arasına fitne sokmaktan başka bir şey
kazandırmadığı gibi bundan sonra da düşmanlık ve nefretten başka bir
şey kazandırmıyacaktır. Hz. ALLAH (c.c) ise ayeti
kerimesinde: "İNSANLAR İÇERİSİNDE
MÜMİNLERE EN ŞİDDETLİ DÜŞMAN OLARAK YAHUDİLERİ BULURSUN." (Maide
82) Buyururken bizim düştüğümüz
duruma bakın, Gerçek can düşmanı olan Yahudileri bıraktık
birbirimize düşman olduk. yazdığımız yazılar ile yıkıcı
eleştirilerle şeytanı sevindirdiğimizin farkına
varamıyoruz. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "HEPİNİZ TOPLUCA SIMSIKI ALLAH’IN İPİNE SARILIN PARÇALANIP
AYRILMAYIN."( ali-i İmran 103)
buyuruyor.
Biz ise Senlik benlik yaparak
parçalara bölündük Yahudiye lokma olduk. Bırakalım Muaviye’nin
yezittin yaptığı işleri. Seyit kutbun ve Humeyni’nin yanlış
fetvalarının tartışmalarını. onlar çoktan hesaba çekildiler eğer
doğru fetva vermişler ise, cennete yanlış fetva vermişler ise,
cehennemi boylamışlardır.
Bir de şu var ki Humeyni’ye
atfedilen bir fetva var ki çok iğrenç, o fetvayı ekrana taşıyıp
teşhir eden bilsin ki, büyük mesuliyet altına girmiştir. Sebebi ise,
birincisi o kişiye iftira atılmış ise onu teşhir eden de o günaha
ortak olmuştur. İkinci mesuliyet ise, bu
uygunsuz çirkin fetvayı duyan cahil insanların, Humeyni gibi birisi
bu fetvayı verdiğine göre demek ki bu işin çıkar bir yolu varmış der
ve o iğrenç işi yaparsa, o kişilerin günahlarına da ortak olur. Onun
için İnsan ağzından çıkan söze çok dikkat etmelidir. Yapıcı yazılar
yazalım yıkıcı beyanatlardan kaçınalım. Yazıklar olsun kerbela
vakasının tellallığını yaparak müslümanları bölenlere. Yazıklar
olsun onları şefkat ile karşılamayıp doğru yola davet etmeyen
Sünnilere. Hz. ALLAH (c.c) Bütün İslam
Alemini ve, Devletimizi her çeşit bölücülükten muhafaza ederek birik
beraberlik içinde yaşamamızı nasip etsin. Amin.
Vel Hamdülillahi Rabbil Alemin.
ALLAH’ümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammed.
Mizan ALLAH’u Tealâlanın
amelleri tartmak için mahşer meydanında kuracağı terazidir. Orada
her şeyin kıymeti her şeyin değeri her sevap günahın ağırlığı
ölçülür. Hz. ALLAH(c.c) Ayeti kerimesinde
buyuruyor ki: "BİZ KIYAMET GÜNÜ
ADALET TERAZİLERİ KURACAĞIZ. HİÇ KİMSE HİÇ BİR HAKSIZLIĞA UĞRATILMAZ. YAPILAN BİR İYİLİK HARDAL TANESİ
AĞIRLIĞINDA DA OLSA, ONU GETİRİR TARTIYA KOYARIZ. HESAP GÖRÜCÜ
OLARAK BİZ YETERİZ.
"(Enbiya47)
Diğer bir Ayeti kerimede
ise: "KİM ZERRE KADAR BİR İYİLİK
YAPMIŞSA ONUN MÜKÂFATINI GÖRÜR. KİM DE ZERRE KADAR KÖTÜLÜK YAPMIŞSA
ONUN CEZASINI GÖRÜR."(Zilzal
7-8) Mizan gözle görülen iki gözlü bir terazidir,
Bir zerre ile ağır basacak kadar hassastır. Mizanın tehlikesinden
ancak dünyada nefsini hesaba çeken, duygu ve düşüncelerini, söz ve
davranışlarını, amellerini ahkâm terazisi ile tartan kimselerle
tevbeleri kabul edilenler kurtulurlar. Amelleri tartılacak olanlar,
iyilikle kötülüğü birbirine karıştırmış olanlardır. İnkârcılar için
tartı yoktur. Çünkü onların gidecekleri yer bellidir. Hiç isyan
etmeyen sıddıklar ve şehitler de mizan ve hesap görmeden cennete
gideceklerdir.
Mizanda
hasenatın en ağır geleni Kelime-i Şehadettir. ALLAH’u Tealâ dilerse
ufacık bir iyiliği dağlar kadar büyüterek kulunu kurtarır. Haksızlık
yapanlarla zulme uğrayanlar birbirleriyle karşılaştırılır. Hak
sahipleri haklarını isterler. Hayvanlarda birbirlerinden ve hakları
olan insanlardan haklarını isterler. Mahkeme-i Kübra’da İlâhi
adaletin hükmü tamamen icra edildikten sonra ALLAH’u Tealâ buyuracak
ki: "EY GÜNAHKÂRLAR BUGÜN ŞÖYLE
AYRILIN."(Yasin 59) buyuracak ve
cehenneme sevkiyat başlıyacak. İşte bu an pişmanlıkların korkuların
feryat ve figanların ayyuka çıktığı andır. Şefaat için yalvarışların
yapılacağı an bu andır. Dünyada iken kendisini Hz. ALLAH’a sevdiren
kullarının lâzım olduğu bir andır. İşte o günde Hz. ALLAH’ın sevdiği
kulun peşine düşülür. Bu öyle bir kul olmalı ki Hz. ALLAH (c.c) onun
istirhamını kabul ettiği birisi olmalı ki kişi kıpkızıl ateşten
kurtulsun, yemyeşil cennete girebilsin. Bu
kul Hz. ALLAH’ın habibim dediği Muhammed Mustafa (s.a.v)
Efendimizden başka kim olabilir. Hz. ALLAH Celle Celâlehü cümle
ümmeti Muhammedî onun siyah sancağının altında toplanmamızı, mizan
görmeden Cenneti Alâya girmeyi nasip etsin İnşaALLAH.
ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina
Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Din kardeşinin bir işini
yapana, melekler dua eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için
bir günahı af olur ve kıyamette çeşitli nimetlere
kavuşur.İbni Mace
Bazı kimseler,
başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için
yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara
başvurur. Bunlar için ahirette azap
korkusu olmaz.[Taberani]
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/2dspwmx.jpg" width=450 height=316> Mertebe Hastalığından kurtulmak Mümkün
Mü? Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "ALLAH dilediği kimseyi
zatına seçer, kendisine yönelen kimseye de hidayet
eder."(Şura 13)
ALLAH’u Teâla kendisine çektiği
kimseyi nefsin esaretinden kurtarır. Onu
kendisine çeker ve hürriyeti buldurur. Mertebesinin gerektirdiği şekilde ıslah eder. Edeplendirir,temizler ve teskiye eder. ALLAH’u Teâla onu cud-u keremi ile nefsin esaretinden
kurtarır. Nefsiyle bağlantısını
koparır. Artık o içinde nefsin huylarından
talep edebileceği tek bir huyu kalmaksızın hür olur. O bağlı bulunduğu mertebe hastalığından da böylece
kurtulur.
Hakim
et-Tirmizi kuddise sirruh Hz. böyle buyuruyor: "Kul azim ve gayretini Hz. ALLAH’a vakfederse Hz.
ALLAH o kulu himayesi tasarrufu ilahiyyesine alır.Ancak o zaman
araba kapıda, para kasada kesede kalır kalbe
girmez."
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim HER
KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR. (Nazirat Süresi
40-41)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/latif.jpg"> Mürşidi Putlaştıran Helâk Olur.
Hazreti ALLAH (c.c)
kendisine yaklaştırmak için çeşitli vesileler halk
etmiştir. Bunlardan en önemlisi Hakka
çağıran Mürşidi kâmillerdir. Hakka gönülden
iman etmek isteyen bir kul bu vesileye tutunursa kalbinde hakiki iman filizleri yeşerir neşvi neva
bulur.
Çünkü
mürşidi ona nefsi ile nasıl mücadele edeceğini
öğretir. Onu nefsine tapmaktan kurtarır fakat
bu arada mürşidine karşı muhabbeti ve sevgisi
artar mürşidine aşık olur bu haller çok güzel hallerdir ifadeye sığmaz. Burası
fenafişşeyh makamıdır.
Bu makamda olan bazı müritler mürşidinin olağan üstü
hallerinden çok etkilenirler.
İşte bu durumda olanları mürşidi uyarmazsa
şirk tehlikesi başlar. Kâmil bir mürşid
mürine bu Hallerin Hz. ALLAH’a ait olduğunu her olağan
üstü Hallerin ALLAH’tan geldiğini müridine
duyurur onu dikkatli olmasını şirke düşmemesini öğütler ve onu nasihatleri ile Fena firresul makamına
çıkarır.
Ona
hiç olmayı her şeyin Hz. ALLAH’a ait olduğunu nasihatleriyle duyurur
iman ettirir. Daha ileriye doğru müridin
çalışma kabiliyetine göre nasibi varsa Fena fillâh makamına
çıkmasına vesile olur.
Fakat Fenafillâh makamına çıkmamış bir mürşid ise müridini
yetiştiremez. Kendi nefsini kontrol edemediği
gibi müridinin nefsini de kontrol edemez. Şeytan en çok alimlerle uğraştığı için nefsi terbiyesini
bitmemiş Alime musallat olabileceğinden bu çalışmaya müdahale eder ve hem
müritlerin hem kendinin feci sonunu hazırlar.
Nasıl olur bu diyeceksiniz, Mürid mürşidini
putlaştırır şirke düşer helâk olur. Mürşid de
müritlerini şirke düşürdüğü kendini ilâhlaştırdığı için helâk
olur Çok tehlikeli durumlar
var,
Maalesef
bu felaketleri yaşayanları çok gördüm. Adama
senin başına gelen iptilâ cezadır imtihan değil sen tevbe et
ki şirkten kurtul yanlıştasın diyorum o ise
Hz. ALLAH benim sabrımı ölçüyor diyor. Ve
öyle sapık yollar var ki Adam yıllardır ceza görüyor o sapık yolda
imtihan olduğunu zannediyor.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi sapık
yollara girmekten şirke batmaktan korusun inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) ikram
edeceği nimetlerini belirli bir sebeple indiriyor. Zahiri Rızıklardan başlarsak, Örneğin yağmurun yağmasına
bulutu ve rüzgarı sebep kılmıştır. Ve bu
sebepler olmadığı takdirde yağmurun yağması beklenemez. Dünyayı
aydınlatmada ise güneşi sebep kılmıştır.
Güneş olmadığı takdirde
aydınlık beklenemez. Geceleri ise kullarının yol bulmaları için Ayı
ve yıldızları sebep kılmıştır.
Buraya kadar gözle görünen
zahiri nimetler, Batıni nimetlere gelince
ise, gözle görünmeyen iki cihan Güneşi Resulullah (s.a.v) dır.
Ay ve yıldızlar ise, Ahirete irtihalinden
sonra onun izini kalıbı kalıbına yolunda yürüyüp izini bozmadan
takip ettirip sebep kıldığı nefsi için çalışmayan yalnız Hz. ALLAH
için çalışan hakiki Alimlerdir.
Bu alimler iki cihan güneşi
olan Resulullah (s.a.v) den ışık alarak etraflarına nur
saçmışlar saçmaya devam ediyorlar. Kişinin
gözü körse güneşi göremiyorsa burada hata kör olan kişidedir.
Görmeyenin yapacağı iş güneşi inkardır.
İşte Peygamberlik kapısının kapandığı bu
ahir zamanda kullarının gaflete düşmemeleri için Dini tazelemeleri
için Hz. ALLAH Hakiki alim olan mürşidi kamilleri sebep kılmıştır.
Nefsani bakan
kör bakar ve gelen nuru göremez göremeyince de ilk yapacağı şey
inkardır. Bu Cılık yumurta kalpli insanlar
manevi kör olan gözle baktıkları için, maddesel baktıkları için Hz.
ALLAH’ın veli kullarını vesile kılarak saçtığı nuru göremiyorlar.
Göremeyince de düşman oluyorlar.
Şimdi insafla
düşünelim, Hz. ALLAH (c.c) kullarına manevi kuvvet almaları için
sebep gönderiyor nefsine ve cahil aklına uyan zalim de karşı çıkıyor
ve bu insanlar da Hz. ALLAH ile savaş ettiklerinin farkında değiller
ve ben bu zihniyette olan kişilerin akıbetlerinin çok kötü olarak
sonuçlandığını gördüm. Şirke düşüyorlar
yaygarasına gelince, Peygamber (s.a.v) Efendimiz zamanında
asrı saadet devrinde onun gözünün içine bakan onun emirlerini bir
bir uygulayan ashabı kiram şirke mi düşmüşlerdi. Her zaman onun hayali ile yatıp kalkarlardı. Hz. ALLAH hayal
edilemez çünkü onun eşi ve benzeri yoktur kul ne yapacak Hz.
ALLAH’ın nurunu getireni duyuranın gözlerine bakacak ki içine nur
dolsun. Ashabı kiram da Resulullah (s.a.v) Efendimizin yüzüne
baka baka sohbetlerini dinleye dinleye nurlandılar. Çünkü Hz. ALLAH nurunun akmasına onu vesile
kılmıştı. Şimdi bu sözlerimize karşılık biri
kalkıp onlar şirke düşmüştü diyebilir mi ? İşte onun yolunda izini bozmadan yürüyen mürşidi kamiller de
Resulullah (s.a.v) akseden nuru dağıtıyorlar. Resulullah (s.a.v) Efendimiz zahiri olarak görünmüyor
ki mübarek yüzünü görelim . Bu ruhi
ihtiyacımızı karşılamamız nurlanmamıza vesile olmaları için onları
bizlere Hz. ALLAH (c.c) sunmuştur.
Kim ki onlara karşı geliyorsa
Hz. ALLAH’ın ikramına karşı geliyordur. Ve
ne yazık ki bu büyük hatanın farkında değiller. Şirk konusunda Kabeyi beytullahı örnek gösteriyorum
kullarının bir araya gelmeleri için kabeyi kendi evi manası olan
Beytullahı diye tanıtan Hz. ALLAH, beytullahı tavaf ettirirken
kullarını Haşa, şirke mi düşürüyor ? Gözü
kör kulağı sağır olanlar bu anlattıklarımızı ne duyarlar ne de
görürler. Yinede Hz. ALLAH bu gaflete düşen
ALLAH’ın veli kullarını inkar edenlerin kör gözlerini ve sağır
kulaklarını açsın Hakikati hem göstersin hemde duyursun
İnşaALLAH..
Ayeti kerime: "Sadıklarla beraber
olunuz."(Tevbe 119)
https://lh3.googleusercontent.com/-OKeb2HzLgV27nHCMvEjNEmv5w3Goan_SMsRLg97ZrI=w280-h209-p-no"> Müjdeli Bir Rüya
Amine Validemiz hamileliğinin
ilk günlerinde bir gece rüyasında vücudundan bir ışığın çıkarak her
tarafa yayıldığını ve bu ışığın suriyenin muhteşem saraylarını bile
aydınlattığını görmüştü. Bir başka rüyasında
ise; Sen bu ümmetin efendisine hamilesin. Onu dünyaya getirdiğinde
her kötünün şerrinden bir olan ALLAH’a sığınırım de ve ona Muhammed
adını koy denilmişti. İşte bu sebepledir ki Hadisi
şerifte:
"Ben dedem İbrahimin duası, kardeşim isanın müjdesi ve
annemin rüyasıyım."(Ahmed bin Hambel)
buyurulmaktadır. Onun bu gelişi ile İbrahim Aleyhisselam ve
İsmail Aleyhisselamın dualarının icabet makamında kabul gördüğünü
ALLAH-ü Teâla Ayeti kerimesinde haber vermiştir. Ayeti kerimede
:" Nitekim kendi içinizden size
ayetlerimizi okuyacak, sizi tezkiye edecek temizleyecek size kitap
ve hikmeti öğretecek bilmediklerinizi size öğretecek bir Peygamber
gönderdik." (Bakara 151)
İnsan cinsinin yine beşer
olarak bir Peygambere kavuşması ne büyük nimettir. ALLAH’u Teâlanın
insanlara gönderdiği Peygamber, insandan başka diğer yaratıklarından
olsaydı, insanlık adına büyük bir şeref olmazdı. Resulullah sallALLAH’u aleyhi ve sellem Efendimiz bütün
beşeriyeti hakk ve hakikatten haberdar etmek için ALLAH’u Tela
tarafından beşeriyete en büyük bir nimettir. (Onu Kimseler Tarif
Edemedi) Resulullah Aleyhisselam yaratılışça ve ahlakça bütün
insanların en güzeli ve en mükemmeli idi. Her
uzvu tam ve mütenasip, endamı gayet latif. uzuna yakın orta boylu,
mutedi ve biçimli idi. Bunula beraber yanında bulunanlardan daima
uzun görünürdü. Mübarek tenleri beyaz da değil esmer de değil hafif
pembe ile karışık nurani ve berrak bir beyazlıktaydı. Yüzündeki nur
pırıl pırıl parlardı. Batınındaki nur
cisminde parlıyor, nurlu cisminin gölgesi bile yerde görünmüyordu.
Ömründe hiç esnemedi. Bir yere giderken acelesiz telaşsız ve gayet
temkinli gider, sağa sola bakmazdı. Pek
vakarlı olan yürüyüşü, sanki yüksekçe bir yerden aşağıya doğru
iniyormuş gibi süratlice idi. Normal bir yürüyüşle yürür gibi
görünmesine rağmen, yanında gidenler hızla yürüdükleri halde geri
kalırlar ve ona yetişmekte güçlük çekerlerdi.
Gözleri kimsenin göremeyeceği
mesafeden görür, kulakları çok uzak mesafeden ses alırdı. Öndekileri
nasıl görürse, arkadakileri de görüyordu. ışıkta gördüğü gibi
karanlıkta da görüyordu.
Saçını ve sakalını her vakit
tarar, ve güzel kokular sürünürdü. Güzel koku sürünürse de, teninde
ve terinde, pek hoş fıtri bir koku mevcuttu. Mübarek eli ile bir çocuğun başını sığasa, o çocuk başka
çocuklar arasında belli olurdu. Geçtiği yollar misk gibi kokularla
dolar, geçtiği belli olurdu.
Terlediği zaman mübarek
yüzünden inci gibi dökülen teri gül gibi kokardı. Konuşurken ön
dişleri parlardı. Onun simasındaki mehabet ve güzellik, gören
herkesi etkilerdi. Onu kimseler tarif edemedi. Onun yüksek
vasıflarını görüp anlatmak, isteyenler. onun bir benzerini ne ondan
evvel ne de ondan sonra göremediklerini, bilmediklerini itiraf
ederlerdi. Bütün güzellikleri açıkta olmuş olsaydı, Asabı kiram
RadiyALLAH’u anhümün ona bakmaya güçleri yetmezdi.
O insanların en güzeli ve en
nurlu olanıydı. Hz. ALLAH celle celalehü cümlemizi ve cümle ümmeti
Muhammedi ona tanınan şefaatten istifade etmemizi nasip etsin
inşaALLAH.
Bu
vesile O yüce peygamber Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin
kutlu doğum haftası tüm islam Alemine hayırlı olsun. ALLAH’ümme
salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin
ve ala Ali Muhammed.
https://lh3.googleusercontent.com/uBO5r0UiTf-AgJUC5-JP0dhFxmmml4E_U7vOm0SCWpM"> Mürşidi Kâmil Bir Işık Yakar.
Mürşidi kâmil bir ışık yakar ve
çekilir. Hatta eğer kâmil mürşid ise, müridin nefsini ruhundan
ayırır. Mürid ruhu ile baş başa kalır artık o mürid kötü işlerden
uzak kalır. İbadet yapma zikir çekme ona zevk haline
gelir.
Nefs yok
ki karşı çıksın ah! o hal ne güzel haldir! Yaşayan bilir. Dille
yazıyla anlatılacak bir hal değildir.
O günler ne günlerdi. Gün gelir
nefs içeriye verilir. Nefs ağlar sızlar biz seninle beraberdik al
beni içeri der. Ruh zaten ona âşıktır ruh da ağlar beraber
buluşurlar. Fakat vücuda girer girmez başlar icraatına hasetlik,
fesatlık, şehvet azgınlığı başlar. Şu kadar var ki eski forsu
sökmez. Çünkü ruh vücuda hakim olmuş onsuz geçen zamanda ibadete
taata alışmıştır. Hepimiz biliyoruz ki ruhu ters yola çeken
günahlara sürükleyen nefstir. Yani nefsin bundan sonraki terbiyesi
müridin çalışmasına bırakılır.
Bu abiniz bu halleri yaşadı
yaşadığı gerçekleri yazıyor. Ah! Ne güzel
günlerdi o günler! O halleri yaşamamıza
vesile olan Hatemi veli Hazretlerinden Hz. ALLAH(c.c) razı olsun
İnşaALLAH...
Peygamberimiz
Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz
Ashabına: "Müflis kimdir bilir
misiniz diye sordu.? Ashabı kiram, Bize göre
müflis parası olmayan ve malı bulunmayan kimsedir." dediler.
Bunun üzerine resulullah (s.a.v) Efendimiz şöyle
buyurdular: "Benim ümmetimden müflis
o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekatla ALLAH’ın huzuruna gelir. Fakat
kimine sövmüş, kimine iftira etmiş, kiminin malını
almış, kiminin kanını dökmüş, kimini de
döğmüş. Yaptığı iyilik ve sevaplarından bu
hak sahiplerine dağıtılır. Üzerinde olan
haklar ödenmeden önce sevapları biterse hak sahiplerinin
günahları o kimseye yükletilir, sonra
cehenneme atılır ." (Müslim:2581)
Ne büyük gaflettir ki
bir taraftan kazanır diğer taraftan kaybeder cehennemlik
olur. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi böyle bir
akıbetten muhafaza eylesin inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimede: "Ayetlerimizi yalanlayan ve
onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenlere göğün kapıları açılmaz. Deve iğnenin
deliğinden geçmedikçe de cennete giremezler." (Araf:40)
Hazreti ALLAH (c.c) değil deveyi isterse bütün kâinatı
iğnenin deliğinden kün emri ile geçirir ancak
biz O'nun huzuruna deve yükü günahla çıkmamaya
dikkat gösterelim bize düşen
budur Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi ruhu
galip nefsi mağlup olanlardan eylesin müflis olanlardan eylemesin inşaALLAH. Amin
1989 Yılında sene izinimizi
kullanmak için memleketimiz olan Adapazarı’na
geldik. Çok sevdiğim yeğenim ticari dükkân
işletiyordu. Onu ziyaret etmek için dükkânına uğradım. Sakal
bırakmış hoş bir hali vardı.
Daha evvelki hali pekiyi
değildi, namaz kılmadığı gibi iman eksikliği vardı. Ona bu
değişikliğin sebebini sordum: "dayıcığım bir ALLAH dostu tanıdım
onun verdiği dersi yapıyorum sohbetlerine katılıyorum çok güzel bir
insan, Düzce’de yaşıyor tavsiye ediyorum sende tanış dedi olur
münasip bir zaman tanışırız." dedim. Bir kaç
gün sonra ona yine uğradığımda ise, dayı O Efendi tanıdığım bir
ağabeyin evine davet edildi ben gideceğim istersen sende gel deyince
beraber o mübarek insanı ziyarete gittik bizi odaya aldılar
beklemeye başladık. Birazdan kapı açıldı
mübarekler göründüler biz ayağa kalktık geldiler benim oturduğum
kanepenin yanına oturdular hal hatırımı sorduktan sonra pek çok dua
ettiler. İçimden, ben bu nurlu yüzü daha evvel nerede gördüm acaba
diye de düşünüyordum.
Bize zikir dersi tarif ettiler. Kalplerin anahtarı sözler ve
notlar eserlerinin birinci ve ikinci ciltlerini ve sohbet
kasetlerinden aldık biraz sonra da izin istedik
ayrıldık.
Vakit
geçirmeden günlük zikir dersine başladım. Yaptıkça içime huzur
doluyordu. izinimizi bitti Viyana’ya döndük ibadet yaparken musallat
olan zorluk kalkmıştı.
Kalp zikrine başlar başlamaz gözlerimden yaşlar akıyordu
bunun muhakkak hikmeti olmalı idi aradığım yolu bulduğuma
inanmıştım. Kısa zaman sonra bu nurlu yolu
etrafa duyurmak için içime inanılmaz arzu belirdi. İlk iş bu yolu
temsil eden Almanya gurubu ile tanıştım. İhlaslı kardeşler idiler
çalışmalarını bölücülüğün kalkması ümmeti Muhammedi ALLAH ve Resulü
(s.a.v) yolunda birleştirmek için yapıyorlardı. Zaten Efendi
Hazretlerimiz yazdığı eserlerinde dinimizi menfaat ve siyasete alet
edenlere karşı sert eleştiri ve gereken ikazları
yapıyordu.
Bizde temin ettiğimiz bu kitapları etrafa yaymaya gayret
ediyorduk tek can olarak etrafa bu hakikatleri duyurmaya gayret
ediyordum. Fakat çok emindim ki, Hz. ALLAH ve Resulü bu yolu
beğeniyordur çünkü yolda ki, çalışmaların gayesi açıktı. Ne madde ne
menfaat ne siyaset çalışması yapılmıyor kimseden hiçbir ücret
istenmiyordu.
Yasini şerifin yirmi birinci ayeti kerimesinde
geçen "SİZDEN HİÇ BİR ÜCRET
İSTEMİYENLERE UYUN ONLAR DOĞRU YOLDADIRLAR", ilahi emir tam manası ile tatbik ediliyor uygulanıyordu. Ve
biz bu ilahi emri etrafımıza duyurmaya gayret ediyorduk. Kısa zaman
sonra bu yola muhalif guruplar tarafından tepkiler gelmeye
başladı.
Hatta
siyasi partiye bağlı bir imam adresimizi öğrenmiş bize geldi içeri
davet ettik:"Muhterem, bu kitapları siz mi dağıtıyorsunuz dedi biz
de evet dedik iyi ama kardeşim şimdi Cihat zamanı, bir kenara
çekilip zikir çekme zamanı değil ."dedi.
"Peygamber (s.a.v) in
hayatı Cihat ile geçti siz de cihat yapın, insanları zikir ile
uyuşturmayın. dedi ve Cihatı teşvik eden ayet ve hadis okudu ve
tarikata karşı içimizde tereddüt doğmasına sebep oldu. Birazdan da
yolcu ettik gitti.
Yatacağım zaman iki rekât istihare namazı kıldım ve her şeyin
özünü bilene Hz. ALLAH'a, Ya Rabbi dedim "muhakkak ki Sen her şeyi bilensin ne olur bana hangi yolu
beğendiğini anlıyacağım şekilde malum et." diye gözyaşı ile yalvardım. Yüzümü kıble yönüne dönük
şekilde yattım ve aynı anda kendimi deniz üzerinde yürür halde
gördüm.
Önümde
eski zaman kıyafetli iki kişi gidiyorlar ben ise onları takip
ediyormuşum onların bana emri varmış sakın durma devamlı yürü eğer
durursan batar ölürsün ben hem yürüyorum hem bu sözü
hatırlıyorum. Bir an kendi kendime durayım
bakalım ne olacak dedim ve durdum ve aynı anda suya battım önümdeki
yürüyenler beni tutup çıkardılar ve bana, "Senin takip ettiğin tarikatı aliye ALLAH yoludur bu yolda
daima yürü eğer durursan dünya denizinde
boğulursun." dediler ve
uyandım. Ve yine uykuya daldım ve bize gelen
imamın bulunduğu caminin içindeki insanların halini gördüm hepsi
başlarını masalara koymuşlar uykulu halde sarhoş gibiydiler ve ben
uyandım. Hem kendi yolumun içyüzünü hem
onların yollarının iç yüzünü bana anlıyacağım şekilde gösteren
sahibime şükrettim.
Bu rüya benden bütün tereddütleri
kaldırmıştı. Bu arada yolumuza katılanlar
oldu bizim evde toplanıyor sohbet ve zikir yapıyorduk kısa zaman
sonra da ibadetlerimizi yapacağımız mescidimizi Hz. ALLAH (c.c) bize
hediye etti. Mescidimiz açılınca bizi
hem sevinç hemde heyecan sardı nedeni ise gelenlere sohbet yapmak
gereken bilgileri anlatmak lazımdı bizde ise o cesaret yoktu bilgi
de yoktu.
Bir
gece o endişeler ile uykuya yattım manada değişik bilmediğim bir
yerdeyim, iki kişi önlerinde masa sandalyede oturuyorlar selam
veriyorum yanlarına oturuyorum bize diyorlar ki: "Biz sana öğreteceğiz sen öğreneceksin sen durma
çalışmaya devam et." Bu rüyadan bir
zaman sonra yine mana âleminde Efendi Hazretlerini meydanlık bir
sahada beyaz bir çadırda yatıyor görüyorum yanına gidiyorum ve ondan
kitap istiyorum Efendi Hazretlerimiz de yatağında doğrulup kendi eli
ile beyaz kâğıda yazdığı notlarını bizim elimize
verdi.
Bu
rüyalardan sonra bize öyle bir azim ve gayret geldi ki, hazırladığım
sohbetlere hayret ediyordum. Sohbet kasetleri dolduruyor ücretsiz
dağıtıyordum. Zikirlerimiz feyiz ve bereketli geçiyordu
Avusturya’nın birçok şehirlerine seferler tertip edip kitap
dağıtıyorduk.
Hiç durmuyor boş vakitlerimde devamlı kitap okuyordum. Her
okuduğumda yeni hakikatler öğreniyordum kafama takmıştım Efendi
Hazretlerinin duyurmak istediği hakikatleri anlamaya
çalışacaktım. Bu arada günlük kalbi zikir
dersimin adedini arttırdım çünkü ibadet yapmaya
doyamıyordum. Sene 1996 emekli oldum kendimi
biraz daha ibadete verdim.
Artık nafile ibadetler olan
namazları da kılabiliyordum. Bu rabbimin ikramı olan yapmamı nasip
ettiği ibadetleri sizlere anlatmak ile kendimize bir paye
çıkarmadığımızı kendimizi övmek için anlatmadığımızı bizi yaratan
biliyor.
Size
anlatmak istediğimiz şu ki: "Kul Hz.
ALLAH’a ne kadar yaklaşmak ister ise Hz. ALLAH (c.c) de ona o
derecede yaklaşır."
Hz. ALLAH (c.c)'nün İlahi
nurunun kalbe dolması. !
Bir gece mana âleminde Efendi
Hazretleri ile Medine’de Resulullah (s.a.v) efendimizi ziyaret
etmek için koşarken uyandım. O rüyadan sonra
peygamber efendimize olan sevgim bir kat daha arttı salatı
selamlarımı da arttırdım onun mübarek ismini duyunca gözlerim
yaşarıyordu. Aradan bir zaman sonra rabbim
bize hayatın en önemli hadisesini yaşattı.
Şöyle ki: Manada seher vaktinde
bir yerde bulunuyorum etrafı seyrederken gökyüzünde parlak bir
ışığın gezdiğini gördüm gözümü ışıktan ayıramıyordum bir zaman sonra
ışık aşağıya doğru inmeye başladı ve bize yaklaştı etrafımda dönmeye
başladı iyice dikkat ettiğimde ışık topunun içinde kuran yazıları
gördüm. İşte tam o esnada ışık topu kalbimin
içine öyle bir dalış daldı ki sanki kalbimin içine ateş doldu acıdan
yerlerde yuvarlanırken uyandım ve kalbim acıdan yanıyordu bu
hadiseyi rabbimizin ilahi bir lütfu olarak kabul
ettik.
Bu
hadiseden sonra içimde Hz. ALLAH’A karşı tarif edilmeyecek sevgi ve
muhabbet uyandı.
Ve o ilahi sevgi bu gün de artıyor eksilmiyor Rabbim
arttırsın eksiltmesin bu sevgi ile Zatına kavuşmamızı nasip ve
müyesser etsin. ALLAH (c.c) nün sevgisi öyle
bir sevgi ki, tarif etmek mümkün değil. Sizin
anlıyacağınız şekilde şöyle bir misal ile tarif edebilirim. Bir esir
düşünün zindana atılmış ona hiç ummadığı bir zamanda oranın padişahı
gelse onu oradan kurtarıp sarayına alsa ne kadar huzur duyar işte
Hz. ALLAH (c.c) sevgisini içinde hisseden insan da aynı huzura
kavuşur çünkü Hz. ALLAH (c.c) dünyayı yaratmış ki, insan aklının
almıyacağı sanat eserleri ile görülüyor lezzetleri yeniliyor
içiliyor.
Nefsimiz bu zevklere dalınca onları kendisine ikram edeni
unutuyor o, lezzetlerin esiri oluyor gaflet uykusuna
dalıyor. İşte bu duruma düşen insanı Hazreti
ALLAH (c.c) uyandırıp kendine çektiği zaman nefsinin esaretinden
kurtulup ALLAH sevgisine kavuşunca her yerde Hz. ALLAH'ın kudretini
görmeye başlar. Bize çeşitli gıdalar
yediriyor hasta olunca şifalar ihsan ediyor varlığından haberdar
etmiş emirlerini duyuruyor dua edince istediğimizi ikram
ediyor.
Böyle
tükenmez güç sahibi ve muhakkak kendisine gideceğimiz bizi bizden
çok seven Hz. ALLAH’ın sevgisi nasıl olmalı.
O ki ayeti kerimede:
"FESTAİZ BİLLAH" bana sığın "FEFİRRUİLALLAH" bana kaçın
buyuruyor. Bizde En emin kucak onun rahmet ve
merhamet kucağı olduğunu bilmeli kendimizi onun şefkat deryasına
bırakmalıyız.
Öyle bir sonsuz güç sahibinin sevgisi de sonsuz oluyor ve hiç
bir zaman yok olmayan sonsuz bir yaratıcıyı sevmek ne kadar şerefli
sevgi.
ALLAH’Ü
EKBER. ALLAH sevgisine kavuşmamıza vesile
olan böyle güzel veli kulları puta benzeten alim geçinen zalimler
var sakın onlara inanmayın. Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde
buyuruyor ki:
Estaizübillah, "YARATTIKLARIMIZDAN ÖYLE BİR TOPLULUK DA VARDIR Kİ, ONLAR
HAKKA İLETİRLER VE HAK İLE HÜKÜM VERİRLER. "(Araf 181.)
Diğer bir ayeti kerimesinde
ise: "SADIKLAR İLE BERABER
OLUN." (Tevbe 119)
buyuruyor.
Sadık kullardan maksat Hz. ALLAH’ı sevenler olmalı değil
midir? Hz. ALLAH cümlemizi sevdiği veli kulları ile beraber etsin
onları bize sevdirsin sevmediği kullarını ise bizden uzak
tutsun.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA
SEYYİDİNA VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ
MUHAMMED.
https://lh3.googleusercontent.com/nXD2JNvfS0t6dpbygymh5ZviH8ixJxOz0T94wx0tGlw=w280-h209-p-no"> Murdar Et Yememek İçin Tek Çare
Muhterem kardeşlerim helal et yemek için kendi yiyeceğimiz
etimizi kendimiz veya güvendiğimiz birine kestirirsek ALLAH’ın
emrini yerine getirmiş oluruz tek çareyi bu yolla
bulduk. Size bir hadise anlatayım.
Bulunduğumuz muhite helal kesim adı altında bir ticarethane
açıldı. Sahibi görünüşte çok ihlaslı
biriydi. Hayırlı olsuna gittik. Sahibi bize
kesinlikle helal olduğunu şüphe etmememiz için çeşitli teminatlar
gösterdi. Gerçekten de ikna olmuştum. Çünkü
hele tavuk kesim işi çok zahmetliydi. Cemaatimiz sorumluluğu bana
yükledi sen alalım dersen alırız dediler. Bende bana yarına kadar
müsaade edin dedim. Gayem istihare namazı kılıp Hz. ALLAH’a
sığınmaktı.
O
gece yatsı namazından sonra iki rekât istihare namazı kıldım Yarabbi
bu günkü hadise sana malumdur ne olur bize helal dedikleri
tavukların iç yüzünü göster dedim ve sağ tarafıma yattım. Ve kendimi
Avusturya tıp fakültesinde ölülerin kaldığı bir odada
gördüm. Ölülerin sıralandığı yerlerde
tavuklarda sıra sıra yatıyorlardı. Uyandım kendi kendime rüyayı
tabir etmeye çalıştım.
Neden tıp fakültesinde ölüler diyeceksiniz. Çünkü tam o zamanda kızım tıp fakültesinde okuyor ölüleri
kesip biçiyorlardı imtihan veriyorlardı. Hatta beni bir gün çalıştıkları odaya getirmiş ölüleri
göstermişti. İşte ben rüyamda tam o ölülerin
kaldığı odayı ölülerin yanında da tavukları
görmüştüm. Bu rüyadan sonra gel şimdi o
tavuklara helal de. Tabiidir ki cemaatimizi
teşkil eden kardeşlerime sakıncalı demekle yetindim. Bundan sonra o kişinin kesim yerine gidenler gördüler ki
tavukları kesen makinanın bıçağında besmele yazılı bu bıçakla
kesilen tavukların helal olduğunu söylemişler.
Bizde kimseye itimat etmedik
kendi etimizi kendimiz kesiyoruz. Hz. ALLAH cümlemize helal yiyip
helal içmemizi nasip etsin.Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/2MdcDWEo749y-JbYt6Zy6yAktMU7n59NX4ab06I1TXNj8kNYwqNl" width=450 height=242> Hz.
Allah’ın Ruhunu Temizleyen Kulunu Kendine Çekmesi Ve Sevgi Bağı
Kurması.
Mıknatısın Gücü: Mıknatıs
kendisi gibi çekicilik vasfı taşıyan kendisine yaklaşan maddeleri
çekiyor fakat etrafları temiz olursa , pislenmiş paslanmış maddeleri
kendine yakın olsalar bile çekmez çünkü etrafını saran kir ve paslar
kavuşmayı engelliyor.
Ağaç ve plastik türü maddeleri kendi yapısında olmadığı için
çekmiyor dikkat edilirse mıknatısa kavuşmak isteyen parçacıklar
temiz ve aynı maddeden olması lazım aksi takdirde mümkün
değil. Biz insanların da içimizde
taşıdığımız ruhlarımız var ve içimizde taşıdığımız , Hz. ALLAH’tan
gelen bu cevherler her biri çekici güce sahiptirler.
Bu cevherleri
içimize Hz. ALLAH (c.c) tertemiz olarak koydu . fakat insanların bazısı bu değerli hazineyi kirletti
çekicilik vasfını kaybettirdi o ulvi ruhun gönderilen sahibi ile
sevgi kurması engellenmiş oldu. Bazı
insanlar ise imansızlık batağına düşerek ruhlarını öldürdüler ağaç
sıfatına büründüler cehenneme yakıt oldular.
Bazı insanlar ise içlerindeki
cevheri günah işleyerek kirletmediği gibi, Hz. ALLAH’a ibadet ve
zikirle ruhunu parlattı gönderen yüce kudreti ilahi ile muhabbet
bağı kurdu dünyasında huzurlu yaşadı ahirette de ölümsüz bitmeyen
cennet hayatının namzedi oldu.
Bu ne güzel bir akıbet Hz.
ALLAH cümlemize ruhumuzu kirletmeden tertemiz olarak dünya hayatını
bitirmemizi kendisine kavuşmamızı nasip etsin .
Muhterem kardeşlerim, siz de
içinizde taşıdığınız ruhunuzu gaflete düşüp şeytana uyup günaha
girip kirletmeyin böyle bir hata yaptığınızda ise hemen pişmanlık
duyarak tevbe edin ve kalbinizi yıkayın. Hz. ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "EY MÜMİNLER HEPİNİZ
TEVBE EDİNİZ Kİ FELAHA ERESİNİZ." (Nur
31) buyuruyor.
Felaha ermek , huzura ve
selamete kavuşmak demektir. Ne büyük
mutluluktur ki kul pişman olmuş yaptığı günahlara karşı kalbiyle
tevbe ediyor sahibi onu af ediyor kirlenen ruhu tevbe suyu ile
yıkanıyor diğer bir ayeti kerimede ise; "ALLAH’IN SİZİ BAĞIŞLAMASINI ARZU ETMEZ MİSİNİZ ALLAH ÇOK
BAĞIŞLAYICI ÇOK MERHAMET EDİCİDİR. "(Nur 22) buyuruyor ve kullarını tevbe etmeye teşvik ediyor.
Çünkü kullarına karşı çok merhametli
olduğunu kendisi haber veriyor ve diğer bir ayetinde de:
"RAHMETİM HER ŞEYİ KUŞATMIŞTIR."
(Araf,156.) buyuruyor.
Bizleri rahmet çemberinin içine
alan sonsuz merhamet sahibi olan sahibimize tövbe edip şükretmemek
ne büyük hata ve ne büyük nankörlüktür . Bizi yaratan çeşitli nimetler veren kendisi olduğu halde
,nankörlük yapan günah işleyen kullarını af edeceğini haber veren
yine kendisi oluyor . Bu onun sonsuz
merhamet sahibi olduğundandır. Bir günahkar
insan da bu fırsatı değerlendiremiyorsa kendisine yazık etmiş olur.
Çünkü tövbe bu dünyada kabul edilir ahirette ise o şansı yoktur ve
hiç bir özür kabul edilmeyecektir. Akıllı
kimse odur ki, ruhunu tövbe suyu ile yıkar , zikirle parlatır
şükürle de rahatlatır huzura kavuşur. Dikkat
edersek göreceğiz ki Hz. ALLAH hep ikram ediyor nankör insanlar da
devamlı isyan ediyor. Düşünse ki taşıdığı
vücudunu hazır buldu bu ona bir ikramı ilahi değil midir.
Dünyayı
seyretmesine sebep olan gözleri kendisine ikram edilmiş nimet
değimlidir.
Teneffüs ettiği hava yedirdiği gıdalar içirdiği sular onu
yaratanın ikramı değil midir. Bu
nimetleri Hz. ALLAH’tan başka kim verebilir. Ve bu paha biçilmeyen nimetleri ikram eden sonsuz kudret ve
azamet sahibi olan , bütün yaratılmış ruhların sahibi olan Hz. ALLAH
(c.c) kullarından beklediği kendisine kulluk yapılması ve ikram
ettiği nimetlerine şükür etmeleri ve öldükten sonra dirileceklerine
inanmalarıdır .
İşte her şeye aklı çalışan nankör insanların aklı burada
duruyor , bu kadar kolay bir emri şerifi, şeytana ve nefsine uyarak
yerine getirmiyor ebedi ölümsüz hayat olan ahiret dünyasını
kaybediyor. Ebedi felakete düşüyor, ve
bu imansız insanlar bu dünyada da huzuru bulamıyorlar.
Yine geçmişte
yaşadığım bir hadiseyi hatırladım . işim icabı görüştüğüm bir
arkadaş vardı bazen dini konular açılır konuşurduk.
İmanı vardı
zamanla bizimle irtibatı kesildi onu tanıyanlardan haber aldım ki
imansız insanlarla irtibat kurmuş din kitap tanımıyormuş bir zaman
sonra iş yerime ziyarete geldi.
Biraz konuştuktan sonra ben
konuyu açtım evet dedi elimle tutmadığım gözümle görmediğim varlığa
inanmam dedi. Bende ona Hz. ALLAH’ın görünen
ve görünmeyen nimetler yarattığını biz insanlar bazı nimetlerini
akıl gözüyle görebilecek kabiliyette yaratıldığımızı bazılarımızın
ise bu nimetten mahrum olduğumuzu söyleyince bana öyleyse bana
akıl gözü ile gördüğün varlıkları söyle dedi. Bende, birincisi ruhumuz ikincisi nefes, elle de tutulmuyor
gözle de görülmüyor üçüncüsü ise şimdi sana soruyorum sende akıl var
mı yok mu , deyince durdu . şaşkın bakıyordu. Bakma öyle dedim . anladım , varsa göster diyeceksin.
deyince, gözüm ile görmediğim elim ile
tutmadığım varlığa inanmam diyorsun, fakat elin ile dokunamadığın
gözün ile görmediğin aklının var olduğuna inanıyorsun.
Sence bu gerçek gözle görünmeyen varlıkların
var olduğunun delili değil midir dedim. Elektriğin gücünden
bahsettim gözle görülmüyor elle tutar isen canından olursun dedim .
Sana bir sual daha, içine çektiğin
nefesini gözle görüyor ellerinle tutabiliyor
musun. Biraz nefes almasan sağa sola
atlamaya başlarsın nefes Hz. ALLAH’ın varlığına en büyük delildir
dedim. Bu anlattıklarının hiç birisi bana
inandırıcı gelmiyor deyince, çok yazık sen ağaç olmuşsun ben sana
hiç bir şey duyuramam dedim. Çekti gitti bir
zaman sonra duydum motor sıkletle giderken kaza yapmış yüzünün
üzerine düşmüş yüzü parçalanmış insanların içine çıkamıyormuş, daha
sonra da öldüğünü duydum. Eğer tövbe etmeden
gitti ise imansız gitti . Muhterem kardeşlerim, arkadaş seçerken çok
dikkat etmelisiniz ve imansız kişilerle kesinlikle yakınlık
kurmamalısınız. Çünkü böyle insanların
kalpleri kararmış ruhları ölmüştür ne misal verirsen ver kendi
aklına uyar bir bahane bulur anlatılanları duymaz. kalbi bozulduğu
için Hz. ALLAH’ın varlığına inanmaz ,peygamberi tanımaz çünkü onun
ilahı şeytan olmuştur.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi ve devam edecek neslimizi böyle
kötü akıbetten muhafaza etsin . Ne acı gerçektir ki , gözleri
görerek inkar ediyorlar o halde ölüyorlar ve inkar ettiklerinin
yanına gidiyorlar. Oraya gidince pişmanlık
başlıyor fakat hiçte çaresi yok . Hz. ALLAH (c.c) saffat sure-i
şerifinde cennette tahtlar üzerinde oturup karşılıklı sohbet eden
mutlu kullarının konuşmalarını tarif ederken şöyle
buyuruyor:
"ONLAR BİRBİRİNE DÖNÜP SORARLAR İÇLERİNDEN BİRİ , DÜNYADA
İKEN BENİM BİR ARKADAŞIM VARDI BANA DERDİ Kİ SEN DE ÖLDÜKTEN VE
TOPRAK OLDUKTAN SONRA TEKRAR DİRİLECEĞİNE SORGUYA ÇEKİLECEĞİNE
İNANANLARDAN MISIN . ACABA O ARKADAŞIM NERDE DİYE SORAR, BİR DE
BAKAR Kİ ONU CEHENNEMİN ORTASINDA GÖRÜR .VE DER Kİ YEMİN EDERİM Kİ
EĞER SANA UYSAYDIM SEN BENİ DE HELAK EDECEKTİN EĞER RABBİMİN NİMETİ
OLMASAYDI ŞİMDİ BEN DE ORADA OLACAKTIM."(Saffat 50, 51,
52,53,54,55,56,57)
Muhterem
kardeşlerim. Her şeyi yaratan meydana çıkardığı eserlerinin neler
yapacaklarını bilen sahibimiz olacak olayları bizlere ahirete
gitmeden evvel haber veriyor ve bizi böyle imansız arkadaşların
tehlikesinden haberdar ediyor Onun
için arkadaş seçerken çok dikkatli olun çünkü arkadaşının
beğenmediğin ahlakını bile bir gün olur benimseyebilirsin o iyi
ahlaklı ise iyiliğini , kötü ahlaklı ise, kötülüğü üzerine bulaşır
çünkü alkol satanla beraber olana alkol kokusu bulaşır, esans
satanla beraber olanın üzerine esans kokusu bulaşır. İmanlı arkadaş cennete gitmene, imansız arkadaş ise cehenneme
girmene sebep olur . diğer bir ayeti kerimede ise ;
"VAH BENİM BAŞIMA
GELENE KEŞKE O İMANSIZI DOST EDİNMESEYDİM BANA GELEN DOĞRU YOLDAN
VALLAHİ BENİ O SAPTIRDI."(furkan 28,29)
dememek için imansız ahlaksız arkadaşlardan ateşten kaçar gibi
kaçmak lazım. Çünkü kötü arkadaş insanın
dünya hayatını da perişan eder ahiret hayatını da.
Bize düşen bizi yoktan var
edene sığınıp ibadet şükür ve zikir ile onun yüceler yücesi olan
gönlünü kazanmak hem dünyada hem ahirette rahat etmektir.
En garanti dost Hz. ALLAH'TIR.. onun yolu
da, kalbini ve ruhunu ter temiz tutmak onunla irtibat halinde
olmaktır . Yüceler yücesi olan sahibimiz
bizleri zatına kul peygamber efendimize de ümmet etsin.
ALLAH’ÜMME
SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED..
Muhterem kardeşlerim. Kendimi bildim
bileli kötü arkadaşlardan uzak durmaya gayret ettim ve bunun çok
faydasını gördüm.
Genellikle ruhum hep sahibini aradı, genç yaşımda dahi her
zaman yüceler yücesi olan kainatı var edene karşı içimde sevgi ve
muhabbet vardı . Fakat ne zahiri ne batini
bilgiden haberim yoktu ancak ne öğreniyorsam kuranı kerim
meallerinden ve hadisi şeriflerden öğreniyordum.
Bir gün caminin birinde Cuma namazı
kılıyoruz imam hutbeye çıktı Cuma sohbeti yapmaya başladı konu Hz.
ALLAH’ın dünyayı nasıl yarattığı hakkında idi ve anlatmaya başladı .
Evvela bir
isim söyledi , ALLAH (c.c) evvela bunu yarattı bundan sonra bir isim
daha söyledi bunu yarattı ilk yarattığının üzerine koydu bundan
sonra bir şey daha yarattı onun üzerine koydu ve bundan sonra
dünyayı yarattı en üste koydu dedi ve biraz daha konuştuktan sonra
sohbeti bitirdi .
Cuma namazı bitince ben hoca efendiye sordum , hocam dedim
hutbede okuduğunuz sohbette geçen konuları hangi kitaptan aldığınızı
bilmiyorum fakat size tavsiyem ne olur böyle konuları okumayın.
Bu sohbeti dinleyenin imanı zayıflar siz de
biliyorsunuz ki insanlar artık dünyanın hiç bir bağlantı olmadan
döndüğünü hiç bir şeyin üzerinde olmadığını biliyorlar.
Sende biliyorsun ki , Hz. ALLAH ayeti
kerimede: "ALLAH BİR ŞEYİN OLMASINI
HÜKMETTİĞİ ZAMAN ONA SADECE OL DER O DA HEMEN OLUVERİR".
(Bakara 117) buyuruyorken bir şeyi
yaratmak istediği zaman planlamaya tasarlamaya gerek görmeden ne
isterse bir anda yaratabileceğini duyuruyor.
Sahsım olarak onun yarattığı
eserlerinin üzerindeki sanatının şaheserliğini gördüğüm zaman bütün
kalbim ile bunları yaratandan başka büyük yok. İşte bütün kainatı yaratan ALLAH budur diyorum ve onun bir
anda her istediğini yaratabileceğine bütün kalbim ile iman ediyorum
.
Sizin
yaptığınız sohbet ise onun sonsuz kudretine karşı ters düşüyor
demiştim oda kabul etmişti.
Muhterem kardeşlerim.
Hz. ALLAH (c.c) ise ayeti
kerimesinde: "SANA GELEN HER İYİLİK
ALLAH’TANDIR BÜTÜN KÖTÜLÜKLER İSE KENDİ NEFSİNDENDİR." (Nisa
79.) buyurması bizleri uyarmak
içindir.
Dikkat
eder isek nefis ibadetleri hiç sevmez onun istedikleri malum yesin
içsin eğlensin benlik taslasın herkesi küçük kendini büyük görmek
ister, yeri gelir ALLAH’ı inkar eder.
Kafirler gibi düşünür onun
şerrinden ALLAH’a sığınmamız lazım eğer biraz gaflette olursak
bizlere Hz. ALLAH’tan gelen iyiliklere mani olur ibadet yapmaktan
kaçınır ahiret nimetlerinden mahrum bırakır.
Dünya rızkını kazanmak için işe
gitmeye üşenir namerde muhtaç eder bütün hayırlı işlerden kaçınır
fakat şeytani ve şehvani işlere geldiği zaman canavar kesilir
yorgunluk diye bir şey hissetmez. Bizler de Hz. ALLAH’ın bizlere ikram ettiği iyiliklere
kavuşmamız için içimizdeki bu canavarı bağlamanın çaresini aramamız
lazım diye düşündük ve arayışa geçtik.
Hz. ALLAH (c.c) o mübarek yolu
buldurunca nefsime sordum öldükten sonra dirilme işine tereddüt
geçiriyorsun tam olarak teslim olmuyorsun , ölüp gittin de gördün mü
ki , böyle inat ediyorsun.
Ancak gider görürsün öyle
konuşursun şu anda sen ancak zan ile karşı çıkıyorsun , sana gene
soruyorum Hz. ALLAH (c.c) bizi yaratmadan evvel biz meninin içinde
gözle görülmeyen tohumduk fakat biz o halimizi de gözlerimiz
ile görmediğimiz halde inkar etmiyoruz. Çünkü gözlerimiz ile görüyoruz ki insanlar meni ve tohumdan
yaratılmaya devam ediyor.
Fakat biz dünyaya gelmeden
tohum halinde iken bize deselerdi ki siz babalarınızın bellerinden
annelerinizin rahimlerine gireceksiniz. Onların karınlarında siz evvela kan sonra et ve kemikler ile
birleşerek insan olacaksınız deselerdi acaba inanır mıydın diye
nefsime sorunca sükut etti huzura erdim ibadet lezzetine kavuştum.
Bu ibadet ve
huzur yoluna girmeden geçen günlerimde imanımın yarım olduğuna
kanaat getirdim. Ve şimdi diyorum ki, bir
insan gerek maddi gerek manevi kuvveti olan bitmeyen bir sonsuz
kuvvet arıyorsa , Hz. ALLAH (c.c) ile irtibat kurması kesinlikle
lazımdır onun ise yeryüzünde şubeleri vardır o şubelerin de
müdürleri vardır oraya baş vuran müracaat edenleri manevi enerji
hattına bağlarlar.
Onun içine iman enerjisi doldururlar sen buna şaşıyorsun
şaşma her yapılan evin elektriği ve suyu o enerjilerin dağıtımını
sağlayan şubelerin vasıtası ile yapıldığı o enerjilerin ise büyük
barajlardan temin edilip dağıtıldığı gibi manevi enerjiler de Hz.
ALLAH’tan peygamber efendimize onun vesilesi ile yeryüzünde ona tabi
olan velilere dağıtılmakta o veliler vasıtası ile de onlara müracaat
eden taliplere dağıtılmaktadır.
ALLAH (c.c) bütün müminlerin
böyle manevi şubelere müracaat etmelerini nasip ve müyesser etsin
amin VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN .
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA
VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED...
Keramet o velinin tabi olduğu peygamber için de bir mucize
sayılır. Zira o keramet peygambere uymasının
bir mükâfatı olarak kendisine bahşedilmiştir. Keramet veli olmasının şartı değildir. Peygamber efendilerimize mucize izhar etmek vacip olduğu
gibi, Evliyaullah hazaratına da kerametlerini gizlemek
vaciptir. ALLAH dostları olan bu velileri
keşif ve kerametleri ile takdir etmek doğru
değildir. Bir velide hiç keramet
görülmeyebilir de. (İstihraç) İstihraç da keramet gibidir. Fasık
veya kafir bir kimsenin istediğine uygun olarak vaki
olur. Bir takım riyazetlerle ruh kuvvet
buluyor nefsi tasarruf altına alıp eşyaya hakim olabilme kuvvetini
elde ediyor.
Bu
gibi haller o kişilerin istikamet üzere olduklarına delalet
etmez. Hiç bir kıymet ifade etmediği gibi,
din ile iman ile ilgisi yoktur. Kendilerini
batırdıkları gibi, etraflarını da batırırlar. Hadisi şerifte: "Kulun
günahlarına devam ve ısrar etmesine rağmen, ALLAH’ın ona dünyadan ne
isterse vermekte olduğunu görürsen bil ki bu ona ALLAH’tan bir
istihraçtır." .(Ahmet bin
Hambel) Bu hal Hz. ALLAH’ın ona bir mekridir.
O onu istemiş Hz. ALLAH da onu ona vermiştir fakat rızası
yoktur..
Hatemi
veli Hz. Kalplerin anahtarı Sözler ve notlar
2, sahife, (104
105)
Bu akşam samanyolu haber bülteninde Ömer öngüt
Efendinin. Düzeltme ve cevap haberi yayınlandı.
DÜZELTME VE CEVAP. Samanyolu Tv (stv) Logosuyla yayın yapan televizyon
kuruluşunun 01-02-2010 günü saat, 18,20 de gerçekleştirdiği Ana
haber bülteni içersinde şahsımla ilgili olarak Silahlı kuvvetlerin
içinde bulunduğu iddia edilen gayrimeşru oluşumun hazırda beklettiği
irticai faaliyetler için zamanı gelince kullanacağı eleman olduğum
ithamında bulunulmaktadır.
İlk defa
Taraf gazetesinin 12- haziran 2009 tarihinde benzer bir yayın
sebebiyle, Hakikat dergisinin Temmuz 2009 tarihli sayısında gerekli
cevapları tavsilatı ile vermiş bulunmaktayım. O yazımda da beyan
ettiğim gibi ne askeriyenin ne de bir başka bir birimin
yönlendirmesi ile hareket ederim.
Bağlılığım yalnız ve yalnız Hazreti Allahadır. 85 yaşımda
ömrümün son günlerine gelmiş bir mümin olarak hesabın Allah-u
Tealaya verileceği bilinci içersindeyim. Bu bilinçle askeriye
içersinde bulunduğu iddia edilen gayrımeşru bir oluşumun emir ve
direktfleriyle hareket edeceğimi düşünmek ve bunu Tv ekranlarından
habercilik kisvesi altında insanlara duyurmak beni ziyadesiyle
mütessir etmiştir.
https://lh3.googleusercontent.com/zjX9lAfMUqpjEBmZFHUa0I9rwMo8Q11pL851BSqgU1o"> Muvahhit İsimli Kardeşe Cevap
Muvahhit: Fususul Hikem adlı
eserde çok derin anlamlı manalar geçer bu deruni
ilimleri bilmeyenler hemen inkara baş
vurur. İbni tevmiyyenin yalan dediği konular
da böyledir. ALLAH ona da rahmet etsin bu
deruni manalara o zatı muhteremin ilmi yetmediğinden
yalan saymış. Hz.
ALLAH ona bu halleri yaşatsaydı ancak o zaman
anlardı. Ben burada geçen şifreli sözleri
anlıyorum. Yalnız kendimi ibni tevmiyyeden
ilimliyim diye kesinlikle bir iddiam yok. İlim bir denizdir nasibi olan nasibi kadar
alır. Bana desen ki amca madem yaz bu
şifreleri de biz de istifade edelim. Ben de
derim ki ben yazmış olsam bana olmıyacak hakaretler
yağdırırsınız.
Bu konuya biraz olsun açıklık getiren bir Ayeti kerime
yazayım: "Yedi kat göğü ve yerden bir
o kadarını yaratan ALLAH'tır. ALLAH’ın
fermanı bunların arasından iner ki, Böylece
ALLAH’ın her şeye kadir olduğunu her şeyi ilmiyle ilmiyle kuşattığını bilesiniz."(Talak
12)
Abdullah bin Abbas (r.a) Hz. buyururlar
ki: "Eğer bu ayeti kerimenin
tefsirini size yapsam, beni mutlaka taş
yağmuruna tutarsınız." Kişi zahire
bakar gördüğüne inanır. Ayeti kerimenin de
zahiri kısmı var batıni kısmı
var. Hz. ALLAH istediğine
duyurur.
Muvahhit Resulullah (s.a.v) Efendimiz bir çok değerli
insanların rüyalarına girerek onlara
bilgiler sunmuştur. Muhyiddin ibni Arabi
hazretlerine fususul hikemi öğrettiği gibi, Şahı Nakşibend Muhammed bahaüddin Efendimize
de Evradı bahariyeyi ders ders
öğretmiştir. Sen Evradı bahariyeyi okumadı
isen oku. Ruhunun Hz. ALLAH’ın aşkıyla yanıp
tutuştuğunu göreceksin.
Fakat ibni tevmiyyenin
kitaplarını okumaya devam edersen kendi
kusurlarını unutup başkalarının kusurlarını teşhir
etmekle ömür sürersin bu da sana hiç bir şey
kazandırmaz. Gene de biz seni çok seviyoruz
çünkü inandığın doğru bildiğini duyurmaya
çalışıyorsun Hakkı savunuyorsun.
Münzevi
kardeşim biz kadir Mısıroğlu’nu milli görüşle beraber çalıştığı
yıllardan beri tanıyoruz siz ne zamandan beri
tanıyorsunuz bilmiyorum zahiri ilmi dört dörtlük tarih ilmi aynı
bilgili bir kardeşimiz fakat tarikat ilmi yok
mürşid terbiyesi altına girmemiş girmiş olsa Ömer Öngütefendi
hakkında böyle aşağılayıcı sözler kullanmazdı Ahirete göçmüş bir zat
hakkında böyle konuşmazdı. yanlışını
ispatlayın diyorsunuz Fethullah hocayı dinden çıktı sözünden dolayı
eleştiren ömer efendiyi o zaman eleştiren Mısıroğlu yıllar sonra
Fethullah hocayı eleştirmekle ömer efendiyi haklı
çıkarmış olmuyor mu. bu hadise bile ömer
efendinin veli olduğunun ispatıdır. kim onu
tenkit ettiyse en nihayet gazaba uğradı. Örnek olarak, çok tanınmış olduğu için yazıyorum savaş ay
rahmetli programlar yapıyordu o aylarda biz
organ nakli haramdır kitaplarını Türkiye çapında dağıttık zahirde
organ nakli helâl görünebilir. Batinde ise
ayeti kerimelere göre sakıncalı görülüyor. İşte tam bu safhada rahmetli savaş ay rahmetli diyorum
kendisi iyi bir insandı şeytana uydu Rahmetli Efendi hazretlerimizin kılığına girerek organ nakli haramdır
diyerek Onunla alay etti Onun sesini taklit etti ve çok geçmedi savaş ayın sesi yok oldu biz bu olayın
yakın şahidiyiz Çünkü mübarek çok üzülmüştü
onu Hz. ALLAH’a havale ediyorum demişti. Münzevi kardeşim gözünü dört aç yanlış işlere bulaşma bir
şeyin aslını araştır o şekilde konuş. Daha
evvel yazdığım mesajı da üşenme bir daha oku gerçekleri az sözle
açıklamaya çalıştım. silip silmemeyi senin
vicdanına bırakıyorum nasıl istersen öyle yap
Her gün şehit haberleri bizi derinden yaralıyor Kahraman
ordumuz Suriye topraklarında bulunan bölücüleri bombalıyor
temizliyor diye haber alıyoruz bu güzel fakat kendi vatanımız içinde
odaklanan bölücüleri bir türlü temizleyemiyoruz
.
Örneğin Cizre’de Asker ve polisimiz gün
geçmiyor ki şehit oluyorlar.
Asker veya
Polis ne zaman teftişe çıksa mayınlı tuzağa uğruyorlar emniyet ve
istihbarat zaafı mı var.?
Bölücüler
askerin veya polisin ne zaman teftişe çıkacağını biliyor ve tuzağını
kuruyor da, o zamana Kadar bizim istihbaratımız onların tuzak
kurduklarını neden bilemiyorlar akıl almıyor bu
işleri.
Tuzak kuran bölücüler havadan
keşif helikopterleri ile takip edilemez mi insansız hava araçları
ile resimleri çekilemez mi. Bir çaresi
olması lâzım
Asker veya polisimizi
teftişe kurbanlık gibi göndermeyelim yollan temizlendikten sonra
gönderelim yazık askerimize yazık polisimize .
Selâm ve dua ile.
Kalpteniman
Yusuf Kutan
Mayın
Tespit Cihazı: Yurtiçi ve Yurtdışı Tüm Tescil İşlemlerini
Yaptırdım
Muhyiddin İbni Arabi Hazretleri, Kendilerini Hazreti Allaha vakfeden kullardan
bahsediyor.
Bunların zahiri görünüşü, çardak ve maksurelerde hapis
edildiği, burada ibadetle meşgul oldukları, ve yine burada
farzlarla, nafile namazlarına devam gibi zahiri işlerle uğraştıkları
bilinir. Bunlar adetlerini bozmazlar. Onların herkesin iyi
bildikleri şeyleri yapmaya davet edilmeleri lüzumu
yoktur. Çünkü bunlar fesat ve
kötülük bilmeyen kişilerdir. Bunlar gizliliğe sahiptir. Bunlar son
derece emindirler. Gözleri
dünyaya ve insanlara
kapalıdır.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz , bu noktayı işaret ederek
dedi ki:
"Korkusu seri olan, kıldığı namazdan zevk alıp ALLAH’ın
ibadetini iyice başaran, Gizli ve açık işlerde Rabbına itaatli olan,
Büyük görünmemek bilinmemek, ibadetlerini göstermemek için gözden
saklayan, mahremiyetlere, gizli ve aşikar tecavüz etmiyenler benim
nazarımda en çok sevdiklerim bunlardır ve bunlar benim
evliyamdır." buyuruyor.
Bu büyük ve ulu kişiler
nefislerini terk ettikleri için bu yoldan artık hiç bir şekilde
ayrılmazlar. Çünkü onlar bilirler ki, Hak Teâla onları hiç bir kimse
için halk etmemiş ancak kendisi için halk etmiştir. Bu sebeple
nefisleri her zaman ancak ALLAH için çalışır. Şayet Hak Teâla onlara
halkın gözünde büyütmek için kendi arzuları ile bu yola girmiş
olduklarını göstermek isteseydi Onu yapardı. Kim mani olabilirdi.
Fakat bunları gizleyip, kapamakla bu ululuğu örtmüştü. Bunlar
umumiyetle halkın gözünden saklanmayı
ve ALLAH’a yönelmeyi tercih ederlerdi. Bu hal ve tesettür ile kendi
nefislerinden dahi ulaştıkları basamakları saklarlardı. ki,
bunu baş kasına nasılgösterebilsinlerdi. Halk onunla konuşursa o da
konuşur Çünkü Hak Teâlanın daima kendisini kolladığını bilir.
Halktankendisine bir şey duyurulursa kendi de bildiğini onlara
duyurur. İnsanlarla ve kalabalıkla ünsiyeti azdır. onlarla düşmez
kalkmaz. ancak komşuları ile sık görüşür ki, onlar kendisinin ne işle meşgul olduğunu
bilmesinler.
Küçüklerin gönlünü alır, dulların hayrına koşar, çocukları
ile ailesi ile, ALLAH’ın rıza gösterdiği şekilde, onlarla meşgul
olur.
hatta
oynar ve onları oyalar. Onlarla mizah eder, ancak hakikati konuşur.
Kendilerinden çıkma bir mevzuu başkalarından duyarsa o mevzuu terk
ederek başka bir mevzuu ele alır.
bunu yapamazsa bildiği bir
mevzuu üzerinde konuşur.
Çünkü bunlar kalpleriyle
ALLAH’tan başka bir mefhumla
uğraşmadıklarından bununla
kendilerini korudukları için,
bu ilahi basamaklara
varmışlardır. Onlar ancak manen
Hak Teâla ile otururlar.
Konuşmaları ALLAH rızasına uygundur.
Onlar her zaman Hak Teâlanın
huzurunda ayaktadırlar.
Yalnız ALLAH’ın emirlerine
bakarlar. Daimi olarak onlar
ALLAH rızası istikametinde
hicrettedirler.
Ağızları nutukları lafzı celaldir. ALLAH’tan alırlar ona
verirler.
Ve
ona tevekkül ederler. ALLAH’ın nezdinde ikamet
ederler.
Kendi
nefislerinin dahi nerede olduğunu bilmezler. Onlar gaybın içinde
saklıdırlar. Onlar Hak Teâlanın kuzularıdır.
Peygamberlerin bulunduğu sahada
yemek yerler. ve bunlar
Peygamberlerin alimleridir,
tabileridir. Ve onlara candan
bağlıdırlar. Onların çarşısının
yegane müşterisidirler.
İşte bu ulu kişiler
Peygamberlerin bulundukları durak ve basamakları bilir ve halleri de
böyledir.
ALLAH
doğruyu söyler ve hidayet yolunu kullarına gösterir.
Diyor. Muhyiddin İbni Arabi
Hazretleri.
Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizi kendisine böyle samimi iman eden
kullarından olmamızı nasip etsin . Amin.
Vel hamdü lillahi Rabbil alemin
.
ALLAH’ümme
salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve ala Ali Muhammed
Bu
sıhhat iki türlü olabilir. Nasıl ki vücudun
sıhhate ihtiyacı varsa, Havaların değişmesi ile vücutta bir tebeddül
husule geliyorsa, Ruhun da sıhhati ALLAH için hareket etmektir.
Binaenaleyh çeşitli insanlar ile yalnız ALLAH için görüşülürse Hz.
ALLAH manevi sıhhat bahşeder.
Bu manevi sıhhat ve gıdalar
gizlidir. gözle görülmez Riya girmezse, bunların ücreti ahirette çok
büyüktür. Hz. ALLAH (c.c) kazananlardan eylesin İnşaALLAH. Amin.
Velhamdü lillahi Rabbil alemin.
https://lh3.googleusercontent.com/LXyjpabZigajMLGrW7sGCkJpHI0HWjdvY9NIhWkKSRQ"> Kurban
Bayramı Sohbeti
Muhterem Kardeşlerimiz Hoş
Geldiniz
Hz. ALLAH (c.c) hoş gelenlerden ahirete
hoş göçenlerden eylesin yarın keseceğimiz kurbanlarımızıda kabul ve makbul
eylesin. Kardeşler, Hz. ALLAH'a sonsuz şükürler olsun ki,
bizleri bu yıl da kurban bayramına da kavuşturdu.bu vesileyle mübarek kurban
bayramımızı tebrik eder gelecek bayramlarada Hz.Allah sağlık,sıhhat ve afiyetle
cümlemizi sevdiklerimizle beraber kavuşmamızı nasip
etsin.
Muhterem kardeşlerimiz Hz. ALLAH (c.c)
ayeti kevser süresinde; Fesalli li Rabbike ven har,
Rabbin için namaz kıl kurban kes" buyuruyor.Bizlerde Hz.ALLAH'ın emrini
yerinegetirmek için kurban kesiyoruz.Bu emri şerifi yerine getirirken çok
dikkatli olmalıyız.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde:
"Sizler yer yüzündeki canlılara
şefkatli davranırsanız gökyüzündeki meleklerde hesap gününde size şefkatli
davranmasi için Hz.Allaha niyazda bulunurlar.
Siz de gökyüzünde meleklerin size dua
etmelerini, şefkatli davranmalarını arzu ederseniz yeryüzündekİ canlılara
şevkatli davranınız." buyurmuştur.
