MEKTUBAT
[TOP]
[TOP]
[TOP]
[TOP]
MUHAMMED ES'AD ERBİLÎ EFENDİ HAZRETLERİ
-Kuddise Sırruh-
"Tarikat-ı aliyye'ye alındığımızda Şeyh Muhammed Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretlerimiz'e karşı sonsuz bir muhabbet uyandı. Alındığımızın haftasında tecelli ettiler ve bir daha da bırakmadılar. Geceleri hep onlar meşgul olurlardı. Gündüzleri ise zaten Efendi Hazretleri'nin huzur-u saadetlerinde idik. Bu suretle her iki pîrin himmet ve tasarruflarında bulunduk. Bugün dahi her ikisinin himmetleriyle yürüyoruz. Ve gelenleri de onlara havâle ediyoruz."
Hilye:
Nice asırlardan sonra nadiren gelenler arasında bulunan Şeyh Muhammed Es'ad Erbilî -kuddise sırruh- Hazretleri, Irak'ın Musul vilâyetine bağlı Erbil kasabasında Hicrî 1264, Milâdi 1847 yılında dünyaya gelmiştir.
Hem baba, hem de anne tarafından seyyid'dir.
Baba tarafından dedesi, Mevlânâ Halid-i Bağdâdî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin Erbil'de inşa ettirdiği tekkeye şeyh olarak tayin ettiği halifesi Hidayetullah Efendi -kuddise sırruh-, babası ise daha sonra aynı tekkede irşad vazifesinde bulunan Muhammed Said Efendi -kuddise sırruh-dur.
Fotoğraf ilk olarak onun zamanında icad edilmiştir. Hazret'imizin muhtelif fotoğrafları bugün elimizde bulunmaktadır.
Uzuna yakın boylu, cüsseli, esmer tenli ve nûranî bir simâya sahip bir zât-ı âlî idi.
Tahsil ve Terbiye:
Medrese tahsilini Erbil ve Deyr'de tahsil etti. Çocukluk ve gençlik devri Erbil'de geçti. Babası ve dedesi meşayıhdan olmasına rağmen, her ikisine de intisap mukadder olmamış, yirmi üç yaşlarında bulunduğu sırada Hicrî 1287, Milâdî 1870 yılında, zamanın Şeyhi ve kutbu olan Tâhâ'l-Harîrî -kuddise sırruh- Hazretleri'ne intisap etmiştir. Derin bir aşkla beş yıl hizmetinde bulunarak seyr-ü sülûkunu tamamladı ve hilâfet aldı. Aynı yıl Hicaz'a gitti.
Erbilî -kuddise sırruh- Hazretleri aynı zamanda Tarikat-ı Kadiriye'den de icazetlidir.
Bu hususu Risalet-i Es'adiyye adlı eserinin Hâtime bölümünde şu şekilde açıklamaktadır:
"Müceddid-i Elf-i Sânî İmâm-ı Rabbânî ve hususiyle Mevlânâ Hâlid Hazerâtı'nın Tarikat-ı aliye-i kadiriye'den de izinli ve icâzetli bulundukları ve o menba-ı risâletten cereyan eden o mânevî hayatın suyundan içtikleri hatırıma geldikçe Tarikat-ı kadiriye'ye ve Hazret-i Abdülkadir Geylânî'ye karşı gittikçe artan aşk ve muhabbetimin bir mükâfatı olmalıdır ki; Tarîk-ı kadirî'nin mürşid-i zamanı, Seyyid Abdülhamid er-Rifkânî Hazretleri'nin icâzetnamesi ile 1303 (Milâdî 1883) senesinde irşada mezun ve icâzet almış oldum. O tarihten itibaren Allah'a hamdolsun her iki tarikin hizmetinde bulunmaya elimden geldiği kadar gayret etmeye çalıştım."
İstanbul:
Kafileler halinde haccetmenin hüküm sürdüğü yıllarda, bir hayli dost ve müridanı ile Hicaz'a giden Şeyh Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bir gün Ravza-i mutahhara'da âlem-i mânâda Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'le buluşmuşlar ve kendilerine şu şekilde bir hitab-ı Resul vâki olmuştur:
– "Oğlum Es'ad! Sen artık İstanbul'a dönecek ve orada hizmet edeceksin."
Ayrıca kendisine böyle bir vazifenin sebeb-i hikmetlerinden bazı sırlar açıklanmıştır.
Erbilî -kuddise sırruh- Hazretleri bu durumu yakın dostları ile görüşüp istişare etti. İstanbul'a dönecek olan Hacc kervanı ile kendisinin de döneceğini bildirdi. Bu arada Erbil'deki dergâhın idaresini de ehil olan zevâta havale etti.
İstanbul'u hiç görmemişlerdi ve orada hiç kimseyi de tanımıyorlardı. Bu meyanda müridlerden birisi der ki:
"Efendim! İstanbul'da bir asker arkadaşım var, çok iyi bir insandır. Emir buyurursanız ona bir mektup göndereyim, herhalde size hizmetleri dokunur."
Kendisine müsaade edilir. O zât da daha önce İstanbul'a giden bir kafile ile arkadaşına mektup gönderir ve durumu haber verir. Erbilî -kuddise sırruh- Hazretleri de bir başka kafile ile İstanbul'a hareket eder.
O müridin asker arkadaşı ve mesleği kasaplık olan zât, hacılarını bekleyen kimselerle beraber İstanbul'a gelecek olan hacı vapurunu beklemektedir. Nihayet vapur İstanbul'a gelir. Herkes hacıları ile buluşurken, kasap olan zât, Şeyh Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri'ni hiç tanımadığı için iskelede elinde mektup "Hoca Es'ad Efendi! Hoca Es'ad Efendi!.." diye seslenerek çıkan hacıları gözetler.
Kafilelerin en sonunda vapurdan çıkan Erbilî -kuddise sırruh- Hazretleri kasabın yanına gelir ve;
"Benim evlâdım." der.
Bunun üzerine hemen ellerine sarılır, yükünü alır ve doğruca evine götürür, gereken hürmeti kendisine gösterir.
Reis-ül Meşâyıh:
1914 yılında yeniden Meclis-i meşayıh âzâlığına getirilen Hazret, Meclis reisi Elif Efendi'nin istifası üzerine, kısa bir süre sonra da yeni padişah Sultan Mehmet Reşat tarafından "Reis-ül meşayıh" makamına getirildi.
Ülkedeki bütün tasavvufî müesseselerin başı demek olan "Şeyh-ül meşâyıh" makamında bulunduğu zaman içinde tekkelerin ıslâhı ve şeyhliklerine ehliyetli kimselerin tayini istikametinde çalışmalar yaptı.
Padişahın da sevgisini kazanan Hazret, aynı yıl "Sürre emini" olarak Hacc'a gönderildi. Ertesi yıl Meclis-i meşâyıh reisliğinden istifa etti.
Üsküdar Çiçekçi'deki Selimiye Dergâhı'nın meşihatını da üzerine alarak oğlu Mehmet Ali Efendi'yi vekâleten bu dergahın şeyhliğine tayin ettirdi, kendisi de arasıra gelip irşad hizmetini oğluyla birlikte yürüttü.
Milli mücadelenin başlaması üzerine Ankara'ya gidecek olan Fevzi Çakmak Paşa'nın bu dergâhta Hazret'le bir kaç defa görüştüğü bilinmektedir.
1925'de tekkelerin kapatılmasından sonra Erenköy'deki köşkünde inzivâya çekilmiştir. 23 Aralık 1930 tarihinde meydana gelen Menemen vak'asıyla ilgisi olduğu iddiâ edilerek tutuklanmış ve idam talebiyle yargılanmış, ancak yaşının ilerlemiş olması sebebiyle, idam cezası infaz edilemeyerek müebbet hapse çevrilmiştir.
3-4 Mart 1931 yılı gecesi Menemen'deki askerî hastanede, 84 yaşında iken vefat etmiştir. Zehirlenerek şehit edildiği sanılmaktadır.
"Mektûbat", "Kenzü'l-İrfan", "Risâle-i Es'adiyye" gibi tasavvuf ve tarikat ile ilgili mevzuları içeren eserlerinin yanında, Türkçe ve Farsça şiirlerini ihtivâ eden bir "Divân"ı vardır.
Muhyiddin-i İbn'ül-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri'ne izâfe edilen "Risâle-i Tevhid" isimli esere bir de şerh yazmıştır.
Vefatından yaklaşık yirmi sene sonra mânevî terbiyesine alıp, bizzat ilgileneceği Zât'ı vâsıta edinerek, Allah-u Teâlâ'ya sığınmış ve şöyle bir temennide bulunmuştu:
"İhtimal ki kusurlarımı eslâfımdan (geçmiş büyüklerimden) veyahut ahlâfımdan (gelecek neslimizden) bir Zât-ı kirâm'a bağışlar." ("Mektûbat"; 73. Mektup)
Hâtemü'l-Evliyâ olan zâtın insanlara mânevî hayat verişi, mânevî müntesip olanlarına mahsustur. O da Resulullah Aleyhisselâm'ın vekili ve onun nurunun taşıyıcısı olduğu için mânevî arştan verilen mânevî hayatı dağıtıyor.
Bütün veliler hep aynı zâtı işaret buyuruyorlar. Nasıl ki bütün Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz kendilerinden sonra gelecek bir Peygamber'i ümmetlerine haber vermişlerse -ki o Hâtemü'l-Enbiyâ'dır, Resul-i kibriyâ'dır- birçok veliler de nice zaman sonra gelecek pek kıymetli bir zâtı, Hâtem-i veli'yi haber vermişlerdir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
15.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
VELÂYET VE ÇEŞİTLERİ
Maddi ve mânevi fetihlerle süslenmiş, ruhani delillerin uğurlu feyizleriyle bezenmiş olan iltifat dolu mektubunuzu aldım. Sevinçle okudum. Nasıl sevinç ve sürur ile okunmasın ki? Mektubunuz:
“Sen olmasaydın ben felekleri yaratmazdım.” (Keşfu’l-hafâ, II/214) ve “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ: 107) meâlindeki ilâhi hitaba mazhar bulunan kâinatın medar-ı iftiharı -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri tarafından velâyet-i nübüvvete işaret olan:
“Biz seni yeryüzüne halife tayin ettik, dilediğin şekilde hükmet.” (Sâd: 26) ve velâyet-i risalete delil olan:
“Allah emaneti ehillerine vermenizi emreder.”(Nisa: 58) ve velâyet-i ulu’l-azm ile münasebeti açık bulunan:
“Allah hakkında gerçekten başkasını söylemeyin.” (Nisa: 171) ilâhi emriyle muhatab olmak suretiyle müşerref olduğumu müjdeliyordu.
Bu şekilde nail olduğum cihan-değer iltifat, kıyamet gününde günahkârların şefaatçisi Peygamberimizin mânen izafe etmiş olduğu feyz ve gönül ferahlığını vicdan âleminde tefsir ve izaha gelmez bir vecd hâli ile karşıladım. İlerleme vesilesi ve yükselme alâmeti diye yordum.
Cenâb-ı Hakk sizi en iyi mükâfatlarla mükâfatlandırsın. Kıyamet günü Mevlâ, sizi tebşir buyursun, âmin. Salât-ü selâm, Peygamberimize, onun ehl-i beyt ve ashâbının hepsine olsun.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
16.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÂILE, GÂILE FARKI
Tevâzunuzun eseri olarak lütfen göndermiş olduğunuz iltifat dolu ikinci mektubunuzu da aldım. Hissettiğim mânevî memnuniyet duygumu ve meydana gelen mânevî sevincimi tarif ve tevsif için cevher saçan bir kaleme ve anber misâli bir mektuba muhtacım ki, her noktasında saklanan ve her nüktesinde gizlenen zerafet eserleri ve saâdet meyveleri keşf ve izah edilmeye lâyık olmuş olsun. Fakat nerede? Maamafih “İnsanı konuşturan dinleyicisidir.” kat’î hükmüne dayanarak ve özellikle bütün kusur ve hatalarımızın afvına hazır bulunan yüksek merhametlerinize sığınarak bir iki satırlık olsun cevâbî mektubun takdimiyle başınızı ağrıtmaya cesaret ve cüret gösterdim.
Bir iki posta önce gönderdiğim cevâbî mektubumda “Âile ile gâile arasındaki fark yalnız bir noktanın varlığı olduğunu onun da mâsivâ noktası bulunduğunu” arz ve ifade eylemiştim. Bu noktanın tesirini ve büyüklüğünü de:“Tezellül ile tedellül arasında da bir nokta farkı vardır.”ibaresi ispat etmiştir.
“Açlığa devam et beni görürsün! İnsanlardan uzaklaş bana kavuşursun.” Kudsî Hadis’i de bu mânâyı kuvvetlendirmektedir. Bunun çaresi de:
“Kalplerinizi murâkabeye alıştırın.” Hadis-i şerif’inde mevcut bulunduğundan hâlinize ve durumunuza uygun görüp beyan ettiğim murâkabeye devam sayesinde gönül zenginliğine ve Allah ile bir arada bulunma “Huzur me’allah”a mâlik olmanızı tarikat pirlerinin ruhaniyetinden istimdad eder ve bu vesile ile dünyevi saâdet ve uhrevî selâmetinizi Cenâb-ı Hakk’ın merhametinden dilerim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
17.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MURAKABA
Maddî ve mânevî olgunluklarla tezyin edilmiş bulunduğunuzu göstermeye kâfi, sonsuz ilâhi inayetlerle nurlandığınızı isbata delil olan misk kokulu kaleminizin incileştirdiği kıymetli sözleriniz ile iftihar vesilesi ifadelerinizi değerli cevher gibi, gururla gördüm. Murakabadan dolayı birkaç kelime sarfetmiş olduğunuz için bilmünâsebe şunları söylemek isterim:
Asıl yüce makamından ayrılıp süflî ten kefenine inen ve tekrar yüksek burçlara yükselmeye kabiliyetli bulunan ruhani latifelerimiz ancak peşpeşe yapılacak murakabalarla yükselebilir. Fazla olarak salik, murakabe-i ehadiyetten, ma’iyyete, ma’iyyetten akrabiyyete, akrabiyyetten muhabbete, muhabbetten vâhidiyyete kadar uzanan hakikat yoluna da nail olabilir. Allah-u Teâlâ Hadis-i kudsî’de:
“Kulum bana nafilelerle yaklaşır. O kadar ki, ben onu severim ve ben onu sevince işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum.”buyuruyor. Çünkü farzların edası ile mükellef olan beden olduğu gibi, nafilelerle memur olan da ruhaniyettir.
“Rabbini kendi içinde yalvararak, gizlice ve sözle bağırıp çağırmadan sabah ve akşam zikret. Sakın gafillerden olma.”(A’raf:205) Âyet-i kerime’sine göre devamlı murakaba ve tam bir ihlas ile Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşmayı arzulayan bahtiyar bir kul için yükselme ve feyz kapılarının açılarak başarı sebeplerinin hazır bulunduğu açık bir gerçektir. Cenâb-ı Hakk, zât-ı âlinizi bu gibilerin arasına dahil buyursun. Zahiri halk ile, bâtını Hakk ile olan kimselerden ayırmasın.
“Hür kimse nefsini esir edip ona kumandan olabilendir.” hükmünce nefs-i emmâreye âmir, nefs-i mutmainneye de nâil buyurarak:
“Gerçek kullarım arasına katıl ve cennetime gir.”(Fecr: 28) şeklindeki güzel ve lâtif ilâhî hitaba lâyık buyursun.
Fakiriniz hayır duadan gâfil olmam, inşaallah-u Teâlâ muvaffak olursunuz. Fakat kabulü için yüce Mevlâ’ya çok muhabbet beslemek gerekli ve şarttır.
Ve’s-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
22.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
RÜYADA MELEKLERLE GÖRÜŞMEK
Tam bir arzu ve ihtiyaçla beklediğim inâyetli mektubunuza hamdolsun kavuştum. Birinci, ikinci ve üçüncü şemâda, secdede, rükûda ve ayakta bulunan meleklerle kurulan münâsebet ve rûhânî görüşme ve bilhassa Arş’a kadar vukû bulan yükselişle zuhûr eden cezbe cidden tebrike şâyândır. Hakk Teâlâ Hazretleri bu gibi lütuf ve ihsanları peşpeşe ve devamlı ihsan buyursun.
“İnsan için çalışmaktan başka bir şey yoktur.” (Necm: 39) Âyet-i celile’sini biliyorsunuzdur.
“Kardeşin kardeşe gıyaben duası reddolunmaz.” Hadis-i şerif’ine bakarak yukarıdaki Âyet-i celile’nin neshedildiği hatırınıza gelmesin. Bendeniz bu şekilde ayrı gibi görülen manaların birleştirilmesini çokça arzu etmekte olduğumdan arzedebilirim ki, başkasının hayır duasını almak birtakım hizmet, ihlâs ve muhabbete bağlı bulunduğundan o da kişinin kendi çalışmasının semeresi demektir.
Binaenaleyh nâil olduğunuz bu gibi lütuflar hep kendi ihlâs ve muhabbetinizden ve bizler gibi değersiz bir dervişe sırf Allah rızâsı için olan lütuf ve şefkatinizden dolayıdır.
Allah’ım ziyâdeleştir ve yine ziyâdeleştir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
23.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
RÜYADA TAHÂ’L-HARÎRÎ’Yİ ZİYARET
Birbirini takiben âlim ve âriflere yakışan iki adet belağat ve ihsan dolu mektubunuzu aldım. Hayır dualarımı lütufkâr Rabb’imin yüce katına arzeyledim. Âlem-i mânâda yani rüyada büyük mürşidimiz Hazret-i Tâhâ -kuddise sırruh- Efendimiz’i ziyaretle feyz alıp şeref bulduğunuz yazılıyordu. Bu lütfundan dolayı hamdolsun Allah’a.
Kalp hastalıklarına devâ, mânevî illetlere şifa olan, şüphe endişesinden uzak bulunan bu gibi ziyaretinizi lâyık olduğu şekilde tabrik etmek isterim. Gerçek bir mürşid olan Şeyh Tâhâ Hazretleriyle evlâd-ı mânevîleri arasında tebliğ ve muhabere vasıtası durumunda bulunan bu fakir-i hakir’i de hayır dualarınızla son nefeste imanla gitmek için bâtınî teveccühlerinizden mahrum buyurmamanızı bilhassa rica ve istirham ederim.
Şeyh Tâhâ Hazretleri’nin şekil ve şemaili aynen müşahedenize mavafık olduğu halde mazanneden bir zâtın arkasından giderken mânevî eli ile sizi bundan menederek isminizle hitap edip tam bir şefkatle âşinâlık göstermesi hüsn-i kabul ve inâyetini gösterir. Ayağında bulunan papuçları için, burada dursun demeleri tekrar oraya döneceğini gösterdiğinden, bu konuda da sizi ikinci tebrike lüzum görüyorum.
Cenâb-ı Allah cümlemizi mübârek ayakları dibinden ayırmasın.
“Zikrin hayırlısı hafi olandır.” Hadis-i şerif’inin şeref ve meziyetiyle kalbimizi sürûrla doldursun. Kabrimizi genişletsin ve nurlandırsın, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
24.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÖLÜM NAKL-İ MEKÂNDIR
30 Mayıs tarihinde yazılmış bulunan bir adet iltifat dolu mektubunuza bu defa da nâil oldum. Mahviyeti tamamiyle anlatan, tevazuyu da lâyıkıyla öğreten o gönül açıcı mektubunuza mukabil Cenâb-ı Hakk’a hamd-ü senâ, size de hayır duâda bulundum. Hakk Teâlâ Hazretleri mahviyetinizi mânevi sarhoşluktan sonra kendinize gelme vesilesi kılsın. Alçak gönüllülüğünüzü mutluluk ve yücelmeye sebep kılsın.
“Kim tevazu sahibiyse Allah onu yüceltir.”(Ahmed bin Hanbel) Hadis-i şerif’ine mazhar eylesin, âmin.
Nakşibendiyye tarikatının feyizlerinden biri olarak “ölüm endişesi, mevhum birtakım korkular içinde vücudunuzun her tarafının titremesi ve kuvve-i zihniyyenizin perişanlığı gibi hâllerin külliyen zevâl bulmakta olduğunu” beyan buyurmuştunuz. Allah’a hamdolsun bu hâl kâmil imanın parlayan güneş gibi kalp ufuklarına ziyâlar saçmakta olduğunun işareti ve belki de onun müjdesidir.
Nitekim Nebi (s.a.v): “Müminler ölmezler, ancak bir evden öbür eve naklederler.” buyuruyor. Mümin-i kâmil için ölüm yoktur. Yalnız bir nakl-i mekân vardır.
Yine ayrıca “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Keşfü’h-hafâ) Hadis-i şerif’ine bakılınca Cenâb-ı Hakk’ın muhabbeti ve tarikat vasıtasıyla tasfiye-i kalb görmüş olan kardeşlerimiz için kabrin cennet olacağı, korku ve endişelerine yer olmadığı açıktır.
Hemen Hakk Teâlâ Hazretleri istikamet buyursun. Himmet ve gayretimizi dünya gösterişinden tamamen çevirip, ahiret huzuruna kemâliyle yöneltsin, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
25.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SOHBETTE MUHABBET VARDIR
Hatıralar gülistanınızdan bir deste gül ve ilham sünbülistanınızdan bir paket sünbül mesabesinde telâkki ettiğim, Yakup için Yusuf’un gömleği ne ise benim için o demek olan kıymetli mektubunuz mânevî hazlarımı sevinçle doldurdu. Güzel ve lâtif sözleriniz bülbül şakıması gibi kulaklarıma küpe oldu. Tatlı dilinizden damlayan belâğât damlacıkları ve misk kokulu kaleminizden dökülen fesâhat katreleri öteden beri beğendiğim kalem ve ifade gücünüz ile fikrî derinliğinizi ispat için kesin kanaat hâsıl eden birer delil oldu. Binâenaleyh son derece sevindim. Gösterilen tevâzu ve mahviyetinize bayılmamış olduğumdan Allah’a hamdettim.