Bu sebepledir ki kurbanlık hayvanın
ayağını bağlayıp yere yatırdıkdan sonra bıçağını bilemeye başlayan adamı gören
Allah resulü Efendimiz buyurmuştur ki:
"Ey Allahın kulu bu hayvanı sen iki
defa mı öldürmek istiyorsun.Nedir bu merhametsizlik? " Devamında buyurmuştur ki:
"hayvan kesecek kimse bıçağını önceden bilesin,unutmasın ki en uygun kesim
hayvana en az acı veren kesimdir.
Siz yeryüzündeki canlılara merhametli
olun ki gökyüzündeki meleklerde size merhametli davranmasıiçin Hz. ALLAH'a
niyazda bulunsunlar." Bu hadisi şerifde tarif edilen hususa riayet
edilmelidir.
Bu acıma şefkat gösterme olayı o kadar
mühimdir ki kurbanın kesim anında kısa olarak Bismillah Allahu Ekber demekle
yetinilir.Besmelinin devamında Allahu Tealının rahman ve rahim sıfatları
vardır.Kurban kesimi sırasındaki durum ise bu iki sıfata zıt gibi göründüğünden
o sıfatları zikretmedenBismillah Allahu Ekber diyerek kesimi bitirir.Merhamet ve
şefkate zıt gibi görünen o anı uzatmamaya dikkat eder.Şayet aceleden veya
heyecandan dolayı unuttuysa kestikden sonra Bismillah Allahu Ekber deyip
hatasını telafe eder.
Fakat kurbanı kesen münafık biriyse
inkardan dolayı kasten besmele çekmediyse bu et kurban olmaz eti de
yenmez.Kurban dinin bir emri olarak kesildiğinden eti ve derisi dine karşı olan
yerlere verilmez.Yani din kendi aleyhine kulanılır duruma getirilmez.hep dine
saygılı yerler tercih edilir.
Ancak komşu hakkı unutulmaz komşu dini
hayat yaşamasada hatta başka dinden olsada komşuya et ikramında bulunulur.Gönlü
kazanılmaya gayret edilir.Kurbanı iyi kesen kim ise kesime layık olan da odur.Bu
itibarla sahibi kesemiyorsa ehil olan birine kesdirmek
gerekir.
Maksat hayvana eziyet
etmemektir.
Ortak olunan kurbanın etini taksim
ederken zorluk yoksa eti götürü usulü değilde tartı ile taksim etmek uygun
olur.
Ortaklardan hiç birinin kalbine kendi
hakkı olanı tam alamadığı ama öteki fazlasıyla aldı gibi bir vesvese
gelmemelidir. Bununla beraber hissesine düşen et miktarı
ve kalitesi üzerinden fazlaca titizde olunmamalı Rabbimiz kabul buyursun diyerek
gönülden helallaşmalıdır. Hazreti Allah c.c. keseceğimiz kurbanlarımızı kabul
buyursun . Bu gün arefe kurban bayramına mahsus olan tekbirler bu sabah
namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar devam edecektir her
farz namazımızın sonunda.ALLAHÜ EKBER ALLAHÜ EKBER LAİLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ
EKBER ALLAHÜ EKBER VELİLLAHİL HAMD diyeceğiz. Yüceler yücesi Allah'ımız
kabul buyursun inşaAllah Amin. Kalpteniman Yusuf
Kutan.
20.350 Muhammed aleyhisselamsız kuran müslümanı olunmaz şaşkın mehmed okuyan aklını başına al hazreti muhammed aleyhisselamı inkar etme kuran muhammed aleyhisselamın gönlünden aktı şaşkın adam kendine gel. !!!( Yusuf kutan).
Muhammed aleyhisselamsız kuran müslümanı olunmaz şaşkın mehmed okuyan aklını başına al hazreti muhammed aleyhisselamı inkar etme kuran muhammed aleyhisselamın gönlünden aktı şaşkın adam kendine gel. !!!( Yusuf kutan).
Muhammed aleyhisselamsız kuran
müslümanı olunmaz şaşkın mehmed okuyan aklını başına al hazreti
muhammed aleyhisselamı inkar etme kuran muhammed aleyhisselamın
gönlünden aktı şaşkın adam kendine gel. !!!( Yusuf
kutan).
https://lh3.googleusercontent.com/aS8FKzefTrBMSSVpWW2vy7IpKqLHRMAmX-7orH5y45w"> Nefse Göre Çalışmak İbtilâdır
Yüksekokul okuyan bir öğrenciyi
düşünün nefsini sıkıştırmasa onu dinleyip internete takılsa
derslerini ihmal eder sınıfta kalır veya kendisine verilen işlere
gitmezse maddi sıkıntıya uğrar. Çünkü ibtilâ demek nefsin istemediği
demektir. Nefs çalışmak istemez ona göre çalışmak ibtilâdır. Nefs
ibadet yapmak istemez ona göre ibadet külfettir
sıkıntıdır.
Nefs hayvandır durmadan yemek içmek ve cinsi münasebetle
vakit geçirmek ister. Çalışıp yorulmak ona göre
ibtilâdır. Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi nefsin
eline bırakmasın.
https://lh3.googleusercontent.com/1VxMzaggIHMmIiTojA0G87o51SYeuSf-7iwopHCkGCA"> Niyeti Bozuk Olanın Kimseye Faydası Olmaz.
Niyeti bozuk olanın her işi
bozuktur o kişinin ne kendine ne etrafına faydası
olmaz. Niyeti bozuk olan bencildir egoisttir
herkesin eksiğini arar kusurunu teşhir eder ve bu
işten galip ayrılırsa çok mutlu olur çünkü
kendi üstün gelmiştir nefsi rahata kavuşmuştur. Fakat ne hakkın ne de halkın sevgisine kavuşamaz inadının
rahatıyla baş başa kalır. Niyeti halis olan
ise hem kendisini nurlandırır hem etrafa nur saçar çünkü onun
gayesi ALLAH’ın rızasıdır her hareketinin
içinde Hz. ALLAH’ın rızası yatar. Bu sebeple
hem hakkın hem de halkın sevgisine mazhar olur. Yaptığı irşadı gönülleri incitmeden yapar benim dediğim
kesinlikle en doğrudur demez. Her işe
başladığında Hazreti ALLAH'a dayanır O'na güvenir Hazreti ALLAH'da
onu destekler. Bu gerçekleri yaşayarak
görüyoruz . Numune olarak sayın devlet
başkanımızı görelim iyi niyeti ile hakka ve halka hizmet
için çalışıyor Hazreti
ALLAH'ın desteğiyle önüne çıkan bütün engelleri aşarak
yürüyor..
Niyeti bozuk olan malum kişi
ise yalan ve iftiralarla nefsiyle şeytanla çalışıyor hem
dünyasını hem ahiretini kaybediyor yerinde
sayarak ömür sürüyor Niyeti halis kişi
ise, acaba ne yapsam en iyi amel hangisidir der hep iyi amel
peşinde koşar. Yaptığı çalışmalarında daima
hakkı ve halkı düşünür hakkın rızasını halkın da refahını düşünür
hiç birisini kendi nefsine maletmez Hazreti ALLAH da onun destekleyicisi
olur.
Hasani
Basri hazretleri niyet üzerine çok dururdu soruldu
ki: Bu niyet nedir ki hep niyetinizi düzeltin
kalbinizi ıslah edin diyorsunuz? Şöyle cevap
verdi: "Ebedi ve sonsuz cenneti şu
birkaç günlük amelinizle mi kazanacağınızı
sanıyorsunuz? Belki o sonsuz cenneti
amelinize eklediğiniz iyi niyet ve ihlasınızla
kazanabilirsiniz. Niyetinizi düzeltmedikten
sonra amelinizi makbul kılamazsınız. Siz
niyetinize nefsani maksatları katmayın yalnız Hz. ALLAH’ın rızasını
gaye edinin." buyurmuş.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi halis niyetle kendisinin beğeneceği
ameller yapmayı cümlemize nasip etsin
inşaALLAH.
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler
olsun bize umre ibadetini yapmayı nasip etti. Sağlıkla gittik sağlıkla döndük
elhamdülillah. Şu var ki inşaALLAH vazifemizi
layıkı vechile yapmışızdır. Çünkü turistik
seyahat gibi yaşayanları gördük Şartlar belli
orada nefsani işlerden uzak durma şartı var. İnsanlara eziyet etmemek var. Fakat
gerek mekkei mükerremede gerek Ravzaımutahharada
insanların acımasızca birbirlerini
çiğnediklerini gördük. bu nasıl ibadet o
mübarek yerlerde böyle zulüm yapılır mı ?. Gidenler bilirler adam Hacer il Esvet’i öptüğünü övünerek
anlatıyor. Ona diyoruz ki öperken insanları
çiğnediysen sevap işleyeyim derken günaha
girmişsindir. Yeşil halılıların üzerinde
namaz kılmak çok faziletlidir kılmak istedim fakat canımı zor
kurtardım. Ezilmekten hazreti ALLAH
kurtardı. Ertesi gece manada azgın hacı
kardeşlerimizi seyrediyorum nefslerini öldürüyorlar çukura
atıyorlar. Sonra çukura attıkları nefslerini
dirilterek kucaklıyorlar. Yani doldur boşalt
yapıyorlar.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi
şeytanın ve ona uyan nefsin şerrinden muhafaza etsin inşaALLAH.
Hz. ALLAH(c.c) Ayeti
kerimesinde: “ Sen bir kere azmet biz
yolları açarız.” buyuruyor.
Bir kişi nefsini düşman edinmedikçe onu emri altına almadıkça
Hz. ALLAH’a ulaşamaz. Çünkü önünde Hz. ALLAH’ı inkâr eden kâfir var
ve her an onu günaha sokmakta Hz. ALLAH'tan uzaklaştırmaktadır. Nefs
öyle sinsi bir düşmandır ki kişinin yaptığı ibadetlere riya
karıştırır, kendini üstün gösterir. Yapılan ibadetleri boşa çıkartır
yapanı şirke düşürür.
İbadet yapan da ALLAH’a ibadet yaptığın zanneder nefsine
ibadet yaptığının farkına varmaz. Bu tehlikeye düşmek istemeyen her
yaptığı hayırlı işleri akıl süzgecinden geçirecek. Ben ALLAH için mi
yapıyorum yoksa nefsim için mi? Nefs için ALLAH (c.c) için mi nasıl
anlaşılır? Eğer insanlara güzel görünmek için yapıyorsa nefsani
oluyor şirke düşüyor. Eğer Hz. ALLAH’ın rızası için ise Ruhani
yapmış oluyor.
Bir kişi kendisinin nefsin idaresi altında olduğunu nasıl
anlar? İbadetleri zorlukla yaptığı müddetçe, öfke ve kibir hali
yaşadığı müddetçe nefsin idaresi altındadır.
Ey dervişlik yolunu hakir görüp
aşağılayanlar, kibirli alim görünen cahiller. Güm güm atıp ahkâm
kesiyorsunuz. Aracılık yapan mürşidi kâmilleri put onlara uyanları
müşriklikle suçluyorsunuz. Hz. ALLAH’a ulaşmak o Yüceler Yücesi olan
kâinatın sultanını kalbinde hissetmek için kalp odasını temizlemekle
mücadele eden, nefsini düşman bilen her yaptığı ameli ruhu ile
yapan, Hz. ALLAH’ın her emrine boynu bükük olan bu ruhları diri
kişilerle uğraşmayın. Bir an evvel nefsinizi aklınız ile inceleyin
onun emrinde mi hareket ediyorsunuz yoksa Hz. ALLAH’ın emrinde mi
hareket ediyorsunuz?
Eğer nefsinizin idaresi altında olduğunuzu hissederseniz
derhal tevbe istiğfara başlayıp Hz. ALLAH’a sığınınız. Azim ve
gayret göstererek nefsinize düşman olunuz. Onun her isteğine
muhalefet ediniz.
Nefsi ölü olalım Ruhu diri olalım ancak o
zaman Hz. ALLAH bize şah damarından daha yakındır.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze6.gif"> Nefsine Bağlı, Dünyaya Bağlı
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimede: "O kimseler ki, onlar gaybe
inanırlar ve beş vakit namazı gereği üzere
kılarlar.Onlara verdiğimiz rızıktan harcarlar yedirirler."(Bakara
-2) Diliyle ve kalbiyle iman ederek
ibadet yapanlara ne mutlu. Çok kişiler
ben inanıyorum der fakat biraz deştiğin zaman sözde iman ettiği özde
iman etmediği meydana çıkar. Bu kişiler hem
etrafını hem kendini kandırır.Bunların peşinden gidenler de
inandıklarını zannederler. Ve dünyada
yaşayanların çoğu böyle yaşıyor.Çünkü görünmeyene inanmak
kalpten iman etmek herkesin başarabileceği
bir şey değildir. Ne mutlu kalpten iman
edene. Ne yazık ki imanı dilde
kalana.
Akıllı
insan ne yapıp yapmalı kalpten iman etmenin yolunu
bulmalıdır. Çok iman ettiğini söyleyen ahkam
kesen imamlar gelmiş geçmiş ciltler dolusu
eserler yazmışlar fakat ölen kişinin ki, bu
peygamber dahi olsa onun hiç bir hükmü kalmadığını ruhu
bedenden ayrıldıktan sonra hükümsüz olduğunu
söylüyorlar. Kafirler de böyle inanıyorlar
onlara sözümüz yok. Fakat müslüman görünen
insanın böyle söylemesi böyle inanması kafaları
karıştırıyor.
O
zaman şöyle diyebiliriz bunlar gayba tam iman
etmemişlerdir Adam kalkıp şehitler
peygamberler evliyalar öldükten sonra artık
hiç bir şeye faydaları olamaz diyorsa bu kişi
görünmeyenin gücünü inkar ediyor
demektir. Kökü Hz. ALLAH’a dayandığı için
haberi olmadan dinden çıkar.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Sakın ALLAH’u Teâlanın
yolunda mücadele edenleri ölüler saymayınız. Doğrusu onlar Rableri katında diridirler."( Ali-İmran
169)
Buyurduğu için inkar eden dinden çıkar. Neden,? Haşa Hz. ALLAH’ı yalancı çıkardığı
için. Bunlar nefslerinin esiri insanlardır
gördüklerine inanırlar. İnanan suretinde
görünen münafık Müslümanlardır. İnsan fıtratı
itibari ile nefsi var gözle gördüğüne inanır kulakla duyduğuna inanır gözünün görmediğine kesinlikle
inanmaz.
İman
ise gayba görünmeyene inanmaktır. Hz. ALLAH
(c.c) gayba inananları iman etmiş sayıyor inkar
edeni imansız kabul ediyor.
Nasıl olsa da nefs iman etse,
kalpten iman husule gelse. Bu gerçeğin husule
gelmesi için nefsin teslim bayrağını çekmesi
lazımdır. Nefsin teslim bayrağını çekmesi ise
onu ibadetle ve zikrullah ile baskı altına almakla aç bırakmakla mümkündür başka çaresi
yoktur.
Bir
alim ki nefsine bağlı ise o ne anlatırsa anlatsın dilden
anlatır. Ancak nefs tezkiyesi yapan
evliyaların anlattıkları doğrudur.
Çünkü onlar Peygamber
Efendimizin nefsini müslüman ettiği gibi
nefslerini müslüman yapmışlardır. Geçmiş
evliyaullahın hayatlarını incelediğimizde, nefslerinin iman
etmesi için az yemişler az uyumuşlar ve
yalnızlığa çekilmişler. Çünkü Hz. ALLAH (c.c)
hadisi kudside: "Açlığa devam et beni
bulursun İnsanlardan uzaklaş bana
kavuşursun." buyuruyor.
Yani nefsine bağlı insan
dünyaya bağlı.Nefsini esir alan ALLAH’a bağlı. Başka yol vermemiş Hz. ALLAH.
İmanın şartı görünmeyene
inanmaktır nefs ise hep dünyayı görüyor nasıl
görünmeyene inansın. Nefsin hükmü altında
kalan akıl da görünmeyene inanmaz. İmanın özü
ise gayba inanmaktır. Kim ki görünmeyene
inanmıyorsa o iman etmemiştir. İşte o tip
insanlar dil ile inandık derler kendi kendilerini
kandırırlar. Hz. ALLAH (c.c) cümle ümmeti
muhammede kalpten iman etmeyi nasip etsin
inşaALLAH. Amin...
Şahı Nakşibend Efendimizin Ve Diğer Evliya Efendilerimizin
Nasihatları.
Şahı Nakşibendi efendimiz buyuruyor
ki: "Peygamberlerin en faziletlisi ,
Hz. Muhammed Aleyhisselamdır. Velilerin
faziletlisi , Hz. Ebubekir radyALLAH’ü anhümdür. Öğrettiği gizli ilimlerin en üstünü en değerlisi olan huzur
ve irfan ilmini cahil halktan gizlemiş hatta halifelerden bile
saklamıştır. Herkesten sakladığı bu ilmin üç esası ve şartı var.
Birincisi , az yemek. ikincisi , az uyumak.
Üçüncüsü, Az konuşmak. Faydaları ise. Az
yemek , az uyumaya. Az uyumak, az konuşmaya .
az konuşmak ise , Hz. ALLAH’I her an kalpten zikretmeye ve ona tam
bir iman ile yönelmeye yardımcı ve kuvvet vericidir. Ey insan, eğer Hz. ALLAH’I arzu eder ona bağlı kalmak arzu
edersen, nefsinin arzularını terk et ve Hz. ALLAH’ın arzularına
uy…" (Marifetname sahife 23. bölüm
22..) şekik belhi Hz. buyurdu
ki: "Ey cemaat ölü iseniz kabre deli
iseniz tımarhaneye çocuk iseniz mektebe diri ve akıllı iseniz
muhakkak kendisine gideceğiniz rabbinize kulluk
edin…" (tezkeretül
evliya….) Yahya bin muaz Hz. buyuruyor
ki: "Hz. ALLAH’I dost tutan nefsine
düşman olur. cahil o kişidir ki, Hz. ALLAH’ın yasak ettiği işler ile
hayat sürer ve cennet bekler. Şaşarım o kişiye ki, hasta olunca
sıhhatte kavuşmak için perhiz yapar da , cehennemde yanmamak için
günahlara karşı perhiz yapmaz."
Hz. sırrı sakati kudduse
buyuruyor: "Bir gün Bağdat’ta yangın
çıktı bütün dükkanlar yandı benim dükkanım yanmadığını duyunca
nefsim o kadar sevindi ki ,Onun bu sevincinden ruhum rahatsız
oldu. Ruhumun rahat etmesi için dükkanı satıp
fakirlere dağıttım."
Ehlullah demişlerdir
ki: "Bütün ruhlar yüksek alemden bu
alemde kendilerine hazır Edilen bedenlere
girmişlerdir. İnsanlar üç sınıftır. 1. Bu
aleme ne için geldiğini bilmez, Üç puta tapar , yemek
, uyumak, ve cinsi münasebet. Bu sınıf aslına
yüksek aleme dönemez aldanmıştır ömrünü hayvan gibi
bitirmiştir. 2. Bu sınıfta olanlar ise geçici
aleme iniş gayesinin ALLAH’ı bilmek olduğunu bilir fakat dört puta
tapar. A, nefsine, b, malına, c, çocuklarına,
d, makam ve mevkiye. Bu sınıf aslına
dönecektir fakat aldanmıştır çünkü dört puta çok bağlıdır. Bu
sebepten olgunluk ve kemal kazanamaz Makamından üstün bir makama çıkamaz . 3. bu sınıfta olanlar , dünyaya geliş nedenini bilir dört
putu kırarak , kemal kazanır ve asıl makamından daha yükseklere
çıkar. İnsanın iki alemi
vardır. a. beden ve hayvani ruh itibarı ile
aşağılık sufli alem , bu alemdeki insanlar, çok yemek çok içmekle
yalnız nefislerini doyurmakla ömürlerini
bitiriyorlar. b. Akıl ve insanı ruh itibarı
ile, yüksek alem , melekût. Bu sınıftaki
insanlar ahirete inanırlar ömürlerini ibadet ile geçirerek ruhlarını
kuvvetlendirirler Hz. ALLAH’ın gönlünü kazanarak ömürlerini
bitirirler. Hz. ALLAH (c.c) melekleri sırf
akıl nurundan. İnsanları , akıl ve şehvetten
. Hayvanları ise sırf şehvetten
yaratmıştır. Nefsine hakim olup şehvetini
yenen insan aklını nurlandırmış ve yedi putu kırmış ALLAH’a tapıyor
ise meleklerden üstün Olmuş oluyor . çünkü
meleklerin makamı bellidir ebedi olarak o makamda kalıyorlar .
ruhunu kuvvetlendiren kamil insan ise daha yüksek makamlara çıkar
. Nefsine hakim olamıyan insanın şehveti aklı
yenerse yedi puta tapıcı olur kalbi katılaşır görünüşte insan içten
ise hayvandan daha aşağı olur. "(Marifetname sahife 87)
Muhammed Bahaddin Nakşibend
efendimiz buyuruyor: "İtikadın
düzeltilmesi ve dini emirlerin yerine getirilmesinden yasak edilen
ve mekruh olan şeylerden sakınıldıktan sonra bu yola girenlerin
kazancı cenabı hakkın huzurunda daima bulunmak her an onu bilip
onunla olmak ondan bir an bile gaflette
bulunmamaktır. Bu devlete kavuşmanın üç yolu
vardır birinci yol kalbin zikir yapmasıdır ki, zikir eden kalp
huzuru içinde , LA İLAHE İLLALLAH yüce
kelimesini tekrar eder . LA İLAHE ye kadar
söylerken kendisi de dahil göz ile gördüğü yaratılmış varlıkların
yok olmaya mahkum olduklarını hükümsüz olduklarını
düşünecek. İLLALLAH sözünü söylerken ise
cenabı ALLAH’IN ezeli ve ebedi olduğunu kalbi ile tasdik edecek
. Vakitlerini adı geçen zikir ile geçirip
çalıştığı her işte onu anmaktan bir an olsun geri kalmaz hatta
oturup kalkarken dinler ve konuşurken , yemek yer ve uyurken bile o
yüce ismi söylemeye devam etmeli eğer işleri ile uğraşırken bir
gevşeme gelirse o zaman gaflete düşmemek için içinden zikre devam
etmek icap eder . eğer seher vaktinde de devam ederse tesiri o günün
akşamına kadar devam eder, Eğer uyumadan o
yüce kelimeyi kuvvetle ve çokça tekrar ederse gecenin bitimine kadar
devam eder hatta uyurken bile kalbi zikretmeye devam
eder." (Marifet name sahife
25)
Muhyiddin
ibni Arabi Hz.'lerinin fütuhatı mekkiye adlı eserinde besmele
hakkında ilginç beyanları var: "Bu
besmelenin başlangıcı , yaratılma anında kul için,
KÜN, Yani ol demek kuvvetindedir. Çünkü Hak
Teâla KÜN sözü ile istediğini yaratır. Hallacı Mansur bir sözünde
kulun, Bismillah demesi Hak Teâlanın KÜN , demesine benzer
demiştir. Hz. ALLAH’ın bazı kulları vardır
ki, Bismillah demeden KÜN ,kullanırlar ki, bunlar da ümmetin
büyükleridir."(Fütuhatı mekkiye sahife
324.) Aynı eserin 336'ıncı sahifesinde
anahtar açma duası var. "Bismillahirrahmanirrahim inna rabbeke hüvel fettahül
alim." SadakALLAH’ül
azim.
Ehlullah
demişlerdir ki: "Zikir bitince kalp
huzuru içinde susmalı zikrin heyecanı ve zevk hali zikir yapanın
dünyaya bağlılığı çoksa LÂÎLAHE İLLALLAH
sözünü söyledikçe kalpten LA MABUDA İLLALLAH demeli ki, nefsi
zayıflasın şehveti sönsün manevi zevki artsın . LA İLAHE İLLALLAH sözünü diliyle söyledikçe , LA MEVCUDA İLLALLAH sözünü kalbi ile tekrarlamalı ve
özellikle İLLALLAH sözünü kalbe yerleştirecek şekilde olsun kalp
gözü açılsın ona nice sırlar görünsün ve kalp marifetullah ile
dolsun. LA İLAHE İLLALLAH sözü öyle bir mübarek ağaçtır ki, meyvesi
ALLAH’I bilmektir ."(Marifetname sahife
118)
Şeyh,
Ömer Öngüt Efendi buyuruyor ki: "Hz.
ALLAH (c.c) denizleri kaldırmış havada tutuyor o bulutları rüzgar
vasıtası ile her tarafa yayıyor dağıtıyor her yağmur tanesi emirle
iniyor o tanelerinin içinde neler halk ettiğini yalnız o biliyor ey
gök suyunun çocukları o yağmurun içinde insan iniyor yere düşüyor
yerde bitki oluyor o bitkide onun ruhu mevcut her zerrede her
bitkide bir ruh var insan da o şekilde yaratılıyor yani damla suyun
toprakla karışması ile orada dilediği nebatat sureti ile o insanı
yaşatıyor yaratıyor nasibi olan insanın nefsi bu bitkiyi yiyince
erkekse vücudunda meni oluyor, dişi ise ana rahminde yumurta
oluyor takdir edilen zaman gelince erkek ile
dişi birleşince cenin meydana geliyor zamanı gelince ruh üfürülüyor
ve bebek oluyor hepsi de Hz. ALLAH (c.c) nün kün emri şerifleri ile
oluyor , "VE TEBAREKELLAHÜ AHSENÜL
HALIKİN."
Ehlullah demişlerdir ki: "Ey
insan senin ruhun eğer veliler zümresinden ise saadet senindir Ve
her dilediğine erersin . Eğer severek onlara
hizmet ediyorsan sana müjde olsun sende onlardansın çünkü herkes
sevdikleri ile birleşir . Fakat dünya
lezzetlerine dalmış öfke ve şehvetin esiri olmuş insanlar hayvanlar
gibi yer içer ve cinsi münasebet ile vakit geçirirler nefislerini
bilmeye başlangıç ve sonlarını öğrenmeye çalışmamışlar onlara
verilen ömür sermayesinin değerini
bilememişlerdir."( Marifetname sahife
41.)
Ahmet
kuseyri hazretlerinin hatırası. Ahmet kuseyri
Hz. gönlü Hz. ALLAH’A bağlı tevekkül sahibi veli kullardan mübarek
bir zat idi . ihtiyacını kimselere Söylemez
hiç bir halinden şikayetçi olmazdı . bir gün nur yüzlü bir zat Ahmet
kuseyri hazretlerinin evinin kapısını vurur hanımı kimsin ne
istiyorsun diye sorar oda Ahmet kuseyriyi görmek istediğini söyler
evde olmadığı bildirilince size bir emanetim var diyerek bir
dağarcık , bir torba, bir küçük çıkın, bırakıp gider giderken de
sonra uğrarım der . Ahmet kuseyri Hz. geç
vakit eve gelir hanımı da eve gelen ziyaretçiden bahsetmeyi unutur .
gece yarısı mutfaktan sesler gelmeye başlayınca telaşla mutfağa
koşarlar bakarlar ki küçük torbanın içindeki kaptan kazanları
dolduracak kadar bal akıyor dağarcığın içindeki bir avuç un
çuvalları dolduracak kadar taşıyor küçük çıkından ise altınlar taşıp
yerlere yayılıyor Ahmet kuseyri Hz. hanımına bu nedir bu haller diye
sorunca, hanımı şaşkın ve hayretler içersinde unuttum sana söylemeyi
bu gün bir zat geldi sonra uğrarım dedi ve bunları bıraktı
bereketlenip taşan bu şeyler ona aittir deyince , Ahmet kuseyri Hz. bir an düşünüp bu gelen Hızır (a.s) mı
yoksa diye deyince kaplardaki artmalar ve taşmalar da aynı anda
duruverdi onlar bu bereket karşısında Hızır (a.s) mı gönderen Hz.
ALLAH’A şükrettiler. Hazreti ALLAH (c.c)'nün
kudretli selamı başta peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)
efendimizin ruhi Tayyibelerine ve onun mübarek nurlu yolunda
gidenlerin üzerine olsun ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED
……..
EY İNSAN Nedir sendeki bu gaflet, nefsini seni yaratanın hazırladığı
gıdalar ile besliyorsun sana o nimetleri ikram edene ibadet yapmaya
üşeniyorsun , vücudun kilo alınca zayıflamak için aç durabiliyorsun
, ALLAH için oruç tutmaya gelince çeşitli bahaneler arıyorsun bilsen
ki, tutacağın oruç ile hem vücut kilondan hem de günah kilondan
kurtulacaksın kazancın iki kat oluyor . bir düşün ki, yediğin
şüpheli gıdalar ile konuştuğun hatalı sözlerle harama baktığın
gözlerle günah kiloların ne kadar artmıştır ondan haberin var mı
ahirete gitmezden evvel de o kilolarından kurtulmak için rejim yap,
helal rızık için çalışarak namaz kılarak oruç tutarak günah
kilolarından kurtulmaya çalış ki gideceğin yerde rahat edersin
.vücudunun kilosunu eritemesen de o kadar önemli değil çünkü öldüğün
zaman mezardaki böceklere yem olacak fakat kirlettiğin ruhunu saran
günah kilonu atamaz isen o yük ile rabbinin huzuruna gideceksin ve
mahcup olacak utanacaksın ve zayıflama şansın da kalmayacak şimdi
ise bu şansın elinde vücudunu saran yağlardan kurtulmaktan fazla
ruhunu saran günah kilolarından kurtulmaya çalış senin için en karlı
iş budur ona dönmezden evvel hazırlığını yapmış olursun. Ayeti
kerimesinde buyuruyor ki: "RESULÜM
KULLARIM SANA BENİ SORUNCA HABER VER Kİ , BEN ONLARA YAKINIM."(
Bakara 186)
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA
ALİ MUHAMMED . Velhamdü lillâhi rabbil
alemin.
Sapık imamlar yüzünden hak ve hakikati bulmuş gece gündüz Hz.
ALLAH’ı tesbih eden insanların kalplerine şirk korkusunu sokan
evliya düşmanları.
Hz. ALLAH’ın birliğini gece gündüz tesbih ederek şeriatın her
emrini seve seve kabullenen Peygamber (s.a.v). Efendimizin yaptığı
nafile ibadetlerini yapan bu insanlara düşman olan şeytan bazı
insanların içine girerek zikir ehlini rahatsız ederek bu rahmet ve
huzur yolundan alıkoymak istiyor. Bu oyunlara gelmeyin Hz. ALLAH’ın
veli kullarının yolundan ayrılmayın.
Tasavvuf düşmanına şunu
soruyoruz: Müşriklikle suçladığın zikir ehlinin Hz. ALLAH’a yaptığı
ibadetleri yapabiliyor musun? Yoksa nefsine
uyup yalnız farzlar ile mi yetiniyorsun. Sana kendi nefsini
muhakemeye davet ediyorum. Hz. ALLAH’ı çok seven Ona kulluğunda
cimri olmaz. Ona yalnız farzlar ile yetinmez. Şeytan sizden razı
fakat zikir ehlinden razı olamaz. Çünkü Kamil mürşide teslim olanın
şeytanla irtibatı kesilir. Şeytan onun kalbine girmek için adeta o
kişiye yalvarır. Bu hali yaşayan var fakat sen nerden bileceksin ey
evliya düşmanı?
Hep yazıyoruz senin kuş beynin bir türlü almıyor. Hadiseyi
yaşayan bilir. Yaşamayan yaşayanı kıskanır ona düşman bile
olur. Sen şeytanın düşman olduğu ALLAH
dostlarına şeytanla birlik olmuş şeytana hizmet ediyorsun.
Mürşidimizin bize duyurduğu Hz. ALLAH’ın emirlerden biri de:
"Rabbinin adını zikret ve her şeyi
bırakıp yalnız O'na yönel. "(Müzemmil
Bir olan ALLAH’a canı gönülden kulluk yapan bu güzel
insanlara Müşrik diyenler bir gün gelecek bunun hesabını
vereceklerdir.
Nefsin tam ifade
anlamı ile izahı , yabani hayvan demektir. En sevdiği şeyler ise,
yeme içme ve cinsi münasebet ne din ne kitap, ne helal ne haram
tanır fırsat bulsun en adi işleri yapar işte her insanın içinde bu
hayvan var onunla gezip dolaşıyor.
Nasıl ki hayvanın ipi bağlı
olmadığı zaman sahibini dinlemeyip başkasına ait ekili yerlere zarar
verir , nefs hayvanı da, serbest bırakılırsa insanların namusuna
parasına saldırır yasak olan her şeye sahip olmak ister
.
Her hayvanın
sürücüsü olduğu gibi nefsin sürücüsü de ruh olması gerekiyor bu
görevi yapması gereken ruh sürücüsü , eğer zayıf ve kuvvetsiz ise
azgın nefsi kontrolün alamaz ve şaşkın şekilde onun peşinde koşar
durur. Onun ALLAH ile rabıta kurup
kuvvetlenmesi gerekiyor. İbadet ve zikirler
ile kuvvetlendirilmiş ruh ise nefsin günah işlemesine müsaade etmez
onu günaha çekecek yerlere yaklaştırmaz kendisi ibadet ve zikri
sevdiği için kendisi ile beraber nefsi de ibadetlere çeker
.
Onun için
insanın en önemli görevi ruhunu ibadet ve zikirler ile
kuvvetlendirmesidir bunu başardığı takdirde manevi kuvvet sahibi
olur ve günahlardan uzak durur.
Nefs hayvanının ipini kaçıran
insan da onu dizginlemesi için ruhunu kuvvetlendirmesi lazım bunun
çaresi ise , ruhu Hz. ALLAH tarafından kuvvetlenmiş mürşidi kamile
müracaat etmesi ile mümkün olur .
Mürşidi ona tevbe etmesini ve
yüce ALLAH’ı zikretmesini tavsiye eder kendisi de müridin ruhunu
yükseltmesi için her şeyin kumandası elinde olan yüceler yücesi olan
ALLAH’a sığınır.
Müride ise, helal lokma yemesini şüpheli hiçbir lokma
ağzına koymamasını gözlerini haram görüntülerden, dilini yalandan
sakınmasını emir buyurur. Bu onun hasta olan
ruhu için perhiz reçetesidir.
Bu perhize uymadığı takdirde
hasta olan ruhunun iyi olması mümkün değildir . Nasıl ki vücudumuz hasta olduğu zaman doktora gittiğimizde
bize ilaçlarımızı verirken onları nasıl kullanacağımızı tavsiye
ederken midemize zarar verecek gıdaları almamamız için perhiz
veriyor. Perhizi bozar isek ilaçları sırası
ile almazsak iyileşemeyeceğimizi hatırlattığı gibi, manevi hastalık
olan azgın nefsin şerrinden de manevi doktor olan mürşidin
tavsiyesine uymak ile mümkün olur.
Burada görülen odur ki, bizleri
yoktan var eden Hz. ALLAH (c.c) Zahiri hastalıklara yakalananlara
zahiri doktor , batini hastalıklara yakalananlara batini doktorlar
hazırlamış ve bu güzel insanlar vazifelerini severek
yapıyorlar. Onlara müracaat edenleri ALLAH’ın
izniyle manevi şifalara kavuşturuyorlar.
Ne gariptir ki, insanlar zahiri
doktorları normal görüyor da, manevi doktorlara hak ettikleri ilgiyi
göstermiyorlar ve bu ilahi şifalardan mahrum
kalıyorlar.
Hatta bazı zahiri alimler tarikatları inkar ediyorlar ve daha
ileri gidip tarikatlara girenlerin şirke düştüklerini söylüyorlar ve
bu nurlu yolun önünü kesmeye çalışıyorlar.
Ne hazin bir durumdur ki , bu
zahir ilim alimleri geçmiş yıllarda da yaptıkları engellemeyi bugün
de yapıyorlar ve tarikata giren insanların intisap ettikleri
mürşitlerine rabıta yaptıkları için şirke düştüklerini
söylüyorlar.
Yalnız dikkati gerektiren mesele var şöyle ki , intisap
edilen mürşid kamil biri değilse, fena felaha yükselmemiş ise o
kişinin vücudunda nefsi hakim olduğundan ona yapılan rabıta nefse
yapılmış olur o zaman da şirk tehlikesi meydana
gelir.
Fakat
nefsin idaresini vücudundan kaldıran bedenini ruhunun hakimiyetine
veren fenafillaha yükselen bir mübarek zatın nefsi vücudunu terk
ettiği, içi dışı nur olduğundan, ona yapılan rabıta ruhuna yapıldığı
için, şirk tehlikesi olmaz tam aksine Hazreti ALLAH’tan akseden nura
yapıldığı için rabıta yapan kişi , yıllarca ibadetler yaparak
kazanacağı nura bir anda kavuşmuş olur.
Üzüm üzüme baka baka kararır
misali insan da nura bakarak nurlanır bu yolda olanlar ALLAH
sevgisinin özüne kavuşmuşlar dünya saadetine ahiret selametine
ermişlerdir.
Şirke gelince , onun çok çeşitleri vardır eskiden taştan
yapılmış heykellere tapıyorlardı İbrahim (a.s) kıssalarında geçer ,
Resulullah (s.a.v) efendimiz zamanında ise o zamanın
müşrikleri taştan yaptıkları putlara tapıyorlar o putların onları
ALLAH’a yaklaştırdıklarını söylüyorlardı.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa
(s.a.v) o devirde müşrikleri bu kötü huylarından vaz geçirmek
için büyük gayret gösterdi işte o mücadele sırasında çeşitli ayeti
kerimeler geldi onlardan bir tanesi de zümer suresi şerifinin üçüncü
ayeti kerimesidir . bu ayeti kerimede Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki:
Bismillahirrahmanirrahim. "İYİ
BİLİN Kİ HALİS DİN ANCAK ALLAH’INDIR ONDAN BAŞKA KENDİLERİNE BİR
TAKIM DOSTLAR MABUTLAR EDİNENLER ŞÖYLE DİYORLAR BİZ ONLARA PUTLARA
İBADET ETMİYORUZ ANCAK ALLAH’A DAHA FAZLA YAKLAŞTIRSINLAR DİYE
YAPIYORUZ MUHAKKAK ALLAH ONLARLA MÜMİNLER ARASINDA İHTİLAF EDİP
DURDUKLARI DİN HUSUSUNDA HÜKMÜNÜ VERECEKTİR MUHAKKAK Kİ ALLAH
YALANCI OLAN KAFİR OLAN KİMSEYİ DOĞRU YOLA ÇIKARMAZ." (Zümer
3)
İşte zahiri alimlerin bu ve buna benzer ayeti kerimeleri
delil göstererek ALLAH’ın veli kullarını puta benzetiyorlar bu alim
geçinenler ayeti kerimedeki manayı ya anlamıyorlar veya anlamak
istemiyorlar oysa ki ayeti kerimede ağaç ve taştan yapılmış putlar
kastediliyor o zamanın müşrikleri geçmişte yaşayan sevdikleri
alimlerinin putlarını yapmışlar onları kendilerine dost edinmişlerdi
bazıları daha cahilce davranır hurmadan heykel yapar ona tapar
acıkınca da onu yerlerdi. İşte Resulullah (s.a.v) Efendimiz bu
cahil kavme Peygamber geldi onlara bir olan ALLAH’a inanmalarını
Emir buyurdu. Böyle cahil bir kavim idiler
işte ayeti kerimelerde, ağaçtan taştan yapılmış putları mabut ilah
ve dost kabul eden onlara tapan müşrikler
kastediliyordu.
Ve ne hazindir ki, bu zahiri alimler ayeti kerimede geçen
hissis ruhsuz ağaç ve taştan yapılmış putları, özü sözü ALLAH olan
gece ve gündüzünü bir olan ALLAH’a ibadet ile geçiren kendisine
intisap eden müridine nefsin hilelerini öğreten ve bir olan ALLAH’ı
sevdiren imana kavuşmasını sağlayan ALLAH dostu bir görürken
içlerinde rahatsızlık hissetmiyorlar mı.
ALLAH’ın yüce ismini duyunca
kalbi ürperen gözleri yaşaran bir veli ile ağaç ve taştan yapılmış
put bir tutulur mu? Bu ne büyük vicdansızlık,
bu mübarek insanları küçük düşürmek için mücadele verenler
kendilerine çok kötü bir akıbet hazır ettiklerini
bilmelidirler ve bu hususta Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor
ki,
"SADIKLARLA BERABER OLUNUZ."
(Tevbe-119) "İYİ BİLİN Kİ, ALLAH’IN
VELİ KULLARI İÇİN HİÇ BİR KORKU YOKTUR ONLAR MAHZUN DA
OLMAYACAKLARDIR." (Yunus
62) "ONLAR İMAN EDİP TAKVAYA ERMİŞ
OLANLARDIR" (Yunus
63) "DÜNYA HAYATINDA DA AHİRETTE DE ONLAR İÇİN
MÜJDELER VARDIR. (Yunus 64) ALLAH’IN VERDİĞİ SÖZLERDE ASLA
DEĞİŞME YOKTUR BU EN BÜYÜK SAADETİN TA KENDİSİDİR.
(Yunus 64)
Yukarıda geçen ayeti kerimeleri
dikkat ile incelersek Hz. ALLAH veli kullarına sahip çıkıyor onlar
ile beraber olun onlara hiç bir korku yoktur onlar mahzun
olmayacaklar onlar kalpten iman etmiş ermiş olanlardır dünya
hayatında ahiret hayatında da onlara müjdeler vardır ve onlara
verdiğim sözde hiçbir değişme olmıyacaktır bu en büyük saadetin ta
kendisidir buyuruyor.
Hz. ALLAH (c.c) Sevdiği veli kullarının hatırına bizleri
bağışlasın af etsin kalp gözümüzü açsın hakikatleri göstersin kalp
kulağımızı açsın hakikatleri duyursun bizi acısın da nefsimizi
şeytana kaptırmaktan muhafaza etsin.
Nefsimiz zaten ibadetleri
sevmez bu yoldan kurtulmak ve hürriyete kavuşmak istiyor böyle
haberler onun işine gelir ve benimsediği, şeytanın da yapacağı
vesvese ile ruhu tesiri altına aldığı zaman velilerin bu mübarek
yolundan çıkar en büyük zarara uğrar her şeyi normal görmeye başlar
ibadetlere verdiği önem azalır Hz. ALLAH’ın koyduğu yasaklarını da
hafife almaya eski alışmış olduğu huylarına döner günah işlemeye
başlar.
Diğer
bir ayeti kerimede ise:
"DE Kİ, DOĞRUSU ALLAH’I
BIRAKIP TAPTIĞINIZ ŞEYLER SİZİN GİBİ KULLARDIR EĞER DOĞRU SÖZLÜ
İSENİZ ONLARI ÇAĞIRIN DA SİZE CEVAP VERSİNLER ONLARIN YÜRÜYECEĞİ
AYAKLARI MI VAR TUTACAK ELLERİ Mİ VAR GÖRECEKLERİ GÖZLERİ Mİ VAR
İŞİTECEKLERİ KULAKLARI MI VAR. DE
Kİ, ORTAK KOŞTUKLARINIZI ÇAĞIRIN SONRA BANA
İSTEDİĞiNİZ TUZAĞI KURUN VE BANA GÖZ AÇTIRMAYIN ŞÜPHESİZ Kİ, BENİM
DOSTUM KİTABI İNDİREN ALLAHTIR SALİHLERİN İŞİNİ O GÖRÜR SİZİN ONU
BIRAKIP DA TAPTIKLARINIZ İSE SİZE YARDIM EDEMEDİKLERİ GİBİ
KENDİLERİNE DE YARDIM EDEMEZLER."(Araf
194-195-196-197) buyuruyor. Hz. ALLAH (c.c)
cümlemizi Onun dosdoğru sıratı müstakim yolunda yaşatsın ve o
şekilde yanına alsın İnşaALLAH.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN
…….
ALLAH’ÜMME
SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ
MUHAMMED……
Ne Yerde, Ne De Gökte Hiç Bir Şey ALLAH’a Gizli Kalmaz.
size=5>Ne Yerde, Ne De Gökte Hiç Bir Şey ALLAH’a Gizli
Kalmaz.
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Ne
yerde, ne de gökte hiçbir şey ALLAH’a gizli
kalmaz." ( Ali imran 5 )
buyuruyor.
Bizleri her an gören ve takip eden isterse öldüren isterse
dirilten Hazreti ALLAH’a inanan O'na güvenen
kullara ne mutlu. Çünkü o halde olan insan
Rabbim beni görüyor diye düşünür ve günah işlemekten sakınır bu vesileyle dünyada rezil olmaktan,
Ahirette ise azap görmekten
kurtulur. Dünyada rezil olmaktan kurtulur
dedik çünkü hırsızlık yapmaz, başkasının namusuna bakmaz yalnız olduğunda dahi Rabbim beni görüyor der
ve günah işlemez. Fakat imansız olan sınır
tanımaz ipini koparmış hayvan gibi her türlü iğrenç
günahları işler Hazreti ALLAH bu
gibilerin şerrinden cümlemizi korusun inşaALLAH. Geçen gün haber programında gösterdi telefon dolandırıcıları
yaşlı bir hanıma postacı kılığında gelerek
kargo alındı belgesi kağıdı imzalatıyorlar o imza ile kadının evine
icra geliyor kadın ağlıyor anlatıyor.
Bu hadisenin daha beterini yaşayanlar var bu
telefon dolandırıcılarına devletin sıkı
tedbir alması lâzım hem de en yakın zamanda. Bu işi yapanlar bunun cezasını hem bu dünyada hem ahirette
çekeceklerdir. Hazreti ALLAH’ı bırakıp
şeytana tapan bu imansızlara lânet olsun. İşte Hazreti ALLAH’a iman etmenin faydası, inanan o işleri
yapar mı:?
Nice Yüzler Vardır Ki O Gün Işıl Işıl Parlar Rabblerine Bakarlar.
size=5>Nice Yüzler Vardır Ki O Gün Işıl Işıl Parlar Rablerine
Bakarlar.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "Nice yüzler vardır ki o
gün ışıl ışıl parlar Rablerine bakarlar."( Kıyamet-22,23) buyuruyor.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz ise hadisi şeriflerinde; "Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle
perdesiz göreceksiniz ve O'nu görme hususunda
üst üste sıkışıp birbirinizin üzerine
yığılmayacaksınız."(Müslim-633)
Diğer bir hadisi şerifte ise Resulullah (s.a.v)
Efendimiz; "Cennetlikler cennete girdiği
zaman Hazreti ALLAH (c.c) cennetliklere
hitaben şöyle buyuracak. "Bir şey istiyorsanız söyleyin,
onu da vereyim buyurur. Onlar da Ey
ALLAH’ımız sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi
cehennemden kurtarmadın mı? derler. Bunun
üzerine Hazreti ALLAH (c.c) hicabı kaldırır, artık onlara
Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey
verilmiş olmayacaktır."(Müslim)
Hazreti ALLAH (c.c) diğer bir
Ayetirimesinde; "Güzel amelde
bulunanlara daha güzel mükâfat, bir de ziyade
vardır."(Yunus-26)
Ayeti kerimede geçen ziyade
Cemalullahtır. Hazreti ALLAH’ın cemalini
seyretme lütfudur. Hazreti ALLAH (c.c) O'na
inanan cümle müminlerecümlemize bu şerefe mazhar olmamızı
nasip etsin inşaALLAH. Amin Vel hamdülillahi
Rabbil Alemin.
Hazreti ALLAH’a inanmayan kuldan utanmayan kişilerin durumu
yaptıkları icraatları ile aşikârdır görülüyor
biliniyor. Fakat Hazreti ALLAH’a inandığını
söyleyen ve etrafına o hali sergileyen insanları islâm kisvesi altında aldatan öyle kişiler var ki maalesef
etrafı onlar doldurmuşlardır. Sakal bırakır
namaz kılar umreye gider dış görünüşü budur. İç alemi ise başkadır kendine çevre edinmek dünya menfaati
temin etmek Bu şeytani düşünceli insanlar her
zaman vardır. En tehlikelileri devlet içine
sızanlar devlet malı deniz yemeyen domuz
diyenlerdir. Fakat hazreti ALLAH öyle bir
ALLAH'tır ki gün gelir onların masum görünen
maskelerini düşürür gerçek şeytani yüzlerini
meydana çıkarır onları rezil rüsva eder.
Etrafta ise bu tipler kol
geziyor bulunduğumuz muhitte ahlakı bozuk biri
vardı. Bu kişi bir anda sakal bıraktı namaza
başladı aramıza katıldı fakat her nedense bu kişiye içimiz ısınmıyordu fakat tevbe etmiş ALLAH yoluna
girmiş diye düşünmeye gayret ediyorken kısa
zaman sonra onun birini öldürdüğünü cesedi sakladığını polisin
cesedi bulduğunu onu tutukladığını duyunca
şok olmuş çok üzülmüştük.
Bunu ne için yazıyoruz, Hazreti
ALLAH dosdoğru ol buyuruyor o ise doğru olmuyor
başına belâları sarıyor. Kendisine emanet edilen vücudunu haram lokmalarla dolduran
kişilerden imanları da alındığı için dünya
ve ahirette felâkete çarptırılırlar. Hele
devlet kadrolarında çalışanlar kendilerine emanet edilen insan
haklarına ihanet ettikleri zaman vay onların
vahim hallerine. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi doğruluktan ayırmasın inşaALLAH.
Caferi Sadık radyALLAH’u anh
Hazretlerine bazı sorular sordular ve Zatı
alileri de suallere şöyle cevap verdiler.
Bir insan nasıl veli
olur? Doğarken veli olarak
doğar.
Peki
veli olarak doğmadı? İlim irfan sahibi
ola.
İlim irfan
da yok? Duyan Kulak ola.
O da yok? Gören göz ola.
O da yok? Ölmesi gerek o Zaman
buyurdular.
İnsanın şöyle bir düşünmesi lâzım, Neredeyim diye ... O yok, bu yok fakat
ölüm var ölüme mahkûm olduğunu bilirse yine
de bilgisi var demektir.
İtimat edin hep ağlanacak
durumdayız, Çünkü sonumuzu
bilmiyoruz. Hep ağlanacak
durumdayız.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz: "Eğer siz benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız,az güler çok
ağlardınız. buyuruyorlar." ( Buhari
)
Bilmediğimiz
için ağlamıyoruz bilsek çok ağlarız. ALLAH’ım
bizi çok şükreden, çok zikreden, çok fikreden kullarından etsin de nankörlerden etmesin. Çok zikretmekten muradımız irtibatımız Onunla
olsun. Olur ki beğenecek bir halimizi görür
de bizi veliler sınıfına alır. Onunla olalım
Onunla ölelim inşaALLAH.
Hz.
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Nihayet o gün dünyada kazanıp harcadığınız nimetlerden hesaba çekileceksiniz." (Tekâsür 8 )
Büyük nimetlerden sual olunacağı gibi, en küçük
nimetlerden dahi sual
olunacaktır.
Emniyet ve asayişten,
Sıhhat ve
afiyetten,
Mevki ve servetten,
İkbal ve
itibardan,
Yenilen içilen giyilen şeylerden,
Koyu gölgeden soğuk Sudan
muhasebeye tutulacaklardır.
O nimetleri nereden aldıkları
nereye harcadıkları, Helâlinden kazanıp
helâlinden mi harcadıkları, Şükrünü yapıp
yapmadıkları bir bir sorulacaktır.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz iki arkadaşı ile Ebu Eyyüp
El Ensari (radyALLAH’ü anh'ın) evine gitmişlerdi.
Onlara hem tazesinden hem
kurusundan hurma ikram etti. Ayrıca bir oğlak
keserek pişirdi ve önlerine koydu. Resulullah
(s.a.v) Efendimiz bu ikramı görünce, Ekmek et kuru ve taze hurma, diyerek mübarek gözleri
yaşardı. Daha sonra şöyle
buyurdu; "Nefsin Kudret elinde bulunan ALLAH’a yemin ederim
ki, İşte bunlar kendilerinden hesaba
çekileceğiniz olan nimetlerdir." (İbn-i hibban) Diğer
bir hadisi şeriflerinde ise: "Sizden
her kim kendi evinde ve yurdunda emniyette, vücudu afiyette olarak sabaha çıkarsa ve yanında
günlük yiyeceği bulunursa, sanki dünya ona
bütünüyle ayrılıp verilmiş gibi
olur."( Tirmizi )
Hz.
ALLAH (c.c) cümlemizi hesabı zor olanlardan
eylemesin.
Nasıl Yaratıldığını Bilmeyen,Dünyaya Gözü Kapalı Gelen İnsan,Hz ALLAHın Yarattıklarından İbret Almaz İnkârcı Olur.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/gul2.bmp" width=450 height=336> Nasıl Yaratıldığını
Bilmeyen, Dünyaya Gözü Kapalı Gelen İnsan Hz ALLAH’ın
Yarattıklarından İbret Almaz İnkârcı Olur.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Sizin yaratılmanız da
yeniden diriltilmeniz de ancak bir tek
kişinin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz ki ALLAH işitendir bilendir." (Lokman-26)
Bizi bu şekilde yaratan Hazreti ALLAH Celle Celâlehü beyan
buyurması ve duyurmasına rağmen, nasıl
yaratıldığını bilmeyen dünyaya gözü kapalı gelen insan, Hazreti ALLAH’ın yarattıklarından ibret almaz
inkârcılardan olur kendini ateşe
atar.. Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
"ALLAH yerlerin ve göklerin
nurudur."(Nur-35) buyuruyor.
Demek oluyor ki her yaratılmış eserde Hazreti ALLAH’ın
nuru var insanlarda ve Bitkilerde öyle,
onlarda Hazreti ALLAH’ın nuruyla var olmuşlardır bu nurun bir adı da
kün ‘dur Kün emriyle herşeyi programa
ihtiyaç görmeden yaratan Hazreti ALLAH, her yarattığı bitkinin içine
koyduğu vitamin ve şifa nurlarını kudret tepsisi içinde
bizlere sunmuştur. bu ilâhi nurları görenler
görmüş görmeyenler tabiat karanlığında kalmış kör olarak
yaşamaktadırlar.
Onun için bitkilerden veya başka şeylerden şifa bulan kimse
Hazreti ALLAH’ımızın koyduğu şifa nuru ile şifa bulmuştur doktor da ilaçlar da hepsi sonsuz kudret
sahibi Hazreti ALLAH’ın Kün emridir. Şifaya
kavuşan insan bu nimeti doktordan veya ilaçtan bilirse bilmeden
şirke düşer çok dikkatli olmak gerekiyor
çünkü şirke düşenin imanı gidiyor tevbe etmezse ahirette ebedi
cehennemlik oluyor.
Fakat şifa bulduğu nimetlerin Hazreti ALLAH tarafından
hazırlandığını bilip şükrünü yaparsa Hazreti ALLAH ondan razı olur
ve şifasını arttırır. Nuru şöyle düşünelim Hazreti ALLAH’ın
kudretinden akseden bizlere başta peygamber efendilerimiz ve
gönderdiği kutsal kitapları hepsi manevi nurlardır. Yediğimiz
içtiğimiz ve şifa ve kuvvet bulduğumuz bütün gıdalar Hazreti
ALLAH’ın zahiri nurlarıdır . Özetlemek
gerekiyorsa hayra vesile olan her şey Hazreti ALLAH’ın nurudur
şükrünü yapmak farzdır. Hazreti ALLAH (c.c)
ikram ettiği nurlarının kıymetini bilmemizi şükrünü yapmamızı nasip
etsin inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/9817318522930.jpg"> Hazreti ALLAH Celle ve
Celalühü Ayeti kerimesinde : Ey
iman edenler, ALLAH’tan korkun ve O'na yaklaşmaya vesile
arayın. ALLAH yolunda cihad edin ki
kurtuluşa eresiniz. (
Maide:35)
Hazreti ALLAH (c.c) biz
kullarına kendisine yaklaşmamız için vesile
arayın Buyuruyor. Vesile demek aradığımızı kolay yoldan
bulmamızı sağlayacak bir vasıta bir aracı bir sebep
demektir. Gideceğimiz adresi bulabilmek için bineceğimiz
vasıtaya navigasyon takıyoruz ve adresimize kolayca
ulaşıyoruz. Bu harika alet insan aklı ile icad edilmiş
günümüzde insanlığa hizmet ediyor bizlere rehberlik
yapıyor. Ahiret rehberi ise mukaddes kitabımız kuranı kerim
ve onu getiren peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahü
aleyhi ve sellem efendimizdir. Aklımızdan şu geçiyor,
insanlar navigasyondan akseden sese itibar ettiği itimat
ettikleri kadar Ayet ve hadisi şeriflere itimat ve itibar
ediyorlar mı navigasyonu
kullananlardan bahsediyoruz. Navigasyon dünya
adreslerine, Kuranı kerim ve Hadisi şerifler ise ahiret
adreslerine götürüyor. Başka bir deyimle, binek
otomobilimizi navigasyonun emrine teslim ettiğimiz kadar,
beden otomobilimizin beyni olan akıl ve irademizi Kuran ve
sünnete teslim edebiliyor ve itimat edebiliyor muyuz? Bir
tarafta yaratan tarif ediyor, diğer tarafta ise yaratılan
tarif ediyor varın siz kıyas edin. Yaratan mı daha iyi
bilir yoksa yaratılan insan mı? Çok önemli bir konu
işliyoruz teslimiyetten bahsediyoruz. Navigasyona teslim
olduğumuz kadar kurana ve hadisi şeriflere teslim olabiliyor
muyuz? Biz de diyoruz ki,"Ey
yüce ALLAH’ımız ne olur bizi zatına ve peygamberine kalpten
iman ile teslim olan kullarından olmamızı, zatına iman ile
göçmemizi nasip eyle inşaALLAH.Amin." Navigasyona gelince onu da yabana atmıyalım. O da
Hazreti ALLAH’ın verdiği akıl ile yapıldı o da bir
nimettir...
https://lh3.googleusercontent.com/Oh7DmPw210CS3i93fxdJChLmKWRXTy3eZR9_gIRU968"> O Ki Yemez Yedirir.
"De ki gökleri ve yeri yoktan yaratan ALLAH’tan başkasını mı
dost edineyim. O ki yedirir kendisi
yemez." (Enam 14.) Aklı başında olan insana üstteki mesaj yeter. Bu ayeti
kerimede geçen uyarıyı anlama kabiliyeti olan her kez bu ilahi
emre uyduğu takdirde dünyasını da ahiretini de
kazanır. Neden diye sorulursa, Gökleri
yerleri ve içindekileri yaratan her şeyde tek merci söz sahibi
olan ALLAH’ı azimişşanı dost edinen insan
kendisini O'nun koruma garantisi altına girmiştir. Ne mutlu ALLAH’a dost olana. Bu ise sanıldığı kadar zor değil Hz. ALLAH (c.c) bu
kapıyı her yarattığı kuluna ardına kadar açık
tutuyor. Fakat nefsine uyan insanlar şeytanın
kapısına koşuyorlar. Hz. ALLAH (c.c)
ise kullarını nefsleri ile imtihan ettiği için kullarına müdahale
etmiyor. Ancak nefsine uymayan kullarını
hususi himayesine alır. Öyle bir tek
kudreti ilahi ki yemez yedirir giymez giydirir. Ey sonsuz kudreti ilahi olan ALLAH’ımız ne olur bizleri
zatının sevdiğin dostlarının arasına kat. Amin velhamdulillahi Rabbil Alemin. O ki yemez
yedirir. "De ki gökleri ve yeri
yoktan yaratan ALLAH’tan başkasını mı dost edineyim. O ki yedirir kendisi yemez."
(Enam 14.) Aklı başında olan insana
üstteki mesaj yeter. Bu ayeti kerimede geçen uyarıyı anlama
kabiliyeti olan her kez bu ilahi emre uyduğu
takdirde dünyasını da ahiretini de kazanır. Neden diye sorulursa, Gökleri yerleri ve içindekileri
yaratan her şeyde tek merci söz sahibi olan ALLAH’ı azimişşanı dost edinen insan kendisini O'nun koruma
garantisi altına girmiştir. Ne mutlu
ALLAH’a dost olana. Bu ise sanıldığı kadar
zor değil Hz. ALLAH (c.c) bu kapıyı her yarattığı kuluna ardına
kadar açık tutuyor. Fakat nefsine uyan
insanlar şeytanın kapısına koşuyorlar. Hz. ALLAH (c.c) ise kullarını nefsleri ile imtihan
ettiği için kullarına müdahale etmiyor. Ancak
nefsine uymayan kullarını hususi himayesine alır. Öyle bir tek kudreti ilahi ki yemez yedirir giymez
giydirir. Ey sonsuz kudreti ilahi olan
ALLAH’ımız ne olur bizleri zatının sevdiğin dostlarının arasına
kat. Amin velhamdulillahi Rabbil Alemin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> Ölülere Kuran Gider Mi?
Ölülere kuran gitmez diyen
cahillere cevaptır. Ölülere kuran nasıl
gider? Nur olarak gider. Kuranı kerim Hz. ALLAH’ın nurlu sözleridir. Akıllı insan bu nur deryasından istifade etmesini
bilmeli. Biz Müslümanlar Zemzem suyunun
rahmet deryasında yüzdüğümüz gibi, Hz.
ALLAH’ımızın sözleri ile nurlanan kutsal kitabımızın nur kaynağının
içinde yüzmekteyiz. Ne mutlu kalpten iman
edene istifade edene.
Kuranı kerimin zahirine takılanlar, Onun sosyal yaşam içeren
emirlerine takılıp kalanlar Batini faydasının
olmadığını iddia etmişler ve etmektedirler.
Dillerine doladıkları kuran
ölülere okunmak için gelmedi dirilere doğru yolu göstermek için
geldi Sözleri bu gün dahi medyada hemde
bayağı akıllı bilinen hoca sıfatlı kişiler tarafından
konuşulmaktadır. Hele islâmi kanalda
tesettürsüz yönetici bir kadının kontrolünde onun nabzına göre
konuşan zamane hocalarını Hz. ALLAH’a havale
ediyoruz.
Tabii
ki, kuranı çıkar aracı haline sokakları üfürükçülük yapanları da
tasvip etmiyoruz. Hz. ALLAH(c.c) onlara da
hidayet versin. Anlatmak istediğim kuranı
kerimin zahiri batini şifa kaynağından istifade etmemizin
gerekliğidir. Kuranın ölülere okunmasının
faydası olmadığını savunanlar kendileri ahirete göçünce bu
nurdan istifade
edemiyeceklerdir. Bir hatıramı sizinle daha
evvel paylaşmıştım yine paylaşıyorum. Şöyle
ki, Nenemin akranı olan Ayşe nene diye bir
arkadaşı vardı vakti geldi vefat etti nenem çok
üzüldü Ve bana evladım ölülerimize kuran
okurken Ayşe neneni de dua içine kat dedi bende her cuma
akşamı yasin okuyup bağışladığımda, ALLAH’ım
Ayşe nenenin de ruhuna hediye ettim kabul eyle diye
bağışlamaya Başladım. Bu kendi nenemin vefatına kadar devam etti, nenem vefat
edince ben dualarımla nenemin üzerine odaklandım Ayşe neneyi unuttum onun adını saymamaya
başladım. İşte tam bu zamanda Ayşe nene
rüyamda bana göründü ve bana, ah be evladım neden beni sevmiyorsun
hep neneni seviyorsun beni ise unuttun beni
de sev be evladım deyince anladım ki benden dua
istiyor. Bu rüyayı gördüğüm zaman yirmi yaş
civarındaydım şimdi ise yetmişi geçtim Ayşe neneyi ihmal etmiyor
okumaya devam ediyorum Hz. ALLAH kabul etsin
İnşaALLAH.
Bırak kardeşim bırak okusun sen zahirinden istifade etmek
için okuyorsun, Diğeri ise bâtıninden
istifade etmek için okuyor. Bir diğer ifade
ile biri dünyada bırakıyor, diğeri ise ahirete
gönderiyor.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/karisik_duvar_kagitlari_05.jpg" width=450 height=338> Ölüm Korkusuna Kapılan Genç
Yavrumuz !
Ölüm
korkusunu atmanın çaresi; Bizi bir damla
meniden yaratan, kemiklerimizi damarlarımızı etlerle dolduran,
deriyle saran, iki gözle dünyayı seyrettiren, iki kulağımızla
duymayı, dilimizle konuşmayı ihsan eden, bizi
hayvan değil de insan yaratan, öldüren, dirilten sahibimizi tanıyıp iman ettikten sonra ölüm korkusundan
kurtuluruz.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Ey İman etmiş olan selim akıl sahipleri ALLAH’tan
korkun."(Talâk 10)
"Ey akıl ve basiret sahipleri ibret
alın."(Haşr 2) "Ancak selim akıl sahipleridir ki, iyice
düşünürler."(Rad 19)
Ben bu ilahi mesajları senin
yaşında duymuş ibret almış kâinatı yaratan Hz. ALLAH’a teslim olmuştum. Kalpten
inanmıştım ki yaratılmış bütün varlıklar kendilerini yoktan var
edene mahkûmdurlar.
Çünkü 18 yaşımda babamı
kaybetmiş altı kardeşimle yetim kalmıştık. Çocuk yaşıma rağmen annemi, baba annemi, kardeşlerimi teselli
etmiş, onlara, kendinizi toparlayın çare yok,
ALLAH verdi ALLAH aldı demiştim. Ve kendi
kendime ne yapmalıyım da hem dünya hayatımı rahat yaşayayım, hemde
ahiret hayatımı kazanayım.
Yukarıda geçen Hz. ALLAH’ın
mesajları aklıma yerleşmişti imanım tamdı. Evvelâ her hüküm kendine ait olan ALLAH’u zül celâl
hazretlerinden çok korkmalıyım. Çünkü
istediği her şeyi gerçekleştirmeye kadir sonsuz kudret Odur. Onun
her emrini yerine getirmeliyim Onun yüceler yücesi gönlünü
kazanmalıyım. Onun sevdiklerini sevmeli
sevmediklerini sevmemeliyim. O biz kullarına
aklımızı kullanmamızı emrediyordu ben aklımı kullanmalı onun sonsuz
hazinesine yakın olmalıyım. Onun haznedarı
Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizi çok
sevmeliyim. Ona aşık olan bütün hakk
dostlarını sevmeliyim.
Ve öyle yaptım Onun
sevdiklerini O seviyor diye sevdim Onun hatırı için
sevdim. Bu halim bu yaşantım sayesinde o
Yüceler yücesi olan Rabbimin sevgisi gönlümü
doldurdu. Ona her darda kaldığımda sığındığım
zamanda sıkıntımı kaldırdı. Trafik
kazalarında, son 99 Sakarya depreminde, burnumuzu kanatmadı evimizi
yıktırmadı. Hasta olduğumda sığındığım zaman
hemen şifa verdi. yanımda olduğunu her zaman
hissettirdi. Ona sonsuz şükürler olsun 72
yaşıma geldim bana hastahaneden yatacak hastalık
vermedi. Nezle girip hastalığından başka
hastalık bilmiyorum Rabbime sonsuz şükürler olsun. Bana imanın lezzetini tattırdı zatı Alisine itimadımı
arttırdı Ona ibadet etmekten gurur duyuyorum. Canı gönülden iman ettim ki, Ona iman eden, Ona sığınan
kulunu hiç bir şeyden mahrum etmez yalnız
bırakmaz. O Rahmet toplarını Ona açılmış
kalplere devamlı göndermektedir. Sende kalbini Ona aç ta kalbine
nur dolsun. Yaratılmış şeylerden ibret almayan ahmaktır, görmüyor musun
kullarının gözleri önünde öldürüyor diriltiyor kimse de karşı gelemiyor her yaratılmış bütün
varlıklar Onun sonsuz gücü karşısında çaresiz kalıyor O halde teslim olmaktan başka çare var
mı? O buyuruyor Benden korkun,
korkacağız. O buyuruyor sizi ilk defa ben
yarattım ölümünüzden sonra size söz veriyorum ikinci defa yine
yaratacağım. Biz kullar
inanacağız. Ve diyeceğiz ki bizi hiç yok iken
var eden, sonsuz gücünü ispat eden, hiç şüphesiz bizi yok eder yeni
bedenle yine yaratır. Çünkü numuneler
meydanda, bize aklımızı kullanmamız ibret almamız
yeterlidir.
Univar rumuzlu evladımız; Sana
tavsiyem, sapık fikirlerden kurtul, son din olan İslam dinine sahip
çık, Hz. ALLAH’a kul Peygamberi Muhammed
Mustafa (s.a.v). Efendimize ümmet ol, gerçek huzura
kavuş. Fakat evvelâ kalpten imana kavuşmanın
yollarını ara, zira Hz. ALLAH kalpten imanı şart koşuyor. Onun çaresi de aklını şeytana değil kurana ve
sünnete uydurmanla kazanırsın. Hz. ALLAH
(c.c) yar ve yardımcın olsun inşaALLAH. Selâmı Aleyküm
Kalpteniman Üzgün
dede,
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Muhammad-Art.jpg" width=450 height=338> Ölüm Korkusuna Kapılan
Genç Yavrumuz
Ölüm korkusunu atmanın çaresi; Bizi
bir damla meniden yaratan, kemiklerimizi
damarlarımızı Etlerle dolduran, deriyle
saran, iki gözle dünyayı seyrettiren, iki kulağımızla
duymayı, dilimizle konuşmayı ihsan eden, bizi
hayvan değil de insan yaratan, öldüren, dirilten sahibimizi tanıyıp iman ettikten sonra ölüm korkusundan
kurtuluruz.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; Ey
İman etmiş olan selim akıl sahipleri ALLAH’tan korkun.(Talâk 10)
Ey akıl ve basiret sahipleri ibret
alın.(Haşr 2) Ancak selim akıl sahipleridir
ki, iyice düşünürler.(Rad 19)
Ben bu ilahi mesajları senin
yaşında duymuş ibret almış kâinatı yaratan Hz. ALLAH’a teslim olmuştum. Kalpten
inanmıştım ki yaratılmış bütün varlıklar kendilerini yoktan var
edene mahkûmdurlar.
Çünkü 18 yaşımda babamı
kaybetmiş altı kardeşimle yetim kalmıştık. Çocuk yaşıma rağmen annemi, baba annemi, kardeşlerimi teselli
etmiş, onlara, kendinizi toparlayın çare yok,
ALLAH verdi ALLAH aldı demiştim. Ve kendi
kendime ne yapmalıyım da hem dünya hayatımı rahat
yaşayayım, hemde ahiret hayatımı
kazanayım.
Yukarıda geçen Hz. ALLAH’ın mesajları aklıma yerleşmişti
imanım tamdı. Evvelâ her hüküm kendine ait
olan ALLAH’u zül celâl hazretlerinden çok
korkmalıyım. Çünkü istediği her şeyi
gerçekleştirmeye kadir sonsuz kudret. Onun
her emrini yerine getirmeliyim Onun yüceler yücesi gönlünü
kazanmalıyım. Onun sevdiklerini sevmeli
sevmediklerini sevmemeliyim. O biz kullarına
aklımızı kullanmamızı emrediyordu ben aklımı kullanmalı
onun sonsuz hazinesine yakın
olmalıyım. Onun haznedarı Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimizi çok sevmeliyim. Ona
aşık olan bütün hakk dostlarını sevmeliyim.