Gönüle ferahlık veren mektubunuzun eseri olan şevk ve neşe ile mâneviyatıma katmış bulunduğu lezzet, tefsir ve izaha gelmez bir minnet borcu meydana getirdi. Cenâb-ı Rabbu’l-izzet -celle ve alâ- Hazretleri, sizi ve bütün âile efrâdınızı zamanın sıkıntılarından koruyarak türlü türlü lütuflara yüceltsin. Âmin.
Muhterem evlâdım,
Arzu ve özleyişim, sabır ve tahammül çemberi çok fazla zorlamakta olduğundan kışın şiddetine mukâvemet edemeyen bu ihtiyar pederinizi o güzel yüzünüzle bahtiyar etmenizi arzu etsem ve dâvetimize icâbet etmemiş bulunan babanızın izinde gitmemenizi söylemek cesaretinde bulunsam ne lâzım gelir? “Hiç!” Ohâlde gelmenizi beklemek tabiidir.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin:
“Bizim tarikimiz sohbetledir.” şeklindeki hikmetli sözünü şüphesiz duymuşsunuzdur. Gençliğinizin zindeliği ihtiyarlık hazanı ile perişan olmadan yüce tarikatın feyz çiçekleriyle, mâneviyatın güzel kokularıyla gönlünüzü zinde kılmak bendenizin biricik emelidir.
Allah muvaffak buyursun. Gayretlerinize köstek olabilecek mâsiva bağ ve alâkasından âzâde olasınız. Bihurmeti Tâha ve Yâsin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
26.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
NİMETLERE ŞÜKÜR
Daha önce ma’ruzâtımıza uyarak tarikatın feyizli halkasına katılmayı kabul ettiğinizi müjdeleyen iltifat dolu bir adet mektubunuza nail oldum, bu nâiliyetimi daha önceki lütuf ve ihsanlarınıza ilâve telâkki eyledim. Ve hemen dilimden düşürmediğim hayır dualarıma yenilerini ilâve ederek ömrünüzün, âfiyetinizin ziyâdeleşmesini ve gerçek başarınızı tekrar Bar-gâh-ı Ahadiyet’e arzettim. Kurtuluşun başlangıcını ihsan buyuran Hazret-i Allah gerçek kurtuluş yolunu da kolaylaştırsın. Sabreden ve şükreden kullarından etsin.
“Eğer şükrederseniz nimetimi artırırım.” (İbrahim: 7) sırrına mazhar buyursun.
“Bulut, rüzgâr, ay, güneş, gökte devamlı olarak çalışmaktalar.
Sen sakın ekmeğini elde edince gafletle yemiyesin.”
Bulut, yağmur, rüzgâr, ayın güzelliği ile güneşin hasretini kendi emrinde tutan ve bunların tesiriyle insanoğlunun yaşamasını temin, sıhhat ve afiyetini devam ettiren Hazret-i Allah’ın sayısız nimetlerini bilip cümlemizi şükür vazifesinin ifasına gayret eden salih kullarından eylesin. Âmin. Böyle bir nimetin lütuf ve ihsanını takdir etmeyen nankör kullarından etmesin.
Çünkü Âyet-i kerime’nin nihayetinde:“Eğer küfrederseniz şüphesiz benim azabım şiddetlidir.” (İbrahim: 7) diye vârid olmuştur. Yani şükran borcunun yerine getirilmesi nimetin artmasını mûcib olduğu gibi küfrân-ı nimet de kanaat, huzur ve rahatlık gibi kalp sükûnunu bozar. Ve insanı sıkıntıya düşürür.
Bâki, es-selâmu aleyküm ve rahmetullahi veberekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
28.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
CİSMÂNÎ SOHBET
MÂNEVÎ SOHBET
Muhterem Ziyâ Bey’e arz ve takdim ettiğim mektubumun bir mislini de size takdim ettikten sonra ifade etmek isterim ki, yüzyüze görüşmek hakkındaki sâdık arzunuz beni çok memnun etti. Çünkü bu arzunuzun büyük kısmı beni de mecâlsiz bırakmaktadır. Evet aslında mevcut olan arzunun, o aslın cüz’ünde olandan üstün bulunduğu açıktır. Cenâb-ı Allah bu yüksek noktaya yönelik arzuları gerçekleştirip isteklerine nâil eylesin, âmin.
Başınızı ağrıtmaz inancıyla bu hususta şunları arzedebilirim. Arşu’r-Rahman olan ve bu meziyetle güneş aydınlığının üstünde bir ziyaya sahip olan mümin kalbi için mesafenin uzaklık ve yakınlığının önemli olmadığı her mahalde sadık ihvan nezdinde sabit ise de, cismânî sohbetin üstünlüğü de Ashâb-ı kiram ve Tâbiîn’in hâl ve durumlarıyla âşikârdır. Bendenizi ihvanın feyzleri besbelli olan teveccühlerine lâyık gören Cenâb-ı Mevlâ sizlere kavuşmanın lezzetiyle kana kana doyuracağından katiyyen ümidimi kesmem.
“Allah için birkaç zaman bir iki dostum kendisinde oturdu diye gökyüzü yeryüzünü kıskandı.”
meâlindeki Farsça beyit, cismâni sohbet ve görüşmenin yücelik ve meziyetini lâyıkıyla takdir ediyor.
Bütün evliyâullah’ın hatta gavs ve kutupluk makamlarına yükselen mukarrabîn’in baştâcı makamında bulunan Üveys el-Karânî Hazretleri’nin bir saat olsun Hazret-i Peygamber’in (s.a.v) sohbetine nâil olan Ashâb-ı kiram’ın derecesine varamayacağı bu söylediklerimizi isbata kâfidir.
Bâkî, es-Selâmu aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
29.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEK
Bildiğiniz gibi mektuplaşma ve haberleşmenin devamı, sevgiyi isbâta kâfî olmadığı gibi, haberleşmenin devam etmemesi de muhabbetin yokluğuna delâlet etmez. Aramızdaki yakınlık ve sevgi bağının ezelî olduğu gibi ebedî olacağı da tabiîdir.
Bu dünyanın ayrılmaz bir unsuru durumunda bulunan günlük olaylardan ve birbirini takip edip gelen sevinç ve üzüntülerden birimize yönelen bir hadisenin diğerine de tesir edeceği şüphesizdir. Netice olarak “Dön Rabb’ine” (Fecr: 28) emrine uyarak aramızdan ayrılan pederinizin ölümünden dolayı duyduğunuz üzüntünüzden ben de müteessir oldum. Ebedî istirahatgâhının “Cennet bahçelerinden bir bahçe” olmak şerefine mazhariyeti için Cenâb-ı Erhamu’r-Râhimîn’e niyazımı arzeyledim. Hazret-i Allah ecrinizi çok çok versin. Vaktinizi değerli ve bereketli, çalışmalarınızı şükre vesile kılsın, âmin.
Akıl sahipleri Nebiyyü’r-Rahmân Hazretleri’nin ilim ve irfan kaynağı olan Hadis-i şerif’lerinden her zaman ve her yerde feyz almalıdırlar. Peygamberimiz -aleyhissalâtü vesselâm- buyurmuştur:
“Dünyada bulundukça kendini garip ve bir yolcu kabul et. Nefsini kabir ehlinden yani ölülerden addet.” (Beyhakî, Buhârî, Neseî, Keşfü’l-hafâ, II/176)
Evet bu ve buna benzer Hadis-i şerif’leri mütâlaa edenler ebedî istirahatgâhlarında matlûb olan istirahatlarını temin hususunda gevşekliği câiz görmezler.
Cenâb-ı Hakk’ın rıza ve rahmetini kazanmak için çalışıp gayret göstermekten geri kalmazlar. Allah-u Teâlâ sizleri ve bizleri muvaffak buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
33.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEFEKKÜR-İ MEVTİN FAZİLETİ
25 Nisan 1321 tarihli iltifat dolu mektubunuz elime ulaştı ve sevinçle handân oldum. İlâhi, dünyada sevinçli ve ukbâda mes’ûd olasınız.
Dünyevi meşgalelerden hâsıl olan ağırlıklardan şikâyet buyurmuştunuz; doğrudur. Bir insan, dünyevi işlerden dolayı gafil bir kalp ile öldüğü zaman bunun ahiretteki vebâli daha fazladır. Allah-u Teâlâ sizi ve bizi muhafaza buyursun. Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’leri tamamiyle tasdik eden ârif zâtınızın içinde bulunduğu vakitlerinin çoğunu kalbî zikirden veya râbıtadan gafil bırakmayacağını ümid ederim. En kıymetli meta’ olan iman ile dolu olan kalp evinizi bekçi nezâretinden uzak bırakmazsınız. Altmışa varmış bir ömürden sonra insan, ahiret yolculuğu için bâhusus tedârikte bulunmalıdır. Kendisini çoluk çocuk endişesine veya mal yığıp çoğaltma arzusuna fedâ etmemelidir.
“Senin bu âlemdeki sermayen sadece bir kefenden ibarettir.
Onu da ya götürürsün ya götüremezsin, endişeliyim.”
Peygamber Aleyhisselâm:
“Ümmetimden yetmiş yaşına ulaşan pek azdır.” buyuruyor. (Keşfü’l-hafâ)
Binaenaleyh ezelî kısmete rızâ gösterip gelmesi yaklaşan ahiret yolculuğu için hazır olmalıyız. Daima ahireti ve ölümü düşünmeliyiz. Sıla-i rahimi ifâ hususunda serbestsiniz. Her nerede olursanız bizimle olunuz. Muvaffak olasınız, âmin.
Peygamberimiz -aleyhisselâm-:
“Ölümü çokça hatırlayınız.” Hadis-i şerif’ine itimad ederek tûl-i emel, mal ve mevkî’ hırsı, hased, kibir ve benzeri bâtınî hastalıkları tedavi hususunda “tefekkür-i mevt” denilen ölümü düşünmenin vereceği faydaların pek büyük olduğunu İmam-ı Gazâlî -aleyhi-rahmetü’l-Bârî- Hazretleri takdir lisanıyla beyan buyurmuşlardır.
Mevlâm muvaffak buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
34.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ZİKİR, FİKİR VE RUHÂNİYET
5 ve 13 Eylül tarihinde yazılan iki adet iltifatlı mektubunuzu alıp okuyunca gönlüm hoş oldu. Sizin gönlünüz de şâd olsun. Geçen hafta taşrada bulunduğumdan cevap veremedim. Affınızı istirham ederim.
Faziletli Hoca Yektâ Efendi ile sâir kıymetli ihvânıma vâkî’ olan ziyaretinizden memnun oldum. Hepinizin sıhhat ve afiyet müjdesinden Hakk Teâlâ Hazretleri’ne hamdettim. Günah sahiplerinin bir saat önce ölmesi maslahat olduğu gibi mânevî saâdet erbâbının da bir dakika yaşaması menfaattir. Cenâb-ı Hakk’ın zikir ve fikriyle ihyâ olan vakitler umumi dirlik ve düzenliği sağlayacağından ve tarikat ihvanının sıhhat, afiyet ve tam muvaffakiyeti için dua etmek gerektiğinden sağ oldukça bu temiz vazifeyi yerine getirmeye çalışacağım tabiîdir. Mevlâm cümlemizi ve cümlenizi muvaffak buyursun.
Pervane gibi mânevî ışığınızın etrafında bulunan ve bir saniye ayrılmasını arzu etmeyen iştiyaklı ruhaniyetimizin rüya âleminde faziletli Hacı Hüseyin Efendi Hazretleri tarafından görülüp size haber verildiğini ve sonra da teveccüh saçan gözlerinizin önünde bunun varlığını ispata muvaffak olduğunuzu müjdelemiştiniz. Ne mutlu! Ruhaniyetin bu gibi muvaffakiyetler elde etmesinin tebrike lâyık olduğu açıktır. Yalnız cismaniyetin kıskançlığından veya gıptasından bir türlü yakasını kurtaramıyor.
Cenâb-ı Hakk ve Feyyâz-ı Mutlak Hazretleri ruhaniyete ihsan buyurmuş olduğu ziyareti cismaniyete de ihsan buyursun. O biçâreyi de maksatlarının en yücesine nâil eylesin, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
35.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEVHİD ZİKRİ
Tarikat ağacının güzel sesli bülbülü ve hakikat kubbesinin feyz saçan hatibi, maârifin ilerlemesine çalışan kardeşimizin, ifade gücü herkesin fevkinde olan dil ve misk kokulu kalemiyle yazılmış, Yusuf’un gömleği gibi koku alma duygusunu güzel kokusuyla büyüleyen iltifat dolu mektubunuzun siyah yazıları gözlerimi nurlandırdı, kâğıdın beyazı ise gönlümü sevinçle doldurdu.
Mektubunuzda sözün geliş ve devamından gönlüme düşen ve kendiliğinden ortaya çıkan güzel koku, yeni bir ihlâs ve hakiki bir muhabbet, bir lütuf ve şefkatle mânevî hislerimi harekete geçirdiyse de tarafınızdan atılan imzadan dolayı mektubu yazanın kimliği hakkında kat’i bir karar veremedim. Bu hususta gücümün azlığı ve aczimin çokluğunu bildiğiniz hâlde bu nâdir sıfatlı zâtı, fakire tarif etmeliydiniz. Şimdi bu zât kimbilir sizden ne medihler işitmiş ve övgüler dinlemiş ve bu fakirin hakkında ne üstün niyetler beslemiş ve mektubun cevabında ne işaretler beklemiş, eyvah yazık.
Fakiriniz hâlâ imanın aslını ikmâle çalışıyorum, bu kelime-i tevhîdi doğru dürüst söylemeye alışıyorum. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın dışında bir matlûb, sûfî lisanıyla bir put kalpte mevcut bulundukça “Lâ ilâhe illallah” demek zor ve mânen kabule şâyân ve vuslata vesile olacağı şüphelidir. Bununla beraber, hayır duâmı bu şerefli zâta tebliğ buyurunuz.
Cenâb-ı Hakk kendisini gerçek maksadına nâil buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
37.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
LETÂİF-İ AŞERE
Gözlerinizi öper, letâif-i aşerenizi Cenâb-ı Hakk’ın selâmıyla müjdeler, takdir ve değerlendirilmesi beşerî gücümün haricinde bulunan iltifat dolu mektubunuzun bir yerinde sorulan sualin cevabını vererek zihnimde bulunan çağrışımı arz ve takdime cesaret eylerim.
İnsan; su, ateş, toprak, hava, nefis ile kalb, ruh, sır, hafâ ve ahfâ gibi on letâiften meydana gelmektedir. Bunların ilk beşine Âlem-i halk, geri kalan beşine de Âlem-i emir tabir edilmiştir. Nefis, hilkat itibariyle Âlem-i halkın kaynaşmasından meydana gelen zulmânî buhar ise de nisbeti itibariyle Alem-i emr’e tâbi tutulmuştur. Âlem-i halk, cismani farzlarla mükellef olduğu gibi, Âlem-i emir de nafilelerle vazifelidir.
Huşu, huzur, muhabbet, maiyyet, kurbiyyet gibi birçok beşerî meziyetleri haiz olan Âlem-i emir’dir.
“Kulum bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder, tâ ki ben onu severim.” (Buhari) Hadis-i şerif’i de bu mânâya işarettir. Kötüyü emretmede mahir olan nefis insan uzuvlarının en kötüsü olduğu halde nafileler sayesinde vücudun en övgüye lâyık uzvu olacağı rivayet olunur. Peygamber’imiz (s.a.v):
“Sizin cahiliye zamanında hayırlılarınız, -fakih olup iyilik ve kötülüklerini bildikleri takdirde- İslâm devrinde de hayırlılarınızdır.” buyuruyor. Buna göre “Meliklerin ihsanlarını yine meliklerin binekleri taşıyabilir.” kuvvetli kaidesine istinâden Cenâb-ı Hakk’ın teklif buyurmuş olduğu taat ve ibadetleri yapmak için herhalde ilâhî merhamete ve Samedânî feyizli yardımlara, mâlûm olan ihtiyacımız açık ve âşikârdır. Farz ve nafilelerin yerine getirilmesine bağlı olan dünyevî ve uhrevî saâdeti birleştiren Hazret-i Mevlâ’nın mutlu rızâsını kazanmak için daima kıymetli kardeşlerimin zahirlerinin hafifliğini, bâtınlarının temizliğini diler, dünya işleriyle fazlaca meşgul olmaktan dolayı vücuda ârız olan gevşekliğin kaldırılması hususunda Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyazlarımı arzederim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
38.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HAYIRDA ÇIĞIR AÇMAK
Bir hayli fakirâne bekleyişten veyahut pederâne bir özleyişten sonra lütuf ve ihsan buyurulmuş olan, fâzıllara yakışır, inayetli mektubunuzu alıp âfiyet haberlerinizin müjdesini tam bir sevinçle okudum. Mevlâm Hazretleri, maddî ve mânevî âfiyetinizi daimi kılıp ebedî saadetinizi muhabbet ve ihlas kucağınıza düşürsün. Kalbinizi sevgi evi, dostluk yuvası yapsın.
Her sabah Câmi-i Kebir’de ihvan cemaatı ile cehrî zikir ve hatm-i hâceye devam ettiğinizi müjdeliyorsunuz. Son derece memnun oldum. Allah-u Teâlâ’nın:
“Şükrederseniz nimetimi artırırım.” (İbrahim: 7) emrindeki şükür, bildiğiniz gibi, “Yâ Rabbi şükrederim.” demek değildir. Belki Allah’ın kendisine lütfettiği nimetlerin hepsini yaratılış maksadına uygun olarak kullanıp sarfetmek mânâsınadır. Şükrün en makbulü ise sâri olan, yani ihvân-ı dininin faydalandığı ibadetten ibarettir. Nitekim Peygamber Aleyhisselâm:
“Hayra delâlet eden onu işleyen gibidir.” ve
“Kim hayırlı bir iş başlatırsa, o hayırlı iş devam ettikçe ona ecir vardır.” buyurmuştur.
Orada bulunan kıymetli ihvânımız ile her ne kadar görüşme imkânımız olmadıysa da cümlesine fakirâne selâmlarımın tebliğ buyurulmasını temenni ederim. Cenâb-i Hakk ve Feyyâz-i Mutlak cümlesini nefislerine hakim kılarak kendisinin gerçek cemâline âşık eylesin. Ve o sayede ahiret yolculuğunu, haşir ve hesaplarını kolay eylesin.
Şunu da ifade edelim ki, Cenâb-iı Hakk’ın gerçek cemâline aşk ve muhabbet iddiasında bulunmayan hemen yok gibiyse de bunu fiilen ispat zordur. Birçok kimseler bu hususta kendilerine aldatmış oluyorlar. Bir insan muhabbetin mânâsını öğrenmek isterse onu, mal ve evlâda karşı olan muamelesinden öğrenmelidir. İnsan nasıl vakitlerinin çoğunu onları düşünmeye sarfediyor, hatırından çıkarmıyor, onlara her türlü fedakârlıkta bulunuyor, her sebebe tevessül ediyor ve tahsili yolunda rahatını huzurunu terkediyorsa, işte mânevî muhabbet de böyle olmalıdır. Ve aslında vakitlerin büyük bölümü Halik-ı Azîm Hazretleri’ne ayrılmalıdır. Çünkü O Bâkidir, ikram edip vericidir; Rezzâk’tır, besleyip yetiştirendir. Nitekim:
“Allah’ın size olan nimetlerini saymaya kalkarsanız sayamazsınız.” (İbrahim: 34) buyurulmuştur.
Mâsivâya verilen emek zayidir. Bazan da zararlıdır. En azından fânidir, yok olup gidecektir.
Allah-u Teâlâ Hazretleri, Tâhâ ve Yâsin hürmetine bizi ve sizi muvaffak buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
39.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
NİMETİ GAFLETLE YEMEMELİ
Şeriat-ı Mutahhara hususundaki teminâtı bildiren üçüncü iltifat dolu mektubunuzdan son derece memnun oldum. Dileklerimin hası, fikirlerimin özü olan tam muvaffakiyet hakkında hâlis duâlarımı tekrar eyledim. İlk kurtuluşu ihsan buyurmuş olan Cenâb-ı Rahîm ve Rahmân büyük ve gerçek kurtuluşumuzu da kolay ve âsân eylesin. “Eğer şükrederseniz, nimetimi artırırım” (İbrahim: 7) sırrına mazhar eylesin, âmin.
Bu mevzuda, Şeyh Sâdî Hazretleri’nin bir beyti hatırıma geldi. Şöyle ki; bu beytin hulâsatan meâli:
“Suyun tazeliği, havanın letâfeti, ayın serinliği, güneşin harâreti gibi ulvî nurlarla felekî cisimleri sana itaatkâr kılan ve emrine veren bu suretle ma’îşetinin idaresini, âfiyetinin devamını sağlayan ve takdir buyuran Hazret-i Allah’ın lütuf ve ihsanını, ve sayılması kâbil olmayan nimetlerini düşünüp, itaat ve teşekkürden gaflet olunmasın ki, O da iki cihandaki nimetlerini ziyadeleştirsin.”
Bildiğiniz gibi Şeyh Sâdî, “Sehl-i mümtenî” kabilinden olan bu beyti Allah için, güzel söylemiştir. Zira dünyada hangi velînimet tasavvur olunur ki, âzâ ve organlarımızı, sıhhat ve afiyetimizi, yiyecek ve nimetimizi, Mevlâmız gibi yoktan var etsin, versin. Hangi bir âmire tesadüf olunur ki -velev bir neferin üstündeki onbaşı olsun- defalarca emrine itaat etmeyen bir erini cezasız bıraksın, affetsin. Gaffar olduğu kadar Kahhâr olan Zât-ı Ecell-ü A’lâ’nın idaresi altında bulunuyoruz. Mülkünün üstünde barınıyoruz. Her gün nimet sofrasında rızıklanıyoruz. Aklen ve vicdânen her ihtimale karşı emrine itaat ve kulluk vazifesini ifaya gayret etmeliyiz. Yarın Kıyamet gününde ne olur, ne olmaz bilemeyiz.