Ve öyle yaptım Onun
sevdiklerini O seviyor diye sevdim Onun hatırı için
sevdim. Bu halim bu yaşantım sayesinde o
Yüceler yücesi olan Rabbimin sevgisi gönlümü doldurdu. Ona her darda kaldığımda
sığındığım zamanda sıkıntımı kaldırdı. Trafik kazalarında, son 99 Sakarya depreminde, burnumuzu
kanatmadı evimizi yıktırmadı. Hasta
olduğumda sığındığım zaman hemen şifa verdi. yanımda olduğunu her
zaman hissettirdi. Ona sonsuz şükürler olsun
72 yaşıma geldim bana hastahaneden yatacak hastalık
vermedi. Nezle girip hastalığından başka
hastalık bilmiyorum Rabbime sonsuz şükürler olsun. Bana imanın lezzetini tattırdı zatı Alisine itimadımı
arttırdı Ona ibadet etmekten gurur duyuyorum. Canı gönülden iman ettim
ki, Ona iman eden, Ona sığınan kulunu hiç bir şeyden mahrum etmez
yalnız bırakmaz. O
Rahmet toplarını Ona açılmış kalplere devamlı göndermektedir. Sende
kalbini Ona aç ta kalbine nur
dolsun. Yaratılmış şeylerden ibret almayan
ahmaktır, görmüyor musun kullarının gözleri önünde öldürüyor
diriltiyor kimse de karşı gelemiyor her
yaratılmış bütün varlıklar Onun sonsuz gücü karşısında
çaresiz kalıyor O halde teslim olmaktan
başka çare var mı? O buyuruyor Benden korkun,
korkacağız. O buyuruyor sizi ilk defa ben
yarattım ölümünüzden sonra size söz veriyorum ikinci defa
yine yaratacağım. Biz
kullar inanacağız. Ve diyeceğiz ki bizi hiç
yok iken var eden, sonsuz gücünü ispat eden, hiç şüphesiz bizi yok eder yeni bedenle yine yaratır.
Çünkü numuneler meydanda, bize aklımızı
kullanmamız ibret almamız yeterlidir.
Univar rumuzlu
evladımız; Sana tavsiyem, sapık fikirlerden
kurtul, son din olan İslam dinine sahip çık, Hz. ALLAH’a
kul Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v).
Efendimize ümmet ol, gerçek huzura kavuş. Fakat evvelâ kalpten imana kavuşmanın yollarını ara, zira Hz.
ALLAH kalpten imanı şart koşuyor. Onun çaresi
de aklını şeytana değil kurana ve sünnete uydurmanla
kazanırsın. Hz. ALLAH (c.c) yar ve yardımcın
olsun inşaALLAH. Selâmı
Aleyküm
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> Ölülere Kuran Okunur
Mu?
Ey
vahhabiler! Siz öyle bir imamın peşine
takılmışsınız ki, Sizi ALLAH dostlarına
düşman yapmış. Bir de, Hz. ALLAH’ın
müşriklere gönderdiği ayeti kerimeleri alet
ederek sizleri saptırmış. Hz. ALLAH’ı inkar
eden, Resulullah (s.a.v) Efendimize hakaret
eden müsriklerin putlarini ALLAH’a gece
gündüz ibadet ve taatla kulluk yapanlarla bir
görecek kadar gözlerinizi kör etmiş. Hz.
ALLAH’ı zikrine bid’at demiş. Hz ALLAH’ın
peygamberine saygı sevgi gösterenleri müşrik
kabul etmiş. Peygamber Efendimizin yaptığı
nafile ibadetleri yapanlara bid’at işliyorlar
deyip sizi o ibadetten mahrum eden nasıl bir
imamdır. Ölülerin arkasından kuran okumak
bid’at diyen ahirette yardıma muhtaç kulları
Hz. ALLAH’ın rahmetinden mahrum eden nasıl bir
imamdır. ömrüm oldukça bu sapık yolun yanlış
olduğunu daima yazacağım. Size tek bir ölçü yazıyorum. Hz.
ALLAH’ı zikretmeye, Hz. ALLAH’a fazla ibadet
yapmaya, Hz. ALLAH’ın Resulüm deyip değer
verdiği peygamberinesaygı ve sevgi gösterenlere,
Şeytandan başka kim karşı çıkabilir.Siz kuran
ve sünnet ışığında deyip duruyorsunuz hayır
siz İbni
tevmiyyenin sizin gözlerinize taktığı gözlükle
bakıyorsunuz.Çıkarın
gözlüklerinizi de Hz. ALLAH’ın nuru ile bakın gerçekleri
görün..
Çünkü ahirette beş vakit
namaz bu zamanda işlenen günahlara yetmez. İbni tevmiyyenin müritlerinin bir çoğu sünnet namazlarını da
hafife alıyorlar ya. Gelin Hz. ALLAH’ı
zikirle tövbe istiğfar ile, nafile ibadetlerle ibadetlerinizi
çoğaltın. Ölümsüz hayat o kadar ucuz
değil. Ölüm gelip çatmadan ahiret sermayesini
toplayalım. Kuran sünnet bu
yolda, Çünkü tasavvuf kuranı sünneti
yaşatır. Sizin gibi lafta bırakmaz.
uygulayacaksın kardeşim uygulayacaksın. Yaz
dur sen kuran sünnet diye, icraat olmadıktan yaşamadıktan sonra hiç
kıymeti yok. Fakat siz de ne yapsanız ki,
çare yok. Bağlı bulunduğunuz imamınız öyle
emrediyor sizi zikirden fazla ibadetten mahrum ediyor bu nasıl bir
imam. Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler olsun öyle
bir imama tabi olmamışız.
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim HER
KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR. (Nazirat Süresi 40-41)
https://lh3.googleusercontent.com/7dZRbEbmI26dj32yY8uxrYsXO9vWMCA4wXHz9bcHBac=w262-h196-p-no"> Öyle İse Siz Ondan Üstünsünüz
Hadisi
şeriflerinde: "Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, Ahireti için de
dünyasını terk etmeyip her ikisi için çalışan ve halkın başına yük
olmayandır. "Buyurmuştur. Bu düstur İslamiyete
aittir.
Hususiyetle bu devirde hakiki Müslümanla sahtesini ayıran
önemli bir mihenk noktasıdır. Zira bugün
hiçbir çalışması ve işi olmadığı halde, rahat ve sefahat içinde
yaşayan birçok kimseler türemiştir.
Dinimizin en ön saflarında
görünen dini hizmetlerini para karşılığı yapan kimselere gafletten
kurtulmaları için bu Ayeti kerimelere iman etmeleri
yeter.
"Sizden hiçbir ücret istemiyenlere uyun onlar doğru
yoldadırlar."(Yasin 21) Diğer bir ayeti kerimede ise: "O Peygamberler ALLAH’ın hidayet ettiği
kimselerdir. O halde sende onların gittiği
doğru yolu tutup onlara uy. O yoldan yürü, De
ki, Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret
istemiyorum. Bu Âlemler için ancak bir
öğüttür." (Enam 90)
Hz. ALLAH’ın emirlerine bakın
dini hizmetlerini pazarlık ederek yapanlara bakın. Asrı saadette ashabı kiramdan bir zat, Ya
Resulullah. Sülahadan bir zat var gecesini
ibadetle gündüzünü oruçla geçiriyor diye haber verince,
Onun geçimini kim temin ediyor diye sordu o
da biz hepimiz deyince öyleyse siz ondan üstünsünüz buyurdu.
Hele yasini
şerif, tebareke, amme, ve diğer ayeti kerimeleri okuyup balonlara
üfleyip satan menfaat temin edenlerin halini varın siz
düşünün.
Hz.
ALLAH bu gibi kimseleri daldıkları gafletten uyandırsın
İnşaALLAH.
"De ki, Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi
bulacaktır."(Cuma
süresi) Kardeşler, ölümden korkuyoruz fakat,
korkunun ecele faydası yoktur. Her saat, her
dakika, her saniye, bizi ölüme yaklaştırmaktadır. Ölümden değil imansız gitmekten korkalım. Gün gelecek ölümle karşı karşıya geleceğiz. Ayeti kerimede; "Sonra
görünmiyeni ve görüneni bilen ALLAH’a döndürüleceksiniz.
"(Cuma Kardeşler . Ölüm her ne kadar soğuk ve korkunç görünüyorsa da
zannedildiği kadar korkunç değildir. Mühim
olan hazırlıklı olmak ve en önemlisi, bizi kesinlikle alacak olan
sahibimizi sevmemiz lazım.
Onu gerçekten seversek zaten
ölüm korkusu diye bir şey kalmaz. İmanı zayıf
günahkar ve inkarcı ancak ölümden korkar. Çünkü imansız giden bir kişi dünyası bitince iflas etmiş bir
kişidir Ahiret fakiridir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi böyle kötü
akıbetten muhafaza etsin İnşaALLAH. Fakat
dünya için çalışmamızın dörtte biri kadar Ahiret için çalışsak Hz.
ALLAH’ın engin merhameti dolaysı ile Ahiret zengini
oluruz. Ayrıca ölüm bir yok oluş değildir.
Hz. ALLAH (c.c) kulları Ahirete alırken vücud elbisesini soyarak
alıyor belirli bir zaman sonra Ahiret elbisesi
giydiriyor. Kardeşler. Aklımızı kullanalım. ömür boyu bırakacağımız dünyanın peşinde
koşarken bizi bekleyen ölümsüz hayat için de
çalışalım. Bilelim ki en karlı yatırımı
yapmış oluruz. Onu sevdiğimizi söylüyoruz
fakat bizi ona kavuşturacak vasıta olan ölümü
sevmiyoruz. Öyleyse ölümden korkmayalım ölümü
kendimize yakın bir arkadaş olarak görelim. Bilelim ki, ölüm bizi bizden çok seven bize bitmeyen huzur ve
saadet hazırlayan Rabbimize kavuşturacaktır Onun icin sehitlere
acimiyalim onlar Rablerine kavustular cennette kösklerinde
sefa sürüyorlar onlar rablerini sevdi rableri de onlari sevdi
sehidlik mertebesine yükseltti ne mutlu onlara ve onlari dünyaya
getirenlere ve onlara selam olsun...
Herkesin gönlü bir yerlerde gezdi. Bizim gölümüz ise Hz. ALLAH’ı sevdi. Biz onu seviyoruz o bizi sevmese de. Ona dilenci olduk o bize vermese de.
Onun her şeyi hikmetli üzüntüsü kederi. Bize ne yazmışsa göreceğiz kaderi. Ona
haktır yalvarmak ona haktır tapmak. O yüceler
yücesine zevktir ibadet yapmak.
Zerreden
kürreye her şeyi seyrediyor. Mümin ve kafirin
yaptığını görüyor, Kim gerçek mümin kim sahte
biliyor. Nefsine tapanların cezasını
veriyor.
Gelin ey kardeşler sevelim
Rabbimizi. İnanın kalpten ki o seyrediyor
bizi. Gece gündüz terbiye edelim
nefsimizi, Hangimiz istemeyiz cennette görmek
kendimizi.
O bizi bir severse her an
güzel geçecek. Ahirete varınca cennetlik
kulları seçecek. Eğer gaflete düştükse
cehenneme verecek. Fakat kulluk yaptıksa bize
selamı gelecek.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize cennette selamını duyanlardan
eylesin Amin
https://lh3.googleusercontent.com/6o8vXpnR7Hr3u5mG4a6wuxtvrTcAL6EamdzI63Hz9Ro=w280-h209-p-no"> O, Yaratıyor O,
Gösteriyor
"Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor. Hiç bir
göz O'na erişemez ihata ve idrak edemez. Fakat O bütün gözleri ihata
eder." ( Enam 103)
İnsan insanı görüyor, yeri göğü
görüyor, dağları denizleri görüyor! Hâlbuki
aslında göz görmüyor. O varlıklar göze aksediyor. İşte bu gerçek
bilinmiyor. Görünenler görünmüyor. O görünenleri Hz. ALLAH’ın
gösterdiğini bilmek lazımdır. O yaratıyor ve gösteriyor. Zira O her
şeye her şeyden daha yakındır.
Ayeti kerimesinde:
"Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz
görmezsiniz." (Vakıa 85
)
O var olduğu
için Onunla görüyorsun Onunla işitiyorsun, Onunla konuşuyorsun.
Hülasa kelam hep onunlasın. Eğer bu ilmi
kavrarsanız Yaratıcıyı öğrenmiş olacaksınız. Yaratıcıyı bilme
noktalarından birisi de budur. O yaratıyor bir şekil veriyor ve
gösteriyor. Aslında her şeyden her şeye yakın olduğunu haber
veriyor. Böyle olduğu halde neden göremiyoruz ve
bilemiyoruz.
Neden bilemediğimizi kendimizde aramamız lazım. Bu
hakikatleri görmeye kendi varlığımız manidir. Vücud elbisemizi
çıkarabilirsek Var olanı görürüz. Zira senin gibi her şeye bir vücud
vermiştir.
Kâinatın elbisesini de çıkarabilirseniz o zaman yalnız O'nun
var olduğunu O'ndan başka vücud da olmadığını
görürsünüz. Aslı şudur ki O'ndan başka bir
vücud da yok mevcud da yok.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemize
hakikatleri görenlerden olmamızı nasip etsin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Dag.jpg" width=450 height=338> Ömrün Uzaması Veya
Kısalması
Hz.
ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde: "Ömrü
uzayanın ömrünün uzaması, ömrü kısalanın ömrünün kısalması kitapta
yazılmıştır. Şüphesiz ki bu da ALLAH’a göre çok
kolaydır." (Fatır 11) Hazreti ALLAH'a göre hiç bir şeyin zorluğu yoktur ona her şey
kolaydır her işi kolaylaştıracak ve zorlaştıracak güç ve kuvvetin
kendisine ait olduğuna göre onun karşısına zorluk diye bir şeyin
çıkması mümkün olur mu? Kalem onun emrinde, silgi onun
emrinde, istediğinin ömrünü uzatır, istediğinin
ömrünü kısaltır. Muhakkak ki bunun sebepleri
vardır. Mesela, levhi mahfuzda şöyle
bir ibare yazılı olduğunu müfessirler haber veriyor.
Filan kimse şu hayırlı işi
yaparsa ömrü uzun olur. Hayırlı işten maksat
kendisine verilen emanet vücudunu zararlı besinlerden korursa
hayırlı iş yapmış olur. İnsanın yapacağı en
hayırlı iş vücuduna zararlı maddeler
doldurmamasıdır.
Sigara, esrar, Eroin, Alkol gibi zehirleri
tertemiz vücuduna doldurursa ömrü kısa olur. Bu zehirleri terk ederse ömrü uzar. Aşırı sıcaktan ve aşırı soğuktan korursa çok yağlı çok tuzlu gıdaları vücuduna doldurmaktan
sakınırsa, hayırlı işler yapmış oluyor. Tehlikelerden Hazreti ALLAH’a sığınması ve ona güvenmesi
öfkelendiği zaman nefsine hakim olması hep hayırlı işlerden
sayılıyor. Ayrıca anne baba duası alması,
ahiretteki yakınlarına dua göndermesi hayırlı işlerden olduğundan
ömrünün uzamasına vesile olur. Yüce
yaratıcımızın emanet olarak verdiği vücudumuzu zararlı maddelerden
korumamızı cümlemize nasip etsin. Fakat
dikkat edilirse en tehlikeli olanlar; sigara, alkol,
esrar, eroin ve benzerleridir. Neden
denilirse kişi çok iştahlıdır boğazına hakim olamaz yağlı, tatlı,
tuzlu besinleri devamlı midesine doldurur ise, yaşı ilerlediği
zaman, ya kalp hastası, ya şeker hastası olur. Bu o kişinin kendine zararı, fakat sigara alkol ve diğer
maddeler kullananın hem kendine hem etrafına zararlı
oluyor. Sigaranın zararını düşünsek, kişi
evinde içiyorsa, en çok sevdiği eşini ve yavrularını kendisiyle
birlikte zehirlenmesine sebep oluyor. Hem
kendisini hem yavrularını akciğer kanser hastası namzedi
yapıyor Alkol ve diğer sarhoş edici maddeleri
düşünürsek onların da kullananın hem kendisine hem etrafına zararı
var. Biraz keyifleneyim diye, Hz. ALLAH'ın
yasak ettiği maddeyi vücuduna doldurur aklının dengesini bozar, hem
kendinin hem eşinin ve çocuklarının şerefini iki paralık
eder. Bu cahillik değildir de
nedir. Hz. ALLAH.(c.c) ise emri şerifinde
şöyle buyuruyor:
"EY İMAN EDENLER,
İÇKİ KUMAR PUTLAR VE FALCILIK ŞEYTAN İŞİ PİSLİKLERDİR. BUNLARDAN
KAÇIN Kİ SAADETE ERESİNİZ."
(Maide 90)
Daha küçük yaşımda bu ayeti kerime ve hadisi şerifi okuduğum
zaman içki ve benzerlerine karşı sahibimin yardımı ile. İçimde
tiksinti uyandı. Çünkü Hz. ALLAH.(c.c)
"bunlar şeytan işi pisliklerdir
bunlardan kaçın ki saadete eresiniz. "Buyuruyor kâinatın efendisi (s.a.v) ise yapana
yaptırana içene bu işlerden ticaret sağlayana lanet
ediyor. Sonuçta. Bu yasaklardan uzak duranlar
saadete kavuşuyor. Yapanlar ise lanete uğruyor. Bu imanımın
kuvvetlenmesine vesile olan hadiseyi lüzumuna binaen anlatayım.
İlkokul ve kuran kursunu bitirdiğim 1953 yılından sonra adapazarına
taşındık.
Rahmetli babam beni bir terzi dükkânına çırak olarak
verdi. Ustam ve çevrem ihlaslı kişilerdi
vakit namazlarını genellikle cemaat ile kılıyorduk yaşımın 16
devrele-rinde taşındığımız köyümüzden bir yakınımız tarafından
ailecek düğüne davet edildik ve gittik düğün gecesi yemekler yendi
herkes dağıldı o arada ben babamı aradım bulamadım meğer içkici
takımı babamı kandırmış götürmüş. Kimin evinde misafir kalacağımızı
sormam için onu bulmam lazımdı ve bulundukları evi öğrendim kapıyı
açtım babama seslenir seslenmez sarhoş arkadaşları beni yakaladı-lar
içki masasına oturttular hadi bakalım koca delikanlı oldun deyip
içki bardağını önüme koydular. İçeceksin dediler onlar üsteledikçe
ben kesinlikle içmeyeceğimi söyleyince onlarda baskı yapmaktan
vazgeçtiler. Bende babamdan misafir
kalacağımız evi öğrendikten sonra oradan ayrıldım. Ertesi günü ada
pazarına döndüğümüz zaman kardeşim rüyasını anlattı fakat o kadar
heyecanlı idi ki. abi dün gece bizim eve öyle bir kişi geldi ki
padişah kıyafetinde. İçeriye girer girmez ben
kimim biliyor musun kızım hani siz "LÂÎLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH"
diyorsunuz ya işte o Muhammed benim
dedi ve ağabeyine çok selam söyle dedi ayrıca siz erkek kardeş
bekliyorsunuz. Fakat ALLAH size kız kardeş
verecek deyince selamın coşkusu ile mest oldum kâinatın efendisinden
selam gelmişti bu hadise imanıma iman kattı.
Her şeyden haberdar olan ve her
olayı bilen sahibimin beni takip ettiğine kalpten iman ettim çünkü
içki bardağını geri vermekle onun ve resulünün emrini yerine
getirmek için yaptığımı biliyordu. Kısa zaman
sonra biz erkek kardeş beklememize rağmen annem bize kız kardeş
doğurdu o kardeşimin kız olacağını da peygamber (s.a.v)’in haber
vermesi ise hadisenin ciddiyetini gösteriyordu çünkü o tarihte ilim
bu zamanki gibi gelişmiş değildi ALLAH’A sonsuz hamdü
senalar. Habibi resulüne da sonsuz salat-ı
selamlar olsun. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA
SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİHİ SALATEN ENTE LEHA EHLÜN VEHÜVE
LEHA EHLÜN
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/Bismillah-at-the-time-of-Fajr.jpg"> Oldu Bitti Derken Öldü Bitti Olur.
Yaz kış derken ömür bitti
erken.
Kabir
amel sandığıdır, Orada ne var?
Ne götürürsen o
var.
Dünyada
Onunla, kabirde Onunla, mahşerde Onunla, cennette de onunla olursan hoşsun başka şeylerle olursan
boşsun.
ALLAH’u
Teâla bir kulunu severse, kendisinin sevdiğini ona
sevdirir, Fakat sevmezse onu kendi nefsine
bırakır. Sen de nefsine uyarsın ondan sonra
gideceğin yere gittiğin zaman ayılırsın. Ama
iş işten geçer..
Sen sen ol Hakk ile ol Halka muhtaç olma. Haram lokma ile beslenen bir vücuda benim bir sözüm
yok.
Gönül
nimetleri değil de nimetleri ikram edeni istiyor.
Müminlerin anası Ümmü Seleme
RadyALLAH’ü anha anlatıyor.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz en
sık olarak: "Ey kalpleri değiştiren
ALLAH’ım!Benim kalbimi dinin üzerine Sabit
kıl." diye dua ederdi.
Kalpleri çeviren hiç şüphesiz
sadece ALLAH’u Tealâdır. Resulullah
(s.a.v) in kalbinin islâm dışı bir şeye
dönüştürülmesi söz konusu
değildir.
Zira
Cenab-ı Hakk buyuruyor ki; "Muhakkak
ki sen gönderilmiş peygamberlerdensin.Doğru bir yol
üzerindesin."( Yasin 3-4
)
Öte yandan
bütün peygamberlerin imanı masum " korunmuştur. Onlar imansızlık tehlikesinden uzaktır.
O halde Resulullah
(s.a.v) Efendimizin en sık yaptığı bu dua biz ümmetinin dikkatini çekmek içindir. Tıpkı hazreti Yusufun. "Müslüman olarak canımı al ve beni salihler zümresine
kat."( Yusuf 101 ) diye dua etmesi gibi.
Nazargâhı İlâhi olan kalbe
hakimiyet sadece ALLAH’a aittir. Hidayet
veren O'dur. Hidayeti tattıktan sonra
delalete düşme bedbahtlığından korunmak için
O'ndan yardım dilemek, O'na sığınmak en güzeldir.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi
O'na kalpten iman Edip sığınanlardan eylesin
inşaALLAH.
Muhterem müellif 1927 senesinde Yugoslavya'nın Yenipazar
şehrinde dünyaya gelmişlerdir.
Babaları Muharrem Efendi, anneleri Çelebiye Hanım'dır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin neslinden olan
Medine-i Münevvere'li Şeyh Ahmed -kuddise sırruh- Hazretlerinin
torunudurlar.
Şeyh
Ahmed Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bir sebeple geçici olarak
Yugoslavya'nın Yenipazar şehrine geldiğinde vefat etmiş, çocukları
ise orada kalmışlar, daha sonra torunları Medine-i münevvere'ye
değil de 1936 yılında Türkiye'ye gelerek Düzce'ye
yerleşmişlerdir.
Müellifimiz, Şeyh Muhammed Es'ad Erbilî -kuddise sırruh-
Hazretlerinin hulefasından Şeyh Halil Fevzi -kuddise sirruh-
Hazretlerinin hizmetlerinde olmakla kemal bulmuşlar, 1950 senesinde
ahirete intikallerinden sonra ise irşada
başlamışlardır.
Okur-yazar olmaktan başka herhangi bir zahirî tahsilleri
bulunmamaktadır. Mânen yetişmeleri hususunda şöyle
buyurmaktadırlar:
"Tarikat-ı aliyye'ye alındığımızda Şeyh Muhammed Es'ad Efendi
-kuddise sırruh- Hazretlerimize karşı sonsuz bir muhabbet uyandı.
Alındığımızın haftasında tecelli ettiler ve bir daha da
bırakmadılar. Geceleri hep onlar meşgul olurlardı. Gündüzleri ise
zaten Efendi Hazretlerinin huzur-u saadetlerinde idik. Bu suretle
her iki pîrin himmet ve tasarruflarında bulunduk. Bugün dahi her
ikisinin himmetleriyle yürüyoruz. Ve gelenleri de onlara havale
ediyoruz."
Sohbetleri esnasında bir sual veya rüyâdan mevzu açılmakta;
bazen de vakte, zamana, hâle ve istidada göre kendileri mevzu
açmaktadırlar
Son
derece fasih, az ve öz, içten ve derinden, açık ve külfetsiz söz
söylerler; herkesin seviyesine inerek, herkesin rahat anlayabileceği
sadelikte konuşurlar. Kendilerine has apayrı bir sohbet üslupları
vardır.
Gelenlerle engin bir hoşgörü içerisinde ayrı ayrı ilgilenir,
dertlerini dinler, sıkıntılarını giderir, dünyevî ve uhrevî
meselelerde yol gösterirler.
Gaye ve
hedefleri; Allah ve Resul'ünu sevdirmeye, Allah ve Resul'ünde
birleştirmeye, Nûr-i Muhammedî'nin yayılmasına, kalpleri Hakk'tan
gayrı her şeyden kurtarmaya ve arındırmaya
çalışmaktır.
En
büyük iltifatları mahviyet ve istikamettir. Sohbetlerin büyük bir
bölümü mahviyetten geçmektedir. Müşâhede mahviyeti içinde nice esrar
ve hikmetlerin kapısını açmışlardır.
Sohbetlerinde rüyâlar da ayrıca bir hususiyet arzetmektedir.
Anlatılan rüyâlardaki rumuzlara verdikleri cevaplar, her türlü
takdirin üstündedir. Soran da dinleyen de alacağını alır, yoluna
koyulur.
Kuran-ı
Kerim'in ifâdesiyle "Edğâsu ahlâm = karmakarışık rüyalar"a bile
kalpleri mutmain eden cevaplar ve öğütler vermektedirler. Bu vesile
ile nice ulvî işaretler, kudsi hakikatler, Rabbânî sırlar ortaya
çıkmaktadır.
.
Muhterem müellifin, insana yaratılış gayesini öğreten,
Yaratan'ını tanıtan, ebedî saâdet ve selâmete yönelten, düşündüren,
gönül üzerine, mâneviyat üzerine, iman, İslâm, ilim-irfan,
ahlâk-fazilet, aşk-şevk üzerine söylenen sözlerle dolu, bilhassa
erbâb-ı sülûkün çok istifade edeceği eserlerinde İslâm hakikatleri,
iman letâfetleri, tasavvuf sırları Âyet-i kerime ve Hadis-i
şerif'lerin ışığında selis bir üslupla
anlatılmaktadır.
Daha
geniş kitlelerin istifade edebilmesi için bu eserlerin neşri
yanında, bölümleri de kitapçıklar halinde
yayınlanmaktadır.
.
Tasavvuf; esrar odasının ilâhi sırlarına insanı mazhar eden
bir yoldur, ilim-irfan mektebidir.
Her
zamanda olduğu gibi bugün de tasavvuf aynen mevcuttur. Asliyetinden
hiç bir şey kaybetmemiştir. Ve bu yol kıyamete kadar bâkidir.
Bilhassa Tarikat-ı Nakşibendiyye'de kıyamete kadar pir eksik
olmayacaktır. O has oda; odadan odaya, halkadan halkaya geçmiş ve
hiç bozulmamıştır. Hazret-i Allah dilediğinin devrini kapatır,
dilediğinin devrini açar.
"Aşk ehli gitti, muhabbet şehri boş kaldı
deme, Cihan Şems-i Tebrizî güneşi ile dolu isteklisi
nerede!..."
Hazret-i Allah zâhirî ilimlerin öğrenilmesi için yeryüzünden
âlimleri eksik etmediği gibi, bâtınî ilimleri öğretmek için de
tasavvuf ehlini eksik etmemiştir.
Cenâb-ı
Hakk'ın lütuf ve ihsanı, sadece ilk devirlerde bulunan müslümanlara
mahsus değildir. Her devirde ilâhî ahkâma tâbi olan bütün
müslümanların bu gibi ilâhî inâyetlerden istifade edecekleri açık
bir gerçektir.
Hiç
şüphe yok ki bu efdâl ümmet içinde, yağmurun toprağa düşmesi ile ölü
toprağın nebat fışkırttığı gibi; Hakk'ın izni ile ölmüş kalpleri
diriltenler de mevcuttur. Bütün engel ve güçlüklere rağmen, yalnız
Allah için mücâhede ve mücâdele etmektedirler.
Dini,
bütün tazeliği ile ayakta tutan onlardır. Her devirde etraf ve
muhitlerine nur saçmışlar, insan yetiştirmişler, yol gösterici
eserler vermişlerdir. Emin adımlarla gayelerine doğru ağır ağır
ilerlemektedirler. Hazret-i Allah'ı tercih edenler bunlardır.
Hazret-i Allah'ın da tercih ettiği bunlardır.
Onlar
ki; kendi mutluluklarını, mutsuz ve umutsuz insanlara umut, huzur ve
teselli aşılamakta aramış ve bulmuşlar, mum gibi kendilerini
eriterek etraflarını aydınlatmışlardır.
"Ümmetim yağmur gibidir. Evvelkiler mi daha hayırlıdır, yoksa
sonrakiler mi daha hayırlıdır bilinmez."
(Tirmizi)
Evvelkilerden murad Asr-ı saadet'tir. Bir defa geldi, bir
daha da gelmeyecek. Sonra gelenler, Saadet asrındaki müslümanlara
çok benzedikleri için Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-
Efendimiz onlara teşbih buyurmuştur. Dilerse, dilediği zamanlarda
Asr-ı saadet gibi devir yaşatıyor Hazret-i Allah.
Dilerse
bütün Kâinatın aradığını bir noktada toplar.
Bir
Hadis-i şerif'te de şöyle buyuruluyor:
"Ümmetimden bir taife kıyamet kopuncaya kadar Hakk yolunda
muzaffer olmakta devam edecek, muhalefette bulunanlar onlara zarar
veremeyecektir." (Buharî)
Bilindiği gibi hakikat, güneş gibi daima zâhir ise de; dünya
muhabbeti ve aşırı meşguliyetler sebebi ile, kalp üzerine baskı
yapan perdeler insanı hakikatten uzaklaştırıyor, müşâhededen
ayırıyor.
Hâtem-ül Enbiyâ -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'den
sonra vahiy kesilmiş, ilham kapısı ise açık kalmıştır. Din kıyamete
kadar bâkidir. Bu devrin karanlık günlerinde bile İslâm'ın nuru
gönüllerde parıldamaktadır. İnsanların yeni bir dine ihtiyaçları
yoktur. Fakat zamanla vesveselere dalıp, arzu ve heveslerine
kapıldıkları için; hakikatı hatırlatmaya, ruhları kuvvetlendirmeye
ihtiyaçları vardır.
.
Ashab-ı
Kiram -radiyallahu anhüm- Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-
Efendimiz'in sohbetlerinde yetiştiler. Sohbetten aldıkları feyiz ve
bereket sebebiyle onlara Sahabî denilmiştir. Onları Medine'de
yetiştiren medrese Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve
sellem- Efendimizin mescidi idi.
Bir
taraftan İslâmiyeti yaymaya ve güçlendirmeye çalışırken, diğer
taraftan da müslümanlara dinlerini en ince noktasına varıncaya kadar
öğretiyor, maddî-manevi her türlü müşküllerini
hallediyordu.
Ashab-ı
Kiram -radiyallahu anhüm- ondaki fesahat ve belâgatın hayranı
idiler. Sanki başlarında kuşlar varmışçasına, huzur ve huşu içinde
dinlerlerdi.
Sohbetin verdiği kemâlât ile, peygamberler hariç bütün
insanlardan üstün oldular.
Tasavvuf yolunda da sâlike merhaleler aştıran, onu terakki
ettiren en mühim âmil mürşidin sohbetidir.
Onların
sohbeti yakınlık makamından doğar ve âlî makamlardan süzülerek
gelir. Kalplerinin üzerinde perde yoktur. Allah yolunda köprü
mesabesindedirler. Sohbet ve nazarları feyz kaynağıdır, kalp
hastalıklarına şifadır. Söylediklerini görerek, bilerek ve yaşayarak
söylemişlerdir.
Tereddütlü kalplerin itminan bulması, gizli şeylerin
öğrenilmesi ancak muhabbet ve sohbet ile mümkündür. Mutmain olmayan
bir kalp yürü demekle yürümez.
Muhabbet ve sohbet ile kazanılan feyiz ve bereketin, vecd ve
istiğrakın bir çok şeyle elde edilemeyeceği, ilâhî tecellilerin
doğmasına sebep olduğu erbabınca malumdur.
Rabbimiz bu taifenin neşesine ve neşvesine ererek yaşamaya
muvaffak buyursun.
Bu akşam samanyolu haber bülteninde Ömer
öngüt Efendinin. Düzeltme ve cevap haberi
yayınlandı.
DÜZELTME VE CEVAP.
Samanyolu Tv (stv) Logosuyla yayın
yapan televizyon kuruluşunun 01-02-2010 günü saat, 18,20 de
gerçekleştirdiği Ana haber bülteni içersinde şahsımla ilgili olarak
Silahlı kuvvetlerin içinde bulunduğu iddia edilen gayrimeşru
oluşumun hazırda beklettiği irticai faaliyetler için zamanı gelince
kullanacağı eleman olduğum ithamında
bulunulmaktadır.
İlk defa Taraf gazetesinin 12- haziran 2009 tarihinde
benzer bir yayın sebebiyle, Hakikat dergisinin Temmuz 2009 tarihli
sayısında gerekli cevapları tavsilatı ile vermiş
bulunmaktayım. O yazımda da beyan ettiğim gibi ne askeriyenin ne de
bir başka bir birimin yönlendirmesi ile hareket
ederim.
Bağlılığım yalnız ve yalnız Hazreti
Allahadır. 85 yaşımda ömrümün son günlerine gelmiş bir mümin
olarak hesabın Allah-u Tealaya verileceği bilinci
içersindeyim. Bu bilinçle askeriye içersinde bulunduğu iddia edilen
gayrımeşru bir oluşumun emir ve direktfleriyle hareket edeceğimi
düşünmek ve bunu Tv ekranlarından habercilik kisvesi altında
insanlara duyurmak beni ziyadesiyle mütessir
etmiştir.
Sayın üzgün dede bey, bu sitede veya herhangi bir platformda
,Ateizmi tebliğ gibi bir misyonum yok. Aksine, var olan inançların
veya inançsızlığın, toplum psikolojisi üzerindeki artı ve eksi
etkilerinin farkında olarak, "bunlar kriterler toplum bilincinin
gelişmesi adına faydalı ve gerekli" diyebiliyorum. Karşı çıktığımız
en önemli detay/kritik, inancın veya inançsızlığın hedef/temel
alınarak, bireyleri bu kavramlar üzerinden militanlaştırma, bu usul
ve yöntem ile toplumsal barışın ortadan kaldırılarak, toplumlar
arası mesafenin uç noktalara taşınmasıdır. İnanca düşman değilim
inançsızlığı bir hayat felsefesi olarak algılayan ve bu uğurda
çabalayan militanda değilim. Sadece insanım, kavramların
,farklılıkların, toplumları bölmek adına kullanılmaması
gerekliliğinin farkında olan, toplumları ,farklılıkları bir silah
gibi kullanarak, ayrıştırıp bölmek suretiyle yönetmeye çalışan
militan ruhlu kişi ve kurumların karşısındayım.
O,neill: Öyle zannediyorum ki, siz İslamın tebliğ edilmesinde hele bu
zamanda yaşanan müslümanların birbirlerini
kırmasından İslamın alet edilip koltuk sevdasına
çevrilmesinden bunalarak veya sizin
bildiğiniz bizim bilmediğimiz sebeplerinizden dolayı arayış içine
girdiniz.
Bu
arada da şeytan size musallat oldu imansızlık fikrini size
akıttı. Bak o,neill öyle zannediyorum ki sen
müslüman bir aileden meydana gelmiş bir insansın. Sana tavsiyem derhal tevbe et okuduğun şeytani kitapları
okuma vakit geçirmeden yak onları ve islamı
tebliğ eden mümin alimlerin eserlerini oku. Ayrıca bizim. www Kalpteniman. tr .gg sitemizde yaşadığımız
manevi halleri duyuran yazılarımız var onları
oku seninle yazıştığımız bu yazıları da oraya kopyalayacağım
okursun. Hz. ALLAH (c.c) yar ve yardımcın
olsun inşaALLAH...
Kalpteniman
Yusuf Kutan -------------------- Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim HER KİM
RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR. (Nazirat Süresi 40-41)
O Neill,
Size Ayeti kerime ve hadisi şerif yazmıyorum
çünkü inanmıyorsunuz. Siz dünya yaşamının
belirli bir süreden ibaret olduğuna, öldükten sonra hiç
bir şeyin kalmadığına inananlardansınız.
Bu itikatlınızın doğru olduğunu
savunuyor herkesi böyle inanmaya saadetin bu
yolda olduğuna inandırmaya gayret ediyorsunuz. Bu çalışmayı yaparken de sizi insan olarak yaratana düşmanlık
yaparak şeytani ordunuzu
kuvvetlendiriyorsunuz. Siz ancak şeytanın
hizmetini yapıyor insanları huzurun iflas ettiği bırakın ahireti,
insanları dünya azabına
çağırıyorsunuz.
Bir yol ki orada Hz. ALLAH’ı inkar var orada huzurun zerresi
olmaz. Bir yol ki orada ölümden sonra diriliş
yok orada huzurun zerresi olmaz. O neill:
insan fıtratı itibari ile hep kazanmak ister
sizler ise insanın kazanma yollarını
kapatıyor onları yok oluşa iflasa davet ediyorsunuz. Neden:? Çünkü onlara ölümün bitiş
olduğunu ahirette cennet diye bir şey olmadığını ne varsa bu dünyada diyerek kişileri umutsuzluğa sevk
ediyorsunuz böyle huzur olur mu.? Bıraksanız
da inansa o kişi huzursuz mu olur.?
Hz. ALLAH’a inanan ise ölümün
bitiş yok oluş olmadığına inanır üstelik Hz. ALLAH’ın
vadettiği cennet ümidiyle ölüm bile kâbus
olmaktan çıkar yaşlılığı ve ölümü rahat olur. Yaşlı bir ateisti düşün gençliğinden yaşlılık devresine kadar
yok oluş ve iflas hayatı yaşamıştır ölürken
de yanındakilerden koparken artık hiç görüşmeyeceğiz duygu
düşüncesiyle ayrılıyor ne korkunç bir ayrılış
bu mu huzurlu hayatınız ve huzurlu sonunuz.
Fakat inanan öyle mi, eğer
kalpten iman etmişse kalpten imana kavuşabildiyse Hz. ALLAH’ın
onu her an takip ettiğini yakinen hisseder
yardım ettiğini gözü ile görür. Şeytaniyi
rahmaniyi ayırır çünkü Hz. ALLAH onu hususi himayesine alır
tecellileri devamlı seyredince de imanı
kemale erer. Dünya hayatı huzurlu geçtiği
gibi ahiret umudu da olduğundan ölümü de rahat olur ahirete umutla göçer orada daha evvel ölmüş olan yakınları
ile kavuşacağını umduğu için gurbetten
memleketine dönen gurbetçi gibi gider. Sizin
gibi şeytana inananlar da dünyaları da ölümleri de umutsuzluk içinde
geçer. Siz de biliyorsunuz umutsuzluk
perişanlıktır kırmayın insanların umutlarını bırakın
onları yaratana inansınlar bırakın ahirette
tekrar dirileceklerine inansınlar bunlar kişiye huzur
verir.
Bak
oneill seni Hz. ALLAH seviyor şeytanın bağladığı ipi koparman için
ta nerelerden bizi buldurdu bizimle
tanıştırdı seni bizimle uyarıyor sitedeki kardeşlerimizle
uyarıyor. Hz. ALLAH (c.c) kendine inanan
kulları ile kullarını irşad ediyor sana bu siteyi
buldurdu. Şeytan da kendine inanan tayfası
ile kendine çağırıyor sen onun yok oluş çağrısına
uyacağına Hz. ALLAH’ın yeniden var oluş
çağrısına uy şeytanın tayfasından çık Hz. ALLAH’a
inananların arasına gir de huzura
kavuş. Bir gönülde Hz. ALLAH’a iman var o
kişide huzur var. Bir gönülde Hz. ALLAH’a
iman yok o kişide huzurun eseri olmaz.
Oneill. kendini yakıyorsun
etrafını yakma. Kendini uçurumdan atıyorsun
çoluk çocuğunu atma. Bizi senin karşına Hz.
ALLAH çıkardı bunlar kesinlikle tesadüf değil bize senin
kimliğini manada gösteren Hz. ALLAHtır biz
sizi cismani olarak görmedik manada gördük. Ve şeytana tabi olduğunuzu Hz. ALLAH bize
gösterdi. Öyle zannediyorum ki sizin imana
kavuşmanız için dua edenler vardır. Onların
hatırına Hz. ALLAH sizinle ilgileniyor sizi bir haberleşme köprüsü
olan internetle bizimle buluşturuyor.
kıymetini bil ve uykudan uyan inşaALLAH. Sana
tavsiye ettiğim tevbe namazını kıl seni af etmek için bahane arayan
Rabbine dön İnşaALLAH.
İlk
imtihanı Adem (a.s) ile Havva annemiz verdiler. Cennetten atıldılar, oğullarından biri diğerini öldürdü
sabrettiler. Hazreti Eyyüp (a.s) Hazreti
İbrahim (a.s) Hazreti Nuh (a.s) Muhammed
Mustafa (s.a.v) Efendimiz ve diğer
peygamberler ve veliler imtihana tabi
tutularak ahirete göçmüşlerdir. Dikkat
edersek bu imtihanlar canla malla evlatla olmuştur kazanan
kazandı kaybeden kaybetti bunun iç yüzü
ahirette belli olacaktır her geç ise ahirete göçeceğimiz için her an dikkatli olmalıyız imtihanları
kazanmalıyız.
Dünya imtihansız geçmeyecektir zaten imtihan olmak için
geldik başka yol vermemiş hazreti
ALLAH’ımız. Kimi kime şikayet edeceksin
sınava çeken Hazreti ALLAH sınav veren ise bizler. Yaşayan birçok insanların aklı bu işe ermiyor ciddiye almıyor
günaha girmekle sevap işlemekle serbest
olduğunu bilemiyor. Hazreti ALLAH’ı bırakıp
nefsine uyarak şeytan pazarlarında gezerek alışveriş yaparak
çeşitli belâları satın alıyor sonra da kalkıp
bu belâ geldi de beni buldu diye üzülüyor suçu da
başka yerde arıyor ALLAH başıma bu belâları
neden verdi diyor.
Kardeşim Hazreti ALLAH’ın emirlerine iman etmiyorsun nefsine
şeytana uyuyorsun, attığın adıma söylediğin
söze dikkat etmiyorsun hem kendine hem etrafa zarar
veriyorsun. Şu kesinlikle bilinmelidir ki,
dünyaya gelen her insan Hazreti ALLAH’a inanmak veya
inanmamakla sınava çekilir nefsine şeytana
uymazsa dilden de olsa Hazreti ALLAH’a inanır. Bundan sonra diğer imtihanlar başlar can acısı ile evlâd
acısı ile fakirlikle zenginlikle sınava tabi tutulur. Geçmiş zamanlardan günümüze
kadar başta Peygamber Efendilerimiz, Padişahlar, devlet
başkanları Veli kullar insanlar hepsi
sınavlarını vererek ahirete göçmüşlerdir. Şimdi ise biz yaşayanlar sınava çekilmekteyiz inşaALLAH
kazananlardan oluruz.
Bu hususta bizi bizden daha iyi bilen Hazreti ALLAH (c.c)
nefsine uyup şeytanın emri altına girerek günah işleyen kullarını zatına çağırıyor hatalarından dönmelerini
af ve merhametine sığınmalarını emrediyor. Ayeti kerimede; "KİM BİR
KÖTÜLÜK YAPAR VEYA NEFSİNE ZULMEDER DE, SONRA
ALLAH’TAN MAĞFİRET DİLERSE, ALLAH’I ÇOK BAĞIŞLAYICI VE MERHAMET SAHİBİ OLARAK BULUR." (Nisa-110)
Hazreti ALLAH (c.c) böyle sonsuz merhamet sahibi olmasaydı
isyan eden akla hayale gelmeyen günahlar işleyen günahkâr kullarını
son nefeslerine kadar sınava tabi tutar mıydı onlara yaşam hakkı
tanımaz helâk
ederdi.
Hazreti ALLAH’ın sünnetini adetini iyi
anlamıyanlar her hangi bir sıkıntıda isyana kapılarak ALLAH olsaydı
bu hadise gelip beni bulmazdı O beni korurdu gibi sözlerle haşa O'nu
inkârı dahi akıllarından geçiriyor küfre kucak açıyorlar Hazreti
ALLAH (c.c) cümlemizi bu tehlikelerden korusun.
Fakat Hazreti ALLAH’a kalpten
iman eden her hadisede bir hikmet görür paniğe kapılmaz bu bir
imtihandır der ve geçer ne üzülür ne sevinir Hazreti ALLAH’a teslim
olur imtihanın başarılı geçmesi içi hazreti ALLAH’a
sığınır.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi kolay imtihana tabi tuttuğu,
geç kulum dediği kullarından olmamızı nasip etsin inşaALLAH
O Şehirde Dokuz Kişi Vardı Ki,Yer Yüzünde Bozgunculuk Yapıyorlar İslâh Tarafına Hiç Yanaşmıyorlardı.(Neml-48)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/cami-resmi-d2ba03.jpg" width=450 height=338> "O Şehirde Dokuz Kişi Vardı Ki, Yer Yüzünde Bozgunculuk
Yapıyorlar Islah Tarafına Hiç Yanaşmıyorlardı."(Neml-48)
"O
şehirde dokuz kişi vardı ki, yer yüzünde bozgunculuk yapıyorlar
islâm tarafına hiç
yanaşmıyorlardı. ALLAH’a and içerek
birbirlerine şöyle dediler, gece ona ve ailesine
baskın yapalım (hepsini öldürelim) sonrada
(velisine geride kalan akrabalarına) o
ailenin öldürülüşü sırasında orada bulunmadığımızı bizim doğru
yolda olduğumuzu söyleyelim. Onlar böyle tuzak kurdular, bizde kendileri hiç farkında
olmadan onların plânlarını altüst
ettik. Tuzaklarının nasıl olduğuna bir
bak! Biz onları da kavimlerini de hepsini de
helâk ettik."
(Neml-48-49-50-51)
Kuranı kerimde Salih Aleyhisselâm kıssasında geçen hadise bu
yıl on beş temmuz gecesi ülkemizde de o
hadiseye benzer şekilde yaşandı. Kıssada
geçen 9 kişi yani dokuz hain günümüzde kimlerdi. Tabii ki o zamanki hainleri bu zamanki hainlerle kıyaslamak
zor ancak şimdi dokuz düşmandan daha fazla
düşmanlarımız var.
Adede vurulamayacak kadar düşmanlarımız var. Ancak semud kavmine saldıranlara verilen cezanın daha
beterini devletimize saldıranlara da
veriyor. Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Tuzaklarının sonunun
nice olduğuna bir bak! Biz onları da kavimlerini de helâk
ettik."(Neml-51)
Gelen şehit haberleri ile,
Aileleri ve halkımız çok üzüntülüyüz, fakat hiç birimiz umutsuzluğa
kapılmayalım Hazreti ALLAH’ımız devletimizin
kararlı tutumuyla azim ve gayreti vesilesiyle iç ve dış
bütün kavimleri helâk edecektir çünkü Hazreti
ALLAH (c.c) devletimizi desteklemektedir zaferler yakındır
inşaALLAH.
O Halde Siz Akşama Ulaştığınızda Ve Sabaha Ulaştığınızda ALLAH’ı Tesbih Edin.(Rum-17)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/demir41.jpg"> "O Halde Siz Akşama Ulaştığınızda Ve Sabaha Ulaştığınızda
ALLAH’ı Tesbih Edin."(Rum-17)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "O halde siz akşama
ulaştığınızda ve sabaha ulaştığınızda ALLAH’ı tesbih
edin." (Rum-17) buyuruyor. İlâhi buyruğa uymamız
farzdır, O'nun bizlere enerji güç kuvvet veren, melun şeytana
kalkan olan mübarek ismi celilini sabah kalkınca akşam yatarken
anmamız kendimizi güvence altına almamız lâzım.
Sabah uyanınca kahvaltıya
oturmadan O'nu anan (sabah namazını kılan) gündüzünü de ibadetle
geçiren, gece olunca yatsı namazını kılan yatağa öylece yatan kişi
Hazreti ALLAH’ın rızasına kavuşmuş O'nun koruma sahasına girmiştir
Hazreti ALLAH’a tam teslim olan biriyse kesinlikle her belâdan uzak
olur o halde ölse bile cennettedir.
Sabah namazımı kılmış işe
yetişmek için Euzü besmele ile bizi şantiyeye götürecek olan servis
aracına binmiştim, servis aracı tam doluydu ayakta dahi
arkadaşlarımız vardı biraz yol aldık ki güm dedi arabanın ön lastiği
patladı araba sağa kayayarak takla atmaya başladı ben her başım
aşağıya geldiğinde LâilaheillALLAH diye bağırıyordum araba dördüncü
taklada dört tekerinin üstüne düştü ve ben havada kuş gibi uçtuğumu
kaza mahallinden on metreye yakın uzakta yere iki ayağımın ve iki
elimin üzerine düştüğümü dün gibi hatırlıyorum ne ayaklarım ne
kollarım kırılmadı adam paraşütle atlıyor eğer sert iniş yaparsa
ayakları kırılır biz ise tamamen bağımsız olarak uçtuk ve konduk
kılımıza zarar gelmedi.
Bizim neyi anlatmak
istediğimizi anlayan anlamıştır daha fazla açıklamaya gerek
yoktur. Yeter ki sen Kâinatın sahibine ve
meleklerine iman et itimat et gör ki neler görürsün nasıl
korunursun. Fakat kalpten iman ve ardından
itimat gelecek, bu duygular olmazsa bu hikmetler
olmaz. İşte Hazreti ALLAH’ı zikir bu kadar
tesirlidir Hazreti ALLAH’ın Melekleri seferber olur. Biz araç takla atarken LâilaheillALLAH diye O'nun
adını anmakla Hazreti ALLAH’a sığınmakla büyük acılardan kurtulduk
çünkü arabadaki çoğu iş arkadaşlarımız bizi namaz kılarken
gördüklerinde! kıl bize de dua et diyerek çaktırmadan alay
ediyorlardı kaza sonucu ise hepsi hastahanelik
oldular.
Ölü Yeryüzünü Ölümünden Sonra O Canlandırır Ey İnsanlar İşte Siz De Kabirlerinizden Böylece Çıkarılacaksınız.(Rum-19)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islamic_3y4s654v.gif"> "Ölü Yeryüzünü Ölümünden Sonra O Canlandırır Ey İnsanlar İşte
Siz De Kabirlerinizden Böylece Çıkarılacaksınız." (Rum
19)
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
"O ölüden diri çıkarır
diriden de ölü çıkarır. Yeryüzünü ölümünden
sonra O canlandırır. Ey insanlar! işte siz de
kabirlerinizden böylece çıkarılacaksınız."(Rum-19)
Kurumuş kara toprağa can veren ALLAH! Kerih su olan meniden muhteşem bir insan yaratan
ALLAH! Gündüzü geceyle karartan, geceyi
gündüzle canlandıran ALLAH! Zatını
dileyenlerin ölü kalplerini nuruyla canlandıran
ALLAH.
İnsan
oğlu bu mucizeleri görerek yaşıyor fakat sıradan bir
hadiseymiş gibi kabul ediyor gerçek imana
kavuşamıyor. Halbuki her yaratılmış esere
ibret ve kalp gözüyle baksa bir çok ilâhi sırlara mazhar olacak Hazreti ALLAH’a aşık olacaktır. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi O'nun yarattığı eserlerine
ibret gözü ve kalp gözüyle bakan, O'na aşık
olanlardan eylesin. Amin
O Gün Dostun Dosta Hiç Bir Faydası Olmaz Kendilerine Yardım Da Edilmez,
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/darkss140iv3.gif"> O Gün Dostun Dosta Hiç Bir Faydası Olmaz Kendilerine Yardım
Da Edilmez,
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "O gün dostun dosta hiç
bir faydası olmaz kendilerine yardım da
edilmez."(Duhan 41)
Hazreti ALLAH’ın o gün dediği
hesap günü bize göre çok zaman sonra gibi deliyor inanmayana göre
ise hikaye geliyor , Halbuki geçmiş yıllarımızı düşünsek sessizce o güne doğru
gitmekte olduğumuzu fark ederiz, Saatlerin
her gece sıfırdan yeni güne geçmesi, takvim yapraklarının her günün
sonunda ömrümüzden bir günün eksildiğini
göstermesi yüzümüzün kırışması saçımızın ağarması bize hakikati
gösteriyor fakat biz dünya telaşından bunun farkına
varamıyor hesap gününe hazırlık yapamıyoruz,
Bu dünyanın geçici lezzetine
kapılanlar Hazreti ALLAH’ı inkar edenler konumuzun dışında biz
ahirete ikinci ölümsüz hayata inananlara
yazıyoruz inanmayanlarla işimiz yok ne halleri varsa onları
görsünler, Hazreti ALLAH (c.c), o gün dostun
dosta faydası olmaz yardım da edilmez buyuruyor, ne korkunç değil
mi? Biz dönüşü olmayan o ahiret yurduna
gitmeden tedbirimizi almalıyız inanmayan inkarcıların
sözlerine aldırmadan Hazreti ALLAH’ın gönlünü
kazanmak için O'nun emrettiği şekilde yaşamalıyız hem bu
geçici dünyada huzurla yaşamalı hem de
ölümsüz dünya hayatını kazanmalıyız, Hazreti
ALLAH (c.c) cümlemizi O'nun emirlerine uyan ve rızasını
kazananlardan olmamızı cümlemize nasip etsin
inşaALLAH,
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/733370_orig.gif"> Nefsinin esaretinden kurtulamıyan bir insan ölü
mesabesindedir. Yaşayan canlı
cenazedir. Dünyaya niçin geldiğini nereye
gideceğini bilemez. İki günlük hayatında Hakk
ve hakikati bulamadan sermaye toplayamadan nazargahı ilahi olan kalbini günahlarla doldurmuş olarak
ahirete gider. Şu kesin bir husustur ki, nefs
hayat buldukça ruha ölüm düşüyor. Resulullah
s.a.v. Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle
buyurmuşlardır: "Din nasihattir
."(Buhari) Ağacın suya ihtiyacı olduğu gibi insanın da nasihate ihtiyacı
vardır. Bir insan sele kapılmış gidiyor onu
kurtarmaya çalışmaz mısınız? Delalet
girdabına kapılmış nefsinin kölesi olmuş günah denizinde boğulmak
üzere olan bir insanı kurtarmak ona
benzemez. Onu kurtarmak onun ebedi hayatını
kurtarmak demektir bir tarafta can kurtuluyor bir tarafta
iman kurtuluyor varın siz kıyas edin suda
boğulmak üzere olanı kurtaramasak belki şehit
olacaktı fakat günah denizinde boğulan ise
imansız olarak ahirete gidecek. Resulullah
s.a.v. Efendimiz buyuruyor ki: "Senin
vasıtanla Allahü Tealanın bir kişiyi hidayete erdirmesi senin için
dünyadan ve içindekilere sahip olmaktan daha
hayırlıdır."(Buhari) Hakiki diriltme işte budur. Onun için
küfre kayanları nefsine tapanları kurtarmaya gayret edelim
inşaAllah.
20.389 Onlar o kimselerdir ki,halk kendilerine düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar onlardan korkun dediklerinde,bu söz onların imanlarını arttıtırır ve üstelik Allah bize yeter O ne güzel vekildir dediler..(Ali,İmran-173)
Onlar o kimselerdir ki,halk kendilerine düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar onlardan korkun dediklerinde,bu söz onların imanlarını arttıtırır ve üstelik Allah bize yeter O ne güzel vekildir dediler..(Ali,İmran-173)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde buyuruyor: "Onlar o kimselerdir ki, halk kendilerine düşmanlarınız olan
insanlar size karşı ordu toplamışlar onlardan korkun
dediklerinde. bu söz onların imanlarını arttırdı ve üstelik ALLAH bize yeter
O ne güzel vekildir dediler." (Ali İmran-173)
Hazreti ALLAH (c.c) islâmın yayıldığında
küffarın birleşip karşı koydukları zamanda nur peygamberimiz Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimizi ve müminleri yalnız bırakmadığı gibi. bu zamanda da yalnız
bırakmaz. Yeter ki biz birlik olalım "HasbünALLAH
ve niğmel vekil" diyelim O'nu vekil edelim O bize yeter inşaALLAH.
Hazreti ALLAH'ın yardımına her
zaman çok ihtiyacımız var fakat bu günlerde daha çok ihtiyacımız
var. Baksanıza Amerika başkanı Devletimize karşı YPG ordusu kurmuş
içimizdeki düşmanlar dışındaki düşmanlar birleşiyor birliğimizi bozmak için
olanca güçleriyle uğraşıyorlar.
Devletimizi kalkınmasını isteyen bizler
de ALLAH sevgisiyle Vatan sevgisiyle birleşeceğiz şeytan ve nefslerine uymuş
vatanımızın bölünmesine çalışan düşmanlara karşı dik duracağız silah
kullanmadan, kalemlerimizi kullanacağız. Silah kullanmak ordumuza aittir
zamanı geldiğinde kullanıyor da zaten. Bu arada 24 haziran secimleri geliyor
yine birlik ve beraberlige ihtiyacimiz var bizi idare eden
idarecileimizi yanliz birakmiyalim mazisi kara siyahsetcilerin
önünü keselim.
Ey sonsuz kudret sahibi tek bir olan
ALLAH'ımız. İslâm düşmanlarına karşı müminleri koruduğun gibi bu gün de
devletimizi bölmek isteyenlere karşı devletimizi koru. Onların
birliklerini boz kurdukları tuzaklarını kendi başlarına döndür. Başta
Amerika’nın, İsrail’in ve onlara uyan sahte vatan sevenlerin tuzaklarını boz
onları darmadağın et...
HasbünALLAH ve niğmel vekil. Hasbün ALLAH ve
niğmel vekil. Hasbün ALLAH ve niğmel vekil. Niğmel Mevlâ ve
niğmennasir. Gufraneke Rabbena veileykelmasir. Amin....
ÖLECEĞİNİ KESİN OLARAK BİLDİĞİ HALDE BANA DÖNMEYEN KULUMA ŞAŞARIM.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/huwalhayyulqayyum.gif"> Her bir hastalığın musibet ve belânın kol gezdiği bitmeğe
mahkûm bu dünyada Hazreti ALLAH'ı aramamak
Ona kulluk yapmamak ne büyük bedbahtlıktır. Ne mutlu yaratanını bulana ona boyun büküp kulluk
yapana. Hazreti ALLAH (c.c) bu hususta
hadisi kudsisinde biz kullarına sitem ediyor ve duyuruyor: "Kesinlikle
öleceğini hesap vereceğini bilen birinin Beni bırakıpta nasıl
insanlarla yakın dostluk kurduğuna şaşarım.
Hiç şüphesiz Benden başka ilâh yoktur. Muhammed Benim kulum ve Resulümdür."(İmamı Gazali Hadisi Kudsi 1)
Evet, kendi kendimizi hesaba çekelim biz kimlerle dostluk
kuruyoruz. Dostluk nasıl
olmalı? Sen Onun gönderdiği kitaplarına
kitapları getiren peygamberlerine inanmış Ondan yana olmuşsan Onun dostları arasındasındır
demektir Onu bırakıp nefsimize ve nefsine
esir olmuş insanları dost edinirsek onların gideceği
yere gitmekten kurtulamayız. Fakat Hazreti ALLAH'ı sevenleri dost edinirsek onlarla
birlikte Hazreti ALLAH'a dost oluruz. Meşhur
bir atasözü vardır hepimiz biliriz. “SÖYLE DOSTUNU DİYEYİM KİM
OLDUĞUNU.” Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi zatına dost eylesin Amin.
Sevgili peygamberimiz Hz.
Muhammed (S.A.V) efendimizin hayatındaki önemli sayılar ve 6
sayısının sırrı.
Geçenlerde Muhyiddin İbni Arabi Hazretlerinin o muhteşem
kitaplarından birini okurken bir paragrafa gözüm takıldı. O sırlar
deryası , ilimler deryası anlatımlarının birinde ‘’ ALLAH (c.c) 6
sayısını Peygamber efendimize has kıldı ki daha önce bu kimseye
verilmemiştir ‘’ cümlesi kafama takıldı. Biraz araştırma yapınca
aşağıdaki inanılmaz sonuçlar ortaya çıktı, sizlerle paylaşmak
istedim. Doğrusunu ALLAH bilir.
Sevgili Peygamberimizin
;
Doğum tarihi
: 20.04.571 : 2+4+5+7+1 : 19
Vefat tarihi : 08.06.632 :
8+6+6+3+2 : 25
Evlendiğinde yaşı : 25
Babası Hz Abdullah’ın vefat
ettiğindeki yaşı : 25
Kızı Hz. Fatıma annemiz vefat ettiğindeki yaşı :
25
Şimdi
gelelim 6 rakamının ve katlarının enteresan varlığına
;
• ‘’ ALLAH
Gökleri ve yeri 6 günde yarattı’’ ( Resulüm kainatı senin yüzü suyu
hürmetine yarattım ) kudsi hadis . • ALLAH
(C.C) ismi şerifinin ebced değeri : 66 •
Vekil ismi şerifinin ebced değeri : 66 •
ALLAH (c.c) nin zati sıfatları : 6 •
“İnsanı-Âdem'i kendi suretimde yarattım”. Adem den kasıt peygamber
efendimizdir. • Muhammed isminin ebced değeri
: 132 : 1+3+2 : 6 • 132 6 ya tam sayı olarak
bölünüyor • 132 iki cihan güneşi peygamber
efendimizin isminin ebced değeri ikiye bölününce çıkan sonuç 132/2 :
66 • Peygamberimizin vefat tarihi toplamından
( 25 ) doğum tarihi toplamını ( 19 ) çıkarınca sonuç ; 25-19 :
6 • Peygamber efendimizin vefat tarihi 632 –
doğum tarihi 571 : 61 . Kuranı Kerimin 61. suresi olan Saf suresinin
6. ayetinde Hz. İsa tarafından Ahmed ismiyle peygamber geleceği
müjdelenmiştir. Ahmed ismi Kuranda sadece bu ayette
zikredilmiştir. • Peygamber efendimiz 632
yılının 6. ayında vefat etmiştir. • Babası
peygamberimiz anne karnında 6 aylıkken öldü •
Peygamber efendimiz 6 yaşındayken babasının kabristanına
gitti. • Peygamber efendimiz tanyeri
ağırırken doğmuştur , kısaca saat 6 civarı •
Annesi 30 yaşında iken vefat ettiğinde , peygamberimizin yaşı 6
idi • Peygamberimizin kızı Hz. Zeynep 30
yaşında vefat etti. Hz. Zeynep Peygamberimizin Hz. Hatice den olan
çocuklarından vefat eden 5. si idi 30/5 : 6 •
Hz Zeynep doğduğunda Peygamberimiz 30 yaşındaydı. Hz Hatice ile
evliliğinin 5. yılında Hz. Zeynep dünyaya gelmişti 30 /5 :
6 • Zeynep isminin harf toplamı
6 • Hz Zeynep 30 yaşında vefat ettiğinde
Peygamberimiz 60 yaşında idi . Kuranın 30 suresi olan Rum suresi de
60 ayettir. • Süt annesi Halime nin isminin
harf toplamı 6 • İlk eşi Hz. Hatice isminin
harf toplamı 6 • H harfi Latin alfabesinin
sessiz 6. harfidir. • İlk eşinden 6 çocuğu
oldu • 6 çocuğunun isimlerinin harf toplamı
36 • Soyu 6. Çocuğu olan Hz. Fatıma dan devam
etti • Hz. Fatıma'nın isminin harf toplamı
6 • F harfi Latin alfabesinin 6.
harfidir • Hz Fatıma peygamberimizin
vefatından 6 ay sonra vefat etti • Peygamber
efendimiz küçük bir çocuk olan Hz Ali efendimizi himayesine
aldığında yaşı 36 idi • Peygamberimizin kızı
Hz. Ümmü Gülsüme Hz Osman la 6 yıl evli kaldıktan sonra vefat
etti • Peygamberimiz 6 defa evlat acısı
yaşamıştır. • Mekke müşrikleri risaletin 6.
yılında 616 da peygamberimizi öldürme kararı
almıştı. • Hudeybiye anlaşmasını hicretin 6.
yılında yaptı. • Hicretin 6. yılında
annesinin kabrini ziyarete gitmiştir. •
Kabedeki 360 putu temizledi • Peygamberimizin
6 yayı vardı • Peygamberimizin 6 halası
vardı • Hicretin 6. senesinde resmi
evraklarda kullanmak üzere Mühri Şerif yaptırmıştı . Bu Mühri Şerif
Hz. Osman'ın 12 senelik halifelik zamanında 6. senesinde Eris
Kuyusuna düşerek kaybolmuştur. • 6. yüzyılda
peygamber oldu • Miraca çıkan 6. peygamber
oldu • Hz Isa dan 6 asır sonra
gelmiştir. • İnzivaya çekildiği Hira mağarası
Mekkenin kuzeyinden yaklaşık 6 km ileridedir. • Peygamber efendimizden önce sadece 16 kişi Muhammed ismini
almıştır . • Peygamberimizin amcası ve süt
kardeşi Hz. Hamza Mekke devrinin 6. yılında 616 da Müslüman
oldu • Peygamberimizin 13 nikahlı hanımı
vardı , bunlardan sadece 2 tanesiyle zifaf etmedi 13-2 : 11 bunlar
dışında 1 cariyesinden çocuğu oldu 11+1 : 12 . Bu hanımlarından 2
tanesinden çocukları oldu 12/2 : 6 • Cennet
isminin harf toplamı 6 dır. • Peygamberimizin
cennet teki makamının ismi ‘vesile’ isminin harf toplamı 6
dır. • Peygamberimiz 6 yer de şefaat
edecektir. • İmanın şartları 6 dır
. • Kuranda peygamber efendimize ithaf
olunduğu söylenen ve peygamber efendimizin isimlerinden olan Yasin
suresi kuranın 36. suresidir. • Yasin suresi
3000 harftir • ‘’Ailene namazı emret; kendin
de ona sabırla devam et ‘’ Bu ayetin hükmü gereği peygamberimiz , 6
ay müddetle Mescid-i Nebeviye sabah namazına gitmeden önce, Hz.
Fatıma ve Hz. Alinin evlerine uğrar ve kapılarının önünde durur: Ey
Ehl-i Beyt (Muhammedin ev halkı) namaza kalkınız
buyururdu. • Kendisine, ilk vahiy ve
peygamberlik başlangıcı, uykuda Sadık rüyalar görmekle olmuştur.
Peygamberimiz , 6 ay bu hal üzere kaldı. •
1.Akabe görüşmesinde 6 medineli Müslüman oldu • 2. akabe görüşmesinde görüşmeye 12 medineli Müslüman
geldi • Peygamber Efendimiz (s.a.v)
buyurdular ki; 6 şey 6 yerde gariptir... 1-
Namaz kılmayanlar arasında Mescid gariptir. 2- Okumayanların evinde mushaf gariptir. 3- Fasık kimsenin içinde Kuran gariptir. 4- Müslüman saliha kadın, kötü huylu zalim adamın elinde
gariptir. 5- Salih müslüman erkek, kötü huylu
alçak kadının elinde gariptir. 6- Kendisini
dinlemeyenler arasında alim gariptir.
• Resul-i Ekrem Efendimiz ,
Ramazan orucunu tutanların, Ramazan'ın hemen ardından gelen Şevval
ayında 6 gün daha oruç tutmalarını tavsiye etti. • Peygamber Efendimiz (sav)Hz. Ali’ye
buyurdu: “Ya Ali, altı yüz bin koyun mu
istersin, yahut altı yüzbin altın mı veya altı yüzbin nasihat mı
istersin?” Hz. Ali dedi: “Altı yüzbin nasihat
isterim.” Peygamberimiz buyurdu: “Şu ( 6 )
altı nasihate uyarsan altı yüz bin nasihate uymuş
olursun: 1 Herkes nafilelerle meşgul olurken
sen farzları ifa et. Yani farzlardaki
rükünleri,vacipleri,sünnetleri,müstehapları ifa et. 2 Herkes dünya ile meşgul olurken sen ALLAH’u Teâla’yı
hatırla. İslam’a uygun yaşa; İslam’a uygun kazan; İslam’a uygun
harca. 3 Herkes birbirinin ayıbını
araştırırken sen kendi ayıplarını ara. Kendi ayıplarınla meşgul
ol. 4 Herkes dünyayı imar ederken sen dinini
imar et,zinetlendir. 5 Herkes halka yaklaşmak
için vasıta ararken, halkın rızasını gözetirken sen Hakk’ın rızasını
gözet; Hakk’a yaklaştırıcı sebep ve vasıtaları ara. 6 Herkes çok amel işlerken sen amelin çok olmasına değil,
ihlaslı olmasına dikkat et.” • ALLAH Resulü
mealen şöyle buyururlar: "Siz bana altı ( 6 )
meselede söz verin; ben de size cenneti tekeffül
edeyim." 1. "Konuşurken dosdoğru
konuşun!" 2. "Vadettiğinizi yerine
getirin!" 3. "Emanette emin
olun!" 4. "İffetli olun!" 5 Gözlerinizi harama karşı kapayın!" 6. "Elinizi başkalarına zarar vermekten uzak tutun!
"
* Efendimiz
in (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilir: «Ben altı ( 6 ) hususta peygamberlere üstün
yapıldım: 1- Bana az, ama öz söz söyleme
sırrı verildi, 2- Düşmana korku salma
(heybetiyle) desteklendim, 3- Harp ganimeti
bana helal kılındı, 4- Yeryüzü bana temiz ve
namazgah kılındı, 5- Ben bütün yaratıklara
peygamber olarak gönderildim, 6- Benimle
peygamberlerin gelmesi sona erdirildi
Peygamber efendimizin hayatında
6 sayısının bu kadar enteresan bir şekilde yer almasının sırrına
vakıf olma şerefini bana da bahşettiği için Rabbime hamdolsun.
Hatamız olduysa düzeltin lütfen . Biraz düşündüğünüzde
elektronlardan , güneş sistemine kadar sarmal bir şekilde sürekli
dönmekte olan kainatımızın dönüşü 6 rakamına ne kadar çok benziyor
değil mi ? Doğrusunu ALLAH bilir.
Bu aciz kuldan , ALLAH (c.c)'yü
ve Peygamber efendimizi seven Salihlere selam olsun
.
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa S.A.V Den Gelen Selâm.
diyorsunuz ya işte O
Muhammed benim dedi ayrıca siz erkek kardeş
bekliyorsunuz fakat size yine kız kardeş
gelecek dedi ayrıca ağabeyine selâmımı söyle ondan çok memnunum
dedi. Abi sen ne yaptın da sana
peygamberimiz selâm gönderdi deyince bana içki içirmek istediler ben
içmedim ondan olsa gerek demiştim, işte o selâm bize genç yaşımızdan
bu yaşımıza kadar rehber oldu imanımıza iman kattı Elhamdülillahı
Rabbil Alemin.