Allah’ım kolaylaştır, zorlaştırma. Bâkî es-Selâmu aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
40.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MÜRŞİDE OLAN İHTİYAÇ
İltifat dolu mektubunuz ulaştı. Hadsiz ve hesapsız sevinç duydum.
Zihni Efendi kardeşimizin, haberleşmenin devamına dair olan istekleri birtakım inandırıcı delillerle kabule lâyık görülmüş olduğu halde bu konuda fakiriniz de faydadan hâli olmayacağı düşüncesi ile birkaç söz söyleyerek başınızı ağartmaya cesaret eyledim. Şöyle ki:
1- “Allah’ı unuttuklarından dolayı Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar yoldan çıkmış fâsıkların tâ kendileridir.” (Haşr: 19) Âyet-i celîle’si icâbınca Cenâb-ı Allah, zikir ve fikirden hâli olan müminleri “fâsık” kelimesiyle tâbir buyuruyor.
2- Tarikatların herhangisinde olursa olsun zikir ve fikir ile sâlih olmak isteyen bir mümin, o tarîki bilemediğinden herhalde bir yol göstericiye, nefis ve şeytan gibi eşkıyadan muhafaza için uyanık bir yardımcıya muhtaçtır.
3- Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, “Sâdıklarla beraber olunuz.” (Tevbe: 119) buyuruyor. Mürşidle beraberliğin bir kısmı cismâni olduğu gibi bir kısmı da rûhânîdir ki, bunu râbıta ile izah edebiliriz. Râbıtanın azlık ve çokluğu, yani zayıflık ve kuvvetliliği muhabbetin azlık ve çokluğuna tâbi bulunacağından muhabbet arttıkça râbıtanın kuvveti de artar. Râbıtaya ihtiyacını kavrayan hayırlılar için mürşidin muhabbeti gibi leziz bir ilaç bulunamaz. Bu ilacın tesirine mani bir şey varsa o da perhiz hususunda riayet edilmesi gerekenlere riayet etmemekten ibarettir ki, bunun birincisi şeriata muhalif, ikincisi de israf kabilinden olan birtakım süs ve ziynete muhabbet, üçüncüsü ehl-i gaflet ve kasvetle ülfet ve sohbet etmektir. Cenâb-ı Hakk bu fakir-i hakir ile bütün değerli kardeşlerimi maddi ve mânevi müfsidlerden koruyarak uhrevî olan büyük maksatlarımıza nâil buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
43.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MURÂKABA VE TEFEKKÜR
Dervişâne mektubumdur.
Ayrılık derdini anlatmak, iştiyakımızı izah etmek için ifade vasıtalarına şiddetle muhtaç olmakla beraber, şaşkınlık ve yokluk vadisinde koştuğum bir zamanda fakirâne hâlimi anlatan gerçek arzum olan sıhhat ve afiyetlerini müjdeleyen bir kıt’a özlem ve iltifat dolu mektuplarınızı sevinçle alıp iftihar gözüyle okudum. Allah-u Teâlâ sizi en iyi mükâfatlarla mükâfatlandırsın.
Beyan ve serdettiğiniz hakikatlerin hepsi duâcınızın hâlini ifade ediyordu. Bu itiraz kabul etmez. Misk kokulu yazılar döktüren kaleminize ulaşmış olmasaydı bende mevcud olan hasret bundan ziyadedir, sözünü söyleyebilirdim. Fakat teşekkürlerimi beyandan başka bir şey ifade edemem. Cenâb-ı Hakk kevser suyuyla mükâfat buyursun, âmin.
Gördüğünüz sâlih rüya pek güzeldir. Süt imandır. Hamdolsun kemâl-i iman için bir müjdeye ulaşmışsınız. Şu kadar var ki, bundan sonra mübarek ve hususi zamanlarda, yirmidört saat zarfında birkaç defa kalbi bir çanak biçiminde tasavvur edip Cenâb-ı Hakk’ın nur ve feyizlerine karşı tutunuz. Zikretmeyiniz. Bu murakabe-i Ehadiyyet’i zikre bedel olarak yapınız. Sükûnetle zikir yapmadan tefekküre devam ediniz. Bunu istediğiniz kadar devam ile takip ediniz. Kalp yukarı doğru olsun. Çünkü rahmetin inmesi yukarıda olan Arş cihetinden olur. Yoksa Cenâb-ı Hakk, cihet ve taraftan münezzehtir. Rüyada gördüğünüz büyümekte olan kehribar, bu murakabaya işarettir. Diğer zamanlarda da zikir yapabilirsiniz. Fakat bu murakaba zikirden üstündür.
Artık sizi her hâlde ve işinizde Cenâb-ı Hakk’a emanet ederim Azizim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
44.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
AYRILIK VE GURBET
Sizin gibi fâzıl bir zâta daha doğrusu kâmil bir kişiye kavuşma şerbetiyle sulanan, cemâlinin nurlarıyla şâd olup aydınlanan, hicret derdiyle gönlü kırık fakir-i hakiriniz ayrılık pençesine düşeli ve hicran pazusuna terkedileli beri Mevlâna Hazretleri’nin:
Dinle neyden nasıl hikâye etmede,
Ayrılık derdinden şikâyet
etmede.
Ki kamışlıktan beni koparıp getirdiler,
Kadın ve erkek benim
nefesimden inlemededirler.
beyitleri dervişâne hâlimin sıfatı olduğu iddiâsında bulunursam yeridir. Oldukça teselli sebebi ve dünyada bulundukça sevinç vesilesi olan sıhhat ve âfiyetinizin bildirilmesine vesile ararken öteden beri sevinç yuvamı kokulayan lütuf ve şefkatinizin isbatını içine alan Hafız Mustafa Efendi kardeşimizin yazıları misk kokan kalemiyle yazılmış olan bir kıt’a sıhhat ve kıvanç dolu mektubunuzu birkaç gün önce şükranla elime alıp övgü gözleriyle mütâlaa ve iftihar diliyle okudum. Hamdolsun bu ihsana. Cenâb-ı Allah cismaniyetinizi saâdet ve selâmet zirvesinde kararlı kılsın. Ruhaniyetinizi zikir halkasında nurlandırsın, âmin.
Bizler de hamdolsun aileyle beraber sıhhat dairesinde, selâmet merkezinde mukarrer bulunduğumu şükürle ifade eder, bilhassa icabet olanması beklenen dualarınızı istirham ederim.
Tarikatımızın şefik bir arkadaşı, lâyıkı vechile sâliki olmak üzere icap eden vazifenin beyanı bâbında geçen emir ve arzularınızı Hafız Mustafa Efendi vasıtasıyla telâkkî eyledim.
Bâki es-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
45.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
KADERE RIZÂ
Sıhhat ve âfiyetinizle maddi ve mânevî hâllerinizden haber sormak müjde olmak hususunda gönderebildiğim mektubuma cevaben yazılan lütufkâr mektubunuz elimize ulaştı. Beyan buyurulan vakalar muvakkat bulunduğu hâlde inceliği celbettiği şüphesizdir. Mevlânâ Hâlid -kuddise sırruhu’l-mecîd- Hazretleri sizin gibi söyleyen bir cana tam ve yerinde bir cevap olarak:
“Muhabbet erbâbının yolunda asâyiş bulunmaz,
Gönlü yanık
âşığın hazzı elemlerdir.”
Ve daha buna benzer birkaç beyit ile mukâbele buyurmuşlardır.
Bendeniz buna ilâveten şunu arzedeyim ki, insan için, kader yayından atılan oku müdafaa bâbında rızâ gibi bir zırh ve kale bulunamaz. Ancak böyle sağlam bir kaleyi de elde edebilmek kolay değildir. Şüphesiz bu, umûmi lütfa, ilâhî büyük ihsana bağlıdır. Bunu da kolay zannetmeyelim. Şüphesiz bu da bir vesileye bağlıdır. Nitekim Allah-u Teâlâ:
“Kendisine yaklaşmaya yol aranmasını” (Mâide: 35) emrediyor. Vesile ise tam bir muhabbetle râbıtaya devama bağlıdır. Âyet-i kerime’de de:
“Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki, felâha erebilesiniz.” (Âl-i imrân: 200) buyurulmasını bu mânâya kullanırsam zâhir âlimleri tarafından hatalı görülmemeliyim. Çünkü:
“Kur’ân’ın bir zâhiri, bir de bâtını vardır. Bâtını da yedi dereceye kadar gider.” gibi Hadis-i şerif’ler tefsir dairesini genişletmişlerdir.
Binaenaleyh vesile edindiğiniz kimsenin muhabbetine ısınmak ve râbıtasına devam etmek ve bu vesile ile evliyâullah’ın silsilesine ulaşmak ve her yerde huzuru mümkün olan şerefli ruhâniyetleriyle ünsiyet kurmanızı ve kevnî hadiselerden uzak olmayan insanoğluna gelmesi muhtemel bütün yer ve gök âfetlerinden mahfûz buyurulmanızı yeniden arz ile cidden arzu ettiğimi bildiririm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
46.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MÜRŞİDLİK VE ŞEYHLİK
Fikir kaynağınızdan doğan parlak bir cümleyi şâmil bulunan allâmeliğe yakışır ihlâsta, iltifat dolu mektubunuza bu defa da nâil olup tekrar tekrar mütâlaa ederek gereken hayır duâlarımı yeniledim. Okudukça kendi kendimi suçlayarak ‘kuvvet ve kudretim varken niçin böyle bir mürid olamadığıma’ hayli üzüldüm. Gençlik devrinde böyle bir mürid olsaydım şüphesiz şimdi kâmil bir şeyh olurdum. Yani şeyh olduğuma kanaat hâsıl ederdim. Böyle yeis içinde bulunmazdım. Çünkü şimdiki halde müteşeyyihim; yani şeyh olduğumu sanıyorum. Hâlimiz, yalnız değerli ihvânın iyi zanları üzerine deverân ediyor. Ondan mahrum olursam ara yerde bir şey kalmayacağına emniyetim tamdır.
Mâneviyatta iyi yol alan kardeşim! Geceleri kalkıp gökyüzüne bakarken doğan yıldızları benim simâma benzetmek ve cehennemde bile olursam bendenizden ayrılmamak için Cenâb-ı Hakk’a yalvarmak ve benimle bulunduğunuz takdirde cehennem değil, gül ve gülistan olacağını muhakkak bilmek ve buna benzer birçok hakikatleri nereden buldunuz? Bu çiçekleri hangi İrem bağından derlediniz? Doğrusunu söyle, bu fikirlere Eren ve erenler köyünde ulaşmadınız mı? Burnunuzu oraların gülleriyle kokulamadınız mı? Ve bu demet gülü o bağın mahsûlünden Erbil’e göndermediniz mi? Hakk’ı söyleyiniz aleyhinizde olsa da. O bağın sahibine çok teşekkürler arzeder; hâmisine selâmlarımı sunarım. Ve yine o bağın ve o bağ sahibinin devamı için edilen duâları Cenâb-ı Hakk kabule lâyık buyursun, âmin.
Bâki esselâmu aleyküm ve rahmetüllahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
49.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SÖZÜ FİİLE UYDURMAK
İlâhî başarılarla yâver, Samedâni te’yidlerle beraber olduğu halde necâta sebep olan, kurtuluş ve felâha zemin hazırlayan Nakşibendî silsilesine iltifâtınızı bilhassa Fazîletli Yektâ Efendi Hazretleri’nden el almış olmanızı tebrik eylemek benim için elzem bir vazife kabilinden iken her nasılsa bu âna kadar meydana gelen gecikmeden dolayı yalnız size değil, belki kendi vicdanıma bile mahcûbum.
Bilhassa bu hafta postasıyla gönderilmiş bulunan edîb ve allâmeye yakışan keremli mektubunuzda izhâr buyurulan lütuf, şefkat ve değerimin fevkindeki ihlâs ve muhabbetinize mukabil teşekkür borcunu yerine getirmekten bile âcizim. Bütün gayba âşinâ olan Allah, kalbinizi hâkim, nefsinizi mahkûm, aklınızı gâlip, şeytanınızı mağlûp buyursun. Basîret gözünüzü tamamen açsın. Dünya hayatını muvakkat, dünya zenginlik ve saltanatını ise olduğu gibi emanet göstersin. Sözde bilip de hâl ve fiilde bilmeyen gürûhtan eylemesin.
Allah Tebâreke ve Teâlâ buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyleri söylemeniz Allah katında büyük bir gazaba sebep olur.” (Saf: 2-3)
Hoca Yekta Efendi Hazretleri’nin sohbetlerini seçip, onun söz ve hareketlerinden feyz alan bahtiyarlara şeriat yolundan ve tarikat âdâbından bahsetmek bilineni tekrar kabilinden olacağını bildiğim için yalnız duâ ile sözlerimi bitiriyor ve duâmın kabulünü Cenâb-ı Hakk’tan istirham eyliyorum.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
53.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İKİ GÜNÜ BİR OLAN ZİYANDADIR
Hayri Bey’in durumlarını anlatan yazılarınız bize ulaştı. Tekrar sıhata kavuşmanız, kaçmış olan âfiyetimi geri getirdi. Cenâb-ı Hakk zâtınızı dünyevî kederlerden korusun, âmin.
Nefs latifesi üzerinde müşâhede olunan kutlu ve mutlu haller için Cenâb-ı Mevlâ’ya ve şefâat sahibi Efendimiz’e pek çok şükürler edildi. Sihatine hamlolundu. Sadece Allah rizâsi için Cenâb-i Allah’ın bir meteliğe değmeyen bir kuluna bunca şefkat, bunca inâyet ve bu kadar merhamet elbette zâyi olamaz. Kim Allah için ise, Allah da onun içindir açık hükmüne girer.
Faziletli Ali Rıza Efendi hakkındaki sağlam inanç ve iyi zannınızdan dolayı ayrıca teşekkür ettim. Hakkında fetvâ istenen durum ise sizin görüşünüze bırakılmıştır. İzzetli Âsım Bey kardeşimizle müzâkere edersiniz. Nasıl münâsip görülürse öyle olsun. Önceki durumlara göre daha sonraki durumlardan dolayı beyan ettiğiniz memnûniyete ayrıca şükrettim.
Nitekim tarikat ulularından bir zâtın “İki günü bir olan ziyandadır.” buyurmuş oldugu gibi, bugünkü günü dününden hayirli olmayan mümin, kendisini ziyanda bilmelidir. Gelecegini teminat altina almak için kâmil insanlarin çalişip gayret göstermeleri daima artarak devam etmelidir.
Faziletli Hoca Yekta Efendi Hazretlerine vâki olan intisâbinizi tebrik eylerim. Beni de hatirinizdan çikarmamanizi, hayir duâdan unutmamanizi rica ederim.
Ve’s-Selâmu aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
57.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
FETHU’R-RABBÂNİ KİTABI HAKKINDA
Engin kabiliyyet hazinesinden cevher gibi saçılan kelimeleri iftiharla kulağıma küpe yaptığım gibi hayat ırmağından beslenen, âlimlere has belâgat kaleminizin akıttığı nâdir ibâre ve ifadeleri de iyilik ve sevinç bahçesinin bir süsü eyledim. İltifat suyu ile büyüyen muhabbet ağacınızın ayrılık sonbaharıyla sararmasının mümkün olmadığını itiraf ettiğim halde kavuşma baharı ve dostluk gül bahçesi için açıklanan ah-ü zârınıza hak vermez ve belki iştirâk etmez değildim. Fakat, “Sevgilinin yaptığı her şey sevimlidir.” mânâsına uygun olarak şu anda olanları da hoş görmeliyiz. Kavuşma zamanının tayin edilip belirtilmesini duâcınızdan istemiştiniz. “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.” (Lokman: 34) Âyet-i kerime’si bu meseleye ulaşmak için kapıyı kapamışsa da gördüğüm sâdık rüyalar özleyen gözler için büyük bir müjdedir.
Hazret-i Peygamber yolundaki velilerin rehberi ve asfiyânın imamı yani Bahâeddin Nakşibend Hazretleri’nin temiz nefeslerine mazhar olarak mânevi makamları geçmek için ilâhi bir lütuf olan nefs bineği üzerine galip ve muzaffer olacağınızı hidayet verici Mevlâ Hazretleri’nden dilerim. Nâil olduğum iltifata mukabil takdim ettiğim teşekkürlerime bir şey ilâve etmek gerekirse o da aşağıdaki maruzâttan ibarettir, şöyle ki:
Vücudu zarûri olan Cenâb-ı Allah’ın eşi ortağı olmayan tek ve benzersiz olduğu gibi, şerefli kitabının da diğer kitaplara nisbetle eşsiz ve benzersiz olduğu âşikâr ve tabiidir. Bunun ikincisi, bildiğiniz gibi Hadis-i şerif’lerdir. Üçüncüsüne gelince onu da olsa olsa Peygamber vârisi gerçek âlimlerin güzel eserlerinde aramak gerekir. Zira Âyet-i celile’de “Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ulü’l emre de itaat edin.” (Nisa: 59) buyurulmuştur.
Bendeniz araştırma neticesi Fethu’r-Rabbânî kitabının üçüncü olduğuna kanaat getirmiş ve o suretle ifade ederek faziletli zâtınıza bir nüsha takdim etmiştim. Şüphesiz şimdiye kadar tarafınızdan okunup incelenerek değeri takdir olunmuştur. Bununla beraber bu defaki iltifat dolu mektubunuzda adı geçen kitaba ait incelemenizden bir şeye işaret edilmemişti. “Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.” (Yusuf: 76) hükmü kabul edilmekle beraber bu husustaki âcizâne fikrimizin isâbetine kanaat getirilmiş olduğunu ümit ediyorum. Herhalde şerefli kitabın büyüklüğü tecelli etmiş, feyz ve bereket ganimet bilinmişti. Binâenaleyh bu babtaki fikir ve kanaatinizin yazılı olarak bildirilmesini bilhassa rica ve istirham ederim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
58.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MÜMİNİN KALBİ ARŞ-I RAHMAN’DIR
Taif’te yazılmış ve latif mânâlarla bezenmiş olan iltifat dolu mektubunuzu şükranla elime alıp minnet diliyle okudum. O temiz tabirlerin güzellik ve inceliğine, o yüce taltiflerin nefisliğine bayıldım ve zevk duydum. Safâ ve neşe buldum. Okudukça okudum. Doymadım, doyamadım. Zemzem suyunu ihsan eden Hazret-i Allah, anber yazılı kaleminize kevser saçtırsın. Kürsî sahibi olan Mevlâm kalbinizi Arşu’r-Rahmân eylesin. Sırların emanet edildiği, nurların muhafaza edildiği bir yer eylesin, âmin. Sevgili beyim, bâtınımın derinliklerinden kaynayan ve kalemin ucundan akan bu hâlis duâma bakınız. Lütfen bakınız ne yüce bir duâdır. Ne ulvi bir dâvâdır.
Bildiğiniz gibi insan, kâmil bir mümin, yani faziletli bir veli olmadıkça kalbi Arşu’r-Rahmân olamaz. Sayısız tecrübe ve pek çok hizmet ile doğruluk ve ehliyetini isbat etmedikçe sırların emânet edileceği bir kimse de olamaz. Nübüvvetin aydınlık güneşinin nurlu şeriat ve tarikatıyla aydınlanmadıkça nur mahzeni olamaz. Bu yüce duâyı ilham eden Hazret-i Allah -celle celalüh- devletli zâtınızı iki cihanda mesud, lütufların peşpeşe gelmesiyle her akşam ve seher vaktinde bahtiyar eylesin. Rabbim, kolaylaştır, zorlaştırma! Hayırla ikmal et! Duâmı tasvir ve bu suretle içimde olanı arzettikten sonra ifade olunur ki, hamdolsun afiyetimiz kemâl üzeredir. Cemâlinizden ayrı olmaktan başka sıkıntı verecek bir hâlimiz yoktur.
Ali ve Mehmed duâcılarınızla beraber tazimlerimizi arzeder, afiyetinizin devamını Yüce Mevlâm Hazretlerinden dileriz. Ve’s-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
59.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
AZ GÜLÜP ÇOK AĞLAMAK
Ayrılık derdini görmüş gözlerimizin nurlanmasını, hicran acısını tatmış sinemizin sevinçle dolmasını sağlayan bilhassa sıhhat ve afiyetinizi müjdeleyen, iltifat sevgi ve vefa dolu mektubunuz iftiharla elime ulaşarak cemalinizin aşıkı bulunan ve size kavuşmayı arzulayan bendenizi sevinç ve minnet denizine daldırdı. Edâsından anlaşıldığı gibi yazıldığı zaman zâtınızı ağlatan aynı mektup güldürme özelliğine de sahipmiş ki, duacınızı güldürdü. Bu suretle ikimizi de “Az gülün çok ağlayın.”(Tevbe: 82) Âyet-i kerime’sine uygun olarak “Ağlamayan çocuğa meme verilmez.” kaidesince sizi büyük velilerin sütüne müstehak eyledi.
Ağlamayı hafif görüp geçmeyelim. Dünyanın servet ve nimetinin çabucak yok olması ve neticesinin tehlikesi apaşikâr olduğu kadar ağlamanın da keramet, selâmet, saâdet, gelecekteki rahatı da açıktır. Seçkin sahâbiler, sâlih seleflerimiz -Allah onların cümlesinden râzı olsun- Hazretleri’nin kıyamet korkusu ve ahiret dehşeti için teselliye vesile kabul ettikleri vasıtaların biri de gözyaşlarını meydana getiren korku ve haşyetten ibarettir. Cenâb-ı Hakk ve Feyyaz-ı Mutlak Hazretleri görülüp kabul edilen korku ve haşyetinizi artırıp dünya hissesine isabet eden muhabbetinizi mahvederek zâtınızı iki cihanda hür ve gönlüşen eylesin, âmin. Bi-hurmeti Tâhâ ve Yâsîn.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
61.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
CEMAL EFENDİ HAKKINDA
Faziletli Hoca Yekta Efendi tarafından çekilen bir telgrafta buraya geleceğiniz haberiyle müjdelendim. Hakk Teâlâ Hazretleri’ne şükreyledim. Arşu Rahman olan kalb ile Beytullah Kâbe’nin bir arada bulunmasıyla nâil olduğunuz ruhaniyyeti tebrik eylerim. Fazla olarak “Kim benim kabrimi ziyaret ederse şefaatim ona vâcib olur.” (Keşfü’l-Hafâ) Hadis-i şerif’ine mazhar olduğunuzdan dolayı her ne kadar şükredersem yeridir. Zira, şüphesiz o gibi mukaddes bir feyz yuvasının kapısında bizim gibi çaresiz ümmet için de hayır duâlarda bulunmuşsunuz. Perişan hâlimizin ve kırık gönlümüzün de ihyâsı hususunda tazarru ve niyazda bulunmuşsunuz. Cenâb-ı Hakk cümlemiz hakkındaki hayır duânızı kabule lâyık ve kavuşma vesilesi eylesin, âmin.
Şam’da ilgilenip delâlet buyurduğunuz Cemal Efendi’nin mektubunu aldım. Bu zât tarikatlara hizmet etmiş, seyr-ü sulûk görmüş olduğu hâlde şimdiki hâlinin bir yol göstericiye muhtaç bulunduğunu güzelce keşfetmişsiniz. Bildiğiniz gibi nüshaları ikmal etmeyen bir ilim yolcusunun ders hocası vefat edince diğer bir hocaya müracaatı zaruri bulunduğu gibi tarikat yolcusunun da mürşidi vefat edince şeriat ve tarikat âdâbının şehadetiyle mürşidâne sohbeti sabit olan bir kişiye intisab etmesi vâcib hükmündedir. İnşaallah gelecek posta ile cevabı yazılır ve gereken tavsiyeler yerine getirilir.
Artık dâima cemâlinizi özleyici, lütfunuza da muhtaç olduğumu açıklayarak mâruzâtıma son veririm.
Ve’s-Selamü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
62.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SÜNNET-İ SENİYYE’YE İTTİBÂ
Dervişâne mektubumdur.
Âfiyetinizin ve âtıfetinizin devamını bildiren bir kıta müjdeli lütufkâr mektuplarınızı ne derece bir sevinç ve sürûr ve ne mertebe tâzim ve sevgi ile tebcil elime aldığımı tarif ve beyan etmek, okumaktan duyduğum vicdanî lezzetlerin tasvirini yapmak her türlü idrakın dışındadır. Kâinatın Yüce Yaratıcı’sı şerefli kalbinizi irfan kaynağı ve lâtif ruhunuzu iman ve iz’an ocağı kılsın. Bütün sözlerinizi ve fiillerinizi Ahmedî şeriata uyarak, bütün iyi hâllerinizi Muhammedî tarikata uygun olarak yaşamayı muvaffak buyursun, âmin.
Bildiğiniz gibi dünyada feyz ve kurtuluş sebebi, ahirette derecelerinin yükselmesine vesile olabilecek bir şey varsa ancak nur kaynağı Muhammedî güneşten nur alan parlak tarikat güneşi sayesinde nişan ve şöhrete aldırmamaktan ibarettir. Allah-u Teâlâ buyuruyor:
“(Resulüm!) Onlara söyle: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.’” (Âl-i imrân: 31)
Cenâb-ı Hakk sizi ve bizi Muhammed Mustafa -ki salâtü selâmın en yücesi ona ve onun ehline olsun- tâbi olarak iman ve İslâm lezzetiyle merzûk kılsın.
Henüz hâl ve ef’âlini düzeltmeye muvaffak olamamış vebâli pek çok olan bu duâcınız hakkında lâyık görülmüş ve kemâl çizgisine ulaştırılmış olan yüce iltifat ve lütufkâr inayetlerinize karşılık olarak hayır duâdan başka bir şeye mâlik olamadığımı bildirir, gayet kıymetli bildiğim hakkımdaki yüksek teveccühlerinizin devamını dilerim.
Bâki, es-selâmü aleyküm ve rahmetullahi veberekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
63.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SALÂT-Ü SELÂM’A DEVAM
Sıhhat ve âfiyetinizle maddi ve manevi nazik hâllerinizden haber ve müjde almak için göndermeyi başardığım mektubuma cevap olarak 12 Nisan 1320 tarihinde yazılan kerem ve iltifat dolu mektubunuz minnet elime ulaşarak hayır duâlarımı tekrar Yüce Rabb’imin huzuruna gönderdim. Yeni eviniz hakkında yeniden duâ ettim. Hakk Teâlâ Hazretleri muhabbet ocağı ve tarikat yuvası eylesin. Rahat ve huzur ihsan etsin.
Fakat bildiğiniz gibi bu huzur kelimesinden maksad yalnız halk arasında bilinen ve kullanılan huzur değildir. Belki:
“İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmesen de O seni görüyor.” (Müslim) Hadis-i şerif’i için gerekli olan huzur da istenir. Şüphesiz bu duaya amin derseniz bendenizi de fikren kendinizden ayırmazsınız. Cenâb-ı Hakk nasib buyursun. Refikanız Hanımın selâmından ve salât-ü selâm virdine devamından da memnun oldum. Siz benim nâmıma şu Hadis-i şerif’i kendilerine okursanız, o da memnun kalacaktır şüphesiz. Peygamberimiz -aleyhisselâm- buyuruyorlar:
“Cenâb-ı Allah’a kendisinden râzı olduğu hâlde mülâki olmak arzusunda bulunanlar bana çokça salât-ü selâm göndersinler. Gerçekten salât-ü selâm, gamları üzüntüleri giderir. Rızkı bollaştırır ve müşkilleri hâl için yegâne vesiledir.”
Selâm size olsun önce ve sonra, zâhir ve bâtında...
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
65.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HAYRA DELÂLET
Dostluğunuzun ifadesi olan mektubunuz bize ulaştı. Görmüş bulunduğunuz rüyaların mânâsı anlaşıldı. Önceki rüyanızda ‘evinizin merdivenlerinden yavaş yavaş yukarıya doğru selâmet içerisinde tırmanıp ulaşmanız’ tebrike değer bir husustur. İnşaallah Teâlâ, kalp evinizde de mânevî yükselişe vesile olan derecelere yükselir, orada bulunan yabancı misafirlerden el çekip yüz çevirmeye muvaffak olursunuz.
İkinci rüya da; ‘açıktan ve Mekke-i Mükerreme usûlü üzere kaâmet getirmeye başlamış olmanız’ İslâm toplumuna mensûb fertlerin bazılarını Allah’ı zikretmeye çağıracağınıza işarettir.
“Hayra yol gösteren, iyiliğe vesile olan onu yapan gibidir.” (Keşfü’l-hafâ) Hadis-i şerif’i gereğince, ahiret yolculuğunu ve ölümün hazin tablosunu düşünmeden habersiz ve orası için lüzumlu azığı hazırlamaktan gafil olan zavallıları uyarıp ikaz ederek, tevbe ve istiğfar ve birtakım evrâd ve ezkâra teşvik edip yol göstermenizin ne kadar şan ve şerefi gerektireceği değerli şahsınızın da bildiği bir şeydir. Cenâb-ı Hakk bu ve bunun gibi şerefli kabiliyetlerden cümlemizi mahrûm eylemesin. Kendi rızâsını kazanmaya sebep olacak güzel amellerde muvaffak buyursun, âmin.
Zikir ve fikirlerinizin nasıl olacağı hususunda bir şey açıklanmamış. İnşaallah Teâlâ o da yakın bir zamanda zuhur edeceğe benzemektedir. Biz fakir kardeşinizi de hayır duâlarınızdan uzak tutmamanızı ricâ, teveccüh ve lütuflarınızın devamını istirham ederek sözlerime son veririm.
Ve’s-Selâmu aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
66.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEVÂZU AYN-I RİF’ATTİR
Bu defa da, yazısı güzel, içindeki ihlâsı güzel, sözleri güzel olan, köşkün havasından ve bülbül nağmelerinin âhenginden aynen alındığı anlaşılan 5 Mayıs 321 tarihli iltifât dolu mektubunuz bize ulaştı. Pek aşk ve sadâkat duygusu ile yazılmıştı. Hemen hemen bir aşk heykeli idi. Ayrılığın yakıcılığından, vuslatın lezzetlerinden bahsediyordu. Sanki sizinle yarı yarıya karşılaşmış gibi memnun olduk. Bizleri vuslat nimetine ermeniz için hayır duâlara mecbur etti. Yapılan duâmızın kabulü maksadı ile siz de âmin deyiniz. İnşallah Teâlâ lâyık ve vuslata vesile olur.
Saygıdeğer Efendi Hazretleri’nin iltifat ve dostluğu ile tekrar iftihar ettim. Mânevi derecelerinin yükselmesi için yalvardım, yakardım. Çünkü bu yüce zât kendi nefsini gerektiği şekilde küçültmüş, alçaltmıştır. Yoksa bizler gibi aslında yok olan varlığa; varlığı bir vehimle anlaşılan küçük bir noktaya benzeyen kişilere bu derece boyun eğip dostluk göstermezlerdi.
Cenâb-ı Allah yüce zâtınızı yer ve gökten gelebilecek her türlü felâketlerden koruyup, pırıl pırıl aydınlık olan kalplerinizi ilâhi bağış ve ihsânı ile doldurarak sevindirsin, âmin.
“Tevâzu gösterip alçak gönüllü davrananı Allah yükseltir.” (K. Hafâ) Hadis-i şerif’inin mânâsına eren bu yüce zât hakkındaki ilâhi ve değerli nimetleri can-u gönülden tebrik eder, Cenâb-ı Hakk’ın zikr ve fikrinden bir an bile habersiz olmayan gönüllerindeki yemyeşil ağaç yaprakları, taptaze gül bahçesine benzeyen güllük gülistanlık bir âlem ile, daha uzun müddet yaşamaları için duâ eder, yalvarır, yakarırım.
el-Bâki, Hüvellah.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
69.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÂLİMLERİN DEĞERİ
11 Nisan 320 tarihli dostluk ve sevgi dolu mektubunuzla birlikte, gönderme lütfunda bulunduğunuz gözlük, fakirin gözlerini nurlandırdı. Cenâb-ı Hakk da sizin bâtınî gözlerinizi nurlandırsın. Gül yaprağının her noktasında mevcut olan gülsuyu gibi, sizin de değerli vücudunuzun her zerresini muhabbet ve huzurun doyumsuz kokusuyla kokulanmayı nasib buyursun, âmin.
Sizin de bildiğiniz gibi seyr-ü sulûkten gaye muhabbet ve huzur devletine nâil olmaktır. Bu şerefe erişenler için, bundan daha aşağı bir derece olan zikre ihtiyaç hissedilmez. Çünkü zikir bir noktadadır. Huzur ise bütün vücudun her zerresini kuşatıp ihya ediyor. Huzurun başlangıcı Yâd demektir. Yâd’da bulunan sâlikin vücudu ma’mûr ve müreffeh olur. Hakk -celle ve alâ- Hazretleri bir an bile kullarından gafil ve habersiz olmadığı gibi, Yaratanını bir an bile hatırından çıkarmayan ve O’ndan gafil olmayan bir kulun haline de Yâd adı verilir. Şeriatın şerefli çizgisinde hareket edip Yâd’ını koruyan kulunu Cenâb-ı Hakk çok sever. İşte bu yüzden fakirâne ricam budur ki, bu yüce şereften mahrum olmayalım. Mâsiva sevgisi ile felç olan bir kalp ile hakiki Sevgilinin huzuruna varmayalım. Rabb’im kolaylaştır, güçleştirme! Rabb’im hayır ile tamamına erdir, âmin.
Muhterem Yektâ Efendi Hazretleri’ne yaptığınız ziyareti tebrik ederim. Cenâb-ı Resûl-i Kibriyâ Efendimiz:
“Bildiklerini yaşayan âlimlerin söz ve davranışlarına uyunuz. Çünkü onlar dünya ve ahiretin yol gösterici kandilleridir.”buyurmuştur. İnsanların bilgisizlik ve cehalet karanlığından ve kötülüklerin tehlikelerinden kurtulması için âlimlerin ilim ve marifetlerine nasıl ihtiyaç duyuluyorsa, ahirette de Cenâb-ı Hakk’ın ihsan buyuracağı nimetleri istirham edebilmek için âlimlerin ilim ve irfanına baş vurulacağı rivayet edilmiştir. Cenâb-ı Hakk beni ve sizleri doğru yola iletsin, âmin. Bizim dava ve iddiamızın gayesi âlemlerin Rabb’i olan Yüce Allah’a hamd ve senâda bulunmaktır.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
71.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
CEZBENİN KUVVETİ
24 Mayıs tarihli iyilik ve kerem dolu mektubunuzu alıp, içindeki gönül süsleyen bilgileriyle sevinç duydum.
Her pazartesi günü Hoca Efendi ile görüşüp konuşmak üzere Eyyub Sultan’da bulunduğunuzu, vaktinizi boşa geçirmemek ve her anınızı değerlendirebilmek için size uygun görülen evrâd ve ezkârı açıklamanız pek hoşuma gitti. “Müminin niyyeti amel ve davranışından hayırlıdır.” (K. Hafâ) Hadis-i şerif’lerine göre, feyz alıp mânen gıdalanmak elbette Allah aşkı ve Allah sevgisine bağlıdır. Aşk ve sevgi olmadıkça muhtelif mertebelerde ifâ edilen amelden pek netice alınamaz. Aşk ve muhabbetini kemâl derecesine ulaştıranlar, Cenâb-ı Hakk’a hizmetten başka hiçbir şeyi düşünemezler. Bütün niyyet ve hislerini Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanma yoluna harcarlar. İster bildiğini yaşasın, isterse yaşamasın. İster az amel etsin, isterse çok. “Âlimin uykusu, câhilin ve bilgisizin ibadetinden hayırlıdır.” (K. Hafâ) Hadis-i şerif’i bu iddiayı isbat eder. Ne var ki bu niyyete sahip olmak o kadar kolay değildir. Önce Şeyh’de fenâ, sonra da Allah’ın Resul’ünde fenâ olmak gibi birtakım ön hal ve hasletlere ihtiyaç vardır.
Galiba cezbenin meydana gelmesi için ortaya koyduğunuz arzu, bir şimşek ve ışık hızı ile fenâ makamına ulaşma gayesine bağlıdır. Evet, cezbesi gâlip olan kişiler bahtiyarlardır. Aleyhissalâtü ves-selâm Efendimiz:
“Rahmân olan Allah’ın cezbelerinden bir cezbe, insanların da cinlerin de amellerine denktir.” buyurmuştur. (K. Hafâ) Şu kadar var ki cezbenin, sekr’in ve harâretin artışı herkesin hal ve durumuna ve belki de mânevi derecesine uygun olmadığından bu hususta itidâle riayet, işin esrârına vâkıf olan ehliyetli kişilere başvurarak onların emir ve tavsiyelerine boyun eğmek herhalde en doğru ve ilk önce yapılması gereken iştir.
Rüyânızda gördüğünüzü söylediğiniz al ve kırmızı renkler ruh lâtifesinde zikr ve bu zikrin neticesinde meydana gelen vücut ısısının artışından ileri gelmektedir. Şüphesiz şimdi zikriniz sırr lâtifesine intikal etmiş ve ruh lâtifesinin zamanı geçmiştir. Hakk Teâlâ Hazretleri feyzinizi artırsın inşallah-ü Teâlâ.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
73.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
AMELİNİ AZ GÖRMEK
Vuslat nimetine erdiğinizi müjdeleyen bir rüyanın tarafınızdan görüldüğünü bildirmiştiniz. Cenâb-ı Hakk da sizi müjdelesin. Bu gerçekten büyük bir müjdedir. Fakir kardeşinizin de bu hususta bir hatırası akla geliyor. Artık bunun er veya geç ne zaman olacağını Allah bilir. Hayır ve iyiliğin her türlüsü Cenâb-ı Hakk’ın seçip tercih ettiği şeylerdedir.
Bey Hazretleri’nin icâzet-nâmesinden sevinç ve memnuniyet duyulduğu açıklanmıştı. Bu yüzden Cenâb-ı Hakk’a hamdolsun. Demek ki, fakirâne duygu ve düşüncemiz bir yanlışlığa düşmemiştir. Bunun için de elhamdülillah yüce zâtınızın az bir amel karşılığında lütfedildiğini zannettiğiniz pek çok mânevî feyz ve bereket için de üçüncü defa elhamdülillah derim. O azıcık amel de olmasa büsbütün hayrette kalacağımız açıkça anlaşılır. Çünkü bu fakir kardeşiniz, bir ameli olduğuna asla inanmıyor. Sade bir namaz kılıyor. Ancak onun da alışılmış bir âdetin gereği mi, yoksa çevredeki insanların diline düşüp kınanması korkusundan mı yapıyor, nedir? Bilemiyorum. Yalnız Allah rızâsı için olduğuna hiç inanmıyorum. Nefsin hile ve aldatmacalarından emin olamıyorum. Cenâb-ı Hakk cümlemize hakiki imanı ihsan buyursun. İmanın dış yüzü ve kabuğu içinde bırakmasın, âmin.
Mevlânâ buyurmuştunuz, zamanın İmam-ı Rabbânî’si olmuşsunuz. Cenâb-ı Hakk yüce zâtınızı Hâce Muhammed Ma’sûm yapsın da, bu fakir kardeşinizi de ne yaparsa yapsın. Bununla beraber O, pek Kerîm, pek Rahîm’dir. İhtimal kusurlarımı ya geçmiş büyüklerimden ya da gelecek neslimizden büyük bir zâta bağışlar. “Bu Allah’a güç değildir.”(Fâtır: 17, İbrahim: 20) Hacı Asım Bey kardeşimize bağışlasaydı fevkalâde memnun olurdum.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
74.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
YOLUMUZ SOHBETLEDİR
29 Mart 320 tarihinde gönderilen dostane ve samimi mektubunuzla, teşekkür ve sevinç dolu gözlerimi bu defa da nurlandırdım. Cenâb-ı Hakk da vücut şehrinizi mânevî feyz ve bereketlerin nûru ile nurlandırıp letâif-i aşerenizi ansızın gelen ilâhî ve Rahmânî hâllerle donatarak müjdelesin, âmin.
Muhterem Hoca Yektâ Efendi Hazretleri’nin evinize gelerek şeref verdiğini ve bir gece gönüllere tesir eden, canları büyüleyen sohbet ve muhabbetleriyle feyz ve coşkunluk kazanıldığını açıklamıştınız. Fevkalâde memnun oldum.
“Yeryüzünde, Allah’ı zikretmek için iki-üç kişi birkaç anlık da olsa biraraya geldiklerinde, semâlar ona gıpta eder.”
Hâce-i Emced Şâh-ı Nakşibend Hazretleri: “Tarikatımızın esası sohbettir.” buyurmuşlardır. Muhabbet ve sohbet ile kazanılan feyz ve bereketin, ibadet ve riyazatlarla elde edilmesinin kolay olmayacağı erbâbı tarafından bilinmektedir.
“Tebrîz’in Şemseddin’inden kendisine bir nazar ulaşan, köycüğü yâni meclisi kınar, çileyle alay eder.”
Mevlâm bu gibi toplantıları cümlemize nasib ve ihsan buyursun. O meleklerin de toplu olarak katıldığı sohbet ve muhabbet meclisinin feyzinden fakirinizi de faydalandırsın, âmin...
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
76.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÂLİM VE SÂLİHLERİ ZİYARET
Parmaklarınızın ucundan dökülen, aşk ve şeref bahşeden kerem ve samimiyet dolu mektubunuz bu defa da büyük bir sevinç ile okundu. Vuslata aşık olan kolsuz ve kanatsız duacınızı tekrar dualar yapmaya mecbur eyledi. Hakk Teâlâ Hazretleri her işte muvaffak olan zâtınızı ihlas ve muhabbet dairesinden uzaklaştırmasın. Ve “Kişi sevdiği ile beraber haşrolunur.”(Keşfü’l-hafâ, II/265) Hadis-i şerif’inin sırrına mazhar eylesin, âmin.
Bazen babanız, bazen de Hafız Mustafa ve Zihni Efendi kardeşimizle Muhterem Hoca Yekta Efendi Hazretleri’ne yaptığınız ziyaret teşekkür ve memnuniyeti gerektiren bir davranıştır.
“Âlimlerin yüzüne bakmak ibadettir.” (Keşfü’l-hafâ, II/421) Hadis-i şerif’i tarafınızdan da bilinmektedir. Değerli söz ve sohbetleri kesin ve kat’î bir delil olan Ahmed Saîd-i Müceddidî Hazretleri’nin eserinde görmüş bulunduğum; “Kâmil bir mürşid olan pirin yüzüne bakmak kırk çileden daha tesirlidir.” mısrası da bu mânâyı kuvvetlendirmektedir. Yine aynı şekilde Şâh-ı Nakşibend -kaddesallahü sırrahü’l-Emced- Hazretleri: “Tarikatımızın esası sohbettir.” buyurmuşlardır.
Bu duruma göre kalplerini Allah’ın zikri ile ihya etmiş olan muhterem zâtların sohbet ve ziyaretleri ile her iki cihanın saâdetine ermiş olmanızı Celîl olan âlemlerin Rabb’i Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve merhametinden istirham ederim.