Birkaç ay zarfında da bize Resulullah (s.a.v) Efendimiz
size kız kardeş gelecek dediği kız kardeşimiz dünyaya
geldi. 1957 yıllarında ana karnındaki bebeğin
cinsiyeti bilinmiyordu biz bu haberi peygamber Efendimizden
almıştık.
Bu
hadiseler manevi kuvvetleri arttıran hadiselerdir Hazreti
ALLAH (c.c) cümle kardeşlerimize böyle manevi hadiseleri yaşatsın
İnşaALLAH.
PEYGAMBER HATIRI GÖZETMEYEN KANDİL GECELERI ILE DALGA GEÇEN,EVLİYALARA INANMAYAN INANANLARI SAPTIRAN MEHMET OKUYAN !!!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/demir41.jpg"> ALLAHTAN KORKAN PEYGAMBERİNDEN KORKMAYAN MEYDANI BOŞ BULMUŞ MEHMET
OKUYAN !!!
Kandil gecelerini alaya aldın miraç hadisesiyle dalga geçtin
Evliyalarla devamlı alay ediyorsun sen Allahtan korkmuyor musun sen ne vicdansız
bir adamsın sana ve senin peşinden gidenler seni imam görenler Ahirete
çıktığınız zaman ne yüzle hazreti Allahın huzuruna çıkacaksınız.
Ahirete çıktığın zaman Hazreti Muhammedîn(s.a.v)
karşısına ne yüzle çıkacaksınız. Size soracak miracıma neden ınanmadın?
ümmetim bir araya gelsin diye kandil geceleri tertipledim onları kötüledin
ümmetimin akıllarını karıştırdın diye size soracak ne cevap
vereceksin?
Nefsine uymuş şakşakçıların orada seni yalnız bırakacaklar
kendi halinde hesap vereceksin. Bu dünyada yaşadığın şan şöhret orada seni
kurtaramayacak cezanı bulacaksın. Orada yalnız peygamber efendimiz değil
dünyada yaşamış bütün evliyalar onları aşağıladığın için yakana yapışacaklar
senden davacı olacaklardır . Bu sözler size masal gibi geliyor değil mi?
oraya gittiğiniz zaman siz ve sizin gibi düşünenler göreceksiniz.
Gayba
inanmak senin dediğin gibi değil, Gayba inanmak kuran ne diyorsa peygamber ne
diyorsa kalpten iman etmektir. Kuran peygamber s.a.v. Efendimizin kalbiyle
indiğine göre peygamberimiz nurun kaynağıdır sen ise kurana bakarım diyorsun
gelen hadislerin nur kaynağından geldiğini göremiyorsun.
Nefsine uyanı
kabul ediyor nefsine uymayanı inkar ediyorsun kalp gözü kör bir adamsın. Sen
böyle devam ettiğin müddetçe zaman gelecek kuranda nefsinize uymayan
ayetleri de inkar edersiniz.
Şu anda siz şeytanın güdümündesiniz de
farkında değilsiniz zamanla gerçeği görecek bin pişman olacaksınız inşaAllah
çabuk ayılırsınız.
Daha evvel de kitap yazmış fakat yanlış yazmışım
diyerek pişman olmuşsunuz yine öyle olacak gün gelecek kuran çarpmaz
diyorsunuz ya doğru, sizi evliyalar çarpacak. Hazreti Allah her kuluna mühlet
verir zamanı gelince de cezasını verir sana verdiği mühleti O bilir
.... Sonuç olarak sen tuttuğun yoldan memnunsun biz de tuttuğumuz
yoldan memnunuz. Biz kurana öyle iman ettik ki hazreti Allah
konuşuyormuş gibi okuruz ve dinleriz.
Dünyevi konularda da uhrevi
konularda da fazla araştırmayız her emrini peşinen kabul etmiş kalpten iman
etmişizdir.
Resuluna da aynıyız hadisleri araştırmayız araştıran
şüphededir onun imanı sakattır o kişi zaman gelir kuranı da araştırmaya ve
şüphe duymaya başlar onun içine şeytan şüphe tohumunu atmıştır o da
kendini allame görür her şeyi bildiğini zanneder hiçbir şey bilmediğini
bilmez.
Kalpten iman etmek her babayiğidin harcı değildir o içinde
şüphe tohumu ile ömür geçirir de farkında olmaz hazreti Allah c.c. sizin
aklınızı başınıza getirsin inşaAllah....
Resulullah (s.a.v) Efendimizin mübarek saçı
şeriflerinin merasimle itina ile yıkanması bizi çok duygulandırdı. Hz. ALLAH
(c.c) hizmet edenlerden razı olsun inşaALLAH. Peygamber sevgisi budur işte Peygamber (s.a.v), Efendimiz
sevmenin nişanesi budur işte.
Vehhabiler bu işe şirktir
saplantısına kapıldılar bu feyz deryasından mahrum
kaldılar. Peygamberini sevdiğini iddia eden
O'nun bu nişanelerini gördüğü zaman gözlerinden yaş
boşalır Düşünün ki ahirete göçtük Resulullah
(s.a.v) Efendimizin öncülüğünde Hz.
ALLAH’ın huzurunda hesabımız görülüyor.
Resulullah (s.a.v)
Efendimizin emanetlerine değer veren sünnet ehli ümmeti bir
tarafta, Ona değer verenleri şirk batağında
gören vehhab ismini kendilerine takanlar bir
tarafta. Peygamber sevgisini şirkle bir gören
ve Alay edenler o gün utançlarından Resulullah (s.a.v)
Efendimizin yüzüne nasıl bakacaklar
acaba?
Bize bir
yakınımız Ürdünlü bir şeyhe emanet olan küçük bir sanduka işinde
muhafaza edilen Resulullah (s.a.v)
Efendimize saçı şerifini getirdi bize bu resulullah Efendimizin saçı
dedi biz inandık. Ertesi Sabah komşumuz geldi
bu gece sizin evinizin üstünde yeşil bir nur gördüğünü
söyleyince ona hadiseyi anlattık ve kutuda
muhafaza altına alınmış mübarek saçı şerifi çıkardık
gösterdik evimize peygamber sevgisiyle göz
yaşı aktı.
Onun
muhabbeti Hz. ALLAH’ın muhabbetinin gelmesine vesiledir O'nun
muhabbetinin saygısının hürmetinin olmadığı
yere Hz. ALLAH (c.c) girmez Ona değer vermeyene Hz. ALLAH (c.c)
değer vermez İmanı kemale ermez o kişi iman
ettim der kendini kandırır. Hz. ALLAH (c.c)
cümlemizi zatına kul Habibine ümmet etsin inşaALLAH. ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve alâ
Ali Muhammed.
Resulullah (s.a.v)
Efendimizin mübarek saçı şeriflerinin merasimle itina ile
yıkanması bizi çok
duygulandırdı. Hz. ALLAH (c.c) hizmet
edenlerden razı olsun inşaALLAH. Peygamber
sevgisi budur işte Peygamber (s.a.v), Efendimiz sevmenin nişanesi
budur işte.
Vehhabiler bu işe şirktir saplantısına kapıldılar bu feyz
deryasından mahrum kaldılar. Peygamberini
sevdiğini iddia eden O'nun bu nişanelerini gördüğü zaman gözlerinden
yaş boşalır Düşünün ki ahirete göçtük
Resulullah (s.a.v) Efendimizin öncülüğünde Hz. ALLAH’ın huzurunda hesabımız
görülüyor.
Resulullah (s.a.v) Efendimizin emanetlerine değer veren
sünnet ehli ümmeti bir tarafta, Ona değer
verenleri şirk batağında gören vehhab ismini kendilerine takanlar
bir tarafta. Peygamber sevgisini şirkle bir
gören ve Alay edenler o gün utançlarından Resulullah (s.a.v)
Efendimizin yüzüne nasıl bakacaklar
acaba?
Bize bir
yakınımız Ürdünlü bir şeyhe emanet olan küçük bir sanduka işinde
muhafaza edilen Resulullah (s.a.v)
Efendimize saçı şerifini getirdi bize bu resulullah Efendimizin saçı
dedi biz inandık. Ertesi Sabah komşumuz geldi
bu gece sizin evinizin üstünde yeşil bir nur gördüğünü
söyleyince ona hadiseyi anlattık ve kutuda
muhafaza altına alınmış mübarek saçı şerifi çıkardık
gösterdik evimize peygamber sevgisiyle göz
yaşı aktı.
Onun
muhabbeti Hz. ALLAH’ın muhabbetinin gelmesine vesiledir O'nun
muhabbetinin saygısının hürmetinin olmadığı
yere Hz. ALLAH (c.c) girmez Ona değer vermeyene Hz. ALLAH (c.c)
değer vermez İmanı kemale ermez o kişi iman
ettim der kendini kandırır. Hz. ALLAH (c.c)
cümlemizi zatına kul Habibine ümmet etsin inşaALLAH. ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve alâ
Ali Muhammed.
Muhterem kardeşlerim, Riya ve
gösteriş yapmanın tehlikesini hatırlatma yazısını yazmaya başlarken
içimden gelen ses sakın, sende yazdığın bu yazıyı İnsanlara bir marifet göstermek için yazmış
olmayasın Dikkat et diye seslendi. Kendi
kendime sordum sen bu yazıyı insanlar beğensin teşekkür etsinler
diye mi yazıyorsun yoksa Hz. ALLAH’ın rızası için mi
yazıyorsun, İçimden hem Hz. ALLAH hem kullar
beğensin diye bir esinti geçince, bende riya kokusu var olduğuna
kanaat Getirdim ve tevbe ettim. Kardeşler
yanlış anlamayın Hz. ALLAH’ın rızası için yapılan bir işe kul
rızası eklenir ise, o zaman kuldan da bir şey
bekleniyor demektir. Hz. ALLAH’ın rızası varken kuldan
teşekkür beklemek ne kadar doğru olur.
Düşünün ki, siz çok Varlık sahibi birisiniz her keze yardımda
bulunuyor destek oluyorsunuz. Size muhtaç birisi kalksa ona
tanıdığınız size ait imkanları başkalarına kendininmiş gibi
gösterse, kendini onlara marifet sahibi olarak tanıtıp saygı
göstermelerini beklese ne kadar kızarsınız. Ancak kullara yaptığı
yardımı Hz. ALLAH’ın rızası için yapar
kullardan bir şey beklemez ise o zaman Riya da olmaz kokusu da bulaşmaz. Onun için Riyanın kokusundan bile
Hz. ALLAH’a sığınmak lazım. Bizler de hiç bir şeye sahip olmadığımız
halde, kimin malı ile kimlere gösteriş yapıyoruz. Vücudumuz onun
Ruhumuz onun Aklımız onun. Haddimizi bilmemiz lazım. Hz. ALLAH
Ayetinde,
"Yazıklar olsun o namaz kılanların haline ki,
kıldıkları.Namazdan gafildirler onlar gösteriş
yaparlar."(Maun
4-5-6) "Biz sizi sadece ALLAH Rızası için yediriyoruz sizden ne bir
karşılık ne de bir teşekkür beklemiyoruz. "(İnsan 9)
Resulullah (s.a.v) ise Hadisi şerifinde, Gizli
şehvetten sakınınız, Mesela bir Alimin,
İnsanların rağbet ve ikbalini arzu edip başına toplanmasını sevdiği
gibi. Camiüssağir. Açıklanan Ayeti kerime ve hadisi şerifin ışığında
kendimizin halini görelim ve tedbir alalım.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
riyanın her çeşidinden muhafaza etsin. Amin
Vel hamdü lillahi rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli alâ seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin Ve Alâ Ali Muhammed.
Ayeti
kerime: "Rabbim o putlar insanlardan
birçoğunu şaşırttılar. Artık bundan sonra kim
bana tabi olursa izimde giderse bendendir. Kim de bana isyan ederse tevbe ettiği takdirde muhakkak ki
sen onu çok bağışlayıcı çok merhamet edensin." (İbrahim 36)
Geçmiş zamanda yaşamış alimlerin tesirinde kalan insanlar
onları çok sevmişler Şeytanın tuzağına düşmüşler o alimlerin
heykellerini yaparak putlara tapmışlar ve müşrik
olmuşlar.
Taptıkları putlar hissiz hareket etmeyen konuşamayan
heykellerdi. Hz. ALLAH işte böyle hiç bir
faydası olmayan şeylere tapan boşuna zaman harcayan sapıtmış
insanları uyarmak için peygamberler gönderdi.
Bu sapıklar Hz. İbrahim (a.s)
Musa (a.s) zamanında görüldüğü gibi Resulullah (s.a.v). Efendimizin
hayata teşrif etmediği zamanda ise zirvede idiler.
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v).
Efendimiz ve Hz. İbrahim Aleyhisselamın Bir olan ALLAH’a davet
ettikleri gibi, Onların izinde giden mürşidi kamiller de, dünya
batağına dalmış Hazreti ALLAH’ı unutmuş nefsine tapmış insanları bir
olan ALLAH’a davet ederek şeriatı yaşatıyor nasipli olanlara
nasiplerini dağıtıyor.
Nasip var insan rızkını bir işverenden alıyor bu zahiri
rızık, nasip var ahiret rızkı onu da Hz. ALLAH’ın veli kullarını
vesile ederek dağıtıyor. Şimdi soruyoruz
Mürşidi kamilleri küçük ilahlar diye vasıflandıran kişiler yanlışta
değil mi? Bu mübarek insanlara küçük düşürücü
sözler sarfeden onlara değer veren saygı ve tazim gösteren kişileri
şirke düşmüşler diye yaygara koparan kişiler doğru yolu sapıtmaya
çalışmıyorlar mı?
Mürşidi kamiller gelenleri heykellerin putların etrafında mı
döndürüyorlar. Onlara ibadet yaptırmıyor
kendini ben haşa ALLAH’ım bana tapın bana secde edin mi
diyor. Veya geçmişten bu günümüze kadar,
cahiliye devrinde olduğu gibi hiç bir mürşidi kamilin heykeli
yapılmış onun etrafında dönülmüş mü ki o zamanın müşriklerine gelen
Ayeti kerimeleri mürşidi kamillere uyanlara gelmiş diye
gösteriyorlar.
Hz. ALLAH’a çağıran şeriatı yaşatan peygamberinin izinden
giden bu güzel insanları put mesabesine koyan kişilere deriz
ki, Siz de geçmişte yaşamış Hz. ALLAH’ın veli
kullarını put, onlara uyanları da müşrik diye kitaplar yazan
birilerini önder olarak kabul etmiş onlar ile rabıta kurmuşsunuz o
zaman siz de şirke düşmüş oluyorsunuz değil
mi?
Siz
ise ağaçtan taştan yaptıkları putlara tapanlara gelen ayeti
kerimeleri, yürüyen konuşan cihad eden özü ALLAH sözü ALLAH etrafa
nur saçan mürşidi kamillere yamamaya çalışıyorsunuz.
Bu çalışmayı yaparken de irşad
yaptığınızı zannediyorsunuz Fakat ifsat
yaptığınızın farkında değilsiniz. Mürşidi
kamillere intisap edenleri Peygamber Efendimizin izinden gidenleri
Şeyhlerine tapıyorlar derken sizleri veli kullara düşman eden
önderlerinize taptığınızı onları ilah kabul ettiğinizi ne zaman
anlıyacaksınız.
Hz. ALLAH(c.c) sizlerden cümle ümmeti Muhammedî muhafaza
etsin İnşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/besmele_01.jpg"> Ramazanı Şerif Bayramımız Mübarek Olsun
Ramazanı şerif bayramımız tüm
müslüman devletlerine barış gelmesine vesile olsun . fitneler kalksın ateşler sönsün candan kardeşlik husule
gelsin inşaALLAH. Çok üzüntülüyüz bayramımız
buruk kasvetli geçiyor. Tek tesellimiz
devletimizin bu ateşten uzak durmasıdır. Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun hayırlı şuurlu
idarecilerimizin vesilesi ile devletimiz savaşa sokulmadı. Hazreti ALLAH’ın
izniyle girmeyecektir inşaALLAH. Hazreti
ALLAH (c.c) gelecek yıllarda bütün müslüman ülkelerine savaşsız
kardeşlik bağlarıyla bağlı olarak ramazanlar
bayramlar geçirmemizi nasip etsin inşaALLAH. İnsan umutlanamıyor fakat Hazreti ALLAH’tan umut
kesilmez. Selamın
Aleyküm Kalpteniman Yusuf
Kutan
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "Rabbinin huzurunda
durmaktan korkan ve nefsini hevaü hevesten alıkoyan kimseye gelince. Cennet onun varacağı yerin ta
kendisi olacaktır." (Naziat .40-41)
buyuruyor ve bize cennet yolunu tarif ediyor.
Akıllı o kimsedir ki gaypten
gelen bu ilâhi emirleri duyar ve kendine çeki düzen
verir hem bu dünyada rahat bir ömür geçirir
hem ahiret hayatını kazanır. Çünkü ALLAH’tan
korkan nefsini kötü iş yapmaktan koruyan hem Hazreti ALLAH’ın
rızasını, hem insanların rızasını
kazanır. ALLAH’ın rızasını kazanır cennete
girer. insanların malına .canına namusuna saldırmaz başı belâya girmez huzurlu ömür tüketir cennet hayatı
yaşar. Bir tefekkür edelim ki. kâinatın
sahibi Hazreti ALLAH (c.c) ondan razı. eşi
dostu yakınlarının hepsi ondan razı bu halde olan kişinin gecesi
gündüzü huzurlu geçer. Nefsine uyan onun heva ve hevesine kanan kişinin ise içinde
şeytan hüküm sürdüğünden Hazreti ALLAH’ın
emirlerinden haberi yokmuş gibi yaşar vakit gelir ahirete
göçer orada ah vah demenin de faydası yok
iflas etti çünkü. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi böyle iflasa düşenlerden eylemesin
inşaALLAH.
Riya benliği varlığı gösteren
bir unsurdur. Benlik varlık olduğu için
Hazreti ALLAH’ın önüne geçiyor, bu sebeple de
Hazreti ALLAH’a şirk koşmuş oluyor. Sırrı budur.
Sakın varlık ehline kapılmayın.
Var olan Hazreti ALLAH'tır başka varlıklara
dalmayın.
Kim
ki varlık davasında bulunursa, o şeytanın arkadaşı
olur. Varlık ile hazreti ALLAH’ı bulmak
mümkün değildir. Fakat şimdi herkes varlık
içinde yüzüyor zaten hazreti ALLAH’ı
arayan da az çoğunlukla nam makam peşinde
koşuluyor.
Hazreti ALLAH bir nurdur, sen ise bir
pisliksin. Yemekte ufacık bir pislik olunca
atıyorsun, Peki kendi varlık pisliğini
neden atamıyorsun.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde: "Kendinde varlık gören
diğer günahlarla kıyaslanmayacakkadar büyük günah işlemiş
olur."buyuruyor.
Kesinlikle unutulmamalıdır ki
kendini beğenen kendini üstün gördüğünden farkına varmadan Hazreti ALLAH’ın önüne geçmiş oluyor riya
yapıyor nefsini ilâh ediniyor bu
sebeple şirke düşüyor.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi şirk batağına düşenlerden
eylemesin Amin. ALLAH’ümme salli alâ
seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ ali
Muhammed.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz hadisi şeriflerinde: "Cennetliklerin ALLAH katında en kıymetleri olanları,Vech-i
İlahiye sabah akşam nazar
ederler."(Tirmizi
2556)buyurmuşlar daha sonra şu ayeti
kerimeyi okumuşlardır.
Ayeti kerimede: "Nice yüzler
vardır ki o gün ışıl ışıl parlar,Rablerine
bakarlar."(Kıyamet: 22-23 )
ALLAH’u Teâla
kendi cemalini görmekle müşerref kılmak istediği kullarında görmeye liyakat halkeder. Cennet sakinleri için nimetlerin en büyüğü perdesiz
olarak ALLAH’u Teâlayı
görmektir.
Bu
nimete kavuşunca, diğer nimetleri ve zevkleri
unuturlar. Cennet bu nimetin yanında bütün
şaşası ile sönük kalır. Hadisi
şerifte: "Cennetlikler cennete
girdikleri zaman ALLAH tebareke ve Teâla, Bir
şey istiyorsanız söyleyin onu da vereyim buyurur. Onlar da sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi
cehennemden kurtarmadın mı? derler.
Bunun üzerine ALLAH (c.c)
hicabı kaldırır, artık onlara Rablerine -azze
ve celle bakmaktan daha sevimli bir şey verilmiş olmayacaktır." ( Müslim:
181)
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz bu sözlerinden sonraşu Ayeti kerimeyi
okumuşlardır. Ayeti
kerime: "Güzel amelde bulunanlara
daha güzel mükafat bir deziyade vardır. "(Yunus: 26) Hz. ALLAH (c.c) cümlemize
böyle mükafatları kazanmamızı nasip etsin
inşaALLAH. Amin, Vel hamdü lillahi Rabbil Alemin....
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz hadisi şeriflerinde: "Cennetliklerin ALLAH katında en kıymetleri olanları,Vech-i
İlahiye sabah akşam nazar
ederler."(Tirmizi
2556)buyurmuşlar daha sonra şu ayeti
kerimeyi okumuşlardır.
Ayeti kerimede: "Nice yüzler
vardır ki o gün ışıl ışıl parlar,Rablerine
bakarlar."(Kıyamet: 22-23 )
ALLAH’u Teâla
kendi cemalini görmekle müşerref kılmak istediği kullarında görmeye liyakat halkeder. Cennet sakinleri için nimetlerin en büyüğü perdesiz
olarak ALLAH’u Teâlayı
görmektir.
Bu
nimete kavuşunca, diğer nimetleri ve zevkleri
unuturlar. Cennet bu nimetin yanında bütün
şaşası ile sönük kalır. Hadisi
şerifte: "Cennetlikler cennete
girdikleri zaman ALLAH tebareke ve Teâla, Bir
şey istiyorsanız söyleyin onu da vereyim buyurur. Onlar da sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi
cehennemden kurtarmadın mı? derler.
Bunun üzerine ALLAH (c.c)
hicabı kaldırır, artık onlara Rablerine -azze
ve celle bakmaktan daha sevimli bir şey verilmiş olmayacaktır." ( Müslim:
181)
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz bu sözlerinden sonraşu Ayeti kerimeyi
okumuşlardır. Ayeti
kerime: "Güzel amelde bulunanlara
daha güzel mükafat bir deziyade vardır. "(Yunus: 26) Hz. ALLAH (c.c) cümlemize
böyle mükafatları kazanmamızı nasip etsin
inşaALLAH. Amin, Vel hamdü lillahi Rabbil Alemin....
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz hadisi şeriflerinde: "Cennetliklerin ALLAH katında en kıymetleri olanları,Vech-i
İlahiye sabah akşam nazar
ederler."(Tirmizi
2556)buyurmuşlar daha sonra şu ayeti
kerimeyi okumuşlardır.
Ayeti kerimede: "Nice yüzler
vardır ki o gün ışıl ışıl parlar,Rablerine
bakarlar."(Kıyamet: 22-23 )
ALLAH’u Teâla
kendi cemalini görmekle müşerref kılmak istediği kullarında görmeye liyakat halkeder. Cennet sakinleri için nimetlerin en büyüğü perdesiz
olarak ALLAH’u Teâlayı
görmektir.
Bu
nimete kavuşunca, diğer nimetleri ve zevkleri
unuturlar. Cennet bu nimetin yanında bütün
şaşası ile sönük kalır. Hadisi
şerifte: "Cennetlikler cennete
girdikleri zaman ALLAH tebareke ve Teâla, Bir
şey istiyorsanız söyleyin onu da vereyim buyurur. Onlar da sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi
cehennemden kurtarmadın mı? derler.
Bunun üzerine ALLAH (c.c)
hicabı kaldırır, artık onlara Rablerine -azze
ve celle bakmaktan daha sevimli bir şey verilmiş olmayacaktır." ( Müslim:
181)
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz bu sözlerinden sonraşu Ayeti kerimeyi
okumuşlardır. Ayeti
kerime: "Güzel amelde bulunanlara
daha güzel mükafat bir deziyade vardır. "(Yunus: 26) Hz. ALLAH (c.c) cümlemize
böyle mükafatları kazanmamızı nasip etsin
inşaALLAH. Amin, Vel hamdü lillahi Rabbil Alemin....
https://lh3.googleusercontent.com/WJR19uOdZd2sAU11Fzn8wHTESk7FZgOFcRFaAShz-lo"> Radikal Kardeşimizin Mesajı ,, Kalpteniman Nickli Üyeden Alıntı Ben şöyle düşünüyorum biz insanlar kendimizi insanların
idaresine merhametine bırakmakla kendimizi
tehlikeye mi atmaktayız. Çünkü Hz. ALLAH’ın
(c.c) bizi her uyarmasında bir hikmet var kaldı ki, üzerime süratle gelen de kendisini tehlikeye
attı. Halbuki biz insanlar kendimizi sonsuz
kudret sahibi Allahın merhametine bırakmalıyız tedbiri de elden
bırakmamalıyız. Ayeti
kerimede: Kendi ellerinizle kendinizi
tehlikeye atmayın buyuruyor. ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Selamın Aleyküm mübarek ağabeyim, MaşALLAH diyerek tespitinize katıldığımı belirtmek istiyorum.
Çok can alıcı bir nükte bahsettiğiniz yer.
Evet, biz insanlar gerek
muhabbet ile gerek itikâd ölçülerinde "müslüman, müslümanın elinden
dilinden ve belinden emin olunana kişiye denildiği" kişilere ifrat
boyutunda ram olmak ile ölçüyü kaçırıyoruz.
"Karşımızdaki insan müslüman, o
halde zarar gelmez" mantığı ile hareket ediyoruz. Tedbir, takdiri
bozmaz anlayışından böylece uzaklaşıyoruz. Ve, sonucunda
karşımızdaki insanın en ufak bir yanlış hareketinde; hem itikâd
olarak tehlikeye düşüyoruz, hem de maddi manevi zarar görmüş
oluyoruz.
Yaklaşık 2 seneyi aşkın bir zamandır maddi ve manevi bir
imtihan içerisinde yaşıyorum. Sizin vurguladığınız nedenlerden
dolayı bu imtihana maruz kaldığımı görüyorum. Bu zaman zarfı sonunda
3 değişik can dostumdan destek buldum ve şuan biraz olsun
rahatladım. ALLAH (Celle Celalühü) onlardan iki cihanda da razı
olsun. Ya onlar olmasaydı ? diye her gece yattığımda uzun uzun
düşünüyorum.
Doğru zamanda, doğru yerde ve illaki doğru ölçülerde hareket
etmeli insan. Şüphesiz takdir edilen olacaktır, ama bu sizin tedbiri
elden bırakmanız anlamına gelmiyor. Çünkü tedbirinizi almadığınız
takdirde kendinizi tamamen karşıdaki insanın merhametine ve
inisiyatifine bırakıyorsunuz ki, işte o zaman tehlike koşar adım
size geliyor ve sizi buluyor. O noktada siz bir imtihana maruz
kalıyorsunuz ki, bu manevi de olabilir maddi de olabilir. İmtihan
içerisinde insanlar doğru sorgulama yapma şansı bulamıyor.
Eğer bir de zarar gördüğü kişi islami
kimliği ile zihninizde yer etmiş ise; işte o zaman kişi islami
değerleri bile yargılama hatasına düşüyor. Neden ? Çünkü muhatabınız
müslümandı ve size müslüman ola ola zarar göreceğiniz bir ateşin
içerisine girmenize göz yumdu. İç dünyamızda bu hatadan kendimize
pay çıkartmıyoruz, doğal güdülerimiz ile karşımızdaki insanı ve onun
şahsında islamı, müslümanlığı eleştirme hatasına düşüyoruz.
Oysa; en büyük hata kendimizde ! Eğer
tedbirimizi almış olsaydık bu zararı belki yaşardık ama çok büyük
boyutlarda hissetmezdik. Diğer taraftan bu
imtihanın akabinde yardım gördüğünüz insanlar da yine güven
duyacağınız müslüman bireyler. Sizi zarara uğratan insanın tam
tersi, yardım eden, sizin bu imtihanınıza destek verip gerek maddi
gerek manevi anlamda samimiyetlerinin üstünde bir anlayış ile
yanınızda olup size destek olmak isteyen kişiler. Demek ki hata
müslümanlık da yada İslam da değil, tamamen bizde.
Kulun merhametine kendimizi
bırakırsak, yaşayacağımız imtihanda da kulun merhametini veya
gazabını sorgulamalıyız. Eğer tedbiri elden bırakmayıp da, kendimizi
maddi ve manevi koruma anlamında Hakk'ın merhametine bırakırsak; O
kuluna zaten yeter. Rabbim sizden razı olsun,
son günlerde beni fazlası ile meşgul eden sıkıntılarımdan
kurtuldum. Hepiniz rahmet içinde kalın
inşaALLAH. ALLAH Razi olsun ------------------------------------------------------------------------------ Sizden de Allah razı olsun bundan sonraki yaşantınızda
Hazreti Allah sıkıntı yüzü göstermesin. Öyleyse kimlere itimat etmeliyiz.? Başta Peygamber efendilerimize, onların izinden gidenlere,ve
Adalet sahibi Devlet başkanlarına...
Resululla (s.a.v) Efendimiz hiç kimseye
beddua etmemiştir.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz akla
hayale gelmeyen hakaretlere uğradı bir defa olsun müşriklere dahi
beddua etmedi.
Fakat O"nun yolunda
bildiğimiz dini lider müslüman kardeşlerine beddua etti.
Hemde öyle bir beddua ki bütün müslüman
kardeşlerimiz şoke oldu.
Yarabbi sen her
şeyin özünü bilensin o kişi bu kötü duayı mümin kardeşlerine
lâyık gördü ne olur sen her şeyi gören her şeyin özünü bilensin bize
yapılan bu bedduayı Reddet Kabul eyleme.
Devletimizi birlik ve beraberlik içinde
yaşat fitne ve fesat çıkaranlara fırsat verme.
Onları mağlup et, öyle mağlup et ki sesleri solukları
kesilsin.
İlâhi Yarabbi, Sana inanmış
sana güvenmiş her sözünde Senin yüce adını
yücelten
bize ikram ettiğin değerli
başbakanımızı sen de yücelt. Onu girdiği her
seçimlerinde kudsi ruhunla destekle.
Onun önünü kesmek isteyen fesatçıların da, sen önlerini
manevi ordunla kes.
İlâhi yarabbi
devletimiz yıllardır böyle bir islâmi liderin hasretliğini
çekti.
Zatı Alinize sonsuz şükürler olsun
siz de bizlere ikram ettiniz.
Yarabbi ne
olur onu başımızdan eksik etmeyin.
Onun
ömrüne bereket vücuduna sıhhat ve hafiyet imanına kâmiliyet
verin.
Onu hastalıklardan dertlerden
kazalardan belâlardan suikastlardan muhafaza
eyleyin.
Ayeti kerimede buyuruyorsunuz
ki;
"Korkarak ve umarak O"na dua edin.Muhakkak ki Allahın rahmeti
muhsinlere yakındır."(Araf 56)
Yarabbi biz de korkarak
dua ediyoruz. Lütfen bu duayı da yüce
katında Kabul ve makbul eyleyiniz. Velhadülillahi Rabbil Alemin.
Allahümme salli Alâ Seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ
Ali Muhammed.
Resulüm, Senden Önce Gönderdiğimiz Her Peygambere,Benden Başka İlâh Yoktur Diye Vahyetmişizdir.(Enbiya-25).
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/gul2.bmp"> "Resulüm, senden önce gönderdiğimiz her peygambere, Benden
başka ilâh yoktur Bana kulluk edin diye
vah yetmişizdir."(Enbiya 25)
Hazreti
ALLAH (c.c) Peygamber (s.a.v) Efendimize hitabı yalnız ona
değil bütün insanlığadır. Bu Ayeti kerimede ifade edilen mana O'ndan başka ibadet
edilecek ilâh olmadığıdır. Ben insanları ve
cinleri ancak bana kulluk yapsınlar diye yarattım buyurması bütün
yaratılanlar kendilerini yoktan var edene
kulluk yapmak mecburiyetindedirler kaçış yolu yok. Zaten son nefesini verir vermez
inanan ve inkâr edenler O'na hesap vermek için sıraya gireceklerdir. Ayeti
kerimesinde: "Toprak
içindekileri dışarı attığı zaman." buyuruyor. Biz ona, toprak karnındaki
yeni canlıları doğurduğu zaman diyelim aslı da
budur. Düşünelim ki berzah hayatı bitmiş
kıyamet kopmuş yeni bedenlerimiz hazırlanmış toprak yeniden yaratılan insanları doğurup dışarıya atmış
sağımız solumuz önümüz arkamız görebildiğimiz
her yerde insanlar şaşkın vaziyette etrafa bakışıyorlar
kimisi korku içinde kimisi sevinç içinde,
dünyada iken inananlar sevinçli, inkâr edenler ise üzüntülüdür.
Dünya
hayatında Hazreti ALLAH’ın elçisinin getirdiği kitaba uymuş birini
gözünüzde canlandırın toprak üstünde şöyle
düşünecek, beni yaratan ALLAH’ıma sonsuz şükürler olsun O'na
inanmayı nasip etti. Ve inandığım doğru çıktı
yeniden dirildim bundan sonra ölüm yok inşaALLAH cennete girerim
diyecek sevince gark olacak.
Hazreti ALLAH’a iman etmeyen
ahireti inkâr eden bir kâfiri göz önüne getirin toprak üstüne
oturmuş etrafa şaşkın şaşkın bakmaktadır. Bu
nedir dünyada iken bahsettikleri yeniden yaratılış doğru
muymuş diyerek paniğe kapılacak eyvah
diyecek, cehennem diye bahsettikleri azap yeri varmış
diyorlardı o zaman o da doğruymuş burada ölüm de yok geri
dönüş de yok deyip feryatlara başlıyacak Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi böyle feci akıbetten muhafaza
buyursun inşaALLAH.
Hazreti Ali keremellahü veche Efendimize bir müşrik musallat
olmuş ve boş işler peşindesiniz ahiret ve yeniden yaratılış yok
(haşa) Muhammed sizi kandırıyor deyince, cevaben buyurmuş
ki, Ben iman ettim ki ahiret hayatı var
yeniden diriliş var ben inanmakla ahiret endişem yok gönlüm rahat
huzurlu yaşıyorum, Fakat benim inandığım gibi
ikinci yaratılış varsa senin halin ne olacak iyice bir düşün
inanmış olsan ne kaybedersin deyince. kıssayı nakleden müfessirler o
kâfirin müslüman olduğunu naklediyorlar. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize kalpten iman edip ahirete
göçmeyi nasip etsin inşaALLAH.
Resmine Bak, Sen Varsın Ki Resmin Var,Kâinat Da Bir Resimdir O Da Hazreti ALLAHın Varlığına Delildir.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kahverengi-cicek.gif"> Resmine Bak, Sen Varsın Ki Resmin Var, Kâinat Da Bir Resimdir
O Da Hazreti ALLAH’ın Varlığına Delildir.
Resmine dikkatlice bak o senin
var olduğuna bir delildir sen varsın kiresmin var sen olmasan resmin
olur muydu?
Geceyi gündüzü meydana getiren dünyamızın resmine bak
, o da Hazreti ALLAH’ın varlığına bir
delildir. sonsöz kudret sahibi birisi
tarafından yaratıldığı belli, Kendisi sonsuz
kudret sahibi tarafından programlandığı hiç
şaşırmadan geceyi gündüzü ve mevsimleri
meydana getirmesinden beni ALLAH yarattı dercesine durmadan dönmektedir.
İnsanların makinaları,
bilgisayarları istediği şekilde programladığına
şaşırmıyorsun da içinde yaşadığımız kâinatı
Hazreti ALLAH’ın programladığını neden kabul
edemiyor tabiat kanunu deyip işin içinden
çıkıyorsun.
Kâinat bir resimden ibarettir, Hazreti ALLAH ise can
mesabesindedir. Başka bir ifadeyle, kâinat
ceset ise ona can olan Hazreti ALLAHtır. Bu
anlatmaya çalıştığımız hadiseyi çarpıtıp bu kişi dünyayı
Hazreti ALLAH’ın yerine koyuyor diye
yorumlamasın çünkü Hazreti ALLAH’ın benzeri hiçbir şey olmadığın
çok iyi bilenlerdeniz
elhamdülillâh. Anlatmak istediğimiz kâinatın
içinde ve dışında yaratılan her şey Hazreti ALLAH’ın
kendi ruhundan koyduğu cevherler canlar ile
hareket etmektedir. Bu durumda da Hazreti
ALLAH (c.c) ceset halinde olan bütün yaratılmışların canı olmuş
oluyor yerde gezen gökte uçan bütün varlıklar
dahil olmak üzere herşeyin ruhu (canı) Hazreti ALLAH'tan
gelir....
Ayeti
kerimede: "Onun benzeri bir şey
yoktur."(Şura-11) Diğer bir Ayeti kerimede
ise: "İçinizdeyim görmüyorsunuz ."(Vefi enfüsüküm efelâ
tübsirun)buyuruyor.
RESULULLAH ALEYHİSSELAMI KABUL ETMEYENİN İMANI YOKTUR.
Tevazünün Özü Resulullah (s.a.v). Efendimizdir. Hem vakur hem
mütevazi ve alçak gönüllü idi. Ashabı kiramı
onun yolunda her fedakarlığı seve seve yapmayı canlarına minnet
bildikleri halde, o kendiişlerini kendi görürdü. Biz senin işlerini görmeye yeteriz denildiğinde, Sizin benim
işlerimi görmeye yeteceğinizi biliyorum. Fakat ben, size karşı
imtiyazlı olmaktan hoşlanmam. Çünkü ALLAH
kulunu Ashabı arasında imtiyazlı durumda görmekten hoşlanmaz.
Buyurdu.
Tevazünün kemal mertebesinde bulunduğundan dolayı elbisesini
yamar, ayakkabısını tamir eder, evi süpürür, hamur yoğurur,
koyunları sağar, develeri bağlar, yemlerini verir, hasta olanlara
ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu.
Ashabı kiramına karşı içten ve
derinden bir muhabbeti vardı. Onları evlerinde ziyaret eder
içlerinden görünmeyenleri araştırır Her gördüğüne selam verir,
musafaha ederdi. Hiç bir resmiyet ve külfete bakmadan ümmetin
herhangi bir ferdi gibi aralarına karışır, en fakir insanlar
arasında oturur, onları okşar onlarla birlikte yemek yer, fakirlerin
yetimlerin dulların kimsesizlerin işlerini görmekten zevk
alırdı. Fakiri yoksulluğundan ötürü tahkir
etmez, zengine zenginliğinden ötürü saygı
göstermezdi. Fazilet sahiplerine ikram şeref
sahiplerine ihsan ederdi. İhtiyarlara da, gençlere de, aynı hürmeti
yapardı. Gönüllerini hoş etmek için, sözlerini hayranlıkla dinlerdi.
Herkese teveccüh eder, Herkesin hal ve hatırını ayrı ayrı
sorardı. Aralarında otururken hususi yer
ayırtmaz, nerede bir boş yer bulursa oraya otururdu.
Hiç kimsenin kendisi için ayağa
kalkmasını istemezdi. Övülmekten asla hoşlanmaz kimseyi de fazla
methetmezdi. Enes bin malik RadiyALLAH’u anh der
ki."Ben Resulullah (s.a.v). Efendimize
on yıl hizmet ettim, bir defa bile bana darılarak Öf demedi.
Yaptığım bir şey için, niçin yaptın yapmadığım bir şey için de niçin
yapmadın demedi."(Buhari) Fakat bir
kimse, ALLAH’ü Teâlâ’nın emirlerine isyan ederse, onu layık olduğu
cezaya çarptırır asla müsamaha ile karşılamazdı. Hz. ALLAH (c.c)
Ayeti kerimesinde: "ALLAH’A ÇAĞIRAN
MUHAMMEDE UYMAYAN KİMSE BİLSİN Kİ, ALLAH’I YERYÜZÜNDE ACİZ
BIRAKAMAZ. KENDİSİNİN ONDAN BAŞKA DOSTLARI DA BULUNMAZ. İŞTE ONLAR
APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDEDİRLER. "(Ahkaf 32). SadakALLAH’ül Azim.
Bu ve buna benzer açıklamalar
getiren ayeti kerimelerin manalarını anlayabilirsek Hz. Muhammed
aleyhisselama inanmayanın İmanı geçerli sayılmıyor. ALLAH’u Teâla
Habibi Ekremi olan Muhammed Aleyhisselâmı dost
edinmiştir. Ona İmanı Tevhidin iki rüknünden
biri yapmıştır. Adını adı ile beraber anmış onun hoşnutluğunu kendi
hoşnutluğu ile bir tutmuştur. La ilahe illALLAH tan sonra,
Muhammedün Resulullah ünvanını getirmiş, ona inanmıyan kişinin
Müslüman sayılmayacağını, iman etmemiş olacağını belirtmiş, onun
sayesinde sapıklıkta olanları hidayete erdirmiştir. Bu iki kelime arasında tam bir ittifak vardır. Resulullah
Aleyhisselamın peygamberliğine şahadet olmadan sadece ALLAH inancı
fayda vermez. Nitekim diğer din sahipleri de ALLAH’a
inanıyorlar. Muhammed Aleyhisselama İman
etmedikleri için küfürde kalmış oluyorlar. Resulullah (s.a.v).
Efendimiz: "Varlığım kudret elinde
bulunan ALLAH’a yemin ederim ki, bu ümmetten Yahudi olsun Hristiyan
olsun, kim benim peygamberliğimi duyar da benim getirdiğime iman
etmeden ölürse mutlaka cehennemliklerden olur." (Müslim 153.)
Kişi, La ilahe illALLAH demekle
iman etmiş olmaz Muhammedün Resulullah deyince iman etmiş olur. Bu
çok önemli mesele hakkında ayetinde; "O HALDE KENDİ HAYRINIZA OLARAK HEMEN ONA İMAN
EDİN." buyuruyor. (Nisa 170.)
SadakALLAH’ül Azim.
Hz. ALLAH (c.c) Zatına has bir kul Habibine Ümmet etsin Amin.
Vel hamdü lillahi Rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed. ...
Selamı Aleyküm kardeşim: Hz.
ALLAH’ın Azametine, Sonsuz yüceliğine halel gelmemesi için
gösterdiğin titizlik ve cabaların Hz. ALLAH katında çok makbul
göründüğüne inanıyorum.
Habibim sözcüğüne de takılıp
kalmamanı tavsiye ediyorum o sözler Resulullah (s.a.v). Efendimizi
Hz. ALLAH’ın çok sevdiğini ima etmek için söylenmiş
sözlerdir.
Şimdi biz size bir kaç Ayeti kerime duyuralım siz bu ayeti
kerimlerin üzerinde biraz akıl ibrenizi çalıştırın. Fark
edebilirseniz göreceksiniz ki, Hz. ALLAH (c.c) Resulullah (s.a.v).
Efendimize çok değer veriyor.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde:
"KİM RESULE İTAAT EDERSE ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR. YÜZ
ÇEVİRENE GELİNCE, SENİ ONLARIN BAŞINA BEKÇİ
GÖNDERMEDİK."(Nisa:80).
O zamanda gelen ayeti
kerimelerin kıyamete kadar geçerli olduğunu da aklından
çıkarmamanızı tavsiye ediyorum.
Sizin takılıp kaldığınız
habibim sözcüğü ise Enbiya ayeti kerimesinde: "Vema erselnake illa rahmetellil Âlemin. Habibim, Biz seni ancak Âlemlere rahmet olarak gönderdik.
"(Enbiya 107). Geçiyor.
Diğer bir Ayeti kerimesinde
ise," Kim ALLAH’a ve Resulüne itaat
ederse O gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiştir."
(Ahzap:71.)
"Ey insanlar
Rabbinizden size hak bir peygamber gelmiştir. O halde kendi hayrınıza olarak hemen ona iman
edin."(Nisa:170.) "O gün ALLAH
peygamberini ve iman edip onunla beraber olanları rüsva etmeyecek
utandırmayacak Nurları önlerinde ve sağlarında koşup
parlayacak."(Tahrim:8.)
Ve onu çok sevdiğini belirtmek
için, Yüce Zatının ve meleklerinin Peygamberine selam getirdiğini,
kullarının da selam getirmelerini emir buyurmaktadır.
"Şüphesiz ALLAH ve Melekleri Peygambere salat ederler Ey iman
edenler siz de ona salat-ü selam getirin ve gönülden teslim
olun." (Ahzap 56.) SadakALLAH’ül Azim.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed. Ona layık ümmet
olmamızı gönülden teslim olmamızı Hz. ALLAH (c.c) cümlemize nasip
etsin Amin. ALLAH’a emanet olun. Selamı Aleyküm. Kalpteniman Yusuf
Kutan
Resulüm! Bu Sana İndirilen Bir Kitaptır. Bu Hususta Göğsünde Bir Sıkıntı Olmasın. (Araf-2)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/guller.gif"> "Resulüm ! Bu Sana İndirilen Bir Kitaptır. Bu Hususta
Göğsünde Bir Sıkıntı Olmasın. "(Araf-2)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Resulum bu sana
indirilen bir kitaptır. Bu hususta göğsünde bir sıkıntı
olmasın. Onunla insanları uyarman ve
inananlara öğüt vermen için indirildi."(Araf-2)
Biz yaratılan bütün kullar ilk yaratılışımız olan meni
halimizi, bir çiğnemlik et olduğumuzu, kemikleşip kemiklerimize et giydirildiğini
görmedik. Dokuz ay on gün sure bitince
annelerimizin doğum sancısıyla dünyaya çıktığımızı hiç
bilmiyoruz. Ancak kendi bebeğimiz dünyaya
geldiğinde biraz olsun sahibimiz olan Hazreti ALLAH’ın
kudretini fark edebiliyoruz.
Çünkü bebeğimiz dünyaya
gelmeden annesinin göğsünde sütü hazırlandı hazır mamaya
ihtiyaç olmadan bebeğimiz
beslenmektedir. Doğum yaptıran doktor bebeği
kucağımıza verdiği zaman aynı bizim ilk yaratılışımızı bilmediğimiz
gibi hiç bir şeyden haberi olmayan yavrumuzu
kucaklıyor sevinçten uçuyoruz. Sanki onun
imalatını kendimiz yapmışçasına onu sahipleniyor bunu ben yaptım
dercesine övünüyoruz gerçek yaratıcıyı
unutuyoruz.
Hazreti ALLAH ise diğer bir Ayeti
kerimesinde: "Biz insanı erkek ve
dişi suları ile karışık bir nutfeden (meniden) yarattık
." buyuruyor. (İnsan -Dehr 2)
Yani gerçek şu ki erkek ve dişi zevke
dalıyor kadın hamile kalıyor yeni bir canın imalatı
başlamış oluyor ve bu hadiseden haberi
olmuyor.
Ve
nasıl yaratıldığını bilemeyen insan büyüyor akılbali oluyor ve
kendisini yaratanı aramıyor merak etmiyor tabiat olayı diyor ALLAH
yarattı diyemiyor. Ona kim hükmediyor da
böyle aklın almıyacağı üstün meziyetlerde yaratanı inkar
ediyor. İşte bize indirilen kutsal kitabımız
da Resulullah (s.a.v) Efendimize bu hakikatler öğretilsin diye
indirildi.
Eğer
kutsal kitaplar ve Kuranı kerim indirilmeseydi nasıl yaratıldığımızı
bilemezdik cehennemlik olurduk. Esasında her
yaratılmışın kendini yaratana karşı bir arzusu O'nu görmeye tanımaya
ihtiyacı vardır. Hazreti ALLAH (c.c) ise sırf
bizi denemek için bu dünyaya çıkardı ve bizi perdeledi zatını
göstermiyor. Her yaratılmış kulların Hazreti
ALLAH’a muhabbeti var fakat şeytan bırakmıyor ancak şeytanın
engelini aşanlar Hazreti ALLAH’a ruhuyla
yaklaşıyorlar başka yol vermemiş hazreti ALLAH’ımız takdir
böyle.
Bize
düşen gaybdan Peygamberimize gelen kuranı kerime ve hadisi
şeriflere inanmak imanla yaşamak Diğer işler
teferruattır. Çünkü her yaratılmışın Hazreti
ALLAH’ın yardımına ihtiyacı var. Bu da ancak
nefsi dara düştüğü doktorların çare bulamadığı bir hastalığa
yakalandığı zaman daha iyi anlaşılıyor.
"Resulüm Bu Kuran Sana Hikmet Sahibi Her Şeyi Bilen ALLAH
Tarafından Verilmektedir."(Neml-6)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde ! "Resulüm sana bu kuran
hikmet sahibi her şeyi bilen ALLAH tarafından
verilmektedir."(Neml 6)
buyurmaktadır.
Diğer bir Ayeti kerimesinde: "Cehennem ehli cehenneme, cennet ehli cennete sevk edildikten
sonra, cennet ehlinden bir zat yanındakilere,
benim dünyada iken bir arkadaşım vardı, inanmazdı şimdi acaba nerede? diyecek, sonra bir bakacak onu
cehennemin ta ortasında görecek. Az kalsın
sen beni de mahvedecektin. Eğer Rabbimin
nimeti olmamış olsaydı ben de seninle beraber cehennemde
olacaktım diyerek Hazreti ALLAH’ın kendisine
bahşetmiş olduğu hidayet nimetinden dolayı sevincini izhar edecek."(Saffat-50-57)
buyurmaktadır.
Hazreti ALLAH (c.c) Resulullah (s.a.v) Efendimize
kuranı kerimi vermeseydi bizlere hakikati duyurmasaydı şeytanın elinde oyuncak olurduk bizi istediği
tarafa yönlendirirdi. Hidayet kaynağı olan
kuranı kerim vesilesiyle Hazreti ALLAH’ın emirlerini öğrendik
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun Resulullah (s.a.v)
Efendimizin vesilesi ile nefsimizin tehlikelerini öğrendik Ona da
sonsuz salâtı selâmlar olsun..
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi
zatına kul habibine ümmet eylesin Amin.
Resulüm! Sen Bu Kitabın Sana İndirileceğini Ummuyordun ,Bu Sana Rabbinden Bir Rahmettir,(Kassas-86)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/1z145ds.jpg" width=450 height=419> "Resulüm ! Sen Bu Kitabın Sana
İndirileceğini Ummuyordun ,Bu Sana Rabbinden Bir
Rahmettir."(Kassas-86)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde! "Resulüm, sen bu kitabın
sana indirileceğini ummuyordun. Bu sana
Rabbinden bir rahmettir. O halde sakın
kâfirlere arka çıkma. ALLAH’ın ayetleri sana
indirildikten sonra artık onlar seni sakın bu
ayetlerden alıkoymasınlar.Rabbine davet et ve
asla müşriklerden olma."(Kasas-86-87)
Yukarıda geçen ayeti kerimeler her ne kadar Resulullah
(s.a.v) Efendimize gelmiş görünüyorsa
da kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa da hitap
etmektedir. Çünkü son din olan islâm
dinimiz yaşayan bütün insanlığı şirkten kurtarmak tek bir olan ALLAH’a davet için inmiştir.
Peygamber kapısının kapandığı
bu ahir zamanda Hazreti ALLAH (c.c) dini tazeleyici Hatemi veliler
yaratmış islâm dinimiz ilk geldiği gibi tazeliğini korumaya devam
etmektedir. Keşfi açık olan veliler bilir ki,
Resulullah (s.a.v) Efendimizin mübarek bedeni toprakta
çürümeden durmakta Ruhu ise hayattadır kalp gözü açık olanlar ile
görüşmektedir. Onun vekilliğini kazanmış
Hatemi veliler ile irtibat halindedir ne mutlu o nur peygambere
vekil olanlara. Başta nur peygamberimiz, ve Onun vekillerine sonsuz
selâmlar. Kâinatın tek sahibi olan sonsuz kudret sahibi
Hazreti ALLAH’a sonsuz hamdüsenalar olsun.
Son din olan Hazreti Nuh’un
gemisine benzeyen islâm dinimiz bütün insanlığı şirkten kurtarıp tek
bir olan hazreti ALLAH’a davet için gelmiştir. İşte bu yüzden şeytan islâm dinine bağlı devletleri birbirine
düşürmek için amansız mücadele etmektedir. Son kurtuluş islâm dinini kabul etmeyen bu yüzden kayba
uğrayanlarla şeytanın işi olmaz onlar şeytanın vesvesesine
kapılmış şeytanın emrine girmişler şeytanın kontrolü altında
yaşamaktadırlar. Bu yüzden şeytan son dine
inanları baştan çıkarmaya onları birbirine düşürerek Hazreti
ALLAH’ın rahmetinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bunu da müslümanı müslümana kırdırarak yaptığını
ibretle seyretmekteyiz. Şeytanın bu
düşmanlığı ne kadar sürecek derseniz kıyamet kopuncaya kadar
deriz.
Bize
düşen Hazreti ALLAH’ın ayetlerine kalpten iman etmek, Resulullah
(s.a.v) Efendimize ümmet olma azmi ile yaşamak sonrası kolay
çünkü kuranı azimüşana iman eden Resulullah (s.a.v) Efendimize
teslim olan bu hususta azimli olanın dünyası da ahireti de
selâmettedir inşaALLAH. Hazreti ALLAH (c.c)
cümlemizi Zatına kul, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v)
Efendimize ümmet eylesin inşaALLAH.
BİZİM BU SİTEDE YAZDIĞIMIZ
YAZILARIN AMACI YUKARIDA GEÇEN SÖZLERİ
KALPLERE DUYURMAK İÇİNDİR.
Evvelâ
kalplerin iman ateşiyle yandığını ifade eden rahmetli Münir Özkul’a
Hazreti ALLAH rahmet eylesin kabri pür nur
mekanı cennet olsun inşaALLAH. Amin.
Muhterem kardeşlerimiz.
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimede: "dönüşünüz Banadır." buyuruyor
bize duyuruyor, Bu ilâhi fermana ne kadar
önem veriyoruz? bu sualim her yaşantı içinde
olanlaradır. Ey rahmetli Münir Özkul en
nihayet Hazreti ALLAH'ın öz kulu olmuşsun. Seni yıllarca evvel Üsküdar’da Beşiktaş vapurunu beklerken
yanı başımda hafifçe alkollü görmüştüm de
hafızamda öyle kalmıştın. Meğer sen ne
mükemmel insanmışsın. O zaman böyle
düşündüğüm için şimdi senden özür diliyorum beni af et ki Hazreti
ALLAH da af etsin çünkü o gün seni
kınamıştım ayıplamıştım şimdi ise kendimi
ayıplıyorum.
Kardeşler hep deriz
insanları dış yüzüyle yargılamayın sonunu
bilmiyorsunuz. Bir gün gelir tevbe eder
Hazreti ALLAH'ın sevgisine mazhar olur. Sen
ise bir sapıtırsın sapık gördüğün kişiden beter duruma düşersin
Hazreti ALLAH cümlemizi korusun kalplerimiz
O'nun kudretindedir çünkü sonumuzun ne olacağını ancak Hazreti ALLAH
bilir..
Bu konuya neden girdik hepimizin
kalpleri "ALLAH ALLAH"
diye Hazreti ALLAH'ı arıyor biz ise O
sesi nefsimizin arzularının çıkardığı
gürültüden duyamıyoruz. Alkol alma, yeme içme ,giyme gezme bize
kalbimizin feryadını duyurmuyor. Hazreti ALLAH'ın muhabbetinden
mahrum kalıyoruz. İşte Özkul kardeşimiz son
demlerinde Hazreti ALLAH'a öz kul olmuş ne mutlu ona güzel gitmiş
sahibine! Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizin
akıbetini hayırlı eylesin Zatına öz kul habibine de ümmet etsin
inşaALLAH. Velhamdü Lillâhi Rabbil Alemin
Amin...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze2.gif"> Muhterem kardeşlerimiz : Hazreti
ALLAH’a sonsuz şükürler olsun ramazanı
şerifimizi uğurladık ve bu gün çifte bayram
yapıyoruz bu vesile ile bayramlarınızı tebrik
eder gelecek yıllardaki bayramlara da
sevdiklerimizle beraber kavuşmamızı Hazreti ALLAH’tan
niyaz ederiz.
Bu arada önem vermemiz
gereken en önemli vazifemiz büyüklerimizi eş dost ve akrabalarımızı aramak onlarla bayramlaşmadır ve
kaynaşmadır barışmadır. Bunu yaparsak
bayramın şevkini yaşar ve yaşatırız gönüller
kazanırız. Hele nefsimizi kırsak da dargın
olduğumuz yakınlarımızı arasak bayramlaşsak muhabbet ve sevginin özüne gireriz Hazreti ALLAH’ın da
muhabbetini kazanırız.
Muhterem
kardeşlerimiz sohbetimizi noktalarken ramazanı şerif ve
bayramların bütün islâm alemine ve
devletimize hayır bereket kardeşlik getirmesini
Cenabı ALLAH’tan niyaz ederiz
Amin...
https://lh3.googleusercontent.com/xCB5mqNSmiSrZHRVJbdUEQ3O1mUXlpdS8GZz_opYeUo"> Şimdi Tasavvuf karşıtları
dinlesin
Şimdi
tasavvuf karşıtları bana kızacak fakat ben bildiğimi
yazacağım.
Hz.
ALLAH (c.c) her yarattığı kullarının kendisine samimi iman
etmelerini, çöl bedevilerinin inandıkları gibi sözde imanda
kalmamalarını ayeti kerimelerinde çeşitli misaller ile
emretmiştir. Hz. İbrahim (a.s) puta tapan bir
kavme gelmiş onların put hanelerini yerle bir etmiş Nemrut’a savaş
açmış Hz. ALLAH’da ateşi ona gül bahçesi yapmıştı. Hz. ALLAH (c.c) Hz. ibrahim aleyhisselâmı bu halde bırakmamış
ona kabeyi inşa etmesini emretmişti. Kâbe’nin inşaatı bitince de
etrafında tavaf başladı. Her hareketi şirk kabul eden kişilere göre
Hz. ALLAH kullarına şirk yolunu mu açmıştı.
Tasavvuf karşıtlarına göre İslam dininde haşa şirk mi
yapılıyor.
Hacca gidenler yandı çünkü orada taşın etrafında dönülüyor
onların zihniyetlerine göre konuşuyorum. Aslı şudur Hz. ALLAH
kullarının imanlarının tazelenmesi gerektiğini bildiği, her kulunun
taze imana kavuşması için feyz kaynağı olarak Kabeyi muazzamayı inşa
ettirdi orayı ziyaret eden kullarının gönüllerine rahmet ve
bereketini dolduruyor.
Dikkat ederseniz oraya halisane niyetle giden herkes İmanı
kâmil olarak dönüyor. Fakat Hacc tan gelen
yanlış insanlarla ünsiyet ettiği anda sapıttığını eski
alışkanlıklarına döndüğüne şahit olduğumuz çok hacı müsveddeleri
vardır.
Kişinin
imanını koruyabilmesi için de dışarıdan desteğe ihtiyacı
vardır. İman eden kişi imanını taze
tutabilmesi için kuran okuması, hadis okuması, namaz kılması, zikrullah ile meşgul olması
diyeceğiz. Fakat sözünü ettiğimiz ibadetlerin
yapılmasına şiddetle muhalefet eden nefs ve
onu azdırmak için her an her saniye fırsat kollayan şeytan
var.
Bu nefsin
şerrinden gözümü açıp kapayıncaya kadar beni nefsimin
eline bırakma diyen bir Peygamber (s.a.v)
Efendimiz var. O muhterem nur peygamber Efendimiz ki Vahiy alan
Cebrail (a.s)ile sık sık görüşüyordu.
O bu haldeyken nefsinden böyle
korkarken biz nasıl korkmalıyız değil mi? Bize de Hz. ALLAH’ı hatırlatacak ruhumuzu diriltecek bir
yardımcı gerekmiyor mu?
Resulullah (s.a.v) Efendimizin
desteği Hz. ALLAH tarafından vazifelendirilen Cebrail aleyhisselamdı.
Hadisi şeriflerde geçiyor,
Ashabı kiram Resulullah (s.a.v) Efendimizin yanından ayrıldıklarında İman zafiyetine kapıldıklarını onun yanına
geldiklerinde ise imanlarının kuvvetlendiğini
söylediklerinde:” Sadıklarla beraber olun.”
buyurmuştu.
O
zaman karşımıza şu gerçek çıkıyor, Peygamber Efendimiz gibi
yaşayan, Hz. ALLAH için nefsine karşı gelen
her zaman O'nun ismi şerifini diline tesbih eden salih bir kulun desteğine ihtiyaç
vardır.
Kabeyi
kullarına feyz ve rahmet deryası yapan Hz. ALLAH Celle
celâlehü, özel olarak yarattığı salih ve
sadık kulları ile de kalplere feyz ve rahmetini akıtmaktadır.
Yani Hz. ALLAH’ı hatırlatan bir sadık bir arkadaş şart oluyor
her kulun da Hz. ALLAH’ı hatırlatan bir veliye ihtiyacı var. Bu,
ihlaslı bir baba ve ya ihlaslı bir anne veya dede olur, anane olur.
Hane halkında böyle bir fert yoksa dışarıdan bir mürşidi kâmil olur
fakat Hazreti ALLAHIN velilerini put kabul
edenlerden olmaz onlari allaha havale ediyoruz daha doğrusu
nasibinde olanı bulur. Kesinlikle bilinmeli
ki Hakk yolunu tarif eden, Peygamber sünnetine harfiyen uyan sadık
salih kul, Hazreti ALLAH’ın tayin ettiği bir vazifeli
kuldur. Onu inkâr eden onu aşağılayan Hz.
ALLAH’a karşı gelmiştir. Bir gün gelecek cezasını
çekecektir.
Müşriklere gelen Ayeti kerimeleri bu güzel insanlara yamayan
inkarcilar ahirette yaptıklarının yanlış olduğunu gördüklerinde bin
pişman olacaklardır.
https://lh3.googleusercontent.com/rLqhHenQy0HHQTJmqeBAk3Ss9nJQuTn1NgsHmgXeYyE"> Söyleşirken Edebe Riayet Etmek Lâzım.
Resulullah (s.a.v)
Efendimiz Hadisi şeriflerinde: "Haklı
bile olsa çekişip didişmeyen kimseye cennetin
kenarında bir köşk verileceğine ben kefilim. Şakadan bile olsa yalan söylemeyen kimseye, cennetin ortasında bir köşk verileceğine ben
kefilim. İyi huylu kimseye de cennetin en
yüksek yerinde bir köşk verileceğine ben
kefilim. "(Ebu Davud)
Kendini haklı başkasını haksız
çıkarmak için çekişmek ve karşısındakini
aşağılamak çirkin bir huy ve haksızlıktır. Ayrıca kişiye zulümdür. Doğru bildiği
bir hususu karşısındakine mutlaka kabul ettirmeye uğraşmak da doğru değildir. Çünkü
karşı taraf kendi bildiğinden vazgeçmemek için direndiği
takdirde tatsız hadiseler
çıkabilir. Faydadan çok zarar meydana
gelebilir. İnsan haklı da olsa faydasız
münakaşalardan uzak durmalıdır, dargınlığa
sebep olmamalıdır. Bilinmeli ki kendi fikrini
kabul ettirmeye çalışmak nefse uymaktır. Nefsine uyup karşısındaki kişiyi cahil görmek gönül incitmeye
sebep olur. Gönül incinmesi kalbin
kırılmasına, kalbin kırılması da dargınlığa sebep
olur. Resulullah (s.a.v) Efendimiz:
"size namaz, oruç ve sadaka derecesinden
daha üstün bir şey söyliyeyim
mi? Evet ya Resulullah. Ara bulmaya çalışmak dargınları
barıştırmaktır. Çünkü aranın bozuk olması
kökünden kazır. Saçı kazır demiyorum dini
kazır. "( Tirmizi )
Muhterem kardeşlerimiz, Hz. ALLAH(c.c) Ayeti
kerimesinde: Estaizü
Billah,,, "Bir zamanlar Biz
Meleklere Ademe secde edin demiştik
iblis hariç hepsi secde
ettiler, İbis: ben çamurdan
yarattığına secde etmek istemiyorum,
Şu benden üstün
kıldığına bak. o çamurdan ben ise
ateştenim dedi. Eğer kıyamet
gününe kadar bana izin verirsen yemin
ederim ki, pek azı
hariç onun neslini kendime
bağlıyacağım dedi.
Hz ALLAH (c.c)
buyurdu ki, haydi git izinlisin sana
kim uyarsa kendine bağla. Fakat
iyi bilin ki hepinizin cezası
cehennemdir. Onlardan gücünün
yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat,
Aklını karıştır. Yayalarınla onları yaygaraya boğ. Mallarında ve evlatlarına ortak
ol. Kendilerine vaatlerde bulun.
Sen onlara aldatmaktan
başka bir şey veremezsin. Şurası muhakkak ki, Bana inanan sığınan kullarımın
üzerinde hiç bir kuvvetin
olmıyacaktır."(İsra,61-62-63-64-65-66)
Kardeşler Hz. ALLAH’ın
bizlere sunduğu bu mesajında bizleri
şeytan ile imtihana çektiğini anlamış
oluyoruz. Ve maalesef insanların
geneline baktığımız zaman çoğunu
sesiyle oynatmıyor mu ? İçki esrar eroin kumar
fuhuş pisliklerdir fakat bunların
idarecisi yeminini tutan şeytandır. Akıllarını karıştırıp içki içirip kumar
oynatmıyor mu? Mallarına haram
karıştırıp ortak olmuyor mu? Adama yetim malı yediriyor kul
hakkı yediriyor dünyasını ve Ahiretini
helak ediyor.
Muhterem kardeşlerimiz. Biz insanlar Hz. ALLAH tarafından annemizin
karnında yaratıldık. Hz.
ALLAH (c.c) bize daha evvel yarattığı
Ruhumuzu beden evine
gönderdi. Biz canlandık
bizi koruması için melek tayin
etti. İşte tam bu devrede
iblis de bizi şaşırtması bizi
günaha sokması için avenesinden bir şeytanı
tayin etti. İşte bu iblisin
tayin ettiği şeytan , doğumumuzdan
vefatımıza kadar nefsimizi aldatmaya
bizi günaha sokmaya çalışacaktır. Fakat şunu çok iyi bilelim
ki, Hz. ALLAH (c.c) meydanı şeytana
bırakmamıştır. O
bizi görüp gözetmektedir. Bizden beklediği kendisine iman
edip sığınmamızdır. Onun
emirlerini yapmamızdır. Ona
kalpten iman etmemizdir. Ona itimat etmemizdir. Onun emrini nefsimizin önüne
almamızdır. Ancak o zaman
bize yardım eder. Bir
insan ki kendisini insan olarak
yaratan, düşünmek için
akıl, görmek için göz, duymak için
kulak, konuşmak için dil veren
sahibini unutur da nefsini şeytana
teslim eder, böyle bir
kulu Hz. ALLAH kul olarak kabul
eder mi ? Adam evlenir
daha ilk gece eşiyle yatar fakat
şeytana uyar sarhoş yatar. şeytan da doğacak çocuğuna
ortak olur çünkü alkolün içinde
sinsi şeytan var. Bu
sebepten doğan çocuk ya özürlü
doğar yahutta ileride asi bir
evlat olur..
Onun için içimizdeki şeytanın
isteklerine değil de, Hz. ALLAH’ın
emirlerine uyalım Ona sığınalım. Onun bize vaadi var. Biz Ona sığındığımız zaman
şeytanın bize karşı kuvveti
yoktur. Biz Ona itimat
ettiğimizde hem bu dünyada hem
ahirette rahat ederiz. Fakat nefsimizin idaresini şeytana
kaptırırsak bu dünyada ve ahirette
başımız beladan kurtulmaz.. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi ve
cümle Ümmeti Muhammedi şeytanın her
türlü tuzağından muhafaza etsin İnşaALLAH.
Selamı Aleyküm..
Son
hakk din olan islâm dinine inanmayan, devri kapanmış dinlere tabi
olanlar.
Şeytanın sardığı gaflet uykusundan uyanın ve aklınızı
kullanınız. Hele şamanizime, budizme
inananlar şeytanın oyununa geliyorsunuz.
Bizim inandığımız son
dinimizde, bizi bir damla meniden yaratan bize
verdiği nefes nimeti ile, hayat veren,
topraktan çıkardığı rızıklar ile bizlere güç ve kuvvet
veren yaratıcımız, son kutsal kitabı Kuranı
kerimde sunduğu İlâhi mesajında; Buyuruyor
ki: "İndirdiğim bu Kuran feyz kaynağı
mübarek bir kitaptır. Ona uyun, emirlerine
bağlanın ve benden korkun. Tâ ki merhamet
olunasınız." (Enam 155)
Son peygamber Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimiz ise: "Kurana
sımsıkı sarılınız onu önder ve rehber tutunuz. Zira O, Alemlerin
Rabbi olan ALLAH’ın mübarek kelâmıdır Ondan
geldi ve yine Ona varacaktır." (C.
Sağir)
Şimdi,
Hz. ALLAH tarafından hükmü kalkmış olan batıl dinlere uyanlara
soruyorum,? Sizin inandığınız batıl dininizde
bu tarzda yazılmış ilâhi bir emir ve peygamber emri var
mı?
Biz hakk
din olan islâm dinimizde, bize gelen kutsal kitabımızda, bizi
yaratan Rabbimizle gönül bağı kuruyor Onun
yüce emirlerini tek vasıta olan mesajlarını öğreniyor, Onunla
irtibat kuruyoruz. Sizin inandığınız
kitabınızda böyle bir imkânınız var mı ? Kutsal kitabımızdan anlayamadığımız meseleleri bize öğreten
peygamberimiz var sizin var mı ?
Gelin ey ALLAH’ın kulları
yeryüzünde yaşayan bütün insanlara gelen son dine , son peygambere
uyun ve kurtulun. Bakın sizi bizi ve Bütün
Kâinatı yaratan Sahibimiz olan sonsuz kudret Hz. ALLAH (c.c) ne
buyuruyor ve bütün yaratılmışlara
duyuruyor. "Ey iman edenler,ALLAH’tan
nasıl korkmak lâzımsa öylece korkun. Sakın
siz müslüman olmaktan başka bir sıfatla can vermeyin.
"(Al-i İmran 102)
Ey insanlar; dünyanın sonuna
doğru hızla gitmekteyiz, Hz. ALLAH (c.c) ise
buldurduğu hızlı haberleşme sistemi ile son
dini son peygamberi bütün dünyaya duyurdu sizler de duydunuz
. Gelin ruhunuz bedeninizden çıkmadan son
dine, ve son peygambere inanın ve mesuliyetten
kurtulun. Sizi hesaba çekecek olan sahibinize
o şekilde kavuşun ve cehennemi boylamayın. YA
İlahe Alemin; Yarattığın bu inanca bağlı
şeytanın ve nefsine uyan kullarını ancak sen
kurtarırsın. Ey yüceler yücesi
ALLAH’ımız; Ne olur onların akıllarını,
kalplerini bağlayan şeytanın iplerini kes onlara
hakikatleri duyur ve göster çünkü onlar da
senin yarattığın kullarındır.
Her ilimde önde olmak isteyen
insan, kendisini yoktan var edeni bulmadaki çalışmayı
yapamamaktadır. Son din son peygamber gelmiş
umursamıyor, geçmişte, biz atalarımızın bize bıraktığı dinden vaz
geçemeyiz diyenlerin dediği gibi aynı inadı
sürdürmektedirler.
Oysa ki, kuranı kerimi samimi şekilde inceleseler ve
inansalar, Hz. ALLAH’ın kulları ile ne kadar yakınlık
kurduğunu fark edecekler gerçek huzura
kavuşacaklardır.
Resulullah (s.a.v) Efendimizin Hz. ALLAH ile olan
yakınlığının farkına varsalar, gerçek manada
anlasalar, Onun peygamberlerin en üstünü
olduğunun farkına varacaklardır.
Geçmiş devlet idarelerin yerine
yeni idare geldiği zaman eski idarenin hükmü
kalmadığını kabul ettikleri gibi, yeni din yeni peygamber geldiğine
göre eski dinlerin hükmü kalmadığını neden
kabul etmiyorlar. Ayeti
kerimede: "Peygamberim, kullarım sana
beni sorunca haber ver ki, ben onlara
yakınım." (Bakara 186) buyuruyor.
Onun için yaratıcısı ile yakın olmak isteyen son dine
katılmalı Hz. ALLAH’a yaklaşmalıdır.
"Bu Kuran doğruluğu
şüphe getirmeyen ALLAH’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren bir kitaptır."(Bakara 2)
ALLAH’ümme salli alâ Muhammed.
YALNIZ HZ. ALLAH (C.C) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan.
Yalancı olma, hakikatin hilafını söyleme 'Ben
İzzet ve Celal sahibi ALLAHdan korkuyorum ‘diyorsun. Halbuki sen
Onun gayrinden korkuyosun.Cinden de, İnsandan da,Melekden de korkma.
Gerek konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden
korkma. Dünya azabından da korkma, ahiret
azabından da korkma. Sadece ve yalnız, azap ile azap edecek olan
(ALLAH) dan kork.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/The-shadow-of-kabah.jpg" width=450 height=338> Sapık imam nasıl
anlaşılır
Hz.
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Kalplerde ALLAH’ın zikrini uyandıranlara andolsun
ki."(Mürselat 5 )
Resulullah (s.a.v) Efendimiz
hadisi şeriflerinde: "VALLAHi ben
vefatımdan sonra ALLAH’a şirk koşmanızdan
korkmuyorum. Fakat nefsinize uymanızdan
korkuyorum."(Buhari tecridi
sarih,661)
Bu
Ayeti kerimede Hz. ALLAH (c.c) kalplerde zikri uyandıranlara yemin
ediyor. Hadisi şerifte ise Resulullah
(s.a.v) Efendimiz ümmetinin nefslerine
uyacağından korkuyor Hz. ALLAH’a şirk koşmalarından korkmuyor.
Bir imam ki nefsine uyarak
kalpte zikrullahın uyanması için nefs
terbiyesine giren tasavvuf ehlini yanlış göstermek için
çeşitli deliller peşinde koşar nefs
terbiyesinin zikrulllahın olmadığını
ispatlamak için mücadele eder eserler yazar okuyanların nefslerini azdırır bu imam nasıl bir
imamdır.
Bir
imam ki Resulullah (s.a.v) Efendimizin yaptığı nafile
ibadetleri yapana engel olmaya çalışır bu
nasıl bir imamdır mani olma kardeşim yapsın
adam fazla ibadet yapılamaz diye bir ayet mi var ?
Bir imam ki kendi nefsine uyan
hadisi şerifleri kabul eder uymayanları
reddeder bu nasıl alimdir. Bir imam ki
cahiliyet devrinde islamı kabul etmeyen peygamberi yalanlayan taştan ağaçtan yaptıkları putlardan medet uman,
müşriklere gelen ayeti
kerimeleri; Bir olan ALLAH tapan, gönderdiği
peygamberi tasdikleyip izinden gidenlere
gelmiş gibi gösterip kafalarını karıştıran imam nasıl bir imamdır. Bir alim ki ahirete
gidenlerin arkasından kuran okunmaz der bu
nasıl bir alimdir.... Varın düşünün ibni
tevmiyyenin müridleri nasıl bir imamın
peşindesiniz.
İslâmiyet sihri inkâr etmemiş, ancak Tehvide itikatlına
zarara verdiği, İslâm ahlâk ve prensiplerini bozduğu için kesinlikle
haram kılınmıştır. Bir müslümanın bunlarla
meşgul olması doğru değildir. Bu gibi şeyler küfür
basamaklarıdır.
Hz. ALLAH (c.c) sihri öğrenenler hakkında şöyle
buyurmaktadır: "Onlar kendilerine
faydalı olacak şeyleri değil de, zarar verecek şeyler
öğreniyorlardı." (Bakara
102)
Diğer bir
Ayeti kerimede ise;" Nerede olursa olsun
sihirbaz asla iflah olmaz."(Taha
69)
Resulullah (s.a.v) Efendimiz sihri helâk edici yedi
afetten biri saymış, bir hadisi şerifte şöyle
buyurmuştur: "Muhabbet vesaire için
efsun yapmak, iplik okumak veya muska yazmak suretiyle sihir yapmak
şirktir." ( Ebu Davud)
Sihir yapmak haram olduğu gibi sihre inanmak
da haramdır. Falcılık da
böyledir. Ayeti kerimede şöyle
buyruluyor; "Fal okları ile kısmet
aramanız size haram kılındı bunlar
fasıklıktır."(Maide 3)
İslâm sadece
falcılığı yasaklamakla kalmamış gaybla ilgili bazı sırları öğrenmek
için falcılara soru sorup sapık fikirlerini tasdik edenleri mühim
bir müşkülün veya hastalığın giderilmesi için onlara baş vuranları
da günahta ortak ilan etmiştir. "Her kim arrafe veya falcıya
gidip bir şey sorar onun dediğini tasdik ederse Muhammed
Aleyhisselâma indirileni inkâr etmiş olur."(Bezzar)
Bu Kadar yasak olmasına rağmen
falcılara büyücülere gidip onların ağına düşenlere yazıklar olsun.
Gittiklerine göre kurtulsalar bari, onların ellerinde oyuncak
oluyorlar maddesel olarak da yolunuyorlar.
Başka bir tabirle, para verip
günah alıyorlar.
Bu kişinin imanının zayıf olmasının neticesidir. Hz. ALLAH’a
kalpten iman eden bu tuzağa düşmez kendisine musallat olan şeytanı
ve yardımcısı olan cinini onları yaratan Hz. ALLAH’a şikayet eder
işi kökünden halleder.
Biz de öyle yapacağız şeytanı ve cinnileri def eden duaları
canı gönülden Hz. ALLAH’a iman ve itimat ederek okuyacağız ve bu
şerlerden Hz. ALLAH’ın izniyle kurtulacağız. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi evlâd iyalimize bütün ümmeti
Muhammedi şeytanlardan cinlerden şeytanlaşmış insanların şerrinden
muhafaza etsin İnşaALLAH..
data:image/gif;base64,R0lGODlhtAC0APZgAP/39/fW3vfO3u/n5/e1xveUrfdjc++ltf/v9/fGzvdjhP8pY+dzlN4hY/fn3v/n5/fv9/f3985Ka9ZjhPeEnPdzlPe1vf/v7/dCWu+tveeUnO/Wxv/Oxv/G1v/O1vfn7/e9xt6MnP/n7/+1vffv7/ectfetvf/W3vecrfchWt5Ka//37/+ltf+lveettd7Oxu+1tf+9ztatpd4IQu/W3tatteelnPe1tfcIQt4YQu+EjP/e1veUnM6EhNaUnP//9//n3vetrfelpcalpbWMlNYxSv/v571re5xra/f3761re9aEhM5ja4RKWqVKWrVra/fv3vfv5//GxrVaY5xaWr1KWv+txv/Wzr0hUoRCQt69va0xQrU5Uue1pa2Ee/f35////+/v72tCQvdCa2spMYwhObUYMbUAMYwIKYRjY+cIKfchQtYIIfc5SmsIIVIhKa0AGFoIGIQhKf/3/4QAEEIICGsAEP8hY1oACAAAAP+9vQAAAAAAAAAAAAAAAAAAACH/C05FVFNDQVBFMi4wAwEAAAAh+QQJHgB7ACwAAAAAtAC0AAAH/4B7goOEhYaHiImKi4yNjo+QkZKTlJWWl5iZmpucnZ6foKGio6SlpqeoqaqrrK2ur7CxsrO0tba3uLm6u7y9vr/AwcLDxMXGx8jJysvMzc7P0NHS09TV1tfY2Z0AAQIA2tMAAwQFBgYHCODQCQoLCgwNCgoHDuq+AA8QihEJ8A0SEyhIqEDBgoUEFzZFiPDNHqcEFApYCHCIXQMMATMkyKBAwwELGzh08PCgoaQIHwKAOBDiQAIRDh0B+KDv0AcKETWMEEAigiASBCYoaAmiqIcEJUyAOLGyAIUKBTIIePBAhE8AABZGQDAgQIABDhwISFD0AIoQDCZMqBdzUYkUKv9K1By0wkQFgixGtDDh4sULFCVAJCBbFMRRCxk8wEDxVEEFDS0IEIjh4WhRAiAIZHBxgHMCzRlkZADhgrEEFQfaLqIwY0Y8BxBIXPhw4C5eCwQOEBicgMYGybgFWxaMQoPjwDHI8iZM2oWMGhpk2HABo4OAGyFcCIBhQkMFFQxoqE6UoAGOHCoqJEVRAK0OghKVBtgR4ESCDsAJWIjRoaiJAjwwUJAJLKCAwkcgxBBDZphZcFYIEHamUQY9ELADDf/pYIAEPryQzw8RgDjeHhFUMEMKCzBQAIIHsFBCCDihQMAJQJywgweZBWHCAUK4kAFuZhWgQQntHaiBCwkIYFn/BgeM1kECLkAYwhBCNOlCDQkEgKMQCkwgQQ9EZOAACVn9MOIeHRTxFANNbsBbZjsm5kCNAoCQwVkahNADhDYcwGMIBbSX2EYCGHHCBpX1Z1BRMRzQwwTZtdSDCx/MmUABCgB0BBI+1BBAEiv4NKIICmTwgp+C3TcYCCOMFsADDuBolhAh+NCDEkcc0dIBfbJkQ5KCOTCAfYjBUNRg+h3AgBIe5XnEASKQ8EACKCzBhApKNNGDDDs4kEQSZ+5RQAUgbOBCgpUlcJR+NHgglgfF5XmrEko4oWtuPiTAUnI4emBErJ8hNhpmlRHQAwM+HBnCESgEsMIFAgTBABMSPNHE/xEyJACFA1GE20EF9OCobmVSEOYVfSCg1cMUVFDhBBVKTIBkDzV04OeCCn4FhJL6ZcBkZ0iS1pLPB+TpwQcXOHBAplNM4cQTPmzgQEiijveBAhS8qly6CRyk5QkBZKBDWlUoMUWuR+RLQAg0UOuSfjEAsYOSHUiBWQa0unBuZsm57WcCDnTrAQNVNN3EEz3AENIGDI1IQgU6JHCocEdBCYKWWh6gw2kSTIHrBGlDKcNYfHlwgAkmaDlYByPFsJkNGvxoGBAe4I2C3gR4dbkLubo8RQiKUx2uFRVYcMUDY1UOggyXe8CB6QxIgEXn9uZaIZIOJLBjDFWOVhhlZFngJ/9guUfxAAEHdtaZmzD05UIPVGTBROIb1J/OmQ+wSQAQA9x3VAY+ENMJaGAzBhgAC1go3BEmgKsagCBWBBgBbkJwpM4ExzIEMAGRMnCCKERBewU4kM8yBoIg6CkBL0CCE5gAvPpp4X4jugBBDnACB6SKNDSjikgsgKkGbIELTsDVEXrgg66Q5UkW0IAPeOQCE+wmXQRgQQg94EF9aaAANmgBYgJoASH0IG0vqMERoNYFGCjOJCMiAAVQcALkCcY5PijiByoDAhRMwAlY2EIQGUiEITygch7oT5SG4CfMjMQDUSwBCjqwghOggAFSiopBssOrJfQATH7pgQ26IIMu3MD/Jy/YACGqBo4HrPFVH0gADGoQRyW8YAU12ogGJpBHe33RBzRwwJNGtpGEcYZgn3FRC47mgBBMwAcUEBAKRkOhEJjwkl6gwhNoQAMYdMEGNriBmbpQA1GqRgQUOIAHAmCEDxiMCLcqoghO0J8DUKAKQLSeHwXAr8r8hoLLTFAMRhAoE4zJA1GigAaSGc4f8S6OevJCNLPQg7DAwAY92MA3utCDF4wHAAcoAAg68KoXhABX9HqhG6PEgKYt8Ag1mNaCDjkYs+hmQQcoAQtiMIAdEEAIAgqUBnSwRoMIwV566oEXjpCFLEwBBl9wAEQ3kA6KitIBoYwJRDIwAg+IwKPo/1QCp2ggguxloFagmwADJjWtjaprZAewwggWZAIUVPUEFiBoAYg0UAHpBgYh4MIUiOiFJ3ihqJrsAgkcoIENhEpxUdhAJzvZTXWAUwhW8ADEhlCDF7iACK4UgZbaFyXQMYABLggAWZITg+d5ADH5URAICiCgK4aQPRTQAaAQ0wMs6KoHfn1CFpzQg2sidWpgSAIUBqCFTnaBk0uwQRA2IB5s3MQGVkjAA+zTxgFqoQY0iKULfOCCtYnVBdX80X4OCQIrRFAyMRDfDdjDXgM5BWEmMMgRmOADGRzBC7hlKCePK4MkRAAMPwDABojYBcVeMwSy1YANvFkNADDGBB1AHv+WwLazo6jOAi4YQml45QPNFFJBUOwbZQoGgv0kaDBSyExvPCAALfSGBqGEcS6h8IWkegsMOAYAFDbmgBr/ywE0eN5gKGINiMjoAw8QQr68Mp8kkWUzMuDulPRmgxrcbjRZAlsbd0AVD7SrPicI83QfQIMAOEAEUfjAAEhAggGEgQRhiEASfgAGAND5vzjOcYjmbOeshOoCJEDyA9aMAIagkRkPqAAKaHoB3mkncEi+QVH0htDtIhRCCtZADTTC0RpicDIiVg5mnFxmFIbRLzTwYBTCkmoA5PkHlcplqtMcFq+sCjPAyQABBvCMm2ggBkhLwK1goCQgPEA+J6iTDGT/AEcfSOnZBzrXqpjUAhS0oEAoKJCQIKnE6YTAC0hoAhWQ0NsNPPSSMuhxFOwcgSjIALfbMncXeLVTyDnGACpwjGx53QwAlIAHVqABN3zA2w4XJQQEGG7gaAC0IdQKkpDcFZJQ6ALxHUAvJtiLFIWkAQboII4sUQIVmiCGLFDBB2a0lSY3AAX7JWEDURCAD54ANRnAIAiw4+m9JTAGeUxgCUewqDNAQIEZiaMGU/ihAiVwgAEYwXxtrNNmXDAdCUXJOaXJgAlGoJ8WjMAKbS1OgCzZko9SQQxkMPkTbPDuSxZ4ABvQAAyCe9yNwbvAncz5EszRc3O8gwjNbcYHCkCA/w9E4QQZ8EIZzIBABBZAWIb/gBEGUKMn4WfSIZBBCHyWQSeOYOter7YGeJDMY0apXk0wuTR7wIS9sl1qG9DTBgJMUVwOeFtmvCZjNGQAeTDgHTSDBgkOAALZIJLgZUDgDLDAAMCN2QEPCAAN7FSDKEuHMz7z/HktEHpt52kCmvSBF+i1rRqEwGlAfIIMNhCADWAzoiCSARPmB+P6mvsGQRACBRTQewUsgQH/h0vRkCQXEABPwjtlwAVnMANnIAGgpRvb1QNDEEfOVgPq4yM/EkExMBlc1wJ7YSCjB35xRART4iYJkFdcQD3q9wBS8H4LdgFJYANMUDg9kEsFZm5BUP80OuB/nwU5esJvz1CAomUfBOADTVAGDKiAElAFeyIlLIF9TcJ5uIEbqrWB3Bd2GvB9zkaCBHRaE5CCp1EFTmB7sINNhQUqMtA0L9NQiWVuNzdQOiBbS1ABY0UEYRANCABmYwECNUAFaLCADPgPCBNHnMEZTWIQJpCBkpEg+jQCelFtAKIytfICumQCxiQBEoABElAETPgCQ4BNZpg4P0ACaSiGvAUDq8YB5lY0OFFXYyWBpNQMESBmOHIlSFAGC3gGC8h8ndISV2dB+oE6mJEZjDgZHgiCHyWBHBQAJuAlKnAaDaACnNgDWkAET0BBNmArNqAF7eYDakgFvSUsA5D/YuuVhXmCMCFABEIXDUhmI8vjA0pQBmgwA2awgP/gbIVYiIeoH+d1GVKwgXrhIjwAIZOSJSAQPZj4jCrQAEXggDXQAy+DX0QUZTAwit5YBVvwBDd4BWkmBTg3kHkCIX1EDbNBFQnASkTgBH+IBQw4Aw7IXX6CfQJjAaiTgYwIkCWgSGjhA4RnBQJRBRLABBPwjP8AEDZQLy+DBEigUERUA0kQBd4YP/QjNQIAZA4iBLTibOJXA9WAZjtwkrbih2aAicvXAAyQJ4boJ4iIGIkYX5NxGQTSHggzV9EzPQChkP/QAMd0BKY4bkvJlC+QBKT4BE7gBOuniqqYAEAQAOIj/wMHEEfjt47S8AEfAARFSATwiAZo4AS0ZAYNcARn6SeiaRC6tiM3IIxvyX3FoSKYwpJYIJSnMZSYaJY+wARcoEcvkwZK6Vde4JRRMAS6dQSKwwEBcAVuUh8CQHW1Ao9DMBfSgADmNoFERATyyAVfhEAqACEHUiWH+COosyO4wXVft5qsJT3/QDHXopALeUy0tAW42TJKqZReMASBNgQu4wM3sAHGORYpBgJtY37ipwRDYA0kgJI+QAReQARcgAZbkDa09JIeIZpRSJOo0ySYwXXsISAK4AQpSDGyqQIgehrgIT3uiQVNUJhpkAZapZT0OQBEQAVHtQHlQgAmCALGMv8YzqZVXFkND2Bp6ESCUyCPKOUDS/hZIXAgIhRfO+In35ksdWUAVVAFXnIa6Mk50ViXCOSehemX8ckpYeCiY9gFB4qZQwADm8EjNUAANYBZaXCHJJkAQjAESkSCRHAE1VkDLlBSuuIRSHo6FbqkKLCkFDQBFDMFCXkt14KJiuolCFQEXGCiQDRuXEoFQzAAA+AFU4CgSqlVCbpET1gDNTAESmCHb6o3B2B+YGJJ8ogFPsCHjwIhK5I+EsorIUAr50ionUMxIPqMQamod1kEWMB4jAdETjAFSJAGkooERBAFNDB+SpCiVICsmwpyFOQDQzCS0xABHZABFtgjrYSZKln/BgwgGG2XMGaRPlVCQbVypMZkqFMglNfiJYi6qBSTA1iQA2bABYzXBFwAM9E6bshKBAPwAlrVMtAKrUigBETUSqMKhNHwAKTBbJzhcOgUAiqJBkcgGADkhJGiectJSSUFlEdgqB4qAfiWkAkpjffKeGeABWVQmMV6rMgarV4wsCLXBMiaojibs0pwoLfSBErgptEQAduxXY7ZGXrSs0dgBmggAYYBJc62nEqUYd2lGQzgBFvgrk0zBUOJbyqQqCkLrDnABfj6qD+0pdkibmkQRDAWbk2As9Gas/+aVeG2o5MpOrVypg4HJj1QnYlRGRtLSATAUhYAkU0gpfPXOU3j/yUTsCG8CrYNYK/BOrkvC7NpK25ASwM1kAZv+7Y5i7NvCzP04gRN4LDQIAI2ykrZ8TO2ko5bwKBIUhk4UgMeEGaiZQULMwVjtUATYFJHIAFH0HvOiLKYCKwz8KiMl0fveblviwQvoAUj57nR2rmcK60jpwSx+AwkYCfL2SRI+6MLugX58iRm9keDcRZp0ScEuSwj274UYw4h6qtV0ACNZ6+3mYCFebNi8LZZkAZhxLnU67mhu7YjJwZ2GwsXcAIt8BS2QQFLAUOSsL2W5qmvM4Iq2QQIpy7zsa3VeqTqAyEIkyvO1rsLJAGZ8oyGCpTS46iNp7wnyjLZUnJZUAZN8P+/nTtyAHzDAIwE2dsKiTYGkZsDM6AGOIADa4ABClAAHQAukQAA+rKuhAQ0W/gEaFAGeGpWK5EnGiCrTBJUxqQErDRfQeklY4CJhrqEwDo9eZSlZwujMXyEZJAGoJrDnZsFndu5YmDAsnABJqACM8AGgAzIfzwDObAGbbAABrAihTEAEJwIJ/CYlRaTCBWPZcBdbAkYgJGINOkzXyUlX+RwvYuJicqrKryJ0iM9WHCbMGus2VIGeUwGTXBdaWDHdby/tGzHYoC9soACfxzIbDDEaqAGQzwDONBzBCFQZnEQNEACitCj6+qYZwrJPZAFZEAEv3hx8WUFuIE6NEkresL/ACjVrp0DEBsiv1zQACnIBUCkzsSav1RABmjnBk0QqjmMyySXevuLdpLpCgAwBmegBoLMBsFMxIU8BhgwBgxwzCHkJz6TJEJbCLSxhb4YkxNIBG9bX5TURC3gp6hzmn7iyRMQxksYlFVaOJj4qE4gAeqMBRxquf5KBjAtz/Rsy/mMy69MBlTw0K6QAb4s0ACNA2rQAGMwBn7XigAiqz6iG4xsCAgAQAvL0IYYRzBjrT0imkxiAkHwM6fDEiDcmwtTBa3Xq2Y8zo+azi1drIXpOSIX02+QBfSMz1mQx3kc12UA0/vcCjTABXAAyGcg0ECNAzPQBn73DjgRKIoUUxOK/xhZEosJYCvoBIWdIQOYVWlVrXVLagI3wNBc3YSsNAFVMLJMMF+F2jTwlMpRus6FWTj1cgTvTAZxEAcGPAScm8ck58poh3Zx/AGyEAJ7zQa9HcxFPAaInNB3EREhFEJad5qaXGIZQAOkJHOta4ESwmGY2SkVdNXb7NHn6s0Q4nDtezbAm7gpjEcS4ATwlNpoTS8i9wauHQduLdu1Lddi4MpyIM+BBws90NMDjQMogsQKHSgGkslOpB+ohWsewMR7UKAfBSGFuBln8dQNfojanHEuhQJRCyF4CjpoM1/zRdpLmMoq3dJbK3K4kgZv8Npx0ARDAN9yDc8u7gZkMKCzwP8AgUzMRVzEarAGRH0c1sYC39lW+8GP4sl9B/EAggAAXwUmlEQ0lvaLUJjUyr0jSBqS3PWQZjOyZ/OuWyuGCaTOq1ysnuM5VIDi8rziszzfNw3Tb0AEzonfe33jRjzER6wCvUcQMqUUa8WP4bmIEbTJM0ICcxB7l7TkTBIlDF5BUcgkV306SCoED94heUovG57lpH3e5w3mYa7eTXDicZB2K05yr4zbMO0FOg0LIQDIcJ7ja6DjO+4YgWIFCsIfCqKBCXJen9eWu7EZQWVlTI5pKGBlGLjJWl3hXF0rJzkv1jPpU3DaemWKTWM20J4tKA7L10pyME0GdU0G7H3fspD/1wJt40XcBhhA572X0AWwF5TBOglAWoKRGeLZeUrKGekYIYnYGSHpETJJoUyiIy51rnnSIWF8BEKENmG+7FPABZb+7AofjycO4ypu0dce8dVc6rHgAr8szEVcyOK+4/DhViAgAGHWNpVxBSgGahJEk9u8XXqyK4WOaZT0EXpOoS3AJAZCqyGAJVrwRWhzKwRf6aYI5tCu1u/82jDdBERABKIe8c2JCx9gBsI80KveBhtf51ARWfURK16hZYH0jwsCAuCpzRlgAysfkx99RQ2OG9v3Eaiz0enTHliyprky8JPOl+aN1iOe5Ugw9HHg8Eef9NqOBG1OCxEwBb68Bjkg//WGrAIcXxAEME7QB/IOUCl/9CT/WBQGwXUEoPISGIVFc6S3A/OYv5ZKKpookDc0oAXJKEQ6f+Vb7uxXDu0j197sbfRKIAbsreZkoAW7MAB6HchQf8QYYA6P0QKUAWZUcQIXAGhgs0sLMoWTYQEfq+idXwDYl4Ghz5bfOT4scQD1R347L/BY7jTLXqysTy8w2gRx8AZu4PDjJ+q3ze234AN04NsA7dOGvAaIjDUlMAIdEGYkAQgnHx8rFw8OHgkgiiAZFgQxMRk+lAcuByghGgWXBxaPBI8joZ+eJgeYlgI0Pj09Sj1Hr0dHSlNHU1VVU05UtLVTSkpNZGRxccViXv9IYmRiz2JNQ2EQAzTX2BF729zd3t/g4eLeA1lwcGZs6kVra20LBgYVFCVWHQ8PJw8fD1EiJAN2BFCU4JOJT5EyhPDh4pKQECE4HchAoOKoUY8emTDRIgMLTC4G+iAC61esX06m5KriBNcvW1SIGXOTTImXZtGaNEmTRglJJEC9ENGSIEAAGgloOEAwrqnTplqy0DmXTg2bHDjWpMAwZl4LD0BEiPhwQcQAIxdIPAjgAYRbF6EgKXIhA1WITHcnZgRhBWMjgyZGWDglJIO1VkRkHUkcSxivlCmF1cKFxEkzMm+QOSMJTSdPJGmAIvHpIkGCKzQ4mGZUQ8u1MAAiaHv/SlvcgCloqMJRp0YNDjVtxiigwAKEAHz7yu7DdyJBDQsZKIKIkaBDggwNMfnYNNHRJ++hDrYYcTADx4lHW/UgGcuVMCS8VDqxVUsYlZjFMOtvogSJTs+hIUGFMESURsMJbHmg4AbWEaCQK5S0UkMYtVVIDhVyyDFVOmwA14Y7GMiDgoII7sCPCMjlA4ILGcBgwnQdKHjdJZrkhUp05m1kQo6YoODjJSw6QMMQrqwnS0mOzZdSMPUNmIZMbyQTjRdKPMlTGlQAJYwPINCgoAcnyGidWxYcoMERE1TBxRZb6DTEbBZWGIYWRGSIzhZs4FlEESEyQEEQHXSwij6E5vOA/wAtOkJAAl8q6FYGGtSIyqQsFGApBRUowEAJDCjgKQMMWPCBADWsxwARr7hSX3y23KLEEVk+mV9+zzRB0pVZaqnEEF3G6MEViXQgRQxSgDCCFZlMIAEXWGBRRpRbHLFBnNS+gESGdlLFpwE6UJDBlyc4gGA+/OzQSCjTMepBgs3VEFEnKBSAqQJj1NsVAz6EwIQEDdRbgAMCDBFCD4j1cOqro803IJP3pWHZrM84YysRn4m2ZZfqythWJG4RYEIIDEiwLBZbkFFHGTnkUIQLJFBrYQQvvKBFDxrSMRUcRRjgbQZFbQCWuPjwI0BFBLhFrIIdsHVdReahQAG9CyzQr/8CFejgxAQ2gMxvAxQYNQklRAyMZH/B2OKYw7LS2lkaRHiB5WjC7Gpao4wmMOx0UjSkQQ8TOMHFmiaTgUURbaisA4UuUztEhnTYQYcZXRWAilskrruDoQKsVrevO5wQZiImPD1G1Hfc0QDVIRyRxREmoJD1BF0FIAAIDtYQYdiJxV12llRg2cRl0OS0ExE/xY2ED3M3KqZbtA8WwgRTSKAmZm+YgUUDe6qRgw2JU5uEFnTKYUcRwmnqbdGJgOn5Byg68MAOQADhORDvI5iACfJWMProKaRwegUMoIIYepCBEkwKX4eSHAgSUQMXUOIV/YmggJoAmt9JSXg6QQLx4ib/jCFYIHPKk1ECYgCCT7gAZEpQkxMwE4cyHAELEiiCGWbABjO4oHsu+0GduGCAkGFhAhRAgQVAwCABgIV9A3AAWVBEqA/swAMWKID+FpAp0jXgDmOgAAV6oJMQHOAUGbBEBj6QgIgcAAQIGsgQSPKe/sSkgsSIBgZ30kEfUOliXqJb+kjosTA+ZAJMYMmzWuiDFkiPC2YwwxngMAUcuowGcsCCATSggjM06wglGOIiArADFB2HHwqS3QlI6DQDLKB0VJziAoRTAR8cgQxKmJReLJAAEjgAZBp40bqU5gMJ9g4oFsTJf3YCNyKA7VXIy9jnEmGaGIwiCD5CoROc0IQ3/9SBDEcoWt+cUAZFwuEIjqTWAOTABQoUYAJYmIElsXAEF5iAAOEKk+fCREK7tcBSVbxDCnDQgFSOQQKsDMHvfBDGA9xAkwIAwABqgCYvLiIRSEmADKrEn2FETGKeEcZ6CLZGJByhBgsEUwhHaKwwouAAKJxCTDJDhiwwYHZH4GYZyoAGOfggnHGKQKkKUAMF/A0LZzBDGRiwKDCZxjpSGAELUFApTFXAAGNIQelwkIIFUK0ArNRBD8SAhJN64hMgkAINjPABGdDiCUeACItuwCICuKBtVYpYrei4mCKt5wmwqAEBIOoB1dRNCorwmI98wIAJ1OJhb3BDGeQwBRIeYf+maJjpNHBKLRqcMGQNaFazDgCJGISChDcwAQu0WIHSQu0OOIjaKlepAHxuMRg+QIUFYJABMm0AIK2gEl7R+ipaTKAHZ6xBGoRZ0Y1uVDI24ezmVtMx2gkGFSjQwARg8ow3vGGxbsBCCw6whTK4wQ1Z0AJlXRaBAwiBAspqQAPMQNSK4E+pTM1fpjyFgZTdYZX1ilq9WqsQWHnxRge1QBBk4IJB9NILtcCrSqkwhSdMIQRDoEQIlNC7VyUGVSM5bl4hYR1hRaJYpBhM6yDSA17gh6VocENkSzAF75IBCeIdr8usEBFQ8WsKpMCfOeVFWqiOwQANmIEa+HTKBajAXvX/qgAIajAaG3wxCDcIow1aMYQkfGAIR/DCbhl8n1v0oFQqKcliZEGEU4WACE+AoBJqQJFhDctuzAtFQR+SOlghFhkp/u4WquDiIUBAxonrQAgo4IOnqYCzVmhBvEg7X3rNYAY5OAMbZoABFbShqvRKgb0U4IMaRLhMNzAviV3Bsg/Yccv3SfWXXyE9w9KiSCNZQu7iVhfpMI86zBsMjUBGi/uIwbrW/e530VAMN7yBCHACdJw+wIAKaEADnYIBCFo32tLq78cKyIE6tp0DqOo3v2M4ct+Q8AIBlClS6umBF74cgShgWctcpkJKOl1iXcxHFhAiwhLc45PFMARHYI2z/wVYJAQZQKQW99FJM6Lkhji4wQ4q/i4ZmpBsZVsIAvjSAA8YoAEL3KAEPJiXKRuQA/WqQ9LqaEM8FrCG+zagqlalZg9cQIMNDKxI63aFFsJAAh+kmnfwKVCJebGLxdw8bKmSjDGzcwkcYccFjzhhvpqkcOs2o+EQf3jDYUkDi3cPBBw/LwtaR1p6kfwMNDXDOU5OvnjsEwf6fLkKJNCEB+NrAy8YWM6L9KYB3AQaWcgCFYbSg2kavhYDG8mp1CwLhtRAAy4QQkMa8vTJt8I+v/s1sBMbB4jb4RhpcE3FvW6hD0zA2TxYtKdOqc441KEOudnNtoMTjzXggJ8z6J/0rv8Gaxq8IN3qRkKVw8AMKWWBCDXwguH91hJUGYkxcSNYA12ggcdHviEyqD4K3AXBmBDDunWwruvxQJOe7Jz04SSAplBRALM/Gg2vr0McprJtdaggHmOw/e39t/v2/LYHIVBzMkAwPSAgVeZ30OAMXqAFXpAFM+WA8vZqY4Yq0ccQIeAu7rIdGfhAxlMlPPFr4fd6mSEGSuAaSYB+lAUApfVxFBBVZ3AGaOB6eVAHN1N/ORAiGIABM4BauYcFtwAREJEvCwEDDuAAAwhvPpAEYfB3YnB8L9CAYiAHUVgGWUBNZVMfcXMEERIhCyFhFGg8CpeAwKYMWvACiIOCMjYXnhL/ZDAYf/JXg7K3BjmYA6hFVTOABVdTF2YiBAwRBJEHA0kkA0/wBFQwBD8QBQ0YeEPwAkTQhC2VH3JAhWXQBL1wH/0xGuvxQBmGKmj2Hk+Sec+wK77ne2eIhsoGAAGQXlhgPa5XBzMYB+ewG7sBHCpwe7f3aHjIAHcxeS7QBXTRBV1gAzAABTTQA/fhA4dIBIK3iMqYBZcxK2QwU1T4HwmnKzZxjcZTQcHDVZNlit64BwHQA1zwcDH4ejPoBrHIBrMohzjwaHcIQ0BUIzZgA67TBUJgA9nnAzLgADuAC4YYBURQiFAwBFQQeHJAK2RwkAdZBvkxTDqRK+8BGjyhcDsh/xRDMACj940oCAFD8AZ0gAZ44IZuYDNwkBtmMGQ5MEPNMgMiAypLECkQkTXzmC+w5gAb0AMyEAFJMARdMJAFGXiBl5DFIIUZEo0QI0cUuRPERDxEsIg0kJEa+Y0v8ASY4YpvkAdvQAWEmCFZwAVsYEmPpl4NIAEGMAEMoANLAIRpeXP79gRM0ANQ4AAv8ANJ4AA+KXgGmQXOoJALyZDQeFERkwYv8BpRWZhNQQIy4zahRwNhEAHWQANaoAQqOQNBpl4qMAEGcAQ68FsDszet0ApLwASDKANR8AE/MAdJkHyESIg/CZRAKQcO6IDFlh9RAmxIAJWGmZsVQgMMcASgAv8yPmApYlRbCbABxSkAG+AAAWCTRaicUAAG0BkBRagUeBczMqMFXTAEnhZhQ7BGJHFHQIElPEEEulmeiRMGNWBALGIFFYEUAiAAQvIAA0AC9BkBRhABXxABAJAEEfADYOCfc/CfSUCX/ZkESUACURAGYQAFA/CYvvcCraEF29md3tmN5nmhtDEAE2BYoNKhDFAAZmQJRfMCpoEUNZcUQtKf0PkDSYQNG+B7rRGjnjajI7FB4HklPPEmGLqjTeECL6hO7tgsJXc9EjB3+3KkKsEEotkDG5AEA/ADsmGEg6gS8uaaW2B4XOA30igHwtZwDXcMZNB1PDqm5CABL/iVX/n/o1xwh+pVpHMnPUUgPVPwllrwBS+wARAAABsQBTvgA0ygUlvgjLAZqJAxTVxQBt0lbJ13DK0YB0NAppC6DTXwgukQVECaTtdTBA2gAtgDQ0VQBRIwpzj5BTc5l0nQBTIwADf5BE6QBbA5qL0gH9PUXTQlbJ/3eSF5TQMQqWTaA4v0gpJ2BpdKmddTctgzlk6gpD0AA1EAAz2wBF0ABkkwgF2QRIXnqk2YBVfKBcGQC37TXTX1XRAXB3hwDOH3ArzKo2HABbGoSEFFqTlAmZTZAFzQpiLzll3gADOjc3TZBRAil0+gl6+qrdNEC07AEoeKBnnWeQ93DHggBqWYruVJ/wPdFFSx+Ks1VARnkANcUHIxBKpv6QIO4AKusG8b8AUAMICD2AMyo5cJqa1/oxK4cLAJ611Z53nHcJsSi6FaYAZosEixSBXpYD13mAPNIj1MMAEusAEuoKz7BgNQ6q8OppUv0AVp8LJsUrBMgAtqIlR5drOL2gQts7Pm+QJlcA6xV5Ln8K6JhAX1CkMSgDVl1APK+qxNSgKC+Bhb8ATd6aoztQVZegu0wBLOorBah7OfF2Nkq5sfUAUKOxVp265m0LHNMpYSsAQgoC/K+pZLAAMR0HN6C5uFOAR+C7iCSwu5ULjiKq6LGgdKsLjlOQdKALk2A7kKiw6WZEnMwgUMcP8AISMBSlq3XeCY1xqoW5AhabBGDniluDCnR6ALW4AFhtul42oHTXCCsJubvqqOtTuSH4kGicQsmoVJysIFIgO8SnoEMmBlPRB4x3u8xZAFa8QmWLALzpsSf1OrtuqlyCCm2RuVKmgVGgsHjVO7CttN1sMFE5A6zcIs9/qnU+ADYeB3kigHxysHUSK/4oiHz9u8aiK9edalDesG/vu/3xjAatAOiWQGI+k4chBZaOCDPlAFDYyHbnul09QDAKEErvq+B2ldsNkKK1F09qa6+zuuZICuJhyVFNAb7QAiW/CRdpBikaUkM0UymsUmV1oGRGANSrBYFowtwGbBPqAsuRD/qgdbBVsAg1/rcLcqB7u6xN+IAAawBr7hxBiwXnQwkt+VBUogU4lEq4sljX78ATRwLRmSSBhMPRnCBa0QqrtwsFOQsCm2xwxrB3aABH8mx97oAGPgG3bcDgZQX3AgPnYgeItVUzDMl5EohUowAC9wtYmcIZmRGS88uQxQeCyxEqs4vbfqea/Lyd4YABhgx78hh6O8BkUQg484f9iiIcYglAf5YrAsy3KgyHYwxuB7pb/FEsxHyQ/3eeHsBsEszGhIzKEMHPXlDioTqFzavXQgB8jAcPrxBkjge02QyGRgBhiMB7YciWVQvwyQQlnatdN7uN9VA+ZsigGQf07cBh/y/8QhwqWYbAfiI8+1TBNxAGxpQAPCJQelzM/9nBkq5rMBPQXT5TeCFMKe911PELELbXEOgAG9kcKh/CEQjQFFID7l+nmtWMub9waCqQUYws+lnM3+jGeRJVR+E1N/wwW+zLBuIAdKHNPoRwI6UAQ5cMfu0A45bQD8bK4hKH61HH5vIAYQ6gToINJIbU0Od8DNUgZZqqXTewyY7AZOANNWrWwRMCc2gBV3jNMhUgQEjAeG7YYhONZorQVOANKO7c/xJ2wHfKiIOk36+8t4XcJ7jYIREAJt0Bu3B9EG0AYydA65Gn/WNNYTB6FbUMoELAenLX/D9rM0FVly7V0N29NloP+4m+2NNCABW53CEJ096WAzXJoZyGDXmNwEEErY/GwziF0HXnrACnvA2LWo5PeovR2VEfAAGtAbM7AG2mYVa7cnbFAE511DmAybLyADrV2SjRN/r1iu3zu9B02ux0AEYLDdhgkAGaDT9bd2Nk04pH0O4uMGTSCh7HoOdNCKr9eocXDQWncMDSd/YqDZ/K2RH2ADFGAA6C3gvTHcBNw4dtBSWiADhM3gdiB/ruiGDqdiFZ3bjHrhGX6hdQkDTMAGw10EUawh8syoTVADMoAF6ngObnDYMyiSh4vd8heSOlvjGLoCULCgL7AFFb3RrrfRQe4DeKIO52AHIZnkcZAHjLr/qD79eoZN41AOqYuTGSwuf3GQBTVABFtQ01ZhBis+g3kg5riKyeTK4mSg0GsOqRFAA03w4A8eB1teFTnNBHKw5+aI5vjt53UQkm8g6IMeqS+Q2m4d5/MLB8qschJgTXoefw7r57mKB2mAm5l+oR1p6ooeYWqHzAbgBC0O6Vne07gqf02A4a0+pjWQ2vJXBp++LVNABqWe5JVOrobtBhrUxb++s1ogBiIoBsRTBnZgBsd769w+fviNbNEOuy+geUowwU7wefId3U0eko4a7v9LA0TwlNswBOHHVWJQ6g7+53GABHrt7rA7AF1MIQOQBqX+4OVKBhbq7zEdAUNw7y2+OdEdrfD8zfBikAZCoQWsLvEav/Ec3/Ee//EgH/IiP/IkX/Imf/Ion/Iqv/Is3/Iu//IwH/My3z2BAAAh+QQFHgB7ACwKABYAnQCPAAAH/4B7goOEhYaHiImKiQABAgCLkZKTlJWWl5iUAAMEBQYGBwiZo6SlpqeSCQoLCgwNCgoHDqi0tbajAA8QihEJrg0SExQSFRQWFgkXtBERkLfP0IUJFAUWAYeqDRjCGQkZChoHFhscHR4PzpcRHwEgByEHCQ/R9JcAH7uHHxTUGiMCJCIIIkFgggJ4IBJ6SFDCBIgT7gpQqFAgg4AHD0QIBACAWQQEAwKIDOBAQIKEB2yEYMBkwqx6MCOVSKGiRL5BK0xUKMZiRAsTLl68QFECRIKTCUEstJDBAwwUExVU0NCCAIEYHhYmJACCQAYXB8AeyEBWRgYCLgrokKBCQ8y3if8ozJjxygEEEhc+HNjJ0wKBAwSOJqCxwapfo1qNotAgtWiMk4KRgnDhQkYNDTJsgCXANIQLAS6gKlChgAbc04QSNMCRQ0WFhigKrNRRrJrDADsCnEjQwTDnGB0SmijAg4ExEyxQoBAHIkaMrlwtoAhBHZ6QDO+OWNghwARjtj1ezEMNN0KFGSkWMCjA/ACLEiH4oSBwAsiJHR66BjFxQIiLDH4dEJsGJci2nAYuJCCAVthlAEIHCbhQ3RD9vTNBAgHkx8NoEvSgRAa6kPdWB0VMxMBYGwjWFX9NOWCfACBkMJ0GIfRAnQ0H9BdCAbI15Y0ARpywQVbBHZNQDAf0MIH/Z/AcwYADuoFAgQISSHBEEz248JKI9YigQAYv5GgUb0eBMIKDATzgQH4CChGCDx4ecQQ8KeUYgg0KGuXAALsxBUNCR3F2AANKaBBOCFOEcIIDDySgwVoSONHEETUEQAKXMBVQAQgbuNBcVgksxBkNHpTkwWI0eqiEEk7M+ZcPCbzzWH4eGLFmApyR1ZVSHhDQAwM+aFBDCEcUIIADOyQgBJVVVJEFFTV4cAFemEbTQQWy5BdqVlIgJVJuIKzUwxRUUOEEFUpMkGAPNXSQ43POBTAAEAvmil1YCU5GJ3/UdaAmCCVMUAQXTpThhA8C7PBAPNU+84ECFKQJGagJIJPh/wkBZKADAxNUocQUch4BKwEh0JDAcrhaEAMQ3HnQgRRcZeAmZdA9BoJy0yVALwElSIBFFQU7wQAIDpwwqGkN10JCBTokICRiC0UIQoYZHrCWChJMocQRE4gcoQwmAeXBASaYkOFRHZgTw1c2aACgUieckAGNOWaAsQUaSMDFFAVPMQEIuQUhAQVJ22JFBRZc8YBJUYMgw9QecDA2Az5n3aqcPaCVgAMJ8BeDEGMl9elJFuRIFAEBRAEECBqwF9YBJh2Qt8dlGMwAAVAKgYEKAxROywMnEgDEALwtlIEPGRRNg7sMGIDFzyBPsHUNRPc6gl8hIBjWYVoRYEKBdkcRRf/nxOX4Dq6DeuwEGWVMwIAFJ5wqwRi9+37KBcUccMIDIp3kArsYKYcFCqCABmyBYFs7Qg98EJKTQAhvPuiPC0wQGFARgAUFQIEHxKes+LDHBBkIAYBQMAEmHKFgZZCAD6xwlAKMwQACsB8qCEABFJzgAxj7mg8Y+IGs3GwCTsDCFpyQLiUQYQgPiJrL9EUhwDwoKxcsAQo6sIIToIABWPTBB03QgxwVoGtKaIIbtiCBimRgBBUwgARcIMNTPKCGaUpCO2qwQyW8YAX28YYGJiDEVvVAZDRwAIS25Y1gbUYpuHpPCzzwAQeEwH0aYIAO2POXOZVgjx7KghuwcISGHED/LQpoCdLaOAoRUOAApbrABUBAhB4QQQk+eAAOg3MAClSBYJhDogBmlZXCZA8FDnLOCHhkAgeQwAMuYIAG+IFFHmSAPwosAANUVYYxMiAIi9lYKCfQAxqEgZSZAMAnlSICEiTAQ6rSAgQapS8GTCF6lGrUc8wRNQEB5jkHKAELYjCAHRBACMqUiA6WUAEUlE0DXKgCsTw0hWpy4ZQ8qAADlqCArjHBLBugwU3AOYlpnOUBCKABnFYFSxqIgHNz80HX3JcldkJoIVk5gBVG8BwToGAEHjiBBShgHB4VYJmSLMD1GGA7DyFhCm5wQyfjo8aNGaCEDIDBSc7yAhFwVBKm/xQCAT4Q0iFQTwtesKMIMgQDyjzSSQxwQQBO8pgYSM4DTPGNc0AgTQq0LoM/5akOSjCWCZghUT0gohPcUAY6kbAVS+AYE6YggxTdzDiwu9RVEbEPrT7gArsBwuICoAW1DmAhLvCBC0jmPhfQAAYA8gs9QTBTzhDgTGRbDHHwyo8JLMGgJgAaBRBFRDFOwVMAG1x8dGAAJjAhc1dwB08JqgMU0ECykx0EAKBCAJAGgHpASBMN2nE2C7hgCKF5hwjbVAKrPIYALRiBCSzQ2hHIFq9CWCbTTmSCEFRhAhoI4xGmkIUmwApXHPNBfCagxhLa4IFQYQAsxqCAAiQgHdGdhv8JThCBB2jABx4YyVojF6PKiPZNAl6JgDMYj4o96CgxaMFiChQbDC5TB8JAgRB+5QMvOOFcN/ZBYGI1gWBFUgFHUIEKPJaBDsTAO1EZg5LHcEoafGAAH7jqA7AFUhK44AifQRZGLJAQyuzQM0TY4RKqUx1xVHApsUFBcgogBB7xYLnV8QEKfICEJmRBUj0YDAFQoCRDUYCiBsCaBBT6IOm0bkoGUACDYVHRC3F0Hwe4LATOqQQLbFdhtzkBjGQggwPIIMTiqs5yPFUmGbFAxS1IzoAosLEyI6oJZCDDpLqRgBCYMFh6bXSV9tYUENg0KgpItKIb8AkF9OCbpASAFDP/EoET+MAJPajISUJAgAFAoWgJKOt3qdODX1EnRwlKwAtcULoMWMEELUg1CoJAgeIcQQc2ms4UYM2+LITgKI/sMTM3llgmZI1gPgjOCJYJbBVo44USYMARXsDRm2UEAA6oQUP3BjIJyCIKH8DI4rzhghqUACxkkVBlXHCdA4zgtSZQr3uJw+quZY9YWSDDG9g3BfHOSSIv/rMk/X3LLWQOV0GQSBqVjAElS6CiXhhlG/Uiy1y4gAhbKMPznleAPX0A4w+Y1wkgFByU2GBYgDk3Ba/XgpmqWAM88AHHuuiDeddODE0A2S2P8A6C80OvlKsCFszQqnzJSCKKVjKj3VeD/6uSwAIfAMAFevPsLZyBCzPAAgN09gCFMUoA7cgAp32Qmbo90yon50y61f1ThU/ABj5QArq88GEubAELBtvRMmc/UZb4zAxR/5AHaqopRZMGFixVOikFcIEICHIySpD6GSLvBAr8By0hIMKndygDComFLH45eQxey96fKAftLk89uwhgMgbsHQsSKIPPfcqD2YdgLUXYe9R7MLWT/HrwFF0CN5HN0QtA4AILgis+0ARmAHln8DwdUiPZgyCa8RPYQUF+4RfOMVcpp2KoMk3cBisLcgB+hX4NAHtloASztRjtxzE+I0QGUwPbAgIW0AKaYgBYpAOt0ANewH/gBAAIQP8CSXQSNUAFaLB8ywcMwPJpdgJyZYN9VsEVMSAF2zcCVpBuA1IjWDQELxAAHVACFMAEOdAADZAD8lcGN/d9K3EE/uZ6UVdzWbEULKABxcBTCtdtQ7BRyYYAF7A4IKAFMpB8QGgGkXcEwgIPlPE6EWhmW9EczeGEpzYdj7RAIEAqHOiBDVAEkWgGZlAG5kIdNLIS+aZSXKB+mbMgGUIAViBQy8VNRCB8N4gADwARdJR8aDADZxCETJA9NZAj/jEWAOJaJ7cVz/FaKnZJ3FYDAkADFkA56OczkeiFZxB1BrMqX8ZtSkAsXIAGTpAg9RE/NyMR1IGBPTAE0SVdGZcAn0b/BE6ABgUIizOQcKLlHyDHFAACQnF1JE1YAlIUSVrkPcOAfoIWiR94BpTYiU2QBkiwKmEWJ3BSMEowNSyzVtKBKhdmI0rgjd+4BwBAAvQSWkTgg2dQJZHXAAxwJ+YzFhZQNiP5TLm4K0iCQSJWACVgjFXCFgYniTnABf4YdVzQBE2ABDqpBF5QI91IBJ1ojdkFI6ylIxfWSkqgBRNJkRZJAD4QZl5QBmggAUrwPA3gJHRiPn5xFugGA2WzfQnRgiywEjyiAFgQeVaiAkywj1igjJVYOzhJBWmALqviSjVABFkwBagTNxmyFHayQx5CBAKxlAEAA3QUZkQglVWgcM+j/wLUsRygI5LvWDZmdnJOuBjrYYwN4DdrKWRs0YVckAP+WIkAGZdzOZA8eZdNQG0esCBR4xUpUR2rIpFL+QI7tENhVjBbIDITwAXqGA5hQRbYVzYs8lqc4R3GoQBO4Jv+5m9YgzVc2JZ7ZwZnUDtbgJM5SQUBuXo1sCrdMCbd0gGlU3dwggRpoJRLCQAZUAND8JR1VDtKMCxV8pEhsBzPRDYjWQJBQDZmVjpvpmDNMgFVImRrWSVFIAE5EH85QJ1lUIk31gRyWS4QOpB3GQJ36QVhJgP/kRJ/6EpKkAb1M5GrVAN05J5HsAVoUAVmxTU7sqE5sl4gxB/LMRbiRTlOMP8FnSkBa+lvL/mBbmkGsHedkpIGTkCkEEpE7Zl6EYqaAiY7IKZ6RGCDhncPk+FhgFkwWAArNfBHnmE+M+qlKkEjhqJYOMoWMMmjL1kECkqJ/gh7N3YucRmnETkEYYSdODmQC2Sh0RdGhfeNJEBhUVCl45ib6ndvCbClomU6FQI6bwJi8DEBU5A1LeFvE/CcaKoCXACaosmgN0kwaRCncekEQzAEn2qncYkENlIjqpcGqAhOUHIPNaBtcBJmR1CJF3IS4AV28CADZCZnYOFOVbBYkUqpKhBoVeJvRaACazqaIEgwD2qn/SWqpGqqODmXRpR6YaQEUkpKPxAFV7ABEBD/BdoWWnCSelF3BDGAeQIwLJgoYDVAGVbxDk6wBZH6TiCzlmpUoGYKDEUwk8qIBcsopHCKnVlQBv01qjjZX2mgsNqJLkbVBH36jQmwARFAAlqgbe25QD4QdVUgPIvjlBE0Wh0QgCHUBPRaQlZSBe8koARmpoJ2oNJ5fgUodW+qnXCXBQUra3e5sNhZqtVKUjjZquDUiElAAmUlA0FArmHWiXpZNB5AAyDwAhmGMeJJLInCNVzzTnJiJYlWqYL2khLwgZF3fkFas00gBv1VBrEGsdNarf2FneUioUowmL7zA4mgB+BqsRoKA10wqPPaTctDKoyyG7GyEqcnXr8iJxVH/4b+RiVfm6ZChAXxh4I1q52yFnNk4AZsW6o+27PaebYRiwqY1QITwRcU8BCiMAovsAE5yLcukLRJiq3gZRQckCYdkAEqQR2u8w40FjKLywSOizWR+pKSW7xYYIYGQ0Q2Wwaw5gY627YJm7BzCaFiMLe1MGVj0IU5MANqgAM4sAYYQBEPZghg0Ax2iwg3sAEVWQMy0AWVIQTTNwQy4AWxehT5UV80wldkAxbc9kgJBKk6enSeObxcEH8NwAVTJ0TOeqNhJGuxllQQWwM+219wZ6dwF7qlcAEmoAIzwAYe7MEdPAM5sAZtgAEKAExjYlJJEAFJAADnawgbwLoWawPtG/8En2YZL6B6onUMD0g2IGQv9cVtXeM3R5A1OvqcVVIFxFslQfR6B3Rj6DJvaPvAsqYFNVBn2Hmz0Vu9dGsKKNDBH8wG3KsGasC9M4ADDFYMGmCfyEAD4tPCh5BRJJAEeEjDXWADXfACNNCDWUAEI5cBN2CcoVc6I+km3CYnxjVoOtqyYHtLH6g3XEAwC0wuqhdrZfAGSZUGL3DFCQt3FYy2YkAGDIcKADAGZ6AGIMwGZNy9I7wAGACD/EBiB4BaMJAiNPAFLBwFhBDDFclpd+y+GyAAtkkFSMB5GvofgziSI9kCuMttCuc39RrAAqqjBFwETgDJWLCcb0rJVBBrmRv/B2SgyZzsyRQsBqFMBlSwraOQAWGsyqiMA2rQAEr2CcZRQxmEAmLhAmVVy1HAwlAwCLxMxz5gxxswAC8gAz2ABF7AaYGIzCbZIPxZHYRSxEegxDjanJIaqQjsm5J8Y3yjNcrrzXHgvFSwyZ8KyuacBVMsyrRAA1wABx58BqoMzzgwA21QbFJhVwXwHnUTBPvMtzDgAF+QBFCwAXugBQ7wA0lww10QSBtAwzW2QzQciDfwjiPJHxFdHUOcNftlJRhNhrd0vM3S0R6tNUeABA/8BuCMBC+gBUhAzuYsBmora+qcCSEA02yA12TsvWNgwgxQDLVBFCxANjcAA4YN1DAg/wO3/AVF7QAUGwFd0AONVdR9+2nd6APg5R8neZxY3SYK6CFWorUUbVwqKz0+c80d/dEfsyrdTAZxAM5lgAR7fNJxXQbn3ARCmwk90M6rjAPpsQAGUBssqU/mYwIwYAGHfdhd0AUbkARJ4AAvAAVKjYcbUNTtC9WY7QPuq8+0DHreYzqKSB0rBTIhY0LGZa8o+zOTbK+rcgRpIHPOSwbVSwMvUGeebM5zTZuowAAffMbe671qsAbFCjEF8BOeUzpBwGUgoNyJHQTMTQJf4AA08AMRUAMbEAUbsNychnoDnRmUgVr/kYtXzVcHcshYCzIoTobvVNqRcks3prJaozWsPf9zcSAHZJAFSkDfJ322th1rRCCHptADMP3f38u94PtCUsGSPwEvIKAHyI3cym3Dy33hjK3UUJAEG8Bp1416NjAENAxutAwgJimj/aGISsI17e27+7XiTtA1QEMw9mrWW/Pe3sy8OV7fOFnbZBCltxACHkzkAb4G8ixstVFeg3QUUgACN4C3DN6+jZUEPwAGFH7QeNy3lU3DCNIFhk0AgRwj7tjZ05G7RBAyR7A1f+S7K35f+3Wjcl7qc5657IO2SfcCaeDJPS4GuU0KNOBv87xoENM6+sReabM/GWEEsvQAUTAADhAFRiA+UGArUBAFKxDpYAAAUXBtUKDsUeAAEn7/BQMQSCQBJVCCMQEYGVZBorHrnk/ZbYo7Bc0yBUrC3uTt6vQm33CnBAb91ipt22Lw49CQABOwMW3Ikj1xA1iRU7IkAiLAERCwAhxhvhzxAy48Bz/wAxQPBhhfvhYv8RIfASvADEmwAiRg7Tl4AeV07BghABgTACaTAFZMouyZ3bdJBGyuski5X1uT80qAuQYr6/ke12ir37dAAhKwO2MgAZ8wUDpgV6dmBQTQATdkBHhBAsxOAiTQ7FSPceIjPgCQ8T9AAteW7FDQSNwe7iShJvehG1TTmipSpSU689RBBAww6mveLB7zJmnu6kgw1/LdX17w7foeyl5QDxHABDJN/8Yj3AaK3wYvFNwFRVMZBiUBwAHczgExvAGGreldcOUkUPEREAVdwHmWnhlTzd1cITq+QZmmUx0J7eohk0Afs18qCzTx6QNyovNUcM62rdJJRwNvHdfoSQ8D8NIfvMprsAZ9nWhTQVMr7wE7IOHPTxi13L4ZdW0bMAcQd+1a/st3ogGaYdhGshURyBRYLYY1cgSjfuqnHvv2CuNaQ6J/FFZhdM5o6/dhQANe8Mm5Tgs+QAcwDQhqbGxqamtrbQsGFRQtIB0nAR4BDhuVlRsbXTAOX5obc0mZUTRdMhpdNj42NjIHLjAWILMEIAQWtya6BwcoByHAPT1KPUfGxUpHU//KU81OyT41NURHSlRZYnJkWdhiRGEDXk1p40N75zTpNANhAOfv8PHy8wNZcHBmg2w5iGsqBgYoFEBhxYMDBzsoHcwEItOGLxxMbfgBYIONFwdlpFJlQ4OLIDBgzBpJoCQuC7pMsOjlQ0OIHkSKDZOZTEmVZjenJDviQ8s0a93KiMGW5dsAImnSIFHixQuRpl6G1PBJI4DVBJQgzNsqT0sWOvfyCcqBY80CRRUKjEgA5MPBSwstkdLYBZQojRugOJAhw0aIVS5ggbgBQlatWRZQWhjRIsMBIS5eCiOSrBiRCTWnONGp0xjlnjXEcdtGNA2RCEeVIlmNxAvTIS9eJNj/EIBDgA0JEsyiOiAKgAgRuMYbMEVOWDiD1OAwhGEMIxYJBOxwQCMuDShfHMAwVZfihu0wNlSHwYoVrJCyYJQsfKuFFV0ZTLRAUQAYEQYwjxGrtlSzsp1NKUHECzWQI8ZQQ5FzWhhEsOZFa07VQB0HNETigQcnXKhbBpL95UMPNYQh3DsDUCGHHGDls08bLDanAAUWYOWBbW9BEQUmdNn13XfhHeRCSza48AoMGRB5EgG7oKAkCkIKUQMwIcSUH01KKNGMlTsdQY1rRNQwRBpEjZNFGkMkEcYQDrZGhBYT0sDBCRtomJstB2gwwRFVcLHFFk00MURwI4ahBREn4rMF/xtbFKGoAUtUwMMNswmAm1wOzJZJKxNFwEF4Mjg0gAAyhGDeK/GhUAJ9BVSgAAMHMKDAqwwwUJ9kSry0HzJWXrnMEcMosRoVSGiB5phjpkHFn1GgCZVTGDkgxQZXuJmAB7klEAMBI/wygQRcYIFFGW+QscURG4z4zgtInFhoWEUApIMGICRA4XQ3ciBeJl10QcMKEeyYSRAbcECKX4EF0UsBFFQwhgJjOMcAMBJI0MACKigQzEtRFhMCMdZ0XE01VfqKRJ9IEIhEUsYiMcQPZz7YVA8YXbHBs/LmJkUMCUiRAJIaMMCEBN5uQUYdZeSQQxEukGDuHhHEpkUPKBonh/8ZRSiAQpGzOTCAA/bS4NCOc6zA4wY3OERhACDAcIMJqTK8QAMLV6CDE0cAs20OcCvg0YcwRfkErlV2xlSVwFKBoBexnQysyiwPARXMUNDwbEMgcKCbbjiD4IIQPWzLhRNcDE0GFkW0cbQOIi79zhDq0oFGuxVcDYMADngA7WxdZ7JDBADYG94GDdkrABQBWJCw2wuMscCLDCiRxRGn+jXBxBJUIEQGGfjgAxEfxhTy9yFTYWwTYoyThhc0vNDgalr8kIQMUG1wY9kN6YGbzlKMBAKHE2hWhRNkeEMcylCEBihKDTmwgerekYQXDOpEWFDAEl6UAUnobFKSQkhe5hD/gUrYi0IBywQBPGAChimvYSlowKp0QAUy9KAEvShBCBggAQOoIHYgEEACMjCEjFVpKd9Tyvj6RI6kECF9T/FCFyLwPi/0QH7a2ZH9pEAz/blAelP4Xxnq8IYtMIELEiiCGWbABjO4YIHw+AHr2hUCFTDABY4p22waMh3xQCECPziIvfS4AROgoAIVYEEJTHiW5DGAAj3ARghO5YvHhGACkKTAAUYoiQTUYBhLaY2vxEcFMZkvZSqDwlFgFoYIdMELUAzP7+i3AQtIAT0ZQMEMbeKELHCxDD44gASqgIUtnOEeU0AjPGggBy4ooAAM8MG2WBUeAjyrKpcAAwAqtQEB/3BgMC6ggAIM0LASaDN5Y6gYI47wBirAsJHYc0wPmDCBgVCSWgnwga9Exsny9cl84luNF2QABSjIoH1J0AINssMpf5WNMHqwgGPqtLEpdHJoZZhCvCYAujKYwQxwOIIwSVQGJ/DAMUzwFha40AMhgYASAasOAlZwTeAFwQYIU9hZ4FaAAjQsbxUIgRjIEIJeHAB7J3FM/+qGAgJUa05DUIKxyHHP8iVlcS/rgQy+ELkkRAAKK9CORMIDMLXpISRC6kgIjDGyN4QLlx0gwBGcUIa2okEO5tgo056WAQKEAGi99JYPjBonm+3rAlJ4jBAoQNhtJm8BKVhe25a3qiOQIf8NBehFBkYgi1kcQBi54lUIrmaBVxDABZQZXxGT0hphfGgIPRiCFr7whR+AoYMv6FRdbJCJ8NwgJI4RQjCqRD4ykKGtR6jFEdqahbYOIXVy3cMAPntXFTSgW06oq7UGk78NIIAEJtAAYbWpAAycpWHgPaaqXtQrH8TnMAnowA5roD0fDIF73HMve4cAxwSkT1hS0UJs0rG1fjpAL6IEg4B/EAXWUvULUdDL1qLwAAdYhQZTkcp7uVQlBuTGGFR4xguSCw8AOIYCDNhWA5wQgsOMoAQ3sAALpHABEfxRB6oaQwHD2TC3xa0CyazGXtczLfWCoAYukIY0fOITB9ZANur/WMc62BEGEkTgC09mIh6lLOABS/MHFMkyALbMOxIYgQQDGEAA0kcgn3hJGgJgLxG6RAMOx8MKGqhPBQzQACaY5MQUYEEBNDACETyAAmMwQHeN1pwTgveEFNBAD5qgBBfooiS3CEx7J609+LZ3CPKlr373+wJ1bK061RkAFJJQZTAkIQqojkJvPnCjg1hFAGX20pqdAj55UkEJWkCum8+RAO0CQwESmCQBrKBnhBG2BA84AQOKkIIiYOFo3GzO8sYAt4Y9TAlN6OkBWuBI/GDGGIGzhhM66YQmOOHczTiCBKYwAWGYltIwgYkPOhEFMFCEBBvQCHg20QUXaEAG7ubt/4HesFM3lMENaCgDGdxAhtPsOh4fOGScXTULlRyAB4RVFQUcIAADzCAH+4A2N8+iAmp/VwLiy6WSXIKfI7Qb3DoRd7ln3oTPcaEKOK9CZeK9PWE48edQ3MBv6K0JjWikFdrrgReegATxkW+nC3eD1NEQB4Y3AVAPfwcEkqkB7cILBnrG+KuoPQEBEEACZQR5ETAgaMROLAV3uEM4uVAGIjiyc8O400xAVu57znwLejr3uW9CjA8lPd5K36f8PvGbTPyXLl04vNKfkJSnHyjqUpd6HMighDZnPR4gYIAGBsuCWMbUhA0wgxIS4AIu5KMI+wCIAtqAAxzcIQU4aEADJP/Q0RB/6E68ajdmH/oGLsYhXL8tA5+2ALpzE6MHfOOez534xCjk2weZii0MEGwKGXyoKU1Pw8DFQPDMaz4OaRAo1j//jg9MgLAaKAELuDvTMxy/CS9wQRFAfoYcYOAfBoB7tTcDOJBCn2MM7eZtxeByVQJAxVcHEAiBcXB8ctBWylcGB+hEMUF9G+gF2FcJfNEpKyAKPqARNxJ5Psd04kd+ZuVbVUcGcnA+ucZ+XEEAq3I9BcAwDTADMyAHcQCBTaAF+qcPbMB23LQGtTeA3NIE7ARJSjABytQDDyMMneQGPxiBWFh1UmeBEVUl7hYTG/gEPvACUBBbMrAE/+Q+MJD/Wj0gUDSQRKwxfshHBk3gBQKVBDQ4IgAQKzfgTWOQAmdwBlQXgU6gBRoAe2eAQACBARiQhDz4XOwWK1LoA1BSAvUxDGxVBhMogREoQFr4gmVgbnTzPU3xNxhRA96XdC/gPk8DFUOwAS/gBShjeWJwPrGha3k4Ih1gAS7wKgswA2YwiBDYRVogBIjIBmvAiGThiGcwLrl0RQdgAwdgAtPYC2M1BU1QBmhghRNYfMU3gccHjptXgU2QBeO2GkrwBF5QAxBmeGz4AknQROCHBAOCJucDG7HRaeuXi0sDAAHAALuHBWaABVeYB3UQB1xwRTmAHGrQBo3oiDNwBk7wfigg/428QCqvgAKUSFFbkHCZJ47huInh+AYMR1x9AixKABuOo3QsuY6N8yAnkxSI8wJxxY8PRwM9gAVuYAfCaJBusAWRUQQMmYw4wIMRiQVOsCpQEgIagAJC0AtOaTdT8C3aaH5SF3WbeJAHyXBuoA2+RYemMSgOsixlkizioxROUZM2+XkRMARvgCJXKIFO4H0daQYIlANjhAVnoHsSMAGrsgQPAwxdx5R280Xe4pEIZ35Y+YPgSJLaoA0KJwZRgRRPRVqrUSZJ8F74uJZr+QJTEEB1kAdvkAdkUDI14ARykAVcwAaBaJS6t3sTYAATgB8MoAMz5AOx4nLc4nra+FYJd/9wBndwIPmCXdlWvkWPI1Ma3BAsZMiZzhkPYeBAsph+LxAcSZAONaAEZzADXGCUM6B7KiABTGAALieFRxBiITYBP9NLZ8AFv+lWFqh5diCO5meBVIAUZHB5O3UgXtBPePicAKo6L4AFETkDBNotfBmeKqAC6slOTHAETLCeIlUG36InW8CF5reVXVl1FZgFddgEXumVX4kE2PGfAXqiXEEDelmg3tkAeGNAuycB4SmjEeMtZuB6SHlzTvA/mfhW5yd16tJWzwBADCeivvUGWTBQJoqiTDpMgThGPLid3tmdOSAxWBAxzqaX3ZKjODcFEgA6e2KBVFd1aPBWbbUFVHD/BNl4IkXKcF9JBl4QBkvapE3qAmfAmtuZp6zJonz5bCI1kN6yGVVgDOqWJ91yUQc3n1N3pnTDVj4qB125cF9JcDSAi3R6ogMgAYHImmZwp2fQqUaJBa/ZLaEqqjfxoE5YqFNJd9s4gQinfBlmExfaVpC6cNrAcJtHBn9yqXRaA0/KmpwqpVL6nd45Ut7ypX05m0+oni7HBBU1pnFQpspnDBV1oWUKqdgqqWaVBQPAq03aA7/0pJ7amlHqnaE6Ysnqci7XbndyJ3myjQcZBxVIocnQfLPqo7bKlWQQB2LQrd56omHABfeAD4F4p506rObaAMcKSevKTp2zBEsASXly/6GMOXXMh25ckLHuea1X2ZUkiaSW+q9rSQMW9UsDO7BsQLB8iqAScAQMyqBMwAARO0OdMwV0VwZ0AIF4EK0UipQ3ATp0ZwZV2ZVES7ReILInqgXBaLInew8p66kFegZXuqDh+TN3YptSiBl6oo10cIV28KqBpwyfY63AmXk+KHVpMKdIa5MvUAb3gAZv27RhkadcEKMRQ6PspAOz2TxfdLNokLMH+bVoILQ3tww4x5tlarYfSQYbtrbO+QFVUKZwABZwALcYZbmtSaAEqrB2K54v1z8ZWwZZ8LeAWweCiwZImW6a0S2Ja5WKGgdq6bj8OAdKABZ0cLu2+7eVCwefGv+IXLCdm3ulEdOEP7O1XHu7V4gHPIm6OYcTU7AFWNC6Vll1Ryu7nAmuKYu7doC7KVKw3juQBiq84olzVFmVf2sHeCCB2yu1O8oFzsBLvWmVH5kGSmO9/AgAFSAIRSCIdLC9uFumaCCInXqwWiqqRbCbYjp1uJu+daC8rjNS/3MTeeIE37KNmfe1VWcHTVC/9puH+FsIh1BGcLCTt4twZRqIJ9y7WnoGFGpRFix13Ju8yzuQGesMNye0L6x5OxkHG9zB/EgBIHwIDskF/bu929u6J1wGBQvAQ1u03IuF29upPvuz7iuQrfu1WGwHVKAVPkyDCGAAa6AcIIwBYlTEdnD/xmcMwAEMwCb8wlrov3CAvhF4xJ+qsf5TBda6jXRghVgcB9XbxeznAGOgHGF8CAaAAQuJBso7nw7sOmWKvot8fgJ0kLgbxxEYB3RsBkA7eKAjiBY8n1jsBkQAyDQYABgQxmWhBmx3ykWgyHjwynFgxme8s5gMklh4u5NbuqbrOkI7Up8DOjYbvdt4xpi8k6JMyuxnyoXckKeMCEdjBovcv9IMyfFqB1gYgW6Ay/0LxQA8kJt8cxubmMb8tW6gBcj8eQEwBmFsCCxyCGHcBkXQv6+MxnKss3EJgQZZB5W8zV7LxL6MgVugRa2bwVL3BCF7zhvlABhQCIawBsjYzohQ/wRyAMmvzMCcyIn5nM253LVQ3MZISZUB3ZEWXMs7KQeNi9C7RgI6sH9i3A/uzIhb0LUWfc0RaJAGGcuTm8vWfMmOnHDfcqGAF79Vh8lf6wQHjdLCFAGCYgNkIcZl4ZAGUMY7e8lYmM8RqM0LjIV4MHWo21ZCa1FDC8pF7XlIzZYh0AaFsByIYADwjFFwMNP5fIWbqNE5fbtUXcyvisPaGIxSx8iYXAbmXNZ5SAMSkAMgzCLwPAi5vMPguLPKGwdbfbK3O5+hOcfRKq1qPNJ+7QaxK9hs+QAaUAgz4NCEkLJwoAaKwgawB3txTMwaDRYostOVXc1svI2fPIG07HCezf+PCJABZEyETtvQpQPP90DMVSfZdDDTl2zCFyx1jg3Z/ErWu82PH2ADFBDVpk0IhcAiQjnZX0uSTcvPsy2BU3fGO+nX6SsG0j3da5kEDmABTMAG3F0EMR019IlwyDGwMl3ZcdnX522F6QvZdYAEXMzeAJoEUBAGZbgFaAyOxkeSYEGE8jzeeTCc85m80W3gl8o6kyzXWugGDFkIZWTNNp3Pj73Im5i+ZFADGn6pEUADTXDRrip1DNkiTCAHeZDPcY3bs9zAXMTiLc6rL+CNEqiFKAIHa1A6BiABxWfTEejYxMzA6LePQc6kbtmJL6i7yQgQTlDZOa6V0E3MWtkE612F5U165eSN33CwdgbwmU5u1bj9ym5Aj0Tgr2burVogBhJoVm/Qv2awBXLg5YL+gxUdB7p950j7AiyYBrGxBVk53ln4ygfZ2Yj+r29YqefgA1wkBkggBk4elwIeB0hw1JWOtEfBDsqVBk5+yZt3XKWO1G3p6fz9BmlQ5q9+zrF+PmtC5T4cCAA7"> Sorgu Sual Günü
Sorgu sual ahiret hayatının bir safhasıdır.
Hesaba çekilme anıdır. Ayeti kerimede ALLAH’u
Teâlâ buyuruyor ki: "Rabbin hakkı için,
biz onların hepsine yaptıkları şeylerin hepsinin hesabını soracağız."(Hicr: 92-93)
Önce Peygamberler çağrılır ve risaletlerini
tebliğ edip etmediklerinden sorulurlar. Peygamberler tebliğlerinin
hesabını verirler ve şahitlerin huzurunda neticeler ilân
edilir.
Sonra
herkes teker teker hesaba çekilir. Yaptıklarının azından çoğundan,
gizlisinden açığından, değerli değersiz her şeyden sorulur.
Hadisi şerife göre şu beş şey herkese sorulur.
1-Ömrünü ne yolda nerede
tükettiği, 2- Gençliğini nasıl
geçirdiği, 3- Malını nereden kazandığı,
4- Kazancını nereye harcadığı,
5- İlmi ile amel Edip etmediği.
(Tirmizi)
Cenab-ı Hakk kullarını
bir bir hesaba çeker, bu hesap bir anda olup biter. Birinin hesaba
çekilmesi diğerinin hesabının görülmesine mani
olmaz.
ALLAH’u
Teâlâ Seri-ül hisap'tır. O hesap anında melekler tarafından tutulan
defterlerden başka, inkâra kalkışanların bütün uzuvları yaptıklarına şahitlik ederler. Durumun
ciddiyetini gören inkârcılar sen sebep oldun gibi sözlerle birbirlerini itham ederler. Her asrın insanı
yaşadığı devirde kime tabi oldu ise, onunla çağrılır. Peşine takılıp
gittiği kimse nereye götürülürse o da oraya götürülür. Dünyada
olduğu gibi ahirette de bir ve beraberdirler. İyiler
iyilerle cennette, kötüler kötülerle beraber
cehennemdedirler.
Bu durum bu dünyada da aynı değil mi? Bir genç düşünün madde
kullanan biriyle arkadaşlık yaptığı takdirde kendisi de madde
kullanmaktan kurtulamaz. Daha ahirete gitmeden genç yaşında dünya
hayatını da ahiret hayatını da cehenneme çevirir. Ölünce de aynı
arkadaşı ile beraber hesaba çekilir. Ne
korkunç.
Onun
için hepimiz arkadaş seçerken, eş seçerken İmanlı
kişileri ahlakı temiz olanları
seçmeliyiz. Dikkat etmez isek dünyada da
ahirette de helâk oluruz. Hz. ALLAH(c.c) Cümlemizi hayırlı insanlarla buluştursun İnşaALLAH. Selâmı Aleyküm.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/vanilla.jpg"> Şeyh Şamil Hazretlerinin Namaza Verdiği Değer
Kendisine imam şamil de
denir. Kafkasya’da yetişen en büyük
vatansever mücahitlerden birisidir. İmam
mansurun başlattığı cihad hareketini zirveye taşıyan Şeyh şamil,
askeri dehasının yanında aynı zamanda çok da kâmil bir
Müslümandı. Kendinden önceki imamlar gibi
Nakşibendi Şeyhi idi. Cesareti ve kuvveti
dünyaya nam salmış Ruslarla yaptığı mücadelelerde
Rusların korkulu rüyası haline
gelmiştir.
Şeyh
Şamilin Ruslarla yaptığı bir savaşta göğsüne düşman süngüsü
saplanmıştı. Ama o süngüyü çıkartarak
kendisini yaralayan Rus’u öldürmüş, sonra da
ciğeri delinmiş kaburgaları kırılmış bir halde düşman çemberini
yarıp kurtulmuştu. Kırk gün koma halinde
yattıktan sonra uyandığında ilk sorusu, Namaz vakti geçti mi
olmuştu. Hürriyetsizliği ve vatansızlığı
ölümle bir tutan bu kahraman Dağıstan’ın bağımsızlığı için bir avuç
Müslüman ile yıllar yılı çarlık Rus ordularına karşı savaşmış, en
sonunda 1859 da Ruslara esir
düşmüştü. Fakat çar dahi imam Şamilin
silahını almaya cesaret edememiştir. Çardan
hacca gitmek için izin Alan bu büyük insan, Medine’ye giderken
İstanbul’da uğramış burada halk kendisini
büyük bir törenle karşılamıştır.
Daha sonra kutsal topraklara
gelerek hayatının sonuna kadar orada kalmıştır. Nihayet 1795 gümrüde dünyaya gelmiş olan Şeyh 1871 de
Medine’de vefat etmiştir. Hz. ALLAH(c.c)
rahmet eylesin Amin.
Fakat namaz vakitlerine verdiği önem bizlere nasihat olarak
yeterlidir Kim ki vakti müsait olduğu halde
nefsine uyup namazını erteliyorsa, Ben
rabbimi seviyorum iddiasında bulunmasın.
HasbiyALLAH’u Lâilâhe ile hüve
aleyhi tevekeltü vehüve Rabbül Arşil Azim.
İşin başı kalpten
imandır. Kalpten iman eden kişi iman edip
inandığı Hz. ALLAH’ın kendisini her an gördüğünü biliyor ve gözlerini haramdan zinadan kapıyorsa Hz. ALLAH ona
şeytanı musallat etmez. Çünkü Ayeti
kerimesinde; Kim bizi anmaktan yüz çevirirse biz ona şeytanı
musallat ederiz buyuruyor. Bir kul beni
Rabbim görüyor dediği anda veya düşündüğü anda Rabbini zikretmiş
oluyor. Bu imana sahip kişi otomatikman
Hazreti ALLAH’ın himayesi altına girer şeytan ona musallat olamaz
Fakat kul nefsine yenilir gözlerini harama
baktırırsa şeytan fırsat bulur o kişinin şehvetini azdırır günaha
sokar.
Nefsini
yenmeye gelince aklın devreye girmesi lazım. Düşünecek ki ben bu işi yaparken ALLAH beni görüyor melekleri
beni seyrediyor her şeyim açıkta ben bu işi
yapmamalıyım her nefsime uyduğumda günaha girdim içimden gelen bana
zevk veren bu halim şeytanın işidir ben artık
oyuna gelmemeliyim yeter yaptığım yanlışlıklar yardım et bana
ALLAH’ım deyip şu Duayı
yapmalıdır. HasbiyALLAH’u Lâilahe illa Hüve
Aleyhi tevekkeltü Vehüve Rabbul Arşil Azim.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi
şeytanın ve şeytanlaşmış insanların şerrinden korusun
Amin. Vel hamdülillahi Rabbil
Âlemin. ALLAH’ümme salli Alâ seyyidina ve
nebiyyina Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Kabağın sahibi var kıssasını okuyunca,
Ona benzeyen bir kıssa aklıma geldi buraya asmak
istedim.
Nefs
teskiyesine yeni girmiş Dervişin biri banyo yapmak için hamama
gidiyor. havlusunu peştamalını alıp hamama giriyor. terlemek için
göbek taşına uzanıyor.
Tam terlemeye başlamışken, kapıdan saçları ustura ile
kazınmış bıyıkları pala bir belalı içeriye giriyor ve etrafa biraz
göz gezdirdikten sonra gelip dervişin başına
dikiliyor. Ve kalksana ulan burası benim
yerim bilmiyor musun diyor. Oda gayet kibar
bir şekilde kusuruma bakma haberim yoktu diyerek kalkıyor ve başka
bir yere oturuyor.
Fakat içinde tedirginlik hasıl oluyor en iyisi ben yıkanıp
çıkayım bu nefsi azgının yine bana musallat olmasından korkuyorum
diye düşünerek yıkanmak üzere bir musluğun yanına oturarak yıkanmaya
başlıyor.
Temizlenmesine az bir zaman kaldığı bir anda, az evvel onu
yerinden kaldıran belalı yine gelip başına
dikiliyor.
Kalk
ulan burasının benim yerim olduğunu bilmiyor musun deyince, tasını
tarağını alıp karşı tarafta olan bir musluğun yanına
oturuyor. Ve yarım kalan temizliğini tam
bitireceği sırada, dervişi dişine uygun gören ve etrafa hava atmak
isteyen belalı geliyor ve dervişin önüne dikiliyor ve aynı şekilde
bağırıyor. Ulan sen benim belam mısın gelip
benim yıkanacağım yerleri kapıyorsun diye bağırıyor. derviş
içinden,
Ey
yüce ALLAH’ım sabrımı ölçmek için bu kişiyi bana musallat etti isen
şahitsin ki, sabrımı kullanıyorum fakat bu azgın kuluna ceza
gerekiyorsa o cezayı sen ver beni nefsime bırakma diye aklından
geçirir.
Önünde
dikilen ve domuz gibi soluyan avazı çıktığı kadar bağırarak soruyor,
seni adın ne ulan, Derviş bütün iradesini toplar öfkesini yutarak,
Mülayim der. Sert olsan ne yaparsın ulan diye
üzerine yürüyüp vurmak isterken İki ayağı birden bire öyle bir
kayıyor ki, sırt üstü beton zemine düşer düşmez başını çarpıyor ve
hastanelik oluyor. Olayı seyredenler dervişe
diyorlar ki, muhakkak ki sen ALLAH’ın sevgili kulusundur çünkü sana
musallat olan bu adam hususi adam dövmek için bu hamama gelir dişine
kestirdiğini hastanelik oluncaya kadar döver ve ona kimse
karışamaz. Sen ise onu sabrınla hastanelik
yaptın dediklerinde ise, ben ona bir şey
yapmadım onu celal sahibi rabbim cezalandırdı diyor. İçinden de
Yarabbi sana şükür fakat ne olur beni imtihana tabi tutma
diyor.
Bu kıssa öfkeye hakim olmanın
faydasını açıklıyor. öfkesine hakim olamıyanlar telafisi mümkün
olmayan zarara uğruyorlar. Sayın başkanımız
devletimize musallat olan amerika başkanını siz de tedbirinizi
alarak sabırlı olun onunla fazla muhatap
olmayın nefsinize yenilmeyin göreceksiniz gün gelecek ayakları
kayacak başını bir yere vuracaktır yeter ki sabırllı olun varsın
feto papazı ve rahip pazı onların olsun. Hz.
ALLAH (c.c) Öfkesini yenen kullardan olmamızı cümlemize nasip etsin.
Selamı Aleyküm.
YALNIZ HZ. ALLAH (C.C) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını
kullan. Yalancı olma, hakikatin hilafını söyleme ' Ben İzzet ve Celal sahibi ALLAHdan korkuyorum ‘diyorsun.
Halbuki sen Onun gayrinden korkuyosun.Cinden de, İnsandan
da,Melekden de korkma. Gerek konuşan ve
gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya azabından da
korkma, ahiret azabından da korkma. Sadece ve
yalnız, azap ile azap edecek olan (ALLAH) dan kork
..
Hz ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Bir selam ile selamlandığınız vakit siz ondan daha güzeli
ile karşılık verin veya aynıyla mukabele edin."(Nisa 86) Vermek sünnet almak ise
farzı kifaye olmasına rağmen, Bir farzın işlenmesine sebep olduğu
için, Selam vermek almaktan daha hayırlıdır. Selam veren kişi işlediği sünnetin ve işletmeye vesile olduğu
farzın sevaplarını birlikte kazanmış olur. Hadisi şerifte; "İnsanların ALLAH
yanında en makbul olanları, Selamı önce
verenlerdir." buyruluyor. (Ebu
Davud) Selam bir sünneti seniyye olduğu gibi,
Diğer peygamberlerinin de sünnetidir. Selamlaşmanın ilk olarak Âdem
(a.s)'dan başladığı, Hadisi şerifte haber
verilmektedir. Ayeti kerimede emredildiğine
göre, daha güzel bir selam alabilmek için, Esselamu Aleyküm diyene
Ve Aleykümselam ve Rahmetullah demeli, Esselamu Aleyküm ve
rahmetullah diyene ise Ve Aleykümselam ve Rahmetullah Ve berekâtühü
diye mukabelede bulunmalıdır. Müslümanlıkta
esas olan din kardeşliğidir. Selam da bu kardeşliğin en güzel
belirtisidir. Müslümanlar arasında tanışmaya ve kaynaşmaya sebep
olduğu için Resulullah (s.a.v). Efendimiz, Medine i münevvereye
gelir gelmez Selamlaşmayı tavsiye etmiştir. Hadisi şerifte; "Şüphesiz halkın
bahil olanı karşılaştığı din kardeşine selam vermeyenkimsedir."
(Münavi) "Amaya selam vermemek hıyanettir. "(Münavi. ) Müminlere selam
vermek iyi işlere dair güzel söz söylemek Cenabı hakkın Af ve
mağfiretine mucip olan şeylerdendir.
(Münavi) İman etmedikçe cennete
giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de hakkıyla iman etmiş
olamazsınız. Ben size yaptığınız takdirde
birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı
yayınız. (Müslim.)
"İslamın hangi işi daha hayırlıdır
diye soran bir zata; Yemek yedirmen tanıdığına tanımadığına selam
vermendir buyurdular. "(Buhari) "Selamlaşmaya son
derece önem veren Ashabı kiram RadiyALLAH’u anh Efendilerimiz, Yolda
giderken aralarına bir ağaç girse yan yana geldiklerinde selamlarını
tekrarlarlardı. Selamı yaymanın ve bu
sünneti yerine getirmenin faziletine dair pek çok Hadisi şerif
rivayet edilmiştir. Selamı yayın selamet
bulursunuz." (Ahmet bin
Hambel.) Selam ALLAH’ın isimlerinden
bir isimdir onu yeryüzüne koymuştur o halde selamı aranızda
yayınız. (Feyzül
kadir.) Sizden biriniz bir topluluğa
geldiği vakit Selam versin. Oturmayı uygun görürse otursun. Ayrılmak
üzere kalktığı zaman yine selam versin. Evvelki selam sonraki
selamdan daha layık değildir. (Tirmizi)
Selamlaşma adabına göre, az çoğa, Küçük
Büyüğe, yaya olan oturana, Binitli olan yaya olana, Geçip gitmekte
olan oturana, Arkadan gelenler önde gidenlere selam verir.
Yemek yiyene, kuran okuyana, Abdest alana,
Namaz kılana, Hutbe dinleyen kimselere selam verilmemelidir.
Ezan okunurken selam verilmez. Bilhassa
kumar oynayan içki içenlere de selam verilmez. Selamı Aleyküm.
YALNIZ HZ. ALLAH(c.c) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını
kullan. Yalancı olma, hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal
sahibi ALLAH’tan korkuyorum ‘diyorsun. Hâlbuki sen Onun gayrinden
korkuyorsun. Cinden de, İnsandan da, Melekten de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya
azabından da korkma, ahiret azabından da korkma. Sadece ve yalnız,
azap ile azap edecek olan (ALLAH) dan kork.
https://lh3.googleusercontent.com/g3Hjc5FG3uXuTWS-RdOjYp92Bted-w1ByEPql4EGpM0=w280-h209-p-no"> Sabır Ve Derman.
(Gönül
Sohbetleri) İslam ahlakının şahikalarından
biri de sabırdır. Kuranı kerimde takriben yetmiş yerde sabırdan
bahsedilmiştir. Sabırla süslenenler methu
sena edilmiştir. ALLAH’ü Teâla kendisine ümit ve samimiyetle yönelen
arz-ı hal eden kullarını sever ve merhamet eder. Sabır şuna denir ki, halini kimseye bildirmez, sadece Hakka
sığınır. Başına gelen bir belayı şayet
başkalarına duyurmaya çalışıyorsa sahibini şikayet ediyor demektir.
Sabır çok acıdır, sonu çok tatlıdır.
Acılığın verdiği gözyaşının
altında hayat vardır. Sabredebilirse iptila güne gün
küçülür.
Sabredilmezse büyür ve ağırlaşır. Sabırlı olmak gerekir,
fakat yerinde sabırlı olmak gerekir. ALLAH’u Teâla her müslümana bir
iptila taksim etmiştir. Ayeti kerimede şöyle
buyuruyor: "Andolsun ki mallarınıza
ve canlarınıza iptilalar verilerek imtihan edileceksiniz."
(Ali imran 186) Rıza gösteren kulundan
da razı olur. Bu demek değildir ki
hastalıklarımıza şifa aramayalım. ALLAH’ü Teâla, Eyyüp Aleyhisselamı bir sebebe tevessül etmesini emretmeden
bir anda şifaya kavuşturabilirdi. Halbuki görüldüğü üzere ona
ayağını yere vurmasını, yerden fışkıran sudan içmesini ve
yıkanmasını emir buyurdu.
Buradan da tedavinin vacip
olduğu anlaşılmaktadır. Resul-i Ekrem Sallellahü Aleyhi vesellem
Efendimiz Hadisi şerifinde: "Hasta olunca tedaviye devam ediniz.Zira
ALLAH devasız bir hastalık yaratmamıştır.Ancak haramla tedavi
olmayınız." (Münavi) Buyurduğuna göre
hastalığımıza şifa derdimize deva arayacağız.
Hastalık için afiyet istemek
şifasını aramak doktora görünüp ilaç kullanmak maddi ve manevi
çarelere baş vurmak sebeplerini araştırmak
vazifemizdir. Bunlar şikayetten sayılmaz.
İslam dini tedaviyi emretmiştir. Sağlığını korumayan kimse günahkar
olur. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizin hastalarına şifa dertli olanlarına
deva versin. İnşaALLAH..... "Salihlerin İşini ALLAH Görür. "(Araf 196)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimede; "Salihlerin işini ALLAH görür."(
Araf:196 ) buyuruyor.
Bir insan Salihlerden ise ona ne mutlu ki Hazreti ALLAH
onun her işini görecektir. Fakat Salihlerden olmak ise sanıldığı kadar kolay
değildir. Bu işin başlangıcı Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimizi sevmekle O'na
muhabbet arttıkça hazreti ALLAH’ın sevgisinin gönülde
sevgisi hissedilir ve marifet kapısı açılır
işte o zaman Marifetullah çıkarsın Hazreti
ALLAH’ı içinde hissedersin O'nun seni her
zaman takip ettiğine kalpten iman edersin her
işinde O'na sığınırsın yılanın derisini attığı gibi
nefsinden soyunursun işte o zaman salihler
zümresine katılırsın. Gönül cennetine
girersin ahiret cennetini kazanmaya layık olursun. Salih kullardan olmanın bir yolu da salih kulları sevmekten
geçer. Salih kulları sevmeyen onlara
katılmaktan ümidini kessin. ALLAH’ÜMMAHŞURNA Fİ ZÜMRETİSSALİHİN. Ey Rabbimiz bizi salihler zümresine kat Amin velhamdü
lillahi Rabbil Alemin.
Ne dersiniz? Cevap: Şüphesiz ki kaynağımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz
(SAV)in hayatıdır. Ancak Mürşide gerek yok
demek doğru değildir, veballidir, yanlıştır. Çünkü ALLAH’u Teâlâ Hazretleri Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor
ki: (Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr) ''Hiç bir ümmet,
topluluk yoktur ki, ALLAH oraya bir haberci, bir nezîr,
tehlikelerden haber veren bir vazifeli şahıs göndermiş
olmasın!''
Vazifeli şahıs demek, mürşid demek... Mürşidsiz olsaydı, o
zaman ALLAH böyle demezdi. ''Bazı yerler olmayabilir.'' derdi. Demek
ki ihtiyaç var ki bir mürşide, bir yol göstericiye, bir vazifeli
kimseye; onun için gönderiyor. O halde mürşidsiz
olmaz! Mürşidler Peygamber Efendimizin
varisleridir. Peygamber Efendimizin
sahabesiyle durumu nasılsa, sahabenin Peygamber Efendimize karşı
durumu nasılsa, mürşidlerle müridler arasındaki durum da
aynıdır.
Peygamber Efendimiz sahabesinin ALLAH'la arasına girmiş
denilebilir mi? Öyle şey olur
mu? ALLAH’a götürüyor. ALLAH’a götüren yolda
rehber ve kılavuz oluyor. Onun için, araya
girmek diye bir yorum yanlıştır. Bir mürşide
bağlanmak şirktir demek de çok büyük bir hatadır. Şirk, ALLAH'ın varlığının yanında bir başka varlık tasavvur
etmektir. Bir insanın hocasını sevmesi
Kur'an'ın emridir, dinimizin gereğidir. Hadis-i şeriflerin gereğidir. Hocasına bağlanması da
ondandır.
Bütün
mesele, ciddî bir hocaya, gerçek bir mürşide
bağlanmaktır. Ona bağlandığı zaman zaten,
onun mâni olmadığını, bilakis rehber ve kılavuz olup, elinden tutup
hayra ve hakka götürdüğünü görecektir. Mürşidsiz, üstadsız, hocasız tıp da olmaz, mühendislik de
olmaz! Marangozluk da olmaz, terzilik de olmaz, berberlik de
olmaz!
ALLAH
insaf versin... Bu dünyevî basit meslekler
hocasız olmuyor da, ahiretin yolunu gösteren, bin bir türlü
tehlikesi olan, bin bir türlü aldatmacası olan bir yolun mürşidi
olması lâzım değil mi? Tehlikesi var...
Yalanı var, yanlışı var, sahtesi var, istismarcısı var, sömürücüsü
var... Mürşidsiz olur mu?
Hocasız, mürşidsiz hiç bir iş
olmaz, hiç bir meslek olmaz! Tasavvuf da
mürşid-i kâmilsiz olmaz! Mürşid-i kâmiller
ayrıca mânevî bakımdan vazifeli insanlardır.
Olur demekle, olmaz demekle
onların keyfine de kalmış bir şey değildir. Mürşide gerek yok demek veballi bir iştir. Bir insanı saptırırlarsa ne olacak? Hastalanırsa ne olacak, problemini nasıl
çözecekler?
Tüm
insanların doğru yola gelmesini sağlayacak mekanizmaya hücum
ediyorlar. Kötü niyet var o zaman, şeytanın
parmağı var o zaman, çünkü ALLAH’a gitmek isteyenin yolunu şeytandan başka kim kapamak ister?
Sonra Hadis-i şerifte
var: "Şehitler cennete
girecekler. Amma, alimler cennetin
kapısındayken, ALLAH onlara diyecek
ki: Durun, bekleyin! İstediklerinize şefaat
edin, içeri girsinler!'' Diğer bir hadisi
şerifte ise; Ey Enes İbni malik, Sadık
dostlarını çoğalt, çünkü onlar
şefaatçıdırlar." (500 Hadisi şerif
cildinden, Hadis no 490)
https://lh3.googleusercontent.com/28vDfry5Qt55vzGUDGEQ_J1M0U3DhycLopz1L83bPic=w280-h209-p-no"> Sükût Eden Kurtulmuştur
Resulü Ekrem (s.a.v) Efendimiz
çok az konuşur konuşulanları dinler, ashabına da boş ve faydasız
sözlerden kaçınmalarını tavsiye ederdi.
"Ya Resulullah benim
hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir diye soran bir
zata. Mübarek dilini tutarak, işte budur
buyurmuşlardır."(Tirmizi)
Kurtuluş yolu nedir Ya Resulullah? diyen bir zata ise şöyle
buyurmuşlardır: "Dilini aleyhine
çıkacak sözlerden muhafaza et, evin ile meşgul ol, hatalarına ağla. "(Tirmizi)
Bir hadisi şeriflerinde ise şöyle
buyuruyorlar. "ALLAH’a ve Ahiret
gününe imanı olan ya hayır konuşsun veya
sussun."(Buhari)
Kardeşler diline sahip olan
diğer uzuvlarına da sahip olur. İnsan
ehemmiyetsiz sandığı öyle sözler konuşur ki, bu sözler onu ALLAH’ın
rahmetinden uzaklaştırır. Bu hatası onu ebedi
hayatını kaybetmesine sebep olur.
Hadisi şerifte şöyle
buyruluyor. "Bir kimse ALLAH’ın
sevdiği bir söz söyler de o söz ile Hz. ALLAH’ın rızasına
ulaşabileceğini zannetmez. Hâlbuki ALLAH’u
Teâla o hayırlı söz sebebi ile kıyamete kadar o kimseden razı
olur.
Diğer bir
kimse de ALLAH’ın gazabını mucip bir söz söyler o sözün kendisini
Hz. ALLAH’ın gazabına Ulaştırabileceğini
zannetmez, Hâlbuki ALLAH’u Teâla o kimseye o kötü söz sebebi ile
kıyamete kadar buğzeder." (Tirmizi)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/sunsetsky4.jpg"> Selâtı Selâmdan Rahatsız Olan Alimler. "İnnellahe ve
melâiketehü yüsallune alennebiyyi. Ya
eyyühellezineamenu salli aleyhi vesellimu
teslima."( Ahzap.56)
"Şüphesiz ALLAH ve melekleri
Peygamber muhammede çok salât ve sena ederler. Ey insanlar siz de ona Selâtı selam getirin ve tam
bir teslimiyetle gönülden teslim
olun." (Ahzap.56)
buyuruyor Yaratan
getirin buyuruyor alim geçinen kişiler de saf temiz iyi niyetle
salât getiren müminlerin kafalarını
karıştırıyor. Dün cuma günü bir kanalda dini
sohbet yapan kişi dinleyenlerin kafalarını karıştırdı. Bu vahhabi zihniyetli
kişiler her tarafta görülüyorlar Medinede. Mekke’de
faaliyet gösteriyorlar Hazreti ALLAH’ın
emrini hiçe sayıyorlar. Ölüye kuran gitmez
demeleri bir tarafa bırakın, salâtı selâmı gereksiz
görüyorlar Geçmiş yıllarda bir
toplantıda bu kafada bir ilahiyatçı ile
karşılaşmıştım. o da aynı şeyi savunuyordu.
Ona Ahzap 56 Ayeti kerimesini hatırlattım ve
o Ayeti kerimenin manasını açıklamasını rica ettim .Ayeti
hatırlayamadı cevabını da veremedi biz de
cuma günleri hoca hutbe okumaya çıkarken müezzin okuyor deyip hatırlattığımız halde hatırlayamadı mahcup
olmuştu. Malesef ilâhiyet fakültelerinde de
böyle düşünen insanlar var. Kardeşim bedeni
ölü fakat bedenden çıkan ruh da mı ölü, selâtın gideceği yer
Efendimizin ruhudur sen ruhlara inanmıyormusun diye sormuştum
o adam boş boş bakmıştı!! Bu sapık
fikirli alimlerin şerrinden Hazreti ALLAH’a sığınırız veli kullarin
hepsini inkar eden bu insanlar kurana göre
hüküm verdiklerini söylüyorlar Hazreti ALLAH (c.c) her söyleneni duymakta her seyi
görmektedir.
Hazreti
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde; "Biz
her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman ettik."
(Enam 112)
Peygamber Efendilerimize olduğu
gibi Onların yoluna gidenlere de insan ve cin
şeytanları düşman oluyorlar. Düşman olmakla
kalmıyorlar yollarını kesiyorlar çalışmalarına ibadetlerine
engel oluyorlar. En
kötüsü baba tasavvuf karsiti oldugu icin oğlunun ibadetine
tarikatina engel oluyor. Bir vakit yanımıza
bir genç katıldı Hazreti ALLAH’ın lütfuyla gönlü
nurlandı beş vakit namaza başladı haramı
helalı öğrendi şüpheli gıdalardan da uzaklaştı. Bu yaşantısı babasına ters geldi çünkü babasının getirdiği
şüpheli gıdaları yemiyordu. Onun getirdiği
yiyecekleri babası yemiyordu. Bu kardeşimiz
iki arada kaldı bize derdini anlatınca sabır tavsiye ettik babasını
kırmamasını ona ayeti kerimeleri okumasını
tavsiye ettik bu genç kardeşimiz sakal bıraktı ona da karşı
çıktılar ve kardeşimizi çok üzdüler o ise
onların baskılarına aldırmadı maneviyat yolunda
yürüdü Biz de bir gün babasını ziyaret ettik
bizi iyi karşıladı konuyu açtık oğlunuz çok ihlaslı ne olur
onun bu güzel halini bozmayın kumarı içkisi
ve hiç bir kötü ahlakı kalmadi ne mutlu size böyle oğlunuz
var şükredin dedik. Ona yukarıda geçen Ayeti kerimeyi okuduk ve siz bu engelleme
halinizle bu Ayeti kerimenin kapsamına
giriyorsunuz deyince ne yapayım içimden öyle geliyor
deyiverdi. O zaman tevbe edin ALLAH’a sığının
inşaALLAH Hazreti ALLAH sizi af eder içinizden şeytanı def
eder Size de rahmet kapısı açılır
demiştik. Ne oldu bilir misiniz, kardeşimizin
duaları ile kısa zamanda babası da ibadetlere başladı haneleri
nurlandı. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum her
yerde bu insan şeytanlarına rastlayabiliyoruz hele kuranla
yüzlesme programlar yapan tasavvufa savas
acan evliya düsmani guruplar var olari
Hazreti Allaha havale ediyoruz böyle
durumlarda "Lâ havle vela kuvvete illa
billahil aliyyil Azim" diyoruz
HasbünAllah venigmel vekil,,,
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/kuran.jpg"> Şüphesiz Ki Bu Bir Öğüttür
Artık Dileyen Rabbine Varan Bir Yol Tutar.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Şüphesiz ki bu bir
öğüttür artık dileyen Rabbine varan bir yol
tutar." (İnsan 29)
buyuruyor.
Adem
(a.s) zamanından bu günlere kadar gönderdiği
peygamberleri ve kitapları ile kullarına öğüt
veren onları hidayete çağıran Hazreti ALLAH (c.c) duymayan sağır kullarına, yarattığı eşsiz sanat eseri olan
dünyamıza doğa ismi takan kör gözlü kullarına
yine de acıyor onları yarattığı nimetlere ortak ediyor. O Rahmandır inanana ve inanmayana bu imtihan
dünyasında veriyor sonsuz kudretini
gösteriyor. Kullarına öğütlerini ve ne
istediğini haber vermiş kendilerinden
Zatı-Alisine bir yol tutmalarını
emretmiştir. Son yol ise son gelen islâm
dinidir, son peygamber ise Muhammed Mustafa SallALLAH’ü aleyhi vesellemdir. Kim ki
bu yolu bulmuşsa ona ne mutlu, bizi bu yolda bulunduran Hazreti
ALLAH’a sonsuz şükürler
olsun. Hakk din olan islâm dinimize girmek
isteyen insanlara mani olan şeytan ve onun insan kılıklı askerleri durmadan çalışıyor mücadele ediyorlar
ve İslâm dinine girmiş olanları dinden
çıkarmaya uğraşıyorlar. Suriye’den kaçan
müslümanlar Avrupa ülkelerinde Hristiyanların elinde çaresiz çok kötü haberler geliyor medyada
görmüşsünüzdür. Onları bu duruma düşürenleri
Hazreti ALLAH’a havale ediyoruz. Suriyeli kardeşlerimizin tuttukları islâm yolunda sabit
kalmalarını Yüceler yücesi
ALLAH’ımızdan niyaz ederiz. Amin.
style="COLOR: rgb(128,0,0)">Hazreti ALLAH c.c. Ayeti kerimede; "Salihlerin işini ALLAH görür."
(Araf 196) buyuruyor.
Bir insan
salihlerden ise ona ne mutlu ki Hazreti ALLAH onun her işini görecektir. Fakat
salihlerden olmak ise sanıldığı kadar kolay
değildir. Bu işin başlangıcı Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimizi sevmekle Hazreti ALLAH’a
bağlamakla O'na muhabbet arttıkça Hazreti
ALLAH’ın sevgisinin gönülde sevgisi coştukça marifet kapısı açılır
işte o zaman marifetullaha çıkarsın Hazreti ALLAH’ı içinde
hissedersin O'nun seni her zaman takip
ettiğine kalpten iman edersin. Her işinde
O'na sığınırsın yılanın derisini attığı gibi nefsinden soyunursun.
işte o zaman salihler zümresine katılırsın. Gönül cennetine girersin ahiret cennetini kazanmaya layık
olursun. Salih kullardan olmanın bir yolu da
salih kulları sevmekten geçer. Salih kulları
sevmeyen onlara katılmaktan ümidini kessin sevgili olmanın yolu
onları gönülden sevmekle olur her şey
sevgiyle kaimdir, "ALLAHÜMMAHŞURNA Fİ
ZÜMRETİSSALİHİN." Ey Rabbimiz bizi
salihler zümresine kat. Amin velhamdülillahi
Rabbil Alemin.
Şimdi Sor Onlara,Kendilerini Yaratmak Mı Daha Zordur,Yoksa Diğer Yarattıklarımız Mı?
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/7502554_orig.gif"> Şimdi Sor Onlara, Kendilerini Yaratmak Mı Daha Zordur, Yoksa
Diğer Yarattıklarımız Mı?
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Şimdi sor onlara.
kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa
bizim diğer yaratmış olduklarımızı yaratmak mı? Biz insanı özlü bir çamurdan yarattık."(Saffat-11)
Kâinatı yaratan sonsuz kudret sahibi Hazreti ALLAH’ımız,
insanın yaratılışında kafası karışan iman
edemeyen kullarına soruyor ve tefekküre davet
ediyor biz kullarını özlü bir çamurdan yarattığını haber veriyor. İnanan iman eder
kurtulur, inanmayan ise kâfir olur kurtlanır. Hayat boyu içini kurt kemirir bunalımlı bir hayat geçirir
huzur yüzü görmez.
İman eden ise kalbi rahat endişesiz hayat sürer çünkü
dayandığı güvendiği sıkıntıya düştüğü zaman
derdini dökeceği her şeyde hükmü geçen ona yakın dostu olan Hazreti ALLAH’ı var. Bu
gibi kulların dünya endişesi de Ahiret endişesi de olmaz çünkü o
Hazreti ALLAH’ın her takdirine peşinen razı
olmuştur inanır ki sahibi onu her zaman muhafaza altına alacaktır sıkıntıya düştüğünde sıkıntısı
kalkacaktır.
Yeter ki O'na teslim olup kalpten iman etmek şirk koşmamak
gerisi kolay. Kendimizde varlık görüp kibire
kapılır başkalarını hakir görür nefsimize uyarsak şirke düşmüş oluruz.
Hazreti ALLAH’ımızın bizi
çamurdan ve meniden yaratmasının sebebi de kendimizde varlık görmememiz kibire kapılıp şirke düşmememiz
içindir. Kibre kapılanlar kendinde üstünlük
görenler eğer tevbe etmez kendini düzeltmezse firavun ve nemrut soyundan sayılırlar Ahirette de
o şekilde hesaba çekilirler. Hazreti Allah (c.c) cümlemizi böyle feci bir akıbetten
muhafaza etsin inşaALLAH.
Bizleri ALLAH yolundan
uzaklaştırmaya yemin eden şeytanı lanenin sinsi tuzakları bitmez
tükenmez.
Hak
din olan İslam dinine girmek için biraz meyledenleri çeşitli
oyunlara getirerek bu yolu buldurmaz.
Hz. ALLAH'ın hidayet edip
buldurduklarını ise, kuranı kerime karşı şüpheye
sokar. Orada başarılı olmaz ise Peygamber
efendimize karşı şüpheye sokar.
Orada muvaffak olmazsa mezhep
tartışmaları ile kafaları karıştırır mezhepleri inkâr
ettirir.
İçine
girdiği şeytan şeyhleri ile insanları tarikattan ikrah
ettirir.
Diyelim ki, çok azim ve gayret etti Hz. ALLAH destekledi
nefis terbiyesine girdi kendisine kâmil bir mürşid nasip oldu nefsi
safiye makamına yükseldi.
Sinsi iblis orada da o zata sen
yükseldin çok yüksek makamlara çıktın diyerek vesvese
verir. Ve ona kendisini beğendirerek yolda
takılıp kalmasına vesile olur.
Tarikata intisap ettiğimin ilk
yılları idi. Nefs mücadelesinin en hareketli
günlerini geçiriyordum. Nefsimi tamamen
kontrolüme almış gözlerimi haram görüntülerden midemi şüpheli
gıdalardan koruyor, farz sünnet ve nafile ibadetleri eksiksiz
uyguluyor günlük zikir derslerimi ise gözyaşı ile
yapıyordum.
Böyle bir günde dersimi bitirmiş duamı yapmıştım ki, içimden,
elimde olmadan acaba hangi nefis derecesindeyim diye
geçirdim. Daha düşünce içimde iken kulağıma
yankılı bir ses geldi Mardiyye. O kadar
sevindim ki,
Sevinçle durumu mürşidime anlattım. Sen sese takılıp kalma
makam peşinde de koşma şeytan da makam istedi imansız oldu sen yol
almaya bak dedi.
Ve bize şeytanın benlik verip kendimizi beğenmemize mani
olmuştu. Bu sitedeki kardeşlerime
sesleniyorum ne olur şeytanın oyununa gelmeyin kendi fikirlerinizi
beğenip başkalarını hor görmeyin. Hem kendi
huzurunuzu hem din kardeşlerinizin huzurunu kaçırmayın ve şeytanı
sevindirmeyin. Diyelim ki, kişi günah
işlemiyor Fakat biraz kendini beğenmesi kibir sahibi olması cehennem
namzedi olmasına vesile olur. Selamı Aleyküm.
https://lh3.googleusercontent.com/mul_HF5zy3dEMKpKG1LjvmGib9yC-gxlXOnGOzcKP1c"> Şifa Deposu Olan Bal
Muhterem
kardeşlerim: Geçen 2008 Temmuz ayı annemi toprağa vermiştik.
Evde en yaşlı ben olduğum için bütün
metanetimi topladım ve acımı içime gömerek kardeşlerimi teselli
ettim. Hz. ALLAH gayret verdi o acı dolu günleri kolay geçirdik. Bu
2009 yılı Türkiye’ye gittik annemin yatağını boş görünce derin
üzüntüye kapıldım ve Belki şaşıracaksınız depresyona girdim. İçim
daralıyor sanki nefesim yetmiyordu dünya zindan olmuş gibi her yer
bana dar geliyordu. Tasavvuf ehli bilir, Hz.
ALLAH kuluna bazen kabz bazen bast anlar yaşatır. Kabz anları kişiye
dünya anlamsız ve sıkıntılı olur ki kuluna Ahireti hatırlatır. Bazen
de bast anları yaşatır içine mutluluk verir. İşte ben sıkıntı anımda acaba rabbim bana kabz anları mı
yaşatıyor diye düşündüm. Geçer diye bekledim fakat uzun zaman
beklememe rağmen geçmedi. Kalbimde bir arıza mı var veya
ciğerlerimde bir hastalık mı var diye doktora çıkıp bütün
organlarımı kontrol ettirdim. Hz. ALLAH'ıma sonsuz şükürler olsun
hepsi tertemiz çıktı. Ve doktorlar panik atak teşhisi koydular
sakinleştirici ilaçlar verdiler. Ben ilaçları kullanmaya başladım
bir ay geçmesine rağmen sağlığıma kavuşamadım. Yine derin nefes alma ihtiyacı içime aldığım nefesin
yetmemesi gibi duygular devam ediyor geceleri uyumadan sabahı
ediyor, sabah olduğu zaman da günüm bitkinlik içinde geçiyordu. Bir
faydası vardı gece ibadetlerim çoğalmıştı uyuyamadığım için kuranı
kerim okuyor nafile ibadetler yapıyordum. Hz. ALLAH’a şifa vermesi için talepte bulunuyordum fakat
sıkıntı devam ediyordu. Nihayet bir gün öğle namazını kıldım namazda
canı gönülden yalvardım ve şöyle dedim: ALLAH’ım halim sana malum ne
ilaç içtimse sıhhat bulamadım. Ne olur beni şifaya kavuşturacak
ilacımı buldur. "Duam bitti biraz geçmeden uykuya hasret gözlerime
uyku geldi ve ben hemen kanepeye uzandım ve uyudum. Hemen rüyamda
eşimi elinde bir tabak balı bana uzattığını gördüm ve uyandım.
Hemen kalktım eşime rüyamı anlattım. Oda
hemen bal kavanozunu getirdi vakit geçirmeden bir kaç kaşık
yudumladım anında vücudumda rahatlık nefesimde ferahlık başladı. Ve
birkaç gün sonra eski sıhhatime kavuştum. Rabbimize sonsuz şükürler
olsun.
Ayeti
kerimede: "Karınlarından insanlara şifa
olan çeşitli renklerde bal çıkar."(Nahl
69)
"İyice düşünen bir millet için bunda ibret
vardır."(Nahl 69)
Hazreti ALLAH (c.c) kalp
gözüyle görenlerden ibret alanlardan olmamızı nasip
etsin. Âmin...
Üstümüzde yükümüz ağır her an gelebilecek fırtınalara karşı
tedbirli olmalıyız rüzgarın lodos mu poyraz
mı ne taraftan eseceği hiç belli değil. Gemi
mesabesinde olan vücudumuzu Hz. ALLAH(c.c) bize
vermiş. Vücudumuzu dünyanın yaşam denizinde
Temiz sularda gezdirmeliyiz günah batağına
sokmamalıyız. Bize bu gemiyi ahiret rızkı
doldurmak için veren sahibimize gemiyi teslim
ettiğimizde sağlam Temiz olarak teslim edelim
günah batağına sokmayalım. Hele hele
batırmayalım batırırsak dünya ve ahiret kazancımızı yitirmiş
oluruz.
Batırmak demek imansız gitmektir Hz. ALLAH(c.c)
korusun. Nefse köle olan onun her dediğini
yapan o vaziyette olan vücud gemisini batırdı demektir. Bir hatıramı sizinle
paylaşayım; "Kumarbaz başı kabadayı biri
vardı herkes ondan çekiniyordu. Şimdi mafya
deriz ya yanında silahlıları olan aynı o tiplerden
biriydi. Nerede kumar orada onun olduğunu
yakınları söylüyorlardı. Biz o zaman esnaflık
yapıyorduk. 1969 depremi oldu her yer karıştı
yıkılan binalardan cesetler çıkarılıyordu. Kumarhane binası da yıkılmış cesetlerin içinden herkese
tepeden Bakan kabadayının cesedi çıktı sağ
eli kapalıydı açıyorlar içinden kumar zarları çıkıyor." Resulullah (s.a.v).
Efendimiz ne buyuruyordu: "Nasıl
yaşarsanız öyle ölürsünüz Nasıl ölürseniz
öyle dirilirsiniz." bu kişi nasıl
dirilecek elinde zarlarla. Vücud gemisini
batıranlardan olmayalım İnşaALLAH.
Şüphesiz ki müminin rüyası
Rabbi ile konuştuğu dilidir.
"Hz.
ALLAH’ın veli kulları için hiç bir korku yoktur, onlar mahzun
olmazlar. Onlar iman edip takvaya ermiş
olanlardır.Dünya hayatında da ahirette de onlar için müjdeler
vardır."(Yunus 62-64)
Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi
şeriflerinde: “Şüphesiz ki müminin rüyası, kulun uykusunda Yüce Rabbi ile
konuştuğu dildir.”(İbni Hacer, Fethul Bari c, 12, s. 354) Hz. ALLAH (c.c) Onlar iman etmiş
takvaya ermiş olanlardır dünya hayatında da ahiret hayatında da
onlar için müjdeler vardır buyuruyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz ise: “Müminin rüyası kulun uykusunda Yüce rabbi ile konuştuğu
dildir” buyuruyor.
Demek oluyor ki kalbi pisliklerden arınmış bir kul kalpten
iman edenbir kul mana aleminde yüce Rabbi ile konuşuyor ondan müjde
alıyor. Hakimi Tirmizi hazretleri bu olayı
açıklarken; "Müjde uyku ile uyanıklık
arasında kalbe gelir"
buyuruyor. Size daha evvel
yazmıştım: İki çocuğumla beraber
yaşıyacağımız ev satın almak istemiştim, Üç
tane eve talip oldum. Hangisinin hayırlı
olduğunu öğrenmek için istihare namazı kılıp yattım. Manada üçünün de hayırlı olmadığını öğrendim. ve vazgeçtim.
Fakat bir tanesi çok
güzeldi çocuklar ve eşim çok beğendi bana
"rüyalarla amel edilmez gel şu evi
alalım." dediler beni ikna ettiler.
Doksan bin marka
anlaştım kaporayı verdim. Tapuyu almaya
gideceğimiz günden bir gün evvel tanımadığım
biri: "o evi alma yarın tapuya gitme
seninle yarın buluşalım sana göstereceğim evi al çok ucuz" deyince telefon
edip randevuyu iptal ettim. Ertesi günü o
şahıs ile buluştum bana bir ev gösterdi beş para
etmez. İllet oldum. "Kardeşim sen benimle dalga mı geçiyorsun."
dedim ve ayrıldık. Kararım karardı tapu işi pazartesiye
kalmıştı.
Cumartesi günü tüccarlık yapan
bir yakınımın yanına uğramıştım. Ev satın
almak istediğimi biliyordu. "Yahu
hacı abi benim tanıdığım mimar var gel onu alıp evi
gösterelim." deyince,
"tamam"
dedim beni arabasına aldı gittik. Mimarı aldık. Evi
gösterdik. Mimar evin bodrum katına girdi
,araştırdı , tetkik etti ve "Hacı abi bu
evi alma bir depremde
gider." deyince ben vaz geçtim gittik.
Emlakçıya kaporanın bir kısmını aldık
kontratı yırttık ve bir hafta geçti geçmedi malum olan 1999 ağustos
depremi oldu almak istediğim ev yerle bir
oldu bizim paramız da cebimizde kaldı.
Bizim yüce ALLAH'ımız istiharede bize müjde vermiş
anlamamışım. Almak istediğimde de bir kulunu
göndererek mani olmuş gene anlamamışım.
Bu sefer mimarı karşıma çıkardı ve beni zarara uğramaktan
kurtardı. Bizi bu hatadan döndüren sahibime
sonsuz şükürler ettim. O'na imanıma iman
katıldı. Bizi dünya hayatımızda zarara
girmekten koruyan Hz. ALLAH (c.c) ahirette de
cehenneme girmekten korur İnşaALLAH.
Ayeti kerimede: "Ta ki
imanlarına iman katsınlar."
buyuruyor.(Fetih-
4) "Rabbinden gelen apaçık
bir delile dayanan ve O'nun katından bir de
şahidi bulunan kimse inkarcılar gibi midir.?"(Hud-17
)
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim "HER
KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN ALIKOYMUŞSA
MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI YERDİR. ."(Nazirat Süresi
40-41)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/allah-gorselleri.jpg" width=450 height=338> Siz Dıştan, Biz İçten. Siz
Dıştan, Biz İçten.
Yurt dışında yaşıyoruz, çalışmalarımız islâma davet, yıl
2003. Hatemi veli hazretlerinin
hazırladığı, Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca,
broşürleri Avrupalı Vatandaşların posta
kutularına, hatta kiliselerinin kapılarına kadar
astık. Kısa Zaman sonra bu çalışmalarımız
Almanya’da olsun Avusturya’da olsun ses getirdi. Hatta bu broşürleri Avustralya’ya kadar ve Avrupa ülkelerinin
hepsine ulaştırdık. Broşürlerin başlığı
şöyle: Yahudi ve Hristiyanları İslâma
davettir. Avusturya’nın tirajı yüksek olan
krnonen gazetesi bizim islâma davet yazısı okunacak
şekilde Gazetenin baş sayfasında haber olarak
yayınladı. Daha açıkçası bizim ulaşamadığımız
kesimlere de gazete aracılığı ile ulaşmış olduk. Hz. ALLAH’ın emri olan dini tebliğimize Yahudi ve
Hristiyanlardan çok dini islâma görünen kendi Vatandaşlarımız karşı çıktı ve broşürlerimizin adını nefret
broşürleri adını taktılar hürriyet Gazetesinde yayınladılar. Devletimiz
yetkilileri bizi baskı altına alınca Hatemi veli hazretleri de bu
çalışmayı durdurdu. İşte tam bu ortamda
Türkiye’ye tatile geldik. Eyüp Sultan hazretlerini ziyaret
ettik. Ziyaret etmiş dışarı çıkmıştım
dışarıda bir meczup boynuma sarıldı daha evvel hiç
görmediğim Bir kişiydi ilk defa
görüyordum. Kulağıma fısıldar şekilde:
"HAYDİ SİZ DIŞARIDAN, BİZ
İÇERİDEN İslâm dinini dünyaya
duyuracağız." dedi. Ve başka bir şey konuşmadan uzaklaştı. Ben şaşkın vaziyette arkasından bakakaldım.
Sakallı derviş kılıklıydı üstü başı pejmürdeydi. Ona bir daha rastlarım umudu ile ne zaman gittimse o zata
rastlayamadım.
Şeytanın Vesvesesinden Korunmak İçin En Büyük Kalkan
Şeytanın Vesveselerinden
Korunmak İçin Büyük Kalkan
GÖNÜL
SOHBETLERİNDEN..
Şeytanın nüfusundan ve vesveselerinden kurtulmak için
Zikrullah en büyük kalkandır. Ayeti kerimede
: "Takvaya erenler şeytan tarafından
bir vesveseye uğrayınca ALLAH’ı Zikrederler. Birde bakarsın ki onlar gerçeği görüp anlamışlardır
bile."(Araf 201)
Resuli ekrem (s.a.v)
Efendimiz hadisi şerifte: "Şeytan
insanoğlunun kalbine nüfuz etmek için istila eder. Lakin kalp Cenabı
ALLAH’ı zikredince ümitsiz olarak geri çekilir. Unutursa istila
eder." (Nevadirul usül) Zikrullah şeytanı uzaklaştırır. ALLAH’u Teâlanın hoşnutluğunu kazandırır. Kişinin ebedi hayatına kastetmiş olan şeytanın
vesveselerinden kurtarır. ALLAH’u Teâla
zikrullaha devam eden kimseden şeytanı uzaklaştırdığı
gibi, Zikrullahtan uzak olana da şeytanı
yaklaştırır o kimseye şeytanı arkadaş yapar.
Ayeti kerimede
: "Kim Rahman olan ALLAH’ın zikrinden
göz yumarsa, Biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık o onun ayrılmaz arkadaşıdır. "(Zuhruf :36)
Dünyada da Ahirette de onunla birlikte olur. Dünyada onu masiyete iter. Kötülüklerin birinden çıkarıp birine sokar. Kıyamet gününde ise onunla birlikte cehenneme
girer. Ayeti kerimede:
"Hiç şüphesiz ki şeytanlar o
kimseleri yoldan çıkarırlar onlar da kendilerinin doğru yolda
bulunduklarını hidayete erdirilmiş olduklarını zannederler.
"(Zuhruf 37)
Üzerlerine sapıklığın hak
olmasında ve ebedi delalette bırakılmalarında kötü zannın büyük
önemi vardır. Bu zanlar olmasaydı sapıklık
üzerine hak olmaz hidayete gelmeleri mümkün olurdu. Bunun içindir ki insanoğlu bulunduğu yolun hidayet yolu olup
olmadığını enine boyuna araştırmalıdır. Gittiği yolda kendisinden evvel girenlerin haline bakacak ,o
yolda din çıkar ve menfaat aracı olarak kullanılıyor, nam ve makam
kazanma mücadelesi yapılıyorsa, o yol şaibeli bir yoldur.. Hz. ALLAH
(c.c) Cümlemizi beğendiği seçtiği yolda olmamızı nasip etsin
Amin..
Soru: Sigara konusunda bizi
aydınlatır mısınız. Cevap: Sigara vücudun bütün
organlarında tahribat yapmakta, ve tedricen insan sağlığını
tehlikeye sokmaktadır.
Diğer taraftan yanında bulunanların sağlıklarına da zarar
vermekte, onları rahatsız etmektedir. Vücud
İlahi bir emanettir. Mahşerde herkese ömrünü nerede ve ne yolda
tükettiği sorulacaktır. Vücudu kasten tahribe
çalışmak, İlahi emanete hainlik yapmaktır. Her yasak olan şey
böyledir. Çünkü ALLAH’ü Teâla faydalı şeyleri helal, Zararlı şeyleri
haram kılmıştır.
Binaenaleyh zenginlere harama yakın mekruhtur, bu mekruhlar
da keyif için işlendiği zaman damlaya damlaya haram
olur. Fakire ise haramdır. Malını boş yere
israf ettiği için, nafakasını üzerine aldığı kimselerin nafakasından
keserek şeytanın düdüğüne verdiği için. Ayeti
kerimede: "Yiyin için fakat israf
yapmayın. Çünkü ALLAH israf edenleri sevmez. "(Araf 31 )
İçtiği sigaranın sağlığına zararlı olacağı doktor tarafından
kendisine haber verilene ise haramdır. Sigara
kendisine yasak edildiği halde bile bile içip de kolları ayakları
kesilenler kansere yakalananlar az değildir. Sanmayın ki sigara Resulullah (s.a.v) Efendimiz
tarafından bilinmiyordu. Ümmeti buna çok
müptela olduğundan temsil vermişler, sarımsağı kastederek. Hadisi
şerifte, "Her kim şu nebattan yerse
mescitlerimize gelmesin." (Buhari tecrid-i sarih
472)
buyurmuşlardır. Cemaat rahatsız olacağı için
men etmişler. Tasavvur buyurun sarımsağın
yanında sigaranın ne kadar tahribatı var. Bir
hadisi şerifte de; "Sarmışsak pişmemiş
soğan ve pırasa şeytanın kokularındandır." (Camius-Sağir) Otobüslerde veya kapalı
yerlerde sigara içenlerin içmeyenlere büyük zarar ve sıkıntılar
verdikleri de bilinen bir gerçektir.
Bu gibi durumlarda doğrudan
doğruya kul hakkı geçmektedir. Kul hakkından
da insanların sorguya çekilecekleri de şüphesizdir. Sen kendine verdiğin zararı düşünmüyorsa bile, başkasını
rahatsız etmeye ne hakkın var.
Değil insanlar meleklerin dahi
pis kokudan rahatsız olduklarını Resuli ekrem (s.a.v) Efendimiz
hadis şeriflerinde beyan buyurmaktadır. Hadisi şerif ; "Şüphesiz ki
melekler de Ademoğullarının rahatsız olduğu şeylerden rahatsız
olur." ( Buhari- Müslim
)
(Kalplerin anahtarı, islam
ilmihali, sahife 465 ) Hatemi
Veli
Hz.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/guller.gif"> Şarj Olan Piller, Şarj Olmayan Piller.
Şarj olan pillerin bir adı da
aküdür elektriğe bağlarsın dolar. Boşalırsa
yine elektriğe bağlarsın yine dolar kendine verilen görevi
yapar.
Şarj
olmayan piller ise ilk imalatta şarjı doldurulur ona biçilen tarihe
kadar görevine devam eder enerjisi bitince de
bir daha doldurmak mümkün olmaz.
Biz insanlar da
yaratılışta şarj alan ve şarj almayan pillere
benziyoruz. Nasihat dinlemeyen müslüman bizce
şarj almayan pile benziyor. Nasihat dinleyen
ve öğrendiğini uygulayan ise mümindir şarj olan pile benziyor dini sohbetleri kaçırmaz her dinlediğinde kalbi
imanla dolar.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz: "Eddini nasihat Din nasihattir."
buyuruyor. Devamlı dini sohbet dinleyenler
hem resulullah (s.a.v) Efendimizi sünnetini ihya ederler, hemde bilgi dağarcığını genişleterek gelecek
yaşantısında hidayet rehberi olma şansına
kavuşurlar. Öyle hale gelirler ki beşeriyet
onlardan fayda görür kendileri de Hazreti ALLAH’ın sevip seçtiği kulları arasına katılırlar. Bu yapıdaki kullar daha ilk yaratılırken şarj olan
piller gibi yaratılmışlardır.
Dini nasihatten rahatsızlık
duyanlar şarj olmayan pillere benziyorlar. Esasında insan Hazreti ALLAH’ı bilecek kadar imanla dünyaya
gelir, fakat hayata atıldığı yaşam sürecinde
şeytani insanlarla ünsiyet kurduğunda ilk yaratılışta
kendisine verilen iman sermayesini kaybeder
gün gelir dinden imandan olur inancını yitirir. Çok acı gerçektir ki bu gibi insanlar din düşmanı olurlar
bunlara nasihat da sökmez.
Böyle biri vardı ateist fikrini
savunuyordu bir gün geldi mürşidi kâmil ile buluştu
ibadete başladı dört dörtlük islamı
yaşıyorken yine sapıttı eski haline döndü hemde eski halinden
daha beter oldu onun haline çok üzüldük
çünkü sapık arkadaşların peşine takılmıştı.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
"Bedevilerin durumunu vahiyederken,
ONLAR İMAN ETMEDİ MÜSLÜMAN OLDULAR." buyurdu. Yani müslüman görünmek
başka, iman etmek başka. Bunun bir adı da
sözde müslümanlar özde müslümanlar. Hazreti
ALLAH (c.c) cümlemizi iman pili dolan özde müslümanlardan eylesin
amin.
"Sen Ondan Razı, O Senden Razı Olarak Dön Rabbine Gir Salih
Kullarımın İçine Gir Cennetime."(Fecr-28-30)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Sen ondan razı ,o
senden razı olarak dön Rabbine gir salih kullarımın içine gir cennetime." (Fecr
28-30)
Bu ayeti
kerime Hazreti ALLAH’a kalpten iman etmiş nefsi mutmain olmuş kullarına geçerlidir yaşayanlar
bilirler. yaşamayanlar okur geçerler nefsi
bilmeyenler ise hiç bir şey anlamazlar. Çünkü
nefsini bilen Rabbini bilir buyuruyor nur
peygamberimiz.
Nefsinin hilelerini
bilemeyenler ömürlerini nefslerine tapmakla
geçirirler. Ömrü boyunca nefsine tapar şirke
düşer de haberi olmaz. Şöyle bir durumumuzu
inceleyelim. Sabah uyanınca ilk işin ALLAH’ın
emrini mi yapıyorsun, nefsinin istediğini mi ? Öğlen olunca ALLAH’ın emrini mi yapıyorsun nefsinin emrini
mi? Akşam olunca ve yatacağın zaman öncelikle
kimin isteğini yerine getiriyorsun?
Maalesef istek ve arzuların
ruhu olan nefsini şeytana kaptıranlar her zaman
nefslerinin arzularını öne alıyorlar Hazreti
ALLAH’ın emirlerini ise sona alıyorlar. Bunlar nefsi levvamede olan
Müslümanlardır. Namaz kılar birisi görsün
takdir etsin ister her yaptığı iyiliğin duyulmasını
ister.
Nefsi
mutmain olan müslüman ise yaptığı ibadetlerini gizler duyurmaz salih
kulların peşinde gider her yaptığı iyiliği
gizlice yapar reklâm yapmaz. Hazreti ALLAH’ın
bilmesi onun için yeterlidir. Her işe
başlarken hazreti ALLAH’ın emrini öne alır ,sonra da nefsinin emrini
yapar. Böyle olunca da nefsi bineği kendisi
ise süvarisi olur onu istediği gibi kullanır.
Nefsini bilen Rabbini bilir
hadisi şerif mucibince de Rabbini bilir Salihlerin arasına
katılır cennete girmeye hak
kazanır. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize
nefsini bilen onu binek yapan kendisi de süvari
olanlardan eylesin amin.
Sen Kendileriyle Andlaşma Yaptığın Halde Onlar Her Defasında Hiç Çekinmeden Andlaşmalarını Bozarlar (Enfal-56)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/piril.gif" width=450 height=303> "Sen Kendileriyle Andlaşma
Yaptığın Halde Onlar Her Defasında Hiç Çekinmeden Andlaşmalarını
Bozarlar." (Enfal-56)
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "Sen kendileriyle
antlaşma yaptığın halde, onlar her defasında hiç
çekinmeden andlaşmalarını
bozarlar."(Enfal-56)
İslâm düşmanlarının yaptığı
hainlik Resulullah (s.a.v) Efendimizin islâm
devletini kurmaya çalıştığı zamanda nasılsa
bu zaman da aynı hainlikleri görüyoruz. İşte
Hollanda’nın ve onu destekleyenlerin ve tüm Avrupa’nın içyüzü
meydanda sergilendi. Hepsi islâm düşmanı
olduklarını açıkladılar.
Diğer bir ayeti kerimede
ise: "İçlerinden pek azı hariç
onlardan daima hainlik görürsün."(Maide-13)
Sayın devlet başkanımız Tayyip Erdoğan bey, sabırlı olun
nefsi azgın bu insanları tahrik etmeyin tedbirli konuşun yurt dışında yaşayan biz gurbetçileri
düşünün! Doğal hakkımızı kullanmak istedik
üzerimize köpekle saldırdılar size düşen tedbirli konuşun
tahrik edici cümleler kullanmayın gurbetçi
kardeşlerinizin yurt dışı edilmesine sebep olmayın..
Bir gerçek de Avrupa birliğine
katılma sevdasına son verin o defteri açılmamak üzere kapatın
bizim İslâm düşmanları lobisinin içinde yer
almamızı Hazreti ALLAH da razı olmaz bunu siz daha iyi
biliyorsunuz. Biz kalkınmamıza bakalım
Avrupa’yı hasetliklerinden çatlatalım inşaALLAH. Selâmı
aleyküm.
ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARDAN UZAK DURMAK GEREKİR YAKLAŞIRSAN SANA DA ŞEYTANLIK GEÇER KURTULAMAZSIN !!!
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/5808288_orig.gif"> İnsanlara
kötülük telkin eden şeytanlar olduğu gibi, şeytanlaşmış insanlarda
vardır Resulullah (s.a.v) Efendimiz Ebuzer’e (R.Anh), cin ve insan şeytanlarından ALLAH’a
sığındın mı ? diye sordu.O ise insanların da şeytanları var mıdır?
dedi. Buyurdu ki. Evet hemde onlar cin şeytanlarından daha tehlikelidirler.
(Ahmet Bin Anbel.)
Hazreti ALLAH (c.c) de Ayeti kerimesinde: İNSANLARDAN KİMİ DE VAR Kİ,ALLAH HAKKINDA
BİR BİLGİSİ OLMADIĞI HALDE TARTIŞIR DA HER AZGIN ŞEYTANIN ARDINA
DÜŞER.(Hacc :3)
Diğer bir Ayeti kerimede ise. ZULMEDENLERE UYMAYIN YOKSA SİZE DE ATEŞ
DOKUNUR.(Hud:113)
Bu Ayeti kerimeler devletimizin sıkıntı yaşadığı bu
günlerde biz kullarına Hazreti ALLAH’ın ikazıdır . Neden derseniz
devletimiz dış devlet şeytanları ve içerideki insan şeytanları ile mücadele edip
duruyor. Biz halk olarak devletimizin kalkınmasını hazmedemeyen dış
devletlerin ve içimizdeki insan şeytanlarının akışına kapılırsak hem
kendimizi hem devletimizi ateşe atarız bu ateş hepimizi yakar. Aklı selim
hareket edip şeytanlaşmış insanların akışına kapılmıyalım ki bize de ateş
dokunmasın. Hazreti ALLAH (c.c) devletimizi ve idarecilerini bütün
tehlikelerden korusun inşaALLAH. Amin...
https://lh3.googleusercontent.com/I1C1DnfumQ-cbTHoyoPFk3XTkcNbKDTfRZEB9C0rEn50SLWDNEJI" width=450 height=283> Taş İnsan, Toprak
İnsan.
Taşın üzerine ne kadar yağmur
yağarsa yağsın fark edemez. Çünkü, yağan
rahmet üzerinden akar gider.
Toprağın üzerine yağan yağmur
ise en alt zemine kadar nüfus eder. Sebebi
ise, o halde yaratılmış. Toprağı düşünün
üzerine yağan rahmeti içine alarak çeşitli bitkilerin neşvi neva
bulmasına vesile olur.
Taş ise taş olarak kalır. Sebebi ise o
halde yaratılmış. Bazı insanlar da Taş
gibidir. Ona anlatılan nasihatleri içine
alamaz. Bir kulağından girer ötekisinden
çıkar. Çünkü öyle yaratılmış.
Bazı insanlar da vardır ki,
rahmete hasret toprak gibidirler nerede bir dini nasihat duysalar
hemen kulaklarını açarlar gelen nasihatleri akıllarına
doldururlar. Onlar da o kıvamda
yaratılmış. Ne mutlu öyle kullara, fakat
bunlar ender yaratılmış insanlardır.
Hz. ALLAH (c.c) öyle kullardan
olmamızı nasip etsin.
İşte Abdül Kadir Geylani hazretleri, toprak ilkiyatı ile
yaratılmış insanlara sesleniyor.
Ey kalpler, Ey ruhlar, Ey
muradı ALLAH olanlar. ALLAH’ın kapısına
geliniz. Kalp ayaklarınız ile ALLAH’a
koşunuz. Takva ve tevhit ayaklarınız ile
ALLAH’a koşunuz. Marifet ayaklarınız ile
ALLAH’a koşunuz. Dünyadaki zühdünüz ile
ALLAH’a koşunuz. ALLAH’tan başkasından
alakanızı kesmiş olarak ALLAH’a koşunuz. Ey
oğul, Dünya hayatında akıbetinden hiç bir zaman emin
olma,
Daima
ALLAH’a dayan, Ona güven. Ömrüme yeminle
söylerim ki, eğer böyle yaparsan, ALLAH seni kendisine
yakınlaştırır. Sana hakikatleri öğretir. Seni
yedirir içirir. Sana hakikatlerin kapılarını
açar. Seni kendi fazl ve yakınlık sofrasına
oturtur. Önüne nimetler serer, buna karşılık
da, senin bu hayatta asla eminlik içinde olmamanı
ister.
İbni
Akilin kardeşi fıkıh alimiydi kendinden çok emindi. Fakat sonradan
Hristiyan oldu. Ve boynunda bir haç Hristiyan
diyarlarında dolaşmaya başladı. Bu sırada
kendisini daha evvel tanıyan bir Müslüman ona şöyle bir soru
sordu.
O fıkıh
alimliğin ve zahitliğin ne oldu. O da cevaben
şöyle dedi. Kurandan şu bir ayetin dışında,
bir şey bilmiyor ve hatırlamıyorum. Ayeti
kerime ise; "Biz onların yaptıkları
herhangi bir amel ve hareketin önüne geçtik de, bunları saçılmış
savrulmuş ve hiç bir değeri olmayan zerreler
yaptık." (Furkan 23) Kişinin önce özünü, sonra kalbini, sonra nefsini, sonra da
bütün uzuvlarını düzeltmesi gerekir.
Kişinin içi temiz ise dışında
bu görünür. İçi temiz kişiden güzel ve
faydalı fiiller zuhur eder. Fakat içi kirli
ve menfi duygu temayül ve ihtiraslarından temizlenmemiş kişiden de,
kötü çirkin ve zararlı fiil ve hareketler zuhur
eder.
Ey her
daim ALLAH’a muhtaçlık duygusu içinde bulunan kişi, Sabırla bekle. Pek yakında Aziz ve
celil olan ALLAH, sana nazar edecek. Seni
yüceltecek, Sana teveccüh edecek. Sana Azamet
mülk ve celal libasını giydirecek.
Amin Amin Amin. Vel hamdü
lillahi Rabbil Âlemin. ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina
Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Bir Rakamı esrarengiz bir rakam. Dikkat edilirse her hesabın başlangıcı bir rakamı ile
başlıyor. Her çoğalmanın başına Bir rakamı
geliyor. Bir rakamı eşsiz üretken doğurgan
oluyor. Diğer rakamların hepsi bir rakamından
geliyorlar bütün rakamların başlangıcı her zaman bir
oluyor.
Ve bir
rakamına bağlı kalmadıkları takdirde rakamların anlamı
kalmıyor. Ve şimdi konunun en anlamlı yerine
geldik.
Dikkat
edilirse, her rakam sıfıra inmedikçe Bir rakamının yanına
gelemiyor. Ve bir rakamına yaklaşan değer
buluyor. Fakat Bir rakamına yaklaşmak için
sıfır olmaktan başka çare yok. Ancak sıfıra
düşebilen birin yanına yanaşabiliyor. İşte insan da üstündeki
varlıkları atarsa günahlardan kibirden temizlenir, Vücud binasının
da kendisinin olmadığını nefsine duyurur her yaratılmış varlıkların
Hz. ALLAH’a Ait olduğunu canı gönülden kabul edip sıfıra düştüğü
anda, Kainatın tek Bağımsız varlığı olan
yüceler yücesi Rabbisinin sevgi çemberi içinde yerini almış
olur.
Geçmiş
zaman içersinde, Hz. ALLAH’a yakın olmuş kulların buldukları
yakınlıkları, ancak varlıklarından soyunarak
bulabilmişlerdir. Kendilerinde varlık
görenler kibir ve gururun esiri olanlar kendilerine acizliği
yakıştıramayanlar sıfıra düşemiyenler herkese tepeden bakanlar
Kâinatın birinden uzak yaşamışlardır. İbrahim
Hakkı Hazretleri ne güzel söylemiş:
Elvan kişi yol
alamaz. Maksudunu tez bulamaz Yok, olmayan var olamaz Varlığını
atmak gerek.
Hazreti ALLAH Celle Celâlehü cümlemizi varlık kibir ve
gururdan soyunarak sıfıra düşen ve Kâinatın Tekbirine yaklaşanlardan
eylesin.
Vel
hamdü lillahi rabbil Âlemin. ALLAH’ümme salli
Alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ Ali
Muhammed.
YALNIZ HZ. ALLAH(c.c) KORK Akl-ı selim sahibi ol. Aklını
kullan. Yalancı olma, hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal
sahibi ALLAH’tan korkuyorum ‘diyorsun. Hâlbuki sen Onun gayrinden
korkuyorsun. Cinden de, İnsandan da, Melekten de korkma. Gerek
konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya
azabından da korkma, ahiret azabından da korkma. Sadece ve yalnız,
azap ile azap edecek olan (ALLAH) dan KORK
Toprak yorganın altina girmeden değerlendir organlarını.
https://lh3.googleusercontent.com/MoQL99Quu4usfYzu_OJlhNS1_qdRcrKEJmE3BrgGTX8"> Toprak Yorganının Altına Girmeden Değerlendir Bu Organlarını.
Hz. ALLAH’ı
inkar eden kâfir. Karanlık bir akıbetin var,
karanlığı seçeceğine ALLAH’a inan da aydınlığı seç. Hayatta hep kazanmak için çalışan sen iflasa gidiyorsun. Sana
ikram edilen fırsatı tepiyorsun. Öyle bir
fırsat ki, gözlerin kararıp yere yığıldığın zaman, bu fırsat elinden
alınacak. Aklın var düşünmek için. Gözlerin
var görmek için. Kulağın var duymak için.
Toprak yorganının altına girmeden değerlendir bu organlarını.
Bu organları sana Onu arayıp bulman için
seni yoktan var eden verdi. Hazır bulduğun bu
vücut hazineni sana ikram eden var. O'nu ara
bul. Aynaya bak, ne mükemmel yaratılmışsın değil mi? Mükemmel bir
ustanın elinden çıktığın belli olmuyor mu?
Sen ise güzelliğinle
övünüyorsun da seni bu hale getiren kâinatın yaratıcısını
bulamıyorsun. Karanlık odada nasıl
yaratıldığını görmedin dünyaya geliverdin. Gönüllü hizmetçilerin olan annen ve baban da
hazırdı.
Daha
evvel boş olan annenin göğüslerine gıdanı da doldurdu.
Neticede ihtiyacın olan her şeyi sana verdi.
Büyüdün akıl baliğ oldun sana bu nimetleri
ikram edeni inkar ettin. İşte sana ikram
edilen bedenin nasıl yaratıldığını görmediğin gibi, İkinci
yaratılacağını görmeden yaratılacaksın. Seni
bu dünyaya gönderirken sana sormadı kendini burada
buluverdin. Seni ahirete alırken de sana
sormayacak kendini orada buluvereceksin. Dünyaya gelirken itiraz edemediğin gibi, Ahirete giderken de
itiraz edemeyeceksin. Zavallı insan neyine
güveniyorsun. Ayeti kerimede;
"İnsan daha önce hiç bir şey
değilken, kendisini nasıl yarattığımızı düşünmüyor
mu?" (Meryem 67)
Tevbe
yapmadan yapılan ibadeti kabul etmeyeceği için tevbe emrini ibadet emrinden evvel
zikrediyor.
Tevbe emrinden sonra da ibadet emrini
zikrediyor. Günahkar bir insana rahmet kapısı
geçici olarak da olsa kapalıdır. Ancak tevbe
edince rahmet dairesinin içine alınır ve Hazreti
ALLAH’a niyaz etme imkanına
kavuşur. Buradan anlaşılan odur ki. Küfrün
kapısının ardına kadar açıldığı kişinin her
an gözlerinin kirlendiği bu ahir zamanda fırsat buldukça
estağfurullah cümlesini deline tesbih
etmeliHazreti ALLAH’ın af ve merhamet tecellisine mazhar olmalıdır. Caferi sadık kuddise
sirruh hazretlerimiz. Tevbesiz ibadet sahih olmaz
buyuruyormuşlardır. Resulü Ekrem
(s.a.v) Efendimiz: "Duanın en
hayırlısı istiğfar etmektir."
buyuruyorlar. Tevbe eden kişi hem
günahlarından kurtuluyor hem dua ve niyaz vesilesiyle sevaba
giriyor. Ne kadar kârlı bir ibadet olmuş
oluyor. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizin her
anını tevbe ve dua ile geçirmemizi nasip etsin
inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde: "Sizden kim bilmeyerek
bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini düzeltirse, şüphesiz ki ALLAH bağışlar ve merhamet
eder."( Enam 54)
Biz inananlar ibadet ve taata
ne kadar yönelirsek şeytan bize o kadar daha fazla musallat olur bunu iyice bilelim. Dikkat ederseniz şeytanın imansızlarla işi olmaz onlar zaten
şeytana ibadet ediyorlar. Yasini şerifte Ey Adem oğulları ben size şeytana uymayın o
çok kötü bir arkadaştır diye emretmedim mi ?
buyuruyor. Çünkü şeytana uyan nefsi iradesini şeytanın
idaresine veren kişi şeytana ibadet ediyor
demektir. Biz inananlar bizi kötülüğe teşvik
eden şeytanın şerrinden her an Hazreti ALLAH’a
sığınacağız başka hiç bir çaremiz
yoktur. Bizi aldatıp günaha soktuğu zaman
vakit geçirmeden tevbe edeceğiz. Ardından
niyaz edip boyun büküp yalvaracağız mühim olan pişmanlık
duymak. Ben bu kötü işi nasıl yaptım diyen
üzülen kişi tevbenin zahirini yapmış demektir. Batınisi ise kalben içten yapılan tevbedir ki hakiki tevbe de
budur. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizin
tevbelerini kabul buyursun inşaALLAH.
Tam Tevekkül Hazreti ALLAHa Kül Olana Mahsustur, Kul Olana Değil!
Tam Tevekkül Hazreti Allah’a
Kül Olana Mahsustur, Kul Olana Değil!
Hatemi veli Hazretleri
buyuruyor: Tam tevekkül hazreti ALLAH’a kül
olana mahsustur, kul olana değil. Çünkü
kulluğun içinde benlik var, külün içinde ise hiç bir şey
yok.
Kul olmak
başka, kül olmak başka. Kül olan hakta fani
olmuş, hiç olmuş nefsi iradesini Hazreti ALLAH’a bağlamış kendinin hiç bir hükmü kalmamış her şeyiyle Hazreti
ALLAH’a tevekkül etmiştir. Onun için tam tevekkül sahibi bu makama çıkana
mahsustur. Bu makama çıkmayan kullarda ise
nefsi arzuları vardır benlik vardır onları izale etmediği için nefsi müdahale eder. Hazreti ALLAH’tan gelene tevekkül etmek ister fakat bir
noktaya kadar Hazreti ALLAH’ın yardımı
gelmezse şaşırabilir. Hazreti ALLAH’a kül
olana gelince onun öyle bir sıkıntısı yok kül olmuş nefsin ateşi
sönmüş tam tevekküle ermiş bu duruma gelmeyi
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize nasip etsin inşaALLAH.
Düşünelim bir kere kül haline
gelmiş bir insanın istek ve arzuları Hazreti ALLAH’ın
arzuları oluyor kendi isteği yok yalnız
Hazreti ALLAH’ın emirlerine ram olmuş başına ne gelirse
razı hiçbir şikayeti yok Hazreti ALLAH’tan
gelen her şeye tam teslim tam tevekkül. İşte
böyle kullar ahirete gitmeden cennete girmeden daha dünyada iken
gönül cennetine girerler huzurlu ömür
geçirirler. Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi
zatına önce kul sonra kül olan kullarından eylesin.
Amin.
https://lh3.googleusercontent.com/16iflsA1oDqW9BUzNtQOZO-kiUvlpELKbdLJf6aftiA"> https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/demir41.jpg"> Tasavvuf İslam Dinini Sözde Değil Özde
Yaşamaktır.
Muhterem kardeşlerim Selamı Aleyküm.
Daha evvel, Hz ALLAH'ın veli kullarını şeytana benzetenlere cevaptır
yazısını faydası olur ümidiyle sizlerin nazarı dikkatine sunmuştuk.
Şimdi ise ikinci yazımızı sizlere sunuyorum. Tabiidir ki, Hidayet Hz. ALLAH’tandır Kula düşen doğru
bildiğini söylemektir.
Fakat yaşayıp görmediği hissedip anlamadığı hayatı okuduğu
kitaplarla ve kendi aklı ile değerlendiren kişiler yanılmaktan
kurtulamazlar. Neden dersek olayları yaşayan bilir yaşamayan ne
bilir. Herkesin aklı ise bir değildir.
Nefsani akıllı insanlar olduğu gibi ki, insanların çoğu bu
akıldadır.
Yeme
içme giyme gezme taklidi ibadet ile mutfak ve affedersiniz, tuvalet
arasında ömrünü geçirir. Fakat aklı Nurani ise, bu güzel insanlar
azın azıdırlar şehveti azmasın diye az yer az içerler. Bir gün
Peygamber (s.a.v) efendimize sahabilerden bir kişi geliyor.
Ya Resulullah, ne yapsam nefsime hakim
olamıyorum bana nasihat eder misin diyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz, Oruç tut buyurmuşlar. Bu
hadisi şerifi hepimiz biliyoruz. Bu hadisi şeriften anladığımız,
gerçek boğazına hakim olamıyan nefsine hakim olamaz.
Onun için ALLAH dostları az yemeyi az içmeyi
adet edinirler ve müritlerine de ayni rejimi uygulamaya azami gayret
gösterirler ve düşününüz ki. Fazla yemekten meydana gelen obazite
Hastalığının dünyayı sardığı günümüzde insanlar dervişler gibi az
yeseler şeker hastası, tansiyon hastası kalp hastası olmazlar.
İşte tasavvufa
giren müridin ilk kazancı zahiri faydası olan sıhhatini korumasıdır
ikinci kazancı ise şehvetini azdırmadığı için namusunu korumasıdır.
Bu yaşanmış ve tecrübe edilmiş bir gerçektir ki, nefis küçüldükçe
Ruh kuvvetlenir Ruh kuvvetlenince de, Hz. ALLAH’A karşı sevgi
çoğalır onun için Resulullah (s.a.v) Efendimiz:
"En şiddetli düşmanın iki yanın
arasındaki nefsindir buyurmuştur. "(Beyhaki). Muhterem kardeşlerim. İnsan dünyaya gelip akılbali
olduğunda zahiri batini tahsilini kendi ailesinden öğrenmesiyle
başlar.
Annesi
babası ninesi ve dedesinden ne görüyorsa o şeyleri benimser ve
gelecek yaşamında ona lazım olan Zahiri, elle tutulan gözle görünen
dünya bilgilerini. Batini ise, Dünyada görünmeyen Ahiret hayatının
ölümsüz hayat bilgilerini öğrenir ve Dünya ve Ahirete ait sınavları
başlamış olur.
Ne şanslı bir insandır ki, İslamı yaşayan bir ailesi var. Ve
ne talihsiz bir insandır ki, İslamı yaşamayan bir aileden yetişip
dünya ve Ahiret sınavına devam ediyor.
İşte tasavvuf, islâmi
bilgilerden mahrum ailelerden yetişen insanların dinlerini
öğrenmeleri için, zahiri Alimlerin nefslerini dengelemeleri için,
bir kapısı dünyaya, bir kapısı Ahirete açılmış okuldur. Bu okula
giren insan, şeriatın emirlerini ve Resulullah (s.a.v)
Efendimizin emirlerini eksiksiz uygulamaya özen gösterir.
Şeriatın yaşanmadığı bir yol, zaten sırati
müstakim yolu değildir şeriatı yaşamayan ve kendini şeyh olduğunu
tanıtan kimse ise, şeytanın vekilidir. Çünkü şeriatı yaşamayan kimse
mürşid olduğunu ne kadar iddia ederse etsin o yol Hz. ALLAH’ın yolu
değil ancak şeytanın yolu olabilir.
Ne dehşettir ki, madde ve
menfaatlerini bu mübarek yoldan temin eden sahte şeyh ve mürşitler
her tarafı işgal etmiş durumda. Bu sahtekârları gören insanlar bu
mübarek yolu temsil eden herkese şüphe gözüyle bakıyorlar.
Ve bu sahtekâr tarikatçıların yaptığı iğrenç
icraatların reklamlarını yapan halka duyuran Ehlisünnet düşmanı
vahhabiler dağıttıkları kitaplarla insanların kafalarını karıştırıp
kendi sapık fikirlerini dolduruyorlar son gelen haberlere göre
Bosna’da karargâh kurmuşlar oradaki imana susamış insanların
itikatlarını karmakarış etmişlerdir.
Bu sünneti seniyye ve evliya
düşmanı insanların dağıttığı kitapları okuyanlar tasavvuf düşmanı
oluyorlar. Onun için bu insanların dağıttığı kitapları okumayalım.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi razı olduğu beğendiği yolu buldursun orada
son nefesimize kadar sabit kalmamızı nasip etsin. Hz. ALLAH'ın
beğendiği sıratı müstakim yolunda, şeriat ve sünneti seniyye
eksiksiz uygulanır.
En önemlisi ise o toplulukta maddeye değil manaya önem
verilir. Hiç bir hizmetten ücret istenmez. Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kermesinde: "SİZDEN ÜCRET
İSTEMEYENLERE UYUN ONLAR DOĞRU YOLDADIRLAR (Yasin 21)buyuruyor.
Ve diğer bir ayeti kerimede
ise: "FESTAKİM KEMA ÜMIRTE:
EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL"
buyuruyor. İşte gerçek ALLAH yolunu bu ve bu
emirleri ihtiva eden Ayeti kerime ve hadisi şeriflerin emirlerini
uygulayanların yolu sırati müstakim yoludur. Madde şöhret benlik
içinde bulunan yol ise, şüpheli ve tehlikeli bir
yoldur.
Riyazet
konusuna gelince hiç bir şekilde yemekten içmekten uzak duran
açlıkla terbiye olan kişinin günah işleyenine rastlamadım ancak
nefsi azdıran çok yemek yiyenlerin günah işlemekten
kurtulamadıklarını gördüm.
Geçmişte olduğu gibi, günümüzde
yaşayan gerçek mürşidi kâmiller var onların bu perhizi
uyguladıklarını biliyoruz. Böyle riyazet
yapabilen mübarek insanlar sayılacak kadar azdır, Geçmiş çok uzun yıllar önce yaşayan ve aşırı Riyazet yapan
vecd ve cezbeye kapılan, ALLAH dostlarının Teskeretül evliya
eserinde hayat hikâyelerini okuyabilirsiniz.
Ahirete göçen bu mübarek
velilerin en meşhurları çoğumuzun bildiği gibi Muhyiddin ibni Arabi,
Beyazidi Bestami , İmami Rabbani, imamı Gazali, Hasani Basri,
Hallaci Mansur, Abdülkadir Geylani, Nakşibend Bahaüddin ve
isimlerini buraya sığdırmam mümkün olmayan
efendilerimizdir.
Evvela, bizleri İslam dini ile şereflendiren Nur
peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize ve onun
mukaddes yolundan giden bütün Ashabı kiram Meşayihi hizam
efendilerimizin ve cümlemizin üzerine Hz. ALLAH Celle Celalühünün
salat ve selamı olsun.
Muhterem kardeşlerim; Riyazet konusunu
biraz açmak istiyorum şöyle ki:" Geçmiş yıllarda günlerce aç susuz
yaşayarak ibadet ve zikir ile nefsinin gücünü Ruhunun idaresine
veren Evliyaların ibretli hayat hikâyelerini
okumuşsunuzdur.
Onların gözünde dünyanın zerre kadar değeri ve önemi
kalmamış, nedeni ise, Hz. ALLAH’IN gücünden akseden kudretli
nuru enerji, altına girdiklerinden o müthiş cazibe karşısında
Nefs bu hararete dayanamaz Vücuttaki hâkimiyeti ruhun idaresine
kaptırdığından kendi varlığını inkâr eder ve görünen bütün
varlıkların Hz. ALLAH'a ait olduğunu kabul eder.
Kendi vücudunun dahi kendine
ait olmadığını duyurmak ister. İşte geçmişte
Beyazidi Bestami Hz. Hallacı Mansur hazretleri gibi zatların
hayat yaşamlarında uyguladıkları riyazetlerin tesiri ile bu cezbenin
verdiği hararet hallerine yakalandıklarında vücutlarını saran Hz.
ALLAH'ın gücünün tesirinden iradelerini kaybedince, o halden haberi
olmayan insanların anlamayacağı sözleri
söylemişlerdir.
Bir defasında, Beyazidi Bestami Hazretlerinin kapısına
bir misafir gelir kapıyı çalar Beyazidi Bestami Hz. kimi istiyorsun
deyince, Beyazidi görmek istiyorum diyor. Oda cezbe halinde
olduğundan git, burada ALLAH’tan başka kimse yok diyor. Gelen
ziyaretçi de etrafa yayıyor ki, Beyazıt kendinin ALLAH olduğunu
söylüyor.
Tabidir ki, o zaman onun halini çoğu insanlar anlamadığı gibi
bu günümüzde de anlayan çok az.
Onun bir kıssası daha aklıma
geldi. Tasavvuf şeyhlerinden birisi talebesini hacca uğurluyorken,
ona diyor ki, oğlum hacc dönüşünde Beyazidi Bestami
Hazretlerini ziyaret et ve selamlarımı söyle, bu emri alan
mürid hacc dönüşü Beyazidi Bestami hazretlerine uğrar ve
selamını söyler.
Selamı aldıktan sonra oğlum şeyhinizin hikmetli hangi sözü
var der, mürid de, Şeyhim der ki:
"yerden altın taşsa, gökten gümüş yağsa, dönüp bakmam bana ALLAH
yeter." diyor deyince, Bestami
Hz. "O, daha kemale ermemiş
olgunlaşmamış." diyor.
Mürit, de Efendim aslı nedir
söyleyiniz de şeyhime bildireyim deyince: "Ne yer görürüm ne de gök, fani
Beyazidi" diyor.
Yani, "LÂ MEVCUDA İLLALLAH, ALLAH’tan
başka mevcud yok."
Diyor. İşte, HZ. ALLAH’IN nuru ile nurlanan
böyle güzel insanların gıybetini yapan onların kusurlarını araştıran
Ehlisünnete karşı çıkan insanları Hz. ALLAH’a havale etmekten başka
ne yapabiliriz.
Bir kaç sene evvel savaş ay ve ekibi, Organ nakline karşı
olan mübarek bir velinin robot resmini yaparak ATV televizyonunda
program yapmış kendi sesiyle taklit edip alay etmişti. Çok
üzülmüştük
Çünkü o mübarek insanı çok iyi tanıyorum her sözünü kurana
göre konuşuyordu. Organ nakline karşıydı.
İnsanların organlarını ruhlarını teslim
etmeden aldıklarını, cinayet işlediklerini söylüyordu. İşte Savaş Ay
bu mübarek insanı çok incitti. Sonunda da Savaş Ay boğaz kanserine
yakalandı.
Ayeti kerimede: "İYİ BİLİN Kİ,
ALLAH’IN VELİ KULLARI İÇİN HİÇ BİR KORKU YOKTUR ONLAR MAHZUN DA
OLMAYACAKLARDIR. ONLAR İMAN EDİP TAKVAYA ERMİŞ OLANLARDIR. DÜNYA
HAYATINDA DA AHİRETTE DE ONLAR İÇİN MÜJDELER
VARDIR."(Yunus
62,63,64)
ALLAH’U TELÂ Alemlere rahmet olarak gönderdiği Efendimiz
MUHAMMED Aleyhisselâmı bir Ayeti kerimede beşeriyete şu şekilde
tanıtıyor. "O, PEYGAMBER MÜMİNLERE,
ÖZ NEFİSLERİNDEN DAHA EVLADIR CANLARINDAN DA
İLERİDİR."(Ahzap 6) ALLAH’U TEÂLA, Böyle buyuruyor ve iman edenlere
duyuruyor. Bunu böyle bilip iman edenin imanı
kemale ermiştir. Bu halde olmayanlar her ne
kadar iman etmiş gibi görünüyor iseler de imanları surette kalmıştır
İmandan mahrumdur.
Muhterem kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c) 1995
yılında Hacc farzını eda etmeyi nasip etti ona sonsuz hamdü senalar
olsun.
Orada
yaşadığım bir hatıramı sizlere anlatmak istiyorum şöyle ki, Mekke’de
vazifemizi eda ettikten sonra Medine’ye Resulullah (s.a.v)
Efendimizi ziyarete geldik, yanımda bulunan bir genç gözleri yaşlı
olarak duvarlara ellerini sürüyor Peygamber (s.a.v)
Efendimizin aşkı ile ağlıyordu.
Onun o, halinden rahatsız olan
bir vehhabi Türk, karşıdan ona laf atmaya başladı ve senin ellerini
sürüp durduğun duvardaki fayanslar Türkiye’den geldi sen ise
onlardan medet bekliyorsun deyince, genç hacı da, nereden geldiği
hiç de önemli değil şimdiki bulunduğu mekâna bak deyince. Ben
Vahhabi Türk gencinin yanına gittim.
Ona, o insanın maneviyatı
ile alay ettiğinin farkında mısın ALLAH’tan korkmuyor musun hemde bu
hatayı bu mübarek yerde yapıyorsun. Sende
biliyorsun ki, o insan fayanslara değer vermiyor, o duvarların
arasındaki kabri şerifte yatan Hz. Peygamber Efendimizin sevgisinin
coşkusundan yapıyor. Keşke sende öyle bir
Aşkın ateşine tutulsaydın onun sevgisinin verdiği muhabbetten belki
dünyadan göçmeden senin ziyaretine gelir Onunla mana aleminde
buluşur onun mübarek yüzünü görür nurlanırdın deyince, bu mümkün mü
dedi Evet, fakat onu canından çok sever sünneti seniyyesine
tam teslim olursan olur. Bu aklınla devam
edersen hayalinden bile geçirme dedim ve ayrıldım. Muhterem kardeşlerim yukarıda geçen Ahzap Süresi 6. Ayeti
kerimede geçen emirlere dikkat edersek Hz. ALLAH (c.c). Her
kim, Hz. Peygamberi canından nefsinden daha fazla sevmedikçe tam
olarak iman etmiş olmaz buyuruyor.
Vehhabiler ve onların
yandaşları ise Hz. Peygamberimiz Efendimize gereken değeri
vermedikleri gibi sünnetine de tam olarak uymuyorlar.
Onlara tabii olanları da kafalarını
karıştırarak Hidayetten mahrum ediyorlar. Hz.
ALLAH (c.c). Cümlemizi beğenip seçtiği yolunda bulunan
kullarından etsin. Dünyada ve Ahirette
selamet ve huzur versin. Velhamdü Lillahi
Rabbil Âlemin. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA
SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED.
size=5>Bizlere sunduğu tepsisinde yarattığı bitkilere bir
bak. Toprağa yüzlerce buğday tanesi
atıyorsunuz, topraktan binlerce alıyorsunuz. Bazı bitkilerden fevkalade ilaç oluyor. her bitkiye nasıl bir
hassa koyduğunu yalnız o bilir. Ağaçtan bir
portakal alıyorsun tatlanmış kokulanmış. Pişirilmiş paketlenmiş paket içinde paketlere
sarılmış. Vitaminleri ayrı vücuda verdiği
faydaları şifaları ayrı ayrı. Küçücük bir
fındığın özü var o özde besleyici protein var. dışında zar var kabuk
var. En dışında tekrar bir kabuğu daha var.
Ağaç mı yaptı bunları? Hayır! Ağacın hükmü yok. ALLAH’ü Teâla ağaca tepsilik vazifesi
yaptırıyor. Hüküm O'nundur. O ağaç o suyu
alamaz, o tadı o lezzeti o kokuyu o rengi veremez. Çünkü kendisinde o hassalardan hiç biri yok. Meyve o tadı o kokuyu o güzelliği ol emrinden aldı. Ayeti
kerimede; "Ol dediği an her şey
oluverir." (Enam 73 ) Hepsi O'nun ihsanı, O'nun ikramı. O görünmüyor da ağaç
görünüyor.
Fakat vereni ağaca tepsilik yaptıranı kör gözler
görmüyor. Ayeti
kerimede; "Yeryüzünde rengarenk
şeyleri de sizin için yaratmıştır. Bunda da
öğüt alan bir topluluk için ibretler vardır." ( Nahl 13 ) Gökten inen aynı suyu
aldıkları, Aynı topraktan aynı güneşten yetiştikleri halde, binlerce
bitki türünün, renkleri, çiçekleri, şekiller, tatları, kokuları hep
ayrı ayrıdır. VetebarekALLAH’u ahsenil
halikin...
Hatemi veli
Hz. Kalplerin anahtarı sözler ve notlardan
ALLAH’u Teâla her ibadete bir ruh verir canlıdır kanlıdır hareketlidir. Fakat
insan onu görmüyor. Görmeyince de bilemiyor
inanamıyor.
Bunlar ahirette insanın karşısına çıktığı zaman, gerçekten kişinin en güzel
arkadaşlarının kendi yaptığı ibadetleri
olduğunu anlamış olacak.
Bu durum ahirette değil kabirde
de böyledir. Güzel ameller kıyamete kadar en
güzel surette insana yoldaştır. ALLAH’ımız
ihlasla ibadet yaptırdığı kullarından etsin. İyilik çok ağırdır nefse ağır gelir. Fakat ruha hayat verir.
Onun için hayırlı işlere mani
olan nefse kanmamak lazım. Ruhumuza hayat
verecek ibadet ve hayırlı amelleri Yapmak
vücudumuzun ruhi enerjisini yenilemek lazım.
Birisi oğlunun ibadetlerini
yapmadığını kendisi rüyasında, görmüş ki
teybinin pili bitmek üzereymiş. Üzerindeki
kırmızı ışık yanıp sönüyormuş. Rüyayı
anlattıklarında. manasının izahı.
Pilden murat manevi
gıdadır. O bitince insan sönmeye mahkum
olur.
Cenab-ı
Hakk'a istiğfarla ibadet ve taatla manevi pilini doldurması lazım. Büyük bir tehlikede
olduğuna işaret ediliyor. Nefis ve şeytan
bütün vücudu istila etmek üzere. Hz. ALLAH
celle celalehü akıbetimizi hayırlı etsin inşaALLAH..
Bismillahirrahmanirrahim Bizi nutfeden
et ve kemik yapan, insan sureti veren, ve Ruh üfüren,
kudreti sonsuz Rabbimiz. yapacağımız tövbe ve zikrimizi kabul
eyle.
Bu
tövbeye ve zikre ilgi gösterip katılan kullarını af ve mağfiret et.
Biz kullarına Vücud ve ruh veren sensin, Hasta olduğumuzda şifa
veren sensin, bizi öldürüp diriltecek ve
hesaba çekecek olan yine sensin, bu hakikatleri duyurup
bizleri iman şerefi ile şereflendirdiğin için, Zatı Alinize
sonsuzların sonsuzuna kadar Hamdü senalar ve şükürler olsun.
Peygamber (s.a.v) Efendimize de sonsuz Salat ve selamlar
olsun. ALLAH’ümme Salli Ala Seyyidina Ve nebiyyina Muhammedin ve Ala
Ali Seyyidina Muhammed..
Estağfurullah EL Azim,
Estağfurullah EL Azim, Estağfurullah EL Azim, EL Kerim, Ellezi,
Lâilahe ila hüve EL Hayyul kayyume, Veetübu
ileyh..
Bismillahirrahmanirrahim.
fağlem ennehü
Ey yüceler yücesi Kudreti sonsuz ve Ebedi olan
ALLAH’IMIZ,
Geçmişimizi, geleceğimizi, gizli ve Aşikar işlediğimiz
bütün
kusur ve
günahlarımızı Af ve Mağfiret et.
Akıbetimizi Hayırlı, bereketli,
selametli eyle.
Son nefesimize kadar, Rızana uygun yaşam sürmemizi nasip
eyle.
Devletimizi milletimizi bütün Müslümanları harplerden
yangınlardan
zelzelelerden ve bölücülükten muhafaza et birlik beraberlik
içinde
yaşamamızı ömür sürmemizi nasip eyle.
EY, RABBİMİZ, Hastalarımıza
Şifa ver, dertlilerimize deva ver,
Borçlu kullarına kurtuluş ver.
Çünkü Senin her şeye gücün yeter. ALLAH’ümme salli ala
seyyidina ve nebiyyina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed.
AMİN.
Vel
hamdü lillahi rabbil alemin.
Muhterem kardeşlerim,
Görebilmek, konuşabilmek, yürüyebilmek, Nefes alabilmek, lezzetli
gıdaları ağız tadı ile yiyebilmenin değerini ve kıymetini bu
nimetlerinden mahrum olanlar bilir. Hz. ALLAH (c.c) Bu durumda olan
hasta kullarına kaybettikleri bu Nimetlere şifa vererek tekrar
kavuşmalarını nasip etsin İnşaALLAH. Bu nimetlere sahip olanlardan
ise bu nimetleri almasın daim etsin İnşaALLAH. Bütün bu nimetleri
istifademize sunan Cenabı Haktır. Saymakla bitirilmeyen sonsuz
nimetler ve iyilikleri gönderen, Hep Hz. ALLAH’TIR. Onun ihsan edip
gönderdiği nimetlerin en kıymetlisi ise, ona kalpten iman etme
nimetidir. ve bu nimet bütün nimetlerin üstündedir. Bu konuda geçmiş
evliyaullahtan bazılarının ifşaatları var buyuruyorlar
ki,
ALLAH’üTeâla bir kuluna iman nimetini vermiş ise ona her şey
vermiştir. Fakat iman nimetini vermediği kimseye, hiç bir şey
vermemiştir. Onun için Hz. ALLAH’" kalpten iman eden Nimetlerin En
değerlisini kazanmıştır.
Hadisi Şerifte, Resulullah
sallALLAH’ü aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyuruyor. ALLAH’ü
Teâladan Hafiyet isteyiniz, ALLAH’" imandan sonra Hafiyetten daha
büyük nimet yoktur.
İmamı Yusuf Hz. de, kendisinden nasihat
isteyenlere:
"Nimetlerin başı Üçtür. Birincisi, Bütün nimetleri içine alan
İslam nimetidir. İkincisi, hayata tat ve lezzet veren sıhhat ve
hafiyet nimetidir. Üçüncüsü ise, İnsanı şımartıp kibre sokmayan
varlık nimetidir. " demiştir.
Bul Hasen hazretleri buyuruyor, Dünyada ALLAH’ü Teâlanın
kullarına ikram ettiği iki kerameti vardır ki, bu iki keramet bütün
kerametleri içinde toplar.
1- Kulun ALLAH’ü Teâlaya yakın
olduğunu hissetmesi, Her şeyin Onun
ve Ondan Olduğunu
bilmesi.
2-
Riyasız ve Davasız Amel etmesi.
Bir kimseye bu iki keramet
verildikten sonra başka keramet ararsa kendine yazık etmiş olur.
böyle kimsenin hali kendisine Mülk ve saltanat verildiği halde, bu
saltanatı bırakıp hayvan çobanlığını tercih etmesine benzer
buyuruyor.
Hz.
ALLAH (c.c) Cümlemizi kalpten iman kerametine kavuşmayı ve riyasız
amel yapmayı nasip etsin Amin. Velhamdü lillahi Rabbil
Alemin.
ALLAH’ümme salli Alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve
alâ ali seyyidina
Muhammed..
Resulullah
(s.a.v) Efendimiz hadisi şeriflerindeşöyle
buyurmuşlardır: "Şüphesizdir ki Hazreti ALLAH’ın katında tevbekar
gençlerdendaha
sevimli bir şey yoktur."(Münavi)
Her
taraftan şeytanın baskısı altında kalan gençlerin Hazreti
ALLAH’a sığınıp bol tevbe
etmeleri gerekmektedir ki Hazreti ALLAH’ın bu fazlından
istifade etsinler
şeytanın baskısından kurtulup günah işlemekten
kurtulsunlar. Şeytanın her tarafımızı
kuşattığı bu ahir zamanda sığınılacak imdat kapısı Hazreti Allahın merhamet kapısıdır. O
ki Ayeti kerimesinde: "FASTEİZ BİLLÂH
(BANA SIĞIN)"
buyuruyor. "FEFİRRU İLÂLLAH (BANA
KAÇ)" buyuruyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz ise hadisi
şeriflerinde: "Birdaha günah
işlememek için karar veren ve tevbe eden günah işlemeyen
kişi hiç künah işlememiş kişilerin gurubuna
katılır." (Münavi) buyuruyor. Fakat ilk önce biz şeytanın
şehvetimizi azdıracak yerlerden ve görüntülerden uzak durmaya
azami gayret göstereceğiz eğer yaklaşırsak
şehvetimizi harekete geçirecek sahnelere
bakarsak günaha girmekten
kurtulamayız.
Hey genç insan!
Gençliğine güvenme ölüm genç yaşlı diye kimseyi
ayırmıyor. Vakti gelir gelmez alıp
götürüyor. Haberleri dinliyorsun ne ocaklar
sönüyor. İbret al ve Hazreti
ALLAH’a yönel tevbe suyu ile yıkan temiz olarak yaşa ahiret
biletini
eline almadan temiz olarak yaşa. O ki:
"EY KULLARIM TEVBE EDİN TEVBENİZİ KABUL
EDEYİM." buyuruyor.
vesselâm. Selâmı
Aleyküm.
TABİAT KARANLIĞINA DALMIŞ HER ŞEY KENDİ KENDİNE OLDU DİYEN KÖR GÖZLÜ İMANSIZLAR.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze27.gif"> Kör gözlü imansız insanlar!
Tabiat
karanlığına dalmış herşey kendi kendine oluyor deyip hakiki yaratıcı olan Hazreti ALLAH’ı inkâr eden
imansızlar! Kâinatı kün emriyle yaratan
sonsuz kudret sahibi Hazreti ALLAH Ayeti
kerimesinde şöyle buyuruyor:
"GÖKLERİN VE YERLERİN YARATILIŞINDA GECE VE GÜNDÜZÜN
BİRBİRİ ARDINCA GİDİP GELİŞİNDE AKLI SELİM
SAHİPLERİ İÇİN ELBETTE DELİLLER
VARDIR. "(Al-i imran
190)
Eğer aklı selim sahibi isen
taşıdığın vücuduna dikkatlice bak, iç ve dış organlarını aklın
varsa akıl süzgecinden geçir bu esrarengiz
ilimle yaratılan bedenin kendi kendine olur mu? bu eşsiz sanat eserini tabiat denen kuvvet yapabilir mi canı
gönülden düşün.
Göklerin ve yarin
yaratılışına, gecenin ve gündüzün birbiri ardınca gelip gidişini
düşünmeye sıra gelmeden dikkatlice düşün hiç şaşırmayan bir sistemi
tabiat yaratabilir mi? Hazreti ALLAH’a iman
etmeyen bu ilimleri de anlayamaz bilemez tabiat karanlığına dalar
kör olarak ölür imansız olarak mezara girer ebedi azaba mahkum
olur…
Gel tabiatın adını değiştirelim de
ALLAH yaratıyor diyelim imana kavuşalım azaptan
kurtulalım.. Gözümle görmüyorum diye
düşündüğün ALLAH seni gözünle görmediğin akıl ve nefes ile
yaşatıyor sen ise sana verdiği akıl
cevherin ile ve gözlerinle sahibinin eserlerini göremiyor tabiat
karanlığından çıkamıyorsun. Bu şaheser
nimetlerin senden alınmadan görünmeyen hayatın menbağı olan nefesin
bitmeden gel tevbe et sahibini tanı ona kulluk et
vesselâm.....
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/7502554_orig.gif"> Hani islam devletleri ile anlaşma yapılmıştı. Beraber
ramazana başlıyacak beraber bayram yapacaktık.. Bu ramazan da Arabistan Türkiyeden bir gün sonra oruca
başladı bir gün sonra da bayram yapacak. yıllardır bu sıkıntı yaşanıyor halloldu diye sevinmiştik
maalesef yine şaşkınlığa düştük. Devlet
başkanımızdan rica ediyoruz bunun çaresi bulunsun. Biz bölücülük olmaması için devletimizin takvimine göre oruca
başladık hilal görülmemişse bunun vebalini
kim üslenecek elbette devlet idarecileri üslenecek devlet halkın
babasıdır mesuliyet ona aittir.
Haydi
hayırlısı Hazreti ALLAH kabul etsin inşaALLAH hilale göre oruca
başlamışızdır.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/islam13.gif"> 15 Temmuz halkın canını ortaya
koyup tankların önünde göğsünü siper ederek
vatana sahip çıktığı gündür. Sayın başkanımız
bu kadar önemli bir kurtuluş günü bayram olmaz da hangi gün bayram olur. Lütfen bu
önemli günün resmi bayram ilân edilmesini sağlayın
ki hak yerini bulsun halk bunu sizden
bekliyor..
Unimar rumuzlu üyenin
sorusu; Selamın
Aleyküm Konuyu nereye açacağımı bilemedim
umarım yanlış yere yazmıyorumdur. Şimdi ben Elhamdülillah
Müslüman'ım. ALLAH'a onun elçilerine ve
kitaplarına inanıyorum... Ben 17 yaşındayım
annem 43 babam 46. Türkiye ömür ortalamasına bakarsak annemin
maximum 25 sene, babamın 22 sene ömürleri kaldı. Bunlar birde sigara içiyor kafadan 8 sene atarsak annem 17
sene, babam 14 sene. Onlar vefat ettiklerinde bende 30 yaşlarımda
olacağım. Ve herşeyden önce ölüm her zaman
gelebilir hastalık, kaza v.b. olabilir. ALLAH korusun. Bunları neden
yazıyorum sevdiklerimin, ailemin ölmeleri beni çok kötü sarsar. Önce
sevdiklerimi kaybetmekten, sonra kendim tadacağım ölümden çok
korkuyorum.
Çünkü öldükten sonra bir daha hissedememekten bir daha
sevememekten korkuyorum. Ben ALLAH'a inanıyorum ama inanmayanlar var
hemde bu kişiler kendilerinden çok eminler. Hele birde reenkarnasyon
inancı yok mu! Doğ yaşa acı çek öl. Tekrardan doğ yaşa acı çek öl...
Şimdi iki sorum var; 1. Öldükten sonra yok
olucak mıyız? Kanıtı var mı? Yoksa sadece inanç meselesi
mi? 2. Ben Müslüman'ım ve İslam'ın
gerektirdiği her şeye inanıyorum ama benim inanmam her şeyin doğru
olduğunu göstericek mi? Ya öldükten sonra yok
olursak. Kafayı yemek üzereyim evde ailemi
sigaradan nasıl uzaklaşırım, işte onların ömürlerini hesaplamak tek
düşündüğüm şey.
Zaten okumuyorum bilgisayardan, yatağa... İnanmak kesinlik
midir. ALLAH insanlara görmediği sadece duydukları şeylere neden
inandırmak istiyor? OF aklım çok karışık.
Keşke elimde olsada aileden
hepimiz aynı anda ölsek veya ben daha erken... İslami sitelere
giriyorum cennet cehennem deniyor, ateist sitelerine giriyorum
doğmadan önce neysen o olacaksın deniyor kim doğru söylüyor? Sırf
yok olmak için mi bu kadar acıyı çekiyoruz,
çekiceğiz?
CEVAP Ölüm korkusuna
kapılan genç yavrumuz Ölüm korkusuna kapılan genç
yavrumuz;
Ölüm
korkusunu atmanın çaresi; Bizi bir damla
meniden yaratan, kemiklerimizi damarlarımızı Etlerle dolduran, deriyle saran, iki gözle dünyayı
seyrettiren, iki kulağımızla duymayı, dilimizle konuşmayı ihsan eden, bizi hayvan değil de insan
yaratan, öldüren, dirilten sahibimizi tanıyıp
iman ettikten sonra ölüm korkusundan kurtuluruz.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "Ey İman etmiş olan
selim akıl sahipleri ALLAH’tan korkun."(Talâk 10) "Ey akıl ve basiret
sahipleri ibret alın."(Haşr
2) "Ancak selim akıl sahipleridir ki,
iyice düşünürler."(Rad
19)
Ben bu
ilahi mesajları senin yaşında duymuş ibret almış kâinatı yaratan
Hz. ALLAH’a teslim olmuştum. Kalpten inanmıştım ki yaratılmış bütün varlıklar kendilerini
yoktan var edene mahkûmdurlar.
Çünkü 18 yaşımda babamı kaybetmiş altı kardeşimle yetim
kalmıştık. Çocuk yaşıma rağmen annemi, baba
annemi, kardeşlerimi teselli etmiş, onlara,
kendinizi toparlayın çare yok, ALLAH verdi ALLAH aldı
demiştim. Ve kendi kendime ne yapmalıyım da
hem dünya hayatımı rahat yaşayayım, hemde
ahiret hayatımı kazanayım.
Yukarıda geçen Hz. ALLAH’ın
mesajları aklıma yerleşmişti imanım tamdı. Evvelâ her hüküm kendine ait olan ALLAH’u zül celâl
hazretlerinden çok korkmalıyım. Çünkü
istediği her şeyi gerçekleştirmeye kadir sonsuz
kudret. Onun her emrini yerine getirmeliyim
Onun yüceler yücesi gönlünü kazanmalıyım. Onun sevdiklerini sevmeli sevmediklerini
sevmemeliyim. O biz kullarına aklımızı
kullanmamızı emrediyordu ben aklımı kullanmalı onun sonsuz hazinesine yakın olmalıyım. Onun haznedarı Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizi çok
sevmeliyim. Ona aşık olan bütün hakk
dostlarını sevmeliyim.
Ve öyle yaptım Onun sevdiklerini O seviyor diye sevdim Onun
hatırı için sevdim. Bu halim bu yaşantım
sayesinde o Yüceler yücesi olan Rabbimin sevgisi
gönlümü doldurdu. Ona
her darda kaldığımda sığındığım zamanda sıkıntımı
kaldırdı. Trafik kazalarında, son 99 Sakarya
depreminde, burnumuzu kanatmadı evimizi yıktırmadı. Hasta olduğumda sığındığım zaman hemen şifa verdi. yanımda
olduğunu her zaman hissettirdi. Ona sonsuz
şükürler olsun 72 yaşıma geldim bana hastahanede yatacak hastalık
vermedi. Nezle grip hastalığından başka
hastalık bilmiyorum Rabbime sonsuz şükürler olsun. Bana imanın lezzetini tattırdı zatı Alisine itimadımı
arttırdı Ona ibadet etmekten gurur duyuyorum. Canı gönülden iman ettim
ki, Ona iman eden, Ona sığınan kulunu hiç bir şeyden mahrum
etmez yalnız bırakmaz. O Rahmet toplarını Ona açılmış kalplere devamlı
göndermektedir. Sende kalbini Ona aç ta kalbine nur dolsun. Yaratılmış şeylerden ibret
almayan ahmaktır, görmüyor musun kullarının gözleri önünde
öldürüyor diriltiyor kimse de karşı gelemiyor
her yaratılmış bütün varlıklar Onun sonsuz gücü
karşısında çaresiz kalıyor O halde teslim
olmaktan başka çare var mı? O buyuruyor
Benden korkun, korkacağız. O buyuruyor sizi
ilk defa ben yarattım ölümünüzden sonra size söz veriyorum ikinci
defa yine yaratacağım. Biz kullar inanacağız. Ve diyeceğiz ki
bizi hiç yok iken var eden, sonsuz gücünü ispat
eden, hiç şüphesiz bizi yok eder yeni bedenle
yine yaratır. Çünkü numuneler meydanda, bize
aklımızı kullanmamız ibret almamız yeterlidir.
Univar rumuzlu
evladımız; Sana tavsiyem, sapık
fikirlerden kurtul, son din olan İslam dinine sahip çık, Hz. ALLAH’a
kul Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v).
Efendimize ümmet ol, gerçek huzura kavuş. Fakat evvelâ kalpten imana kavuşmanın yollarını ara, zira Hz.
ALLAH kalpten imanı şart koşuyor. Onun çaresi
de aklını şeytana değil kurana ve sünnete uydurmanla
kazanırsın. Hz. ALLAH (c.c) yar ve yardımcın
olsun inşaALLAH. Selâmı
Aleyküm
UĞURSUZ RİYAKÂR KİŞİLERİ BAŞIMIZA İKTİDAR YAPMA ALLAHIM...
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/84b791fb4aa5.gif"> AMAN ALLAHIM. Binbir entrikalarla
halkın kafasını karıştıran münafıkları başımıza
iktidar yapma ALLAH'ım.
Aslında dini sevmeyen fakat dini sever görünmeye çalışan
halkı aldatmaya uğraşanları başımıza iktidar
yapma ALLAH'ım.
Bir yanı milli görüş bir
yanı pkk görüş olanlara fırsat verme onları mahcup eyle ALLAH'ım.
Yahudi ve
Hristiyanların desteklediği cemaatini faiz batağına batıran bir
kişinin partisine de fırsat verme hepsini
mağlup eyle ALLAH'ım.
Biz devlet
idarecilerimizden memnunuz onları başımızdan alma onları
daima başımızda idareci eyle ALLAH'ım. AMAN
ALLAH'IM AMAN ALLAH'IM AMAN ALLAH'IM AMİN....
https://lh3.googleusercontent.com/0V847ChGPVzlc4X2abWZsCYoP_fr-IIAZvVnRSNzKLU"> Vücud Kilosu Mu Günah Kilosu
Mu Önemli.
Bir
kişiye on kiloluk bir poşeti versen desen ki her nereye gitsen bu
poşeti her nereye gidersen beraberinde
taşıyacaksın kabul eder mi?
Fakat vücudunu yağlı ballı etli
gıdalarla doldurur 20,30, 40 hatta daha fazla kiloyu sırtına
yüklenir kendi vücuduna hamallık
yapar.
Ah aptal
nefs ah şuursuz nefs kendi kendini katleden nefs. Bir ahbabım var kendisi 105 kilo, ona ne olur biraz az ye
durumun iyi değil dediğimde mümkün değil
elimde değil boğazıma hakim olamıyorum demişti. Bu gün haber aldım abdest alırken düşmüş başını yere vurmuş
hastahaneye kaldırmışlar. Neyse ki müşahede
altında tutuyorlar şu an iyi durumda çok şükür.
Halbuki gayret etse azim
gösterse nefsine hakim olmak için Hz. ALLAH’a sığınsa Hz.
ALLAH iradesine güç verir nefsine hakim
olur.
Evliyanın
biri nefs terbiyesine girmiş ekmek su az uyku gece ibadet gündüz
oruç devam ediyor bir deri bir kemik
kalmış. Fakat nefsi bir an isyan etmiş canı
öylesine et çekmiş ki çarşıya gitmiş kasabın
dükkanının önüne gelmiş vitrindeki etlere
bakıyormuş. Kasap onu görmüş acımış buyur
içeri gel etlerim çok taze al da biraz kilo al
kuvvetlen bak kemiklerin sayılıyor para da
istemem deyince. Ruhu galip gelmiş ve kasaba
demiş ki: Üzerimdeki et ve kemikler kabirdeki böceklere
yeter. Ve uzaklaşmış
oradan...
Bide
günah kilosu yüksek olanların hali ne olacak maddi kilo vücuda
sıkıntı günah kilosu da Ruha sıkındı gecesi
sıkıntı gündüzü sıkıntı ömrü sıkıntı içinde geçer. Fakat maddi kilo yaşadığı müddetçe yüktür ölünce dünyada
kalır kabirde haşaratlara yem olur ahirete
zararı olmaz çünkü hayvanlara gıda oldu .
Günah kilosu fazla olanların
işi çok zor. Beraberinde ahirete taşıdığı günah kiloları
tartılacak ve hesabı
sorulacak. Kişi ahirete gitmezden evvel vücud
kilolarının azalması için nefsine hakim olması
önemli. Fakat günah kilolarının artmaması
için nefsine hakım olması daha çok önemli... Hz. ALLAH (c.c) cümlemizin yardımcısı olsun
inşALLAH.
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanerrahim "HER
KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN
ALIKOYMUŞSA MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI
YERDİR."(Nazirat Süresi
40-41)
https://lh3.googleusercontent.com/nT_-ntuZt2R8VuPvq4hHfFYPxgvAt4KcWF4QdGJ0lL4=w280-h209-p-no"> Vücud Bineğimiz Olan Bedenimiz
Vücud bineğimizi iyi
bakabiliyor muyuz? Hz. ALLAH(c.c) bizleri ruh
olarak yarattıktan sonra bize sordu: Ben
kimim? Biz de dedik ki Sen bizim
Rabbimizsin, Biz o zaman bedensiz
idik. Hz ALLAH’ın Âdem aleyhisselama Ruh
üfürüp can vermesi Havva validemizin de
yaratılması ile biz kullarının Ruhlarının
bineklerinin imalatını başlamış oldu.
İlk Ruh Âdem Aleyhisselamın
adını alarak Hz. ALLAH’ın izniyle hareket
ederek Hz. ALLAH’ın Yüce adını duyurmaya başladı. Bu işlemlerden sonra Hz. ALLAH’ın takdiri ile ahiretten
dünyaya Ruh göçleri başlamış
oldu. Bu göçler son Ruh gelinceye kadar devam
edecek ve kıyamet kopacaktır. Dünyaya gelmek üzere bekleyen ne kadar Ruh
kaldığını Ancak Hz. ALLAH celle celalehü
bilir.
Biz
kullar Hz. ALLAH’ın bizlere ikram ettiği vücud
bineklerimizi Çok dikkatli kullanmalıyız onun
dizginlerini sıkı tutmalıyız Vücud bineğimizi
at olarak tasavvur etsek onu haram bölgelerde
gezdirmemeliyiz.
Ona haram rızık yedirmemeliyiz onu Hz. ALLAH’ın
emrettiği işlerde kullanmalıyız hele iman
hırsızı şeytandan ve şeytanlaşmış insan
şeytanlarının idaresine vermiyeceğiz.
Bineğimizi otomobil olarak
düşünsek, onun yağını suyunu kontrol etmezsek
motor kilitlenir. Bundan sonra motorun
harekete geçmesi için tamirhaneye başvurulur
motor rektefe olur harekete geçer.
Ruhumuzun bineği olan vücudumuz
da otomobil gibi. Kalbimiz vücudumuzun hem
zahiri hem batini motoru, vücudumuza zarar
veren maddeleri yer içersek damarlar tıkanır
kalp sektesi ile durur doktorların müdahalesi ile
açılır.
Manevi
kalbimiz de Hz. ALLAH’ın mekan edindiği ve Hadisi kudside: Yere göğe sığmadım mümin
kulumun kalbine sığdım buyurduğu ilahi
misafir hanedir.
Şöyle söylemiş O yüceler yücesi Hz. ALLAH’ı kalbinde
hissedenler. Kalp sarayını eyle
pak. Görünsün orada Hakk.
Öyleyse ne yapmalıyız ki kalp
sarayımız pak olsun da O yüceler Yücesi Hz.
ALLAH kalbimize teşrif etsin?
Şimdi kendimize soralım,
evimize reisicumhur veya başbakanın Geleceğini söyleseler nasıl telaşlanır her yeri temizleriz
değil mi. Hz. ALLAH’ın kalbimize gelmesi işe
kalpten tevbe istiğfar, kalbi zikir, beş
vakit namaz, Tesbih namazı, çokça salatı selam. kalp bu ibadetlerle temizlenince şeytanın terk ettiği bu
yere Hz. ALLAH (c.c) teşrif eder kuluyla
muhabbet eder.
Aksi takdirde kalbe şeytan oturur vücudun idaresini
kontrolüne Alır. O vücudu haram bölgelerde
gezdirir haram yedirir haram içirir. Manevi
kalbini kirletir köreltir böyle kararmış kalbi de Hz.
ALLAH mühürlemeden Hz. ALLAH’ın
görevlendirdiği manevi doktorların muayene
hanelerine götürüp tabiricahizse rektefe ettirmek
lâzımdır.
Aksi
takdirde hurdaya atılan yakılan eritilen otomobil
misali cehenneme atılan insan hurdalarının
içine atılacaktır. Seç
seçebildiğini.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi cümle ümmeti Muhammedi böyle
feci Akıbetten muhafaza etsin
İnşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/latif.jpg"> "VALLAHİ
ALLAH SEVDİĞİ KULUNU CEHENNEME
ATMAZ." ( Münâvi )
Resulullah
(s.a.v) Hadisi şerifinde, yemin ederek Hazreti ALLAH’ın
sevdiği kulunu cehenneme atmayacağını bizlere müjdeliyor. Bu
müjdeye layık olmak için ateşte yanmamak için Hazreti ALLAH’a
kendimizi sevdirmemiz lâzım. O'nun koyduğu kuralları bozmadıkça
O'na kendimizi sevdiririz Hem bu dünyada hem ebedi ahiret
hayatımızda selâmette oluruz. Hazreti ALLAH’a kendini sevdiren
O'nun koruması altına girer. Nasıl koruma derseniz? korktuğumuz
her tehlikelerden muhafaza eder. En güzeli de, günaha girmekten
korur yaptığın yanlışlığı sana rüya yolu ile
duyurur.
Size bir sırrımızı arz edelim şöyle
ki: "Televizyonda haber saati geldi kanal değiştirirken şabanın
oynadığı filim karşımıza çıktı. Çok komik bir sahneydi gözümüz
kaydı elimizde olmadan seyrettik ve güldük bu kadar. Fakat gece
uykuya yattığımızda bize şöyle seslenildi. Size şabanın
bahçesinde dolaşmak yakışmadı."
buyurdular.
Uyandım bu hadiseye üzüldüm biraz da
sevindik, Sevinmemizin sebebi bizimle
ilgilenmeleriydi. Hazreti ALLAH’ın yolunda hata yapılmayacağını
biliyorduk ikaz edilmemiz bizi mutlu etti bundan sonra biraz daha
dikkatli olacağız inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c)
sevdiği kullarını kontrol altında tutuyor günaha
girmelerini engelliyor durum bundan ibaret kardeşlerimiz. Biz
ibret olsun diye her yaşadığımız hadiseleri sizlere duyuruyoruz
istifade edin inşaALLAH. Selâmı
Aleyküm
İstanbul kartal cevizlide konfeksiyon işleri için başlayan
esnaflık hayatım 1977 yılına yakın bir zamana dayanır. Açmış olduğum
işyerimin bir tarafında ülkücülerin teşkilatı diğer bir tarafta ise
milli görüş teşkilatı bulunuyordu.
Biz her iki gurubu ziyaret
ediyor sohbetlere katılıyorduk. Ortalık çok
karışıktı. Solcu sendikalara bağlı işçiler
fabrikaları işgal ediyor fabrika sahiplerini içeri almıyorlar
çalışmıyor üretimi durduruyorlardı. Maltepe’de jawa fabrikasının önünden tesadüfen geçerken
fabrikayı işgal eden işçilerin, içeriye almadıkları bir işverenin
kendine ait olan fabrikasına girememenin verdiği üzüntü ile kapıda
ağladığını görmüştüm.
Mahir çayanların deniz gezmişlerin yakalanıp idam edildiği ve
anarşinin zirvede olduğu zamandı. Çok kötü
günlerdi. Hiç unutmuyorum bir gün iş yerimin
önünde silah patlamaları ve birinin kaçtığı diğerinin de silahı
patlatarak kovboy filmlerinde görüldüğü gibi peşinden koştuğunu
görünce sorduk, öğrendik ki, Ülkücü genç onların teşkilatına
saldırmak isteyen bir Maocuyu kovalıyormuş aradan bir müddet geçti
evde oturuyoruz öyle bir patlama oldu ki, yer sallandı çıktık baktık
ülkücülerin bulunduğu binanın alt katı ateşler içinde fakat bariz
görülen bir gerek vardi devleti koruyan kominizme set ceken bir
ülkücü ordusu mücadele ediyordu devlet idaresi zor günler
geciriyordu. Kimsede huzur yoktu. Herkes
gelecekten endişeliydi. Ve biz bu zorlu
günlere katlanarak o bölgede beş yıl esnaflık yapma gücünü gösterdik
yıl 1977.
Viyana’da çalışan bir yakınım sene iznini kullanmak için
Türkiye’ye gelince bize de uğramış zor şartlar altında mücadele
ettiğimi görünce, gel seni Viyana’ya götüreyim orada şansını dene
deyince gönüllü olarak kabul ettim. Kısa
zamanda konfeksiyon atölyesini elden çıkardım Viyana’ya
geldik. Çalışma müsaadesi almak zor olmasına
rağmen yiyecek ekmeğimiz varmış Hz. ALLAH’ın izniyle
aldık. Ve gurbetçiler ordusuna katılmış olduk
çeşitli iş yerlerinde çalışarak dünyalık nafakamızı
çıkarıyorduk.
Ekonomik durumumuz düzelmişti İbadetimizi yapmak için açılmış
tek cami vardı o ise tuna nehrinin yanında islâmi mimari üzerine
yapılan minareli camiydi.
Orası bize huzur veriyordu
yönetim Arap Müslümanların elindeydi kısa zaman sonra Türk
Müslümanları olarak bizler de yönetime katıldık. Her şey çok güzeldi fakat Müslümanlar arasında olan bölücülük
çok kötü idi.
Kısa zamanda çeşitli isimler altında mescitler açılmaya
başladı. Milli görüşçüler, Süleymancılar, Ülkücüler, nurcular, ayrı,
ayrı guruplar oluştu. Bu durum dinimiz için
hoş bir durum değildi. Hangi mescide gitsek o
diğerini kötülüyordu. Hangi mescide gitsem
huzur bulamıyordum. Siyasi çıkar ve maddi çıkar için dinimizin alet
edilmesi beni çok huzursuz ediyordu. Tam bu bunalımlı yaz tatilinde
ki, yıl 1989. Mübarek bir veli ile tanıştım. Onun eserlerini aldım iznimiz bitti Viyana’ya döndük.
Tasavvuf ile tanıştık ve gönül sarhoşluğu başlamış
oldu.
Ruhi
halim bambaşka olmuştu bu halin güzelliğini tarif etmek
imkansızdır. Ancak yaşayanlar
bilir. Bu halin bilinmesini ve nasipli olan
her kesin bu güzellikten istifade etmesini istedim.
Mescit, mescit geziyor
anlatıyordum fakat bu işe talip kişilere pek raslayamıyordum bu
nasipli arama işimi yılmadan devam ettirdim bu arada kendim de
mürşidimin eserlerinde bulunan bilgilerden kendimi
yetiştiriyordum.
Zaten eserlerin her sahifesinde kuranı kerimin manaları
açılıyordu. Kuranı kerimin tamamı eserlerine
girmişti. İki sene nasipli aradım kendi
yakınlarım hariç, İki talip buldum. Bundan
sonra Hz. ALLAH(c.c) yolumuzu açtı. Hamd olsun adedimiz çoğaldı
başka mescidlerde toplu zikir yapmamıza müsaade etmedikleri için
mecbur olarak Bizim evde toplanıyor ders yapıyorduk. Fakat zahmetli oluyordu bundan dolayı mescit açmamız
zaruriyeti hasıl oldu.
Bir gece iki rekât hacet namazı kıldım Hz. ALLAH’a gönülden
şöyle dua ettim. Yarabbi şu gurbet ellerinde
senin yüce adını tesbih etmek için bize de bir mescit nasip et ne
olur yarabbi diye yalvardım ve yattım Manada, mürşidim görünüverdi.
Bana dönerek size yer verildi dedi. Sabah
uyandım içimde tarifi mümkün olmayan bir huzur
vardı. Bunları neden yazıyorum biliyor
musunuz belki içinizden diyen olacak ki, kalkmış neler anlatıyor
bize riya yapıyor, diye düşünebilirsiniz. Bunları anlatmamın sebebi, bu yolu yaşamadan bilmeden
kötüleyen insanlara belki ibret olur diye anlatıyorum yoksa bu
hallerin anlatılmaması lazım. Sabah uyandım
hemen aramaya başladım. Bulunduğumuz muhitte
her zaman hayal ettiğim burası ne kadar güzel mescit olur diye
düşündüğüm boş bir bodrum katı vardı. Hemen
onun sahibini telefonla aradık sorduk hemen geliyorum dedi ve geldi
anlaşma yaptık ve kiraladık.
İbadetlerimize başladık. Tam
rahat ettik derken bulunduğumuz binadaki Avusturyalılar mescidimizi
istemediler. Ben mürşidimize telefon
açtım. "Efendim bizim mescidimizin bulunduğu
binada oturan Avusturyalılar bizim mescidimizi kapatmak istiyorlar
dua buyurun." dedim. "Tamam efendim Selamı Aleyküm." dedi telefonu
kapadı. Siz inanmıyacaksınız belki, fakat
kısa zaman sonra mal sahibi geldi ben size burasını satayım alın
dedi eğer buranın sahibi olursanız size kimse karışamaz ben size
bunu taksitle vereceğim kolayca ödersiniz deyince, pazarlığı yaptık
ve aldık borcu ödememiz az bir şeydi ki, bir ara geldi bizden bir
miktar para istedi ve kalan borcu siliverdi biz de, Hz. ALLAH’ın
rahmeti Peygamber Efendimizin Şefaati, şeyhimizin himmeti ile çok
kolay şartlar ile gurbet ellerde mescidimize kavuşmuş
olduk.
Bu
hadiseyi 1992 yılında yaşadık. Ve o zamandan bu zamana Kadar ki
şimdi yıl 2013 Hz. ALLAH (c.c) tarafından bize ikram edilen
mescidimizde ibadetlerimizi yapıyoruz. Bize de burada ki
kardeşlerimize Ağabeylik yapma şerefi nasip oldu. Dünyada esen tasavvuf rahmet rüzgarı bu zamana kadar
Viyana’da esti ALLAH’ın izniyle bundan sonra da esmeye devam edecek
İnşaALLAH. Velhamdü Lillahi Rabbil
Âlemin.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina Ve nebiyyina Muhammedin Ve Ala
Ali Muhammed.
Vahdeti vücudun ne demek olduğu
ilk mesajda vardı. Fakat biz o ilmi anlamadığımız için
kabullenemiyoruz.
Bu hali yaşayan buyuruyor ki; Vahdeti vücud nedir? Buna
mazhar olanlar kimlerdir. Vahdeti vücud, Hz. ALLAH’tan başka hiç bir
varlık olmadığını görene ve bilene mahsustur.
İsm-i Âzam-ı mı merak edersin? ALLAH dediğin zaman ve O'ndan
başka hiç bir mevcud olmadığını gördüğün zaman onu söylemiş
olursun. Lâ ilâhe
illALLAH'da ismi
Azamdır. Fakat ondan başka bir mevcud
olmadığını gördüğün zaman. (Kalp ve akıldan dünya ahiret cennet
muhabbeti silindiği zaman) İşte o zaman gerçek manada Kelime-i
Tevhidi söylemiş olursun.
Demek ki her kesin bilebileceği
bir ilim değilmiş. İman-ı kâmil de budur. O'ndan başka bir şey
görmediğin zaman iman kemâle erer.
Bu esrar-ı İlahi’yi ancak
marifetullah ehlinden dilediği kimseye bildirmiş, her veli kuluna
dahi beyan etmemiştir. Yüz senede bir
gönderdiği kullarından bazısına açmıştır. Bunun içindir ki bu, pek
az kişinin bilebileceği iştir. Bildirdiklerinin dahi teceliyatları
ayrı ayrı olduğu için kişi kendi bilgisini ortaya
koymuştur.
Bunlar pek az gelmiştir, fakat bunların dahi teceliyatları
ayrı ayrıdır. Kaynak:
Tasavvufun aslı hakikat vemarifetullah
incileri.
İnsan için en mühim en kıymetli
iki şey vardır."Vakit ve
kalp" İnsanın üç saati
vardır. Birisi geçmiştir, diğeri de gelecek
saattir. Onun da gelip gelmiyeceği nasıl
geçeceği belli değildir. Üçüncü saat ise,
kişinin yaşadığı saattir. Kula düşen içinde
bulunduğu saati en güzel şekilde değerlendirmeye çalışmaktır.
Bir sonraki saate yetişirse,
onu da aynı şekilde değerlendirmelidir. İçinde bulunduğu anı ömrünün sonu olduğunu kabul
ederek ona göre çalışmalıdır. Böyle yaparsa artık ölümden de çekinmez. Muhafaza edilen vakitler vakitlerin en
faziletlisidir. Çok iyi bilelim ki
nefeslerimiz sayı iledir. Vakitlerimizi boşa
harcayıp öldürmeyelim. Vakitler öldürülür
kalp de faydasız işlerle meşgul olursa saadeti ebedîye nasıl kazanılacak? Hazreti ALLAH (c.c) insanın kalbine bakar.
Ayeti kerimesinde buyuruyor
ki: "O gün ki ne mal fayda verir ne
de oğullar... Meğerki ALLAH’a tamamen salim
ve temiz bir kalp gelenler
ola."(Şuara 88–89)
Kalbi selimin hasıl olabilmesi
için, kişinin sözünde ve işinde ihlas sahibi
olması gerekir. Hazreti ALLAH’ın hoşnutluğu,
nefsine daima muhalefet, güzel ahlak ve
takva ile kazanılır.
İnsanı Hazreti ALLAH’tan uzaklaştıran her türlü iş ve
muhabbet bir kir
mesabesindedir. Bu kir ve pisliklerden
temizlenmeye çalışmak lâzımdır. Kalp temiz
olursa, o ağızdan iyi ve hikmetli sözler çıkar. Bu çalışma yolunun önderleri evliyaullah
hazaratıdır. Onlar kalplerini nefislerini
temizlemek suretiyle ALLAH’u Tealâya yakınlık kazanmışlardır. Onlar için
hiç bir korku yoktur. Hazreti ALLAH (c.c)
başta peygamber (s.a.v) Efendimiz ve Onun
izinden gidenlerin yolundan yürümeyi
cümlemize nasip etsin İnşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/KnnflB_Y5O1_DWc0l5xqOTJ4qLFTIpYknhtNbu8cNyU" width=450 height=484> Vesile Ve
Tevessül
Vesile
ve sebepleri inkâr edenlerle tartışma. Sual: Evliya da
olsa, Peygamber de olsa, ölüden şefaat, yardım veya başka şey
istemek şirktir. Hele “kiralık eve ihtiyacım
var, kızımın nasibi çıkmadı, Bize imdat eyle” demek şirkin
daniskasıdır. Eğer peygamber ve evliya yardım
edebiliyorsa, ne diye Irak’a, Filistin’e, Bosna’ya, Keşmir’e ve
Müslümanların ezildiği diğer ülkelere yardım
etmiyor? Eğer enbiya ve evliyanın yardım
etmeye gücü yetseydi, Müslümanlar dünyada böyle perişan olmazdı.
Sizce de ölüden yardım istemek şirk değil midir?
CEVAP Siz
Enbiya ve evliyanın gücünden şüpheleniyorsunuz ki böyle
soruyorsunuz. Biz ALLAH’ü Teâlâ’nın gücünün
sonsuz olduğuna ve Onun peygamberlerine ve evliyasına verdiği
güçlerden hiç şüphe etmiyoruz.
Size aynı şekilde
soruyoruz: "ALLAH’ü Teâlâ, her şeye gücü
yettiği hâlde, niye Müslümanlara yardım etmiyor? Müslümanlar dünyada
niye hep öyle perişan? Buna cevap olarak, ALLAH’ın gücü yetseydi,
Müslümanlar perişan olmazdı." diyemeyeceğinize göre, ALLAH’ın yardım
etmeyişinin de elbette sebepleri vardır.
Evliyanın, peygamberin yardım
etmesi de ancak ALLAH’ın izni ile olur. O
izin vermezse nasıl yardım edebilir? O izin verince de kim mani
olabilir?
Evliya, enbiya yaratıcı değildir. ALLAH’ü Teâlâ istenilen şeyi onların hürmetine
yaratır. Yani onlar vesiledir,
sebeptir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan
yarattığı hâlde, yaratmasına bazı şeyleri sebep
kıldı. Mesela Âdem aleyhisselâmı ana babasız
yarattı; fakat çamuru vesile kıldı. Bütün
çocukları yaratan da ALLAH’tır. Ama çocukların yaratılması için, ana
babayı vesile kıldı. Hz. Âdem’i yarattığı
gibi, herkesi de ana babasız yaratabilirdi. Fakat ana babayı vesile
kıldı. Onun adeti böyledir.
Âdem aleyhisselam, çok dua etti
ise de kabul olmadı. Resulullah efendimizi vesile ederek, Onun
hürmeti için dua edince duası kabul oldu. ALLAH’ü Teâlâ buyurdu
ki:
"Ya
Âdem, habibimin ismi ile her ne isteseydin kabul ederdim, O
olmasaydı seni yaratmazdım." [Hakim,
Beyhekî]
Bu
husustaki hadis-i şeriflerden birkaçının meali de
şöyledir:
"Ya Rabbi, senden isteyip de, verdiğin zatların hatırı için,
senden istiyorum." [İbni
Mace]
"Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, "Ey ALLAH’ın
kulları bana yardım edin" desin; çünkü ALLAH’ü Teâlâ’nın, sizin
göremediğiniz kulları vardır."[Taberânî]
"Hayvanı kaçan, "Ey
ALLAH’ın kulları bana yardım edin, ALLAH da size acısın"
desin!" [Hısn-ül hasin]
"Halil-ür-rahman gibi
kırk kişi her zaman bulunur. Onların bereketiyle yağmur yağar,
yardım görülür ve zafere kavuşulur. Onların yerine yeni birisi
gelmedikçe, içlerinden biri ölmez."
[Taberani]
"Herhangi bir işinizde, sıkışıp şaşırınca, kabirdekilerden
yardım isteyin!" [Hadis-i
erbain]
Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri
buyuruyor ki: "İnsan ölürken ruhunun
ölmediğini ayetler ve hadisler açıkça bildiriyor. Ruhun şuur sahibi olduğu, ziyaret edenleri ve onların
yaptıklarını anladıkları da bildiriliyor. Evliyanın ruhları, diri iken olduğu gibi, öldükten sonra da,
yüksek mertebededir.
ALLAH’ü Teâlâ’ya manevî olarak yakındır. Evliyanın, öldükten
sonra da kerameti olur. Keramet sahibi olan,
ruhlardır. Ruh ise, insanın ölmesi ile
ölmez. Kerameti yapan, yaratan, yalnız
ALLAH’tır. Her şey Onun kudreti ile
olmaktadır. Her insan, Onun kudreti
karşısında, diri iken de, ölü iken de hiçtir. Bunun için, ALLAH’ü Teâlâ’nın, dostlarından biri vasıtası ile
bir kuluna ihsanda bulunması şaşılacak bir şey
değildir.
Diriler vasıtası ile çok şey yaratıp verdiğini, herkes, her
zaman görmektedir. İnsan diri iken de, ölü
iken de bir şey yaratamaz. Ancak ALLAH’ü
Teâlâ’nın yaratmasına vasıta, sebep
olmaktadır."(Mişkat)
Bekara 154. ve Al-i İmran 169.
ayet-i kerimelerinde ALLAH yolunda ölenlerin [şehitlerin] ölü
olmadığı, diri olduğu bildiriliyor.
"Peygamberlerin
vücudunu toprak çürütemez."
"Ben öldükten sonra da,
diri iken olduğu gibi anlarım."
Buharî'deki:
"Siz beni kâfir ölülerinden daha iyi
işitemezsiniz." hadis-i şerifleri,
mümin ve gayr-ı Müslim her ölünün işittiğini açıkça
bildirmektedir.
ALLAH’ü Teâlâ: "Ölüye
işittiremezsin."
buyuruyor. Bu ayet-i kerimede, diri olup,
gözü, kulağı ve beyni olan kâfirler ölülere
benzetilmektedir.
Yani ölü kalpleri (kâfirleri) imana kavuşturamazsın demektir.
ALLAH’ü Teâlâ: "Ölülere, sağırlara
işittiremezsin."(Rum 52,53) buyurduktan sonra, ancak iman eden Müslümanlara
işittirebileceğini bildiriyor. Fatır suresinin
"Diri ile ölü ,Mümin ile kâfir bir
olmaz." ALLAH dilediğine işittirir. Sen
kabirdekilere inatçı kâfirlereişittiremezsin.İmana
kavuşturamazsın" mealindeki 22. ayet-i kerimesinde de kâfirler
ölülere benzetilmiştir.
Hac suresinin 46. ayet-i
kerimesinde mealen,"Kâfirlerin gözleri
değil, göğüslerindeki kalpleri kördür"
buyurularak, hakkı görmedikleri için kâfirlere kör denildiği
bildiriliyor.
Bakara 18, Maide 71, Araf 64 ve daha birçok ayet-i
kerimelerde, kâfirler ölülere benzetilmiş; onların kör, sağır ve
dilsiz oldukları yani hakkı görmedikleri, işitmedikleri,
söylemedikleri, yani hidayete kavuşmadıkları,
bildirilmektedir.
Bu ayet-i kerimelerde geçen işitmek, kabul etmek demek olduğu
Beydavi ve diğer tefsirlerde bildirilmektedir.
Hadika'da "Ölülerden, ruhlardan bir şeyi isterken, yani sebeplere
yapışırken bu işleri sebeplerin değil, ALLAH’ü Teâlâ’nın yaptığına
inanmalı." buyuruluyor.
Sebebe yapışan kimse, dileğini
ALLAH’ü Teâlâ’dan bekliyor. ALLAH’ü Teâlâ’dan
çocuk isteyen kimsenin, sebeplere yapışması, evlenmesi
gerekir. Evlenmeden "Ya Rabbi bana çocuk
ver." demek, doğru değildir. Sebeplere yapışarak dua
etmelidir! Bizde yazılarımızın ekrana
aksettirmesi için bilgisayarı vesile ediyoruz. Fakat aklını şeytana
kaptırana bu hakikati duyurmak mümkün olmuyor.
Ayeti kerimede; "İbrahim dedi
ki, kendi ellerinizle yonttuklarınıza mı ibadet
ediyorsunuz."(Saffat
95) Ayeti kerimeye göre dünya kurulalı beri
yaşayan ve ahirete göçen insanların yüzde
doksanı kendi yonttukları putlara tapmışlar
tapmaya da devam mı ediyorlar. Çünkü
bakıyorsunuz her ferdin gönlünü bağladığı çok
sevdiği bir şeyi var. işte bu şeyler bize Hz. ALLAH’tan daha değerli görünüyorsa
biz şirk batağına girdik
demektir.
Fakat
bunun çaresi nedir diye cevap ararsak karşımıza, Tehvide çıkar;"Lâilâhe İLLALLAH
Muhammederresulullah."
Biz tevhidin anlamını bilerek
söyleyebilsek şirk olayı kalkar. Tehvide
geçen Lâ, lâfzı olan hayır manasını yaratılmışlara kullanabilirsek yontma korkusu kalkar. Lâ ilâhe, hayır yaratılmışlara; İllALLAH, Yaratıcı olan
ALLAH’tan başka İlâh yok. Muhammederresulullah dediğimiz zaman da Onun Hz.
ALLAH’ın elçisi, Hz. Cebrail (a.s) 'ın yol
arkadaşı olduğunu düşünmek kişiyi yontma
tehlikesine düşürmez kanaatındayım.
Kuranı kerime gelince, Hz.
ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde: "Venünezzilü minel kurani ma şifaün verahmetün lil
mü,minin. Vela yediüzzalimine illâ hasara.
Biz Kurandan öyle şeyler indiriyoruz ki,
müminler için şifa ve Rahmettir. Zalimlerin
ise yalnızca ziyanını arttırır." (İsra
82)
Biz kullar
bizlere bu mesajları sunan mukaddes kitabın ilahi bir rahmet tepsisi olduğunu bilir zahir ve batin
nimetlerinden istifade edersek Ona hürmet
göstermekle şirke düşmeyiz.
Buna neden değindim, geçmişte
olduğu gibi günümüzde de Hz. Kuranın zahirine
takılanlar bâtınini anlamıyanlar var.
Yukarıda geçen zahiri anlamı
belli, gönüllere şifa emri var. Şimdi batini
manasını düşündüğümüz zaman, mademki Rabbimiz
bize şifa sunuyor biz hasta olduğumuz zaman,
Yarabbi hasta bedenime Şafi şerifin hürmetine şifa ikram eyle dese neden şirke düşsün. Fakat kalpten iman şart, zahirinde kalanlar kalpten
iman etmedikleri için manevi şifaya
kavuşamazlar.
Son zamanlarda medyada konuşan islamı ilim adamları
kuranı kerimin şifa için okunmasına karşı
çıkmaları insanların kafalarını karıştırıyor
Kuranı kerime olan saygı ve değeri zedeliyor. Bu kişiler bilsinler ki, bunların Kuranı keriminin şifasından
nasipleri yoktur, o kişi dışta kaldı
rahmetten mahrum kaldı.
Dünya nimetlerini yontma
konusuna gelince;
Bir kul kendi bedenini dahi benimserse benim derse şirke
düşer. Nedeni ise, vücudunu kendi yaratmadı
ki emaneti İlahi idi. Emaneti teslim etme
zamanı geldi elinden alındı Ruh olarak ahirete
göçtü, Hani kendisinin di. Diğer yaratılmış bizlere emanet edilen mal mülk eş evlat her
nimetin Hz. ALLAH’a ait olduğunu nefsimize
kabul ettirip iman ettiğimizde yontma şirk
diye bir korku yoktur.
Fakat halk dilinde dolaşan çocuk yapın yerine ALLAH’tan çocuk
isteyin dense şirk tehlikesi
kalkar. Çünkü yapmak Hz. ALLAH’a mahsustur,
cahil insan ise eşiyle çiftleşir zevk yapar
bebek dünyaya gelir alır bebeği kucağına bunu ben yaptım der öğünür bilmeden kendini ve eşini Hz. ALLAH’a ortak
eder.
Ne
yapacağız ne diyeceğiz; yaratılmış ve
yaratılacak her şeyin Hz. ALLAH’a ait olduğuna iman
edeceğiz. Yaratılmışlar
nelerdir; Kâinat ve içindekiler Melekler
cinler insanlar her şey yaratık. Biz
inananlar yaratana bağlandığımızda, şirkten
şüpheden uzak oluruz.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi şirke düşmekten muhafaza etsin inşaALLAH.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/roze27.gif"> Yaptığın Zikri Hz. ALLAH’a Duyur.
Yaptığın zikri, yaptığın
konuşmayı Hz. ALLAH’a duyur. Nasıl duyuracaksın?
Evvelâ kendin
duyduğun zaman O’na da duyurmuş olacaksın, Fakat kendin duymazsan O’na nasıl
duyuracaksın. Bir perde var o da nefsin.
Sen ise nefsinin
perdesi altından bağırıyorsun seni işiteceğini zannediyorsun. ALLAH diyorsun
ne güzel yapıyorum diyor kendini beğeniyorsun.
Kendini beğeneni
Hz. ALLAH’ın beğenmediğini bilmiyorsun.
Sen kendini beğenmekle Hz.
ALLAH’a perde olduğunu da bilmiyorsun. Seni ne zaman duyar? Perde olan Maske
olan, vücudunun O’nun olduğuna kalpten iman ettiğin zaman seni
duyar.
Ayeti kerimede; "ALLAH o
ALLAH’tır ki, kendisinden başka hiç bir ilâh yoktur. O
Hayy ve Kayyum dur. "(Bakara 255 )
Hepsi Lâ’dan ibaret, Hayy ve kayyum O’dur. Şimdi dolaysı ile
bütün varlıklar bir perdeden bir maskeden ibarettir. Bu gerçekleri gözümüzle
gördüğümüz zaman O’na zikrimizi duyurabiliriz. Yani demek istiyorum ALLAH
derken içinden şuurla söyleyecek dudak
arasında söylemeyecek.
Onun için ALLAH dediğimiz zaman O’nun
bize bizden yakın olduğunu bizi kesinlikle duyduğuna iman ettiğimiz zaman O,
bizi kesinlikle duyar. Dualar da böyledir Samimi kalpten imanla itimatla
yapıldığı zaman Kabul görür. Boyasız fotokopi makinası nasıl yazıyı
göstermezse, dudak arası ile şuursuz yapılan zikirler ve dualar karşılık
görmez.
Hz. ALLAH(c.c) O’nun bizi duyduğuna kalpten iman
ederek zikir yapmamızı dua etmemizi nasip etsin
İnşaALLAH.
https://lh3.googleusercontent.com/NnMu3dB03vt0ksXauGyL5Zhclzbm5fsEZmeciK3rOT0=w244-h194-p-no"> Yüz Yıl Ölü Bırakılıp Diriltilen Peygamber
İsrailoğuları peygamberlerinden
bir peygamber olan Üzeyir Aleyhisselam azığını almış, eşeğine binmiş
giderken bir kasaba yıkıntısına uğramıştı.
Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: "Veya çatıları çöküp altı üstüne gelmiş ıssız bir kasabaya
uğrayan kimseyi görmedim mi." (Bakara
259.) "Virane kasabayı uzaktan seyreden ve orada konaklayan Üzeyir
(a.s) Ölenlerin nasıl dirileceği hususunda düşünceye daldı ve bu
tefekkür hali içinde iken, ALLAH bunu bu ölümünden sonra nasıl
diriltecek."(Bakara 259.)
dedi. O anda uykusu geldi ve yattı. uykuda
iken ruhu kabzolundu. ALLAH’u Teâla ona bazı hakikatleri Aynel yakın
göstermek için bir asır sürecek bir ölümle
karşılaştırdı. "Bunun üzerine ALLAH onu yüz sene ölü
bıraktı." (Bakara
259.) "Onun bu muvakkat ölümünden
sonra geçen yüz yıl içinde, İsrailoğulları oraya tekrar döndüler.
O belde yeniden imar edildi. Üzeyir
aleyhisselamın yüz yıl o şekilde kaldığı halde, ALLAH’ü-Teâla
cesedini kimseye göstermedi. Sonra
diriltti."(Bakara 259.)
Yüz sene ölüm uykusunda
kaldıktan sonra, tekrar kendisine hayat verildi. Henüz genç bir
delikanlı iken, yine genç bir delikanlı idi.
"Bir asır boyunca
kaldığı bu derin ölüm uykusundan uyanıp doğrulduğunda,
ALLAH’ü-Teâla: Ne kadar kaldın, diye sordu." (Bakara 259). "Günün başında
ölmüş olan Üzeyir Aleyhisselam bir asır sonra günün sonuna doğru
dirilmişti. Üzeyir Aleyhisselam güneşin hâlâ
durduğunu görünce aynı günün güneşi olduğunu zannederek uykudan
uyanınca, Bir gün veya bir günün birazı kadar kaldım dedi.
"(Bakara 259.) ALLAH’u-Teâla bu samimi itirafı üzerine ona: Hayır Yüz sene
kaldın dedi." (Bakara
259.)
Beraberinde taşıdığı yiyecekleri ve içecekleri Emri ilahi ile
hiç bozulmamış, hep eskisi gibi taptaze duruyordu. Eşeği ise tamamen çürümüş sadece kemikleri
duruyordu.
"Üzeyir Aleyhisselamın eğer yüz sene ölü kalsaydım etlerim
çürür kemiklerim dağılırdı. şeklinde gönlüne herhangi bir duygu
gelmemesi için de şöyle buyurdu. Yiyeceğine ve içeceğine bir bak hiç
bozulmamış."(Bakara
259.)
"ALLAH’u-Teâla devamla: Hele eşeğine bak."
buyurdu (Bakara 259.)
"Üzeyir Aleyhisselam
eşeğinin kemiklerini sağında ve solunda dağılmış görünce durumu
anladı. ALLAH’ü-Teâla Üzeyir Aleyhisselamın
vasıtası ile, kudret ve azametini bütün beşeriyete göstermeyi murad
etmişti. ve buyurdu ki:
Seni insanlar için kudretimize
bir işaret kılalım diye Yüz sene ölü tuttuk, ve sonra tekrar
dirilttik."(Bakara
259.)
Yüz
yıldan beri ölü duran birisinin dirilme hadisesi apaçık bir
mucizedir. ALLAH’u-Teâlanın kudretinin bir tezahürüdür. Gerek o
asırda gerekse sonraki asırlarda yaşayan insanlara Ahireti ve
yeniden dirilmenin sırlarını anlatmaktadır.
Öldükten sonra dirilmeyi inkar
edenler çoğunlukta olduğu için, ALLAH’ü-tealâ bu olağan üstü hadise
ile, hem aşrın imkanını hem de keyfiyetini o zamanda bulunan halka
gösterip ispat ettiği gibi, gelecek nesillere de ders ve ibret
kılmıştır.
Bu
mucize kalbine şüphe arız olmuş bir müminin bu şüpheden ancak
ALLAH’u-Teâlanın lütuf hidayeti ile kurtulabileceğine bir
delildir. "Üzeyir aleyhisselama ALLAH’ü-Teâla devamla şöyle buyurdu:
Kemiklere bak nasıl da onları birbiri üstüne koyuyor sonra da onlara
et giydiriyoruz."(Bakara
259).
Öldükten
sonra çürüyen sadece kemikleri kalan bir hayvanı, Ol emriyle nasıl
dirilttiğini, ona çıplak gözle göstererek gönlünü itminana
kavuşturdu.
Üzeyir Aleyhisselam ALLAH’ü-Teâlanın bu yüce kudretini
görünce, umut dolu bir teslimiyet gösterdi ve bütün varlığı ile ona
yöneldi:
"Bu işler ona açıkça belli olunca, biliyorum ALLAH her şeye
kadirdir dedi."(Bakara
259).
Dağılmış
ufalanmış kemikleri bir araya getirerek sonra da üzerlerini etle
kaplamak o kemikleri yoktan var etmekten daha güç
değildir.
Nitekim ALLAH’u-Teâla Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek
diyen bir müşriğe karşı Ayeti kerimesinde şu cevabı vermiştir.
"De ki: onları ilk defa yaratan
diriltecek çünkü o her türlü yaratmayı en iyi
bilendir." (Yasin 79.)
Öldükten sonra dirilmenin
misalleri alemde pek çoktur. kurumuş otlar ilkbaharda nasıl
canlanıyor ve mikroskop ile görülen insan tohumu anne karnında nasıl
et ve kemiğe bürünüyor. Hz. ALLAH (c.c)
kalpten iman etmemizi nasip etsin İnşaALLAH. Velhamdü lillahi Rabbil Alemin .
ALLAH’ümme salli âlâ seyyidina
ve nebiyyina Muhammedin ve âlâ âli Muhammed
https://lh3.googleusercontent.com/-fIewURT-ZdtYYeRAWAq12ZVgQbGB_kWL_fsyh_aYLI=w280-h209-p-no"> Yegane Galip Hz.
ALLAH’tır
Hz.
ALLAH’ın indirdiği emirleri indiği günden itibaren kıyamete kadar
geçerlidir. Ayeti kerimede:
"Hepsini kırdık
geçirdik." (Furkan 39)
ALLAH’u Teâla hükmünde hikmet
sahibidir. Her şeyi ezeli takdir planına göre
yürütmektedir. Hiçbir güç ve kudret O'na
muhalefet edemez, hükmünü dilediği şekilde yürütür. Her hükmü adil ve dengelidir, hiçbir hükmünde hiçbir surette
haksızlık ve adaletsizlik bulunmaz.
Neticesi nedamet doğuracak bir
emir O'ndan tecelli etmez. Bunun içindir ki, indirdiği ve
indireceği, hiçbir emir ve hükmünün
neticesinden korkmaz, endişe etmez. İşin başı
O'nun katında nasıl kesinlikle biliniyorsa, sonu da kesinlikle
bilinmektedir.
Ayet-i Kerime’sinde; "ALLAH
onların geçmişlerini de geleceklerinizde bilir. Kulların ilmi ise
bunu kavrayamaz."(Taha: 110)
buyuruyor. Hükmünde hata yapması, tedbirinde ve tespitinde yanılması
düşünülmez. Mülkün yegane sahibi O'dur. Kullarının elindeki de O'nun mülküdür, hatta kulun bizzat
kendisi de O'nun mülküdür. Mülkünün hem sahibi hemde hükümdarıdır,
mülküne dilediği gibi tasarruf eder. Dilerse dilediği insanlarla
dilediği kadar muvakkat bir zaman için mülk verir hükümdar yapar,
dilerse indirir atar.
Zalimlerin zorbaların gurur ve kibirlerini kırar, kahreder.
Bütün hakları adilane korur, mazlumun hakkını zalimden alır,
haksızlıkları düzeltir, hakkı yerine getirir. İtaat edenleri aziz,
isyan edenleri zelil kılar. İyilik yapanları
mükafatlandırır, kötülük yapanları cezalandırır. İntikamı çok elemli
ve pek şiddetlidir.
Kafirleri, zalimleri, fasık ve facirleri yaptıkları
isyanlardan dolayı hemen kahredivermez, bir zaman mühlet verir, bu
mühletin arkası çok korkunçtur. Küfür ve
isyana yönelen milletler ve cemiyetler de böyledir. Fakat insanlar bu işleri kul eliyle oldu zannederler.
Bölücülere de verilen müddet bitti hazreti
Allahin izniyle cezalari kahraman ordumuz tarafindan verilmektedir zafer ordumuzundur insaAllah...
EY
yüceler yücesi ALLAH’ımız. yarattığın
vücudumuza taktığın gözlerle yarattığın eserlerini
seyrettiriyorsun. Verdiğin akıl kuvveti ile
sonsuz sanatının inceliklerini düşündürüyor tefekkür
ettiriyorsun. Zatı aline sonsuz hamdı senalar
olsun verdiğin nimetlerine layık şükürler edemediğimizi
biliyoruz.
Verdiğin göz nimetine verdiğin konuşma nimetine verdiğin
duyma nimetine, verdiğin tutma nimetine, yürüme nimetine, ve gözle
görmediğimiz akıl ve nefes nimetlerine yedirdiğin içirdiğin
nimetlerine, ve bütün nimetlerine sonsuz şükürler olsun.
. Azametinin ve sonsuz yüceliğinin hürmetine
şükrümüzü kabul eyle sonsuz merhametinin hürmetine kusurlarımızı
bağışla af et zatına layık kul olmamızı rızana uygun yaşayıp iman
etmemizi ömrümüzü hayırlı iş ve icraatlarsa geçirip tertemiz kalp
ile zatına kavuşmamızı nasip eyle . Bizi ve
sevdiklerimizi ve bütün müminleri yangınlardan zelzelelerden su
baskınlarından yarattığın görünen ve görünmeyen her çeşit
tehlikelerden iptilalardan muhafaza et . Dünya hayatımızı ahiret hayatımızı kabir hayatımızı selametli
ve huzurlu yaşat. Ey sonsuz merhamet sahibi
ALLAH’ımız, bize ikram ettiğin vücudumuzun sıhhatini devamlı eyle
her çeşit hastalıklardan ve kederlerden kaza ve belalardan muhafaza
eyle. Muhakkak ki her şeyi sen yarattın
istediğin zamanda yok ediyorsun var edende sensin yok edende sensin
öyle olduğu için biz başka kimin kapısına gidebiliriz tek İLAH bir
ALLAH SEN olduğuna göre bizi yüce kapından kovma acı ve merhamet et
. ey merhametlilerin en merhametlisi can ve ruhumuz
ALLAH’ımız Bizi hastalıklardan sıkıntılardan
günahlardan yıka tertemiz yap bize rıza boyunduruğu tak. o boynumuza
.taktığın boyunduruk bizi cennetine cemaline götürsün dünya
hayatımız ve ahiret hayatımız selamet ve huzurlu geçsin
. ZATI ALİNİN sonsuz rahmetinden üzerimize
devamlı yağdır. Ey cömertlerin en cömertlisi
olan ALLAH’ımız .. Dualarımızı peygamber
efendimiz Muhammed Mustafa sallALLAH’ü vesellem efendimizin ve bütün
sevdiklerinin hatırı için kabul eyle .. Yüceliğinin sonu olmayan
sonsuz yüce ALLAH’ımız, Bu , yazdırdığın
nasihatlarımızı evladı iyalimize, gelecek olan mümin
kardeşlerimizden merak edip okuyan, manevi kardeşlerime duyur. ve
zatı şerifinin muhabbet çemberinin içine al onları şeytandan şeytana
uymuş insanların şerrinden ve görünen görünmeyen bütün tehlikelerden
muhafaza et amin. Bizi ve bizden sonra devam
edecek neslimizin devamı olan evlatlarımızı ve torunlarımızı zatı
aline emanet ediyorum.
Çünkü bize musallat ettiğin şeytandan bizleri ancak sen korur
ve muhafaza edersin o öyle bir düşman ki onu biz görmüyoruz o ise
bizi ve zayıf olan yönlerimizi görüyor günaha sokuyor sen ise onun
her halini gördüğün için kurduğu tuzakları da
görüyorsun, Ey her şeyden haberdar olan
sonsuz kudret sahibi ALLAH’IM'ımız, bizi ve sevdiklerimizi onun
kurduğu tuzaklara düşürme içimize sokma ki, aklımızı şaşırtmasın
fikrimizi bozmasın bizi zarara sokmasın yanından kovduğun gibi bizim
içimizden ve yanımızdan da kov, rahmetinden ümidini kestiğin gibi
bizden de ümidini kestir son nefesimizi verinceye kadar bizi ona
yaklaştırma bizi hıfzı himayende tut. Her
zaman olduğu gibi bu zaman da Şeytan kullarını şaşırtmaya onları kin
ve nefret girdabına sokarak muhterem Hz. Ebubekir Efendimizin
halifelik zamanında ekilen fitne tohumunun, kerbela hadisesinde
sulandırılarak besletilip bu günlere kadar getirmeye biz
müslümanların arasını ayırmaya devam edenler var. Şeytanın kontrolüne giren bu kulların geçmişte yapılmış
işlerin, yanlış veya doğru ki, onun özünü bilen sizsiniz, matem
tutuyoruz bahanesi ile kin ve nefret saçmaya devam
ediyorlar. Dini Mübin için şehit olan Hz.
Ömer, Hz. Osman, Ve Hz. Ebubekir efendimize, Resulullah
(s.a.v) Efendimizin Muhterem Zevcesi Ayşe Validemize edeple
alakası olmayan sözler söyliyerek hakaret ediyorlar.
Yarabbi Şahit ol biz onları
kınıyoruz. İnanıyoruz ki, Hz. Ali keremellahü Veche Efendimiz onun
yolunu saptıran bu kullarından mahşer günü davacı
olacaktır. Çünkü onu sevdiğini söyleyen bu
kulların bir çoğu Hz. Ali keremellahü veche Efendimizin sünneti
adetini yerine getirmiyorlar. Yarabbi
Şahitsin ki, biz hiç birini ayırmıyor bütün din büyüklerini
seviyoruz. onları eleştirme yetkisini kendimizde
görmüyoruz.
Öyle inanıyoruz ki, geçmişte bu günlerimizde ve gelecek
günlerde vuku bulmuş ve olacak hadiselerden sonra dünya hayatı biten
her kulun Zatı Alinize kavuşmuş ve kavuşacaklardır. kimin haklı kimin haksız olduğunun kararlarını siz
vereceğinize göre, biz onların gıybetlerini yaparak neden günaha
girelim. Zaten geçmişte olan bu hadislerin
sorumluları kabir suallerini vermişler hakkettikleri karşılığı
görmüşlerdir. Sonsuz Kudreti İlahi yüce
ALLAH’IM, Ne olur o günkü vakaları bu günlere
taşıyan Ağıt yakarak Lanet okuyan bu kullarını onları zincirler ile
döğdüren Şeytandan kurtar artık ki, birlik beraberlik kurulsun.
Çünkü kendi kendilerine Azap ediyorlar. birde en önemlisi dünya
hayatları da boşa geçiyor.
Muhterem
kardeşlerim, Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde böyle sapık kullarını kastederek buyuruyor
ki: "ONLARIN BÜTÜN YAPTIKLARI BOŞA
GİTMİŞTİR." (Tevbe 17) Diğer bir Ayeti kerimede ise: "DÜNYA HAYATINDA ÇALIŞMALARI BOŞA GİTMİŞTİR OYSA ONLAR GÜZEL
İŞ YAPTIKLARINI SANIYORLARDI." (Kehf
104)
HASBÜNALLAH’Ü VENİĞMEL VEKİL NİĞMEL MEVLA VENİĞMEL NASIR
GUFRANEKE RABBENA VE İLEYKELMASİR…VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL
ALEMİN. ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE
NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALİHİ VE
SAHBİHİ ECMAİN..
Ey merhametinin
sonu olmayan ALLAH’ım yapmış olduğumuz duamızı sonsuz merhametin ile
ve peygamberimiz Muhammed Mustafa sallALLAH’ü aleyhi vesellem
efendimizin hatırı için ve onun yoluna devam eden vekillerinin
hatırına kabul eyle amin .amin. amin… VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN… ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA
ALİ MUHAMMED..
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/untitled.bmp"> Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; “Ey inananlar Yürekten
samimi bir tevbe ile ALLAHa dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin
kötülüklerinizi örter.” (Tahrim
suresi)
Adam günah batağına girmiş onu
kurtarmak istiyorsun senden kaçıyor seni
gördüğü zaman yolunu değiştiriyor. Böyle
birinin ardına düştük gayemiz onu günahlardan kurtarmak
çevresi kumarbaz arkadaşları
kumarbazdı. Onu yakinen tanıyan çok samimi
ihlaslı bir arkadaşı ile kumar oynanan kulübe
gittik, Kulübün dışında çay salonunda oturduk
garsona onun adını söyliyerek içeride olup olmadığını sorduk kumarda olduğunu söyleyince kalktık kumar
salonuna girdik altımıza sandalyemizi çektik
yanına oturduk o ise okey taşlarını dizilmekle
meşguldü. Nihayet bir ara başını taşlardan
kaldırınca bizi gördü şaşkına döndü ne diyeceğini
şaşırdı. Çok mahcup oldu ve yanındaki
arkadaşlarından izin istedi beraber dışarıya çıktık. Bize çay ısmarlamak istedi biz de ona gel bizim eve gidelim
çayı bizde içeriz deyince çaresiz kabul etti. Bizim eve geldik taze çay demledik içerken sohbeti başlattık
kendisi çok kibar ve candan bir insandı. Gayemiz onu kötü huyundan vaz geçirmekti ilk söylediği söz
çok günahkarım sizin yanınıza yakışmam batağa
girdim bir kere kurtuluş yok deyince, üstte yazdığımız Ayeti
kerimeyi okuduk çok duygulandı ve alkol alıyorum bu ne olacak deyince bırakırsın inşaALLAH
dedik inşaALLAH dedi. Ona cemaatımıza
katılmasını teklif ettik kabul etti. Aradan
bayağı zaman geçti bizden kaçmaya devam etti işte tam bu sırada
babası vefat etti haber aldık baş sağlığına gittik çok üzgündü ağlıyordu babamı kendi ellerimle mezara
koydum aklımdan hiç çıkmıyor rüyalarıma giriyor
dedi. Biz ona ne kadar anlatsak fayda vermedi
fakat babasının ölümü ona çok tesir etmiş aklını başına
getirmişti. Bu hadiseden sonra namaza başladı
kumarı içkiyi bıraktı hatta beraber hacca gittik sakal bıraktı bizi
sevdi biz de onu çok sevdik. Bir ara bize şöyle dedi, seni gördüğüm zaman yolumu
değiştiriyordum, şimdi ise sizi bulmak için yolumu değiştiriyorum
Tabiki bunlar Hazreti ALLAH’ın lütuflarıdır Elhamdülillâhi Rabbil
Alemin.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "ALLAH göklerin ve yerin
nurudur." (Nur-35)
buyuruyor. Nur kuvvet demek yaşam kaynağı ruh
demektir. Aslında Hazreti ALLAH (c.c) bütün
kâinatın nurudur demektir.
Bir dünya ki yeryüzünde
insanlar bitkiler ve hayvanlar. Denizlerde
canlılar, gökyüzünde güneş ay yıldızlar ve
bulutlar. Sonsuz kudret Hazreti ALLAH
tarafından yaratılan bu varlıkların içinde Hazreti ALLAH’ın nuru var.
Yaratılmış eserler görülüyor o
eserleri hareket ettiren Hazreti
ALLAH’ın ruhu görülmüyor. Hazreti ALLAH (c.c) Kün emriyle yarattığı
eserlerini Sonsuz kudret mukaddes Ruhuna
perde yapmış her canlının içinde Hazreti ALLAH’ın
koyduğu Ruh görülmüyor verilen müddet
tamamlanınca geldiği yere dönüyor.
Biz Hazreti ALLAH’ı yerde
ararız gökte ararız halbuki O her yarattığı varlığın içine
kendi kudretinden zerrecikler koymuş, yani ne
tarafa bakarsak bakalım O'nun kudretini görürüz. Yediğimizde içtiğimizde hep O'nun kudreti ile hayat
buluyoruz.
Taşıdığımız bedenimizdeki organlarımız O'nun üflediği ruh ile
hayat buluyor Ruhu çektiği zaman vücudumuz
çöp torbasına dönüyor bizi konuşturan hareket ettiren yediren içiren
hep hazreti ALLAH’ın ruhu oluyor daha
açıkçası yeryüzünde gökyüzünde bulunan bütün varlıklar ceset hazreti
ALLAH (c.c) Ruh oluyor.
Güneş ay yıldızlar bulutlar
hepsi canlı kendilerine verilen emirleri harfiyen
yapıyorlar. Kıyamet kopuncaya kadar da
görevlerini yapacaklar dikkat ederseniz görevlerini hiç
aksatmıyorlar.
Dünya dönmekle, güneş dünyanın arkasına gizlenip çıkarak
geceyi gündüzü meydana getirmekle, güneşe
yaklaşıp uzaklaşmakla, mevsimleri meydana getirmekle biz
insanlara hizmet ediyorlar. Olaya perspektif
olarak baktığımızda Hazreti ALLAH (c.c) kendi ruhunu kullanarak
canlılara yaşam hakkı
veriyor. O zaman meydana çıkan gerçek şu ki
Hazreti ALLAH’ı verdiği ruhu kirletenler temizlemek için ateşe
girecekler. Verdiği ruhu nurlandıranlar ise
ateş görmeden cennete gireceklerdir.
Şimdi insafla düşünelim biz
kullarını verdiği vücud nimetiyle yedirdiği içirdiği gıdalarıyla,
hizmet ettirdiği güneşi ayı bulutları ile yaşatan sahibimiz Hazreti
ALLAH zül celâl hazretlerine yeterince kulluk yapabiliyor
muyuz. Yapılacak tek doğru iş Hazreti
ALLAH’ın bize verdiği ruhunu kirletmemek temizlemek için ateşe
girmemek. Bu da O'nun emrettiği gibi yaşamak,
eğer ömrümüzü O'na kulluk yaparak geçirirsek ruhumuz temiz kalır biz
de ateşe girmeyiz inşaALLAH. Hazreti ALLAH
(c.c) cümlemize O'na emrettiği şekilde kulluk yapmamızı
vadettiği cennetine girmemizi nasip etsin
inşaALLAH. Amin velhamdü Lillahi Rabbil Alemin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/a9495631339b.gif" width=450 height=450> Yasinin Muhatabı Muhammed
Aleyhisselamdır.
Geçtiğimiz hafta tesadüfen biriyle
karşılaştık. Bizi
tanımıyordu. Sakallı oluşumuzdan mı olacak
dindar kesimi üstü kapalı kötülüyordu. Şeyhlere takıntı onları
cahil görüyor kötülüyordu. Biz onun bu
konuşmalarını sabır ile dinliyorduk konuyu neticeye bağlamasını bekliyorduk. Nihayet yasini şerifin manasını açıklamaya kalkıştı ve akla
hayale gelmeyen manalar saydı
sıraladı. Artık konuşma sırası bize
gelmişti. Ona dedik ki sakın bu bilgileri
cahil kişilerle paylaşmayın onları yanlış
bilgilendirmekle günaha girersiniz çünkü hangi kuran
mealinde okuduğunuzu bilmiyorum öğrendiğiniz
bilgilerin bir çoğu yanlıştır. Ona yasının,
Ey insan olarak başladığını, Ey insan hitabının
muhatabının da Muhammed Mustafa
(s.a.v) Efendimiz olduğunu söyleyince dondu kaldı ve özür diledi. Yine ona
dedik ki biz bu bilgiyi yirmi beş sene evvel sizin değerini
anlayamadığınız mürşidi kâmil olan bir
şeyhten öğrenmiştik. Ona vakit geçirmeden bir
mürşidi kâmil olan şeyhe bağlanmasını tavsiye ettik ve
ayrıldık.
Şeytan boş durmuyor Hazreti ALLAH’ı arayanların önünü kesiyor
avamda olanlara hazreti ALLAH’a yakın olan
mürşidi kâmilleri cahil gösteriyor onlar da ömürlerini Hazreti
ALLAH’a uzak olarak tüketiyorlar bir çok
manevi hallerden uzak kalıyorlar.
Çünkü mürşidi kâmiller Hazreti
ALLAH’ın doldurduğu nur depolarıdır. Onlar
Resulullah (s.a.v) Efendimizin vekilleridir.
Hazreti ALLAH (c.c) cümle mümin
kullarını manevi nur depolarından istifade etmeyi nasip etsin inşaALLAH Selâmı
Aleyküm.
Selamı Aleyküm Hazret-i Yakup
Aleyhisselam yusufu için ah ederken her ahı kendisini Hz. ALLAH’a
yaklaştırıyordu. Yusufunu buldu o ah bitti. Bitti amma Hz. ALLAH’a
yaklaşması da bitti.
Yusufunu buldu amma Kenan uzaklaştı gizli servet de kaybolmuş
oldu. Eyyüp Aleyhisselam çok hasta idi, özünde Hz. ALLAH vardı. Hz.
ALLAH ile konuşuyordu.
Hz. ALLAH ile sabrediyordu. Hastalıktan hiç bir şekilde
şikayetçi değildi. Herkes onu çok mustarip görürken o her halinden
pek alâ memnundu. Onu memnun eden Onun
içindeki idi. Onu kimse görmüyordu. İçindeki O, onu ondan daha iyi
görüyordu. Vaktaki Hz. ALLAH afiyet bahşetti,
Artık o hal de kalır mı, Yani Hz. ALLAH’ın her cefası anlayana sefa
oluyor. Hz. ALLAH (c.c) bu ince manayı
anlayanlardan eylesin. Amin.
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/sehitler.jpg" width=450 height=129> Yanlış Liderin Peşinde Giden Çamura
Batanlar.
Ey
yanlış liderin peşinde gidenler çamura batanlar.
Sizlere aylar evvel yazmıştık
tevbe edin devlete biat edin demiştik. Fakat
doğru yolda olduğunuzu zannettiniz inat ettiniz sonunda
darbe girişiminde bulundunuz. Aklınızca cihad yaptığınızı sandınız kendinizi
ateşe attınız iktidar hırsına kapılan
ilâhlaştırdığınız hocanız yüzünden şirke
düştüğünüzü cezaya uğradığınızı bilemediniz
Sizleri tanıyoruz pırıl pırıl
gençlersiniz tevbe edin ve devlete biat edin. Geçmişte çok liderler gördük halkımıza çileli günler
yaşattılar şimdi ise dilinde kuran kalbinde
iman olan liderler bize hizmet ediyor. Dinimize kuranımıza Peygamber Efendimize saygı
gösteriyorlar. Sizin hocanız ise bu iktidarı
yıkmak istedi bu iktidarda ne eksiklik gördü
de bu işlere kalkıştı sizi de ateşe attı aklı selim olarak
düşünün.
Biz
ilk defa bir reisi cumhurun mecliste ayet ve hadis okuduğuna şahit
olduk ve huzur duyduk biz onu Hazreti
ALLAH’ı. Ve peygamber Efendimizi seviyor diye
sevdik. Siz ise hıristiyanları ve Yahudilerle
dostluk kuran hocanızı sevdiniz onun sözünden
çıkmadınız.
Size Hazreti ALLAH’ın yolunu tarif edelim mi? ALLAH’a ve Resulüne tabi olun devlete sahip çıkın Ulul emre
itaat edin kurtuluş bu yoldadır inşaALLAH Selâmı Aleyküm..
https://lh3.googleusercontent.com/bMFYkM0YIQhTi_1necy4My7UJwJsIp8xz61UFfVebyA=w262-h196-p-no"> Yaratılmış Her Şey Yaratana Muhtaçtır.
Ey yüceliğinin sonu olmayan
ALLAH’ımız. Siz öyle bir kudreti ilahisiniz
ki, görünen ve görünmeyen her şey, sizin
sonsuz kudret ve azametinizin eserlerinizdir. Melekler size muhtaç, Cinler size
muhtaç, İnsanlar size muhtaç, Hayvanat size muhtaç, Bitkiler size
muhtaç, Ve neticede bütün kainat size
muhtaç. Siz ebedi yaşayan, hayatı ve ölümü
yaratan, kainatın tek bir sahibisiniz. Dilediğinizi cennete
dilediğinizi cehenneme koymak sizin sonsuz kudret ve
azametinizdedir.
Dilediğinizi şefkat ile dilediğinizi azap ile terbiye
ediyorsunuz. Ey merhameti her yeri kuşatan
ALLAH’ımız. Ne olur bizi şefkat ve
merhametiniz ile terbiye ediniz imtihan etmeyiniz kendimize hiç
güvenimiz yok tek umudumuz sizin sonsuz
merhametiniz. Bizi dünyada, kabirde, mahşerde
imtihana tabi tutmadan sonsuz merhametiniz ile geç kulum deyiniz ve
cennetinize koyunuz.
İşte size ahirete göçmeden yalvarıyorum her şeyden haberdar
olan siz şahit olduğunuz gibi, bizi takibe memur kıldığınız melekler
de şahit olsun.
Bu yazmayı nasip ettiğiniz dilekçemiz de bu günün belgesi
olsun. Yaratan sensin ey ALLAH’ım, yaşatan
sensin ey ALLAH’ım. Öldüren sensin ey
ALLAH’ım. Dirilten sensin ey ALLAH’ım.
Görünen ve görünmeyen her şeyleri sen
yarattın. Ne mükemmel yaratmışsın ey
ALLAH’ım. Nereye baksam sanatına hayranım ey
ALLAH’ım. Yarattığın eserlerinin
karşısında sanatının sonsuz mükemmelliğini görünce sonsuz güç ve
azametinizi övmek methetmek ve yüceltmekte aciz kalıyorum ancak şu
kadar ki, sizin yüceliğinizin kudretinizin sonu yoktur. Ezeli
ve ebedisiniz. Zatı alinize sonsuz hamdü
senalar olsun ki, sizin ikram ettiğiniz ömür ile yaşıyorum, sizin
ikram ettiğiniz rızıkları yiyor içiyorum, sizin nasip etmeniz ile
Müslüman olarak dünyaya geldim ibadet yapabiliyorum, peygamberlerin
en güzelini bize nasip ettiniz ona sonsuz salatı selamlar
olsun.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA
ALİ SEYYİDİNA MUHAMMED.
Ey yüceliğinin sonu olmayan
ALLAH’IM inanıyorum ki, bu yazıları da senin ikram ettiğin nasibin
ile yazıyorum inşALLAH vakit gelince bizi yanınıza aldığınız zaman
bizden sonrakiler bu yazıyı okuyacaklar onların da aynı iman ile
zatına kulluk yapmalarını nasip et.
Bütün kalbim ile tasdik ederim
ki, zatı alinize kulluk yapmak zatınızdan bize verilen en büyük
şereftir. Bu şerefi bize ikram ettiğiniz için
de size sonsuz hamdü senalar olsun. Kâinatın
idare merkezi sizin emrinizde, ne isterseniz o bir tek emriniz ile
hemen oluverir. Yarattığınız bütün varlıklar
size muhtaç siz ise hiçbir şeye muhtaç değilsiniz. Sizi seviyorum ey
sonsuz yüce ALLAH’IM. Ne olur siz de bizi ve
sevdiklerimizi sevin bu yazıları okuyanların günahlarını af
edin. Hidayet verin akıbetlerini hayırlı
eyleyin. Onları görünen görünmeyen tehlike ve
belalardan muhafaza edin çünkü sizin her şeye gücünüz yeter.
Ey yüceliğinin sonu olmayan ALLAH’IM
bizi kendi halimize yalnız bırakma, biz çok zayıfız siz bizden
kuvvetinizi çekerseniz biz perişan oluruz.
Şeytan bize musallat olur
imanımızı bozmak ister aklımıza çeşitli çirkin düşünceler sokar
aklımızı karıştırır.
Onun için sonsuz merhametinize sığınıyorum.
Bizi imansızlık felaketinden koruyun
her çeşit hastalık ve kaza belalardan bizi ve sevdiklerimizi
muhafaza edin.
Size olan inancımız ebedi olsun hiç bozulmasın itimadımız
artsın hiçbir zaman eksilmesin. Ayeti
kerimende buyuruyorsunuz ki;
"EY İMAN EDENLER SABIR
VE NAMAZ İLE ALLAH’TAN YARDIM İSTEYİN MUHAKKAK Kİ, ALLAH
SABREDENLERLE BERABERDİR." (Bakara
22.)
Ya Rabbel
Âlemin biz de sizin gönderdiğiniz peygamber efendimizin ve getirdiği
kuranı kerime inandık iman ettik. Öldükten
sonra dirileceğimize hesaba çekileceğimize zatı alinizin bizi
affedeceğinize iman ettik, böyle umut ederek
yaşıyoruz. Bizi umduğumuza kavuştur
yarabbi.
Ahirette bizleri af ve merhametiniz ile karşılayınız
azabınızdan merhametinize sığınıyoruz. İşte
her şeyden haberdar olan siz yücelerin sonsuz yücesi ALLAH’ımız
bizde sizin umut dolu emrinize uyduk sabır ve namaz ile sizden
yardım istiyoruz. Ne olur yardımınızı bizden
ve sevdiklerimizden ayrıca sevenlerimizden de esirgemeyin.
Amin. Velhamdülillahi rabbil
Âlemin...
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİHİ VE
ESHABİHİ VE EZVACİHİ VE ZÜRRİYYETİHİ VE EHLİL BEYTİ ADEDE MA FİY
ILMİKE SALATEN DAİMETENBİDEVAMI MÜLKİKE.
›Takdim 1- Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım. Onun ile o
hazineyi keşfederim.
2- Ardından
mahlûkatının en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan
kaldırıcısı Hz. Muhammed(sav)e salât getiririm.
3- İlahi! Kusursuz olan Allah, Ehad, Bedi ve Kadir isimlerini
şefaatçi kılıp niyazla Senden istiyorum!
4- Kadri muazzam olan ismin hürmetine Senden niyaz ediyorum
Ya ilahi, işlerimi kolaylaştır!
5- Ya
Hayy, ya Kayyum! Allah, Ehad, Bedi ve Basıt isimlerini şefaatçi
kılarak ve ümitle Sana yalvarıyorum.
6-
Ey yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allahım! Sabit,
Cebbar isimlerinin hakkı, uyumaz sıfatın ve ateşleri söndüren Halim
ismin hürmeti için!
7- Ey çabuk imdada
koşan Rabbim! Allah, Ehad isimlerin ve dualara süratle cevap veren
Bedi ismin hürmetine Sana yalvarıyorum.
8- Kayyum ismin hürmetine, kalbimi ondaki kirlerden
temizleyerek ihya et! Ona Senin sırrın yerleşip ışık
saçsın.
9- O sırrın nurunun
parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun. Böylece yüzümde bir
ışıltı zuhur edip parıldasın.
10- Kalbime
rahmet sağanakları dökülsün de onu Kerim olan Mevla’mızın hikmet
incileriyle dile getirsin.
11- Her yandan
beni nurlar kuşatsın da büyük Mevla’mızın heybeti bizi
kaplasın.
12- Sen her türlü noksandan
münezzehsin, ey yaratma ve yoktan her an çoklukla var etme
mertebesinin en yükseğinde bulunan ve ölüleri en kerimane tarzda
dirilten Allahım.
13- Bir araya
getirilmiş heca harflerinin hakkı için beni maksadıma ve her türlü
ihtiyaçlarıma erdir.
14- Yüce ismi azamın
ve Kuran’ın her tarafı kuşatan nuruyla irademe yerleştirilen
harflerin sırrı hürmetine,
15- Nurlardan
üzerime ışık saçacak bir feyiz akıt ve ism-i Hâkiminle kalbimin
cansızlığını ihya eyle.
16- Ne olur ism-i
cebbarınla bana bir heybet ve celal giydir ve düşmanlarımın ellerini
benden çektir.
17- Kadri yüce, Selam,
Aziz ve celil ism-i şeriflerinin hürmetine beni her türlü düşman ve
hasetçiden koru.
18- Bunu, Celal, Rauf,
Münezzeh, Kudüs ve kendisiyle karanlıkların dağıldığı Rahim
isimlerinin nuruyla lütfet.
19- Ey
Rabbim! O nur ile ihtiyaçlarımı gider. Selam ve Hayy ism-i
şeriflerinle hacetimi süratle yerine getir.
20- Mabud, Hu, Samed ve Şehid isimlerinin hürmetine ey Yüce!
Kâfi isminle işlerimi kolaylaştır.
21- Ey
Celal sahibi! Ve ey Halim! Senin yardımınla açılacak bir ilmin
sırrıyla bana bir ikram lütfeyle!
22-
Sırları kesin ve inkişaf etmiş Kuran-ı Hâkim’in nurani ve açık
ifadeleriyle beni her türlü korku ve sıkıntıdan
kurtar.
23- Ey Celal sahibi ve ey kırık
gönülleri üzüntüden kurtarıp saran! Kün=ol fiilinin Kaf i hürmetine
beni koru!
24- Tehlikeler deryasında beni
güvende kıl ve o deryadan en hayırlı bir selamet sahiline çıkmayı
ihsan eyle. Sensin benim sığınağım ve sıkıntılar ancak Seninle
ortadan kalkar.
25- Rahmet olan yağmurun
sağanak hali gibi üzerime rızık yağdır. Her ne kadar günahta aşırı
da gitseler âlemlerin ümidi yalnız sensin.
26- Ey Celal sahibi Basir ism-i şerifin hürmetine
düşmanlarımızı sağır, dilsiz, kör ve konuşamaz
eyle.
27- Âlim ve Gani isimlerinle
beraber Sabur isminin de kal’asına sığınarak, yanlışlıktan
korunurum.
28- baştanbaşa bütün
mahlûkatın gönüllerini bana lütfunla çevir ve Fettah ism-i şerifinle
bana makbuliyet elbisesini giydir.
(üstad
böyle okurmuş)- bütün âlemlerin kalplerini Risale-i Nura ısındır ve
Fettah isminle ona makbuliyet ihsan eyle.
29- Ya ilahi! Selam ism-i şerifin hürmetine işlerimizi
kolaylaştır ve bize izzet ve yücelik ver.
30- Üzerimize af örtüsünü ger ve kalplerimize şifa ver.
Kalpleri manevi hastalık kirlerinden temizleyip şifaya kavuşturan
yalnız sensin.
31- Allahım! Hu ism-i
şerifin hürmetine, bütün rızkımızda bize bereket ihsan eyle ve
güçlük düğümlerini çöz de rahatlayalım.
32- Ey gerçek Mabud, Ya Hu ve Ya Hayre’l-halıkîn! Ve ey bizim
için rızıklar Onun cömertliğinden coşup gelen.
33- Her yönden gelen düşmanı senin yardımınla defederiz. Sen
de isminle onlara uzaktan atar ve onları
dağıtırsın.
34- Ey Celal sahibi! Çöl
kelerinin, yanına koşarak gelip şikayetini arz ettiği Zat(Hz.
Muhammed)’in şanı hürmetine onları yüzüstü ve yardımsız terk
et.
35- Ya ilahi! Benim ümidim ve seyidim
yalnız sensin. Beni tahkir etmek isteyen ordunun düzenini
dağıt.
36- Kesin yeminlerin ve
muhtevaları hürmetine bütün zararlıların tuzaklarını benden
defet.
37- Ey eski ümmetlerden beri
kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı, ihsanda
bulunanların en kerimi ve ümit kapılarının en
değerlisi.
38- Ey gizliliklere ilmiyle
nüfuz eden Nur! İsminle, yıldızımı çağlar ve asırlar boyu nurlu kıl
ve parlamaya devam ettir.
39- Nurun
kandili gizli fakat açık bir biçimde tutuşturulur. Kandiller kandili
gizli olarak nurlanır.
40- İzzet, azamet,
celal ve Kibriya sahibi münezzeh ve mukaddes olan Zat-ı Rahim’in
nuruyla küfrün ateşi söndürülür.
41-
Mabud-u bilhak (el-ilah) Hu, Samed, Zul-Batş (düşmanlarını kıskıvrak
yakalayan) Cebbar (hükmüne karşı konulmaz) ve Halim olan Zatın
yardımıyla (o nur) düşmanlarının ateşini
bastıracak.
42- Gerçek Mabud, Hak olan ve
hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan Zatın yardımıyla
insanlara kendisini sevdirecektir.
43-
Hak ism-i şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol,
düşmanlarıma karşı bana kâfi gel, çünkü artık onlar çok ileri
gittiler.
44- Ey Rab ve Rahman olan
Allahım! Hiç şüphesiz sen Hak Ma’budsun! Ey kuvvetli mededkârım!
Şiddetli fırtınalar peşi peşine kopmaktadır.
45- Kâfirlerden korunmak ve düşmana şiddetli hücum
gerçekleştirmek ancak senin yardımınladır. Senin yüce kapına gelip
sığınan kimsenin karanlığı dağılır.
46-
Tâ Hâ, Yâ Sîn, Tâ Sîn (Neml) ve Tâ Sîn Mîm (Kasas ve Şuara) sureleri
hürmetine bize yönelip gelen bir saadete ermek için bizim
yardımcımız ol.
47- Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd
(Meryem) ile bizi dört bir yandan kuşatan kem gözlere karşı
korunuruz ve bu bize yeter.
48- Hâ Mîm
Ayn Sîn Kâf (Şû Râ) suresi bizi koruyan sığınağımız olsun; onun
karşısında dağlar bile sarsılır.
49- Kâf,
Nûn ve Hâ Mîm sureleri hürmetine bu himayeyi gerçekleştir. Duhan
suresinde de muhkem kılınmış bir sır vardır.
50- Elif Lâm ile başlayan sureler, Nisa suresi, Maide suresi,
En’am suresi ve nurlu kılınmış Nur suresi
hürmetine…
51- Elif Lâm Râ ile başlayan
(Yunus, Hûd, Yusuf, İbrahim, Hicr) sureleri sırrı ve İsm-i A’zam’ın
nuruyla, işlediğim her günahtan vazgeçerek
yükseldim.
52- Elif Lam Mim Ra (Rad)
suresiyle yüce olan ruhaniler ve melekler meclisine
yükseldim.
55- Zariyat, Necm ve Kamer
sureleri hürmetine işlerim bana kolaylaşsın.
56- Hizb hizb, ayet ayet okuyucuların okudukları ve inmiş
olanlar adedince Kur`an sureleri hakkı için.
57- Ey Mevla’m! Kendilerine kitap indirdiğin her peygambere
ihsanda bulunan fazlını diliyorum.
58- O
harfler Merih yıldızı gibi yüksek ve âlidir. Asa-yi Musa ismiyle
karanlıklar dağılır.
59- Bunların sırrını
kendime şefaatçi ederek Senden niyazda bulunuyorum. Bu, insanların
kendisiyle doğru yolu bulduğu zillet ve tevazu sahibi birinin
tevessülü gibi olsun.
60- Ey merhametli
Rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, manaları sebebiyle çağlar ve
zamanlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve
yüceltilmişlerdir.
61- Ey Allahım!
Gerçekten bütün ayetler ve ihtiva ettikleriyle Sana tevessülde
bulunarak yalvardım.
62- İşte onlar, nur
harfleridir. Onların hasiyet ve meziyetlerini (bende) topla,
manalarını gerçekleştir. Her türlü hayır onlarla
tamamlanır.
63- Bana itaat eden yardımcı
bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım ortadan
kalksın.
64- Ümmü`l-Kitap olan Fatiha
suresi ve arkasından gelen sureler hürmetine bu konuda bana itaat
edecek bir hizmetçi musahhar kil.
65- Ey
Mevla’m! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin kolaylaştığı isminle
(ism-I A`zam) Sana yalvarıyorum.
66-
İlahi! Peygamberlerin Sana manen yaklaşmak için kendilerine şefaatçi
kıldıkları kelimeler hürmetine güçsüzlüğüme merhamet et. Günahlarımı
bağışla.
67- Ey Yaratıcım ve Seyyidim
(Efendim)! İhtiyacımı yerine getir! İşlerim sana
havaledir.
68- Ya Rabbi! Hz. Muhammed
(sav)`I ve burada cemedilen güzel isimlerini şefaatçi kılarak Senden
niyaz ediyorum.
69- Ya ilahi! Günah ve
yersiz bir bakışa varıncaya kadar bütün hatalarımdan tevbe etmeyi şu
miskin kuluna lütfeyle ve hatasından geç!
70- Beni hayır, ihlâs ve takvaya muvaffak kil ve yüce
toplulukla birlikte beni Firdevs cennetine sakin
eyle.
71- Hayatımda ve ölüp kabrin
karanlığına vardığımda bana merhametli ol ve böylece o karanlık nura
açılsın.
72- Ya ilahi! Ne olur, Mahşerde
amel sahifemi lütfunla ak eyle! Ve eğer hafif gelecek olursa sevap
terazimi ağır getir.
73- Beni, keskin
olan sırat köprüsünden koşarak
geçir ve o büyük Cehennem ateşinden ve içindekilerden
koru.
74- işlediğim her günahtan dolayı
beni affet. Çok da olsa büyük günahlarımı
bağışla.
75- Ey kadri yüce ismi
taşıyan! Bütün tehlikeli işlerden kurtuldun ve selamete
erdin.
76- Savaş, korkma! Harbet,
çekinme! Vahşi ve yırtıcı hayvanlarla dolu her yere
gir! 77- Saldır, kaçma! Dilediğin düşmanla
mücadele et! Dört yanını kuşatmış da olsa hiçbir kralın gücünden
korkma!
78- Ne bir yılandan korkarsın, ne
de bir akrep görürsün. Ne de bir aslan gürleyerek sana
gelir.
79- Ne bir kılıçtan, ne bir
hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne ortalığı almış
kötülük ve tehlikeden korkma!
80- Bunu
okuyanın mükâfatı Hz. Muhammed'in (a.s.m.) şefaatidir. Saf saf
dizilmiş hurilerle birlikte Cennette toplanır.
81- Bil ki, Muhammed Mustafa (a.s.m.) en üstün Peygamberdir.
Allah'ın yeryüzüne yayılmış kullarının en
faziletlisidir.
82- Yüce şanından dolayı
her dileğinin başında onu an, onu şefaatçi et ki zulüm ve tecavüzden
kurtulasın.
83- Yâ İlâhî! Her gün, her an
ve her rüzgâr estikçe o seçkin Mustafa'ya salât
eyle.
84- O seçilmiş Muhammed'e (a.s.m.)
ve bütün Âline yeryüzünün bitkileri ve kıyamete kadar esen rüzgâr
adedince salât eyle!
85- Parıldayan
şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen yağmurlar adedince ve yeri
göğü dolduracak kadar salât eyle!
86-
Bizzat Hz. Allah'ın ve meleklerinin ona salât ve selâm getirmesi
(Onun büyüklüğünü göstermesi bakımından) sana
yeter.
87- O halde sen de, yıllar ve
günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe, sürekli olarak
ve şefaatini dileyerek ona salât getir.
88- Âl-i Hâşim'den (Haşim Oğullarından) o paklara, hacılar
Kâbeyi ziyaret edip onu selâmlamaları adedince selâm
eyle!
89- Yâ İlâhî! Hz. Ebû Bekir ve
Ömer'den, Hz. Osman ve sarsılmaz Haydar'dan da (Allah'ın Arslanı Hz.
Ali'den) razı ol!
90- Aynı şekilde bütün
Âl ve Ashabından, evliya ve salihlerden ve bunlara tâbi herkesten
razı ol!
Dinimiz evlilik dışı münasebetleri haram
kılmıştır. Hz. ALLAH (c.c) Ayeti
kerimesinde; "ZİNAYA YAKLAŞMAYIN
ÇÜNKÜ O ŞÜPHESİZ HAYASIZLIKTIR VE KÖTÜ BİR
YOLDUR."( İsra 32) Buyuruyor.
Ayeti kerimede zina yapmayınız demiyor da, zinaya
yaklaşmayınız diye Emir
veriliyor. Çünkü insanı tahrik ederek zinaya
götüren şehvet duygusundan ve tehlikelerinden
emin olmak, ancak zinaya yaklaşmamakla mümkün olur.
Diyeceksiniz göz zinasının bir
kapısı olan interneti nasıl kullanalım. Evvelki yazımda ifade etmeye çalışmıştım. Sizler tespit ettiğim Kadar imanlı gençlersiniz bilgisayarın
başına abdestsiz oturmayın bilgisayarı
besmelesiz ve Hz. ALLAH’a sığınmadan açmayınız.
Eğer abdestsiz ve besmelesiz
açarsanız zinaya yaklaştınız demektir. Yaklaşıldığı takdirde bu emniyeti sağlamak zorlaşır günaha
girmekten kurtulamazsınız. Bunun içindir ki,
dinimiz zinayı haram kılarken ona götüren hal ve hareketleri
şiddetle yasaklamış zina kapısını kapamıştır. Onun için biz de çok dikkatli olmalıyız elimizdeki kumandayı
çok dikkatli kullanmalıyız.
Ve biz size müjde
verelim. Kim ki, eline verilen zinaya bakma
fırsatını sırf ALLAH rızası için
kullanmazsa nefsine hakim olduğundan imtihanı kazanmıştır Hz.
ALLAH’ın rızasını almıştır.
Hz. ALLAH(c.c) cümle
kardeşlerimizi şeytanın ve nefsinin şerrinden muhafaza
etsin inşaALLAH.
Zulmedenlere Meyletmeyin Yoksa Size De Ateş Dokunur. (Hud-113)
https://img.webme.com/pic/k/kalpteniman/2.gif"> "ZULMEDENLERE MEYLETMEYİN YOKSA SİZE DE ATEŞ DOKUNUR.
"(Hud-113.)
Hazreti ALLAH (c.c) ayeti
kerimesinde: "Zulmedenlere
meyletmeyin yoksa size de ateş dokunur." (Hud-113) buyuruyor nefsine uyan
şeytana askerlik yapan bütün zulmedenlere duyuruyor.
Kim bu zulmedenler!
1-Dinimizde bölücülük yapıp nifak
çıkaranlaradır. 2-Devletimizde bölücülük
yapıp fitne çıkaranlaradır. 3-Devletimize
zulmedenlere meyleden onları destekleyen Dinimizde mezhep kavgası çıkarıp dinde bölücülük yapanlara
ateş dokunduğuna İran’da ve Irakta
kerbela hadiselerinde şahit olduk müslüman müslümanı kırdı
kırıyor. Devletimiz içinde ki bölücülere ve
onlara yataklık edenlere de gereken ateş dokundu
yakmaya devam edecek
inşaALLAH. Şimdi ise dış devletlerin
ülkemizde bölücülük yapanlara meyletmelerine ve sahip çıkmalarına ateşin dokunma zamanın geldiğine
inanıyoruz. Yakındır inşaALLAH bekliyoruz
onlar da beklesinler gün gelecek islâm ülkelerini yakan ateş
zamanı gelince Hazreti ALLAH’ın izniyle
sönecek Avrupa ve Amerika’yı yakmaya başlayacak. Ülkemiz masumlara kucak açan ülkedir bu idarecilerimiz imanlı
kişilerden kurulu kadroya sahiptir. Bu güzel
vatanımızı bölmek isteyen bölücülere kucak açan, onları pohpohlayan
dış düşmanlar kucaklarına aldıkları ateşler
ile yanacaklardır ömrümüz olursa göreceğiz
inşaALLAH.
Zemzem Namazı Zemzem Suyunun Ücreti
Olan Şükür Namazı
Muhterem
kardeşlerim. Hac farizasını ifa ettiğim sene
Mekke ve Medine’de yaşadığım ibretlik hadiseleri ilginizi çeker
düşüncesi ile buraya asıyorum.
Mürşidimizden duymuştum ki
hacca davet edilip gidenler olduğu gibi davet edilmeden gidenler de
oluyor fakat en efdal olanı davetle gidenlerdir
demişti.
1994
senesi hacca niyet ettiğimizi söylemiştik. Bize hacca gitmeden hacı ol sonra yola çık
buyurdular. Çok tuhafıma gitmişti çok
üzülmüştüm demek oluyor ki, bizi oraya gitmeye layık
görmemişti. O günün gecesi manada elimde
evraklar hacca gitmek için vize almaya bir büroya giriyorum ve
yetkili memura hacca gitmek istediğimi söyledim.
Yetkili memur önünde bulunan
büyük bir kitabı açtı benim adımı aradı bulamadı ve senin ismin
burada geçmiyor bu sene sana hac yok deyince, fakat nasıl olur diye
itiraz etmiş ve yalvarmıştım yetkili memur sabret sıranı bekle
zamanı gelince gidersin demişti.
O sene
gidememiştim. 1995 yılı yine mürşidimizin
huzuruna çıktık. Efendim hacca niyet ediyoruz ne buyuruyorsunuz diye
sorunca maddi durumumun müsait olup olmadığını borcum olup
olmadığını sordu biz de maddi durumumuzun iyi olduğunu borcumuzun da
olmadığını söyleyince, gidiniz ve hacı olarak dönünüz orada alış
verişlere dalıp vaktinizi dünyalık şeyler için harcamayın orada
zamanınızı manevi alışveriş ile geçirin.
Çünkü feyz deryasına
gidiyorsunuz o deryayı bırakıp maddi deryaya dalmayın orada satılan
eşyaların hepsi burada satılıyor aksi takdirde alacağınız
diplomanızda hacı yerine tüccar yazar demişti ve şu kıssayı
anlatmıştı.
Zamanın birinde iki arkadaş hacca gidiyorlar. Birisi vaktini tavaf ve namazlar ile geçirirken diğeri ise
vaktini Mekke çarşılarında alış veriş ile
geçiriyormuş. Aklına geldiği zaman da
tavaflara katılıp ibadet yapıyormuş. Bir
akşam bu iki arkadaş otelde buluşmuşlar. Alışveriş yapan arkadaşı aldığı eşyaları arkadaşına
gösteriyormuş. Aldığı eşyaların içinde
bulunan su maşrapasını da arkadaşına göstererek bunu da aldım ki,
bazı yerlerde zemzem içmek için bardak olmuyor orada kullanacağım
deyince pazarla ilgisi olmayan arkadaşı da diyor ki, sen onu bana
ver kaç paraya aldın ise sana vereyim. Sen
kendine başka alırsın olmaz mı deyince pazarcı arkadaşı tabii olur
diyor ve bir riyale aldığı maşrapayı üç riyale arkadaşına satıyor
devam eden günlerde de hac farizasını bitirip memleketlerine
dönüyorlar.
O
kutsal beldede günlerini pazarda geçiren bir rüya
görüyor. Rüyasında bütün hacı adaylarının
büyük bir meydanda toplandıklarını Hacc diplomalarını almak için
arkadaşı ile beraber sırada beklemektedirler. Onlara sıra geliyor ve diplomalarını alıp
açıyorlar. Zamanını tavaf ve namazlar ile
geçiren diplomasını açıyor ve Ey ALLAH’ım sana çok şükür hacı
olmuşum deyince rüyayı gören pazarcı ise diplomasını açıyor ve
bakıyor ki, hacı yazılması gereken kısımda tüccar
yazıyor. Uyanınca da ah vah ediyor fakat
geçti.
Sizde
orada her geçen saatleri ibadet ve taat ile geçirin
demişti. Biz de Hz. ALLAH’ın izniyle
hazırlığımızı yaptık.
Feyiz denizi olan o mübarek beldeye vardık. Mekke’de ilk
gördüğüm rüya, Mescidi haramın bulunduğu yerde kendimi denizin
içinde, insanların o denizin içinde normal bir yaşam
sürdüğünü. Denizin içinde oksijen sıkıntısı
çekmeden birbirimizle konuşabiliyorduk.
Bu rüya bana oranın gerçekten
feyiz denizi olduğunu göstermişti. Mümkün
olabildiğince alış verişlere acil ihtiyaçlar dışında çıkmamaya
gayret ettik.
Günlerimizi tavaf ve namazlar kuranı kerim okumakla
geçiriyorduk. Bir gün tavafımı bitirdim
zemzem içmek için sıraya girdim yanımda olan bir hacı adayı bana
dönerek dedi ki. Bu rahmet suyunun borcunu
ödemek lazım.
Ben her zemzem içtiğimde iki rekât şükür namazı kılıyorum
demişti.
Fakat
gafletten mi daha evvel böyle bir haber duymadığım için mi, şükür
namazı kılmadan, Tavaf namazını kıldım ve istirahate
çekildim. Birazdan sonra da terliklerimi
seccademi yastık yaptım ve uyku bastı uyuyuverdim.
Manada kendi evimde oluyorum ve
belediyeden memurlar eve giriyorlar ve su borcum olduğunu
söylüyorlar.
Ben ise itiraz ediyorum benim borcum yok, ben borcumu ödedim
dedi isem de, hayır borcunu ödemelisin diye beni sıkıştırırlar iken
uyandım. Kalktım oturdum ve az evvel bana
zemzem namazı kılmamı tavsiye eden kişiyi hatırladım ve gittim
abdest tazeledim ve iki rekât şükür namazı kıldım. Ve vakit geçirmeden uykuya yattım ve mana Âleminde beyazlar
içinde bir Arabi iki elinin arasına aldığı zemzem dolu gümüş bir
tası bana uzatıverdi. Bende o suyu içerken
uyanmıştım.
Ve
o rüyadan sonra her tavaf namazının ardından iki rekâtta zemzem suya
için, şükür namazı kılmayı ihmal etmedim.
Medine’yi münevverede ise
Resulullah (s.a.v). Efendimizin kabri şerifini ziyarete
gidiyordum.
İşte o günlerden bir gün yine ziyarete giderken otelin
altında olan yemekhanede, nefsime uyarak sarmısaklı cacık ile
beraber bir tabak pilav yedim.
Hâlbuki daha evvel dikkat
ediyor sarımsaklı hiç bir şeyi ağzıma sokmuyordum, o gün ise nefsime
uydum ve yedikten sonra ziyaretimi yaptım.
İbadet ve taatten sonra uzandım
kendimi Resulullah (s.a.v).Efendimizin kabri şerifinin yanında
görüyorum ve oradan ses geliyor, yiyecektin de neden geldin,
yiyecektin neden geldin. O sesle uyandım
kalktım ağzımı misvakla temizledim tevbe istiğfar ettim bir daha da
orada ağzıma sarmısaklı hiç bir şey koymadım. Nur peygamberimiz dünyada iken ashabı kiramın sarımsak soğan
yiyip mescidi nebeviyeyse gelmesini istemiyordu ve Ahirette olmasına
rağmen yine istemiyordu.
Hz. ALLAH(c.c) yaptığımız bütün
ibadet ve taatlarımızı kabul etsin.
Zatına has bir kul peygamber
(s.a.v). Efendimize ümmet etsin.
Vel hamdü lillahi Rabbil
Âlemin.
ALLAH’ümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ
Ali Muhammed.
YALNIZ HZ. ALLAH(c.c) KORK Akl-ı selim
sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma, hakikatin hilafını söyleme 'Ben İzzet ve Celal sahibi ALLAH’tan korkuyorum
‘diyorsun. Hâlbuki sen Onun gayrinden
korkuyorsun. Cinden de, İnsandan da, Melekten
de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükut
eden canlıların hiçbirinden korkma. Dünya
azabından da korkma, ahiret azabından da korkma. Sadece ve yalnız, azap ile azap edecek olan ALLAH (Celle ve
Celalühü.)’dan kork.
Bekir kardeşimizin Zemzem suyu
haber yazısı bize 1995 yılında Hacc farızasını ifa ettiğimizde
yaşadığımız bir manevi hadiseyi hatırlattı.
Şöyle ki; Beytullahı tavafımı bitirmiş Zemzem kuyusuna
inmiştim. Zemzem suyumu içmiş seccademi
sermiş tavaf namazını kılacaktım. Sağ tarafımda bulunan bir
hacı, Tavaf namazından sonra iki rekat da
Zemzem suyu için namaz kıl dedi. Fakat böyle
bir namaz şartı duymamış olduğum için hiç
ciddiye almamıştım.
Tavaf sahasından ayrıldım istirahate çekildim terlik
torbamı yastık yaparak yüzüm beytullaha dönük
vaziyette yattım. Daha uykuya yeni dalmıştım
ki etrafımı resmi kıyafetli memur kılıklı
insanlar sardı. Bana, Su borcun var neden
ödemiyorsun dediler ben ise itiraz ediyor
benim su borcum yok diyordum. Yetkili memur
ise bana çıkışırcasına "kalk borcunu
öde Derken"
uyandım.
Kalktım oturdum aklıma bana zemzem suyu için de
namaz kıl diyen hacının sözleri
geldi.
Hemen
kalktım abdest tazeledim ve yine yüzüm beytullaha dönük vaziyette yattım.
Daha gözümü kapatmıştım ki,
"baktım karşıdan ihramlı
bir hacı geliyor elinde de gümüş renkli bir
tas içi Zemzem dolu al şimdi içebilirsin
dedi" ve ben uyandım.
Bu hadiseden sonra her tavaf
namazından sonra iki rekat da Zemzem suyu
için şükür namazı kılmayı ihmal etmedim. Hz.
ALLAH şahidimdir ki bu hadiseyi yaşadım.
Bundan sonra hacca giden her
rastladığıma bu hadiseyi anlatıp Zemzem suyu
için şükür namazı kılmalarını tavsiye ettim. İşte bu mesajla da siz kardeşlerime de tavsiye
ediyorum.
Şunu
iyi bilelim ki Hz. ALLAH (c.c) bu mucize rahmet suyu
için şükür bekliyor.