Bâkî, Hüdâ’ya emanet olasınız Efendim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
78.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HİKMET VE MARİFET İLMİ
Dervişâne mektubumdur.
Çok çeşitli ülfet, iltifat ve muhabbetle süslü atıfetle dolu olan değerli ve beliğ üslûpla yazılmış mektubunuz hürmetle ele alınarak büyük bir saygı ve dikkatle okundu. İyilik ve güzelliklerle donatılmış muhtevası cemâl ve kemâllerinize aşık bu fakiri sevinç ve minnet deryasına gark etti. Bir hafta sonra da saâdet muştulayan, müjdeler ve sonsuz feyiz ve bereketlerle dopdolu diğer bir dostluk ve sevgi kokan mektuba parlak bir saadetnâmeye kavuştum.
Şöyle ki, Peygamberler serdârı -aleyhi edfalü't-tehâyâ- Efendimiz Hazretleri'nin huzurunda ayakta bulunma ve onunla karşı karşıya kalma şerefine nâil bulunduğunuzdan, sonra da bizim şekil ve suretimize bürülü bir zâtın mânevî ve rûhânî dünyasından değerli kalplerinize kaymak renginde hikmet ve marifet ilmi ile Cenâb-ı Hakk'a muhabbetin akıtıldığından bahsedilmiş idi. Bundan dolayı Hakk Teâlâ Hazretleri'ne çok teşekkürlerde bulundum. Aslında olanca güven ve itimatla evliyaullah'ın silsilesine gösterilen bağlılık onların hâlisâne ve tertemiz vâridatına göstermekte bulunduğumuz teslimiyet duygusuna karşı bu gibi övülmeye değer faziletlerle yükselerek benzerleriniz arasında değerli bir mevkiye erişeceğiniz tarafımdan da bilinmekteydi. Şimdilik sadece tebrik ile yetinir, bundan böyle de gerek maddi ve gerek mânevî sahip olduğunuz saadetlerin sırası ile size müjdelenmesini niyaz ve istirham ederim.
Bâki, es-selâmu aleyküm ve rahmetüllahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
80.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
GERÇEK İLİM KENDİNİ BİLMEKTİR
12 Nisan 320 tarihli mektubunuz bize ulaştı. Geçen mektubunuzun tekrar tekrar okunmasıyla meydana gelen sevincinizi açıklamış bulunmanızdan fakiriniz de çok sevindi. Cenâb-ı Hakk’a şükürler ettim. Nasıl etmeyeyim? Boncuk ayarında olan dervişâne sözlerimizi mücevherden anlayan kişilerin takdir nazarlarına ve değer vermelerine mazhar ediyor. Bu mazhariyete sebep mustakil bir şey varsa o da yalnız kendi acz ve fakirliğimi kabul ve itiraf eylemekten ibarettir.
Allah Tebâreke ve Teâlâ “İlimden size pek az bir nasip verildi.”(İsrâ: 85) buyurmuştur. Gerek zahiri ve gerekse bâtınî ilimlerden olsun, ilim ve irfan iddiasında bulunanların haline acınmalıdır. “Ben âlimim diyen cahildir.” (Taberâni, Keşfü’l-hafâ, II/352) Hadis-i şerif’i bu konuda sağlam bir delildir. İşte kardeş: “Gerçek fakirlik benim övündüğüm bir şeydir.” (Keşfü’l-hafâ, II/113) Hadis-i şerif’ine uyarak hâl, söz, beden, mal ve bütün insanoğluna emanet verilen eşyayı Cenâb-ı Hakk’ın bilip kendimizi fakir ve muhtaç hissettiğimiz zaman “Nefsini bilen Rabb’ini bilir.”Hadis-i şerif’ine göre Cenâb-ı Hakk’ı bilmiş oluruz. Ve bu şekilde meydana gelen fakirliğimizi ve fakrımızı bir övgü ve iftihar vesilesi kabul ederiz.
Mevlâ yardımcımız olsun. Büsbütün cehâlet ve bilgisizlikten korusun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
84.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
AŞK-I MECÂZİ
27 Nisan 320 tarihli mektubunuz beklemekten yorulan gözlerimi ve göz kapaklarımı süsleyip aydınlattı. Lâtif kadehlerdeki tatlı sular gibi berrak, dostluk ve sevgi güneşi gibi pırıl pırıl parlayan renkli söz ve tatlı cümlelerinizi defalarca okumuş olduğum halde bir türlü okumaktan vazgeçemedim. Maddî ve mânevî lezzetlerine doyamadım. Cenâb-ı Allah kaleminizin kuvvetine yardımını, lütf ve şefkatinize göre de ilim ve irfanınızı artırsın. Biz değersiz fakiri de değerli hatırınızdan çıkarmasın, âmin.
Mevlâna Câmi -kaddesellahu sırrahu’s-Sâmi- Hazretleri:
“Mecâzi de olsa aşk ve sevgiden yüz çevirme, vazgeçme; zira o hakiki aşka ulaşmak için bir vasıtadır.” buyurmuştur.
Arap dilinde: “Mecaz hakikatin köprüsüdür” denilmiştir.
Sizin de bildiğiniz gibi dünyevî makam ve mevkilerin en yükseğine tırmanabilmek için başından sonuna kadar çok çeşitli vasıta ve değişik vesilelere başvurma mecburiyeti olduğu gibi arada hiçbir fark olmaksızın şeyhinde fâni olmayan insanın Allah’ın Resul’ünde; Resulullah’ta fâni olmayanın da Allah’ta fâni olamayacağı tabiidir. Hiç şüphem yoktur ki, yüce şahsınıza ilâhi bir bağış olarak verilen iman ve iz’an ile bizler gibi dervişlere göstermekte olduğunuz lütuf ve ihsana karşı Cenâb-ı Allah sizi ikinciye, ikinci mertebeden de üçüncüye ulaştıracaktır.
Rabb’im kolaylaştır, güçleştirme. Rabb’im, işimizi ve isteğimizi hayırla tamamına erdir yâ Allah!
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
85.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SEYYİDÜ’L-İSTİĞFÂR TERCÜMESİ
Aşağıdaki Seyyidü’l-istiğfar tercümesiyle beraber kardeşlerimizden bir zâtın isteği üzere yazılmıştır:
“Ey benim yüce Allah’ım, kabul ve itiraf ederim ki, beşerî silsilemin başından sonuna kadar bütün mânâsı ile beni terbiye eden ancak senin yüce Zât’ındır. Çünkü senden başka bir ilâh yoktur ve itiraf ederim ki, beni yaratan, yoktan var eden sensin. Ben ise senin kulun ve mahlûkunum. Yani ilâhî emir ve yasaklarını yerine getirmeye memurum. Aynı şekilde kulluk vazifeme dair ‘Kâlû Belâ’da verdiğim söz ve yeminin yerine getirilmesine beşerî gücüm yettiği kadar âmâdeyim. Şu kadar var ki; gaflet, bilgisizlik ve cehâlet sebebiyle vâki olan geçmiş kusurlarımın kötülüğünden canımı ve cânânımı kurtarabilmek için emniyet ve güven yurdu olan ilâhî bağış ve mağfiretine sığınıyorum. Ey benim sevgili Allah’ım, kusurlu kulluğuma rağmen apaçık gözüken çeşit çeşit nimetlere nâil olduğumu bildiğim gibi, hiçbir akıl ve mantığa sığmayan günahlarımı da bilip, onları da kabul ve itiraf ediyorum. Öyle ise ey Rabb’im, vâki olan kusur ve günahlarımı affet ve bağışla! Zira senin en yüce ve en ulu Zât’ından başka günahları affedecek başka bir Allah yoktur.”
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
86.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
RÂBITA ve LETÂİF
14 Nisan tarihli samimi ve dostâne mektubunuzu büyük bir sevinçle alıp okudum. Ailece sağlık ve saâdet içerisinde olduğunuzu müjdelemiştiniz. Cenâb-ı Hakk’a şükürlerimi arzettim. Allah’a hamdolsun. Bizler de iyi ve âfiyetteyiz. Mevlâ’m Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri maddî ve mânevî olan nimet ve ihsanlarını üzerimizden eksik etmesin, âmin.
Evvelce letâifinizin bir derecede takılıp kaldığını, şimdi ise Allah’a hamdolsun, belli bir düzen ve intizam içerisinde mu’tâd bir ilerlemeye erdiğinizi açıklamışsınız. Bildiğiniz gibi kalp dış dünyamızda meydana gelen hadiselerin tesiri altında kalır. Mesela kötü havadan vücut sağlığı zarar göreceği gibi, kalp de gaflet ve kasvet ehli ile bir arada bulunmak ve onlarla görüşüp konuşmaktan müteessir olur. Zamanımızda ise bundan tamamiyle kurtulmak mümkün olamayacağından vaktin çoğunda bilhassa râbıtaya devam etmeye dikkat göstermek lâzımdır.
Râbıtanın hafif ve kolay şekli de vardır. Cenâb-ı Hakk celle ve alâ Hazretleri:
“Sâdıklarla beraber olunuz.” (Tevbe: 119) buyurduğu gibi, insanın fikren ve zihnen mürşidini hatırlayarak bu şekilde mürşidinin kendisi ile beraber bulunduğunu düşünerek davranması da râbıtadır. Siz de bu şekilde vaktinizi geçirerek Cenâb-ı Hakk’ın lütfundan ümitsiz olmamalısınız. Bununla beraber yollar düzelip ve inşaallahu Teâlâ sıla-i rahim olmak üzere bir defa daha buralara kadar gelip mânevî babanızı sevindirirsiniz.
Muhammed Masum Hazretleri’nin râbıtaya çok ehemmiyet verdiğini mektubatında gördüm. Zira râbıta düzenli yapıldıktan sonra letâifin zikri onunu düzenini bozmaz. Aksine mürşidinin vazifesini yapar. Yani tarikata girmiş olan sâlike doğru yolu gösterir. Sahibine şer’an güzel ve çirkin olan şeyleri ilham eder.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
87.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ZİKRULLAH’IN ŞİFASI
Bu defa da tenezzül edip göndermek lütfunda bulunduğunuz bir kıta mektup bize ulaştı. Bu fakir hakkında lâyık görülen lütuf ve şefkat, hâssaten verilen ezkârâ devam etmenize karşılık Hakk Teâlâ Hazretleri’ne şükürler edildi.
Sizin de bildiğiniz gibi bedenî rahatsızlıklara mübtelâ olanların varmak istedikleri yere ulaşmak için yol katetmeye güçleri yoktur. Aynı şekilde:
“Nefs-i emmaresini temizleyen kişi kurtuluşa erdi.” (Şems: 9) Âyet-i celile’si gereğince her insanda umûmiyetle mevcut olan nefs-i emmâredeki rahatsızlık ve illetler:
“Allah’ın zikri kalplerin şifasıdır.” (Beyhakî, Deylemî, Keşfü’l-hafâ, I/505) Hadis-i şerif’inde de açıklanan şekliyle tedavi edilmedikçe cennetin yüce mevkilerine ulaştırıcı kurtuluş tarikatının seyr-ü sulûkünde başarılı olunamaz. Doktorsuz, reçetesiz, eczanesiz olduğu halde Hadis-i şerif ile ispat edilen acil bir şifa ve devaya yol gösteren fakirinizi hayır duadan uzak tutmayacağınıza inancım tamdır. İnşallah-u Teâlâ râbıta-i şerif’e yaver, evliyâullah’ın ruhaniyyeti beraber olduğu halde pek yakında mühim mesafeleri katederek duacınızı müjdelersiniz.
Cenâb-ı Hakk muvaffak kılsın, âmin.
Bi-hürmeti Tâhâ ve Yâsin
ve’s-selâmu aleyküm ve rahmetüllahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
88.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SEVGİLİNİN CEFÂSI SAFÂDIR
Bu defa da oldukça parlak ve gayet mânâlı olan bir kıt’a mektubunuza kavuştuğumdan dolayı kendimi tebrik ile sâdık zâtınıza karşı teşekkür ederim. Oğlunuzun hastalığından, ailevî geçimsizliğe katlanmanın güçlüğünden, tedbirinizle hareket etmeyen azarcıların haksız davranışlarından bahsedip birtakım açıklamalarda bulunmuşsunuz.
Cenâb-ı Hakk’ın kudretine, sevdiği kulları hakkındaki imtihanına, hikmetinin esrarından habersiz olan bazılarıyla bir arada bulundurmasına Türk’ü Arap, Arab’ı Acem’le birlikte yaşatmasına ne demeliyiz. Her ne kadar Musa Aleyhisselâm “O ancak senin aldatmacalı bir imtihanından başka bir şey değildir.” (A’raf: 155) buyurmuştur. Lâkin doğrusu bu gibi tecelliler bu fakir kardeşinize oldukça güzel gözüküyor. “Sevgilinin vurup kırması bile kişi için bir şereftir” sözü akla geliyor. Sevgili her ne kadar ezâ ve cefâ ederse de sevgisinde samimi olan âşık bunları hoş görmelidir. Öyle değil mi ya! Bir gam ve kederden kurtulup rahatlamayı arzu edenler ölümü tercih etmelidirler. Ölmeden evvel ölünüz makamına girmelidirler. Takirat-ı aliyye’de seyr-ü sülûk’a giren müridlerin gayret ve çalışmalarına ve özellikle kabiliyetlerine ve mürşidlerinin de dostluk ve sevgisi ilâve edilirse makamlarının yükseleceği tabiidir. Cenâb-ı Hakk ve Feyyâz-ı Mutlak Hazretlerinin lütuf ve ihsanıyla bir sâlik ölüm makamına kavuşursa her türlü gam ve sıkıntıdan kurtulup “Dikkat edin Allah’ın veli kulları için bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” (Yunus: 62) sırrına mazhar olur.
Mevlâm sizi ve bizi bu yüce makama ulaştırsın.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
91.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ŞERİATIN REDDETMEDİĞİ MAKBULDÜR
En büyük merakım olan durumunuzun iyi olduğu, hâlinizin sıhhat ve saâdet içerisinde bulunduğunu müjdeleyen samimiyet, dostluk ve sonsuz sevginizi gösteren ihsan dolu mektubunuzu alıp okumaktan sonsuz haz duydum. Bu yüzden Cenâb-ı Hakk-ı Azîm ve Vâhib-u Rahîm'e şükrettim.
Sizin de bildiğiniz gibi, yola çıkan yolcu hiçbir an belli bir noktada durmaz. Bunun gibi seyr-ü sulûke giren sâlik de, menzilden menzile yol aldıkça her makam ve menzilin kendine has etvâr ve ahvâlini müşahade eder. Bu gibi hâllerin iyi ve kötüsünü seçip ayırt edebilmek için evvelâ mürşide, ikinci olarak da Şeriat'e ve onun yüce emirlerine başvurur. Şer'-i şerîf'e göre reddedilmeyen hâllere makbul gözüyle bakılır. Buna göre işaret etmiş olduğunuz durum hamdolsun her türlü şâibe, bulanıklık ve tehlikeden uzaktır. Teşekkürü gerektiren bir durumdur. Bununla beraber madem ki, faziletli Hoca Yekta Efendi kardeşimizle görüşmek kolaydır, bazen onunla sohbet edin; çünkü o zâtın tecrübelerine ilave olarak ilmi kuvveti de mükemmeldir. İnşaallah faydadan hâlî olmaz.
Cenâb-ı Hakk, cümlemizi şeytanî hile ve aldatmacalardan korusun. Âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
92.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
KENDİNİ ÂCİZ VE KUSURLU BİLMEK
Bu mektubunuz pek tatlı idi, pek tuhaf idi. Belki de en tuhaf idi. Vaktim müsait olmadığı halde bir iki satır yazmak mecburiyetinde kaldım. Şöyle ki:
Halinizi hiç beğenmeyip, Baştankara Hoca Efendi’nin ziyaretine gittiğiniz bir gün umulanın üstünde bir dostluk ve iyi davranışla karşılaşmanızın hayret verici bir durum olduğunu yazmıştınız. Evet bu gibi halleri ilk defa gören zât fevkalâde bir hayret ve utanma duygusuna kapılıyor, bir üzüntü ve ızdıraba düşüyor. Sebebini de kendisi asla tesbit ve teşhis edemiyor. İşte sizde görünen şu hali düşünüp tasvir edince çokça sevindim, güldüm ve hayır duâda bulundum. Cenâb-ı Hakk -celle ve alâ- Hazretlerinin, evvelâ iman, ikinci olarak akıl ve irfan, üçüncü olarak da bedenî güç ve mânevî kuvvetler gibi değeri her türlü takdirin çok üstünde bulunan ilâhi ve yüce nimetlerine mukabil gerekli teşekkürü ifâdan âciz hem de kusurlu olan bir insan; kendisini oldukça günahkâr, gayet hatalı, isyankâr ve pek suçlu görmedikçe “Aferin” alamaz. Cenâb-ı Hakk’ın vahdâniyet katında makbul bir kişi olamaz. Cenâb-ı Hakk’ın bütün varlığını bir emaneti olduğunu bilmedikçe Vâcibü’l-vücûd Hazretleri’ni birleyemez. Küçük şirklerden kurtulamaz. Senin kendinde varlık görmen, diger hiçbir günahla ölçülemeyecek kadar büyük günahtır, buyurulmuştur.
Hazret-i Allah size hakiki iman ve hakiki tevhidi ihsan buyursun. Şeklî imandan büsbütün kurtarsın, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
93.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TENEZZÜL’ÜN MÂNÂSI
Evvelce gönderdiğim mektubumda kullanmış olduğum ‘tenezzülen’ kelimesine aklınızın takılıp kaldığı ve bunun yorumunu yapabilmek için hayli güçlüklerle karşılaştığınızı açıklamıştınız. Lütfunuz var olsun.
Sizin de bildiğiniz gibi duâcınız gerek konuşma esnasında ve gerekse yazma sırasında kullandığı kelimelere imkân nisbetinde dikkat eder. Bir hakikate uygun düşmesine son derece ehemmiyet verir ve bunu tatbik ederim. “Tenezzülen” kelimesine gelince; duâcınız, kendimi kâinatın ve belki de zerrelerin herhangi biriyle ölçüp kıyaslamaya ve tartmaya kalktığımda o şeyin çok aşağısında kalıyorum. Günahsız zayıf bir karıncaya bile kendimi tercih edemiyorum. Lâkin Cenâb-ı Hakk değerli ihvânımı faydalandırmak için bu fakir kardeşinizi onlar nezdinde büyük gösteriyor. Bu ise O’nun kendi bileceğidir. Bu yüzden Cenâb-ı Allah’a hamdolsun. Aşıkları tesir altına almak için her türlü marifetlerden uzak olan Ney’de dahi birçok perdeler, nağmeler, güzel sesler yaratıyor, “Oher şeye muktedirdir.” (Bakara: 20)
Mevlâm akıbetimizi ve işlerimizin sonunu hayr etsin. Her nefeste Cenâb-ı Hakk’a muhtaç olan nefsimizi kendimize büyük göstermesin, âmin. Cenâb-ı Peygamber Aleyhisselâm: “Allah’ım beni kendi gözümde küçük, insanların gözünde büyük kıl.” buyurmuştur.
Bâkî, es-selâmü aleyküm ve rahmetüllahi Teâlâ ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
94.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MUHABBETİN GIDASI İHLÂSTIR
Fakirâne selâmlarımı meclis-i şerîfinize armağan ve değersiz saygılarımı bulunduğunuz üstün makama hediye olarak arzettikten sonra açıkça ifade ederim ki, övülmeye değer, gönlü sevindirmeye lâyık her türlü hamd ve övgüye muvâfık fıtrat ve yaratılışı aydınlatmaya hakkıyla lâyık olan gönül çekici mektubunuz; riyâsız ve gösterişsiz duacınıza ulaşınca ağır ve derin mânâsından aldığım şükran duygularına karşılık hakkımda vâcib olan duanızı Cenâb-ı Hakk’ın yüce dergâhına takdim eyledim. Gönlünüze dikip ihlâs suyu ile sulamış olduğunuz sevgi ve muhabbet ağacının saadet meyvesine kavuşacağınız açık idi.
Ahmedî evliyânın önderi, Muhammedî asfiyânın rehberi Bahâüddin Nakşibend Hazretlerinin tertemiz nefeslerine mazhar ve hakikat yolunun şâhı için ilâhî bir bağış olan nefs bineği üzerine galip ve muzaffer olmanızı Hâdî-i Ekber Hazretlerinden niyaz ederim. Ahiret azâbından kurtuluşun esaslarını ihsan buyuran Cenâb-ı Allah maksat ve gayelerin en büyüğü olan bu kurtuluş ve felâh için gerekli olan tam ve mükemmel istikameti de kolaylıkla nasib eylesin, âmin. Sözü uzatarak yüce zâtınızı rahatsız etmemek bu fakiriniz için en önemli bir vazife olduğu halde zaman zaman mes’ûd ve müreffeh ahvâlinizin müjdesiyle lütfedilip sevindirileceğimi ümid ve istirham eder, bundan sonra da artık ister istemez sözlerime son veririm.
Bâki, Cenâb-ı Hakk’a emanet olunuz.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
95.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ZAMAN, MEKÂN VE YİYECEKLERİN TESİRİ
3 ve 11 Nisan 321 tarihli mektuplarınız nur üstüne nur gibi dervişâne kalbimizi sevindirdi. Faziletli ve Muhterem Hoca Yekta Efendi kardeşimizin görüşü alınarak evinizin Bulgurlu Köyü'ne taşındığı tarafımdan öğrenildi.
"Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir." (Hadid: 4) Âyet-i celîle'si yüce malûmunuzdur. Fakirlere sevgi yaver ve rabıta-i şerife beraber olduğu hâlde manevi beraberliğe mazhar olabileceğiniz gayet tabiîdir. Bununla beraber zaman ve mekânın ve belki de yiyecek ve içeceklerin iyi ve kuvvetli oluşundan beden ve ruha ait olacak manevi terakkileri, Müceddid-i elf-i sâni Cenâb-ı İmâm Rabbânî Hazretleri dahi kabul edip doğrulamışlardır. Hakk Teâlâ Hazretleri vücud evinizi murakabelerin nurları ile pür-nûr ve kalp yuvanızı sultanî zikrin vücûdu ile mesrûr buyursun, âmin.
Duâcınız, üzerime vazife olan hakkınızdaki hayır duâlarımı ifâya gayret etmekte kusur etmem. Çünkü tarikat ricâlinin en eskilerinden ve evliyâ-i kirâm ile ülfet edenlerin de en zariflerinden olduğunuz tarafımdan öğrenilmiştir.
Cenâb-ı Allah naçiz duâlarımızı kabule lâyık ve bu şekilde de ayrılık derdine düşmüş gönlümüzü şenlendirip sevindirsin, âmin.
Ve sallallahu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecma'in.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
96.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÖNCE REFÎK, SONRA TARÎK
Bundan bir sene önce görmüş bulunduğunuz sâdık rüyâ sebebiyle Nakşibendiyye tarikatına intisab ettiğinizi gösteren ve şimdilik salât-ü selâm ile ve yalnız zikirle emrolunduğunuzu müjdeleyen 4 Nisan 321 tarihli mektubunuza kavuştum. Cenâb-ı Hakk’ın ihsan buyurmuş olduğu ihlâs ve muhabbetinizi adeta heykelleşmiş gibi kabul eyledim. Muhterem babanıza teşekkürde bulundum. Zirâ: “Yeryüzündeki bitkilerin güzelliği tohumlarının keremindendir.” buyrulmuştur. Hakk Teâlâ Hazretleri zâtınız gibi bir asıl ve fer’, usûl ve furû-ı din ile feyzlendirip cihanda muvaffak olan ve nasibini alanlardan eylesin. Âmin.
Hafız Mustafa Efendi ve Zihni Efendi kardeşlerimizden memnun oldukları haberi alınmıştı. Evet bunlarda olan ihlâs ve muhabbete fakir kardeşiniz dahi gıpta edip imreniyorum. Bunlarda bulunan cezbe kuvvetine ve çekiciliğe hayret ediyorum. Bunların işbitiren sözlerine şaşıyorum. Fakirinize isnad ettikleri menkabelerden büsbütün mahrum olduğum halde faydasını da hissediyorum. Mevlâm Hazretleri bunları ihlâs ve muhabbetlerine göre bizimle ve sizinle birlikte nice yıllar yaşatsın. Nefs-i emmârenin hilelerine boyun eğen, aldatmaca ve oyunlarına inanan gâfillerden eylemesin.
Fakir kardeşiniz bunlarla bir arada bulunmaktan mahrum ise de hamdolsun dostluk ve sevgilerini kazanmış durumdayım. Önce refîk, sonra tarîk, buyrulduğu gibi, yüce zâtınızın bu gibi değerli kişilerin ve özellikle muhterem Hoca Yektâ Efendi kardeşimizin sohbet ve sevgisine yönelmesini isteyerek sizleri buna teşvik ederim.
Hakkımdaki kalbi meselelerin ve tezahürlerin aynen devam etmesini istirham ederek sözlerime son veririm.
Ve’s-selâmü aleyküm ve rametüllahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
97.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HADÎD SÛRESİ'NİN FAZİLETİ
11 Eylül 1321 tarihli yüksek ilminizin saf ve temizliğini gösteren ihsan dolu mektubunuz elimize ulaşarak, mutluluk ve saâdet veren bir dille okundu. Muvaffak olmanız hakkındaki hayır dualarım tekrar tekrar arzedildi. Hakk Teâlâ Hazretleri tarikat bakımından görülen himmet ve gayretinizi yüceltip feyz ve varidatınızı artırarak devamlı eylesin, âmin.
Hadîd Sûresi'nde hissettiğim incelik ve esrarın tefsir ve açıklamasını istemiştiniz. Fakir kardeşiniz bir gün tefsiri okurken, o sûrenin tefsirine rastladım. Cenâb-ı Hakk'ın, saymakla bitmeyen nimetlerini gördükten sonra "zikir ve ibadette ağır davranıp gevşeklik göstermenin ne kadar büyük bir vicdansızlık olduğunu gösteren, dünyanın geçici ve aldatıcı süsleriyle oyalanmanın adeta bir oyuncakla oynamak gibi olduğunu bildiren" ahiretteki yüce mevki ve üstün derecelere kavuşmak için ibadetin gerekli oluşunu işaret eden ve her konuda Cenâb-ı Hakk'a yönelik bulunacağımızı gösteren (Hadîd: 16-22) birçok hikmetli âyetlere rastlayınca hiç görmemiş ve duymamış gibi haz aldım. Bu hazdan yüce zâtınızın da okuyarak nasibini almasını arzu ettim.
Âyet-i kerime'lerin Allah-u Teâlâ'nın ilâhî ilminde, insan aklının çok üstünde pek çok mânâsı var ise de, bildiğim kadar kısmı sizce de bilinmektedir. Bu yüzden sizleri fazlaca sıkmaya lüzum görmedim. İnşallah-u Teâlâ okur ve içerisinde mevcut olan derin ve Kur'ânî feyzlerden istifade edersiniz.
Ve minellahi't-tevfik.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
99.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İHTİYARLIĞIN İHTARI
Mücessem bir ihlâs ve muazzam bir muhabbet denilmeye lâyık olan 15 Ağustos 1321 tarihli iltifat dolu mektubunuz bu defa da vuslatınıza iştiyakla hasret kalan kardeşinizi sevindirdi.
Gerçek muhabbet ve ihlâsın mânâsını bizlere tamamen bildiriyorsunuz. Lâkin ne yazık ki, ihtiyarladım. Tâkatten düştüm, amelden kaldım, Hazret-i Pîr'in dünyada bulunduğu ve vücudumun da yerinde olduğu bir zamanda ihlâsınız gibi ihlâsa sahip olsaydım düdüğü çalmış olurdum. Şimdi zaman sizindir. Fırsat sizindir. Böyle bir itikatla taşa yönelseniz büyük feyizlere kavuşursunuz. Tebrik ederim. Hakk Teâlâ bu âciz kulunu gaflet seviyesinde bırakmasın. Sahîh ve sağlam bir muhabbete sahip kılsın.
İhtiyarlığın sadece vaktin bitip ahirete göç zamanının yaklaştığını hatırlatan hâlini seviyorum. Şimdiye kadar dünya için çalışmamız belki akla daha yatkındı. Lâkin bundan sonra ne olacaksın? Genç mi olacaksın? Uyanık bulunalım. İrci'î (=Dön) ilâhi fermanınca vukû bulacak Hakk'ın davetine hazır olmalısın. İşte bu gibi şeyleri düşündükçe sadece kendimi savunmakta acze düşüyor ve akla uygun bir cevap bulamıyorum.
Cenâb-ı Hakk hepimizi muvaffak eylesin. Gaflette bırakmasın. Âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
100.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İLÂHİ CEZBE
Bu posta ile gelen değerli mektubunuzu alıp okudum; sevincimin sermayesi kabul eyledim. Varolasınız. Sağolasınız. Birtakım ihvanımızla vuku bulan karşı karşıya görüşmeniz ve birbirinizi sevmeniz, sürûruma sebep oldu, cümleniz için hayır duâlarda bulunuldu. Cenâb-ı Hakk kabule lâyık buyursun, âmin.
Semâhatlı Efendi Hazretlerinin selâm ve iltifatının devam etmesine son derece sevindim. Mütevâzi ve alçak gönüllü davrananı muhakkak Allah yükseltir, Hadis-i şerif’ine mazhar olsunlar. Kendinizi rüyada bu zatın huzurunda olduğunuz halde herkese ilâhi bir ihsan olan cezbeye tutulmuş görmeniz teşekküre değer bir husustur. Cenâb-ı Peygamber Aleyhisselâm:
“Rahman olan Allah’ın cezbelerinden bir cezbe insanların da cinlerin de amellerine denktir.” (Keşfü’l-hafâ) buyuruyor. Bu yüce zâtın sayesinde siz de bu şerefe ermişsiniz, bu yüzden Allah’a hamdolsun.
Sizin de bildiğiniz gibi din büyüklerinin son arzuları Cenâb-ı Hakk’a yaklaşmaktan ibarettir. Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri Hadis-i kudsî’sinde buyurduğu gibi:
“Kulum bana nafilelerle yaklaşır.” Ancak kulun kendi ibadet ve tâatı ile meydana gelen yakınlık, yürüme ve hareketi ile Cenâb-ı Kuvvetü’l-Metin Hazretleri’nin cezbe ve çekiciliği arasındaki fark bir karıncanın yürüyüşü ile bir lokomotifin süratle gidişindeki farktan daha çoktur.
Bu yüce zâtın nurlu kalplerindeki kemâl-i kabiliyyetini sizin mâneviyatınız lâyık-ı vechile izah edip açıklıyor. Cenâb-ı Allah biz fakirleri de dostluk ve sevgi nazarından mahrum buyurmasın. Halis sevgi ve saygılarımı kendilerine iletiniz. Değerli damatlarına ve diğer kardeşlere de.
Ve’s-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
102.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
RÂBITA’DA HARARET
5 Nisan 320 tarihiyle Sivas’tan yazıldığı anlaşılan ihsan dolu mektubunuz bize ulaştı. Son derece sevindim. Allah’tan dileğim her zaman mesrur ve her türlü kederden korunmuş olmanızdır.
Rahmetli pederinizin makamına tayin edildiğinizi yazmıştınız. Bizden ayrılıp uzaklaştığınızdan dolayı üzüldüm ise de yine de Cenâb-ı Hakk’a karşı şükürde bulunmaktan başka gayemiz yoktur. Çile bitmemiş. İnşallah-u Teâlâ müddeti biter de siz ve sizin gibi gerçek aşıklarla yüzyüze gelerek şeref kazanılır.
Râbıta ile şimdilik yetinmeliyiz. “Sâdıklarla beraber olunuz.” (Tevbe: 119) Âyet-i celîle’si bu mânâya işaret etmektedir. Hararet artıp vücut ısısı yükseldikçe salât-u selâma devam ediniz. İstanbul’daki ihvanımızdan görmüş olduğunuz lütuf, şefkat ve yakınlıktan, duâcı kardeşiniz hakkındaki aşırı merhametlerinden bahsediliyordu. Cenâb-ı Hakk’a çok şükür. Evet bu konuya gelince, kalem ve söz susmakta, izaha güç yetirememektedir.
Erbil’deyken binde birinden daha az olanını arzetmiştim. Ancak şunu da bildirmekteyim ki, her türlü kemâlât ile bezenmiş ve her türlü meziyetlerle süslenmiş olan bir topluluğu ilim ve irfan ile kendine çekebilmek kolay değildir. Ne var ki, bu zâtların fakir kardeşiniz hakkındaki şefkat ve merhamet duyguları duâcınızın acz ve çaresizliğinden kaynaklanmaktadır. Dünyada kendimden daha âciz ve daha çaresiz başka bir şey göremiyorum, bilemiyorum. Siz de şu hakikatin doğruluğunu kabul edersiniz. Şu kadar var ki, Nakşibendiyye tarikatına mensub meşayih’te bulunan kulluk sayesinde pek çok zevâtın hüsn-i teveccühüne mazhar oluyoruz. Hazret-i Allah o sayede âhiretimizi de kolaylaştırıp âsân eylesin, âmin.
Bir arada bulunmaktan mahrum isek de zaman zaman mektuplaşarak bizleri sevindirmenizi bilhassa rica ve şimdilik şu kadar isteğimi ifade ile iktifâ eylerim. Duâcınız Ali ve Mehmed Efendi’lerle halife ve müridlerin pek çoğu ve özellikle yüce zâtınızı tanıyanlar selâm ederler, Efendim...
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
103.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
DÜNYANIN HÂLİ
Ethem Efendi kardeşimizin evinde oturup yazdığınız ülfet, muhabbet ve dostluk dolu mektubunuzu okudum. Dergâhta nâil olduğunuz, ruhâni ve mânevi havanın bir benzerine de o gece rastladığınıza ve duâcı kardeşinizin de güya o toplantıda hazır bulunduğuna dair güzel düşüncenize hayli sevindimse de pek çok da utandım. Mahcub oldum. Ah acaba öyle mi?Yüzlerce defa ah öyle mi? Cenâb-ı Hakk bu aciz kulunu af ve mağfirete lâyık görür mü, ama neden?
Çünkü adeta bir otel ile pek farkı olmayan bu dünya misafirhanesindeki yaşayış ve hayatını düşünen “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn = Biz Allah’ınız ve O’na döneceğiz.” (Bakara: 156) cümlesini hakkıyla tefekkür edip değerlendiren akıllı bir kul ve aklını iyi kullanan bir kişi şüphe yok ki, bütün kuvvet ve gayretini, o amansız ve çaresiz olan dehşet makamı, yapayalnız ve korkunç istirahatgâh için harcar. Dünyanın bir anda yanıp sönen yıldız gibi gelip geçici olan mal ve mekânını bütün ümid ve emellerin hedefi yapmaz.
Bununla beraber biz yine de “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” deriz. Lisanen de olsa söyleriz. Bunun gerçek ve hakitatine ermek için de Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyazda bulunur boyun bükerek yalvarırız.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
104.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HASTALIĞI FARKEDEN ŞİFÂYA KOŞAR
Ailenin, gâilenin çokluğundan ve nefes darlığından şikâyetinize pek sevindim. Zira en büyük felâket insanın bu kesret âleminin zararlarını bilmemesi ve hastalığını teşhis edememesidir. Bu hâle çare bulunamaz, ilaç ve devâ verilemez, doktora başvurulamaz. Allah-u Teâlâ sizi ve bizi böylesine bir âkıbetten korusun, âmin.
Bu fakir kardeşinize kalırsa, her türlü marifet özelliklerine sahip şahsiyetiniz, erdiğiniz idrak ve iz’an sayesinde şeytanın aldatmaca ve hilelerine kapılmaz, nefs-i emmâreye de büsbütün mağlup olmaz. Gece karanlığında bile olsa selâmet ve saâdet yolunu bulup o yoldan gidersiniz. Şeytanı atlatıp aldatır, nefs-i emmâreyi de inandırıp ikna edersiniz. Yakayı kurtarıp kendinizi ahiret sorumluluğundan âzâde kılarsınız. Mevlâm yardımcınız, meşayih-i kirâm da yol gösterici, elinizden tutucu rehberiniz olsun. Râbıta deliliniz; hâfî zikir, müşfik ve merhametli arkadaşınız olsun, âmin.
Ülfet ve iltifat dolu mektubunuzu görüp eski merhametinizin devam ettiğini farkedince duâlarımı şükran diliyle tekrar tekrar ve tam bir ihlâs ile Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna takdim eyledim.
Ve’s-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
105.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÖMRÜ DEĞERLENDİRMEK
Kâğıt kalem ve mürekkep gibi yazı malzemelerini tamamen gönderme lütfunda bulundunuz. Ne var ki, yazı hususundaki eksik ve noksanlarımı tamamlayabilmek için ne yapabilirsiniz. Bu konuda sizin gibi tatlı dilli bir kâtip ve daha doğrusu isteğini en güzel ve veciz bir üslup ile açıklayan edîp gerekli ki, bu eksikliğimizi de temin buyursun.
Her türlü ilim ve tekniği öğrenmeye müsait olan, ömrümün ilk zamanlarını ve gençliğimi dost ve arkadaşlarla eğlenerek, terennüm ve nağmeler dinleyerek, güzel ve safkan atlara olan merakımı yenemeyip hergün bir başka atın sırtında ovalarda dolaşarak günlerimi boşa geçirdim. Okuma yazma ve ibadet gibi büyük ve mukaddes gayelerden büsbütün mahrum olmak derecesine düştüm.
Cenâb-ı Hakk’a hamdolsun, bir zaman sonra kendime gelerek uyandım. Ve Hazret-i Pîr’in merhamet dergâhına dayandım, yalnız bu sayede hiçbir mücahedede bulunmaksızın bu yüce gayelerin her birinden ancak çok az bir kısmını belki de azların en azını elde edebildim. Hakk Teâlâ Hazretleri kaybettiğimiz değerleri yalnız bunlardan ibaret buyursun. Allah’ın yüce rızâsını O’nun pek kıymetli nimetlerini kazanmak için harcanması gereken ömrümüzün kalan kısmını nefsâni arzuların peşinde geçirtmesin. Ve hepimizi “Allah’tan râzı olan kişiden Allah’da râzı olur.” Hadis-i şeri’inin sırrına eren Fırka-i nâciye arasına katsın.
Âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
106.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
NEFSİ İYİ TANIMAK
11 Temmuz 320 tarihli mektubunuzun gelmesi benim son derece sevinmeme sebep oldu, hele Arnavud’un deniz hakkındaki düşünce ve görüşünü, çayır gibi yemyeşil olsa bile ona güvenemeyeceğini nefse benzetip güzel güzel açıklamış olduğunuzu görünce fevkâlade memnun olup bir hayli güldüm. Bu ve benzeri içinizden o anda ve âniden gelen tulûatınıza karşılık Cenâb-ı Hakk’a şükrederim.
İnşaallah Teâlâ: “Nefsini bilen Rabb’ini bilir.” sırrına erersiniz. Gerçekten nefsin hile ve aldatmacalarının sonu yoktur. İbadet ve tâat yolunda insanı avlaması mümkündür. Allah-u Teâlâ Hazretleri hepimizi bundan korusun. Fakir kardeşiniz de nefsin kendisinden korkuyorum. “Nefsimi aslâ temize çıkaramam.” (Yusuf: 53) diyorum. Hele o eli öpülmek, duâ taleb edilmek, birçokları tarafından intisab edilmek ne kadar tehlikelidir. Bunların zerre kadar küçük bir parçasını kendime mal edersem helâk olacağım şüphesizdir. Lâkin hayatımın, her bir nefesimin kendimin olmadığını, bütün söz ve davranışlarımın Allah’tan bir emanet olduğunu devamlı kendisine anlatmaktan gafil bulunmuyorum. Mevlâm muvaffak eylesin.
Âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
111.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ŞÜKRÜN HAKİKATİ
Sözleri aydınlık, mefhûmu anber, mânâsı ıtır kokan, yazılış tarzı vakarlı olan dostluk ve sevgi dolu mektubunuzu aldım. Çok acele açarak okudum. Okudukça neşelendim. Sanki saâdet hazinesini buldum. Mutluluk mücevherini yakaladım. Onu canıma izzet, ruhuma saffet kıldım.
“Ne mübarek bir seher vakti, ne kutlu bir gece ki
O kadir gecesinde benim taze beratımı verdiler.”
Kaleminiz var olsun, etrafa misk kokularıyla anber saçsın, âmin.
Mevlânâ, ‘Bilinen bir şükür nimeti karşılar.’
Bu gerçekten hareketle dostluk ve sevgi hazineniz sayesinde şeref bulup değersiz eserimizin takdiri ve tanıtılması hususunda söylenilen mücevher gibi sözlerin karşılığında gerekli teşekkürü ifâ edebilmek yüce zâtınız gibi faziletli bir edip, şerefli ve kâmil bir kişinin gücüne bağlı bulunduğundan böylesine kudsî bir vazifeden boynumu kurtarabilmek için cidden af ve merhametinize muhtacım.
Ancak şükür, duâ ve senâ mânâsına geldiği için “İhsân edilenin ihsân eden için yaptığı duâ reddolunmaz.” Hadisine güvenerek iki dünya saâdetine ermeniz ve Seyyid’ül-Kevneyn Efendimiz’in teveccühünü üzerinize çekmeye nâil olabilmeniz için gece ve gündüzleri alnımı yere bağlayarak niyazda bulunacağıma söz vererek teşekkürlerimin arzı ile sözlerime son veririm.
Bu hususta ve herhalde lütf ve şefkat, rıfk, merhamet ve kerem, Efendim Hazretlerinindir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
112.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TASFİYE-İ BÂTIN
Bir iftihar vesilesi ile övünme sebebi olan, merhamet ve dostluğumuzun mükemmelliğini müjdeleyen mektubunuz elime ulaşır ulaşmaz hayır duâlarımızı Cenâb-ı Hakk'ın yüce huzuruna arzeyledim.
Yüce Bahâiyye tarikatında sizin gibi şefkatli bir arkadaş, hakikati seven bir dosta sahip olduğumdan dolayı pek çok şükürlerimi takdim, hakîrâne ve latîf talihimi tebrik ettim. Teşekkür neticesi olarak vesile ittihaz ettiğiniz ruhaniyet ile ülfet, rabıtaya önemle sarılmakla evliyaullah zümresi ile haşrolunacağınızı, insanoğlu üzerine yer ve gökten gelmesi muhtemel olan her türlü belâ ve musibetlerden muhafaza buyurulmanızı Hazret-i Pîr Efendimiz'in şefaatiyle Cenâb-ı Hakk'ın ilâhî inâyetinden niyaz ederim.
Sevinç gözyaşları dökmeme sebep olan tarikattaki istikametinizden dolayı son derece memnun ve Cenâb-ı Hakk'a müteşekkirim. Fatih medresesi müderrislerinden muhterem Hoca Mehmed Efendi'nin selâmıyla beraber derslerinin Hoca Yekta Efendi vasıtasıyla nefse yükseltildiğini yazmıştınız. Bu yüzden Allah'a hamdolsun.
Efendimiz, letâif-i aşerenin hepsi tasfiyeye muhtaç bulunduğundan, bir sâlikin sırası ile hepsiyle zikretmesinin gerektiği bilinmelidir. Üzerine boy abdesti gereken bir insanın vücudunun her zerresini yıkaması gerektiği gibi, iç dünyasını tasfiye etmek isteyen bir kişinin de letâifin belki de beden organlarının hepsi ile zikretmesi zaruri görülmüştür. Şu kadar var ki, sâliklerde kabiliyet farklı olduğundan kimin hangi lâtifede terakkisi fazla olacak ise o lâtifeye devam etmesi diğer lâtifelerden daha çok bu lâtifeye yönelmesi muvâfıktır.
Buna göre; değerli ihvanımızın hepsinin iç ve dış temizliklerinde muvaffak, mâsiyyet ve zulüm çirkinliğinden korunarak Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda toplanmamızı, bitmez, tükenmez ihsanlarla memnun buyurulmamızı ricâ ile tazarru ve istirham eylerim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
114.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEŞEKKÜR MEKTUBU
Muhterem zevât hakkında yapılacak bir tevâzu, duâcı kardeşinize kalırsa hünerden sayılmaz. Ancak bizim gibi bayağı bir dervişe göstermekte olduğunuz lütuf ve şefkat, yerine getirdiğiniz merhamet ne kadar takdir edilse yeridir. Cenâb-ı Kadir-i Mutlak yüce zâtınızı muvaffak ve büyük mükâfat ve sevaplara lâyık buyursun. Nefsinizi esir, şeytanınızı sizin emrinize teslim ettiği gibi, kalbinizi de tenvir ve rûhâni duygularınızı inayet kokularıyla kokulandırsın, âmin.
Yalnız babasından miras kalan bir şeyhlik ünvanından başka bir üstünlüğe sahip olmayan bu değersiz kardeşinize her hafta gönderme lütfunda bulunduğunuz bir mektup ve her kerresindeki mücevher gibi kıymetli ifadelerinizle şereflendirip yüceltmeniz, şerefin, asâletin ve iyiliğin en büyük şânından olduğu açık bir gerçektir. Varolasınız. Bu posta ile gönderilen mektubunuzda saadetli Ziya Bey Efendi’nin de selâmı ile sevindirilmiştim. Ve aleykümüsselâm diyerek hayır duâlarınızı Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna arzettim. Fakîrane teşekkür ve iftiharımı kendisine lütfen iletiniz.
Cenâb-ı Hakk sizleri ve bizleri muhafaza buyursun, âmin. Ve sallallahü alâ seyyidinâ ve mevlâna Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecma’în.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
117.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MUHABBETULLAH’I KAZANMAK
28 Şubat 1320 tarihli nurlu mektuplarınız kalp şehrimizi aydınlatıp ayrılık yıldırımının çarpması ile meydana gelen kırık ve yıkık kısımlarını bir derece tamir eyledi. Cenâb-ı Hakk -celle ve alâ- Hazretleri kalp evinizi mamûr ve müreffeh kılsın. Sevgi ve aşk şimşeğinin parlak nurlarıyla nurlandırsın. Muhterem Hacı Asım Bey kardeşimizi de yüce zâtınızdan ayırmasın, âmin.
Geçen mektubumda ifade ettiğim hayır duâlarının vaktinize hâl ve zamanınızın uygun düştüğünü açıklamıştınız. Pek çok memnuniyet ve sevincinizi belirtmiştiniz. Fakiriniz de böyle bir tesadüften dolayı büyük haz duydum. İnşallah-u Teâlâ kabule karin olmuştur. Çünkü Cenâb-ı Hakk sevdiği bir kulunu sevindirmek isterse değil duâcınız gibi tek dilli bir kula, iki dilli bir kaleme bile onun için hayır duâlarda bulunmasını ilham eder. İnsan için gerekli olan tek şey her şeye gücü yeten, pek muktedir olan bir Zât-ı Ecell-i Âlâ’ya kendini sevdirmekten ibarettir. Muhabbet devletine erdikten sonra dünyevî ve uhrevî saâdetin kazanılacağı da şüphesizdir. “Rabb’in yüce katından gerçek mânâda korkanlar için iki cennet vardır.” (Rahman: 46)
Hâfız Efendi oğlumuzun rüyaları gerçekten tebrik edilmeye değer. Yüce zâtınızdan giydiği fanila ile duâcınız kıyafetine bürülü olarak gördüğü diğer zât tarafından verilen tâc-ı şerif’in yorumu apaçıktır. Güneşin anahtarına gelince fakirinizin kanaatine göre Allah’ı zikretmek olsa gerektir. Kendisine intisabında emaneten verilmiş olan zikre devam ederse mânevî nurlar ile bahtiyarlığa erer. Aksi hâlde asla.
Allah-u Teâlâ sizleri, bizleri ve diğer ihvanımızı bu nur ile rızıklandırsın.
Bi-hürmeti mürşidinâ Muhammed Seyyidi veled-i Adnân,
âmin yâ Mu’în!
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
120.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SÂLİK-İ MECZÛB, MECZÛB-İ SÂLİK
İltifat ve sevgi dolu mektubunuz bize ulaştı. Sağlık ve selâmet haberlerinizle teveccühlerinizin devamına karşılık nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Cezbelerinizi tebrik ederim.
“Rahman olan Allah’ın cezbelerinden bir cezbe insanların da cinlerin de ameline denktir.” hükmü bir hadistir. İnsanın kendi kuvvet ve takatiyle Cenâb-ı Hakk’a sülûkü ve yakınlığı ile Cenâb-ı Hakk’ın kulunu yakalayıp kendisine câzibesiyle çekmesi arasındaki fark yerle gök arasındaki uzaklık gibidir. İnsanda olan kuvvet Cenâb-ı Hakk’ın kuvvetine nisbetle yok gibidir. Şu kadar var ki, gerçek ve hakiki cezbe seyr-ü sülûkten sonra olan cezbedir. Bu tip meczûba sâlik-i meczûb adı verilir. Meczûb-i sâlik ise tarikata ilk defa giren mübtedîlerin hali ve durumudur. Bunda istikamet üzere bulunup kararlı davranırlarsa faydalanırlar. Aksi halde asla bir istifadeleri olmaz.
Hacı Âsım Bey Efendi’ye bilhassa selâm ve hürmetlerimi arzederim. Galiba vakitlerini murâkabe ile ihyâ ediyorlar. Mübarek olsun. Cenâb-ı Hakk’a olan teveccüh ve maiyyetleri artsın.
Sizin de bildiğiniz gibi “murakabe-i maiyyet”in tesir sahası çok geniştir. “Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir.”(Hadîd: 4) Âyet-i celile’sinden alınmıştır. Murâkabe-i akrabiyyet’te son bulur. “Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf: 16) Âyet-i celile’sinin gerçek mânâsı, sâliklerce ancak bu murâkabede anlaşılır. Cenâb-ı Hakk’ın beraberliği Maiyyet ve yakınlığı Kurbiyyet’e hakkıyla inanan bir mümin duymak ile tatmak arasındaki farkı dikkatten uzak tutmamalıdır. Balın tadının anlaşılması her ne kadar dinlemekle kolay anlaşılabilir ise de hiçbir zaman bu anlayış tatmanın verdiği bilgiler seviyesinde olamaz.
Allah sizi ve bizi bu rızıkla rızıklandırsın, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
123.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
FERÂSET VE KERÂMET
İnsana şeref ve yücelik bahşeden uyanıklık ve âgâhlık devletinizden uzak, çevrenize dostluk dağıtan mücevher gibi kıymetli sözlerinizden ayrı isem de isminizi ağızıma aldıkça gönlümde bir sevinç hissetmekte, şekil ve suretinizi hayâlen tasavvur ettikçe ruhumda bir coşkunluk duymaktayım. O sayede baştan ayağa neşe ve huzur kesiliyorum. Sırrımız ve sadrımızdan geçenleri bilen Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri eski şefkatinizi veya yeni merhametinizi üzerimden uzak etmesin. Cömert varlığınızı hadiselerin sarsıntısıyla perişan etmesin, âmin.
Mânevî evlâdımızdan Muhterem Fikri Efendi vasıtasıyla gönderilen mektubumun cevabına kavuşup haklarında gösterilen cihan kadar kıymetli iltifatlardan dolayı tekrar minnet borcu altında kaldım. Özellikle ziyaretleri sırasında hakkımda ortaya konulan, değerimin çok üstündeki yüce ifade ve parlak iltifatlarınız büyük bir şükran duygusu ile karşılandı. Lâkin doğrusu en fazla sevdiğim “Efendi Hazretleri’ne itiraz etmeyi severim.” hakikatini ortaya koyan sözlerinizdi. İşte ömrüm oldukça bu kıymetli cümlenin teşekkürünü yerine getiremem.
Çamlıca’dan Ferhat Paşa Çiftliği’ne yaptığınız ziyaret sırasında, işittiğim değerli sözleriniz kerâmete hamledilemezse de ferâsetle yorumlamak ta az gelecektir. Ne çare ki, bunlar arasında üçüncü bir makam tasavvur edemiyorum. Bununla beraber: “Zâtınızla şeref bulan ferâset, tercih olunur keramet üzre” beytinde ifade edilen mânâ ile yetinmek mecburidir. Mevlâm kerâmeti de ihsan buyursun. Bir zerre miktarı kadar bile değeri olmayan bu fakirinizi güneş gibi parlak şefkatinizden mahrum buyurmasın, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
124.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
RÂBITA VE SÜNNETE İTTİBÂ
Tam bir samimiyet ve sıcak bir sevgi ile yazılmış olan mektubunuz sevinçle elime ulaştı. Sizin gibi şeriata hizmet eden ve tarikata tâlib olan yüce bir zâtın kardeşliği de buna ilâve edilince gerekli hamd ve senâ Cenâb-ı Hakk’a arzedildi. Ümmetinin çokluğu ile övüneceğini açıklamış bulunan Mefhar-ı Mevcudat -aleyhi ve alâ âlihi efdalü’s-salevat- Efendimiz Hazretlerinin inayet, yardım ve hüsn-i nazarlarına mazhar olasınız, âmin.
Mânevi evlâdımızdan Kavak Camii İmamı Hulûsi Efendi vasıtasıyla almış olduğunuz evrâd ve ezkârı özellikle tebrik ederim. Tarikatla ilgili açıklanması gereken bir başka mesele varsa o da râbıtanın ehemmiyet ve faydalarının çokluğunu söylemekten ibarettir. Allah Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri: “Sâdıklarla beraber olunuz.” (Tevbe: 119) buyurmuştur. İlim ve amel gibi çok değerli iki hususiyete sahip olan hakikat yolunun yolcularının nefis bozgunluğundan ve şeytanın hilelerinden korunup kurtulmaları mânevi kuvvetlerin ruhani yardımlaşmasına muhtaç olduğundan Hakk -celle ve alâ- Hazretleri bu Âyet-i celile ile, bilindiği şekli üzere râbıtanın gerekliliğini açıklamıştır.
Bildiğiniz gibi, Muhammed ümmetinin havassı derecesinde bulunan kâmillerin en son arzu ve isteği Cenâb-ı Hakk ile sevgi zincirini kurabilmektir. Bu ise:“Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyup benim gibi davranınız.” (Âl-i İmran: 31) âyetine göre ancak sünnet-i seniyye’ye harfiyyen uymakla gerçekleşeceğinden her hâl-ü kârda bir tarikata başvurarak “Allah’ı zikretmekten dolayı gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz.”hadisine de sarılmak zaruridir. Mevlây-ı Müteâl Hazretleri cümlemizi bu şereften mahrûm bırakmasın, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
126.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SOHBET
Değerli şahsınız hakkında Cenâb-ı Hakk’ın hususi bir bağışı olan güzel ahlâk ve seçkin özelliklere gerçekten tercüman olan kıymetli mektup ve sözleriniz minnet duygularımı, sevinç ve neşemi ikaz eyledi. Nakşibendiyye tarikatının büyük mürşidlerine pek aşağı seviyede bir bağlılığı bulunan bu âciz kul ve zayıf köle hakkında gösterdiğiniz lütuf ve şefkat karşılığında büyük mükâfatlar kazanacağınız tabiidir. Allah için yaşayan ve yalnız O’nun için olan kişiye mutlaka Allah da onun için olma şerefini verir. Cenâb-ı Hâlik-ı Ekber -celle ve alâ- Hazretleri zahirinizi şeriat nurları, bâtınınızı tarikat sırları ile nurlandırsın. Bütün gayret ve çabalarınızı yalnız kendisinin zikir ve fikrine inhisar ettirsin. Bir saat için de olsa bakâ ve vefasına güvenilmeyen dünya ve dünyevi şeylerin yalancı ve aldatıcı güzellikleriyle aldanıp kederlendirmesin, âmin.
Değerli Hafız Efendi ve Zihni Efendi’lerin sohbet ve sevgileriyle meydana gelen ruhani zevklerden fakir kardeşiniz dahi zevk duydum.
“Yeryüzünde Allah’ı zikretmek için iki-üç kişi birkaç anlık da olsa bir araya geldiklerinde semâlar ona imrenir.”
Cenâb-ı Allah cümlemizi feyizlendirip fâkirinizi dahi hüsn-i zannınız nisbetinde hesaba çeksin, âmin.
Değerli ve asil evlâdınız Bahâeddin Efendi’ye selâmlarımı arzederim. Bâki, es-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
127.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
CEM' HÂLİ
15 Mart 1320 tarihinde gönderilmiş olan ülfet ve iltifat dolu mektubunuzu alıp okudum, çok memnun oldum. Rüyanızda bir levha üzerine yazılmış, devam etmeniz emredilmiş olan Kelime-i tevhid'i görmeniz şükür ve teşekkürlerimi arzetmeyi icâb ettirdi. Bu durum, fakir kardeşinizle râbıtaya devam ettiğinizi, ihlâs ve muhabbetinizin kemâlini ispat ediyor. Bu yüzden Cenâb-ı Hakk'a hamdederim. Allah-u Teâlâ sevgi ve muhabbetinizi artırsın. En kısa zamanda bu zikr-i şerif'in tesirinin sizde hâsıl olmasını nasip eylesin, âmin.
Muhterem Hoca Yekta Efendi Hazretleri'yle müzâkere ve fikir alışverişinde bulununuz. Sırası ile letâif zikrini öğrenip her biri ile ayrı ayrı beş-on gün meşgul olduktan sonra bu zikr-i şerif'i de öğrenip cem' hâlinin gelmesi için teveccüh buyursunlar. Gerçekten bir ay kadar oluyor fakiriniz hem kendim, hem de değerli ihvânım için imanda kemâl ihsan edilmesi niyaz ve merakında bulunuyorum.
Bizimle olan muhabbet, birlik ve beraberliğinizin gerekliliğine bu rüya da işaret etmiştir. Hakk Teâlâ Hazretleri cümlemizi hakikat mertebesine ermiş, gerçek müslümanlardan ve iman ehlinden eylesin. Dili ile Allah'ın, gönlü ile mâsivânın kulu olanlardan eylemesin, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
141.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İSLÂM’IN YÜCELİĞİ
Müslüman olmuş hıristiyan bir âlime yazılmıştır.
Cerîde-i Havâdis Gazetesi’nde yayınlanan; Cenâb-ı Hakk’ın ezeli inayeti, sadece O’nun sonsuz hidayeti ve çevresini nurlara garkeden hakikat güneşinin, kalplerini iman nuru ile tenvir ederek çevresine feyz ve bereket dağıtıcı bir hale getirdiği mühtedilerle ilgili bir haber fakirin gözüne ilişti. Böylesine güzel bir haber ve öylesine güzel bir vesile bu duâcı kardeşinizi şükran borcu altında bıraktı.
Evet, aslı, nesli, ilmi ve irfanı ile benzerleri arasında temayüz etmiş, dinlerin hakikat ve inceliklerine ve bunların vesikalarına vakıf olmuş bir zat, yaptığı araştırma ve incelemeleri sonunda gerçek din olarak “İslâm Dini”ni seçmiş ve hidayete ererek müslüman olmuştur. İnsanlık âleminin, dosdoğru, açık ve seçik olan hidayet yolunu seçip tercih edeceğinde şüphe yoktur. Bu yüzden hakiki ve gerçek Hâdi, kullarına en doğru yolu, en güzel bir üslup ile gösteren Cenâb-ı Hakk’a samimi şükürlerimi arzediyorum.
Sâhibü’l-minber ve’l-mihrab -aleyhi salevatü’l-Meliki’l-Vehhab- Efendimiz Hazretleri:
“Yâ Rabbi! Bu dini Hattab oğlu Ömer’le kuvvetlendir ve yücelt.” buyurmuştur. Sizin de bildiğiniz gibi, bu fakir ve hakir kardeşinizi böylesine sevindiren husus, özü saadet ve mutlulukla yoğrulmuş Din-i Mübin-i İslâm’ın “Biz anne, baba ve ecdadımızı böylece bu yol üzerinde bulduk.” (A’raf: 28) bahanesini aşarak, mesnedsiz bir iddiaya bağlı kalınmadan seçilmiş olmasıdır. Aksine bu tercih, öncelikle akl-ı selim, nakli delil ile her türlü tahrif ve tağyirden uzak kalabilmiş, semavi kitapların incelenmesi sonunda, hikmet ve mantık kaidelerine uygun olarak yapılmıştır. Allah’ım bize Hakk’ı hakk olarak göster. Ona tâbi olmakla bizleri rızıklandır. Bâtılı da bâtıl olarak göster ve bizlere ondan kaçınmayı nasip et!
Şimdi akl-ı selim ve fikr-i müstakim sahiplerinden istirham ederim ki, himmet nazarlarını üzerimizden eksik etmesinler. Bütün maddi kemâlat ve yücelikleri câmi, ruhâni ve mânevi güzellikleri hâvi, Cenâb-ı Hakk’ın tevhid denizinin kaynağı, adalet ve merhameti herkese yaygınlaştıran, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve şefkat göstermeyi, misafir ve yakın akrabalara iyiliği emreden, cömertlik, sözünde durma, hayâ, atâ, ihsan ve benzeri güzel hasletlerin yaşanmasını isteyen, tecebbür, tekebbür, bilgisizlik, cehalet, tembellik, gıybet ve dedikodu, başkasını kasten öldürme, ırz ve namusa tecevüz, eza, cefa ve benzeri kötülükleri yasaklayan bir din; çirkin hurafi ve bozuk bilgilerle dolu, övgüye değer hiçbir özelliği bulunmayan bir din ile nasıl kıyaslanabilir. İlk emri Allah’ın birliğine imanı esas alan, enbiya-i izam’ın emir ve sünnet-i seniyyelerine uymakla girilebilen bir din ile, esaslarını inkâr ve teferruatı da kibir ve gurur üzerine oturtulmuş hale getirilen bir din arasında ne gibi bir benzerlik düşünülebilir.
Hıristiyan ve yahudilerin Hazret-i Muhammed Mustafa -aleyhi ekmelü’t-tehâyâ- Efendimiz’in peygamberliğini faydasız yere inkâr etmelerinin kendilerine ne gibi bir faydası olabilir. (Fetvâ verin de faydalanalım.)
Sözü fazla uzatmak istemem; zira fazla sözün sıkıntı vereceğinden çekinirim. Yoksa aşıklar defterinde daha çok söylenecek şey var. Mecid olan Cenâb-ı Erhamü’r-râhimin’den niyaz ederim ki, böylesine değerli vasıflara sahip kardeşlerime, “Rabb’imiz Allah deyip de sonra da dosdoğru olanlara, korkmamaları, mahzun olmamaları için kendilerine cennetle müjdeleyin, diye rahmet meleklerini indirir.” (Fussilet: 30) fehvasınca tam bir istikamet-i kâmile ihsan ederek cisim ve canlarına şeriata uyma, dünya ve ahiret hayatlarında da saâdet ve mutluluk nasip eylesin, âmin.
Bâki es-Selâmü aleyküm.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
143.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ZERAFETİNİZİN İFADESİ MEKTUBUNUZ
Ey zerâfet yollarını belâgat ve beyan zînetleriyle süsleyen, irfan sahiplerinin gözlerindeki perdeleri hakikat ve ifade cevherinin sürmesiyle açan yüce Mevlâ, seni tesbih ederim. Çünkü sen, kerem yağmurunla ve ihsan pınarlarınla zarif zatların kalplerine türlü türlü sanat incilerini zihin sedefleri içinde yerleştirensin. Dualarımı vuslat pınarından susuzların kana kana içtiği, cemal şebnemlerini bağrı yanıkların zevkle aldığı yüce Hazret’in huzurunda takdim ettikten sonra:
Hayırlı bir zâttan hayırlı bir haberin gelmesini beklerken birden bire zâtınızdan güzel bir mektup geldi. Bu öylesine bir mektuptu ki, sıra sıra dizili bir inci gibi, kırmızı güllerle, güzel kokulu menekşelerle dolu bir bahçe gibi. Âdeta ferahlık, güzellik ve nimet dolu bir cennet misali. Nasıl öyle olmasın ki? Düşünceler, bir gelin kadar süslü, fikirler bir beyitte belirtildiği gibi sabah yıldızı kadar güzeldi. Onun yazıları neredeyse yıldızların aydınlığını da bastıracak güçteydi. Güzel kokular gibi gönlümü hoş etti. Çalınan sazlar gibi ruhumu oynattı. Misk gibi kokuyor, mehtab gibi parlıyordu. Allah-u Teâlâ sizi hayırla mükâfatlandırsın. Bizi ve sizi hoşnud olacağı işlerde muvaffak buyursun, âmin.
Şefkatiniz ve iştiyâkınızla fazilette bizi geçtiniz efendim. Bana gelince, hasretinizin ateşiyle kalbim yanıyor, ayrılığınızdan dolayı cesedim gözyaşları ummânına gark oluyor. Sizi anmadan geçen hiçbir zamanım yoktur. Sizden ayrıldığımdan bu yana gece gündüz gözlerimden ırmaklar gibi yaşlar boşanıyor.
Semâ’dan yağmur indiren ve nezdimde sizin şeref ve vakarınızı artıran yüce Mevlâ, noksan sıfatlardan uzaktır. Kerim Allah’tan mektuplaşmaya, elçilerin gidip gelmesine hâcet kalmadan kavuşmamızı nasib etmesini dilerim, O her şeye gücü yetendir. Duâları çokça kabul edendir. O ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
145.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
LETÂİF-İ HAMSE
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Hamd, veli kullarının kalplerini varlık için birer iksir kılan, onların hidayetine tâbi olmayı yükseklik semâsına çıkmak için merdiven eyleyen Allah’a mahsustur. Salât-ü selâm kendisine tahsis edilen Resulullah Efendimiz’e, onun ehline, rükû ve secde ile kâim olan ashâbına olsun.
Bundan sonra derim ki, değerli mektubunuz, saygıdeğer, sevgili ve devletinize duâcı Emin Efendi kardeşimiz tarafından bize ulaştırıldı. Mektubunuz okuyanların gözlerini aydınlatacak ve zâtınıza iftiharla, teşekkürler arzettirecek tatlı hitablarla adeta bir gül bahçesini andırıyordu. Güzel bir bahçe ve ağaçlarından derlenen meyvalar. Unvanı hidayet olan güzel ihsanlarınızdan ve hoş merhametlerinizden bahsetmekteydi.
Müjdeler olsun ona, ne mutlu ona. Zira şu anda velâyet nurlarından nur almaya başladı. İnayet kaynaklarından feyz almaya yöneldi. Tazarru ve niyaz ellerimizi Melik ve Allâm olan zâtın huzurunda varlığınızın emniyet içinde olması, ihsan ve yakınlık mertebelerine devam edebilmeniz için kaldırdık. Üstün kemalâta kabiliyetli olan zâtınızdan iltifat ve teveccühünüzden mahrum bırakmamanızı dileriz. Halvette ve celvette bizleri hayır duadan unutmayasınız. Zira bu fakir kardeşiniz bir kenara atılmış, ağlayıp inleyerek: Ya Kuddüs, Ya Sübhan bize güç ver, ver ki nefse karşı cihad için zafer ve fetih müyesser olsun. Kalp, sır, hafâ, ahfâ ve ruh safası tahakkuk etsin. Muhammed, İbrahim, Musa, İsa ve Nuh -salevatüllahi ve selâmuhu Teâlâ aleyhi ve aleyhim ecma’in- hürmetine. Son duamız da “Âlemlerin Rabbine hamdolsun”dur.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
146.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
HAMD VE DUÂ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Hamd, ilmiyle âmil âlimlerin bağrımızda yetişmesiyle alınları ağartan yüce Allah'a. Şükür, fâzıl âriflerin cemal pınarından zaman bostanlarındaki ruhların kokularını güzelleştiren Yüce Zât-ı Ecellü A'lâ'ya. Duâların en mükemmel ve en güzelini, en temiz, en lâtif selâmlarımı sunduktan sonra derim ki; bendeniz, hüzünlü, elemli hasta kardeşiniz, siz keremli, temiz huylu zâttan bir hitab bekliyordu. Tam bu sırada lâtif mektubunuz geldi. Onunla gönül erbabının inayetlerine nâil olduk. Zira onun cümleleri pek güzel misk ü amber kokuları saçıyordu. Onun görülmemiş nurlarıyla hâlimiz değişti. Onun yazısı kandilin ışığı gibiydi, beyazı sürûr, nûru tûr, sürûru tamdı. Nitekim: "Tûr'a, satır satır yazılmış, ince deri üzerine yayılmış kitab'a andolsun."(Tûr: 1-3) buyuruluyor.
Mektubunuz bize son derece sürûr verdi, rahata erdirdi. Onun ibareleriyle gözler aydınlandı. O'nun belâğatını zihinler benimsedi. Nasıl böyle olmasın ki, o bazı hakikat cevherlerini tazammun ediyor, edîb zâtınızın maarifinden irfan duyguları veriyor. Sizin görülmemiş hakikat çiçeklerinizi ihtiva ediyordu. Bu arada lütuf ve ihsan güzelliklerini anlatıyor, değerli kardeşlerimizin saâdet ve selâmetinden haber veriyordu.
Tazarru ve niyaz ellerimizi kaldırdık. O yüce yolun, o güzel meclisin ve varlığınızın devamına duâlarımızı yüceler yücesi makama arzettik. Yüce Allah'tan visal nefhaları, cemâl pırıltıları nasib eylemesini diledik. Bunlara nâil olmak bana göre en has emeller arasındandır. Ve en son arzumdur. Allah her şeye kâdirdir, dilekleri kabul eder.
Ve's-selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
147.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
ÜMİT ALLAH’TANDIR
Sevenlerin ruhlarından her devirde ferah reyhanlarını yetiştiren; onların kalplerini ve basiretlerini Arş’ın gölgesine ve cemâl devletine kavuşmakla hem mahşerde hem de cennet yurtlarında nurlandıran Yüce Allah’a hamdolsun.
Salât-ü selâm, mahlûkatın en seçkini, sevdiklerinin efendisi, en güzel âyetleri getiren, en mükemmel mucizeleri gösteren Peygamber’imiz Efendimiz’e, onun âile efradı ile temiz ve yüce menkıbelerle tezkiye edilmiş ashâbına, kıyamete kadar onlara tâbi olanlara olsun, âmin.
Ey dilek sahiplerinin arzularını kabul buyuran! Miskle kokulanmış kadar latif ve tesnimle tamamlanmış kadar hoş mektubunuz bize ulaştı. Zât-ı âlinizin afiyet müjdeleriyle dolu, kalbi teveccühleriniz ve hüsn-i zanlarınızla süslü, kâmil ve kerim sıfatlı kardeşlerimizin isimlerini muhtevî idi. Bu ifadeleriniz üzerine tazarru ve niyaz ellerimizi kaldırarak sabah ve akşam dualar ettik. Kabul ve inayet, dilek arzedilecek makamların en yükseği, ümit makamlarının en keremlisi olan Allah’tandır.
Şayet bizden soracak olursanız Allah’a hamdolsun, selâmetteyiz. Ve fakat cemâlinizi görme özlemi içindeyiz. İhvâna ve konuşmalarınızı dinlemeye gelenlere dua ve hürmetlerimin ulaştırılmasını dilerim. Bizi de hayır duadan ve teveccühlerinizden unutmayınız. Kıyamet günü en güzel nimetler içinde olasınız.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
148.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
MÂNEVÎ VAZİFEYİ TEBRİK
Has ve kâmil velilerine muhabbetle tecellî eden, onların gözünden mâsivâ perdelerini kaldırarak onları halis ve muhlis kulları arasına katan Yüce Allah’a hamdolsun. Sevgililerin Efendisi, mahlûkatın en seçkini Peygamber’imize, onun yakîn sahibi ve hidayet erbâbı ehl-i beyt’ine, ashâbına ve ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olanlara salât-ü selâm olsun.
Güzel mektubunuz bize ulaştı. Onu sürûr ve şükrân elleriyle alıp eser-i ihsan olarak onu bize ulaştıran Bârî Teâlâ’ya hamdettik. Ecriniz dâimî, çalışmalarınız şükre vesile olsun. Mânevî evlâdımız ve tarikatta vekilimiz olan Hacı Asım Bey’den aldığınız mânevî vazifeniz inşallah makbul olur. Terakkiye, tarikat-ı aliyye kaynağından feyz almaya da inşallah sebep teşkil eder. Allah-u Teâlâ’dan dilediğim odur ki, hayır duâ ve eksiksiz muhabbetten yana sizin için bize ne gerekli ise onda kâim eylesin. Ayrıca şevkinizi artırmasını, zikr-i şerif’e ihtimamınızı ziyadeleştirmesini, kalbî râbıtaya devama muvaffak buyurmasını Yüce Allah’tan dilerim. Cenâb-ı Hakk mahfûz ve mahzûz eylesin, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
150.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEVECCÜHE DEVAM
Ezelde Vâhidiyyet’i için Ahadiyyetine aşık olan, Zâtî muhabbeti mevcûdatın yaratılmasına sebep olan Yüce Allah’a hamdolsun. Eksiksiz tecellilere mazhar olan, bütün kâinatın sudûr mahalli bulunan, en mükemmel mucizeleri ve en üstün delilleri getiren Peygamberimiz Muhammed’e, O’nun âline, ashâbına, tâbiîn hazerâtına ve ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olanlara salât-ü selâm olsun.
Kerem dolu mektubunuz hasret ve minnet eliyle alındı. Şümûllü ve tatlı hitâbınız kulaklarımızı doldurdu. Mektubunuz, bize gösterdiğiniz hüsn-i kabûlünüz ve üstün lütfunuz ile kalbî tececcühleriniz, kemâl-i şevkiniz, Resulullah’ın sünnetine olan iştiyâkınız ve tarikat-ı aliyyeye sülûkünüz sebebiyle, Cenâb-ı Bârî Teâlâ’ya hamdettim. Allah-u Teâlâ’dan muvaffakiyetlerinizin devamını, zâtınızı ve diğer ihvanın terakkilerinin ziyadeleşmesini, bizi de sizin için kalbi tefekkürlere ve hayır dualara muvaffak buyurmasını diledim. Kabul Allah’tandır, zira O, dilek makamının en yücesi, ümit makamının en keremlisidir. Sizden ricâmız râbıta ve teveccühe devamınızdır.
En güzel lütuflar ve tam inayetlerle daimi olasınız.
Ve’s-selâmü aleyküm ve rahmetüllahi veberekâtüh.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
151.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
SEYYİDÜ’L-BEŞER’İN YOLUNDA
Rabb’imin adını tesbih ederim.
Mesafe uzak olsa da kalpler arasını birleştiren, nimetlerini birbirlerini sevenler üzerine bolca ihsan eden Yüce Allah’a hamd olsun. Cömertlik kaynağı, letâfet ocağı, ahlâk ve evsafı Kur’an ile mükemmelleştirilen Resulullah Efendimiz’e, onun takvâ ve iffet sahibi âline ve ashâbına salât-ü selâm olsun. Bizi de onlara katarak şerefleriyle şerefyâb eylesin.
İnci dizisini andıran güzel mektubunuz bize ulaştı. İftihar ve teşekkür gözüyle okuduk. Onda sabır ve lezzet mânâları gördük. Kalbî teveccühlerinizi ve zât-ı âlinizin kardeşliğini bize nimet olarak veren Hazret-i Bâri’ye hamd ettik. Üstün başarılara kavuşmanız ve yüce gayelerinize ermeniz için O’na niyazlarda bulunduk. Sizden de talebimiz kalbî nazarlarınızı ve hayır duâlarınızı eksik etmemenizdir. Duruma göre tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyye’deki vird ve zikirlerin keyfiyeti size açıklanacak ve bu sûretle değerli ihvânımız da sizin ta’lim ve terbiyenizle bunlardan istifade edeceklerdir.
Allah-u Teâlâ bizi ve sizi yaradılmışların efendisinin hizmetinde ve onun sünnetine tâbi olmada muvaffak buyursun, âmin.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
152.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İHSAN NEDİR?
Nasıl o Zât-ı Ahad’a hamdetmem ki, ilim sahiplerinin kalplerini iman-ı kâmil suyu ile suladı. O Samed olan zâta nasıl şükretmem ki, fâzıl kişilerin gönüllerini irfan cemâliyle canlandırdı. Salât-ü selâm, ulvî âleme dair bilgilerin kendisinden öğrenildiği; süfli âlemdekilerin yakîn mertebelerinin en yücesine nasıl yükselebileceğini gösteren zâta olsun.
Değerli zâtınızdan latif hitabın gelmesini bekleyip yollarını gözlerken, inci dizisini andıran güzel mektubunuz geldi. İçine baktığımda gördüm ki, kırmızı güllerle dolu bir bahçe; bitki dolu, menekşe çiçekleri ile memlû bir bahçe. O mektubu teşekkür ve iftihar gözüyle okuduk, onda sabrın ve lezzetin tadını bulduk.
Tazarru ve niyaz ellerini Allâm ve Melik olan Zât’ın kapısında kaldırdık. Vücudunuzu emniyet ve güven içinde kaim eylemesini, yakınlık ve ihsan mertebesine yükselmenizin devamını diledik. İhsan hakkında Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de O seni görüyor.” (Müslim)
Allah-u Teâlâ bize ve size vuslat nefhalarını nasib eylesin. Bizi ve sizi cemâl reşhalarıyla yaşatsın. Zira o, ikbalin kemâli, emellerin de nihayetidir. Bundan sonrası vebâldir.
Sizden beklediğimiz bizi daimi olarak duâdan unutmamanızdır. Nebiyy-i Muhterem Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müminin mümin kardeşine duası reddolunmaz.” (Müslim)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
153.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
DUÂ VE NİYAZLAR
Mahlûkatı yaratan Allah’ın, lütuf ve ihsanlarda bulunan Rahman’ın, hataları bağışlayan Rahîm’in adı ile başlar, O’nun yardımı ile konuşur ve mecâl bulurum. Allah’ın selâmı sonsuz saygılarımı takdimden sonra derim ki, kerâmet vadisi sahillerinden müjde ordularının gelmesini geceli gündüzlü gözleyip duruyorduk ki, sıra sıra inci dizili mektubunuz geldi. Âfiyet haberlerinizle dolu ve ihsan eserleriyle süslü bu mektup, bizi son derece mesrûr etti. Huzur ve rahata erdirdi. Duâ ve selâmla sona eriyor, lütuf ve ikram cevherleriyle sıralanıyordu. Benden beklenen, Yüce Mevlâ’yı ve şümûllü nimetlerini dilemektir. Yüce Allah sizi ve bizi naim cennetleri derecesine, dikensiz kiraz ağaçlarına, uzayıp giden gölgelere, daima akan serin sulara ve faydalı ihsanlara kavuştursun.
İyi vakitlerde bizi güzel duâlardan unutmayınız. Allah-u Teâlâ Resulullah’a, âline salât ve selâm eylesin. Öyle bir salât olsun ki, bütün âfetlerden bizi korusun. Selâmette olunuz.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
154.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İRŞAD İCAZETNÂMESİ - 1
Hâlis kullarına temiz kalp ikram eyleyen muvaffakiyet nuru ile doğru yola hidayet eden Allah'a hamdolsun. Kullar bu temiz kalp ve hidayet sayesinde düşük masiyetlerden uzak kaldılar ve cehennem azabından kurtularak salih amellerle bezenip daimi nimetlere erdiler. Salât-ü selâm, Allah'ın kendi katından mücizelerle güçlendirdiği, hikmetlerle dolu, kadim bir kitap ihsan buyurduğu sevgili Nebi'si ve Resulü'ne, âline ve cehennem azabından kurtulmaya birer vesile ve daima cennette nimetlere ermeye birer şefaatçi kıldığı ashâbına olsun. Allah-u Teâlâ onların vasıtasıyla onlara intisabımızla bize imdat etyesin. "Malın ve evlâdın fayda vermediği ancak kalb-i selim sahiplerinin kurtulduğu günde" (Şuâra: 88-89) bizleri onlarla haşretsin. Bundan sonra:
Bu fakir, hakir, Gani Rabb'inin lütfuna muhtaç Nakşibendiyye ve Kadiriyye -kaddesellahü sâdâtehüm ve meşayihahüm es-seniyye- dervişlerinin hâdimi, fenafillâh ve bekabillâh'a erişmiş, Hakk sevgisinde müstağrak olmuş, mürşid-i kâmil Hidâyetullah el-Erbilî Efendi'nin halifesi ve oğlu, âlim, veliyy-i kâmil, kendini tevhid gerçeğine adamış el-Hac Şeyh Muhammed Said Efendi'nin oğlu Muhammed Es'ad Efendi -Allah-u Teâlâ cümlesine gizli ve aşikâr lütfu ile muamele buyursun- der ki:
Bu vesika-i şerifeyi, bu güzel yazılı nâmeyi hâmil bulunan kardeşim İbn Ebî Abdissamed Efendi -Allah sonsuz lütfu ile onu ve bizi korusun- uzun müddet ders ve vaaz halkamıza katılarak Nakşibendiyye ve Kadiriyye tarikatlarında zikir ve fikre birçok seneler devam etti. Kendisini, şeriat-ı garrâ yolunu ve tarikatların her maddesini bilir, anlar; rahmâni cezbelere kabiliyetli, onun asıllarına ulaşmaya müheyyâ buldum. Bu yüzden ona icazet vermeyi arzu ettim ve kendisine her iki tarikat üzerine zikir halkası teşkili, vird okumak ve okutmak, her iki usulde de ehil olanlara zikir telkin etmek için icazet verdim. Kendisine zahir ve batında kulluğu, Resulullah Efendimiz'in sünnetine tam bir şekilde uymayı, daima Allah ile huzurda olmayı, bütün mal ve durumlarda
Allah-u Teâlâ'dan gafil bulunmamayı, fakir ve düşkünlere hizmet etmeyi, Allah'ın salih kullarına hüsn-i zan beslemeyi, nimetlere şükür, belâ ve zorluklara sabırlı olmayı; Allah'a tevekkül üzere bulunmayı; Resulullah'ın (s.a.v.) şeriatıyla bezenmeyi tavsiye ettim. Bütün bu anlatılan hususlarda kendisine icazet verdim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
MEKTUBAT
154.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
İRŞAD İCAZETNÂMESİ - 2
Ben Kadiriye tarikatından icazeti, ulemâ-i amilin ve büyük mürşidler bahçesinin nuru Veliyy-i sübhâni, Mahbûb-ı Rahmânî Hazret-i Şeyh Abdülhamid el-Berefkâni (k.s.)’den aldım. O da Evhad-i meşâyih-i arifîn ve evliyâ-i râsihin, yakîn ve marifet deryalarının dalgıcı, tevhid erbabınca bil-ittifak zamanının kutbu Hazret-i Şeyh Nureddin’den -Allah-u Teâlâ onun feyzini ve bereketini bize ve bütün din kardeşlerimize ihsan buyursun- aldı.
Nakşibendiye Tarikatı’nda ise bana icazet veren zamanında irşad erbâbının en büyüğü, hidayet ehli kulları feyizlendiren, has zâtların ileri geleni; asrında tek ve eşsiz olan; sırrı bütün ihvâna sirâyet eden; irşadının hayat suyu mensuplarına akan Şeyh Tâhâ’dır. Kendisinin vatanı Harîr idi. Her şeye kadir olan Allah onun lütfuyla memleketini de mâmur kılsın. Ona da icazeti veren Seyyidina ve Mevlâna Seyyid Tâhâ el-Hakkâri (k.s.) idi. O öyle bir mürşid idi ki, onun şeyhliği ve tasavvufî şahsiyetiyle övünülür. Onun vâridat pınarlarından feyizler fışkırır. Kendisinden hakikat akar.
Bu zâtların her ikisi de yani, Seyyid Nûreddin ve Seyyid Tâhâ icazet silsilelerini bu akdin elçisi, bu şerefli yolun kurucusu Peygamberlerin medar-ı iftihârı, nebilerin sonuncusu, Efendimiz, senedimiz, sığınağımız, gözbebeğimiz, güç kaynağımız, âlemin yaratılış ve nizâm intizâmının müsebbibi, sıdk ve safâ kaynağı Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)’den almıştır. Canlarımız onun yoluna fedâ olsun.
Resulullah (s.a.v.)’e de icâzet veren Cibril-i Emin’dir. Cebrâil Aleyhisselâm da emrini âlemlerin Rabb’i olan Yüce Allah’tan almıştır.
Bu icazetin müessir olabilmesi için icazet sahibi kardeşime tavsiyelerimi tekrarlarım. Şöyle ki:
Yüce Allah’a karşı takva sahibi olmalı, taatte bulunmalı ve hukukullah’ı zâyi etmekten çekinmelidir. Gece ve gündüz, kararda ve firarda Allah’a yönelerek masiyet tehlikelerinden sakınmalı ki, hikmetlere nail olabilsin, dünyada kendisine nimet kapıları açılabilsin. Kıyamet günü de bu sayede zorluklardan kurtulabilsin. Bu mânâya işaret olmak üzere bir Âyet-i kerime vardır.
“Eğer o karyelerin halkı iman edip takva üzere olsalardı, yerin ve göğün bereket kapılarını onlara açardık.” (A’râf: 96)
Allah-u Teâlâ Peygamber’imiz Muhammed’e ve onun diğer nebi ve peygamber kardeşlerine, âlinin ve ashâbının hepsine salât eylesin, âmin.
Son duamız “Allah’a hamdolsun’dan ibarettir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
[TOP]
MEKTUBAT
156.
MEKTUP
ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise
Sırruh)
TEBRİKE ŞÂYÂN BİR RÜYA
Tam bir ihlâs ve gerçek bir sevgiyle yazmış olduğunuz mektubunuzdan ve yaptığınız duâlardan ve gönderdiğiniz hediyeden memnun oldum. Hazret-i Allah sizi de iki cihanda mes’ûd ve bahtiyar eylesin, âmin. Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve ihsanını müjdeleyen rüyanızı okudum. “Mübarek Beytullah’a yani Kâbe’ye girmek ve râbıta ânında duânızın kabulünü düşünürken bir güneşin görünmesi ve arkasından Ravza-i Mutahhara’ya yönelmeniz ve sol tarafta yani kalp cihetinde feyz-i tarîkat demek olan bir denizin zuhur etmesi” gerçekten tebrike lâyıktır. Cenâb-ı Hakk feyiz ve bereketinizi devamlı kılsın. Cennet ve cemâliyle şerefleninceye kadar sizden ayrılmasın, âmin.
Evlâdım, mektubunuzun cevabı biraz geciktiyse de mâzur görünüz. Dünyanın her tarafından gelen yüzlerce mektubun arasına karışmış; ancak dün farkedebildim. Selâmlarını yazdığınız kardeşlerimize selâm ederim.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |